26.09.2015 Views

hakkında

camia_2015_68

camia_2015_68

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Gemeinschaft. Community. Communauté. İslam Toplumu Millî Görüş » www.igmg.org<br />

25 Eylül 2015 — Sayı 68<br />

HASENE<br />

MÜLTECILERE<br />

SINIRDA YARDIM<br />

ULAŞTIRDIK<br />

s. 20<br />

GENEL MERKEZ<br />

“Mültecilere yardımlar teşkilat eliyle<br />

yapılmalıdır.”<br />

s. 6<br />

AİLE<br />

Camilerin kalpleri gençler<br />

s. 10-11<br />

Kurban Bayramınız kutlu olsun!<br />

KÜLTÜR VE SANAT<br />

İslam’ın dinamik yüzü:<br />

Genç Sahâbîler<br />

s. 23<br />

MÜLTECİLER<br />

Avrupa’nın ensarı olmaya<br />

hazırız<br />

Her geçen gün daha da karmaşık bir hâl alan mülteci konusuna duyarsız<br />

kalmayan IGMG acil eylem paketiyle mültecilerin yanında yer<br />

alacak.<br />

HAC<br />

Hacı adayları kutsal<br />

topraklarda<br />

Aralarında IGMG Hac-Umre ve Seyahat Şirketi aracılığıyla hac görevini<br />

yerine getirecek olan hacı adaylarının da bulunduğu milyonlarca<br />

Müslüman hac heyecanını doya doya yaşıyor.<br />

Mültecilerin tren garlarında karşılanarak<br />

acil ihtiyaçlarının karşılanmasından tutun da<br />

yemek, gıda, barınma, giysi, resmî işlemlerin<br />

takibi ve tercümanlık gibi pek çok gereksinimlerinin<br />

tedariki konusunda IGMG teşkilatları<br />

hummalı bir çalışma sergiliyor. Yapılan bu çalışmaların<br />

daha düzenli bir hâle sokulması ve<br />

mültecilerin acil ihtiyaçlarının yanı sıra eğitim<br />

gibi kalıcı ihtiyaçlarının da giderilmesi noktasında<br />

bir eylem planı hazırlandı.<br />

Eylem planı kapsamında; 600’ün üzerinde<br />

IGMG cami ve kuruluşunun 1000 mülteci ailesinin<br />

bakımını üstlenmesi, kurban kampanyasının<br />

ilk defa Almanya’ya kadar genişletilmesi,<br />

mültecilerin barınması için belediyelere<br />

IGMG mekânlarının sunulması, özel İslami<br />

okullarda mülteci çocukların ücretsiz eğitimi<br />

için kontenjan oluşturulması gibi hayati önem<br />

taşıyan konuları içeren geniş çaplı bir yardım<br />

kampanyası başlatıldı. Konuyla ilgili konuşan<br />

IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş, “Hiç yakınmaksızın<br />

çok sayıda yöneticimizin ‘Ensar’<br />

olabilmek için yollara düştüğünü görmek, bizi<br />

son derece duygulandırmıştır. İdarecilerimiz,<br />

Genel Merkezden bir yönlendirme dahi beklemeden,<br />

yurtlarından olan bu insanlara el uzatmış<br />

yetişkinlere umut, çocukların yüzünde ise<br />

tebessüm olmuştur.” dedi. Mültecilere sahip<br />

çıkılması ve onların korunmasının, ırkçılık ve<br />

yabancı düşmanlığıyla mücadele etmek anlamına<br />

geldiğini de kaydeden Altaş, “Bugünkü<br />

sürekli artan panik ortamında, mültecilerin<br />

güvenlik bulabileceklerini düşünerek geldikleri<br />

yerlerde, düşmanlığa maruz kalarak endişelerle<br />

dolu bir hayata devam etmeleri bizi derinden<br />

endişelendiriyor. Terörizmden ekonomik gerilemeye<br />

kadar bir dizi problemin günah keçisi<br />

ilan edilerek, kabul edildikleri toplumun yaşam<br />

biçimine bir tehdit olarak algılanıyorlar. Fakat<br />

mültecilerin gerçek bir tehdit oluşturmadığını,<br />

aslında tehdit kurbanları olduğunu unutmayalım<br />

ve unutturmayalım. Ümmet şuuruyla hareket<br />

eden bizlerin ırkçılıkla mücadele çalışmalarının<br />

daima en başında ve en önde yer alması<br />

gerektiğinin altını çizmek isterim.” şeklinde<br />

konuştu.<br />

IGMG mülteciler konusunda sağlıklı bir<br />

çalışma yapabilmek için, ilgili bakanlıklarla da<br />

görüşmeler yaparak barınma, yiyecek ve giyim<br />

gibi acil ihtiyaçların yanı sıra kalıcı ihtiyaçları<br />

da tespit etti. Buna göre hazırlanan acil eylem<br />

planı eğitim, sağlık, din, barınma ve psikolojik<br />

destek çalışmaları gibi ana başlıklar belirlendi.<br />

İdareciler ise bölge ve şubelerde bu hususlarda<br />

neler yapılacağı konusunda idareciler mülteciler<br />

özel gündemiyle yapılan 4. Bölge Başkanları<br />

Toplantısı’nda bilgilendirildi.<br />

s. 8<br />

IGMG Hac-Umre ve Seyahat Şirketi bu yıl<br />

da hacı adaylarına sorunsuz ve başarılı bir hac<br />

hizmeti sunmak amacıyla hac organizesinin<br />

çalışmalarını aylar öncesinden başlattı. Başkanlık,<br />

irşad çadırı sohbetleri, Mâide-i Kur’an<br />

programları, iç ve dış geziler, mübarek mekânların<br />

ziyaretleriyle hacılara unutamayacakları<br />

bir hac dönemi yaşatabilmeyi amaçlıyor. Her<br />

gece ayrı bir sohbetin düzenlendiği irşad çadırı<br />

manevi havasıyla hacı adaylarının vazgeçilmezleri<br />

arasında yer alıyor.<br />

IGMG Hac-Umre ve Seyahat Başkanlığı<br />

binlerce kişinin organizesinden sorumlu olduğu<br />

geniş kapsamlı bu organizasyon kapsa-<br />

Fıkıh Köşesi<br />

Kurban <strong>hakkında</strong><br />

sorular<br />

s. 13<br />

mında bayan hacı adaylarını da unutmadı. Bu<br />

çerçevede her 130 kişilik kafilede Kadınlar Teşkilatı<br />

hac görevlilerinden 1 bayan hoca hanım<br />

görev yapıyor.<br />

Avrupa’dan hacı adaylarının yanı sıra Türkiye<br />

ve Avustralya’dan da hacı adayları uzun ve<br />

kısa dönem kafileleri hâlinde 18 Eylül itibari ile<br />

Mekke’ye ulaşmış durumda. Öte yandan hac<br />

heyecanını sadece hacı adayları değil onların<br />

yakınları ve IGMG Bölgeleri de yaşıyor. IGMG<br />

bölge idarecileri çok sayıda kafile uğurlanırken<br />

yanlarında olarak, hacı adaylarının coşku ve<br />

heyacanlarına ortak oldular.<br />

Âdâb-ı Muâşeret<br />

Kurban âdâbı<br />

s. 13<br />

s. 9<br />

AJANDA NOTLARI<br />

26 EYLÜL<br />

Ruhr-A — Sohbet Serisi - Şükretmeyi Bil. Düzenleyen:<br />

Kadınlar Gençlik Teşkilatı Lünen Şubesi. Yer:<br />

Alstedder Str. 7, 44534 Lünen. İrtibat: iqra-jugend@<br />

hotmail.de<br />

26-27 EYLÜL<br />

Avustralya — Kurban Bayramı Şöleni. Yer: İlim<br />

Koleji, 30 Inverloch Crescent, VIC 3047. İrtibat: +61<br />

431792525<br />

27 EYLÜL<br />

Rhein-Neckar-Saar — Gemi Gezisi ve Bayramlaşma.<br />

Yer: Bleiche, Brücke 8, 55411 Bingen. Saat:<br />

10.00<br />

Hamburg — Gençlik Şöleni. Düzenleyen: Gençlik<br />

Teşkilatı. Katılımcılar: Ünal Ünalan, Bekir Develi, Baki<br />

İnce, Uma Lamo. Yer: Wandsbek Bürgersaal, Am<br />

Alten Posthaus 4, 22041 Hamburg. Saat: 14.00<br />

28 EYLÜL<br />

Avustralya — Tecvid Dersi. Düzenleyen Kadınlar<br />

Gençlik Teşkilatı. Yer: Guilford Camii, 64 Mountfors<br />

Ave Guilford 2161. Saat:19.00<br />

02 EKİM<br />

Avustralya — Tefsir Dersi. Düzenleyen Gençlik<br />

Teşkilatı. Katılımcılar: Talha Bozkurt. Yer: Meadow<br />

Heights Camii, 15 Hudson Circuit, Meadow Heights,<br />

Melbourne. Saat:19.30<br />

Freiburg-Donau — Cuma Sohbeti. Düzenleyen:<br />

Gençlik Teşkilatı Lörrach Şubesi. Yer: Schwarzwaldstr.<br />

63, 79539 Lörrach. Saat: 20.00<br />

03 EKİM<br />

Ruhr-A — Evlilik Öncesi Hazırlık Kursu. Yer: Lindenhorster<br />

Str. 80-82, 44147 Dortmund. Saat: 18.00<br />

(Her Cumartesi Erkeklere Yönelik), 17.00 (Her Cuma<br />

Bayanlara yönelik). İrtibat: +49 157 30442280<br />

Güney Batı Fransa — Kur’an Kursu. Düzenleyen:<br />

Montargis Şubesi. İrtibat: Bayanlar için +33<br />

617110227, Erkekler için +33 684099200<br />

Ruhr-A — Sohbet Serisi - Sahâbî. Düzenleyen: Kadınlar<br />

Gençlik Teşkilatı Lünen Şubesi. Yer: Alstedder<br />

Str. 7, 44534 Lünen. İrtibat: iqra-jugend@hotmail.de<br />

Ruhr-A — Mültecilerle Kurban Bayramı: Aileler<br />

Ailelerle Buluşuyor. Yer: Fatih Sultan Mehmet Camii.<br />

Werder Str. 7, 45739 Oer-Erkenschwick. Saat:<br />

14.00 – 18.00<br />

05-06 EKİM<br />

Ruhr-A — Ortaöğretim Kampı - Sevginin Elleri.<br />

Düzenleyen: Kadınlar Gençlik Teşkilatı. Yer: Am<br />

Bahnhof 2, 59872 Meschede. İrtibat: +49 152<br />

31067990. Son Kayıt Tarihi: 01 Ekim<br />

09-11 EKİM<br />

Hessen — Kültür Gezisi: Münih Şehri. Düzenleyen:<br />

Üniversiteliler Birimi (Unikat e.V.) Yer: Hauptbahnhof<br />

Frankfurt. Saat: 23.59. İrtibat: info@unikatev.de


TÜRKİYE’NİN SEÇİMİ<br />

SENİN SEÇİMİN<br />

Almanya’daki vatandaşlarımız 08-25 Ekim tarihleri arasında<br />

13 konsolosluk bölgesinde oylarını kullanabilirler.<br />

Berlin • Stuttgart • Frankfurt • Düsseldorf • Köln • Essen • Münih • Münster<br />

Hannover • Karslruhe • Hamburg • Nürnberg • Mainz<br />

TÜRKİYE<br />

İÇİN<br />

OY VER!<br />

YSK SEÇMEN ÇAĞRI MERKEZİ<br />

KONSOLOSLUK ÇAĞRI MERKEZİ<br />

+90 444 9 975 +49 30 30 807090<br />

www.ysk.gov.tr<br />

secim.ytb.gov.tr


camia | 25 Eylül 2015<br />

Değerli<br />

Kardeşlerim<br />

İçindekiler<br />

Hepimiz hemen hemen her gün yeni mülteci<br />

dramlarına şahit oluyoruz. Kimileri<br />

sınırlarda beklerken, kimileri canı pahasına<br />

denizlere açılıyor. Kimi insanca bir muamele<br />

görürken, kimi açlığa ve susuzluğa<br />

mahkûm ediliyor. Her zaman mazlumun<br />

yanında olmayı düstur edinen bir teşkilat<br />

olarak elbette bizler de bu kardeşlerimize<br />

yardım elimizi uzatmak durumundayız.<br />

Pek çoğumuz kıyılara vuran çocuk cesetleriyle<br />

irkildik. İnsanlığımızı “medeni” dediğimiz<br />

çağımızı bir kez daha sorguladık. Ancak<br />

bu durum birkaç dakikalık bir üzülme<br />

ile geçiştirebileceğimiz bir husus değildir.<br />

Bu nedenle şimdiye dek pek çok cemiyet ve<br />

bölgemizde yapılan ve azımsanamayacak<br />

derecede önem taşıyan yardımları daha<br />

kapsamlı ve planlı hâle sokarak kalıcı projelerle<br />

uygulamaya koyacağımız acil eylem<br />

planımıza her birimiz sahip çıkmalıyız. Bu<br />

hususta tüm teşkilat mensuplarımızın sağduyulu<br />

ve duyarlı davranarak üzerine düşen<br />

görevi en iyi şekilde yerine getireceğine<br />

yürekten inanıyorum. Bu konuda emek<br />

sarfeden kardeşlerimin her birinden Allah<br />

(c.c.) razı olsun.<br />

Kardeşlerim ağustos ayında Almanya’nın<br />

Delmenhorst şehrinde bulunan Mevlana<br />

Camimize saldırı gerçekleştirilmesinin<br />

ardından geçtiğimiz haftalarda da Ludwigsburg<br />

ve Mögglingen’deki camilerimize<br />

saldırı düzenlendi. Avrupa’nın farklı bölgelerinde<br />

de, camilere yönelik saldırıların<br />

ardı arkası kesilmiyor. Bu saldırılar bizleri<br />

derinden endişelendirirken, maddi hasarlarla<br />

atlatılması tek tesellimiz oluyor.<br />

Çoğu saldırının faili hâlâ belirlenebilmiş<br />

değil, bu ise bizlerin kaygılarını daha da<br />

çok artırıyor. Bu nedenle emniyet güçlerinden<br />

bu olayları bir an önce açıklığa<br />

kavuşturmalarını beklerken, yetkilileri de<br />

ırkçılık ve cami saldırıları konusunda daha<br />

hassas davranmaya ve konuya gereken ilgiyi<br />

göstermeye davet ediyorum.<br />

Ümmetçe bir Kurban Bayramı’na daha kavuşmanın<br />

sevinci içersindeyiz. Buradan<br />

bir kez daha tüm İslam âleminin bayramını<br />

kutlarken, bayramın tüm dünyada akan<br />

kan ve gözyaşlarının durmasına, insanlığın<br />

huzur ve mutluluğuna vesile olmasını dilerim.<br />

Kutsal topraklarda bulunan hacı adaylarımıza<br />

ise mebrur bir hac nasip etmesini<br />

Cenâb-ı Hak’tan dilerim.<br />

Selam ve dua ile...<br />

Kemal Ergün<br />

Gündemden<br />

Camilere saldırılar dinmiyor s. 4<br />

Çirkin hakarete 12 haftalık hapis cezası s. 4<br />

Ergün: Terörün hiçbir şekli kabul edilemez! s. 4<br />

“Kurban Bayramı’nda da kardeşlerimizin yanındayız.” s. 4<br />

Mültecilerin umutlarına tel örgü engeli s. 5<br />

Genel Merkezimizden<br />

“Mültecilere yardımlar teşkilat eliyle yapılmalıdır.” s. 6<br />

“Daha fazla çocuk ve gencimize ulaşalım.” s. 6<br />

Şubelerle iletişim ve ilişkiler güçlendirilecek s. 6<br />

İdarecilerin eğitimine öncelik verilecek s. 7<br />

Kur’an yıldızları ile aydınlanacağız s. 7<br />

Acil eylem paketiyle mültecilerin yanında olunacak s. 8<br />

Bölgelerimizde ve şubelerde yapılacak çalışmalar s. 8<br />

Hac heyecanı devam ediyor s. 9<br />

“Gençlik çalışmalarımız görünür kılınmalıdır.” s. 9<br />

Aile<br />

Camilerin kalpleri gençler s. 10<br />

Hayatın İçinden<br />

Kurbanı bayram edebilmek s. 12<br />

Fıkıh Köşesi / Âdâb-ı Muâşeret s. 13<br />

Camilerimiz<br />

Hamburg Wilhelmsburg Camii s. 14-15<br />

Özel<br />

Kur’an’da övülen gençlik s. 16<br />

Peygamberimiz’in gençlere tavsiyeleri s. 17<br />

Bölgelerimizden<br />

“Hedefe kilitlenme zamanı” s. 18<br />

Schiedam Hafızlık Kursu ilk meyvelerini verdi s. 18<br />

Geçmiş olsun ziyareti s. 18<br />

Hacılar dualarla uğurlandı s. 19<br />

“Tüm insanlık için çalışmalıyız.” s. 19<br />

Hasene<br />

Mültecilere sınırda yardım ulaştırdık s. 20<br />

433 Gözlemci ortak ideal için yollara çıktı s. 21<br />

Kültür ve Sanat<br />

İslam’ın dinamik yüzü: Genç Sahâbîler s. 23<br />

Gençlik<br />

Gençler liderlik yolunda s. 25<br />

İslam bilimleri s. 26<br />

Müslümanlar camiye girerken neden ayakkabılarını çıkarır? s. 26<br />

Gençler ilim yolunda s. 27<br />

Hedef: Daha fazla İrfan Evi s. 27<br />

Impressum | Künye<br />

Herausgeber | Yayıncı<br />

IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V.<br />

İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018)<br />

Generalsekretariat<br />

Genel Sekreterlik<br />

Bekir Altaş (V. i. S. d. P.)<br />

Boschstr. 61-65 • D-50171 Kerpen<br />

T +49 2237 656-0 • F +49 2237 656-555 • www.igmg.org • camia@igmg.org<br />

Postanschrift | Adres<br />

camia • Merheimer Str. 229 • D-50733 Köln • T +49 221 942240-20 • F +49 221 942240-21<br />

Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni<br />

İlknur Küçük<br />

Redaktion | Redaksiyon<br />

İlknur Küçük, Rahime Söylemez, Elif Zehra Kandemir, Mehmet Kandemir, Ayşegül Bunsuz, Mualla Kapusuz<br />

redaksiyon.camia@igmg.org • T +49 221 942240-41/42/43 • F +49 221 942240-21<br />

Anzeigen | İlanlar<br />

İlanlar.camia@igmg.org • T +49 221 942240-41 • F +49 221 942240-21<br />

Werbung | Reklam<br />

reklam.camia@igmg.org • T +49 221 942240-30 • F +49 221 942240-21<br />

Distribution | Dağıtım<br />

dagitim.camia@igmg.org • T +49 221 942240-30 • F +49 221 942240-21<br />

Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı<br />

99names communication GmbH<br />

Merheimer Str. 229 • D-50733 Köln • T +49 221 942240-20 • F +49 221 942240-21<br />

Auflage | Tiraj<br />

37.000<br />

Erscheint alle zwei Wochen Freitags. | İki haftada bir cuma günleri yayınlanır.<br />

Im Auftrag der IGMG durch 99names communication GmbH erstellt.<br />

IGMG adına, 99names communication GmbH tarafından hazırlanmıştır.


4 |<br />

Gündemden<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

KURBAN BAYRAMI<br />

“Kurban Bayramı’nda da kardeşlerimizin yanındayız.”<br />

İslam âlemi, içerisinde nice hikmetleri barındıran Kurban Bayramı’na bu sene de kavuşabilmenin heyecan ve mutluluğunu yaşıyor.<br />

Müslümanlar, kırılan gönüllerin onarıldığı,<br />

sevgi ve kardeşlik duygularının güçlendiği en<br />

özel günlerden olan Kurban Bayramı’nı kutlamaya<br />

hazırlanıyor. Allah’a teslimiyeti ve şükrü<br />

ifade eden kurban ibadeti insanlarda dayanışma<br />

ve yardımlaşma bilincinin gelişmesine,<br />

sevgi ve dostluğun yaygınlaşmasına da vesile<br />

oluyor. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG)<br />

Genel Başkanı Kemal Ergün Kurban Bayramı<br />

münasebetiyle bir tebrik mesajı yayımlayarak<br />

tüm Müslümanların bayramını tebrik etti. Me-<br />

sajında son günlerde Avrupa’ya akın akın gelen<br />

mültecilerin yaşadıkları zorluklara değinen Ergün,<br />

İslam coğrafyasının yine hüzün içerisinde<br />

bir bayram geçirdiğini aktardı. 2. Dünya Savaşı’ndan<br />

sonra ilk defa 50 milyonu aşkın sayıda<br />

insanın vatanından savaşlar ve iç karışıklıklar<br />

sebebiyle ayrılmış olduğunu belirten Ergün,<br />

insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürebilmek<br />

ve evlatlarının temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek<br />

amacıyla çok sayıda insanın çok tehlikeli<br />

yollar üzerinden içerisinde yaşadığımız Avrupa<br />

ülkelerine akın ettiğini ve herkesin bu ölümcül<br />

yolculuk esnasında yaşanan dramların sadece<br />

bir kısmından haberdar olduğunu, durumun<br />

görünmeyen kısmının vehametinin çok daha<br />

büyük boyutta olduğunu kaydetti. Genel Başkan<br />

Ergün, mülteciler konusunda herkesin<br />

üzerine büyük sorumluluklar düştüğünü hatırlatırken,<br />

“Bizler IGMG olarak sorumluluklarımızın<br />

farkındayız ve mülteci kardeşlerimiz<br />

için hazırladığımız acil eylem paketi ile onların<br />

yanında olacağız.” dedi. Mülteciler için barınacak<br />

yer imkânı sunma, bakımlarını üstlenme,<br />

okullarda kontenjan açma ve onları bu zor durumda<br />

destekleyecek daha birçok çalışmanın<br />

yanında Kurban Bayramı’nda Hasene Derneği<br />

vasıtasıyla kurban eti dağıtımı da gerçekleştireceklerini<br />

ifade eden Ergün, yardım çalışmalarında<br />

maddi manevi emeği geçen herkese<br />

şükranlarını ilettiklerini bu vesile ile kutsal<br />

topraklarda hac farizasını eda etmekte olan<br />

tüm hacılara mebrur bir hac dilediklerini aktardı.<br />

ALMANYA<br />

Camilere saldırılar dinmiyor<br />

Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin Ludwigsburg kentindeki IGMG Hacı Bayram Veli Camii ile Mögglingen kentindeki IGMG Gülistan Camii kimliği belirsiz kişilerin<br />

saldırısına uğradı.<br />

Ludwigsburg<br />

Mabet saldırıları durmak bilmiyor.<br />

Ludwigsburg’ta bulunan Hacı Bayram<br />

Veli Camii’ne saldırı düzenlenirken, polis<br />

zanlıların olay yerinden otomobille hızla<br />

uzaklaştıkları tespit ettiklerini, bunların<br />

saldırgan olup olmadığını araştırdıklarını<br />

kaydetti. Görgü tanığının yaptığı<br />

açıklamada camiye saldıranların beş kişi<br />

olduğunu aktarılırken, camların kırılma<br />

sesinin duyulması üzerine caminin karşısında<br />

bulunan binada ışık yandığını ve<br />

saldırganların bir arabaya binerek hızla<br />

kaçtığını aktardı. Saldırıda caminin camlarının<br />

ve giriş kapısının ciddi zarar gördüğünü<br />

kaydeden Württemberg Bölge<br />

Başkanı Zeki Şeker yaklaşık 20 bin Avro<br />

hasar olduğunu belirtti. Faillerin bir an<br />

önce yakalanmasını istediklerini söyleyen<br />

Şeker, bu çeşit çirkin saldırıların artık bir<br />

son bulması gerektiğini ifade etti.<br />

Öte yandan Mögglingen kentinde bulunan<br />

Gülistan Camii’nin pencerelerine,<br />

bina cephesine ve cami önündeki kaldırıma<br />

kimliği tespit edilemeyen kişiler<br />

tarafından gamalı haç çizildi ve yabancı<br />

düşmanlığı içeren yazılar yazıldı. Gülistan<br />

Camii Kadınlar Teşkilatı Başkanı Neşe<br />

Yılmaz konuya ilişkin yaptığı açıklamada<br />

saldırganların cami duvarlarına “raus”<br />

(dışarı) ifadesini yazdıklarını ve gamalı<br />

haç çizdiklerini kaydetti. Bu sembollerin<br />

sabah namazına gelen cemaat tarafından<br />

farkedildiğini aktaran Yılmaz, kamera kayıtlarına<br />

bakıldığında saldırının iki kişi tarafından<br />

saat 03:00’te gerçekleştirildiğini<br />

öğrendiklerini ve söz konusu kayıtların da<br />

polise teslim edildiğini bildirdi.<br />

Baden-Württemberg eyaletindeki Mög-<br />

glingen şehrinde bulunan IGMG camisine<br />

yapılan saldırı münasebetiyle bir açıklama<br />

yapan İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG)<br />

Genel Sekreteri Bekir Altaş saldırıların endişe<br />

verici olduğuna vurgu yaptı.<br />

“Siyasilerin ve güvenlik birimlerinin<br />

Müslüman karşıtı ırkçılığı ciddiye almaları<br />

gerekiyor.” diyen Altaş camilere yapılan<br />

saldırılarda aşırı derecede bir artışın<br />

gözüktüğüne dikkat çekti. Bekir Altaş,<br />

güvenlik birimlerinin, soruşturmaları olması<br />

gerektiği şekilde yürütmediklerini<br />

ve siyasilerin de duruma gereken ilgiyi<br />

göstermediklerini şu sözlerle ifade etti:<br />

“Mögglingen de dâhil olmak üzere saldırıya<br />

maruz kalan camiler güvenlik kameralarıyla<br />

donatılmış olmalarına rağmen bu<br />

tür saldırıların faillerinin ortaya çıkarılma<br />

oranı inanılmaz derecede düşüktür. Güvenlik<br />

birimlerini elde edilen her delili en<br />

ince ayrıntısına kadar incelemeye ve failleri<br />

tespit etmeye davet ediyoruz. Siyasilerin<br />

yapması gereken de artık bu tür saldırıların<br />

kayda değer olduğunu anlamak<br />

ve Müslüman karşıtı saldırıların ayrı bir<br />

şekilde kayda geçirilmesini sağlamaktır.”<br />

23 Ağustos’ta Almanya’nın Delmenhorst<br />

kentindeki Mevlana Camii de kimliği<br />

belirlenemeyen kişi ya da kişilerce<br />

kundaklanmak istenmişti. Çıkan yangında<br />

can kaybı yaşanmazken camide maddi<br />

hasar meydana gelmişti. Bu saldırının failleri<br />

de bugüne dek yakalanamadı.<br />

Mögglingen<br />

İNGİLTERE<br />

Çirkin hakarete 12 haftalık hapis cezası<br />

65 yaşındaki bir İngiliz, Müslüman çalışana İslam karşıtı davranışı nedeniyle 12 haftalık hapis cezasına çarptırıldı.<br />

Haziran ayında yaşanan olayda fast-food<br />

sektöründeki Müslüman bir çalışan, yaka kartında<br />

Mohamed Mahroof ismi olması nedeniyle<br />

65 yaşındaki bir İngilizin sözlü tacizine<br />

uğradı. Savcılığın verdiği bilgiye göre restorana<br />

gelen yaşlı İngiliz, çalışanın Mohamed Mahroof<br />

isimli yaka kartını görmesinin ardından “Adın<br />

Muhammed mi, Müslüman mısın?” şeklinde<br />

soru sordu. Ardından “Ben Hristiyanım, sen<br />

Müslümansın, şimdi benim başımı koparmak<br />

mı istiyorsun?” diyen İngiliz, el hareketleri ile<br />

“baş kesme” işareti yaptı. Diğer çalışanların ola-<br />

ya müdahale etmesinin ardından müşteri restorandan<br />

dışarı çıkarılmak istendi. Dışarı çıkacağı<br />

sırada tekrar Mahroof’a dönerek “Sen Müslümansın.<br />

Benim başımı kesmek istiyorsun.” dedi<br />

ve ardından Müslümanların namaz ritüelini<br />

taklit etti. Avukatı aracılığı ile mahkemede ifade<br />

veren 65 yaşındaki İngiliz yaptıklarından pişman<br />

olduğunu ve olay günü sarhoş olduğunu<br />

belirtti.<br />

Daha önce de çok kez İslam karşıtı davranışlarda<br />

bulunan sanık 12 haftalık hapis cezasına<br />

çaptırıldı.<br />

TÜRKİYE<br />

Ergün: Terörün hiçbir şekli kabul edilemez!<br />

Son zamanlarda artan terör olayları iyice tırmanırken, gelen şehit haberleri herkesi derinden üzüyor.<br />

Türkiye’de şiddetini her geçen gün artıran<br />

terör saldırıları toplumun barış ve huzurunu<br />

tehdit etmeye devam ediyor. Ülke ardı ardına<br />

gelen şehit haberleri ile sarsılırken ülke genelinde<br />

büyük bir endişe ve hüzün yaşanıyor. Etnik<br />

milliyetçilikten beslenen terörün durması ise<br />

herkesin ortak dileği. Türkiye’de tırmanışa ge-<br />

çen ve vatandaşların güvenliğini ve ülke bütünlüğünü<br />

hedef alan saldırılar nedeniyle IGMG<br />

Genel Başkanı Kemal Ergün de bir basın açıklaması<br />

yaptı. Masum yavruları yetim bırakan, on<br />

yıllardır anaların göz yaşlarına boğulmasına neden<br />

olan kanlı saldırılar ve şiddet eylemlerinin,<br />

gerekçesi ne olursa olsun, asla kabul edilemeyeceğini<br />

aktaran Genel Başkan Türkiye sınırları<br />

içinde vuku bulan çatışmaların Avrupa’da yeni<br />

çatışmalara ve ayrılıklara yol açmaması için azami<br />

dikkat gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.<br />

Birlik ve beraberlik çağrısından bulunan Ergün,<br />

“Türkiye sınırları içinde vuku bulan çatışmaların<br />

Avrupa’da bir arada yaşamakta olan çeşitli<br />

dinden ve milletten insanları asla karşı karşıya<br />

getirmemelidir ve sosyal birlik ve bütünlüğümüze<br />

zarar vermemelidir.” dedi. Genel Başkan<br />

mezkur saldırılarda ölen şehitlere Allah’tan<br />

rahmet dilerken, kederli ailelerinin acılarını<br />

paylaştıklarını ve kendilerine sabrı cemil niyaz<br />

ettiklerini belirtti.


camia | 25 Eylül 2015 Gündemden | 5<br />

16 EYLÜL 2015<br />

Almanya’nın Saarland eyaletinde İslam<br />

din dersi bir pilot uygulamayla 2015/16<br />

ilköğretim müfredatına alındı. Saarbrücken<br />

ve Völklingen’de birinci sınıf öğrencilerine<br />

yönelik başlatılan İslam din<br />

dersi eğitiminin, dördüncü sınıfa kadar<br />

sürdürülmesi öngörülüyor. Din derslerinin<br />

Almanca yapılacağı ve dersin hem<br />

Şii hem de Sünni mezhebine uygun olacağı<br />

kaydedildi.<br />

19 EYLÜL 2015<br />

Mısır’da darbeyle görevinden uzaklaştırılan<br />

Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin<br />

ve beraberindeki 10 kişinin “Katar<br />

adına casusluk” yaptıkları iddiasıyla yargılandıkları<br />

davanın duruşması ertelendi.<br />

Mahkeme, Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nda<br />

görevli Binbaşı Tarık Muhammed<br />

Sabri’nin şahit olarak dinlenilmesi için<br />

duruşmanın 10 Ekim’e<br />

ertelenmesine karar verdi.<br />

19 EYLÜL 2015<br />

20 EYLÜL<br />

ABD’de 14 yaşında Ahmet Muhammed<br />

isimli Müslüman çocuk ev yapımı<br />

saatini bomba sanan bir öğretmenin<br />

ihbarıyla polisler tarafından<br />

gözaltına alındı. Ahmet Muhammed,<br />

olayın açıklığa kavuşturulmasının<br />

ardından serbest bırakılırken, Müslüman<br />

öğrencinin gözaltına alınmasını<br />

dünya liderleri başta olmak üzere<br />

pek çok kesimden tepki geldi.<br />

Okul yönetimi de Müslüman öğrenciye<br />

giremediği derslerin ev ödevlerini<br />

ailesiyle yolladı.<br />

8 - 25 EKİM 2015<br />

Yurt dışında yaşayan Türk seçmenler Türkiye’de<br />

yapılacak 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri<br />

için bu yıl ikinci kez sandığa gidecekler. Türk<br />

seçmenler Yüksek Seçim Kurulu’nun belirlediği<br />

takvime göre 8 Ekim–25 Ekim tarihleri arasında<br />

ikamet ettikleri ülkelerde oylarını kullanabilecekler.<br />

Oy verme günlerinin ülkeden ülkeye farklılık<br />

göstereceği kaydedilirken, gümrük kapılarında 8<br />

Ekim’de başlayacak oy verme işleminin 1 Kasım<br />

Pazar günü saat 17.00’ye kadar süreceği bildirildi.<br />

21 EYLÜL 2015<br />

Srebrenitsa soykırımı kurbanlarının defnedildiği<br />

Potoçari Anıt Mezarlığı’nın açılışının 12. yıl<br />

dönümü vesilesiyle tören düzenlendi. Srebrenitsa<br />

yakınlarında bulunan Potoçari Anıt Mezarlığı’nda<br />

düzenlenen törene Srebrenitsa Belediye<br />

Başkanı Çamil Durakoviç, kurban yakınları<br />

ve vatandaşlar katıldı. Törende konuşma yapan<br />

Durakoviç, anıt mezarın evrensel bir yer olduğunu<br />

belirterek, “Biz yaşayanlar içinse burası,<br />

içinde yaşadığımız acıyı sürekli bizlere hatırlatan<br />

bir yer. Biz öldükten sonra da devletimizin<br />

buraya sahip çıkacak olması çok önemli.” ifadelerinde<br />

bulundu.<br />

İsrail ve Filistin arasındaki gerginlik giderek büyüyor. İsrail<br />

“Demir Kubbe” hava savunma sistemine ait bir bataryayı<br />

güvenlik nedeniyle Gazze Şeridi sınırına yakın Netivot<br />

Yahudi yerleşim birimine konuşlandırdığını duyurdu. İsrail,<br />

Gazze’ye 7 Temmuz 2014’te havadan ve denizden, 17<br />

Temmuz’da ise karadan saldırı düzenlemiş ve saldırılarda<br />

büyük can kayıpları yaşanmıştı. Karşılıklı yapılan saldırılarda<br />

Gazze’den İsrail’e 4 bin 562 roket atılmış, roketlerden<br />

735’i de “Demir Kubbe” tarafından imha edilerek<br />

etkisiz hâle getirilmişti.<br />

MÜLTECİLER<br />

Mültecilerin umutlarına tel örgü engeli<br />

Avrupa’ya giriş yapmak isteyen mülteciler, sınırlardaki tel örgü engeline takıldı. Artan göç dalgası ise AB ülkeleri arasında serbest dolaşıma imkân sağlayan Schengen<br />

anlaşmasının yeniden sorgulanmasına yol açarken, mültecilerin rağbet ettiği Almanya, Avrupa sınırları içerisinde sınır kontrollerine başladı.<br />

Alexandre Rotenberg / Shutterstock.com<br />

Ülkelerindeki kaos ortamından kaçmak isteyen<br />

mültecilerin dramı bitmek bilmiyor. Almanya’nın<br />

ardından Avusturya ve Slovakya’nın sınır<br />

kontrollerine başlaması üzerine Macaristan Sırbistan<br />

sınırını kapatırken, mültecilerin umutlarına<br />

nokta koydu. Sınıra tel örgü çeken Macaristan,<br />

bölgede toplanan yüzlerce mültecinin Almanya<br />

ve İskandinav ülkelerine sığınma hayalini suya<br />

düşürdü. Mülteciler bu ülkede kalmak istemediklerini,<br />

Avusturya’ya geçerek buradan Almanya’ya<br />

gitmeyi arzuladıklarını ifade etmelerine rağmen<br />

Macaristan, sınırın geçilmesini imkânsız hâle<br />

getiren tel örgülerin yanında güvenlik güçlerini<br />

konuşlandırdı. Sınırı geçmek isteyen mültecilerin<br />

Sırp-Macar sınırını kapatan demir kapıyı<br />

zorlamaları üzerine Macar polisi mültecilere göz<br />

yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale etti. Müdahale<br />

üzerine sığınmacılar da polise tahta parça-<br />

ları, taş ve şişelerle karşılık verdi. Mülteciler “Bizler<br />

mülteciyiz. Barış için burdayız. Kavga etmek istemiyoruz.<br />

Size hiç bir kötülüğümüz dokunmadı.”<br />

diyerek Macar polisine seslerini duyurmaya çalıştılar.<br />

Macaristan’ın Sırbistan sınırına tel örgü çekmesinin<br />

ardından binlerce mültecinin Avrupa’nın<br />

batısı ve kuzeyine giden yollar da kapanmış oldu.<br />

Macaristan’ın Sırbistan sınırını kapatması ile<br />

birlikte mülteciler yeni bir rota belirleyerek Hırvatistan’a<br />

yöneldiler. Otobüslerle Sırbistan’ın Şid<br />

ve Sombor kentlerine gelen mülteciler, buradaki<br />

sınır kapılarından yürüyerek Hırvatistan’a giriş<br />

yaptılar. Hırvatistan ise yaşanan göç dalgasından<br />

oldukça rahatsız. Hırvatistan İçişleri Bakanlığı<br />

yoğun sığınmacı akını nedeniyle Sırbistan sınırındaki<br />

sekiz geçiş noktasından yedisinin kapatılmasına<br />

karar verdiklerini aktardı. İçişleri Bakanlığının<br />

yaptığı açıklamada 17 Eylül itibarıyla<br />

ülkeye 11 bin 3 sığınmacı giriş yaptığı belirtilirken<br />

yaşanan yoğunluk nedeniyle Tovarnik, İlok, İlok<br />

2, Principovac, Principovac 2, Batina ve Erdut<br />

sınır kapılarının kapatılmasına karar verildi. Kapatılan<br />

sınırların ne zaman açılacağı ise henüz<br />

bilinmiyor. 17 Eylül’de 30 günlüğüne kapatılan<br />

Macaristan-Sırbistan sınırındaki Röszke-Horgoş<br />

sınır kapısı ise 20 Eylül’de tekrar açıldı. Macaristan<br />

İçişleri Bakanı Sandor Pinter ve Sırbistan İçişleri<br />

Bakanı Neboyşa Stefanoviç, Röszke-Horgoş sınırının<br />

açıldığını düzenledikleri basın toplantısıyla<br />

duyururken, Macaristan İçişleri Bakanı Pinter<br />

mülteci krizinin Macaristan ve Sırbistan’da olağanüstü<br />

duruma sebebiyet verdiğini belirterek,<br />

bu sorunun birlikte çözülmesi gerektiğini aktardı.<br />

Yaşanan son olaylar mültecilerin yaşadığı<br />

dramı gözler önüne sermekle birlikte uluslararası<br />

toplumun mülteci krizine ilişkin somut ve nitelikli<br />

tepkiler geliştirmesinin zaruriyetine işaret<br />

ediyor.<br />

Öte yandan 26 Avrupa ülkesi arasında vizesiz<br />

seyahat imkânı tanıyan Schengen uygulaması da<br />

mülteci akını nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.<br />

Avrupa Birliği ülkeleri 120 bin mültecinin kabulü<br />

konusunda uzlaşmaya varamayınca çözümü<br />

sınır güvenlik kontrollerini arttırmada bulurken,<br />

mülteci akını karşısında zorlanmaya başlayan<br />

Almanya, Avrupa sınırları içerisinde sınır kontrollerine<br />

başladığını duyurdu. Avrupa içi sınır<br />

kontrollerinin artması Schengen uygulamasının<br />

kısıtlanması anlamına gelirken Federal Almanya<br />

İçişleri Bakanı Thomas de Maizière (CDU),<br />

mülteci akınının önüne geçmek amacıyla başlatılan<br />

kontrollerin “güvenlik açısından zorunlu”<br />

olduğunu kaydetti. Almanya’nın tüm mültecilere<br />

kapılarının açmasının söz konusu olmayacağını<br />

belirten Alman İçişleri Bakanı, AB ülkelerinin sığınmacıların<br />

kayıtlarını yaptıktan sonra sığınma<br />

taleplerini de kendi ülkelerinde değerlendirmeleri<br />

gerektiğini ifade etti. Başlatılan sınır kontrolünün<br />

AB ülkeleri için bir önemli bir sinyal olduğunu<br />

kaydeden Thomas de Maizière, yükün ortaklaşa<br />

paylaşılması gerektiğini savundu.<br />

Almanya ilk olarak Avusturya sınırını kapatırken,<br />

Avusturya’dan gelen tren seferleri de iptal<br />

edildi. Thomas de Maizière de Avusturya sınırında<br />

kontrollerin “geçici olarak” yeniden devreye<br />

sokulduğunu aktardı. Amaçlarının Almanya’ya<br />

gelecek sığınmacıları sınırlandırmak olduğunu<br />

belirten İçişleri Bakanı kararın bir koalisyon içinde<br />

alındığını ve karar alınmadan önce Avusturya<br />

ile de istişare edildiğini kaydetti. AB Komisyonu<br />

da yaptığı açıklamada Almanya’nın Avusturya<br />

sınırında mülteci krizinden ötürü kontrollere<br />

başlamasının Schengen sınır kuralları ile uyumlu<br />

olduğunu kaydetti. Almanya’nın sınır denetimlerine<br />

yeniden geçmesi AB ülkelerinde domino etkisi<br />

yarattı. Schengen uygulamasında kısıtlamalara<br />

giden Almanya’nın ardından Fransa, Avusturya<br />

ve Slovakya da sınır güvenlik kontrollerine başlayacaklarını<br />

aktardı. Hollanda ve Polonya’nın da<br />

sınır denetimlerine başlayacağı düşünülüyor.


6 |<br />

Genel Merkezimizden<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

BBT<br />

“Mültecilere yardımlar teşkilat eliyle yapılmalıdır.”<br />

Yaz döneminin ardından ilki yapılan Bölge Başkanları Toplantısı’nda ramazan ayında ve yaz tatilinde bölge ve Genel Merkez nezdinde yapılan çalışmalar aktarılırken, kamuoyunun<br />

ve teşkilatın en önemli gündem maddeleri arasında bulunan mülteciler meselesi de müzakere edildi.<br />

2014-2015 çalışma sezonunun 4. Bölge<br />

Başkanları Toplantısı 12-13 Eylül tarihlerinde<br />

Kerpen’de yapıldı. “Mülteciler” özel<br />

gündemi ile yapılan toplantıda konuşan<br />

Genel Başkan Kemal Ergün, mültecilerle<br />

ilgili çalışmaların izin döneminde de devam<br />

ettiğini belirterek, büyük bir özveriyle<br />

yoğun bir şekilde yapılan çalışmalarla ilgili<br />

bütün teşkilat müntesiplere teşekkürlerini<br />

bildirdi. “Teşkilatlarımızın tamamı mültecilerin<br />

yanında olmaya çalıştı. Onlara<br />

yardım edebilmek için seferber olundu.”<br />

diyen Ergün, mültecilerle ilgili iki husustan<br />

dolayı onlara yardımcı olunması gerektiğini<br />

ise şöyle sıraladı: “Bunlardan ilki,<br />

Müslüman kardeşlerimiz olduklarından<br />

dolayı, ikincisi insanlıktan kardeşlerimiz<br />

olduklarından dolayı. Yani bu kardeşlerimize<br />

diline, dinine, ırkına bakmadan<br />

yardımcı olmak hepimizin vazifesidir. Örneğin<br />

sadece Almanya’da 1 milyona yakın<br />

mültecinin kalıcı olması öngörülüyor. Biz<br />

de bu kardeşlerimize kaldıkları yerlere entegre<br />

olmaları için gereken yardımı yapa-<br />

cağız. Gerektiğinde bölge ve şubelerimize<br />

de destek vereceğiz. Kurbanlarımızı artık<br />

buralarda da keseceğiz ve bu bizi farklı bir<br />

noktaya getirecek.”<br />

2. Dünya Savaşı’ndan sonra en çok mülteci<br />

olan bir dönemde bulunduğumuza<br />

dikkat çeken Ergün, “Şu anda dünya genelinde<br />

50 milyonu aşan mülteci sayısı mevcut.<br />

Her gün onlarla ilgili üzücü hikâyeleri<br />

görüyor, duyuyoruz. Maalesef böyle durumlarda<br />

insanlığın bazıları üzüntü gözyaşı,<br />

bazıları timsah gözyaşı döküyorlar. Kimi<br />

Müslüman ülkeler mültecilere kapılarını<br />

açmamış. Bu durumda Batı’ya ne diyebilirsiniz?<br />

Önce aynaya bir bakmak lazım.”<br />

diyerek öz eleştiride bulundu. Ergün, “Bu<br />

gibi meselelerde objektif ve insaf sahibi olmak<br />

gerekir.” diyerek mülteciler konusunda<br />

herkesin elini taşın altına koyması ve<br />

empati yaparak kalıcı çözümler üretilmesi<br />

gerektiğine vurgu yaptı.<br />

Ensar-muhacir kardeşliği<br />

Mültecilerle ilgili hazırlanan konsepte<br />

de değinen Ergün, Hasene ile birlikte<br />

bölgelerde mültecilerle ilgili çalışmaların<br />

yapıldığını, bütün bölgelerin bu konuda<br />

öncü olduğunu söyledi. Ancak bunların<br />

yeterli olmadığını belirten Ergün, uzun<br />

vadeli ve kalıcı yardımların önemine işaret<br />

etti. Ergün şöyle konuştu: “Bizim bu<br />

konuda da geleceğe adım atmamız lazım.<br />

Camilerimize aile bakımı hedefi vermemizin<br />

amacı onlara daireler tutmak değil,<br />

bu kardeşlerimizi ensar-muhacir kardeşliği<br />

içine çekmektir. Okul, sağlık ocağı, aile<br />

danışmanlık merkezleri açarak kardeşlerimizle<br />

ciddi bir koordinasyon ağı kurmamız<br />

lazım. Bazen devlet kurumlarının aciz kaldığı<br />

dönemlerde teşkilat daha etkin olabiliyor.<br />

İşte Traiskirchen bunun örneğidir.”<br />

Bazı bölgelerde mültecilere kişisel yardımların<br />

yapılması da Ergün’ün gündeminde<br />

yer aldı. Yardımların dağıtılmasının<br />

fertler tarafından yapılmasının kaosa yol<br />

açtığını hatırlatan Ergün, bunun için bu<br />

yardımların mutlaka teşkilat tarafından<br />

yapılması gerektiğini söyledi. “Duygusal<br />

olmak güzel, ama bunu yöneticiler olarak<br />

biz güzelce anlatmalı ve cemaat olarak organizeli<br />

çalışma yapmayı mensuplarımıza<br />

öğretmeliyiz.” dedi.<br />

Diğer yardım çalışmaları ile ilgili olarak<br />

ise Soma ile ilgili kalıcı yardımların yapılması<br />

için girişimlerin devam ettiği, Somali’de<br />

bir üniversitenin, Balkanlarda güzel<br />

bir aşevinin hizmet verdiği hatırlatıldı.<br />

EĞİTİM BAŞKANLIĞI<br />

“Daha fazla çocuk ve<br />

gencimize ulaşalım.”<br />

4. Bölge Başkanları Toplantısı’nda dönem başından itibaren daha gayretli ve planlı<br />

bir şekilde çalışılmalar yapılarak daha fazla çocuk ve gence ulaşılması gerektiği vurgulandı.<br />

KADINLAR TEŞKİLATI<br />

Şubelerle iletişim ve<br />

ilişkiler güçlendirilecek<br />

Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı idarecileri daha verimli bir çalışma sezonu geçirmek<br />

için Şube Başkanları Toplantılarına (ŞBT) iştirak ederek Genel Merkez ve şubeler<br />

arasındaki iletişim ve bağı güçlendirecek.<br />

4. Bölge Başkanları Toplantısı’nın ana<br />

gündem maddelerinden biri de eğitim çalışmaları<br />

oldu. Toplantıda konuşan Eğitim<br />

Başkanı Yrd. Doç. Dr. Abdulhalim İnam<br />

kısaca şu bilgileri paylaştı: “Bu sene 12 öğrencimiz<br />

İHL açık öğretim programından<br />

diplomalarını aldılar. Açık Öğretim Sınav<br />

Merkezlerinde 3. dönem sınavları gerçekleştirildi.<br />

Önümüzdeki dönemde yeni sınav<br />

merkezlerinin oluşturulması için çalışılıyor.<br />

Berlin, Mainz ve Lyon’da 100 ve üzeri öğrenci<br />

olursa sınav merkezi olacak. Kurum<br />

çalışmalarımız kapsamında Mannheim’de<br />

bir anaokulu açma çalışmalarına başladık.<br />

Danimarka Roskilde’de bir anaokulumuz,<br />

Danimarka Odensee’de bir ilk ve ortaokul,<br />

Lyon’da ilkokul, Belçika’da ortaokulumuz ve<br />

Mainz İlahiyat Hazırlık okulumuzun açılışı<br />

yapıldı.”<br />

Yaz okullarının başarılı bir şekilde ger-<br />

çekleştirildiğini kaydeden İnam, ramazan<br />

ayının da etkisiyle bazı bölgelerde yatılı<br />

kurs yapılmadığını, bu nedenle bölgelerde<br />

şimdiden 2016 yaz tatil kurs yerlerinin ayarlanması<br />

gerektiğini ifade etti. Erkek İslami<br />

İlimler Kurslarının açılması ile ilgili yoğun<br />

çalışmalar yapıldığını belirterek, bölgelerde<br />

gençlerin bu kurslara teşvik edilmesi yönünde<br />

hatırlatmalarda bulundu.<br />

Çocuk Kulübü hizmetlerinin daha geniş<br />

bir yelpazeye ulaşmasının elzem olduğunu<br />

kaydeden İnam, “Hafta sonu Kur’an kursuna<br />

gelen 42 bin öğrencimiz olmasına rağmen<br />

Çocuk Kulübü üye sayımız 9000 civarında.<br />

Bu öğrencilerimizi mutlaka Çocuk Kulübümüze<br />

üye yapmalıyız.” diyerek bölgelere hedef<br />

gösterdi. Aile Eğitim ve Destek Hizmetleri<br />

konusunda ise görme engellilere yönelik<br />

olarak çalışmalar yapılacağını, bu kapsamda<br />

2016’da kamp yapılacağını söyledi.<br />

4. BBT’de Kadınlar Teşkilatının (KT)<br />

yaz döneminde yaptığı ve gelecek dönemde<br />

yapacağı çalışmalar aktarıldı. Kadınlar<br />

Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin yazın Bosna/Srebrenitsa’da<br />

15 bin beyaz başörtüsü<br />

dağıtıldığını hatırlattı, Bulgaristan’daki<br />

teşkilat için fizibilite çalışması yapıldığı<br />

bilgisini idarecilerle paylaştı. KT’nin ramazan<br />

ayında tertip ettiği programlara da<br />

değinildi. Önümüzdeki aylarda iki BBT’nin<br />

daha olacağı ve bu toplantılara değişik birimlerin<br />

de katılacağı söylendi.<br />

İdarecilerin eğitimi konusuna değinen<br />

Hatice Şahin, Bölge ve Şube Yönetim Kurulları<br />

derslerinin tüm bölgelerde ve şubelerde<br />

istisnasız yapıldığını, Hannover,<br />

Arlberg, Kuzey Bavyera, Doğu Fransa ve<br />

Schwaben bölgelerinde Bölge Eğitim Toplantılarının<br />

tekrarlanacağını belirtti. Şahin,<br />

“Bu sene Genel Merkez olarak ŞBT’le-<br />

re katılmaya yoğunlaşacağız. TİES – HİES<br />

çalışmasına eğitimcilerimizin katılımını<br />

sağlayacağız.” sözlerini kaydetti.<br />

4. BBT’de ayrıca Kur’ân-ı Kerîm Tilavet<br />

Yarışması’nda bölge birinci, ikinci ve üçüncülerine<br />

yönelik Al Huda kursunun yapıldığı<br />

belirtilirken, Avrupa finalinin 5 Aralık<br />

2015 tarihinde Leverkusen’de yapılacağı<br />

hatırlatıldı. 27 bölgede 23 kız yatılı kursunun<br />

yapıldığı, Yetişkinler Eğitim Kursu’nda<br />

(YEK) 2 bin 800 talebenin eğitim gördüğü,<br />

bölgelerde yaklaşık bin 900 hanım<br />

eğitimcinin eğitim verdiği bilgileri paylaşıldı.<br />

KT, Hocahanımlar İleri Eğitiminin<br />

(HHİE) ikincisini önümüzdeki günlerde<br />

yaparak, 2016 eğitimi için sınavla yeni hocahanımları<br />

tespit edecek. Şu anda Genel<br />

Merkezden iki hanım görevlinin sorumluğunda,<br />

bölgelerden 21 hanım görevli hacda<br />

hizmet sunuyor.


camia | 25 Eylül 2015 Genel Merkezimizden | 7<br />

TEŞKİLATLANMA BAŞKANLIĞI<br />

İdarecilerin eğitimine<br />

öncelik verilecek<br />

4. BBT’de Teşkilatlanma Başkanlığı nezdinde eğitim faaliyetlerine ağırlık verileceği<br />

bildirildi.<br />

İRŞAD BAŞKANLIĞI<br />

Kur’an yıldızları ile<br />

aydınlanacağız<br />

İrşad Başkanlığı “Kur’an Yıldızları” başlıklı proje ile Müslümanları sahâbîleri daha yakından<br />

tanımaya davet ediyor.<br />

BBT kapsamında bir araya gelen idarecilere<br />

Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri<br />

yeni sezonda yapılması planlanan faaliyetlerden<br />

bahsetti. “Geçtiğimiz yıl BYK’lar<br />

için yaptığımız Yatılı Eğitim Seminerleri<br />

programını 2016 yılında Şube Başkanlarımıza<br />

yönelik yapacağız. Kuzeyde Hollanda<br />

Elspeet’te, Güneyde Karlsruhe’de olacağız.<br />

Bölge Başkanlarımız ve Bölge Teşkilatlanma<br />

Başkanlarımız da burada hazır olacaklar.”<br />

diyen İleri sözlerine şöyle devam etti:<br />

“28-29 Kasım 2015 tarihinde TİES-HİES<br />

(Teşkilat İçi Eğitim Seminerleri / Hizmet<br />

İçi Eğitim Seminerleri) çalışması yapılacaktır.<br />

Buraya geçen sene katılan eğitim-<br />

Yoğun bir gündeme sahip olan 4.<br />

BBT’de bu sezon başlatılan Kur’an Yıldızları<br />

projesi tanıtıldı. Peygamberimiz’in,<br />

her birini bir yıldıza benzettiği sahâbîlerin<br />

bilhassa gençlere tanıtılması projenin hedefleri<br />

arasında yer alıyor. İrşad Başkanı<br />

Celil Yalınkılıç projenin tüm bölgelerde<br />

uygulanacağını belirterek, bu proje ile örnek<br />

Müslüman genç yetiştirmeyi amaçladıklarını<br />

ifade etti. İrşad Başkanlığının çalışmaları<br />

<strong>hakkında</strong> da bilgiler veren Celil<br />

Yalınkılıç, bölgelere hatiplerin talep formuyla<br />

beraber isteneceği bilgisini idarecilere<br />

aktardı. Ev sohbetlerinde henüz yüzde<br />

20’lerde olunduğuna vurgu yapan Yalınkıcilerimizin<br />

dışında Kadınlar, Gençlik ve<br />

Kadınlar Gençlik Teşkilatlarımızdan yeni<br />

eğitimcilerimiz de katılacaklar. Böylece şu<br />

ana kadar bir kanaldan yapılan TİES çalışmamız<br />

bundan sonra dört kanaldan yapılmış<br />

olacak. BYK&ŞYK derslerimizin takibini<br />

6 ayda bir değil, 2 ayda bir yapacağız.”<br />

Toplantıda İhsan Sohbetleri konusunda<br />

da bilgi verildi. 25 bölgede 49 halka bulunduğu<br />

ve hedefin 2015 sonuna kadar 96 halkaya<br />

ulaşmak olduğu kaydedildi. GBYK&-<br />

GŞYK toplantılarının bölgelerde yapılmaya<br />

başlandığını belirtilerek, bu programların<br />

standart bir gündemi olduğu ve bu gündeme<br />

bağlı kalınması gerektiği başkanlara<br />

hatırlatıldı.<br />

Murat İleri, YÖGEP’in ilk üçünü izin<br />

öncesi gerçekleştirdiklerini hatırlatırken,<br />

diğer üç tanesinin ise önümüzdeki aylarda<br />

yapılacağı bilgisini aktardı. Camilere<br />

Üye Kampanyası’na da vurgu yapan Teşkilatlanma<br />

Başkanı, “Camilerimize Üye<br />

Kampanyamız devam ediyor. 2017 sonuna<br />

kadar 150 bin üye sayısına ulaşmamız gerekiyor.”<br />

dedi. İleri ayrıca Teşkilat İletişim<br />

Platformu’nun (TİP) oluşturulduğu bilgisini<br />

idarecilerle paylaşarak, birimlerden almaları<br />

gereken bilgileri bölgelerin bu platformdan<br />

alabileceklerini belirtti.<br />

lıç, bu konuda daha fazla gayret gösterilmesi<br />

gerektiğinin altını çizdi.<br />

Öte yandan daha önce yapılan çalışmaların<br />

kısaca değerlendirmesini yaparak,<br />

ramazan ayında gerçekleştirilen programlara<br />

değindi. Tüm bölgelerin ramazan<br />

ayında başarılı çalışmalara imza attığı belirtildi,<br />

emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür<br />

edildi. 27. Kur’an-ı Kerîm Tilavet<br />

Yarışması’nın Leverkusen’de gerçekleştirdikleri<br />

hatırlatılırken, yarışmada 300’ün<br />

üzerinde puan alarak başarılı olanlar için<br />

bu yaz kamp düzenlendiği kaydedildi.<br />

İmam-Hatip okulu konusu ile ilgili takiplerin<br />

devam ettiği, Avustralya Bölgesinde<br />

de hafızlık kurslarının başladığı duyuruldu.<br />

6 hafızın hafızlık tespit sınavına katılacağı<br />

bilgisi paylaşıldı. Toplamda 224 eğitimcinin<br />

hafızlık kurslarında görev yaptığı<br />

ve 17-18 Ekim’de bu eğitimcilerle bir toplantı<br />

düzenleneceği belirtildi. Mainz İlahiyat<br />

Meslek Okulu’na bu sene 90 kişinin<br />

müracaat ettiği, 65 kesin kayıt yapıldığı ve<br />

28 Eylül 2015’te okulun resmî açılışının<br />

yapılacağı müjdesi idarecilerle paylaşıldı.<br />

Din İstişare Kurulunda ise namaz, cenaze,<br />

defin, süt kardeşliği, iaşe temini, sosyal<br />

yardım alma gibi konular da önümüzdeki<br />

günlerde görüşülecek.<br />

“Her nefis<br />

mutlaka ölümü<br />

tadacaktır.”<br />

„Jede Seele<br />

wird den Tod<br />

erfahren.“<br />

Sure Anbiyâ, 21:35<br />

Siz de üye olun.<br />

Daha fazla bilgi ve<br />

başvuru formu için<br />

sitemizi ziyaret edin:<br />

www.igmgukba.org<br />

Werden auch Sie Mitglied.<br />

Weitere Informationen und das<br />

Antragsformular finden Sie<br />

auf unserer Homepage:<br />

www.igmgukba.org<br />

IGMG Bestattungshilfeverein e. V. | IGMG Cenaze Yardımlaşma Derneği<br />

Boschstraße 61-65 | D-50171 Kerpen | T +49 2237 97930-22 | F +49 2237 97930-30<br />

www.igmgukba.org | cenaze@igmgukba.org


8 |<br />

Genel Merkezimizden<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

MÜLTECİLER<br />

Acil eylem paketiyle mültecilerin yanında olunacak<br />

IGMG barınmadan eğitime, sağlıktan tercümanlığa kadar değişen alanlarda geniş çaplı bir yardım kampanyasıyla mültecilere kardeşlik elini uzatıyor.<br />

İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) ve<br />

Hasene Sosyal Yardım Derneği, Almanya<br />

ve Avrupa’daki mülteciler için kapsamlı<br />

bir acil eylem paketi hazırladı. IGMG Genel<br />

Sekreteri Bekir Altaş, “İlk adım olarak<br />

Almanya ve Avrupa’daki her IGMG camisi<br />

ve kuruluşu en az bir mülteci ailesinin<br />

bakımını üstlenecek. 500’ün üzerinde camimiz<br />

ve 100’ün üzerinde kuruluşumuz<br />

ile yaklaşık olarak 1000 ailenin bakımını<br />

üstlenmeyi öngörüyoruz. Bu da takriben<br />

4000 mülteci demektir.” açıklamasında<br />

bulundu. Hazırlanan paket kapsamında<br />

cemiyetler mülteci ailelere yalnızca barınma<br />

ve yeme-içme konusunda değil, aynı<br />

zamanda başvuru yapma, resmî işlemlerin<br />

takibi, kiralık daire bulma, iş arama veya<br />

çocukların eğitimi gibi hayatın her alanını<br />

kapsayan konularda destek olacak ve<br />

onlara bu yeni çevrelerine uyum sağlama<br />

hususunda yardımcı olacak. Bu uygulamanın<br />

bir nevi “kapsamlı ve uzun soluklu bir<br />

aile bakımı üstlenme” olması öngörülüyor.<br />

Hasene Başkanı Mesud Gülbahar önümüzdeki<br />

Kurban Bayramı ile alakalı olarak şu<br />

açıklamalarda bulundu: “Kurban kampanyamızı<br />

ilk defa bu yıl Almanya’yı da kapsayacak<br />

şekilde genişleteceğiz. Normalde<br />

kurban kampanyaları fakir ülkelerde gerçekleştiriliyor.<br />

Aktüel durumu ve bizlere<br />

gelen sayısız başvuruyu dikkate alarak Almanya’da<br />

da kurban eti dağıtımı yapmaya<br />

karar verdik.”<br />

Kurban kampanyasının yanı sıra geniş<br />

çaplı bir yardım kampanyası da gerçekleştirilecek.<br />

Bekir Altaş, “İmkân olan her yerde<br />

bütün cami cemiyetlerini mobilize edeceğiz,<br />

yardım çağrılarında bulunacağız ve<br />

mültecilere destek olacağız. IGMG’ye ait<br />

birçok bina hâlihazırda mülteci barınağı<br />

olarak kullanılıyor, birçok yerde de belediyelerle<br />

görüşmelere devam ediliyor.” dedi.<br />

Altaş’ın ifadelerine göre Stuttgart yakınlarındaki<br />

Altensteig şehrinde bir diğer uygun<br />

bina için görüşmeler yapılıyor. Ayrıca<br />

IGMG resmî olarak tanınan ve normalde<br />

ücretli eğitim veren özel İslami okullarda<br />

mülteci çocuklar için kontenjanlar oluşturacak.<br />

Bekir Altaş, “Birçok okulla görüşmeler<br />

yaptık ve kısa süre içerisinde okul çağına<br />

gelmiş çocuklar için üç haneli rakamlara<br />

ulaşacak miktarda kontenjan ayarlamış<br />

olacağız. Böylelikle mülteci çocukların bu<br />

okullarda iyi birer eğitim almalarını sağlamış<br />

olacağız.” dedi. Bu kapsamda AB genelinde<br />

yaklaşık olarak 70 okul ile görüşmelerin<br />

de sürdürüldüğü belirtildi.<br />

Bekir Altaş ve Mesud Gülbahar’a göre<br />

Müslümanların mülteciler için yeterli çabayı<br />

göstermediği iddiası oldukça yanlış.<br />

Bütün projelerin devletten yardım almadan<br />

bağışlarla gerçekleştiriliyor olması bir<br />

yana, Müslümanların mülteciler söz konusu<br />

olduğunda pasif kaldığı iddiası da gerçeği<br />

yansıtmıyor. Altaş ve Gülbahar, “Müslümanlar<br />

yurt içinde ve dışında birçok<br />

yönden oldukça aktif. Viyana’da bir IGMG<br />

cemiyeti 200 mültecinin bakımını üstlenmiş<br />

durumda. Yeni mültecilerin geldiği<br />

her yerde Müslümanlar ellerinde kumanya<br />

paketleriyle istasyonlarda onları karşılıyor.<br />

Bunların haricinde yüzlerce irili ufaklı<br />

proje Müslümanlar tarafından Almanya<br />

içerisinde yürütülmeye devam ediyor.”<br />

açıklamasında bulunarak, bu bağlamda<br />

Müslümanlara yalnızca tanıtım çalışmalarını<br />

genişletemedikleri suçlamasında bulunulabileceğini,<br />

böyle bir tanıtım çabasının<br />

da bilhassa bu günlerde ön planda olamayacağını<br />

eklediler.<br />

Bölgelerimizde ve şubelerde yapılacak çalışmalar<br />

Vaaz ve hutbelerde Avrupa’daki mülteci<br />

akımı ile alakalı konulara dikkat çekilerek<br />

mültecilerle ilgili sorumluluklarımız hatırlatılacak.<br />

Uzun ve zor yollardan geçerek Avrupa’ya ulaşan<br />

mültecilerin buradaki şartlara uyum sağlamaları<br />

noktasında gerekli maddi ve manevi<br />

fedakârlıklar gösterilecek.<br />

Camilerimizin “Bir Cami Bir Aile Bin Umut”<br />

projesine katılması teşvik edilecek. Bu proje<br />

çerçevesinde A kategorisindeki camilerimiz<br />

üç, B kategorisindeki camilerimiz iki, C kategorisindeki<br />

camilerimiz bir aileye bakarak,<br />

onların topluma entegre olması yönünde<br />

yardımcı olacak.<br />

Şubelerimizin uygun mekânlarında mülteci<br />

çocuklarına yönelik geçici kreş ve anneler<br />

için sosyal buluşma ortamları oluşturulacak.<br />

İmkânlar dâhilinde dil kursları ve rehberlik<br />

hizmetleri sunulacak.<br />

Mülteciler yararına düzenlenen çeşitli<br />

kampanyalara destek verilecek, bu kampanyalarda<br />

elde edilen bağışlar acil ve<br />

kalıcı projeler şeklinde değerlendirilecek.<br />

Şubeler ve Hasene temsilcileri ortaklaşa imkânı<br />

olan tüm şubelerimizde mültecilere yönelik<br />

bayramlaşma programları icra edecek.<br />

Böylelikle mülteciler ile cemaatimizin kaynaşmasına<br />

ve bayramlaşmasına imkân sağlanarak<br />

bayram havası yaşatılacak.<br />

“Hoşgeldiniz Paketi” hazırlanarak, göç etmiş<br />

Müslüman mültecilerin ibadet konusunda ihtiyaçları<br />

karşılanmaya çalışılacak.<br />

Hoşgeldiniz Paketi içerisinde; Kur’ân-ı Kerîm,<br />

boyama kitapları, boyama kalemleri, Kâbe<br />

maketi, Arapça Evrâd-ı Şerif, Almanca Elif-Be,<br />

seccade, başörtüsü, takke, sözlük, kılavuz, telefon<br />

kartı, IGMG ve Hasene tanıtım materyalleri<br />

(İngilizce, Arapça, Almanca) bulunacak.<br />

Mültecilerinn ihtiyaçlarını karşılama konusunda<br />

Hasene ile beraber cami içerisinde<br />

organize yapılarak, mültecilerin doğru yönlendirilmesi<br />

sağlanacak.<br />

Resmî makamlarla iletişim, sağlık ve eğitim<br />

gibi alanlarda ihtiyaçların karşılanması hususunda<br />

dil bilen kardeşlerimiz tercümanlık<br />

konusunda yardımcı olacak.<br />

Bayramlaşma programlarında kurban eti ikram<br />

edilecek.<br />

Hem camimizin hem de mülteci kardeşlerimizin<br />

çocuklarına yönelik Çocuk Külübü<br />

sorumluları özel etkinlikler düzenleyerek<br />

hediyeler ikram edecekler.


camia | 25 Eylül 2015 Genel Merkezimizden | 9<br />

HAC<br />

Hac heyecanı devam ediyor<br />

IGMG Hac-Umre ve Seyahat Başkanlığı Mekke’de kurduğu İrşad Çadırı ile hacılara maneviyat dolu bir hac yaşatırken, hacı adaylarının sorunsuz bir hac geçirmeleri için kafile başkanlarına<br />

yönelik bilgilendirme toplantısı tertip etti. Öte yandan Birim Başkanı Tahir Köksoy, İkra TV Cidde Koordinatörü’ne IGMG hac çalışmalarına dair bilgiler aktardı. Abdullah Yıldırım<br />

Hacılarımız kutsal topraklarda<br />

Kafile Başkanları Toplantısı<br />

IGMG Hac-Umre ve Seyahat Başkanlığı 2015<br />

yılı hac sezonu münasebetiyle Mekke’de maneviyat<br />

bahçesinden gönüllere hitap etmek ve en<br />

güzel hac sezonunu hacı adaylarına yaşatmak<br />

için “İrşad Çadırı” kurdu. 11 Eylül’deki açılış programına<br />

Mekke Belediye Başkan Yardımcısı, T.C.<br />

Cidde Başkonsolosluğu Basın Müşaviri Bahattin<br />

Akyön ile IGMG Genel Merkez Danışmanı<br />

Rüştü Banaz’ın yanı sıra Bölge Başkanları, Kafile<br />

Başkanları, İrşad görevlileri, Mekke Organizasyon<br />

ekibi, İkra TV yetkilileri ve çok sayıda bay<br />

ve bayan davetli katıldı. İrşad Başkanı tarafından<br />

hac ve umre <strong>hakkında</strong> önemli bilgiler hacı adaylarına<br />

aktarıldı. Genişçe bir alan üzerine kurulan<br />

çadırda hac ve umrenin nasıl yapılacağı ve nelere<br />

dikkat edilmesi gerektiği hacı adaylarına aktarılırken,<br />

günlük olarak Mâide-i Kur’an ziyafetleri<br />

de düzenlendi. Hac ve Umre Mekke Sorumlusu<br />

İhsan Taşkıran 2015 hac sezonu için gerekli<br />

çalışmaları yerinde incelediğini belirterek, hacı<br />

yet göstermeleri gerektiğini hatırlattı. Taşkıran,<br />

“Harem-i şerifte meydana gelen kaza sonucu<br />

Hakk’ın rahmetine kavuşan hacı adaylarına<br />

Cenâb-ı Hakk’tan rahmet diliyoruz. Bu kazada<br />

IGMG hacılarında herhangi bir yaralanma veya<br />

ölüm vakası olmamıştır. Elhamdülillah bugüne<br />

kadar hastanede yatan ciddi manada hasta hacımız<br />

yok. Bu yıl bayram günleri otobüslerin çalışmadığı<br />

günlerde bizler hacılarımızın tavaflarını<br />

yapabilmeleri için minibüsler kiraladık ve bunlar<br />

hizmet verecekler. Arafat hiç şüphesiz haccın en<br />

önemli rüknü. Arafat’ta kafilelerimizin rahat ve<br />

güvenli bir vakfe yapabilmeleri için Arafat Hazırlık<br />

Komisyonu çalışmalarına başladı.” sözlerini<br />

kaydetti. İrşad Sorumlusu Abdurrahim Güçlü<br />

de irşad faaliyetleri <strong>hakkında</strong> bilgi verdi. Güçlü,<br />

bu yıl da Mâide-i Kur’an programı ile Kâbe imamının<br />

da katılacağı irşad çadırı programlarının<br />

düzenleneceği müjdesini kafile başkanlarıyla<br />

paylaştı. Fetva Sorumlusu Hulusi Ünye de özeladaylarının<br />

yeryüzünün incisi olduğunu ve tüm<br />

hacılara Mekke’de maneviyatı yüksek bir hac<br />

dönemi yaşatmak için hizmete hazır olduklarını<br />

söyledi. Hac-Umre ve Seyahat Birim Başkanı<br />

Tahir Köksoy ise “Allah’ın ‘beytim’ dediği mekânda<br />

bulunmanın ve bu imkânı değerlendirmenin<br />

gayretinde olalım. Burada ülkemiz için, milletimiz<br />

için, ümmeti Muhammed için, birlik ve<br />

beraberliğimiz için, ailemiz ve kendimiz için bol<br />

dua edelim. Burada bulunduğumuz zamanın<br />

kıymetini bilelim.” dedi.<br />

Kafile Başkanları Toplantısı<br />

IGMG Hac-Umre ve Seyahat Başkanlığı<br />

Mekke’de bulunan kafile başkanları ile 14 Eylül’de<br />

bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. Mekke<br />

Sorumlusu İhsan Taşkıran Mekke’ye yeni gelmiş<br />

olan kafile başkanlarına ön bilgiler sundu. Kafile<br />

başkanlarına otel mescitlerinde öğlen namazını<br />

müteakip IGMG teşkilatının hazırlamış olduğu<br />

Evrâd-ı Şeriflerin okunması noktasında hassasilikle<br />

seferilik konusunda hacı adaylarımızın bilgilendirilmesi<br />

gerektiğini belirtti.<br />

Tahir Köksoy ise “Cenâb-ı Hakk’a hamdolsun.<br />

Arafat’a doğru yaklaşıyoruz. Rabbimiz yardımcımız<br />

olsun. Millî Görüş Hac ve Umre Organizesinin<br />

başarısının sırrı çalışmalara bir yıl<br />

öncesinden başlayıp hazırlıklarını tamamlamasıdır.<br />

Bu konuda özverili çalışmalarından ötürü<br />

birim başkanlarına teşekkür ediyorum.” dedi.<br />

İkra TV ziyareti<br />

IGMG teşkilatları Suudi Arabistan televizyonu<br />

haber kanallarından olan İkra TV’yi Mekke’de<br />

ağırladı. Köksoy’un konuğu olan İkra TV Cidde<br />

Koordinatörü Ali Hassan IGMG’nin hacı adaylarına<br />

yönelik yaptığı özverili çalışmalarını takdir<br />

ettiğini belirtti. Tüm yetkililere teşekkür eden<br />

Ali Hassan ziyaretten duyduğu memnuniyeti de<br />

dile getirdi. Köksoy çalışmalar <strong>hakkında</strong> detaylı<br />

bilgi verirken, kendilerine imkân sağlayan Suud<br />

yetkili makamlarına da teşekkürlerini iletti.<br />

AÇIK CAMI GÜNÜ<br />

“Gençlik çalışmalarımız görünür kılınmalıdır.”<br />

Açık Cami Günü (ACG) Koordinatörü Ali Mete ile ACG çalışmaları ve bunların<br />

önemi üzerine konuştuk. İlknur Küçük<br />

Açık Cami Günü (ACG) kaç yıldır hangi<br />

bölgelerde yapılmaktadır?<br />

Açık Cami Günü’nün Almanya’da 19 yıllık<br />

bir mazisi var. Farklı isimler ve başka tarihlerde<br />

Avusturya, Hollanda, Beçlika, Fransa, İsviçre<br />

ve İngiltere’deki bölgelerimizde ülke genelinde<br />

veya seçkin cami cemiyetlerinde düzenlenmektedir.<br />

Formatlarda da farklılık söz konusu.<br />

Mesela İngiltere’de “Open Mosque Day” adı<br />

altında Almanya’dakine benzer bir şekilde yapılırken,<br />

Viyana’da bir etkinlik çerçevesinde<br />

yaz aylarında geceleyin camiler ziyaretçilerine<br />

açılıyor.<br />

Son yıllarda ACG’nin çeşitli mottolar altında<br />

yapılmasına özen gösteriliyor. Bu yıl<br />

gençliğin ana konu olarak seçilmesinde neler<br />

etken oldu?<br />

ACG İslam, Müslümanlar ve camiler <strong>hakkında</strong><br />

bilgi vermek için çok uygun bir faaliyettir.<br />

Bu sebeple ana konuyu tespit ederken<br />

Müslümanlar olarak temelimiz olan iman ve<br />

amel konularını seçmeye gayret ediyoruz. Geçmiş<br />

yılların konularına bakınca bunu görebileceksiniz.<br />

2007 ila 2011 yılları arasında cami,<br />

Kur’an, Peygamberimiz’i konu edinerek daha<br />

çok İslam’ın temellerini tanıtmaya çalıştık.<br />

2012 itibariyle İslami sanat ve kültür, çevre koruyuculuğu<br />

ve sosyal sorumluluk konularına<br />

eğilerek gündeme daha yakın konuları işledik.<br />

Bu minvalde 2015 yılının ana konusu olarak<br />

gençlik ve gençlik çalışmalarına ilgi çekmek<br />

istiyoruz. Bilhassa IGMG bünyesinde etkin<br />

şekilde gençlik çalışmalarının yürütüldüğünü<br />

biliyoruz. Başka İslami kuruluşlar daha yeni<br />

yeni şube, bölge ve federal düzeyde gençlik yapıları<br />

kurmaya başlıyor. Hâlbuki IGMG Gençlik<br />

Teşkilatı ya da daha önceki adıyla Gençlik<br />

Kolları on yıllardır kapsamlı çalışmalarda bulunmaktadır.<br />

İşte bunu evvela fark etmek ve<br />

sonra fark ettirmek, görünür kılmak gerekir.<br />

Bizler inanıyoruz ki Müslümanlar yaşadıkları<br />

toplumlarda sorun değil çözümdürler. Gençlik<br />

çalışmalarımız da öyledir. Mutedil ve aklı selim<br />

gençler yetiştiriyoruz. Bunun böyle bilinmesini,<br />

zenginlik olarak addedilmesini ve daha da<br />

önemlisi kamuoyu ve siyaset tarafından onore<br />

edilmesini talep ediyoruz. Bu noktada gençlerimizin<br />

camilerde yaptıkları çalışmalar çok<br />

daha iyi tanıtılmak durumundadır.<br />

Gençlerin cami çalışmalarında etkin olmasına<br />

rağmen bu durumun kamoyuna yansımamasının<br />

nedeni nedir sizce?<br />

Gençler eskiden de günümüzde de cami<br />

çalışmalarının merkezindedir. Birçok cami<br />

cemiyeti bunun farkında ve gençlere görev ve<br />

sorumluluk vererek tecrübe kazanmalarını<br />

sağlıyor. Neticede ileride cami cemiyetinin yöneticileri<br />

ve toplumda Müslümanların sözcüleri<br />

bu gençler arasından çıkacaktır. Cami merkezli<br />

gençlik çalışmaları burada sayılamayacak<br />

kadar çok ve çeşitli. Ama belirttiğiniz gibi kamoyunda<br />

pek bilinmiyor; bu da camiler açısından<br />

negatif bir imaja sebebiyet veriyor. Bu<br />

imajı yıkmak için gençlerin elinde birçok imkân<br />

var. İslam’ı bizim bildiğimiz ve bilinmesini<br />

istediğimiz gibi tanıtmak için ACG’den başka<br />

farklı farklı platformlar, dâhil olunabilecek aksiyonlar<br />

ve eğitim imkânları yeterince mevcut.<br />

Teşkilatımız son iki yılda bunun yollarını çok<br />

net biçimde gösterdi, mesela “Uluslararası Irkçılıkla<br />

Mücadele Haftaları” bağlamında yapılan<br />

programlarla, “Buyrun, Ben Müslüman’ım.”<br />

aksiyonuyla veya “Mahalli Aktör Olarak Cami<br />

Cemiyeti” eğitim programıyla.<br />

Gençlerin bu çalışmalara ilgisi nasıl?<br />

ACG hazırlık toplantıları ve eğitim için gittiğimiz<br />

bölgelerde şöyle bir izlenim ediniyoruz:<br />

İlgili genç sayısı çok, ama bilgi ve tecrübeleri<br />

eksik. Bu sebeple gençlerin camilerinde olduğu<br />

gibi bulundukları belediyede, eğitim gördükleri<br />

okul ve üniversitede veya üye oldukları derneklerde<br />

aktif olmaları ve bu vesileyle tecrübe<br />

kazanmaları gerekir. İşte Açık Cami Günü de<br />

bunun için çok iyi bir başlangıç noktası.<br />

Bu şekilde gençler vasıtasıyla İslam ve Müslümanların<br />

imajı değişebilir. Sürekli şikâyet<br />

eden, kendini kurban rolünde gören, reaktif<br />

kişi değil yanlış varsa dile getiren ama aynı zamanda<br />

çözümü için de gayret eden, kendini<br />

etkin pozisyonda gören, aktif kişi hâline gelir.<br />

ACG’ye olan genel ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />

ACG türü çalışmalar belli bir zaman sonra<br />

gelenek hâline gelir ve caminin yıllık mutat<br />

faaliyeti olur. Cami cemiyetiyle irtibatta bulunan<br />

aktörler ve belediyede yaşayanlar bilirler ki<br />

3 Ekim’de Açık Cami Günü vardır. Hatta öyle<br />

durumlar yaşanıyor ki cami herhangi bir sebepten<br />

dolayı Açık Cami Günü düzenleyemez<br />

olsa bile, ilan yapılmadığı hâlde ziyaretçiler geliyor.<br />

Son yıllarda bu etkinliğe katılan cami sayısı<br />

aynı seviyededir. Hâlbuki cemiyetlere bu<br />

çalışmaya katılmaları için birçok kolaylık sağlanmaktadır.<br />

Programın nasıl organize edileceğini<br />

gösteren ACG Rehberi’nin yanı sıra İslam<br />

<strong>hakkında</strong> yerel dillerde tanıtım afişi, broşür ve<br />

kitapçıklar mevcuttur. Aynı şekilde bölgelerde<br />

ACG öncesi eğitim yapılmaktadır. Cami cemiyetine<br />

düşen sadece kapılarını açmaktır. Bu tür<br />

kolaylıklara ilaveten Açık Cami Günü’nün cami<br />

cemiyetine kazandırdıkları da çok önemli. Bilhassa<br />

çalışma esnasında yerel dilde kendilerini<br />

ve dinlerini tanıtma ve böylece kendilerini<br />

yaşadıkları şehrin, ülkenin bir parçası hissinin<br />

pekişmesi önemlidir. Bu özgüveni artırır, tecrübe<br />

kazandırır ve genci camiye bağlar. ACG’de<br />

birçok farklı insanla görüşüp, daha sonraki çalışmalar<br />

için irtibata geçilebilir veya daha önce<br />

kurulmuş olan irtibatlar tazelenebilir.<br />

Medyaya nasıl yansıyor bu çalışma?<br />

Bu konuda henüz zayıfız. Genel olarak şu<br />

hatayı yapıyoruz: Bir çalışma yapıp, on defa<br />

tanıtmak yerine on çalışma yapıp bir defa tanıtıyoruz.<br />

Hâlbuki tam tersi olmalı. Zira cami cemiyetleri<br />

bulundukları semtte bu çalışmalarla<br />

bilinecekler ve anılacaklardır. Bu sebeple faaliyetin<br />

kendisi kadar öncesinden ilanı ve sonrasından<br />

tanıtılması da sağlanmalıdır. Burada da<br />

yine gençler etkin bir rol üstlenebilirler.


10 |<br />

Aile<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

Camilerin kalpleri gençler<br />

Rahime Söylemez<br />

Camiler hiçbir ayrım gözetmeden Müslümanlara<br />

kucak açan, buluşturan, kaynaştıran,<br />

birlik ve beraberliği ön plana çıkaran,<br />

Müslümanların ibadetlerini gönül rahatlığı ile ifa<br />

edebilecekleri ve manevi dünyalarını arındırıp<br />

huzura erebilecekleri mekânlardır. Varlıklarıyla<br />

Müslüman toplumlara dinamizm katarak,<br />

gerek ibadet gerekse kültür-sanat ve eğitim<br />

açısından ihtiyaçlarını karşılayan camilerin<br />

süsleri, kalpleri ve atardamarları hiç şüphesiz<br />

gençlerdir. Gençler enerjileri, öğrenme güçleri,<br />

istekleri, neşeleri ve hayalleri sebebiyle<br />

bulundukları ortamlara canlılık katar ve hayat<br />

verirler. Değerlerin gelecek nesillere aktarılması<br />

hususunda önemli bir köprü vazifesi taşırlar.<br />

Bu nedenle yetişkinler gençleri ve gençliğin ne<br />

demek olduğunu doğru anlamalı ve gençlerin<br />

camilere değil de, camilerin gençlere ısındırılması<br />

ve imkân dâhilinde onlara göre düzenlenmesi<br />

gerektiğinin bilincine varmalılar ki, camiler<br />

gençlerle birlikte hayat bulsun ve yeşersinler.<br />

Gençleri anlamak bir nevi geleceği inşa<br />

etmek demektir. Bunun en güzel örneğini<br />

Peygamber Efendimiz’in uygulamalarında görürüz.<br />

Zira Allah resûlü her hususta gençleri<br />

onurlandırmış, onlara güvendiğini hissettirmiş<br />

ve her konuda gençleri cesaretlendirip yüreklendirmiştir.<br />

İzzet ve haysiyetlerini ön planda<br />

tutmuş ve hiçbir zaman onları rencide edebilecek<br />

harekette bulunmamıştır. Özellikle Mescid-i<br />

Nebevî’nin Suffe denilen kısmında (o dönemin<br />

üniversitesi) gençleri (Muâz bin Cebel, Abdullah<br />

bin Ömer, Abdullah bin Mes’ûd, Enes bin<br />

Mâlik, Abdullah bin Abbas gibi) bizzat kendisi<br />

eğitmiş ve yetiştirmiştir. Gençlerin toplum içerisinde<br />

saygınlık kazanmalarına vesile olmuştur.<br />

Onların güçlerini ve enerjilerini doğru kullanabilmeleri<br />

açısından yeri gelmiş Hz. Ali’yi Hicret’te<br />

kendi yatağına yatırmış ve Hayber’de sancağı<br />

eline vermiş, 18 yaşındaki Hz. Üsâme’yi, Hz.<br />

Ömer ve Hz. Ebû Bekir gibi sahâbîlerin önünde<br />

komutan olarak görevlendirmiştir. Muâz bin<br />

Cebel’i genç yaşına rağmen Yemen’e davetçi<br />

olarak göndermiş, henüz daha 16-17 yaşlarında<br />

olan Erkam bin Ebü’l-Erkam’ın davetine<br />

icap etmiş, Zeyd bin Sâbit’i vahiy katibi olarak<br />

yanında bulundurmuş ve onun İbranice öğrenmesini<br />

tavsiye etmiş, Mus’ab bin Umeyr’i<br />

ise diplomatik alanlarda görevlendirmiştir. Peygamber<br />

Efendimiz gençlerin kabiliyetlerine, isteklerine<br />

ve güçlerine göre onları yönlendirmiş<br />

ve topluma dâhil ederek onların sosyal bir hayatın<br />

vazgeçilmez bir parçası olduklarını onlara<br />

hissettirmiştir. En önemlisi de onlarla çok güzel<br />

bir iletişim dili kurmuştur. Örneğin Peygamber<br />

Efendimiz Ebû Mahzûre’nin birtakım gençlerle<br />

birlikte ezanın sözleriyle alay ettiğini duymuş,<br />

ona kızmak yerine onun sesinin ne kadar güzel<br />

olduğunu söyleyerek iltifat etmiş ve biraz da<br />

harçlık vermiştir. 1 Daha sonra ise Ebû Mahzûre’nin<br />

göğsünü okşayarak “Mübarek olsun!”<br />

demiştir. Bundan çok etkilenen Ebû Mahzûre<br />

daha sonra Peygamber Efendimiz’den ezan<br />

okumak için izin istemiş ve Peygamber Efendimiz<br />

de ona izin vermiş ve Mescid-i Harâm’ın<br />

müezzini olmuştur. Peygamber Efendimiz’in<br />

bu samimi yaklaşımı onun gençlerin dilinden<br />

ne kadar güzel anladığını ortaya koyuyor.<br />

Özellikle Ebû Mahzûre’nin göğsünü okşaması<br />

yani beden dili ile ona yaklaşması psikolojik<br />

açıdan çok önemli bir yere<br />

sahip. Zira el ile göğüse<br />

yani sadıra veya<br />

omuza yapılan<br />

temaslar, hafiften<br />

sırta vurmalar<br />

kişide<br />

güven<br />

duygusunun<br />

oluşmasına<br />

neden<br />

olur.<br />

G ü -<br />

ven ise<br />

inancın<br />

temelini<br />

oluşturur<br />

ve sağlam<br />

bir toplumun<br />

yetişmesine yardımcı<br />

olur. Ayrıca Peygamber<br />

Efendimiz’in en zor<br />

zamanlarında etrafında gençlerin<br />

bulunması ve ilk müminlerin çoğunlukla gençlerden<br />

oluşması (Ali bin Ebî Tâlib 10 yaşında,<br />

İbn Ömer 13, Zeyd bin Hârise 15, Abdullah<br />

bin Mes’ûd 16, Zübeyr bin Avvâm 16, Talha<br />

bin Ubeydullah 17, Abdurrahman bin Avf 17,<br />

Sa’d bin Ebû Vakkas 17, Mus’ab bin Umeyr<br />

18-20, Ca’fer bin Ebû Tâlib 22 vb.) İslam medeniyetinin<br />

tohumlarının atılmasını da kolaylaştırmıştır.<br />

Verdiğimiz tüm bu örneklerde gençlerin<br />

ve gençlik çağının Peygamber Efendimiz’in<br />

hayatında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu<br />

görmek mümkün. Bu nedenle gençleri anlamak,<br />

onların dilinden konuşmak, onları onore<br />

etmek, yargılamak yerine affetmek, giyim<br />

kuşamlarına, hâl ve hareketlerine müdahale<br />

etmek yerine evvela onları anlamak ve onların<br />

zihin dünyasıyla iletişime geçebilmek geleceği<br />

doğru temeller üzerine inşa ve emanet etme<br />

anlamına gelir. Gençlerin anlayabileceği bir dil<br />

ve üslup kullanmak ve onlara hitap edebilecek<br />

sohbet ortamları sunmak, camileri tekrardan<br />

gençlere göre yapılandırmak her yetişkinin,<br />

eğitimcinin ve cami yetkilisinin görevidir.<br />

Kişilik gelişimi açısından önemli bir yere<br />

sahip olan camilerimiz bizleri imar eden mübarek<br />

mekânlar<br />

olduğundan<br />

ve yukarıda<br />

verdiğimiz<br />

Suffe<br />

örneğinden<br />

yola<br />

çıkarak<br />

gençlere,<br />

ailelere<br />

ve eğitimcilere<br />

birkaç naçizane<br />

tavsiyelerde<br />

bulunmak<br />

istiyoruz.<br />

Gençler ergenlikle<br />

orta yaş arası olumlu<br />

veya olumsuz duygular<br />

yaşarlar. Sosyal, ekonomik ve bazı<br />

ahlaki sorunlarla baş etmek zorunda kalabilirler.<br />

Bu süreçte hem fiziksel hem de psikolojik<br />

değişimler yaşarlar. Zor bir dönem olan bu süreci<br />

daha hafif atlatabilmeleri için gençlerin manevi<br />

desteğe ihtiyaçları olur. Örneğin gençlere<br />

irade ve iman eğitimi vermek gençlerin Allah’a<br />

bağlanmalarına, “Nereden geldim?” ve “Nereye<br />

gidiyorum?” sorusuna cevap bulmalarına,<br />

nefislerinin olumsuz isteklerine karşı koyabilmelerine<br />

ve daha sabırlı olmalarına katkı sağlar.<br />

Ayrıca gençlerin camilere gitmeleri onların günah<br />

ortamlarından uzak durmaları, zamanlarını<br />

boşa harcamamaları, birlik-beraberlik ve aidiyat<br />

duygularına sahip olmaları anlamına gelir.<br />

İslam’ın yayılmasında etkin rol oynayan<br />

Suffe gençliği artık günümüzde yok diye çırpınmak,<br />

ümitsizliğe kapılmak ve pasif kalmak<br />

ise çok yanlış olur. Ümmet olarak karamsar<br />

olan bütün düşüncelerden sıyrılmak zorundayız.<br />

Geleceği inşa edecek olan kişilerin gençler<br />

olduklarını göz önünde bulundurup asr-ı<br />

saadette olduğu gibi mescitlere ve camilere<br />

bir Suffe bölümü yapmalı ve gençleri düzenli<br />

olarak oralarda eğitmeliyiz. Allah’ın evi olan<br />

mescitler ve camilerimiz hiç şüphesiz sadece<br />

varlıklarıyla bile Müslüman gençlere huzur<br />

ve güven aşılar. Gençlerin camilerde Kur’an<br />

okumaları ve öğrenmeleri, namaz kılmaları,<br />

zikir ve tefekkür etmeleri, oraların manevi atmosferlerini<br />

teneffüs etmeleri, huzur bulmaları,<br />

ibadet etme hazzını yaşamaları ve toplu ibadet<br />

ederek ümmet bilincini yani ben ve bencillikten<br />

vazgeçip “biz” duygusunu öğrenmeleri<br />

ve sosyalleşmeleri hem karekter gelişimi<br />

açısından hem de sosyo-psikolojik yönden<br />

çok önemli. Zira inanan ve ibadet eden gençler<br />

manevi yönden doyarlar ve huzura ererler.<br />

Huzurlu olan gençler ise toplumsal sorunlara<br />

karşı daha duyarlı ve insani ilişkilerde daha<br />

merhametli olurlar. Sosyal aktif olan gençler<br />

cesaretli olurlar, düşünmeyi ve sorgulamayı<br />

öğrenirler. Kısacası camilerin gençler üzerindeki<br />

etkisi küçümsenmeyecek kadar büyük.<br />

Bu nedenle gençlerimizi herhangi bir sebepten<br />

ötürü camilerden uzaklaştıracak ve soğutacak<br />

davranışlardan uzak durmalı, her ne<br />

olursa olsun onlara sevgi ve saygıyla yaklaşmalı,<br />

büyük veya küçük yanlışları karşısında<br />

fevri davranmamalı ve özellikle onlarla emir kipi<br />

ile konuşmamaya özen göstermeliyiz. Sonuç<br />

itibariyle; camileri yalnızca namaz kılınan yerler<br />

olarak görmekten artık vazgeçmeli ve gençlerimizi<br />

camiye gelmeleri, aktif rol almaları ve<br />

toplu yapılan ibadetleri birlikte ifa etmeleri için<br />

onları teşvik etmeli ve gerekirse bunun için bireysel<br />

metotlar dahi uygulamalıyız. Gençlerin<br />

camiler ile sosyalleşmelerini sağlamalı ve ona<br />

göre camilerimizi yeniden yapılandırmalıyız ki<br />

gelecek nesiller camileri sadece ibadet etme<br />

yerleri olarak görmesin, 21. yüzyılın Suffe ehli<br />

olabilsinler.<br />

1 Siyer Atlası, Siyer Yayınları, Sami bin Abdullah<br />

el-Mağlus.<br />

Hazreti Peygamber’in Sallallahu Aleyhi ve Sellem Albümü,<br />

Siyer Yayınları, Muhammed Emin Yıldırım.<br />

Ahmed b. Hanbel, III, 409; Nesâî, Ezan, 5, 6; İbn<br />

Mâce, ezan, 2<br />

Teknoloji Bilim Sağlık<br />

Dünyaca ünlü lastik üreticisi<br />

Goodyear firması elektrik enerjisi<br />

üreten otomobil lastiği üretti. Yeni<br />

konseptini Cenevre Uluslararası<br />

Otomobil Fuarı’nda tanıtan firma<br />

otomobil lastiklerinin termo-piezoelektrik<br />

materyaller sayesinde otomobil<br />

dururken veya hareket ederken enerji üretebildiğini<br />

bildirdi. Goodyear firmasının BH03 diye adlandırdığı bu<br />

yeni konsepti sayesinde piyasada elektrikli otomobillerin<br />

artış göstereceği bildiriliyor. Goodyear firmasının lastikleri<br />

ultra siyah malzemeden üretildiğinden maksimum güneş<br />

ışığını absorbe ederek ısıyı elektrik enerjisine dönüştürebiliyor.<br />

Bu sayede elde edilen elektrik doğrudan otomobilin<br />

bataryasına iletiliyor ve böylelikle otomobil şarj<br />

oluyor. Ayrıca lastiğin içindeki materyaller normal sürüş<br />

konumunda dönerek ve esneyerek enerji elde etmeye<br />

yaradığından ve lastiğin içindeki materyaller yuvarlanma<br />

direncinden yola çıkarak elektrik ürettiğinden hem ekonomik<br />

hem de çevreci olduğu belirtiliyor.<br />

Kanada Alberta Üniversitesinden<br />

emekli Prof. Jeong Sim ve<br />

Yrd. Doç. Dr. Hoon Sunwoo otoimmün<br />

sistemindeki negatif reaksiyon<br />

nedeniyle gluten içeren örneğin<br />

buğday, arpa, çavdar veya<br />

tahıl gibi gıdaları yemeleri yasak<br />

olan çölyak hastaları için çok önemli bir gıda takviyesi<br />

geliştirdi. Prof. Sim ve Dr. Sunwoo'nun geliştirdikleri<br />

yeni gıda takviyesi tavuk yumurtası sarısından elde<br />

ediliyor. Elde edilen bu bileşik midedeki gluten moleküllerine<br />

bağlanıyor ve bu sayede glutenin içinde<br />

bulunan ve ince bağırsaktaki emilimi engelleyen bileşik<br />

gliadin bileşiğinin sindirime engel olmasının önüne<br />

geçiliyor.<br />

Bu gıda takviyesi sayesinde çölyak hastalarında<br />

gluten intoleransından kaynaklanan yorulma, anemi<br />

ve şişme problemlerinin de en aza indirilmesi hedefleniyor.<br />

Gıda zehirlenmesi geçiren hastanın<br />

bir hekime başvurmadan önce<br />

uygulaması gereken çok önemli<br />

şeyler vardır. Örneğin gıda zehirlenmesi<br />

geçirenler ishal ve kusma<br />

sonucu su kaybederler. Bu sıvının<br />

bir şekilde yerine konulması gerekir.<br />

Bunun için de bol bol su tüketilmelidir. Eğer gıda zehirlenmesi<br />

geçiren kişide hiper tansiyon yoksa mineralleri desteklemek<br />

için tuzlu ayran veya limonlu soda içmeleri önerilir.<br />

Diğer içecekler örneğin meyve suları içerisinde posa<br />

olduğundan önerilmez. Onun yerine çay içilmesi tavsiye<br />

edilir. Gıda zehirlenmesinde yapılacak bir diğer uygulama<br />

ise hastayı kusturmaktır. Hatta gerekiyorsa suni solunum<br />

da yapılır ve hiç vakit kaybetmeden hastayı hastaneye<br />

götürmek gerekir. Şayet bunların hiçbiri mümkün değilse<br />

şu reçete uygulanmalıdır: 4 bardak suya 4 adet limon<br />

sıkılır ve karıştırılıp bir kerede içilir. Limonun asidik yapısı<br />

gıda zehirlenmesine neden olan birçok bakteriyi öldürür.<br />

Daha sonra şekersiz kahve veya koyu çay da içilebilir.


camia | 25 Eylül 2015 Aile | 11<br />

Hıfzıssıhha<br />

Denizlerden gelen mucize<br />

“Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara<br />

bir yarar olarak helal kılındı...” (Mâide suresi 5:96) diğer bir<br />

ayette ise Allah Teâlâ “Denizi de sizin emrinize veren O’dur.<br />

Ondan taze et yemektesiniz...” diye buyurmaktadır.<br />

Kur’ân-ı Kerîm’in birçok yerinde zikredilen bu güzel gıda<br />

helal ve taze olarak sıfatlandırılır. Ayrıca Kehf suresinde anlatılan<br />

uzun bir yolculuk sırasında bitkin düştükten sonra özellikle<br />

balığın yenilmesi de oldukça dikkat çekicidir. Kur’ân-ı<br />

Kerîm’de hiçbir şey öylesine zikredilmez. Muhakkak bir mesajı<br />

ve faydası vardır. Yapılan araştırmalara göre kalp hastalığına<br />

yakalanma riskini azaltmak veya önlemek için balık tavsiye edilir.<br />

Balığın çok önemli bir besin kaynağı olmasının nedeni insan<br />

vücuduna gerekli maddeleri sağlaması ve bedeni çeşitli hastalıklardan<br />

mümkün olduğu kadar uzak tutacak içeriklere sahip<br />

olmasıdır. En önemli maddesi ise Omega-3 yağ asididir. Omega-3<br />

yağ asidi vücut sağlığı için çok önemlidir. Bu yağ asitleri<br />

vücuda enerji verir, yorgunluğu giderir, kavrama gücünü, konsantrasyonu<br />

ve hareket kabiliyetini arttırır. Hatta Omega-3 yağ<br />

asitleri zeka besini olarak anılır. Kolesterolü ve kan basıncını<br />

düşürür, artrit oluşmasına engel olur, şişmiş ve hassas eklemlerdeki<br />

rahatsızlıkları hafifletir. Ayrıca balık yağı takviyesi depresyon<br />

ve şizofreni hastalıklarının hafiflemesine yardımcı olur.<br />

Örneğin depresyon geçiren ve 12 hafta boyunca 1 gram Omega-3<br />

yağ asidi alan kişilerde, belirtilerin ( huzursuzluk, endişe,<br />

mutsuzuk ve uyku problemleri gibi) azaldığı görülmüş ve terapi<br />

aşamasındaki hastalara destek amaçlı Omega-3 yağ asidi verilmesi<br />

tavsiye edilmiştir. En önemlisi ise Alzheimer hastalığını<br />

önleyebiliyor olmasıdır. Enfeksiyonel rahatsızlıklara da iyi gelen<br />

Omega-3 yağ asitleri vücudun bağışıklık sistemini oldukça güçlendirir.<br />

Balıkla beslenen Grönland’daki İnuitlerde ve Asya topluluklarında,<br />

özellikle Japonlarda kalp, damar, sedef ve astım<br />

gibi hastalıkların az oranda olduğu yapılan araştırmalar sonucu<br />

tespit edilmiştir. Balığın Kur’ân-ı Kerîm’de özellikle yorulduktan<br />

sonra yorgunluk giderici bir besin olarak karşımıza çıkması da<br />

bu nimetin değerine işaret etmektedir.<br />

Hayattan Dipnotlar<br />

Üç Balık<br />

İçinde üç balık bulunan gölcüğün hikâyesini duydun mu sen? Belki<br />

“Kelile”de okumuşsundur ama o kabuktan ibarettir. Bu anlatışımız ise<br />

canın da içidir, bak dinle...<br />

Birkaç balıkçı o gölcüğün yanından geçerken balıkları gördüler.<br />

Üç tane idi. Lakin üçü de birbirinden güzel ve iştah açıcıydı.<br />

Derhâl koşup ağ getirmeye gittiler. Balıklar durumu<br />

anladılar ve içlerinde akıllı olan yola düştü. Gidilmesi gönüle<br />

hiç de hoş gelmeyen yola koyuldu. Aklından dedi<br />

ki: “Bunlara danışmayayım. Türlü türlü fikirler ileri sürerek<br />

azmimi gevşetirler. Yurtlarının sevgisine kapılırlar<br />

da tembellikleri ve bilgisizlikleri bana da sirayet eder.<br />

Danışmak akıl almak için diri kişi lazım ki, baş vurasın<br />

amma... Nerede öyle bir diri? Bunlara danışmanın zamanı<br />

değil! Kendine gel. Yola düş. Bu gölcükten denize<br />

doğru git ve denizi ara. Şu girdaplara kapılma.”<br />

Göğsünü ayak yaptı o akıllı balık ve yollara düştü. O tehlikeli<br />

yerden ta nur denizine kadar yüzdü, yüzdü, yüzdü! Nihayet<br />

ulaştı koca denize. Ardına köpek düşen ceylan hayatında bir damarı<br />

dahi kalsa koşar ya! İşte o da onun gibi koştu. Pek uzun olan o yolda<br />

zahmetler çekti. Fakat sonunda emniyet ve afiyete erişti. Kendisini<br />

uçsuz bucaksız, hiçbir yandan kıyısı görünmez denize attı! Derken balıkçılar<br />

ağ getirdiler. İkinci balığın, yarı akıllının ağzının tadı kaçtı. Dövünmeye<br />

başladı: “Eyvahlar olsun, fırsatı teptim. Nasıl oldu da o yol<br />

gösteren akıllı diriye arkadaş olmadım, ona uymadım! Ansızın gitti. Lakin<br />

benim de hararetle ardına düşmem gerekirdi! Fakat geçene acınmak,<br />

dövünmek hatadır. Gitti mi gider! Gayrı onu anmanın hiçbir yararı<br />

yoktur. Şimdi denizlere, emniyet yurduna ulaştı o. Bize düşen de onun<br />

yolundan yürümektir. Bir çare bulmalıyım. En iyisi kendimi ölmüş gibi<br />

göstereyim. Suyun üzerine çıkıp karnım yukarıda ve sırtım aşağıda olduğu<br />

halde kendimi salıvereyim. Su nereye götürürse gideyim. Yüzen<br />

kişi gibi değil de, âdeta bir saman çöpü gibi su üstünde sürükleneyim.”<br />

dedi ve dediğini de yaptı. Ölü taklidi ile su yüzüne çıktı. Sürüklenirken<br />

aynı çöp gibi kendini tamamen suyun akışına bırakmış öylece bata<br />

çıka gidiyordu. Balıkçıların biri gördü ve: “Eyvah! En iyi balık öldü!”<br />

dedi. Balıkçıların hepsi kederlenirken balık onların “eyvah” demelerine<br />

sevindi. “Galiba kurtuluyorum...” dedi içinden. Balıkçılardan biri suya<br />

girdi ve yakaladı onu. Fırlattı kıyıya. Balık yine de çırpına çırpına gizlice<br />

geri suya fırladı ve gitti. Balıkçılar üçüncü balığın da peşine düştüler<br />

ve uzun bir kovalamacadan sonra onu yakaladılar. Karnını yarıp içini<br />

temizleyip tavada ateş üstünde kızarttılar. Üçüncü balık yani aciz olan<br />

balık akıllı balığa uyarak denize varmayı göze alamadığı için bin pişman<br />

olsa da nafile. Cesaretsiz davrandığından balıkçıların tuzağına düşmüş<br />

ve onların karnını doyurmaktan kurtulamamıştır.<br />

Hayatta akıllı olmak veya cesaretli olmak yetmez. Asıl meziyet bu iki<br />

özelliği bir arada bulundurmak ve uygulamaktır. Bir insanın aklı olup da<br />

cesareti olmazsa veya cesareti olup a aklı olmazsa muhtemelen üçüncü<br />

balık durumuna düşmesi an meselesi olur. Bu nedenle her iki özelliği<br />

birlikte uygulamak gerekir ki hayatta başka balıklara yem olunmasın.<br />

Kaynak: (Mesnevî, c. IV, beyit: 2202)<br />

Psikoloji<br />

Pedagoji<br />

Şifalı bitki<br />

Anksiyete yani kaygı bozukluğu<br />

herhangi bir korku veya kaygı<br />

anında meydana gelen derin iç sıkıntısı<br />

olarak ifade edilir. En küçük<br />

bir huzursuzlukta kendini gösteren<br />

bu hastalık kişinin kendi ruh<br />

hâlindeki baskıdan ötürü meydana<br />

gelir. Kaygı bozukluğu olan hastalar dış etkenlerden<br />

bağımsız olarak sürekli kendilerini tehlike altında<br />

hisseder ve sanki başlarına kötü bir şey gelecekmiş<br />

gibi korku duyarlar. Toplumda daha çok panik atak<br />

olarak bilinen bu hastalığın belirtileri başlıca şunlardır:<br />

Nedensiz korku, uykusuzluk, sinirlilik, kontrol kaybı,<br />

kalp atışlarının hızlanması ve kalp sıkışması, ellerin titremesi,<br />

kas gerilmesi, evham, huzursuzluk, terleme,<br />

ağız kuruması. Böyle durumlarda profesyonel yardım<br />

alınması şarttır. Zira kaygı bozukluğu doğru bir şekilde<br />

tedavi edilmediği takdirde ortaya sonuçları çok<br />

ağır olabilecek durumlar çıkabilir.<br />

Bir çocuğun ders çalışması veya<br />

derslerinde başarılı olması onun becerisi<br />

ve aile içerisindeki konumuyla<br />

alakalıdır. Çünkü çocukların okul<br />

başarıları, becerileri ve ders çalışmaları<br />

vs. ebeveynlerin aile içerisinde<br />

üstlendikleri rol ile belirlenir ve<br />

şekillenir. Bu nedenle çocuklara okul derslerinde yardım<br />

etme konusunda aileler çok dikkatli davranmalıdır. Yanlış<br />

aile tutumlarının olumsuz sonuçlar doğuracağı göz<br />

önünde bulundurulmalıdır. Örneğin çocukların ev ödevlerini<br />

ebeveynler değil çocuklar yapmalı. Bazı ebeveynler<br />

çocuklarına yardım ettiklerini zannederek farkında bile<br />

olmadan çocuklarının ev ödevlerini yaparlar. Dolayısıyla<br />

ailenin ev ödevini yapma görevini üstlenmesiyle çocuklarda<br />

“Ben bu işi yapmak zorunda değilim. Zaten yapan<br />

var.” gibi düşünceler doğurur ve çocuklar ev ödevlerini<br />

yapma konusunda ailelerine bir bağımlılık geliştirirler.<br />

Bu nedenle onların görevini üstlenmek yerine onlara yol<br />

göstermek her iki taraf için doğru karar olacaktır.<br />

Beyaz çay, çay bitkisinin henüz<br />

tam olgunlaşmamış ve açılmamış<br />

yapraklarının toplanıp kurutulmasıyla<br />

olur. Birçok faydası olan beyaz<br />

çay vücudu antioksidanlara karşı<br />

korur. Ayrıca kansere neden olan<br />

hücrelere karşı etkili bir koruma<br />

sağlar. Kan basıncını ve kolesterolü düzenler. Özellikle<br />

kolon ve mide kanserleri gibi farklı kanser türlerine karşı<br />

çok etkilidir. Kalp krizi geçirme riskini azaltır. Yapılan<br />

araştırmalara göre günde 1 veya 2 bardak beyaz çay<br />

içen kişilerin içmeyenlere nazaran %50 oranında daha<br />

az kalp krizi geçirme riski olduğu ortaya çıkmıştır. Vücutta<br />

bakteri veya virüs oluşumunu önler. Dolaşım sistemine<br />

fayda sağlar ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca<br />

içerdiği florür sebebiyle diş çürümelerine, dişlerde plak<br />

oluşumuna karşı da çok faydalıdır. Zihni kuvvetlendirir,<br />

kan şekerini düzenler, stresi azaltır ve enerji verir. Şeker<br />

hastalığına faydalıdır. Kalp ve damar sağlığını koruyarak,<br />

kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini düşürür.


12 |<br />

Hayatın İçinden<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

Kurbanı bayram edebilmek<br />

Dinî bayramlarımızdan biri olan Kurban Bayramı’nı<br />

idrak etmenin sevinci içerisindeyiz. Bizleri<br />

bugünlere sağlıkla eriştiren Allah’a hamd, O’nun<br />

sevgili peygamberi Hz Muhammed (s.a.v.)’e salat<br />

ve selam olsun. Allah, bu bayramları ümmetin dirilişine<br />

ve ayağa kalkışına vesile kılsın. Âmin!<br />

Kurban, Kurban Bayramı günlerinde ibadet<br />

niyetiyle belli hayvanlardan birini keserek yapılan<br />

ibadettir. Buna Arapçada “udhiye” denilir. Kurban<br />

kesmek, imanlı gönülleri Allah’a yaklaştıran ve<br />

O’nun sonsuz nimetlerine karşı bir şükür ifadesi<br />

olan ibadetlerdendir. Kurban, Allah’a yaklaşmaktır.<br />

Kurban, verilen nimetlere şükrün ifadesidir. Kurban,<br />

boyun eğmek ve Allah’a teslimiyettir. Kurban,<br />

İslam’ın şiarlarındandır. Kurban, en sevdiğimizi Allah’a<br />

feda edebilmektir. Kurban, Allah’ın rızasına ve<br />

O’nun sevgisine yükselten, takva duygusunu zenginleştiren,<br />

gönlü O’na bağlayan, fedakârlık simgesidir.<br />

Allah için vazgeçemeyeceğimiz hiçbir şeyin<br />

olmadığı ve O’na her şeyimizi feda edebileceğimizi<br />

gösterip haykırmaktır.<br />

Bir ibadet olarak kurban insanlık tarihiyle başlamıştır.<br />

İlk olarak Hâbil ile Kâbil kardeşlerde karşımıza<br />

çıkmıştır. Kur’an bu hadiseyi bize şöyle<br />

nakletmiştir: “Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini<br />

gerçek olarak anlat. Hani birer kurban takdim<br />

etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden<br />

ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen<br />

kardeş, kıskançlık yüzünden) ‘Andolsun seni öldüreceğim.’<br />

dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva<br />

sahiplerinden kabul eder.’ dedi.” 1 İki kardeş, aralarındaki<br />

sorunu çözme adına Allah’a kurban adamışlardı.<br />

Ancak Allah, Hâbil’in kurbanını kabul etmiş,<br />

Kâbil’inkini ise reddetmişti. Allah ancak takva<br />

sahiplerinin ibadetlerini kabul eder. Yine aynı şekilde<br />

Mûsâ (a.s.) döneminde bir cinayet işlenmişti.<br />

Ceset ortada kalmıştı ama katil bilinmiyordu. Bu<br />

hâl devam ederken Allah’tan emir geliyor ve katilin<br />

bulunması için O’na kurban takdim edilmesi<br />

isteniyordu. Ayette bu olay şöyle anlatılır: “Bir vakit<br />

de Mûsâ, kavmine demişti ki: ‘Allah size bir sığır<br />

boğazlamanızı emrediyor.’ Onlar da: ‘Ay! Bizimle<br />

eğlenip alay mı ediyorsun?’ dediler. O da: ‘O gibi<br />

cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.’ dedi.”<br />

Mûsâ (a.s.)’ın kavmi kendilerine verilen bu kurban<br />

emrini neredeyse yerine getirmeyeceklerdi.<br />

Ama nihayetinde denileni yaptılar ve kurban olarak<br />

bir inek boğazladılar. Katilin bulunmasında rol oynayacak<br />

olan bu kurban daha sonraki ayetlerde<br />

şöyle anlatılmıştır: “Haydi, şimdi (öldürülen) adama,<br />

(kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun, dedik.<br />

Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye<br />

size ayetlerini (peygamberine verdiği mucizelerini)<br />

gösterir.” 3 Hayvanın bir parçasıyla adama dokundurulduğuna<br />

kanlar içinde kalkıp hakikati anlattı;<br />

katillerin isimlerini bildirdi ve sonra can verdi.<br />

Teslimiyet örneği aile<br />

Kurban ibadeti, bugün aldığı şekil itibariyle<br />

İbrâhim (a.s.)’a dayanmaktadır. Kur’an’da bu olay<br />

şöyle nakledilir: “Ey Rabbim! Bana sâlihlerden (bir<br />

oğul) ihsan et! Biz de onu uslu bir oğul ile müjdeledik.<br />

Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa<br />

erişince: ‘Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı<br />

görüyorum. Bir düşün. Ne dersin?’ dedi. O da cevaben:<br />

‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah<br />

beni sabredenlerden bulacaksın.’ dedi.” 4<br />

Yüz yaşına geldiği hâlde adım adım yeryüzünün<br />

imamlığına yürüyen İbrâhim (a.s.)’in imtihanı<br />

ne kadar da büyüktü. Ateşe atılmasından da, karısı<br />

Hâcer (r.a.)’yı ve oğlu İsmâil (a.s.)’ı ıssız bir çölün<br />

ortasında yapayalnız bırakıp gitmesinden de ağır<br />

bir imtihan. İbrâhim (a.s.) bu imtihanla ciğerpâresini<br />

kurban edecek ve Allah ile arasına hiçbir şeyin<br />

girmesine müsaade etmeyecekti. Ya oğul İsmâil<br />

(a.s.)? Onun cevabı da gerçekten dillere destan<br />

olacak türdendi: “Babacığım! Emrolunduğun şeyi<br />

yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”<br />

Kocası da, karısı da, çocuğu da Allah’a teslim<br />

olmuş örnek bir aile. İbrâhim (a.s.) ailesi. Bu aile<br />

<strong>hakkında</strong> Kur’an’da şöyle buyurulur: “İbrâhim ve<br />

onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel<br />

bir örnek vardır.” 5<br />

Nihayet ikisi de Allah’a teslimiyet gösterince<br />

baba oğlunu yüzüstü yatırdı ve tarihî rivayetlerden<br />

öğrendiğimize göre İsmâil (a.s.) şöyle dedi: “Babacığım,<br />

beni yüzüstü yatır. Belki işin zorlaşır. Beni<br />

keseceğin zaman yüzüne bakarım da evlat şefkatiyle<br />

dayanamayıp emri yerine getirmekte zorlanırsın.”<br />

Kur’an’da Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:<br />

“Her ikisi de teslim olup onu alnı üzerine yatırınca:<br />

‘Ey İbrâhim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle<br />

mükâfatlandırırız. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır.’<br />

diye seslendik.” 6<br />

Bu teslimiyet sonrası İbrâhim<br />

(a.s.)’ı müjdeleyen nida sanki<br />

şöyle yankılanıyordu: Ey<br />

İbrâhim, sen rüyanı<br />

gerçekleştirdin! Sen<br />

bizim emrimize<br />

boyun eğdin!<br />

Sen oğlunu<br />

kurban ettin! Biz<br />

bunu kabul ettik! Oğlun<br />

da buna boyun eğdi!<br />

Onun teslimiyetini de kabullendik!<br />

Niyetiniz gerçekleşti! Samimiyetiniz<br />

açığa çıktı! İmtihanı kazandınız! Kulluğu<br />

tamamladınız! “Biz, oğluna bedel ona büyük<br />

bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona<br />

(iyi bir nam) bıraktık: İbrâhim’e selam! dedik. Biz<br />

iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin<br />

kullarımızdandır.” 7<br />

Kurban, İbrâhim (a.s.) ve İsmâil (a.s.)’ın şehadetini<br />

çağımıza taşımaktır. Bu ibadeti kimileri<br />

kurban keserek sembolik olarak yaparken kimileri<br />

de her şeylerini Allah yolunda vererek yapar. Allah<br />

yolunda her şeyiyle azami gayret eden İbrâhimî ve<br />

İsmâilî yüreklere ne kadar da muhtacız.<br />

Kurban ibadetinin şuuruna varamayanların payına<br />

kurbandan yalnızca et düşer. İsmâil (a.s.) gibi<br />

olanların payına da elbette cennet düşer. Allah’ın<br />

yolunda koşanların imanlarını tıpkı kestikleri kurban<br />

gibi kusursuz ve eksiksiz eda etmeleri gerekir.<br />

Bedeninde noksanlık olan hayvanlardan nasıl ki<br />

kurbanlık olmuyorsa imanı eksik, hastalıklı, felçli ve<br />

illetli olanların da kendilerini o ulvi gayeye adamaları<br />

beklenemez.<br />

Kurbandan kastın et olmadığını Allah şöyle ifade<br />

ediyor: “Elbette onların ne etleri, ne de kanları<br />

Allah’a ulaşmaz. Ancak O’na sizin takvanız ulaşacaktır.<br />

Böylece onları sizin emrinize verdik ki size<br />

yolunu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir ile yüceltesiniz.<br />

Görevlerini iyi yapan iyilik sevenleri müjdele!”<br />

8<br />

Muhabbetullah yani Allah sevgisi her müminin<br />

elde etmek için ardından koştuğu mertebelerin en<br />

yücesidir. Muhabbetullah kalplerin azığı, ruhların<br />

gıdası ve gözlerin bebeğidir. İnsanın maddenin<br />

esaretinden kurtulup malın da canın da gerçek<br />

sahibinin Allah olduğunu bilmenin adıdır kurban.<br />

Kurban, Allah’a kurban ettiği hayvan için “O benim<br />

kurbanımdı. Ben ise senin kurbanınım.” diyebilmektir.<br />

Müslüman’ın tüm hayatı Allah’ın rızasını<br />

kazanmaya matuf olmalıdır. Aldığımız nefesten attığımız<br />

adıma kadar Allah rızası için yaşamalıyız. Bu<br />

manada gelip gitmelerimiz, evet hayırlarımız, ibadet<br />

ve taatlarımız, sevgi ve nefretimiz, kısaca tüm<br />

hayatımız Allah’a adanmışlığın bir ifadesi olmalıdır.<br />

Allah Kur’an’da bu hakikati şöyle ifade ediyor: “De<br />

ki: ‘Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım<br />

ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.’” 9<br />

Mutlak kudret sahibine kurban bilinciyle adanmadan<br />

sahte ilahlara esaretten kurtulmanın çaresi<br />

yoktur. Sahte ilahlar, sadece insan bedenini kurban<br />

almakla yetinmez. Ayrca ruhlarını ve yüreklerini<br />

de ister. Bedenlerden çok daha önemli olan beyinler<br />

ve gönüller tâğûtlara, beşerî ideolojilere ve zalim<br />

düzenlere kurban ediliyor. İnsanlık günümüzde paranın,<br />

makamın, nefsin ve arzularının esiri ve kurbanı<br />

olmuş durumda. Fesadın ve şirkin egemen<br />

olduğu böyle bir dünyada, İslam’ın getirdiği kurban<br />

ibadeti, bu çarpık zihniyete karşı bir tavır alış ve bir<br />

meydan okumadır. Kendi arzularına, maddeye,<br />

ideolojilere ve tâğûtlara kurban edilen insanlığın yeniden<br />

izzete kavuşması için Allah’tan başkasına<br />

kul olmaması ve her ibadetini yalnızca<br />

Allah için yapması gerekiyor. O<br />

yüzden bizim de tüm benlik<br />

ve ruhumuzla haykırmamız<br />

gerekiyor:<br />

“Şüphesiz benim<br />

namazım,<br />

kurbanım, hayatım<br />

ve ölümüm<br />

hepsi âlemlerin Rabbi<br />

Allah içindir.” Bu ayetteki<br />

ifadeyle kendimizi Allah’a<br />

adayıp söz vermiş oluyoruz. Benim<br />

tüm istek ve arzum, kurbanım ve bütün ibadetlerim,<br />

hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan<br />

Allah’a armağan olsun! Uluhiyetinde O’nun ortağı<br />

yoktur. Ben, işte bu tevhit ile emrolundum ve ben<br />

varlığını kayıtsız şartsız Allah’a teslim edenlerin öncüsü<br />

olacağım!<br />

Namazsız ve ibadetsiz bayram olmaz. Hz.<br />

Peygamber bu hususta şöyle buyurmuştur:<br />

إِنَّ‏ أَوَّلَ‏ مَا نَبْدَُ‏ أ مِنْ‏ يَوْمِنَا هَذَ‏ ا أَنْ‏ نُصَ‏ لِ‏ ‏ّيَ‏<br />

“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey, namaz kılmaktır.”<br />

10<br />

Bayram, Allah’a yakınlık ve kulluk zamanıdır.<br />

Bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz ve<br />

eda edilemez. Maddi ve mali gücü yeten Müslüman<br />

kurban kesmeden bayram yapamaz. Hacda,<br />

temettu’ haccı yapanlar da kurban keser. Fakat<br />

bu bayram kurbanından ziyade şükür kurbanıdır.<br />

Bir gün önce hacı olmuştur. Dünyada en sevdiği<br />

varlığı yani oğlunu kurban etmeye razı olmuş ve<br />

canını seve seve feda etmiş olan İbrâhim (a.s.)’ın<br />

çağrısına uymuştur. Hacılar âdeta İbrâhimleşmiştir.<br />

Kurbandan sonra ilk iş olarak şeytanın taşlanması<br />

ondan sonra da bayramın başlangıcı gelir. Şeytan<br />

mağlup edilmeden ve şeytanlara taş atılmadan<br />

bayram yapılamaz. Bayramın ilanı yüksek sesle<br />

çokça tekbir getirerek olur. Bu vesileyle Allah’ın<br />

en büyük olduğu ve O’nun dışındaki şeylerin çok<br />

da önemli olmadığı ilan edilir. Zira bayram günleri,<br />

yeme içme ve Allah için zikir günleridir.<br />

Arefe günü sabah namazından itibaren başlayan<br />

teşrik tekbirlerini bayramın dördüncü günü<br />

ikindi namazına kadar 23 vakit olacak şekilde devam<br />

ettirmeliyiz. Vacip olan bu tekbirler farz namazların<br />

hemen arkasından getirilmelidir.<br />

Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması<br />

için dört şart gereklidir: Müslüman olmak.<br />

Akıllı ve buluğa ermiş olmak. Yolcu olmamak ve<br />

belirli bir mali güce sahip bulunmak. Dinen yolcu<br />

hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü<br />

değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin<br />

tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine<br />

engel yoktur. Kesilecek havyanın kurban<br />

niyetiyle kesilmesi ve kurban edilecek hayvanın da<br />

kurban olmasına engel kusurlardan uzak olması<br />

gerekir.<br />

Bayram şükürdür<br />

Bayramlar, sadece bir sevinç günü değildir.<br />

Aynı zamanda şükür, zikir ve diğer müminleri hatırlama,<br />

muhasebe ve derlenip toparlanma günleridir.<br />

Gönül arzu eder ki, bayrama İslam âleminin<br />

gülen yüzü ile girelim ve sevinip bayram yapmaya<br />

hak kazanalım. Bu vesileyle zalimlerin emrinde<br />

ve onların oyuncağı konumunda, çeşitli zulümlere<br />

muhatap; zihinleri, gönülleri tâğûtlar eliyle işgale<br />

uğramış, zillet içinde yaşayan dünya coğrafyasındaki<br />

Müslümanların durumunu bugünlerde bir kez<br />

daha düşünmeliyiz.<br />

Gerçek bayram İslam’ın bireysel ve sosyal<br />

hayatımıza hâkim olmasıyla mümkündür. Bu da<br />

ancak Allah’a hakkıyla kulluk sergilememizle ortaya<br />

çıkacaktır. Bayramlar Allah’a kulluğun neticesi,<br />

Allah’a yaklaşmanın sembolleridir. Esas bayram,<br />

tâğutların cehenneme çevirdiği dünyayı cennete<br />

benzettiğimiz ve cenneti hak ettiğimiz gün olacaktır.<br />

Bu anlamda bayram bir liyakattir. Bütün bunları<br />

bir kez daha düşünmeli ve hayatımızın hesabını<br />

yapmalıyız. Kazandığımız şeyler bizi Allah indinde<br />

nereye götürüyor. Bir kez daha düşünmeliyiz. Dargınlığa<br />

ve küskünlüğe son vermek için bu günleri<br />

birer vesile kabul etmeliyiz. Unutmamak gerek ki<br />

bir müminin, diğer bir mümin kardeşine üç günden<br />

fazla küs durması helal değildir.<br />

Bu günlerde anne babamızın ellerini öpüp<br />

hayır dualarını almalıyız. Dinimizde Allah’a ibadetten<br />

sonra anne-babaya saygı ve iyilik emredilmiş,<br />

onlara karşı öf bile demek yasaklanmıştır. Akraba<br />

ve komşularla tebrikleşerek, sevgi saygı duyguları<br />

aktarılmalı, karşılaştıklarımızla selamlaşarak tebrikleşmeliyiz.<br />

Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını<br />

sormalı ve gönüllerini almalıyız. Hastanelerde ve<br />

evlerde yatan hastaları ziyaret etmeli ve şifa dileklerimizi<br />

sunmalıyız. Yetimlerle ve kimsesiz çocuklarla<br />

ilgilenip onları okşamalı bir an olsun onlara<br />

anne baba hasretini unutturmalıyız. Çevremizdeki<br />

yoksullara ve bakıma muhtaçlara yardım elimizi<br />

uzatmalı, onların da bayram sevinci yaşamalarını<br />

sağlamalıyız.<br />

1 Mâide suresi, 5:27<br />

2 Bakara suresi, 2:67<br />

3 Bakara suresi, 2:73<br />

4 Sâffât suresi, 37:100-102<br />

5 Mümtehine suresi, 60:4<br />

6 Sâffât suresi, 37:103-106<br />

7 Sâffât suresi, 37:107-110<br />

8 Hac suresi, 22:37<br />

9 En’âm suresi, 6:162<br />

10 Buhârî, Iydeyn, 3


camia | 25 Eylül 2015 Hayatın İçinden | 13<br />

Fıkıh Köşesi<br />

Âdâb-ı Muâşeret<br />

M. Hulusi Ünye<br />

Kurban <strong>hakkında</strong> sorular<br />

Sebahat Özcan<br />

Kurban âdâbı<br />

Kurban kimlere vaciptir, kurbanı kim kesmek zorundadır? Kurban kesmek için<br />

herhangi bir yaş sınırı var mıdır?<br />

Müslüman, hür, ergin, akıllı, mukim (misafir olmayan) ve gücü yeten herkes kurban<br />

kesmekle yükümlüdür. Bu hususta fakihler arasında görüş birliği vardır. Fakat misafir, küçük<br />

çocuk ve akıl hastaları için kurban gerekip gerekmeyeceği konusu ihtilaflıdır. İmam Ebû<br />

Hanîfe ve İmam Ebû Yûsuf’a göre, kurban kesmekle yükümlü olmak için akıl baliğ olmak<br />

ve büluğ çağına ulaşmış olmak şart değildir. Bu iki imama göre, zengin olan çocuğun veya<br />

akıl hastasının malından velisi kurban keser. Hanefî mezhebi fakihlerinden İmam Muhammed’e<br />

göre ise, kurbanın kesilmesinin lüzumu için akıl baliğ olmak ve büluğ çağına ulaşmış<br />

olmak şarttır. Bu yüzden çocukların ve akıl hastalarının mallarından kurban kesilmesi gerekmez.<br />

Hanefî mezhebinde verilmiş olan fetva budur. Ancak bir kimse, kendi malından küçük<br />

çocuğu için kurban kesebilir. Bu menduptur. Şâfiî ve Hanbelîlere göre, küçük çocuk için<br />

kurban kesmek sünnet değildir. Mâlikîlere göre ise sünnettir. Buna göre kurban kesmede<br />

bazı mezheplerde ve âlimlerin görüşlerinde kurban kesmenin yaş sınırı vardır; o da akıl baliğ<br />

olmak ve büluğ çağına ermektir.<br />

Daha ucuza alındığı için başka ülkelerde kurban kestirmek doğru mudur, bu<br />

kurban geçerli olur mu?<br />

Kurbanın, kurban mükellefinin bulunduğu yerde ve bizzat kendisinin hazır bulunduğu<br />

bir zamanda kesilmesi en güzelidir. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kurbanını bizzat<br />

kendi eliyle keserdi. 1 Kurbanı kesilme hazırlığında olan Hz. Fatıma validemize de şöyle tavsiyede<br />

bulunmuştur: “Ey Fatıma! Kalk kurbanının kesilmesine şahit ol. Çünkü kurbanının<br />

kanının daha ilk damlası ile işlemiş olduğun günahların bağışlanır.” 2 Ayrıca Kur’an’da şöyle<br />

buyurulmaktadır: “Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin<br />

Rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben Müslümanların<br />

ilkiyim.” 3 Bunlardan anlaşılıyor ki, kişi bulunduğu yerde kurbanını kesebilir. Şayet<br />

kurbanın hikmetlerine uygun bir ortam varsa bu daha iyi olur. Ancak içinde yaşadığımız<br />

Avrupa ülkelerinde kesilecek kurbanların bilhassa dağıtımında kurban ibadetinden beklenen<br />

hikmeti bulmak mümkün olmamaktadır. Çünkü gelir seviyesi bakımından insanlar<br />

genellikle eşit konumdadırlar. İşte bu hikmet nedeniyledir ki, genellikle bizler kurbanlarımızı<br />

bulunduğumuz ülkelerin dışında kesmekteyiz. Kesilen kurban fiyatları ülkelerin konumuna<br />

göre bazen pahalı, bazen de daha ucuz olabilmektedir. Bu durum, kesilecek kurbanların<br />

caiz olup olmamasına etki etmez. Bununla birlikte, sırf bir ülkede kurban daha ucuz, öyle<br />

ise kurbanımı orada kestireyim demek de caizdir. Yeter ki kurban kesilmiş olsun. Çünkü<br />

kurbanda asıl olan ibadet niyetiyle, kurban kesip kan akıtmaktır. Bu da gerçekleşmektedir.<br />

Kesilmeyen kurbanın bedeli ne yapılmalıdır; kesilmemiş kurbanın kazası<br />

var mıdır?<br />

Kurban kesme günleri Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre bayramın ilk üç<br />

günüdür. Şâfiî mezhebinde ise bayramın dört gününde de kurban kesilebilir. İşte bayram<br />

günlerindeki bu günlere “eyyam-ı nahır” denir; alınmış olan kurban kesilmemiş ise, duruma<br />

bakılır. Kurbanlık olarak alınan bu hayvan eğer mevcut ise bizzat o tasadduk edilir. Şayet<br />

bir şekilde elden çıkmış ve mevcut değilse, bu hayvanın kıymeti yine yoksullara tasadduk<br />

edilir. Ertesi yıla bırakılamaz. Dolayısıyla kurbanın kazası olmaz.<br />

Kadın kurban kesebilir mi?<br />

Kurban, ibadet niyetiyle kesilen hayvandır. Hayvan kesebilecek ve kesmiş olduğu<br />

hayvanların yenilmesinin helal olduğu insanların özellikleri sayılırken, hayvan kesmeyi bilen<br />

Müslüman vasfı ilk olarak ifade edilir. Hayvan kesme işlemini başarabilecek bir Müslüman<br />

ister erkek isterse kadın olsun, boğazlamış oldukları hayvanın etinin yenmesi helaldir. Dolayısıyla<br />

bir Müslüman kadın kurban keser ve kesme işini başarırsa bu kesim caizdir ve<br />

kesilen hayvanın eti yenilebilir. Bunda hiçbir sakınca olmaz.<br />

Kurban Bayramı günü kurban kesilmeden önce bir şey yememenin dinî dayanağı<br />

var mıdır?<br />

Asıl itibariyle kurban kesilmeden önce bir şeyin yenilip içilmesinin caiz olmadığına dair<br />

kesin bir dayanak söz konusu değildir. Ancak “Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık<br />

hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın ismini ansınlar. Artık ondan hem kendiniz<br />

yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.” 4 ayeti ve “Kurban kestiğiniz zaman, kurbanınızdan<br />

yeyiniz.” 5 hadîs-i şerifi gibi deliller nedeniyle kurban kesilinceye kadar Kurban Bayramı sabahı<br />

bir şey yenilmemesi ve kesilen kurban etinden yenilmesi müstehap kabul edilmiştir.<br />

Kurbanın kurbanlık şartlarına uymadığını satın aldıktan sonra fark eden kimse<br />

ne yapmalıdır?<br />

Kurban için satın alınan hayvanın kurban kesilmesine uygun bir hayvan olmadığı anlaşılırsa,<br />

alınan bu hayvanın kurban olarak kesilmesi caiz olmaz. Onun yerine yeni bir hayvanın<br />

alınarak kurban edilmesi gerekir.<br />

Her yıl kurbanın anlamından bahsederiz. Kurban’ın “yaklaşmak“ anlamında<br />

olduğunu, Allah’a yaklaşma vesilesi olduğunu hatırlarız, hatırlatırız. Hz. İbrâhim<br />

ve oğlu Hz. İsmâil’in kıssaları gelir aklımıza yeniden. İbrâhim (a.s.)’ın bir oğlu<br />

olmasını çok istediğini Saffât suresinde geçen “Ey Rabbim! Bana salihlerden<br />

(bir oğul) ihsan et.” 1 duasından anlarız. Dünyada insanın en çok sevebildiği, gerekirse<br />

kendi canını kurban edebileceği bir şey istiyor. Allah duasını kabul edip,<br />

yumuşak huylu İsmâil (a.s.)’ı lutfediyor. Büyüdüğünde ise onu kurban etmesini<br />

emrediyor. Ve İbrâhim (a.s.) “Şu dünyada en çok sevdiğim şey Sana kurban<br />

olsun.” dercesine, Allah’ın emrine karşı gelmiyor, sorgulamıyor. Oğlu da aynı<br />

teslimiyette “Sana emredildiyse yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”<br />

diyor. Kurbanın mahiyetini buradan kavramak gerekiyor. Hangimiz bir şeyleri çok<br />

istemiyor ki? Peki çok istediğimiz, sevdiğimiz bu şeylerden sorgusuzca vazgeçebiliyor<br />

muyuz? Bunu tahayyül etmek gerekiyor. Müslüman’ın kendine dönüp<br />

sorması gerekiyor: “Ben şu dünyada en çok neyi seviyorum?” sonra “Allah’a<br />

bunu kurban edebilir miyim?”<br />

Kur’ân-ı Kerîm’de “Kimi insan da var ki, benliğini Allah’ın rızasını kazanmaya<br />

adar. Hiç kuşkusuz Allah kullarına karşı pek şefkatlidir.” 2 buyuruluyor. İbn Kesîr<br />

bu ayetin tefsirinde ayetin Suhayb b. Sinan er-Rumî <strong>hakkında</strong> indiğini yazar.<br />

Suhayb, Mekke’de Müslüman olup Medine’ye göç etmek isteyince müşrikler<br />

malını yanına alarak göç etmesine karşı çıktılar, isterse malından vazgeçerek<br />

göç edebileceğini söylediler. Suhayb çok zengin, çok devesi olan bir sahâbî idi.<br />

Hiç gözünü kırpmadan tüm malını müşriklere bıraktı. Yeter ki Resûlullah (s.a.v.)’e<br />

gidebilsin diye. Bir süre sonra da onun <strong>hakkında</strong> bu ayet indi. Resûlullah (s.a.v.)<br />

ise onun <strong>hakkında</strong> “Suhayb kârlı çıktı, Suhayb kârlı çıktı.” diye buyurdu. Evet<br />

gerçekten de Suhayb tüm malını kurban ederek kârlı çıkmıştı.<br />

Bu noktada kendimize sormamız gerekiyor: Biz bu ayetin neresindeyiz? İsmâil’e,<br />

İbrâhîm’e, Suhayb’e benzer yanımız var mı? Biz neyimizi kurban edebiliriz?<br />

Her şeyimizi kurban etmeye hazır mıyız?<br />

Bizim kurbanımız nedir?<br />

Sonra yine Kur’ân-ı Kerîm’de “Hani, İmrân’ın karısı, ‘Rabbim! Karnımdaki<br />

çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen<br />

hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin.’ demişti. Onu doğurunca, ‘Rabbim!’ dedi,<br />

‘Onu kız doğurdum.’, ‘Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu<br />

ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.’” 3 Hz. Hanne, iffet<br />

âbidesi olan Hz. Meryem (a.s.)’ı doğmadan, Allah’a adamıştı. Kendi evladını büyük<br />

bir ihlasla adamasına rağmen, Allah’ın bu adağını kabul etmesi için yalvarmıştı.<br />

Bundan daha büyük bir adak verememesine rağmen, büyüklenme hissine<br />

kapılmamıştı. Hâbil de, Kâbil de kurban vermişti, ama sadece birinin kurbanı<br />

kabul görmüştü.<br />

Bugün Kurban Bayramı’nda kurban kesmemiz Allah’ın sonsuz hazinelerinden<br />

benzersiz, rahmet dolu bir lütuftur. Bizden öncekilerin verdikleri kurbanlara<br />

ve vermeye hazır oldukları kurbanlara bakarak “Ben beş kurban kestim<br />

bu sene”, demek aslında derin bir mahcubiyete vesile olmalıdır. Yüz kurban da<br />

kessek öyle olmalı. Dolayısıyla kesilen hayvan sayısı bize kalsın. Bizim durumumuzda<br />

büyüklenmeye yüzümüz olmamalıdır. Kurban kesmek, Hz. İbrâhim (a.s.)<br />

ve Hz. İsmâil (a.s.)’ın teslimiyetini örnek almaktır. Suhayb’ın kârını, Hanne’nın<br />

tevazusunu ve yalvarışını göz önünde bulundurmaktır. Bir de Latîf olanın İbrâhîm<br />

(a.s.) ve oğlunun teslimiyetinin ispatından sonra, İshak (a.s.)’ı bahşettiğini hatırlamaktır.<br />

Her yıl bunları akılda tutarak, kurbanla yeniden bizim neyi, niçin kurban ettiğimize<br />

dair bilincimizi tazeler ve Allah’ın kullarına ne kadar büyük ihsanda bulunduğunu<br />

bir kez daha idrak ederiz. Bu noktada her yıl kurbanla mutlaka bize<br />

verilen lütufların şükrünü eda edip etmediğimize dair kendimizi sorgulamamız<br />

gerekir. Samimiyet ve ihlasla kurbanlarımızın kabulü için yalvarıp, Kâbil’in verdiği<br />

gibi kurban vermekten Allah’a sığınmak gerekir. Ve İbrâhim (a.s.)’ın vermeye<br />

hazır olduğu kurbanın şuurunda olarak, kurbanı kesmek gerekir.<br />

Kendimize dönüp soralım: Benim İsmâil’im nedir? Kurbanlarımız gerçekten<br />

yerini buldu mu? Kaç kişiye bayram sevincini yaşatabildik, kardeş olduğumuzu<br />

hatırlatabildik? Her şeyden önemlisi kurbanımız bizi Allah’a yakınlaştırdı mı?<br />

Kurbanlarımızın kabul olması dileğiyle...<br />

1 İbn Mâce, Sünen, Udhiyye, H. No: 3146<br />

2 Şuabu’l İman, 9/452, H. No: 6957<br />

3 En’âm suresi, 6:162-163<br />

4 Hac suresi, 22:28<br />

5 Ahmet b. Hanbel, Müsned, H. No:8717<br />

6 Kâsânî, Bedâiu’s Senâi, Kurban Bahsi, 10/299<br />

1 Sâffât suresi, 37:100<br />

2 Bakara suresi, 2:207<br />

3 Âl-i İmrân Suresi, 3:35-36<br />

Siz de fıkıh köşesinde cevaplandırılmasını istediğiniz<br />

soruları camia@igmg.org adresine gönderebilirsiniz.


14 |<br />

Camilerimiz<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

Hamburg<br />

Wilhelmsburg Camii<br />

“Yaklaşık 2500 - 3000 talebe caminin tedrisatından geçmiş ve buradaki<br />

manevi atmosferi tatmıştır.”<br />

Ahmet Asker<br />

Almanya’ya gelen Türkiye kökenli işçiler<br />

geldikleri yeni ülkede çeşitli sıkıntılarla<br />

karşılaşmışlardır. Bu sıkıntıların en başında<br />

gelenlerden biri ise ibadet edecekleri bir yerlerinin<br />

bulunmaması idi. Wilhelmsburg’da<br />

namazlarını eda etmek isteyen cemaat, Hamburg<br />

Merkez Camii’ne veya İslam-Kültür<br />

Merkezlerine yönelmekte, bayram namazları<br />

ise genellikle bir benzin istasyonunun<br />

arkasındaki bir bodrum katta kılınmakta idi.<br />

İlk namazlar merkez camisinde görev alan<br />

Ömer Çetin, Ali İhsan Halisçi, Sefer Ahmedoğlu<br />

gibi hocalar tarafından kıldırılmıştır.<br />

Cemaatle namaz kılabilmek için uygun yer<br />

arayışına ise Dursun İlhan, rahmetli Cemal<br />

Yiğit, Mustafa Taş, rahmetli Mehmet Demir<br />

ve rahmetli Turgut Turan gibi isimler girişmişlerdir.<br />

Her geçen gün kalabalıklaşan Müslümanlar<br />

ibadetlerini yerine getirebilecekleri<br />

bir ibadet mekânına ihtiyaç duymaktaydılar.<br />

Cami kurma fikri ise ilk olarak Hamburg<br />

Caminin iç avlusu<br />

Merkez Camii’nden gelir. Sefer Ahmedoğlu<br />

ve Hayrullah Şenay cemaate önayak olurlar.<br />

İlk kez 1987’de kurulan cami Weimarer Str.<br />

23, 21107 Hamburg adresinde bulunmakta<br />

idi. Cami 1993 senesine kadar bu adreste<br />

kalmıştır. Günümüzde ise cami Vogelhüttendeich<br />

74, 21107 Hamburg adresinde bulunmaktadır.<br />

Caminin ilk Başkanı Turgut<br />

Turan’dır. Başlangıçta caminin resmî bir adı<br />

olmamakla birlikte cami, cemaat tarafından<br />

“Ayasofya” olarak tanımlanıyordu. Ve yalnızca<br />

merkezin bir şubesi olarak geçiyordu.<br />

Caminin günümüzde kullanılmakta olan<br />

resmî adı IGW e. V. (Islamische Gemeinde<br />

Wilhelmsburg e. V.)’dir. Ancak pek çok insan<br />

tarafından caminin adı hâlen “Ayasofya” olarak<br />

bilinir. Dursun İlhan, Cemal Yiğit, Mustafa<br />

Taş, Mehmet Demir, Turgut Turan gibi<br />

isimler de caminin açılmasına öncülük eden<br />

isimlerdir. Dursun İlhan inşaat için tüm desteğini<br />

seferber ederken, Cemal Yiğit maddi<br />

olarak katkı sağlamaya çalışmıştır. Mustafa<br />

Taş; caminin fayanslarının yapımı için işçi<br />

temini vb. konularda bizzat ilgilenmiş, bu<br />

Yeni cami projesi<br />

Yeni caminin inşaatı<br />

1993 – Cemaat caminin inşaatında çalışırken<br />

2014 – Cami sohbetinden<br />

1993 – Caminin inşaat hâli<br />

2011 – Kadir Gecesi<br />

2012 – Camide çocuklar ders görürken<br />

2010 Camide eğitim gören çocuklar 2011 – Ramazan Bayramı’nda gül dağıtımı<br />

2012 – Hafta sonu çocuklar camide Kur’an dersi görürken


camia | 25 Eylül 2015 Camilerimiz | 15<br />

iş için firmaların verilen rakamın yarısına<br />

mal olmasını sağlamıştır, kendisi bu özverili<br />

çalışmaların bizzat içerisinde yer almıştır.<br />

Kurulduğu andan günümüze dek isim değişikliğine<br />

gidilmemiştir. Merhum Turgut<br />

Turan’ın ardından ikinci başkan; Mustafa<br />

Taş olmuş ve önemli hizmetlere imza atmışlardır.<br />

Taş’ın ardından caminin üçüncü başkanı<br />

İsmail Özgül olurken onu takip eden<br />

süreçte Enes Nas (şimdiki hoca), rahmetli<br />

Yıldırım Baltacı, Ali Aytekin, Cevdet Külünk<br />

gibi isimler başkanlık görevlerini yürütmüşlerdir.<br />

Günümüzde ise Cevdet Külünk hâlen<br />

şube başkanlığı görevini başarı ile sürdürmektedir.<br />

Kurulduğunda cemaatin sayısı ancak<br />

100’leri bulmakta iken şimdilerde ise bu<br />

sayı 600’lere ulaşmaktadır. Geçmişten günümüze<br />

hocalık ve imamlık görevini üstlenen<br />

isimler ise şöyledir: Abdurrahman Dizman,<br />

Mehmed Yıldız, Şinası Şehsuvaroğlu, Enes<br />

Nas.<br />

Yerleşke 1993 - 1999 döneminde ibadet<br />

yeri olarak kiralanırken, 1999 yılında satın<br />

alınmıştır. Günümüzde 600 kişilik cemaat<br />

bulunan camide IGMG Genel Merkezinin<br />

haftalık faaliyetler çizelgesi çerçevesinde<br />

hadis, tefsir, fıkıh, Kur’an, evrâd gibi dersler<br />

yapılmaktadır. 1999’dan beri cemaatle haftalık<br />

10 hatm-i şerif yapılmakta, yine haftada<br />

bir Yâsîn-i şerif okunmaktadır. Camide günde<br />

100 salavat çekilmekte ve tesbihat çerçevesinde<br />

haftalık 100.000 toplu tesbihatın<br />

duası edilmektedir. Ayrıca camide her hafta<br />

cuma günleri yeni bir konu ve konukla halka<br />

açık olarak “Cuma sohbetleri” gerçekleştirilmektedir.<br />

Cuma ve cumartesi akşamları yedi<br />

grup hâlinde gençlik dersleri yürütülmektedir.<br />

1991 – Mehmet Yıldız Hoca talebeleriyle<br />

2013 – Seminer sonrası Gençlik Teşkilatı<br />

2014 – Teravih sonrası Kemal Ergün, Cevdet Külünk ve Ramazan Uçar<br />

2011 – Kadınlar Gençlik Teşklatı Ortaöğretim dersinden<br />

2015 – Caminin şu anki hâli<br />

Hatiplerle gençlik dersleri<br />

Kız öğrenciler ders görürken<br />

2012 – Caminin ana sınıfı<br />

Gençlerin sosyalleşmesi ve vakitlerini en<br />

iyi şekilde değerlendirebilmeleri için “Gençlik<br />

gezileri” organize edilmektedir. Her yıl<br />

bilhassa yılbaşı tatilinde Türkiye’den davet<br />

edilen hocalar aracılığı ile camide seminerler<br />

düzenlenmektedir. Hafta sonu kız ve erkek<br />

çocuklara Kur’an ve din dersleri eğitimi verilmekte<br />

ve okutulan din dersleri Almanca<br />

olarak gerçekleştirilmektedir.<br />

Hayatlarını bu topraklarda idame ettiren<br />

üç nesil de Wilhelmsburg Camii’nde önemli<br />

sorumluluklar üstlenmiştir ve sekreterlikten<br />

sosyal işlere kadar her sahada içtenlikle görev<br />

almaktadır. Yaklaşık 2500 - 3000 talebe<br />

caminin tedrisatından geçmiş ve buradaki<br />

manevi atmosferi tatmıştır. Camide düzenli<br />

olarak ev ödevi yardım kursları da düzenlenmektedir.<br />

Ekim ayından nisan ayına kadar<br />

her cumartesi günü kültürel sohbetler düzenlenmektedir.<br />

Ana Teşkilat tarafından organize edilen<br />

sohbetlerin hatipliğini Mehmet Enes Nas<br />

üstlenmiştir. Yaklaşık 6 yıldır sürdürülen<br />

sohbet programı oldukça verimli geçmektedir.<br />

Bunun dışında her yıl ramazan ayında<br />

“Ramazan Çadırı” kurulmakta ve iftarlar<br />

düzenlenmektedir. Ramazan Bayramı’nda<br />

da cemaate gül dağıtımı yapılırken çocuklara<br />

da çeşitli hediyeler sunulmaktadır. Ramazan<br />

Bayramı’nda esnaflar da ziyaret edilmektedir.<br />

Ayrıca bölge hastanesinde her perşembe<br />

14:30 ila 16:30 arası Müslümanlara manevi<br />

destek çerçevesinde hastane ziyaretleri yapılmaktadır.<br />

Üç ayda bir kilise ve camilerin<br />

katıldığı diyalog toplantıları düzenlenmektedir.<br />

Yine bölgedeki komşu kuruluşlarla bir<br />

araya gelinmekte ve istişareler yapılmaktadır.<br />

Öte yandan camiye ek olarak 2 yıl evvel<br />

yeni bir yer satın alınmış olup, burada inşaat<br />

çalışmaları hâlen devam etmektedir. Emeği<br />

geçen tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun.


16 |<br />

Özel<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

Kur’an’da övülen gençlik<br />

Ayşegül Bunsuz<br />

İnsan ahsen-i takvim üzere yaratılmış,<br />

kâinattaki diğer bütün canlılara üstün kılınmıştır.<br />

Dünyada belli bir dönem kalacak<br />

olan insanın Allah’a kulluk vazifesini<br />

yerine getirebilmesi, bu zamanı en güzel<br />

ve en doğru bir şekilde değerlendirebilmesi<br />

için elbette ki Kur’ân-ı Kerîm en önemli<br />

rehberdir. Kur’an’da geçen “İnsan; başı boş<br />

bırakılacağını mı sanır?” 1 ayeti ile kulun yaratıcısına<br />

karşı sorumlu olduğuna vurgu yapılmaktadır.<br />

Bu sebeple kul, hayatının her<br />

döneminde kulluk bilinci ile hareket etmeli<br />

ve bilhassa gençlik dönemine dikkat etmelidir.<br />

Zira gençlik çağı insanın en dinamik, en<br />

enerji dolu, en meraklı ve en hareketli dönemidir.<br />

Tutarsızlığın, duygusal iniş-çıkışların<br />

yaşandığı, kendini ispatlama çabalarının<br />

yoğun olduğu, dostlukların kurulduğu,<br />

edeb, ahlak ve alışkanlık bakımından değişikliklerin<br />

yaşandığı en önemli dönemdir.<br />

Peygamberimiz (s.a.v.) “İnsanoğlu kıyamet<br />

gününde beş şeyden sorguya çekilmedikçe<br />

bir yere ayrılamaz. Bu beş şeyden biri de<br />

gençliğini nerede ve nasıl geçirdiğidir.” 2 buyurarak<br />

gençlik döneminin önemine dikkat<br />

çekmiştir. Yine aynı şekilde sevgili Peygamberimiz<br />

Rabbine ibadet ve itaatle hayatını<br />

geçiren genci kıyamet gününde Allah’ın<br />

kendi rahmet gölgesinde gölgeleyeceğini<br />

müjdelemiştir.<br />

Yüce yaratıcımız Kur’ân-ı Kerîm’de<br />

peygamberlerin gençlik dönemlerinden<br />

ve pek çok imanlı gençlerin hayatlarından<br />

bahsederek bizlere bu konuda en güzel örnekleri<br />

sunmuştur. Ergenlik, delikanlılık ve<br />

son gençlik olarak üç aşamada tanımlanan<br />

gençlik kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de “baliğ”,<br />

“feta” ve “eşüdd” kelimeleriyle karşılık bulmaktadır.<br />

3<br />

Kur’ân-ı Kerîm’de gençler tasvir edilirken<br />

onların fedakârlık, takva sahibi olma,<br />

iyi örnek olma, çalışkanlık, mücadelecilik,<br />

iffeti koruma, çevreyle iyi ilişkiler kurma,<br />

araştırıcı olma, yumuşak huyluluk, toplumsal<br />

olaylarla ilgileme ve güvenilirlik yönlerine<br />

dikkat çekilmektedir. Nitekim Kur’ân-ı<br />

Kerîm’de Mâide suresinin 27-31. ayetlerinde<br />

Hz Âdem (a.s.)’ın iki oğlunun kıssası anlatılırken<br />

Kâbil tarafından öldürülen Hâbil’in<br />

takvası, Allah’a imanı, insana saygısı ve ihlası<br />

övülür. Yine yüce kitabımız Kur’an’da,<br />

putlarla iç içe yaşayan Hz. İbrâhim (a.s.) soyut<br />

düşünme, akli muhakeme, dinî şuurun<br />

uyanması ve toplumsal olaylarla ilgilenme<br />

konularında bizlere en güzel örnek olarak<br />

anlatılmıştır. Hz. İbrâhim’in genç yaşına<br />

rağmen etrafındaki delillerden yola çıkarak<br />

Allah’ın varlığına ve birliğine ulaştığı<br />

ve inandığı doğruları korkmadan söyleme<br />

cesaretinde bulunması Kur’an’da açıkça anlatılmıştır.<br />

Tevbe suresinin 114. ayetinde yüce Allah<br />

(c.c.) Hz. İbrâhim’in yufka yürekli, çok yumuşak<br />

tabiatlı ve güzel ahlaklı olduğundan<br />

bahseder. En’âm suresinin 74. âyet-i kerîmesinde<br />

Hz. İbrâhim’in, babası Azer’e “Sen<br />

putları ilâhlar mı ediniyorsun? Muhakkak<br />

ki ben, seni ve kavmini apaçık dalâlette görüyorum.”<br />

dediği bizlere bildirilmiş ve Hz. İbrâhim’in<br />

başkalarına da iyiliği emrettiği, iyilik<br />

ve yardımda ilk olarak çevresinden başladığı<br />

bizlere aktarılmıştır. Ve Hz. İbrâhim’e babasının<br />

Allah düşmanı olduğu açıkça gösterilince<br />

o da babasından uzaklaşmıştır. Ateşe atılacağı<br />

zaman bile “Hasbünallâhi ve ni’me’l-vekîl”<br />

(Bize Allah yeter! O ne güzel Vekîl’dir!) diyerek<br />

büyük bir teslimiyet ve tevekkül örneği göstermiştir.<br />

Kısacası Hz. İbrâhim’in gençlik yıllarına<br />

baktığımız zaman onun genç yaşında tevhid<br />

mücadelesine girdiğini, idealist bir tavır sergileyerek<br />

akıl ve mantığını kullandığını ve böylelikle<br />

hak-batıl arayışında muvaffak olduğunu<br />

görürüz.<br />

Yüce ahlak sahibi Peygamberimiz<br />

Sevgili Peygamberimiz’in gençlik yıllarında<br />

da tevhid inancının aksine yaşamadığı, kendisine<br />

peygamberlik gelmeden önce de takva ve<br />

hayâ sahibi olduğu Kur’an’da vurgulanmıştır. 4<br />

Çocukluğundan beri Efendimiz’in câhiliye<br />

kötülüklerinden kendini koruduğu ve güvenilir<br />

bir şahsiyet olduğu bildirilmiştir. Yine aynı<br />

şekilde Kalem suresinde Peygamberimiz’den<br />

“Yüce ahlak üzere olması” övgüsüyle bahsedilirken,<br />

Ahzâb suresinin 21. ayetinde Efendimiz’in<br />

insanlar için en güzel örnek teşkil<br />

ettiği bizlere bildirilmiştir. Âli-İmrân suresinin<br />

159. ayeti ile Yûnus suresinin 15. ayetinde<br />

Nebiler Nebisi Efendimizin’in hoşgörülü ve<br />

merhametli olmasının yanı sıra üstün bir ahlaka<br />

sahip olduğu aktarılmaktadır. Yine Yüce<br />

kitabımız Kur’an’da bütün insanlık için örnek<br />

şahsiyet olan Peygamber Efendimiz’in hayâ ve<br />

iffetinin derinliğine ilişkin önemli bilgiler sunulmaktadır.<br />

5<br />

İffet ve hayâ timsali Hz. Meryem<br />

Kur’an’da geniş yer verilen Hz. Meryem<br />

(r.a.) da genç kızlar için kuşkusuz güzel bir<br />

örnek teşkil eder. Hz. Meryem Kur’an’da iffet<br />

ve hayâ sahibi olarak zikredilir. Cebrâil (a.s.)<br />

ona bir insan suretinde gözüktüğü zaman Hz.<br />

Meryem, “Eğer Allah’tan korkan bir kimse isen,<br />

ben senden Allah’a sığınırım.” 6 demek suretiyle<br />

son derece hayâlı ve şerefli bir tabiata sahip<br />

olduğunu göstermiştir. Allah’ın dilemesiyle<br />

Hz. İsâ (a.s.)’a hamile kalan Hz. Meryem’in, bu<br />

durumu insanlara nasıl izah edeceğinin kaygısına<br />

düşmesi de onun hayâ sahibi olduğunu<br />

gösterir. Âli-İmrân suresinin 42. ayetinde Hz.<br />

Meryem’in “Allah Teâlâ’nın dünyadaki bütün<br />

kadınlara üstün kıldığı” bir şahsiyet olduğu<br />

bizlere aktarılmıştır.<br />

Kur’an’da Hz. Şuayb’ın kızlarının iffet ve<br />

hayâ timsali davranışları Kasas suresinde şu<br />

şekilde aktarılmakta ve yüceltilmektedir: “Onlardan<br />

biri utana utana yürüyerek Mûsâ’ya<br />

geldi ve şöyle dedi: ‘Babam sizi, koyunlarımızı<br />

sulamanıza karşılık olmak üzere ücretinizi<br />

vermek için çağırıyor’.” 7 mealindeki ayette Hz.<br />

Şuayb’ın genç kızının hayâ ve utanma duygusu<br />

içinde yürüdüğü ifade edilmektedir. Hz.<br />

Mûsâ’nın da “Rabbim! Bana göndereceğin her<br />

hayra muhtacım.” cümlesinden onun genç bir<br />

erkeğin genç bir kızla konuşmasındaki nezaket<br />

ölçüsü bizlere örnek olarak gösterilir. Kur’an’da<br />

ayrıca kavmin kötü işlerine karışmadıkları için<br />

Hz. Lût (a.s.)’ın kızlarının da iffetli yönlerine de<br />

dikkat çekilir. 8 Sarayda vezirin hanımı tarafından<br />

uygunsuz teklif alan Hz. Yûsuf’un kıssası<br />

da oldukça dikkat çekicidir. Delikanlı çağında<br />

bulunan Hz. Yûsuf bu çirkin teklif karşısında<br />

muhteşem bir iffet ve irade ortaya koyarak bu<br />

durumdan yalnızca Rabbi’ne sığınmıştır. Bu<br />

takva abidesi genç insan Allah’ın kendisini her<br />

an görüyor olduğu bilinci ile hareket etmiştir.<br />

Cesaret örneği Ashab-ı Kehf<br />

Her yönüyle bir kandil gibi yüreklerimizi<br />

aydınlatan ruha şifa Kur’ân-ı Kerîm bizlere<br />

hakikatin nüvelerini en berrak şekilde aktarmaktadır.<br />

Elbetteki alınacak dersler vardır.<br />

Okumaya doyamadığımız bu mukaddes kitapta<br />

cesaretli ve sıkıntılara tahammül eden<br />

gençlerden de bahsedilir. Bilhassa Ashâb- Kehf<br />

gençleri bu konuda Allah’ın Kur’an’da övdüğü<br />

gençler arasındadır. Kehf suresinde bu yiğitlerin<br />

zulmün, haksızlığın ve adaletsizliğin karşısında<br />

dimdik durdukları bizlere aktarılırken,<br />

inançlarını yaşamak için yurtlarını terk etmeleri<br />

de bir cesaret örneği olarak karşımıza çıkar.<br />

Kur’ân-ı Kerîm’de huy güzelliği Müslüman’ın<br />

taşıması gereken önemli bir vasıf<br />

olmakla birlikte peygamberlerin bu güzel<br />

nitelikleri nasıl taçlandırdıkları en açık şekilde<br />

aktarılmaktadır. Meryem suresinde Hz.<br />

Yahyâ’nın huy güzelliğine vurgu yapılırken<br />

onun hikmetli ve takva sahibi olduğu, anne<br />

ve babasına karşı iyi davrandığı da anlatılır.<br />

Hz. İbrâhim aynı zamanda Kur’an’da anne ve<br />

babaya hürmet gösterenler arasında anılır.<br />

Putlara tapan babasına bile “Babacığım! 9 diye<br />

hitap eden Hz. İbrâhim’in babasına karşı olan<br />

saygısı gençler için güzel bir örnek teşkil eder.<br />

Yine aynı şekilde Hz. Süleyman’ın da dualarında<br />

ebeveynlerine yer vermesi ve onları unutmaması<br />

Neml suresinde bizlere bildirilirken,<br />

Meryem suresinde de Hz. İsâ’dan annesine<br />

karşı iyi davranan biri olarak bahsedilir. Enbiya<br />

suresinde ise Hz. Süleyman’ın, babası Hz.<br />

Dâvûd ile önemli konularda istişare yaptığından<br />

bahsedilir. Kur’an’da Hz. İsmâil (a.s.) da<br />

teslimiyet örneği olarak karşımıza çıkar. Hz.<br />

İsmail’in Hakk’a teslimiyeti imanındaki samimiyetinin,<br />

sadakat ve itaatin bir göstergesidir.<br />

Kur’an’da peygamberlerin gençlik yıllarından<br />

bahsedilirken onların çalışkan ve mücadeleci<br />

yönlerine de vurgu yapılır. Nitekim bu konuda<br />

Hz. Muhammed, Hz. Mûsâ, Hz. Dâvûd,<br />

Hz. İbrâhim, Hz. İsmâil ve Hz. Yûsuf en güzel<br />

örnekleri teşkil etmektedir. Yûsuf suresinin 55.<br />

ayetinde Hz. Yûsuf’un özgüven sahibi ve cesaretli<br />

kişiliği anlatılırken, Bakara suresinin 251.<br />

ayetinde Hz. Dâvûd’un mücadeleci, sağlam<br />

yapılı yönüne dikkat çekilir. Hz. Mûsâ (a.s.)’ın<br />

istemeden işlediği bir suç karşısında pişman<br />

olması ve hemen tövbe edip af dilemesi de<br />

bizlere örnek olarak anlatılmıştır. 10 Yine aynı<br />

şekilde Hz. Mûsâ’nın peygamber olduktan<br />

sonra kardeşi Hz. Hârûn’u yardımcı olarak<br />

istemesi kardeşlik ilişkilerine gösterilecek<br />

en güzel örneklerdendir. 11<br />

Buna karşın Kur’an’da Kâbil’den kibirli,<br />

bencil ve kıskanç olarak bahsedilirken, Hz.<br />

Yûsuf’un kadeşlerinin yalancı olduğu ve haset<br />

duygusuna kapıldıkları Yûsuf suresinde<br />

açıkça belirtilmiştir. Öte yandan Kur’an’da<br />

Hz. Nûh’un oğlunun inkârcı, isyankâr ve<br />

kindar yönüne de dikkat çekilir. Şüphesiz<br />

ki tüm ayetlerde biz kullar için alınması<br />

gereken dersler vardır. Peygamberlerin zor<br />

zamanlardaki tavizsiz davranışları, sabır ve<br />

tevvekül eksenli yaşamları ve Allah’ın ayetlerini<br />

tatbik etmedeki titizlikleri elbette ki<br />

biz müminler için yol gösterici mahiyettedir.<br />

Bizler her türlü nimetten mutlaka hesaba<br />

çekileceğimizi hiçbir zaman unutmamalı<br />

ve gençlik adı verilen hayatın en değerli<br />

vaktini peygamberlerin gösterdiği titizlikle<br />

değerlendirmeyiz.<br />

“Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler”<br />

şeklinde kullanılagelen deyiş, “Balık<br />

hayat kaynağı olan suyun kıymetini, suyun<br />

içinden çıkınca anlar” anlamını barındırmaktadır.<br />

Esasen insan da tıpkı balık gibi<br />

nimetlerin ve imkânların kadrini onları yitirince<br />

anlar. Bu sebeple kişi zamanı Rabbin<br />

biz kullarına bir emaneti olarak görmeli ve<br />

gençliği de ahireti kazandıracak bir sermaye<br />

olarak düşünmelidir. Zira gençlikte yapılan<br />

ibadetlerin Hak katında sevimli olduğu bilinmektedir.<br />

Efendimiz “Beş şey gelmeden<br />

önce beş şeyin kıymetini bil! 1. İhtiyarlıktan<br />

önce gençliğin, 2. Hastalıktan önce sağlığın,<br />

3. Meşguliyetten önce boş vaktin, 4. Fakirlikten<br />

önce zenginliğin, 5. Ölümden önce<br />

hayatın kıymetini bil!” 12 buyurmaktadır. Bu<br />

sebeple manevi anlamda en verimli olabileceğimiz<br />

bu dönemi en güzel biçimde değerlendirmeye<br />

çalışmalı ve arkamızdan gelecek<br />

olan gençleri de inançlı, yüksek ahlak sahibi,<br />

görev ve sorumluluk bilincine sahip kişiler<br />

olarak yetiştirmeye özen göstermeliyiz.<br />

1 Kıyâme suresi, 75:36<br />

2 Tirmizî, Kıyamet, 1<br />

3 Günay İlhami (2010): Kur’an’da Gençlik ve<br />

Gençler. Pınar Yayınları. İstanbul. s. 25-26<br />

4 Yûnus suresi, 10:16<br />

5 Ahzâb suresi, 33:53<br />

6 Meryem suresi, 19:18<br />

7 Kasas suresi, 28:25<br />

8 Hûd suresi, 11:78<br />

9 Meryem suresi, 19:41-47<br />

10 Kasas suresi<br />

11 Tâhâ suresi<br />

12 Hâkim, Müstedrek, 4/341, no: 7846<br />

Kaynak eser: Günay İlhami (2010):<br />

Kur’an’da Gençlik ve Gençler. Pınar Yayınları.<br />

İstanbul.


camia | 25 Eylül 2015 Özel | 17<br />

Peygamberimiz’in gençlere tavsiyeleri<br />

Gençliğin tehlikelerinden sakınınız!<br />

(Abdürrazzak, 10/93)<br />

“İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile<br />

körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana<br />

onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın<br />

ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren<br />

kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir<br />

koku duyarsın!” (Müslim, Birr, 146)<br />

Allah tevbe eden genci sever.<br />

(Câmiü’s-Sağîr,1866)<br />

Hâl ve hareketlerinde Müslümanların ziynetini takınan<br />

(onlara benzeyen) bir genç görürseniz işte o sizin en<br />

faziletlinizdir.<br />

(Râmûz, 47/16)<br />

Allah, gençliğini Allah’a itaat yolunda zenginleştiren<br />

genci sever.<br />

(Deylemî)<br />

Cömert ve ahlakı güzel bir genç, Allah yanında, cimri ve<br />

fena ahlaklı âbid bir ihtiyardan sevgilidir.<br />

(Muhtârül-ehâdis, S: 88 No: 692)<br />

Beş şeyin kadrini, beş şeyden önce bil: Yaşlanmadan<br />

önce gençliğinin; hastalanmadan önce<br />

sağlığının; fakirleşmeden önce mali imkânlarının;<br />

meşgalelere müptela olmadan eli boşluğunun ve<br />

ölmeden önce hayatının.<br />

(Bihar-ül Envar, c.77, s.75)<br />

İlim öğreniniz! Siz şimdi kavminizin yaşça<br />

küçüklerindensiniz;<br />

ancak, yarın onların büyükleri olacaksınız.<br />

(İbn Abdilberr, I, 358, 359)<br />

Ey Genç! Allah’ın hakkını koru ki, Allah da seni korusun.<br />

Allah’ın hak ve emirlerini muhafaza et ki, onun mükâfatını<br />

karşında bulasın. Bir şey istediğin zaman Allah Teâlâ’dan<br />

iste! Yardım talep ettiğin zaman da Aziz ve Celîl olan Allah<br />

Teâlâ’dan dile!<br />

(M. Ehâdis, S: 160 No: 1392)<br />

Her kim yeryüzünde yürüyen bir şehide bakmak isterse,<br />

Talha b. Ubeydullah’a baksın.<br />

(İbn Kuteybe, (Tarihsiz): 158; İbn Abdi lber,<br />

(Tarihsiz): II, 224; İbn Hacer, (Tarihsiz): II, 230.)<br />

Allah, gayrimeşru şehvet peşinde olmayan genci<br />

pek beğenir.<br />

(Müsned, 4, 151).<br />

Delikanlı! Sana bazı sözler öğreteceğim: Allah’ın hakkını koru ki Allah<br />

da seni korusun... Şunu bilmelisin ki, bütün toplum (varlık âlemi)<br />

bir konuda senin yararına bir şey yapmak için bir araya gelse<br />

ancak Allah yazmışsa sana destek verebilirler. Yine bütün toplum<br />

sana zarar vermek için bir araya gelse ancak Allah yazmışsa sana<br />

zarar verebilirler. Zira kalemler kaldırılmış, sayfalar kurumuştur.<br />

(Tirmîzî, Sıfatu’l-Kiyame, 59.<br />

Hadislerle İslam)<br />

Küçüklüğünden beri Allah’a çokça kulluk eden gencin,<br />

yaşı ilerledikten sonra çokça kulluk etmeye başlayan<br />

ihtiyara üstünlüğü, peygamberlerin diğer insanlara<br />

üstünlüğü gibidir.<br />

(Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs)<br />

Genç yaşta ilim öğrenen kaya üzerine oyma yapan;<br />

ihtiyarlığında ilim öğrenmeye çalışan ise su üstüne yazı<br />

yazan gibidir.<br />

(İbn Abdilberr: I, 356)<br />

Allah çocukça (laubali) davranışları olmayan,<br />

hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden,<br />

vakar sahibi, olgun genci sever.<br />

(Ahmed, IV, 151)<br />

Bir genç dünya lezzetlerini ve lehviyâtı (boş şeyleri)<br />

terk eder, gençliğine rağmen Allah Teâlâ’ya itaate<br />

devam ederse, Allah ona yetmiş iki sıddîkın ecrini<br />

ihsan eder ve kendisine “Ey gençliğini benim tâatime<br />

tahsis edip şehvetini terk eden genç! Sen bana<br />

bazı meleklerim gibisin!” buyurur.<br />

(Râmûz 383/2)<br />

Gerçekten Allah, meleklerine karşı ibadet eden bir<br />

gençle iftihar ederek buyuruyor: “Ey şehvetini benim<br />

için bırakan genç! Ey gençliğini bana bağışlayan genç!<br />

Sen benim nezdimde meleklerimin bazısı gibisin.”<br />

(İhyâ’i ulûmi’d-dîn, 2:432)<br />

Genç biri, yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet etse,<br />

Cenâb-ı Hak ihtiyarlığında ona hürmet eden kimseler<br />

hâlk eder.<br />

(M. Ehâdis S: 128 No: 1027)<br />

Yedi sınıf insan vardır ki, Allah, kendisinin gölgesinden<br />

başka hiçbir gölge bulunmayacağı günde bu kişileri<br />

kendi rahmet gölgesinde gölgelendirecektir. Bunlardan<br />

biri de, Rabbine ibadet ve itaatla hayatını geçiren genç<br />

insan. (Buhârî, (1993): I, 234-235<br />

(Kitâbu’l Cemâe ve’l İmâme,<br />

bab 8, hn.629)<br />

Allah’ın bir meleği her gece (yeryüzüne) inerek şöyle<br />

seslenir: “Ey yirmi yaşına erişen (gençler),<br />

(Allah rızasını ve saadeti kazanmak için)<br />

çalışın; çaba gösterin.”<br />

(Müstedrek-ül Vesail, c. 2, s. 353)<br />

Muhakkak Allah Teâlâ ibadet eden genci gösterir de<br />

onunla meleklerine öğünür.<br />

(Kenzül-irfan 29)


18 |<br />

Bölgelerimizden<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

GÜNEY HOLLANDA<br />

“Hedefe kilitlenme zamanı”<br />

Hollanda İslam Federasyonu (NİF) yeni sezona Leerdam’da start verdi. Adnan Şahin<br />

NİF yeni sezona düzenlediği toplantı ile<br />

başladı. Toplantıya yaklaşık üç yüz Bölge ve<br />

Şube Yönetim Kurulu üyesi katıldı. Bölge Başkanı<br />

Mehmet Erdoğan bu tür toplantıların motivasyonu<br />

artırdığını belirterek, yeni sezonda<br />

herkesin hedefe kilitlenmesi gerektiğine vurgu<br />

yaptı. Erdoğan daha önce yapılan çalışmalardan<br />

bahsederek kısa bir değerlendirmede bulundu.<br />

Özellikle zekât ve fitre kampanyalarının<br />

başarılı bir şekilde yürütüldüğünü ve bundan<br />

duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan,<br />

Üyelik Kampanyası’nın daha titiz yürütülmesi<br />

gerektiğini belirtti. Teşkilatta eğitimin öneminin<br />

tartışmasız olduğuna işaret eden Erdoğan<br />

bu konuda Genel Merkezin önemli çalışmalar<br />

yaptığını camilerin bunu iyi takip etmeleri gerektiğini,<br />

bunun yanı sıra BİF Bölge Eğitim Başkanlığının<br />

düzenlediği “eğitim” konulu seminerlere<br />

de ilgili birimlerin mutlaka katılmaları<br />

gerektiğine işaret etti. Başkan camilere gelen<br />

öğrenci sayılarının artırılmasının gerektiğini de<br />

sözlerine ekledi. İrşad konusuna da değinen Erdoğan,<br />

imamların iyi yönlendirilmeleri, onların<br />

da cemaati sağlıklı bilgilendirmeleri gerektiğini<br />

ve ev sohbetleri ve ihsan sohbetlerinde imamların<br />

katkılarının önemli olduğunu belirtirken<br />

tüm imamlara ve bilhassa başarılı bir ev sohbeti<br />

gerçekleştiren gençlik yönetimine teşekkür<br />

etti.<br />

Teşkilat olarak ümmet anlayışı içinde mültecilere<br />

maddi ve manevi destek verileceği<br />

hatırlatıldı. İlk etapta tüm camilerde yardım<br />

kampanyası yapılacağı duyuruldu. Bu konuda<br />

Genel Merkezle koordineli olarak çalışılacağı ve<br />

mülteciler için kalıcı yardımların yapılmasının<br />

planlandığı belirtildi.<br />

Hollanda Hasene Başkanı Mehmet Yaramış<br />

ise Hasene’nin çalışmaları <strong>hakkında</strong> bilgilendirmede<br />

bulundu. Tatil öncesi her iki Hollanda<br />

bölgesini kapsayan başarılı bir kumanya çalışması<br />

yapıldığını, 6 binin üzerinde kumanyaya<br />

ulaşıldığını kaydeden Yaramış, bunun dünyanın<br />

değişik yerlerindeki 45 ülkede mağdur<br />

ve mazluma ulaştırıldığını ifade etti. Ayrıca<br />

Hollanda’da bulunan iki yüz elli mülteciye de<br />

kumanya paketi verildiğini söyledi. Mülteciler<br />

konusunda çalışmaların daha önce dünyanın<br />

çeşitli yerlerindeki mültecilere yapıldığı gibi<br />

sürdürüleceğini söyledi. Yaramış şu an gündemde<br />

olan kurban projesine işaret ederek şöyle<br />

konuştu: “Geçen sene 83 ülke ve bölge ve Türkiye’de<br />

ise 60 küsür ilde bu işi gerçekleştirmek<br />

için yola çıktık. Sizin içinizden çıkan 411 gönüllü<br />

kardeşimizle beraber bu işi gerçekleştirdik.<br />

Bu yıl ise hedefimiz 100 ülke ve Türkiye’de 65 il<br />

olacak. Gidişat her iki bölgemizde de gayet iyi.<br />

Allah hepinizden razı olsun.”<br />

Toplantıda Bölge Teftiş Başkanı Mehmet<br />

Yücel, Teşkilatlanma Başkanına vekâleten bölge<br />

birimleri adına bir genel sunum yaptı. Ardından<br />

Bölgenin Gençlik Teşkilatı Başkanı Bahri<br />

Bulut, Kadınlar Teşkilatı Başkanı Necla Erdoğan<br />

ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Esra<br />

Kurt-Yılmazer birer sunum yaparak faaliyetleri<br />

<strong>hakkında</strong> bilgiler verdiler.<br />

T.C. MEB Stratejik Planlama ve Yönetim<br />

Daire Başkanı Mehmet Baki Öztürk “aktif yönetici”<br />

konulu bir sunum yaparak, başarmanın<br />

tek yolunun her şeye rağmen mücadele etmek<br />

olduğunun altını çizdi. Öztürk, teşkilat insanını<br />

yöneten, yönetilen ve pasif durumda olanlar<br />

olarak üç ayrı grupta değerlendirdi.<br />

İrşad Başkan Yardımcısı Hulusi Ünye daha<br />

başarılı çalışmalar yapabilmek için kardeşlik<br />

bağlarının canlı tutulmasına vurguda bulundu.<br />

GÜNEY HOLLANDA<br />

Schiedam Hafızlık Kursu<br />

ilk meyvelerini verdi<br />

NİF’de bulunan Schiedam Hafızlık Kursu yaptığı başarılı çalışmalar sonucu ilk hafızlarını yetiştirdi. Adnan Şahin<br />

NIF’e bağlı ve başkanlığını Zekeriya Budak’ın<br />

yürüttüğü Schiedam İslam Merkezinin<br />

iki yıl önce başlattığı hafızlık kursu ilk meyvelerini<br />

verdi. Sezon açılışı dolayısıyla kursu ziyaret<br />

eden Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan ve<br />

Bölge Eğitim Başkanı İsmail Kızılırmak, Kurs<br />

Müdürü Kenan Aslan ve Cemiyet Başkanı Zekeriya<br />

Budak’tan kursla alakalı bilgi aldılar.<br />

İki yıl önce Hasan Koç ile şu an Eğitim<br />

Başkanı olan Mustafa Aslan öncüğünde başlatılan<br />

Schiedam Hafızlık Kursu bugün çoğu kız<br />

olmak üzere on bir öğrenciye eğitim veriyor.<br />

Bunun yanı sıra 35 öğrenci de Yoğunlaştırılmış<br />

Kur’an Kursu’na (YKK) devam ediyor. Kurs<br />

programı kapsamında ayrıca öğrencilerle her<br />

iki ayda bir sosyal aktivite de yapılarak motivasyonları<br />

her zaman taze tutuluyor.<br />

Kurs Müdürü Kenan Aslan şunları kaydetti:<br />

“İki yıl önce 16 Eylül’de direk hafızlık<br />

eğitimi ile başlamıştık. Ama ilerleyen aylarda<br />

YKK bölümü kuruldu. Burası Türkiye’deki<br />

hafızlık kurslarında olduğu gibi ‘hazırlık’ bölümüdür.<br />

Burada harf talimi, tecvit talimi ve<br />

Kur’ân’ı Kerîm’i belli bir serilikte okuyabilme<br />

eğitimi verilmektedir. Çok değerli seçilmiş hocalarımızın<br />

bulunduğu kursta, özellikle Kur’an<br />

eğitiminde tecvidi, mahreci çok iyi olan hocalarımıza<br />

öncelik veriyoruz. Zira temel sağlam<br />

olursa onun üzerine bina yapmak çok daha kolay<br />

olmaktadır. Şuan YKK eğitimi aldıktan sonra<br />

hafızlığa geçen öğrencilerde yüze iki yüz bir<br />

farklılık gözlemliyoruz. Ezberledikleri sureler<br />

uzun olmasına rağmen daha kısa zamanda ezberlediklerini<br />

görmekteyiz. Zira YKK’da tecvit<br />

ve mahrecin yanı sıra seriliğe de önem veriliyor.<br />

Bu serilik talebenin de ezber yaparken işini<br />

çok kolaylaştırıyor. İlk başlarda yüzünden bir<br />

sayfayı okuma süremiz 2 ila 3 dakika idi. Bunu<br />

şimdilerde 1,5 ila 2 dakika arasında yapmaktayız.<br />

Bu süreyi aynı zamanda hafızlığa geçiş için<br />

bir sınır olarak belirledik. Bunun ulaşılabilir<br />

bir sınır olduğunu gördük. Türkiye’de yapılan<br />

hafızlıkta talebenin sabahı, öğleni ve akşamı<br />

Kur’an okumakla geçer ama Avrupa’da bu farklı<br />

zira buradaki öğrencilerimizin gündüz okulları<br />

var.”<br />

Yoğunlaştırılmış Kuran Kursu’nda çocukların<br />

42 sayfa ezber yaptıklarını söyleyen Aslan,<br />

talebelere Yasin ve Amme cüzünün tamamı,<br />

Mülk suresi, Vakia suresi, Rahman suresi, Fetih<br />

suresi ve Yasin suresinin ezberletildiğini ve<br />

hafızlık mülakatı yapmak isteyen talebelerin<br />

bu şartlara uyması gerektiğine dikkat çekti.<br />

YKK’dan hafızlığa geçmenin üç şartı olduğunu<br />

söyleyen Aslan şunları kaydetti: “Birincisi yukarıda<br />

bahsettiğimiz ezber bölümüdür. İkincisi<br />

talebenin 15 satırlık bir sayfayı 1,5 ila 2 dakika<br />

arasında tecvit ve mahreç kurallarına uygun<br />

olarak okuyabilmesi. Üçüncüsü de talebenin<br />

YKK’daki hocasının tavsiye vermesi gerekmektedir.<br />

Bu tavsiye niçin önemli? Çünkü hocası o<br />

çocuğun hafızlığa yatkınlığını, ezber kabiliye-<br />

tini çok iyi bildiği için önemli tavsiyelerde bulunabilir.<br />

Tabii ki bir de veli faktörü var, bu da<br />

çok önemli. Talebe ne kadar zeki olursa olsun<br />

veli ilgilenmediği takdirde hızlı bir ilerleme olmuyor.<br />

Velilerimizle neredeyse günlük istişare<br />

hâlindeyiz.”<br />

4 sınıftan oluşan YKK’da 65 sayfalık bir ders<br />

müfredatı var ve bu günlük olarak takip ediliyor.<br />

Hafızlık komisyonumuzda mülakattan<br />

geçmeyi başaran öğrenci, birinci gün birinci<br />

cüzün 20’inci, ikici gün ikinci cüzün 20’inci<br />

sayfasından başlıyor ve böyle devam ederek bir<br />

ay sonra otuz cüzün toplamından birer sayfa<br />

ezberlemiş oluyor. Ve bir ay sonra tekrar başa<br />

dönülüyor ve birinci cüzden ilk ezberlediği<br />

sayfaya ‘has’ diyoruz, onu okuyor ve bunun<br />

yanında bir ‘ham’ dediğimiz yeni sayfa çalışıyor.<br />

Öğrenci bu turu 20 defa yaptığında bütün<br />

Kur’ân’ı Kerîm’i bitiriyor ve hafız oluyor.<br />

Kenan Aslan, kızlardan Meryem Sofic adlı<br />

Bosnalı bir öğrencinin, erkeklerden Ünal Çelik’in<br />

rahat bir şekilde hafızlığını tamamladığını<br />

söyledi. Aslan, “Bunlar kursumuzdan çıkardığımız<br />

ilk hafızlarımız. Bu talebelerimiz bu yıl<br />

T. C. Diyanet İşleri Başkanlığının Almanya’da<br />

düzenlediği hafızlık mülakatına girerek resmî<br />

hafızlık belgelerini alacaklar inşallah. Gelecek<br />

yıl bu sayıyı beşe çıkarmayı hedefliyoruz. Kursumuza<br />

çevremizde oturan çok sayıda Arap ve<br />

Boşnak kökenli kardeşlerimizden; hem YKK<br />

için hem de hafızlık için müracaatlar var.” dedi.<br />

KÖLN<br />

Geçmiş<br />

olsun<br />

ziyareti<br />

Köln Bölge Başkanı Hasan Batır saldırıya<br />

uğrayan Bonn Ülkü Ocağı’na geçmiş olsun<br />

ziyareti gerçekleştirdi. İskender Güngör<br />

Köln Bölge Başkanı Hasan Batır, T.C. Köln<br />

Başkonsolosu Emre Engin ve Bonn Şube Başkanı<br />

Erdoğan Solak ile geçtiğimiz günlerde<br />

saldırıya maruz kalan Bonn Ülkü Ocağı’nı ziyaret<br />

etti. Almanya Türk Federasyonu Genel<br />

Başkanı Şentürk Doğruyol da ziyarette hazır<br />

bulundu. Aynı gün Ülkü ocaklarının Remscheid<br />

ve Bielefeld şubelerine benzer saldırılar düzenlendiğini<br />

aktaran Ülkü Ocakları Genel Başkanı<br />

saldırının olduğu aynı gün tüm Avrupa’daki camilerde<br />

Türkiye’de şehit edilen asker ve polisler<br />

için gıyabi cenaze namazı kıldıklarını ifade etti.<br />

Bonn Ülkü Ocağı kurucularından Reşit Kahveci<br />

de olayla ilgili bilgiler aktarırken, polisin bir an<br />

önce failleri bulmasını arzu ettiklerini söyledi.<br />

Yetkililerden saldırıyla ilgili bilgi aldıktan<br />

sonra ocakta incelemelerde bulunan Engin, bu<br />

tür çirkin eylemlerin birlikte yaşama azmine<br />

asla zarar vermeyeceğine vurgu yaptı. Engin,<br />

“Esas bizim kaybetmememiz gereken cephe birlikte<br />

yaşama arzumuz, bunu da hiçbir zaman bu<br />

teröristlerin eline vermeyeceğiz.” diye konuştu.<br />

Köln Bölge Başkanı ve Bonn Şube Başkanı da<br />

geçmiş olsun dileklerini iletirken, birlik ve beraberlik<br />

mesajları verdiler. Şentürk Doğruyol ise<br />

Alman emniyetinden söz konusu kamu düzenine<br />

yönelik saldırının araştırılmasını, açıklığa<br />

kavuşturulmasını ve faillerin bulunması noktasında<br />

daha kararlı adım atmasını beklediklerini<br />

kaydetti.


camia | 25 Eylül 2015 Bölgelerimizden | 19<br />

HAC UĞURLAMA<br />

Hacılar dualarla uğurlandı<br />

Güney Hollanda, Württemberg ve Güney Bavyera bölgeleri hacı adayları sevenleri tarafından kutsal topraklara yolcu edildi. Adnan Şahin, Orhan Yazıcı, Aydın Erdem<br />

Güney Hollanda<br />

Güney Bavyera<br />

Württemberg<br />

Güney Hollanda<br />

Hollanda İslam Federasyonu 2015 yılı hacı<br />

adaylarını Amsterdam Schıphol Havaalanı’ndan<br />

Medine’ye uğurladı. Yoğun bir kalabalık<br />

tarafından uğurlanan hacılar bir yandan mübarek<br />

beldelere gitmenin sevincini yaşarken<br />

öte yandan geride bıraktıkları yakınlarından<br />

ayrılmanın hüznünü yaşadılar.<br />

Hacı adaylarını yolcu etmek için havaalanında<br />

bulunan Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan,<br />

“IGMG teşkilatları olarak 46 yıldan beri<br />

‘Hac Millî Görüş ile yapılır’ sloganı ile Allah’ın<br />

izniyle siz Müslüman kardeşlerimizi salimen<br />

götürüyor ve tekrar ikamet edilen ülkeye geri<br />

getiriyoruz. Yüce Rabbimiz'e hamd-ü senalar<br />

olsun. Birçok insan niyetlenir ancak hac nasip<br />

olmaz. Siz Cenâb-ı Allah’ın emrine uydunuz.<br />

O da sizi davet etti. Ne mutlu sizlere ki,<br />

davet edildiniz. Kafile Başkanımız Ahmet Yılmaz<br />

hocamız ve Sefa Bağcı, İbrahim Ersin ve<br />

Beyza Madak’tan oluşan grup imamlarımız<br />

sizlere hac boyu refakat edecekler. Sizlerin en<br />

iyi şekilde hac yapabilmeniz için canla başla<br />

çalışacaklar. Bizim de sizlerden ricamız onları<br />

iyi dinleyip söylenenleri aynen uygulamanızdır.<br />

Bu sizin sağlığınız ve güvenliğiniz için çok<br />

önemlidir.” dedi.<br />

Dünyadaki tüm mazlum ve mağdurlar için<br />

dua etmeleri tavsiyesinde bulunan Erdoğan,<br />

özellikle Arafat’ta çokça dua edilmesi gerektiğini<br />

hatırlattı. Erdoğan, “Arafat dönüşü yeniden<br />

doğmuş gibi günahlardan arınıp tertemiz<br />

bir hacı olarak Hollanda’ya döneceksiniz<br />

inşallah. Ve biz de sizleri burada yine güllerle<br />

karşılayacağımızı taahhüt ediyoruz. IGMG teşkilatımız<br />

adına hepinize teşekkür ediyorum.<br />

Sağ salim gidip, mebrur bir hac ile dönmenizi<br />

diliyorum.” diyerek sözlerini sonlandırdı.<br />

Kafile Başkanı Ahmet Yılmaz da kısa bir konuşma<br />

yaparak tavsiyelerde bulundu. Yılmaz,<br />

“Hacı adaylarımızın iyi bir hac yapabilmeleri<br />

için her türlü yönlendirmeleri, hazırlıkları yapacağız<br />

inşallah.” sözlerini kaydetti.<br />

Uğurlama programı yapılan dua ile son<br />

buldu. Büyük ve küçük iki kafileden oluşan<br />

Güney Hollanda hacıları bu yıl toplam 178 hacı<br />

adayından oluşuyor. 8 Eylül 2015 günü ilk olarak<br />

giden 135 kişilik uzun kafile hacı adayları<br />

önce Medine’ye varacaklar ve sekiz gün sonra<br />

Mekke’ye gidecekler.<br />

Württemberg<br />

Württemberg Bölgesi hacı adayları da<br />

Stuttgart Havalimanı’ndan aileleri ve yakınlarının<br />

duaları eşliğinde kutsal mekânlara yolcu<br />

edildi. 9 Eylül’de uğurlanan kafilede Kafile<br />

Başkanı Tayyip Genç hacı adaylarına kutsal<br />

yolculukta sabrı elden bırakmamaları tavsiyesinde<br />

bulunurken, Bölge Başkanı Zeki Şeker de<br />

uğurlamada hazır bulundu.<br />

Württemberg Bölgesinin kutsal topraklara<br />

gidecek olan ikinci kafilesi ise 12 Eylül’de yine<br />

Stuttgart Havaalanı’ndan sevenleri tarafından<br />

dualarla uğurlandı. Uğurlamaya katılan Bölge<br />

Hac Umre Birim Başkan Yardımcı Orhan Yazıcı<br />

haccın önemine dair bir konuşma yaparken,<br />

Bölge Sosyal Hizmetler Başkanı Rasim Gül<br />

kutsal mekânlarda dikkat edilmesi gerekenleri<br />

hacılara hatırlattı. Yazıcı ve Gül, hacı adaylarının<br />

hac ibadetlerinin kabul olması duasında<br />

bulundular.<br />

Württemberg Heilbronn Camii de kutsal<br />

topraklara gidecek olan hacı adayları için hac<br />

yemeği tertip etti. Programa hacı adayları ve<br />

yakınlarının yanı sıra çok sayıda davetli de katıldı.<br />

Heilbronn Fatih Camii Hac Sorumlusu<br />

Mehmet Coşkun kısa bir bilgilendirme konuşması<br />

yaparak haccın lüks bir gezi olmadığına<br />

dikkat çekti. Bölge Başkanı Zeki Şeker de hacı<br />

adaylarına bazı tavsiylerde bulundu. Haccın<br />

ırkçılığı ayaklar altına alan bir ibadet olduğunu<br />

belirterek, ümmet şuurunda olunması gerek-<br />

tiğini söyledi. “Kadınların cihadı hac ve umre<br />

etmektir.” hadisini hatırlatan Şeker, “Haccınız<br />

mebrur, dualarınız kabul ve makbul olsun.”<br />

diyerek sözlerini tamamladı. Konuşma sonrasında<br />

Şeker, hacı adaylarına plaket takdiminde<br />

bulundu. Zaman zaman duygusal anların yaşandığı<br />

program edilen toplu duanın ardından<br />

sona erdi.<br />

Güney Bavyera<br />

Güney Bayyera Bölgesi hacı adaylarını Münih<br />

Havaalanı’ndan kutsal beldelere uğurladı.<br />

160 kişinin bulunduğu kafilede hacı adaylarının<br />

heyecanları gözlerden kaçmadı. Kafile<br />

Başkanı Abdulvasi Seydaoğlu haccın önemi<br />

üzerine kısa bir konuşma yapararak, hacı adaylarına<br />

önemli hatırlatmalarda bulundu. Aileleri<br />

ve sevenleri tarafından gözyaşlarıyla uğurlanan<br />

hacı adaylarından ülkemizin, İslam âleminin<br />

ve tüm dünyanın huzur, birlik ve selameti için<br />

bol bol dua etmeleri istendi. Bölge İrşad Başkan<br />

Yardımcısı Mehmet Ali Kezkeç’in okuduğu<br />

duanın ardından hacı adayları yolcu edildi.<br />

Münih’den, önce İstanbul’a, oradan da Cidde’ye<br />

giden IGMG Münih Hac Kafilesi ilk önce<br />

Mekke’ye yerleşti. Hac farizasının ifasından<br />

sonra Medine’ye hareket edecek olan kafile<br />

orada Peygamber Efendimiz’i ziyaret edecek.<br />

PARİS<br />

“Tüm insanlık için<br />

çalışmalıyız.”<br />

Paris Bölgesi yeni çalışma sezonuna düzenlediği Hizmet İçi Eğitim Semineri (HİES)<br />

ile başlarken, idarecilere çalışmalarında tüm insanlığın hayrına hizmeti ilke edinmeleri<br />

gerektiği bir kez daha hatırlatıldı. Fatih Yazıcı<br />

RUHR-A<br />

Mültecileri yalnız<br />

bırakmadılar<br />

Ruhr-A Bölgesi Kurban Bayramı’nda camilerde düzenlenecek olan bayramlaşma<br />

progamlarında mülteciler için yemek ikramı yapacak.<br />

Paris Bölgesi nezdinde düzenlenen<br />

HİES yoğun bir gündemle gerçekleştirildi.<br />

Sevran Şubesinde tertip edilen toplantıya<br />

çok sayıda idareci iştirak etti. Bölge Eğitim<br />

Başkanı Adnan Baştürk eğitimin önemini<br />

anlatan bir konuşma gerçekleştirirken,<br />

Bölge Teşkilatlanma Başkanı Sıdkı Demir<br />

ise “Hayırda yarışmak” adlı bir seminer<br />

verdi. Demir, eğitim alanında yapılan hizmetlerin<br />

önemli olduğuna vurgu yaparak,<br />

eğitim çalışmalarının kalitesinin artırılması<br />

gerektiğini belirtti.<br />

T.C. Paris Başkonsolosluğu Millî Eğitim<br />

Müşaviri Ömer Faruk Altuntaş da<br />

“Organizasyon ve Ahlak” konusu üzerine<br />

bir seminer verdi. İnsanlar için yapılan<br />

hizmetlerin önemine dikkat çeken Altuntaş,<br />

“Bir kavmin efendisi, onlara hizmet<br />

edendir.” hadisini idarecilere hatırlatarak,<br />

“Bizler Avrupa’daki Müslümanlar olarak<br />

buralara ne katmaktayız? Çalışmalarımız<br />

sadece belirli bir kesime yönelik değil, bütün<br />

insanlık için olmalı. Mikro hedeflerin<br />

yanında makro hedeflerimiz de olmalı. Sadece<br />

kendi kurtuluşumuz için değil insanlığın<br />

kurtuluşu için çalışmamız gerekir.”<br />

dedi. Toplantı dilek ve temennilerin görüşülmesinin<br />

ardından sona erdi.<br />

IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene<br />

Ruhr-A Bölgesi ile birlikte mültecilere yönelik<br />

çalışmalarına devam ediyor. Bölgede<br />

hummalı bir çalışma olduğunu aktaran Bölge<br />

Başkanı Özcan Kuri yapılan çalışmalarla ilgili<br />

şunları kaydetti: “Hasene Ruhr-A Bölgesine<br />

bağışlanan 32.000 kilo gıda yardımı bölgedeki<br />

camilere paylaştırılarak ihtiyaç sahibi mültecilere<br />

dağıtılacak. Bağışlanan gıda malzemelerinin<br />

karışık olması nedeniyle cinslerine<br />

göre ayrılma işlemi tamamlandıktan sonra<br />

bölgedeki mülteciler göz önünde bulunduru-<br />

larak gıda malzemelerinin tamamı camilere<br />

verilecek. Camilerin bir kısmı bunları mültecilere<br />

dağıtırken bir kısmı da mülteciler<br />

için bayramın 3. ve 4. günü düzenlenen bayramlaşma<br />

programında Hasene Derneği’nin<br />

vereceği kurban etleri ile birlikte mültecilere<br />

ikram edecek. Toplam 36 camide bayramlaşma<br />

programları yapılırken, binlerce mülteci<br />

de bu vesileyle bayramlaşma programına katılacak.<br />

Ruhr-A Bölgesinde Ana Teşkilat ve<br />

Kadınlar Teşkilatı bu gıdaların paketlenmesini<br />

yüze yakın gönüllü ile yaptı.”


20 |<br />

Hasene<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

HASENE<br />

Mültecilere sınırda yardım ulaştırdık<br />

Avrupa’ya doğru olan mülteci göçü son haftalarda yoğunlaştı ve Avrupa’nın gündemine oturdu. Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar mültecilerin sıkıntılarını yerinde<br />

görmek ve onlara yardım ulaştırmak maksadıyla Avusturya, Sırbistan ve Hırvatistan’da mültecilerin bulunduğu yerleri ziyaret ederek, izlenimlerini bizlerle paylaştı.<br />

Murat Kubat<br />

Sırbistan<br />

Avusturya’da 500 mülteciye barınak<br />

Viyana İslam Federasyonu’nun Simmeringer<br />

Hauptstr. 349 numarada bulunan<br />

toplantı salonu mülteciler için bir barınak<br />

olmuş. Burada Hasene Derneği de hizmet<br />

veriyor. Ortalama 350 kişinin barındığı, günlük<br />

500 mülteciye kadar kişinin kalabildiği<br />

ve diğer ihtiyaçlarının karşılandığı bir mekâna<br />

dönüşen bu yeri ziyaret eden Hasene<br />

Derneği Başkanı Mesud Gülbahar buradaki<br />

durumu şöyle anlattı: “Avusturya İçişleri<br />

Bakanlığı ve Kızılhaç tarafından oluşturulan<br />

Koordinasyon Masası’nda kayıtları alınan<br />

mülteciler Viyana İslam Federasyonu’nun<br />

bölge toplantı salonuna gönderiliyor. Burada<br />

günü ve geceyi geçiriyorlar. Daha sonra<br />

otobüslerle kendileri için belirlenen kamplara<br />

gönderiliyor. Bu sirkülasyon sürekli bir<br />

şekilde sürüyor. Slovenya sınırında yığılmış<br />

olan yeni mülteciler otobüslerle buralara<br />

getiriliyor. Toplantı salonuna yataklar yerleştirilmiş.<br />

Uzun yolculuklar boyunca dinlenememiş<br />

mültecilere burada âdeta nefes<br />

alıyor ve dinlenme fırsatı buluyor. Çok uzun<br />

mesafeler ve meşakkatli süreçler atlatarak<br />

buralara kadar ulaşmış olan mültecilere burada<br />

sıcak ve ilgili davranılıyor. Viyana’da<br />

yaşayan insanlar, iş adamları bu mültecilere<br />

yardımcı olabilmek için âdeta seferber<br />

olmuşlar. Vatandaşlar evlerinden yaptıkları<br />

sıcak yemekleri buraya getirerek mültecilere<br />

ikram ediyor.<br />

Ellerinde bebek sepetiyle iki ufak kız<br />

çocuğunu gördüm. Gözlerinde umut, yüzlerinde<br />

gülümseme vardı. Yaşadıkları onca<br />

zorluğa rağmen mutlu olabiliyorlar. Bağışcıların<br />

kendilerine getirmiş olduğu hediyelerle<br />

oynuyorlar. Burada çocuklar için zıp zıp<br />

tedarik edilmiş ve onların mutlu olması sağlanıyor.<br />

Yaşadıkları acı hadiseler ve zorluklar<br />

unutturulmaya çalışılıyor. Yaşıtları sıcak<br />

aile ortamında yaşamlarını sürdürürken,<br />

eğitimlerine devam ederken, bu çocuklar tanımadıkları,<br />

bilmedikleri bir yere sığınmaya<br />

çalışıyorlar. Avrupa’da yaşayan insanlar için<br />

buraya gelen insanların durumu ibret verici<br />

ve hâllerine şükretmesine vesile olan bir<br />

durum. Başkasına muhtaç olmak zor bir durum.<br />

Gelen mülteciler kendilerine beyaz bir<br />

sayfa açmak istiyor. Geldikleri ülkelerdeki<br />

yaşanamaz hayat yüzünden bulundukları<br />

toprak parçalarını terketmek zorunda kalmışlar.<br />

Biz Hasene Derneği olarak yüzden<br />

fazla ülkeye yardım çalışmaları götürürken,<br />

bu defa ihtiyaç sahibi mazlumlar yakınımıza<br />

kadar geldi. Gönüllülerimiz kendilerine<br />

kadar gelen mazlum mültecilere büyük bir<br />

özveriyle hizmet ediyor. Burada gördüğüm<br />

özveri ve gayret takdire şayandı.”<br />

Gönüllü taksicilerin örnek davranışı<br />

Mesut Gülbahar, Viyana’da taksicilerin<br />

Hasene Derneği ve ile uyum içerisinde çalıştıklarına<br />

şahit olmuş. İhtiyaç anında taksicilerin<br />

mültecilere yardımcı olup ve onları<br />

ücretsiz olarak alıp getirip ya da gideceği<br />

yerlere ulaştırdıklarını söyleyen Gülbahar,<br />

şöyle devam ediyor: “Erkan Karataş da bu<br />

gönüllü taksicilerden birisi. ‘Gönüllü Taksiciler’<br />

diye bir Whats App grubu oluşturulmuş.<br />

Gece tren istasyonlarında beton üzerinde<br />

yatan kişileri topluyorlar ve bu bölgeye<br />

getiriyorlar. Burada yiyecek, giyecek, barınma<br />

ve sağlık noktasında her türlü ihtiyaçları<br />

karşılanıyor. Sıcak yemekleri veriliyor.”<br />

Sırbistan’da dağıtım<br />

Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ta şehir<br />

merkezinde parklarda kalan mültecilere<br />

yönelik yardım çalışmaları yaptıklarını söyleyen<br />

Gülbahar, “Buraya kadar gelen mülteciler,<br />

sınır kapılarının da kapanmasıyla birlikte<br />

parklara kurdukları çadırlarda kalmaya<br />

başlamışlar. Buradan sonra diğer ülkelere<br />

geçmek için bekliyorlar. Burada kalan sığınmacılar<br />

Suriye başta olmak üzere Pakistan,<br />

Irak, Hindistan gibi ülkelerden gelen kişilerden<br />

oluşuyor. Şehir merkezinde su içilen<br />

bir çeşmeyi insanlar elbise ve çamaşırlarını<br />

yıkamak için kullanıyorlar. Hem kumanya<br />

paketi hem de olumsuz hava şartlarından<br />

korunabilmeleri için şemsiye dağıttık. Bunun<br />

yanı sıra soğuklardan korunabilmeleri<br />

için kaban başta olmak üzere farklı giysiler,<br />

sandviç ve sudan oluşan yardım paketlerimizi<br />

verdik. Dağıtım yaptığımız şehir merkezinde<br />

500 ile 800 kişi arasında mülteci<br />

olduğu söyleniyor. Sırbistan genelinde ise 8<br />

bin kadar mültecinin bulunduğu verilen bilgiler<br />

arasında. Nisan ayından bugüne kadar<br />

140 bin civarında mültecinin Sırbistan’ı bir<br />

geçiş noktası olarak değerlendirdiği belirtiliyor.”<br />

dedi.<br />

T.C. Sırbistan Büyükelçisi ile görüştüklerini<br />

ifade eden Gülbahar, “Büyükelçimiz<br />

yaptığımız çalışmaları takdir etti. Mültecilerin<br />

sorunlarına karşı tüm sivil toplum<br />

kuruluşlarının ortak bir uyum içerisinde çalışması<br />

gerektiğini vurguladı. Kurban kampanyasında<br />

Sırbistan’da olduğumuz için de<br />

sevindi.” diye konuştu.<br />

Sırbistan – Hırvatistan sınırındaki tablo<br />

Belgrad’ta şehir merkezinde yapılan<br />

yardım çalışmalarının ardından Sırbistan –<br />

Hırvatistan sınırındaki Sid bölgesine geçen<br />

Mesud Gülbahar, ismi “umut yolculuğu”<br />

olan bir yolculuğa çıkmış olan mültecilerin<br />

son durumlarını aktardı: “Hasene Derneği<br />

olarak mültecilere burada da şemsiye<br />

verdik. Toplamda 1.400 şemsiye dağıttık.<br />

Hava sıcaklığının 38 derece olduğu sınır<br />

bölgesinde yolculuğa devam edecek mülteciler<br />

için hem aşırı sıcaklardan hem de hava<br />

yağışlı olduğunda yağmurdan korunmaları<br />

için onlar için güzel bir imkân oluşturdu.<br />

Sırbistan’ın Hırvatistan sınırına 2 km mesafe<br />

uzaklıkta, Sid denilen bir bölgeye otobüslerle<br />

getirilen mülteciler burada indiriliyor.<br />

Mısır tarlalarının arasında yaya olarak yol<br />

almaya devam ediyorlar. Bu yolculuk umut<br />

yolculuğu olmaktan çıkmış insanlık adına<br />

âdeta utanç yolculuğu olmuş. Güçlü ülkelerin<br />

kendi hesapları adına zulme rıza göstermeleri,<br />

kendi halkına zulmeden liderlerin<br />

gözlerinin kararmışlığı ve milyonlarca insanı<br />

mağdur eden böyle bir tablonun oluşmaması<br />

noktasında ciddi adımların atılmaması;<br />

işgaller, savaşlar ve zulümlerin<br />

savunmasız insanları ne hâle düşürdüğüne<br />

şahitlik ediyoruz burada.”<br />

Gülbahar, mültecilerin Avrupa’ya doğru<br />

yaptıkları meşakkatli yolculuğun en fazla<br />

çocukları etkilediğini ifade etti ve bu çocuklara<br />

dönük yardım çalışmalarının artarak<br />

devam etmesi gerektiğini söyledi: “Bu<br />

yardım çalışmaları en çok da küçük yavrular<br />

için elzem durumda. Zira o küçük yavrular<br />

nasıl bir belirsizliğe doğru yolculuk ettiklerinin<br />

bilincinde değiller. Çocuklar annelerinin<br />

kucaklarında uzun bir yolculuğun hangi<br />

durağında olduğunu bilmeden, nerelere<br />

ulaşacakları noktasında belirsizliği sahip<br />

yolculuklarını sürdürüyor. Meşakkatli bir<br />

yolculuk. Yanlarına sadece zorunlu ihtiyaç<br />

olarak gördükleri eşyalarını almışlar. Çocuk<br />

arabaları vs. gibi araçları yok. Anneler çocukları<br />

kucaklarında taşıyorlar. Bir aile ile<br />

tanıştım; kadın hamile idi ve 3-4 yaşlarında<br />

olan çocuğu ile yollara revan olmuşlar.<br />

Bu yolculuk her ne kadar umut yolculuğu<br />

olarak isimlendirilse de bu yaştaki çocuklar<br />

için kat edilmesi çok çok zor bir süreç.”<br />

Gönüllülerin mültecilere destek olma<br />

noktasında seferber olduğunu ve bu durumun<br />

insanlık adına umut veren bir tablo<br />

oluşturduğunu ifade eden Gülbahar şöyle<br />

konuştu: “Buralara kadar gelen insanlar<br />

bir umudun peşinden buralara geliyor. Ülkelerini<br />

terkedip umudun peşinden giden<br />

bu mazlum insanları kendileri için fırsat<br />

ve çıkar olarak kullanıp, bu insanların durumunu<br />

istismar eden kişiler de var. Ama<br />

bir grup insanlar da var ki, insanlık namına,<br />

vicdanlarıyla hareket edip gönüllü olarak<br />

yardım eden kişileri de görüyoruz. Bu<br />

gönüllüler insanlık adına umutlanmamızı<br />

sağlıyor. Bu gönüllüler ellerinden geleni<br />

ortaya koyuyor, ‘insanlık ölmedi’ sloganını<br />

bayraklaştırıyorlar âdeta. Sırp bir kadının<br />

Sırbistan – Hırvatistan sınırına kadar bir<br />

annenin çocuğunu kucaklayıp götürdüğüne<br />

şahit oldum. Bunun gibi davranışlar,<br />

insanlık adına bizleri umutlandıran nitelik<br />

taşıyor.“<br />

Avusturya'daki mülteciler


camia | 25 Eylül 2015 Hasene | 21<br />

KURBAN KAMPANYASI<br />

433 Gözlemci ortak ideal için yollara çıktı<br />

Altıncı Kurban Kampanyasını düzenleyen Hasene Derneği 100 ülkeye 433 gözlemcisini yolluyor. Murat Kubat<br />

Çin<br />

Her Kurban Bayramı’nda mazlum ve<br />

mağdura umut olan Hasene Derneği,<br />

2015 Kurban Kampanyası çalışmalarına<br />

aralıksız devam ediyor. Avrupa’nın farklı<br />

ülkelerinden dünyanın dört kıtasına gidecek<br />

olan kurban gözlemcileri fakir ve<br />

ihtiyaç sahibi kişilere yardım edecek olmanın<br />

heyecanını taşıyor. Her biri farklı<br />

meslek gruplarından, farklı yaşlarda ama<br />

ortak bir ideal için hizmet yapacaklar.<br />

Gözlemci olarak gidenler ayrı bir heyecan<br />

yaşarken bu sene görevli olmayanlar<br />

ise farklı duygular içerisinde. Geçtiğimiz<br />

sene Malavi Kurban Gözlemcisi<br />

olarak görev yapan Özcan Kuri şunları<br />

söylüyor: “Bir daha gitmek, mazlum ve<br />

mağdurlarla bir defa daha buluşmak nasip<br />

olur mu bilemem. Biz gidemesek de<br />

giden kardeşlerimiz var; selamlarımızı<br />

götüren, kardeşlerimizle bayramlaşan.<br />

Geçtiğimiz sene Malavi’de binlerce bekleyen<br />

vardı, bir torba et alabilmek için<br />

kavurucu güneşin altında saatlerce bekleyenler<br />

vardı.”<br />

“Kurban paylaşınca güzeldir” sloganı<br />

ile yollara çıkacak gözlemcilerin çalışmalara<br />

ve gideceği ülkelere dair düşüncelerini<br />

aldık.<br />

Kampanyaya bizzat kendim şahitlik<br />

etmek istiyorum<br />

“Uzun süredir kurban kampanyasına<br />

destek veriyorum. Bu defa hizmetleri<br />

kendi gözlerimle görmek ve denetlemek<br />

için kampanyaya katıldım. Neler ile karşılaşağımı<br />

bilmiyorum. Bu belirsizliğinin<br />

vermiş olduğu bir heyecanı yaşıyorum.”<br />

Abdullah Şaplak (42) – Tuttlingen, Kazakistan<br />

Kurban Gözlemcisi<br />

Bir kurban da mazlum coğrafyalara<br />

göndermeliler<br />

“Kimi zaman görev yapacağım ülke için<br />

‘Tehlikeli değil mi?’ tepkisini alıyorum. Ben<br />

ise heyecan ve mutluluk içerisindeyim. Gideceğimiz<br />

ülkelerde mazlum ve mağdurun<br />

çok olduğunu tahmin ediyorum. Avrupa’da<br />

yaşayan insanlarımızın hâli vakti yerinde.<br />

Bir kurban da mazlum coğrafyalara göndermelerinin<br />

anlamlı olacağı fikrindeyim.”<br />

Adem Issi (33) – Duisburg, Pakistan Kurban<br />

Gözlemcisi<br />

Senelerdir bu görevi yapmayı istiyordum<br />

“Senelerdir yapmayı düşündüğüm bir<br />

hizmeti bu vesile ile ilk defa yapacak olmak<br />

harika bir duygu. Avrupa’dan topladığımız<br />

kurbanları dünyanın farklı yerlerinde<br />

kesecek olmanın, oradaki ihtiyaç<br />

sahiplerine ulaştıracak olmanın ve bu görevde<br />

yer almanın bir şeref olduğunu düşünüyorum.”<br />

Adil Oksal (35) – Ahrweiler,<br />

Zimbabve Kurban Gözlemcisi<br />

Kampanyaları daha fazla desteklemeliyiz<br />

“Önceki yıllarda Balkanlarda kumanya<br />

kampanyasına katıldım. Oralarda, ihtiyaç<br />

sahibi oldukları hâlde paylaşmayı seven<br />

insanlarla karşılaştık. Avrupa’da yaşayan<br />

bizlerin durumları Afrika ve Asya’ya oranla<br />

çok daha iyi. O yüzden Hasene Derneği’nin<br />

kampanyalarına daha fazla destek<br />

vermeliyiz.” Ahmet Erol (52) – Hamm,<br />

Nijer Kurban Gözlemcisi<br />

Yardım çalışmalarının içerisinde olmak<br />

bana haz veriyor<br />

“Daha önce kurban kampanyası kapsamında<br />

Sierra Leone’de bulundum. Kurban<br />

Bayramı’nda Herford’ta mültecilere<br />

yardım dağıttık. Yine kumanya kampanyası<br />

kapsamında mültecilere iftar yemeği<br />

verdik. Yardım çalışmaları içerisinde<br />

olmak bana ayrı bir haz veriyor. Bu sene<br />

Gana’da görev yapacağım. Afrika’da birçok<br />

ülkede bırakın insanları, hayvanlar<br />

dahi açlık çekiyor.” Ahmet Kılıç (35) –<br />

Lübbecke, Gana Kurban Gözlemcisi<br />

Mutluyum, heyecanlıyım ve huzurluyum<br />

“Böyle bir projeye katılmaktan dolayı<br />

çok mutluyum. Bu tür çalışmaları ilk defa<br />

yapacak olmaktan dolayı heyecanlıyım.<br />

Bir ibadetin gerçekleşmesine aracılık<br />

edeceğim için ise huzur doluyum. Daha<br />

önceki yıllarda kurbanlarımızı giden gözlemcilere<br />

emanet etmiştik. Bu defa emanetleri<br />

biz omuzladık. Türkiye’deki akrabalarım<br />

da kurban bağışında bulundu.”<br />

Ahmet Uçkun (48) – Hannover, Ürdün<br />

Kurban Gözlemcisi<br />

Güzel bir duygu<br />

“Geçen sene Kurban Bayramı’nda Bosna<br />

Hersek’te gözlemcilik yaptım. Başka<br />

insanlara yardımcı olabilmek güzel bir<br />

duygu. Gideceğimiz yerlerde çok daha<br />

fazla ihtiyaç sahipleri var. Afrika ülkelerinde<br />

yoksulluk çok daha vahim bir durumda.<br />

Bunları düşünerek yaşadığımız<br />

ülkelerde israf konusunda daha duyarlı<br />

olmalıyız.” Akif Çiftepınar (30) – Biberach,<br />

Kongo Kurban Gözlemcisi<br />

Anavatanda kurban<br />

“Gerek Hasene gerekse biz gözlemciler<br />

verilen vekaletlere aracılık ediyoruz.<br />

Avrupa ile Afrika, Asya, Ortadoğu gibi<br />

mazlum insanların yoğun olduğu ülke ve<br />

bölgeler arasında köprü kuruyoruz. Bu<br />

anlamlı çabaya herkesin destek vermesini<br />

istiyorum. Türkiye’mizde kurban görevini<br />

ifa etmeye çalışacağım.” Ali Gülmez<br />

(41) – Aachen, Türkiye Kurban Gözlemcisi<br />

Kendi kendime söz vermiştim<br />

“2014 yılında Malavi’de kurban, 2015 yılında<br />

Fas’ta kumanya dağıtımı kapsamında<br />

farklı görevlerde yer aldım. Şimdiki görev<br />

yerim ise Kolombiya. Hiç kuşkusuz, her ülkenin<br />

kendi has sorunları ve her mazlumun<br />

farklı dertleri var. Bunu yardım yaptığınız<br />

an, ihtiyaç sahiplerinin gözünden okuyabiliyorsunuz.<br />

Fas’ta kumanya dağıtımlarımız<br />

esnasında, aşırı sıcak altında, kumanya<br />

paketlerimiz bitmişti ve daha yüzlerce kişi<br />

kumanya beklemekteydi. O andan sonra<br />

daha fazla yardım toplama hususunda<br />

kendi kendime söz vermiştim. İhtiyaç sahiplerini<br />

sevindirmek, onların gözlerinde<br />

mutluluğu görmek, Avrupa sınırları içerisinde<br />

rutin hayatın veremeyeceği mutluluğu<br />

vermişti bana. Hiç kuşkusuz kurban<br />

organizasyonu müthiş bir çalışma. Bu çalışmaya<br />

tüm kardeşlerimiz katılmalı, bir<br />

kurbanlarını da mazlum ve mağdur coğrafyalara<br />

göndermelidir.” Ali Kaya (28) – Viyana,<br />

Kolombiya Kurban Gözlemcisi<br />

Hasene Derneği’ne daha fazla destek<br />

olunmalı<br />

“Allah rızası için gayret sarfetmek ayrı<br />

bir haz veriyor. Bu duygular ancak yaşandığında<br />

anlaşılabilir. Çevrem böyle bir çalışmada<br />

yer aldığım için beni tebrik ediyor.<br />

Bu tür çalışmaları artırmak için Hasene<br />

Derneği’ne destek olmak gerekiyor.” Ali<br />

Özkaya (36) – Ede, Türkiye Kurban Gözlemcisi<br />

Minnet ve mahcubiyet duyuyorlar<br />

“2013 yılında Sri Lanka’da kurban gözlemcisi<br />

olarak görev yaptım. Yardım yaparken<br />

ihtiyaç sahiplerinin minnet duygusu<br />

ve mahcubiyeti gözlerimin önünden gitmiyor.<br />

Kurban kampanyası ümmet bilincine<br />

katkı sağlayan bir çalışma. Hiç kuşkusuz<br />

yaşadığımız coğrafyadaki hayat şartları ile<br />

çalışmaları yürüteceğimiz yerler arasında<br />

büyük farklılıklar var.” Ali Türkoğlu (41) –<br />

Herne, Peru Kurban Gözlemcisi<br />

Bunlar şükre vesile olan çalışmalar<br />

“Bu tür çalışmalara hizmet etmek bir<br />

şükür vesilesidir. Daha önce böyle bir organizasyonda<br />

yer almayı çok arzuladım ama<br />

olmamıştı. Bu tür görevlerin hiç kuşkusuz<br />

meşakkatli tarafı var; lakin değeri çok büyük<br />

olan görevler. Hayır işlerinde aktif yer<br />

alacak olmam, yakın çevrem tarafından<br />

saygı ile karşılandı. Bizler güvenli ülke ve<br />

bölgelerde yaşıyoruz. Açlık ve yoksulluğun<br />

hâkim olduğu yerlere karşı sorumluluklarımız<br />

var.” Ayhan Yıldız (41) – Schweinfurt,<br />

Togo Kurban Gözlemcisi<br />

Kardeşini kendisine tercih eden kişilerle<br />

tanıştım<br />

“Fakirlik mutlu olmaya engel değil.<br />

Daha önce Pakistan ve Nepal’de yardım<br />

çalışmaları içerisinde yer aldım. Buralarda<br />

fakirlik gördüm evet ama kardeşliğe ve<br />

misafirperverliğe de şahit oldum. ‘Uzaktan<br />

kardeşlerimiz gelmiş’ diyerek evlerine<br />

davet etmeye çalışmışlardı bizi. Kendisi<br />

zor durumda olan ama komşusu daha zor<br />

şartlar altında olduğu için kardeşini kendi<br />

nefsine tercih eden yürekli insanlarla<br />

tanıştım. İşin ilginci, komşusu da aynı<br />

söylemlerde bulunarak bizi komşusuna<br />

göndermeye çalışmıştı. Eğitim gören çocukların<br />

ne kalemleri, ne defterleri ne de<br />

kitapları vardı. Okuluna gitmek için saatlerce<br />

yürümek zorunda kalan çocuklar<br />

vardı. Avrupa’da yaşayan bizler bu tabloları<br />

göz önünde tutarak bu tür çalışmalara<br />

daha fazla destek vermeli ve kendi<br />

çocuklarımıza içinde bulunduğu imkânların<br />

farkındalığı için gayret etmeliyiz.”<br />

Bedrettin Budak (35) – Arnhem, Zimbabve<br />

Kurban Gözlemcisi<br />

Kendi sorunlarınızı unutuyorsunuz<br />

“2012 yılında Bosna Hersek’te görev<br />

yaptım. Bosna’da yapılan katliamın izlerini<br />

yaşlı teyze ve amcaların yüzlerinde<br />

gördüm. Yetim çocukları, yaşlı teyzelerin<br />

dağ başında yetim çocuklarla baş başa<br />

kalmasına şahit oldum. Bu tür çalışmalara<br />

katılmanın sosyal sorumluluğumuz<br />

olduğunu, kardeş olmanın bir gereği olduğunu<br />

düşünüyorum. Bizler Avrupa’da<br />

rahatız. Ufak tefek sorunları büyük sorunmuş<br />

gibi yansıtıyoruz. Yardım dağıtılan<br />

yerlerdeki insanların sorunlarına<br />

şahit olduğumuzda, kendi sorunlarımızın<br />

ceviz kabuğunu doldurmadığını farkediyoruz.<br />

Yardım çalışmalarına hâli vakti<br />

yerinde olanlar destek vermeli.” Bekir<br />

Güzel (34) – Kleinwallstadt, Paraguay<br />

Kurban Gözlemcisi


Üniversitelilere<br />

ve 25 yaş altı<br />

gençlere özel<br />

fiyatlar<br />

Çocuklu ailelere<br />

eğitmenler<br />

eşliğinde kreş<br />

hizmetleri<br />

55 yaş üstü<br />

emeklilere<br />

belirli tarihlerde<br />

özel fiyatlar<br />

Almanca ve<br />

Fransızca<br />

rehberlik eşliğinde<br />

müstakil kafile<br />

NİCE BAYRAMLARA!<br />

Kurban Bayramı’nızı en kalbî<br />

duygularımızla tebrik eder, Rabbimiz’den<br />

İslam ümmeti için huzur ve afiyet dileriz.<br />

İslam Toplumu Millî Görüş - Hizmette Öncü Kuruluş<br />

Türkiye Temsilciliği| Hennes Tour<br />

T +90 332 3515055 (Konya)<br />

T +90 212 6355593 (İstanbul)<br />

T +90 312 3113130 (Ankara)<br />

info@hennestour.com<br />

Islamische Gemeinschaft Millî Görüş Hadsch-Umra Reisen GmbH<br />

Boschstraße 61-65<br />

D-50171 Kerpen<br />

T +49 2237 9746-0<br />

F +49 2237 9746-19<br />

www.igmgreisen.com<br />

igmgreisen


camia | 25 Eylül 2015 Kültür ve Sanat | 23<br />

İslam’ın dinamik yüzü:<br />

Genç Sahâbîler<br />

O, en sevgili; Nebiler Nebisi, Hak Teâlâ<br />

tarafından ebedi risâletle vazifelendirilerek<br />

en büyük şeref ve itibara nail olmuş bir<br />

rehber, bir şahit, bir müjdeci ve uyarıcıdır.<br />

O, âdeta taşlar arasında parlayan bir yakut,<br />

nuruyla kâinatı aydınlatan rahmet ve merhamet<br />

peygamberidir.<br />

Tüm güzel özellikleri üzerinde barındıran,<br />

insanlığın yüz akı Peygamberimiz ise<br />

kendini şu şekilde tanıtmıştır. “Rabbim’in<br />

katında benim on ismim var: Ben Muhammed’im;<br />

Ahmed’im; Mâhî’yim, yani Allah<br />

benim vasıtamla inkârcılığı mahvedecektir;<br />

ben Hâşir’im, yani Allah kullarını benim<br />

izimde birleştirecektir; ben rahmet Peygamberiyim,<br />

tövbe Peygamberiyim, kahramanlık<br />

Peygamberiyim. Ben Mukaffî’yim,<br />

yani tüm insanları Allah yoluna yöneltirim.<br />

Nihayet ben (insanlığı) kemale erdirenim.”<br />

(Müslim, Fezâil, 126)<br />

Hz. Ali<br />

Tüm güzel sözlerin, methiyyelerin muhatabı,<br />

sevgi dilinin esas sahibi, rahmet<br />

peygamberi Efendimiz (s.a.v.) huzuru, saadeti,<br />

kurtuluş reçetisini bizlere göstermiş<br />

ve sonsuz cennetleri müjdelemiştir. Ve bazı<br />

talihli kimseler vardır ki insanlığın “Üsve-i<br />

hasene”sini yakinen tanımış; ona yarenlik<br />

etmiş ve onun leziz sohbetlerine iştirak etmiştir.<br />

Efendimiz’in kutlu davetine icabet<br />

etmiş, davanın yükünü omuzlarında hisseden,<br />

ihlası, sadakati, bağlılığı, aklı, ilmi,<br />

merhamet ve haya timsali mizaçlarıyla İslam’ın<br />

gerçek sancaktarlığını yapmış tertemiz,<br />

genç beyinleri vardır ilim deryasına<br />

süzülen... İşte bu saadete nail olmuş en<br />

şanslılardan biridir Ali b. Ebû Talib (r.a.).<br />

Müslümanların sayısı bir elin parmaklarını<br />

geçmez iken erkeklerden ilk Müslüman<br />

olma şerefine erişenlerdendir Hz. Ali<br />

Efendimiz. Resûl-ü Kibriya’nın evinde iffet,<br />

emanet, yüksek haslet ve karakter kazanan<br />

Hz. Ali İslam’a büyük hizmetler vermiş<br />

önemli isimlerdendir kuşkusuz. Zulümlerin<br />

arttığı, hicret ve savaşın konuşulduğu bir<br />

dönemde nebiler nebisi sahâbîlere kendisini<br />

kimin koruyacağını sorduğunda hiç tereddüt<br />

etmeden, “Seni ben korurum!” diye<br />

haykıran henüz 12 yaşındaki Hz. Ali’den<br />

başkası değildir. Cesareti, aklı, zahitliği,<br />

güvenilirliği ile takdir toplayan Hz. Ali ilmi<br />

ile de temayüz edenlerin başında gelmekte<br />

idi. Tam bir takva ehli olan Hz. Ali hukuki<br />

meseleleri hâlletme hususunda oldukça başarılıdır<br />

ve insanların en iyi hüküm vereni<br />

olarak kabul edilmektedir. Zira Ahmed b.<br />

Hanbel de, “Resûlullah (s.a.v.)’in ashabından<br />

Hz. Ali’ye verilen ilim kadar kimseye<br />

ilim verilmemiştir.” (İbnü’l-Esîr, el-Kâmil<br />

fi’t-târîh, II, 406) buyurmuştur. Her konuda<br />

derin ve engin bilgiye sahip olan Hz. Ali<br />

ilim şehrinin kapısı olarak zikredilegelmiş<br />

ve hafızalara bu yönüyle kazınmıştır.<br />

Mus’ab bin Umeyr<br />

Ve Mus’ab bin Umeyr; diğer bir genç<br />

sahâbî. Allah Resûlü’nün kendisine İslam’ın<br />

ilk öğretmeni olma şerefini verdiği seçkin<br />

şahsiyet. İslam sancağını taşırken uzuvları<br />

parçalanan, son nefesinde dahi Allah Resûlü’nü<br />

koruyan, defnedilecek bir kefeni olmayan<br />

yüce gönüllü güzel insan…<br />

Kureyş’in asil ve zengin bir ailesine<br />

mensup olan Mus’ab b. Umeyr (r.a.) yakışıklı,<br />

güzel giyimli bir gençti. Oldukça zarif<br />

ve bakımlı olan Mus’ab b. Umeyr’in geçtiği<br />

yerde kim olduğu sürdüğü eşsiz kokusundan<br />

anlaşılırdı. Kıyafetleri bir bahçenin<br />

parlak ve zarif kokulu çiçeklerini andırır,<br />

gül yüzü daima tebessüm ederdi. İslam’la<br />

şereflendikten sonra Allah’a ve Peygamber’e<br />

olan sevgisinden dolayı tüm imkânlarını<br />

terk etti. Zira ailesi inkârcılardandı.<br />

İman yolunda ailesinden vazgeçen Mus’ab<br />

günlerini Rabbisi'ne ibadetle, namaz ve zikirle<br />

geçiriyordu. O imanı, samimiyeti ve<br />

güzel ahlakı ile en güzel davetçilerden idi.<br />

Akabe’de biat eden on iki mümin yurtlarına<br />

döndükten sonra Allah’ın Resûlü’ne bir<br />

mektup yazarak ricada bulundular. Muâz<br />

b. Afra ve Râfi b. Mâlik’in ulaştırdığı mektupta<br />

Medineli Müslümanlar Resûl-ü Kibriya’dan<br />

kendilerine Kur’ân okumalarında,<br />

İslam’ı öğrenmelerinde yardımcı olacak<br />

bir öğretmen tayin etmesini istemişlerdi.<br />

Efendimiz (s.a.v.) ise bu kutlu vazife için<br />

Mus’ab b. Umeyr’i görevlendirmişlerdi.<br />

Mus’ab b. Umeyr bu en güzel kelamı doya<br />

doya okuyor, ilahi mesajı herkese iletmeye<br />

gayret ediyordu. Bu şerefli görevi tüm içtenliği<br />

ile yerine getiren Mus’ab b. Umeyr’e,<br />

Efendimiz (s.a.v.) Bedir ve Uhud gazvelerinde<br />

sancaktarlık görevini de vermişti. Ancak<br />

gül kokulu genç sahâbî için dünya hayatı<br />

Uhud’da nihayet bulacak ve vücudunu saracak<br />

bir kefen dahi bulunamayacaktır.<br />

Öyle ki genç sahâbînin, hırkasıyla başını<br />

örttüklerinde ayakları, ayaklarını örttüklerinde<br />

ise başı açıkta kalmakta idi. İslam’a<br />

gönül veren bu kudretli davetçinin hüzünlü<br />

vedası yürekleri sızlatırken Efendimiz’in<br />

emriyle Musab b. Umeyr’in ayakları izhir<br />

otlarıyla örtüldü ve defnedildi. [Buharî<br />

(Cenâiz 27) Müslim (940) İbn Sa’d (3/121)]<br />

Enes bin Mâlik<br />

Kuvvetli ve keskin bir zekâya sahip olan<br />

Enes bin Mâlik (r.a.) on yıl Efendimiz’e<br />

hizmet etmiş önemli bir isimdir. Ensâr-ı<br />

kirâm’ın (Medineli Müslümanların) büyüklerinden<br />

olan Enes bin Mâlik, Efendimizle<br />

tanıştığında 9-10 yaşlarında idi. Efendimiz’in<br />

Medine-i Münevvere’yi teşriflerinin<br />

ardından annesi Ümm-i Süleym Hz. Enes’i<br />

ellerinden tutup Efendimiz’in huzuruna<br />

çıkarmış ve onu Allah Resûlü’nün hizmetine<br />

vermişti. Böylelikle Enes şefkat, tevazu<br />

ve yüksek ahlakı, en güzel insandan öğrenmişti.<br />

Son derece nazik, güzel sözlü ve<br />

güler yüzlü olan Enes, Efendimiz’e hizmet<br />

etmekten büyük mutluluk duyar, sonsuz<br />

saadete böylelikle erişirdi. Bilhasa sabah<br />

Mualla Kapusuz<br />

namazına gitmek için aceleci davranırdı.<br />

Efendimiz’in Mescid-i Nebevî’de olacağını<br />

bildiği için ona hizmet edebilmek ve onun<br />

yakınında bulunabilmek için erkenden<br />

mescitte olur ve Efendimiz’i ilgiyle takip<br />

ederdi. Efendimiz de buna mukabil Enes’le<br />

sohbet eder ve ona duada bulunurdu. Enes<br />

b. Mâlik (r.a.) Efendimiz’in sünnetlerini<br />

tatbik etmede oldukça gayretli idi. Öyle ki<br />

Efendimiz’in kabak yemeğini sevdiğini bilen<br />

Enes b. Mâlik, Efendimiz’e olan sonsuz<br />

saygı ve sevgisinden dolayı kabağı özel bir<br />

bitki olarak kabul etmekteydi. Tirmizî’nin<br />

Ebu Talût’tun rivayetine göre, şöyle demiştir:<br />

“Enes b. Mâlik (r.a.)’ın yanına geldim,<br />

kabak yiyordu: Sen ne güzel bitkisin,<br />

sen Resûlullah (s.a.v.)’in seni sevmesinden<br />

dolayı bana ne kadar sevimlisin.” (Tirmizî<br />

1849). Öğrendiği hadisleri ezberlemekle<br />

kalmayarak yazıya döken Enes b. Mâlik<br />

bu bilgilerin insanlara ulaşmasına da katkı<br />

sağlamışır. Kudretli sahâbî Enes b. Mâlik’in<br />

rivayet ettiği hadis sayısı yaklaşık 2286’dır.<br />

Zeyd bin Sâbit<br />

Efendimiz’in yanında yetişmiş önemli<br />

şahsiyetlerden birisi de Zeyd bin Sâbit’tir<br />

kuşkusuz. Vahiy katiplerinden olan genç<br />

Zeyd’in en önemli özelliklerinden biri de<br />

pek çok dile hâkim olmasıdır. Tilmisâni,<br />

Umde isimli kitabında Zeyd b. Sâbit’in<br />

Farsça, Rumca, Kıptice, Habeşçe bildiğini<br />

ve bu dillerde Allah Resûlü’ne tercümanlık<br />

yaptığını aktarmaktadır. Zeyd b. Sâbit,<br />

Farsçayı Kisra’nın elçisinden, Rumcayı Allah<br />

Resûlü’nün Hâcib’inden, Habeşçe ve<br />

Kıpticeyi Efendimiz’in yardımcılarından<br />

ve hizmetlilerinden öğrenmiştir. (İbn Abdi’r-Rabbih,<br />

Ikdü’l-Ferid, 4/212; İbn Kesîr,<br />

el-Bidaye ve'n-Nihaye, 8/79) Allah Resûlü’nün<br />

daima yanında bulunan küçük Zeyd<br />

kimi zaman vahyin inişine şahit olmakta ve<br />

bu ilahî mesajları vakit kaybetme- den<br />

ezberleyip kayıt altına almaktadır.<br />

Efendimiz’in rahlesinden<br />

geçen bu salih<br />

zat, küçük bir ihtimal<br />

de olsa hadis ile<br />

ayetlerin birbirine<br />

karışmaması için<br />

hadis yazmaktan<br />

uzak durmuştur.<br />

Zeyd bin Sabit<br />

Allah Resûlü’nün<br />

Ebû Hureyre’ye<br />

“Feraiz (miras hukuku)<br />

ilmini öğren<br />

ve öğret.” tavsiyesini<br />

duymasının ardından feraiz ilmini öğrenmede<br />

oldukça gayret göstermiştir. Ailesine<br />

ve çocuklarına çok iyi davranan Zeyd evine<br />

geldiğinde onlarla yakından ilgilenir ve şakalaşırdı.<br />

Sabit bu güzel muameleyi en şefkatliden;<br />

merhamet Peygamberinden öğrenmişti.<br />

Onun bu hâlini gören Hz. Ömer<br />

daima gençlere Zeyd b. Sâbit’i örnek gösterirdi.<br />

Zeyd’in kabiliyeti yalnızca dil yeteneği<br />

veya iyi bir aile reisi olması ile sınırlandırılamaz<br />

elbette. Bu yetenekli sahâbî<br />

yaşadığı dönemin en önde gelen hadis ve<br />

kıraat âlimlerindendir. Matematiksel yetenekleri<br />

de bir hayli fazla olan Zeyd’i Allah<br />

Resûlü mali işlerde görevlendirmişlerdir.<br />

Zübeyr b. Avvam<br />

En güzel ve verimli çağlarını Efendimiz’in<br />

huzurunda geçirmiş talihlilerden<br />

biri de Zübeyr b. Avvam (r.a.)’dır. 15 yaşında<br />

İslam’la şereflenen Zübeyr (r.a.) temiz ahlakının<br />

yanı sıra cesareti, kahramanlığı ile tanınmaktadır.<br />

Peygamber Efendimiz’in “Her<br />

peygamberin bir havarisi (yardımcısı) vardır.<br />

Benim de havarim Zübeyr’dir.” [Müslim,<br />

Fezâilü’s-Sahabe: 48. İmam Taberâni,<br />

Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail<br />

Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/236] müjdesine<br />

mazhar olmuştur.<br />

Efendimiz’in her an sohbetine iştirak<br />

eden ashâb-ı kirâm öğrendiklerini tatbik<br />

etmede oldukça mahirdi. Zira öğrendikleri<br />

ayetleri yaşamlarına geçirip uygulamadan<br />

başka bir ayeti öğrenmezlerdi. Nitekim hak<br />

dini bize bu titizlik ve özenle ulaştırmışlardır.<br />

Onlar ki; Cenâb-ı Hakk’ın “Habibim!”<br />

dediği Allah Rasulû ile küçük yaşta tanıştılar,<br />

ona tabi oldular ve hidayet rehberliğini<br />

en güzel şekilde yerine getirdiler. Hayatlarının<br />

en genç, en verimli çağlarında Efendimiz’in<br />

yakınında bulunup rahle-i tedrisinde<br />

yetişmek ne büyük saadet!... Gençlik<br />

denilen çağda yaşadıkları tüm zorluklara<br />

rağmen Hakk’ın ipine sıkı sıkıya sarılmak,<br />

hak din için mücadele vermek ve Allah<br />

Resûlü’nun, “Bir kimse sahabeyi severse<br />

beni sevdiği için sever. Onlara buğzeden<br />

dahi bana buğzundan dolayı buğz eder.”<br />

(Sûyutî, Câmiü’s Sağîr Cilt II,s.552) övgüsüne<br />

mazhar olmak ne büyük şeref!...<br />

Efendimiz’in her an sohbetine iştirak eden<br />

ashâb-ı kirâm öğrendiklerini tatbik etmede<br />

oldukça mahirdi. Zira öğrendikleri ayetleri<br />

yaşamlarına geçirip uygulamadan başka bir<br />

ayeti öğrenmezlerdi. Nitekim hak dini bize bu<br />

titizlik ve özenle ulaştırmışlardır.<br />

Kaynak: Araştırma Komisyonu (2009):<br />

Genç Sahabeler. Polen Ajans. Ravza Matbaacılık.


24 |<br />

Hasene<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

Mülteciler<br />

için bağış<br />

kampanyası<br />

“KOMŞUSU<br />

AÇKEN TOK YATAN<br />

BİZDEN DEĞİLDİR.”<br />

(Hadîs-i şerif)<br />

Havale için banka bilgileri<br />

Hesap Sahibi: IGMG e. V. | Banka: Ziraat Bankası<br />

IBAN: DE08 5122 0700 1029 6290 01 | BIC: TCZBDEFFXXX | Amaç: Mültecilere destek<br />

Islamische Gemeinschaft Millî Görüş<br />

www.igmg.org | info@igmg.org |<br />

igmgorg<br />

Partner:


camia | 25 Eylül 2015 gençcamia | 25<br />

genç<br />

Genç Bakış<br />

İslam bilimleri s. 26<br />

Genç Soru<br />

Müslümanlar camiye girerken neden<br />

ayakkabılarını çıkarır? s. 26<br />

Başkanımızdan mesaj var<br />

HAMBURG<br />

Gençler liderlik yolunda<br />

Hamburg Bölgesi Üniversiteler Birimi, Malezya Uluslararası İslam Üniversitesinde düzenlenen “Global İslami Genç Liderlik<br />

Programına” katıldı. İbrahim Yazıcı<br />

Essalamualeykum Genç Camia’nın Çok Değerli<br />

Okuyucuları,<br />

Bir tatilin ardından yine işlerimize ve okullarımıza<br />

başladık. Buradan çalışan bütün kardeşlerime<br />

ve öğrenci arkadaşlarıma başarılar<br />

dilerim. Şu sıralar genişletilmiş BYK ve ŞYK<br />

Toplantılarıyla çalışmalara kaldığımız yerden<br />

daha motive olmuş şekilde koşmaya devam<br />

ediyoruz. Kurban Bayramı’nda, bu sene de kurbanlarımızı<br />

Hasene ile 100 ayrı ülkede ihtiyaç<br />

sahiplerine ulaştırabilmek için kendimizin ve<br />

çevremizdeki insanların kurbanlarını toplayarak<br />

ihtiyaç sahipleriyle paylaşmanın erdemini<br />

ortaya koyuyorsunuz. Bu bayramda kurbanlarımızı<br />

uzaklara gönderelim derken, yakınlarımıza<br />

mazlumlar geldi. Suriye’den savaştan kaçan<br />

kadınlar, yaşlılar ve çocuklar Avrupa’ya ulaştılar.<br />

Bize ensar olma şerefi nail oldu. Teşkilatımız<br />

da onlara bütün imkânlarını seferber etme kararı<br />

aldı. Mekân imkânı olan bölge ve şubelerimiz<br />

mültecilere kapılarını açtı. Tren garlarında<br />

kardeşlerimiz onları selamlarla karşılaşırken,<br />

gözyaşına karışmış selamlar ümitle alındı. Bu<br />

kardeşlerimiz geldikleri bu topraklarda dinî ihtiyaçlarını<br />

da karşılayabilsinler diye teşkilatımız<br />

öncülüğünde on binlerce “hoşgeldiniz paketi”<br />

hazırlatılarak ruhi ihtiyaçlarının da karşılanmasının<br />

gereği yapılıyor. Bununla da kalmıyor,<br />

gençlerimiz onları tren garlarında karşılayarak,<br />

tercümanlık yaparak, ihtiyaçlarını gidererek ensar<br />

olmanın yüceliğini yeniden yaşıyorlar. Allah<br />

hepinizden razı olsun.<br />

Değerli kardeşlerim,<br />

Kurban Bayramı’nı idrak ettiğimiz şu günlerde<br />

mültecileri de unutmamalıyız. Gençlik<br />

olarak onların kaldıkları yerlere gidip onları camilerimize<br />

davet edelim, bayram namazlarını<br />

bereberce kılarak onlara yanlız olmadıklarını ve<br />

kardeşlerinin olduğunu hissettirelim. Bayram<br />

sofralarımızı onlara da açalım.<br />

Bu dönem mülteci kardeşlerimizin birçok<br />

konuda yanında bizim genç kardeşlerimiz olacaktır.<br />

Dil sıkıntısı olan bu kardeşlerimize tercümanlık<br />

ve dil öğretimi sunmaktan, onların<br />

resmî kurumlarla irtibatlarının sağlanması ve<br />

çevre ile iletişim kurmalarına kadar aktif rol<br />

gençlerin olacaktır. Bu bağlamda 3 Ekim Açık<br />

Cami Günü (ACG) yaklaşmakta olup, gençlerimiz<br />

yine bu dışa dönük yönümüz olan çalışmada<br />

etkin rol üstleneceklerdir. Bu yıl ana konusu<br />

“Gençlik” olarak seçilen ACG’de gençliğin cami<br />

çalışmalarındaki yerine dikkat çekilecektir. Bu<br />

yönüyle çalışmalarımızı tanıtma fırsatını bizlere<br />

sunduğu için ACG ekibine teşekkür ederim.<br />

Bütün çalışmalarımızda gayret gösteren<br />

genç kardeşlerimize başarılar dilerim. Kurban<br />

Bayramı’nızı da tebrik eder, İslam âlemine ve<br />

bütün insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini<br />

Allah Teâlâ’dan temenni ederiz.<br />

IIUM kampüsündeki cami<br />

Hamburg Bölgesi Üniversiteliler Birimine<br />

bağlı olarak faaliyetlerini devam ettiren<br />

Hamburg ve Kiel İslam Öğrenci Birliklerinden<br />

(IHg -Islamische Hochschulgemeinde<br />

Hamburg/ IHg Kiel) 17 öğrenci 7-18 Eylül<br />

2015 tarihleri arasında Malezya Uluslararası<br />

İslam Üniversitesinde (IIUM) tertip edilen<br />

liderlik konulu geniş kapsamlı bir seminere<br />

iştirak ettiler. Öğrenciler IGMG Genel Merkezi<br />

ve Hamburg Bölgesinin desteğiyle<br />

programa katıldılar.<br />

Üç ana ders ve bunun yanında çeşitli ek<br />

derslerle gerçekleşen program, IIUM Uluslararası<br />

Müslüman Birlik Enstitüsü, IIUM<br />

Uluslararası İşbirliği ve Değişim Ofisi, kampüsde<br />

bulunan Sultan Haji Ahmad Shah<br />

Camisi ofisinden ve üniversitenin öğrenci<br />

başkanları tarafından organize edildi. Ana<br />

derslerden olan “İslam tarihi ve medeniyeti”<br />

dersini Prof. Dr. Hassan Ahmed İbrahim<br />

verdi.<br />

İslam dünyası bugüne kadar çok değişik<br />

yazarlar ve bilim adamları görmüştür. Bizim<br />

zamanımıza en çok etki bırakanlardan biri<br />

Muhammed b. Abdulvehhâb’dır. 1703-<br />

1791 yılları arasında yaşayan Abdulvehhâb,<br />

kendi hareketini tevhid hareketi olarak<br />

tanıtmış ve bugün daha çok Arabistan’daki<br />

Suud ailesinden olan baskılardan dolayı<br />

tanıdığımız Vehhâbîlik haraketinin öncüsüdür.<br />

Diğer biri ise Şah Veliyullah Dihlevî<br />

(1707-1762) ismiyle anılan Ahmed b. Abdurrahîm’dir,<br />

kendisi daha çok modern ve<br />

her kültüre açık bir düşünceyle yola çıkarak<br />

Kur’an’ın manasının çeşit dillere tercüme<br />

edilmesini onaylamıştır. Kendisi çokkültürlü<br />

bir ortamda yetişmiştir. İslam’ın değişik<br />

kültürlere açılması, özelikle İslami düşüncelerin<br />

devlet adamlarına sunulması ve<br />

diyalog çalışmaları yapılması taraftarıdır ve<br />

bu gibi çalışmalarda yer almıştır. Muhammed<br />

b. Abdulvehhâb ise yalnız Arapların<br />

bulunuduğu bir çevrede olduğundan dolayı,<br />

ne başka bir dilde İslam’ı tanıtması, ne<br />

de devlet adamlarıyla diyaloğa girilmesini<br />

onaylamıştır. Bu iki haraketin etkisiyle değişik<br />

İslami yaşam gelenekleri ortaya çıkmıştır.<br />

Böylece 19. yüzyıla ulaşıldığında 3 çeşit<br />

hareket gelişmiştir: Retçi, adoptionistler ve<br />

adaptionistler. Retçiler Batı’daki her şeyi<br />

reddederken, adoptionistler Batı’ya asimile<br />

olurlar. Adaptionistler kritik destekçiler olarak<br />

görülmektedir. Yani orta yolu bulup şeriata<br />

karşı olmayan düşünceleri kabul edip,<br />

şariata karşı olan şeyleri reddetmektedirler.<br />

İslam tarihi ve medeniyeti dersi kapsamında<br />

Afrika’da İslam’ın yayılması konusu<br />

<strong>hakkında</strong> bilgiler aktarılırken, “cihat” kavramının<br />

gerçek manası katılımcılara örneklerle<br />

anlatıldı.<br />

İslam felsefesi derslerini Prof. Dr. İbrahim<br />

M. Zein verdi. Farâbî ve İbn Sînâ’nın<br />

Yunan felsefecilerin yazılarını tercüme ederek<br />

İslam dinine farklı bir bakış açısı getirdiklerine,<br />

kültürler arası etkileşime dikkat<br />

çekildi. Prof. Dr. Zein evrensel İslami değerleri<br />

dörde ayırırken, bu başlıkları emanet,<br />

adalet, itaat ve anlaşmazlığı düzenleyen<br />

değerler olarak tanıttı.<br />

İslam’da liderlik dersi Prof. Dr. Waleed<br />

Fekry Faris’ten dinlenildi, öğrencilere<br />

bir liderin hangi özellikleri olması gerektiği<br />

öğretildi. “Kur’an’da yaratıcı düşünmek ile<br />

beyin ve beyin altını kullanarak araştırma<br />

teknikleri” konusunu Prof. Dr. Jamal Ahmed<br />

Bashier Badi ek ders bölümünde anlattı.<br />

Programın ilk gününde öğrenciler, IIUM<br />

Rektörü Prof. Dr. Zaleha Kamaruddin’in<br />

daveti üzerine Fatih Sultan Mehmet Vakfı<br />

Üniversitesi ile ortaklaşa yapılan Malay<br />

Dünyası ve Osmanlı Araştırmalar Merkezinin<br />

açılışına katılma fırsatını yakaladılar ve<br />

Türkiye’den gelen delegasyonla tanıştılar.<br />

Her gün derslerden sonra Pakistanlı<br />

Muhammad Asfandyar Dilawa’dan Kur’an<br />

tilavet dersi görüldü. Hafta sonlarında ise<br />

Malezya’yı tanıma firsatını bulan gençler,<br />

çeşitli adaları ve şehirleri gezerek ülkenin<br />

tarihî ve kültürel yapısı <strong>hakkında</strong> bilgiler<br />

edindiler.<br />

Gençlik Teşkilatı (GT) Üniversiteliler Birimi<br />

her sene IGMG teşkilatının öğrencilerine<br />

ve lider adaylarına bu ve buna benzer<br />

programlar sunmayı planlıyor. Bu konuda<br />

Malezya Uluslararası İslam Üniversitesiyle<br />

anlaşma yapılmıştır. Başvuruların GT Üniversite<br />

Başkanlığına sunulması beklenirken,<br />

öğrecilerin İngilizcesinin iyi olması ve<br />

bölge ya da şubelerde görevli olması gerekli<br />

şartlardan. Programa katılım bay ve<br />

bayan tüm öğrencilere açıktır.<br />

Selam ve dua ile…<br />

Ünal Ünalan GT Başkanı<br />

Gençlerimiz IIUM talebeleriyle


26 | gençcamia<br />

camia | 25 Eylül 2015<br />

Müslümanların ibadet<br />

için toplandıkları büyük<br />

yerlere cami, küçük<br />

yerlere ise mescit<br />

denir. Cami; “Toplayan,<br />

bir araya<br />

getiren” manasına<br />

gelir ve “cem’an”<br />

mastarından türemiştir.<br />

Kur’an’da ise mescit<br />

olarak geçer.<br />

İslam dini temizliğe büyük önem verir.<br />

Belli ibadetlere başlamadan evvel abdest<br />

almak bunun en bariz örneğidir. İbadetlerin<br />

temiz bir alanda yapılması ise ilahî bir<br />

hükümdür. İstisnai durumlar haricinde necis<br />

olan bir ortamda ibadet etmeye izin verilmemiştir.<br />

Bunun nedeni ise İslam’ın temizliği<br />

ibadetin temeli ve aynı zamanda ön<br />

şartı olarak görmesidir. Camiler her türlü<br />

ibadete açık ve özellikle<br />

namaz kılınan<br />

yerler olduğu için hiç<br />

şüphesiz temiz olmaları<br />

gerekir. Namaza<br />

başlamanın, yani namazı<br />

ifa edebilmenin<br />

farzlarından/şartlarından<br />

biri namaz kılınacak<br />

yerin ve elbisenin<br />

temiz olmasıdır.<br />

Bu nedenle camiye<br />

giderken Müslüman<br />

olsun veya olmasın<br />

kişi temiz bir kıyafetle<br />

gitmeli ve mescide<br />

girmeden evvel ayakkabılarını<br />

çıkarmalıdır.<br />

Camiler/mescitler İslam geleneğinde<br />

Cenâb-ı Hakk’ın evleri olarak geçer. Camiler<br />

ilk mabet olarak inşa olunan Kâbe-i<br />

Muazzama’nın yeryüzüne dağılmış ve<br />

yansımış şubeleri olarak görülmektedir.<br />

Kur’ân-ı Kerîm’de: “Şüphesiz mescitler,<br />

Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte<br />

hiç kimseye kulluk etmeyin.” (Cin suresi<br />

72:18) diye buyurulur. Bu ayetten de anlaşılacağı<br />

üzere mescitler Allah Teâlâ’nın<br />

mekânıdır. Nasıl ki Allah Teâlâ’nın zatına,<br />

sıfatlarına ve göndermiş olduğu kelâmına<br />

saygı ve hürmette kusur etmiyorsak,<br />

O’nun mescitlerine de saygı ve hürmette<br />

kusur etmemeli ve temizlik<br />

ve özen konusunda gereken<br />

ilgiyi göstermeliyiz. Zira “Allah’ın<br />

evleri” dediğimiz yerler<br />

Allah’a kıyam edilen, rükû<br />

ve secdelerle O’na bir adım<br />

daha çok yaklaşılan mübarek<br />

ve özel mekânlardır.<br />

Bundan ötürü camilere hiçbir şekilde<br />

saygı ve hürmette kusur edilmemeli. Elbette<br />

ki, bu husus diğer dinlerdeki ibadethaneler<br />

için de geçerlidir.<br />

Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah<br />

(s.a.v.) buyurdular kİ: “Ümmetİmİn ücretİ<br />

bana arzedİlİp gösterİldİ. Öyle kİ mescİdden<br />

çıkarılıp atılan bİr çerçöpün sevabını<br />

bİle gördüm...” [Ebu Davud, Salat 16,<br />

(461); Tİrmİzî, Fezaİlu’l-Kur’ân 19, (2917).]<br />

“Mescİtler yeryüzünde Allah’ın evlerİdİr.<br />

Göktekİ yıldızların yer ehlİnİ aydınlattıkları<br />

gİbİ, onlarda gök ehlİnİ aydınlatırlar.”<br />

(Heysemİ, Mecmeuz-Zevaİd, 117)<br />

iSLAM BiLiMLERi<br />

Pek çok üniversitede bulunan İslam bilimleri bölümü, İslam coğrafyasındaki tarih, kültürler,<br />

dinler, diller, edebiyat, siyaset, toplum, ekonomi, hukuk, felsefe, sanat ve arkeoloji<br />

gibi geniş bir alanı inceleyen bir bölümdür. Bu bölüm üniversiteden üniversiteye<br />

değişiklik gösterdiğinden bölümü okumak isteyen öğrencilerin evvela<br />

üniversitelerin hangi noktaya odaklandıklarını incelemeleri ve bu<br />

konuda yetkili kişiler ile görüşüp fikir almaları ve danışmaları<br />

gerekir ki ileride hayal kırıklığına uğramasınlar.<br />

Bu dalı okumak isteyenler ağırlıklı olarak üç temel<br />

kategoriden birini seçerler. Bunlardan birincisi<br />

Arapça ağırlıklı olandır. Bu bölümde temel olarak<br />

Arap tarihi, coğrafyası, literatürü, dini ve<br />

kültürleri incelenir. İkincisi Türkçe-Osmanlıca<br />

bölümüdür. Bu bölümde Osmanlı tarihî,<br />

kültürü, medeniyeti ve modern Türkçe ile<br />

Osmanlıca öğrenilir. Üçüncü olan Farsça<br />

bölümünün odak noktası ise İran kültürü,<br />

yeni ve eski Fars dilleri, İslam dininin ve<br />

kültürünün İran’a yansıması gibi konular<br />

ele alınır. İslam bilimi okuyanların, İslam<br />

literatürünü anlayabilecekleri ve araştırabilecekleri<br />

kadar ikinci yabancı bir dil<br />

öğrenmeleri ve seçmeleri gerekir. Örneğin<br />

Arapça, Osmanlıca veya Farsça<br />

gibi dilleri üniversiteler zorunlu ders olarak<br />

müfredatlarına alırlar. İslam bilimleri<br />

toplam üç yıl sürer ve dileyen daha sonra<br />

master yapabilir.<br />

İslam bilimlerinin tema olarak çok geniş<br />

bir yelpazeye sahip olduğunu daha önce<br />

söylemiştim. Ana dilim Türkçe olduğundan<br />

ben Türkçe-Osmanlıca bölümünü seçtim. Bu<br />

bölümde öncelikli olarak Osmanlı Medeniyeti ele<br />

alınıyor. 19. yüzyıl başlarındaki Osmanlı İmparatorluğu,<br />

Balkan ülkeleri, Osmanlı’daki resmî belgeler ve paleografyalar<br />

yani eski yazı bilimleri, İslam toplumlarındaki<br />

gayrimüslimler, geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’ndaki tarihçilik,<br />

gazete ve basın tarihî gibi konular araştırılır ve dönem dönem<br />

bu konularla ilgili araştırmalar yapılarak tezler ve raporlar hazırlanır. Arapça<br />

tarihinde ise araştırmaların temel amacı Ortaçağ’da edebiyat ve modernliktir.<br />

Özellikle şiirler, kısa öyküler, biyografiler, İslam’ın oluşumu ve evrimi,<br />

Arap ülkelerinin (Mısır, Suriye, Lübnan, Filistin, Irak vs.) hem eski hem de<br />

modern çağdaki sosyal yapısı ve tarihleri incelenir. İran odaklı araştırmalarda ise İran tarihindeki<br />

İslam dönemi ve kültürü ele alınır.<br />

Değişik kültürleri, dinleri ve tarihleri araştırmayı çok sevdiğimden bu bölümü<br />

okumayı tercih ettim. Almanya’da İslam bilimleri okuyanların sayısının<br />

az olması da bu bölümü okumamın diğer nedeni. İslam bilimleri<br />

okuyanların veya üniversitede ders veren profesörlerin birçoğunun<br />

maalesef oryantalist düşünceleri var. Hem onlardan<br />

öğrenmek hem de onların ve yaşadığım toplumun<br />

az da olsa Kur’an endeksli düşünmesine yardımcı<br />

olabilmek için İslam bilimlerini okuduğumu da<br />

söyleyebilirim. Gençlere tavsiyem özellikle yurt<br />

dışında birçok yabancı dili ana dili gibi iyi bilen<br />

gençler bu dalı okusunlar ki dinimizi ön yargısız<br />

ve en doğru biçimde gayrimüslimlere<br />

aktarabilelim.<br />

.<br />

GENÇ SÖZLÜK<br />

HAYÂ<br />

Utanma, sıkılma, ar, namus ve edep<br />

anlamına gelir. Bu terim daha çok Allah<br />

korkusu ile günahlardan ve kötülüklerden<br />

kaçınma anlamında kullanılır.<br />

Peygamber Efendimiz “hayânın<br />

imandan olduğunu” söylemiştir.<br />

“Sen şimdi hoca mısın? Namaz kıldırabiliyor musun? ”<br />

“Hayır hoca değilim. Her İslami bilimler okuyan namaz kıldıramaz<br />

çünkü Müslüman olmayanlar da bu dalı okuyorlar.”<br />

“Peki hoca değilsen, sen nesin?”


camia | 25 Eylül 2015 gençcamia | 27<br />

BELÇİKA<br />

Gençler ilim yolunda<br />

Belçika İslam Federasyonu (BİF) Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) Üniversiteliler Biriminin<br />

başlatmış olduğu “Dergi” ve “Kitap okuma halkaları” projeleri şubelerde<br />

okuma ve tartışma ortamlarının oluşmasına vesile oldu. Esra Çelik<br />

BİF KGT Üniversiteliler birimi nezdinde<br />

bir yıldır devam ettirilen “Dergi” ve “Kitap<br />

okuma halkaları” projeleri genç kızların ilgi<br />

odağı oldu. “İlim öğrenmek kadın ve erkek<br />

her Müslüman’a farzdır.” hadîs-i şerifini kendilerine<br />

rehber edinen genç kızlar başlattıkları<br />

bu proje ile gençleri okumaya teşvik ediyorlar.<br />

Gençlerin kitap okuma alışkanlığını ve kelime<br />

haznesini geliştirmek, bir araya gelerek “word<br />

cafe” adı altında kitaptan konular seçerek fikir<br />

alışverişinde bulunmak ve birlikte kitap <strong>hakkında</strong><br />

görsel bir plan çıkarmak projenin hedefleri<br />

arasında yer alıyor.<br />

Proje kapsamında BİF KGT Üniversiteliler<br />

birimi tarafından Sezai Karakoç’un “Diriliş<br />

Neslinin Amentüsü” adlı kitap seçilip şubelerdeki<br />

17 yaş ve üstü ve üniversiteli gençlerin<br />

okumaları tavsiye edildi. Şubelerin hazırlamış<br />

oldukları görsel planlar BİF KGT Üniversiteliler<br />

birimi tarafından ödüllendirildi. Ödüle<br />

layık görülenler video hazırlayan Anvers-Nord<br />

ve “Diriliş erinin yolu” adlı çalışmayı hazırlayan<br />

Anderlecht şubeleri oldu. Kitap okuma<br />

halkaları projesinin yanı sıra birim başlatmış<br />

olduğu dergi okuma projesini genişleterek şubelerde<br />

de aynı şekilde uygulamaya koydu. BİF<br />

KGT Üniversiteliler Eğitim birimi seçmiş olduğu<br />

Perspektif ve Sabah Ülkesi dergilerinden<br />

makaleleri ve “word cafe”de tartışılacak başlıkları<br />

şubelere sundu. Şubeler Perspektif dergisi<br />

Temmuz-Ağustos 2014 sayısı “Geçmiş’te ve<br />

günümüzde Müslüman ve Yahudi ilişkileri”,<br />

Sabah Ülkesi 40. sayısı “İslam kültür mirası”,<br />

Perspektif dergisi “Sosyal medya hayatımızın<br />

neresinde?” ve Nisan 2014 sayılarının arasından<br />

ilgilerini çeken makaleleri okuyup kitap<br />

projesinde olduğu gibi fikir alışverişinde bulundular.<br />

Brüksel öğrenci evi ve Sint Amands<br />

Şubesi “Müslüman ve Yahudi ilişkileri” konusunu<br />

derinlemesine araştırıp tartışırken,<br />

Beringen Şubesi de “Gençlik Haftası” olarak<br />

adlandırdığı projeyi gerçekleştirerek dergi<br />

projesini farklı bir açıdan değerlendirdi. Şube,<br />

bowling, film akşamı ve “10 parmağımda 10<br />

marifet” adlı mutfak eğlencesi ile katılımcılar<br />

arasında tanışmayı ve kaynaşmayı hedefleyen<br />

aktiviteler yaptıktan sonra haftayı “Sosyal<br />

medya hayatımızın neresinde?” makalesini<br />

okuyarak ve tartışarak sonlandırdı.<br />

GT&KGT<br />

Hedef: Daha fazla İrfan Evi<br />

12-13 Eylül’de yapılan 4. Bölge Başkanları Toplantısı’nda İrfan Evlerinin sayısının<br />

artırılması gerektiği vurgulandı.<br />

4. Bölge Başkanları Toplantısı (BBT) kapsamında<br />

Gençlik Teşkilatının geçen sezonda<br />

yaptığı çalışmalar değerlendirilirken, yeni<br />

yılda yapılacak olan faaliyetlerden de bahsedildi.<br />

Gençlik Teşkilatı Başkanı Ünal Ünalan<br />

ramazan çalışmalarını kısaca aktararak, bu<br />

ramazanda 427 hatim, 230 itikat, 6225 Yasin-i<br />

Şerif, 49 iftar, 11 üniversiteliler iftarı ve 32 sahur<br />

programının gerçekleştirildiğini aktardı.<br />

2015 Kültür Gezisinin 130 gençle birlikte yapıldığı,<br />

İstanbul - Çanakkale ve Bursa şehirlerinin<br />

gezilerek gençlerin bu şehirlerin tarihîni<br />

yakından öğrendiklerini bilgisi başkanlarlarla<br />

paylaşıldı.<br />

Bölgelerdeki İrfan Evleri sayısı <strong>hakkında</strong><br />

bilgilendirme yapılarak, 140’a yakın İrfan Evinin<br />

bulunduğu ve özellikle 8, 9 ve 10. aylarda<br />

yeni İrfan Evi açılmasına yoğunluk verilmesi<br />

gerektiği belirtildi. Bu hususta daha iyi hizmet<br />

sunulabilmesi için mutlaka komisyonlar olarak<br />

çalışılması ve komisyon üyelerinin 2-3 haftada<br />

bir bir araya gelerek çalışmalarını gözden<br />

geçirmelerinin önemine değinildi. Belli başlı<br />

üniversitede şehirlerinde ev açılmasının önem<br />

taşıdığı kaydedildi.<br />

Toplantıda Genel Başkan Kemal Ergün<br />

de İrfan Evleri konusuna dikkat çekti. GT’nin<br />

İrfan Evleri çalışmasının yoğun bir şekilde devam<br />

ettiğini söyleyen Ergün, “Son verilen bilgilere<br />

göre hâlâ 136 üniversiteliler evimiz var.<br />

Hâlbuki bizim şimdiye kadar en az 500 evimiz<br />

olmalı idi. Üniversitelilere sahip çıkmalıyız. Bu<br />

işi bölgelerimizde ciddi bir şekilde takip etmeliyiz.<br />

Teşkilatlanmadığımız hiçbir üniversite<br />

kalmamalı.” diyerek bölgelere hedef gösterdi.<br />

“İdareci kadrolarımızı tamamlamalıyız.”<br />

Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) sunumunda<br />

4-5 Ekim 2015 tarihinde KGTBBT’nin<br />

yapılacağı bilgisi idarecilerle paylaşıldı. KGT<br />

Teşkilatlanma Başkanı Zehra Karataş, KGT<br />

çalışmalarını özetle şu sözlerle aktardı: “Bölge<br />

ve Şube Yönetim Kurulu derslerimizi takip ediyoruz.<br />

Üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir<br />

mevzu olan Bölge Yönetim Kurullarımızdaki<br />

eksiklikleri giderme çalışmalarımız devam ediyor.<br />

Ayrıca Bölge ve Şube kalkınma projemiz<br />

devam ediyor. Ramazan ayında hayırlı gece<br />

programımızı 58 şubemizde gerçekleştirdik.<br />

2 bin gencimize ulaştık. Hilal projemiz Yıldız<br />

projemizle aynı seviyeye getirilerek bölgelerimize<br />

ulaştırıldı. Orta Öğretim YES için<br />

bölgelerimize 4 hedef verildi. Geleceğimizin<br />

gençlerini buralarda yetiştirmek için hep birlikte<br />

gayret göstermeliyiz. Sosyal Hizmetler Birimlerimiz<br />

öncülüğünde ramazan ayında Sefer<br />

Tası projemizi 109 şubemizde gerçekleştirdik.”<br />

Vefat eden UKBA üyelerimiz<br />

İsmi Vefat tarihi Bölge ve şubesi<br />

Davud Mandacı 03.09.2015 Köln / Neuwied<br />

Esat Çağ 03.09.2015 Köln / Köln-Ehrenfeld<br />

Fuat Ayyıldız 08.09.2015 Düsseldorf / Oberhausen-Selimiye<br />

Şener Kiper 09.09.2015 Güney Bavyera / Badtölz<br />

Nevzat Aliev 09.09.2015 İtalya / Milano<br />

Nadire Alieva 10.09.2015 Köln / Köln-Deutz<br />

Celal Kızıl 10.09.2015 Hamburg / Hamburg-Merkez<br />

Mükerrem Yılmaz 11.09.2015 Hessen / Rodgau<br />

Dehin Nomat 12.09.2015 Ruhr-A / Dortmund-Anadolu<br />

İlyas Şenyürek 14.09.2015 Freiburg-Donau / Balingen<br />

Yusuf Efe Kaygısuz 14.09.2015 Arlberg / İnnsbruck<br />

Darul-bekâya irtihal eden merhum ve<br />

merhumelere Allah’tan rahmet ve mağfiret,<br />

sevenlerine ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederiz.


camia | 25 Eylül 2015 gençcamia | 28<br />

Arlberg<br />

Hüseyin Ayhan<br />

Avusturya Arlberg Bölgesi Gençlik Teşki-<br />

gençlerin ilgisi yoğun oluyor. Programın<br />

latı (GT) örnek bir çalışmaya imza atarak<br />

hatiplik görevini aynı zamanda Kafile Baş-<br />

Mekteb-i Resul Projesini gerçekleştirdi. Av-<br />

kanı olan Yasin Tecer üstlendi. Peygambe-<br />

Düsseldorf<br />

rupa’da ilk defa gerçekleştirilen proje Vo-<br />

rimiz’in kişilik özelliklerinin yanı sıra onun<br />

Fatih Akcan<br />

rarlberg ve Tirol eyaletlerinde bir gün arayla<br />

liderlik vasıflarının da anlatıldığı seminerler-<br />

Düsseldorf Bölgesi Duisburg Hacı Bay-<br />

neslin yetişmesinin elzem olduğunu ak-<br />

düzenlenen seminerlerle başladı. Proje ile<br />

de gençlerin soruları da cevaplandırılıyor.<br />

ram Veli Camii’ne bağlı olarak faaliyetlerini<br />

tardı. Altaş, yazarın kitapta bu neslin en<br />

gençlerin Peygamber Efendimiz’in hayatını<br />

Proje kapsamında toplam dört seminerin<br />

sürdüren Alternatif Gençlik Teşkilatı çadır<br />

belirgin özelliğini yaşadığı toplumla barışık<br />

daha kapsamlı öğrenmeleri ve anlamala-<br />

gerçekleştirilmesi planlanıyor. Umre ziyareti<br />

kampı organize etti. 11-13 Eylül tarihleri<br />

olma, toplumunun her katmanında varlık<br />

rı hedeflenirken, öğrenilen bilgiler ışığında<br />

sırasında da yapılacak özel seminerler ve<br />

arasında organize edilen kampa 12 kişi<br />

gösterme ve çalışkanlık olarak adlandır-<br />

manevi atmosferi yüksek bir umre ziyareti<br />

gezilerin tamamlanmasının ardından genç<br />

katıldı. Hollanda sınırına yakın olan Emme-<br />

dığını ifade etti. Sezai Karakoç’un diğer<br />

amaçlanıyor. USWA Aile Eğitim ve Danış-<br />

umrecilere GT Başkanı Ünal Ünalan tara-<br />

rich-Elten’de çadırlarını kuran gençler ilim<br />

eserlerini de okuma fırsatı bulan gençler,<br />

ma Merkezi’nde tertip edilen programlara<br />

fından umre sertifikaları takdim edilecek.<br />

sohbetlerinin yanı sıra tekne turu ve sportif<br />

okudukları konular üzerine karşılıklı fikir<br />

faaliyetlere de katıldı.<br />

alış verişinde bulundular. Cemaatle kılınan<br />

Sezai Karakoç’un “Diriliş Neslinin Amen-<br />

namazların ve yapılan sohbetlerin de etki-<br />

tüsü” kitabından “Müslüman bireyin kim-<br />

siyle genç katılımcıların kardeşlik ve cema-<br />

liği ve medeniyet algısı” konusu üzerine<br />

at olma şuuru pekiştirildi. Kamp sonunda<br />

sohbet veren Burak Altaş, gençlere çeşitli<br />

memnuniyetlerini dile getiren gençler, bu<br />

tavsiyelerde bulundu. Karakoç’un eserini<br />

çeşit organizasyonların devamını bekledik-<br />

yorumlayan Altaş, yazara göre öncü bir<br />

lerini belirttiler.<br />

İrfan Evleri ile Avrupaʼda<br />

okuyan üniversitelilerin<br />

hizmetindeyiz!<br />

Kuzey Ruhr<br />

İlimden irfana, irfandan hayata...<br />

Haftalık Sohbetler | Okuma Halkaları | Cemaat ile İbadetler | Sosyal Aktiviteler<br />

Kuzey Ruhr Bölgesi Bielefeld Şubesi Gençlik<br />

Teşkilatı Bielefeld Ülkü Ocağı’na geçmiş<br />

olsun ziyareti gerçekleştirdi. Toplumun huzurunu<br />

bozan saldırıları kınadıklarını ifade<br />

eden genç idareciler, aynı olayın tekrar yaşanmaması<br />

temennisinde de bulundular.<br />

Samimi bir atmosferde gerçekleşen ziyarette<br />

birlik ve beraberlik mesajları verildi.<br />

Geçtiğimiz günlerde Bielefeld Ülkü Ocağı<br />

kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğramış,<br />

saldırganlar tarafından bina duvarları tahrip<br />

edilmişti. Saldırganlar 10 Eylül günü, teşkilat<br />

önünde levye tarzı aletlerle 3 otomobilin<br />

camlarını kırmış ve bina duvarlarına yazılar<br />

yazmışlardı. Bielefeld Ülkü Ocağı Başkanı<br />

Veysel Ünübüyük, konuya ilişkin yaptığı<br />

açıklamada, akşam 18.00 sularında 15 kişilik<br />

PKK yandaşı bir grubun slogan atarak<br />

teşkilatlarına saldırıda bulunduğunu ifade<br />

etmiş ve saldırganların poşuya benzer şeylerle<br />

yüzlerini kapattığını belirtmişti. Olayla<br />

ilgili bir kişi göz altına alınmıştı.<br />

www.irfanevleri.org | irfan@igmg.org

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!