08.04.2024 Aufrufe

AYNA 98

Sie wollen auch ein ePaper? Erhöhen Sie die Reichweite Ihrer Titel.

YUMPU macht aus Druck-PDFs automatisch weboptimierte ePaper, die Google liebt.

01_06-07.qxd 06.04.2024 01:48 Seite 1

Ayna

Yıl (Jahrgang) 23 - Sayı (Ausgabe) 98/2024

Kültür ve Haber Dergisi


02_06-07.qxd 07.04.2024 12:32 Seite 1


03_06-07.qxd 08.04.2024 08:38 Seite 1

İÇİNDEKİLER

5 Künye ve Editör

Haberler

6 NSU mağduru Halit Yozgat'ı anma töreni

7 Solingen kentinde kundaklama

8 Sağcı Şiddetin Sürekliliği: "Açık Süreç" Sergisi

9 Ülke çapındaki göç müzesi

Almanlar zorunlu askerlikten yana

10 Haydi gençler memlekete

Aşırı sağcılar TikTok'ta gençlerin peşinde

11 Vize randevu sistemi değişti

Almanya haber turu

Türkiye’den Haberler

12 Yerel seçim maratonu sona erdi

Yargılamalarda e-Duruşma sistemi

Türkiye haber turu

Dünya’dan Haberler

13 Nükleer savaş kapıda mı?

Dünya haber turu

Eğitim

14 YÖK’ün denklik vereceği üniversiteler

Bu öğretim yılında daha fazla öğrenci

15 Türkçe saati

Kadın ve Aile

16 Göç geçmişi olan kadınlara yönelik proje

Gençler ve ebeveynlerin akıllı telefon kullanım

17 Ebeveyn çocuğuyla arkadaş olabilir mi?

Alkol tüketiminin meme kanseriyle bağlantısı

Kapak

18 Nefret suçları

Almanya’da nefret suçları ve cezaları

Sağlık

28 Modern kulak içi işitme cihazlar

29 İnsanların ruh sağlığı giderek bozuluyor

Mikrobiyotlar ve sağlık

Kültür ve Sanat

30 Kur'an-ı Kerim ana vatanına döndü

Türkiye'deki kütüphanelerde kullanıcı sayısı arttı

32 Atom bombasını anlatan film gösterime girdi

Dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya

Avrupa'nın en büyük toplu mezarı

Otomobil

33 Çin Tesla'ya rakip oluyor

Türkiye’de otomotiv satışları rekor kırdı

Çocuk Köşesi

34 Tukan Kuşu

35 İSTİKLAL MARŞI’NIN KABUL YILDÖNÜMÜNÜ

(Mehmet Şaşmaz, Türkçe ve Türk Kültürü Öğretmeni)

Ekonomi

36 Petrol yükselmeye devam ediyor

Almanya fabrika siparişlerinde toparlanma

56 nükleer reaktör devreye alınacak

37 Emekliler yoksullukla karşı karşıya

Ekonomi haber turu

38 Dünyada silah satışı arttı

Spor

40 Alman Futbol Federasyonu Adidas'ı bırakıyor

Fransa'da Müslüman oyunculara Ramazan kısıtlaması

Bilim

42 Dünyanın ilk yapay zeka yasası onaylandı

Uzay çöplerinin Dünya'ya düşüşü

98/2024 Ayna 03


04 - 05_06-07.qxd 07.04.2024 12:30 Seite 1


04 - 05_06-07.qxd 07.04.2024 12:30 Seite 2

Ayna

Kültür ve Haber Dergisi

(Kultur- und Nachrichtenzeitschrift)

Kleine Rosenstr. 3, 34117 Kassel

Telefon: +49 (0)561 8615933

info@ayna-online.com

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni

(Herausgeber und Chefredakteur)

Memiş Tüfekçi

Yayın Kurulu (Redaktion)

redaktion@ayna-online.com

Ramazan Durak

Nursena Tüfekçi

Reklam Satışı (Anzeigenverkauf)

Telefon: +49 (0)561 8615933

Mobil: +49 (0)163 8615933

Yayınlayan (Verleger)

AYNA Media

© Dergide yayınlanan ilanların sorumluluğu

ilan sahiplerine aittir. Dergimize gönderilen

yazıların yayınlanma zorunluluğu yoktur.

Yazılar yayınlansın ya da yayınlanmasın iade

edilmez.

Ayna (Kultur- und Nachrichtenzeitschrift)

erscheint zweimonatlich und kostet 0,50 € pro

Heft. Die Redaktion übernimmt keine Haftung

für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen und

unverlangt eingesandte Manuskripte und Bilder.

Nachdruck sowie die Herstellung von fotografischen

Vervielfältigungen sind nur mit

aus drück licher Genehmigung der AYNA

Media gestattet.

Mit Namen gezeichnete Artikel geben die Meinung

des Verfassers wieder, die nicht mit der

Redaktion identisch sein muss.

Abonnement:

Im Abonnement kommt AYNA per Post direkt

zu Ihnen nach Hause.

Jahresabo für 6 Ausgaben kostet nur 10 €. Die

Zahlung erfolgt entweder auf Rechnung oder

per Lastschrift.

Abo endet automatisch, keine Kündigung ist

notwendig.

Kul Hakkı

Sosyal bir varlık olan insan, toplum içinde

yaşar ve ihtiyacı olan birçok şeyi başkalarıyla

paylaşmak zorunda kalır. Bu toplum içindeki

ilişkilerimizde uymamız gereken ahlakî ve

kanunî kurallar vardır. Bu kurallardan birisi

olan Kul hakkı; insanın can, mal ve namus

gibi dokunulmazlıklarını korumaya yönelik

ortaya çıkan bir haktır. Cana kıymak, hırsızlık,

gıybet, yalan, borç, iftira, küfürlü söz, kul

hakkını doğurur. Bu kuralların ihlali kul

hakkına riayet etmemektir. Dünyada ve

ahirette bunları yapmanın cezaları vardır.

Kul hakkına konu olan eylemler aynı

zamanda nefret suçlarını da oluşturur.

Nefret suçları toplumsal huzur, çoğulculuk

ve birlikte yaşam kültürü için çok büyük bir

tehdit oluşturur. Nefret suçunu işleyen kişi,

“istenmeyenler” olarak sınıflandırdığı sosyal

grubun üyelerini eşit haklara sahip olarak

görmediği, insanlık onurlarını yok saydığı ve

hatta yok edilmeleri gerektiği mesajlarını

verir.

Nefret suçları Almanya’da giderek daha

hassas olan konular arasında yer alıyor. Alman

devleti bundan dolayı nefret suçlarına yönelik

yeni kanunlar çıkarıyor.

Almanya’da nefret suçları deyince akla ilk

olarak bazı kesim Almanların veya aşırı

sağcıların yabancılara ve Müslümanlara karşı

olumsuz eylemleri geliyor.

Ancak maalesef, farklı görüşlere açık

olmayan, ötekileştirmeyi seven bir toplum

olmamızdan dolayı, Türkler arasında da aynı

Memiş Tüfekçi

İmtiyaz Sahibi ve

Genel Yayın Yönetmeni

EDİTÖR

görüşe sahip olmadığı kişilere karşı suç

oluşturacak sözler söyleyen veya eylemler de

bulunan bir çok kimse var.

Almanya’da son yıllarda nefret suçlarından

dolayı hapis veya para cezası alanların sayıları

da arttı. Bazı eylemler cezasız kalsa da, bu

eylemlerde bulunan kimselerin unuttuğu veya

hesaba katmadığı bir husus var; Kul hakkı!

Netice itibariyle iyi bir İnsan ve iyi bir Müslüman

olmak istiyorsak, bütün insanların

hakkına saygı göstermeli, kimsenin hakkını

yememeliyiz. Kimsenin rızkına engel

olmamalı, kimseye zulmetmemeliyiz. Haksız -

lığın ağır vebalini düşünmeli, ahiretteki

hesabın şiddetini ve zorluğunu aklımızdan

çıkarmamalıyız.

Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun.

61/2014 98/2024 Ayna 07 05


06 - 07_06-07.qxd 08.04.2024 08:18 Seite 1

HABERLER

NSU mağduru Halit Yozgat'ı anma töreni

Seri cinayetlerin Kassel’deki kurbanı olan

Halit Yozgat, 6 Nisan 2006'da 21

yaşındayken aşırı sağcı terör örgütü

Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) tarafından

Nord-Holland semtindeki internet kafesinde

vurularak öldürüldü.

Kassel Belediyesi, Halit'in ölümünün 18.

yıl dönümü dolayısıyla Yozgat ailesi ile birlikte

6 Nisan 2024 Cumartesi günü

Halitplatz'ta halka açık anma etkinliği

gerçekleştirdi.

Anma merasimine Kassel Büyükşehir

Belediye Başkanı Dr. Sven Schoeller, T.C.

Kassel Başkonsolosu Erdinç Evirgen,

Federal Hükümet Mağdurlar Görevlisi Prof.

Barbara John, Halit Yozgat’ın ailesi, İstanbul

Milletvekili Seda Gören Bölük ve 400’e

yakın vatandaş katıldı.

Belediye Başkanı Dr. Scholler yaptığı

konuşmada, "Soruşturmalar uzun süre

yanlış yönde ilerledi, pek çok şey hâlâ açık

durumda. Bu şehirde yaşayan herkes,

kökeni, dini görüşü, geldiği yer ne olursa

olsun, Kassellidir. Hiçbir Kasselli sınır dışı

edilmeyecek, bu bir daha asla olmayacak.”

dedi.

Kassel’in ilk Başkonsolosu Erdinç Evirgen

ise, "Ne kadar zaman önce olduğu önemli

değil. Acı kaldı. Bizi üzen de gerçeklerin

tam olarak ortaya çıkmamış olmasıdır.”

dedi.

Halit Yozgat’ın babası İsmail Yozgat da,

"Acı giderek büyüyor. Naziler bu şehirde

birini öldürecekti. O da Halit oldu. Her 6

Nisan burada olalım ki, bir daha Halitler

ölmesin" dedi.

Alman makamlarının, Nasyonal Sosyalist

Yeraltı (NSU) terör örgütünün yıllar

boyunca işlediği cinayetlerin soruşturma

sürecinde ihmalleri ortaya çıkmış, polisin

cinayetlerin arkasında ırkçılık boyutunu

araştırmak yerine yabancılar arasındaki

olası çete bağlantılarına odaklanması,

cinayetlerin medyaya "döner cinayetleri"

olarak yansıması, mağdurlarda ve göçmen

toplumunda büyük travmaya neden

olmuştu.

06 Ayna 98/2024


06 - 07_06-07.qxd 08.04.2024 08:18 Seite 2

HABERLER

Solingen kentinde kundaklama

Almanya'nın Solingen kentinde 25 Mart

Pazartesi gecesi çıkan ve dört kişilik bir

ailenin yaşamını yitirmesine neden olan

yangınla ilgili soru işaretleri büyüyor.

Wuppertal Savcılığı, yangının çıktığı mer -

di ven boşluğunda yangın hızlandırıcı mad -

de bulunduğunu ve yangının büyük olasılık -

la kundaklama olduğunu belirten geçici

bilirkişi raporunu kamuoyuyla paylaşmış,

ancak olayın yabancı düşmanlığından kay -

nak landığına dair elde bir bulgu olma dığını

belirtmişti. Alman kamuoyuna yansı yan bilgilerde

de ölen ailenin Bulgar olduğu

bildirilmişti.

Savcılığın açıklamasına Diyanet İşleri

Türk İslam Birliğinden (Ditib) tepki geldi.

27 ve 28 yaşındaki anne-baba, 3 yaşındaki

çocukları ve 5 aylık bebeklerinin Bulgaristan

vatandaşı Müslüman bir aile olduklarına

işaret edilen açıklamada, "Wuppertal Baş -

sav cı lığının olaydan hemen iki gün sonra

yabancı düşmanlığı izine rastlanmadığını

açıklaması rahatsız edicidir" denildi.

Açıklamada, 3'ü ağır 16 kişinin de yara -

lan dığı binada oturanların biri hariç hepsinin

"Türkiye ya da Bulgaristan'dan Türk

kökenli Müslümanlar" olduğu kaydedildi.

29 Mayıs 1993'te Türk kökenli bir ailenin

beş ferdinin yine kasıtlı çıkarılan bir

yangında hayatını kaybettiği, "Solingen

faciası" diye anılan ırkçı saldırıya atıfta

bulunulan açıklamada, "Yine Solingen, yine

ölümcül bir bina yangını, yine gece geç

saatler, yine yangın hızlandırıcı madde…"

ifadeleri kullanıldı.

Wuppertal Başsavcılığının soruşturmayı

taahhüt ettiği üzere çok yönlü olarak yürütmesi

ve vaktinden önce sarfedilen ifadeler -

le güvensizlik ve şüpheye yol açmaması

umudu dile getirildi.

Kuzey Ren-Vestfalya eyaleti Uyum Konse -

yi Başkanı Tayfun Keltek de yaptığı açıkla -

ma da, bu olayın barışçıl birlikteliğe yönelik

bir darbe daha anlamına geldiğini belirterek

henüz nedeni kesinlik kazanmamakla

birlikte, olayın arka planında ırkçılıktan

şüphe edilmesi gerektiğini vurguladı.

61/2014 98/2024 Ayna 07


08 - 09_06-07.qxd 08.04.2024 07:26 Seite 1

HABERLER

Sağcı Şiddetin Sürekliliği: "Açık Süreç" Sergisi

Sağcı şiddet eskiden olduğu gibi şimdi de yaşamları almaya

devam ediyor. NSU kompleksini ele alan “Açık Süreç” sergisi, ırkçı

şiddet eylemlerinin etkilerini gösteriyor.

Toplumsal işleyişi henüz tamamlanmamış NSU kompleksi

örneğini kullanarak bunu görünür kılıyor. Aynı zamanda yaşayan

hatırlamayı politik bir eylem olarak konumlandıran serginin açılışı

20 Mart 2024'te Kassel Sanat Üniversitesi sergi salonunda

gerçekleşti. Sergi 12 Mayıs 2024 tarihine kadar ücretsiz olarak

ziya ret edilebiliniyor.

Kassel, sergiyle kentte sağcı terör saldırısı sonucu öldürülen iki

kişiyi de anıyor: Halit Yozgat (2006) ve Walter Lübcke (2019).

Çoğu zaman anlatının merkezinde faillerin hikayeleri yer alıyor.

ASA-FF derneğinin “Açık Süreç” projesi bu geleneği bozuyor. Bunun

yerine, etkilenenlerin sesini duyurmaya çalışıyor. “Açık Süreç”, göç

tarihleri ve göçmen mücadelelerinin yanı sıra sağcı ve ırkçı şiddetin

sürekliliğine odaklanıyor ve böylece yapısal ve kurumsal ırkçılığa

gerekli ilgiyi gösteriyor.

Sergi kapsamında NSU kompleksinin tarihi bireysel hikâyelerle

anlatılıyor. “Yaşayan hatırlama” yaklaşımıyla ötekileştirilmiş bakış

açıları odak noktasına getiriliyor.

Sergi kapsamındaki sanatsal katkılar arasında Harun Farocki,

Hito Steyerl, belit sag, Zelimir Zilnik, Ulf Aminde ve Forensic

Architecture gibi sanatçıların eserleri bulunmakta.

Eserler, sözleşmeli ve misafir denilen işçilerin yaşamlarının ger -

çeklerini, göç hikayelerini, sağcı terör saldırılarını ve bunların

etkile rini ve ayrıca gündelik ırkçılığı ele alıyor.

Sergi, ASA-FF Derneği'nin Sachsen'deki "Açık Süreç - NSU

Araştırması" projesi kapsamında, Hannah Zimmermann ve Jörg

Buschmann'ın yönetiminde geliştirilmiş. Sergi üretimi Irene Mélix'e

aittir. Ayşe Güleç ve Fritz Laszlo Weber, serginin küratöryel konseptini

geliştirmiş. Şu anki sergi yönetimi Zeran Osman'a ait.

Sergi çarşamba günleri 15.00-20.00, perşembe-pazar günleri

13.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık. Akşamları saat

17.30'dan itibaren paneller ve tartışma grupları sizi birlikte fikir

alışverişinde bulunmaya davet ediyor. Programa ilişkin tüm bilgiler:

https://kunsthochschulekassel.de/willkommen/veranstaltungen/e

vents/ausstellung-offener-prozess.html

Beş kişiden fazla gruplar için ücretsiz rehberli turlar ve atölye

çalışmaları sunulmakta, İspanyolca, Türkçe, İngilizce ve Mandarin

dillerinde de. Bu hizmet ayrıca 8. sınıftan itibaren sınıflara ve tüm

ilgilenenlere yönelik. Kayıtlar için: offener-prozess@uni-kassel.de.

Her Çarşamba farklı dillerde serginin açık turları düzenlenmekte

(kayıt gerekmemektedir, ücretsizdir). Sergi içeriği Türkçe, Arapça,

İngilizce, Almanca ve basit bir dilde mevcuttur. Filmlerin, görme

engelli kişiler için sesli anlatımlı versiyonu mevcut.

Programlar:

16 Nisan 2024 Salı, saat 17:30

Kassel Sanat Üniversitesi Sergi Salonu

Panel tartışması: Dinlemek. Belgelemek. Sergilemek. Hatırlamak.

"Açık Süreç" sergi serisinin bağlamını anlama.

(Prof. Ömer Alkın, Prof. Daniel Hornuff, Miriam Schickler,

Moderatör: Prof. Liliana Gómez)

19 Nisan 2024 Cuma, saat 15:00

Buluşma noktası: Halitplatz, Kassel

Ayşe Güleç ile eleştirel yürüyüş ve küratör turu.

2 Mayıs 2024 Perşembe, saat 18.00

Kassel Sanat Üniversitesi Sergi Salonu

Panel tartışması: Hatırlama mekanları. Siyasi bir yas pratiği

olarak anma.

(Team 86°, WALTER HALIT projesi), Soligruppe B. Efe 09,

re:member the future, Moderatör: Defne Kizilöz)

08 Ayna 98/2024


08 - 09_06-07.qxd 08.04.2024 07:26 Seite 2

Almanya'daki Göç Dökümantasyon Merkezi ve Müzesi (DOMiD),

1990 yılında göçmenler tarafından kurulan kar amacı gütmeyen bir

dernek. DOMiD, Almanya'daki göç tarihinin çeşitliliğini belgeleyen

en büyük koleksiyona ev sahipliği yapmakta. Devam eden koleksiyon,

sivil toplumdan doğmuş olup şu anda 150.000'den fazla

sosyal, kültürel ve günlük yaşam tarihine ait belgeyi kapsamakta.

DOMiD, sergiler, yayınlar ve etkinliklerle göçün müzeye

kazandırılması ve göç tarihini aktarımında öncüller arasında. Dernek,

çoklu perspektifli bir tarih anlayışını desteklemekte ve

kapsayıcı bir anı kültürü için çalışmakta.

"1990 yılında Essen'deki küçük bir garajda göç tarihi koleksiyonumuzla

başladığımızda, bir gün ulusal bir müze açabileceğimiz ha -

yali yüce bir hayaldi. Bu hayalimiz şimdi biraz daha yaklaştı. Bu

müze, bizi toplum olarak tekrar bir araya getirecek, buna

inanıyorum," diyor DOMiD'in Yönetim Kurulu Üyesi ve Ortak Kurucusu

Ahmet Sezer.

Federal Hükümet, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaleti ve Köln Belediyesi

tarafından desteklenen DOMiD'in görevlendirmesiyle Köln'de

2029'da açılması öngörülen Göç Müzesi "Göçmen Toplumu Evi"

kurulmakta. Burada, göçün Almanya tarihine nasıl işlediği ve

bugünkü toplumumuzu nasıl etkilediği gösterilecek. Kültür ve

buluşma yeri olarak ev; kimlik, birlikte yaşama ve katılım gibi merkezi

konuları tartışmak için de bir alan sunmakta.

Ülke çapındaki göç müzesi

Foto: Wolfgang Heep/DOMiD-Archiv, Köln

HABERLER

Yatırım maliyetleri için Federal Meclis ve Kuzey Ren-Vestfalya

Eyalet Meclisi her biri 22,13 milyon Euro ayırmış. Evin işletilmesi

için kar amacı gütmeyen kuruluş DOMiD gGmbH kurulmuş. Proje,

Federal Hükümet'in Entegrasyon Ulusal Eylem Planı'nda, "Göçmenlerin

de katkıda bulunduğu Almanya'nın kültürel zenginliğini takdir

etmek" amacıyla yer almakta.

Göçmen Toplumu Evi, Kölner Kalk bölgesinde, eski KHD

Fabrikaları'nın yaklaşık 10.000 metrekarelik eski 70 numaralı atölye

binasında inşa edilmekte. Köln Şehir Meclisi, DOMiD gGmbH'ye

Köln-Kalk'ta bulunan ulusal Göç Müzesi'nin işletimi için araziyi ve

binayı 99 yıl boyunca kullanım izni verdi. Müze inşaatı projesinin

himayecisi eski Federal Meclis Başkanı Prof. Dr. Rita Süßmuth'tur.

Almanlar zorunlu askerlikten yana

Yapılan bir kamuoyu araştırmasına göre Almanların yarısı, zorunlu

askerliğin yeniden yürürlüğe sokulmasını istiyor.

Forsa şirketinin Stern dergisi için 7-8 Mart tarihlerinde bin dört

kişiyle yaptığı anketlerde, yüzde 52'lik kesim askerliğin zorunlu

tutulmasından yana görüş bildirdi. Ankete katılanların yüzde 43'ü

zorunlu askerliğe karşı çıkarken yüzde 5'lik kesim görüş bildirmedi.

Zorunlu askerliği en güçlü şekilde savunanlar, 60 yaş üstü grup

oldu. Bu yaş grubunda ankete katılanların yüzde 59'u askerliğin

zorunlu olmasını isterken bu oran 18-29 yaş grubunda geriledi. 18-

29 yaşındakilerin yüzde 59'u zorunlu askerliğe karşı olduğunu bildirdi.

Ankette, askerliğin süresi ya da şekli ile ilgili ayrıntılar

sorulmadı.

Almanya'da zorunlu askerlik 55 yıl yürürlükte kaldıktan sonra

2011 yılı Temmuz ayında kaldırılmıştı. Alman hükümeti, savunma

kabiliyetinin artırılması için ordunun güçlü bir şekilde büyütülmesini

hedefliyor. Alman ordusundaki asker sayısı 2023'te 181 bin 500'e

gerilemişti.

Savunma Bakanı Boris Pistorius, ordudaki asker açığının

kapatılabilmesi için İsveç başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki

zorunlu askerlik modellerinin incelendiğini açıklamıştı. İsveç'te 18

yaşını doldurmuş kadın ve erkekler, kendilerine gönderilen formları

internet üzerinden doldurduktan sonra ilk elemeden geçenler

sağlık muayenesi, mülakat ve testlere tabi tutularak askere

uygunlukları değerlendiriliyor. İsveç 2010 yılında zorunlu askerliği

kaldırmış, ancak orduda oluşan personel sıkıntısı nedeniyle

2017'de yeniden yürürlüğe sokmuştu.

98/2024 Ayna 09


10 - 11_06-07.qxd 07.04.2024 21:20 Seite 1

HABERLER

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) ve

Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın (GSB) arasındaki iş birliğiyle yurt

dışında yaşayan Türk gençleri için Evliya Çelebi Hareketlilik

Programları hayata geçiriliyor. Programlara yurt dışında yaşayan ve

Yurtdışı Türkler Gençlik Kampları için 18-25 yaş, Yurtdışı Türkler

Kültür Gezileri için 18-29 yaş arasında olan bütün Türk gençleri

başvuru hakkına sahip olacak. Program kapsamında yurt dışında

yaşayan Türk gençlerinin ana vatanlarıyla buluşmaları, tarih ve

kültürlerini yerinde görerek öğrenmeleri; Türk diasporasının

bulunduğu her ülkeden gelecek gençlerin birbirlerini daha

yakından tanıması, ana vatanlarıyla olan bağlarını kuvvetlendirmesi

ve yaz tatillerinde unutamayacakları bir kamp tecrübesi geçirme -

si amaçlanıyor.

Yurtdışı Türkler Gençlik Kampları

İlk dönem kampları GSB’nin İstanbul Marmaracık Gençlik

Kampında 22-27 Temmuz 2024 tarihleri arasında erkekler (150

kişi) için hazırlandı. 29 Temmuz - 3 Ağustos 2024 tarihlerinde de

kadınlar (150 kişi) için kamp programı hayata geçirilecek. Yılın ikinci

dönem kamp faaliyeti ise GSB’nin Rize Fındıklı Gençlik Kampında

19-24 Ağustos 2024 tarihleri arasında erkekler (125 kişi), 26 - 31

Ağustos 2024 tarihleri arasında ise kadınlar (125 kişi) kampı olarak

düzenlenecek. Kamplar hakkında detaylı bilgilere

https://genclikkamplari.gsb.gov.tr/ adresinden ulaşılıyor.

Program kapsamında sunulan imkânlar

Kamp programı kapsamında katılımcılara başvuru alınan ülkelere

göre belirlenecek oranlarda yol yardım desteği sunulacak. Belirli

saat ve sayılarda havalimanı-kamp alanı ve kamp alanı-havalimanı

arası servis hizmeti de sağlanacak. Kamp süresi boyunca da ücretsiz

yeme, içme ve konaklama imkânı bulunuyor. Bunun yanında ise

ücretsiz müze ziyaretleri de kamp programında yer alıyor.

Yurtdışı Türkler Gençlik Kamplarında Neler Var?

Katılımcılar kamp süresinde birçok aktivitede yer alma fırsatı elde

Haydi gençler memlekete!

edecek. Tiyatro, el sanatları, zekâ oyunları, sportif etkinlikler,

paintball, okçuluk, binicilik, dağ bisikleti, badminton, trekking,

basketbol, voleybol, matrak ve kamp ateşi başta olmak üzere

onlarca faaliyet program çerçevesinde katılımcılara sunulacak.

Yurtdışı Türkler Kültür Gezileri

Evliya Çelebi Hareketlilik Programlarının ikinci modülü olan

“Kültür Gezileri” kapsamında ise yurt dışında yaşayan Türk gençleri

yaz boyunca 10 dönemi kapsayacak şekilde İstanbul-Bursa-

Çanakkale ve Ankara-Nevşehir-Kayseri rotalarını ücretsiz olarak

gezebilecek.

Belirtilen rotalarda her dönem bir otobüs yolcu kapasitesi kadar

genç, kültür ve medeniyet programlarına katılım sağlayabilecek.

Kültür gezilerinden 5 dönem erkekler ve 5 dönem kadınlar olmak

üzere 400 genç faydalanacak.

2024 Evliya Çelebi Hareketlilik Programları içinde yer alan

Yurtdışı Türkler Gençlik Kampları ve Yurtdışı Türkler Kültür Gezileri

programlarına başvurular https://genclik.ytb.gov.tr/ internet sitesi

üzerinden yapılıyor. Son başvuru tarihi ise 30 Nisan 2024 olarak

belirlendi. Gerçekleştirilecek değerlendirme sürecinden sonra

programlara katılmaya hak kazanan adaylar en geç 15 Mayıs 2024

tarihinde https://genclik.ytb.gov.tr/ üzerinden ve mail yoluyla ilan

edilecektir.

Aşırı sağcılar TikTok'ta gençlerin peşinde

9 Haziran'da yapılacak olan Avrupa Parlamentosu (AP)

seçimlerinde bazı ülkelerde 16 ve 17 yaşındaki Avrupa vatandaşları

ilk kez oy kullanma hakkına sahip olacak.

Eğitim kurumları ve vakıflar da gençleri Avrupa seçimleri için "fit

hâle getirmek" amacıyla atölyeler ve bilgi etkinlikleri düzenliyor.

Yaşı görece ileri kişiler gençlerin dikkatini bu tür etkinliklerle

yakalamaya çalışırken yaşı daha küçük gençlere ulaşmak için ise

Çin merkezli sosyal video platformu TikTok öne çıkıyor. TikTok'ta

sağ popülist ve aşırı sağcılar genç seçmenler için agresif bir seçim

kampanyası yürütüyor.

Örneğin aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) partisinin liste

başı adayı Maximilian Krah'ın TikTok'ta aktif bir profili var. Krah,

burada yalnızca siyasetçi olarak değil, aynı zamanda genç erkekler

için ilişki ve "dating" tavsiyelerinde de bulunan bir dost imajı

çiziyor.

Milyonlarca kez tıklanan bir videoda Krah, "Hakiki erkekler

sağcıdır, hakiki erkeklerin idealleri vardır, hakiki erkekler

vatanseverdir, eğer sen böyleysen kız arkadaşınla da her şey

yolunda gider" gibi ifadeler kullanıyor. Krah videolarında "Annen

yaşlandığında yoksul olacak" ve "Federal Hükümet senden nefret

ediyor" gibi sözler sarf ediyor.

Tüm bu mesajların adresine ulaştığını söylemek ise mümkün.

Siyasi danışmanların yaptığı bir analiz, AfD Federal Meclis

Grubunun TikTok hesabının diğer partilerinkine göre on kat daha

fazla izlenme oranına sahip olduğunu ortaya koydu.

AfD'nin TikTok'ta bu kadar başarılı olması, TikTok'un algoritmala -

rı nın çalışma prensibiyle de doğrudan ilintili. Paylaşılan içeriğin

bünyesinde barındırdığı aşırılık oranı arttıkça söz konusu içeriği

gören kullanıcı sayısı da artıyor. Birçok platform "ilk gelen"

kullanıcıyı önceliyor. Diğer bir deyişle ilk paylaşım yapan hesapların

paylaşımları diğerlerine göre daha sık gösteriliyor.

İklim krizi, enflasyon, barınma sorunu ve yaşlı yoksulluğu gibi

sorunların da genç seçmenleri ürküttüğünü kaydeden uzmanlar,

"Bunların hepsi AfD gibi bir parti için biçilmiş kaftan. Çünkü AfD,

hükümetlerin bu endişeleri bertaraf etmek için yeterince

çabalamadığını dile getiren parti" değerlendirmesini yapıyor.

Hessen eyaletinde sonbaharda yapılan eyalet seçimlerinde

AfD'nin 18-24 yaş arası seçmenlerin en çok oy verdiği ikinci parti

olarak çıkması ülkede endişe yaratmıştı.

Sağ partilerin genç erkekler nezdindeki çekim gücü, yalnızca

Almanya ile sınırlı bir olgu değil. Araştırmalar, dünya genelinde Z

kuşağına mensup erkek ve kadınların siyaseten birbirlerinden

giderek daha fazla uzaklaştığını ortaya koyuyor. Financial Times'da

yayımlanan bir analize göre bu, genç erkeklerin giderek muhafaza -

kârlaştığını, genç kadınlarınsa giderek daha fazla ilerici ve açık

görüşlü siyasi oluşumları desteklediği anlamına geliyor.

Kaynak: DW Türkçe

10 Ayna 98/2024


10 - 11_06-07.qxd 07.04.2024 21:20 Seite 2

HABERLER

Vize randevu sistemi değişti

Almanya, Türkiye'den yapılan vize başvu -

ru la rında sistem değişikliğine gidildiğini

duyurdu. Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği

resmi X hesabından yayınlanan ilgili

mesajda, Türkiye'deki dış temsilciliklerde, 5

Mart itibarıyla vize için randevu alma

sisteminin değiştirildiği ve bundan böyle

başvuru randevuları için bekleme listesi

uygulamasına geçildiği duyuruldu. Yeni

sistemle randevular, kayıt oluşturul duktan

sonra kronolojik sıra ile verilecek. Büyük -

elçilik, mesajında bu yeni uygulama ile,

"çok uzun süren boş randevu arama ihtiya -

cının ortadan kalkmış olacağını" ifade etti.

Bir süredir, aralarında Almanya'nın da ol -

du ğu pek çok Avrupa ülkesinden Schengen

vizesi alma amacıyla başvuruda bulunan

çok sayıda kişi, randevu alabilmek için çok

uzun süre beklemekten muzdarip olduğunu

Sosyal Demokrat Parti (SPD) milletvekili

Uli Grötsch, Almanya'nın federal düzeyde

görev yapacak ilk Polis Sorumlusu oldu.

Polis Sorumlusu'nun görev süresi beş yıl

olacak. Yeniden aday olması ve Federal

Meclis tarafından yeniden seçilmesi halinde

en fazla 10 yıla kadar uzatılabilecek.

Polis Sorumluluğu görevi Almanya'da

yeni değil. Ülkedeki 16 eyaletten sekizinde

polis sorumluları görev yapıyor. Federal

düzeyde ilk kez seçilen Polis Sorumlusu'nun

yetki alanında ise Federal Polis, Federal Kriminal

Dairesi (BKA) ve Alman meclisindeki

polis birimi yer alıyor. Bu kurumlarda

çalışanların yanı sıra vatandaşlar da polis

memurlarının olası ihmal ve suistimalleri ile

emniyet birimlerindeki yapısal sorunlarla

ilgili şikayetleri olduğunda Polis Sorum -

lusu' na başvurabilecek.

Koalisyon hükümeti, polis ve diğer

güvenlik kurumlarındaki bazı ihmal ve

suistimallerin açığa çıkması üzerine federal

düzeyde bir Polis Sorumlusu seçilmesi

kararını aldı.

Polis çevrelerinde aşırı sağcı sohbet

gruplarının bulunduğunun ortaya çıkması -

nın yanı sıra polis son yıllarda ırkçılık ve

"Racial Profiling" olarak adlandırılan ten

rengi veya dış görünüşe bağlı olarak

nedensiz kimlik kontrolü gibi uygulamalara

dair haberlerle gündeme geldi.

Bunun yanı sıra emniyet ve istihbarat

kurumları, Almanya'da 2000-2007 yılları

arasında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren aşırı

sağcı terör örgütü Nasyonal Sosyalist

Yeraltı (NSU) üyelerinin bulunmasında

kısmen başarısız olmakla suçlanıyor. Federal

Mecliste kurulan ikinci NSU Araştırma

Komisyonu üyesi olan Uli Grötsch, konuyu

yakından biliyor.

ve yaşanan yoğunluğun yanında vize

randevularının karaborsaya düştüğünü öne

sürüyordu. Yeni sistemde, vize başvuru -

sunda bulun mak için ilk olarak Almanya'nın

Türkiye'deki temsilciliklerinin internet site -

sin den kayıt oluşturulması gerekecek. Söz

konusu kayıt yapıldıktan sonra temsilcilik -

ler, vize tale binde bulunan kişiye, kronolojik

sırayla randevu verecek.

Randevunun ardından yaşanan süreçte

ise herhangi bir değişiklik yapılmadı.

Başvurular, bugüne dek olduğu gibi,

Almanya'nın hizmet sağlayıcısı iDATA üzerinden

devam edecek. Randevu bekleme

listesine kayıtlar için herhangi bir ücret

talep edilmeyecek. iDATA tarafından gönderilecek

e-postadaki randevu tarihinin

onaylanması durumunda ise, 48 saat içinde

hizmet ücretinin ödenmesi gerekecek.

İlk Polis Sorumlusu göreve başladı

İlk görevinin hem emniyet birimlerinde

çalışanlar hem de vatandaşlar arasında

"güven kazanmak" olacağını belirten eski

bir polis olan Grötsch, her iki tarafın da

başvurabileceği bir kişi olacağını ifade etti.

Uzun yıllar polis olarak çalıştığı için her iki

tarafı da iyi tanıdığını dile getiren Grötsch,

poliste hâlâ iyi bağlantılarının olduğunu

kaydetti. "Son yapılan polis araştırmasına

katılan polis görevlilerinin yüzde 15 ila

20'sinin şovenist düşünceler dile getirdiğini

görmek beni çok düşündürdü" diyen

Grötsch, ankete katılanların üçte birinin

"sığınmacılara yönelik aşağılayıcı" ifadeler

kullandığını kaydetti. Grötsch, "Bu konu ile

yakından ilgileneceğini" söyledi.

Polis Sorumlusu Uli Grötsch ve ekibi,

polisin suistimallerine veya olası yapısal

sorunlara ilişkin inceleme yapılmasını

isteyen vatandaşların da başvurabileceği

bir birim olacak. Polis Sorumlusu, mevcut

yapıların yerine geç -

me yecek. Emniyette

kurum içi soruş tur -

ma yürütmek, disip -

lin ve çalışma huku -

ku açısından ted -

bir ler almak yine

mümkün olacak. Ya -

sa tasarısında, Polis

Sorumlusu'nun halk

arasında polise olan

güveninin artmasına

ve emniyet çalışan -

la rının olası haksız

suçlamalar karşı sın -

da kendilerini savu -

na bil melerine yar -

dım cı olacağı ifade

edildi.

Almanya haber turu

• Sigara gibi içilebilir bir kokain çeşidi

olan crack ve sentetik opioidler Almanya' -

da giderek yaygınlaşıyor. Bir kokain,

natron ve su karışımı olan crack, en geç

10 saniye sonra etkisini gösteriyor. Aşırı

tüketimin ise doğrudan ölüme yol açtığı

belirtiliyor.

• Almanya'da enflasyon oranı Mart

2024'te +%2,2 oldu. Bu, Nisan 2021'den

bu yana en düşük değer (+%2,0); Mayıs

2021'de +%2,2 idi.

• Almanya'da özel haneler 2023'ün

ikinci yarısında doğal gaza kilovat saat

başına ortalama 11,41 sent ödedi. Gaz

fiyatları 2023'ün ilk yarısına göre %6,9

düştü. Ancak 2022'nin ikinci yarısıyla kar -

şılaştırıldığında (+%22,2) daha yüksekti.

• 2023'te halk dilinde e-bisiklet olarak

anılan Pedelec ile kaza geçirenlerin nere -

deyse üçte biri 45 yaşın altındayken bu

oran 2014'te %11'di. Kişisel yaralanmayla

sonuçlanan Pedelec kazalarının ölümle

sonuçlanma olasılığı, yardımcı motoru

olmayan bisikletlerin karıştığı kazalara

göre daha fazla.

• Yüzde 40'lık orman alanıyla Hessen,

ülke çapındaki karşılaştırmada Rheinland-

Pfalz'ın ardından ikinci sırada yer alıyor.

• Almanya'da gelecek kaygısı yaşayan -

ların oranı son iki yıldır yüzde 60'ın altına

düşmedi.

• Almanya'da Katolik Kilisesi'nde cinsel

istismara uğrayan mağdurlara, çektikleri

acılar için ödenen tazminat 57 milyon

euroya ulaştı.

• 1 Şubat 2024 itibarıyla Alman Federal

Meclisi'ndeki kadınların oranı %35,3'tür.

• Federal Karayolu Geçiş Ücreti Yasası

(BFStrMG), 1 Temmuz 2024'ten itibaren,

teknik olarak izin verilen toplam ağırlığı

(tzGm) 3,5'tan fazla ve 7,5 tondan az olan

ve karayolu yük taşımacılığı için amaçla -

nan veya kullanılan araçların da ücrete

tabi olacağını öngörmekte.

98/2024 Ayna 11


12 - 13_06-07.qxd 07.04.2024 22:14 Seite 1

TÜRKİYE

Yerel seçim maratonu sona erdi

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri-

'nde 3 partinin oyu 2019'daki seçimlere

göre artarken, 4 partinin oyu geriledi.

Önceki yerel seçime katılmayan Yeniden

Refah Partisi bu seçimde en çok oy alan

üçüncü parti oldu.

31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri-

'nde 2019 yerel seçimlerine göre katılım

daha düşük oldu. Seçmen sayısı 4 milyon

300 binden fazla artmasına karşın sandığa

gidenler yaklaşık 85 bin, geçerli oy yaklaşık

400 bin azaldı.

2019'daki seçimlerde yaklaşık yüzde 85

olan katılım oranı 31 Mart 2024'te yaklaşık

yüzde 78 oranında gerçekleşti. 2019'da 8

milyon 753 bini aşkın seçmen oy kullanmazken,

son seçimde 13 milyon 175 bin

civarında seçmen sandığa gitmedi.

31 Mart yerel seçimleri önemli ilklere ve

enlere sahne oldu. CHP, 1977'den bu yana

ilk kez birinci parti oldu. AK Parti 22 yıldır

girdiği 18 seçimin ardından ilk kez

sandıktan ikinci sırada çıktı.

Türkiye genelinde yüzde 37,77 ile en çok

oyu alan CHP, 14 büyükşehir belediyesi ve

21 il belediyesi kazanarak birinci parti oldu.

CHP'yi yüzde 35,49 oy ile 12 büyükşehir ve

12 il belediyesi kazanan AK Parti izledi.

Yüzde 6,19 oy alan Yeniden Refah Partisi

1 büyükşehir ve 1 il, yüzde 5,7 oy alan DEM

Parti 3 büyükşehir ve 7 il, yüzde 4,99 oy

alan MHP 8 il, yüzde 3,77 oy alan İYİ Parti

ve yüzde 0,44 oy alan BBP 1'er il belediye

başkanlığı kazandı.

Seçimde CHP, DEM Parti ve BBP'nin oyları

artarken AK Parti, MHP, İYİ Parti ve Saadet

Partisinin oyları geriledi. Önceki yerel

seçime katılmayan Yeniden Refah Partisi,

bu seçimde en çok oy alan üçüncü parti

olarak kayıtlara geçti.

CHP'nin 2019'da aldığı 14 milyona yakın

oy bu seçimde 17 milyon 300 bini aşarken,

AK Parti'nin aldığı 20 milyon 500 binden

fazla oy 16 milyon 300 bin civarına geriledi.

MHP'nin oyları 1 milyon 100 bin, İYİ

Partinin oyları ise 1 milyon 700 bin

civarında düştü.

Önceki seçime HDP olarak giren DEM

Parti, bu seçimde oylarını yaklaşık 640 bin

artırdı.

Saadet Partisinin 1 milyon 250 bin

civarındaki oyu 500 bin civarına gerilerken,

Yeniden Refah Partisi bu seçimde 2 milyon

850 binden fazla oy aldı.

CHP en fazla oy oranına yüzde 60,44 ile

Ankara'da, AK Parti ise yüzde 54,7 ile

Rize'de ulaştı.

CHP'nin en fazla oy kaybettiği il yüzde 21

düşüşle Çanakkale, AK Parti'nin en fazla oy

kaybettiği il yüzde 25'lik gerilemeyle

Kahramanmaraş oldu.

Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Kayseri'nin

Pınarbaşı ve Şanlıurfa'nın Hilvan ilçelerinde

seçimlerin yenilenmesine karar verdi.

Bu kapsamda, YSK'nin 28 Mart'ta Resmi

Gazete'de yayımlanan kararı çerçevesinde,

yenileme seçimleri 2 Haziran Pazar günü

yapılacak.

75 belediyeyi kadın başkanlar yönetecek.

Aydın, Eskişehir, Diyarbakır, Gaziantep ve

Tekirdağ büyükşehir belediyeleri ile Afyon -

ka ra hisar, Ağrı, Batman, Bilecik, Edirne ve

Siirt belediyeleri ve 64 ilçe belediyesinde

seçmenler tercihlerini kadın adaylar dan

yana kullandı.

Yurt genelinde 17 Mart'tan bu yana

muhtarlık seçimiyle ilgili çıkan kavgalarda 6

kişi hayatını kaybetti, 1'i polis 62 kişi

yaralandı. Yurt genelinde muhtarlık seçi -

miy le ilgili çıkan kavgalarda Şanlıurfa'da 2,

Diyarbakır, Mardin, Siirt ve İstanbul'da 1'er

kişi hayatını kaybetti.

Türkiye haber turu

• Yurt dışında ikamet eden ve beraberinde

mobil cihaz getiren vatandaşlarımız,

120 günlük yasal kayıtsız cihaz kullanım

sürelerini otuzar günlük sürelerle 2 defaya

mahsus olarak 180 güne kadar e-Devlet

Kapısı üzerinden uzatabilirler.

• Yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı

yüz de 10,2 olan Türkiye, geçen yıl

itibarıyla 'yaşlı nüfuslu ülke' statüsünden

'çok yaşlı nüfuslu ülke' statüsüne geçti.

• Türkiye İş Bankası, Brand Finance'ın

açıkladığı bankalar listesinde Türk banka -

la rı arasında birinci oldu.

• TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi, 18

Tem muz' daki mali genel kurulu, seçimli

genel kurul olarak yapma kararı aldıklarını

açıkladı.

• Türk Standardları Enstitüsü (TSE)

daha önce belirlediği baklavanın standar -

dın da değişikliğe giderek şeker oranını

yüzde 35-45'ten yüzde 30-42'ye indirdi.

• Havalimanlarında iniş-kalkış yapan

uçak sayısı toplamda 165 bin 329’a ulaştı.

2023 yılının aynı ayına göre toplam uçak

trafiğinde yüzde 10,6 artış gerçekleşerek

direkt transit yolcular ile birlikte toplamda

14 milyon 608 bin yolcuya hizmet verildi.

• A Milli Kadın Hentbol Takımı, 2024

Avrupa Şampiyonası Elemeleri'nde grupta

en iyi üçüncü takımlar arasına girerek ilk

kez Avrupa Şampiyonası'na gitmeye hak

kazandı.

• Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na

(KVKK) yapılan 40 bin 503 ihbar, şikayet

ve başvurudan 38 bin 753'ü sonuçlan -

dırıldı. Yapılan incelemeler sonucu 573

milyon 25 bin lira idari yaptırım uygulandı.

• Galatasaray, 2023 Turkcell Süper

Kupası ’ nın sahibi oldu. Sarı-kırmızılı ekip,

1’inci dakikada 1-0 öne geçti. Golün

santrası dahi yapılmadan sarı-lacivertli

oyuncular soyunma odasına yönelerek

sahadan çekildi.

Yargılamalarda e-Duruşma

sistemi

Yargılamalarda emek ve zaman tasarrufu sağlayan e-Duruşma

sistemi hukuk mahkemelerinde avukatların bulundukları yerler -

den, sesli ve görüntülü bir şekilde, duruşmalara çevrim içi katılma -

la rına imkan veriyor.

Ülke genelindeki 3 bin 44 hukuk mahkemesinde e-Duruşma

sistemi kullanılmakta. Sistemin uygulanmaya başlandığı 15 Eylül

2020 tarihinden bugüne kadar, 1 milyon 671 bin 567 e-Duruşma

yapıldı.

Sistemle avukatların istekleri halinde duruşmaya video

konferans yoluyla katılabildiklerini belirten Adalet Bakanı Yılmaz

Tunç, adalet hizmetlerine erişimin kolaylaştırılması bakımından

büyük önem taşıyan sistemin, avukatlar açısından da emek ve

zaman tasarrufu sağladığını vurguladı.

12 Ayna 98/2024


12 - 13_06-07.qxd 07.04.2024 22:14 Seite 2

DÜNYA

Nükleer savaş kapıda mı?

Batı ve Rusya arasındaki gerginlik gün

geçtikçe artıyor. Büyük güçlerin birbiriyle

olan yarışı şiddetlendikçe restleşmelerin

dozu buna paralel olarak tehlikeli bir boyut

kazanıyor. Şüphesiz bunun en büyük

örneğini, nükleer silah kullanımına yönelik

tehditler oluşturuyor. Zira, nükleer silah

kullanımı sadece belirli bir bölge için değil

tüm dünya için savaş nedeni olabilir.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin,

yaptığı bir konuşmada Batı ülkelerini uya -

rarak Rusya'nın teknik olarak nükleer

savaşa hazır olduğunu ve Ukrayna'ya asker

gönderilmesi halinde bunun savaşı önemli

ölçüde şiddetlendireceğini belirtti. Bu

uyarının ardında, genişleyen NATO’nun

Rusya’ya yakınlaşması var elbette. Öyle ki,

konuşmasında Finlandiya ve İsveç’in

NATO’ ya katılmasının “anlamsız bir adım”

olduğunu belirtti ve "Orada (Finlandiya

sınırında) askerlerimiz yoktu, şimdi olacak -

lar. Orada imha sistemleri yoktu, şimdi

yerleştirilecekler" dedi.

ABD ve Rusya arasındaki nükleer silahla -

rın sınırlandırılmasına yönelik anlaşmaların

birer birer iptal edilmesi, Rusya’nın nükleer

denemelerinin yasaklanması anlaşmasını

askıya aldığını açıklaması, ABD’nin, anlaş -

ma nın hilafı olan, İsrail’i nükleer güç

yapması gibi konuların da nükleer silahsız -

lanmanın gündeme getirilmesini güçlen -

diren gelişmeler olduğuna işaret ediyor.

Hangi ülkede kaç nükleer başlık

var?

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma -

ları Enstitüsü'nün (SIPRI) 2023 raporuna

göre, dünyada 12 bin 512 nükleer savaş

başlığı bulunuyor. Rusya, 5 bin 889 nükleer

savaş başlığıyla, nükleer güce sahip ülkeler

arasında ilk sırada yer almakta. Rusya'yı 5

bin 244 başlıkla ABD ve 410 nükleer

başlıkla Çin takip ediyor. Fransa'nın 290,

Gazze’deki savaş 6 aydır

devam ediyor

Gazze Şeridi'ne yönelik 7 Ekim'de başlayan saldırılarının

ardından 27 Ekim'de de kara işgaline başlayan İsrail güçleri,

Gazze'nin Han Yunus kentinin bazı bölgelerinden çekildi. İsrail

ordusunun Han Yunus kentinin bir çok bölgesinden çekilmesiyle

bıraktığı yıkım gün yüzüne çıktı. İsrail güçlerinin çekilmesinin

ardından Bazı Filistinliler, evlerine dönmeye başladı.

Birleşmiş Milletler ve ABD, Gazze’de kıtlığın yakın olduğu uyarı -

sın da bulunuyor. BM yardım dağıtımında karşılaşılan engellerden

şikayetçi.

Son olarak ünlü şef Jose Andres’in kurduğu, felaket bölgelerinde

yemek yapan ve dağıtan World Kitchen Center andı sivil toplum

örgütünün konvoyu Gazze’de İsrail’in hava saldırısına maruz

kalmış, kuruluşun Avustralya, İngiltere ve Polonya vatandaşlarının

da aralarında olduğu yedi çalışanı hayatını kaybetmişti.

İngiltere'nin 225, Pakistan'ın 170, Hindis -

tan'ın 164, İsrail'in 90, Kuzey Kore'nin ise

tahminlere göre 30 nükleer savaş başlığı

bulununuyor.

“Nükleer Silahların Yasaklanması Takibi

ve Uluslararası Nükleer Silahları Kaldırma

Girişimi'nin (ICAN) hazırladığı raporlarda

nükleer silaha sahip 9 ülkenin, 2019-2022

döneminde nükleer silah geliştirmek için

yaptığı yatırımlar yayımlandı.

Bu verilere göre, dünya genelinde

nükleer silah yatırımları 2019'da 72,9 mil -

yar, 2020'de 72,6 milyar, 2021'de 82,4

milyar, 2022'de 82,9 milyar doları

bulmuştur. 4 yılda yatırımların 10 milyar

dolar artması dikkati çekicidir. Nükleer

silahlara en çok yatırım yapan ABD'yi

sırasıyla Çin, Rusya, İngiltere, Fransa,

Hindistan, İsrail, Pakistan ve Kuzey Kore

takip ediyor.”

Princeton Üniversitesi’nin Bilim ve Küre -

sel Güvenlik programındaki araştırmacılar

tarafından yapılan yeni bir simülasyona

göre, Rusya ile ABD arasında düşük verimli

bir nükleer silahın tetiklediği nükleer

savaşın başlamasından sonraki ilk birkaç

saat içinde 34,1 milyon insanın ölebileceği

ve 57,4 milyon kişinin de yaralanabileceği

öngörülüyor.

Dünya haber turu

• ABD'de aralarında eski Temsilciler

Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin de

bulunduğu 40'a yakın Demokrat Partili

milletvekili, İsrail'e yönelik silah transfe -

rinin tamamen durdurulması için çağrı

yapılan bir mektubu imzaladı.

• Japonya'da düzenlenen bir araştırma,

kısıtlayıcı evlilik yasaları değişmediği

sürece 2531 yılına kadar Japonya'da

herkesin “Sato” soyadı taşıyacağını ortaya

koydu.

• Hindistan, "kaçakçılık ve diğer yasa

dışı faaliyetleri önlemek" amacıyla komşu -

su Myanmar ile olan 1,610 km'lik sınırına

tel örgü çekecek. Konuya vakıf kaynaklara

göre, hükümet gelecek on yılda tamam -

lanacak işleme 3,7 milyar dolar harcamayı

planlıyor.

• Avrupa genelinde belsoğukluğu, frengi

ve klamidya gibi cinsel yolla bulaşan

enfeksiyonlarda büyük bir artış yaşanıyor.

Avrupa Bulaşıcı Hastalık Önleme ve Kont -

rol Merkezi (ECDC), söz konusu gelişmeyi

"endişe verici" olarak nitelendirdi. Bel -

soğukluğu enfeksiyonları, Avrupa Birliği

(AB) ve Avrupa Ekonomik Bölgesi'nde,

2022 yılında 71 bin vakaya kadar yükseldi.

Bu rakam 2021 yılında kaydedilen vaka

sayısına oranla yüzde 48 artışa işaret

ediyor. Frengi enfeksiyonlarının yüzde 34

oranında bir yükseliş yaşandığına dikkat

çeken kuruluş, klamidya vakalarında ise

yüzde 16'lık bir artışı kayıt altına aldı.

• Fransa'da 2021 yılında "330 bin çocu -

ğun kiliselerde cinsel istismara maruz kal -

dı ğı" raporunun ardından yüzlerce mağ -

du ra tazminat verildi.

• Çad, Nijerya veya Somali gibi ülkeler -

de doğan bir bebeğin, beşinci yaşına

gelmeden ölme olasılığı, Finlandiya,

Japon ya ve Singapur gibi ülkelerde doğan

bir bebeğe göre 80 kat daha fazla.

• 2022'de her gün bir milyardan fazla

öğün israf edildi.

98/2024 Ayna 13


14 - 15_06-07.qxd 07.04.2024 22:39 Seite 1

EĞİTİM

YÖK’ün denklik vereceği üniversiteler

YÖK'ten yapılan açıklamada, yurt dışında yükseköğrenim görmek

isteyenleri ilgilendirenler hakkında yapılan düzenlemeye göre,

"Sıralamalarda ilk 400'de olan üniversitelerden mezun olanlara

doğrudan denklik verilecek, ilk 1000'de yer alanlardan mezun

olanlara YKS'ye girme şartı olmayacağı" ifade edildi.

Buna göre, YÖK tarafından kabul edilen üç uluslararası

yükseköğretim derecelendirme kuruluşunda ilk 400'de yer alan

yükseköğretim kurumlarının tıp, diş hekimliği, eczacılık ve hukuk

programları dahil olmak üzere bütün programlarından mezun

olanlar doğrudan denklik alabilecek.

Aynı derecelendirme kuruluşlarında ilk 1000'de yer alan

üniversiteler için başarı şartı aranan bölümler dahil olmak üzere

bütün alanlarda, önceden olduğu gibi denklik müracaatı yapılacak

ancak YKS'ye girme zorunluluğu aranmayacak.

İlk 1000'de olan üniversitelerin tıp, diş hekimliği, eczacılık ve

hukuk programlardan mezun olanlar denklik için müracaat edecek

ve başvuruları daha önce olduğu gibi transkriptlerine göre bireysel

olarak incelenerek karar verilecek.

İlk 1000'de yar almayan üniversitelerin tıp, diş hekimliği,

eczacılık ve hukuk programlarını bitirenlerin YKS'ye girme ve başarı

şartını yerine getirme zorunluluğu devam edecek.

İlk 1000'de yer almayan bir üniversitenin tıp, diş hekimliği,

eczacılık ve hukuk programlardan mezun olanlar YKS'ye girecek,

ilgili programın YKS'deki başarı sıralaması şartını sağlamışlarsa

denklik müracaatları kabul edilecek ve transkriptleri dikkate

alınarak bireysel olarak inceleme yapılacak.

Diğer bölümler için ise YKS'ye girme zorunluluğu olmayacak.

Yönetmelik değişikliği, başarı sıralaması şartı aranmayan

programlarla ilgili kısıtlayıcı bir düzenleme getirmeyecek.

Bu alanlarda yapılacak denklik başvurularında önceden olduğu

gibi ilgili yönetmelik ile usul ve esaslarda ortaya konulmuş olan

standart prosedür izlenecek ve müracaatlar bireysel olarak incelenerek

karar verilecek

Bu öğretim yılında daha fazla öğrenci

2023/2024 öğretim yılında Almanya'da yaklaşık 11,2 milyon

öğrenci genel eğitim ve meslek okullarının yanı sıra sağlık

okullarında da eğitim görüyor.

Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) bildirdiğine göre bu,

2022/2023 öğretim yılına göre %1,0 veya 107.000 daha fazla

öğrenci demek.

Bu, üst üste ikinci yılda öğrenci sayısının arttığı anlamına geliyor.

Mevcut öğretim yılındaki artışın temel nedeni yurt dışından gelen

göç:

İlgili yaş grubundaki (5-19 yaş) çocuk ve gençlerin sayısı, 2022

yılı sonunda 2021 yılı sonuna göre genel olarak %4 daha yüksekti.

Hatta bu yaş grubundaki yabancıların sayısı bu dönemde yüzde 27

arttı. Bu çocuk ve gençlerin bir kısmı 2022/2023 eğitim-öğretim

yılında zaten okul sistemine kabul edilmiş durumda.

Devletin eğitim harcamaları

2022 yılında kamu bütçeleri bir öğrencinin devlet okulunda

eğitim almasına ortalama 9.500 euro harcadı.

Federal İstatistik Ofisi'nin (Destatis) ön sonuçlara dayanarak

bildirdiğine göre, bu rakam 2021'e kıyasla nominal olarak (fiyatlara

göre ayarlanmamış) yaklaşık 300 euro veya %4 daha fazlaydı.

Toplam harcamaların dörtte üçü (7200 euro veya %77) personel

giderlerine gitti. Geriye kalan fonlar devam eden malzeme giderleri

(1300 euro veya %14) ve yatırımlar (900 euro veya %10) için

ayrıldı.

14 Ayna 98/2024


14 - 15_06-07.qxd 07.04.2024 22:39 Seite 2

EĞİTİM

98/2024 Ayna 15


16 - 17_06-07.qxd 07.04.2024 23:01 Seite 1

KADIN ve AİLE

Göç geçmişi olan kadınlara yönelik proje

Göçmen kökenli kadınlar için mesleki bir perspektif geliştirmek,

daha fazla entegrasyon ve bağımsızlık için önemli bir adımdır.

Kadınların birçoğu Almanya’da doğmuş, diğerleri çocukken veya

son zamanlarda yetişkin olarak Almanya’ya gelmişler. Bu durum,

kadınların bir kısmının çok iyi Almanca bilirken, diğer bir kısmının

ise çok az bilgiye sahip olması anlamına geliyor. Kişisel yaşam

koşulları da çeşitli. Kadınlar farklı sosyal, ailevi koşullarda

yaşıyorlar, farklı eğitim düzeylerine sahipler. Bazıları Almanya’da

tanınmayan kısmi meslek eğitimleri almış, bazıları henüz hiçbir

mesleki deneyime sahip değiller.

Yaklaşık bir yıldır devam eden DigiTurn adlı proje kapsamında,

Kassel'deki dört kurum, göç deneyimine sahip kadınlara destek

olmak, mesleki bir perspektif geliştirmek ve daha fazla entegrasyon

ve bağımsızlık için önemli bir adım atmalarını sağlamak için çeşitli

yeteneklerini mükemmel bir şekilde birleştirdi ve kullandı.

DigiTURN projesinde, kadınların dijital ve hızlı iş dünyamızdaki

mesleki perspektiflerini geliştirmelerine yardımcı olmak için, Frauencomputerschule,

Schlachthof, BENGl ve Outlaw Kassel birlikte

çalışmakta.

Katılımcılar için giriş koşulları:

- 2015 yılından sonra Almanya'ya göç eden kadınlar

- Düşük ila orta düzeyde Almanca dil bilgisi

- İş piyasası için yetersiz niteliklendirme

Bilgi ve kayıt:

Frauencomputerschule ItF e.V.

Tel.: 0561 35161

E-Mail: info@Frauencomputerschule-Kassel.de

BENGI e.V.

Tel.: 0561/50958

E-Mail: bengi-ks@t-online.de

Gençler ve ebeveynlerin akıllı telefon kullanım

Pew Araştırma Merkezi'nin yeni bir raporuna göre ABD'li gençlerin

neredeyse dörtte üçü, telefonları yanlarında olmadığında kendilerini

mutlu veya huzurlu hissettiklerini söylüyor. Yayınlanan Pew

anketi, telefonsuz kalmanın olumlu çağrışımlarına rağmen, çoğu

gencin telefon veya sosyal medya kullanımını sınırlamadığını da

ortaya koydu.

Geçtiğimiz sonbaharda, aralarında California ve New York'un da

bulunduğu onlarca eyalet, Instagram ve Facebook'un sahibi

Meta’ya, bilerek ve kasıtlı olarak çocukları bağımlı hale getiren özellikler

tasarlayarak gençlere zarar vermek ve gençlerin ruh sağlığı

sorununa katkıda bulunmak suçlamasıyla dava açmıştı.

Ocak’ta ise Meta, TikTok, X ve diğer sosyal medya şirketlerinin

CEO'ları, platformlarının gençlere verdiği zararlar konusunda Senato

Adalet Komisyonu’nda ifade vermişti.

Artan endişelere rağmen gençlerin çoğu, akıllı telefonların

yaratıcı olmayı ve hobi edinmeyi kolaylaştırdığını söylerken, ankete

katılanların yüzde 45'i akıllı telefonların okulda başarılı olmalarına

yardımcı olduğunu söyledi. Gençlerin çoğu, akıllı telefona sahip

olmanın akranlarına faydalarının, zararlarından daha ağır bastığını

söyledi. Pew'e göre, yüzde 95 oranla, ABD'deki gençlerin

neredeyse tamamı akıllı telefona erişebiliyor.

Gençlerin yüzde 69’u akıllı telefonların kendi yaşlarındaki kişilerin

hobi ve ilgi alanlarını takip etmesini az çok kolaylaştırdığını

söylerken, yüzde 65’i bu cihazların yaratıcı olmalarını sağladığını

söylüyor. Ankete katılanların yarıya yakını bu cihazların gençlerin

okulda başarılı olmasını kolaylaştırdığını söylüyor.

Anketin örneklemi, 1453 genç ve gençlerin birer ebeveyninden

oluşuyor ve ankette artı veya eksi yüzde 3,2 puanlık bir hata marjı

var. Ankete katılan ebeveynlerin yaklaşık yarısı gençlerin telefonda

geçirebileceği süreyi sınırladıklarını söylerken katılımcıların yüzde

48’i böyle bir sınırlamada bulunmuyor.

Yaklaşık on ebeveyn ve on gençten dördü, en azından ara sıra,

gençlerin telefonda ne kadar zaman harcadığı konusunda

birbirleriyle tartıştıklarını söylüyor. Ebeveynlerin ve gençlerin yüzde

10'u bu tartışmaların sıklıkla yaşandığını söylüyor. Telefon kullanımı

konusunda sıkça tartıştıklarını söyleyenler arasında en çok Latin

kökenli Amerikalılar yer alıyor.

13-14 yaş arası çocukların ebeveynlerinin yüzde 64’ü çocukları -

nın akıllı telefonlarına baktıklarını söylerken bu oran 15-17 yaş arası

çocukların ebeveynlerinde yüzde 41 olarak görülüyor.

Ankete katılan gençlerin yüzde 42’si akıllı telefonların sosyal

becerileri öğrenmeyi zorlaştırdığını, yüzde 30'u ise kolaylaştırdığını

söylüyor.

Ankete katılan ebeveynlerin yaklaşık yarısı telefonlarında çok

fazla zaman harcadıklarını söylüyor. Yüksek gelirli ebeveynlerin

çocuklarının telefonlarında çok fazla zaman geçirdiklerini söyleme

olasılığı, düşük gelir grubundakilere göre daha yüksek görülüyor.

Beyaz ebeveynlerin, Latin kökenli veya siyah ebeveynlere kıyasla

çocuklarının telefonlarında çok fazla zaman geçirdiklerini söyleme

olasılıkları daha yüksek

16 Ayna 98/2024


16 - 17_06-07.qxd 07.04.2024 23:01 Seite 2

Ebeveyn çocuğuyla arkadaş olabilir mi?

KADIN ve AİLE

"Çocuğum benim en iyi arkadaşım", "Anne-babamla arkadaş

gibiyiz." Bu sözler kulağa çok güzel geliyor öyle değil mi? Ancak

arkadaşlık çoğunlukla yaşıtlarımızın ya da bilişsel düzeyimizin

uyuştuğu insanlarla kurduğumuz bir ilişki modeli. Yaşam

yolculuğumuzda her bireyin rolü bizlerin diğer insanlarla olan

ilişkimizde sınırlarımızı ve görevlerimizi düzenler ve geliştirir.

Peki, çocuğun ebeveynleriyle sınırları kaldırarak arkadaşlık ilişki

kurabilmesi gerçekten olası mı? En basitinden bir çocuğa yetişkin

gibi davranmak ve "arkadaş" tanımlamasında bulunmak sağlıklı

mı?

Ailede her bireyin farklı rol ve görevleri olduğuna dikkat çeken

Sağlık Bilimleri Üniversitesi'nden Nöropsikolog Tuğçe Doğru, bu

görevler arasında çatışma olmaması adına; "Anne- babaların

evlatlarına karşı ebeveyn rolü ile eşlik etmelidir" diyor. Çocukla

ebeveyn arasındaki arkadaşlık ilişkisi sınır ihlallerine yol açabilir

uyarısında bulunuyor.

"Çocuğa ebeveyn olmanın önemini hissettiremeyen ailelerde

çocuk otoritesi görülmektedir. Yani her zaman çocuğun elinde

oyuncak olmuş anne-babalardır. Ebeveynler çocuklarının bakım

verenleri olmanın yanı sıra bazen bazı konularda arkadaş olarak da

ilişki kurabilmektedirler. Önemli olan çocuğumuzun yaşadığı olay

karşısında ne hissettiğini, nelerden hoşlandığını, zevklerini ve

yaşamak istediği yaşam tarzını daha samimi bir şekilde çözmemiz.

Bu noktada çocuk ebeveynlerinden katı otoriteden ziyade anlayışlı

ve sınırlara saygılı bir tutumla karşı karşıya kalacaktır."

Bir yetişkinle çocuğun arkadaş olması, çocuğa yetişkin gibi

davranma sonucunu da doğurabiliyor. Ancak henüz zihinsel

gelişimini tamamlamamış bir kişiye yetişkin gibi davranmak

çocuğun dünyasını olumsuz etkiliyor.

Anne ile alışverişe gitmek, anne çocuk etkileşimine destekleyici

bir durumdur. Ya da baba ile kahve içip sohbet etmek, konsere gitmek,

futbol oynamak vb. birçok farklı arkadaşlarla yapılabilecek

durumları aile ile de yapılabildiği için fakat ‘biz arkadaşız’ şeklinde

nitelendirilmeden ilişki sınırlarına dikkat ederek gerçekleştirilmesi

önemli bir ayrımdır.

Çocuğun sadece ebeveyni olmak çocuğu kendimizden

uzaklaştırır, sadece arkadaşı olmak da çocuğun aile kurallarına ve

bizim eğitimimize uymasını engeller. Gerektiğinde ve ihtiyacı

olduğunda çocuğa arkadaşça yaklaşabileceğimizi hissettirmemiz,

hep birlikte keyif alabileceğimiz vakitler geçirebileceğimizi hissettirmemiz

yeterlidir.

Alkol tüketiminin meme kanseriyle bağlantısı

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa'daki kadınların yaklaşık

yüzde 80'inin alkol tüketiminin meme kanseri riskini artırdığını

bilmediğine dikkat çekti.

DSÖ Avrupa Bölge Ofisinden yapılan açıklamada, "14 Avrupa

ülkesindeki kadınların sadece yüzde 21'i, alkol tüketimi ve meme

kanseri oluşumu arasındaki bağlantıdan haberdar" denildi.

DSÖ Avrupa, bu konudaki farkındalığın erkekler arasındaysa çok

daha düşük olduğunu belirtti. Açıklamada, "Araştırmaya katılan

erkeklerin sadece yüzde 10'u bu bağlantıdan haberdar" denildi.

DSÖ Avrupa araştırmasının kapsadığı 14 ülke Almanya, Avustur -

ya, Belçika, Estonya, Fransa, Hollanda, İrlanda, İspanya, İsveç,

Letonya, Litvanya, Norveç, Portekiz ve Slovenya'dan oluşuyor.

Toplam 53 ülkeden oluşan DSÖ Avrupa, Orta Asya ülkelerini de

içeriyor.

Avrupa'da 2022 yılında yaklaşık 600 bin meme kanseri vakası

tespit edildi. DSÖ, bu vakaların kaçının alkolle bağlantılı olduğuna

dair veri paylaşmadı. Ancak DSÖ'ye bağlı Uluslararası Kanser

Araştırmaları Ajansı'nın 2020'ye ilişkin olan ve söz konusu yıl içinde

kaydedilen 575 bin 917 yeni vakanın yaklaşık yüzde 7'sinin

alkole dayandırabileceğini ortaya koyan veriye yer verildi.

DSÖ Avrupa'nın açıklamasında, "Meme kanserinde alkolün önlenebilir

bir risk faktörü olarak rolü kritik" ifadesine yer verildi.

Avrupa'daki kadınlar arasında alkolün en fazla yol açtığı kanser

türünün meme kanseri olduğunu belirten DSÖ, "alkole

dayandırılabilecek tüm kanser vakalarının yüzde 66'sının" bu

kapsamda olduğunu bildirdi.

DSÖ, düşük düzeydeki alkol tüketiminin dahi meme kanseri

riskini artırabileceği uyarısında bulundu. "Avrupa'da alkole

dayandırılabilecek meme kanseri vakalarının yarısından fazlası, çok

içmekten değil" denilen DSÖ Avrupa açıklamasında, yeni vakaların

yaklaşık üçte birinin günde iki küçük kadeh şarap içilmesine

tekabül eden seviyelere işaret ettiği belirtildi.

Alkol tüketimi, birçok meme kanserinin oluşum ve ilerlemesinde

önemli rol oynayan östrojen hormonunun seviyelerini etkiliyor.

DSÖ verileri, meme kanserinin 2022 yılında dünya genelinde

kaydedilen 2,3 milyon yeni vaka ile en yaygın ikinci kanser türü

olduğunu ortaya koyuyor. En sık görülen kanser türü ise 2022'de

tespit edilen 2,5 milyon yeni vaka ile akciğer kanseri.

98/2024 Ayna 17


18 - 19_06-07.qxd 06.04.2024 13:41 Seite 1

KAPAK

Nefret suçları

Almanya’da nefret suçları ve cezaları

Nefret suçları Alman ceza hukukunda özel bir suç türü değildir ve

yasal bir tanımı bulunmaz. Ancak nefret suçunun Alman hukukunda

genel kabul gören çerçevesi şöyledir:

Bir kişiye veya gruba karşı etnik köken, din, dil gibi nedenlerle

duyulan önyargı/nefret güdüsüyle işlenen herhangi bir

suç/kabahat. NEFRET SUÇU; bazen önyargı suçları olarak da

adlandırılır.

Alman hukukunda nefret suçundan bahsedebilmek için 2 unsur

aranır:

• Alman ceza hukukunda yeri olan bir kabahatin/suçun işlenmiş

olması,

• İşlenen kabahatin/suçun nefret/önyargı güdüsüyle gerçekleşti -

ril miş olması.

Nefret suçunu oluşturan temel eylem; tehdit, hakaret,

malvarlığına zarar verme, yaralama, öldürme gibi Ceza Kanunu’nda

kabahat veya suç olarak düzenlenen eylemlerdir.

İkinci unsur ise önyargı/nefret güdüsü, “saiki”dir. Fail, ortak bir

özellik taşıyan sosyal bir grubun üyesi olduğunu düşündüğü kişiye

veya kişinin malvarlığına yönelik bu bilinçle kabahat/suç işler.

Ortak özellikler, örneğin kişinin ırkı, etnik kökeni, dili, dini, uyruğu

ve benzeri hususlardır.

Ancak uygulamada bir eylemin önyargı saikiyle işlenip

işlenmediğinin ve dolayısıyla nefret suçu olduğunun tespiti zor

olabilir.

Örneğin bir anaokulunun kundaklanması, ilk bakışta adli bir suç

olarak görülebilir. Ancak okulun Müslüman bir kuruluş tarafından

işletiliyor olması ve eğitim gören çocukların ekseriyetinin Müslüman

olması, anaokulu duvarına öncesi de Müslümanlara yönelik hakaret

edici söylemlerin yazılmış olması, bu okulun Müslüman kimliği

nedeniyle seçildiğini ve suçun önyargılardan beslenen bir nefret

suçu olduğu kanısını beraberinde getirir. Burada temel suç

kundaklama eylemidir, ancak önyargı/nefret saikiyle işlendiği için

nefret suçundan bahsedilir.

Nefret suçları toplumsal huzur, çoğulculuk ve birlikte yaşam

kültürü için büyük bir tehdit oluşturur. Nefret suçunu işleyen fail,

“istenmeyenler” olarak sınıflandırdığı sosyal grubun üyelerini eşit

haklara sahip olarak görmediği, insanlık onurlarını yok saydığı ve

hatta yok edilmeleri gerektiği mesajlarını verir.

Federal Alman Hükümeti tarafından nefret suçları, siyasi

motivasyonu olan ve failin mağduru; siyasi görüşü, uyruğu, etnik

kökeni, ırksal tanımı, ten rengi, dini, dünya görüşü, cinsel eğilimi,

engelliliği nedeniyle seçtiği suç türü olarak kabul edilir.

Nefret suçu kavramı, Alman polis istatistik değerlendirmelerine

2001 yılında dahil edilmiştir. Siyasi motivasyonlu suçlar bölümünde

alt kategori olarak polis kayıtlarında yer alır. Nefret suçunun alt

kategorilerinde ise, antisemitizm, Romenkarşıtlığı, yabancı

düşmanlığı, ırkçılık, 2017 yılından itibaren İslam karşıtlığı ve

benzeri alt sınıflar bulunmaktadır.

Bir mağdurun kendisine gerçekleştirilen saldırının hangi

motivasyonla işlendiğine dair tespitini polise detaylı şekilde

anlatması, özellikle yukarıda belirtilen alt kategorilere göre suçun

kayıt altına alınmasını sağlaması büyük önem taşımaktadır.

18 Ayna 98/2024


18 - 19_06-07.qxd 06.04.2024 13:41 Seite 2

KAPAK

Nefret vakaları ve nefret suçları ne tür

durumları kapsar?

Alman hukukunda, 1 yıldan daha az hapis cezası veya para

cezası ile cezalandırılması mümkün eylemlere “kabahat”, en az 1 yıl

hapis cezası ile cezalandırılan eylemlere ise “suç” denmektedir.

Ceza hukuku bakımından ilk aşamada, temel kabahatin/suçun

işlenip işlenmediği incelenir. Nefret suçları kavramının anlaşılır

olması için bazı temel kabahat/suç örnekleri şöyle verilebilir:

• Başkasının malvarlığına dâhil bulunan taşınır veya taşınmaz

malın herhangi bir şekilde yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi,

bozulması, kullanılamaz hale getirilmesi veya kirletilmesi mala

zarar verme suçunu oluşturur.

Ceza Kanunu, mala zarar vermenin özel hali olarak

ibadethanelere, eklentilerine, buradaki eşyalara, mezarlara karşı

yapılan tahribatı/kirletilmeye daha ağırlaştırılmış ceza verilmesini

öngörür. Örneğin, bir cami duvarına ırkçı söylemlerin yazılması

veya gamalı haç çizilmesi propaganda suçlarının yanı sıra,

malvarlığına karşı işlenen suçlar kategorisinde değerlendirilir.

• Türklere ait bir derneğe Molotof kokteyli ile saldırı girişimi ise,

Ceza Kanunu’nda kundaklama suçu olarak kabul edilir. Kundakçılık,

kasten ya da kötü niyetle yangın çıkarma olarak tanımlanır. Kişilerin

yaşadığı mekânlara veya ibadethanelere yönelik kundaklama ise

ağırlaştırılmış nitelikteki kundaklama suçu olarak kabul edilir.

Örneklerle ifade edilen suçların (hakaret, malvarlığına zarar

verme ve kundaklama) nefret suçu olarak kabul edilmesi için, failin

suçu önyargı/nefret sebebiyle işlediğinin tespiti gerekir.

Önyargı/nefret saikinin belirlenmesinde, failin söylemleri, varsa

örneğin aşırı sağ fraksiyonlara üyeliği ve mağdur kişinin/kuruluşun

kimliği gibi hususlar dikkate alınır.

Ancak bazı durumlarda (önceden failin aşırı sağ bir gruba üyeliği

yok ise, motivasyonuna dair açıklama yapmamış ise vb.) ve nefret

saiki suçun gerçekleştirilmesinde kendisini açıkça göstermemiş ise

(cami örneğinde olduğu gibi), bu saikin belirlenmesi zor olabilir.

Vaka bu anlamda nefret suçu olarak değerlendirilmez, ancak adli

suç olarak işlem görür ve fail bu kapsamda cezalandırılır.

Bu tür bir adli suç veya nefret suçuna maruz kalan mağdur, Ceza

Kanunu uyarınca failin cezalandırılmasını talep etmeli ve/veya

Medeni Kanun hükümlerine göre maddi veya manevi tazminat ya

da müdahalenin yasaklanması isteminde bulunmalıdır.

Suç mağduru kişi/kuruluşun hak aramak için varsa danışmanlık

merkezlerine ve/veya avukata danışması ve yardım alması önemlidir.

Burada sadece genel bilgiler verilecek olup her bir olayın kendi

detaylarıyla birlikte suç oluşturup oluşturmadığı, verilebilecek

cezalar gibi hususların özel olarak değerlendirilmesi gerekir.

Zira Ceza Kanunu’nun 46. Maddesine göre, failin motivasyo -

nunun, amacının, özellikle ırkçı, yabancı düşmanı, antisemitik veya

başkaca düşmanca sebeplerinin mahkemece dikkate alınması

gerekir.

Bu unsurlar fail tarafından işlenen suçun cezasının belirlenmesi

için önemli göstergelerdir.

Failin ırkçı, yabancı düşmanı, antisemitik veya insanlara karşı

diğer düşmanca duygular içerisinde suçu işlemiş olması, eyleme

nefret suçu niteliği kazandırır ve aynı zamanda cezayı ağırlaştıran

unsurlardan kabul edilir.

Bu bağlamda mahkemeler (suçun nefret saikiyle işlenip

işlenmediğini belirlemek amacıyla) işlenen suç ve mağdurun kimliği

arasında bir bağlantı olup olmadığını da araştırır. Ancak failin motivasyonunun

belirlenmesi uygulamada oldukça zor olabilir, zira fail

saiki çoğunlukla açıklamaktan kaçınır. Eğer yargılama esnasında

failin motivasyonu belirlenebilmiş ise (failin aşırı sağ bir gruba üye

olması bu bağlamda en yaygın belirleme yöntemidir), bu husus

mahkeme tarafından cezanın belirlenmesine temel teşkil eden

unsurlardan birisi olarak yer alır ve karar gerekçesinde de açıkça

zikredilir.

Cezanın Belirlenmesindeki Esaslar

Demokrasilerin ve çoğulcu toplumların amacı kendi egemenlik

sınırları içerisinde yaşayan tüm toplumsal grupların ayrımcılıktan,

dışlanmadan ve kötü muameleden korunmasıdır. Ancak nefret

suçlarının failleri, insanların eşitliğine inanmadıklarını ve mağdur

grupları toplumsal hayatta kabul etmediklerini nefret suçlarıyla

ortaya koyar. Failin motivasyonu nefret suçunun bir unsurudur ve

dolayısıyla nefret suçlarındaki cezanın belirlemesinde bu saik (diğer

unsurların yanında) esas alınır. Faili suç işlemeye iten nefret veya

önyargı saiki Alman hukukunda cezayı ağırlaştırıcı bir unsur olarak

kabul görür ve cezanın belirlenmesi için önemlidir. Böyle bir saik

tespit edilmiş ise mahkeme kararının gerekçesinde bu tespit

açıklanır.

Mahkemeler, Ceza Usul Kanununun 244. maddesinin ikinci fıkrası

gereği dosyayı incelerken, olayı ve olayın arka planını araştırmakla

yükümlüdür. Bu yükümlülük bir suçun nefret suçu olarak

belirlenmesi bakımından önemlidir.

98/2024 Ayna 19


20 - 21_06-07.qxd 06.04.2024 14:18 Seite 1

KAPAK

Bazı anahtar kavramlar

Nefret suçunun temel suç kategorilerini oluşturan en tipik kabahat/suç

türleri aşağıda yer almaktadır. Ancak burada açıklanmayan,

Alman Ceza Kanunu’ndaki diğer kabahatlar/suçlar da önyargı/ nefret saikinin

saptanması halinde, bunlar da nefret suçu olarak değerlendirilir.

Kasten Öldürme Suçunun Nitelikli Hali “En Aşağı Sebep -

lerle Öldürme”

Fail, bir sosyal gruba karşı önyargı/nefret sebebiyle kurbanını

seç miş ve öldürmüş ise (NSU cinayetlerinde veya diğer ırkçı cina -

yet lerde olduğu gibi) “en aşağı sebeplerle” öldürme eylemini ger -

çek leştirmiş olur ve bu eylem kasten öldürmenin nitelikli halidir.

Alman Yargıtayı’nın kararlarına göre öldürme suçunda nefret saikinin

tespiti halinde, öldürmenin ‘en aşağı sebeplerden’ işlendiği ka -

bul edilir ve bu durumda verilecek cezanın ağırlaştırılması gerekir.

Bu nitelikli kasten öldürmenin cezası ise müebbet hapis olarak

öngörülmektedir.

Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik

Irksal tanımlama, etnik köken, uyruk ve/veya din gibi farklılıklara

dayanarak bir gruba/veya mensubuna karşı halkın düşmanlığa tahrik

edilmesi veya kişinin insan onurunun bir gruba mensup olması

nedeniyle aşağılanması, küçük düşürülmesi suçtur. Burada, kamu

düzenini, toplum huzurunu/barışını korumak amaçlanır.

Örneğin Müslümanların ülkedeki temsilcilerinden birine yapılan

sözlü saldırı, halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu olarak değerlen -

dirilebilir. Ancak bunun için yapılan saldırının kamu düzenini bozacak

nitelikte olup olmadığına bakılır.

Propaganda Suçları

Alman Anayasasına aykırı örgütlerin propaganda materyallerinin

internet ortamında veya fiziki olarak dağıtımı yasaktır. Yasal düzenlemede

kastedilen “örgütler” Alman Anayasa Mahkemesi tarafın -

dan anayasaya aykırı olarak kabul edilen örgütler ve ayrıca 3. Reich

dönemindeki nasyonal-sosyalist örgütlerdir. Yasaklı örgütlerin

işaretlerinin kullanılmasına ceza öngörülmektedir. Örgüt işaretleri

olarak değerlendirme kapsamına alınanlar ise semboller, resimler,

özel üniformalar ve sloganlar/ söylemleridir.

Örneğin aşırı sağcı örgütler bakımından gamalı haç, SS, SA, veya

SA tarafından kullanılan kuru kafa gibi işaretler yasaklıdır.

Ayrıca aşırı sağcıların “Heil Hitler/Sieg Heil” selamı ve Adolf Hitler’in

resminin kullanılması da suç teşkil eder. Bu suça karşılık üç

yıla kadar hapis veya para cezası verilebilmektedir.

Malvarlığına Zarar Verme

Başkasının eşyasını kasten kısmen veya tamamen tahrip eden

veya yok eden kişi hapis veya para cezası ile cezalandırılır.

Örneğin, Türk restoranının camının ırkçı fail tarafından kırılması,

araba tekerleklerinin patlatılması da bu kapsamda bir suç teşkil

eder. Ancak bir eşyanın kısmen veya tamamen tahrip edilmesi için,

örneğin eşya sadece çok az derecede kirletilmiş ve bu kirin de

temizlenmesi çok kolay ise bu eylem tahrip olarak değerlen -

dirilmez. Ancak grafiti yazılarında olduğu gibi, örneğin bir derneğin

duvarlarına ırkçı/hakaret içeren bir söylem/slogan yazılması,

eşyaya zarar verme olarak değerlendirilir. Başkasının malına kasten

zarar vermeye teşebbüs de cezaya tabiidir.

Kamusal Değerlere Yönelik ve Topluma Zarar Verecek

Şekilde Mala Zarar Verme

Mala zarar verme suçunun; bir dini cemaatin kullanımına veya

dini vecibelerin yerine getirilmesi için özgülenen eşyalara veya

mezarlıklara, anıtlara yönelik işlenmesi halinde, bu suça üç yıla

kadar hapis veya para cezası verilebilmektedir. Bu suça teşebbüs

de yine cezalandırılır.

Kundaklama

Örneğin bina, işyeri, makina, araç, depodaki mallar vb. objeleri

yakmak suretiyle kısmen veya tamamen yok eden kişi bir yıldan on

yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak suçun basit nitelikte

olması halinde, kişi 6 aydan beş yıla kadar hapis cezası ile

cezalandırılır.

Ağır Nitelikte Kundaklama

Kundaklama suçunun; kişilerin yaşamı, dini vecibelerin yerine

getirilmesi, kişilerin ikameti veya süreli olarak bulunması için özgülenen

taşınmaza yönelik işlenmesi halinde, kişi en az bir yıl hapis

ile cezalandırılır.

Hakaret Suçu

Hakaret suçu mağdura sövmek, mağdura ilişkin rencide edici bir

fiilde bulunmak veya olgu isnat etmek suretiyle işlenebilir.

Hakaret suçu kasten işlenen bir suç olduğu için, failin işlediği fiilin

tahkir edici ve mağduru hedef alacak nitelikte olduğunu bilmesi

veya biliyor olması gerekir. Hakaret suçunda hapis veya para cezası

verilebilmektedir.

Gıyapta Kötüleme Suçu

Gıyapta kötüleme suçu, failin mağdura yönelik rencide edici ve

toplum içindeki itibarı ve saygınlığını zedeleyecek fiil veya olguları

üçüncü kişiler huzurunda ifade etmesidir. İsnat edilen olguların

gerçek olmaması suçun gerçekleştirilebilmesi için aranan bir şarttır.

Suçu işleyen fail hapis veya para cezası ile cezalandırılabilir.

İftira Suçu

Fail, mağdura yönelik rencide edici ve toplum içindeki itibarı ve

saygınlığını zedeleyecek fiil veya olguları, bu söyleminin doğru

olmadığını bilmesine rağmen üçüncü kişiler huzurunda ifade ederse,

iftira suçunu işlemiş olur. Bu suçun işlenmesi halinde, cezası

hapis veya para cezasıdır.

Dini İnanç ve Dünya Görüşlerine, Dini Cemaatlere ve

Dünya Görüşü Topluluklarına Hakaret

Kamusal barışı bozacak nitelikte kamuya açık bir şekilde bir dine,

dini cemaate veya dünya görüşüne (ve kuruluşlarına) hakaret eden

fail hapis veya para cezasıyla cezalandırılır. Ancak söylemin toplum

huzurunu bozacak nitelikte olup olmadığına bakılmaktadır.

Dini Vecibenin Yerine Getirilmesine Engel Olma

Dini bir töreni, ibadeti ve dini vecibelerin yerine getirilmesini ağır

bir şekilde bozan veya ibadethanede uygunsuz davranışta bulunan

fail hapis veya para cezası ile cezalandırılır.

Tehdit

Mağdurun kendisine veya yakınına karşı bir suç işleyeceğinden

bahisle tehdit eden fail hapis veya para cezası ile cezalandırılır.

İnternet Ortamındaki Nefret Söylemleri

Sosyal medya sağlayıcılarının çoğu, kullanıcıların bildirimi neticesinde

ya da kendi tespitleri doğrultusunda “nefret söylemi” olarak

değerlendirdikleri paylaşımları silmektedir. Ancak bazen paylaşım -

lar, sosyal medya sağlayıcıları tarafından nefret içerikli olarak

değerlendirilmez ve silinmez.

Giderek artan bir sorun haline gelen nefret söylemi gibi önemli

bir konuda bu süreçlerin sosyal medya sağlayıcıların inisiyatifine

bırakılmaması ve yasal boşluğun doldurulması amacıyla 2017

yılından itibaren yasal düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.

Almanya’da eyalet düzeyinde, Bavyera’da 2020 yılında Nefret

Söylemi Özel Müsteşarı görevine başlamış ve eyaletteki tüm savcı -

lık larda özel nefret söylemi birimleri oluşturulmuştur. Nitekim

20 Ayna 98/2024


20 - 21_06-07.qxd 06.04.2024 14:19 Seite 2

KAPAK

Bavyera’daki savcılıklar Ocak-Eylül 2020 tarihleri arasında bu minvalde,

faili tespit edilen 953 soruşturma ve faili tespit edilemeyen

165 soruşturma yürütülmüştür. Ancak bildirilmeyen vaka sayılarının

çok daha yüksek olduğu değerlendirilmektedir.

İnternette gerçekleştirilen nefret söylemleri yasal şartları

taşımaları halinde özellikle:

• Halkı kin ve düşmanlığa tahrik

• Hakaret

• İftira

• Gıyabında kötüleme

• Yasaklı propaganda suçları

• Şiddet sergileme

• Suçun gerçekleştirilmesine yönelik çağrı

• Dini öğretilerin aşağılanması

• Tehdit

ve benzeri suçları oluşturur.

Ancak bazı söylemler, her ne kadar rahatsız edici ve rencide edici

olsa dahi, ifade, basın veya sanat özgürlüğü kapsamında hukuka

uygun olarak kabul edilir. Suç olarak kabul edilen bazı nefret söylemlerine

dair örnek kararlar şöyledir:

• Sosyal medya hesabında Şansölye Angela Merkel’in taşlanması

gerektiğini yazan kullanıcıyı, mahkeme bu paylaşımla şiddete çağrı

suçunun gerçekleştirildiği gerekçesiyle 2.000 Euro para cezasına

çarptırmıştır.

• Sosyal medya blog’cusunun greve katılan sendika üyesi tren

makinistlerinin gaz odalarına kapatılması çağrısı, halkı kin ve

düşmanlığa tahrik suçu olarak kabul edilerek

Tecklenburg Mahkemesince 8 ay (ertelemeli)

hapis cezası ve 15.000 Euro para cezası na

hükmedilmiştir.

• Sosyal medya sayfasında dönemin ekonomi

bakanı için nasyonalsosyalist usulle

vurularak öldürülmesi gerektiğini ifade

eden ve birçok hakarette bulunan fail

hakkında Dresden Mahkemesi tehdit

ve hakaret suçları nedeniyle 1.200

Euro para cezasına hükmetmiştir.

Meşru Müdafaa

Meşru müdafaa, mağdurun

kendisinin veya bir kişinin üçüncü

kişinin şahsına veya

malvarlığına karşı yönelmiş

bir saldırıyı ya da hemen

başlamak üzere olan bir

saldırıyı bertaraf etmesidir.

Meşru müdafaa hakkı,

saldırıyı durdurmak veya

saldırının etkilerini

azaltmak için orantılı

güç kullanımına izin

verir.

Meşru müdafaa

hakkının hangi

sınırlar ve ko -

şullar dâhilinde

kullanabileceğini bilmek önemlidir. Bu bağlamda temel prensip bir

saldırı karşısında fiziksel karşılıktan kaçınmaktır. Ancak saldırı başka

bir şekilde bertaraf edilemeyecek ise, orantılı güç kullanılarak

saldırganın etkisiz hale getirilmesi hukuka uygundur.

Ancak meşru müdafaada orantılılık ilkesi çok önemlidir. Aksi takdirde,

saldırganın suç oluşturan eylemine rağmen, mağdur veya

olay mahallinde bulunan başka bir kişi tarafından savunma

amacıyla yapılan müdafaa (örneğin saldırganı yaralama) da suç

olarak kabul edilebilir. Bu nedenle meşru müdafaada gereklilik ve

ölçülülük ilkelerine uyulması önemlidir.

Kanıtların korunması ve bildirime ilişkin

dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

Herhangi bir suça maruz kalan mağdurun haklarını en etkin

şekilde takip edebilmesi için hem bazı yasal hususlara hem de bazı

teknik konulara dikkat etmesi gerekir.

Tanıkları Tespit Etme

Saldırı esnasında, yakınlarında bulunan kişilerden yardım istenmeli,

gerekmesi halinde polis veya ambulans çağırılmalı veya çevredekilerden

çağırmaları talep edilmelidir.

Saldırıdan sonra ayrıca olaya tanıklık eden kişi/kişilerin isim ve

iletişim bilgilerini istemek önemlidir. Bu sayede iletişim bilgileri

alınan tanıkların mahkeme sürecinde tanıklıklarına başvurulabilir.

Belgeleme

Mağdur mümkünse olayı belgelemelidir. Bunun için kimsenin tehlikede

olmadığından emin olunması halinde olay anı, polise verilmek

üzere kayda alınabilir veya saldırı esnasında örneğin darp söz

konusuysa veya malvarlığında maddi bir zarar oluştuysa, olay yerine

hiçbir müdahalede bulunulmadan bu husus belgelenmelidir.

Olay anı ve oluşan zararın belgelenmesi bir sonraki dava sürecinde

önemli bir ispat aracıdır. Darp edilen mağdur, zaman kaybetmeden

derhal doktora giderek darp izlerini detaylı bir şekilde rapor

altına aldırmalıdır. Sağlık sigortası bulunan mağdurun muayene ve

tedavi ücretleri öncelikli olarak sağlık sigortası tarafından karşılanır.

Darp izlerinin fotoğrafının çekilmesi, darbın etkisi ve ileride talep

edilen tazminat için önemlidir. Saldırı esnasında herhangi bir

eşyaya zarar verilmiş ise bu eşyaların fotoğraflanması ve eşyanın

saklanması mümkün ise muhafaza edilmesi gerekir.

Polisin olay yerini ilk haliyle, düzeltilip temizlenmeden görmesi

önemlidir. Mağdur zararını ne kadar detaylı ve eksiksiz belgelendirirse,

hak arama mücadelesinde o kadar avantajlı konumda olur.

Olay Hakkında Hafıza Tutanağı Tutulması

Mağdurun karşılaştığı olay hakkında bir hafıza tutanağı yazması

çok faydalı olacaktır. Olay gününü, tam saatini, olayın tam olarak

nerede yaşandığını, nasıl geliştiğini, saldırganın/saldırganların dış

görünüşlerini (takıları, dövmeler, arma vb. aksesuarlar), eylem ve

söylemlerini ve olayla ilgili hatırlanan tüm detayları yazmak bir sonraki

aşamalarda hukuki savunmayı kolaylaştırır.

Bazen önemsiz olarak algılanan bir detay, olayın hukuki

değerlendirmesi ve mahkeme nezdinde karara bağlanması için

önemlidir.

Ayna dergisinin ücretsiz olarak Size de

posta ile gönderilmesini istiyorsanız:

abone@ayna-online.com

facebook.com/AynaDergisi

98/2024 Ayna 21


22 - 23_06-07.qxd 06.04.2024 17:21 Seite 1

KAPAK

Nefret suçlarına ilişkin yasal süreçler

nelerdir?

Suçun Polise Bildirilmesi

Nefret suçlarının polise, savcılığa veya mahkemeye bildirilmesi ilk

önemli aşamadır. Genel uygulamaya göre, suçun polise bildirilmesi

esastır.

Ancak mağdur veya tanık olarak herhangi bir olay ile karşı

karşıya kalan kişi, bu durumu polise bildirmekten çekinebilir. Bazı

durumlarda suç ihbarında bulunabilecek olan kişi kendisinden veya

yakınlarından öç alınacağı, adli makamların olayla yeterince ilgilen -

me yeceği veya mahkemede tanıklık etmekten korktuğu için,

şikâyette bulunmaktan çekinebilmektedir. Ancak nefret suçuyla

karşı karşıya kalınması halinde, bu suça sessiz kalmamak,

saldırganın cezalandırılması ve olası zarar taleplerinin karşılanması

için önemlidir. Bunun yanı sıra nefret suçlarının adli makamlara

bildirilmesi ve bu olayların polis istatistiklerine geçmesi de devlet ve

toplum nezdinde duyarlılığın artmasını sağlar.

Nefret suçuyla karşı karşıya kalan kişinin bu konu hakkında

bölgesindeki danışmanlık merkezinden veya bir avukattan bilgi

alması faydalı olacaktır.

İkamet edilen bölgedeki polisten de gerekli bilgiler edinilebilir.

Polis sürecine ilişkin tüm bilgiler;

https://www.polizei-beratung.de/startseite-und-aktionen/

sayfasında bulunmaktadır.

Suç duyurusu

Suç oluşturduğu düşünülen herhangi bir olaya ilişkin olayı gören,

duyan veya bilen herkes tarafından polise/savcılıklara/mahkemele -

re sözlü veya yazılı olarak suç duyurusunda bulunulabilir. Suç du -

yurusu, gecikmeksizin, olaya en yakın tarihte ve en yakın karakola

gidilerek sözlü veya yazılı olarak yapılır. Polis yapılan bildirimi

mutlaka tutanağa geçirmek zorundadır.

Suç duyurusu ayrıca her eyalette internet üzerinden

https://online-strafanzeige.de/

sayfası aracılığıyla yapılabilir.

Suç duyurusunda bulunan kişinin kimlik bilgileri, adresi, mesleği

sorulur. Bazı durumlarda suç duyurusunda bulunan kişiler avukat

tarafından temsil edilmeleri halinde, avukatlık bürosunun adresini

de adres beyanında verebilirler.

Suç ihbarı geri alınamaz ve suç ihbarıyla birlikte emniyet güçleri

olayı araştırmakla yükümlü hale gelir. Bu nedenle suç ihbarının

yapılmasından önce, imkan dahilindeyse bir avukata danışmak

yararlı olacaktır.

Şikâyet

Bazı suçların soruşturulması ve kovuşturulması için Alman ceza

hukuku, mağdurun (veya vekilinin) açıkça talebini, yani şikâyetini

arar. Polis memurları bu konu hakkında mağduru bilgilendirir. Ceza

hukukunda mutlak şikayete bağlı suçlar ile kamu düzeni için gerek li

görülmesi halinde re’sen, yani savcılığın istemi nedeniyle de

soruşturulabilen suç türleri bulunmaktadır.

Mutlak şikayete bağlı suçlar; örneğin konut dokunulmazlığının

ihlali veya hakaret suçlarıdır. Re’sen (savcının istemiyle) de

soruşturulması mümkün suçlar ise örneğin kasten veya taksirle

yaralama veya mala zarar verme suçlarıdır.

Şikâyet için ilgili yasa maddelerinde hak düşürücü süreler (genellikle

3 ay) öngörülür. Bu süreler mağdurun fiili ve faili öğrendiği

tarihten itibaren başlar ve hak düşürücü nitelikte olduğundan dikkat

edilmesi önemlidir. Herhangi bir hak kaybına uğramamak adına

şikâyetin yasal süre içinde yapılması önemlidir.

Poliste Mağdur veya Tanık Olarak İfade Verme

Polis, mağduru veya tanıkları olayı anlatmak üzere emniyete

çağırabilir. Bunun için özel bir çağrı tebliğ edilir. Polisin çağrısına

uymak gibi bir yasal yükümlülük yoktur. Ancak savcılığın tanıklık

için çağırması halinde, bu çağrıya uymak yasal bir zorunluluktur.

• İfadeye giden kişiye, polis tarafından ilk olarak tanık hakları ve

yükümlülükleri hakkında bilgi verilir. Polise suç ihbarında veya

şikâyette bulunmak için giden kişinin güvendiği birini/avukatı

ve/veya tercümanı da yanında getirmesi mümkündür. Ancak ifade

sırasında avukat ve tercüman dışındaki diğer kişilerin kalıp

kalamayacağı ifadeyi alan polis memurunun takdirindedir.

• İfade sürecini kolaylaştırmak için ifadenin önceden yazılı bir

metin olarak hazırlanması ve polise sunulması mümkündür. Ancak

yazılı bir ifade hazırlanmış olsa dahi, polis memurlarının olayı sorma

ve araştırma yetkileri devam eder. Tanık, kendisine sorulan soruları

ve cevapları not edebilir.

• Polis soruşturma sırasında suçun nefret suçu olduğunu tespit

ederse, soruşturmayı üstlenmesi için dosyayı, Devlet Koruma

Birimine iletir. Bunun yapılabilmesi için, olayı soruşturan polis

memurunun suçun adli bir suç olmadığının ve önyargı/nefret

saikiyle işlenmiş bir nefret suçu olduğunu anlaması ve bu durumun

mağdur tarafından da verdiği ifadede özellikle vurgulanması

gerekir.

• İfadenin sonunda, tutanak tanığa imza için sunulur. Tutanağı

imzalamadan önce tanığın söz konusu tutanağı okuma hakkı vardır.

Tutanaktaki hataların düzeltilmesi ve eksikliklerin giderilmesi talep

edilebilir.

• Bazı durumlarda polis tanıktan olayın aydınlatılması için delilleri

kendilerine bırakmalarını veya başkaca delil uygulamalarını (parmak

izi vb.) talep edebilir.

• Tutanak sonlandırıldığı zaman dosyaya kaldırılır ve bir örneği

talep edilse dahi tanığa verilmez. Ancak tanık avukat tarafından

temsil edilirse, avukat ifadenin bulunduğu tutanağı dosyayı görme

hakkı kapsamında elde edebilmektedir.

• Polis, olaya ilişkin bir kayıt numarası oluşturur. Soruşturmayı

takip edebilmek için mağdur/tanık tarafından bu numaranın talep

edilmesi önemlidir. Polis nezdinde yürütülen soruşturmayı takip

edebilmek için kayıt numarası ile bilgi talep edilebilir.

Savcılık Süreci

Savcılık makamı, Alman Ceza Kanunu’nun 160. maddesi gereği,

bir olayı arka planı (motivasyonu) ve tüm ayrıntılarıyla aydınlatmak

ve bu doğrultuda iddianame hazırlamakla yükümlüdür. Ancak

uygulamada, polis tarafından oluşturulan dosyalar savcılığın

soruşturmasının gideceği yön bakımından belirleyici niteliktedir.

22 Ayna 98/2024


22 - 23_06-07.qxd 06.04.2024 17:21 Seite 2

KAPAK

Örneğin, hakaret suçunda failin, mağdurun etnik kökeni

temelinde hakarette bulunması (ve bu hususun polis dosyasında

yer alması) halinde, savcılık suçu nefret saikiyle işlenmiş olarak

değerlendirmeye alır. Ancak polis dosyasında buna ilişkin herhangi

bir kayıt yoksa, savcılık makamı da suçu kuvvetle muhtemel nefret

suçu olarak değil, adli suç olarak değerlendirecektir.

Savcılığın Olayı Araştırma, İddianame Hazırlama ve

Takipsizlik Kararları

Savcılık tarafından yürütülen soruşturma sonucunda, suçun

işlendiği/ispat edilebilirliği/cezalandırılabileceği hususunda yeterli

kanaat oluşmuş ve bir kamu davası açılması gerekli görülmüş ise,

savcılık iddianameyi hazırlayarak yetkili mahkemeye sunar. Ceza

mahkemesince iddianamenin kabul edilmesiyle dava açılır. Bu

safhadan sonra yargılama ve duruşma aşamaları başlar.

Ancak, olayın gerçekleştiğine/ispat edilebileceğine/cezalandırıla -

bi le ceğine dair yeterli kanaat oluşmamış ise savcılık soruşturma

konusu olayı mahkemeye intikal ettirmeden, takipsizlik kararı ile

sonuçlandırır. Takipsizlik kararı ya hukuki nedenler (örneğin;

mağdurun şikayeti olmaması, failin olayı gerçekleştirmesinde haklı

nesnel sebepleri bulunması, failin olaydan sonra vefat etmesi) veya

olaya ilişkin nedenlerden (örneğin; delil olmaması, failin

bulunamaması) dolayı verilebilir. Bazı suçların yargıya intikal

ettirilmesi hususunda savcılığın takdir yetkisi vardır. Savcılığın

takipsizlik kararına karşı da kanun yolları mevcuttur. Böyle bir

durumla karşılaşan mağdur avukat aracılığıyla itiraz dilekçesi

sunabilir.

Ceza Yargılaması

Ceza yargılama sürecinin temel ilkeleri şöyledir.

Sözlülük ilkesi:

Duruşmada sözlü olarak ne söylenmiş ise sadece o söylenenlerin

karara temel kabul edilmesi ilkesidir. Bu sebeple tanıklar her ne

kadar polis veya savcılıkta ifade vermiş olsalar da ayrıca mahkeme

huzurunda da ifade vermeleri gerekir. Bu nedenle tanıklar ve

mağdur mahkeme huzurunda da olayı sözlü olarak anlatmalı ve

sorulara cevap vermelidir. Ancak, sanık olarak sorgulan kişinin

susma hakkı vardır.

Halka açıklık ilkesi:

Kural olarak yargılama/duruşma halka açık olarak yapılır.

Duruşmanın tamamının veya bir kısmının halka kapalı yapılması,

genel ahlakın veya kamu güvenliğinin gerekli kıldığı hallerde ve

bazı istisnai durumlarda mümkündür.

“Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi:

“Masumiyet karinesi” olarak da bilinen ilke uyarınca, ceza

muhakemesi sonucunda suçun sanık tarafından işlendiğine dair

herhangi bir şüphe kalması halinde, sanığın cezalandırılması

mümkün değildir. Suçlunun cezasız kalması, bir masumun mahkûm

edilmesine tercih edilir.

Yargılama Süreci

Duruşma:

Duruşmaya davanın tüm tarafları katılır. Bunlar: hâkim (hâkim

heyeti), savcı, sanık müdafii (avukat), müdahil suçtan zarar

görenler, tercüman, tanık, bilirkişi ve muhtemel dinleyicilerdir. Kural

olarak duruşmalar halka açık olarak icra edilir.

Ancak bazı istisnai durumlarda, duruşmalar halka kapalı olarak

yapılır. Duruşma başladıktan sonra, tanıklar mahkeme salonundan

çıkartılır. Karşı tarafın yakınları ile bir arada bulunmaktan çekinen

tanıklar, mahkemeye önceden tanık odasının olup olmadığını

sorabilir ve sıra kendilerine gelene kadar bu odada bekleyebilir.

98/2024 Ayna 23


24 - 25_06-07.qxd 06.04.2024 18:50 Seite 1

KAPAK

Mağdur ve Tanıkların Dinlenmesi:

Mağdur/tanık mahkeme tarafından duruşmaya çağrılması halinde,

duruşmaya katılmalıdır. Çağrı tebligatında detaylı bilgiler

(duruş ma gün, saati, mahkeme salonu) mevcuttur. Duruşma günü

hasta veya çok önemli bir engeli olan tanık/mağdur tanık, bu du -

rumu gerekli belgeleriyle birlikte mahkemeye en hızlı şekilde bildirmelidir.

Mahkeme talebi kabul ederse, tanık duruşmaya gelmeyebilir.

Aksi takdirde gelmeyen tanığa, idari para cezasının yanı sıra

örneğin duruşmaya gelen başka avukat veya tanıkların masrafları

da tevdi edilebilir.

• Tanık, sadece duruşma esnasında çağrıldığı zaman mahkeme

salonuna girebilir. Duruşmanın tamamının takip edilmesi, ancak

müdahil davacı (Nebenkläger) olunması halinde mümkündür.

• Tanık/mağdur tanık (Opferzeuge) olarak polis veya savcılıkta

ifade verilmiş olsa dahi, duruşmaya çağrılan tanık/mağdur tanık

mahkeme huzurunda yeniden ifade verir. Duruşmada, önceki

süreç lerde verilen ifadenin bölümlerinin veya tamamının okunması

mümkündür.

• Duruşmada tanık olarak ifade vermeden önce, hâkim

tarafından doğruları söyleme konusunda uyarıda bulunulur. Bu

uyarı her dava için usulen yapılır ve hâkimin tanığın ifadesine şüphe

ile yaklaştığı anlamına gelmez. İfade alınırken ilk olarak hâkim

kişisel bilgileri sorar.

• Tanık kendisine yöneltilen sorulara mutlaka doğru cevap vermek

zorundadır. Cevabı bilmiyor veya hatırlamıyor ise, tanığın bunu

açıkça belirtmesi gerekir. İfade sırasında yanlış bilgiler vermek bir

suç teşkil edeceğinden, ifade sürecinde dikkatli olmak gerekir.

Tanık bir olguyu hatırlamıyor ise, hatırlamadığını ifade etmekten

çekinmemelidir. Tanık, kendisi veya yakını için sorunlu olan soruları

cevaplamaktan kaçınabilir (Auskunftsverweigerungsrecht).

• Duruşmaya katılan savcı, müdafii ve varsa kendi avukatı da

tanığa sorular yöneltebilir. Müdafinin soruları bazen tanığı çelişkili

ifadeler vermeye yönlendirmek amacıyla yapılır. Bu durumda tanı -

ğın sakin kalması ve tereddüt halinde kaldığı durumlarda sorula -

rının cevaplanmasının gerekli olup olmadığını hakimden öğrenmesi

mümkündür.

Kamu Davasına Katılma - Müdahil Olma (Nebenklage):

Bazı ciddi suçlarda (örneğin, cinayet) mağdur (veya mağdur

ölmüş ise, eşi, çocukları veya ebeveynleri) müdahil sıfatıyla davaya

katılabilir (md. 395 StPO, md. 80 JGG).

Kamu davasına müdahil sıfatıyla katılan kişi bazı özel haklara

sahiptir (md. 397 StPO):

- Dosyayı inceleme hakkı (Akteneinsichtsrecht)

- Duruşmalara katılma hakkı (Anwesenheitsrecht)

- Duruşmada soru sorma hakkı (Fragerecht)

- Delil, tanık dinleme, bilirkişi vb. Talep etme hakkı

(Beweisantragsrecht)

- Avukat tarafından temsil edilebilme

(Vertretung durch Rechtsanwalt) veya

desteklenebilme (Beistand eines Rechtsanwalts)

- Müdahil kişi Almancayı yeterli düzeyde bilmiyor ise, önemli

evrakların tercümesini talep etme.

Ceza Hukukunda Şahsi Dava (Privatklageverfahren, md.

374 StPO):

Bazı ‘küçük’ suçlara ilişkin savcılık olayın yargılanmasında kamu

yararı olmadığı kanaatine varabilir ve dolayısıyla kamu davası

açılmaz. Bununla birlikte nefret suçlarının kovuşturulmasında

prensipte kamu yararı olduğu düşünülür. Ancak suç, nefret suçu

olarak değerlendirilmemiş ve basit olarak adlandırılan bir suç türü

olarak görülmüş ise mağdur olayın ceza mahkemesine (Amtsgericht

als Strafgericht) intikal ettirilmesi için şahsi dava açabilir.

Şahsi dava açılabilecek bazı suç türleri şunlardır:

- Konut dokunulmazlığının ihlali (Hausfriedensbruch)

- Hakaret (Beleidigung)

- Kasten veya taksirli basit yaralama (einfache vorsätzliche oder

fahrlässige Körperverletzung)

- Tehdit (Bedrohung)

- Malvarlığına zarar verme (Sachbeschädigung)

Şahsi dava açmadan önce uzlaşma prosedürünün işletilmiş

olması aranır. Uzlaşma prosedürü, kamu yararı olduğu değerlen -

dirilmeyen davalarda zararın giderilmesi hususunda mahkemeye

gidilmeksizin, mağdur ile fail arasında bir anlaşma sağlamayı amaç -

lar. Uzlaşma prosedürünü, yetkili kişi ve kuruluşlar (Schiedsstelle)

yürütür. Ancak uzlaşma prosedürü olumsuz sonuçlanır ise, şahsi

dava açılması mümkündür.

Şahsi dava dilekçesi bizzat veya avukat aracılığıyla mahkemeye

sunulur. Şahsi dava dilekçesinde iddianamede bulunması gereken

unsurların bulunması gerekir. Dava açılmasından sonraki prosedür,

kamu davası ile aynıdır. Şahsi dava açmak isteyen mağdurların avukattan

danışmanlık almaları veya avukat tarafındantemsil edilme -

leri faydalı olacaktır.

Maddi ve Manevi Tazminat (Schadensersatz Und

Schmerzensgeld):

Ceza davalarının birincil amacı hukuk düzenine karşı gelen failin

cezalandırılmasıdır. Ancak ceza yargılaması sürecinde tazminat

talep edilmesi mümkündür.

Nefret suçundan dolayı oluşan zararlar nedeniyle failin

sorumluluğu vardır ve dolayısıyla sebebiyet verdiği zararları tazmin

etmekle yükümlüdür.

Mağdur (veya ölüm vakıalarında mağdurun mirasçısı) ceza

yargılama sürecinde maddi ve manevi tazminat taleplerini ileri

sürebilir. Tazminat talebinin ceza mahkemesi nezdinde öne sürülmesinin

olumlu ve olumsuz yanlarının değerlendirilmesi için bir

avukata danışılması önemlidir. Talebi hak sahibi bizzat öne

sürebileceği gibi avukat aracılığıyla da yapmak mümkündür.

Maddi hasarlara örnekler şöyledir:

- Doktor ve psikolog tedavi giderleri ve tıbbi müdahale sebebiyle

yapılan masraflar, ücretli yardım almak durumunda olanlar için hizmet

gideri,

- Yoksun kalınan gelir, çalışma gücünün azalması veya sürekli

kaybına ilişkin gider,

- Manevi tazminat, örneğin; hastalık süresinin ağrılı veya uzun

24 Ayna 98/2024


24 - 25_06-07.qxd 06.04.2024 18:50 Seite 2

KAPAK

geçmesi, kalıcı hasar (örneğin yara izi, görme veya işitme kaybı

vb.)

- Saldırı esnasında eşyaların (örneğin, cep telefonu, gözlük vb.)

tamamen veya kısmen tahrip, kullanılamaz hale gelmiş, onarım

gerektirmiş veya değer kaybetmiş olması

- Şerefe karşı suçlarda ise aşağılamanın/hakaretin derecesi ve

etkisine göre manevi tazminat.

Ancak tazminat ilâmı elde edilmiş olsa dahi, bunun karşılanması

için failin ödeme gücünün bulunması gerekir. Bazı durumlarda ise,

talebin icra yoluyla (Zwangsvollstreckung) ileri sürülmesi gerekir.

Maddi/manevi tazminat haklarının öne sürülmesinde avukat

tarafından destek almak ve temsil edilmek fayda sağlayacaktır.

Mahkeme Kararları (Urteil):

Mahkeme, sanığın suçu işlemediği kanaatindeyse beraat kararı

verir. Ceza mahkemesi sanığın suçu işlediğine kanaat getirmişse ve

başkaca bir yasal olanak yoksa, para veya hapis cezasına hükmedebilir.

Ancak her hapis cezası sanığın cezaevine sevk edileceği

anlamına gelmez. İki yıla kadar olan hapis cezalarının tecili, yani

ertelenmesi (Bewährung) mümkündür. Tecil kararı ceza mahkemesi

tarafından verilir. Fail bu tecil dönemde yeni bir suç işlemezse,

hapis cezasını çekmeden cezası sonlandırılmış olur.

Mahkeme Kararına Karşı Kanun Yolları:

Mahkeme kararına karşı savcılık makamı ve sanık kanuni yollara

(temyiz) başvurabilir. Mağdur, müdahil olarak davaya katılmış ise,

aynı hakkı elde eder. Bu sebeple failin cezalandırılmasını talep eden

ve yargılama sürecinde aktif bir şekilde rol almak isteyen mağdu -

run (mağdur yakınının) müdahil olarak davaya katılması önemlidir.

Nefret suçlarına ilişkin diğer yasal düzenlemeler

nelerdir?

İnternet İcra Yasası

İnternet ortamındaki nefret söylemleriyle çok daha etkin mücadele

edebilmek amacıyla 2017 yılında yürürlüğe giren İnternet İcra

Yasası ile sosyal medya platformlarındaki nefret söylemlerinin hızlı

ve güvenilir bir şekilde silinmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.

Yasanın muhatapları, kazanç elde etme amacıyla kamuya açık bir

şekilde paylaşımlar yapılabilen sosyal medya platformlarına sahip

şirketlerdir.

Yasa, sosyal platform sağlayıcılarına hukuka aykırı içeriklere

ilişkin çeşitli yasal görevler belirler. Bunlar:

• Sosyal medya sağlayıcılar, kullanıcıların hukuka aykırı paylaşım -

ları şikayet edebilecekleri ve çok kolay bir şekilde bildirimde bulunabilecekleri

altyapıyı oluşturmak zorundadır. Büyük ölçekli sosyal

medya sağlayıcılarının internet sayfalarında bu suçları bildirme

butonları mevcuttur. Bu tür nefret suçlarıyla ve söylemleri ile

karşılaşan kişiler, bildirimi bu buton aracılığıyla yapabilirler. Bu

altyapıyı kurmayan sosyal medya sağlayıcıları para cezaları ile karşı

karşıya kalırlar.

• Paylaşımları inceleyen ve nefret söylemi tespit eden sosyal

medya sağlayıcıları, bu paylaşımları öngörülen süre içerisinde silmekle

yükümlüdür, aksi takdirde sosyal medya sağlayıcılarına idari

para cezası verilir.

• Nefret söyleminin doğrudan hedefi olan kişi de hem ceza hem

tazminat için mahkemeye başvurabilmektedir.

Ancak internet ortamında karşılaşılan en büyük sorun, nefret

suçu oluşturan paylaşım sahibinin gerçek kimliğinin belirlenememesidir.

Aşırı Sağ ve Nefret Suçlarıyla Mücadele Yasası

Nisan 2021’de yürürlüğe giren “Aşırı Sağ ve Nefret Suçlarıyla

Mücadele” torba yasasıyla internet ortamındaki nefret söylemleriyle

mücadeleyi daha ileriye taşımak için yeni yasal düzenlemeler

getirilmiştir. Buna göre;

• Bazı suç türlerinin (örneğin tehdit ve hakaret suçları) kamuya

açık şekilde (internette) yapılması halinde, cezası ağırlaştırılır.

• Ayrıca sosyal medya servis sağlayıcıları, getirilen yeni yükümlülükle,

nefret suçu oluşturan paylaşımları silmenin yanı sıra, cezai

soruşturma için Federal Kriminoloji Dairesine de bildireceklerdir.

Özellikle kamu düzeni ve demokrasinin korunması için bildirimde

bulunulması gereken bazı suç türleri şunlardır:

- Propaganda suçları

- Halkı kin ve düşmanlığa tahrik

- Şiddet eylemlerinin sergilenmesi

- Tehdit

• Ancak nefret söylemi niteliğindeki hakaret, iftira ve gıyabında

kötüleme suçlarında Federal Kriminoloji Dairesine (BKA) bildirim

yükümlülüğü bulunmaz. Ancak sosyal medya sağlayıcıları,

kullanıcılara kendi sayfalarında hakaret, iftira ve gıyabında kötüleme

durumlarında, suç duyurusu ve şikayette bulunulabilecek yetkili

merciiler hakkında bilgi vermelidirler.

98/2024 Ayna 25


26 - 27_06-07.qxd 06.04.2024 18:29 Seite 1

KAPAK

Bazı emsal kararlar

Alman hukukunda nefret suçları ayrı bir suç türü olmadığından,

yargı kararlarında bir olayın nefret suçu olup olmadığının

değerlendirmesi ancak karar gerekçesinde buna ilişkin bir açıklama

yapılmış ise tespit edilebilir. Bunun yanı sıra, nefret suçları genelde

birinci derece mahkemelerde sonuçlandığı için, istinaf ve temyize

taşınmadığı için, yüksek mahkemelerde bu tür emsal davalara daha

az rastlanır.

• NSU terör örgütü mensuplarınca 2000-2006 yılları arasında 8

Türk kökenli kişi, 1 Yunan vatandaşı ve 1 Alman polis memurunun

öldürüldüğü davada, cinayetler serisinin yabancı düşmanı ve ırkçı

nefret saikiyle işlenmiş öldürme suçu olduğuna hükmedilmiştir.

• Aşırı sağcı örgüt üyeleri tarafından işkenceye maruz kalan göçmenlerden

bir tanesinin acil bir ameliyat sonucu kurtarılabildiği,

diğer mağdurun olay sonrası %50 oranında engelli (konuşma ve

okuma yetkisini kaybederek) kaldığı Eggesin davasında Alman

Yargıtayı, suçun yabancı düşmanı saikle işlenmiş olduğu kararına

varmıştır.

• Aşırı sağcı failin 15 kişinin önünde bir mülteciyi öldürme

amacıyla ağır bir şekilde yaraladığı ve bu yaralanma neticesinde

mültecinin öldüğü davada Yargıtay, failin aşırı sağcı görüşe sahip

olması ve olay esnasındaki söylemleri nedeniyle suçu nefret

saikiyle işlediği, mağduru yabancı kökenli ve mülteci olması

dolayısıyla seçtiği için suçun nefret suçu olduğu kararına varmıştır.

• İnsan onurunu hedef alan hakaret suçuna dair bir örnekte ise;

failin bir sosyal gruba yönelik hakaret etmiş olması, OLG

Brandenburg Yüksek Mahkemesi tarafından nefret saikinin bir

göstergesi olarak cezayı ağırlaştırıcı unsur kabul edilmiştir. Olayda

beyaz tenli annenin melez çocuğu nedeniyle fail, anneye Alman ırkı

ve namusunun korunması yasalarını duyup duymadığını ve bunları

dikkate alması gerektiğini ifade ederek mağdura Alman ırkına leke

sürme suçunu işlediğini söyleyip mağdurun insanlık onurunu

rencide etmiştir. Bu olayda mahkeme tarafından nefret suçu

kavramı kullanılmadıysa da nefret unsuru ağırlaştırıcı olmuştur.

Resmi ve sivil toplum destek mekaniz ma -

ları nelerdir?

Hukuki Danışmanlık ve Dava Desteği

Nefret suçu mağduru, haklarını öğrenmek veya mahkeme sürecinde

temsil edilmek üzere avukata gitmeyi tercih edebilir.

Avukat, örneğin ifade esnasında mağdura eşlik eder, dosyaları

inceleyebilir ve dava sürecinde gerekli taleplerde bulunabilir.

Ancak bir avukattan hukuki danışmanlık almak ücrete tabidir ve

özellikle maddi durumu iyi olmayan mağdurlar için avukat ücreti

ağır bir masraf anlamına gelebilmektedir. Bununla birlikte bazı du -

rumlarda masraflar için adli yardıma başvurulabilmektedir. Bunun

için Adalet Bakanlığının ilgili sayfasından bilgi alınabilir:

https://www.justiz.nrw.de/Gerichte_Behoerden/ordentliche_geri

chte/Zivilgericht/Prozesskostenhilfe/index.php

Mağdurun ekonomik durumu avukattan danışmanlık almak için

uygun değil ise, sulh hukuk mahkemesi nezdinde hukuki danış -

manlık için dilekçe vermesi mümkündür. Bunun için mağdurun

özellikle ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin sorulduğu dilekçenin

doldurulması gerekir.

Hukuki danışmanlık dilekçesiyle ilgili bilgiler yetkili sulh hukuk

mahkemesinden edinilebilmektedir.

https://www.justiz.nrw.de/BS/formulare/beratungshilfe/AG_I_1

_02_2019.pdf

Dava desteği verilmesinin birçok detayı ve sonucu olabileceği

için, buna ilişkin bilgilerin yetkili mercilerden edinilmesi önemlidir.

Örneğin, mağdurun ekonomik durumu dilekçenin verilmesinden

sonraki kanuni süre içerisinde iyileşirse, devlet tarafından verilen

dava desteğinin iadesi gerekir. Zira devletin bu desteği bir hibe

değil, şartlı yardım niteliğindedir.

Mağdura Tazminat Yasası’na Göre Finansal Yardımlar

Bir saldırı neticesinde, sağlık sorunları yaşayan mağdur veya

mağdur ölmüş ise mirasçıları, Mağdura Tazminat Yasası uyarınca

finansal destek talep edebilmektedir. Bunun için mağdurun kasıtlı

şiddet eylemine maruz kalmış olması ve dilekçeyi;

https://www.bmas.de/SharedDocs/Downloads/DE/Rundschreiben-SE/ausfuellbares-antragsformular-oeg.pdf?__blob=publicationFile&v=1

adresindeki belgelerle birlikte yetkili kuruma iletmesi gerekir.

Talebi kabul edilen mağdurun, örneğin tedavi ve bakım

masrafları, özel tıbbi gereksinimleri (örneğin diş protezi, tekerlekli

sandalye) vb. Yardımlar karşılanmaktadır. Ancak bu finansal yardım

kapsamında acı parası (Schmerzensgeld) olarak adlandırılan manevi

tazminat ödenmez. Talebe dair detaylı bilgilere;

https://www.odabs.org/finanzielleentschaedigung/entschaedigung-nachdem-opferentschaedigungsgesetz.html

adresinden ulaşılabilir.

Federal Adalet Bakanlığı Tarafından Sağlanan Özel

Finansal Yardım

Aşırılık ve terör suçları mağdurları (Opfer extremistischer Übergriffe

und Opfer terroristischer Straftaten) Federal Adalet

Bakanlığı’na (Bundesamt für Justiz) finansal yardım için başvuruda

bulunabilmektedir.

Bu özel ve gönüllü yardım Federal Meclis bütçesinden bir defaya

mahsus ödenir. Yardıma ilişkin detaylara;

https://www.bundesjustizamt.de/DE/Themen/Buergerdienste/H

aerteleistungen/Haerteleistungen_node.html

adresinden erişilebilir.

Weisser Ring E.V. Sivil Toplum Kuruluşu Tarafından

Mağdura Sunulan Danışma Yardımı

Suç mağdurlarına yardım sunan birçok sivil toplum kuruluşu

vardır. Bunlar arasında Almanya genelinde birçok şehirde hizmet

veren ve mağdurlara etkin yardımlar sağlayan Weisser Ring

kuruluşu önemli bir yere sahiptir.

Bu kuruluşun çalışanları sır saklama yükümlüğü altındadır ve

verilen bilgileri bir başkasıyla paylaşamazlar.

Önemli bilgiler ve yerel şubelere;

https://weisser-ring.de/

adresinden ulaşılabilir.

Irkçı Saldırılarda Alman Avukatlar Derneği Tarafından

Sunulan Hizmetler

Alman Avukatlar Derneğine bağlı Irkçılıkla Mücadele Vakfı, ırkçı

veya siyasi motivasyonlu işlenmiş suç mağduru olup ekonomik

durumu yetersiz kişilerin hukuki danışmanlık ve temsil ücretlerini

karşılayabilmektedir.

Alman Avukatlar Derneğine destek için;

https://anwaltverein.de/de/stiftungcontra-rechtsextremismus

adresinden bilgi edinebilir.

Kaynak: http://www.nesam.ytb.gov.tr/

26 Ayna 98/2024


26 - 27_06-07.qxd 06.04.2024 18:29 Seite 2


28 - 29_06-07.qxd 07.04.2024 23:56 Seite 1

SAĞLIK

Modern kulak içi işitme cihazları

Almanya'da, İşitme Cihazı Endüstrisi Federal Birliği'nin tahminine

göre yaklaşık 10 milyon işitme engelli yaşıyor. Bunların yaklaşık 3,6

milyonu 2023 yılında bir işitme cihazı kullanıyor. Bu da insanların

büyük bir kısmının hala gereksinimlerini karşılayamadığı anlamına

geliyor. Gözlük kullananlar günümüzde alışılmış ve kabul edilmiş bir

görüntü oluştururken, işitme cihazlarının kullanımı hala

karşılaştırılabilir şekilde yaygınlaşmamıştır. Bunun nedenleri çeşitli

olabilir. Maliyet korkusu ve işitme kaybı hakkında bilgisizlik yanı

sıra, işitme cihazı kullanan insanların damgalanması da rol oyna -

yabilir. Hess Hören'den Tino Messer, bu konularla ilgili soruları

yanıtladı.

İşitme kaybı nasıl meydana gelir?

İşitme kaybının nedenleri çeşitlidir. Bu, hasarın yerine bağlıdır. En

yaygın neden iç kulak işitme kaybıdır. Bu, saç hücrelerimizin

giderek aşınması sonucunda oluşur. Gürültü, kalıtsal yatkınlık,

hastalıklar veya ilaçlar gibi faktörler ilerlemeyi hızlandırabilir. Genellikle,

etkilenen kişiler tarafından hemen fark edilmeyen bir yavaş

süreç olabilir.

İşitmeyi yeniden nasıl geliştirebiliriz?

Orta kulak hastalıkları günümüzde genellikle KBB doktoru

tarafından tedavi edilebilirken, hasar

görmüş iç kulak için işitme cihazı tedavisi

genellikle tek seçenektir.

Peki neden bu kadar çok etkilenen

kişi tedavi görmüyor?

Birincisi, çoğu insan maalesef hala işitme

cihazlarını bir kusur olarak algılar ve

kusurlarının görünür olmasını istemez. İkincisi,

birçok kişi, yavaşça ortaya çıkan işitme

kaybının farkında değildir. Çoğu zaman,

kişisel çevre bu kişiyi uyarır. Misal olarak

kişinin televizyonu fazla sesli dinlemesinden

veya sürekli birinin kendisini tekrarlamasını

istemesinden bu sıkıntı fark edilir.

Neden birçok kişi işitme cihazlarını düzenli olarak

kullanmıyor?

Muhtemelen birçok durumda, bilgi eksikliğinden kaynaklanmak -

tadır. Bir işitme cihazının, yeni işitsel izlenimlere alışmayı yeniden

başlatması için düzenli olarak kullanılması gerekir. İşitme cihazını

ara sıra takarsanız, her seferinde yabancı seslerin çeşitliliği ile karşı

karşıya kalırsınız. İşitme cihazı ayarına alışmak için zaman gereklidir.

Bu süreci kolaylaştırmak için birçok yöntem vardır, örneğin

işitme cihazı yükseltiminin kademeli olarak artırılması gibi. Ben

kişisel olarak Terzo işitme terapisini öneriyorum. İşitme cihazlarına

daha hızlı alışmanın yanı sıra, bu, özellikle gürültülü ortamlarda,

konuşmayı anlama yeteneğini artırabilir.

İşitme cihazlarının geç tedavisi hangi sonuçlara yol

açar?

Eğer bir kişi konuşmalara katılmakta zorlanıyorsa, işitme kaybı

zamanla sosyal izolasyona, depresyona ve bunun sonucunda

demans gelişimine neden olur. Ne kadar erken İşitme cihazlarına

başvurulursa, o kadar erken işitme yeteneği daha iyi bir şekilde

yeniden kazanılabilir.

IdO-cihazları nedir? Bu soruna nasıl karşı koyabilirler?

Kulağında içinde (In-dem-Ohr) olan işitme cihazları için bir

kısaltmadır. Bunlar en küçük ve en dikkat çekmeyen işitme

cihazlarıdır. Kulak kanalına yerleştirilirler ve bu nedenle işitme

sistemlerine yüksek kozmetik talebi olan insanlar için uygundur.

Küçük mini piller, bu cihazları bir haftaya kadar güçlendirir. Bunları

kendiniz değiştirebilirsiniz. Günümüzde, modern içinde olan

kulaklıklara çok benzeyen IdO cihazları da vardır. Bunlar biraz daha

büyüktür, ancak görünüşleri nedeniyle bir işitme cihazı olarak dikkat

çekmezler ve şarj edilebilir piller ve akıllı telefon bağlantısının

avantajını sunarlar.

IdO cihazları teknik olarak neler sunar?

IdO işitme cihazları her zaman daha akıllı hale gelmektedir. Bazı

modellerde, gürültüyü azaltma, rüzgar gürültüsü bastırma ve

konuşmayı yükseltme gibi klasik işlevlerin yanı sıra, yapay zeka

otomatik durum tespiti konusunda yardımcı olur. Bu cihazlar, işitme

cihazı ayarlarını otomatik olarak mevcut işitme durumuna göre

uyarlar.

Bu cihazlar kimler için uygundur?

İdO cihazları, temel seviyeden premium segmente kadar çeşitli

seçenekler sunar. Hafiften orta dereceye kadar işitme kaybı

yaşayanlar için cihazlar mevcuttur. Bu cihazlar artık çok küçük bo -

yutlarda üretilebilmektedir. Bu nedenle, İdO cihazları dar bir kulak

kanalında bile uygun olabilir. Bu, yerinde

bireysel olarak değerlendirilebilir.

Bu tür bir işitme cihazını denemek

isterseniz, süreç nasıldır?

Hess Hören'de bir randevu ayarlayın.

Orada, çeşitli ölçümlerle işitmenizi analiz

ederiz. Sonrasında, bir İdO işitme cihazının

uygun olup olmadığını kontrol edebiliriz.

Kulak için bir kalıp alınır. Bu, laboratuvar için

üretim temeli olarak hizmet eder. Cihaz, 3D

yazıcıda üretilir - böylece cihaz kulakta optimal

ve rahat bir şekilde oturur. Bağlayıcı

olmayan bir deneme mümkündür.

Cihazlar sonrasında ne sıklıkta bakıma ihtiyaç duyar?

Artık işitme cihazları daha az bakım gerektirmektedir. Ancak bu,

bireysel olarak değişebilir. Müşterilere yılda bir kez bakım randevusu

önerilmektedir. Ayrıca, işitme cihazı ayarlamasından sonra da

düzenli olarak işitmenin kontrol edilmesi önerilir. Değişiklikler

cihazın programlanmasında dikkate alınabilir.

Hastalık kasası neyi öder?

KBB doktoru, bir işitme kaybı mevcut olduğunda bir reçete verir.

İşitme cihazı için endikasyon karşılanıyorsa, sağlık sigortası

yaklaşık olarak her bir işitme cihazı için 700 Euro tutarında bir sabit

tutar öder. Bu fiyata tam ödemesi gerekmeyen cihazlar bulunmak -

tadır. Daha üst düzey işitme cihazları tercih edilirse, aradaki farkı

ödemek gerekebilir.

Okuyucularımıza verebileceğiniz başka ne gibi iyi

tavsiyeleriniz var?

Kendi işitme yetenekleriniz hakkında bir fikir edinmek için ara

sıra işitme testi yaptırın. Bu, herhangi bir şubemizde ücretsiz ve

bağlayıcı olmayan bir şekilde yapılabilir. Ayrıca, işitmeyle ilgili

sorumluluk sahibi olmak da önemlidir. Örneğin, iş veya özel nedenlerle

sık sık yüksek ses seviyelerine maruz kalanlar uygun işitme

koruması kullanmalıdır.

28 Ayna 98/2024


28 - 29_06-07.qxd 07.04.2024 23:56 Seite 2

SAĞLIK

İnsanların ruh sağlığı giderek bozuluyor

Almanların yaklaşık yüzde 31'i halihazırda ruhsal bir hastalıktan

muzdarip. Bu oran, Çin ve Tayland'da da hemen hemen aynı sevi -

yede. ABD'de ise yüzde 40'a varan bir kesim depresyon, anksiyete

bozukluğu ya da yeme bozukluğu gibi bir ruhsal hastalıklarla mücadele

ediyor. Türkiye, yüzde 38 ile listede ikinci sırada yer alıyor.

Bunlar, Alman sigorta şirketi AXA tarafından uluslararası kamuoyu

araştırma şirketi Ipsos'a yaptırılan "Ruh Sağlığı Raporu 2024"

adlı bir anketin bulguları.

Anket kapsamında Avrupa, Asya ve Kuzey Amerika'daki 16 ülkenin

her birinden bin kişiye ruh sağlığı durumları soruldu. 2023 ile

karşılaştırıldığında sonuçlar hayli düşündürücü: 2024'te çoğu ülkede

durum daha da kötüye gitti. Fransa, İrlanda ve Meksika'da psikiyatrik

hastalığı olan kişilerin oranı yüzde 6 ila 7 oranında arttı.

Hatta Türkiye'de bu artış yüzde 8'e ulaştı. Sadece Filipinler'de bir

önceki yıla göre azalma kaydedildi.

Ruh sağlığı, aynı zamanda nesiller arası bir sorun gibi görünüyor:

18 ila 34 yaş arasındaki gençlerin psikiyatrik sorunlardan muzdarip

olma olasılığı hayli yüksek. Bu durum özellikle İrlanda, Türkiye ve

ABD'de 18-24 yaş arası gençler için geçerli. Ancak ABD ve Türkiye

25-34 yaş grubundakilerin durumu daha da endişe verici.

Rapora göre, 18-24 yaş arası tüm katılımcıların yüzde 43'ü ruhsal

bir hastalığı olduğunu belirtiyor. En sık dile getirilen hastalıklar ise

katılımcıların yüzde 22'sinin muzdarip olduğu depresyon ve yine

yüzde 22'sini etkileyen fobiler veya travma sonrası stres bozukluğu

/posttravmatik stres bozukluğu (TSSB/PTSD) gibi anksiyete

bozuklukları.

Daha yaşlı anket katılımcılarında ruhsal hastalıklar daha az

yaygın: 65 ila 75 yaş arasındakilerin sadece yüzde 14'ü depresyon,

anksiyete bozuklukları ve benzer ruhsal rahatsızlıklardan muzdarip.

Ancak anket, sadece kuşak farkını değil aynı zamanda cinsiyet

farkını da ortaya koyuyor: Kadınlar, kendilerini erkeklerden daha sık

psikiyatrik rahatsızlıklardan muzdarip olarak tanımlıyor. Bu durum,

anketin yapıldığı 16 ülkenin tamamı için geçerli. Yine burada da

genç kadınlar, yaşlı kadınlara oranla ruh sağlıklarının daha kötü

olduğunu belirtiyor.

Peki, katılımcıların verdikleri bilgiler somut bir temele mi

dayanıyor yoksa sadece o anda kendilerini nasıl hissettiklerini mi

yansıtıyor? Örneğin Almanya'daki katılımcıların yüzde 57'sine bir

psikolog ya da psikiyatrist tarafından hastalık teşhisi konulmuş.

Yaklaşık yüzde 17'si da pratisyen hekimler tarafından teşhis

konulduğunu belirtiyor. İnternet üzerinden ya da başka kaynaklardan

araştırmak yapmak suretiyle kendilerinin ruhsal bir hastalığı

olduğunu düşünen Almanların oranı yüzde 16'da kalıyor. Diğer

ülkelerde kendi kendine teşhis koyanların oranı çok daha yüksek:

Örneğin Filipinler'de yüzde 60, Türkiye'de ise yüzde 36.

Anket, ruhsal bir hastalık durumunda profesyonel yardımın ne

kadar önemli olduğunu da açıkça ortaya koyuyor: Almanya'daki

katılımcıların yüzde 57 gibi büyük bir çoğunluğu, konunun

uzmanları tarafından yapılan tedaviler sayesinde hastalıklarından

başarıyla kurtulduklarını söylüyor.

Ancak Almanya'da yaklaşık her dört kişiden biri (yüzde 24) hiçbir

tedavi arayışına girmiyor. Bu konuda sadece Japonlar daha tutucu:

Yüzde 25'lik bir kesim, ruhsal sıkıntıları için profesyonel yardım

almaktan kaçınıyor. Alman Psikiyatri, Psikoterapi, Psikosomatik ve

Nöroloji Derneği (DGPPN) şu tespiti yapıyor: "Ruhsal hastalıklar,

Almanya'da sağlıklı yaşam yılı kaybının en önemli dört nedeninden

biri. Psikiyatrik rahatsızlığı olan kişilerin yaşam beklentisi de genel

nüfusa kıyasla 10 yıl azalıyor."

Mikrobiyotlar ve sağlık

İnsan vücudu muhteşem bir uyum içinde çalışan sistemlerden

oluşuyor. Bunların birinde yaşanan aksama diğerlerini de etkiliyor.

Sindirim sistemi bunlardan biri… Son yıllarda adını sıkça duymaya

başladığımız mikrobiyotalar, gastrointestinal sistem (GİS) olarak

adlandırılan ve vücudun sindirimini sağlayan bölümde kilit rol üstleniyor.

Bakteriler, virüsler ve bazı tek hücreli canlıların bir araya

gelmesiyle oluşan mikrobiyotalar, sağlıklı bir yaşam için vazgeçilmez.

Nitekim bilim insanlarının yaptığı çalışmalar da bunu

doğruluyor.

Gastrointestinal sistemde 100-160 trilyon arasında mikroorganizma

ortak bir şekilde yaşıyor. Bu tüm vücuttaki hücre sayısından 10

kat daha fazla... Yaklaşık 800-1000 farklı bakteri türü ve 7000’den

fazla farklı suş bağırsakta bir denge içinde yaşıyor.

Bağırsaktaki bu canlı dünyanın dengesinin bozulması ise pek çok

hastalığa davetiye çıkarıyor. Zararlı bakteriler hakim hale gelip,

yararlı bakterilerin sayısını geçer ise çeşitli hastalıklar ortaya

çıkıyor. Bağırsak mikrobiyotasındaki bozulmayla ilk akla gelen

hastalık dünyada ve Türkiye’de ülseratif kolit ve crohn hastalığı. Bu

konuda Çin’den sonra Türkiye 2 bin 840 hasta tecrübesi ile ikinci

sırada yer alıyor.

GİS’de özellikle çocukluk çağında ve ileri yaşta, antibiyotik

kullanımına bağlı olarak gelişen ishal, irritable bağırsak sendromu

(huzursuz bağırsak sendromu), kronik ishal, kronik kabızlık, kronik

yorgunluk sendromu ve intestinal yaygın mantar enfeksiyonları gibi

hastalıklar ortaya çıkıyor.

Sağlık için bu denli önemli olan mikrobiyotalar en fazla antibiyotikler,

yanlış diyet, çevresel faktörler ve stresle zarar görüyor.

Faydalı mikrobiyotaların oluşması ve devamlılık sağlaması için

glüten ve şekerden uzak durulmalı. Beyaz un, paketlenmiş/

işlenmiş rafine yağ ile früktoz içeren gıdalar da tüketilmemeli.

98/2024 Ayna 29


30 - 31_06-07.qxd 08.04.2024 00:26 Seite 1

KÜLTÜR ve SANAT

Kur'an-ı Kerim ana vatanına döndü

Türkiye'den yasa dışı yollarla çıkarılarak 2017'de İngiltere'de

satışa sunulan, Osmanlı hat ekolünün kurucusu meşhur hattat

Şeyh Hamdullah'ın oğlu Mustafa Dede'nin 16. yüzyılda sülüs hattıy -

la yazdığı Kur'an-ı Kerim ana vatanına kavuşturuldu.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, haberi sosyal medya

hesabından "Bin aydan daha hayırlı Kadir Gecesi öncesi güzel bir

haberimiz var" ifadesiyle duyurdu.

Türkiye'den yasa dışı yollarla çıkarılarak 2017 yılında İngiltere'de

satışa sunulan Kur'an-ı Kerim'in, Türkiye'ye yeniden kavuşturuldu -

ğunu ifade eden Ersoy, "Osmanlı hat ekolünün kurucusu olan

hattat Şeyh Hamdullah'ın oğlu Mustafa Dede'nin istinsah ettiği

mushafı Türk ve İslam Eserleri Müzemizde sergileyeceğiz." dedi.

Ersoy, şöyle devam etti: "16'ncı yüzyılın başında yazılmış bu

mushaf, yazılı bölümlerin hat sanatında 'vassale' olarak tanımla -

dığımız teknikte farklı bir kağıdın üzerine yapıştırılarak hazırlanması

ile dikkati çekiyor. Oldukça titiz bir takip sürecinin ardından iadesini

sağladığımız Kur'an-ı Kerim'in ülkemize ulaşmasında emeği olan

herkese ve tüm kurumlara gönülden teşekkür ediyorum. Bu

mushaf gibi nice kıymetli eserimizi görmek üzere herkesi Türk ve

İslam Eserleri Müzemize davet ediyorum."

Türkiye'deki kütüphanelerde kullanıcı sayısı arttı

Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürü Taner Beyoğlu, 60.

Türkiye Kütüphaneler Haftası dolayısıyla yaptığı açıklamada,

Bakanlığa bağlı faaliyet gösteren halk kütüphanesi sayısının 1298

olduğunu, 81 ilde ve ilçelerin neredeyse tamamında kütüphane

sayılarının her geçen gün arttığını belirtti.

Cumhuriyet'in 100. yılında 100 kütüphane hedefine ulaştıklarını

ve 106 yeni kütüphaneyi vatandaşların hizmetine sunduklarını

aktaran Beyoğlu, "Yılbaşından bu yana açtığımız kütüphanelerle

birlikte Bakanlığımıza bağlı halk kütüphanesi sayısı 1298 oldu. 106

yeni kütüphane ile kapalı kullanım alanımızı, bir yılda 400 bin

metrekareden, 510 bin metrekareye, oturma kapasitemizi 90

binden 130 bine çıkardık. 2022 yılı sonunda 26 milyon olan kullanıcı

sayımız, bir yılda 33 milyonu aştı" ifadelerini kullandı.

Kütüphanelerin kullanıcı sayılarının artmasında Rami Kütüphanesi’nin

de çok büyük etkisi olduğunu, sunduğu imkanlarla okuyucu -

la rın ilgisini çektiğini ifade eden Beyoğlu, "Rami Kütüphanesi geçen

sene 2,5 milyon kullanıcıyı ağırladı" dedi.

Beyoğlu, son dönemde yeni hizmete sundukları kütüphanelerde

teknoloji kullanımını en üst düzeye çıkarmaya, koleksiyon

yönetiminden kullanıcıların ödünç alıp vermelerine kadar bütün

sistemleri en üst seviyede kullanmaya çalıştıklarını vurguladı.

Beyoğlu, "Kütüphaneler sadece kitap ödünç alınıp verilen statik

yapılar değil, daha proaktif yapılar. Kütüphanelerimiz her yaş

grubundan kullanıcımızın bilgi kaynaklarına erişim, sosyal, kültürel

eğitsel ihtiyaçlarını karşılayan buna yönelik faaliyetler, atölyeler

düzenleyen yapılara dönüştü. Bu çerçevede açtığımız kütüphaneler

hem mekansal hem işlevsel olarak çok zengin yapılar, aralarında

ayrım yapmak çok zor. Son dönemde Malatya, Denizli, Kastamonu' -

da açtığımız ilk halk kütüphanelerimiz son dönemde açtığımız en

zengin kütüphaneler arasında yer alıyor" dedi.

Taner Beyoğlu, Rami Kütüphanesinden sonra Batman Şehit

Şenay Aybüke Yalçın Halk Kütüphanesinin geçen yıl 1,6 milyon

kullanıcıya hizmet verdiğini söyledi.

Kütüphanelerdeki koleksiyon yönetiminin ihtisas gerektirdiğini

belirten Beyoğlu, halk kütüphanelerindeki koleksiyonları merkezi

alımlarla yaptıklarını anlattı.

Beyoğlu, "Geçen sene 150 milyon lira kaynağı kitap alımlarına

ayırdık. Koleksiyonlarımızı geliştirmeye çalışıyoruz. Halk kütüpha -

ne le rimiz kendileri de kitap temin edebiliyorlar, onun için de bir

kaynak ayırıyoruz. Bağışlarla da koleksiyonlarımızı genişletmeye

çalışıyoruz" dedi.

Yeni açılan kütüphanelerin tamamında 0-3 yaş, 4-6 yaş ve 7-14

yaş gruplarına özel olarak işlevlendirilen bölümlerin olduğunu

belirten Taner Beyoğlu, müstakil bebek ve çocuk kütüphaneleri

açtıklarını ve sayısının 80'ini geçtiğini söyledi.

Sadece 0-3 yaş grubu bebeklere hizmet veren kütüphanelerin

sayısının ise 20'yi bulduğunu anlatan Beyoğlu, annelerin bu

kütüphanelerden son derece memnun olduklarını ifade etti.

30 Ayna 98/2024


30 - 31_06-07.qxd 08.04.2024 00:26 Seite 2


32 - 33_06-07.qxd 08.04.2024 00:44 Seite 1

KÜLTÜR ve SANAT

Atom bombasını anlatan film gösterime girdi

Oscar'da en iyi film ödülünü kazanan 'tartışmalı' "Oppenheimer",

Japonya'da gösterime girdi. Japonya'ya atılan ilk atom bombasının

hikayesini anlatan filmin, ülke halkı için hassas olduğu ve gösterimin

yapılmayabileceği konuşuluyordu.

'Oppenheimer'ın gösterildiği Tokyo'nun merkezindeki büyük bir

sinemadaki küçük bir posterde "100 milyon dolar bütçeyle çekilen

ve dünya çapında gişelerde yaklaşık 1 milyar dolar hasılat elde eden

filmin" şeklinde reklam yapıldı.

ABD'de gişe rekorları kıran film temmuz ayında "Barbie" ile aynı

anda piyasaya çıktı; ancak "Barbie" ağustos ayında Japonya'da

gösterime girerken, "Oppenheimer" aylarca sinemalarda yer almadı.

Filmin savaş zamanında nükleer saldırıya uğrayan tek ülke olan

Japonya'da gösterilemeyecek kadar tartışmalı olduğu yönünde

spekülasyonlar yapıldı.

ABD'nin, 2. Dünya Savaşı'nın sona ermesinden günler önce,

Ağustos 1945'te şehirlere atom bombası atması sonucu Hiroşima'da

yaklaşık 140.000, Nagazaki'de ise 74.000 kişi öldü.

Kentin uluslararası film festivalinin başkanı Kyoko Heya, AFP'ye

Christopher Nolan'ın filminin "çok Amerika merkezli" bulduğunu

söyledi. "Bu gerçekten Hiroşima'daki insanların izlemeye katlanabi -

le ceği bir film mi?" diye soran Heya, "Artık birçok insanın bu filmi

izlemesini istiyorum" dedi.

Japon medyada yer alan haberlerde filmin bombaların yol açtığı

zararı göstermediğini söyleyen eleştirmenler öne çıkmıştı.

Film, bombanın icadına nezaret eden ABD'li fizikçi J. Robert

Oppenheimer'ın hikayesini anlatıyor.

Oppenheimer filmi Oscar'da Christopher Nolan'a en iyi yönetmen

ve başrol oyuncusu Cillian Murphy'ye en iyi erkek oyuncu ödülleri de

dahil olmak üzere yedi ödül kazandırdı.

Bombadan kurtulan ve eski Hiroşima Belediye Başkanı 96

yaşındaki Takashi Hiraoka, bu ayın başlarında kentte yapılan özel bir

gösterimde "Atom silahlarının dehşeti çok daha fazla anlatılabilir ve

tasvir edilebilirdi" dedi.

Bugün 1,2 milyon nüfusu olan Hiroşima'da saldırıyı hatırlatan

kubbeli bir binanın kalıntıları ve bir müze bulunuyor.

Dünyanın en mutlu ülkesi Finlandiya

Finlandiya bir kez daha Dünya Mutluluk Raporu’nda en mutlu

ülkeler sıralamasında birinci oldu. Finlandiya’yı listede Danimarka ve

İzlanda takip ediyor.

Raporda sosyal destek, gelir, sağlık, özgürlükler, refah ve

yolsuzluğun olmaması gibi kriterler değerlendiriliyor.

Peki 7. kez listenin ilk sırasına oturan İskandinav ülkesi

Finlandiya’nın sırrı ne?

Oxford Üniversitesi Refah Araştırma Merkezi Başkanı ve Dünya

Mutluluk Raporu Editörü Profesör Jan-Emmanuel De Neve,

insanların refahına katkıda bulunan faktörlerin arasında kişi başına

düşen GSYİH, servet dağılımı, psikolojik istikrar sağlayan bir refah

devleti ve sağlıklı bir yaşam beklentisini sıraladı.

De Neve’ye göre zenginliğin eşit şekilde dağılması ve toplumun

dokusu yani insanların birbirlerine ve kurumlara güvenmesi

İskandinav ülkelerinin listenin ilk sıralarında yer almalarının önde

gelen nedenleri.

Rapora göre, Norveç, İsveç, Almanya, Fransa, İngiltere ve

İspanya yaşlıların gençlerden daha mutlu olduğu ülkeler. Portekiz ve

Yunanistan’da ise tam tersi bir tablo ortaya çıkıyor.

15-24 yaş arası gençlerin mutlu olma oranı Kuzey Amerika'da

keskin bir düşüş gösterirken, Orta ve Doğu Avrupa en büyük

artışların yaşandığı bölgeler oldu.

Raporda, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da mutluluğun azaldığı, orta

yaş gruplarında yaşlı ve gençlere kıyasla daha büyük düşüşler

yaşandığı belirtildi.

Savaşın gölgesindeki Afganistan ve ekonomik krizin etkisindeki

Lübnan araştırmanın en mutsuz iki ülkesi olmaya devam ediyor.

Avrupa'nın en büyük toplu mezarı

Yeni bir huzurevinin inşaatı öncesinde Almanya'nın Nürnberg

kentinde kazı yapan arkeologlar, Avrupa'da şimdiye kadar ortaya

çıkarılan en büyük toplu mezarı keşfetmiş olabilir.

Kazılar devam ediyor ancak şu ana kadar 500'den fazla kişinin

asırlık kalıntıları ortaya çıkarıldı.

Ekip, burada bin 500 kadar kişinin defnedilmiş olabileceğine

inanıyor.

Kesin tarihleme de henüz yapılmadı, ancak geçici tahminler, sekiz

veba çukurunun 17. yüzyılın ilk yarısında kazıldığını gösteriyor.

Spiegel'in raporuna göre, kemiklerden bazıları yeşil renkte görünüyor

çünkü bu alan bir süre yakındaki bir bakır fabrikasının

atıklarını bertaraf etmek için kullanılmış.

Nürnberg Miras Koruma Departmanı Arkeolog Melanie Langbein

ve Baş Antropolog Florian Melzer, "Gelecekteki inşaat alanlarında

bulunan tüm insan kalıntılarını güvence altına alıp arşivleyeceğiz. Şu

anda çalışma baharda tamamlandığında buranın Avrupa'da kazılan

veba kurbanları için en büyük acil durum mezarlığı olacağını

varsayıyoruz" dedi.

Hıyarcıklı veba, başta 14. yüzyıldaki Kara Ölüm ve 6. yüzyılda

başlayan Justinianus vebası olmak üzere, tarihin en yıkıcı

pandemileriyle ilişkilendiriliyor.

Ancak oldukça bulaşıcı olan pire kaynaklı enfeksiyon, çağlar

boyunca daha küçük salgınlar halinde sık sık yeniden ortaya çıktı.

Avrupa'daki Kara Ölüm'ün ardından yaklaşık 400 yıl boyunca yerel

salgınlar tekrarlandı ve şehirleri kasıp kavurdu.

32 Ayna 98/2024


32 - 33_06-07.qxd 08.04.2024 00:44 Seite 2

OTOMOBİL

Çin Tesla'ya rakip oluyor

Çinli akıllı telefon üreticisi Xiaomi, ilk elektrikli aracını (EV)

piyasaya sürecek ve sipariş almaya başlayacak.

CEO Lei Jun bu Mart ayı sonunda Speed Ultra 7'nin (SU7)

500.000 yuan (2 milyon 235 bin TL) altında fiyatlandırılacağını

söyledi. Bu hamle, teknoloji devinin Tesla ve BYD gibi rakipleriyle

mücadele etmesini sağlayacak.

Xiaomi'nin elektrikli otomobil pazarına girişi, satış büyümesinin

küresel olarak yavaşlaması ve fiyat savaşını tetiklemesiyle

gerçekleşti. Firma, SU7'nin telefonları, dizüstü bilgisayarları ve

diğer cihazlarıyla paylaşılan işletim sisteminin mevcut müşterilerin

ilgisini çekeceğini umuyor.

Araştırma firması Counterpoint'e göre Xiaomi, yaklaşık yüzde

12'lik pazar payıyla dünya çapında üçüncü en büyük akıllı telefon

satıcısı konumunda. Xiaomi'nin geçen yıldan bu yana tanıtımını

yaptığı SU7, Porsche'nin Taycan ve Panamera spor otomobil

modelleriyle karşılaş tırılı yor. Xiaomi, önümüzdeki 10 yıl içinde araç

işine 10 milyar dolar yatırım yapacağını söyledi.

Elektrikli otomobillerdeki yangın

Elektrikli araçlar batarya üzerinden gelen elektrikle beraber

yüksek torkta daha hızlanabilme kabiliyetine sahip. Elektrikli

araçların çok fazla avantajları var ama en büyük dezavantaj -

larından bir tanesi de batarya yangınları. Elektrikli araçlarda

kullanılan mikro iyon bataryalar var. Daha kullanışlı, enerjiyi daha

çok depolayabilen uzun menzilli bataryalar olması nedeniyle

kullanılıyor. Bu uzun menzilli ve kullanışlı olan bataryalar içerisinde

lityum iyonda sıvı gaz var. Aracı hafifletmek için bataryaların

etrafındaki koruma çok ince hale getiriliyor. Herhangi bir kaza

anında bu darbe aldığı zaman o gaz açığa çıkıp yangına sebep

oluyor.

Elektrikli araçların gelişimi açısından çok fazla çalışma var ama

batarya söndürme üzerine, bataryaların yangınlarını engelleme

üzerine çalışmalar yapılması gerekmekte. Bataryaları söndürmek

için kuru kimyevi köpükler ve kuru tozlar kullanılması gerekiyor.

Normal yangın gibi üzerine suyla müdahale ederseniz yangını daha

da hızlandırırsınız. O yüzden mümkünse eğer önce aracın merkezi

elektriğini devre dışı bırakıp ondan sonra kuru kimyevi köpükle ve

kuru tozla oksijenle bağlantısını kesmeniz gerekiyor. Daha sonra su

bataryayı soğutmak için kullanılabilir. İlk etapta yangına hemen

suyla müdahale ettiğiniz zaman o gazdan çıkan alev suyla birleştiği

an yangını daha da büyütmüş hale getiriyor.

Kışın sıfırın altında 15, yazın ise 40 derecenin üzerinde

bataryaların şarjdayken ya da durduk yere sıkıntılar çıkartabiliyor.

Bu durumları yaşamamak için gerekli tedbirlerin alınması önemli.

Türkiye’de otomotiv satışları rekor kırdı

Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneğinin (ODMD) mart ayı

verilerine göre, geçen ay ülke genelinde 109 bin 828 adet otomobil

ve hafif ticari araç satışı gerçekleşti.

Geçen ay otomobil satışları 2023'ün aynı dönemine göre yüzde

9,9 artarak 87 bin 71 adede ulaşırken, hafif ticari araç pazarı ise

yüzde 7,9 azalışla 22 bin 757'ye geriledi. Otomobil ve hafif ticari

araç pazarı, 10 yıllık mart ayı ortalama satışlarına göre ise yüzde

50,9 artış gösterdi.

Otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, ocak-mart

döneminde yıllık bazda yüzde 25,2 artarak 295 bin 519 adet olarak

gerçekleşti.

İlk çeyrekte otomobil satışları yüzde 33,05 artarak 233 bin 389

adede, hafif ticari araç pazarı ise yüzde 2,6 yükselişle 62 bin 130

adede ulaştı. oldu.

Yılın ilk 3 ayında segmentlere göre incelendiğinde pazarın yüzde

88,6'sını vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentlerindeki

araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 133 bin 712 adetle yüzde

57,3, B segmentliler ise 71 bin 917 adetle yüzde 30,8 pay aldı.

Gövde tiplerine göre değerlendirildiğinde ise en çok tercih edilen

gövde tipi yüzde 51,7 pay ve 120 bin 699 adetle SUV otomobiller

oldu. Onu yüzde 28,5 pay ve 66 bin 451 ile sedan, yüzde 18,1 pay

ve 42 bin 145 adet satışla H/B otomobiller takip etti.

Ocak-mart döneminde satılan otomobillerin yüzde 67'si benzinli,

yüzde 14,2'si hibrit, yüzde 10,8'i dizel, yüzde 7,1'i elektrikli, yüzde

0,9'u ise otogazlı araçlardan oluştu.

Otomobil satışlarının yüzde 78'inin 1600cc altındaki araçlardan

oluştuğu görüldü. Otomatik şanzımanlı otomobiller satışlardan

yüzde 89,3, manuel şanzımanlılar ise yüzde 10,7 pay aldı.

Ocak- mart döneminde hafif ticari araç pazarı gövde tipine göre

değerlendirildiğinde van gövde tipi araçlar yüzde 71,9 payla ilk

sırada yer alırken, kamyonet gövde tipi yüzde 13,8 payla ikinci

sırada yer aldı.

98/2024 Ayna 33


34 - 35_06-07.qxd 08.04.2024 01:18 Seite 1

ÇOCUK KÖŞESİ

Tukan Kuşu

Tukan kuşları görüntüleri ve şirin yapıları ile

ilginç hayvan türlerinden birisi olmaktadır. Bu

nedenle tukan kuşları pek çok hayvan sever

tarafından sıklıkla araştırılmaktadır. Peki tukan

kuşu nedir, özellikleri nelerdir? Ne yer ve nerede

yaşar? Sizlere tukan kuşları ve özellikleri hakkında

merak edilenleri yazımızda derledik.

Tukan kuşu Ramphastidae familyasından gelmek -

tedir. Neotropik bölgesinde yaşayan kuşlara ortak

verilen isim tukan kuşu olmaktadır. Aynı zamanda

tukan kuşları Capitonidae familyası ile akraba

olduğu bilinmektedir. Rengarenk ve kocaman

gagaları ile birlikte parlak tüylere sahip olan tukan

kuşları özel hayvanlar içerisinde yer almaktadır.

Tukan kuşları farklı özellikleri ile ön plana çıkan

özel kuşlardır. Tukan kuşlarının sahip olduğu

özellikler şunlardır:

- Gagaları kendi boyutlarına göre daha uzun ve

renklidir.

- Çok kısa mesafeye hızlı bir şekilde ulaşabilen

tukan kuşları ormanda yaşar.

- Kanat açıklıkları kanat ucu ile kuyruk ucuna

kadar uzanmaktadır.

- Bu kuşların bacakları oldukça kısadır ve çok

güçlüdür.

Tukan kuşları genellikle omnivor şeklinde

beslenmektedir. Ağırlıklı olarak meyve yiyen

hayvan çeşitleri arasında yer almaktadır. Aynı

zamanda birçok değişik beslenme şekillerine de

sahiplerdir. Çilek, tohum, yumurta ve böcekler ile

de beslenirler.

Tukan kuşları neotropik bölgelerde yaşamaktadır.

Buna göre tukan kuşları Meksika'nın güneyinden

başlayarak Orta Amerika boyunca yaşam alanları

bulunmaktadır. Aynı zamanda Amerika'dan Arjan -

tin bölgesine kadar uzanan yaşam alanları

bulunmaktadır. Bu kuşlar tropikal meyveler ile

beslenir ve buna bağlı olarak tropikal bölgelerde

yaşamlarını sürdürmektedir. Bu nedenden dolayı

nadir bulunmakta ve koruma altına alınmaktadır.

34 Ayna 98/2024


34 - 35_06-07.qxd 08.04.2024 01:18 Seite 2

ÇOCUK KÖŞESİ

İSTİKLAL MARŞI’NIN

KABUL YILDÖNÜMÜNÜ

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ulusal marşı, 10

kıta, 41 mısra, ölçülü ve uyaklı şiirden oluşmuş

İstiklal Marşı’dır.

Bir ülkenin bağımsızlık sembolleri, bayrağı ve

ulusal marşıdır. Türk Bayrağı’nda Hilal İslamiyet’i

temsil eden bir sembol, Yıldız’ın Türk’lüğü temsil

ettiğini, kırmızı renk ise, toprağa karışan şehit

kanını temsil ettiği bilinmektedir.

Kurtuluş Savaşı başlayana kadar, Avrupalıların

birer marşları bulunurdu. Savaşlarda, askerlerin

morallerini güçlendirmek için, yürüyüş ritmine uygun

marşlar söylenilirdi.

Kurtuluş Savaşı’nın bunalımlı döneminde, TBMM

Hükümeti ödüllü bir Milli Marş yazma yarışması açtı.

724 şiir yarışmaya gönderildi. Seçici kurul, gönde -

rilen şiirlerde milli marş niteliği taşıyabilecek bir

şiiri görmedi. Şair Mehmet Akif Ersoy, para ödüllü

bir şiir yarışması olduğu için bu yarışmaya katılma -

mıştı. İstiklal Marşı yarışmasına katılması sağlandı.

Kısa bir sürede yazdığı şiir ve elemede seçilen altı

şiirle birlikte ordu komu -

tan larına ve ilgililere gönderildi.

Mehmet Akif

Ersoy’un yazdığı şiir, oy

birliğiyle birinci seçildi.

1 Mart 1921 Salı günü,

Milli Eğitim Bakanı Ham -

dullah Suphi Tanrıöver

tarafından TBMM’nde

okundu. Mehmet Akif

Ersoy’un şiiri 12 Mart

1921’de Türkiye Büyük

Millet Meclisi tarafından,

TÜRK İSTİKLAL MARŞI

olarak kabul edildi.

Mehmet Akif, almış oldu -

ğu ödülü de Türk Ordu’ -

suna armağan etti.

12 Mart 1921’de, TBMM

tarafından kabul edilen

şiirin bestelenmesi için

çalışmalar yapıldı. Farklı

bestelerle çalınmasına

son verilmek üzere

1930’da Cumhurbaşkanlığı

Senfoni Orkestrası Şefi

Osman Zeki Öngör’ün

bes tesi son şeklini aldı.

“İstiklal Marşı’nı beste -

ler ken, Kocatepe’den

İzmir’e koşan; kaçan

düşmanı kovalayan Türk

Süvarileri’nin coşkusunun

ve atlarının nal seslerini

ruhumda duydum.” diye -

rek besteyi yaptığını

söyledi.

Mehmet Şaşmaz

Türkçe ve Türk Kültürü

Emekli Öğretmeni

Bugün okullarımızda, İstiklal Marşı’mızın nasıl

okunması ve dinlenmesi hususunda gerekli eğitimin

verilmediği, bu sebeple kayıtlardan okutulduğu

düşüncemi de belirtmek istiyorum.

98/2024 Ayna 35


36 - 37_06-07.qxd 08.04.2024 02:00 Seite 1

EKONOMİ

Almanya fabrika siparişlerinde

toparlanma

Petrol yükselmeye devam

ediyor

Küresel gösterge Brent, Ekim ayından bu yana en yüksek

seviyesine yaklaşarak 91 dolara yükselirken, ABD ham petrolü 87

dolar civarındaydı. İsrail, Pazartesi günü Suriye'deki İran

diplomatik yerleşkesine düzenlenen saldırının ardından Tahran'ın

olası misilleme hazırlıklarını artırdı ve bu da daha geniş bir

bölgesel çatışma korkusunu artırdı.

Orta Doğu ve Ukrayna'daki jeopolitik gerilimlerin yanı sıra

OPEC+'nın arz kısıtlamaları ve sağlıklı talep nedeniyle ham petrol

bu yıl yüzde 18 arttı. İsrail ile Hamas arasındaki çatışma, Husilerin

Kızıldeniz'de gemi taşımacılığına yönelik saldırılarına yol açarak

nakliye maliyetlerini artırdı, ancak şu ana kadar dünya petrol

arzının yaklaşık üçte birini oluşturan bir bölgede daha geniş bir

savaşa dönüşmedi.

Gazze'de tutulan rehinelerin serbest bırakılmasını öngören İsrail

ile Hamas arasındaki ateşkes görüşmeleri çıkmaza girdi. İsrail

ekonomi bakanı, Hamas konusunda arabuluculuk yapması konu -

sun da Katar'a güvenmediğini söyledi.

Singapur'daki Vanda Insights'ın kurucusu Vandana Hari, "Gazze

savaşından kaynaklanan Orta Doğu gerilimleri muhtemelen ayların

en yüksek seviyesinde. Ham petrol Ortadoğu'daki yangın korkusu -

nun primini yansıtıyor" dedi.

Bu haftanın başında OPEC+ yılın ilk yarısında arz kesintilerine

devam etmeyi tercih ederek küresel piyasaları sıkı tuttu ve

fiyatların yükseleceği ihtimalini destekledi. Suudi Arabistan

liderliğindeki kilit üyelerden oluşan bir panel, çevrimiçi inceleme

toplantısında herhangi bir politika değişikliği önerisinde bulun -

madı. Bu, günde yaklaşık 2 milyon varillik üretim kısıtlamasının

devam edeceği anlamına geliyor.

Almanya'da fabrika siparişleri yılın başındaki keskin düşüşün

ardından Şubat ayında artarak olası bir resesyonun hafif ve kısa

süreli olabileceği yönündeki umutları arttırdı.

Ülkede fabrika siparişleri Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde

0,2 arttı. Bloomberg anketine katılan ekonomistlerin beklentisi

artışın yüzde 0,7 olması yönündeydi.

Ocak ayında Almanya'da fabrika siparişleri yüzde 11,4

gerilemişti.

Almanya İstatistik Kurumu'na (Destatis) göre iyileşme makine

ve ekipman sektörünün yanı sıra ilaç ve kimyasallardan

kaynaklandı.

Destatis'e göre, daha az değişken olan üç aylık okuma, bir önceki

döneme göre yüzde 2,8'lik bir artış gösterdi.

Almanya geçen yıl küçülen tek G7 ekonomisi olmuştu. Ülkeden

gelen veriler önümüzdeki dönem için de resesyon olasılığının canlı

olduğuna işaret ediyor. Bundesbank, 2023'ün son üç ayında yüzde

0,3 düşen üretimin Ocak-Mart döneminde de daralabileceği

uyarısında bulundu.

Bloomberg anketine katılan ekonomistler de ilk çeyrekte yüzde

0,1'lik bir daralma daha öngörüyor.

Ekonomik sorunlar büyük ölçüde Rus enerji arzının kesilmesi,

ihracat için zayıf Asya talebi, ülkenin otomobil üreticileri arasında

yeşil dönüşüme uyum sağlama sorunları ve yüksek faiz oranların -

dan kaynaklanıyor.

36 Ayna 98/2024

56 nükleer reaktör devreye alınacak

Dünyada 12 ülke 2030'a kadar 62 bin 300 megavatlık nükleer

güç devreye almayı planlanıyor.

Dünya Nükleer Birliği (WNA) verilerinden derlenen bilgiye göre,

halihazırda dünyada 30'un üzerinde ülkede yaklaşık 440 nükleer

reaktör bulunuyor. Söz konusu reaktörler küresel elektrik

ihtiyacının yüzde 10'unu karşılıyor.

İlk ticari nükleer santrallerin faaliyete geçtiği 1950'lerden bu

yana ise toplam 214 reaktör devre dışı bırakıldı.

Bu yıl Hindistan, ABD ve Birleşik Arap Emirlikleri'nde 3 reaktörün

elektrik şebekesine bağlantısı yapılırken, Mısır, Çin ve Rusya'da 3

reaktörün inşasına başlandı. Yıl başından bu yana ise Rusya'da 1

reaktör kapatıldı.

Nükleer enerji, çevre dostu bir teknoloji olarak kabul edilmesi ve

elektrik üretim kapasitesi bakımından diğer enerji kaynaklarını

geride bırakması sebebiyle tercih edilmeye devam ediyor.

Toplam 12 ülkede 56 nükleer reaktörün yapımı sürüyor. Bunların

arasında, 4 üniteden oluşan Türkiye'nin ilk nükleer santrali Akkuyu

Nükleer Güç Santrali de yer alıyor.

Bu yıl Türkiye'nin de bir ünitesinin aralarında bulunduğu toplam

12 reaktörün inşasının tamamlanması planlanırken, gelecek yıl 8,

2026'da ise 10 reaktör devreye alınacak. Dünyada yapımı devam

eden nükleer reaktörlerden 11'i 2027'de, 7'si 2028'de ve 3'ü

2029'da elektrik üretimine başlayacak.

Halihazırda inşası devam eden 5 reaktörün ise 2030'da elektrik

şebekesine bağlantısı yapılacak.

Dünyada 2024-2030 yılları arasında işletmeye alınacak 56 reaktörün

toplam kurulu gücü 62 bin 300 megavat olarak hesaplanıyor.

Türkiye, inşa halindeki nükleer reaktörlerin kapasite sıralama -

sında dünyada 3'üncü olarak yer alıyor. Kapasite büyüklüğüne

bakıldığında Çin, 30 bin 943 megavat ile ilk sırada bulunuyor.

Hindistan, yapım aşamasında olan 5 bin 900 megavatlık kapasite

ile 2'nci sırada yer alırken, onu 4 bin 800'er megavat ile Türkiye ve

Mısır izliyor.

Rusya, toplam 4 bin 10 megavatlık 4 reaktör inşa ediyor. İngiltere,

3 bin 440 megavat ile dünya sıralamasında ilk beşte yer

alıyor.


36 - 37_06-07.qxd 08.04.2024 02:00 Seite 2

EKONOMİ

Emekliler yoksullukla karşı karşıya

Almanya'da 1 milyon 400 binden fazla

emekli, 45 yıl emeklilik primi ödemiş

olmasına rağmen, 1250 eurodan daha az

emekli maaşı alıyor. Neue Osnabrücker Zeitung'un,

Milletvekili Sahra Wagenknecht'in

soru önergesine Çalışma ve Sosyal İşler

Bakanlığı tarafından verilen yanıtına

dayandırdığı haberinde, uzun yıllardır prim

ödemesine rağmen Almanya'da her dört

kişiden birinin yaşlılıkta yoksulluk tehdidi ile

karşı karşıya olduğu belirtildi.

En az 35 yıl sigortalı olanlar arasında

yok sul lukla karşı karşıya olanların oranının

yüzde 43 olduğu kaydedilen haberde,

yaklaşık 3 milyon 800 bin emeklinin bu

durumdan mağdur olduğu ifade edildi.

Sol Parti'den ayrılarak Sahra Wagen -

knecht İttifakı'nı (BSW) kuran Sahra

Wagenknecht, gazeteye yaptığı açıklamada

emeklilerin yaşlılıkta yoksulluk ile karşı

karşıya olmasını "utanç verici" olarak

nitelendirdi. Wagenknecht, "İnsanların 45

yıl yasal emeklilik sigortasına prim ödeyip,

sonra yoksulluk riski eşiğinin altında emekli

maaşı almaları utanç verici" şeklinde

konuştu.

Wagenknecht, soru önergesinde bu yıl

sonbahar eyalet seçimlerinin yapılacağı

ülkenin doğusundaki Saksonya, Brandenburg

ve Thüringen'deki emeklilerin duru -

munu da sordu. Bakanlığın yanıtında, bu üç

eyalette uzun yıllar prim ödemelerine

rağmen 1250 euronun altında emekli maaşı

alan emeklilerinin oranının Almanya ortala -

ma sının altında olduğu belirtildi.

Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığının

yanıtında emeklilerin gelirinin sadece

emekli maaşı olmayabileceğini, bu nedenle

bu sayıların emeklilerin durumunu yansıt -

mayabileceğine dikkat çekti. Almanya'da

yasal emekli sigortasına prim ödeyerek

emekli olanlar çalışırken aldıkları brüt

maaşın yüzde 48'ini emekli maaşı olarak

alıyor.

Eski bir banka veya kredi kartı nasıl

imha edilmeli?

Bankalar internet sitelerinde eski EC

kartlarının şubeye iade edilebileceğini

belirtiyor.

Ancak son kullanma tarihi geçmiş kartın

üçüncü şahıslar tarafından kötüye kullanıl -

masına karşı önceden korunması önemlidir.

Bu nedenle kartın üzerindeki ve içindeki

hassas bilgiler, kart bir toplama noktasına

teslim edilmeden önce tanınmaz hale

getirilmelidir. Bu, örneğin kartın bir belge

öğütücüde parçalanmasıyla yapılabilir.

Alternatif olarak makas da kullanılabilir.

Ancak tüketicilerin çip ve manyetik şeridi

imha etmeye ve isim, IBAN, kredi kartı

numarası ve güvenlik kodu gibi okunabilir

tüm kişisel verileri gizlemeye dikkat

etmeleri gerekmektedir.

Peki kartı doğru şekilde atmazsanız ne

olur? Tüketiciler sonuçta bunun için para

cezasına çarptırılabilir. Focus Online şöyle

açıklıyor: Ceza kataloğuna göre, olası

cezaların miktarı büyük ölçüde etkilenen

kişinin yaşadığı federal eyalete bağlı. Haber

dergisi şöyle açıklıyor: "Özellikle Hessen ve

Thüringen'de ihlaller teorik olarak 2.500

euroya kadar para cezalarıyla sonuçlanabilir."

Hessen'de 150 ila 2500 euro arasında

bir miktar ödenmesi gerekiyor. Kuzey Ren-

Vestfalya'da yanlış şekilde imha edilmesi

durumunda sizden 50 ila 150 euro arası bir

ücret ödemeniz istenecektir.

Ekonomi haber turu

• Dünyada gıda fiyatları son bir yılda

%7,7 düşerken Türkiye'de %70,5 arttı.

• Yüksek enflasyonla boğuşan Zimbab -

ve altın ve dövize endeksli yeni para birimini

uygulamaya koydu.

• Vodafone, Almanya'da tasarruf prog -

ra mı ile gelecek iki yıl içinde maliyetleri

yaklaşık 400 milyon euro azaltacağını,

bunun da 2 bin çalışanını etkileyeceğini

duyurdu.

• Almanya'da Ocak 2024'te ana inşaat

sektöründe gelen siparişler bir önceki aya

göre %7,4 azaldı.

• Zorlu bir yılın habercisi olarak rakiple -

rine benzer açıklamalarda bulunan Alman

otomobil üreticisi Volkswagen, bu yıl oto -

mo bil satışlarının yavaşlamasını bekliyor.

• Almanya'dan 2023 yılında 11,4 milyar

euro değerinde 16,3 milyon ton atık ve

hurda ihraç edildi.

• Almanların bu yaz tatili için Türkiye

rezervasyonlarındaki artış yüzde 40'ı

geçti.

• İşten çıkarmalar teknoloji şirketlerinde

geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 61

azalsa da yılın ilk ayında devam etti.

2024'ün iki ayında yaşanan işten çıkarma -

lar 50 bine yaklaştı. Aralarında Google,

Microsoft ve Amazon'un da yer aldığı

şirketler, bu yıl da işten çıkarmalara

devam ediyor.

• ABD Hazine Bakanı Janet Yellen'in Çin

ziyaretinde iki ülke, ulusal ve küresel ekonomilerin

dengeli büyümesi ve kara para

i le mücadelede işbirliği için yeni ortak

inisiyatifler başlatacaklarını duyurdu.

• Türkiye'den yılın ilk 3 ayında 69 ülkeye

73 milyon 790 bin dolarlık fıstık ihracatı

gerçekleştirildi.

• Uluslararası kredi derecelendirme

kuruluşu Moody's, Avrupa Birliği'nin kredi

notunu "A-A-A" olarak teyit etti. Kredi

notu görünümünü ise "durağan" olarak

tuttu.

98/2024 Ayna 37


38 - 39_06-07.qxd 07.04.2024 18:19 Seite 1

EKONOMİ

Dünyada silah satışı arttı

Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü (SIPRI)

uluslararası silah transferlerine ilişkin yeni veriler içeren raporunu

yayınladı. Son beş yıldaki silah transferi hareketini, bir önceki beş

yıllık dönemle karşılaştıran SIPRI raporuna göre, Avrupalı devletler

2014-18 ile 2019-23 arasında silah ithalatını yüzde 94 artışla neredeyse

ikiye katladı.

Ayrıca, 2019-23'te en büyük 10 silah ithalatçısından dokuzunun

bulunduğu Asya, Okyanusya ve Ortadoğu'ya çok daha büyük miktarlarda

silah akışı gerçekleşti. Ancak Afrika ve Güney Amerika’daki

talep düşüşü nedeniyle küresel silah ticaretinin hacmi yüzde 3,3

oranında gerileme kaydetti.

En büyük silah ihracatçısı ülkeler ABD, Fransa ve Rusya’nın

ardından İtalya, Güney Kore, Çin, Almanya, İngiltere, İspanya ve

İsrail listede ilk 10’da yer aldı. İsrail’in hemen ardından Türkiye

11’inci sıraya yerleşti.

ABD, Fransa ve Rusya'nın ilk 3’e yerleştiği silah ihracatçıları listesine

bakıldığında, iki ülke, İtalya (yüzde 86) ve Güney Kore (yüzde

12) satışlarını artırdı. İlk 10’da yer alan beş ülkenin ise satışları

düştü: Çin’in satışları yüzde 5,3, Almanya satışları yüzde 14, İngiltere’nin

yüzde 14, İspanya’nın yüzde 3,3 ve İsrail’in yüzde 25

azaldı.

Buna göre, küresel silah satış pazarında ABD yüzde 42, Fransa

yüzde 10,5, Rusya yüzde 10,5, Çin yüzde 5,8, Almanya yüzde 5,6

pay aldı.

Türkiye’nin yükselişi

SIPRI’nin raporunda yer alan verilere göre, Türkiye, silah satışını

yüzde 100’ü aşan oranla artırarak dünyanın en büyük 11’inci silah

ihracatçısı konumuna geldi. Türkiye, en fazla silahı yüzde 15 ile

Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE), yüzde 13 ile Katar’a ve yüzde 11

ile Pakistan’a sattı. BAE, Bahreyn ve Bangladeş’in en çok silah satın

aldığı ikinci ülke Türkiye oldu.

Türkiye'nin silah ihracat pazarındaki payı 1,6 oldu.

Ukrayna’ya savaşın başında sağladığı Bayraktar TB2 İnsansız

Hava Aracı (İHA) ile silah sanayisinin dikkatini çeken Türkiye,

Sahraaltı Afrikası’ndaki devletlere de yüzde 6,3 ile en çok silah

tedarik eden dördüncü ülke oldu. Nijerya’ya satılan savaş helikopteri,

eğitim uçağı ve insansız hava aracı (İHA) teslimatları Türkiye’yi

sıralamada yükselten satışlar olarak gösterildi.

Silah ithalatı sıralamasında ise, Türkiye dünyanın en büyük 17’nci

silah alıcısı olarak yer aldı. Türkiye’nin silah ithalatı yüzde 29

oranında düşerken, Ankara en çok İspanya, İtalya ve Rusya’dan

alım yaptı.

ABD'nin silah ihracatı 2014-18 ile 2019-23 arasında yüzde 17

arttı ve küresel silah ihracatındaki payı yüzde 34'ten yüzde 42'ye

çıktı. ABD, 2019-23'te 107 devlete, daha önceki herhangi bir beş

yıllık dönemde olduğundan ve diğer tüm silah ihracatçılarından çok

daha fazla miktarda silah teslim etti.

ABD ve Batı Avrupa devletlerinin toplam silah ihracatı, 2014-

18'deki yüzde 62'ye kıyasla, 2019-23'te tüm ihracatın yüzde 72'sini

oluşturdu.

Fransa’nın silah ihracatında yüzde 47 rekor artış

Fransa'nın silah ihracatı ikinci beş yıllık dönemde yüzde 47 arttı

ve ilk kez Rusya'nın hemen önünde ikinci en büyük silah ihracatçısı

oldu. Fransa'nın en büyük müşterileri toplam yüzde 42 pay ile Asya

ve Okyanusya'daki devletler ve yüzde 34 ile Ortadoğu ülkeleri.

Fransa'nın silah ihracatının en büyük alıcısı neredeyse yüzde

30'luk payla çok sayıda Rafale savaş uçağı alan Hindistan. İhracat

rakamlarındaki artışın büyük ölçüde nedeni Hindistan, Katar ve

Mısır'a teslim edilen ve Dassault Havacılık tarafından üretilen Rafale

savaş uçağı.

Rusya’nın ihracatı yüzde 53 düştü

Ukrayna ile savaşan Rusya'nın silah ihracatı ikinci beş yıllık

dönemde yüzde 53 düştü. Rusya, 2019'da 31 ülkeye silah ihraç

ederken, 2023'te yalnızca 12 ülkeye silah satabildi. Asya ve Okya -

nusya'daki ülkeler 2019-23’te Rusya'nın toplam silah ihracatının

yüzde 68'ini aldı. Bu alımların yüzde 34’ünü Hindistan, yüzde 21'ini

de Çin yaptı.

Ukrayna, Avrupa satışlarını yükseltti

Avrupa devletlerinin silah ithalatı 2019-23'te, 2014-18'e göre

yüzde 94 daha yüksek oldu. Ukrayna, Şubat 2022'den itibaren en

az 30 devletin Ukrayna'ya askeri yardım olarak büyük oranda silah

sağlamasının ardından, 2019-23'te Avrupa'nın en büyük ve

dünyanın dördüncü büyük silah ithalatçısı haline geldi.

Avrupa devletlerinin silah ithalatının yüzde 55'i 2019-23'te ABD

tarafından sağlandı. Bu oran 2014-18'de yüzde 35'ti.

Hindistan dünyanın en büyük silah ithalatçısı

SIPRI verilerine göre Hindistan dünyanın en büyük silah

ithalatçısı. 2019-23 döneminde büyük silah transferlerinin yaklaşık

yüzde 37'si Asya ve Okyanusya'daki devletlere gitti. Bu oran tüm

bölgeler arasında en büyük pay, ancak 2014-18'deki yüzde 41'e

göre hafif bir düşüş yaşandı.

ABD, 25 yıl aradan sonra ilk kez Asya ve Okyanusya'nın en büyük

silah tedarikçisi oldu. ABD, bölgedeki devletlerin silah ithalatının

yüzde 34'ünü sağlarken, yüzde 19’unu Rusya, yüzde 13'ünü de Çin

tedarik etti.

Bölgede silah ithalatını artıran diğer ülke de Pakistan. Pakistan

yüzde 43 artışla, 2019-23'te beşinci en büyük silah ithalatçısı oldu.

Pakistan’ın silah ithalatının yüzde 82'sini sağlayan ana tedarikçi ise

Çin. Çin'in Doğu Asya'daki iki komşusu Japonya'nın silah ithalatı

yüzde 155, Güney Kore'nin ise yüzde 6,5 oranında arttı. Çin'in

kendi silah ithalatı, büyük ölçüde Rusya'dan ithal edilen silahların

yerel olarak üretilen sistemlerle değiştirilmesinin bir sonucu olarak

yüzde 44 oranında azaldı.

Ortadoğu’da ve Körfez’de ABD ve Avrupa hakimiyeti

SIPRI’nın raporuna göre Ortadoğu, başta ABD ve Avrupa’dan

olmak üzere yüksek miktarda silah ithal ediyor. 2019-23'te

uluslararası silah transferlerinin yüzde 30'u Ortadoğu'ya gitti. Suudi

Arabistan, Katar ve Mısır en çok ithalat yapan 10 ülke arasında yer

aldı. Son 10 yılda ithal edilen başlıca silahlar, Gazze, Lübnan ve

Yemen de dahil olmak üzere bölgedeki çatışmalarda yaygın olarak

kullanıldı.

Afrika ve diğer ülkeler

Afrika'daki devletlerin büyük silah ithalatı ikinci beş yıllık dönemde

yüzde 52 düştü. Bunun temel nedeni iki Kuzey Afrikalı, Cezayir

ve Fas’ın talebinin sırasıyla yüzde 77 ve yüzde 46 azalması.

Mısır, 2019-23'te dünyanın en büyük yedinci silah ithalatçısıydı.

20'den fazla savaş uçağı ve 10 büyük savaş gemisi satın aldı.

İsrail'in silah ithalatının yüzde 69'unu ABD, yüzde 30'unu ise

Almanya gerçekleştirdi.

Amerika kıtasındaki devletlerin silah ithalatı yüzde 7,2 azaldı. Bölgedeki

en büyük ithalatçı ABD olurken, onu Brezilya ve Kanada

takip etti.

SIPRI Silah Transferleri Veri Tabanı, 1950'den bu yana devletler,

uluslararası kuruluşlar ve devlet dışı gruplar arasında büyük

silahların (satışlar, hediyeler ve lisanslı üretim dahil) tüm

uluslararası transferleri hakkında tutarlı bilgi sağlayan tek kamu

kaynağı.

Kaynak: VOA Türkçe

38 Ayna 98/2024


38 - 39_06-07.qxd 07.04.2024 18:19 Seite 2


40 - 41_06-07.qxd 07.04.2024 19:01 Seite 1

SPOR

Alman Futbol Federasyonu Adidas'ı bırakıyor

Alman Futbol Federasyonu (DfB), 70 yılı aşkın süredir forma

sponsoru olan Adidas ile ortaklığının 2027 yılında sona ereceğini ve

bu tarihten itibaren 2034'e kadar geçerli olmak üzere Nike ile

anlaşıldığını duyurdu.

DfB, X hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, "Nike'ın tüm Alman

Milli Takımları'nın tedarikçisi olacağı, Alman futbolunu her açıdan

destekleyeceği" belirtilerek gelecek on yıllarda da federasyonun

ana görevlerinden biri olan amatör futbola desteğin devam

edebilmesi için böyle bir karar alındığı bildirildi.

Avrupa futbolunun kulüp düzeyindeki en önemli organizasyonu

Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek ve yarı final eşleşmeleri belli oldu:

Çeyrek finalde ilk maçlar 9-10 Nisan, rövanşlar ise 16-17

Nisan'da oynanacak. Yarı finallerin 30 Nisan-1 Mayıs ve 7-8

Mayıs'ta oynanacağı "Devler Ligi"nde final maçı, 1 Haziran'da

Londra'daki Wembley Stadı'nda yapılacak.

Çeyrek final

- Arsenal (İngiltere) - Bayern Münih (Almanya)

- Atletico Madrid (İspanya) - Borussia Dortmund (Almanya)

- Real Madrid (İspanya) - Manchester City (İngiltere)

- Paris Saint-Germain (Fransa) - Barcelona (İspanya)

Yarı final

- Atletico Madrid (İspanya) - Borussia Dortmund (Almanya) /

Paris Saint-Germain (Fransa) - Barcelona (İspanya)

- Arsenal (İngiltere) - Bayern Münih (Almanya) /

Real Madrid (İspanya) - Manchester City (İngiltere)

Handelsblatt gazetesinin haberine göre, Adidas halihazırda

geçerli olan sponsorluk sözleşmesi uyarınca Alman Futbol

Federasyonu'na yılda 50 milyon euro ödüyordu. Nike'ın ise,

2027'den itibaren yedi yıl boyunca DfB'ye senede 100 milyon

eurodan fazla ödeme yapacağı aktarılıyor.

DfB'nin, Almanya'nın en ünlü spor markalarından Adidas ile olan

70 küsür yıllık ortaklığını sonlandırıp bir Amerikan markası ile

anlaşması, tüm partilerden önde gelen siyasetçilerin tepkisini çekti.

Fransa'da Müslüman oyunculara Ramazan kısıtlaması

Fransa'da Ramazan ayında dini gereksinimlerini yerine getirmek

isteyen Müslüman oyuncuların karşılaştıkları zorluklar her yıl gündem

olmaya devam ediyor.

Fransa'da anayasada yer alan laiklik ilkesini kullanan Fransa Futbol

Federasyonu (FFF), Ramazan ayı boyunca oruç tutmak isteyen

oyunculara yönelik tutumunu yumuşatmıyor.

Ülkedeki bazı sol görüşlü politikacılar, antrenörler ve eski oyuncular

bu duruma tepki gösterirken FFF, kendisine yöneltilen 'dini

ayrımcılık' suçlamalarını reddediyor.

Fransa'daki katı laik duruş, lig hakemlerinin akşam oynanan

maçlar sırasında Müslüman oyuncuların saha kenarında bir şeyler

yiyip içerek oruçlarını açmalarına izin vermek için karşılaşmaya ara

vermelerini de engelliyor.

Almanya, İngiltere ve Hollanda gibi komşu ülkelerde ise bu tür

kısa molalara izin veriliyor.

Bu arada Fransa'da Katoliklik en büyük grup olsa da, İslam,

Fransa'nın ikinci en büyük dini ve nüfusun yaklaşık yüzde 10'una

tekabül ediyor.

Müslüman ülkelerde kulüpler, Ramazan ayında oruç tutan

oyunculara kolaylık sağlamak için antrenman programlarını

değiştiriyor. Son yıllarda Batılı ülkeler de aynı yolu izledi.

UEFA Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi eşleşmeleri

UEFA Avrupa Ligi'nde çeyrek ve yarı final eşleşmeleri

UEFA Avrupa Ligi'nde çeyrek ve yarı final kuraları, İsviçre'nin

Nyon kentinde çekildi.

Çeyrek finalde ilk maçlar 11 Nisan, rövanşlar ise 18 Nisan'da

oynanacak. Yarı finallerin 2 Mayıs ve 9 Mayıs'ta oynanacağı Avrupa

Ligi'nde final maçı, 22 Mayıs'ta İrlanda'daki Dublin Arena'da

yapılacak.

Çeyrek final

- Milan (İtalya)-Roma (İtalya)

- Liverpool (İngiltere)-Atalanta (İtalya)

- Bayer Leverkusen (Almanya)-West Ham United (İngiltere)

- Benfica (Portekiz)-Olimpik Marsilya (Fransa)

Yarı final

- Benfica-Olimpik Marsilya / Liverpool-Atalanta

- Milan-Roma / Bayer Leverkusen-West Ham United

40 Ayna 98/2024


40 - 41_06-07.qxd 07.04.2024 19:01 Seite 2


42 - 43_06-07.qxd 07.04.2024 18:36 Seite 1

BİLİM ve TEKNİK

Dünyanın ilk yapay zeka yasası onaylandı

Avrupa Parlamentosu yapay zeka kullanımına daha sıkı kurallar

getirilmesini öngören yasal düzenlemeyi onayladı. Dünyanın ilk

yapay zeka yasası olarak değerlendirilen yasa, parlamenterler

tarafından oylanarak kabul edildi. Strasbourg'daki parlamentonun

genel kurulunda yapılan oylamada 523 parlamenter yasanın lehinde

oy verirken 46 parlamenter red, 49 parlamenter de çekimser oy

kullandı.

Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Şubat ayında yasa tasarısı üzerinde

uzlaşmıştı. Avrupa Parlamentosunun onayıyla birlikte, yasanın izin

vermediği uygulamaların AB sınırları içinde yasaklanması ve

yasanın tüm maddelerinin iki yıl içerisinde yürülüğe konulması

gerekiyor. Yasayı ihlal eden şirketlere ve kişilere para cezaları

verilebilecek.

Yapay Zeka Yasası adlı mevzuat uyarınca yapay zeka sistemleri

farklı risk gruplarına göre sınıflandırılacak. Bir yapay zeka

uygulaması ne denli yüksek potansiyel tehlikeler barındırıyorsa

uyması gereken kriterler o denli fazla olacak. Yüksek etkili, genel

amaçlı yapay zeka modelleri ve yüksek riskli yapay zeka sistemleri

yasayla birlikte şeffaflık yükümlülüklerine ve Avrupa Birliği telif

hakkı yasalarına uymak zorunda kalacak.

Yapay zeka, bir yazılımın büyük hacimli verileri değerlendirerek

bundan sonuçlar çıkardığı, makine öğrenimi temelinde işleyen

çeşitli uygulamaları ifade ediyor. Bu uygulamalardan bazıları metin,

görüntü ya da ses verilerini işleyip bunların model ya da yapısını

öğrenerek benzer özelliklere sahip metin, resim ya da veriler üretebiliyor.

Bunlara üretken yapay zeka deniyor.

Yapay zeka daha şimdiden birçok alanda kullanılıyor. Örneğin

bilgisayarlı tomografi görüntülerini yapay zeka, insanlardan daha

hızlı ve çok daha yüksek isabetle değerlendirebiliyor. Ya da

sürücüsüz otomobiller trafikteki diğer sürücülerin davranışlarını

önceden tahmin edebiliyor. Sohbet robotlarının (chatbot) ya da

streaming hizmetlerinin otomatik çalma listeleri de yapay zeka ile

çalışıyor.

Yapay Zeka Yasası uyarınca riskli sayılan ve kritik altyapıda ya da

eğitimde ve sağlıkta kullanılan sistemlerin daha sıkı kriterleri yerine

getirmesi gerekiyor. Düzenlemede Avrupa Birliği'nin değerlerine

aykırı yapay zeka kullanımları bütünüyle yasaklanıyor. Örneğin Çin' -

de vatandaşların davranışlarına göre sınıflandırıldığı "sosyal puanla -

ma" bu kullanımlardan biri. İş yerinde ya da eğitim kurumlarında

duyguların tespiti için yapay zeka kullanımı da AB sınırları içerisinde

yasaklanan uygulamalar arasında.

Yasada kamusal alanda yüz tanıma sistemlerinin kullanılmasına

da prensipte izin verilmiyor ancak bazı istisnalar konuyor. Polis ve

diğer güvenlik güçlerinin insan ticareti ya da terörizm gibi belirli

suçlarda takibat yapmak için yüz tanıma amacıyla yapay zekayı

kullanmasına izin veriliyor. Polisin yapay zeka kullanarak yüz tanıma

yapabilmesi için hâkim kararı gerekecek.

Uzay çöplerinin Dünya'ya düşüşü

Merkezi Bonn kentinde bulunan Almanya Sivil Savunma ve Afet

Yardımı Dairesi (BBK) 7 Mart'ta kamuoyuna yönelik bir açıklama

yaptı ve 8 Mart gibi uzaydan eski bir bataryanın atmosfere giriş

yapacağını, ancak bunun Almanya'ya düşme ihtimalinin düşük

olduğunu belirtti. Risk olmadığı belirtilse de bu açıklama ülkede

endişeye neden oldu.

BBK ayrıca Almanya Havacılık ve Uzay Operasyon Merkezi'nin

(ASOC) ilk analizlerine göre bataryanın bazı parçalarının Almanya

üzerinde uçarken görülebileceğini, ancak başka noktalara

ulaşmasının öngörüldüğünü kaydetti. ASOC'un yeryüzüne yaklaşan

objelerin hareketliliğini yakından takip ettiği vurgulanan uyarıda,

takibin sivil ve askeri işbirliği içinde yapıldığı belirtildi. Almanya'ya

düşeceğine dair ipuçları tespit edilmesi halinde de mevcut kriz

mekanizmalarının devreye gireceği ve olası tehlikeye tepki

verileceğinin altı çizildi.

BBK da Avrupa Uzay Ajansı (ESA) da risk durumlarında yer veya

zamana ilişkin genellikle temkinli bir tutum izler ve kesin bir

açıklama yapmaktan kaçınır.

Bu sefer de bilinen ve net olan tek veri, Uluslararası Uzay İstasyonu'na

(ISS) ait, 21 Mart 2021 yılında misyonunu tamamladığı

için boşluğa bırakılan ve dokuz aküden oluşan bir paletin kontrolsüz

bir yörüngede uzun süre seyrettikten sonra tahminen 8 Mart'ta

asmosfere giriş yapacağından ibaretti. Ayrıca söz konusu akü

paletinin toplam ağırlığının 2 ton 600 kilogram civarında olduğu,

bunun da bir otomobilin ağırlığına tekabül eden bir kütle olduğu

biliniyordu.

Araştırmalar, boşlukta dolaştıktan sonra Dünya istikametine

doğru harekete geçen objelerin büyük bölümünün atmosfere

girmesiyle alev aldığını ortaya koyuyor. Bu sefer de beklenen

buydu. ISS'ten ayrılan bataryanın büyük bir parçası da tahmin

edildiği gibi Almanya üzerinde uçtu, kimi yerlerde de beyaz bir ışık

gibi görüldü. Ardından uçmaya devam ederek Atlantik Okyanusu'na

ulaştı ve orada denize düştü.

Bilimsel araştırmalara göre uzay atıklarının veya kullanımı sona

eren parçaların çoğu genellikle denize düşüyor.

Avrupa Uzay Ajansı'nın (ESA) verilerine göre hemen hemen her

hafta uzayda kontrolsüz biçimde dolaşan atıklar atmosfere giriş

yapıyor.

Ancak 1960'lı yıllardan bu yana uzay atıkları ile bağlantılı olarak

kayda geçen vakalarda artış kaydediliyor. 1960-2000 arası yılda

yaklaşık 500 parçanın yeryüzüne ulaşırken son yıllarda bunların

sayısında epey artış görülüyor. ESA'nın verilerine göre 2022 yılında

2 bin 500 kadar obje uzaydan yeryüzüne ulaştı.

Uzaydaki çöp genelde çok katlı yapılan füzelerin üzerindeki

kapsüllerden, fırlatma sırasındaki ateşlemeyle oluşan patlamada

ayrılan kısımlardan veya akü gibi yakıt bölümlerindeki parçalardan

oluşuyor. Uzaya gönderilen uydular ile uydu denemelerinden geriye

kalan malzemeler de artan şekilde uzayda atık varlığına yol açıyor.

En çok atık kalıntısına ya da hurdaya yol açanlar ise uydular.

Uydular en düşük yörünge mesafesinden en yükseği olan 2 bin

kilometreye kadar bir yörüngede dolaşımda oluyor. Bu cisimler

genelde yerkürenin gözlemi amaçlı kullanılıyorlar.

Uzay atıklarındaki artışa sadece kaza ve çarpışmalar yol açmıyor.

Uzaya gönderilen araçların kimi bölümleri bir süre sonra ihtiyaç

duyulmadığı veya ömrünü tamamladığı için uzay boşluğuna

bırakılıyor.

Uzay çöpü zehirli maddeler de içerebiliyor. Uzay atıklarının genellikle

denizlere inmesi nedeniye çok sayıda uzman denizlerin kirlenmesi

konusunda da epeydir endişeli.

Uzmanların hesaplamalarına göre yıldırım çarpması ihtimali,

uzaydan gelen bir cismin kafamıza çarpası ihtimalinden 65 bin kez

daha yüksek. Evde bir kaza geçirme ihtimali ise ondan 1,5 milyon

kez daha yüksek. Bir meteorun çarpmasıyla ölme ihtimali de

uzaydan düşen bir parçayla yaralanmadan yine kat kat daha fazla.

Kaynak: DW Türkçe

42 Ayna 98/2024


42 - 43_06-07.qxd 07.04.2024 18:36 Seite 2


44_06-07.qxd 23.01.2022 15:19 Seite 1

Hurra! Ihre Datei wurde hochgeladen und ist bereit für die Veröffentlichung.

Erfolgreich gespeichert!

Leider ist etwas schief gelaufen!