Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
SUNUŞ I 1<br />
ARALIK 2016 SAYI: <strong>388</strong><br />
MAGAZINE of THE TURKISH TOURING AUTOMOBILE C LUB
SUNUŞ I 2
SUNUŞ I 3<br />
Dr. Bülent KATKAK<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu<br />
Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Değerli Üyelerimiz ve Okuyucularımız,<br />
Sonbahar ayları sadece kış günlerine değil adeta<br />
bütün bir yıla hazırlıkla geçer. 6 Kasım günü kamu<br />
yararına yapılan faaliyetlerle dolu 93 yılı geride<br />
bırakan Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu için<br />
geçtiğimiz aylar, yeni bursiyer öğrencilerimizin<br />
belirlenmesi, kültür, sanat ve eğitim<br />
programlarımızın hazırlanması gibi çalışmalarla<br />
geçti. Ekim başından itibaren başlayan kurslar,<br />
konserler, geziler ve konferanslarla ilgili haberleri<br />
dergimizin sayfalarında bulabilirsiniz.<br />
Turing’in başarılı öğrencilere verdiği ve artık<br />
klasikleşen burs programı için Türkiye genelinden<br />
9.290 öğrenci internet üzerinden başvuruda bulundu.<br />
Belli bir seviyeyi tutturan öğrenciler, tecrübeli<br />
eğitimcilerden oluşan iki heyet tarafından iki hafta<br />
boyunca mülakata alındı. Neticede 86 üniversitenin<br />
136 farklı bölümünden 15’i doktora, 56’sı yüksek<br />
lisans olmak üzere toplam 574 başarılı öğrenci<br />
Turing bursiyeri olmaya hak kazandı. İki aydır bu<br />
öğrencilerimiz sadece burslarını almakla kalmıyor,<br />
talepleri doğrultusunda düzenlenen eğitim, kültür,<br />
sanat ve gezi programlarına da yoğun katılım<br />
göstererek kendilerini hayata hazırlıyorlar.<br />
Bu sayımızda da kapak dosyamızda gördüğünüz gibi<br />
sizlere yine güzel bir haber veriyoruz. Başkent’te<br />
artık değişmeyecek bir adresimiz var. Ankara’da<br />
yirmi yıl boyunca kiralık yerlerde dolaşan Turing,<br />
6 senedir sadece bir katında kiracı olarak hizmet<br />
verdiği 4 katlı binanın tamamını satın aldı. Burada<br />
triptik, karne, ehliyet ve sigorta hizmetleri yanında,<br />
artık bursiyer öğrencilerimize ve üyelerimize<br />
yönelik kültür, sanat ve eğitim faaliyetlerimiz de var.<br />
Kurumumuz için hayırlı olsun.<br />
Dergimizin bu <strong>388</strong>. sayısıyla birlikte sizlere bir yıl<br />
boyunca masanızı süsleyeceğini ümit ettiğimiz ve<br />
eski sayılarımızda yayınladığımız fotoğrafların yer<br />
aldığı ”2017 Turing Takvimi”ni takdim ediyoruz.<br />
İyi günlerde kullanmanızı dileriz.<br />
Kurumumuzun tüm faaliyetlerini yansıtan, rahmetli<br />
başkanımız Ferit Epikmen’i yâd eden, sizleri değişik<br />
coğrafyalara götürecek bu sayımızı da severek<br />
ve beğenerek incelemeniz dileğiyle siz değerli<br />
okuyucularımıza selam, sevgi ve saygılarımızı arz<br />
ediyorum.
2 I TURİNG
İÇİNDEKİLER I 3
4 I KAPAK I TURİNG BİNASI<br />
TURİNG ANKARA BİNAMIZ<br />
Yazı: Tülay Taşdemir / tulay.tasdemir@turing.org.tr<br />
Fotoğraf: Bülent Katkak
KAPAK I TURİNG BİNASI I 5<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, ilk kez 1971<br />
yılında tanışır Ankara’yla, Ankaralılarla. Aslında bu<br />
tanışma, fiziken ilk olsa bile Turing’in yaptığı öncü ve<br />
örnek hizmetler açısından ilk değil, yıllar öncesine<br />
dayanır. ‘Turing’ deyince akla ilk hep İstanbul gelir.<br />
Sevdası İstanbul’dur ama görevi sadece İstanbul<br />
değil, tüm şehirlerimizdir, tıpkı başşehrimiz Ankara<br />
için Turing’in 1930 yılında bastırdığı kartpostallar,<br />
rehber kitapları ve 1937 yılında Türk Grafik Sanatının<br />
kurucusu olarak kabul edilen İhap Hulusi Görey’e<br />
yaptırdığı Ankara afişi gibi. Tabii bunların yanında<br />
yapılan birçok kamu hizmetini de eklememiz gerekir.<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, 1971 yılında<br />
Ankara’daki varlığını artan iş hacmi ve faaliyetleri<br />
nedeniyle Sıhhiye semtinde, sahibi olduğu küçük<br />
bir büroda görünür hale getirir. Burada, Ankaralılar<br />
ile bürokrasi çevresi ve büyükelçilik mensuplarına<br />
hizmet vermeye başlayan Kurumumuz, 1993-1995<br />
yılları arasında Ankara’nın Beşevler semtinde yeni<br />
yaptırdığı 4 katlı binanın giriş katına taşınarak kaldığı<br />
yerden devam eder çalışmalarına. Geçen yıllar<br />
içerisinde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle<br />
önce Sıhhiye’deki büro, 1995 yılında ise Beşevler’deki<br />
4 katlı bina satılarak elden çıkarılır. 1995 yılında<br />
Çankaya’da başka bir büroya, oradan da 2004 yılında<br />
Tandoğan semtinde Gazi Mustafa Kemal Bulvarı,<br />
Kültür Sokak, 11 numaralı binaya kiracı olarak<br />
taşınılır. Oldukça harabe durumundaki bu yapı, 2004<br />
yılının yaz mevsimi süresince Turing tarafından<br />
yapılan kapsamlı restorasyon çalışmalarının ardından<br />
kullanılabilir duruma getirilir. Onarım, tesisat,<br />
teşhir tanzim uygulamaları ile dış cephe ve peyzaj<br />
çalışmaları sonrasında 3 katlı yapının birinci katı<br />
kitap-kafe, orta katı triptik işlemleri, 3. katı ise yönetim<br />
birimi olarak faaliyet gösteren bina, ne yazık ki<br />
sadece 4 yıl kullanılır.
6 I KAPAK I TURİNG BİNASI<br />
Ankara’da sıkça adres değiştiren Kurumumuz,<br />
2009 yılında Ankara’nın en mutena semtlerinden<br />
Bahçelievler, 54.Caddedeki 50.Sokak, 7 numaralı<br />
binanın 1. katına kiracı olarak taşınır. Turing, 2016<br />
yılında taşınmazın tamamının ihale usulü ile satışa<br />
çıkması üzerine Türkiye İş Bankası Sosyal Yardımlaşma<br />
Sandığı Vakfı’na ait olan 4 katlı yapıyı aynı<br />
yılın Temmuz ayında satın alarak Ankara’daki adres<br />
değişikliğine nihayet son verir. 3 dairesi, 1 dükkanı,<br />
1 kapıcı dairesi, kapalı otopark ve bahçesiyle,<br />
merkezi ısıtma sistemli, asansörlü oldukça bakımlı<br />
durumdaki bina son yıllarda ev sahipliğini yaptığı<br />
yeni görevleriyle daha da anlam kazanmaktadır.<br />
Başlangıçta Kurumun, uluslararası gümrük evrak<br />
(triptik) işlemleri için kullanılan Ankara’daki yeni<br />
yerimiz, 2015 yılından itibaren bu asli görevinin<br />
yanında değeri hiçbir şeyle mukayese dahi edilemeyecek,<br />
bir misyonu üstlenmeye başlar. Ankara’nın<br />
farklı üniversitelerinin farklı bölümlerinde<br />
okuyan lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencisi<br />
bursiyerlerimizin uğrak noktası durumuna gelen<br />
bu mekan; kütüphanesi, okuma bölümleri ve çok<br />
amaçlı salonuyla genç misafirlerimiz ile kurum<br />
üyelerimizi ağırlamaktadır. Ayrıca her hafta sonu<br />
düzenli olarak bursiyerlerimizin kişisel ve akademik<br />
gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirdiğimiz;<br />
konferans, söyleşi, film gösterimleriyle<br />
adeta bir kültür merkezi gibi faaliyetlerine devam<br />
etmektedir. Gayemiz çalışkan, güzel ahlaklı,<br />
başarılı, eğitimli, kültürlü, topluma faydalı, kendi<br />
öz değerlerine saygılı insanlar yetiştirmektir. En<br />
değerli yatırım insana yapılandır, Turing olarak biz<br />
de en değerli varlık olan insana yatırım yapmanın<br />
onurunu yaşamaktayız.
KAPAK I TURİNG BİNASI I 7
8 I DÜNYA I GAGAVUZYA
DÜNYA I GAGAVUZYA I 9<br />
GÖZDEN IRAK KALMIŞ ÖTEKİ OĞUZLAR<br />
GAGAVUZLAR<br />
Yazı: Mustafa İsmet Saraç / sarac@misarac.com<br />
Fotoğraf: Bülent Katkak<br />
Milattan Sonra, 5.yüzyılı takiben Orta Asya’dan koparak, ister ot bitti deyin<br />
ister dünyaya düzen vermek akıllarına düştü deyin Hazar’ın güneyinden<br />
batıya yönelen Türklerin İran’dan geçişleri, İslam Dünyası ile sıcak<br />
temasları ve Müslüman oluşları ile Anadolu’da biten hikâyesinin aidiyetimiz<br />
dolayısıyla hemen hemen hepimizin bilinçaltında bir yeri vardır. Türkiye<br />
coğrafyasında ismen ve cismen bu etnik yapı tarih sahnesindedir. Bu taife<br />
için geçerli algı, Türk eşittir Müslüman imajıdır.
10 I DÜNYA I GAGAVUZYA<br />
Ancak Hazar’ın ve Karadeniz’in kuzeyinden giden<br />
Türk boyları Avarlar, Hazarlar, Macarlar, Bulgarlar,<br />
Kumanlar, Peçenekler, Uzlar Bizans içinde, Karadeniz’in<br />
kuzeyi ve batısında ve de Macaristan içlerinde<br />
Hristiyan olmuşlar ve yerel ırklarla karışarak asimile<br />
olmuşlardır. Ancak bunlardan kendilerine sorulduğu<br />
zaman Türklük algısını bugüne kadar Çuvaş ve<br />
Yakut Türkleri ile 11.yüzyıldan sonra Asya’dan göç<br />
eden Gagavuzlar devam ettire gelmişlerdir. Bugün<br />
Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Moldova, Yunanistan<br />
ve bir miktar da Türkiye coğrafyasına yayılmış<br />
olan Gagavuzlar, isimlerinin kökenini “Gök” kelimesi<br />
ile “Oğuz” kelimesinin birleşimi olan “Gökoğuz”<br />
olarak belirtirler ve kendilerini Peçenek, Oğuz ve<br />
Kıpçak Türklerinin karışımı olarak görürler. 19.yüzyıl<br />
başından itibaren Rusya, Romanya ve Almanya<br />
egemenliğinde kalan Gagavuzlar, 1994 yılından bu<br />
yana Moldova’ya bağlı, başkenti Komrat olan Özerk<br />
Gagavuz Yönetimi olarak varlıklarını sürdürüyorlar<br />
ve bugünkü nüfusları 165 bin civarında… Türkiye’den<br />
Moldova ile kültürel ilişkileri geliştirmek ve özellikle<br />
devletimizin son yıllarda yakinen ilgilendiği akraba<br />
topluluklardan Gagavuzları tanıma amacıyla sivil<br />
insiyatif mensubu 30 misafirimiz ile Moldova, Başkent<br />
Kişinev’de geniş bulvarlı, geniş meydanlı ve görkemli<br />
hükümet binalarını barındıran sosyalist dönem mirası<br />
mimari dokuyu tanımamızın ardından otobüsle 1 saat<br />
mesafedeki Gagavuzya bölgesine ulaşıyoruz.
DÜNYA I GAGAVUZYA I 11<br />
Özerk Bölge girişinde bizi Türkçe “Gagauziya-Komrat<br />
Dolayı” yazısı karşıladı. Hemen inip önünde<br />
içimizi saran hoş bir aidiyet duygusu ile ilk fotoğraflarımızı<br />
çekip yola devam ettik.<br />
Komrat şehir girişinde ise yine çok latif ve hoş levha<br />
bizi karşılıyor, “Komrat, Gagavuzya’nın Başkasabası”.<br />
Başkent beklentisi ile şehre girerken yeni bir<br />
coğrafya terimi ile tanışmanın esprisini aramızda<br />
paylaşıyor, buranın mütevazi bir Anadolu kasabasından<br />
öte geçemediğini ve levhada yazanla manzaranın<br />
tam bir tevafuk içinde olduğunu görüyorsunuz.<br />
Bu ahval içinde şahsen benim ilk merakım, benden<br />
daha çok Türk kökenine yakın ama farklı dine mensup<br />
insanlar ile iki kelam etmek onları daha yakinen<br />
tanımak oldu. Yalnız genel görünüm, kılık kıyafet, alt<br />
yapı Kişinev’e nazaran maalesef Sosyalist dönem ve<br />
sonrasının çöküntüsünü üzerinden atabilmiş değil.<br />
Tabii, 30 hanım misafirle buraya gelince Özerk Yönetim<br />
Başkanı İrina Hanım ile de tanışmak istiyoruz<br />
ama kendisi buraların önemli bir gelir kaynağı olan<br />
bağcılık işiyle de meşgul olduğundan dolayı öğleden<br />
sonra mecburi olarak bağının bakımı ile ilgili<br />
olarak köyüne gitmiş, maalesef kendisiyle görüşemiyoruz.<br />
Ama bu, o kadar hoş bir etki bırakıyor<br />
ki bizde; düşünebiliyor musunuz özerk yönetim<br />
başkanı bir hanım, bu sonbaharki hasada zarar<br />
gelmesin diye bağına çalışmaya gidiyor. Anlıyoruz<br />
ki buralarda hayat çok mütevazi…
12 I DÜNYA I GAGAVUZYA<br />
Gezimizin devamında Sayın Cumhurbaşkanımızın adına devletimizin açtığı Recep Tayyip Erdoğan Huzurevi’ne<br />
gidiyoruz. Son derece güzel döşenmiş ve tüm ihtiyaçların düşünüldüğü mekânda Türkiye’den getirilen şallar,<br />
battaniyeler ve terlikler dağıtılıyor. Ufku ve vizyonu genişlemeye başlayan bir devletin din farkı olmadan<br />
kendi soydaşına uzak coğrafyalarda böyle yardım elini uzatmasının insanların yüzünde bıraktığı ifade<br />
içimizde bambaşka duygular uyandırıyor.
DÜNYA I GAGAVUZYA I 13<br />
Şehrin oldukça eskimiş, ancak eskiden beri kültüre verilen önemin bir göstergesi olan tiyatro salonuna<br />
davet ediliyoruz. Yaş ortalaması 60’ın üstündeki folklor ekibinin çok hoş kostümleri, kulak üstü çiçekleri ile<br />
Geleneksel Gagavuz Düğünü’nün kız istemeden gerdek sonrası akraba ziyaretine kadar olan sürecini sergiledikleri<br />
gösteriyi, hanım misafirlerimizin bizzat gösteriye katılımları ile izledikten sonra şehrin mütevazı<br />
müzesinde Gagavuzların geçmişine tanıklık ediyoruz.
14 I DÜNYA I GAGAVUZYA<br />
Şehri ortadan bölen iki yanı çınarlı bulvarın baş<br />
tarafından gelen çeşitli ton ve volümde art arda<br />
korna seslerine başımızı çevirince Sosyalizm<br />
döneminin hemen sonrası doğu bloğunda ilk<br />
görünen manzaralardan birisi ile karşılaştık. Düşük<br />
yaşam seviyesinin aksine düğün ve merasimlerde<br />
kullanılmak üzere caddeleri dolduran üzeri<br />
açılabilen Amerikan malı limuzin tipi araçlardan<br />
birini görüyoruz. Aracın üzerine yerleştirilmiş<br />
maket evlilik yüzükleri, ortasından ahaliyi selamlayan<br />
yeni evliler ve arkadan ortalığı korna sesine<br />
boğan düğün konvoyuna şahit oluyoruz.<br />
Sonra şehrin merkezinde biraz daha sosyal<br />
yapının içine girince, çarşı pazar gezince bu<br />
tip memleketlerde karşınıza çıkan alışılagelen<br />
manzaralar. Küçük pasaj ve çarşıda bol miktarda<br />
Laleli ve Merter kökenli tekstil mallarını getirmiş<br />
ve mütevazı dükkânlarda askılara asmış Gagavuz<br />
ablalar maişet derdindeler.
DÜNYA I GAGAVUZYA I 15<br />
Devletimizin burası ile olan yakın ilgisinin ilk örneği ana cadde üzerinde TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon<br />
Ajansı Başkanlığı) tarafından yeniden yapılandırılan Mustafa Kemal Atatürk Kütüphanesi olarak karşımıza<br />
çıkıyor. Kütüphane yetkilisi Paşa Hanım heyecanla faaliyetlerini bize anlatıyor ve resim sergisini gezdiriyor.<br />
Yunus Emre Enstitüsü’nün Türkçe kursları hakkında bilgi veriyor. Ayrıca Gagavuzya Dışişleri Yetkilisi Vitali Bey<br />
ile de güzel bir sohbetimiz oluyor. Çok hoş Trakya aksanı ile Türkçe konuşmaları insana çok sıcak geliyor.
16 I DÜNYA I GAGAVUZYA
DÜNYA I GAGAVUZYA I 17<br />
Ancak böyle neşeli neşeli dolaşırken birden önümüze<br />
bir cenaze korteji çıkıyor. Kamyonetin arkasına<br />
yerleştirilen cenaze, yanındaki eski eşyaları, araç<br />
arkasından gelenler ve sırtlarına bağladıkları peştamal<br />
türü örtüler ve haçların arkasında üzgün ve<br />
ağlamaklı ilahiler kiliseye giden yakınlar, kiliseden<br />
cenaze törenini haber veren ağır aksak çalan çan<br />
sesi bu ilginç kompozisyonu tamamlıyordu.<br />
Öğlen yemeğini yediğimiz Altın Palace Restaurant’ta<br />
Gagavuz Mutfağı’nın tencere et yemekleri örnekleri<br />
gerçekten çok lezzetli. Garson hanımların bir kısmı<br />
Antalya’daki otellerde bir süre çalıştıktan sonra yeni<br />
dönmüşler. Şehirden ayrılmadan merkezdeki Orto-<br />
doks Kilisesi’ndeki haftalık ayinden çıkan teyzelerle<br />
kilise bahçesinde biraz oturuyor ve laflıyoruz. Artık<br />
yolun sonuna gelmiş son demlerinde ruhaniyete<br />
kendini vermiş teyzeler başta dediğim gibi hoş bir<br />
Trakya lehçesi ile “Artık buralarda iş kalmadı. Kadınlar<br />
İstanbul’a ailelerin yanına yardımcılığa, hasta bakmaya<br />
gidiyorlar. Geride kalan heriflere, çocuklara zor oluyor.”<br />
sözleri bir sosyal gerçekliğe de işaret ediyor.<br />
Son olarak; Devletimiz Gagavuzya ile çok yakından<br />
ilgili. Kişinev Büyükelçimiz Sayın Hulusi Kılıç<br />
ve TİKA Moldova Koordinatörlüğü ve Yunus Emre<br />
Enstitüsü’nün Gagavuzya ile ilgili önemli mesai harcadıklarını<br />
söylemeliyim.
18 I BAŞKAN I MELİH FERİT EPİKMEN<br />
13. Başkanımız<br />
Melih Ferit Epikmen<br />
Yazı: Tülay Taşdemir / tulay.tasdemir@turing.org.tr<br />
Fotoğraf: Aile Arşivi<br />
Merhum Melih Ferit Epikmen, çok kritik bir dönemde,<br />
tam 50 yıl kurumun tüm işleyişinden sorumlu<br />
olan Çelik Gülersoy’un vefatından sonra 9 Temmuz<br />
2003 tarihinde Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun<br />
13.Yönetim Kurulu Başkanlığına seçilir ve bu<br />
görevini 5 Mart 2005 tarihine kadar sürdürür. Türkiye’nin<br />
turizm alanında en önde gelen kuruluşu olan<br />
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) kuruluşunda<br />
(1972) yer alıp, aynı zamanda 1987-1989<br />
yılları arasında yönetim kurulu başkanlığını da yapan<br />
Epikmen’in, Turing’in bu sancılı döneminde başkan<br />
olması aslında bir nevi şans olur. Ferit Bey’in 1973’te<br />
Turing’e üye olması, 1988 yılından itibaren ise yönetim<br />
kurullarında yer alması bu zor sürecin atlatılmasında<br />
büyük kolaylık sağlar. Değerli okuyucularımız,<br />
bu güne kadar Turing yönetim kurulu başkanlarımızın<br />
büyük bir kısmı ya devlet erkânından ya da öğretim<br />
üyesi iken bu sayımızda; Türk turizminin öncülerinden,<br />
50 yıllık turizmci ve aynı zamanda bir gezgin olan<br />
Melih Ferit Epikmen’i tanıyacağız hep birlikte.
BAŞKAN I MELİH FERİT EPİKMEN I 19<br />
Sûha Uyar, Sezen Cumhur Önal, Caner Saka, Ferit Epikmen, Hami Fidanoğlu<br />
Melih Ferit Epikmen, Gümrük Komisyoncusu Tevfik<br />
Bey ve ev hanımı Meliha Hanım’ın tek çocuğu olarak 27<br />
Aralık 1938 tarihinde İzmir’de doğmuştur. Ailesi 1943<br />
senesinde İzmir’den İstanbul’a gelince onun da İstanbul<br />
serüveni başlar, ancak başlangıçtaki bu İstanbul serüveni<br />
daha sonra bir dünya serüvenine dönüşür. İlkokulu<br />
Sultanahmet’te; orta ve lise tahsilini Galatasaray’da<br />
tamamlayan Epikmen, bu tarihten sonra iş dünyasına<br />
atılır. Türk turizminin duayenlerinden Epikmen, iş hayatına<br />
profesyonel rehber olarak başlar. Tesadüf bu ya<br />
Turing ile tanışması da bu dönemde olur.<br />
O yıllarda ülkemizde rehberlere verilen eğitimin Turing<br />
tarafından gerçekleştiriliyor olması, turizm alanında<br />
birçok duayen ismin yetişmesine vesile olur. Bu turizm<br />
elçileri arasında yer alan Epikmen de kendisi gibi pek<br />
çok rehberin yetişmesinde önemli rol oynar. Merhum<br />
Başbakan Adnan Menderes’in kararıyla Eminönü Halk<br />
Evi binasının Türkiye Milli Talebe Federasyonu’na tahsis<br />
edilmesinin ardından, binanın bir kısmı turizm koluna<br />
ayrılır. İşte o zaman, o binada Sultanahmetli Ferit Epikmen<br />
başkanlığında çok sayıda turizm rehberi yetişir.<br />
Tıpkı yıllar öncesinde kendisinin yetiştiği gibi.<br />
Rıza Epikmen, Başaran Ulusoy ve Ferit Epikmen
20 I BAŞKAN I MELİH FERİT EPİKMEN<br />
Eski Turizm Bakanları Bahattin Yücel, İlhan Aküzüm ve Başkan Ferit Epikmen<br />
Ferit Epikmen, uzun yıllara dayanan bir<br />
dostluk kurduğu, Fransız Belgesel Yönetmeni<br />
Merry Ottin’le, Türkiye’ye belgesel çekimi<br />
için geldiği sırada tanışır ve onun teşvikiyle<br />
kendi seyahat acentasını kurar. Türk turizminin<br />
yurt dışında, özellikle Fransa ve Belçika’da<br />
tanıtılmasında önemli hizmetleri olan<br />
ve sektöre vefatına kadar 50 sene hizmet<br />
veren Epikmen, 1964 senesinde Fransız vatandaşı<br />
olan Suzette Hanım ile evlenmiştir.<br />
Mesleği gereği ve büyük keyif almasından<br />
dolayı Arjantin, ABD, Avusturalya, Japonya,<br />
Çin, Rusya, Balkanlar ve Avrupa’nın birçok<br />
ülkesine seyahat etmiş; Belçika Kralı Baudouin,<br />
Fransız yönetmen Roman Polanski,<br />
Fransız aktris Alice Sapritch, aktör Michel<br />
Piccoli, Fransız gazeteci ve sunucu Christine<br />
Ockrent gibi ünlü simaları Türkiye’de ağırlamış<br />
ve ülkemizi tanıtmıştır. Ülkemizde mavi<br />
tur ve yat turizminin gelişmesinde çok büyük<br />
emeği olan, çok iyi derecede Fransızca<br />
ve İngilizce konuşan Epikmen, Galatasaray<br />
Spor Kulübü üyesi olmasının yanı sıra lise<br />
arkadaşlarının baskılarına rağmen Beşiktaş<br />
sevdasından asla vazgeçmemiştir. 1960<br />
senesine kadar Sultanahmet’te daha sonra<br />
Kalamış’ta ikamet eden, Rıza, Cengiz ve Kerem<br />
adında üç oğlu olan Epikmen, 10 Kasım<br />
2007 tarihinde hastalığına yenik düşerek<br />
vefat etmiştir.<br />
Ahmet Değer ve Başkan Ferit Epikmen
BAŞKAN I MELİH FERİT EPİKMEN I 21<br />
Başkan Ferit Epikmen ve Turing Sigorta Müdürü Arhan Apak, Turing Yönetim Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Sümer Atasoy, Ömer Kırkpınar<br />
Fenerbahçesi Romantika’da<br />
Turizm demek dünya demek, turizimci demek, gezip<br />
gördüğü hatta tattığı şeyleri aktarmak demek,<br />
neye nasıl bakacağını bilmek demek, eğlenerek<br />
öğrenmek demek, en önemlisi ise ülkesini tüm<br />
dünyaya en iyi şekilde tanıtabilmek demek. Biz de<br />
turizm camiasına değerli turizimciler yetiştirerek<br />
bu alanda öncü çalışmalara imza atan, ülkemizi en<br />
iyi şekilde temsil eden, yaptığı işin en iyisini yaparak<br />
herkese örnek olan 13.Başkanımız, Melih Ferit<br />
Epikmen’i rahmetle anarken özlemle yadediyoruz.<br />
Bu Dönemde Turing’de Yapılanlar<br />
- Yeşil Ev Oteli’nin kapsamlı onarımları yapılır.<br />
- Konuk Evi’nde düzenlemeler yapılır.<br />
- İstanbul İli, Eminönü İlçesi, Cankurtaran Mahallesi,<br />
Soğukçeşme Sokağı’nda bir kısım hisseli yer satın<br />
alınır.<br />
- Turing Ankara Bürosu için Tandoğan Mahallesi,<br />
Kültür Sokağı, No:11 adresindeki binanın kiralanarak,<br />
gerekli tamir ve tadilatı yapılmıştır.<br />
- Turistik işletmeye bağlı olarak, Turing Ankara binasının<br />
birinci katı kitap/kafe olarak açılmıştır.<br />
- Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Kurumumuz<br />
tarafından yürütülen ve İŞKUR tarafından desteklenen<br />
“Geleneksel Türk Süsleme ve El Sanatları Alanında<br />
Çalışacak Girişimci Sanatçı Yetiştirilmesi” projesi<br />
kapsamında İŞKUR’a kayıtlı 105 kursiyerin; hat, minyatür-tezhip,<br />
ebru, seramik, cam süsleme, folklorik<br />
bebek yapımı ve kumaş boyama-pentür dallarında<br />
ücretsiz eğitimlerinin yapılacağı proje başlatılmıştır.<br />
- Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, Kurumumuz<br />
tarafından yürütülen ve İŞKUR tarafından desteklenen,“Tehlikeli<br />
Madde veya Yakıt Taşıyan Ağır Vasıta<br />
Şoförleri için Mesleki Eğitim ve Gelişim” konulu proje<br />
Mersin’de 832 ağır vasıta sürücüsüne ücretsiz eğitimlerin<br />
verilmesiyle başlanmıştır.<br />
- Sivas Müzesi Müdürlüğü’nün talebi üzerine maddi<br />
yardım yapılmıştır.<br />
- Doğal Hayatı Korumu Derneği’nin talebi üzerine<br />
maddi yardım yapılmıştır.<br />
- Kamu yararına çalışan Türk Geriatri Vakfı’na maddi<br />
yardım yapılmıştır.
22 I TEST SÜRÜŞÜ I AUDI Q2<br />
AUDI Q2 ile ZÜRİH’TE<br />
Yazı ve Fotoğraf: Ceyda Akyol / ceydaakyol8@gmail.com<br />
Audi SUV ailesinin en yeni üyesi olan ve segmentin kurallarını değiştirecek heyecan verici modeli Audi<br />
Q2’yi 12-14 Temmuz 2016 tarihleri arasında İsviçre’nin en büyük şehri Zürih’te düzenlenen keyifli bir<br />
lansman ve test sürüşü ile tanıma fırsatımız oldu.<br />
İstanbul’daki sıcak ve bunaltıcı havanın aksine Zürih’te<br />
serin ve zaman zaman yağışlı bir hava vardı.<br />
Yazın ortasında 2 gün de olsa bahar serinliği yaşamak<br />
hepimize iyi geldi. O gece dinlendikten sonra<br />
ertesi gün sabah erkenden basın, brifing toplantısına<br />
katılmak ve test araçlarını almak üzere Dübendorf<br />
hava üssüne doğru yola çıktık. Yeni Audi Q2 ile ilgili<br />
detaylı bilgileri alarak test araçlarının bulunduğu garaj<br />
kapısına geldik. Garaj kapısı yavaş yavaş yükselirken<br />
içerideki müzik sesi de yükselmeye başladı ve sisler<br />
içerisinde rengarenk Audi Q2’ler göründü. Sarı, mavi,<br />
kırmızı, turuncu adeta gökkuşağını andırıyorlardı.
Benim renk seçimim mavi oldu.<br />
Bir anda içinde buldum kendimi.<br />
Araçla ilgili ilk dikkatimi çeken<br />
özellik ise aşağıya inerek, renkli<br />
denge kanatlarına sahip C sütunlarıyla<br />
birleşen düşük tavanı<br />
oldu. Bu detay, Audi Q2’nin sportif<br />
karakterini daha da ön plana<br />
çıkarmış. İç tasarımı oldukça<br />
sade ve fonksiyonel. Dokunmatik<br />
ekranını kullanmak hem basit<br />
hem de ergonomik. MMI ekranı<br />
standart olarak gösterge panelinin<br />
üst kısmında yer alıyor. Bu<br />
akıllı dokunmatik alan üzerinde,<br />
sistemde istenilen işleve ulaşmak<br />
için hedefle ilgili az sayıda<br />
birkaç karakterin girilmesi yeterli<br />
oluyor. MMI Touch özelliğine sahip<br />
MMI Navigationplus ise bizi<br />
Zürih’te yarı yolda bırakmadan<br />
gideceğimiz yere ulaştırdı.<br />
TEST SÜRÜŞÜ I AUDI Q2 I 23
24 I TEST SÜRÜŞÜ I AUDI Q2<br />
Audi sanal kokpit, okuması kolay analog göstergelere<br />
bir alternatif olarak sunuluyor. 12,3 inçlik ekranı, biri<br />
takometre ile hız göstergesine, diğeri de bilgi eğlence<br />
ve/veya navigasyon verilerine odaklanan iki farklı<br />
ekran moduna sahip. Böylelikle gözünüzü yoldan<br />
ayırmadan istediğiniz tüm bilgilerin görüş alanınıza<br />
yansıtılması müthiş bir konfor.<br />
Q2’nin iç mekanı beş kişilik. Dört kapı da oldukça<br />
geniş açılıyor, böylelikle otomobile rahatlıkla girilebiliyor.<br />
Sportif bir tarzı olmasına rağmen çocuklu aileler<br />
de bebek koltuğunu, pusetlerini ve diğer bebek-çocuk<br />
araç gereçlerini rahatlıkla arkaya yerleştirebilirler. Görüş<br />
alanı da oldukça iyi, yani arka koltukta oturanlar<br />
da en az ön koltuktakiler kadar ferah ve konforlu bir<br />
yolculuk yapabiliyor.<br />
Bagaj bölmesi 405 litreye kadar yük alabiliyor ve<br />
bagaj kapasitesi arka koltuklar katlandığında 1.050 litreye<br />
kadar çıkıyor. Seyahat etmeyi seven ya da sportif<br />
faaliyetlerden hoşlanan kişiler için ideal bir bagaj kapasitesi.<br />
Örneğin; orta kısım, kayak malzemeleri gibi<br />
eşyaları taşımaya uygun dikey yükleme yapılmasına<br />
olanak sağlayan şekilde geniş tasarlanmış.<br />
Akşamları, opsiyonel LED aydınlatma sistemi de iç<br />
mekanı özellikle çekici kılıyor. LED ışıklar, gösterge<br />
panelinin ön kısmındaki işlemeleri ve orta konsolu aydınlatıyor.<br />
Sürücüler, MMI’yı kullanarak 10 farklı renk<br />
arasından en sevdiğini seçebiliyor.<br />
Q2’de bulunan sürücü yardım sistemleri, opsiyonel<br />
olarak sunuluyor. Audi pre sense front, radar sistemini<br />
kullanarak, yaya geçişleri ya da otomobilin<br />
önündeki araçtan kaynaklanan tehlikeli durumları<br />
tespit edebiliyor. Sistem sizi uyarıyor ve gerekli<br />
olması halinde düşük hızlarda otomobili durdurana<br />
kadar fren yapıyor. Hem sizin hem başkalarının<br />
hayatını kurtaran bu sistem, benim en beğendiğim<br />
özelliklerinden birisi oldu.
TEST SÜRÜŞÜ I AUDI Q2 I 25<br />
Diğer önemli özellikleri ise; Adaptif hız kontrolü,<br />
radar desteği sayesinde öndeki otomobille aradaki<br />
mesafeyi arzu edilen düzeyde tutuyor. Q2’de yer<br />
alan bir diğer önemli sistem de trafikte sürüş asistanında<br />
ilave ultrasonik sensorları ve ön kamerayı<br />
kullanıyor. Bu sistem ayrıca, saatte 65 kilometreye<br />
kadar olan hızlarda yavaş akan trafikte direksiyonun<br />
görevini de üstlenebiliyor. Audi şerit değiştirme asistanı,<br />
radar ve video kamera tabanlı sistemiyle şerit<br />
değişikliklerini takip ediyor. Audi aktif şerit takip<br />
asistanı da sürücünün şeridinde kalmasına yardımcı<br />
oluyor. Eğer sürücü, şeritten ayrılma uyarı sisteminden<br />
gelen uyarılara tepki vermezse, yine acil durum<br />
asistanı fren yaparak Audi Q2’nin durmasını sağlıyor.<br />
Kamera tabanlı trafik işareti tanıma sistemi de<br />
sürücüye hız sınırlarını, girilmez bölgeleri ve diğer<br />
işaretleri grafik olarak gösteriyor.<br />
Biz kadınları en çok mutlu edecek özellik ise yeni<br />
nesil park asistanı. Bu sistem, aracın paralel ve dik<br />
park alanlarına girmesini sağlayacak şekilde manevra<br />
yapabiliyor. Sürücünün dik bir park bölmesinden<br />
geri geri çıkmak istemesi halinde çapraz trafik arka<br />
asistanı devreye giriyor. Radar sensorları ile otomobilin<br />
arkasındaki trafiği izliyor ve durumun gereğine<br />
göre tepki veriyor. Zürih’te bizlere test için 7 farklı<br />
rota sunuldu. Tabii ki en uzun rota olan dağ yolunu<br />
tercih ettik. Hem aracın auto, comfort, dynamic,<br />
efficiency, individual olarak sıralanan beş farklı modunu<br />
denemiş olduk hem muhteşem orman manzarasının<br />
ve havasının tadını çıkarttık.<br />
Günün sonunda Türkiye’de Kasım ayından itibaren satışa<br />
sunulacak olan Audi Q2 ile Alp Dağları’nın muhteşem<br />
manzarası eşliğinde keyifli bir sürüş deneyimi yaşadık.
26 I MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER<br />
Tekirdağ’da Rakoczi’nin Evi. Günümüzde Rakoczi Müzesi olarak kullanılmaktadır.
MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER I 27<br />
geleneksel mİmarİde<br />
Tepe Pencerelİ evler<br />
Yazı ve Fotoğraf: İsmail Büyükseçgin / seckinmimarlik@ttmail.com<br />
Etkin koruma kurallarına bağlılık dışında “Mimari” daima değişkendir. Mimari moda akımları da bu<br />
değişkenlikten meydana gelir. İstanbul da bir başkent oluşu ile gerek Bizans döneminde gerekse Osmanlı<br />
döneminde hem imparatorların emretmesi ile hem de Avrupa’dan gelen mimari moda akımlarıyla değişik<br />
üsluplarda mimari eserler kazanmış bir şehirdir. Bu eserlerden anıtsal yapılar (dini ve askeri) günümüze<br />
ulaşmıştır, fakat sivil mimari eserler birkaçı dışında günümüze ulaşamamıştır.<br />
Sultanahmet’te Bab-ı Hümayun yanında Naziki Tekkesi meşrutası olan konakla ilgili eski tabloda, binanın tepe pencereleri görülüyor.<br />
1630 yılında vakfedilmiş olan yapının günümüzde tepe pencereleri yoktur.
28 I MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER<br />
Karacaahmet İnadiye’de tepe pencereli ev. Günümüzde bu bina yerinde apartman vardır.<br />
İstanbul sivil mimarisini günümüzde ancak eski<br />
fotoğraflardan teşhis edebiliyoruz. Anadolu ve<br />
Trakya bu açıdan (koruma yönünden) daha şanslı<br />
durumdadır. İstanbul’da eski mimariyi gösteren<br />
(1885 öncesi) fotoğraflarda görüldüğü üzere çoğu<br />
iki katlı, uzun cepheli ahşap evlerin dış görünümlerinde<br />
beş özellik dikkat çekiyor.<br />
1- Cumba veya Şahnişin<br />
(taş konsollarla yapılan çıkmalar)<br />
2- Ahşap lokma parmaklık veya pullu demir<br />
parmaklık<br />
3- Üzeri klasik kiremit döşeli geniş saçak<br />
4- Kare kesitli ve sıvalı tuğla baca<br />
5- Tepe pencereleri<br />
Bunların içinde en enteresan ve sanatlı olan (eski<br />
deyişle revzenî menkuş) mimari eleman Tepe<br />
Pencereleri’dir. Üstlük, havale veya baş penceresi<br />
şeklinde de adlandırılmıştır. Etrafı tahta çerçeve<br />
dolaşan profilli camın çerçeveye oturmasında alçı<br />
işçilik kullanılmıştır. Tek olarak kullanılan örneklerin<br />
yanında duvar iç ve dış yüzeyinde ayrı ayrı, içlik ve<br />
dışlık olarak da kullanılmışlardır.
Gebze’de Eski Evler (Süheyl Ünver Objektifinden -1 Kitabından s. 78)<br />
MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER I 29
30 I MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER
MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER I 31<br />
Rumelihisarı’nda Kale Mahallesi Evleri
32 I MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER<br />
Samatya Dânâ Sokağında Ev. ev. Günümüzde yerinde apartman vardır. (Sedad Hakkı Eldem - Türk Evi - Cilt 1 - s. 174)
MİMARİ I TEPE PENCERELİ EVLER I 33<br />
Mevlanakapı Caddesinde Evler (Fotoğraf: Süheyl Ünver)<br />
Dışlıklar genelde daha sade; içlikler ise tezyini<br />
süslemeli uygulanmışlardır. Natürel cam ve renkli<br />
camlarla yapılan bu değişik ışık reflektörü eleman<br />
ve elektriğin olmadığı devirlerde, kullanıldığı binanın<br />
iç hacmini daha fazla aydınlatmakla birlikte<br />
camlarından süzülen loş ışık hüzmeleriyle bir aydınlatma<br />
armatürü olarak da kullanılmakta idi. Diğer<br />
normal pencereden farklılığını şu husus izah eder:<br />
“Tepe Penceresine Perde Takılmaz”. Ord. Prof. Dr.<br />
A. Süheyl Ünver’e ait bu söz tepe penceresinin iç<br />
fonksiyonunu açıklamaktadır. Tepe pencereli evlerle<br />
görsel anlamda en çok rahmetli Süheyl Ünver ilgilenmiştir.<br />
Ona ait İzmit - Gebze kitabında, 1932’li<br />
yıllarda en çok tepe pencereli evin özgün mimarisi<br />
ile Gebze’de bulunduğu anlaşılmaktadır. Tepelik bir<br />
topoğrafyaya sahip Gebze’de güneye bakan evlerde<br />
sık kullanılmış olan tepe pencerelerinin, ışıkla<br />
ilgili ve gece değerlendirilmesi yönünden de mahremiyeti<br />
muhafaza ve loş ışık temini açısından çok<br />
uygun bir uygulama olduğu açıktır. Estetik özelliği<br />
de işin artısıdır. İstanbul’da 18. yüzyıl ortalarına kadar<br />
yaygın kullanılmış bu pencerelere haiz evlerden<br />
günümüze gelebilen örnek kalmamıştır.<br />
İzmit Saatçi Ali Efendi Konağı. ( Günümüzde Etnografya Müzesi<br />
olarak kullanılmaktadır. Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in<br />
defter ve dosyalarında. (Kocaeli ) İzmit - Gebze, s 267)
34 I TURİNG I HABER<br />
T.C. KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI<br />
CUMHURBAŞKANLIĞI KOROSU SEYRANTEPE’DE<br />
Yazı: Begüm Yavaş / begum.yavas@turing.org.tr<br />
Türk musikisini gelecek kuşaklara aktarmak, tanıtmak<br />
ve yaygınlaştırmak amacıyla 15 Kasım 1975<br />
yılında Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü’ne<br />
bağlı olarak kurulan Devlet Klasik Türk Müziği<br />
Korosu, Cumhuriyet tarihimizde devletin çatısı<br />
altında kurulan ilk klasik Türk müziği icra kurumudur.<br />
Prof. Nevzat Atlığ tarafından kurulan ve 1976 yılında<br />
çalışmalarına başlayan Devlet Klasik Türk Müziği<br />
Korosu, periyodik konserlerini 1978’den itibaren, asıl<br />
yerleşim yeri olan Atatürk Kültür Merkezi’nde (AKM)<br />
vermeye başladı. Yaklaşık on beş yıl boyunca her pazar<br />
günü, 2008’e kadar ise yine pazar günleri olmak<br />
üzere on beş günde bir konserler verdi.<br />
AKM’nin 2008 yılında hizmet dışı kalmasıyla periyodik<br />
ana konserlerini bu kez ayda bir olmak üzere<br />
Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda veren Devlet<br />
Klasik Türk Müziği Korosu, diğer konserlerini ise<br />
İstanbul Radyosu Mesut Cemil Stüdyosu, Bakırköy<br />
İspirtohane Kültür Merkezi ve Kubbealtı Akademi<br />
Vakfı gibi mekânlarda düzenledi. 2008’de AKM’deki<br />
tahliyenin ardından prova ve idari çalışmalarına,<br />
geçici mekân olarak taşındığı Yıldız Sarayı Dış<br />
Karakol Binası’nda devam etti. Koronun buradaki<br />
misafirliği 2016 yılının Eylül ayına kadar sürdü.<br />
Koro, Yıldız Sarayı Mabeyn Köşkü ile çevresindeki<br />
bağlı binaların; Cumhurbaşkanlığı’nın İstanbul<br />
çalışma ofisi olarak düzenlenmesi sebebiyle Dış<br />
Karakol Binası’ndan da ayrılmak zorunda kaldı.<br />
Daha önce Koro’nun kullanımı için tahsis edilen<br />
Gülhane Parkı içindeki tarihi Telgrafhane Binası’nın<br />
devir işlemleri Kültür ve Turizm Bakanlığınca iptal<br />
edilmişti. Bunun yanında AKM’nin inşa sürecinin<br />
bilinmeyen bir tarihe kalması Koro’nun mekan<br />
sıkıntısının sürmesine neden oldu.
TURİNG I HABER I 35<br />
2016-2017 konser sezonu Ekim ayında açılacağı<br />
için Eylül’de prova çalışmalarına başlaması gereken<br />
fakat uygun çalışma ortamı bulamayan Koro’ya,<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından,<br />
mekân problemini geçici olarak çözmek üzere bir<br />
çalışma salonu, bir idari ofis ve arşiv hacmi tahsis<br />
edildi. Cumhurbaşkanlığı Makamı’nın talimatları<br />
ve 12 Ekim 2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla<br />
“Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Müziği Korosu” adını<br />
alan heyeti; şef Fatih Salgar, şef yardımcısı Mehmet<br />
Güntekin, müdür Nadi Çağlayan ile sanatçılar Birol<br />
Yayla ve Yıldırım Öğüt’ün oluşturduğu Sanat Kurulu<br />
yönetmektedir.<br />
Turing; yirmi iki kişilik saz, elli kişilik ses sanatçısının<br />
yanında dört de memur kadrosu bulunan Cumhurbaşkanlığı<br />
Korosu’nu, Kurumumuzun Seyrantepe’deki<br />
genel merkezinde misafir etmekten mutluluk<br />
duymaktadır.
36 I TURİNG I HABER<br />
MATRAKÇI NASUH, PARİS UNESCO’DA<br />
Yazı: Begüm Yavaş / begum.yavas@turing.org.tr<br />
16. yüzyılın çok yönlü ve sıra dışı ismi Matrakçı<br />
Nasuh, ölümünün 450. yılı dolayısıyla UNESCO<br />
tarafından 2014-2015 “Anma ve Kutlama Yıldönümleri”<br />
programına alınmış ve Türkiye Cumhuriyeti<br />
Cumhurbaşkanlığı himayesinde “16. Yüzyıl Dâhisi<br />
Matrakçı Nasuh” adıyla İstanbul Kültürlerarası<br />
Sanat Diyalogları tarafından projelendirilmiştir.<br />
Kültürel mirasımızın korunması, yaşatılması ve<br />
geleceğe aktarılması amacıyla Türkiye Turing ve<br />
Otomobil Kurumu’nun da destek verdiği proje<br />
kapsamında Matrakçı Nasuh’un ‘’Beyan-ı Menazil-i<br />
Sefer-i Irakeyn’’ ve ‘’Tarih-i Feth-i Şikloş Estergon<br />
İstol-Belgrad’’ eserlerindeki minyatürler, on iki<br />
kadın sanatçı tarafından çini panolara aktarılmış,<br />
beyitlerinden yapılan seçkiler divanî levhalar halinde<br />
yazılmış ve hünerlerinden bazıları da çağdaş bir<br />
yorumla tuvale yansıtılmıştır. Matrakçı Nasuh’un<br />
ata toprakları Saraybosna’da başlayan proje sergisi;<br />
Belgrad, Antalya, İstanbul, Viyana ve Tokyo’nun<br />
ardından 27 Ekim – 10 Kasım 2016 tarihleri arasında<br />
Paris UNESCO Headquarter’da sanatseverlerin<br />
beğenisine sunuldu. Serginin açılış töreni, 27 Ekim<br />
2016 tarihinde UNESCO Genel Merkezi’nde Kültür<br />
ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, UNESCO Genel Direktörü<br />
Irina Bokova, UNESCO nezdindeki büyükelçimiz<br />
Hüseyin Avni Botsalı, UNESCO nezdindeki<br />
daimi temsilcimiz Ahmet Altay Cengizer, OECD<br />
nezdindeki daimi temsilcimiz Erdem Başçı ve
TURİNG I HABER I 37<br />
Başkonsolosumuz Emre Kadıoğlu’nun katılımlarıyla<br />
gerçekleşti. Dr. Mimar Sinan Genim’in, Türkçe<br />
ve Fransızca olarak “Matrakçı Nasuh ve Şehirleri”<br />
başlıklı konferansı ile başlayan ve açılış konuşmalarıyla<br />
devam eden tören, Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />
İstanbul Devlet Türk Müziği Araştırma ve Uygulama<br />
Topluluğu’nun Matrakçı Nasuh anısına özel olarak<br />
hazırladığı, “XVI. Yüzyıl Türk Musikisi” albümünde<br />
yer alan eserlerin dinletisi ile son buldu.<br />
Ayrıca katılımcılara Türkiye Turing ve Otomobil<br />
Kurumu tarafından tıpkıbasım ve günümüz Türkçesiyle<br />
yayımlanan “Tarih-i Sultan Beyazıt” kitabı<br />
ve yanında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel<br />
Sanatlar Genel Müdürlüğü tarafından Matrakçı Nasuh<br />
anısına özel olarak hazırlanan “XVI. Yüzyıl Türk<br />
Musikisi” albümü hediye edildi. Sergi; Paris’ten<br />
sonra seferine Washington, Roma ve Budapeşte<br />
duraklarıyla devam edecek.
38 I NOSTALJİ I 1952 JAGUAR<br />
1952 JAGUAR XK 120 ROADSTER<br />
Yazı ve Fotoğraf: Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi Arşivi / info@atamanmuseum.com
NOSTALJİ I 1952 JAGUAR I 39<br />
Bu özel Jaguar’ı Ural Ataman Klasik Otomobil Müzesi’nde daha yakından keşfedebilirsiniz. Geçmişi, kurucusu<br />
William Lyons ve gövde imalatçısı Swallow Company’e uzanan Jaguar’ın ismini, Lyons, şirkete SS<br />
Cars Ltd. adını verdiği dönemde, ilk defa 1935 yılında bir salon (Sedan) otomobilin modelinde kullandı.<br />
İsim, savaş sona ermeden şirket ismi ve marka oldu. Jaguar, SS100’ün 1940 yılında üretimine son verdikten<br />
sonra, ilk spor otomobili XK 120’yi, alüminyum gövde ile 1948 sonunda tanıttı. İngiliz pazarı için düşünülen<br />
4 silindirli küçük motordan vazgeçilerek, yeni, düz 6 silindirli, üstten kam milli (DOHC) XK motoru kullanıldı.
40 I NOSTALJİ I 1952 JAGUAR<br />
Stiline, başkan William Lyons’ın karar verdiği iki kişilik Roadster’in tasarım kodu XK 120, daha sonra model<br />
ismi olarak kabul edildi. 1950’de, 51 kg daha ağır olan çelik gövdeye geçildi. 1951 yılında İsviçre Geneva<br />
Motor Show’da, 1938 SS100 Coupe’nin aynı profili ile kapalı model Fixed-Head Coupe (FHC) tanıtıldı.<br />
1953’de de, Convertible Drophead Coupe (DHC) üretime girdi.
NOSTALJİ I 1952 JAGUAR I 41<br />
Müzemizdeki beyaz eşi ile Amerika’dan getirilen bu siyah XK<br />
120, yarış için hafif bir gövde ile Browns Lane, Coventry’de<br />
üretildi. Amerika ve İngiltere’de birçok gösteriye katıldı.<br />
Zamanında, dünyanın en hızlı seri imalat otomobili olan XK<br />
120 de, SS100 gibi yarış konusunda ciddi bir rol oynadı. 1949<br />
yılında ‘British Racing Driver’s Club Meet’ yarışına katılan üç<br />
XK 120’den ikisi, birinci ve ikinci oldular. 1950’de Stirling Moss,<br />
TouristTrophy’yi; Lyons’ın damadı Ian Appleyard da 1950,<br />
1951, 1952 Alpine, 1951’de de RAC ve Tulip Rallylerini kazandılar.<br />
1952’de Stirling Moss, Jack Fairman ve Bert Hadley, Paris<br />
yakınındaki Linas-Montlhery tur yarışında, yedi gün yedi gece<br />
bir XK 120 Coupe ile, ortalama 100 mph (160 km) hız yaparak<br />
168 saat içinde sekiz kez dünya rekoru kırdılar. İki parçalı ön<br />
camı deniz motorlarından esinlenen Roadster, camı sökülüp<br />
küçük Aeroscreen yarış camı takıldığında, hızı 219 km’ye (136<br />
mph) erişebiliyor. İmalatının beşinci yılında 12,078 adet üretiminin<br />
ardından XK 120, yerini XK 140’a bıraktı.<br />
ÖZELLİKLER<br />
Motor<br />
Çap x Strok<br />
Vites Kutusu<br />
En Yüksek Hız<br />
Hızlanma<br />
Jaguar XK6 3.4 Litre, 6 Silindir, Düz, DOHC, Benzinli, 3442 cc. (210.1 cu. inch),<br />
160 Beygir, 5200 Devir, İkiz SU H6 Karbüratör<br />
83 x 106 mm<br />
Düz, 4-ileri, senkronize, yerden<br />
201 kms<br />
0-100 kms 10.6 s<br />
Gövde<br />
Şasi<br />
Süspansiyon<br />
Çelik, açık, iki kişilik (OTS)<br />
Çelik, kutu kesitli, merdiven şekilli<br />
Ön, bağımsız, çift salıncak, burulma çubuğu, amortisör.<br />
Arka, yarı eliptik yaprak makas, Girling PV7 amortisör.<br />
Elektrik Sistemi 12 Volt (2 x 6) / 64 Amper s.<br />
Frenler<br />
Dingiller Arası<br />
Uzunluk<br />
Genişlik<br />
Yükseklik<br />
Ağırlık<br />
Ön İz Genişliği<br />
Arka İz Genişliği<br />
Hidrolik, servo; ön, arka kampana (Girling)<br />
2591 mm<br />
4394 mm<br />
1575 mm<br />
1334 mm<br />
1245 kg<br />
1295 mm<br />
1270 mm<br />
Lastik Ölçüsü 6.00 - 16
42 I RÖPORTAJ<br />
Sema Ertürk Otostopla Dünyayı Geziyor<br />
Röportaj: Burcu Çetinkaya / bbcetinkaya@gmail.com Fotoğraf: Sema Ertürk<br />
Rallici olarak hayatım yollarda geçti. Röportajlarımda, otomobil testlerinde hep yolumun kesiştiği mekanları,<br />
insanları ve olayları anlattım. O yüzdendir ki rallilerde yolumun kesiştiği, hakem olarak yarış başlangıçlarında bana<br />
“3,2,1” demiş olan Sema Ertürk’ün hayat yolculuğuna şahit olunca bu güzel hikayeyi sizlerle paylaşmak istedim.
RÖPORTAJ I 43<br />
Sema Ertürk, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu’ndaki görevlerde karşıma çıkan, tanıdığım en enerjik,<br />
pozitif, tatlı bir hanımdı. Sonra bir gün sosyal medyada ilginç bir yolculuğa çıktığını fark ettim. Uzun süredir<br />
zaten gezmeyi hayat tarzı haline getiren Sema Hanım, şu anda Güney Amerika’da. Otostopla ilginç mekanları<br />
geziyor, yeri geliyor bazılarında çalışıyor. “Küçücük bir köyün benzin istasyonunun kafesinden internete girip<br />
yazıyorum. Sabah olmasına 3 saat kaldı. Şu an saat 05:25. Burada güneş 8:00’de doğuyor ve ben otostop<br />
yapacağım Mendoza için. Oradan Şili, Santiago, Atacama; tekrar Arjantin, Salta, Paraguay, Bolivya, Peru ve<br />
Ekvador yapıp, daha da kuzeye çıkmayı düşünüyorum. Yollar ne gösterir bilemem ama niyetim böyle. Beni<br />
cezbediyor yollar. Gerçekten hayat yollarda. 7 aydır Güney Amerika’dayım, sanki daha 1 ay olmuş gibi.”
44 I RÖPORTAJ<br />
Arjantin<br />
Kısaca kendinizden bahseder misiniz?<br />
Nerede doğdunuz? Kaç yaşındasınız?<br />
Bu yolculuğa çıkana kadar ne işlerle<br />
meşguldünüz?<br />
İstanbul, Şehremini kızıyım. 8 yaşımda<br />
annemin vefatından sonra İzmit’te<br />
anneannemin yanında büyüdüm. Tır<br />
üreten fabrikalara imalat ve üretim yaptığım<br />
bir şirketin sahibiydim. Daha sonra<br />
işimi bıraktım. 3 harika evladımla yeni<br />
bir hayata adım attık. Maddiyatla olan<br />
yaşantım beni çok mutsuz ettiği için<br />
zamanla yavaş yavaş arabalarımı, mücevherlerimi<br />
elimden çıkararak şehirden<br />
ve insanlardan uzaklaşarak doğa ile baş<br />
başa olmaya karar verdim. Sapanca’daki<br />
yazlığıma yerleşip, 10 yıl burada yaşadım.<br />
Gençliğimde yarım kalan dağcılığa<br />
geri dönüp, dağcılık, trekking, hiking<br />
ekstrem sporlarını yaptım. Babamdan<br />
kalan otomobile olan tutkum ise her<br />
daim devam etti. Ben yolculuklarla<br />
beslenen bir gezginim. Yolculuk beni<br />
kendime getiriyor. Çünkü yolda sevgi<br />
var, barış var, hoşgörü var, heyecan var,<br />
hayat var ve en güzeli anılar var.
RÖPORTAJ I 45<br />
Brezilya<br />
Yola ne zaman çıktınız? Nasıl karar verdiniz?<br />
Son 3 yıldır Karadeniz’i ve Akdeniz’i geziyordum. İzmit<br />
Doğa Sporları ile her hafta sonu Kocaeli ve Marmara<br />
bölgesi dağcılık ve kampçılık yapıyordum. Sapanca’daki<br />
yazlığımı satmaya karar verdiğim zaman çok beğendiğim<br />
Ege’ye taşınmak kararı ile bir kaç bavulla 2015<br />
yılı Haziran ayının ilk haftasında yola çıkmıştım. Ege’yi<br />
baştan aşağı dolaştım, bavullarımla birlikte otostop<br />
yaptım. İlk otostopum bu oldu. Ege’den sonra Türkiye,<br />
Gürcistan ve Ermenistan’ı 4 ayda otostopla dolaştım.<br />
Dönüşte Sapanca’daki yazlığımı satıp, internetten bir<br />
anda görüp, beğendiğim çok ucuza ev tuttum, 1 hafta<br />
içinde Marmaris’e taşındım. Taşındığım gece Güney<br />
Amerika için kararımı vermiştim. Türkiye’ye döndüğümde<br />
eşyalarımı da sattım, çok gereksizler. Para<br />
olmadan da yaşanabildiğini öğrendim.
46 I RÖPORTAJ<br />
Uruguay<br />
İlk olarak Türkiye’de nasıl<br />
bir rotanız vardı? İlk yurtdışı<br />
hangi ülkeydi?<br />
İlk yurt dışı rotam Kıbrıs’tı.<br />
Hep bir karavanla ülkeyi<br />
dolaşmak hayalimdi. Kendi<br />
başıma 1 yıl önce aktif olarak<br />
rotamı önce Ege, Akdeniz, İç<br />
Anadolu (Hasan Dağı’na tek<br />
başıma çıkıp zirve yaptım),<br />
Güneydoğu Anadolu, Doğu<br />
Anadolu devam ederek Ağrı<br />
Doğubeyazıt için 3 kez gelip<br />
gittim. Ağrı Dağı’na çıktım.<br />
Kars Ocaklı Köyü’nde bir<br />
ailenin evinde 3 gün masal<br />
gibi bir zaman geçirdim.<br />
Buradan tek atış otostopla<br />
Gürcistan Tiflis’e geldim.<br />
Ermenistan’a gittim. TIR ile<br />
otostop Gürcistan’a doğru<br />
oldu ve harika bir yolculuk<br />
yaşadım, bu sayede deneyimler<br />
kazandım.
RÖPORTAJ I 47<br />
Peru<br />
Otostop çok tartışmalı ve birçoklarının çok korktuğu<br />
bir konu, sizin nasıl tecrübeleriniz oldu? Güvenli<br />
otostop mümkün mü? Nelere dikkat edilmeli?<br />
Evet ama bu tartışmalı bir konu bence sadece Türkiye’de<br />
yaşanıyor. Ülkemizde önyargılar çok acımasız ve<br />
olumsuz bakış açılarından dolayı insanlar çok korkutulmuş.<br />
Genelde tacizi erkek otostopçular yaşıyor. En<br />
önemli nokta ise cinsiyetçiliği sevmesem de yine de<br />
bana göre hemcinslerimin giyim tarzlarıdır. Bunu gezi<br />
tecrübesizliğine bağlamak istiyorum. Minicik bir şort,<br />
göbeği açık bir bluz ile otostop yapılmamalı! Bir gezgin<br />
bunu yapmamalı, yapamaz zaten. Neyi yansıtırsan onu<br />
yaşarsın. Karşına çıkan insanlar ayna gibi yansıyıp, frizbi<br />
gibi geri döner. Sırtınızda kocaman bir sırt çantanız<br />
ve spor rahat giysilerinizle kadın olsanız da güvenlik<br />
açısından çok rahatlıkla otostop yapabiliyorsunuz.<br />
Aile dışında genelde birden fazla insan olan araçlara<br />
binmiyorum. 100 metre beriden otostop çekiyorum ki<br />
şoförün karar verme süresi olsun diye. Araç durduğu<br />
zaman ‘Nereye gidiyorsun?’ ilk cümlemdir. Onayı aldıktan<br />
sonra nereli olduğumu soruyorlar. Kendimi tanıtıyorum,<br />
gezgin olduğumu ne kadar süredir gezdiğimi<br />
ve hangi ülkeleri dolaştığımı anlattıktan sonra yol daha<br />
bir güzelleşiyor. Türk hayranlığını dile getiriyorlar. Türk<br />
dizilerine karşı inanılmaz tutkulular. İkramları oluyor,<br />
ailelerini, eşlerini, çocuklarını anlatıyorlar, fotoğraf<br />
gösteriyorlar. TIR yolculuklarını daha çok güvenli buluyorum,<br />
gidilmesi gereken yolu zamanında gitmeleri<br />
gerektiği için bana daha çok güvenli geliyor. En kolay<br />
otostop Uruguay oldu. Ve henüz yeni yaşadığım en zorlu<br />
otostop ise Arjantin’in güney ucunu batıdan doğuya<br />
enlemesine geçtiğim Patagonya’da yolun en vahşi en<br />
ıssız bir kaç haneli Tres Lagos Köyü’nde 4 gün boyunca<br />
beklediğim otostopum oldu.
48 I RÖPORTAJ<br />
Korktuğunuz, yorulduğunuz, evinize geri dönmek istediğiniz anlar oldu mu, olduysa nerede?<br />
Bir gün dahi korkmadım. Sadece Uruguay - Punta Del Este şehrinde hostel ve couchsurfing bulamadığımda geceyi<br />
o muhteşem meşhur 5 parmak heykelin önünde parkın duvarında sırt çantamı yastık yapıp sabahlamıştım.<br />
Muhteşem bir gündoğumuna şahit olmuştum. Açıkçası 2 kez sokakta sabahladım. Evime geri dönmeyi düşünmedim.<br />
Çünkü gezgin olunca dünya evim oluyor, yollar kariyerim.<br />
Peru
RÖPORTAJ I 49<br />
Arjantin<br />
Torun sahibi olmuşsunuz, görebildiniz mi? Ne<br />
zaman kavuşacaksınız?<br />
Evet, 10 Haziran’da dünyaya gelen bir kız torunum<br />
var. Oğlumun kızı, canımın canı. Her gün fotoğraflarını<br />
görüp büyümesini gün gün izliyorum. Fotoğrafını<br />
gördükçe yüreğim titriyor.<br />
En kısa zamanda kavuşup, doyasıya koklayıp, öpmek<br />
istiyorum. Ona anlatacağım inanılmaz hikayelerim<br />
var.<br />
Dönüş ne zaman?<br />
Size bu soruyu ilk sorduğunuzda,”Bilmiyorum,<br />
yolumu bilsem de kaderimi yol ayrımları belirliyor.”<br />
demiştim. Döndüm.<br />
Babam için yaptım dönüşümü. Döndükten iki hafta<br />
sonra da vefat etti.<br />
Bu yolculuk size neler kattı?<br />
Kalıcı arkadaşlıklar, derin dostluklar, değerler,<br />
kültürel farklılıklar, bakış açıları kattı. Maddiyatın ne<br />
kadar önemsiz olduğunu gördüm.<br />
Latin insanları gösterişçi değiller, ihtiyacı kadar<br />
yaşamayı bilen insanlar.<br />
Yola yalnız mı çıktınız? Yanınızda birisi olsun ister<br />
miydiniz?<br />
Hep yalnız geziyordum ama Güney Amerika’ya<br />
gelirken bir gezgin arkadaşımla birlikte yola çıkmıştık.<br />
İlk 10 gün içinde baştan fikrimi açıkladığım halde<br />
anlaşamayıp yollarımızı ayırdık. Ben özgürlüğüme<br />
düşkün bir insanım. Yolda tek olmayı seviyorum.<br />
Böyle bir maceradan dönüşte hayat normal olabilir<br />
mi? Yoksa alışkanlık yapar mı?<br />
Kesinlikle hayat normal olamaz. Alışkanlık mı bilemiyorum<br />
ama bu bir hayat tarzı oluyor. Bu aşamadan<br />
sonra duracağımı sanmıyorum. Duramam.<br />
Türkiye’ye döndüğümde torunumu görüp, yanında<br />
biraz durup, sevip kokladıktan sonra Hindistan,<br />
Nepal, Everest, Afrika, Alaska var, yani ömrümün<br />
sonuna kadar dünyayı dolaşacağım. Rüyalarım<br />
ve hayallerimin peşinden yabana doğru gitmeye<br />
devam edeceğim. Çocukken asla unutamadığım bir<br />
rüya görmüştüm. Çölde altın renginde güneş altında<br />
bir pencereden etrafı develerle sarılmış Kabe’yi<br />
izliyordum. Finalimin nerede olacağını bilemem ama<br />
burada olmasını dilerim.
50 I TURİNG I HABER<br />
GÖNÜLLÜLÜK AKADEMİSİ VE GÖNÜLLÜLÜK EĞİTİMLERİ PROJESİ<br />
Yazı: Büşra Turan / bsrturan91@gmail.com<br />
Gönüllü Turing, Gönüllü İstanbul<br />
Bugün dünyanın hemen her yerinde binlerce insan,<br />
maddi karşılık beklemeksizin bilgilerini, becerilerini,<br />
zamanlarını, maddi ve manevi potansiyellerini dünyayı<br />
daha yaşanabilir bir yer hâline getirme amacıyla<br />
kullanmakta, bunun için gönüllü olmaktadır. Gerek<br />
gönüllülük aracılığıyla edinilen bireysel kazanımlar<br />
gerek bu bireylerin çalışmaları sayesinde gerçekleşen<br />
toplumsal iyileşmeler gönüllülüğün önemini göstermektedir.<br />
Ülkemizin gençleri için daha iyi bir gelecek sunan eğitim<br />
projelerini desteklemeyi kurum politikası haline<br />
getiren Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun destekleriyle,<br />
İstanbul Üniversitesi Sosyal Sorumluluk<br />
Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Edebiyat Fakültesi<br />
Sosyoloji Araştırma Merkezi bünyesinde Gönüllülük<br />
Akademisi ve Gönüllülük Eğitimleri Projesi<br />
yürütülmüş ve Kasım 2016 itibarıyla tamamlanmıştır.<br />
“Öğrenci işi” olarak nitelendirilebilecek ancak başından<br />
sonuna kadar profesyonelce ve amatör bir ruhla<br />
gerçekleştirilen bu projede iki yıl boyunca görev alan<br />
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji<br />
Bölümü öğrencileri büyük bir azimle ve yılmadan<br />
çalışmalarını tamamlamışlardır.<br />
Gönüllülük Akademisi ve Gönüllülük Eğitimleri<br />
Projesi kapsamında 2448 katılımcıyla Öğrencilerin<br />
Gönüllülük Algıları, Deneyimleri ve Eğilimleri: İstanbul<br />
Üniversitesi Örneği başlıklı büyük bir araştırma<br />
gerçekleştirilmiş; gönüllülük ile ilgili farklı alanlarda<br />
çalışmalar yapan ve önemli birikimlere sahip olan<br />
yaklaşık 70 kişiyi Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun<br />
Seyrantepe’deki Genel Merkezinde bir araya<br />
getiren Gönüllülük Çalıştayı düzenlenmiş ve bu iki<br />
bileşenden hareketle “Üniversitede Gönüllü Olmak”<br />
adlı kitap yayımlanmıştır. Ayrıca İstanbul Üniversi-
TURİNG I HABER I 51<br />
tesi gönüllü öğrencileri ile onlarla el ele verip, güzel<br />
işlere imza atmak isteyen kurumları buluşturmak<br />
amacıyla “Gönüllü Ol İstanbul” başlıklı bir web portalı<br />
kurulmuş; İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin gönüllü<br />
olmayı ve gönüllülüğü konuşacağı, dinleyeceği, göreceği,<br />
izleyeceği, tasarlayacağı, yazacağı ve yaşayacağı<br />
bir dizi etkinlikten oluşan Gönüllü Akademisi’nin<br />
içeriği oluşturulmuş ve projenin tüm bileşenlerinin<br />
kamuoyuyla paylaşıldığı bir Proje Tanıtım Programı<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
Danışmanlığını İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü<br />
Başkanı Prof. Dr. İsmail Coşkun ve Marmara<br />
Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa<br />
Otrar’ın, yürütücülüğünü İstanbul Üniversitesi Öğretim<br />
üyeleri Yrd. Doç. Dr. Murat Şentürk ve Doç. Dr.<br />
Yusuf Adıgüzel’in yaptığı Gönüllülük Akademisi ve<br />
Gönüllülük Eğitimleri Projesi ile gönüllülük alanına<br />
hem akademik ve teorik, hem de üniversite gençleri<br />
için uygulamaya dönük pratik bir katkı sağlanması<br />
amaçlanmıştır. Gönüllülük gibi oldukça önemli bir konuya<br />
odaklanan bu projenin başından sonuna kadar<br />
gönüllü öğrenciler eliyle yürütülmüş olması, daha en<br />
baştan bu amaç doğrultusunda kat edilen yolu ifade<br />
etmektedir. Proje kapsamında gerçekleştirilen tüm<br />
aşamalarda aktif rol alan İstanbul Üniversitesi Sosyoloji<br />
Bölümü öğrencileri hem bir araştırmanın nasıl<br />
yapılacağını yaşayarak öğrenmiş hem de bir işte başından<br />
sonuna kadar gönüllü çalışmanın güzelliklerini<br />
ve zorluklarını görmüş, büyük tecrübeler kazanmışlardır.<br />
Ayrıca araştırma ekibini oluşturan öğrencilerin<br />
diğer öğrencilerle etkileşimi her iki tarafa da çok şey<br />
öğretmiştir. Araştırmanın saha uygulaması sırasında<br />
yaklaşık 2500 öğrenciye gönüllülük meselesini<br />
hatırlatma imkanı bulunmuş, bu bağlamda özellikle<br />
gönüllülük deneyimi olmayan öğrencilerin neden gönüllü<br />
olmadıklarını sorgulamaya başlamaları projenin<br />
erken faydaları arasında olmuştur.<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun meyveleri<br />
şimdiden toplanmaya başlayan ve gönüllü öğrencileri<br />
sayesinde yoluna büyüyerek devam etmesini<br />
umduğumuz bu projeyi maddi ve manevi destekleyerek<br />
1923’den beri kamu yararına çalışan bir dernek<br />
olarak, topluma karşı sorumluluklarını yerine getirmeye<br />
devam etmektedir.
52 I TURİNG I HABER<br />
TURİNG’İN KATILIMI İLE 7.KARAYOLU TRAFİK GÜVENLİĞİ<br />
SEMPOZYUMU ve SERGİSİ ( 17-19 KASIM 2016 )<br />
Ümit Yürek / umit.yurek@turing.org.tr<br />
T.C. İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve<br />
Haberleşme Bakanlığı’nın iş birliği ile Emniyet Genel<br />
Müdürlüğü’nün yürüttüğü, destekçileri arasında<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun da olduğu,<br />
7.Karayolu Trafik Güvenliği Sempozyumu ve Sergisi<br />
17-19 Kasım 2016 tarihlerinde Ankara’da düzenlendi.<br />
Ankara Ticaret Odası (Congresium) Kongre ve Fuar<br />
Merkezi’nde düzenlenen organizasyondaki standımızda,<br />
gün geçtikçe sayıları ve çeşitliliği artan<br />
projelerimizi, çoğunluğu Ankara’nın yüksek bürokrasisi<br />
ile ilköğretim çağındaki çocuklarından oluşan<br />
konuklara anlatma fırsatını yakalamış olduk.<br />
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ile Ulaştırma,<br />
Denizcilik ve Haberleşme Bakanımız Ahmet Arslan’ın<br />
açılışını yaptığı sempozyuma; devlet erkanı,<br />
yabancı devlet heyetleri, belediyeler, sivil toplum<br />
kuruluşları ve öğrencilerden oluşan 8.000’in üzerinde<br />
ziyaretçi katıldı. 100’e yakın kurum ve kuruluşun<br />
stant kurduğu, trafik konulu sempozyum bildiri ve<br />
sunumları ile eğitim amaçlı tiyatro ve gösterilerinin<br />
yapıldığı organizasyonun konuk ülkesi Japonya idi.<br />
Son yıllarda trafik konusunda finansmanını öz<br />
kaynakları ile karşılayarak yürüttüğü önemli sosyal<br />
sorumluluk projeleri ile adını geniş kitlelere duyuran<br />
Kurumumuz, üçüncü kez katıldığı organizasyonda<br />
yine büyük ilgi çekmeyi başardı.
TURİNG I HABER I 53<br />
Ziyaretçilerimizin önemli bir kısmının Turing standını<br />
özellikle aradığına şahit olup, Turing’in Ankara’da tanınırlığının<br />
hızla arttırdığını heyecanla gözlemledik.<br />
Bu ziyaretçilerin bir kısmı önceki yıllarda fuara katılanlar<br />
veya onların bilgisi ile gelenler, bir kısmı çeşitli<br />
dönemlerde Ankara’da da yürüttüğümüz Moto<br />
Kurye Eğitim ve Donatım Projesi’nden etkilenenler<br />
ve bir kısmının da yine son dönemde verdiği burslarla<br />
ismi popülerleşen Turing meraklısı üniversite<br />
öğrencilerinden oluşuyor. Her geçen yıl daha fazla<br />
katılım olan organizasyonda bu yıl, 10 farklı Turing<br />
yayını ve yüksek görünürlük özelliğine sahip reflektif<br />
yelek, ziyaretçilerin ilgilerine göre hazırlayarak<br />
Turing çantasında sunuldu. Adeta izdiham yaşanan<br />
standımızda; Turing dergisi, Trafik Boyama kitabı,<br />
Trafik Kuralları Aktivite kitabı, Trafik Kuralları Çizgi<br />
Film CD’si, Motosiklet El kitabı, İstanbul İçre İstanbul<br />
kitabı, Mimar Sinan’ın İstanbul’u kitabı, Sinan-Yeni Bir<br />
Turizm Rotası DVD’si, Hisarlar ve Mahalleleri kitabı<br />
ve Gençliğe Kitabe yayınları ile Reflektif Yelek’ten<br />
oluşan 30.000 ürün dağıtılmış ve özellikle çocukların<br />
büyük ilgisini görmüştür. Ziyaretçilerin ilgisini çeken<br />
diğer konu ise, standımızda sergilenmesi klasikleşen<br />
ve hangi aracın konacağı merakla beklenen klasik<br />
otomobilimiz oldu. Ankara Klasik Otomobil Kulübü<br />
(AKOK) üyesi İsmet Solel’e ait 1963 model kırmızı<br />
renk MG Midget klasik otomobil fuarın yine ilgi odağı<br />
oldu. Ankara’nın çeşitli okullarından öğretmenleri<br />
ile beraber standımıza ziyaret eden çocuklar, onlar<br />
için özel olarak tasarladığımız trafik konulu çizimlerden<br />
oluşan panolarda boyama yapıp, klasik otomobili<br />
ilgi ile incelemiş ve boyama kitapları ile çizgi film<br />
CD’lerini merakla alıp, yeleklerini giyerek yine Turing<br />
standından mutlu bir şekilde ayrıldılar.
54 I TÜRKİYE I YALVAÇ<br />
Yavaş Yaşayan Şehir<br />
YALVAÇ<br />
Yazı: Begüm Yavaş / begum.yavas@turing.org.tr<br />
Fotoğraf: Yalvaç Belediyesi Arşivi
TÜRKİYE I YALVAÇ I 55<br />
Sultan Dağlarının eteklerinde kurulan ve Isparta’nın<br />
en büyük ilçesi olan Yalvaç, geçmişi çok eskiye dayanan<br />
şirin bir Anadolu kenti. Helen, Bizans, Roma,<br />
Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çok sayıda<br />
kalıntının ve kültürel zenginliğin sahibi olan kent<br />
tarihî dokusunu hala korumakta.<br />
“Anlatan Meydan” adı verilen ve açık hava müzesini<br />
andıran şehir merkezindeki bilgi panolarından,<br />
Yalvaç’ın doğal ve kültürel mirası hakkında fikir<br />
edindikten sonra, eski dokusunu koruyan sokakların;<br />
tarihi evlerini, mahalle fırınlarını, geleneksel<br />
yoğurt pazarını gezerek Yalvaç’ın ruhunu oluşturan<br />
öğeleri tek tek keşfetmek mümkün.1200’lü yıllarda<br />
şehrin tam merkezine dikilmiş anıtsal çınar ağacının<br />
gölgesindeki kahvehaneler ise çay içip soluklanacak<br />
huzurlu duraklardan.
56 I TÜRKİYE I YALVAÇ<br />
Selçuklu döneminden kalma<br />
Devlethan Camii de burada,<br />
Çınaraltı’nda. Mimarı bilinmeyen<br />
Devlethan Camii’nin<br />
14.yüzyılda II.Kılıçarslan’ın<br />
kardeşi Devlethan adına yaptırıldığı<br />
düşünülüyor. Antiokhia<br />
ören yerinden getirilen<br />
mermer işlemeli yazıt parçalarının<br />
duvar malzemesi olarak<br />
kullanılmış olması da caminin<br />
enteresan bir özelliği. Buradan<br />
soğukluk, sıcaklık, su deposu<br />
ve külhan gibi bölümleriyle<br />
geleneksel Türk Hamamı<br />
özelliğini yansıtan Tarihî Osmanlı<br />
Hamamı’na geçilebilir.<br />
Hamam, bu günlerde Yalvaç<br />
Belediyesi ve Antalya Koruma<br />
Kurulu işbirliği ile restore<br />
edilmektedir.
TÜRKİYE I YALVAÇ I 57<br />
Unutulmaya yüz tutan geleneksel el sanatları da türünün en güzel örneklerini vermekte Yalvaç’ta. Demircilik,<br />
semercilik ve saraciye sanatının yanında, Türklerin Anadolu’daki tarihi kadar eski olan deri işleme sanatı, Yalvaçlı<br />
ustalar tarafından yaşatılıyor. Tamamen doğal malzemelerden, keçi ve koyun yününden sıkıştırma yöntemiyle<br />
uygulanan keçecilik ise bugün az kişi tarafından da olsa hala sürdürülüyor.
58 I TÜRKİYE I YALVAÇ<br />
Tarihi, yüzyıllar öncesine dayanan ve<br />
Anadolu’daki en görkemli arkeolojik<br />
yapılardan biri olan Pisidia Antiokheia<br />
Antik Şehri’nin kalıntıları, Yalvaç’ın kültürel<br />
mirasının en değerli öğelerinden.<br />
Özellikle kentin en yüksek noktasında<br />
kayaların oyulmasıyla elde edilen<br />
düzlükte kurulan ve dönemin en görkemli<br />
tapınağı olan ‘Augustus Tapınağı’<br />
görülmeye değer. Bu kentin yakınında<br />
Anadolu’nun en eski inanışlarından<br />
Ay Tanrısı Men adına yapılmış kutsal<br />
bir alan da bulunuyor. Bu kutsal alan,<br />
Frig devrinden Erken Hristiyanlığa dek<br />
baş tanrı Men adına, tüm dünyada<br />
şehirleşmiş tek dinsel merkez özelliği<br />
göstermekte.<br />
Hoyran Kaya Mezarları da hem tarihi<br />
dokusu hem de Hoyran Gölü’ne bakan<br />
manzarasıyla etkileyici bir atmosfere<br />
sahip. Arkeolojik kazılar sonucu elde<br />
edilen tarihi eserler ise Yalvaç Müzesi’nde<br />
görülebilir.
TÜRKİYE I YALVAÇ I 59<br />
Yalvaç; “Sakin Şehir” anlamında kullanılan ve 1999’da İtalya’da kurularak uluslararası belediyeler birliği olan Cittaslow<br />
hareketine üye. Kentlerin yerel kimliklerine sahip çıkarak, küreselleşmeyle birlikte aynılaşmasını önlemeyi<br />
amaçlayan bu harekete üye olabilmek için bazı kriterlere sahip olmak gerekiyor.
60 I TÜRKİYE I YALVAÇ
TÜRKİYE I YALVAÇ I 61<br />
2012’de dünyada yavaş yaşayan şehirler arasına katılan Yalvaç, eski dokusunu korumanın yanında günlük hayatında<br />
gürültü, kalabalık, trafik, hava kirliliği gibi sorunlardan uzak, geleneksel mutfak kültürü ve el sanatlarını<br />
yaşatan insanların şehri. Onlar için hayat, sessiz sedasız akıp geçiyor. Zengin tarihiyle asırlar öncesinin izlerini<br />
yaşatan bu kent, sadece geçmişi, eşine az rastlanan kültürel değerleri ve kendine özgü doğal güzellikleriyle<br />
değil, huzuru yansıtan özelliğiyle de keşfedilmeyi bekliyor.
62 I TURİNG I KÜLTÜR SANAT<br />
Turing’de Kültür Sanat<br />
Begüm Yavaş / begum.yavas@turing.org.tr<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu; her cumartesi<br />
bir gelenek haline getirdiği Seyrantepe Genel Merkez<br />
Salonlarındaki kültür sanat etkinliklerinin sezon<br />
açılışını 8 Ekim’de gerçekleştirdi. Yeni sezonda da<br />
yoğun ilgiyle karşılanan etkinliklerimize birbirinden<br />
değerli konuşmacı ve sanatçı misafir oldu.<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu’nun yaz döneminde<br />
düzenlediği “Seyrantepe’de Yaz Akşamları”<br />
konserlerinin 20 Eylül Salı akşamki konuğu, TRT<br />
İstanbul Radyo Sanatçısı Hamide Uysal oldu. Saz sanatçıları;<br />
Uğur Önür (kabak kemane), Safinaz Rizeli<br />
(kanun), Osman Kırklıkçı (ud) ve Murat Süngü’nün<br />
(viyolonsel) kendisine eşlik ettiği Hamide Uysal, verdiği<br />
muhteşem konserle dinleyenleri mest etti.<br />
Klinik Psikolog Mehmet Dinç, “Oynar Gibi Yaşamak”<br />
başlıklı konferansıyla Kurumumuzun bu sezondaki ilk<br />
konuğuydu. Hayatı daha pozitif ve oynar gibi yaşamanın<br />
önemini dinleyicilerimize sorular sorarak ve eğlenceli<br />
bir sohbetle aktaran Mehmet Dinç’in bu etkileşimli<br />
konuşması, dinleyenler tarafından büyük ilgi gördü.<br />
4 Ekim Salı akşamının solisti ve “Seyrantepe’de Yaz<br />
Akşamları” konserlerinin son misafiri ise yine TRT<br />
İstanbul Radyo sanatçısı Alp Arslan’dı. Türk müziğinin<br />
en güzel eserlerinden seçtiği repertuarıyla<br />
dinleyicilere unutulmaz bir gece yaşatan Alp Arslan’a<br />
saz sanatçıları; Ahmet Meter (kanun), Hasan Esen<br />
(kemençe), Gökalp Yüzlüer (tanbur) ve Özgür Erözer<br />
(viyolonsel) eşlik etti.<br />
Türk Musiki Vakfı’nın işbirliğiyle Mehmet Güntekin<br />
idaresinde, sazendeler; Ahmet Meter (kanun), Lütfiye<br />
Özer (kemençe), Aziz Şükrü Özoğuz (keman),<br />
Tanju Erol (klarnet), Bilen Işıktaş (ud), Volkan Ertem<br />
(viyolonsel) ile hanendeler; Hakan Hataylı, İlhan<br />
Yazıcı, İbrahim Suat Erbay, Mehmet Kemiksiz, Emel<br />
Güntekin, Yaprak Sayar, Merve Kıvılcımer ve Aynur<br />
Ezgi Yüksel’in oluşturduğu İstanbul Fasıl Topluluğu’nun<br />
“Seyrantepe’de Fasıl Meclisi” adıyla her ay<br />
icra ettiği ve yeni sezonda da devam eden konserleri;<br />
8 Ekim’de Hicazkar ve 5 Kasım’da Mahur fasıllarıyla<br />
salonu coşturdu.
TURİNG I KÜLTÜR SANAT I 63<br />
Geçtiğimiz dönemlerde olduğu gibi bu sezon da<br />
devam eden ve 22 Ekim ile 19 Kasım tarihlerinde<br />
misafirlerimizle buluşan Müzikli Maarif Takvimi;<br />
içinde bulunduğumuz ayda dünya tarihine mâl<br />
olmuş olayların musiki dünyamıza yansımalarını<br />
mercek altına aldı.<br />
Mehmet Güntekin’in hazırlayıp sunduğu programda,<br />
konu edilen müzisyenler veya olaylarla ilgili eserler,<br />
usta kanuni Ahmet Meter eşliğinde Yaprak Sayar ve<br />
İbrahim Suat Erbay tarafından seslendirildi.<br />
İstanbul Büyükşehir Belediyesi katkılarıyla, 15 Ekim<br />
Cumartesi günü “Cami Mimarisinin Gelişimi ve<br />
İstanbul Camileri” başlıklı konuşmasıyla konuğumuz<br />
olan Dr. Mimar Sinan Genim; cami mimarisinin tarihi<br />
gelişimini, cami örneklerinin yer aldığı görsellerle<br />
pekiştirerek anlattı.<br />
Aynı gün Türk Halk Müziğinin efsane ismi Mükerrem<br />
Kemertaş’ın oğlu Tuncay Kemertaş; “Yadigar Türküler”<br />
ismini verdiği ve Türk Halk Müziğinin en güzel<br />
eserlerinden oluşan repertuarını icra etti. Babasının<br />
ses rengine sahip olan Tuncay Kemertaş, dinleyenlere<br />
unutulmaz bir müzik ziyafeti sundu.<br />
Televizyon programlarından tanıdığımız, Ekolojik<br />
Yaşam Uzmanı ve Araştırmacı Yazar Erkan Şamcı 12<br />
Kasım Cumartesi günü dinleyicilerimizle bir araya<br />
geldi. Günlük hayatımızda sıkça kullandığımız kimyasalların<br />
zararlarını anlatarak bunların yerine kullanılabilecek<br />
doğal ürünlerin formüllerini eğlenceli bir<br />
üslupla anlatan Erkan Şamcı, misafirler tarafından<br />
yoğun ilgiyle izlendi.<br />
22 Ekim’de İstanbul Büyükşehir Belediyesi katkılarıyla<br />
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk<br />
Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali<br />
Şükrü Çoruk; “İstanbul’un Yabancı Konukları” başlıklı<br />
konuşmasında dinleyicilere, 1913 yılında İstanbul’a<br />
gelmiş İngiliz Gazeteci Grace Ellison’un Balkan Savaşı<br />
yıllarındaki İstanbul izlenimlerini anlattı.
64 I TURİNG I KÜLTÜR SANAT<br />
19 Kasım’da Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Edebiyat<br />
Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Andı, “Gelenek<br />
Karşısında Modern Türk Şiiri” konulu konferansında;<br />
gelenek ve modernizm kavramları üzerinde durarak<br />
bizlere Türk şiirinin yaşadığı değişimi aktardı.<br />
Konferansın ardından Sinem ve Didem Balık kardeşler,<br />
İBB katkılarıyla “Aşk ve Nostalji” adını verdikleri<br />
konserle aramızdaydılar. “Opera İkizleri” adıyla<br />
anılan kardeşler, “Deniz ve Mehtap”, “Her Yerde<br />
Kar Var” ve “Mazi Kalbimde Bir Yaradır” gibi ünlü<br />
eserlerin yer aldığı repertuarlarıyla izleyenlere keyifli<br />
anlar yaşattı.<br />
26 Kasım Cumartesi günün konuşmacısı Sadık<br />
Yalsızuçanlar; “Bir Aşk Hikayesi: Tevfik İleri” konulu<br />
konferansıyla ve İBB katkılarıyla bizlerleydi. Hayatının<br />
ilk yıllarını idealist bir mühendis olarak sürdüren,<br />
1950-1960 yılları arasında Demokrat Parti döneminde<br />
ise başbakan yardımcılığı, milli eğitim, ulaştırma,<br />
bayındırlık ve devlet bakanlıkları gibi çok önemli görevlerde<br />
bulunan Tevfik İleri’nin eşine duyduğu aşkı<br />
samimi bir üslupla anlatan Sadık Yalsızuçanlar’ın,<br />
Tevfik İleri’nin eşine Yassıada’dan gönderdiği mektupları<br />
okuması ise misafirlere duygulu anlar yaşattı.<br />
5 Kasım Cumartesi günü yine İBB katkılarıyla konuğumuz<br />
olan Prof. Dr. Süleyman Seyfi Öğün; “Türkiye<br />
ve Yerlilik” başlıklı konuşmasında, yerlilik kavramını<br />
açıkladı.<br />
Konferansın ardından ülkemizin en önemli Arp sanatçılarından<br />
Şirin Pancaroğlu; solist Bora Uymaz ve<br />
saz sanatçıları Kaşif Demiröz (ney), Enver Mete Aslan<br />
(ud), Oray Yay (perküsyon) eşliğinde Çengname<br />
adını verdikleri Tasavvuf Müziği Konseri ile misafirlerimizle<br />
buluştu. Yoğun ilgiyle karşılanan sanatçılar,<br />
güçlü repertuarlarıyla dinleyenlere muhteşem bir<br />
müzik ziyafeti sundu.
TURİNG I KÜLTÜR SANAT I 65<br />
Ankara Turing’de Kültür Sanat<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, Ankara’daki<br />
okuyan bursiyer öğrencilerine yönelik<br />
Ankara’daki merkez salonunda da kültür sanat<br />
programları düzenlemekte. Etkinlikler, 12<br />
Kasım Cumartesi günü tanışma toplantısı ile<br />
başladı. Aynı gün ve 19 Kasım Cumartesi günü<br />
yazar Şaban Abak tarafından her hafta periyodik<br />
olarak yapılması planlanan “Edebiyat<br />
Atölyesi” başlıklı konferanslar düzenlenmiştir.<br />
19 Kasım programları “Edebiyat Atölyesi”nin<br />
ardından Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu’nun<br />
“Mevlana’nın Düşünce Dünyası” adlı konuşmasıyla<br />
devam etmiştir. 26 Kasım Cumartesi günü<br />
ise “Edebiyatımızda İnsanın Yalnızlığı” başlıklı<br />
konuşmasıyla Turgut Bağrıaçık öğrencilerimizle<br />
bir araya gelmiştir.<br />
Türk Musikisi Federasyonu Turing’de Toplandı<br />
Türk Musikisi Federasyonu (TUMFED), 22 Nisan 2015<br />
tarihinde TRT Ankara Radyo Sanatçısı ve Koro Şefi<br />
Tahir Aydoğdu, Grup Ofis A.Ş. kurucusu ve Onursal<br />
Başkanı Gürşen Sevinç ile TRT sanatçısı Kadri Şarman<br />
tarafından, Ülkemizdeki Türk Musikisi çalışmaları<br />
yapan dernekleri bir araya toplayarak sosyal yardımlaşma<br />
ve dayanışmayı oluşturmak amacıyla Ankara’da<br />
kurulmuştur. Gereken yasal şartlara sahip olan,<br />
yurtiçi ve yurtdışındaki Türk Sanat Müziği ve Türk Halk<br />
Müziği topluluklarının üye olabildiği Federasyon; Türk<br />
müziğinin yaşatılması, genç nesillere sevdirilmesi ve<br />
yeni yeteneklerin ortaya çıkarılması için çalışmalar<br />
yürütmektedir. 16 Ekim 2016’da İstanbul’da tanıtım<br />
toplantısı düzenleyen Federasyon’a, Türkiye Turing ve<br />
Otomobil Kurumu ev sahipliği yapmıştır. Kurumumuzun<br />
Seyrantepe Genel Merkez Salonu’nda gerçekleşen<br />
ve Federasyonun kuruluş amacını anlatan tanıtım<br />
toplantısı; İstanbul Fasıl Topluluğu tarafından icra<br />
edilen Karcığar faslıyla son bulmuştur.<br />
(www.tumfed.com – www.tumfed.com.tr)
66 I TURİNG I KÜLTÜR SANAT<br />
Turing’de Sinema<br />
Nurbanu Misirli / nurbanu.misirli@gmail.com<br />
Turing kültür-sanat etkinlikleri kapsamında bu yıl da sinema ve belgesel tutkunlarını ağırlamaya<br />
devam ediyor. Bu yıl diğer yıllardan farklı olarak Turing bursiyer öğrencilerimizden oluşan genç<br />
ve dinamik bir film komisyonu ile filmlerimiz seçilip, her hafta cumartesi izleyicilerimiz ile<br />
değerlendiriliyor. Genç arkadaşlarımızın yaptığı sunumlar ile dünya sinema tarihinden çok özel<br />
yapımlar ve kaliteli belgeseller meraklılarıyla buluşuyor.<br />
Bu yılki sinema sezonumuzun ilk<br />
filmi olan “Küçük Prens”, 8 Ekim<br />
günü sinemaseverler ile birlikte<br />
seyredildi. Fransız yazar ve pilot<br />
Antoine de Saint-Exupéry’nin,<br />
dünyanın en çok satan ve okunan,<br />
aynı isimli kitabından uyarlanan<br />
film büyük ilgi gördü.<br />
Hayat, sevgi ve aşk hakkında<br />
derin anlamlar içeren Küçük<br />
Prens’te bir çocuğun gözünden<br />
büyüklerin dünyası anlatılır. Sahra<br />
Çölü’ne düşen pilotun Küçük<br />
Prens’le karşılaşması ile başlayan<br />
filmde Küçük Prens, insanların<br />
hatalarını ve aptallıklarını ve<br />
büyüdükleri zaman unuttukları<br />
basit çocuk bakışını vurgular…<br />
26 Kasım’da Turing Genel<br />
Merkezimizde izleyicimiz<br />
ile buluşan film, sinema<br />
eleştirmenleri tarafından<br />
tarihin en iyi eseri olarak<br />
görülmektedir. Aynı zamanda<br />
yönetmen Orson<br />
Welles’in ilk uzun metrajlı<br />
filmi olan Yurttaş Kane,<br />
Oscar’da “En İyi Senaryo”<br />
dalında ödüle layık görülmüştür.<br />
Film, İkinci Dünya<br />
Savaşı yıllarında, Fas’ta bir<br />
kuvvetler rekabetinin ön<br />
planında duygusal ilişkilerin<br />
hüznünü perdeye getiriyor.<br />
Bu bireysel hikâye aynı<br />
zamanda mükemmeliyetçiliğin,<br />
otoriter yönetimin,<br />
modern yaşamın olgularının<br />
hazin sonuçlarını da bizlere<br />
göstermektedir.<br />
“Kimsenin göremediğini gör…<br />
Korkudan, tembellikten ve herkese<br />
uymaktan dolayı başkalarının görmek<br />
istemediği şeyleri gör… Tüm<br />
dünyayı her gün yeni bir biçimde<br />
gör..” sözlerini kendine kural<br />
edinmiş olan sıra dışı bir doktorun<br />
gerçek hayat hikayesini konu alan<br />
Patch Adams filmini 22 Ekim’de<br />
sanat severlerle buluşturduk. Bir<br />
doktorun sevgi ve merhamet dolu<br />
karakteriyle, sıra dışı bir şekilde<br />
hastalarını nasıl iyileştirdiğine ve<br />
onların yaşamlarını nasıl güzelleştirdiğine<br />
tanık oluyoruz. Robin Williams’ın<br />
başrolünü üstlendiği filmin<br />
Oscar ve Altın Küre Ödülleri’nde<br />
adaylıkları bulunmaktadır.
TURİNG I KÜLTÜR SANAT I 67<br />
2 Kasım’da Genel Merkez Salonumuzda, İngiltere yapımı olan ve “En İyi<br />
Film” dalı olmak üzere 4 dalda Oscar ödülü kazanmış “Zoraki Kral” adlı<br />
başyapıtı seyircilerimiz ile buluşturduk. Filmimiz İngiltere tahtının V. George’a<br />
geçmesiyle başlar. Fakat tahta oturan yeni kralın önemli bir engeli<br />
vardır. Halka hitabet etmekte sorunlar yaşayan kral çocukluğundan beri<br />
başına dert olan kekemeliğini yenmek zorundadır. Yeni kralın bu sorununu<br />
yenmesi ve onu kraliyet makamına hazırlamak için Avustralyalı konuşma<br />
terapisti Lionel Logue devreye girer ve unutulmaz serüven başlar.<br />
15 Ekim’de Turing Genel Merkez<br />
Salonumuzda gösterilen ve İran<br />
sinemasının önemli yapıtlarından<br />
biri olan bu film, ünlü İranlı yönetmen<br />
Majid Majidi’nin Oscar’a<br />
“En İyi Yabancı Film” dalında<br />
aday olmuş tek filmidir. Maalesef<br />
bu ödülü meşhur İtalyan<br />
filmi “Hayat Güzeldir”e kaptırsa<br />
da Montréal Film Festivali dahil<br />
olmak üzere pek çok festivalde<br />
10’dan fazla ödül almıştır. Bu<br />
masalsı duygusal film, yoksul<br />
bir ailenin çocukları olan Ali ve<br />
Zehra isimli iki küçük kardeşin bir<br />
çift ayakkabı uğruna yaşadıkları<br />
çile dolu mücadelenin öyküsünü<br />
anlatıyor. İzleyenlere basit bir<br />
ayakkabıdan yola çıkarak sahip<br />
oldukları onca şeyin değerini bir<br />
kez daha hatırlatan, unuttuğumuz<br />
azim kelimesinin anlamını<br />
tekrardan gün yüzüne çıkaran bir<br />
doğu filmidir.<br />
“Hepimiz kendi sınırlı imkânlarımızla<br />
karanlık bir odada ufacık<br />
bir ışık yakabiliriz.” 5 Kasım’da<br />
seyircimizle birlikte bir edebiyat<br />
öğretmeninin klasik öğretmen kabuğunu<br />
kırıp hayatın gerçeklerini<br />
öğrencilerine öğretmeye çalışan<br />
ve bunu alışık olmadığımız yollarla<br />
deneyen bir öğretmene dönüşmesine<br />
tanıklık ediyoruz. Gerçek<br />
bir hayat hikayesi olan Özgürlük<br />
Yazarları filmi, Erin Gruwell’ın<br />
otobiyografisinden uyarlanmıştır.<br />
Bu filmde Erin öğretmen, birçok<br />
açıdan sorunları olan bir öğrenci<br />
grubuyla çalışıyor. Öğrencilerin<br />
neredeyse hepsi bir şekilde suça<br />
karışmış alt sınıfa mensup ailelerden<br />
geliyor. Öğrenciler sadece<br />
eğitim ortamından ve öğretmenden<br />
değil, birbirlerinden de nefret<br />
ediyorlar. Erin Gruwell ise öğrencilerini<br />
önce birbirleriyle daha sonra<br />
ise eğitim ortamıyla barıştırmaya<br />
çalışıyor. Bir taraftan da yerleşik<br />
eğitim sistemi ve eğitim politikaları<br />
ile mücadele ediyor.
68 I TURİNG I KÜLTÜR SANAT<br />
Turing’de Belgesel<br />
Geçmişten günümüze artan insan nüfusu her geçen<br />
gün daha büyük bir ivme kazanıyor. Her geçen saniye<br />
kendimize yeni yaşam alanları, yeni şehirler, yeni binalar<br />
kurmak için daha fazla çalışıyoruz. Peki ya bu bize neler<br />
öğretti derseniz her geçen gün birbirinden daha büyük,<br />
daha yüksek ve daha sağlam binalar yapmayı öğrendik<br />
ve öğrenmeye devam ediyoruz. Her geçen saniye fizik<br />
kurallarını daha çok lehimize kullanıyoruz. 12 Kasım’daki<br />
Mega yapılar belgeseli ise bize bunları gösteriyor.<br />
İnsanlık, geçtiğimiz birkaç on yılda gezegenin yaklaşık<br />
dört milyon yıl süren evrimle kurulan dengesini<br />
altüst etti. Ödenecek bedel ağır, ama artık karamsar<br />
olmak için çok geç. İnsanlığın bu gidişatı tersine<br />
çevirmesi, Dünya’nın zenginliklerini yağmaladığının<br />
farkına varması ve tüketim kalıplarını değiştirmesi<br />
için hemen hemen 10 yılı vardır. 22 Ekim’de “Yuva”<br />
belgeseli, yaşamın çeşitliliğini ve insanlığın gezegendeki<br />
ekolojik dengeyi nasıl tehdit ettiğini bizlere<br />
anlatıyor.<br />
Harika bir şehrin işleyişini anlamak için derisini soymak<br />
ve gizli yaşam gücünü ortaya çıkarmak gerekir. Milyonların<br />
güvendiği ama çok azının anladığı karmaşık bir<br />
teknoloji ve sistem içindedir mega şehirler. 26 Kasım’da<br />
izlenen bu belgesel; dünyanın en büyük şehirlerinden<br />
biri olan Mexico City’nin ardında yatan mühendislik<br />
çalışmalarına derinlemesine bir bakış sunuyor.<br />
Gıda A.Ş.’de yönetmen Robert Kenner gıda endüstrisinin<br />
üzerindeki örtüyü kaldırıyor, ABD hükümetinin<br />
izniyle uzun süredir müşterilerden saklanan mekanikleştirilmiş<br />
sistemi gözler önüne seriyor. Belgesel ne gibi<br />
gıdalarla beslendiğimiz, gıdalarımızın nasıl üretildiği,<br />
bu gıdaların sağlığımıza etkileri ve bu değişim dalgasının<br />
nasıl küresel gıda endüstrisini boydan boya etkilediği<br />
hakkında şaşırtıcı hatta şoke edici gerçekleri ortaya<br />
seriyor. 15 Ekim’de gösterilen Gıda A.Ş. Oscar Ödüllerine<br />
“En İyi Belgesel” dalında aday olmuş.
TURİNG I KÜLTÜR SANAT I 69<br />
5 Kasım’da izlenen “Afrika Kedileri” belgeseli, iki<br />
aslan ailesinin, yavrularına avlanmayı ve vahşi hayatı<br />
öğretmelerini konu alıyor. Vahşi topraklarda geçen<br />
ve gerçek bir hikâye olan Afrika Kedileri, Savana’nın<br />
görkemli krallarının, gerçek yaşam sevgisini, neşesini<br />
ve azmini anlatıyor.<br />
Yeryüzü: Gezegen’in Gücü, dünyamızın nasıl çalıştığını<br />
ve onu bu kadar özel yapan şeyin hikayesini<br />
anlatıyor. 19 Kasım’da izlenen bu belgesel ile eşsiz<br />
ve olağanüstü yaşayan Gezegenimizin tüm sistemlerinin<br />
birlikte nasıl çalıştığının kapsamlı tarihine<br />
tanıklık ettik. Belgesel öncesinde ve esnasında Marmara<br />
Üniversitesi, Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi<br />
Doç. Dr. Cemalettin Şahin’in verdiği bilgiler konunun<br />
çok daha iyi anlaşılmasını sağladı.<br />
Bundan 150 yıl önce<br />
şirketler, iş yapabilmenin<br />
düzenlenmiş<br />
bir yolu olarak ortaya<br />
çıktılar. Şimdi ise şirketler,<br />
küresel bir güç<br />
haline geldiler. 2003<br />
yılı Kanada yapımı olan<br />
8 Ekim’de gösterilen<br />
“Şirket” belgeseli,<br />
hukuki anlamda bir “kişilik”<br />
olarak algılanan<br />
bu kurumun, felsefesini<br />
ve işleyişini çarpıcı<br />
röportajlarla, objektif<br />
verilerle ve esprili bir<br />
bakışla mercek altına<br />
alıyor.
70 I TURİNG I EĞİTİM<br />
EĞİTİM<br />
Ezgi Toprakdeviren / ezgi.toprakdeviren@turing.org.tr<br />
GENEL İNGİLİZCE<br />
Toplumun hangi kesimine bakarsak bakalım, yabancı<br />
dil öğreniminin ülkemizde hala çözülmeye çalışılan<br />
bir problem olduğu görülmektedir. Yaş olarak bir<br />
miktar geç de olsa bu çözümün üniversite çağlarına<br />
yönelik kısmında rol almayı bir borç biliyoruz.<br />
Öngördüğümüz bu ihtiyacı öğrencilerimizden gelen<br />
isteklerle de tespit ettikten sonra, Genel İngilizce<br />
eğitimlerine 13 kişi Elementary, 15 kişi Pre-Intermediate,<br />
18 kişi Intermediate ve 19 kişi de Upper- Intermediate<br />
sınıflarında olmak üzere 65 öğrenciyle<br />
başlanmıştır. Hem Türk hem yabancı eğitmenler<br />
eşliğinde ve çeşitli görsel-işitsel materyallerin de<br />
zenginleştirmesiyle uygulanan 100 saatlik bu programın<br />
ardından öğrencilerimizin dil kullanım becerilerini<br />
bir seviye ilerletmeleri planlanmaktadır.<br />
YDS<br />
IELTS / TOEFL<br />
Yaz döneminde aldığımız başarı oranları hem yeni öğrencilerimizden<br />
gelen talebi hem de bizdeki heyecanı<br />
artırmıştır. Bu ihtiyaca ve heyecana paralel olarak; 2<br />
Nisan 2017’de Yabancı Dil Sınavı için ter dökecek 69<br />
öğrencimize 4 aylık bir program hazırladık. Öğrencilerimiz,<br />
21 kişi hafta sonu sabah, 22 kişi hafta sonu<br />
öğle ve 26 kişi hafta sonu akşam olmak üzere 3 ayrı<br />
grupta, alanında uzman bir eğitmen ve uygun eğitim<br />
materyallerinin de desteğiyle tam donanımlı olarak bu<br />
sınava hazırlanmaktadır. Bu eğitim sayesinde öğrencilerimizin<br />
akademik metin çözümleme yetisi kazanması<br />
beklenmektedir. Önceki dönemde katıldıkları<br />
ve halen devam eden ALES hazırlık programının da<br />
yardımıyla geleceğin akademisyenleri olma hedefine<br />
bir adım daha yaklaşmaları bizleri son derece mutlu<br />
etmektedir.<br />
Anket sonuçları incelendiğinde, bir grup öğrencimizin<br />
akademik hayatına yurtdışında devam etmek istediği<br />
görülmektedir. Bu kapsamda, hali hazırda ülkemiz<br />
dâhil tüm dünya ülkelerinde kabul görüp; İngilizce<br />
dilindeki yeterliliği hakkıyla ölçen IELTS ve TOEFL<br />
sınavlarına hazırlık için de birer grup oluşturulmuştur.<br />
Okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerilerini<br />
ayrı ayrı ölçen bu özgün sınavlara hazırlığın özel ve<br />
zorlu bir program ve teknik donanım gerektirmesine<br />
rağmen; 12 kişilik IELTS ve 8 kişilik TOEFL gruplarında<br />
eğitime hızla başlanmıştır. Bu 20 katılımcı; programlarımıza<br />
başvuran öğrenciler arasından, yaptığımız seviye<br />
tespit değerlendirmesinden yeterli sonucu almış ve<br />
yakın tarihte ilgili sınava girecek olan öğrencilerden<br />
oluşmaktadır.
TURİNG I EĞİTİM I 71<br />
SPEAKING CLUB<br />
4 dönemdir vazgeçilmez haline gelen Speaking Club<br />
programının bu dönemde de yoğun başvuru alması<br />
üzerine pazar günlerine 2 ayrı grup oluşturulmuş olup,<br />
katılımcılar konuşabilen fakat pratiğe ihtiyaç duyan<br />
kişiler arasından seçilmiştir. 13 öğrenci öğle ve 10<br />
öğrenci akşam grubunda bu eğlenceli eğitime katılım<br />
sağlamaktadır. Grup sayıları herkese yeterli oranda<br />
konuşma şansı tanımak adına düşük tutulmaktadır.<br />
Öğrencilerimize, yabancı bir uzman rehberliğinde<br />
sohbetler ve tartışmalar yardımıyla İngilizce dilinin<br />
konuşulduğu doğal bir ortam sağlanmaktadır.<br />
İSPANYOLCA / FRANSIZCA / ARAPÇA<br />
HUKUK OKUMALARI<br />
Önceki dönemlerde de olduğu gibi yabancı dil<br />
eğitimlerimiz sadece İngilizce ile kalmıyor. Öğrencilerimizden<br />
gelen isteğe paralel olarak; 14 kişilik<br />
İspanyolca, 12 kişilik Fransızca ve 10 kişilik Arapça<br />
sınıflarımız da yeni dönemde eğitimlerine başlamış<br />
bulunmaktadır. Eğitmenler anadili ilgili dil olan ve<br />
Türkçemize hâkim kişiler arasından seçilmekte,<br />
materyaller onların yardımıyla belirlenmektedir.<br />
Önümüzdeki dönemlerde bu dillerde de ileri seviye<br />
programların açılması temennisindeyiz.<br />
Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu, İstanbul’da<br />
Hukuk Fakültelerinde okuyan Turing bursiyerleri<br />
ile Seyrantepe Genel Merkezi’nde “Hukuk Okuma<br />
Grubu” başlıklı programlar düzenliyor. 20 hafta<br />
boyunca her çarşamba devam etmesi planlanan<br />
programların amacı; klasikleşmiş hukuk metinleri<br />
ile modern dönem hukuk eserlerinin okunması ve<br />
hukuk üzerine kült olmuş sinema filmlerinin izlenerek<br />
değerlendirilmesi. Hukuk 1. ve 2. sınıf ile 3. ve 4.<br />
sınıf öğrencilerinden oluşan iki farklı grupla sürdürülen<br />
programların akışı ve koordinasyonu ise Arş. Gör.<br />
Ömer Temel ve Arş. Gör. Necip Talha Gür tarafından<br />
gerçekleştirilmekte.
72 I TURİNG I SUMMARY<br />
Page 1 I PRESENTATION<br />
Dr. Bülent Katkak<br />
TTOK President<br />
Page 4 I COVER<br />
Touring Club Building In Ankara<br />
Dear members and readers,<br />
Autumn is a time to get ready for not only the winter, but<br />
the whole year. Touring and Automobile Club of Turkey,<br />
while celebrating its 93rd year on 6 November, spent<br />
the last few months of the year preparing for the coming<br />
year’s culture, arts and education activities and also<br />
selecting our new scholarship students.<br />
Concerts, courses, trips and conferences began in October;<br />
you will find details in our magazine.<br />
The traditional scholarship programme was in high demand<br />
- 9,290 students applied for scholarship. As a result<br />
of the related committee’s decision, a total of 574 students<br />
earned the right to receive scholarship from TACT.<br />
For two months now, these students have been not only<br />
receiving their scholarship, but also attending our Club’s<br />
culture, arts, tourism and education activities in order to<br />
get ready for the marathon of life.<br />
In this issue, we have good news again, as you can see<br />
on the cover. The Club has purchased the 4-story building<br />
which served as our office for 6 years.<br />
From now on, we have headquarters in the capital city,<br />
where we can serve our members, scholarship students<br />
and readers in services including carnets de passage,<br />
licenses and insurance. May this be fortunate news for the<br />
Club.<br />
We also present the “2017 Touring Calendar” in this issue,<br />
which consists of pictures published in our former issues.<br />
We wish that it will be a helpful assistant for you.<br />
In this issue, you will also find an article about the life and<br />
contributions of our late president Ferit Epikmen. We will,<br />
as always, take you to new lands and places. We hope you<br />
enjoy this issue.<br />
With best regards.<br />
Touring and Automobile Club of Turkey was founded in<br />
Istanbul, but we serve with our whole country in mind. In<br />
1971, the Club hired an office in Ankara and began to perform<br />
its duties there. Later, during the 1990s and well into<br />
the 2000s, the location frequently changed, but the services<br />
never ceased. The Club hired the first floor of a building in<br />
Bahcelievler 50th Street in 2009 and this four-story building,<br />
which belonged to one of the largest banks in Turkey,<br />
was purchased in 2016, finalizing the search for an estate.<br />
This new building, which was only used for paperwork<br />
in the beginning, took on an incredible mission in 2015.<br />
With its library, reading compartments and multipurpose<br />
rooms, the building became a venue that accommodates<br />
undergraduate and graduate students studying in different<br />
universities in Ankara. Also, in order to develop these young<br />
people personally, socially and academically, activities such<br />
as conferences, movie screening events and workshops are<br />
being held, turning the building into a cultural center.<br />
Our purpose is to help nurture an honest, hard-working,<br />
morally strong, educated, cultured and socially helpful<br />
generation of individuals who have respect for themselves<br />
and others. We believe that the most valuable investment<br />
is that which is done on people and we pride ourselves in<br />
achieving this.
TURİNG I SUMMARY I 73<br />
Page 8 I WORLD<br />
Gagauzia<br />
In 5th century AD, Turks began to emigrate from Central<br />
Asia towards Europe. They turned predominantly Muslim<br />
as they passed Iran and settled in Anatolia, which is why<br />
the stereotypical Turk is also a Muslim. However, those who<br />
settled in Eastern and Southern Europe turned Christian<br />
and were assimilated through generations. Today, approximately<br />
165 thousand Gagauz people live in Ukraine,<br />
Romania, Bulgaria, Moldova, Greece and, if fewer, Turkey.<br />
In 1994, the Autonomous Territorial Unit of Gagauzia was<br />
established within Moldova.<br />
We went to this Gagauzia region of Moldova, located an<br />
hour away from Moldovan capital Chișinău, with 30 guests<br />
from the Club. As soon as we arrived, I could not wait to<br />
speak to people of my origin but of a different religion.<br />
Two major institutions were founded by Turkish officials<br />
here: the Mustafa Kemal Ataturk Library and the Yunus<br />
Emre Institute where Turkish lessons are given. Foreign Affairs<br />
official Mr. Vitali speaks Turkish as people do in Thrace,<br />
which is very welcoming and warm for us. Later, we went<br />
to the nursing home opened by the Republic of Turkey. This<br />
is also a very warm feeling, seeing that our country cares<br />
for fellow Turkish people even though they belong to a<br />
different religion.<br />
We saw a folkloric celebration performed by people over 60<br />
years of age. We witnessed representations of a traditional<br />
Gagauz wedding in all its stages. After the show, we came<br />
across a funeral entourage, which made up a peculiar composition<br />
together with the show. Later, we went downtown<br />
to see the marketplace and its social structure. At lunch, we<br />
had meat dishes from traditional Gagauz cuisine and learnt<br />
that some of the chefs and waiters had worked in Turkey’s<br />
touristic Antalya province. While leaving the city, we came<br />
across elderly ladies coming out of an Orthodox church<br />
and had a chat with them. They are very unhappy about<br />
the current situation, where women go to Turkey to work<br />
as caretakers for the elderly and the sick, leaving their own<br />
family behind. They complained that their land does not<br />
have its former delight.Lastly, we cannot forget to mention<br />
Turkish Ambassador to Chișinău Mr. Hulusi Kilic, Tika<br />
Molvoda Coordinatorship and Yunus Emre Institute, as their<br />
contribution to the area is priceless.<br />
Page 18 I PRESIDENT<br />
Melih Ferit Epikmen<br />
Our club’s 13th chairman Melih Ferit Epikmen was elected<br />
chairman of the board on 9 July 2003 and he performed this<br />
duty until 5 March 2005. This was a critical period because<br />
it was right after the death of Celik Gulersoy, who had been<br />
responsible for almost everything within the club for the<br />
past 50 years. Usually, our chairmen have been statemen or<br />
academics, but Melih Ferit Epikmen was a prominent figure<br />
in the tourism sector.<br />
He was born on 27 December 1938 in Izmir. In 1943, his<br />
family moved to Istanbul and he lived in Istanbul through<br />
his education. After he finished Galatasaray High School,<br />
he began to work as a professional tour guide. During<br />
this period, he was introduced to the Touring Club, since<br />
tour guides were trained by the Club then. He led the way<br />
for many tour guides through the Touring Club. Later, he<br />
founded his own travel agency. In 1964, he married Ms.<br />
Suzette, who was a French citizen. Both for work and for<br />
leisure, he travelled to every corner of the world and met<br />
prominent names of the time, hosting them in Turkey and<br />
introducing our country to them. He was fluent in English<br />
and French. He resided in Sultanahmet until 1960 and in<br />
Kalamis afterwards, until he died on 10 November 2007.<br />
Tourism means to travel, to know what to see when you<br />
travel and to learn while having fun while you are travelling.<br />
It is also about introducing your country to people from<br />
all around the world. We commemorate our 13th chairman<br />
Melih Ferit Epikmen and his works with compassion.
74 I TURİNG I SUMMARY<br />
Page 22 I TEST DRIVE<br />
Audi Q2<br />
I test drove Audi Q2, the most recent member of the Audi<br />
SUV family, within the scope of its launching event between<br />
July 12-14 in Zurich, Switzerland.<br />
When we got to the gate where we would fetch our Audi<br />
Q2, we saw a colorful parade of cars. In yellow, blue, red<br />
and orange, they looked like a rainbow. I chose a blue<br />
car and hopped into it and as soon as I did, I noticed the<br />
low hanging roof with trim vanes and C pillars, accenting<br />
the sporty character of the Q2. The interior is simple and<br />
functional. The touch screen is effortless and ergonomic.<br />
The MMI screen is a standard feature, located on the dashboard.<br />
MMI Navigationplus with MMI Touch functionality<br />
was highly helpful in getting us wherever we needed to go.<br />
Audi virtual cockpit is an alternative to analog displays,<br />
which is also simple to use. The 12.3” display has two<br />
modes: tachometer and speed indicator, and infotainment<br />
and/or navigation data. Thus, you can reach all crucial<br />
information without the need to get your eyes off the road.<br />
The interior is for five people. Although it has a sporty style,<br />
it is also perfect for families with children. The luggage<br />
compartment is 405 lt but it can be expanded up to 1050<br />
lt when the back seats are folded, which is optimal for families<br />
who love to travel or people who need to bring their<br />
sports equipment. Optional LED lighting located on the<br />
dashboard and the center console render the interior quite<br />
charming. The driver can choose from among 10 different<br />
mood color using the MMI.<br />
Driver assist systems such as Audi Pre Sense Front are<br />
optional. This feature is one of my favorites, since it warns<br />
the driver about possible threats regarding the car itself or<br />
the road ahead – literally, a lifesaver. Another useful option<br />
is the adaptive cruise control, which keeps a predetermined<br />
distance between your Audi and the car in front using a radar,<br />
ultrasonic sensors and the front camera. Lane change<br />
assist and active lane assist functions stop the Q2 if the<br />
car leaves the lane and the driver does not take action. The<br />
new generation parking assist can maneuver the car into<br />
parallel and perpendicular parking spaces.<br />
Page 26 I ARCHITECTURE<br />
Houses With Skylights<br />
Apart from some ground rules, architecture is a versatile<br />
discipline and this fact leads to the for-mation of architectural<br />
movements. During the Byzantine and Ottoman eras,<br />
Istanbul gained ar-chitectural diversity through architectural<br />
movements coming in from Europe. Many religious<br />
and military structures have survived to the day, but very<br />
few civil architecture examples did. We can only identify examples<br />
of Istanbul’s civil architecture via old photographs.<br />
In these photos, five major elements can be named for<br />
two-story wooden houses:<br />
1- Bay windows or oriels<br />
2- Checkered wooden or iron window railings<br />
3- Eaves walls covered with traditional roof tiles<br />
4- Square and plastered brick chimney<br />
5- Skylights<br />
The most interesting and artful of these are skylights,<br />
which were composed of a stained glass window fit into a<br />
wooden frame with plaster work. In addition to being used<br />
a windows, these glass panes were used as decoration for<br />
the interior and exterior of buildings, the former being more<br />
ornate and elaborate.<br />
The main function of the skylight was to let the sunlight<br />
into the building in times when electricity was not used<br />
for illumination purposes. Skylights were different from<br />
ordinary windows in that one cannot cover them with a<br />
curtain. Distinguished Professor Suheyl Unver was particularly<br />
interested in these windows and claimed in his<br />
book Izmit-Gebze that houses with skylights were mostly<br />
found in Gebze, since this district is established on hills and<br />
thus these windows are both functional and aesthetically<br />
pleasant.
TURİNG I SUMMARY I 75<br />
Page 34 I TURING NEWS<br />
Ministry Of Culture And Tourism<br />
Presidential Choir Sings In Our<br />
Headquarters<br />
Page 36 I TURING NEWS<br />
Matrakchi Nasuh Exhibition<br />
At Paris Unesco<br />
Classical Turkish Music State Choir was the first classical<br />
choir established within the state structure. It was established<br />
on 15 November 1975 under the framework of the<br />
Ministry of Culture, Directorate of Fine Arts with the purpose<br />
of introducing Turkish classical music to coming generations<br />
and spread its popularity. The choir gave concerts in<br />
AKM (Ataturk Cultural Center) every Sunday for about five<br />
years, then reducing the frequency to every other Sunday<br />
until 2008, when their headquarters AKM was taken out of<br />
service. After that, the choir’s events were transferred to<br />
primarily Cemal Resit Rey Concert Hall and several other<br />
venues.<br />
From 2008 to 2016, the choir’s headquarters was Yildiz<br />
Palace External Police Station Building. In September 2016,<br />
when the palace and adjacent buildings were reorganized<br />
as Presidential offices, the choir was left with nowhere else<br />
to go. Seeing that the 2016-2017 season was beginning<br />
and that the choir was in a difficult situation, Touring and<br />
Automobile Club of Turkey assigned a temporary hall for<br />
their practices.<br />
The Presidential Classical Turkish Music Choir, known as<br />
such since 12 October 2012, is conducted by Fatih Salgar,<br />
with Mehmet Guntekin as the assistant conductor. The<br />
artistic committee is composed of director Nadi Caglayan<br />
and singers Birol Yayla and Yildirim Ogut. We are pleased<br />
and honored to accommodate the Presidential Choir in our<br />
headquarters in Seyrantepe.<br />
Martakchi Nasuh, who was a multidisciplinary figure in<br />
16th century, was commemorated bu UNESCO for his<br />
450th death anniversary. The Presidency of the Republic<br />
of Turkey supported the “Matrakchi Nasuh – 16th Century<br />
Genius” project in order to preserve and hand down our<br />
cultural heritage. The project was also supported financially<br />
by the Touring and Automobile Club of Turkey. Within the<br />
scope of the project, Nasuh’s miniatures were transferred<br />
to ceramic tiles and some of his drawings were painted on<br />
canvas with a modern approach.<br />
The exhibition of the project began in Nasuh’s native land<br />
Sarajevo. Then it was held in Belgrade, Antalya, Istanbul<br />
and Vienna. Between 17 October and 10 November 2016,<br />
the works were exhibited in Paris UNESCO Headquarters.<br />
The Minister of Culture and Tourism Nabi Avci, UNESCO<br />
General Director Irina Bokova, UNESCO Turkish Ambassador<br />
Huseyin Avni Botsali, UNESCO Turkish representative<br />
Erdem Basci and Consul General Emre Kadioglu attended<br />
the opening ceremony of the exhibition.<br />
The ceremony began with Dr. Sinan Genim’s conference<br />
titled “Matrakchi Nasuh and his Cities” both in English and<br />
in French. Then, pieces from 16th century Turkish classical<br />
music were performed. The participants received books and<br />
albums as presents.
76 I TURİNG I SUMMARY<br />
Page 38 I NOSTALGIA<br />
1952 Jaguar XK 120 Roadster<br />
The name Jaguar was first used in 1935 for a sedan model<br />
produced by SS Cars Inc. and then became the name of<br />
the brand. In 1940, the manufacture of the Jaguar model<br />
was terminated. In 1948, the first sports car XK 120 was<br />
introduced, which was a two-person roadster and had<br />
a 6-cylinder overhead camshaft XK engine. In 1950, the<br />
heavier steel body began to be used. In 1951, the fixed-head<br />
coupe SS100 was introduced and, in 1953, the first convertible<br />
drophead coupe was manufactured.<br />
This black XK 120 was manufactured in Browns Lane,<br />
Coventry, with a lightweight body suitable for racing. It<br />
was exhibited in a number of shows in the USA and UK.<br />
In 1949, two out of the three XK 120 cars that joined the<br />
British Racing Driver’s Club Meet race came in first and<br />
second. Between 1950 and 1952, the XK 120 won many<br />
races. Moreover, in 1952, Stirling Moss, Jack Fairman and<br />
Bert Hadley broke the world record eight times in 168 hours<br />
during the Linas-Montlhery touring race in Paris, speeding<br />
up to 100 mph (160 kmph). This roadster, which has a twopiece<br />
windshield, can reach 136 mph (219 kmph) when its<br />
windshield is replaced with the smaller Aeroscreen racing<br />
windshield. In the fifth year of production, after 12.078<br />
units, the model was replaced with XK 140.<br />
Page 42 I INTERVIEW<br />
Hitchhiking Around The World<br />
Interwiew With Sema Erturk<br />
Please tell us more about yourself.<br />
I was born in Istanbul and raised in Izmit. I was married for<br />
22 years and, after I got divorced, I lived in my summer house<br />
in Sapanca for 10 years, leaving all material things behind.<br />
There, I picked back up my favorite sports such as hiking and<br />
mountain climbing, and my passion for cars was refueled.<br />
When did you set off for this journey and what made you<br />
decide?<br />
I had already been travelling in Turkey for the past three<br />
years. In June 2015, I decided to move to the Aegean region. I<br />
travelled through the region by hitchhiking. Then I hitchhiked<br />
to eastern Turkey, Georgia and Armenia for four months. That<br />
was when I decided to travel to South America. When I returned,<br />
I sold all my belongings and began my journey abroad<br />
with Cyprus.<br />
Hitchhiking is a controversial subject, something many are<br />
scared to do. How was your experience? What could be<br />
some tips for hitchhikers?<br />
I thinks it’s only controversial in Turkey because of prejudice<br />
and harsh critical thinking. Not only women, but mostly men<br />
are subjected to sexual harassment while hitchhiking. Also, despite<br />
the risk of sounding sexist, I would say that women have<br />
to dress in a modest and sporty way instead of wearing short<br />
shorts and crop tops in order to avoid sexual harassment. How<br />
you treat people reflects how they treat you. If you dress and<br />
act properly, I would say hitchhiking is quite safe. Also, I take<br />
care not to get on vehicles with multiple people as long as it’s<br />
not a family. The first thing I ask is where they are headed.<br />
Then I introduce myself and, most of the time, a delightful<br />
conversation ensues.<br />
Was there a time in your journey where you felt scared,<br />
exhausted or homesick?<br />
I was never scared, not once. Only, there was this time when<br />
I could not find a place to stay, neither a hostel or via courchsurfing,<br />
in Uruguay and I spent the night outside, in front of the<br />
well-known The Hand sculpture. I never wished I was home,<br />
because I felt like the world was my home.<br />
You have grandchildren now. Have you seen them?<br />
My son had a daughter on 10 June. I have only seen photos so<br />
far and thus seen her grow up. I am looking forward to meeting<br />
her in person and telling her all my wonderful stories.<br />
When are you planning to return?<br />
That’s something I really don’t know. My path is determined<br />
by junctions. I will know when it’s time to go back home.<br />
What are the contributions of this journey for you?<br />
Solid friendships, an understanding of different values and<br />
cultures, and the belief that material things mean nothing.<br />
After such a journey, can one live a regular life again?<br />
I would assume not. It becomes a life style and I don’t think I<br />
can stop now. When I return and meet my granddaughter, I<br />
am planning to go to India, Nepal, Africa and Alaska. In other<br />
words, I will travel as long as I live. When I was a child, I had<br />
a dream where I watched the Kaaba from afar. I don’t know<br />
where I will end up, but I wish it was there.
TURİNG I SUMMARY I 77<br />
Page 50 I TURING NEWS<br />
Volunteering at Touring Club<br />
Page 52 I TURING NEWS<br />
7th Road Traffic Safety Symposium And<br />
Exhibition (17-19 November 2016)<br />
With the cooperation of Ministry of Domestic Affairs and<br />
Ministry of Transport, Maritime Affairs and Communication,<br />
7th Road Traffic Safety Symposium and Exhibiton was<br />
held by the General Directorate of Security with the contribution<br />
of Touring and Automobile Club of Turkey on 17 - 19<br />
November 2016 in Ankara.<br />
Countless people all over the world are using their skills, time<br />
and potential to make this world more livable without any financial<br />
expectations. Volunteering provides spiritual benefits<br />
for those who volunteer and tangible benefits for the society.<br />
Touring and Automobile Club of Turkey has made it their<br />
institutional policy to support promising education projects<br />
in order to provide a better future for the youth. For this<br />
purpose, the Volunteering Academy and Volunteer Works<br />
Training Project was undertaken and completed in November<br />
2016. It was undertaken by students studying at the<br />
Sociology Department of Istanbul University and completed<br />
in two years with a professional attitude.<br />
Within the scope of the project, 2448 participants contributed<br />
to a research called the Students’ Perception, Experience<br />
and Trends: Istanbul University Example by hosting 70 people<br />
who are well esteemed when it comes to volunteering. As a<br />
result, a book named Volunteering as College Students was<br />
published. Moreover, a web portal called Volunteer, Istanbul<br />
was established in order to learn from one another’s experience.<br />
Through all these, the Volunteering Academy was<br />
founded and a project initiation schedule was formed in order<br />
to share the project with the public.<br />
The event was held at the Ankara Chamber of Commerce<br />
(Congresium) Congress and Exhibition Hall and it was a medium<br />
for introducing our projects to the people of Ankara.<br />
The Minister of Domestic Affairs Suleyman Soylu and the<br />
Minister of Transport, Maritime Affairs and Communication<br />
Ahmet Arslan made the keynote speeches. 8 thousand people<br />
attended the events and the participants included high<br />
government officials, delegations from foreign countries,<br />
municipality representatives, non-governmental organizations<br />
and students. Over 100 institutions set up stands and<br />
educational activities were carried out.<br />
During the event, we observed with great excitement that<br />
most of the visitors particularly looked for the Touring Club<br />
stand. These visitors might be people who had attended<br />
the exhibition in the past years, those who participated in<br />
our training courses in Ankara and/or enthusiastic college<br />
students curious about the popularity of TACT. The Club presented<br />
several giveaways to visitors, such as our publications,<br />
high-visibility reflective vests, a goodie bag consisting<br />
of several publication and DVDs.<br />
Another thing that attracted the attention of visitors<br />
was the classic item of exhibition at our stand – a ’63 MG<br />
Midget classic automobile owned by Ismet Solel, who is a<br />
member of the Ankara Classis Automobiles’ Club.<br />
The consultants of the project were Prof. Dr. Ismail Coskun,<br />
Head of the Sociology Department in Istanbul University,<br />
and Assoc. Prof. Dr. Mustafa Otrar, Faculty Member in Marmara<br />
University and the coordinators were Assoc. Professors<br />
Dr. Murat Senturk and Dr. Yusuf Adıguzel from Istanbul<br />
University. The Volunteering Academy and Volunteer Works<br />
Training Project aimed to contribute to the perception of<br />
volunteering through theory and practice. It was significant<br />
that such a project was executed by volunteering students.<br />
During the project, contributing students learned how to<br />
conduct a research and gained experience in completing an<br />
assignment from scratch by volunteering. On the other hand,<br />
approximately 2500 participating students got a chance to<br />
ask themselves why they did not do volunteer work.
78 I TURİNG I SUMMARY<br />
Page 54 I TURKEY<br />
Yalvac<br />
Yalvac is an Anatolian district, known as the largest district<br />
of Isparta province. It was influenced by Hellenistic,<br />
Byzantine, Roman, Seljuk and Ottoman cultures and has a<br />
complex historical texture.<br />
One can obtain information about the district reading the<br />
informative boards in the city square and then set out to<br />
explore the unique natural and cultural texture of the city<br />
by strolling through its streets which has historic houses,<br />
bakery shops, a traditional yoghurt market, etc. The coffee<br />
and tea shops nestled under the ancient sycamore tree<br />
at the city center are just the place to get the heat off in<br />
summer days.<br />
The significant landmarks include the Devlethan Mosque<br />
built in Seljuk era, i.e. in 14th century, and the Historic<br />
Ottoman Hammam, which has all the compartments that<br />
a traditional hammam must have. Today, this structure is<br />
being renovated. Moreover, many ancient remains can be<br />
found in Yalvac. The remains of Antioch of Pisidia Ancient<br />
City is a spectacular and invaluable example of the city’s<br />
cultural heritage. Nearby temples such as the Temple of<br />
Augustus and the Temple of Men the Lunar God are beautiful<br />
sights to see. Artifacts that are brought out as a result<br />
of archaeological excavations are being exhibited at Yalvac<br />
Museum.<br />
Yalvac is also home to many hand crafts which might soon<br />
be forgotten, such as forging, saddle making and leather<br />
crafts. Also, felting is popular because all-natural sheephair<br />
felt is produced here in Yalvac.<br />
Page 62 I TURING CULTURE and ART<br />
Summer Nights in Seyrantepe concert series was honored by<br />
TRT singer Hamide Uysal on 20 September 2016. She gave<br />
a magnificent concert and enchanted each member of the<br />
audience. On 4 October, the guest singer was Alp Arslan. He<br />
performed a selection of favorite Turkish classical songs.<br />
Touring and Automobile Club of Turkey kicked off its traditional<br />
Saturday cultural activities on 8 October 2016, hosting<br />
a number of speakers and performers. Clinical psychologist<br />
Mehmet Dinc was our first guest with his conference titled<br />
“Living as if Playing,” which was about living life positively as<br />
if playing a game. Fasıl nights were also held this year with<br />
the collaboration of Turkish Music Foundation. Concerts were<br />
given on 8 October and 5 November.<br />
On 15 October, Dr. Sinan Genim gave a speech about the development<br />
of mosque architecture. The same day, legendary<br />
music figure Tuncay Kemertas performed a repertoire called<br />
“Songs to Remember.”<br />
On 22 October, Prof. Dr. Ali Sukru Coruk gave a speech titled<br />
the “Foreign Guests of Istanbul,” where he narrated the<br />
impressions of British journalist Grace Ellison about Istanbul<br />
in times of the Balkan War.<br />
This year, our Musical Calendar event was held on 22 October<br />
and 19 November, where globally significant historical<br />
events were examined regarding their reflections on our<br />
music.<br />
Specialist on Ecological Living and Investigative Author Erkan<br />
Samci gave a speech about the harmful effects of certain<br />
chemicals and their natural alternatives on 12 November.<br />
Afterwards, sister opera singers Sinem and Didem Balik gave<br />
a mini concert consisting of popular Turkish pop songs.<br />
On 5 November, Dr. Suleyman Seyfi Ogun elaborated on the<br />
term “domestic.” On 19 November, Fatih Sultan Mehmet<br />
University Department of Literature Dean Prof. Dr. Fatih<br />
Andi gave a conference on “Modern Turkish Poetry against<br />
Traditional” and spoke about conventional versus contemporary.<br />
On 26 November, Sadik Yalsizucanlar gave a conference titled<br />
“A Love Story: Tevfik Ileri,” where he spoke about former<br />
minister Tevfik Ileri and the love he had for his wife. He also<br />
read Ileri’s letters to her from prison, which was moving for<br />
the audience. After the conference, singers Sirin Pancaroglu<br />
and Bora Uymaz gave a concert.<br />
The district of Yalvac is a member of the Cittaslow association<br />
founded in 1999 in Italy. The institution is an international<br />
association of municipalities whose primary purpose<br />
is to preserve the local and unique identity of cities and to<br />
prevent them from being victim to globalization. Yalvac became<br />
a member in 2012 and became recognized as one of<br />
the slow moving cities. The most outstanding aspect of this<br />
city is that it is a place where people live their lives without<br />
hurry, at the same time keeping alive their cultural heritage<br />
and traditional values.
TURİNG I SUMMARY I 79<br />
Page 65 I TURING CULTURE and ART Page 66<br />
Culture And Arts At Ankara Touring Club<br />
Touring and Automobile Club of Turkey holds culture and<br />
arts activities for its scholarship students in Ankara. The<br />
acquaintance meeting was held on 12 November. On 12<br />
and 19 November, writer Saban Abak gave a conference titled<br />
the “Literature Workshop,” planned to be held weekly.<br />
On 19 November, Prof. Dr. Adnan Karaismailoglu gave a<br />
speech titled the “Mevlana’s Realm of Thought.” On 26 November,<br />
Turgut Bagriacik gave a speech titled the “Human<br />
Loneliness in Turkish Literature.”<br />
Turkish Classical Music Federation<br />
Gathers At Touring Club<br />
Turkish Classical Music Federation (TUMFED) was founded<br />
by conductor Tahir Aydogdu, Grup Ofis Inc. founder and<br />
honorary chairman Gursen Sevinc and singer Kadri Sarman<br />
on 22 April 2015 in order to gather together and support<br />
associations that work on Turkish classical music. The<br />
federation also works towards attracting young people to<br />
this kind of music and realizing their talent. On 16 October<br />
2016, the federation held a meeting at our headquarters in<br />
Seyrantepe.<br />
Cinema at Touring Club<br />
This year, the films to be shown every Saturday in our<br />
culture and arts events were selected by a committee consisting<br />
of our scholarship students. The first movie of the<br />
season, which was shown on 8 October, was “The Little<br />
Prince.” It relates the story of a little boy and of the world<br />
from his perspective.<br />
On 26 November, “Citizen Kane” was shown. It is an emotional<br />
and sad movie about post-WW2 Morocco.<br />
The movie “Patch Adams” was shown on 22 October,<br />
which is about the real life story of a doctor who treats his<br />
patients with love and compassion and turns their lives<br />
around.<br />
On 2 November, Oscar winner “The King’s Speech” was<br />
shown at our headquarters. King of England George V<br />
has a speech impediment and his stuttering constitutes a<br />
serious challenge while addressing the public. The movie<br />
is about his way to overcoming these challenges through<br />
speech therapy.<br />
On 15 October, a famous Iranian movie “Children of Heaven”<br />
was shown, which was the only Majidi movie that was<br />
nominated in Oscars, for “Best Foreign Language Film.” It<br />
tells the adventurous story of two siblings, Ali and Zahra,<br />
towards a pair of shoes.<br />
On 5 November, “Freedom Writers” was shown. The movie<br />
is about an idealistic literature teacher who tries to lead<br />
the students to the righteous path.<br />
Page 68<br />
Documentaries at Touring Club<br />
On 12 November, “Mega Structures” documentary was<br />
shown, which is about the power of humankind to alter<br />
nature to make a living space for himself.<br />
The documentary titled “Home” was shown on 22 October.<br />
It is about the humankind destroying the natural<br />
balance of the Earth and how the toll is going to be paid<br />
in 10 years if nothing changes.<br />
On 15 October, documentary “Food, Inc.” Was shown,<br />
which tells the shocking truth about the food industry.<br />
On 5 November, “African Cats” documentary was<br />
shown, which is about the wild felines living in the African<br />
savannah.<br />
On 19 November, “Earth: Power of the Planets” was<br />
shown, which is about the systems cooperatinn on out<br />
planet.<br />
On 8 October, Canadian documentary “The Corporation”<br />
was shown, which relates the current status of corporations<br />
as global entities.
80 I TURİNG I SUMMARY<br />
Page 70 I TURING EDUCATION<br />
Touring and Automobile Club of Turkey will provide students<br />
with several educational opportunities in 2016-2017 academic<br />
year. More than 400 college students in Istanbul will<br />
attend courses given at Club headquarters. A survey was<br />
carried out to learn the demands of students and courses<br />
were prepared accordingly.<br />
Everyday English<br />
We believe that learning English is one of the most common<br />
challenges of our time and are determined to help solve<br />
this problem. Everyday English courses began for a total of<br />
65 students in elementary, pre*intermediate, intermediate<br />
and upper-intermediate classes. The lessons are given by<br />
Turkish teachers and also native English speakers.<br />
English Language Test Preparation<br />
Summer classes for advanced English language test were<br />
highly successful, therefore we constructed a 4-month program<br />
for a total of 69 students. The classes will be completed<br />
until the examination on 2 April 2017.<br />
Speaking Club<br />
2 groups were formed for speaking club, which is going to<br />
be held on Sundays. 13 students were placed in the noon<br />
section and 10 in the afternoon. A native English speaker<br />
and language expert helps build a nurturing and natural<br />
environment for speaking.<br />
Spanish, French, Arabic<br />
Our scope of foreign language education is not limited<br />
to English. In response to the demands of the students,<br />
Spanish, French and Arabic language classes were formed,<br />
respectively for 14, 12 and 10 people.<br />
IELTS / TOEFL<br />
Some students who took our survey expressed that they<br />
wish to live abroad in the future. Therefore, we formed two<br />
groups consisting of 12 people in total for IELTS and TOEFL<br />
preparation.<br />
Legal Reading Group<br />
Students who study law in Istanbul and are also Touring<br />
Club scholarship students will be attending the Legal Reading<br />
Group at our headquarters. The purpose of the program<br />
is to read the classic and contemporary legal texts and to<br />
watch cult movies about law.
TURİNG I SUMMARY I 81
82 I TURİNG I SUMMARY