BİR ASIRDANFAZLA BUDÜNYAYATANIKLIK ETMİŞÜNLÜ SÜMEROLOGMUAZZEZ İLMİYE ÇIĞTORAKS BÜLTENİ İÇİNSORULARIMIZI YANITLADI...MUAZZEZ İLMİYEÇAĞ’IN “ATAM”ŞİİRİNİ KENDİSESİNDENDİNLEMEK İÇİNQR KODUTELEFONUNUZLATARAYIN.66 TORAKS BÜLTENİ ARALIK 2019
ALİ ERGUR: Efendim çok teşekkürederim görüşmeyi kabul ettiğiniziçin. Önce şuradan başlamakistiyorum, siz Birinci Dünya Savaşıbaşlamadan az önce doğdunuz. İlkanılarınızı, çocukluk ve gençlikanılarınızın dünyasını nasıl hatırlıyorsunuz?Nasıl tarif edersiniz, nasılbir Türkiye, nasıl bir dünyaydı?MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ: Tam seferberlikilan edildiğinde doğdum,babam Armutlu’da öğretmenmiş.Valla benim oradan hatırladığım,yokluk içindelerdi. Maaş alamıyormuşbabam. O zaman bir tüccarbabama demiş ki, sıkıntınız var,size tülbentti, kolonyaydı, sabunduvereyim, onları köylere götürün,yiyecek karşılığı satın. Babam, benöğretmenim, yapamam böyle birşey deyince annem diyor ki, ben yaparım.Annem de 25 yaşında bir kadıno zaman, nasıl olup da yaparımdiyor... Bir eşek kiralıyorlar, annemeşyaları, tüccarın verdiği eşyalarıbir küfeye koyuyor, beni bir küfeyekoyuyorlar, kendisi eşeğin üzerinebiniyor. Düşünün Armutlu’nunetrafındaki köyleri genç bir kadınolarak dolaşıyor. Bu ne muazzambir şey…A.E.: Muazzam bir şey. Yani yoklukkarşısında yılmayan insanlar.M.Ç.: Yılmıyor yokluk karşısında.Artık hiçbir şeyin korkusu yok,bana bir şey mi yapılır diye. Yapılmamışzaten. Annem gidiyor, köylülerekolonya satıyor, karşılığındabuğdaydı, undu falan alıp getiriyor.Yani o zaman o küfe içinde, çamurdangiderken eşeğin ayakları kirleniyordiye ağladığını hatırlıyorum.O kadar. Ondan sonra daha ilerledi,bu defa nahiyede kıskanıyorlarböyle bir şey yapıyor diye. Hırsızgönderiyorlar eve, eşyaları çaldırıyorlar,böyle sıkıntılar oluyor. Tabiiannem işe gidemiyor. Ama o zamano kadar kıtlık var ki, benim hatırladığımekmek kırıntılarını tekerteker alıp yiyordum sofrada. Onuniçin ben sofrada bir lokma bırakmamve bıraktırmam, herkes yesin,bitirsin, ne kadar yiyecekse alsın,ekmek bırakmak yok. Sonra, babamPazarcık, Bilecik’in bir kazasınatayin oluyor. Tam o sırada İnönüSavaşı oluyor, İnönü Savaşı’nda bizimasker Yunan askerini kovalıyor,kovalayarak bizim o Pazarcık’akadar getiriyor, o da arkasındangeliyor. Ama Yunan askeri Pazarcık’agiriyor, geliyor. O zaman ikigün kalıyor, bizimkiler yetişinceyekadar Pazarcık’ta. Pazarcık’a geldiğizaman babam elinde kocamanbayrakla, mektebin bayrağıyla evegiriyor, onu hatırlıyorum, bayrağı.Annem, yahu diyor, seni öldürecekleryollarda böyle bayrakla. Bayrağımızıbırakamam mektepte diyor.O zaman Yunan askeri iki gün Pazarcık’takalıyor. Kaldığı zaman,anlatıyorlar, üstleri gayet giyimli,ayaklarında çizmeler, paltolar ve obir gün içinde bütün sokaklar konservekutularıyla dolmuş; çünkükonserve yiyorlar. Bizimkilerdekonserve nerde… Bilmem neredenbulgur yapıyorlarmış, sandıklarakoyuyorlar, getiriyorlar, askeronu yiyor. O vaziyette. İşte onlarıkovalayan bizim asker geliyor arkadanPazarcık’a, İnönü başta geliyor.Bizim askerin ayağında çarık,üst baş perişan, o vaziyette bunlarınasıl kovaladılar ben anlamıyorum,ellerinde doğru dürüst silah yok,kaçak silahlar; çünkü yok, aldılarellerinden işgalciler. Babam anlatıyordu,bir tane top varmış, dağaböyle soba boruları koymuşlar, butopu alıyorlarmış, oraya götür, oradapatlatıyor, oradan alıyor, oradapatlatıyor. Sanki çok top varmışgibi... Düşün şekerim yani, yokluklanet bir kazanım. İnönü’ye diyorlarasker kaçıyor, Yunanlar kaçıyordiyorlar, kaçıyor demeyin, onlarıburada ezeceğiz diye ayağıyla vurmuş.Babam da deftere yazmıştı,hiç unutmam onu, Bunları defterindegördüm babamın. Rahmetli, çokmeraklı adamdı zaten.A.E.: Nitekim siz çok eğitimeönem veren bir ailede büyüdünüz,babanız…M.Ç.: Babam çok öngörülü…RÖPORTAJA.E.: Çok öngörülü bir şekilde, ilerigörüşlü bir şekilde…M.Ç.: Mesela Pazarcık’tayken babamöğretmen, ben beş yaşındafalanım o zaman. Mektebe gidiyordum,öğlene kadar erkek mektebi-TORAKS BÜLTENİ ARALIK 201967