İLÇE VE KAYMAKAM
DrSelimcapar
DrSelimcapar
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İDARECİNİN SESİ / KASIM / ARALIK<br />
gütlenmelerini belirli bir yönetsel<br />
bölümlemeye göre düzenlemektedir.<br />
Bir devletin ülkesi üzerinde<br />
egemenliğini kurmak ve üstlendiği<br />
hizmetlerin yerine getirilmesini<br />
sağlamak için oluşturacağı örgütün<br />
faaliyet ve yetki alanlarını belirtmek<br />
üzere bölümlere ayrılması “yönetsel<br />
bölümleme”dir (Göreli, 1952:<br />
3). Bu bölümler birbirine bağlı olmak<br />
üzere büyükten küçüğe doğru<br />
kademelenir. Yönetsel bölümler, ülkenin<br />
genişliği ile bağlantılı olmakla<br />
birlikte genellikle birden fazla kademeden<br />
oluşur. Bu bağlamda, ülke<br />
toprağının dikey biçimde yönetsel<br />
birimlere ayrılması, “yönetsel kademelenme”dir.<br />
Modern toplumlarda devletin, ülkesi<br />
üzerinde, “Fransız Modeli” ve<br />
“İngiliz Modeli” olmak üzere başlıca<br />
iki temel modele göre örgütlendiği<br />
söylenebilir (Güler, 2009: 239).<br />
Fransız uygulamasında mülki idare,<br />
merkezin taşra örgütlenmesi olarak<br />
görülmüş, yönetimin yerel halkın<br />
temsilcilerine bırakıldığı birimler<br />
yerel yönetim olarak ayrılmıştır.<br />
İngiliz uygulamasında ise, mülki<br />
idare-yerel yönetim ayrımına gidilmeden,<br />
yönetsel kademelenmenin<br />
birimleri yerel halkın temsilcilerine<br />
verilirken, bu birimler aynı zamanda<br />
merkezi yönetimin taşra işlerini de<br />
yapacak biçimde yetkilendirilmiştir.<br />
Devletin ülke topraklarını yönetme<br />
sistemi olarak mülki idare, ülke topraklarının<br />
bölümlenmesi, bu bölümlerin<br />
kendi içlerinde kademelenmesi<br />
ve bu bölümlerde devletin tüzel<br />
kişiliğini temsil eden mülki idare<br />
amirlerinin görevlendirilmesi biçiminde<br />
bir örgütlenme üzerine inşa<br />
edilmektedir (TODAİE, 1998: 176;<br />
Güler, 2009: 237).<br />
Mülki idare kavramı ile yetki genişliği<br />
(déconcenration) kavramları bir<br />
birleriyle doğrudan bağlantılıdır.<br />
Yetki genişliği, merkezin denetimi<br />
altında olmakla birlikte, merkezde<br />
toplanmış yetkilerin bir bölümünün,<br />
merkezdeki ve taşradaki bazı yüksek<br />
görevlilere aktarılmasına fırsat sağlamaktadır.<br />
Yetki genişliği ilkesi uygulandığında,<br />
karar yetkisinin aynı<br />
tüzel kişilik içinde merkezi idareden,<br />
merkezin taşra örgütlenmesindeki<br />
makamlara geçmesi söz konusu olmaktadır.<br />
Böylece, merkezi idarenin<br />
taşra örgütlerinin, merkezin kararını<br />
beklemeden karar verebilmesine<br />
ve daha etkin bir yönetim anlayışı<br />
içinde çalışabilmesine olanak tanınmaktadır.<br />
2. Tanzimat Döneminde<br />
Yapılan Düzenlemeler<br />
Batı sermayesi, 18. yüzyılın sonundaki<br />
Sanayi Devrimi ile birlikte bir<br />
küreselleşme hareketi başlatmıştır<br />
(Kazgan, 2009: 7). Bu hareket, 19.<br />
yüzyılda Osmanlı’yı da kapsamına<br />
almıştır. Osmanlı’nın eski düzeni,<br />
kapitalist Batı dünyasının çıkarlarının<br />
gerektirdiği noktalarda tasfiye<br />
edilip, Osmanlı ekonomisi Batı’ya<br />
bağlanırken, büyük çaplı borç yükü<br />
ile bu ilişki bağımlılığa dönüştürülmüştür.<br />
Başka bir deyişle, 19. yüzyıl,<br />
Osmanlı’nın yarı-sömürge koşullarında<br />
Batı kapitalizmine uyarlanma<br />
ve eklemlenme dönemi olmuştur<br />
(Aslan, 2006: 137).<br />
Kapitalizmin pazarın bütünleşmesi<br />
gereksinimi ile merkeziyetçilik arasında<br />
yakın bir ilişki vardır (Önen ve<br />
Reyhan, 2011: 54). II. Mahmut ile<br />
başlayıp Tanzimat Dönemi’nde devam<br />
eden süreçte, öncelikle devlet<br />
aygıtına yeni bir şekil verme maksadı<br />
öne çıkıyordu. Bu dönemde<br />
yapılan reformların amacı merkezi<br />
devlet yapısını geliştirmektir. Bu<br />
doğrultuda, Heper (2006: 79) Tanzimat<br />
sürecinde, merkezin çevreyi<br />
daha etkili olarak denetim altına<br />
alma çabalarına işaret etmektedir.<br />
Devletin ülke<br />
topraklarını yönetme<br />
sistemi olarak mülki<br />
idare, ülke topraklarının<br />
bölümlenmesi,<br />
bu bölümlerin<br />
kendi içlerinde<br />
kademelenmesi<br />
ve bu bölümlerde<br />
devletin tüzel kişiliğini<br />
temsil eden mülki<br />
idare amirlerinin<br />
görevlendirilmesi<br />
biçiminde bir<br />
örgütlenme üzerine<br />
inşa edilmektedir.<br />
19. yüzyılda Osmanlı Devletinde ortaya<br />
çıkan siyasi değişimin toplumsal<br />
ve ekonomik kökenleri, önceki<br />
yüzyıllarda yaşanan gelişmelere dayanmaktadır.<br />
Bu doğrultuda Abou-<br />
El-Haj (2000: 123), 19. yüzyılda<br />
Osmanlı Devletinde yaşanan siyasi<br />
değişimin toplumsal ve ekonomik<br />
temellerine dikkat çekerken, İslamoğlu<br />
(2010: 335), erken-modern<br />
dönem ve bürokratik yönetimin<br />
egemen olduğu sonraki dönemlerin<br />
birbiriyle ilişkisiz biçimde değerlendirilmesinin<br />
doğru olmayacağına<br />
işaret eder. Öte yandan, 19.<br />
yüzyılda Osmanlı Devleti, Avrupa<br />
devletlerince genel olarak kapitalist<br />
sistem lehine olmak üzere, çeşitli<br />
bahanelerle reform yapması için<br />
baskıya maruz kalmış olup, taşra<br />
yönetimi konusu da bu talepler arasında<br />
önemli bir yer tutmaktadır<br />
(Göreli, 1952: 5).<br />
Osmanlı Devleti, çeşitli din ve mezheplere<br />
mensup çok sayıda milletin<br />
yaşadığı üç kıtaya yayılmış geniş bir<br />
imparatorluktu. Bu geniş coğrafya<br />
içinde, yalnız Rumeli ve Anadolu ile<br />
19