You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
GEZİ<br />
SAFRANBOLU<br />
Safranbolu sessiz ama kadim sesleri, yaşanmışlıkları hâlâ duyuyorsunuz.<br />
Saat sabahın altı buçuğu, Safranbolu otogarında indim. Şehir<br />
içi servise binip tarihe, tarih kokan sokaklara yolculuğun<br />
başlamasını istiyorum. Yola çıkarken amaç belliydi, <strong>Vecihi</strong><br />
dergisi okuyucuları için Safranbolu’yu anlatacaktım. Şehir<br />
servisinden iner inmez bir tayyare karşılayınca beni, biraz<br />
şaşkınlık yaşıyorum. Bize özel mi koymuşlardı bu tayyare<br />
maketini. Ne güzel bir sürpriz bu, açlığımı bile unutturdu.<br />
Haliyle dikkat kesilip yakınına kadar gittim. Meğer Safranbolu<br />
halkının para toplayıp Tayyare Cemiyetine bağışladığı<br />
tayyarenin anısına belediyece dikilmiş. Tayyarenin ismi de<br />
“Zafranbolu…”Zafranbolu’yu fotoğraflayınca acıktığım yeniden<br />
aklıma geliyor.<br />
İstanbul’dan Safranbolu’ya saatlerce süren bir otobüs yolculuğu<br />
sonrasında haliyle acıktık. Burada ne yenilir ki?<br />
“Boşver” diyorum; “Bakalım etrafımıza, neresi açıksa artık…<br />
bir sabahçı kahvesinde çay simit, bir çorbacı belki ya da bir<br />
pastane… ilk açık bulduğum pastanede sıcak çay ve sıcak<br />
börekle doyuyorum.<br />
Benim bir şehri gezerken temel felsefem, “bir şehri bilmiyor<br />
ve öğrenmek istiyorsanız, o şehirde kaybolmalısınız.” Belki<br />
her şehirde bunu yapamayabilirsiniz ama şehirde kaybolmak<br />
için en ideal yerlerden birisidir Safranbolu… Rehberler<br />
size tabildot sunarlar, öğretilmiş, yavan cümleler kurarlar.<br />
Ve siz bu cümleleri herhangi bir internet sitesinden de<br />
öğrenebilirsiniz. Safranbolu’ya “Bir dünya mirası, yaşayan<br />
müze, dünyanın en pahalı baharatının başkenti…” gibi methiyelerin<br />
gölgesinde gitmek durumundasınız. Oysa size<br />
özgü sadece size ait betimlemeler bulabilirsiniz bunlardan<br />
kendinizi sıyırabilirseniz.<br />
Bu yazıda bu nedenle “ne nerede, nerede kalınır, nerede<br />
ne yenir…” gibi soruların cevaplarını bulamayacaksınız. İlk<br />
kez girdiğiniz bir şehirde kimseye bir şey sormadan, salına<br />
salına yürümenin keyfini bulacaksınız. O çok meşhur evlerinin<br />
detayları yerine, o evlerin bende ortaya çıkarttığı hisleri,<br />
burada yaşayan insanların “Onlar ki derya içre yaşarlar fakat<br />
deryayı bilmezler” özlü sözü içre belki asla hissedemeyecekleri<br />
hisleri bulacaksınız.<br />
Küçük bir Anadolu şehri gibi karşıladı bizi Safranbolu, sessiz<br />
ama kadim sesleri, yaşanmışlıkları taşır halde… Kumru<br />
sesiyle karşılanmanın hazzı yeter de artar bile… Ansızın<br />
çocukluk şarkısı takılıyor aklıma, “Kuş sesleri ovalara yayılıııır…”<br />
yürüyorum dikkat kesilerek, yön duygum henüz<br />
oturmadı. Yanlış bir yöne de gidiyor olabilirim. Nitekim biraz<br />
sonra anlıyorum, şehrin merkezine gideceğim derken<br />
yayla yolunda buluyorum kendimi… Fakat şikâyetim yok,