Alman dilinde hayvan isimleriyle oluşturulmuş deyimler: Bir ders ...
Alman dilinde hayvan isimleriyle oluşturulmuş deyimler: Bir ders ...
Alman dilinde hayvan isimleriyle oluşturulmuş deyimler: Bir ders ...
Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.
YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
<strong>Alman</strong> <strong>dilinde</strong> <strong>hayvan</strong> <strong>isimleriyle</strong> <strong>oluşturulmuş</strong> <strong>deyimler</strong>:<br />
<strong>Bir</strong> <strong>ders</strong> modeli<br />
Animals in German language: A lesson model<br />
Erdinç Yücel 1<br />
Özet<br />
Bu çalışmada, içinde <strong>hayvan</strong> isimlerinin geçtiği bazı <strong>deyimler</strong>in, yabancı dil <strong>ders</strong>lerinde daha etkili bir şekilde<br />
öğretilebilmesi için gereken bazı önerilere ve alıştırmalara yer verilmiştir. Bu hususlara yer verirken, belli bir<br />
sınıf ya da seviye göz önüne alınmamıştır. Çalışmada geçen tüm öneriler ve alıştırmalar istenilen seviyeye uygun<br />
olarak yeniden düzenlenerek <strong>ders</strong>lerde tatbik edilebilecek niteliktedir. Bu bakımdan çalışmanın amacı <strong>deyimler</strong><br />
alnında çalışan ve <strong>ders</strong>lerde <strong>deyimler</strong>e yer veren öğreticilere ışık tutmaktır.<br />
Anahtar sözcükler: Deyim, <strong>hayvan</strong>lar, beceri, öğrenci, <strong>ders</strong><br />
Abstract<br />
In this study, some suggestions and exercises required for teaching the idioms that contain animal names more<br />
effectively in foreign language classes are given. During this study no classification or grading was applied. All<br />
the suggestions and exercises in this study can be adapted to any level and applied anywhere if neccessary. The<br />
aim of the study is to enlighten the teachers who would like to investigate and use the idioms in their lessons.<br />
Keywords: Idiom, animals, skill, student, lesson<br />
1 Yrd. Doç. Dr. Selçuk Üniversitesi, erdincyucel@hotmail.com<br />
72
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
Giriş<br />
Deyimler öğrencilere genelde diğer dilsel unsurlardan daha fazla güçlük çıkarmaktadırlar,<br />
çünkü <strong>deyimler</strong>i her zaman onları oluşturan kelimelerden hareketle anlamlandırmak mümkün<br />
değildir (Buβmann, 1990:111). Bu yüzden <strong>deyimler</strong>e <strong>ders</strong>lerde yer verirken, öğrencilerin<br />
onları deyim olarak tanımalarını, anlamalarını ve kullanabilmelerini sağlayacak bir ortamın<br />
oluşturulması büyük önem taşır. Ders faaliyetlerinde genelde öğrencilerin <strong>deyimler</strong>le<br />
atasözlerini birbirine karıştırdıkları da az gözlenen bir durum değildir. Bu yüzden <strong>deyimler</strong> ele<br />
alınırken, <strong>deyimler</strong>in atasözlerinden farklı olduğu vurgusu <strong>ders</strong>in girişi için uygun bir<br />
yöntemdir. Dolayısıyla öğrenciler <strong>deyimler</strong>in gerçek manalarından farklı, ilgi çekici anlamlar<br />
taşıyan söz öbekleri olduğunu, buna karşın atasözlerinin ise geçmişten günümüze kadar<br />
intikal etmiş, uzun tecrübelerden yararlanarak teşkil edilmiş olan özlü öğütler veren ve toplum<br />
tarafından kabul görmüş genel bir yargıyı içeren kalıplaşmış sözler olduğunu bilmelidirler.<br />
Bu çalışma ile öğreticilerin <strong>ders</strong>te kullanabilecekleri bir <strong>ders</strong> modeli oluşturulmaya<br />
çalışılacaktır. Hedef dilde yer alan <strong>deyimler</strong> mercek altına alınırken, içinde <strong>hayvan</strong> isimleri<br />
geçenler seçilmiştir, çünkü <strong>hayvan</strong>lar öğrencilere ilginç gelen somut canlılardır. Hayvan<br />
isimlerinin tercih edilmesinin bir başka sebebi ise, onların öğrenciler tarafından daha kolay bir<br />
şekilde tasvir edilebilmeleridir. Oluşturulacak olan <strong>ders</strong> modeli herhangi belli bir seviye göz<br />
önünde bulundurularak değil, öğreticinin kendi sınıfının seviyesine göre uyarlayabileceği bir<br />
şekilde ele alınacaktır.<br />
Motivasyon<br />
Bütün <strong>ders</strong> faaliyetlerinde olduğu gibi, öğretici <strong>ders</strong>e başlamadan önce öğrencilerini<br />
güdülemelidir. Öyleyse “Motivasyon nedir?” sorusuyla başlamak yerinde olacaktır.<br />
Apeltauer’e (1997:111) göre motivasyon, kişinin bir konuya ya da eyleme eğilim<br />
göstermesinin sebeplerini izah eden bir bilincin geliştirilmesidir. Bu yüzden öğrencinin<br />
<strong>deyimler</strong>i neden öğrenmesi gerektiğini ve ne tür avantajlar elde edeceğini bilmesi motivasyon<br />
sürecinde önem kazanmaktadır. Ancak o taktirde öğrenci öğrenmeye hazırlanmış olur.<br />
Motivasyon süreci öğrencilere şu iki temel nokta aktarılarak gerçekleşebilir. Deyimler günlük<br />
hayatta sıkça yer bulmakta ve günlük hayatta uzun tasvirlere gerek bırakmadan, kısa ve kolay<br />
bir şekilde iletişim kurma becerisi kazandırmaktadır. Deyimler genelde bir ön bilgiye sahip<br />
olmadan anlaşılması zor dilsel unsurlardır. Bu yüzden gerçek iletişim ortamlarından önce<br />
<strong>deyimler</strong>e hakim olmak bir gerekliliktir.<br />
73
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
Örneğin öğretici <strong>ders</strong>e başlarken tahtaya “Peter hat den Löffel abgegeben” deyimini yazar ve<br />
öğrencilerine bu deyimin anlamını sorar. Elbette “Den Löffel abgeben” deyimiyle ilk kez<br />
karşılaşan öğrencinin bu deyimi bire bir Türkçeye çevireceği aşikardır. Dolaysıyla öğrenci<br />
büyük bir ihtimalle bu deyime “kaşığı başkasına devretmek (bırakmak)” olarak karşılık<br />
bulacaktır. Bu karşılık ise öğrencide ya herhangi bir çağrışım uyandırmayacak ya da öğrenci<br />
Peter’in bir aşçı olduğunu ve mesleğini bıraktığını düşünecektir. Oysa “Peter hat den Löffel<br />
abgegeben” cümlesinin anlamı çok farklıdır. Ancak öğretici deyimin Türkçe karşılığını<br />
öğrencisine aktardığında öğrenci, “den Löffel abgeben” deyiminin “ölmek” anlamına<br />
geldiğini ve bu deyimin ölüm olayını saygısız bir şekilde tanımladığını da öğrenmiş olur (bkz.<br />
Osten, 1997:7). Böylelikle öğrenci “Peter hat den Löffel abgegeben” deyiminin, Türkçede<br />
“Peter nalları dikti” (saygsız bir ifade) olarak karşılık bulduğunu öğrenmiş olur. Böylelikle<br />
öğrenciler <strong>deyimler</strong>in anlamını bilmedikleri taktirde gerçek iletişim durumlarında yanlış<br />
anlaşılmaların olabileceğini görmüş olur, bu ise motivasyon sürecine büyük bir katkı<br />
sağlayacaktır.<br />
Ders modeli<br />
Derse giriş<br />
Deyim kümelerinin oluşturulması<br />
Deyimler ele alınırken öğrencilerin sevdiği <strong>hayvan</strong>lardan başlamak yerinde olacaktır. Bunun<br />
için öğrencilerden üçerli gruplara ayrılmaları ve belli talimatlara göre <strong>hayvan</strong>ları<br />
sınıflandırmaları istenir. Örnek: Hayvanları “Evcil Hayvanlar” ve “Vahşi Hayvanlar” olarak<br />
sınıflandırınız.<br />
Haustiere (Evcil Hayvanlar)<br />
Wildtiere (Vahşi Hayvanlar)<br />
Katze<br />
Hund<br />
Bär<br />
Löwe<br />
Vogel ?<br />
Schlange<br />
?<br />
Wolf<br />
Hayvanların hedef dilde kısaca tasvir edilmesi<br />
Dersin bu bölümünde öğrencilerin buldukları <strong>hayvan</strong>ları hedef dilde kısaca tasvir<br />
etmeleri istenir. Bu süreçte öğretici grupları dolaşarak öğrencilerin zorlandığı kelime ya da<br />
74
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
kalıpları açıklamaya çalışır. Öğretici daha önceden, tasvirde kullanılacak olan bazı ip uçlarını<br />
da tahtaya yazabilir.<br />
Hund: Der Hund hat eine Schnauze, ein Fell und meist einen langen Schwanz. Er hat<br />
keine Füsse, sondern Pfoten. Hunde können nicht sprechen, sie bellen oder winseln.<br />
Der Hund ist ein guter Freund des Menschen.<br />
Katze: Die Katze hat auch einen Schwanz. Sie kann auf leisen Pfoten sehr gut<br />
schleichen. Die Katze hat Krallen, mit denen sie kratzen kann. Sie kann miauen oder<br />
auch schnurren. Die männliche Katze nennt man Kater.<br />
Çalışma safhası<br />
Deyimlerin anlamlarının ele alınması<br />
Deyimlerin anlamlarının ele alınması safhasında, <strong>deyimler</strong>in kalıplar olarak verilmesi didaktik<br />
açıdan uygun değildir. Örneğin: “Wie Hund und Katze leben” (Kedi Köpek gibi yaşamak). Bu<br />
durum öğrenciyi sadece ezbere zorlayan bir yöntemdir. Bunun yerine <strong>deyimler</strong> belli bir<br />
bağlam içersinde sunulmalıdır.<br />
Örnekler:<br />
- Peter und Hans steiten sich immer. Manchmal sprechen sie sogar nicht mehr miteinander.<br />
Sie leben wie Hund und Katze.<br />
- Sabine ist gestolpert, aber nicht gefallen. Sie hat Schwein gehabt.<br />
- Mein Freund ist sehr schüchtern und er will nicht reden. Er ist stumm wie ein Fisch.<br />
- Mein Bruder ist sehr klug und sehr gerissen, er ist ein schlauer Fuchs.<br />
- Herr Kunzendorf hat sich erkältet, deshalb kann man ihn kaum verstehen. Er hat einen<br />
Frosch im Hals.<br />
- Mehmet hat keinen Appetit. Er isst wie ein Spatz.<br />
Öğretici, yukarıda verilen bağlamlardan öğrencilerin <strong>deyimler</strong>in anlamlarını bulmaları için<br />
yeterli bir zaman verir. Öğrencilerin zorlandığı <strong>deyimler</strong>de gruplara gerekli destek öğretici<br />
tarafından sağlanır. Öğrencilerin içinden çıkamadığı durumlarda öğreticinin kaynak dilde<br />
açıklamalarda bulunması, <strong>deyimler</strong>in öğrencilerin uzun süreli belleğinde daha kalıcı olmasını<br />
sağlayan önemli bir katkıdır.<br />
75
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
Alıştırmalar<br />
Tamamlama alıştırmaları<br />
Öğrenciler yine gruplar içersinde verilen tamamlama alıştırmalarını süresi içersinde yapmaya<br />
çalışır.<br />
Deyimlerde boş bırakılan <strong>hayvan</strong> isimlerini tamamlayınız.<br />
- Ali ist das schwarze …………… in der Familie<br />
- Manfred ist ein schlauer ……………<br />
- Man soll nicht immer so stur wie ein …………….<br />
- Mensch! Du bist glatt wie ein ……………<br />
- So eine Frechheit Das geht doch auf keine ………….<br />
- Das ist aber lächerlich! Da lachen ja die ……………<br />
- Hier ist es angenehm. Ich fühle mich wie ein ……………. im Wasser.<br />
- Peter ist eingebildet. Er sitzt auf einem hohen ………….<br />
- Der Mann ist sehr tapfer. Er wagt sich in die Höhle des ……………<br />
- Ich weiss es. Das pfeifen doch die …………. von den Dächern.<br />
a) Aal b) Bock c) Ross (Pferd) d) Fisch e) Hühner f) Spatzen g) Löwe(n) h) Kuhhaut<br />
i) Schaf j) Fuchs<br />
Dönüştürme alıştırmaları<br />
Bu alıştırma türünde öğrencilerden bu <strong>deyimler</strong>in, ne anlam ifade ettiğini yazmaları istenir.<br />
Bu alıştırmada inde öğrencinin elbette tahmin yetisinden de istifade etmesi beklenir.<br />
Aşağıda italik olarak verilen <strong>deyimler</strong>in yerini tutan ifadeleri yazınız.<br />
- Du gehst mit den Lerchen ins Bett.<br />
- Er ist hier der Hahn im Korb.<br />
- Sie hat Schwein gehabt.<br />
- Sie sieht wie eine Eule aus.<br />
- Das sind faule Fische.<br />
Bu alıştırma türü aynı zamanda yukardaki örneğin tam tersi olarak da verilebilir.<br />
Örnek: Bu gehst sehr früh ins Bett. (= Du gehst mit den Lerchen ins Bett)<br />
İletişime yönelik alıştırmalar<br />
Bu alıştırmalar sayesinde öğrenci, <strong>deyimler</strong>in günlük hayatta sıkça kullanılan iletişim kalıpları<br />
olduğunun farkına varır. Öğrenci ayrıca <strong>deyimler</strong> sayesinde <strong>ders</strong>te aktif olarak <strong>ders</strong>e katılma<br />
76
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
ve yorum yapma imkanına da kavuşmuş olur. Bu alıştırmada türünde öğrencilerin sorulara<br />
tam cümleler kurarak görüşlerini gerekçelendirmeleri istenir.<br />
- Wann laust dich der Affe?<br />
Öğrenci: Wenn ich in Mathe eine gute Note bekomme. Das wird mich echt überraschen, denn<br />
Mathe fällt mir sehr schwer.<br />
- Gibt es jemanden mit dem du wie Hund und Katze lebst?<br />
Öğrenci: Ja, ich lebe zur Zeit mit meinem kleinen Bruder wie Hund und Kazte. Er nimmt mir<br />
immer meine Sachen weg und wenn ich sie wieder haben will, gibt es immer einen grossen<br />
Streit.<br />
- Habt ihr schon einen kennen gelernt, der ein Wolf im Schafpelz war.<br />
Öğrenci: So einen hatte ich einmal kennen gelernt. Zuerst dachte ich, er wäre ein guter netter<br />
Freund. Mit der Zeit habe ich bemerkt, dass er eigentlich ein böser Junge war.<br />
Kelime dağarcığının geliştirlmesine yönelik alıştırmalar<br />
Hayvanların kendilerine has özellikleri bu tür alıştırmalar için çok uygundur. Öğrenciler bu<br />
alıştırmalar sayesinde kelime haznelerini geliştirme fırsatı bulmaktadırlar.<br />
Cümleleri uygun kelimelerle tamamlayınız:<br />
- Das Pferd hat keine Füsse, sondern ……………<br />
- Die Haare des Pferdes nennt man ……………..<br />
- Die Kinder des Hundes nennt man …………..<br />
- Hunde können nicht sprechen, sondern ………….<br />
- Die Ohren des Hasen nennt man …………..<br />
- Wenn die Katze böse ist, dann kratzt sie mit ihren ………….<br />
- Das Haus des Vogels nennt man ………….<br />
- Das Haus der Maus ist ein …………..<br />
- Hirsche haben ein ………….. auf dem Kopf.<br />
- Fische schwimmen mit ihren ……………<br />
a) Mauseloch b) Geweih c) Krallen d) Welpen e) Hufe f) Mähne g)Löffel h) Nest<br />
i) Flossen j) bellen<br />
Kısa hikayeler oluşturmak<br />
Bu aşamada öğrenciler öğrendikleri <strong>deyimler</strong>i kullanma imkanını elde etmektedirler. Burada<br />
öğrenciden öğrendiği <strong>deyimler</strong>den faydalanarak bir hikaye oluşturması istenir. Deyimler bazı<br />
77
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
ipuçlarıyla birlikte öğretici tarafından tahtada verilir. Deyim sayısı öğreticinin öngördüğü<br />
zaman nispetinde belirlenir.<br />
Örnek:<br />
Mich laust der Affe, weil es so viele Tiere in deutschen Redewendungen gibt. Um diese zu<br />
lernen musste ich mit den Lerchen aufstehen und mit den Hühnern zu Bett gehen. Das musste<br />
ich machen sonst würde ich beim Lernen einen Bock schiessen. Bevor ich diese in mein Heft<br />
geschrieben habe, habe ich alles ausführlich geplant, denn ich wollte das Pferd nicht am<br />
Schwanz aufzäumen. Schliesslich habe ich wie ein Pferd gearbeitet und die Redewendungen<br />
gelernt. Natürlich meine ich nicht, dass ich einen Vogel abgeschossen habe. Es genügt mir,<br />
dass ich die Eule nicht nach Athen getragen habe.<br />
Deyimleri kalıcı hale getirmek<br />
Öğrenilen <strong>deyimler</strong>in öğrencilerin uzun süreli belleklerine aktarılması büyük bir öneme<br />
sahiptir. Bunun için de <strong>deyimler</strong>in çıkış hikayelerine yer vermek uygun bir yöntem olarak<br />
görülmektedir. Seçilecek olan <strong>deyimler</strong> gerçekten anlamıyla bağdaştırılamayan <strong>deyimler</strong><br />
olmalıdır, çünkü öğrenciler genelde bu tür <strong>deyimler</strong>i sadece ezberleme yoluna gittikleri için,<br />
kısa süre sonra unutma tehlikesiyle karşı karşıya kalmaktadırlar. Örneğin “Wie Hund und<br />
Katze leben” (Kedi-Köpek gibi yaşamak) deyiminde öğrenciler kedi ile köpeğin ezeli<br />
düşmanlar olduğunu ve bu yüzden birbirleriyle anlaşmadıklarını bildikleri için, bu deyimi<br />
kolay bir şekilde kavrayabilmektedirler. Ancak “Die Eule nach Athen tragen” ([<strong>Bir</strong>e bir<br />
çeviri:] Baykuşu Atina’ya taşımak) deyimini ise öğrenci “Gereksiz (boşuna) iş yapmak”<br />
anlamıyla bağdaştırmadığı için, çok iyi kavrayamamaktadır. Bu yüzden bu tür <strong>deyimler</strong>in<br />
çıkış hikayesine yer vermek öğrenciler için deyimin daha kalıcı olmasını sağlamaktadır.<br />
Ayrıca bu tür hikayeler öğrenciler için ilginç ve zevkli malzemeler olarak görülmektedir.<br />
Aşağıda bazı <strong>deyimler</strong>in çıkış hikayelerine yer verilmiştir:<br />
Die Eule(n) nach Athen tragen:<br />
Die Eule war das Symbol von Athen, deshalb war sie auf allen Münzen Athens abgebildet.<br />
Die Redensart stammt von Aristophanes, der sagte: “Die Athener sind deswegen so reich,<br />
weil in ihren Geldbeuteln Eulen nisten, die dort Junge ausbrüten. Deshalb braucht man nicht<br />
auch Eulen nach Athen zu tragen. (Osten, 1997:83) Bedeutung: Etwas überflüssiges tun.<br />
Auf den Hund kommen:<br />
Früher bewahrten die Menschen ihre wertvollen Sachen meist in Truhen auf. Auf dem<br />
Innboden der Truhen waren Symbole eingraviert, die angeblich die wertvollen Sachen<br />
schützten. Unter den Symbolen waren oft auch Hunde zu sehen. Wenn derjenige alles<br />
78
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
verloren hatte und in der Truhe den Boden sah, war er auf den Hund gekommen. Bedeutung:<br />
wirtschaftlich ruiniert sein.<br />
Jemandem. eine Eselsbrücke bauen:<br />
Esel sind sture Tiere. Sie bewegen sich nicht, wenn sie es nicht wollen. Der Esel weigert sich<br />
sogar, durch kleine Gewässer zu laufen, auch wenn diese nicht tief sind. Deshalb baute man<br />
kleine Brücken über die Gewässer, damit der Esel das Wasser überschreiten konnte.<br />
Bedeutung: Jemandem mit einem Hilfsmittel eine Hilfe geben.<br />
Değerlendirme safhası<br />
Değerlendirme safhası <strong>ders</strong>in son bölümüdür. Öğretici bu safhada <strong>ders</strong>in ne kadar verimli<br />
geçtiğini ve öğrencilerin <strong>deyimler</strong>i ne ölçüde anladıklarını kontrol eder. Başka bir deyişle<br />
öğretici, hangi öğrencinin ilerleme kaydettiğini hangisinin ise geri kaldığını görmüş olur.<br />
Aşağıda yer alan soru stili bu aşama için çok uygundur:<br />
Verilen tasvirlere göre en uygun düşen deyimi kullanınız (Deyimlerde geçen <strong>hayvan</strong><br />
isimleri parantez içinde verilmiştir)<br />
- Geht man auf eine Sache sehr übertrieben ein, so schiesst man ………………….. (Spatzen)<br />
- Wenn man einen guten Freund hat, mit dem man zusammen alles unternehmen kann, so<br />
kann man ……………………………………….. (Pferde)<br />
- Wenn jemand eine Neuigkeit oder ein Geheimnis verrät, dann lässt er ……………... (Katze)<br />
- Wenn eine Angelegenheit keinen Menschen mehr kümmert, dann ………………….. (Hahn)<br />
- Wenn jemand sehr eingebildet ist, dann sizt er ………………………………... (Pferd/Ross)<br />
- Wenn jemand beson<strong>ders</strong> lebhaft ist, dann sagt man, er ist ……………………………. (Reh)<br />
- Hat jemand ein Haus, wo es sehr einsam ist, so wohnt er dort, wo sich ……………………<br />
(Fuchs, Hase)<br />
Sonuç<br />
Deyimler günlük hayatta sıkça karşılaşılan dilsel unsurlardandır. Deyimler yabancı kültürde<br />
iletişim kurarken göndericiye ifade gücü bakımından zenginlik katmakta ve aynı zamanda<br />
göndericinin kendisini kısa ve öz bir şekilde ifade etmesini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca<br />
öğrenciler <strong>deyimler</strong>den doğru bir şeklide faydalandıklarında öz güvenlerinin daha da<br />
geliştiğini görmektedirler, bu ise öğrencinin yabancı dili kullanırken kendisine daha fazla<br />
güvenmesini ve daha rahat bir iletişim kurmasını sağlamaktadır. Tüm bu unsurlar göz önüne<br />
alındığında <strong>deyimler</strong>in dil eğitiminde önemli bir yer tuttuğu daha iyi anlaşılmaktadır.<br />
79
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
Öğreticiler sınıf seviyesine göre <strong>ders</strong>te hangi <strong>deyimler</strong>e yer vereceğine karar vermekte<br />
özgürdür. Bu çalışmada, içinde <strong>hayvan</strong> isimlerinin geçtiği <strong>deyimler</strong>in seçilmesinin nedeni,<br />
<strong>hayvan</strong>ların öğrencilerin ilgisini çekmesidir. Ayrıca <strong>hayvan</strong>lar, <strong>ders</strong>lerde daha somut bir<br />
şekilde tasvir edebilme imkanını da sunmaktadırlar. Çalışma bu bakımdan sadece örnek bir<br />
modele işaret etmektedir. Öğreticiler sunulan bu modelden hareketle, istedikleri unsurlarla<br />
teşkil edilmiş <strong>deyimler</strong>e yer vererek, etkili ve kalıcı bir <strong>ders</strong> işleme yöntemi geliştirebilirler.<br />
Oluşturulan bu model, öğreticilere, kendi uygulamalardan edindikleri tecrübelerin ışığında<br />
modeli kendi ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirme ve geliştirme imkanı sağlamaktadır.<br />
Literatur<br />
Apeltauer, E. (1997). Grundlagen des Erst- und Fremdsprachenerwerbs. Berlin,<br />
Langenscheidt.<br />
Buβmann, H. (1990). Lexikon der Sprachwissenschaft. Stuttgart. A. Kroner Verlag.<br />
Duden (2007). Das groβe Buch der Zitate und Redewendungen. Mannheim, Leipzig, Wien,<br />
Zürich.<br />
Griessbach/Schulz (1994). 1000 deutsche Redewendungen. Langenscheidt. Berlin, München.<br />
Herzog, A. (1993). Idiomatische Redewendungen von A-Z. Langenscheidt. Berlin, München.<br />
Lange, G. U. A. (1998). Taschenbuch des Deutschunterrichts. Göppingen. Schneider Verlag.<br />
Osten, A. (1997). Das grosse Wörterbuch der Redewendungen. Wien, Tosa Verlag.<br />
Online: (06.05.2011/17:35)<br />
http://www2.germanistik.unifreiburg.de/dafphil/internetprojekte/internetprojekte/CFU98/Tier<br />
e/wildtier.htm<br />
Ek (Alfabetik sıralamaya göre <strong>Alman</strong>ca <strong>deyimler</strong> seçkisi)<br />
glatt wie ein Aal sein = sich überall listig hindurchschwindeln<br />
mich laust der Affe = das überrascht mich<br />
jmdn. zum Affen halten = jmdn. narren, anschmieren<br />
auf der Bärenhaut liegen = faulenzen<br />
einen Bärenhunger haben = einen grossen Hunger haben<br />
einen Bock schiessen = einen Fehler machen<br />
stur wie ein Bock sein = unzugänglich sein<br />
schlafen wie ein Dachs = sehr tief schlafen<br />
sich wie ein Elefant im Porzelanladen benehmen = durch Ungeschicklichkeit Unheil<br />
anrichten<br />
aus der Mücke einen Elefanten machen = sehr (weit) übertreiben<br />
sich eine Eselsbrücke bauen = mit einfachen Denkhilfen schwer merkbare Dinge<br />
einprägen<br />
wie eine Eule aussehen = hässlich aussehen<br />
die Eulen nach Athen tragen = etwas Überflüssiges tun<br />
stumm wie ein Fisch = kein Wort sagen<br />
sich wie ein Fisch im Wasser fühlen = sich wohl fühlen<br />
das sind faule Fische = das sind dumme Ausreden<br />
ein schlauer Fuchs sein = sehr klug und gerissen sein<br />
80
Contemporary Online Language Education Journal, 2011, 1, 72-81.<br />
wo sich Fuchs und Hase “Gute Nacht” sagen = ein sehr einsamer Ort<br />
der Hahn im Korb sein = beliebt sein, im Mittelpunkt stehen<br />
danach kräht kein Hahn (mehr) = niemand kümmert sich darum<br />
da lachen (ja) die Hühner = das ist lächerlich<br />
wie Hund und Katze leben = sich ständig streiten<br />
auf den Hund kommen = herunterkommen, pleite sein<br />
passen wie der Igel zum Taschentuch = überhaupt nicht zu etwas taschen<br />
mit jemandem Katz und Maus spielen = jemanden hinhalten<br />
die Katze aus dem Sack lassen = seine wahre Absicht zu erkennen geben<br />
die Katze im Sack kaufen = etwas ungeprüft übernehmen<br />
das geht auf keine Kuhhaut = das ist unerhört<br />
sanft wie ein Lamm sein = sehr sanftmütig sein<br />
jmdn. eine Laus in den Pelz setzen = jdm. Ärger bereiten<br />
mit den Lerchen ins Bett gehen = sehr früh schlafen gehen<br />
sich in die Höhle des Löwen wagen = sehr mutig sein<br />
eine graue Maus sein = eine unscheinbare Person sein<br />
mit Speck fängt man Mäuse = mit dem richtigen Lockmittel kann man etwas erreichen<br />
mit Mann und Maus untegehen = untergehen, ohne dass jemand gerettet wird<br />
wie der Ochs vor dem Berge Stehen = ratlos sein<br />
wie ein Pferd arbeiten = hart und unermüdlich arbeiten<br />
mit jdm. Pferde stehlen können<br />
auf dem hohen Pferd sitzen = hochmütig, überheblich sein<br />
das Pferd am Schwanz aufzäumen = eine Sache ganz verkehrt anfangen<br />
aufs falsche Pferd setzen = die Entwicklung falsch einsetzen<br />
Raupen im Kopf haben = seltsame Einfälle haben<br />
munter wie ein Reh sein = beson<strong>ders</strong> lebhaft sein<br />
die Sau herauslassen = sich hemmungslos gehen lassen<br />
ein schwarzes Schaf sein = jemand, der sich nicht einordnet und unangenehm auffällt<br />
das pfeifen die Spazten von den Dächern = dass weiss mittlerweise jeder<br />
wie ein Spatz essen = sehr wenig essen<br />
mit Kanonen auf Spatzen schiessen = übertrieben auf etwas reagieren<br />
Schwein haben = Glück haben<br />
einen Vogel haben = nicht ganz bei Verstand sein<br />
den Vogel abschiessen = den grössten Erfolg haben<br />
ein Wolf im Schafspelz sein = ein gefählicher, böser Mensch, der harmlos aussieht<br />
81