Sayı 26 Mağaraya dair 2012 Yıl 5
Sayı 26 2012 Yıl: 5 MaÄaraya dair - ASPEG
Sayı 26 2012 Yıl: 5 MaÄaraya dair - ASPEG
- No tags were found...
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Sayı</strong> <strong>26</strong><br />
<strong>Mağaraya</strong> <strong>dair</strong><br />
EYLÜL<br />
EKİM<br />
<strong>2012</strong><br />
<strong>Yıl</strong>: 5
Yayın Kurulu<br />
Bülent Demir<br />
İlker Gürbüz<br />
Mesut Şen<br />
Ender Usuloğlu<br />
<strong>Mağaraya</strong> Dair...<br />
Sevgili Mağaracılar, biraz gecikmeli de olsa,<br />
Cadı Kazanı Bültenimiz 5.yılına girmiştir. <strong>26</strong>.<br />
sayımızda yine renkli okumalar vardır. İran’a<br />
ilk giden Türk mağaracılar olarak hikayemizi<br />
Hakan’dan okuyacağız. Metin arkadaşımız yine<br />
Katkıda Bulunanlar<br />
Metin Albukrek<br />
Elif Aytekin<br />
Hakan Eğilmez<br />
Oral Ülkümen<br />
Razvan Sabau<br />
Mesut Şen<br />
Ender Usuloğlu<br />
Zihni Sinir bir proje üretti ve kamplarda artık<br />
ıslak mendilleri kullanmayı bırakacağız? mı?...<br />
Oral abi yine bize eskilere götürerek, 78 yılından<br />
bugünümüze nasıl gelmişiz güzel bir anı yazısı ile<br />
anlatıyor. Elimizden geldiğince “Ağaç Yaşken<br />
Eğilir” Atasözü’nü hatırlayarak, gençlerimizin<br />
kanına girmeye çalışıyoruz. Genç, çiçeği<br />
burnunda mağaracı arkadaşımız Seher bize ilk<br />
mağaracılık tecrübesini anlattı. Daha bir sürü<br />
yazı vardı ama onları bir sonraki sayıya sakladık.<br />
Fotoğraflar<br />
Ön Kapak: Taşeli’nde bir mağara,<br />
Razvan Sabau<br />
Arka Kapak: Kirmanşah, Parau<br />
Dağları, Iran, Ender Usuloğlu<br />
Daha nice 5’li yıllara diyerek sizleri bültenimizle<br />
başbaşa bırakıyoruz.<br />
İyi okumalar!<br />
Bu dergide yer alan yazılar ve fotoğraflar, kaynak belirtilmeden kullanılamaz.<br />
Websitelerimiz: www.aspeg-medya.com<br />
www.aspeg-tr.org<br />
Bize ulaşmak ve(ya) mağaracı olmak istiyorsanız: info@aspeg-tr.org<br />
2
Eylül-Ekim<br />
İçindekiler<br />
GHAR PARAU<br />
Sayfa:4<br />
SEYYAR TAHRET MUSLUĞU<br />
Sayfa: 7<br />
TAŞELİ GEZİSİ<br />
FOTOĞRAFLARLA<br />
Sayfa: 11<br />
78 YAZI; ÇİMİYAYLA<br />
Sayfa: 12<br />
MACERA; EĞLENCE;<br />
DOĞA Sayfa: 15<br />
TÜRKİYE<br />
MAĞARACILIĞININ<br />
EN’LERİ<br />
Sayfa: 18<br />
Fotoğraf: Ender Usuloğlu<br />
3
Ghar Parau<br />
Mağaraların Everesti<br />
İRAN Kirmanşah<br />
Yazan: Hakan Eğilmez<br />
Fotoğraflar: Ender Usuloğlu<br />
İran’dayız. Ender’leyim,<br />
önümüzde dimdik Zağros<br />
dağları dikiliyor. Şöyle bir<br />
baktık birbirimize, sırtımızda<br />
25kg çanta, 60 derece eğimle<br />
çıkacağımız(1450 metreden<br />
3000 metreye) ana silsile<br />
duruyor, İlk hedef 2200 metre<br />
, sonrasında ver elini 3000<br />
metredeki dağ kulübesi.<br />
İnsan zora geleceğini anlayınca,<br />
gülmeye başlarmış, e bizde tabiî<br />
ki gülmeye başladık, daha işin<br />
başında idik, sonrası çok ayrı bir<br />
hikaye.<br />
Benim açımdan ilginç olan<br />
Türkiye’den yaklaşık 14.0000<br />
km uzakta, Pasifik’te bulunan,<br />
dalış cenneti Palau adasından 24<br />
saatlik bir yolculuk sonrasında<br />
memlekete gelip, akşamında<br />
Tahran’a uçuyor olmamızdı.<br />
Gezinin detayları 1 ay önceden<br />
belli olduğundan teknik malzeme<br />
hazırdı. Daha önce hiçbir Türk<br />
mağaracının ziyaret etmediği<br />
İran çok ayrı bir dünya, bu kısmı<br />
ayrı yazılarda bahsedeceğiz zaten.<br />
Yaklaşık 10 saatlik otobus<br />
yolculuğundan sonra, Kirmanşah<br />
eyaleti sınırlarında bulunan, aynı<br />
adla anılan mili parkın sınırlarına<br />
geldik, az önce bahsettiğim yorucu<br />
4<br />
çıkış maceramız ile yaklaşık 8<br />
saat sonra, 3000 metredeki<br />
klübede idik. Ben hemen tuluma<br />
girip, irtifaya alışmak için<br />
uyumaya başladım, yaklaşık 24<br />
saat süresince yanılmıyorsam<br />
12 saat uyumuş olabilirim. İşin<br />
teknik malzeme taşıma kısmını,<br />
sağladıkları 6 adet eşek ile<br />
halleden İran’lı arkadaşlarda ilk<br />
defa federasyonları çatısı altında<br />
bir araya geliyorlardı. Yaklaşık<br />
20 mağaracı (10 kadarı Tebriz<br />
Azeri Türkü) ve biz bir arada<br />
idik. İngilizce Türkçe anlaşmanın<br />
sonucunda uzlaştığımız cümle<br />
‘Let’s Gedek’ Mahyar’ın icadı idi.<br />
Gar Parau mağarası ile dalıştan<br />
geldiğim Palau adasının isim<br />
benzerliğini aktarmadan<br />
duramadım, Palau’da her gece<br />
gördümüz dolunay, Parau<br />
mağarasının üstünde devam<br />
ediyordu. Herhalde 10 gün<br />
dolunay gören tek insan benimdir.<br />
Bir Anekdot daha, teknik<br />
malzeme olarak getirdiğimiz<br />
malzemeleri taşıyan çantanın<br />
ismi ‘Dena’ , Zağros dağlarında<br />
4100 metrelik yüksek tepelerden<br />
birinin ismi imiş, bunu sonradan<br />
öğrendim çünkü, biz klüpte<br />
çantalara isim verirken ‘Dena’<br />
ismini Mars’ta keşfedilen<br />
mağaralardan birinin ismi<br />
olarak belirlemiştik. Çantayıda<br />
tesadüfen almıştım, isim kısmı<br />
sonradan ortaya çıktı.<br />
Yaklaşık 1 ay önceden bizi davet<br />
eden İran’lı arkadaşımız Houssein<br />
ile mail yazışmalarımız biraz geç<br />
oluyordu, çünkü Hüseyin İngilizce<br />
az bildiğinden yazışmaları<br />
bir başka arkadaşı üzerinden<br />
yapıyorduk. Havaalanında<br />
Ender’le uçuş saatini beklerken,<br />
neler yaşayacağımız hakkında<br />
en ufak bir tahmin bile<br />
yürütemiyorduk, Hem ‘İran’<br />
olması, hem ciddi bir mağaraya<br />
gidiyor olmamız, İlk Türk ekip<br />
olmamız, üstüne bir de kesin<br />
olmayan sifon dalışı olasılığı, soru<br />
işaretleri, ekibi tanımama, yüksek<br />
irtifa olması, derin olması, işin<br />
ciddiyetini ortaya koyuyordu.<br />
Bu sebeble telefonlarında<br />
çekmeyeceğini düşünerek, yer<br />
belirleme sistemimizi yanımıza<br />
alarak, bulunduğumuz noktayı an<br />
be an, ilgili web sitesine ileterek,<br />
merak eden arkadaşları ve aileleri<br />
bilgilendirmeye çalıştık.<br />
Biz kendi kamplarımızdan güzel<br />
beslenmeye alışmışız, tabi ki İran’lı<br />
arkadaşlar yiyeceklerini bizlerle<br />
paylaştılar ama biz de yanımızda<br />
hiçbir gıda getirmemiştik(benim<br />
bademler dışında) suyunda
olmadığı ortamda su bir gün<br />
sonra eşeklerle geldi. 5 günlük bize<br />
verilen su miktarı 4.5 litre idi. Az<br />
yemek, az su, az uyku, geceleri<br />
-5 derece sıcaklık(dışarıda)<br />
beslenmeyi ve su kaybını ihmal<br />
etmemeyi gerektiriyordu.<br />
İranlı arkadaşlar aslen dağcı ve<br />
kaya tırmanışcısı idiler yaşları<br />
22-30 aralığında değişen<br />
gerçekten güçlü, srt teknikleri<br />
biraz zayıf, döşeme bilgisi<br />
açısından birkaç kişi dışında<br />
genelde , bizim anladığımız tarzın<br />
dışında idiler, şöyleki 4 metrelik<br />
duvarlarda ip yerine baca<br />
yaparak çıkıyorlardı.<br />
3000 metrede 5 gün geçirmek,<br />
insanda şöyle etkiler yaratıyor.<br />
Bizim gibi deniz seviyesinden<br />
gelen insanlarda, uyku hali<br />
ve yorgunluk belki biraz da<br />
baş ağrısı, İran yüksek bir<br />
ülke olduğu için Tebriz(1800<br />
metre) Tahran(1200 metre)<br />
irtifaları, İranlılar için sorun<br />
oluşturmuyorken, bizi biraz<br />
etkiledi ama 24 saat sonra artık<br />
biz de hazırdık. Dinleniş uyumuş,<br />
biraz beslenmiş olarak, giriş<br />
yapacak ilk ekibe angaje olarak,<br />
hem onlara taşınacak çantalarda<br />
yardım etmek hem de ortamı<br />
görmek amacı ile 2 saatlik -150<br />
metreye kadar bir giriş yaptık.<br />
Mağaranın ağzı 3000 metrede<br />
olduğu için, içerisi gayet soğuk 5<br />
derece, çamur ve çok sayıda daral<br />
var, (srt çıkarmak gerekiyor)<br />
daral pasajlar 100 metre ie<br />
150 metre arasında değişen<br />
uzunlukta, mağara aslında dar bir<br />
çatlak, su aradan yol bulmuş, irili<br />
ufaklı 10, 15, 25, 35, 45 metrelik<br />
ip inişleri çok sayıda darala açılan<br />
2 metrelik inişler(ipsiz kaya<br />
tırmanışı) yine çok sayıda 3 yada<br />
4 metrelik inişler(bazılarında<br />
ip var) ipsiz olanlardan tekrar<br />
kaya inişleri var idi. Ara kamp<br />
-350 metrede dar bir çatlağı<br />
çok tehlikeli bir tırmanışa yukarı<br />
doğru çıkan, trolyen olamamış,<br />
trol diyelim, bir ip vasıtası içinde<br />
çamurlar içinde bir istasyona<br />
oradan tekrar çamur içinde ara<br />
kampa çıkan bir ip(hangisi en<br />
az 6 adet farklı düğüm ve ipin<br />
içinden , bir tanesini seçiyorsunuz)<br />
varılıyor.<br />
Döşemelerde ilginç olan, kilitsiz<br />
karabin kullanımı, yanlış istasyon<br />
seçimleri( istasyonu daralın içine<br />
yapma gibi, çık çıkabilirsen)<br />
statik ve dinamik ipi beraber<br />
kullanma, aynı istasyonda 4<br />
farklı ip(sarı, kırmızı, pembe,<br />
seç beğen çık) şanslıysan birazda<br />
çamaşır ipi(bir yerde 4 metre<br />
çıktım fena olmuyor) düz kulak<br />
yerine yerli yapım yamuk kulak<br />
kullanımı, az ip olduğundan kısa<br />
inişlerde hagada hugada(el, kol,<br />
bacak, kafa dörtlemesi ile çıkma)<br />
tekniği ile çıkma sayabiliriz.<br />
Toplam 25 iniş istasyonu ama<br />
son 20 ile 25 arası arasında 20<br />
metre boyunuza kadar suyun<br />
içinde ilerliyorsunuz su ısısı 3 yada<br />
4 derece. Ara kamp sonrasında<br />
devam eden takılmadan<br />
geç(takıl geç) sırasında Ali<br />
Rıza’nın repliği, ‘ Don’t Trust<br />
the rope’(ipe güvenme)<br />
bilmem ne kadar kafanızda<br />
canlanıyor. Bitmedi, daha önceki<br />
ekspedisyonlarda 6 mağaracının<br />
çeşitli sebeblerden kaza sonucu<br />
ölmesi, 2 sinin mezarının<br />
içeride bulunması, birçok<br />
mağaracınında hipotermi sonucu<br />
çok sıkıntılı anlar geçirmesi,<br />
mağaranın zorlık derecesini<br />
özetlerken, Mağaraların Everesti<br />
tanımlamasını hak ediyor.<br />
E ne işiniz var mı? Burada mı<br />
dediniz ? Haklısınız ne işimiz vardı.<br />
İşimiz zor işleri başarmaktan<br />
duyacağımız keyif, olası keşifler,<br />
Türk-İran mağaracılık ittifakı,<br />
beraber yapacağımız her iki<br />
ülkedeki ortak operasyonlar,<br />
kısacası mağaracılık yapmak idi.<br />
3 üncü gün itibari ile , asıl döşeme<br />
için ekipler halinde İranlılar<br />
çalışmaya başladı, biz ben Ali<br />
Rıza Ender ve Sait döşemenin<br />
bitmesinden sonra , hızlıca -750<br />
metreye inip dalışı yapmak<br />
üzere plan yaptık. Döşemenin(!)<br />
uzaması, ekiplerin geç çıkması,<br />
bizim girişimizi geciktirdi, ama<br />
saat 15.00 gibi girişe başladık.<br />
Mağara çok soğuk olduğundan<br />
çift kat içlik ve tulum, kuru<br />
giysiler ile olası hipotermi ve<br />
ıslanmalara karşı ayrı bir çanta<br />
hazırladık, dalış malzemeleri ilk<br />
giden gruplarla -750 metreye<br />
taşınmıştı. Yada en azından biz<br />
öyle zannediyorduk. İlk önce<br />
3’cü istasyondaki döşemeyi<br />
değiştirmeyle işe başladık 40<br />
dakika burada zaman geçirdikten<br />
sonra hızlıca inişe devam ettik.<br />
Az önce bahsettiğim negatif<br />
döşeme özelliklerine rağmen<br />
-600 metre civarında öyle bir<br />
noktaya geldik ki, tamam mı<br />
devam mı sorusu vasıl oldu. 4<br />
metre bir inişin başında ip var idi,<br />
ama sadece kayaya süs niyetine<br />
asılı duruyordu, inmesine inerdik<br />
ama çıkış ne olacaktı, mağara<br />
gerçekten çok soğuktu ve zaten<br />
ıslanmış durumda idik. Birde<br />
benim açımdan çok soğuk bir suya<br />
dalış yapma durumu sinirlerimi<br />
iyice geriyordu, ama her şeye<br />
rağmen devam etmek istiyordum.<br />
Zaten Ali Rıza daha önden devam<br />
etmişti, Ender bundan sonrasının<br />
çok riskli olacağını belirterek, geri<br />
dönüş sinyalini verdi. Zaten bu<br />
durumda ısrar edecek durumda<br />
olmadığımızdan, geri dönüşe<br />
başladık, dönüşte bir çanta benim<br />
hediyem oldu, inişte sağolsunlar<br />
yorulmayayım diye bana çanta<br />
taşıtmamışlardı. Dönüşte Sait’i<br />
ara kampa bıraktık, hem haber<br />
versin hem de dinlensin diye,<br />
dönüşte inişe geçen iki Hüseyin’ide<br />
durumdan haber ettik, çok az<br />
dinlenerek ama sürekli hareket<br />
ederek yaklaşık 20 saat sonra<br />
mağaradan çıktık, gerçekten<br />
çok yorulmuştuk. Ana kampta<br />
durumu özetledik. Ve dinlenmeye<br />
geçtik. İlk inen ekipler ve diğer<br />
arkadaşlar yaklaşık 30 saat sonra<br />
geri geldiler , aradaki bekleme<br />
çok stresli idi, olası bir kurtarma<br />
ya da hipotermi durumuna karşı<br />
yedek ekipler içeri girerek yemek<br />
ve kuru eşya taşıdılar. Sonuçta<br />
herkes güvenli ama yorgun, bir<br />
ekip kampta dinlenip 40 saat<br />
sonra, ara kampta kalan ekip 3<br />
gün sonra, içeride kalan çantalar<br />
ertesi gün dinlenmiş bizlerin<br />
aracılığı ile geri çıkarılarak<br />
operasyon sonlandı. Sonrasında<br />
7 saat aşağı iniş , bütün<br />
yorgunluğun üstüne anekdot bir<br />
eşeğin 3 takla atıp yuvarlanıp<br />
tekrar yürümeye devam etmesi<br />
idi. Sonuçta kazasız belasız<br />
operasyonu sonuçlandırdık.<br />
İngilizlerin 2’ci gelişlerinde<br />
oldukları’’ Ghar Paraued” tanımı<br />
kadar olmasada, İran’lılar<br />
açısından sil baştan yeni döşeme<br />
yapılması, 3 ara kamp kurulması,<br />
daha iyi planlama ve beslenme<br />
ve ekipman tedariki ile sonuca<br />
5
gidilebileceğini belirttik. Bizim<br />
açımızdan ise Türkiye’den İran’a<br />
giden ilk ekip olmanın gururu,<br />
yüksek irtifa mağaracılığı<br />
hakkında deneyim, farklı<br />
ekiplerle beraber çalışabilme,<br />
hiç bilmediğimiz bir ortamda<br />
, kısıtlı malzeme ile idame,<br />
derinde yapılacak sifon dalışı için<br />
hazırlanma, malzeme tedariki<br />
olası eksikler ve optimizasyon nasıl<br />
daha iyi olur, sonuçlarına <strong>dair</strong><br />
farklı tecrübeleri edinmekti.<br />
Parau<br />
Mağarası<br />
6
Kampta Kullanmak için “Islak<br />
Mendil” yerine “Seyyar Taharet<br />
Musluğu”<br />
Yazan ve Fotoğraflar: Metin Albukrek<br />
8
Son katıldığım gezilerde,<br />
gençler arasında tuvalet<br />
sonrası kişisel temizlikte<br />
yaygın olarak “ıslak mendil”<br />
kullanıldığını gördüğümden,<br />
buna da daha iyi bir<br />
alternatifi sunmak<br />
istiyorum.<br />
Aşağıdaki sebeplerden<br />
dolayı ıslak mendili anlamsız<br />
ve gereksiz buluyorum:<br />
1. Islak mendil kağıt<br />
değil, naylon bazlıdır ve<br />
atıldığında doğada uzun<br />
süre kalır. Zaten kağıt olsa<br />
idi paket içinde ıslak kağıt<br />
hamuru haline gelirdi ve<br />
kimse satın almazdı.<br />
2. Islak mendil denilen<br />
nesne, 20 sene evvel<br />
piyasada bulunmuyordu.<br />
Yine de insanlar temiz ve<br />
mutlu idiler.<br />
3. Islak mendil ile popo<br />
silindiğinde, ilk aşamada<br />
pislik yayılmakta ve<br />
düşünüldüğünde daha<br />
iğrenç bir durum meydana<br />
gelmektedir.<br />
4. Islak mendil para ile<br />
satılmaktadır. Insanın<br />
milyonlarca yıldır bedava<br />
olan doğal ihtiyacı için şimdi<br />
para harcanması, anlamsız<br />
ve düşündürücüdür.<br />
Çevreyi kirleten ıslak mendil<br />
saçmalığına çok daha iyi bir<br />
alternatif, hiçbir masrafı<br />
olmayan, tarafımca<br />
geliştirilen ve başarılı sonuç<br />
veren “seyyar taharet<br />
musluğu”dur.<br />
Gerekli malzemeler:<br />
1. 0.5 litrelik boş PET su<br />
şişesi.<br />
Boş şişe, ağzı açık olarak<br />
bastırıldığında, kolayca<br />
deforme olmalıdır. En ucuz<br />
markaların şişeleri zaten<br />
kolay deforme oluyor.<br />
2. Bir toplu iğne.<br />
3. 10 cm uzunluğunda<br />
tuvalet kağıdı.<br />
4. Çakmak veya gazlı ocak.<br />
Yapılışı:<br />
1. Tuvalet kağıdını 4 kere<br />
katlayın ve toplu iğneyi bu<br />
kağıtla, iğnenin sivri ucu ve<br />
üçte ikisi dışarıda kalacak<br />
şekilde tutun. (Şekil 1)<br />
2. İğnenin ucunu çakmak<br />
veya gazlı ocakta ısıtın.<br />
(Şekil 2)<br />
3. Isıtılan iğne ile PET şişenin<br />
kapağında bir delik açın.<br />
(Şekil 3)<br />
4. İğne soğuyacağı için,<br />
iğneyi tekrar ısıtıp, ikinci<br />
bir delik açın. Bu işlemi<br />
toplam 4 delik açana kadar<br />
tekrarlayın. 4 delikten<br />
fazla açmayın, yoksa suyun<br />
basıncı düşer.<br />
9
5. Seyyar taharet<br />
musuluğunuz kullanıma<br />
hazırdır. (Şekil 4)<br />
Kullanılışı:<br />
1. Tuvaletiniz geldiğinde,<br />
seyyar taharet musluğunu<br />
su ile doldurun ve kendi<br />
delikli kapağını kapatın.<br />
2. Tuvaletinizi yaptıktan<br />
sonra, isteyeceğiniz noktaya<br />
doğru nişan alarak, bir<br />
elinizle şişeyi tutup sıkınız.<br />
3. İlk denemelerde<br />
suyu yanlış yerlere<br />
püskürtebilirsiniz. Bu<br />
durumda, seyyar taharet<br />
musluğunu tekrar su ile<br />
doldurmak için yanınızda<br />
başka bir şişede yedek su<br />
bulundurmanız faydalı olur.<br />
4. Şişedeki su miktarı<br />
azaldığı zaman, şişenin<br />
ağzını yukarıya doğru<br />
bükebilirsiniz (Şekil 5).<br />
5. Birkaç denemeden sonra<br />
doğru kullanıldığında,<br />
seyyar taharet musluğu<br />
tüm pisliği alıp toprağa<br />
geri döndürür. Tuvalet<br />
kağıdından bile daha<br />
çevrecidir. Ancak, istenirse<br />
tuvalet kağıdı ile kurulama<br />
yapılabilir.<br />
6. Seyyar taharet<br />
musluğunu sırt çantasında,<br />
mağara içinde çantada<br />
taşımak çok pratiktir.<br />
7. Seyyar taharet musluğu<br />
defalarca kullanılabilir. Aşırı<br />
deforme olduğunda, delikli<br />
kapağa uyan başka bir PET<br />
şişe ile kullanıma devam<br />
edilebilir.<br />
Umarım bundan sonra<br />
ıslak mendil “OUT”, seyyar<br />
taharet musluğu “IN”<br />
olacaktır.<br />
10
FOTOĞRAFLARLA TAŞELİ GEZİSİ<br />
Ender Usuloğlu<br />
11
1978 Yazı<br />
İlk Arazi Taramamız<br />
“Çimiyayla”<br />
Yazan: Oral Ülkümen<br />
12
Bir yeraltı su sistemi<br />
varmış Toroslar’da,<br />
dağların düzlüklerinden,<br />
yaylalarından yeraltına<br />
süzülen sular, Manavgat<br />
nehrinin bir yerlerinde<br />
dışarıya fışkırıyormuş,<br />
dünyanın en büyük karstik<br />
kaynağıymış. O kadar<br />
büyük o kadar büyükmüş<br />
ki, bazı aylarda saniyede<br />
150 metreküp su fışkırırmış<br />
kanyonun bir duvarından<br />
yeryüzüne. ( Bu rakam<br />
gerçekten bir insanın<br />
hayal sınırlarını zorlayan<br />
bir miktarın ifadesidir.) O<br />
kadar büyük bir pınarın<br />
yeraltında izlediği yola bir<br />
noktasından ulaşabilmek,<br />
tüm dünyadaki mağaracılar<br />
için önce bir rüya, eğer<br />
gerçekleşirse de bir<br />
kabus olabilir. Mustafa<br />
uzun süredir hayallerini<br />
kurarmış bu muhtemel<br />
yeraltı su sistemine<br />
ulaşabilmenin. Bize de<br />
bulaştırması çok kolay oldu.<br />
Yol güzergahımız gereği,<br />
önce Batı Toroslar’ın kuzey<br />
bölgelerinde Mustafa’nın<br />
tahminleri doğrultusunda<br />
seçilmiş bölgede; Akseki<br />
yakınlarında Çimiyayla’da<br />
yeraltına ulaşmaya<br />
çalışacağız, daha sonra<br />
güneye inip bu muhteşem<br />
pınarı göreceğiz.<br />
Her dönemde yüksek Batı<br />
Toroslar’da yaylalarda<br />
mağaralara gitmek<br />
gerçek bir ekspedisyon<br />
havasındadır. Bildiğiniz<br />
kültürün tamamen dışında<br />
bir hava koklarsınız. Güneş<br />
kavurur gündüzleri, turuncu<br />
günbatımları ve kısa sürer<br />
ıssız alaca karanlıklar, gece<br />
titretir sıcak vücutları,<br />
yıldızlara yaklaşırsınız.<br />
Modern’e ait hiç bir iz<br />
yoktur. Beydili, Karakeçili<br />
ve Tahtacı aşiretleri yayılır<br />
bu bölgede. Türkmenler;<br />
ülkemize isimlerini veren<br />
ancak her dönemde 3. sınıf<br />
insan olarak yaşayan göçebe<br />
kültürünün günümüzdeki<br />
uzantıları. Genellikle<br />
Yörük diye bilinirler.<br />
Kışları Manavgat ve çevresi<br />
köylerde yaşarlar, yazları,<br />
insanlar ve keçilerle karışık<br />
uzun bir kervan halinde<br />
haftalar süren yayla<br />
yolculuklarına çıkarlar.<br />
(Son 20 senedir kamyonla<br />
çıkıyorlar ve hatta çoğu<br />
sürülerini satıp kamyon<br />
almış ve kamyoncu olmuş...<br />
kolay vazgeçilecek cinsten<br />
değil bu göçebe kültürü,<br />
bir yerden yakalamış yine<br />
onları) Yaylalarda, 1 metre<br />
yüksekliğinde taş dört<br />
duvarı olan, biraz da toprak<br />
kazılarak tavan yüksekliği<br />
kazanılmış, kıl örgü bir<br />
bezle tavanı örtülmüş<br />
yerleşimlerde yaşarlar. Süt,<br />
yoğurt, keçi eti, saç ekmeği...<br />
Anaerkil bir aile yapısı göze<br />
çarpar gizliden. Erkekler<br />
kolan örer, kadınlar<br />
emir verir. Hiç erkek sesi<br />
duymazsınız, ne dediğini<br />
asla anlayamadığınız<br />
kadın sesleri ise hep çınlar<br />
dağlardan polyelere. Büyük<br />
kavgalarla edinmişlerdir<br />
yaylalarını zamanında, sizin<br />
göremediğiniz sınırlarla<br />
ayrılırlar birbirlerinden.<br />
On yıl önce, Ali ile birlikte<br />
Bümak’ın Çukurpınar<br />
kampını ziyaret ettik , çok<br />
az şeyin değiştiğini gördüm<br />
Toroslar’da son 35 yılda,<br />
kara keçiler, 5 kat yün<br />
giymiş yörükler, süt, yoğurt,<br />
keçi eti ve saç ekmeği...<br />
Sevinmek ve üzülmek<br />
arasında gittim geldim<br />
ve karar veremedim... Yol<br />
aynı yol, yoksulluk aynı<br />
yoksulluk, keçi aynı keçi<br />
ancak gülen yüzler de aynı<br />
gülen yüzler...<br />
Serin bir İstanbul yaz<br />
sabahı, 4.Levent sapağında<br />
ekibimize yeni katılan ve<br />
henüz tanışmadığımız<br />
Sami’yi bekliyoruz. Kemal<br />
ve beni, elimizdeki kask<br />
kümesinden tanıyacak<br />
Sami. Bu yıl büyük bir<br />
değişiklik var, başka<br />
bir ruh halindeyiz,<br />
ekspedisyonumuza bu kez<br />
bir Toyota LandCruiser<br />
katılıyor Sami’nin sayesinde.<br />
O sıralarda öyle elini sallasan<br />
bir jipe çarpmıyorsun, pek<br />
göremiyorsun ortalıklarda<br />
bu aletlerden. Sami<br />
Fransa’da yaşıyor ve oradan<br />
jipini de getirmiş sırf bu gezi<br />
için.<br />
Çimiyayla’da ilk<br />
mağaramıza saatler<br />
süren tırmanış sonunda<br />
ulaşıyoruz. Dik bir yamacın<br />
ortasında, yayladan 300<br />
m yüksekte ve tüm yaylayı<br />
görebilen bir mevkide, iki<br />
metre çapında bir delik. Dibi<br />
görünmüyor. “Abi bu benim<br />
bildiğim ikinci en derin<br />
obruk” diyor rehberimiz<br />
Ahmet, “daha derin olan<br />
biraz uzakta”. Bir taş alıyor<br />
ve atıyoruz derinliğini<br />
anlamak için. Birimiz de<br />
saat tutuyor. Hemen Çaaat<br />
diye bir ses geliyor. Hah hah<br />
hah, derin bu muymuş. Olsa<br />
olsa 25 metre. Hah hah<br />
hah seslerinin arasından<br />
bir süre sonra yeni bir<br />
ses geliyor yeraltından;<br />
Gümmmm. Herkes iki<br />
adım geri çekiliyor ve hatta<br />
ayakta durmak bile bir anda<br />
baş döndürücü oluveriyor,<br />
kuyunun yanında<br />
çömeliyoruz. Ölçümler<br />
13
ölçümleri kovalıyor; 7.6<br />
saniye; yaklaşık 200 m.<br />
Ülkemizin en derin tek inişi<br />
!!!<br />
Biz henüz Tek İp Tekniği’ni<br />
keşfetmiş değiliz. Elimizde<br />
topu topu 100 m<br />
merdiven... Kös kös iniyoruz<br />
dik kayalık yamaçtan<br />
yaylaya. Moraller çökmüş.<br />
Peki, bu mağaraya<br />
giremiyorsak biz gerçekten<br />
mağaracı mıyız? Takip eden<br />
günlerde daha şanslıyız; hep<br />
dişimize göre mağaralar<br />
çıkıyor karşımıza. En<br />
derini 69 metre, İt Çukuru.<br />
Mustafa rekor kırıyor.<br />
69 metreyi merdivenle<br />
bu kadar kısa sürede inip<br />
çıkmasına inanamıyoruz,<br />
merdiven çıkmıyor,<br />
merdiven koşuyor. Biraz<br />
moraller düzeliyor, hiç<br />
olmazsa 5,6 mağarayı<br />
haritaladık. Ancak, bu iş<br />
burada bitmez. Biz gelecek<br />
yıl buradayız ama, nasıl<br />
ineriz bu 200 metreyi, o pek<br />
açık değil.<br />
Toparlanıp terk ediyoruz<br />
Çimiyayla’yı. Manavgat<br />
ta Oymapınar baraj<br />
inşaatı sürüyor, Fransız<br />
mağaracılar, bölgede<br />
sondaj çalışmaları sırasında<br />
bulunmuş bir mağarada<br />
araştırma yapıyorlarmış.<br />
Onları ziyaret ediyoruz,<br />
Claude Chabert ile<br />
tanışıyoruz, 60’lı yılların<br />
sonlarından beri Türkiye’de<br />
mağaraları araştırıyor,<br />
bizden çok daha fazla bilgisi<br />
ve tabi ki tekniği var. Ondan<br />
öğrenecek çok şeyimiz<br />
olduğunu hissetmememiz<br />
mümkün değil. Birlikte<br />
Tilkiler Mağarasına<br />
giriyoruz, bunlar başka<br />
biz başka mağaracıyız. Bir<br />
gürültüdür gidiyor içeride,<br />
herkes şangur şungur<br />
ötüyor, üzerlerinde bir sürü<br />
metal teknik malzeme dolu<br />
turuncu turuncu adamlar.<br />
Biz bu sese ve görüntüye pek<br />
aşina değiliz. “Elbet bir gün”<br />
diyoruz içimizden, diyoruz<br />
da, ama nasıl olacak?<br />
Ve beklenen gün geliyor,<br />
Dumanlı Yeraltı Nehri’nin<br />
çıkışını göreceğiz. Baraj<br />
yollarından ve kanyonda<br />
açılmış yarım tünnellerden<br />
ilerliyoruz bir süre. Uzaktan<br />
uğultular duyulmaya<br />
başlıyor, gerçekten ses<br />
tüyler ürpertici. Bir süre<br />
daha ilerlediğimizde, bir<br />
bulut/ sis/ su buharı/ ıslaklık<br />
her yeri kaplıyor. Görmeden<br />
inanılması güç bir manzara,<br />
dar bir kanyonun bir<br />
duvarından yüksekçe<br />
bir yerden sanki bir sel,<br />
yeryüzüne çıkıyor. Bizler<br />
onu gören son şanslı kişiler<br />
olacağız. Bir sonraki yıl<br />
Oymapınar baraj gölünün<br />
yaklaşık 60 metre altında<br />
kalacakmış. Her birimiz<br />
içten içe hırslanıyoruz... Bu<br />
muhteşem yeraltı suyuna<br />
bir mağaradan, belki<br />
onlarca kilometre kuzeyde<br />
bir yerlerde mutlaka<br />
ulaşacağız. Seneye, daha<br />
sonraki sene ya da daha<br />
sonra, ama mutlaka...<br />
14
Macera, Eğlence, Doğa<br />
Yazan: Seher Koçak<br />
15
Bence üçü de birbirine bağlı<br />
kelimeler. Nasıl mı? Gayet açık!<br />
Macerayı seviyor olabilirsin<br />
ama eğlenmezsen maceranın<br />
ne anlamı kalır ki. Doğaya<br />
gelince zaten doğa bunları<br />
tamamlayan şey, yani her<br />
şeyin başı. Ben de bu üçünü<br />
birleştiren bir şey arıyordum ve<br />
hemen dikkatimi çekti. Neden<br />
bahsettiğimi anlamışsınızdır<br />
herhalde. Mağaracılık. Babamın<br />
arkadaşı Ceyhun abi sayesinde<br />
hem biraz daha bilgim oldu<br />
hem de bunu tatmak için bir<br />
fırsatım. İlk başlarda gitmek<br />
konusunda kararsızdım. Çünkü<br />
ilk olarak daha önce böyle bir şeye<br />
katılmamıştım ve ikinci olarak ne<br />
kadar okuyarak bilgi edinmeye<br />
çalışsam da okumak yaşamak gibi<br />
olmadığı için içimde tedirginlik<br />
vardı. Gitsem mi pişman olurum,<br />
gitmesem mi? Bilmiyordum ama<br />
babamın beni cesaretlendirmesi<br />
sonucu gitmeye karar verdim.<br />
Herhalde gitmemiş olsaydım<br />
gerçekten çok üzülürdüm. İşte<br />
macera başlıyor...<br />
Sabah saat 6’da kalktım ve ne<br />
giyeceğimi düşünmeye başladım.<br />
Gerçekten çok zor bir durum yani<br />
ilk gidişinde ne giyilir bilmiyorsun.<br />
Onlarca kıyafet denedikten<br />
sonra ne giyeceğimi buldum ama<br />
içimde hala tedirginlik vardı.<br />
Ceyhun abi rahat, kalın ve başına<br />
bir şey gelince üzülmeyeceğim<br />
bir şey giymemi söylemişti. Saat<br />
12’de alacaklardı beni ama ben<br />
saat 11’de hazır beklemeye<br />
başlamıştım. Yani o kadar<br />
heyecanlıydım ki saatin kaç<br />
olduğunun farkında değildim.<br />
Bir zaman sonra telefon çaldı ve<br />
annem aşağıda beklediklerini<br />
söyledi. Ben o anki heyecanımı<br />
anlatamam herhalde. Gerçekten<br />
çok tatlı bir heyecan. Aşağıya<br />
indim. Ceyhun abi beni Deniz<br />
ve Sait abiyle tanıştırdıktan<br />
sonra arabaya bindim. Tabi<br />
annem arabaya binmeden klasik<br />
konuşmasını yaptı “Dikkatli<br />
ol, ortadan kaybolma, kendine<br />
iyi bak...” dedi. Duyan da çok<br />
uzaklara gidiyorum sanır.<br />
Alt tarafı İncek’teki Tuluntaş<br />
Mağarası’na girecektik…<br />
Sait abi bana yolda Tuluntaş<br />
Mağarası’na giriş nedenimizden<br />
bahsetti. Söylediğine göre<br />
bu bir Tübitak projesiymiş.<br />
16<br />
Mağaranın dışında, giriş<br />
bölgesinde, alacakaranlık ve<br />
karanlık bölgelerinde daha önce<br />
yerleştirdikleri ısı ve nem ölçer<br />
cihazların ölçümlerini bilgisayara<br />
aktaracaktık. Böylelikle<br />
mağaranın dışında meydana<br />
gelen hava değişimlerinin<br />
mağaranın çeşitli bölgelerinde<br />
yarattığı etkinin gözlenebileceğini<br />
öğrendim. Böyle bir bilimsel<br />
çalışmanın içerisinde yer almak<br />
da heyecanımı ayrıca artırmıştı.<br />
İncek’e vardığımızda önce bir<br />
benzin istasyonunda durduk<br />
ve bir şeyler aldık (çikolata, su<br />
...). Sonra oradan ayrıldık ve bir<br />
siteye geldik. Bir binanın dışındaki<br />
cihazın verilerini bilgisayara<br />
aktardılar ve orada üzerimizi<br />
değiştirdikten sonra arabaya<br />
binip mağaraya doğru gitmek<br />
için yola koyulduk. Gerçekten<br />
çok yakındı. Mağaranın yakınına<br />
geldik. Çikolata yedik (bunun<br />
sebebi mağarada çok enerji<br />
harcanıyormuş), suları yanımıza<br />
aldık.<br />
Önce mağaraya nereden<br />
gireceğimizi düşündüm ama işin<br />
içinden çıkamayınca sordum.<br />
Gerçekten küçük bir delikten<br />
içeri giriliyormuş ama içerisi<br />
genişmiş. Neyse ki Ceyhun abi<br />
bana daha önce mağaraya nasıl<br />
gireceğimi ve içeride nasıl hareket<br />
etmem gerektiğini anlatmıştı.<br />
Hayatımda ilk defa yerde<br />
süründüm diyebilirim ama zor<br />
da olsa içeri girdim (hayatımda<br />
ilk defa yere bu kadar yakındım<br />
herhalde). Önce tedirgin oldum<br />
çünkü ilk girişimdi ama sonra<br />
içim rahatladı çünkü içerisi<br />
gerçekten genişti. İlk olarak<br />
hemen girdiğimiz yerin sağındaki<br />
yerde duran 2. cihazın verilerini<br />
de bilgisayara aktardılar.<br />
Veriler aktarılırken ben de<br />
biraz mağaraya göz gezdirdim.<br />
Öncelikle girişte çok dikkatimi<br />
çeken bir şey yoktu ama hala<br />
ileride daha ilginç ve dikkat çekici<br />
şeyler olduğuna emindim. Sonra<br />
ilerlemeye başladık. Bu arada<br />
herhalde en az 20 kez falan<br />
kafamı vurmuşumdur. Neyse ki<br />
başımda kask vardı… İlerlerken<br />
sarkıtlar ve oluşumlar dikkatimi<br />
çekti. İlerideki 3. Cihazın da<br />
ölçümlerini aldıktan sonra<br />
mağaranın girişine göre diğer<br />
tarafındaki çok güzel oluşumların<br />
bulunduğu yerine gitmek için<br />
ilerlemeye başladık (tabi daha<br />
önce gelmediğim için sadece<br />
söylenenleri biliyorum). Dar bir<br />
yerden geçtik ve az kalsın ayağım<br />
kayıyordu ama kurtardım. İçerisi<br />
o kadar güzeldi ki anlatamam.<br />
Ben şahsen çok beğendim. Dikit<br />
ve sarkıtların bir kısmı o kadar<br />
beyazdı ki ilk aklıma gelen<br />
bulutlar oldu. Bilirsiniz bulutlar<br />
saf bir beyazlığa sahiptirler.<br />
Onlara bakarken bir tane yarasa<br />
gördüm. Gerçekten çok küçüktü<br />
(ben çok korkarım normalde<br />
ama ilk defa korkmadım ve<br />
bunun sebebinin heyecanım<br />
olduğunu düşünüyorum).<br />
Yanımıza mağaradan bir şey<br />
alamıyormuşuz çünkü mağaranın<br />
güzelliğini bozmak istemeyiz değil<br />
mi? Bol bol fotoğraf çekildim ki<br />
ileride bakıp hatırlamak istediğim<br />
bu günü hiç unutmayım.<br />
Mağaradan çıkarken kayalara<br />
çizilmiş birçok çizgi gördüm.<br />
Kaybolmayı önlemek için<br />
başkaları tarafından çizilmiş<br />
ama aslında mağaraya çizgiler<br />
çizilmesi pek de uygun değilmiş.<br />
Önce yanlış yola gittik ve şunu da<br />
öğrendim giderken ve gelirken<br />
bakış açın 180 derece değiştiği<br />
için yanlış yola gidiyormuş<br />
hissi verirmiş. Sonunda çıkış<br />
yolunu bulduk. Çıkış giriş kadar<br />
kolay değildi ama yine de çok<br />
eğlenceliydi. Dışarı çıkmıştım<br />
artık. Dışarısı bana daha garip<br />
geliyordu. Yürüyerek siteye<br />
doğru gittik. Vardığımız an<br />
yorgunluğumu hissettim ve<br />
hayatımda ilk defa bu kadar<br />
çamura batmıştım. Üzerimizi<br />
değiştirdik ve arabaya bindik.<br />
Artık evdeydim ve gittiğimden<br />
de hiç ama hiç pişman değildim.<br />
Aksine çok mutluydum.<br />
Gerçekten insan hayatında<br />
en az bir kere bunu tatmalıdır<br />
diyorum ve ASPEG’e çok teşekkür<br />
ediyorum. Hayata 1-0 önde<br />
başlamak gibi bir şey...<br />
1) En derin mağara ?<br />
Anamur’da ki Peynirlikönü<br />
düdeni mağarasıdır. Toplam<br />
derinlik, -1429 metreye, 2004<br />
yılında BÜMAK tarafından<br />
ulaşılmıştır.<br />
2) En uzun mağara ?
Türkiye Mağaracılığının<br />
En’leri !<br />
Derleyen: Ender Usuloğlu<br />
Fotoğraflar: Razvan Sabau<br />
Fotoğraf: Razvan Sabau<br />
18
1) En derin mağara ?<br />
Anamur’da ki Peynirlikönü<br />
düdeni mağarasıdır. Toplam<br />
derinlik, -1429 metreye, 2004<br />
yılında BÜMAK tarafından<br />
ulaşılmıştır.<br />
2) En uzun mağara ?<br />
12 kilometre ile Pınargözü<br />
mağarası, Beyşehir’dir. Fransızlar<br />
tarafından keşfedilmiştir.<br />
15 kilometre ile Pınargözü<br />
mağarası, Beyşehir’dir. Fransızlar<br />
tarafından keşfedilmiştir.<br />
3) En çok yukarı giden mağara ?<br />
+770 metre ile Pınargözü<br />
mağarası, Beyşehir’dir. Fransızlar<br />
tarafından keşfedilmiştir.<br />
4) İçinde ilerlenmesi en zor<br />
mağara ?<br />
Pınargözü mağarası, Beyşehir’dir.<br />
5) En büyük salon ?<br />
36 dönüm ile Kocain mağarası,<br />
Antalya’dır.<br />
6) En büyük sarkıt oluşum ?<br />
Bilginiz varsa enderusul2009@<br />
gmail.com’a mesaj atın lütfen.<br />
7) En büyük dikit oluşum ?<br />
En büyük dikit oluşumları<br />
Kocain, Buzluk ve Boynuzcu<br />
Mağaralarındadır.<br />
8) En büyük sütun oluşum ?<br />
70 metre’lik Kocain mağarasında<br />
vardır.<br />
9) En büyük boşluk ?<br />
310.000 m3 ile Dağlı Kuylucu,<br />
Şenpazar, Kastamonu’dur.<br />
10) En çok yarasası olan mağara?<br />
En kalabalık yarasa nufüsü olan<br />
mağara Dupnisa mağarası,<br />
Demirköy, Kırklareli’dir.<br />
11) En derin tek iniş?<br />
305 metrelik inişle, Bucakalan<br />
Obruğu, Akşehir Antalya’dır.<br />
12) En çok oluşumlu turistik<br />
mağara ?<br />
Karaca mağarası, Gümüşhane.<br />
Turistik mağaralar içinde en<br />
düzgün açılmış, mağara ortamını<br />
ve içinde yaşayan canlılara saygılı<br />
bir örnek turistik mağaradır.<br />
13) En kötü turizme açılmış<br />
mağara ?<br />
Burdur İnsuyu mağarası.<br />
Nedenini öğrenmek için sadece<br />
yerinde gidip görmeniz yeterlidir.<br />
14) En çok haritası çizilen<br />
mağara ?<br />
Tınaztepe düdeni, Seydişehir,<br />
Konya 5 değişik haritası vardır.<br />
15) En zor ulaşımı olan mağara ?<br />
Sarp dağı mağaraları, yürüyerek<br />
9 saatte varılıyor.<br />
16) En çok mağaracılık gezisi<br />
yapılan mağara ?<br />
40’dan fazla yapılan gezilerle<br />
Dupnisa, Demirköy, Kırklareli<br />
mağarasıdır.<br />
17) En garip isimli mağara ?<br />
Kartoz Mal Dağı Kuzundaki Delik<br />
Bu mağara konglomera içerisinde<br />
gelişmiştir. 19 m’lik bir inişten<br />
sonra tabana ulaşılmaktadır.<br />
Mağara, 1993 yılında MAD<br />
tarafından araştırılıp, BCRA 3c<br />
standardında haritası çizilmiştir.<br />
18) En çok mağarası olan şehir ?<br />
Antalya, 320+ mağara<br />
raporlanmış ve haritalanmıştır.<br />
19) En kalabalık mağara yüzey<br />
kampı ?<br />
120 kişilik, Kurudere/Kemalpaşa<br />
yüzey kampı ile Ege Üniversitesi<br />
Mağara Araştırma Kulubü<br />
20) En derin mağara kampı ?<br />
Peynirlikönünde, -1200 metre<br />
derinlikte kurulan mağara<br />
kampıdır.<br />
21) En çok mağara araştıran<br />
kuruluş ?<br />
MTA Karst ve Mağara Araştırma<br />
bölümüdür. 2006 Aralık ayı<br />
itibarı ile yaklaşık 900 mağara<br />
araştırılmıştır.<br />
22) En çok mağara haritası<br />
yayınlayan kuruluş ?<br />
2006 yılı sonu itibarı ile toplam<br />
310 harita yayını ile MTA Karst<br />
ve Mağara Araştırma bölümüdür.<br />
23) En genç mağaracı ?<br />
2006 yılı sonu itibarı ile 8 yaşında<br />
Elif Usuloğlu’dur (ASPEG) Daha<br />
erken yaşta giren varsa lütfen<br />
enderusul2009@gmail.com’a<br />
bildirin.<br />
24) En yaşlı mağaracı ?<br />
<strong>2012</strong> yılı itibarı ile 56 yaşında<br />
olan Ali Yamaç’tır (O’mag)<br />
25) En hızlı ipten çıkan<br />
mağaracı ?<br />
Melek Pelen (BÜMAK), 100<br />
metreyi 10.4 dakikada çıkmıştır.<br />
<strong>26</strong>) Deniz mağarasında en<br />
derin hava dalışı yapan Türk<br />
mağaracı(lar) ?<br />
Deniz Mağarasında en derin hava<br />
dalışı: Altuğ Mağarası (2002)<br />
66m, Güzden Varinlioğlu, Yalın<br />
Baştanlar, Serdar Hamarat<br />
(MADAG)<br />
27) Deniz mağarasında en derin<br />
karışık gaz dalışı yapan Türk<br />
mağaracı(lar)?<br />
Deniz mağarasında en derin<br />
karışım gaz dalışı: Mivini Mağarası<br />
(2004) 73 m, Haldun Ülkenli,<br />
Atila Kara, Cihan Darıcı<br />
28) Kara mağarasında en<br />
derin hava dalışı yapan Türk<br />
mağaracı(lar)?<br />
Kara mağarasında en derin hava<br />
dalışı: 80 m K.Gökhan TÜRE,<br />
Suluin,<br />
29) Kara mağarasında en derin<br />
karışık gaz dalışı yapan Türk<br />
mağaracı(lar)?<br />
19
Kara mağarasında en derin<br />
karışım gaz dalışı: Finike Suluin<br />
(2006), 80 m, Atila Kara,<br />
Güzden Varinlioğlu, Haldun<br />
Ülkenli, Serdar Hamarat<br />
30) En çok sualtında<br />
yatay derine giden mağara<br />
araştırması?<br />
Kara mağarası’nda en uzun<br />
sualtı araştırması: 450 m,<br />
Beyşehir Göllü mağara: Ayşegül<br />
Birand, Haldun Ülkenli, Serdar<br />
Hamarat,Atila Kara, Gökhan<br />
Türe (MADAG).<br />
31) Deniz mağaraları en<br />
derin dalış yapan bayan Türk<br />
mağaracı?<br />
Güzden Varinlioğlu (MADAG)<br />
32) Kara mağaraları en<br />
derine dalış yapan bayan Türk<br />
mağaracı?<br />
Güzden Varinlioğlu (MADAG)<br />
33) En yeni kurulan mağaracılık<br />
derneği?<br />
Kuzgun Mağara Keşif Grubu<br />
2011 yılında kuruldu.<br />
34) En fazla mağarada kalan<br />
mağaracı (ekip)?<br />
2003 yılında, Peynirlikönü<br />
düdeninde 11 gün kalan Oğuz<br />
Karaçuka’dır.<br />
35) En derine ulaşan Türk<br />
mağaracı ?<br />
Bülent Genç, Arkadaş Özakın<br />
(BÜMAK), 2004 yılında<br />
Anamur Peynirlikönü mağarası<br />
araştırmasında,-1429 metreye<br />
inmiştir.<br />
*Eski veya değişmiş olduğunu<br />
düşündüğünüz bilgi varsa lütfen<br />
enderusul2009@gmail.com’a<br />
iletin. Teşekkürler.<br />
20