Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
YORUM<br />
Gerek Armada Otelde, gerekse de estoranlarda<br />
hedef kitlemiz her zaman yerli müşteri<br />
olmuştur. ünkü yabancı müşteri en iyi ihtimalle<br />
senede bir kez, ama yerli müşteri “eğer<br />
memnun kalırsa” senede en az ya da 5<br />
kez gelebiliyor. Dolayısıyla yerli müşteri çok<br />
önemli. Ama son krizlerde önce yabancıları,<br />
ekonomideki daralma yüzünden de yerli müşteri<br />
sayısında da ciddi bir azalma söz konusu<br />
oldu.<br />
Kongre Turizmine ve diğer <strong>MICE</strong><br />
etkinliklerine dönersek; İstanbul’da<br />
bağımsız ve otellerin içinde var olan<br />
pek çok Kongre Merkezi var. Bu yatırımlara<br />
önce İstanbul, sonra da Türkiye<br />
ölçeğinde nasıl bakıyorsunuz?<br />
Türkiye uzun süre ongre ve CE sektöründe<br />
çok doğru adımlar attı. stanbul’dan<br />
başlayalım Dünya üzerinde her gün yaklaşık,<br />
250 şehre direkt uçuş yapılan, Avrupa, Afrika,<br />
Ortadoğu ve Orta Asya’daki ülkelerin nerdeyse<br />
tümüne erişimi olan kaç şehir vardır ki Böylesi<br />
önemli tarihi, turistik ve loistik bir ortamda<br />
CE sektörünün gelişmemesi mümkün değil.<br />
Öte yandan, CE sektörü zeytin ağacı gibidir,<br />
önce ekersin, en az 7 sene beklersin, sonra<br />
mahsul alırsın. Biz ne yaptık Aldık fideyi,<br />
ektik, büyüttük, tam hasat almaya başladığımızda<br />
ağaçları kestik. imdi yeniden, sıfırdan<br />
başlayıp, sektörü ağaca kaldırmamız gerekiyor.<br />
Bugün tüm siyasi ve ekonomik sorunlar çözülse<br />
dahi, eski günlerimize dönmemiz için en az<br />
5 sene yatırım yapmamız, beklememiz gerekiyor.<br />
Ayrıca belli bir koordinasyon ve planlama<br />
dahilinde kararlaştırılmadan, planlama yapılmadan,<br />
bağımsız ya da Otellerin bünyelerinde<br />
yapılan veya yapılacak ongre erkezlerini de<br />
iyi incelemek lazım. Bölgenin konumu, ulaşım<br />
ya da loistik koşulları belli iken bunun üstünde<br />
yapılan veya yapılacak yatırımlar da bir anlamda<br />
servet kaybı değil mi Örneğin uşadası’nda<br />
yapılan yatırımın başarısızlığı ortada,<br />
sene de 10 gün dahi tam kapasite kullanamayacağın<br />
bir merkeze yapılan bunca yatırıma<br />
değer mi Salt siyasi, ya da menfaat amaçlı<br />
yapılan, ya da yönlendirilen yatırımların başarısızlığı<br />
ortada iken bunu göz ardı etmeyi<br />
anlamakta zorlanıyorum. Bunun içinde doğru<br />
planlama gerekir ve bu yapılırken kriterler<br />
bellidir Örneğin ulaşım koşulları sınırlı olan<br />
Gaziantep’e 2.000 küsur kişilik ongre erkezi<br />
yatırımı değil, periferik dediğimiz, uçuş kolaylığı<br />
olan merkezlere (Bu da stanbul, Antalya,<br />
Ankara gibi büyük şehirlerin civarları oluyor)<br />
yakın olan bölgelere öncelik verilmelidir. Bu<br />
demek değildir ki Gaziantep, ya da Trabzon’da<br />
Toplantı Salonu, ya da ongre erkezi yapılmasın<br />
Yapılsın tabii, Trabzon çok önemli bir<br />
şehir, ama belli bir fizibilite dahilinde, 2.000<br />
kişilik değil de, bölgenin kaldırabileceği, verimli<br />
kullanabileceği, makul kapasitelerde yapılsın,<br />
milli servet heba olmasın.<br />
Sürekli planlama üzerine vurgu<br />
yapıyorsunuz?<br />
Evet, çok net 100 kişi toplantı yapacak yere<br />
1.000 kişilik yatırım yaparsan bu yanlış planlama<br />
ve yanlış maliyet, dolayısıyla milli servet<br />
kaybı demektir. Otelin avizesine, halısına gereksiz<br />
paralar harcamak yerine, işletme maliyetlerini<br />
nasıl düşürebilecekleri gözetilmelidir,<br />
doğa ile barışık, çevresi ile uyumlu olmasına<br />
dikkat edilmelidir. Aynı şekilde “Tanıtım yapılmıyor”<br />
sözünü de anlayamıyorum, 50 senelik<br />
turizm deneyimim süresince hiç bu kadar<br />
çok tanındığımızı hatırlamıyorum. Tanıtım<br />
elbette önemli, ama sen insanlarda “Tatil için<br />
Türkiye’yi tercih etme duygusu” yaratabiliyor<br />
musun esas buna bakmak lazım 5 sene önce<br />
yurtdışında kime rastlasan ve Türkiye’nin lafı<br />
açılsa “ne kadar şanslısınız, cennette yaşıyorsunuz”<br />
filan diyorlardı, ama bugünkü algımız<br />
ne yazık ki öyle değil<br />
Tekrar planlama konusuna dönersek;<br />
Devlet, ya da yerel birimler sadece<br />
Hotel konumu ya da sayısını değil,<br />
bunların kategorileri, çevre planlaması,<br />
bu hotelleri, ya da bölge turizmini<br />
destekleyecek yiyecek, içecek ve<br />
alışveriş imkanları ile bunların yeri ve<br />
sayısını da önceden belirlemeli, hatta<br />
hizmet standardına dahi karar vermeli,<br />
şehrin göbeğinde “ben Her şey<br />
dahil hizmet vermek istiyorum” diyen<br />
yatırımcıya müdahale etmeli diyoruz,<br />
ama bir de Seyahat Acentesi gerçeği<br />
var. Türkiye genelinde yerli ve yabancı<br />
turistlere hizmet vermekte olan 8 bin<br />
küsur olduğu tahmin edilen acenteleri<br />
var. Eski Acenteci, şimdilerde Otelci<br />
olan bir turizm duayeni olarak baktığında<br />
bu Acentelerle olan işbirliğinizden<br />
memnun musunuz, yoksa binlerce<br />
Acente yerine iki tane “booking.com”<br />
benzeri rezervasyon sitesini tercih mi<br />
edersiniz?<br />
Her şeyin fazlası zarar Türkiye’de herkes,<br />
her işi yapıyor, bizde ne yazık ki iş kültürü bilinci<br />
yok. şletmeler uzun ömürlü olamıyor,<br />
sabır ve sebat mekanizmamız zayıf. Bu işi yapmaya<br />
ehil olan kişiler gözetilmiyor, biz daha<br />
Amerikan ekolü yaşıyoruz, bizde 100 TL’ye<br />
alalım, 150’ye satalım mantığı geçerli Başarı<br />
kriterimiz bu Dolayısıyla bazen Avrupalılara<br />
hak vermemek imkansız, önemli olan tesis<br />
hakkında uygum bir rekabet ortamında, doğru<br />
bilgilendirme ile yapılması ve en rasyonel koşullarda<br />
müşteriye ulaştırılması. Bunu her kim<br />
yaparsa onunla işbirliği yapmaya hazırız. Öte<br />
yandan TSAB ve booking.com arasında yaşanan<br />
hukuki sürece de karşıyım En kolay şey<br />
yasaklamak.. Sen yasaklayınca bir şey düzelmiyor<br />
ki, sistemi allak bullak ediyorsun, sonrasını<br />
düşünmüyorsun, zora düşünce de “Turizm<br />
Bakanı gidip konuşsun” diyorsun. Bakan ne konuşsun,<br />
olayı bilmiyor ki, hepsi bir yana devlet<br />
bu konuda ticari muhatap değil Sen bozdun,<br />
sen tamir edeceksin<br />
Gelelim son soruya; 50 yılı devirmiş<br />
bir turizmci olarak yaptığınız işten<br />
hala zevk alıyor musunuz ve heyecan<br />
duyuyor musunuz? Turizm sektörünün<br />
geleceğini nasıl görüyorsunuz, bu<br />
sektörde daha ne kadar aktif olarak<br />
çalışmayı öngörüyorsunuz?<br />
lk bölüme hemen yanıt vereyim Hayır, şu<br />
anda almıyorum, heyecan da duymuyorum.<br />
Turizm sektörünün geleceği konusunda ise ilk<br />
5 seneyi zor, ikinci 5 seneyi ise 10’lerde yaşadığımız<br />
gibi bir çabalama dönemi olarak görüyorum,<br />
anlayacağınız bugün tüm sorunların<br />
çözüldüğünü farz edersek, 2015 yılındaki potansiyelimize<br />
ulaşmak ve kayıplarımızın telafisi<br />
2027 yılını bulur. Ama birkaç seneye kadar<br />
in ve Hint turizmi patlayacak, farklı bir kültürle<br />
karşı karşıya kalacağız. Bırakın 2027 yılını<br />
şu anda dahi çalışmayı düşünmüyorum. Daha<br />
önce de belirttiğim gibi, bizde bir iş kültürü de<br />
olamadığı için bu yatırımı kime ve hangi koşullarda<br />
devredeceğimi de bilemiyorum.<br />
Sayın Zoto, bize ayırdığınız zaman, verdiğiniz<br />
değerli bilgiler için çok teşekkür<br />
ediyorum…<br />
142