You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
4.Harici gezegenler: 2000’de araştırmacılar Güneş Sistemi dışında 26 gezegen<br />
olduğunu biliyordu.<br />
2010’da bu sayı 502’ye çıktı ve hala artıyor. Astronomlar, şimdi Dünya’ya daha çok<br />
benzeyen daha çok gezegen bulmayı amaçlıyor.<br />
5.Eski biyomoleküller: Eski DNA ve kolajen gibi biyomoleküllerinde on binlerce yıl<br />
yaşayabildiğinin ve uzun zaman önce yok olmuş bitkiler, hayvanlar ve insanlar<br />
hakkında önemli bilgiler sağlayabildiğinin anlaşılması paleontoloji açısında devrim<br />
niteliğinde oldu.<br />
Bu küçük zaman makineleri üzerinde yapılan analizler, artık anatomik<br />
adaptasyonlarla tarihin, doğanın ve dünyanın gelişimine dair önemli bilgiler<br />
sağlayabiliyor.<br />
Dinozorların neye benzediklerinden, yünlü mamutların soğuğa nasıl<br />
dayanabildiklerine kadar…<br />
6.Mars’ta su: Son on yıl içinde Mars’a altı keşif görevi gerçekleştirildi. Bu incelemelerle<br />
Kızıl Gezegen’in yüzeyinde ya da içinde bol su olduğu, bu şekilde kayaların<br />
başkalaştığını ve muhtemelen bunun yaşamı desteklediğine dari kanıtlar elde edildi.<br />
Dünya’da yaşam oluşmaya başladığı dönemde Mars’ta su olduğu sanılıyor, ama<br />
bugün Mars’ta hala yeterince nem olması bilim insanlarını, yaşam arayışlarına teşvik<br />
ediyor.<br />
7.Hücrelerin yeniden programlanması : Artık araştırmacılar tam olarak gelişmiş olan<br />
hücreleri, vücutta başka bir hücre haline gelme potansiyellerini yeniden<br />
kazanacakları şekilde pluripotent (embriyonik gelişimin erken safhalarında, tüm bir<br />
canlıyı oluşturabilme yeteneğine sahip olan) hücrelere dönüştürmek üzere nasıl<br />
yeniden programlayacaklarını anlamış durumdalar.<br />
Bu yöntem, nadir hastalıklara sahip hastalıklarda kullanıldı bile. Ancak eninde<br />
sonunda bilim insanları, genetik olarak uyumlu yenilenme hücreleri, dokuları ve<br />
organları yaratmayı umuyor.<br />
8.Mikrobiyom : İnsan vücudunda barınan mikroplara ve virüslere bakış yöntemindeki<br />
büyük değişim, araştırmacıları mikrobiyom kavramına sevketti.<br />
Vücudumuzdaki hücrelerin yüzde 90’ın aslında mikrobiyal olmasıyla, bilim insanları<br />
mikrobiyal genlerin gıdalardan ne kadar enerji alabildiğimizi nasıl etkilediğini ve<br />
bağışıklık sistemimizin enfeksiyonlara nasıl tepki verdiğini anlamaya başladı.<br />
9.Enflamasyon (iltihaplanma) : Çok uzun olmayan bir zaman önce enflamasyon<br />
iyileşme mekanizmasının basit bir yardımcısı olarak biliniyordu.<br />
Bugün araştırmacılar enflamasyonun bunun dışında bizi öldürebilecek kronik<br />
hastalıkların arkasındaki itici güç olduğunu da düşünüyor. Bunlar arasında kanser,<br />
Alzheimer, diyabet, obezite gibi hastalıklar yer alıyor.