You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Gemeinschaft. Community. Communauté. İslam Toplumu Millî Görüş » www.igmg.org<br />
25 Eylül 2015 — Sayı 68<br />
HASENE<br />
MÜLTECILERE<br />
SINIRDA YARDIM<br />
ULAŞTIRDIK<br />
s. 20<br />
GENEL MERKEZ<br />
“Mültecilere yardımlar teşkilat eliyle<br />
yapılmalıdır.”<br />
s. 6<br />
AİLE<br />
Camilerin kalpleri gençler<br />
s. 10-11<br />
Kurban Bayramınız kutlu olsun!<br />
KÜLTÜR VE SANAT<br />
İslam’ın dinamik yüzü:<br />
Genç Sahâbîler<br />
s. 23<br />
MÜLTECİLER<br />
Avrupa’nın ensarı olmaya<br />
hazırız<br />
Her geçen gün daha da karmaşık bir hâl alan mülteci konusuna duyarsız<br />
kalmayan IGMG acil eylem paketiyle mültecilerin yanında yer<br />
alacak.<br />
HAC<br />
Hacı adayları kutsal<br />
topraklarda<br />
Aralarında IGMG Hac-Umre ve Seyahat Şirketi aracılığıyla hac görevini<br />
yerine getirecek olan hacı adaylarının da bulunduğu milyonlarca<br />
Müslüman hac heyecanını doya doya yaşıyor.<br />
Mültecilerin tren garlarında karşılanarak<br />
acil ihtiyaçlarının karşılanmasından tutun da<br />
yemek, gıda, barınma, giysi, resmî işlemlerin<br />
takibi ve tercümanlık gibi pek çok gereksinimlerinin<br />
tedariki konusunda IGMG teşkilatları<br />
hummalı bir çalışma sergiliyor. Yapılan bu çalışmaların<br />
daha düzenli bir hâle sokulması ve<br />
mültecilerin acil ihtiyaçlarının yanı sıra eğitim<br />
gibi kalıcı ihtiyaçlarının da giderilmesi noktasında<br />
bir eylem planı hazırlandı.<br />
Eylem planı kapsamında; 600’ün üzerinde<br />
IGMG cami ve kuruluşunun 1000 mülteci ailesinin<br />
bakımını üstlenmesi, kurban kampanyasının<br />
ilk defa Almanya’ya kadar genişletilmesi,<br />
mültecilerin barınması için belediyelere<br />
IGMG mekânlarının sunulması, özel İslami<br />
okullarda mülteci çocukların ücretsiz eğitimi<br />
için kontenjan oluşturulması gibi hayati önem<br />
taşıyan konuları içeren geniş çaplı bir yardım<br />
kampanyası başlatıldı. Konuyla ilgili konuşan<br />
IGMG Genel Sekreteri Bekir Altaş, “Hiç yakınmaksızın<br />
çok sayıda yöneticimizin ‘Ensar’<br />
olabilmek için yollara düştüğünü görmek, bizi<br />
son derece duygulandırmıştır. İdarecilerimiz,<br />
Genel Merkezden bir yönlendirme dahi beklemeden,<br />
yurtlarından olan bu insanlara el uzatmış<br />
yetişkinlere umut, çocukların yüzünde ise<br />
tebessüm olmuştur.” dedi. Mültecilere sahip<br />
çıkılması ve onların korunmasının, ırkçılık ve<br />
yabancı düşmanlığıyla mücadele etmek anlamına<br />
geldiğini de kaydeden Altaş, “Bugünkü<br />
sürekli artan panik ortamında, mültecilerin<br />
güvenlik bulabileceklerini düşünerek geldikleri<br />
yerlerde, düşmanlığa maruz kalarak endişelerle<br />
dolu bir hayata devam etmeleri bizi derinden<br />
endişelendiriyor. Terörizmden ekonomik gerilemeye<br />
kadar bir dizi problemin günah keçisi<br />
ilan edilerek, kabul edildikleri toplumun yaşam<br />
biçimine bir tehdit olarak algılanıyorlar. Fakat<br />
mültecilerin gerçek bir tehdit oluşturmadığını,<br />
aslında tehdit kurbanları olduğunu unutmayalım<br />
ve unutturmayalım. Ümmet şuuruyla hareket<br />
eden bizlerin ırkçılıkla mücadele çalışmalarının<br />
daima en başında ve en önde yer alması<br />
gerektiğinin altını çizmek isterim.” şeklinde<br />
konuştu.<br />
IGMG mülteciler konusunda sağlıklı bir<br />
çalışma yapabilmek için, ilgili bakanlıklarla da<br />
görüşmeler yaparak barınma, yiyecek ve giyim<br />
gibi acil ihtiyaçların yanı sıra kalıcı ihtiyaçları<br />
da tespit etti. Buna göre hazırlanan acil eylem<br />
planı eğitim, sağlık, din, barınma ve psikolojik<br />
destek çalışmaları gibi ana başlıklar belirlendi.<br />
İdareciler ise bölge ve şubelerde bu hususlarda<br />
neler yapılacağı konusunda idareciler mülteciler<br />
özel gündemiyle yapılan 4. Bölge Başkanları<br />
Toplantısı’nda bilgilendirildi.<br />
s. 8<br />
IGMG Hac-Umre ve Seyahat Şirketi bu yıl<br />
da hacı adaylarına sorunsuz ve başarılı bir hac<br />
hizmeti sunmak amacıyla hac organizesinin<br />
çalışmalarını aylar öncesinden başlattı. Başkanlık,<br />
irşad çadırı sohbetleri, Mâide-i Kur’an<br />
programları, iç ve dış geziler, mübarek mekânların<br />
ziyaretleriyle hacılara unutamayacakları<br />
bir hac dönemi yaşatabilmeyi amaçlıyor. Her<br />
gece ayrı bir sohbetin düzenlendiği irşad çadırı<br />
manevi havasıyla hacı adaylarının vazgeçilmezleri<br />
arasında yer alıyor.<br />
IGMG Hac-Umre ve Seyahat Başkanlığı<br />
binlerce kişinin organizesinden sorumlu olduğu<br />
geniş kapsamlı bu organizasyon kapsa-<br />
Fıkıh Köşesi<br />
Kurban <strong>hakkında</strong><br />
sorular<br />
s. 13<br />
mında bayan hacı adaylarını da unutmadı. Bu<br />
çerçevede her 130 kişilik kafilede Kadınlar Teşkilatı<br />
hac görevlilerinden 1 bayan hoca hanım<br />
görev yapıyor.<br />
Avrupa’dan hacı adaylarının yanı sıra Türkiye<br />
ve Avustralya’dan da hacı adayları uzun ve<br />
kısa dönem kafileleri hâlinde 18 Eylül itibari ile<br />
Mekke’ye ulaşmış durumda. Öte yandan hac<br />
heyecanını sadece hacı adayları değil onların<br />
yakınları ve IGMG Bölgeleri de yaşıyor. IGMG<br />
bölge idarecileri çok sayıda kafile uğurlanırken<br />
yanlarında olarak, hacı adaylarının coşku ve<br />
heyacanlarına ortak oldular.<br />
Âdâb-ı Muâşeret<br />
Kurban âdâbı<br />
s. 13<br />
s. 9<br />
AJANDA NOTLARI<br />
26 EYLÜL<br />
Ruhr-A — Sohbet Serisi - Şükretmeyi Bil. Düzenleyen:<br />
Kadınlar Gençlik Teşkilatı Lünen Şubesi. Yer:<br />
Alstedder Str. 7, 44534 Lünen. İrtibat: iqra-jugend@<br />
hotmail.de<br />
26-27 EYLÜL<br />
Avustralya — Kurban Bayramı Şöleni. Yer: İlim<br />
Koleji, 30 Inverloch Crescent, VIC 3047. İrtibat: +61<br />
431792525<br />
27 EYLÜL<br />
Rhein-Neckar-Saar — Gemi Gezisi ve Bayramlaşma.<br />
Yer: Bleiche, Brücke 8, 55411 Bingen. Saat:<br />
10.00<br />
Hamburg — Gençlik Şöleni. Düzenleyen: Gençlik<br />
Teşkilatı. Katılımcılar: Ünal Ünalan, Bekir Develi, Baki<br />
İnce, Uma Lamo. Yer: Wandsbek Bürgersaal, Am<br />
Alten Posthaus 4, 22041 Hamburg. Saat: 14.00<br />
28 EYLÜL<br />
Avustralya — Tecvid Dersi. Düzenleyen Kadınlar<br />
Gençlik Teşkilatı. Yer: Guilford Camii, 64 Mountfors<br />
Ave Guilford 2161. Saat:19.00<br />
02 EKİM<br />
Avustralya — Tefsir Dersi. Düzenleyen Gençlik<br />
Teşkilatı. Katılımcılar: Talha Bozkurt. Yer: Meadow<br />
Heights Camii, 15 Hudson Circuit, Meadow Heights,<br />
Melbourne. Saat:19.30<br />
Freiburg-Donau — Cuma Sohbeti. Düzenleyen:<br />
Gençlik Teşkilatı Lörrach Şubesi. Yer: Schwarzwaldstr.<br />
63, 79539 Lörrach. Saat: 20.00<br />
03 EKİM<br />
Ruhr-A — Evlilik Öncesi Hazırlık Kursu. Yer: Lindenhorster<br />
Str. 80-82, 44147 Dortmund. Saat: 18.00<br />
(Her Cumartesi Erkeklere Yönelik), 17.00 (Her Cuma<br />
Bayanlara yönelik). İrtibat: +49 157 30442280<br />
Güney Batı Fransa — Kur’an Kursu. Düzenleyen:<br />
Montargis Şubesi. İrtibat: Bayanlar için +33<br />
617110227, Erkekler için +33 684099200<br />
Ruhr-A — Sohbet Serisi - Sahâbî. Düzenleyen: Kadınlar<br />
Gençlik Teşkilatı Lünen Şubesi. Yer: Alstedder<br />
Str. 7, 44534 Lünen. İrtibat: iqra-jugend@hotmail.de<br />
Ruhr-A — Mültecilerle Kurban Bayramı: Aileler<br />
Ailelerle Buluşuyor. Yer: Fatih Sultan Mehmet Camii.<br />
Werder Str. 7, 45739 Oer-Erkenschwick. Saat:<br />
14.00 – 18.00<br />
05-06 EKİM<br />
Ruhr-A — Ortaöğretim Kampı - Sevginin Elleri.<br />
Düzenleyen: Kadınlar Gençlik Teşkilatı. Yer: Am<br />
Bahnhof 2, 59872 Meschede. İrtibat: +49 152<br />
31067990. Son Kayıt Tarihi: 01 Ekim<br />
09-11 EKİM<br />
Hessen — Kültür Gezisi: Münih Şehri. Düzenleyen:<br />
Üniversiteliler Birimi (Unikat e.V.) Yer: Hauptbahnhof<br />
Frankfurt. Saat: 23.59. İrtibat: info@unikatev.de
TÜRKİYE’NİN SEÇİMİ<br />
SENİN SEÇİMİN<br />
Almanya’daki vatandaşlarımız 08-25 Ekim tarihleri arasında<br />
13 konsolosluk bölgesinde oylarını kullanabilirler.<br />
Berlin • Stuttgart • Frankfurt • Düsseldorf • Köln • Essen • Münih • Münster<br />
Hannover • Karslruhe • Hamburg • Nürnberg • Mainz<br />
TÜRKİYE<br />
İÇİN<br />
OY VER!<br />
YSK SEÇMEN ÇAĞRI MERKEZİ<br />
KONSOLOSLUK ÇAĞRI MERKEZİ<br />
+90 444 9 975 +49 30 30 807090<br />
www.ysk.gov.tr<br />
secim.ytb.gov.tr
camia | 25 Eylül 2015<br />
Değerli<br />
Kardeşlerim<br />
İçindekiler<br />
Hepimiz hemen hemen her gün yeni mülteci<br />
dramlarına şahit oluyoruz. Kimileri<br />
sınırlarda beklerken, kimileri canı pahasına<br />
denizlere açılıyor. Kimi insanca bir muamele<br />
görürken, kimi açlığa ve susuzluğa<br />
mahkûm ediliyor. Her zaman mazlumun<br />
yanında olmayı düstur edinen bir teşkilat<br />
olarak elbette bizler de bu kardeşlerimize<br />
yardım elimizi uzatmak durumundayız.<br />
Pek çoğumuz kıyılara vuran çocuk cesetleriyle<br />
irkildik. İnsanlığımızı “medeni” dediğimiz<br />
çağımızı bir kez daha sorguladık. Ancak<br />
bu durum birkaç dakikalık bir üzülme<br />
ile geçiştirebileceğimiz bir husus değildir.<br />
Bu nedenle şimdiye dek pek çok cemiyet ve<br />
bölgemizde yapılan ve azımsanamayacak<br />
derecede önem taşıyan yardımları daha<br />
kapsamlı ve planlı hâle sokarak kalıcı projelerle<br />
uygulamaya koyacağımız acil eylem<br />
planımıza her birimiz sahip çıkmalıyız. Bu<br />
hususta tüm teşkilat mensuplarımızın sağduyulu<br />
ve duyarlı davranarak üzerine düşen<br />
görevi en iyi şekilde yerine getireceğine<br />
yürekten inanıyorum. Bu konuda emek<br />
sarfeden kardeşlerimin her birinden Allah<br />
(c.c.) razı olsun.<br />
Kardeşlerim ağustos ayında Almanya’nın<br />
Delmenhorst şehrinde bulunan Mevlana<br />
Camimize saldırı gerçekleştirilmesinin<br />
ardından geçtiğimiz haftalarda da Ludwigsburg<br />
ve Mögglingen’deki camilerimize<br />
saldırı düzenlendi. Avrupa’nın farklı bölgelerinde<br />
de, camilere yönelik saldırıların<br />
ardı arkası kesilmiyor. Bu saldırılar bizleri<br />
derinden endişelendirirken, maddi hasarlarla<br />
atlatılması tek tesellimiz oluyor.<br />
Çoğu saldırının faili hâlâ belirlenebilmiş<br />
değil, bu ise bizlerin kaygılarını daha da<br />
çok artırıyor. Bu nedenle emniyet güçlerinden<br />
bu olayları bir an önce açıklığa<br />
kavuşturmalarını beklerken, yetkilileri de<br />
ırkçılık ve cami saldırıları konusunda daha<br />
hassas davranmaya ve konuya gereken ilgiyi<br />
göstermeye davet ediyorum.<br />
Ümmetçe bir Kurban Bayramı’na daha kavuşmanın<br />
sevinci içersindeyiz. Buradan<br />
bir kez daha tüm İslam âleminin bayramını<br />
kutlarken, bayramın tüm dünyada akan<br />
kan ve gözyaşlarının durmasına, insanlığın<br />
huzur ve mutluluğuna vesile olmasını dilerim.<br />
Kutsal topraklarda bulunan hacı adaylarımıza<br />
ise mebrur bir hac nasip etmesini<br />
Cenâb-ı Hak’tan dilerim.<br />
Selam ve dua ile...<br />
Kemal Ergün<br />
Gündemden<br />
Camilere saldırılar dinmiyor s. 4<br />
Çirkin hakarete 12 haftalık hapis cezası s. 4<br />
Ergün: Terörün hiçbir şekli kabul edilemez! s. 4<br />
“Kurban Bayramı’nda da kardeşlerimizin yanındayız.” s. 4<br />
Mültecilerin umutlarına tel örgü engeli s. 5<br />
Genel Merkezimizden<br />
“Mültecilere yardımlar teşkilat eliyle yapılmalıdır.” s. 6<br />
“Daha fazla çocuk ve gencimize ulaşalım.” s. 6<br />
Şubelerle iletişim ve ilişkiler güçlendirilecek s. 6<br />
İdarecilerin eğitimine öncelik verilecek s. 7<br />
Kur’an yıldızları ile aydınlanacağız s. 7<br />
Acil eylem paketiyle mültecilerin yanında olunacak s. 8<br />
Bölgelerimizde ve şubelerde yapılacak çalışmalar s. 8<br />
Hac heyecanı devam ediyor s. 9<br />
“Gençlik çalışmalarımız görünür kılınmalıdır.” s. 9<br />
Aile<br />
Camilerin kalpleri gençler s. 10<br />
Hayatın İçinden<br />
Kurbanı bayram edebilmek s. 12<br />
Fıkıh Köşesi / Âdâb-ı Muâşeret s. 13<br />
Camilerimiz<br />
Hamburg Wilhelmsburg Camii s. 14-15<br />
Özel<br />
Kur’an’da övülen gençlik s. 16<br />
Peygamberimiz’in gençlere tavsiyeleri s. 17<br />
Bölgelerimizden<br />
“Hedefe kilitlenme zamanı” s. 18<br />
Schiedam Hafızlık Kursu ilk meyvelerini verdi s. 18<br />
Geçmiş olsun ziyareti s. 18<br />
Hacılar dualarla uğurlandı s. 19<br />
“Tüm insanlık için çalışmalıyız.” s. 19<br />
Hasene<br />
Mültecilere sınırda yardım ulaştırdık s. 20<br />
433 Gözlemci ortak ideal için yollara çıktı s. 21<br />
Kültür ve Sanat<br />
İslam’ın dinamik yüzü: Genç Sahâbîler s. 23<br />
Gençlik<br />
Gençler liderlik yolunda s. 25<br />
İslam bilimleri s. 26<br />
Müslümanlar camiye girerken neden ayakkabılarını çıkarır? s. 26<br />
Gençler ilim yolunda s. 27<br />
Hedef: Daha fazla İrfan Evi s. 27<br />
Impressum | Künye<br />
Herausgeber | Yayıncı<br />
IGMG - Islamische Gemeinschaft Millî Görüş e. V.<br />
İslam Toplumu Millî Görüş (Amtsgericht Köln, VR 17018)<br />
Generalsekretariat<br />
Genel Sekreterlik<br />
Bekir Altaş (V. i. S. d. P.)<br />
Boschstr. 61-65 • D-50171 Kerpen<br />
T +49 2237 656-0 • F +49 2237 656-555 • www.igmg.org • camia@igmg.org<br />
Postanschrift | Adres<br />
camia • Merheimer Str. 229 • D-50733 Köln • T +49 221 942240-20 • F +49 221 942240-21<br />
Chefredakteurin | Genel Yayın Yönetmeni<br />
İlknur Küçük<br />
Redaktion | Redaksiyon<br />
İlknur Küçük, Rahime Söylemez, Elif Zehra Kandemir, Mehmet Kandemir, Ayşegül Bunsuz, Mualla Kapusuz<br />
redaksiyon.camia@igmg.org • T +49 221 942240-41/42/43 • F +49 221 942240-21<br />
Anzeigen | İlanlar<br />
İlanlar.camia@igmg.org • T +49 221 942240-41 • F +49 221 942240-21<br />
Werbung | Reklam<br />
reklam.camia@igmg.org • T +49 221 942240-30 • F +49 221 942240-21<br />
Distribution | Dağıtım<br />
dagitim.camia@igmg.org • T +49 221 942240-30 • F +49 221 942240-21<br />
Design • Satz • Druck | Tasarım • Dizgi • Baskı<br />
99names communication GmbH<br />
Merheimer Str. 229 • D-50733 Köln • T +49 221 942240-20 • F +49 221 942240-21<br />
Auflage | Tiraj<br />
37.000<br />
Erscheint alle zwei Wochen Freitags. | İki haftada bir cuma günleri yayınlanır.<br />
Im Auftrag der IGMG durch 99names communication GmbH erstellt.<br />
IGMG adına, 99names communication GmbH tarafından hazırlanmıştır.
4 |<br />
Gündemden<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
KURBAN BAYRAMI<br />
“Kurban Bayramı’nda da kardeşlerimizin yanındayız.”<br />
İslam âlemi, içerisinde nice hikmetleri barındıran Kurban Bayramı’na bu sene de kavuşabilmenin heyecan ve mutluluğunu yaşıyor.<br />
Müslümanlar, kırılan gönüllerin onarıldığı,<br />
sevgi ve kardeşlik duygularının güçlendiği en<br />
özel günlerden olan Kurban Bayramı’nı kutlamaya<br />
hazırlanıyor. Allah’a teslimiyeti ve şükrü<br />
ifade eden kurban ibadeti insanlarda dayanışma<br />
ve yardımlaşma bilincinin gelişmesine,<br />
sevgi ve dostluğun yaygınlaşmasına da vesile<br />
oluyor. İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG)<br />
Genel Başkanı Kemal Ergün Kurban Bayramı<br />
münasebetiyle bir tebrik mesajı yayımlayarak<br />
tüm Müslümanların bayramını tebrik etti. Me-<br />
sajında son günlerde Avrupa’ya akın akın gelen<br />
mültecilerin yaşadıkları zorluklara değinen Ergün,<br />
İslam coğrafyasının yine hüzün içerisinde<br />
bir bayram geçirdiğini aktardı. 2. Dünya Savaşı’ndan<br />
sonra ilk defa 50 milyonu aşkın sayıda<br />
insanın vatanından savaşlar ve iç karışıklıklar<br />
sebebiyle ayrılmış olduğunu belirten Ergün,<br />
insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürebilmek<br />
ve evlatlarının temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek<br />
amacıyla çok sayıda insanın çok tehlikeli<br />
yollar üzerinden içerisinde yaşadığımız Avrupa<br />
ülkelerine akın ettiğini ve herkesin bu ölümcül<br />
yolculuk esnasında yaşanan dramların sadece<br />
bir kısmından haberdar olduğunu, durumun<br />
görünmeyen kısmının vehametinin çok daha<br />
büyük boyutta olduğunu kaydetti. Genel Başkan<br />
Ergün, mülteciler konusunda herkesin<br />
üzerine büyük sorumluluklar düştüğünü hatırlatırken,<br />
“Bizler IGMG olarak sorumluluklarımızın<br />
farkındayız ve mülteci kardeşlerimiz<br />
için hazırladığımız acil eylem paketi ile onların<br />
yanında olacağız.” dedi. Mülteciler için barınacak<br />
yer imkânı sunma, bakımlarını üstlenme,<br />
okullarda kontenjan açma ve onları bu zor durumda<br />
destekleyecek daha birçok çalışmanın<br />
yanında Kurban Bayramı’nda Hasene Derneği<br />
vasıtasıyla kurban eti dağıtımı da gerçekleştireceklerini<br />
ifade eden Ergün, yardım çalışmalarında<br />
maddi manevi emeği geçen herkese<br />
şükranlarını ilettiklerini bu vesile ile kutsal<br />
topraklarda hac farizasını eda etmekte olan<br />
tüm hacılara mebrur bir hac dilediklerini aktardı.<br />
ALMANYA<br />
Camilere saldırılar dinmiyor<br />
Almanya’nın Baden-Württemberg eyaletinin Ludwigsburg kentindeki IGMG Hacı Bayram Veli Camii ile Mögglingen kentindeki IGMG Gülistan Camii kimliği belirsiz kişilerin<br />
saldırısına uğradı.<br />
Ludwigsburg<br />
Mabet saldırıları durmak bilmiyor.<br />
Ludwigsburg’ta bulunan Hacı Bayram<br />
Veli Camii’ne saldırı düzenlenirken, polis<br />
zanlıların olay yerinden otomobille hızla<br />
uzaklaştıkları tespit ettiklerini, bunların<br />
saldırgan olup olmadığını araştırdıklarını<br />
kaydetti. Görgü tanığının yaptığı<br />
açıklamada camiye saldıranların beş kişi<br />
olduğunu aktarılırken, camların kırılma<br />
sesinin duyulması üzerine caminin karşısında<br />
bulunan binada ışık yandığını ve<br />
saldırganların bir arabaya binerek hızla<br />
kaçtığını aktardı. Saldırıda caminin camlarının<br />
ve giriş kapısının ciddi zarar gördüğünü<br />
kaydeden Württemberg Bölge<br />
Başkanı Zeki Şeker yaklaşık 20 bin Avro<br />
hasar olduğunu belirtti. Faillerin bir an<br />
önce yakalanmasını istediklerini söyleyen<br />
Şeker, bu çeşit çirkin saldırıların artık bir<br />
son bulması gerektiğini ifade etti.<br />
Öte yandan Mögglingen kentinde bulunan<br />
Gülistan Camii’nin pencerelerine,<br />
bina cephesine ve cami önündeki kaldırıma<br />
kimliği tespit edilemeyen kişiler<br />
tarafından gamalı haç çizildi ve yabancı<br />
düşmanlığı içeren yazılar yazıldı. Gülistan<br />
Camii Kadınlar Teşkilatı Başkanı Neşe<br />
Yılmaz konuya ilişkin yaptığı açıklamada<br />
saldırganların cami duvarlarına “raus”<br />
(dışarı) ifadesini yazdıklarını ve gamalı<br />
haç çizdiklerini kaydetti. Bu sembollerin<br />
sabah namazına gelen cemaat tarafından<br />
farkedildiğini aktaran Yılmaz, kamera kayıtlarına<br />
bakıldığında saldırının iki kişi tarafından<br />
saat 03:00’te gerçekleştirildiğini<br />
öğrendiklerini ve söz konusu kayıtların da<br />
polise teslim edildiğini bildirdi.<br />
Baden-Württemberg eyaletindeki Mög-<br />
glingen şehrinde bulunan IGMG camisine<br />
yapılan saldırı münasebetiyle bir açıklama<br />
yapan İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG)<br />
Genel Sekreteri Bekir Altaş saldırıların endişe<br />
verici olduğuna vurgu yaptı.<br />
“Siyasilerin ve güvenlik birimlerinin<br />
Müslüman karşıtı ırkçılığı ciddiye almaları<br />
gerekiyor.” diyen Altaş camilere yapılan<br />
saldırılarda aşırı derecede bir artışın<br />
gözüktüğüne dikkat çekti. Bekir Altaş,<br />
güvenlik birimlerinin, soruşturmaları olması<br />
gerektiği şekilde yürütmediklerini<br />
ve siyasilerin de duruma gereken ilgiyi<br />
göstermediklerini şu sözlerle ifade etti:<br />
“Mögglingen de dâhil olmak üzere saldırıya<br />
maruz kalan camiler güvenlik kameralarıyla<br />
donatılmış olmalarına rağmen bu<br />
tür saldırıların faillerinin ortaya çıkarılma<br />
oranı inanılmaz derecede düşüktür. Güvenlik<br />
birimlerini elde edilen her delili en<br />
ince ayrıntısına kadar incelemeye ve failleri<br />
tespit etmeye davet ediyoruz. Siyasilerin<br />
yapması gereken de artık bu tür saldırıların<br />
kayda değer olduğunu anlamak<br />
ve Müslüman karşıtı saldırıların ayrı bir<br />
şekilde kayda geçirilmesini sağlamaktır.”<br />
23 Ağustos’ta Almanya’nın Delmenhorst<br />
kentindeki Mevlana Camii de kimliği<br />
belirlenemeyen kişi ya da kişilerce<br />
kundaklanmak istenmişti. Çıkan yangında<br />
can kaybı yaşanmazken camide maddi<br />
hasar meydana gelmişti. Bu saldırının failleri<br />
de bugüne dek yakalanamadı.<br />
Mögglingen<br />
İNGİLTERE<br />
Çirkin hakarete 12 haftalık hapis cezası<br />
65 yaşındaki bir İngiliz, Müslüman çalışana İslam karşıtı davranışı nedeniyle 12 haftalık hapis cezasına çarptırıldı.<br />
Haziran ayında yaşanan olayda fast-food<br />
sektöründeki Müslüman bir çalışan, yaka kartında<br />
Mohamed Mahroof ismi olması nedeniyle<br />
65 yaşındaki bir İngilizin sözlü tacizine<br />
uğradı. Savcılığın verdiği bilgiye göre restorana<br />
gelen yaşlı İngiliz, çalışanın Mohamed Mahroof<br />
isimli yaka kartını görmesinin ardından “Adın<br />
Muhammed mi, Müslüman mısın?” şeklinde<br />
soru sordu. Ardından “Ben Hristiyanım, sen<br />
Müslümansın, şimdi benim başımı koparmak<br />
mı istiyorsun?” diyen İngiliz, el hareketleri ile<br />
“baş kesme” işareti yaptı. Diğer çalışanların ola-<br />
ya müdahale etmesinin ardından müşteri restorandan<br />
dışarı çıkarılmak istendi. Dışarı çıkacağı<br />
sırada tekrar Mahroof’a dönerek “Sen Müslümansın.<br />
Benim başımı kesmek istiyorsun.” dedi<br />
ve ardından Müslümanların namaz ritüelini<br />
taklit etti. Avukatı aracılığı ile mahkemede ifade<br />
veren 65 yaşındaki İngiliz yaptıklarından pişman<br />
olduğunu ve olay günü sarhoş olduğunu<br />
belirtti.<br />
Daha önce de çok kez İslam karşıtı davranışlarda<br />
bulunan sanık 12 haftalık hapis cezasına<br />
çaptırıldı.<br />
TÜRKİYE<br />
Ergün: Terörün hiçbir şekli kabul edilemez!<br />
Son zamanlarda artan terör olayları iyice tırmanırken, gelen şehit haberleri herkesi derinden üzüyor.<br />
Türkiye’de şiddetini her geçen gün artıran<br />
terör saldırıları toplumun barış ve huzurunu<br />
tehdit etmeye devam ediyor. Ülke ardı ardına<br />
gelen şehit haberleri ile sarsılırken ülke genelinde<br />
büyük bir endişe ve hüzün yaşanıyor. Etnik<br />
milliyetçilikten beslenen terörün durması ise<br />
herkesin ortak dileği. Türkiye’de tırmanışa ge-<br />
çen ve vatandaşların güvenliğini ve ülke bütünlüğünü<br />
hedef alan saldırılar nedeniyle IGMG<br />
Genel Başkanı Kemal Ergün de bir basın açıklaması<br />
yaptı. Masum yavruları yetim bırakan, on<br />
yıllardır anaların göz yaşlarına boğulmasına neden<br />
olan kanlı saldırılar ve şiddet eylemlerinin,<br />
gerekçesi ne olursa olsun, asla kabul edilemeyeceğini<br />
aktaran Genel Başkan Türkiye sınırları<br />
içinde vuku bulan çatışmaların Avrupa’da yeni<br />
çatışmalara ve ayrılıklara yol açmaması için azami<br />
dikkat gösterilmesi gerektiğine vurgu yaptı.<br />
Birlik ve beraberlik çağrısından bulunan Ergün,<br />
“Türkiye sınırları içinde vuku bulan çatışmaların<br />
Avrupa’da bir arada yaşamakta olan çeşitli<br />
dinden ve milletten insanları asla karşı karşıya<br />
getirmemelidir ve sosyal birlik ve bütünlüğümüze<br />
zarar vermemelidir.” dedi. Genel Başkan<br />
mezkur saldırılarda ölen şehitlere Allah’tan<br />
rahmet dilerken, kederli ailelerinin acılarını<br />
paylaştıklarını ve kendilerine sabrı cemil niyaz<br />
ettiklerini belirtti.
camia | 25 Eylül 2015 Gündemden | 5<br />
16 EYLÜL 2015<br />
Almanya’nın Saarland eyaletinde İslam<br />
din dersi bir pilot uygulamayla 2015/16<br />
ilköğretim müfredatına alındı. Saarbrücken<br />
ve Völklingen’de birinci sınıf öğrencilerine<br />
yönelik başlatılan İslam din<br />
dersi eğitiminin, dördüncü sınıfa kadar<br />
sürdürülmesi öngörülüyor. Din derslerinin<br />
Almanca yapılacağı ve dersin hem<br />
Şii hem de Sünni mezhebine uygun olacağı<br />
kaydedildi.<br />
19 EYLÜL 2015<br />
Mısır’da darbeyle görevinden uzaklaştırılan<br />
Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin<br />
ve beraberindeki 10 kişinin “Katar<br />
adına casusluk” yaptıkları iddiasıyla yargılandıkları<br />
davanın duruşması ertelendi.<br />
Mahkeme, Ulusal Güvenlik Teşkilatı’nda<br />
görevli Binbaşı Tarık Muhammed<br />
Sabri’nin şahit olarak dinlenilmesi için<br />
duruşmanın 10 Ekim’e<br />
ertelenmesine karar verdi.<br />
19 EYLÜL 2015<br />
20 EYLÜL<br />
ABD’de 14 yaşında Ahmet Muhammed<br />
isimli Müslüman çocuk ev yapımı<br />
saatini bomba sanan bir öğretmenin<br />
ihbarıyla polisler tarafından<br />
gözaltına alındı. Ahmet Muhammed,<br />
olayın açıklığa kavuşturulmasının<br />
ardından serbest bırakılırken, Müslüman<br />
öğrencinin gözaltına alınmasını<br />
dünya liderleri başta olmak üzere<br />
pek çok kesimden tepki geldi.<br />
Okul yönetimi de Müslüman öğrenciye<br />
giremediği derslerin ev ödevlerini<br />
ailesiyle yolladı.<br />
8 - 25 EKİM 2015<br />
Yurt dışında yaşayan Türk seçmenler Türkiye’de<br />
yapılacak 26. Dönem Milletvekili Genel Seçimleri<br />
için bu yıl ikinci kez sandığa gidecekler. Türk<br />
seçmenler Yüksek Seçim Kurulu’nun belirlediği<br />
takvime göre 8 Ekim–25 Ekim tarihleri arasında<br />
ikamet ettikleri ülkelerde oylarını kullanabilecekler.<br />
Oy verme günlerinin ülkeden ülkeye farklılık<br />
göstereceği kaydedilirken, gümrük kapılarında 8<br />
Ekim’de başlayacak oy verme işleminin 1 Kasım<br />
Pazar günü saat 17.00’ye kadar süreceği bildirildi.<br />
21 EYLÜL 2015<br />
Srebrenitsa soykırımı kurbanlarının defnedildiği<br />
Potoçari Anıt Mezarlığı’nın açılışının 12. yıl<br />
dönümü vesilesiyle tören düzenlendi. Srebrenitsa<br />
yakınlarında bulunan Potoçari Anıt Mezarlığı’nda<br />
düzenlenen törene Srebrenitsa Belediye<br />
Başkanı Çamil Durakoviç, kurban yakınları<br />
ve vatandaşlar katıldı. Törende konuşma yapan<br />
Durakoviç, anıt mezarın evrensel bir yer olduğunu<br />
belirterek, “Biz yaşayanlar içinse burası,<br />
içinde yaşadığımız acıyı sürekli bizlere hatırlatan<br />
bir yer. Biz öldükten sonra da devletimizin<br />
buraya sahip çıkacak olması çok önemli.” ifadelerinde<br />
bulundu.<br />
İsrail ve Filistin arasındaki gerginlik giderek büyüyor. İsrail<br />
“Demir Kubbe” hava savunma sistemine ait bir bataryayı<br />
güvenlik nedeniyle Gazze Şeridi sınırına yakın Netivot<br />
Yahudi yerleşim birimine konuşlandırdığını duyurdu. İsrail,<br />
Gazze’ye 7 Temmuz 2014’te havadan ve denizden, 17<br />
Temmuz’da ise karadan saldırı düzenlemiş ve saldırılarda<br />
büyük can kayıpları yaşanmıştı. Karşılıklı yapılan saldırılarda<br />
Gazze’den İsrail’e 4 bin 562 roket atılmış, roketlerden<br />
735’i de “Demir Kubbe” tarafından imha edilerek<br />
etkisiz hâle getirilmişti.<br />
MÜLTECİLER<br />
Mültecilerin umutlarına tel örgü engeli<br />
Avrupa’ya giriş yapmak isteyen mülteciler, sınırlardaki tel örgü engeline takıldı. Artan göç dalgası ise AB ülkeleri arasında serbest dolaşıma imkân sağlayan Schengen<br />
anlaşmasının yeniden sorgulanmasına yol açarken, mültecilerin rağbet ettiği Almanya, Avrupa sınırları içerisinde sınır kontrollerine başladı.<br />
Alexandre Rotenberg / Shutterstock.com<br />
Ülkelerindeki kaos ortamından kaçmak isteyen<br />
mültecilerin dramı bitmek bilmiyor. Almanya’nın<br />
ardından Avusturya ve Slovakya’nın sınır<br />
kontrollerine başlaması üzerine Macaristan Sırbistan<br />
sınırını kapatırken, mültecilerin umutlarına<br />
nokta koydu. Sınıra tel örgü çeken Macaristan,<br />
bölgede toplanan yüzlerce mültecinin Almanya<br />
ve İskandinav ülkelerine sığınma hayalini suya<br />
düşürdü. Mülteciler bu ülkede kalmak istemediklerini,<br />
Avusturya’ya geçerek buradan Almanya’ya<br />
gitmeyi arzuladıklarını ifade etmelerine rağmen<br />
Macaristan, sınırın geçilmesini imkânsız hâle<br />
getiren tel örgülerin yanında güvenlik güçlerini<br />
konuşlandırdı. Sınırı geçmek isteyen mültecilerin<br />
Sırp-Macar sınırını kapatan demir kapıyı<br />
zorlamaları üzerine Macar polisi mültecilere göz<br />
yaşartıcı gaz ve tazyikli suyla müdahale etti. Müdahale<br />
üzerine sığınmacılar da polise tahta parça-<br />
ları, taş ve şişelerle karşılık verdi. Mülteciler “Bizler<br />
mülteciyiz. Barış için burdayız. Kavga etmek istemiyoruz.<br />
Size hiç bir kötülüğümüz dokunmadı.”<br />
diyerek Macar polisine seslerini duyurmaya çalıştılar.<br />
Macaristan’ın Sırbistan sınırına tel örgü çekmesinin<br />
ardından binlerce mültecinin Avrupa’nın<br />
batısı ve kuzeyine giden yollar da kapanmış oldu.<br />
Macaristan’ın Sırbistan sınırını kapatması ile<br />
birlikte mülteciler yeni bir rota belirleyerek Hırvatistan’a<br />
yöneldiler. Otobüslerle Sırbistan’ın Şid<br />
ve Sombor kentlerine gelen mülteciler, buradaki<br />
sınır kapılarından yürüyerek Hırvatistan’a giriş<br />
yaptılar. Hırvatistan ise yaşanan göç dalgasından<br />
oldukça rahatsız. Hırvatistan İçişleri Bakanlığı<br />
yoğun sığınmacı akını nedeniyle Sırbistan sınırındaki<br />
sekiz geçiş noktasından yedisinin kapatılmasına<br />
karar verdiklerini aktardı. İçişleri Bakanlığının<br />
yaptığı açıklamada 17 Eylül itibarıyla<br />
ülkeye 11 bin 3 sığınmacı giriş yaptığı belirtilirken<br />
yaşanan yoğunluk nedeniyle Tovarnik, İlok, İlok<br />
2, Principovac, Principovac 2, Batina ve Erdut<br />
sınır kapılarının kapatılmasına karar verildi. Kapatılan<br />
sınırların ne zaman açılacağı ise henüz<br />
bilinmiyor. 17 Eylül’de 30 günlüğüne kapatılan<br />
Macaristan-Sırbistan sınırındaki Röszke-Horgoş<br />
sınır kapısı ise 20 Eylül’de tekrar açıldı. Macaristan<br />
İçişleri Bakanı Sandor Pinter ve Sırbistan İçişleri<br />
Bakanı Neboyşa Stefanoviç, Röszke-Horgoş sınırının<br />
açıldığını düzenledikleri basın toplantısıyla<br />
duyururken, Macaristan İçişleri Bakanı Pinter<br />
mülteci krizinin Macaristan ve Sırbistan’da olağanüstü<br />
duruma sebebiyet verdiğini belirterek,<br />
bu sorunun birlikte çözülmesi gerektiğini aktardı.<br />
Yaşanan son olaylar mültecilerin yaşadığı<br />
dramı gözler önüne sermekle birlikte uluslararası<br />
toplumun mülteci krizine ilişkin somut ve nitelikli<br />
tepkiler geliştirmesinin zaruriyetine işaret<br />
ediyor.<br />
Öte yandan 26 Avrupa ülkesi arasında vizesiz<br />
seyahat imkânı tanıyan Schengen uygulaması da<br />
mülteci akını nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.<br />
Avrupa Birliği ülkeleri 120 bin mültecinin kabulü<br />
konusunda uzlaşmaya varamayınca çözümü<br />
sınır güvenlik kontrollerini arttırmada bulurken,<br />
mülteci akını karşısında zorlanmaya başlayan<br />
Almanya, Avrupa sınırları içerisinde sınır kontrollerine<br />
başladığını duyurdu. Avrupa içi sınır<br />
kontrollerinin artması Schengen uygulamasının<br />
kısıtlanması anlamına gelirken Federal Almanya<br />
İçişleri Bakanı Thomas de Maizière (CDU),<br />
mülteci akınının önüne geçmek amacıyla başlatılan<br />
kontrollerin “güvenlik açısından zorunlu”<br />
olduğunu kaydetti. Almanya’nın tüm mültecilere<br />
kapılarının açmasının söz konusu olmayacağını<br />
belirten Alman İçişleri Bakanı, AB ülkelerinin sığınmacıların<br />
kayıtlarını yaptıktan sonra sığınma<br />
taleplerini de kendi ülkelerinde değerlendirmeleri<br />
gerektiğini ifade etti. Başlatılan sınır kontrolünün<br />
AB ülkeleri için bir önemli bir sinyal olduğunu<br />
kaydeden Thomas de Maizière, yükün ortaklaşa<br />
paylaşılması gerektiğini savundu.<br />
Almanya ilk olarak Avusturya sınırını kapatırken,<br />
Avusturya’dan gelen tren seferleri de iptal<br />
edildi. Thomas de Maizière de Avusturya sınırında<br />
kontrollerin “geçici olarak” yeniden devreye<br />
sokulduğunu aktardı. Amaçlarının Almanya’ya<br />
gelecek sığınmacıları sınırlandırmak olduğunu<br />
belirten İçişleri Bakanı kararın bir koalisyon içinde<br />
alındığını ve karar alınmadan önce Avusturya<br />
ile de istişare edildiğini kaydetti. AB Komisyonu<br />
da yaptığı açıklamada Almanya’nın Avusturya<br />
sınırında mülteci krizinden ötürü kontrollere<br />
başlamasının Schengen sınır kuralları ile uyumlu<br />
olduğunu kaydetti. Almanya’nın sınır denetimlerine<br />
yeniden geçmesi AB ülkelerinde domino etkisi<br />
yarattı. Schengen uygulamasında kısıtlamalara<br />
giden Almanya’nın ardından Fransa, Avusturya<br />
ve Slovakya da sınır güvenlik kontrollerine başlayacaklarını<br />
aktardı. Hollanda ve Polonya’nın da<br />
sınır denetimlerine başlayacağı düşünülüyor.
6 |<br />
Genel Merkezimizden<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
BBT<br />
“Mültecilere yardımlar teşkilat eliyle yapılmalıdır.”<br />
Yaz döneminin ardından ilki yapılan Bölge Başkanları Toplantısı’nda ramazan ayında ve yaz tatilinde bölge ve Genel Merkez nezdinde yapılan çalışmalar aktarılırken, kamuoyunun<br />
ve teşkilatın en önemli gündem maddeleri arasında bulunan mülteciler meselesi de müzakere edildi.<br />
2014-2015 çalışma sezonunun 4. Bölge<br />
Başkanları Toplantısı 12-13 Eylül tarihlerinde<br />
Kerpen’de yapıldı. “Mülteciler” özel<br />
gündemi ile yapılan toplantıda konuşan<br />
Genel Başkan Kemal Ergün, mültecilerle<br />
ilgili çalışmaların izin döneminde de devam<br />
ettiğini belirterek, büyük bir özveriyle<br />
yoğun bir şekilde yapılan çalışmalarla ilgili<br />
bütün teşkilat müntesiplere teşekkürlerini<br />
bildirdi. “Teşkilatlarımızın tamamı mültecilerin<br />
yanında olmaya çalıştı. Onlara<br />
yardım edebilmek için seferber olundu.”<br />
diyen Ergün, mültecilerle ilgili iki husustan<br />
dolayı onlara yardımcı olunması gerektiğini<br />
ise şöyle sıraladı: “Bunlardan ilki,<br />
Müslüman kardeşlerimiz olduklarından<br />
dolayı, ikincisi insanlıktan kardeşlerimiz<br />
olduklarından dolayı. Yani bu kardeşlerimize<br />
diline, dinine, ırkına bakmadan<br />
yardımcı olmak hepimizin vazifesidir. Örneğin<br />
sadece Almanya’da 1 milyona yakın<br />
mültecinin kalıcı olması öngörülüyor. Biz<br />
de bu kardeşlerimize kaldıkları yerlere entegre<br />
olmaları için gereken yardımı yapa-<br />
cağız. Gerektiğinde bölge ve şubelerimize<br />
de destek vereceğiz. Kurbanlarımızı artık<br />
buralarda da keseceğiz ve bu bizi farklı bir<br />
noktaya getirecek.”<br />
2. Dünya Savaşı’ndan sonra en çok mülteci<br />
olan bir dönemde bulunduğumuza<br />
dikkat çeken Ergün, “Şu anda dünya genelinde<br />
50 milyonu aşan mülteci sayısı mevcut.<br />
Her gün onlarla ilgili üzücü hikâyeleri<br />
görüyor, duyuyoruz. Maalesef böyle durumlarda<br />
insanlığın bazıları üzüntü gözyaşı,<br />
bazıları timsah gözyaşı döküyorlar. Kimi<br />
Müslüman ülkeler mültecilere kapılarını<br />
açmamış. Bu durumda Batı’ya ne diyebilirsiniz?<br />
Önce aynaya bir bakmak lazım.”<br />
diyerek öz eleştiride bulundu. Ergün, “Bu<br />
gibi meselelerde objektif ve insaf sahibi olmak<br />
gerekir.” diyerek mülteciler konusunda<br />
herkesin elini taşın altına koyması ve<br />
empati yaparak kalıcı çözümler üretilmesi<br />
gerektiğine vurgu yaptı.<br />
Ensar-muhacir kardeşliği<br />
Mültecilerle ilgili hazırlanan konsepte<br />
de değinen Ergün, Hasene ile birlikte<br />
bölgelerde mültecilerle ilgili çalışmaların<br />
yapıldığını, bütün bölgelerin bu konuda<br />
öncü olduğunu söyledi. Ancak bunların<br />
yeterli olmadığını belirten Ergün, uzun<br />
vadeli ve kalıcı yardımların önemine işaret<br />
etti. Ergün şöyle konuştu: “Bizim bu<br />
konuda da geleceğe adım atmamız lazım.<br />
Camilerimize aile bakımı hedefi vermemizin<br />
amacı onlara daireler tutmak değil,<br />
bu kardeşlerimizi ensar-muhacir kardeşliği<br />
içine çekmektir. Okul, sağlık ocağı, aile<br />
danışmanlık merkezleri açarak kardeşlerimizle<br />
ciddi bir koordinasyon ağı kurmamız<br />
lazım. Bazen devlet kurumlarının aciz kaldığı<br />
dönemlerde teşkilat daha etkin olabiliyor.<br />
İşte Traiskirchen bunun örneğidir.”<br />
Bazı bölgelerde mültecilere kişisel yardımların<br />
yapılması da Ergün’ün gündeminde<br />
yer aldı. Yardımların dağıtılmasının<br />
fertler tarafından yapılmasının kaosa yol<br />
açtığını hatırlatan Ergün, bunun için bu<br />
yardımların mutlaka teşkilat tarafından<br />
yapılması gerektiğini söyledi. “Duygusal<br />
olmak güzel, ama bunu yöneticiler olarak<br />
biz güzelce anlatmalı ve cemaat olarak organizeli<br />
çalışma yapmayı mensuplarımıza<br />
öğretmeliyiz.” dedi.<br />
Diğer yardım çalışmaları ile ilgili olarak<br />
ise Soma ile ilgili kalıcı yardımların yapılması<br />
için girişimlerin devam ettiği, Somali’de<br />
bir üniversitenin, Balkanlarda güzel<br />
bir aşevinin hizmet verdiği hatırlatıldı.<br />
EĞİTİM BAŞKANLIĞI<br />
“Daha fazla çocuk ve<br />
gencimize ulaşalım.”<br />
4. Bölge Başkanları Toplantısı’nda dönem başından itibaren daha gayretli ve planlı<br />
bir şekilde çalışılmalar yapılarak daha fazla çocuk ve gence ulaşılması gerektiği vurgulandı.<br />
KADINLAR TEŞKİLATI<br />
Şubelerle iletişim ve<br />
ilişkiler güçlendirilecek<br />
Genel Merkez Kadınlar Teşkilatı idarecileri daha verimli bir çalışma sezonu geçirmek<br />
için Şube Başkanları Toplantılarına (ŞBT) iştirak ederek Genel Merkez ve şubeler<br />
arasındaki iletişim ve bağı güçlendirecek.<br />
4. Bölge Başkanları Toplantısı’nın ana<br />
gündem maddelerinden biri de eğitim çalışmaları<br />
oldu. Toplantıda konuşan Eğitim<br />
Başkanı Yrd. Doç. Dr. Abdulhalim İnam<br />
kısaca şu bilgileri paylaştı: “Bu sene 12 öğrencimiz<br />
İHL açık öğretim programından<br />
diplomalarını aldılar. Açık Öğretim Sınav<br />
Merkezlerinde 3. dönem sınavları gerçekleştirildi.<br />
Önümüzdeki dönemde yeni sınav<br />
merkezlerinin oluşturulması için çalışılıyor.<br />
Berlin, Mainz ve Lyon’da 100 ve üzeri öğrenci<br />
olursa sınav merkezi olacak. Kurum<br />
çalışmalarımız kapsamında Mannheim’de<br />
bir anaokulu açma çalışmalarına başladık.<br />
Danimarka Roskilde’de bir anaokulumuz,<br />
Danimarka Odensee’de bir ilk ve ortaokul,<br />
Lyon’da ilkokul, Belçika’da ortaokulumuz ve<br />
Mainz İlahiyat Hazırlık okulumuzun açılışı<br />
yapıldı.”<br />
Yaz okullarının başarılı bir şekilde ger-<br />
çekleştirildiğini kaydeden İnam, ramazan<br />
ayının da etkisiyle bazı bölgelerde yatılı<br />
kurs yapılmadığını, bu nedenle bölgelerde<br />
şimdiden 2016 yaz tatil kurs yerlerinin ayarlanması<br />
gerektiğini ifade etti. Erkek İslami<br />
İlimler Kurslarının açılması ile ilgili yoğun<br />
çalışmalar yapıldığını belirterek, bölgelerde<br />
gençlerin bu kurslara teşvik edilmesi yönünde<br />
hatırlatmalarda bulundu.<br />
Çocuk Kulübü hizmetlerinin daha geniş<br />
bir yelpazeye ulaşmasının elzem olduğunu<br />
kaydeden İnam, “Hafta sonu Kur’an kursuna<br />
gelen 42 bin öğrencimiz olmasına rağmen<br />
Çocuk Kulübü üye sayımız 9000 civarında.<br />
Bu öğrencilerimizi mutlaka Çocuk Kulübümüze<br />
üye yapmalıyız.” diyerek bölgelere hedef<br />
gösterdi. Aile Eğitim ve Destek Hizmetleri<br />
konusunda ise görme engellilere yönelik<br />
olarak çalışmalar yapılacağını, bu kapsamda<br />
2016’da kamp yapılacağını söyledi.<br />
4. BBT’de Kadınlar Teşkilatının (KT)<br />
yaz döneminde yaptığı ve gelecek dönemde<br />
yapacağı çalışmalar aktarıldı. Kadınlar<br />
Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin yazın Bosna/Srebrenitsa’da<br />
15 bin beyaz başörtüsü<br />
dağıtıldığını hatırlattı, Bulgaristan’daki<br />
teşkilat için fizibilite çalışması yapıldığı<br />
bilgisini idarecilerle paylaştı. KT’nin ramazan<br />
ayında tertip ettiği programlara da<br />
değinildi. Önümüzdeki aylarda iki BBT’nin<br />
daha olacağı ve bu toplantılara değişik birimlerin<br />
de katılacağı söylendi.<br />
İdarecilerin eğitimi konusuna değinen<br />
Hatice Şahin, Bölge ve Şube Yönetim Kurulları<br />
derslerinin tüm bölgelerde ve şubelerde<br />
istisnasız yapıldığını, Hannover,<br />
Arlberg, Kuzey Bavyera, Doğu Fransa ve<br />
Schwaben bölgelerinde Bölge Eğitim Toplantılarının<br />
tekrarlanacağını belirtti. Şahin,<br />
“Bu sene Genel Merkez olarak ŞBT’le-<br />
re katılmaya yoğunlaşacağız. TİES – HİES<br />
çalışmasına eğitimcilerimizin katılımını<br />
sağlayacağız.” sözlerini kaydetti.<br />
4. BBT’de ayrıca Kur’ân-ı Kerîm Tilavet<br />
Yarışması’nda bölge birinci, ikinci ve üçüncülerine<br />
yönelik Al Huda kursunun yapıldığı<br />
belirtilirken, Avrupa finalinin 5 Aralık<br />
2015 tarihinde Leverkusen’de yapılacağı<br />
hatırlatıldı. 27 bölgede 23 kız yatılı kursunun<br />
yapıldığı, Yetişkinler Eğitim Kursu’nda<br />
(YEK) 2 bin 800 talebenin eğitim gördüğü,<br />
bölgelerde yaklaşık bin 900 hanım<br />
eğitimcinin eğitim verdiği bilgileri paylaşıldı.<br />
KT, Hocahanımlar İleri Eğitiminin<br />
(HHİE) ikincisini önümüzdeki günlerde<br />
yaparak, 2016 eğitimi için sınavla yeni hocahanımları<br />
tespit edecek. Şu anda Genel<br />
Merkezden iki hanım görevlinin sorumluğunda,<br />
bölgelerden 21 hanım görevli hacda<br />
hizmet sunuyor.
camia | 25 Eylül 2015 Genel Merkezimizden | 7<br />
TEŞKİLATLANMA BAŞKANLIĞI<br />
İdarecilerin eğitimine<br />
öncelik verilecek<br />
4. BBT’de Teşkilatlanma Başkanlığı nezdinde eğitim faaliyetlerine ağırlık verileceği<br />
bildirildi.<br />
İRŞAD BAŞKANLIĞI<br />
Kur’an yıldızları ile<br />
aydınlanacağız<br />
İrşad Başkanlığı “Kur’an Yıldızları” başlıklı proje ile Müslümanları sahâbîleri daha yakından<br />
tanımaya davet ediyor.<br />
BBT kapsamında bir araya gelen idarecilere<br />
Teşkilatlanma Başkanı Murat İleri<br />
yeni sezonda yapılması planlanan faaliyetlerden<br />
bahsetti. “Geçtiğimiz yıl BYK’lar<br />
için yaptığımız Yatılı Eğitim Seminerleri<br />
programını 2016 yılında Şube Başkanlarımıza<br />
yönelik yapacağız. Kuzeyde Hollanda<br />
Elspeet’te, Güneyde Karlsruhe’de olacağız.<br />
Bölge Başkanlarımız ve Bölge Teşkilatlanma<br />
Başkanlarımız da burada hazır olacaklar.”<br />
diyen İleri sözlerine şöyle devam etti:<br />
“28-29 Kasım 2015 tarihinde TİES-HİES<br />
(Teşkilat İçi Eğitim Seminerleri / Hizmet<br />
İçi Eğitim Seminerleri) çalışması yapılacaktır.<br />
Buraya geçen sene katılan eğitim-<br />
Yoğun bir gündeme sahip olan 4.<br />
BBT’de bu sezon başlatılan Kur’an Yıldızları<br />
projesi tanıtıldı. Peygamberimiz’in,<br />
her birini bir yıldıza benzettiği sahâbîlerin<br />
bilhassa gençlere tanıtılması projenin hedefleri<br />
arasında yer alıyor. İrşad Başkanı<br />
Celil Yalınkılıç projenin tüm bölgelerde<br />
uygulanacağını belirterek, bu proje ile örnek<br />
Müslüman genç yetiştirmeyi amaçladıklarını<br />
ifade etti. İrşad Başkanlığının çalışmaları<br />
<strong>hakkında</strong> da bilgiler veren Celil<br />
Yalınkılıç, bölgelere hatiplerin talep formuyla<br />
beraber isteneceği bilgisini idarecilere<br />
aktardı. Ev sohbetlerinde henüz yüzde<br />
20’lerde olunduğuna vurgu yapan Yalınkıcilerimizin<br />
dışında Kadınlar, Gençlik ve<br />
Kadınlar Gençlik Teşkilatlarımızdan yeni<br />
eğitimcilerimiz de katılacaklar. Böylece şu<br />
ana kadar bir kanaldan yapılan TİES çalışmamız<br />
bundan sonra dört kanaldan yapılmış<br />
olacak. BYK&ŞYK derslerimizin takibini<br />
6 ayda bir değil, 2 ayda bir yapacağız.”<br />
Toplantıda İhsan Sohbetleri konusunda<br />
da bilgi verildi. 25 bölgede 49 halka bulunduğu<br />
ve hedefin 2015 sonuna kadar 96 halkaya<br />
ulaşmak olduğu kaydedildi. GBYK&-<br />
GŞYK toplantılarının bölgelerde yapılmaya<br />
başlandığını belirtilerek, bu programların<br />
standart bir gündemi olduğu ve bu gündeme<br />
bağlı kalınması gerektiği başkanlara<br />
hatırlatıldı.<br />
Murat İleri, YÖGEP’in ilk üçünü izin<br />
öncesi gerçekleştirdiklerini hatırlatırken,<br />
diğer üç tanesinin ise önümüzdeki aylarda<br />
yapılacağı bilgisini aktardı. Camilere<br />
Üye Kampanyası’na da vurgu yapan Teşkilatlanma<br />
Başkanı, “Camilerimize Üye<br />
Kampanyamız devam ediyor. 2017 sonuna<br />
kadar 150 bin üye sayısına ulaşmamız gerekiyor.”<br />
dedi. İleri ayrıca Teşkilat İletişim<br />
Platformu’nun (TİP) oluşturulduğu bilgisini<br />
idarecilerle paylaşarak, birimlerden almaları<br />
gereken bilgileri bölgelerin bu platformdan<br />
alabileceklerini belirtti.<br />
lıç, bu konuda daha fazla gayret gösterilmesi<br />
gerektiğinin altını çizdi.<br />
Öte yandan daha önce yapılan çalışmaların<br />
kısaca değerlendirmesini yaparak,<br />
ramazan ayında gerçekleştirilen programlara<br />
değindi. Tüm bölgelerin ramazan<br />
ayında başarılı çalışmalara imza attığı belirtildi,<br />
emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür<br />
edildi. 27. Kur’an-ı Kerîm Tilavet<br />
Yarışması’nın Leverkusen’de gerçekleştirdikleri<br />
hatırlatılırken, yarışmada 300’ün<br />
üzerinde puan alarak başarılı olanlar için<br />
bu yaz kamp düzenlendiği kaydedildi.<br />
İmam-Hatip okulu konusu ile ilgili takiplerin<br />
devam ettiği, Avustralya Bölgesinde<br />
de hafızlık kurslarının başladığı duyuruldu.<br />
6 hafızın hafızlık tespit sınavına katılacağı<br />
bilgisi paylaşıldı. Toplamda 224 eğitimcinin<br />
hafızlık kurslarında görev yaptığı<br />
ve 17-18 Ekim’de bu eğitimcilerle bir toplantı<br />
düzenleneceği belirtildi. Mainz İlahiyat<br />
Meslek Okulu’na bu sene 90 kişinin<br />
müracaat ettiği, 65 kesin kayıt yapıldığı ve<br />
28 Eylül 2015’te okulun resmî açılışının<br />
yapılacağı müjdesi idarecilerle paylaşıldı.<br />
Din İstişare Kurulunda ise namaz, cenaze,<br />
defin, süt kardeşliği, iaşe temini, sosyal<br />
yardım alma gibi konular da önümüzdeki<br />
günlerde görüşülecek.<br />
“Her nefis<br />
mutlaka ölümü<br />
tadacaktır.”<br />
„Jede Seele<br />
wird den Tod<br />
erfahren.“<br />
Sure Anbiyâ, 21:35<br />
Siz de üye olun.<br />
Daha fazla bilgi ve<br />
başvuru formu için<br />
sitemizi ziyaret edin:<br />
www.igmgukba.org<br />
Werden auch Sie Mitglied.<br />
Weitere Informationen und das<br />
Antragsformular finden Sie<br />
auf unserer Homepage:<br />
www.igmgukba.org<br />
IGMG Bestattungshilfeverein e. V. | IGMG Cenaze Yardımlaşma Derneği<br />
Boschstraße 61-65 | D-50171 Kerpen | T +49 2237 97930-22 | F +49 2237 97930-30<br />
www.igmgukba.org | cenaze@igmgukba.org
8 |<br />
Genel Merkezimizden<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
MÜLTECİLER<br />
Acil eylem paketiyle mültecilerin yanında olunacak<br />
IGMG barınmadan eğitime, sağlıktan tercümanlığa kadar değişen alanlarda geniş çaplı bir yardım kampanyasıyla mültecilere kardeşlik elini uzatıyor.<br />
İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) ve<br />
Hasene Sosyal Yardım Derneği, Almanya<br />
ve Avrupa’daki mülteciler için kapsamlı<br />
bir acil eylem paketi hazırladı. IGMG Genel<br />
Sekreteri Bekir Altaş, “İlk adım olarak<br />
Almanya ve Avrupa’daki her IGMG camisi<br />
ve kuruluşu en az bir mülteci ailesinin<br />
bakımını üstlenecek. 500’ün üzerinde camimiz<br />
ve 100’ün üzerinde kuruluşumuz<br />
ile yaklaşık olarak 1000 ailenin bakımını<br />
üstlenmeyi öngörüyoruz. Bu da takriben<br />
4000 mülteci demektir.” açıklamasında<br />
bulundu. Hazırlanan paket kapsamında<br />
cemiyetler mülteci ailelere yalnızca barınma<br />
ve yeme-içme konusunda değil, aynı<br />
zamanda başvuru yapma, resmî işlemlerin<br />
takibi, kiralık daire bulma, iş arama veya<br />
çocukların eğitimi gibi hayatın her alanını<br />
kapsayan konularda destek olacak ve<br />
onlara bu yeni çevrelerine uyum sağlama<br />
hususunda yardımcı olacak. Bu uygulamanın<br />
bir nevi “kapsamlı ve uzun soluklu bir<br />
aile bakımı üstlenme” olması öngörülüyor.<br />
Hasene Başkanı Mesud Gülbahar önümüzdeki<br />
Kurban Bayramı ile alakalı olarak şu<br />
açıklamalarda bulundu: “Kurban kampanyamızı<br />
ilk defa bu yıl Almanya’yı da kapsayacak<br />
şekilde genişleteceğiz. Normalde<br />
kurban kampanyaları fakir ülkelerde gerçekleştiriliyor.<br />
Aktüel durumu ve bizlere<br />
gelen sayısız başvuruyu dikkate alarak Almanya’da<br />
da kurban eti dağıtımı yapmaya<br />
karar verdik.”<br />
Kurban kampanyasının yanı sıra geniş<br />
çaplı bir yardım kampanyası da gerçekleştirilecek.<br />
Bekir Altaş, “İmkân olan her yerde<br />
bütün cami cemiyetlerini mobilize edeceğiz,<br />
yardım çağrılarında bulunacağız ve<br />
mültecilere destek olacağız. IGMG’ye ait<br />
birçok bina hâlihazırda mülteci barınağı<br />
olarak kullanılıyor, birçok yerde de belediyelerle<br />
görüşmelere devam ediliyor.” dedi.<br />
Altaş’ın ifadelerine göre Stuttgart yakınlarındaki<br />
Altensteig şehrinde bir diğer uygun<br />
bina için görüşmeler yapılıyor. Ayrıca<br />
IGMG resmî olarak tanınan ve normalde<br />
ücretli eğitim veren özel İslami okullarda<br />
mülteci çocuklar için kontenjanlar oluşturacak.<br />
Bekir Altaş, “Birçok okulla görüşmeler<br />
yaptık ve kısa süre içerisinde okul çağına<br />
gelmiş çocuklar için üç haneli rakamlara<br />
ulaşacak miktarda kontenjan ayarlamış<br />
olacağız. Böylelikle mülteci çocukların bu<br />
okullarda iyi birer eğitim almalarını sağlamış<br />
olacağız.” dedi. Bu kapsamda AB genelinde<br />
yaklaşık olarak 70 okul ile görüşmelerin<br />
de sürdürüldüğü belirtildi.<br />
Bekir Altaş ve Mesud Gülbahar’a göre<br />
Müslümanların mülteciler için yeterli çabayı<br />
göstermediği iddiası oldukça yanlış.<br />
Bütün projelerin devletten yardım almadan<br />
bağışlarla gerçekleştiriliyor olması bir<br />
yana, Müslümanların mülteciler söz konusu<br />
olduğunda pasif kaldığı iddiası da gerçeği<br />
yansıtmıyor. Altaş ve Gülbahar, “Müslümanlar<br />
yurt içinde ve dışında birçok<br />
yönden oldukça aktif. Viyana’da bir IGMG<br />
cemiyeti 200 mültecinin bakımını üstlenmiş<br />
durumda. Yeni mültecilerin geldiği<br />
her yerde Müslümanlar ellerinde kumanya<br />
paketleriyle istasyonlarda onları karşılıyor.<br />
Bunların haricinde yüzlerce irili ufaklı<br />
proje Müslümanlar tarafından Almanya<br />
içerisinde yürütülmeye devam ediyor.”<br />
açıklamasında bulunarak, bu bağlamda<br />
Müslümanlara yalnızca tanıtım çalışmalarını<br />
genişletemedikleri suçlamasında bulunulabileceğini,<br />
böyle bir tanıtım çabasının<br />
da bilhassa bu günlerde ön planda olamayacağını<br />
eklediler.<br />
Bölgelerimizde ve şubelerde yapılacak çalışmalar<br />
Vaaz ve hutbelerde Avrupa’daki mülteci<br />
akımı ile alakalı konulara dikkat çekilerek<br />
mültecilerle ilgili sorumluluklarımız hatırlatılacak.<br />
Uzun ve zor yollardan geçerek Avrupa’ya ulaşan<br />
mültecilerin buradaki şartlara uyum sağlamaları<br />
noktasında gerekli maddi ve manevi<br />
fedakârlıklar gösterilecek.<br />
Camilerimizin “Bir Cami Bir Aile Bin Umut”<br />
projesine katılması teşvik edilecek. Bu proje<br />
çerçevesinde A kategorisindeki camilerimiz<br />
üç, B kategorisindeki camilerimiz iki, C kategorisindeki<br />
camilerimiz bir aileye bakarak,<br />
onların topluma entegre olması yönünde<br />
yardımcı olacak.<br />
Şubelerimizin uygun mekânlarında mülteci<br />
çocuklarına yönelik geçici kreş ve anneler<br />
için sosyal buluşma ortamları oluşturulacak.<br />
İmkânlar dâhilinde dil kursları ve rehberlik<br />
hizmetleri sunulacak.<br />
Mülteciler yararına düzenlenen çeşitli<br />
kampanyalara destek verilecek, bu kampanyalarda<br />
elde edilen bağışlar acil ve<br />
kalıcı projeler şeklinde değerlendirilecek.<br />
Şubeler ve Hasene temsilcileri ortaklaşa imkânı<br />
olan tüm şubelerimizde mültecilere yönelik<br />
bayramlaşma programları icra edecek.<br />
Böylelikle mülteciler ile cemaatimizin kaynaşmasına<br />
ve bayramlaşmasına imkân sağlanarak<br />
bayram havası yaşatılacak.<br />
“Hoşgeldiniz Paketi” hazırlanarak, göç etmiş<br />
Müslüman mültecilerin ibadet konusunda ihtiyaçları<br />
karşılanmaya çalışılacak.<br />
Hoşgeldiniz Paketi içerisinde; Kur’ân-ı Kerîm,<br />
boyama kitapları, boyama kalemleri, Kâbe<br />
maketi, Arapça Evrâd-ı Şerif, Almanca Elif-Be,<br />
seccade, başörtüsü, takke, sözlük, kılavuz, telefon<br />
kartı, IGMG ve Hasene tanıtım materyalleri<br />
(İngilizce, Arapça, Almanca) bulunacak.<br />
Mültecilerinn ihtiyaçlarını karşılama konusunda<br />
Hasene ile beraber cami içerisinde<br />
organize yapılarak, mültecilerin doğru yönlendirilmesi<br />
sağlanacak.<br />
Resmî makamlarla iletişim, sağlık ve eğitim<br />
gibi alanlarda ihtiyaçların karşılanması hususunda<br />
dil bilen kardeşlerimiz tercümanlık<br />
konusunda yardımcı olacak.<br />
Bayramlaşma programlarında kurban eti ikram<br />
edilecek.<br />
Hem camimizin hem de mülteci kardeşlerimizin<br />
çocuklarına yönelik Çocuk Külübü<br />
sorumluları özel etkinlikler düzenleyerek<br />
hediyeler ikram edecekler.
camia | 25 Eylül 2015 Genel Merkezimizden | 9<br />
HAC<br />
Hac heyecanı devam ediyor<br />
IGMG Hac-Umre ve Seyahat Başkanlığı Mekke’de kurduğu İrşad Çadırı ile hacılara maneviyat dolu bir hac yaşatırken, hacı adaylarının sorunsuz bir hac geçirmeleri için kafile başkanlarına<br />
yönelik bilgilendirme toplantısı tertip etti. Öte yandan Birim Başkanı Tahir Köksoy, İkra TV Cidde Koordinatörü’ne IGMG hac çalışmalarına dair bilgiler aktardı. Abdullah Yıldırım<br />
Hacılarımız kutsal topraklarda<br />
Kafile Başkanları Toplantısı<br />
IGMG Hac-Umre ve Seyahat Başkanlığı 2015<br />
yılı hac sezonu münasebetiyle Mekke’de maneviyat<br />
bahçesinden gönüllere hitap etmek ve en<br />
güzel hac sezonunu hacı adaylarına yaşatmak<br />
için “İrşad Çadırı” kurdu. 11 Eylül’deki açılış programına<br />
Mekke Belediye Başkan Yardımcısı, T.C.<br />
Cidde Başkonsolosluğu Basın Müşaviri Bahattin<br />
Akyön ile IGMG Genel Merkez Danışmanı<br />
Rüştü Banaz’ın yanı sıra Bölge Başkanları, Kafile<br />
Başkanları, İrşad görevlileri, Mekke Organizasyon<br />
ekibi, İkra TV yetkilileri ve çok sayıda bay<br />
ve bayan davetli katıldı. İrşad Başkanı tarafından<br />
hac ve umre <strong>hakkında</strong> önemli bilgiler hacı adaylarına<br />
aktarıldı. Genişçe bir alan üzerine kurulan<br />
çadırda hac ve umrenin nasıl yapılacağı ve nelere<br />
dikkat edilmesi gerektiği hacı adaylarına aktarılırken,<br />
günlük olarak Mâide-i Kur’an ziyafetleri<br />
de düzenlendi. Hac ve Umre Mekke Sorumlusu<br />
İhsan Taşkıran 2015 hac sezonu için gerekli<br />
çalışmaları yerinde incelediğini belirterek, hacı<br />
yet göstermeleri gerektiğini hatırlattı. Taşkıran,<br />
“Harem-i şerifte meydana gelen kaza sonucu<br />
Hakk’ın rahmetine kavuşan hacı adaylarına<br />
Cenâb-ı Hakk’tan rahmet diliyoruz. Bu kazada<br />
IGMG hacılarında herhangi bir yaralanma veya<br />
ölüm vakası olmamıştır. Elhamdülillah bugüne<br />
kadar hastanede yatan ciddi manada hasta hacımız<br />
yok. Bu yıl bayram günleri otobüslerin çalışmadığı<br />
günlerde bizler hacılarımızın tavaflarını<br />
yapabilmeleri için minibüsler kiraladık ve bunlar<br />
hizmet verecekler. Arafat hiç şüphesiz haccın en<br />
önemli rüknü. Arafat’ta kafilelerimizin rahat ve<br />
güvenli bir vakfe yapabilmeleri için Arafat Hazırlık<br />
Komisyonu çalışmalarına başladı.” sözlerini<br />
kaydetti. İrşad Sorumlusu Abdurrahim Güçlü<br />
de irşad faaliyetleri <strong>hakkında</strong> bilgi verdi. Güçlü,<br />
bu yıl da Mâide-i Kur’an programı ile Kâbe imamının<br />
da katılacağı irşad çadırı programlarının<br />
düzenleneceği müjdesini kafile başkanlarıyla<br />
paylaştı. Fetva Sorumlusu Hulusi Ünye de özeladaylarının<br />
yeryüzünün incisi olduğunu ve tüm<br />
hacılara Mekke’de maneviyatı yüksek bir hac<br />
dönemi yaşatmak için hizmete hazır olduklarını<br />
söyledi. Hac-Umre ve Seyahat Birim Başkanı<br />
Tahir Köksoy ise “Allah’ın ‘beytim’ dediği mekânda<br />
bulunmanın ve bu imkânı değerlendirmenin<br />
gayretinde olalım. Burada ülkemiz için, milletimiz<br />
için, ümmeti Muhammed için, birlik ve<br />
beraberliğimiz için, ailemiz ve kendimiz için bol<br />
dua edelim. Burada bulunduğumuz zamanın<br />
kıymetini bilelim.” dedi.<br />
Kafile Başkanları Toplantısı<br />
IGMG Hac-Umre ve Seyahat Başkanlığı<br />
Mekke’de bulunan kafile başkanları ile 14 Eylül’de<br />
bilgilendirme toplantısı gerçekleştirdi. Mekke<br />
Sorumlusu İhsan Taşkıran Mekke’ye yeni gelmiş<br />
olan kafile başkanlarına ön bilgiler sundu. Kafile<br />
başkanlarına otel mescitlerinde öğlen namazını<br />
müteakip IGMG teşkilatının hazırlamış olduğu<br />
Evrâd-ı Şeriflerin okunması noktasında hassasilikle<br />
seferilik konusunda hacı adaylarımızın bilgilendirilmesi<br />
gerektiğini belirtti.<br />
Tahir Köksoy ise “Cenâb-ı Hakk’a hamdolsun.<br />
Arafat’a doğru yaklaşıyoruz. Rabbimiz yardımcımız<br />
olsun. Millî Görüş Hac ve Umre Organizesinin<br />
başarısının sırrı çalışmalara bir yıl<br />
öncesinden başlayıp hazırlıklarını tamamlamasıdır.<br />
Bu konuda özverili çalışmalarından ötürü<br />
birim başkanlarına teşekkür ediyorum.” dedi.<br />
İkra TV ziyareti<br />
IGMG teşkilatları Suudi Arabistan televizyonu<br />
haber kanallarından olan İkra TV’yi Mekke’de<br />
ağırladı. Köksoy’un konuğu olan İkra TV Cidde<br />
Koordinatörü Ali Hassan IGMG’nin hacı adaylarına<br />
yönelik yaptığı özverili çalışmalarını takdir<br />
ettiğini belirtti. Tüm yetkililere teşekkür eden<br />
Ali Hassan ziyaretten duyduğu memnuniyeti de<br />
dile getirdi. Köksoy çalışmalar <strong>hakkında</strong> detaylı<br />
bilgi verirken, kendilerine imkân sağlayan Suud<br />
yetkili makamlarına da teşekkürlerini iletti.<br />
AÇIK CAMI GÜNÜ<br />
“Gençlik çalışmalarımız görünür kılınmalıdır.”<br />
Açık Cami Günü (ACG) Koordinatörü Ali Mete ile ACG çalışmaları ve bunların<br />
önemi üzerine konuştuk. İlknur Küçük<br />
Açık Cami Günü (ACG) kaç yıldır hangi<br />
bölgelerde yapılmaktadır?<br />
Açık Cami Günü’nün Almanya’da 19 yıllık<br />
bir mazisi var. Farklı isimler ve başka tarihlerde<br />
Avusturya, Hollanda, Beçlika, Fransa, İsviçre<br />
ve İngiltere’deki bölgelerimizde ülke genelinde<br />
veya seçkin cami cemiyetlerinde düzenlenmektedir.<br />
Formatlarda da farklılık söz konusu.<br />
Mesela İngiltere’de “Open Mosque Day” adı<br />
altında Almanya’dakine benzer bir şekilde yapılırken,<br />
Viyana’da bir etkinlik çerçevesinde<br />
yaz aylarında geceleyin camiler ziyaretçilerine<br />
açılıyor.<br />
Son yıllarda ACG’nin çeşitli mottolar altında<br />
yapılmasına özen gösteriliyor. Bu yıl<br />
gençliğin ana konu olarak seçilmesinde neler<br />
etken oldu?<br />
ACG İslam, Müslümanlar ve camiler <strong>hakkında</strong><br />
bilgi vermek için çok uygun bir faaliyettir.<br />
Bu sebeple ana konuyu tespit ederken<br />
Müslümanlar olarak temelimiz olan iman ve<br />
amel konularını seçmeye gayret ediyoruz. Geçmiş<br />
yılların konularına bakınca bunu görebileceksiniz.<br />
2007 ila 2011 yılları arasında cami,<br />
Kur’an, Peygamberimiz’i konu edinerek daha<br />
çok İslam’ın temellerini tanıtmaya çalıştık.<br />
2012 itibariyle İslami sanat ve kültür, çevre koruyuculuğu<br />
ve sosyal sorumluluk konularına<br />
eğilerek gündeme daha yakın konuları işledik.<br />
Bu minvalde 2015 yılının ana konusu olarak<br />
gençlik ve gençlik çalışmalarına ilgi çekmek<br />
istiyoruz. Bilhassa IGMG bünyesinde etkin<br />
şekilde gençlik çalışmalarının yürütüldüğünü<br />
biliyoruz. Başka İslami kuruluşlar daha yeni<br />
yeni şube, bölge ve federal düzeyde gençlik yapıları<br />
kurmaya başlıyor. Hâlbuki IGMG Gençlik<br />
Teşkilatı ya da daha önceki adıyla Gençlik<br />
Kolları on yıllardır kapsamlı çalışmalarda bulunmaktadır.<br />
İşte bunu evvela fark etmek ve<br />
sonra fark ettirmek, görünür kılmak gerekir.<br />
Bizler inanıyoruz ki Müslümanlar yaşadıkları<br />
toplumlarda sorun değil çözümdürler. Gençlik<br />
çalışmalarımız da öyledir. Mutedil ve aklı selim<br />
gençler yetiştiriyoruz. Bunun böyle bilinmesini,<br />
zenginlik olarak addedilmesini ve daha da<br />
önemlisi kamuoyu ve siyaset tarafından onore<br />
edilmesini talep ediyoruz. Bu noktada gençlerimizin<br />
camilerde yaptıkları çalışmalar çok<br />
daha iyi tanıtılmak durumundadır.<br />
Gençlerin cami çalışmalarında etkin olmasına<br />
rağmen bu durumun kamoyuna yansımamasının<br />
nedeni nedir sizce?<br />
Gençler eskiden de günümüzde de cami<br />
çalışmalarının merkezindedir. Birçok cami<br />
cemiyeti bunun farkında ve gençlere görev ve<br />
sorumluluk vererek tecrübe kazanmalarını<br />
sağlıyor. Neticede ileride cami cemiyetinin yöneticileri<br />
ve toplumda Müslümanların sözcüleri<br />
bu gençler arasından çıkacaktır. Cami merkezli<br />
gençlik çalışmaları burada sayılamayacak<br />
kadar çok ve çeşitli. Ama belirttiğiniz gibi kamoyunda<br />
pek bilinmiyor; bu da camiler açısından<br />
negatif bir imaja sebebiyet veriyor. Bu<br />
imajı yıkmak için gençlerin elinde birçok imkân<br />
var. İslam’ı bizim bildiğimiz ve bilinmesini<br />
istediğimiz gibi tanıtmak için ACG’den başka<br />
farklı farklı platformlar, dâhil olunabilecek aksiyonlar<br />
ve eğitim imkânları yeterince mevcut.<br />
Teşkilatımız son iki yılda bunun yollarını çok<br />
net biçimde gösterdi, mesela “Uluslararası Irkçılıkla<br />
Mücadele Haftaları” bağlamında yapılan<br />
programlarla, “Buyrun, Ben Müslüman’ım.”<br />
aksiyonuyla veya “Mahalli Aktör Olarak Cami<br />
Cemiyeti” eğitim programıyla.<br />
Gençlerin bu çalışmalara ilgisi nasıl?<br />
ACG hazırlık toplantıları ve eğitim için gittiğimiz<br />
bölgelerde şöyle bir izlenim ediniyoruz:<br />
İlgili genç sayısı çok, ama bilgi ve tecrübeleri<br />
eksik. Bu sebeple gençlerin camilerinde olduğu<br />
gibi bulundukları belediyede, eğitim gördükleri<br />
okul ve üniversitede veya üye oldukları derneklerde<br />
aktif olmaları ve bu vesileyle tecrübe<br />
kazanmaları gerekir. İşte Açık Cami Günü de<br />
bunun için çok iyi bir başlangıç noktası.<br />
Bu şekilde gençler vasıtasıyla İslam ve Müslümanların<br />
imajı değişebilir. Sürekli şikâyet<br />
eden, kendini kurban rolünde gören, reaktif<br />
kişi değil yanlış varsa dile getiren ama aynı zamanda<br />
çözümü için de gayret eden, kendini<br />
etkin pozisyonda gören, aktif kişi hâline gelir.<br />
ACG’ye olan genel ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?<br />
ACG türü çalışmalar belli bir zaman sonra<br />
gelenek hâline gelir ve caminin yıllık mutat<br />
faaliyeti olur. Cami cemiyetiyle irtibatta bulunan<br />
aktörler ve belediyede yaşayanlar bilirler ki<br />
3 Ekim’de Açık Cami Günü vardır. Hatta öyle<br />
durumlar yaşanıyor ki cami herhangi bir sebepten<br />
dolayı Açık Cami Günü düzenleyemez<br />
olsa bile, ilan yapılmadığı hâlde ziyaretçiler geliyor.<br />
Son yıllarda bu etkinliğe katılan cami sayısı<br />
aynı seviyededir. Hâlbuki cemiyetlere bu<br />
çalışmaya katılmaları için birçok kolaylık sağlanmaktadır.<br />
Programın nasıl organize edileceğini<br />
gösteren ACG Rehberi’nin yanı sıra İslam<br />
<strong>hakkında</strong> yerel dillerde tanıtım afişi, broşür ve<br />
kitapçıklar mevcuttur. Aynı şekilde bölgelerde<br />
ACG öncesi eğitim yapılmaktadır. Cami cemiyetine<br />
düşen sadece kapılarını açmaktır. Bu tür<br />
kolaylıklara ilaveten Açık Cami Günü’nün cami<br />
cemiyetine kazandırdıkları da çok önemli. Bilhassa<br />
çalışma esnasında yerel dilde kendilerini<br />
ve dinlerini tanıtma ve böylece kendilerini<br />
yaşadıkları şehrin, ülkenin bir parçası hissinin<br />
pekişmesi önemlidir. Bu özgüveni artırır, tecrübe<br />
kazandırır ve genci camiye bağlar. ACG’de<br />
birçok farklı insanla görüşüp, daha sonraki çalışmalar<br />
için irtibata geçilebilir veya daha önce<br />
kurulmuş olan irtibatlar tazelenebilir.<br />
Medyaya nasıl yansıyor bu çalışma?<br />
Bu konuda henüz zayıfız. Genel olarak şu<br />
hatayı yapıyoruz: Bir çalışma yapıp, on defa<br />
tanıtmak yerine on çalışma yapıp bir defa tanıtıyoruz.<br />
Hâlbuki tam tersi olmalı. Zira cami cemiyetleri<br />
bulundukları semtte bu çalışmalarla<br />
bilinecekler ve anılacaklardır. Bu sebeple faaliyetin<br />
kendisi kadar öncesinden ilanı ve sonrasından<br />
tanıtılması da sağlanmalıdır. Burada da<br />
yine gençler etkin bir rol üstlenebilirler.
10 |<br />
Aile<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
Camilerin kalpleri gençler<br />
Rahime Söylemez<br />
Camiler hiçbir ayrım gözetmeden Müslümanlara<br />
kucak açan, buluşturan, kaynaştıran,<br />
birlik ve beraberliği ön plana çıkaran,<br />
Müslümanların ibadetlerini gönül rahatlığı ile ifa<br />
edebilecekleri ve manevi dünyalarını arındırıp<br />
huzura erebilecekleri mekânlardır. Varlıklarıyla<br />
Müslüman toplumlara dinamizm katarak,<br />
gerek ibadet gerekse kültür-sanat ve eğitim<br />
açısından ihtiyaçlarını karşılayan camilerin<br />
süsleri, kalpleri ve atardamarları hiç şüphesiz<br />
gençlerdir. Gençler enerjileri, öğrenme güçleri,<br />
istekleri, neşeleri ve hayalleri sebebiyle<br />
bulundukları ortamlara canlılık katar ve hayat<br />
verirler. Değerlerin gelecek nesillere aktarılması<br />
hususunda önemli bir köprü vazifesi taşırlar.<br />
Bu nedenle yetişkinler gençleri ve gençliğin ne<br />
demek olduğunu doğru anlamalı ve gençlerin<br />
camilere değil de, camilerin gençlere ısındırılması<br />
ve imkân dâhilinde onlara göre düzenlenmesi<br />
gerektiğinin bilincine varmalılar ki, camiler<br />
gençlerle birlikte hayat bulsun ve yeşersinler.<br />
Gençleri anlamak bir nevi geleceği inşa<br />
etmek demektir. Bunun en güzel örneğini<br />
Peygamber Efendimiz’in uygulamalarında görürüz.<br />
Zira Allah resûlü her hususta gençleri<br />
onurlandırmış, onlara güvendiğini hissettirmiş<br />
ve her konuda gençleri cesaretlendirip yüreklendirmiştir.<br />
İzzet ve haysiyetlerini ön planda<br />
tutmuş ve hiçbir zaman onları rencide edebilecek<br />
harekette bulunmamıştır. Özellikle Mescid-i<br />
Nebevî’nin Suffe denilen kısmında (o dönemin<br />
üniversitesi) gençleri (Muâz bin Cebel, Abdullah<br />
bin Ömer, Abdullah bin Mes’ûd, Enes bin<br />
Mâlik, Abdullah bin Abbas gibi) bizzat kendisi<br />
eğitmiş ve yetiştirmiştir. Gençlerin toplum içerisinde<br />
saygınlık kazanmalarına vesile olmuştur.<br />
Onların güçlerini ve enerjilerini doğru kullanabilmeleri<br />
açısından yeri gelmiş Hz. Ali’yi Hicret’te<br />
kendi yatağına yatırmış ve Hayber’de sancağı<br />
eline vermiş, 18 yaşındaki Hz. Üsâme’yi, Hz.<br />
Ömer ve Hz. Ebû Bekir gibi sahâbîlerin önünde<br />
komutan olarak görevlendirmiştir. Muâz bin<br />
Cebel’i genç yaşına rağmen Yemen’e davetçi<br />
olarak göndermiş, henüz daha 16-17 yaşlarında<br />
olan Erkam bin Ebü’l-Erkam’ın davetine<br />
icap etmiş, Zeyd bin Sâbit’i vahiy katibi olarak<br />
yanında bulundurmuş ve onun İbranice öğrenmesini<br />
tavsiye etmiş, Mus’ab bin Umeyr’i<br />
ise diplomatik alanlarda görevlendirmiştir. Peygamber<br />
Efendimiz gençlerin kabiliyetlerine, isteklerine<br />
ve güçlerine göre onları yönlendirmiş<br />
ve topluma dâhil ederek onların sosyal bir hayatın<br />
vazgeçilmez bir parçası olduklarını onlara<br />
hissettirmiştir. En önemlisi de onlarla çok güzel<br />
bir iletişim dili kurmuştur. Örneğin Peygamber<br />
Efendimiz Ebû Mahzûre’nin birtakım gençlerle<br />
birlikte ezanın sözleriyle alay ettiğini duymuş,<br />
ona kızmak yerine onun sesinin ne kadar güzel<br />
olduğunu söyleyerek iltifat etmiş ve biraz da<br />
harçlık vermiştir. 1 Daha sonra ise Ebû Mahzûre’nin<br />
göğsünü okşayarak “Mübarek olsun!”<br />
demiştir. Bundan çok etkilenen Ebû Mahzûre<br />
daha sonra Peygamber Efendimiz’den ezan<br />
okumak için izin istemiş ve Peygamber Efendimiz<br />
de ona izin vermiş ve Mescid-i Harâm’ın<br />
müezzini olmuştur. Peygamber Efendimiz’in<br />
bu samimi yaklaşımı onun gençlerin dilinden<br />
ne kadar güzel anladığını ortaya koyuyor.<br />
Özellikle Ebû Mahzûre’nin göğsünü okşaması<br />
yani beden dili ile ona yaklaşması psikolojik<br />
açıdan çok önemli bir yere<br />
sahip. Zira el ile göğüse<br />
yani sadıra veya<br />
omuza yapılan<br />
temaslar, hafiften<br />
sırta vurmalar<br />
kişide<br />
güven<br />
duygusunun<br />
oluşmasına<br />
neden<br />
olur.<br />
G ü -<br />
ven ise<br />
inancın<br />
temelini<br />
oluşturur<br />
ve sağlam<br />
bir toplumun<br />
yetişmesine yardımcı<br />
olur. Ayrıca Peygamber<br />
Efendimiz’in en zor<br />
zamanlarında etrafında gençlerin<br />
bulunması ve ilk müminlerin çoğunlukla gençlerden<br />
oluşması (Ali bin Ebî Tâlib 10 yaşında,<br />
İbn Ömer 13, Zeyd bin Hârise 15, Abdullah<br />
bin Mes’ûd 16, Zübeyr bin Avvâm 16, Talha<br />
bin Ubeydullah 17, Abdurrahman bin Avf 17,<br />
Sa’d bin Ebû Vakkas 17, Mus’ab bin Umeyr<br />
18-20, Ca’fer bin Ebû Tâlib 22 vb.) İslam medeniyetinin<br />
tohumlarının atılmasını da kolaylaştırmıştır.<br />
Verdiğimiz tüm bu örneklerde gençlerin<br />
ve gençlik çağının Peygamber Efendimiz’in<br />
hayatında ne kadar önemli bir yer tuttuğunu<br />
görmek mümkün. Bu nedenle gençleri anlamak,<br />
onların dilinden konuşmak, onları onore<br />
etmek, yargılamak yerine affetmek, giyim<br />
kuşamlarına, hâl ve hareketlerine müdahale<br />
etmek yerine evvela onları anlamak ve onların<br />
zihin dünyasıyla iletişime geçebilmek geleceği<br />
doğru temeller üzerine inşa ve emanet etme<br />
anlamına gelir. Gençlerin anlayabileceği bir dil<br />
ve üslup kullanmak ve onlara hitap edebilecek<br />
sohbet ortamları sunmak, camileri tekrardan<br />
gençlere göre yapılandırmak her yetişkinin,<br />
eğitimcinin ve cami yetkilisinin görevidir.<br />
Kişilik gelişimi açısından önemli bir yere<br />
sahip olan camilerimiz bizleri imar eden mübarek<br />
mekânlar<br />
olduğundan<br />
ve yukarıda<br />
verdiğimiz<br />
Suffe<br />
örneğinden<br />
yola<br />
çıkarak<br />
gençlere,<br />
ailelere<br />
ve eğitimcilere<br />
birkaç naçizane<br />
tavsiyelerde<br />
bulunmak<br />
istiyoruz.<br />
Gençler ergenlikle<br />
orta yaş arası olumlu<br />
veya olumsuz duygular<br />
yaşarlar. Sosyal, ekonomik ve bazı<br />
ahlaki sorunlarla baş etmek zorunda kalabilirler.<br />
Bu süreçte hem fiziksel hem de psikolojik<br />
değişimler yaşarlar. Zor bir dönem olan bu süreci<br />
daha hafif atlatabilmeleri için gençlerin manevi<br />
desteğe ihtiyaçları olur. Örneğin gençlere<br />
irade ve iman eğitimi vermek gençlerin Allah’a<br />
bağlanmalarına, “Nereden geldim?” ve “Nereye<br />
gidiyorum?” sorusuna cevap bulmalarına,<br />
nefislerinin olumsuz isteklerine karşı koyabilmelerine<br />
ve daha sabırlı olmalarına katkı sağlar.<br />
Ayrıca gençlerin camilere gitmeleri onların günah<br />
ortamlarından uzak durmaları, zamanlarını<br />
boşa harcamamaları, birlik-beraberlik ve aidiyat<br />
duygularına sahip olmaları anlamına gelir.<br />
İslam’ın yayılmasında etkin rol oynayan<br />
Suffe gençliği artık günümüzde yok diye çırpınmak,<br />
ümitsizliğe kapılmak ve pasif kalmak<br />
ise çok yanlış olur. Ümmet olarak karamsar<br />
olan bütün düşüncelerden sıyrılmak zorundayız.<br />
Geleceği inşa edecek olan kişilerin gençler<br />
olduklarını göz önünde bulundurup asr-ı<br />
saadette olduğu gibi mescitlere ve camilere<br />
bir Suffe bölümü yapmalı ve gençleri düzenli<br />
olarak oralarda eğitmeliyiz. Allah’ın evi olan<br />
mescitler ve camilerimiz hiç şüphesiz sadece<br />
varlıklarıyla bile Müslüman gençlere huzur<br />
ve güven aşılar. Gençlerin camilerde Kur’an<br />
okumaları ve öğrenmeleri, namaz kılmaları,<br />
zikir ve tefekkür etmeleri, oraların manevi atmosferlerini<br />
teneffüs etmeleri, huzur bulmaları,<br />
ibadet etme hazzını yaşamaları ve toplu ibadet<br />
ederek ümmet bilincini yani ben ve bencillikten<br />
vazgeçip “biz” duygusunu öğrenmeleri<br />
ve sosyalleşmeleri hem karekter gelişimi<br />
açısından hem de sosyo-psikolojik yönden<br />
çok önemli. Zira inanan ve ibadet eden gençler<br />
manevi yönden doyarlar ve huzura ererler.<br />
Huzurlu olan gençler ise toplumsal sorunlara<br />
karşı daha duyarlı ve insani ilişkilerde daha<br />
merhametli olurlar. Sosyal aktif olan gençler<br />
cesaretli olurlar, düşünmeyi ve sorgulamayı<br />
öğrenirler. Kısacası camilerin gençler üzerindeki<br />
etkisi küçümsenmeyecek kadar büyük.<br />
Bu nedenle gençlerimizi herhangi bir sebepten<br />
ötürü camilerden uzaklaştıracak ve soğutacak<br />
davranışlardan uzak durmalı, her ne<br />
olursa olsun onlara sevgi ve saygıyla yaklaşmalı,<br />
büyük veya küçük yanlışları karşısında<br />
fevri davranmamalı ve özellikle onlarla emir kipi<br />
ile konuşmamaya özen göstermeliyiz. Sonuç<br />
itibariyle; camileri yalnızca namaz kılınan yerler<br />
olarak görmekten artık vazgeçmeli ve gençlerimizi<br />
camiye gelmeleri, aktif rol almaları ve<br />
toplu yapılan ibadetleri birlikte ifa etmeleri için<br />
onları teşvik etmeli ve gerekirse bunun için bireysel<br />
metotlar dahi uygulamalıyız. Gençlerin<br />
camiler ile sosyalleşmelerini sağlamalı ve ona<br />
göre camilerimizi yeniden yapılandırmalıyız ki<br />
gelecek nesiller camileri sadece ibadet etme<br />
yerleri olarak görmesin, 21. yüzyılın Suffe ehli<br />
olabilsinler.<br />
1 Siyer Atlası, Siyer Yayınları, Sami bin Abdullah<br />
el-Mağlus.<br />
Hazreti Peygamber’in Sallallahu Aleyhi ve Sellem Albümü,<br />
Siyer Yayınları, Muhammed Emin Yıldırım.<br />
Ahmed b. Hanbel, III, 409; Nesâî, Ezan, 5, 6; İbn<br />
Mâce, ezan, 2<br />
Teknoloji Bilim Sağlık<br />
Dünyaca ünlü lastik üreticisi<br />
Goodyear firması elektrik enerjisi<br />
üreten otomobil lastiği üretti. Yeni<br />
konseptini Cenevre Uluslararası<br />
Otomobil Fuarı’nda tanıtan firma<br />
otomobil lastiklerinin termo-piezoelektrik<br />
materyaller sayesinde otomobil<br />
dururken veya hareket ederken enerji üretebildiğini<br />
bildirdi. Goodyear firmasının BH03 diye adlandırdığı bu<br />
yeni konsepti sayesinde piyasada elektrikli otomobillerin<br />
artış göstereceği bildiriliyor. Goodyear firmasının lastikleri<br />
ultra siyah malzemeden üretildiğinden maksimum güneş<br />
ışığını absorbe ederek ısıyı elektrik enerjisine dönüştürebiliyor.<br />
Bu sayede elde edilen elektrik doğrudan otomobilin<br />
bataryasına iletiliyor ve böylelikle otomobil şarj<br />
oluyor. Ayrıca lastiğin içindeki materyaller normal sürüş<br />
konumunda dönerek ve esneyerek enerji elde etmeye<br />
yaradığından ve lastiğin içindeki materyaller yuvarlanma<br />
direncinden yola çıkarak elektrik ürettiğinden hem ekonomik<br />
hem de çevreci olduğu belirtiliyor.<br />
Kanada Alberta Üniversitesinden<br />
emekli Prof. Jeong Sim ve<br />
Yrd. Doç. Dr. Hoon Sunwoo otoimmün<br />
sistemindeki negatif reaksiyon<br />
nedeniyle gluten içeren örneğin<br />
buğday, arpa, çavdar veya<br />
tahıl gibi gıdaları yemeleri yasak<br />
olan çölyak hastaları için çok önemli bir gıda takviyesi<br />
geliştirdi. Prof. Sim ve Dr. Sunwoo'nun geliştirdikleri<br />
yeni gıda takviyesi tavuk yumurtası sarısından elde<br />
ediliyor. Elde edilen bu bileşik midedeki gluten moleküllerine<br />
bağlanıyor ve bu sayede glutenin içinde<br />
bulunan ve ince bağırsaktaki emilimi engelleyen bileşik<br />
gliadin bileşiğinin sindirime engel olmasının önüne<br />
geçiliyor.<br />
Bu gıda takviyesi sayesinde çölyak hastalarında<br />
gluten intoleransından kaynaklanan yorulma, anemi<br />
ve şişme problemlerinin de en aza indirilmesi hedefleniyor.<br />
Gıda zehirlenmesi geçiren hastanın<br />
bir hekime başvurmadan önce<br />
uygulaması gereken çok önemli<br />
şeyler vardır. Örneğin gıda zehirlenmesi<br />
geçirenler ishal ve kusma<br />
sonucu su kaybederler. Bu sıvının<br />
bir şekilde yerine konulması gerekir.<br />
Bunun için de bol bol su tüketilmelidir. Eğer gıda zehirlenmesi<br />
geçiren kişide hiper tansiyon yoksa mineralleri desteklemek<br />
için tuzlu ayran veya limonlu soda içmeleri önerilir.<br />
Diğer içecekler örneğin meyve suları içerisinde posa<br />
olduğundan önerilmez. Onun yerine çay içilmesi tavsiye<br />
edilir. Gıda zehirlenmesinde yapılacak bir diğer uygulama<br />
ise hastayı kusturmaktır. Hatta gerekiyorsa suni solunum<br />
da yapılır ve hiç vakit kaybetmeden hastayı hastaneye<br />
götürmek gerekir. Şayet bunların hiçbiri mümkün değilse<br />
şu reçete uygulanmalıdır: 4 bardak suya 4 adet limon<br />
sıkılır ve karıştırılıp bir kerede içilir. Limonun asidik yapısı<br />
gıda zehirlenmesine neden olan birçok bakteriyi öldürür.<br />
Daha sonra şekersiz kahve veya koyu çay da içilebilir.
camia | 25 Eylül 2015 Aile | 11<br />
Hıfzıssıhha<br />
Denizlerden gelen mucize<br />
“Deniz avı ve onu yemek size ve (yeryüzünde) dolaşanlara<br />
bir yarar olarak helal kılındı...” (Mâide suresi 5:96) diğer bir<br />
ayette ise Allah Teâlâ “Denizi de sizin emrinize veren O’dur.<br />
Ondan taze et yemektesiniz...” diye buyurmaktadır.<br />
Kur’ân-ı Kerîm’in birçok yerinde zikredilen bu güzel gıda<br />
helal ve taze olarak sıfatlandırılır. Ayrıca Kehf suresinde anlatılan<br />
uzun bir yolculuk sırasında bitkin düştükten sonra özellikle<br />
balığın yenilmesi de oldukça dikkat çekicidir. Kur’ân-ı<br />
Kerîm’de hiçbir şey öylesine zikredilmez. Muhakkak bir mesajı<br />
ve faydası vardır. Yapılan araştırmalara göre kalp hastalığına<br />
yakalanma riskini azaltmak veya önlemek için balık tavsiye edilir.<br />
Balığın çok önemli bir besin kaynağı olmasının nedeni insan<br />
vücuduna gerekli maddeleri sağlaması ve bedeni çeşitli hastalıklardan<br />
mümkün olduğu kadar uzak tutacak içeriklere sahip<br />
olmasıdır. En önemli maddesi ise Omega-3 yağ asididir. Omega-3<br />
yağ asidi vücut sağlığı için çok önemlidir. Bu yağ asitleri<br />
vücuda enerji verir, yorgunluğu giderir, kavrama gücünü, konsantrasyonu<br />
ve hareket kabiliyetini arttırır. Hatta Omega-3 yağ<br />
asitleri zeka besini olarak anılır. Kolesterolü ve kan basıncını<br />
düşürür, artrit oluşmasına engel olur, şişmiş ve hassas eklemlerdeki<br />
rahatsızlıkları hafifletir. Ayrıca balık yağı takviyesi depresyon<br />
ve şizofreni hastalıklarının hafiflemesine yardımcı olur.<br />
Örneğin depresyon geçiren ve 12 hafta boyunca 1 gram Omega-3<br />
yağ asidi alan kişilerde, belirtilerin ( huzursuzluk, endişe,<br />
mutsuzuk ve uyku problemleri gibi) azaldığı görülmüş ve terapi<br />
aşamasındaki hastalara destek amaçlı Omega-3 yağ asidi verilmesi<br />
tavsiye edilmiştir. En önemlisi ise Alzheimer hastalığını<br />
önleyebiliyor olmasıdır. Enfeksiyonel rahatsızlıklara da iyi gelen<br />
Omega-3 yağ asitleri vücudun bağışıklık sistemini oldukça güçlendirir.<br />
Balıkla beslenen Grönland’daki İnuitlerde ve Asya topluluklarında,<br />
özellikle Japonlarda kalp, damar, sedef ve astım<br />
gibi hastalıkların az oranda olduğu yapılan araştırmalar sonucu<br />
tespit edilmiştir. Balığın Kur’ân-ı Kerîm’de özellikle yorulduktan<br />
sonra yorgunluk giderici bir besin olarak karşımıza çıkması da<br />
bu nimetin değerine işaret etmektedir.<br />
Hayattan Dipnotlar<br />
Üç Balık<br />
İçinde üç balık bulunan gölcüğün hikâyesini duydun mu sen? Belki<br />
“Kelile”de okumuşsundur ama o kabuktan ibarettir. Bu anlatışımız ise<br />
canın da içidir, bak dinle...<br />
Birkaç balıkçı o gölcüğün yanından geçerken balıkları gördüler.<br />
Üç tane idi. Lakin üçü de birbirinden güzel ve iştah açıcıydı.<br />
Derhâl koşup ağ getirmeye gittiler. Balıklar durumu<br />
anladılar ve içlerinde akıllı olan yola düştü. Gidilmesi gönüle<br />
hiç de hoş gelmeyen yola koyuldu. Aklından dedi<br />
ki: “Bunlara danışmayayım. Türlü türlü fikirler ileri sürerek<br />
azmimi gevşetirler. Yurtlarının sevgisine kapılırlar<br />
da tembellikleri ve bilgisizlikleri bana da sirayet eder.<br />
Danışmak akıl almak için diri kişi lazım ki, baş vurasın<br />
amma... Nerede öyle bir diri? Bunlara danışmanın zamanı<br />
değil! Kendine gel. Yola düş. Bu gölcükten denize<br />
doğru git ve denizi ara. Şu girdaplara kapılma.”<br />
Göğsünü ayak yaptı o akıllı balık ve yollara düştü. O tehlikeli<br />
yerden ta nur denizine kadar yüzdü, yüzdü, yüzdü! Nihayet<br />
ulaştı koca denize. Ardına köpek düşen ceylan hayatında bir damarı<br />
dahi kalsa koşar ya! İşte o da onun gibi koştu. Pek uzun olan o yolda<br />
zahmetler çekti. Fakat sonunda emniyet ve afiyete erişti. Kendisini<br />
uçsuz bucaksız, hiçbir yandan kıyısı görünmez denize attı! Derken balıkçılar<br />
ağ getirdiler. İkinci balığın, yarı akıllının ağzının tadı kaçtı. Dövünmeye<br />
başladı: “Eyvahlar olsun, fırsatı teptim. Nasıl oldu da o yol<br />
gösteren akıllı diriye arkadaş olmadım, ona uymadım! Ansızın gitti. Lakin<br />
benim de hararetle ardına düşmem gerekirdi! Fakat geçene acınmak,<br />
dövünmek hatadır. Gitti mi gider! Gayrı onu anmanın hiçbir yararı<br />
yoktur. Şimdi denizlere, emniyet yurduna ulaştı o. Bize düşen de onun<br />
yolundan yürümektir. Bir çare bulmalıyım. En iyisi kendimi ölmüş gibi<br />
göstereyim. Suyun üzerine çıkıp karnım yukarıda ve sırtım aşağıda olduğu<br />
halde kendimi salıvereyim. Su nereye götürürse gideyim. Yüzen<br />
kişi gibi değil de, âdeta bir saman çöpü gibi su üstünde sürükleneyim.”<br />
dedi ve dediğini de yaptı. Ölü taklidi ile su yüzüne çıktı. Sürüklenirken<br />
aynı çöp gibi kendini tamamen suyun akışına bırakmış öylece bata<br />
çıka gidiyordu. Balıkçıların biri gördü ve: “Eyvah! En iyi balık öldü!”<br />
dedi. Balıkçıların hepsi kederlenirken balık onların “eyvah” demelerine<br />
sevindi. “Galiba kurtuluyorum...” dedi içinden. Balıkçılardan biri suya<br />
girdi ve yakaladı onu. Fırlattı kıyıya. Balık yine de çırpına çırpına gizlice<br />
geri suya fırladı ve gitti. Balıkçılar üçüncü balığın da peşine düştüler<br />
ve uzun bir kovalamacadan sonra onu yakaladılar. Karnını yarıp içini<br />
temizleyip tavada ateş üstünde kızarttılar. Üçüncü balık yani aciz olan<br />
balık akıllı balığa uyarak denize varmayı göze alamadığı için bin pişman<br />
olsa da nafile. Cesaretsiz davrandığından balıkçıların tuzağına düşmüş<br />
ve onların karnını doyurmaktan kurtulamamıştır.<br />
Hayatta akıllı olmak veya cesaretli olmak yetmez. Asıl meziyet bu iki<br />
özelliği bir arada bulundurmak ve uygulamaktır. Bir insanın aklı olup da<br />
cesareti olmazsa veya cesareti olup a aklı olmazsa muhtemelen üçüncü<br />
balık durumuna düşmesi an meselesi olur. Bu nedenle her iki özelliği<br />
birlikte uygulamak gerekir ki hayatta başka balıklara yem olunmasın.<br />
Kaynak: (Mesnevî, c. IV, beyit: 2202)<br />
Psikoloji<br />
Pedagoji<br />
Şifalı bitki<br />
Anksiyete yani kaygı bozukluğu<br />
herhangi bir korku veya kaygı<br />
anında meydana gelen derin iç sıkıntısı<br />
olarak ifade edilir. En küçük<br />
bir huzursuzlukta kendini gösteren<br />
bu hastalık kişinin kendi ruh<br />
hâlindeki baskıdan ötürü meydana<br />
gelir. Kaygı bozukluğu olan hastalar dış etkenlerden<br />
bağımsız olarak sürekli kendilerini tehlike altında<br />
hisseder ve sanki başlarına kötü bir şey gelecekmiş<br />
gibi korku duyarlar. Toplumda daha çok panik atak<br />
olarak bilinen bu hastalığın belirtileri başlıca şunlardır:<br />
Nedensiz korku, uykusuzluk, sinirlilik, kontrol kaybı,<br />
kalp atışlarının hızlanması ve kalp sıkışması, ellerin titremesi,<br />
kas gerilmesi, evham, huzursuzluk, terleme,<br />
ağız kuruması. Böyle durumlarda profesyonel yardım<br />
alınması şarttır. Zira kaygı bozukluğu doğru bir şekilde<br />
tedavi edilmediği takdirde ortaya sonuçları çok<br />
ağır olabilecek durumlar çıkabilir.<br />
Bir çocuğun ders çalışması veya<br />
derslerinde başarılı olması onun becerisi<br />
ve aile içerisindeki konumuyla<br />
alakalıdır. Çünkü çocukların okul<br />
başarıları, becerileri ve ders çalışmaları<br />
vs. ebeveynlerin aile içerisinde<br />
üstlendikleri rol ile belirlenir ve<br />
şekillenir. Bu nedenle çocuklara okul derslerinde yardım<br />
etme konusunda aileler çok dikkatli davranmalıdır. Yanlış<br />
aile tutumlarının olumsuz sonuçlar doğuracağı göz<br />
önünde bulundurulmalıdır. Örneğin çocukların ev ödevlerini<br />
ebeveynler değil çocuklar yapmalı. Bazı ebeveynler<br />
çocuklarına yardım ettiklerini zannederek farkında bile<br />
olmadan çocuklarının ev ödevlerini yaparlar. Dolayısıyla<br />
ailenin ev ödevini yapma görevini üstlenmesiyle çocuklarda<br />
“Ben bu işi yapmak zorunda değilim. Zaten yapan<br />
var.” gibi düşünceler doğurur ve çocuklar ev ödevlerini<br />
yapma konusunda ailelerine bir bağımlılık geliştirirler.<br />
Bu nedenle onların görevini üstlenmek yerine onlara yol<br />
göstermek her iki taraf için doğru karar olacaktır.<br />
Beyaz çay, çay bitkisinin henüz<br />
tam olgunlaşmamış ve açılmamış<br />
yapraklarının toplanıp kurutulmasıyla<br />
olur. Birçok faydası olan beyaz<br />
çay vücudu antioksidanlara karşı<br />
korur. Ayrıca kansere neden olan<br />
hücrelere karşı etkili bir koruma<br />
sağlar. Kan basıncını ve kolesterolü düzenler. Özellikle<br />
kolon ve mide kanserleri gibi farklı kanser türlerine karşı<br />
çok etkilidir. Kalp krizi geçirme riskini azaltır. Yapılan<br />
araştırmalara göre günde 1 veya 2 bardak beyaz çay<br />
içen kişilerin içmeyenlere nazaran %50 oranında daha<br />
az kalp krizi geçirme riski olduğu ortaya çıkmıştır. Vücutta<br />
bakteri veya virüs oluşumunu önler. Dolaşım sistemine<br />
fayda sağlar ve bağışıklık sistemini güçlendirir. Ayrıca<br />
içerdiği florür sebebiyle diş çürümelerine, dişlerde plak<br />
oluşumuna karşı da çok faydalıdır. Zihni kuvvetlendirir,<br />
kan şekerini düzenler, stresi azaltır ve enerji verir. Şeker<br />
hastalığına faydalıdır. Kalp ve damar sağlığını koruyarak,<br />
kalp damar hastalıklarına yakalanma riskini düşürür.
12 |<br />
Hayatın İçinden<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
Kurbanı bayram edebilmek<br />
Dinî bayramlarımızdan biri olan Kurban Bayramı’nı<br />
idrak etmenin sevinci içerisindeyiz. Bizleri<br />
bugünlere sağlıkla eriştiren Allah’a hamd, O’nun<br />
sevgili peygamberi Hz Muhammed (s.a.v.)’e salat<br />
ve selam olsun. Allah, bu bayramları ümmetin dirilişine<br />
ve ayağa kalkışına vesile kılsın. Âmin!<br />
Kurban, Kurban Bayramı günlerinde ibadet<br />
niyetiyle belli hayvanlardan birini keserek yapılan<br />
ibadettir. Buna Arapçada “udhiye” denilir. Kurban<br />
kesmek, imanlı gönülleri Allah’a yaklaştıran ve<br />
O’nun sonsuz nimetlerine karşı bir şükür ifadesi<br />
olan ibadetlerdendir. Kurban, Allah’a yaklaşmaktır.<br />
Kurban, verilen nimetlere şükrün ifadesidir. Kurban,<br />
boyun eğmek ve Allah’a teslimiyettir. Kurban,<br />
İslam’ın şiarlarındandır. Kurban, en sevdiğimizi Allah’a<br />
feda edebilmektir. Kurban, Allah’ın rızasına ve<br />
O’nun sevgisine yükselten, takva duygusunu zenginleştiren,<br />
gönlü O’na bağlayan, fedakârlık simgesidir.<br />
Allah için vazgeçemeyeceğimiz hiçbir şeyin<br />
olmadığı ve O’na her şeyimizi feda edebileceğimizi<br />
gösterip haykırmaktır.<br />
Bir ibadet olarak kurban insanlık tarihiyle başlamıştır.<br />
İlk olarak Hâbil ile Kâbil kardeşlerde karşımıza<br />
çıkmıştır. Kur’an bu hadiseyi bize şöyle<br />
nakletmiştir: “Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini<br />
gerçek olarak anlat. Hani birer kurban takdim<br />
etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden<br />
ise kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen<br />
kardeş, kıskançlık yüzünden) ‘Andolsun seni öldüreceğim.’<br />
dedi. Diğeri de ‘Allah ancak takva<br />
sahiplerinden kabul eder.’ dedi.” 1 İki kardeş, aralarındaki<br />
sorunu çözme adına Allah’a kurban adamışlardı.<br />
Ancak Allah, Hâbil’in kurbanını kabul etmiş,<br />
Kâbil’inkini ise reddetmişti. Allah ancak takva<br />
sahiplerinin ibadetlerini kabul eder. Yine aynı şekilde<br />
Mûsâ (a.s.) döneminde bir cinayet işlenmişti.<br />
Ceset ortada kalmıştı ama katil bilinmiyordu. Bu<br />
hâl devam ederken Allah’tan emir geliyor ve katilin<br />
bulunması için O’na kurban takdim edilmesi<br />
isteniyordu. Ayette bu olay şöyle anlatılır: “Bir vakit<br />
de Mûsâ, kavmine demişti ki: ‘Allah size bir sığır<br />
boğazlamanızı emrediyor.’ Onlar da: ‘Ay! Bizimle<br />
eğlenip alay mı ediyorsun?’ dediler. O da: ‘O gibi<br />
cahillerden olmaktan Allah’a sığınırım.’ dedi.”<br />
Mûsâ (a.s.)’ın kavmi kendilerine verilen bu kurban<br />
emrini neredeyse yerine getirmeyeceklerdi.<br />
Ama nihayetinde denileni yaptılar ve kurban olarak<br />
bir inek boğazladılar. Katilin bulunmasında rol oynayacak<br />
olan bu kurban daha sonraki ayetlerde<br />
şöyle anlatılmıştır: “Haydi, şimdi (öldürülen) adama,<br />
(kesilen ineğin) bir parçasıyla vurun, dedik.<br />
Böylece Allah ölüleri diriltir ve düşünesiniz diye<br />
size ayetlerini (peygamberine verdiği mucizelerini)<br />
gösterir.” 3 Hayvanın bir parçasıyla adama dokundurulduğuna<br />
kanlar içinde kalkıp hakikati anlattı;<br />
katillerin isimlerini bildirdi ve sonra can verdi.<br />
Teslimiyet örneği aile<br />
Kurban ibadeti, bugün aldığı şekil itibariyle<br />
İbrâhim (a.s.)’a dayanmaktadır. Kur’an’da bu olay<br />
şöyle nakledilir: “Ey Rabbim! Bana sâlihlerden (bir<br />
oğul) ihsan et! Biz de onu uslu bir oğul ile müjdeledik.<br />
Babasıyla beraber yürüyüp gezecek çağa<br />
erişince: ‘Yavrucuğum! Rüyada seni boğazladığımı<br />
görüyorum. Bir düşün. Ne dersin?’ dedi. O da cevaben:<br />
‘Babacığım! Emrolunduğun şeyi yap. İnşallah<br />
beni sabredenlerden bulacaksın.’ dedi.” 4<br />
Yüz yaşına geldiği hâlde adım adım yeryüzünün<br />
imamlığına yürüyen İbrâhim (a.s.)’in imtihanı<br />
ne kadar da büyüktü. Ateşe atılmasından da, karısı<br />
Hâcer (r.a.)’yı ve oğlu İsmâil (a.s.)’ı ıssız bir çölün<br />
ortasında yapayalnız bırakıp gitmesinden de ağır<br />
bir imtihan. İbrâhim (a.s.) bu imtihanla ciğerpâresini<br />
kurban edecek ve Allah ile arasına hiçbir şeyin<br />
girmesine müsaade etmeyecekti. Ya oğul İsmâil<br />
(a.s.)? Onun cevabı da gerçekten dillere destan<br />
olacak türdendi: “Babacığım! Emrolunduğun şeyi<br />
yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”<br />
Kocası da, karısı da, çocuğu da Allah’a teslim<br />
olmuş örnek bir aile. İbrâhim (a.s.) ailesi. Bu aile<br />
<strong>hakkında</strong> Kur’an’da şöyle buyurulur: “İbrâhim ve<br />
onunla beraber olanlarda, sizin için gerçekten güzel<br />
bir örnek vardır.” 5<br />
Nihayet ikisi de Allah’a teslimiyet gösterince<br />
baba oğlunu yüzüstü yatırdı ve tarihî rivayetlerden<br />
öğrendiğimize göre İsmâil (a.s.) şöyle dedi: “Babacığım,<br />
beni yüzüstü yatır. Belki işin zorlaşır. Beni<br />
keseceğin zaman yüzüne bakarım da evlat şefkatiyle<br />
dayanamayıp emri yerine getirmekte zorlanırsın.”<br />
Kur’an’da Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:<br />
“Her ikisi de teslim olup onu alnı üzerine yatırınca:<br />
‘Ey İbrâhim! Rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyileri böyle<br />
mükâfatlandırırız. Bu gerçekten çok açık bir imtihandır.’<br />
diye seslendik.” 6<br />
Bu teslimiyet sonrası İbrâhim<br />
(a.s.)’ı müjdeleyen nida sanki<br />
şöyle yankılanıyordu: Ey<br />
İbrâhim, sen rüyanı<br />
gerçekleştirdin! Sen<br />
bizim emrimize<br />
boyun eğdin!<br />
Sen oğlunu<br />
kurban ettin! Biz<br />
bunu kabul ettik! Oğlun<br />
da buna boyun eğdi!<br />
Onun teslimiyetini de kabullendik!<br />
Niyetiniz gerçekleşti! Samimiyetiniz<br />
açığa çıktı! İmtihanı kazandınız! Kulluğu<br />
tamamladınız! “Biz, oğluna bedel ona büyük<br />
bir kurban verdik. Geriden gelecekler arasında ona<br />
(iyi bir nam) bıraktık: İbrâhim’e selam! dedik. Biz<br />
iyileri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mümin<br />
kullarımızdandır.” 7<br />
Kurban, İbrâhim (a.s.) ve İsmâil (a.s.)’ın şehadetini<br />
çağımıza taşımaktır. Bu ibadeti kimileri<br />
kurban keserek sembolik olarak yaparken kimileri<br />
de her şeylerini Allah yolunda vererek yapar. Allah<br />
yolunda her şeyiyle azami gayret eden İbrâhimî ve<br />
İsmâilî yüreklere ne kadar da muhtacız.<br />
Kurban ibadetinin şuuruna varamayanların payına<br />
kurbandan yalnızca et düşer. İsmâil (a.s.) gibi<br />
olanların payına da elbette cennet düşer. Allah’ın<br />
yolunda koşanların imanlarını tıpkı kestikleri kurban<br />
gibi kusursuz ve eksiksiz eda etmeleri gerekir.<br />
Bedeninde noksanlık olan hayvanlardan nasıl ki<br />
kurbanlık olmuyorsa imanı eksik, hastalıklı, felçli ve<br />
illetli olanların da kendilerini o ulvi gayeye adamaları<br />
beklenemez.<br />
Kurbandan kastın et olmadığını Allah şöyle ifade<br />
ediyor: “Elbette onların ne etleri, ne de kanları<br />
Allah’a ulaşmaz. Ancak O’na sizin takvanız ulaşacaktır.<br />
Böylece onları sizin emrinize verdik ki size<br />
yolunu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir ile yüceltesiniz.<br />
Görevlerini iyi yapan iyilik sevenleri müjdele!”<br />
8<br />
Muhabbetullah yani Allah sevgisi her müminin<br />
elde etmek için ardından koştuğu mertebelerin en<br />
yücesidir. Muhabbetullah kalplerin azığı, ruhların<br />
gıdası ve gözlerin bebeğidir. İnsanın maddenin<br />
esaretinden kurtulup malın da canın da gerçek<br />
sahibinin Allah olduğunu bilmenin adıdır kurban.<br />
Kurban, Allah’a kurban ettiği hayvan için “O benim<br />
kurbanımdı. Ben ise senin kurbanınım.” diyebilmektir.<br />
Müslüman’ın tüm hayatı Allah’ın rızasını<br />
kazanmaya matuf olmalıdır. Aldığımız nefesten attığımız<br />
adıma kadar Allah rızası için yaşamalıyız. Bu<br />
manada gelip gitmelerimiz, evet hayırlarımız, ibadet<br />
ve taatlarımız, sevgi ve nefretimiz, kısaca tüm<br />
hayatımız Allah’a adanmışlığın bir ifadesi olmalıdır.<br />
Allah Kur’an’da bu hakikati şöyle ifade ediyor: “De<br />
ki: ‘Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım<br />
ve ölümüm hepsi âlemlerin Rabbi Allah içindir.’” 9<br />
Mutlak kudret sahibine kurban bilinciyle adanmadan<br />
sahte ilahlara esaretten kurtulmanın çaresi<br />
yoktur. Sahte ilahlar, sadece insan bedenini kurban<br />
almakla yetinmez. Ayrca ruhlarını ve yüreklerini<br />
de ister. Bedenlerden çok daha önemli olan beyinler<br />
ve gönüller tâğûtlara, beşerî ideolojilere ve zalim<br />
düzenlere kurban ediliyor. İnsanlık günümüzde paranın,<br />
makamın, nefsin ve arzularının esiri ve kurbanı<br />
olmuş durumda. Fesadın ve şirkin egemen<br />
olduğu böyle bir dünyada, İslam’ın getirdiği kurban<br />
ibadeti, bu çarpık zihniyete karşı bir tavır alış ve bir<br />
meydan okumadır. Kendi arzularına, maddeye,<br />
ideolojilere ve tâğûtlara kurban edilen insanlığın yeniden<br />
izzete kavuşması için Allah’tan başkasına<br />
kul olmaması ve her ibadetini yalnızca<br />
Allah için yapması gerekiyor. O<br />
yüzden bizim de tüm benlik<br />
ve ruhumuzla haykırmamız<br />
gerekiyor:<br />
“Şüphesiz benim<br />
namazım,<br />
kurbanım, hayatım<br />
ve ölümüm<br />
hepsi âlemlerin Rabbi<br />
Allah içindir.” Bu ayetteki<br />
ifadeyle kendimizi Allah’a<br />
adayıp söz vermiş oluyoruz. Benim<br />
tüm istek ve arzum, kurbanım ve bütün ibadetlerim,<br />
hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan<br />
Allah’a armağan olsun! Uluhiyetinde O’nun ortağı<br />
yoktur. Ben, işte bu tevhit ile emrolundum ve ben<br />
varlığını kayıtsız şartsız Allah’a teslim edenlerin öncüsü<br />
olacağım!<br />
Namazsız ve ibadetsiz bayram olmaz. Hz.<br />
Peygamber bu hususta şöyle buyurmuştur:<br />
إِنَّ أَوَّلَ مَا نَبْدَُ أ مِنْ يَوْمِنَا هَذَ ا أَنْ نُصَ لِ ّيَ<br />
“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey, namaz kılmaktır.”<br />
10<br />
Bayram, Allah’a yakınlık ve kulluk zamanıdır.<br />
Bayram namazı kılınmadan bayram başlamaz ve<br />
eda edilemez. Maddi ve mali gücü yeten Müslüman<br />
kurban kesmeden bayram yapamaz. Hacda,<br />
temettu’ haccı yapanlar da kurban keser. Fakat<br />
bu bayram kurbanından ziyade şükür kurbanıdır.<br />
Bir gün önce hacı olmuştur. Dünyada en sevdiği<br />
varlığı yani oğlunu kurban etmeye razı olmuş ve<br />
canını seve seve feda etmiş olan İbrâhim (a.s.)’ın<br />
çağrısına uymuştur. Hacılar âdeta İbrâhimleşmiştir.<br />
Kurbandan sonra ilk iş olarak şeytanın taşlanması<br />
ondan sonra da bayramın başlangıcı gelir. Şeytan<br />
mağlup edilmeden ve şeytanlara taş atılmadan<br />
bayram yapılamaz. Bayramın ilanı yüksek sesle<br />
çokça tekbir getirerek olur. Bu vesileyle Allah’ın<br />
en büyük olduğu ve O’nun dışındaki şeylerin çok<br />
da önemli olmadığı ilan edilir. Zira bayram günleri,<br />
yeme içme ve Allah için zikir günleridir.<br />
Arefe günü sabah namazından itibaren başlayan<br />
teşrik tekbirlerini bayramın dördüncü günü<br />
ikindi namazına kadar 23 vakit olacak şekilde devam<br />
ettirmeliyiz. Vacip olan bu tekbirler farz namazların<br />
hemen arkasından getirilmelidir.<br />
Bir kimsenin kurban kesmekle yükümlü sayılması<br />
için dört şart gereklidir: Müslüman olmak.<br />
Akıllı ve buluğa ermiş olmak. Yolcu olmamak ve<br />
belirli bir mali güce sahip bulunmak. Dinen yolcu<br />
hükmünde olan kimse kurban kesmekle yükümlü<br />
değildir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin<br />
tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesine<br />
engel yoktur. Kesilecek havyanın kurban<br />
niyetiyle kesilmesi ve kurban edilecek hayvanın da<br />
kurban olmasına engel kusurlardan uzak olması<br />
gerekir.<br />
Bayram şükürdür<br />
Bayramlar, sadece bir sevinç günü değildir.<br />
Aynı zamanda şükür, zikir ve diğer müminleri hatırlama,<br />
muhasebe ve derlenip toparlanma günleridir.<br />
Gönül arzu eder ki, bayrama İslam âleminin<br />
gülen yüzü ile girelim ve sevinip bayram yapmaya<br />
hak kazanalım. Bu vesileyle zalimlerin emrinde<br />
ve onların oyuncağı konumunda, çeşitli zulümlere<br />
muhatap; zihinleri, gönülleri tâğûtlar eliyle işgale<br />
uğramış, zillet içinde yaşayan dünya coğrafyasındaki<br />
Müslümanların durumunu bugünlerde bir kez<br />
daha düşünmeliyiz.<br />
Gerçek bayram İslam’ın bireysel ve sosyal<br />
hayatımıza hâkim olmasıyla mümkündür. Bu da<br />
ancak Allah’a hakkıyla kulluk sergilememizle ortaya<br />
çıkacaktır. Bayramlar Allah’a kulluğun neticesi,<br />
Allah’a yaklaşmanın sembolleridir. Esas bayram,<br />
tâğutların cehenneme çevirdiği dünyayı cennete<br />
benzettiğimiz ve cenneti hak ettiğimiz gün olacaktır.<br />
Bu anlamda bayram bir liyakattir. Bütün bunları<br />
bir kez daha düşünmeli ve hayatımızın hesabını<br />
yapmalıyız. Kazandığımız şeyler bizi Allah indinde<br />
nereye götürüyor. Bir kez daha düşünmeliyiz. Dargınlığa<br />
ve küskünlüğe son vermek için bu günleri<br />
birer vesile kabul etmeliyiz. Unutmamak gerek ki<br />
bir müminin, diğer bir mümin kardeşine üç günden<br />
fazla küs durması helal değildir.<br />
Bu günlerde anne babamızın ellerini öpüp<br />
hayır dualarını almalıyız. Dinimizde Allah’a ibadetten<br />
sonra anne-babaya saygı ve iyilik emredilmiş,<br />
onlara karşı öf bile demek yasaklanmıştır. Akraba<br />
ve komşularla tebrikleşerek, sevgi saygı duyguları<br />
aktarılmalı, karşılaştıklarımızla selamlaşarak tebrikleşmeliyiz.<br />
Tanıdıklarımızı ziyaret ederek hatırlarını<br />
sormalı ve gönüllerini almalıyız. Hastanelerde ve<br />
evlerde yatan hastaları ziyaret etmeli ve şifa dileklerimizi<br />
sunmalıyız. Yetimlerle ve kimsesiz çocuklarla<br />
ilgilenip onları okşamalı bir an olsun onlara<br />
anne baba hasretini unutturmalıyız. Çevremizdeki<br />
yoksullara ve bakıma muhtaçlara yardım elimizi<br />
uzatmalı, onların da bayram sevinci yaşamalarını<br />
sağlamalıyız.<br />
1 Mâide suresi, 5:27<br />
2 Bakara suresi, 2:67<br />
3 Bakara suresi, 2:73<br />
4 Sâffât suresi, 37:100-102<br />
5 Mümtehine suresi, 60:4<br />
6 Sâffât suresi, 37:103-106<br />
7 Sâffât suresi, 37:107-110<br />
8 Hac suresi, 22:37<br />
9 En’âm suresi, 6:162<br />
10 Buhârî, Iydeyn, 3
camia | 25 Eylül 2015 Hayatın İçinden | 13<br />
Fıkıh Köşesi<br />
Âdâb-ı Muâşeret<br />
M. Hulusi Ünye<br />
Kurban <strong>hakkında</strong> sorular<br />
Sebahat Özcan<br />
Kurban âdâbı<br />
Kurban kimlere vaciptir, kurbanı kim kesmek zorundadır? Kurban kesmek için<br />
herhangi bir yaş sınırı var mıdır?<br />
Müslüman, hür, ergin, akıllı, mukim (misafir olmayan) ve gücü yeten herkes kurban<br />
kesmekle yükümlüdür. Bu hususta fakihler arasında görüş birliği vardır. Fakat misafir, küçük<br />
çocuk ve akıl hastaları için kurban gerekip gerekmeyeceği konusu ihtilaflıdır. İmam Ebû<br />
Hanîfe ve İmam Ebû Yûsuf’a göre, kurban kesmekle yükümlü olmak için akıl baliğ olmak<br />
ve büluğ çağına ulaşmış olmak şart değildir. Bu iki imama göre, zengin olan çocuğun veya<br />
akıl hastasının malından velisi kurban keser. Hanefî mezhebi fakihlerinden İmam Muhammed’e<br />
göre ise, kurbanın kesilmesinin lüzumu için akıl baliğ olmak ve büluğ çağına ulaşmış<br />
olmak şarttır. Bu yüzden çocukların ve akıl hastalarının mallarından kurban kesilmesi gerekmez.<br />
Hanefî mezhebinde verilmiş olan fetva budur. Ancak bir kimse, kendi malından küçük<br />
çocuğu için kurban kesebilir. Bu menduptur. Şâfiî ve Hanbelîlere göre, küçük çocuk için<br />
kurban kesmek sünnet değildir. Mâlikîlere göre ise sünnettir. Buna göre kurban kesmede<br />
bazı mezheplerde ve âlimlerin görüşlerinde kurban kesmenin yaş sınırı vardır; o da akıl baliğ<br />
olmak ve büluğ çağına ermektir.<br />
Daha ucuza alındığı için başka ülkelerde kurban kestirmek doğru mudur, bu<br />
kurban geçerli olur mu?<br />
Kurbanın, kurban mükellefinin bulunduğu yerde ve bizzat kendisinin hazır bulunduğu<br />
bir zamanda kesilmesi en güzelidir. Çünkü Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kurbanını bizzat<br />
kendi eliyle keserdi. 1 Kurbanı kesilme hazırlığında olan Hz. Fatıma validemize de şöyle tavsiyede<br />
bulunmuştur: “Ey Fatıma! Kalk kurbanının kesilmesine şahit ol. Çünkü kurbanının<br />
kanının daha ilk damlası ile işlemiş olduğun günahların bağışlanır.” 2 Ayrıca Kur’an’da şöyle<br />
buyurulmaktadır: “Şüphesiz benim namazım, kurbanım, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin<br />
Rabbi olan Allah içindir. O’nun ortağı yoktur. Bana sadece bu emrolundu ve ben Müslümanların<br />
ilkiyim.” 3 Bunlardan anlaşılıyor ki, kişi bulunduğu yerde kurbanını kesebilir. Şayet<br />
kurbanın hikmetlerine uygun bir ortam varsa bu daha iyi olur. Ancak içinde yaşadığımız<br />
Avrupa ülkelerinde kesilecek kurbanların bilhassa dağıtımında kurban ibadetinden beklenen<br />
hikmeti bulmak mümkün olmamaktadır. Çünkü gelir seviyesi bakımından insanlar<br />
genellikle eşit konumdadırlar. İşte bu hikmet nedeniyledir ki, genellikle bizler kurbanlarımızı<br />
bulunduğumuz ülkelerin dışında kesmekteyiz. Kesilen kurban fiyatları ülkelerin konumuna<br />
göre bazen pahalı, bazen de daha ucuz olabilmektedir. Bu durum, kesilecek kurbanların<br />
caiz olup olmamasına etki etmez. Bununla birlikte, sırf bir ülkede kurban daha ucuz, öyle<br />
ise kurbanımı orada kestireyim demek de caizdir. Yeter ki kurban kesilmiş olsun. Çünkü<br />
kurbanda asıl olan ibadet niyetiyle, kurban kesip kan akıtmaktır. Bu da gerçekleşmektedir.<br />
Kesilmeyen kurbanın bedeli ne yapılmalıdır; kesilmemiş kurbanın kazası<br />
var mıdır?<br />
Kurban kesme günleri Hanefî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre bayramın ilk üç<br />
günüdür. Şâfiî mezhebinde ise bayramın dört gününde de kurban kesilebilir. İşte bayram<br />
günlerindeki bu günlere “eyyam-ı nahır” denir; alınmış olan kurban kesilmemiş ise, duruma<br />
bakılır. Kurbanlık olarak alınan bu hayvan eğer mevcut ise bizzat o tasadduk edilir. Şayet<br />
bir şekilde elden çıkmış ve mevcut değilse, bu hayvanın kıymeti yine yoksullara tasadduk<br />
edilir. Ertesi yıla bırakılamaz. Dolayısıyla kurbanın kazası olmaz.<br />
Kadın kurban kesebilir mi?<br />
Kurban, ibadet niyetiyle kesilen hayvandır. Hayvan kesebilecek ve kesmiş olduğu<br />
hayvanların yenilmesinin helal olduğu insanların özellikleri sayılırken, hayvan kesmeyi bilen<br />
Müslüman vasfı ilk olarak ifade edilir. Hayvan kesme işlemini başarabilecek bir Müslüman<br />
ister erkek isterse kadın olsun, boğazlamış oldukları hayvanın etinin yenmesi helaldir. Dolayısıyla<br />
bir Müslüman kadın kurban keser ve kesme işini başarırsa bu kesim caizdir ve<br />
kesilen hayvanın eti yenilebilir. Bunda hiçbir sakınca olmaz.<br />
Kurban Bayramı günü kurban kesilmeden önce bir şey yememenin dinî dayanağı<br />
var mıdır?<br />
Asıl itibariyle kurban kesilmeden önce bir şeyin yenilip içilmesinin caiz olmadığına dair<br />
kesin bir dayanak söz konusu değildir. Ancak “Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık<br />
hayvanlar üzerine belli günlerde Allah’ın ismini ansınlar. Artık ondan hem kendiniz<br />
yeyin, hem de yoksula, fakire yedirin.” 4 ayeti ve “Kurban kestiğiniz zaman, kurbanınızdan<br />
yeyiniz.” 5 hadîs-i şerifi gibi deliller nedeniyle kurban kesilinceye kadar Kurban Bayramı sabahı<br />
bir şey yenilmemesi ve kesilen kurban etinden yenilmesi müstehap kabul edilmiştir.<br />
Kurbanın kurbanlık şartlarına uymadığını satın aldıktan sonra fark eden kimse<br />
ne yapmalıdır?<br />
Kurban için satın alınan hayvanın kurban kesilmesine uygun bir hayvan olmadığı anlaşılırsa,<br />
alınan bu hayvanın kurban olarak kesilmesi caiz olmaz. Onun yerine yeni bir hayvanın<br />
alınarak kurban edilmesi gerekir.<br />
Her yıl kurbanın anlamından bahsederiz. Kurban’ın “yaklaşmak“ anlamında<br />
olduğunu, Allah’a yaklaşma vesilesi olduğunu hatırlarız, hatırlatırız. Hz. İbrâhim<br />
ve oğlu Hz. İsmâil’in kıssaları gelir aklımıza yeniden. İbrâhim (a.s.)’ın bir oğlu<br />
olmasını çok istediğini Saffât suresinde geçen “Ey Rabbim! Bana salihlerden<br />
(bir oğul) ihsan et.” 1 duasından anlarız. Dünyada insanın en çok sevebildiği, gerekirse<br />
kendi canını kurban edebileceği bir şey istiyor. Allah duasını kabul edip,<br />
yumuşak huylu İsmâil (a.s.)’ı lutfediyor. Büyüdüğünde ise onu kurban etmesini<br />
emrediyor. Ve İbrâhim (a.s.) “Şu dünyada en çok sevdiğim şey Sana kurban<br />
olsun.” dercesine, Allah’ın emrine karşı gelmiyor, sorgulamıyor. Oğlu da aynı<br />
teslimiyette “Sana emredildiyse yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”<br />
diyor. Kurbanın mahiyetini buradan kavramak gerekiyor. Hangimiz bir şeyleri çok<br />
istemiyor ki? Peki çok istediğimiz, sevdiğimiz bu şeylerden sorgusuzca vazgeçebiliyor<br />
muyuz? Bunu tahayyül etmek gerekiyor. Müslüman’ın kendine dönüp<br />
sorması gerekiyor: “Ben şu dünyada en çok neyi seviyorum?” sonra “Allah’a<br />
bunu kurban edebilir miyim?”<br />
Kur’ân-ı Kerîm’de “Kimi insan da var ki, benliğini Allah’ın rızasını kazanmaya<br />
adar. Hiç kuşkusuz Allah kullarına karşı pek şefkatlidir.” 2 buyuruluyor. İbn Kesîr<br />
bu ayetin tefsirinde ayetin Suhayb b. Sinan er-Rumî <strong>hakkında</strong> indiğini yazar.<br />
Suhayb, Mekke’de Müslüman olup Medine’ye göç etmek isteyince müşrikler<br />
malını yanına alarak göç etmesine karşı çıktılar, isterse malından vazgeçerek<br />
göç edebileceğini söylediler. Suhayb çok zengin, çok devesi olan bir sahâbî idi.<br />
Hiç gözünü kırpmadan tüm malını müşriklere bıraktı. Yeter ki Resûlullah (s.a.v.)’e<br />
gidebilsin diye. Bir süre sonra da onun <strong>hakkında</strong> bu ayet indi. Resûlullah (s.a.v.)<br />
ise onun <strong>hakkında</strong> “Suhayb kârlı çıktı, Suhayb kârlı çıktı.” diye buyurdu. Evet<br />
gerçekten de Suhayb tüm malını kurban ederek kârlı çıkmıştı.<br />
Bu noktada kendimize sormamız gerekiyor: Biz bu ayetin neresindeyiz? İsmâil’e,<br />
İbrâhîm’e, Suhayb’e benzer yanımız var mı? Biz neyimizi kurban edebiliriz?<br />
Her şeyimizi kurban etmeye hazır mıyız?<br />
Bizim kurbanımız nedir?<br />
Sonra yine Kur’ân-ı Kerîm’de “Hani, İmrân’ın karısı, ‘Rabbim! Karnımdaki<br />
çocuğu sırf sana hizmet etmek üzere adadım. Benden kabul et. Şüphesiz sen<br />
hakkıyla işitensin, hakkıyla bilensin.’ demişti. Onu doğurunca, ‘Rabbim!’ dedi,<br />
‘Onu kız doğurdum.’, ‘Erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Onu<br />
ve soyunu kovulmuş şeytandan senin korumana bırakıyorum.’” 3 Hz. Hanne, iffet<br />
âbidesi olan Hz. Meryem (a.s.)’ı doğmadan, Allah’a adamıştı. Kendi evladını büyük<br />
bir ihlasla adamasına rağmen, Allah’ın bu adağını kabul etmesi için yalvarmıştı.<br />
Bundan daha büyük bir adak verememesine rağmen, büyüklenme hissine<br />
kapılmamıştı. Hâbil de, Kâbil de kurban vermişti, ama sadece birinin kurbanı<br />
kabul görmüştü.<br />
Bugün Kurban Bayramı’nda kurban kesmemiz Allah’ın sonsuz hazinelerinden<br />
benzersiz, rahmet dolu bir lütuftur. Bizden öncekilerin verdikleri kurbanlara<br />
ve vermeye hazır oldukları kurbanlara bakarak “Ben beş kurban kestim<br />
bu sene”, demek aslında derin bir mahcubiyete vesile olmalıdır. Yüz kurban da<br />
kessek öyle olmalı. Dolayısıyla kesilen hayvan sayısı bize kalsın. Bizim durumumuzda<br />
büyüklenmeye yüzümüz olmamalıdır. Kurban kesmek, Hz. İbrâhim (a.s.)<br />
ve Hz. İsmâil (a.s.)’ın teslimiyetini örnek almaktır. Suhayb’ın kârını, Hanne’nın<br />
tevazusunu ve yalvarışını göz önünde bulundurmaktır. Bir de Latîf olanın İbrâhîm<br />
(a.s.) ve oğlunun teslimiyetinin ispatından sonra, İshak (a.s.)’ı bahşettiğini hatırlamaktır.<br />
Her yıl bunları akılda tutarak, kurbanla yeniden bizim neyi, niçin kurban ettiğimize<br />
dair bilincimizi tazeler ve Allah’ın kullarına ne kadar büyük ihsanda bulunduğunu<br />
bir kez daha idrak ederiz. Bu noktada her yıl kurbanla mutlaka bize<br />
verilen lütufların şükrünü eda edip etmediğimize dair kendimizi sorgulamamız<br />
gerekir. Samimiyet ve ihlasla kurbanlarımızın kabulü için yalvarıp, Kâbil’in verdiği<br />
gibi kurban vermekten Allah’a sığınmak gerekir. Ve İbrâhim (a.s.)’ın vermeye<br />
hazır olduğu kurbanın şuurunda olarak, kurbanı kesmek gerekir.<br />
Kendimize dönüp soralım: Benim İsmâil’im nedir? Kurbanlarımız gerçekten<br />
yerini buldu mu? Kaç kişiye bayram sevincini yaşatabildik, kardeş olduğumuzu<br />
hatırlatabildik? Her şeyden önemlisi kurbanımız bizi Allah’a yakınlaştırdı mı?<br />
Kurbanlarımızın kabul olması dileğiyle...<br />
1 İbn Mâce, Sünen, Udhiyye, H. No: 3146<br />
2 Şuabu’l İman, 9/452, H. No: 6957<br />
3 En’âm suresi, 6:162-163<br />
4 Hac suresi, 22:28<br />
5 Ahmet b. Hanbel, Müsned, H. No:8717<br />
6 Kâsânî, Bedâiu’s Senâi, Kurban Bahsi, 10/299<br />
1 Sâffât suresi, 37:100<br />
2 Bakara suresi, 2:207<br />
3 Âl-i İmrân Suresi, 3:35-36<br />
Siz de fıkıh köşesinde cevaplandırılmasını istediğiniz<br />
soruları camia@igmg.org adresine gönderebilirsiniz.
14 |<br />
Camilerimiz<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
Hamburg<br />
Wilhelmsburg Camii<br />
“Yaklaşık 2500 - 3000 talebe caminin tedrisatından geçmiş ve buradaki<br />
manevi atmosferi tatmıştır.”<br />
Ahmet Asker<br />
Almanya’ya gelen Türkiye kökenli işçiler<br />
geldikleri yeni ülkede çeşitli sıkıntılarla<br />
karşılaşmışlardır. Bu sıkıntıların en başında<br />
gelenlerden biri ise ibadet edecekleri bir yerlerinin<br />
bulunmaması idi. Wilhelmsburg’da<br />
namazlarını eda etmek isteyen cemaat, Hamburg<br />
Merkez Camii’ne veya İslam-Kültür<br />
Merkezlerine yönelmekte, bayram namazları<br />
ise genellikle bir benzin istasyonunun<br />
arkasındaki bir bodrum katta kılınmakta idi.<br />
İlk namazlar merkez camisinde görev alan<br />
Ömer Çetin, Ali İhsan Halisçi, Sefer Ahmedoğlu<br />
gibi hocalar tarafından kıldırılmıştır.<br />
Cemaatle namaz kılabilmek için uygun yer<br />
arayışına ise Dursun İlhan, rahmetli Cemal<br />
Yiğit, Mustafa Taş, rahmetli Mehmet Demir<br />
ve rahmetli Turgut Turan gibi isimler girişmişlerdir.<br />
Her geçen gün kalabalıklaşan Müslümanlar<br />
ibadetlerini yerine getirebilecekleri<br />
bir ibadet mekânına ihtiyaç duymaktaydılar.<br />
Cami kurma fikri ise ilk olarak Hamburg<br />
Caminin iç avlusu<br />
Merkez Camii’nden gelir. Sefer Ahmedoğlu<br />
ve Hayrullah Şenay cemaate önayak olurlar.<br />
İlk kez 1987’de kurulan cami Weimarer Str.<br />
23, 21107 Hamburg adresinde bulunmakta<br />
idi. Cami 1993 senesine kadar bu adreste<br />
kalmıştır. Günümüzde ise cami Vogelhüttendeich<br />
74, 21107 Hamburg adresinde bulunmaktadır.<br />
Caminin ilk Başkanı Turgut<br />
Turan’dır. Başlangıçta caminin resmî bir adı<br />
olmamakla birlikte cami, cemaat tarafından<br />
“Ayasofya” olarak tanımlanıyordu. Ve yalnızca<br />
merkezin bir şubesi olarak geçiyordu.<br />
Caminin günümüzde kullanılmakta olan<br />
resmî adı IGW e. V. (Islamische Gemeinde<br />
Wilhelmsburg e. V.)’dir. Ancak pek çok insan<br />
tarafından caminin adı hâlen “Ayasofya” olarak<br />
bilinir. Dursun İlhan, Cemal Yiğit, Mustafa<br />
Taş, Mehmet Demir, Turgut Turan gibi<br />
isimler de caminin açılmasına öncülük eden<br />
isimlerdir. Dursun İlhan inşaat için tüm desteğini<br />
seferber ederken, Cemal Yiğit maddi<br />
olarak katkı sağlamaya çalışmıştır. Mustafa<br />
Taş; caminin fayanslarının yapımı için işçi<br />
temini vb. konularda bizzat ilgilenmiş, bu<br />
Yeni cami projesi<br />
Yeni caminin inşaatı<br />
1993 – Cemaat caminin inşaatında çalışırken<br />
2014 – Cami sohbetinden<br />
1993 – Caminin inşaat hâli<br />
2011 – Kadir Gecesi<br />
2012 – Camide çocuklar ders görürken<br />
2010 Camide eğitim gören çocuklar 2011 – Ramazan Bayramı’nda gül dağıtımı<br />
2012 – Hafta sonu çocuklar camide Kur’an dersi görürken
camia | 25 Eylül 2015 Camilerimiz | 15<br />
iş için firmaların verilen rakamın yarısına<br />
mal olmasını sağlamıştır, kendisi bu özverili<br />
çalışmaların bizzat içerisinde yer almıştır.<br />
Kurulduğu andan günümüze dek isim değişikliğine<br />
gidilmemiştir. Merhum Turgut<br />
Turan’ın ardından ikinci başkan; Mustafa<br />
Taş olmuş ve önemli hizmetlere imza atmışlardır.<br />
Taş’ın ardından caminin üçüncü başkanı<br />
İsmail Özgül olurken onu takip eden<br />
süreçte Enes Nas (şimdiki hoca), rahmetli<br />
Yıldırım Baltacı, Ali Aytekin, Cevdet Külünk<br />
gibi isimler başkanlık görevlerini yürütmüşlerdir.<br />
Günümüzde ise Cevdet Külünk hâlen<br />
şube başkanlığı görevini başarı ile sürdürmektedir.<br />
Kurulduğunda cemaatin sayısı ancak<br />
100’leri bulmakta iken şimdilerde ise bu<br />
sayı 600’lere ulaşmaktadır. Geçmişten günümüze<br />
hocalık ve imamlık görevini üstlenen<br />
isimler ise şöyledir: Abdurrahman Dizman,<br />
Mehmed Yıldız, Şinası Şehsuvaroğlu, Enes<br />
Nas.<br />
Yerleşke 1993 - 1999 döneminde ibadet<br />
yeri olarak kiralanırken, 1999 yılında satın<br />
alınmıştır. Günümüzde 600 kişilik cemaat<br />
bulunan camide IGMG Genel Merkezinin<br />
haftalık faaliyetler çizelgesi çerçevesinde<br />
hadis, tefsir, fıkıh, Kur’an, evrâd gibi dersler<br />
yapılmaktadır. 1999’dan beri cemaatle haftalık<br />
10 hatm-i şerif yapılmakta, yine haftada<br />
bir Yâsîn-i şerif okunmaktadır. Camide günde<br />
100 salavat çekilmekte ve tesbihat çerçevesinde<br />
haftalık 100.000 toplu tesbihatın<br />
duası edilmektedir. Ayrıca camide her hafta<br />
cuma günleri yeni bir konu ve konukla halka<br />
açık olarak “Cuma sohbetleri” gerçekleştirilmektedir.<br />
Cuma ve cumartesi akşamları yedi<br />
grup hâlinde gençlik dersleri yürütülmektedir.<br />
1991 – Mehmet Yıldız Hoca talebeleriyle<br />
2013 – Seminer sonrası Gençlik Teşkilatı<br />
2014 – Teravih sonrası Kemal Ergün, Cevdet Külünk ve Ramazan Uçar<br />
2011 – Kadınlar Gençlik Teşklatı Ortaöğretim dersinden<br />
2015 – Caminin şu anki hâli<br />
Hatiplerle gençlik dersleri<br />
Kız öğrenciler ders görürken<br />
2012 – Caminin ana sınıfı<br />
Gençlerin sosyalleşmesi ve vakitlerini en<br />
iyi şekilde değerlendirebilmeleri için “Gençlik<br />
gezileri” organize edilmektedir. Her yıl<br />
bilhassa yılbaşı tatilinde Türkiye’den davet<br />
edilen hocalar aracılığı ile camide seminerler<br />
düzenlenmektedir. Hafta sonu kız ve erkek<br />
çocuklara Kur’an ve din dersleri eğitimi verilmekte<br />
ve okutulan din dersleri Almanca<br />
olarak gerçekleştirilmektedir.<br />
Hayatlarını bu topraklarda idame ettiren<br />
üç nesil de Wilhelmsburg Camii’nde önemli<br />
sorumluluklar üstlenmiştir ve sekreterlikten<br />
sosyal işlere kadar her sahada içtenlikle görev<br />
almaktadır. Yaklaşık 2500 - 3000 talebe<br />
caminin tedrisatından geçmiş ve buradaki<br />
manevi atmosferi tatmıştır. Camide düzenli<br />
olarak ev ödevi yardım kursları da düzenlenmektedir.<br />
Ekim ayından nisan ayına kadar<br />
her cumartesi günü kültürel sohbetler düzenlenmektedir.<br />
Ana Teşkilat tarafından organize edilen<br />
sohbetlerin hatipliğini Mehmet Enes Nas<br />
üstlenmiştir. Yaklaşık 6 yıldır sürdürülen<br />
sohbet programı oldukça verimli geçmektedir.<br />
Bunun dışında her yıl ramazan ayında<br />
“Ramazan Çadırı” kurulmakta ve iftarlar<br />
düzenlenmektedir. Ramazan Bayramı’nda<br />
da cemaate gül dağıtımı yapılırken çocuklara<br />
da çeşitli hediyeler sunulmaktadır. Ramazan<br />
Bayramı’nda esnaflar da ziyaret edilmektedir.<br />
Ayrıca bölge hastanesinde her perşembe<br />
14:30 ila 16:30 arası Müslümanlara manevi<br />
destek çerçevesinde hastane ziyaretleri yapılmaktadır.<br />
Üç ayda bir kilise ve camilerin<br />
katıldığı diyalog toplantıları düzenlenmektedir.<br />
Yine bölgedeki komşu kuruluşlarla bir<br />
araya gelinmekte ve istişareler yapılmaktadır.<br />
Öte yandan camiye ek olarak 2 yıl evvel<br />
yeni bir yer satın alınmış olup, burada inşaat<br />
çalışmaları hâlen devam etmektedir. Emeği<br />
geçen tüm kardeşlerimizden Allah razı olsun.
16 |<br />
Özel<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
Kur’an’da övülen gençlik<br />
Ayşegül Bunsuz<br />
İnsan ahsen-i takvim üzere yaratılmış,<br />
kâinattaki diğer bütün canlılara üstün kılınmıştır.<br />
Dünyada belli bir dönem kalacak<br />
olan insanın Allah’a kulluk vazifesini<br />
yerine getirebilmesi, bu zamanı en güzel<br />
ve en doğru bir şekilde değerlendirebilmesi<br />
için elbette ki Kur’ân-ı Kerîm en önemli<br />
rehberdir. Kur’an’da geçen “İnsan; başı boş<br />
bırakılacağını mı sanır?” 1 ayeti ile kulun yaratıcısına<br />
karşı sorumlu olduğuna vurgu yapılmaktadır.<br />
Bu sebeple kul, hayatının her<br />
döneminde kulluk bilinci ile hareket etmeli<br />
ve bilhassa gençlik dönemine dikkat etmelidir.<br />
Zira gençlik çağı insanın en dinamik, en<br />
enerji dolu, en meraklı ve en hareketli dönemidir.<br />
Tutarsızlığın, duygusal iniş-çıkışların<br />
yaşandığı, kendini ispatlama çabalarının<br />
yoğun olduğu, dostlukların kurulduğu,<br />
edeb, ahlak ve alışkanlık bakımından değişikliklerin<br />
yaşandığı en önemli dönemdir.<br />
Peygamberimiz (s.a.v.) “İnsanoğlu kıyamet<br />
gününde beş şeyden sorguya çekilmedikçe<br />
bir yere ayrılamaz. Bu beş şeyden biri de<br />
gençliğini nerede ve nasıl geçirdiğidir.” 2 buyurarak<br />
gençlik döneminin önemine dikkat<br />
çekmiştir. Yine aynı şekilde sevgili Peygamberimiz<br />
Rabbine ibadet ve itaatle hayatını<br />
geçiren genci kıyamet gününde Allah’ın<br />
kendi rahmet gölgesinde gölgeleyeceğini<br />
müjdelemiştir.<br />
Yüce yaratıcımız Kur’ân-ı Kerîm’de<br />
peygamberlerin gençlik dönemlerinden<br />
ve pek çok imanlı gençlerin hayatlarından<br />
bahsederek bizlere bu konuda en güzel örnekleri<br />
sunmuştur. Ergenlik, delikanlılık ve<br />
son gençlik olarak üç aşamada tanımlanan<br />
gençlik kavramı Kur’ân-ı Kerîm’de “baliğ”,<br />
“feta” ve “eşüdd” kelimeleriyle karşılık bulmaktadır.<br />
3<br />
Kur’ân-ı Kerîm’de gençler tasvir edilirken<br />
onların fedakârlık, takva sahibi olma,<br />
iyi örnek olma, çalışkanlık, mücadelecilik,<br />
iffeti koruma, çevreyle iyi ilişkiler kurma,<br />
araştırıcı olma, yumuşak huyluluk, toplumsal<br />
olaylarla ilgileme ve güvenilirlik yönlerine<br />
dikkat çekilmektedir. Nitekim Kur’ân-ı<br />
Kerîm’de Mâide suresinin 27-31. ayetlerinde<br />
Hz Âdem (a.s.)’ın iki oğlunun kıssası anlatılırken<br />
Kâbil tarafından öldürülen Hâbil’in<br />
takvası, Allah’a imanı, insana saygısı ve ihlası<br />
övülür. Yine yüce kitabımız Kur’an’da,<br />
putlarla iç içe yaşayan Hz. İbrâhim (a.s.) soyut<br />
düşünme, akli muhakeme, dinî şuurun<br />
uyanması ve toplumsal olaylarla ilgilenme<br />
konularında bizlere en güzel örnek olarak<br />
anlatılmıştır. Hz. İbrâhim’in genç yaşına<br />
rağmen etrafındaki delillerden yola çıkarak<br />
Allah’ın varlığına ve birliğine ulaştığı<br />
ve inandığı doğruları korkmadan söyleme<br />
cesaretinde bulunması Kur’an’da açıkça anlatılmıştır.<br />
Tevbe suresinin 114. ayetinde yüce Allah<br />
(c.c.) Hz. İbrâhim’in yufka yürekli, çok yumuşak<br />
tabiatlı ve güzel ahlaklı olduğundan<br />
bahseder. En’âm suresinin 74. âyet-i kerîmesinde<br />
Hz. İbrâhim’in, babası Azer’e “Sen<br />
putları ilâhlar mı ediniyorsun? Muhakkak<br />
ki ben, seni ve kavmini apaçık dalâlette görüyorum.”<br />
dediği bizlere bildirilmiş ve Hz. İbrâhim’in<br />
başkalarına da iyiliği emrettiği, iyilik<br />
ve yardımda ilk olarak çevresinden başladığı<br />
bizlere aktarılmıştır. Ve Hz. İbrâhim’e babasının<br />
Allah düşmanı olduğu açıkça gösterilince<br />
o da babasından uzaklaşmıştır. Ateşe atılacağı<br />
zaman bile “Hasbünallâhi ve ni’me’l-vekîl”<br />
(Bize Allah yeter! O ne güzel Vekîl’dir!) diyerek<br />
büyük bir teslimiyet ve tevekkül örneği göstermiştir.<br />
Kısacası Hz. İbrâhim’in gençlik yıllarına<br />
baktığımız zaman onun genç yaşında tevhid<br />
mücadelesine girdiğini, idealist bir tavır sergileyerek<br />
akıl ve mantığını kullandığını ve böylelikle<br />
hak-batıl arayışında muvaffak olduğunu<br />
görürüz.<br />
Yüce ahlak sahibi Peygamberimiz<br />
Sevgili Peygamberimiz’in gençlik yıllarında<br />
da tevhid inancının aksine yaşamadığı, kendisine<br />
peygamberlik gelmeden önce de takva ve<br />
hayâ sahibi olduğu Kur’an’da vurgulanmıştır. 4<br />
Çocukluğundan beri Efendimiz’in câhiliye<br />
kötülüklerinden kendini koruduğu ve güvenilir<br />
bir şahsiyet olduğu bildirilmiştir. Yine aynı<br />
şekilde Kalem suresinde Peygamberimiz’den<br />
“Yüce ahlak üzere olması” övgüsüyle bahsedilirken,<br />
Ahzâb suresinin 21. ayetinde Efendimiz’in<br />
insanlar için en güzel örnek teşkil<br />
ettiği bizlere bildirilmiştir. Âli-İmrân suresinin<br />
159. ayeti ile Yûnus suresinin 15. ayetinde<br />
Nebiler Nebisi Efendimizin’in hoşgörülü ve<br />
merhametli olmasının yanı sıra üstün bir ahlaka<br />
sahip olduğu aktarılmaktadır. Yine Yüce<br />
kitabımız Kur’an’da bütün insanlık için örnek<br />
şahsiyet olan Peygamber Efendimiz’in hayâ ve<br />
iffetinin derinliğine ilişkin önemli bilgiler sunulmaktadır.<br />
5<br />
İffet ve hayâ timsali Hz. Meryem<br />
Kur’an’da geniş yer verilen Hz. Meryem<br />
(r.a.) da genç kızlar için kuşkusuz güzel bir<br />
örnek teşkil eder. Hz. Meryem Kur’an’da iffet<br />
ve hayâ sahibi olarak zikredilir. Cebrâil (a.s.)<br />
ona bir insan suretinde gözüktüğü zaman Hz.<br />
Meryem, “Eğer Allah’tan korkan bir kimse isen,<br />
ben senden Allah’a sığınırım.” 6 demek suretiyle<br />
son derece hayâlı ve şerefli bir tabiata sahip<br />
olduğunu göstermiştir. Allah’ın dilemesiyle<br />
Hz. İsâ (a.s.)’a hamile kalan Hz. Meryem’in, bu<br />
durumu insanlara nasıl izah edeceğinin kaygısına<br />
düşmesi de onun hayâ sahibi olduğunu<br />
gösterir. Âli-İmrân suresinin 42. ayetinde Hz.<br />
Meryem’in “Allah Teâlâ’nın dünyadaki bütün<br />
kadınlara üstün kıldığı” bir şahsiyet olduğu<br />
bizlere aktarılmıştır.<br />
Kur’an’da Hz. Şuayb’ın kızlarının iffet ve<br />
hayâ timsali davranışları Kasas suresinde şu<br />
şekilde aktarılmakta ve yüceltilmektedir: “Onlardan<br />
biri utana utana yürüyerek Mûsâ’ya<br />
geldi ve şöyle dedi: ‘Babam sizi, koyunlarımızı<br />
sulamanıza karşılık olmak üzere ücretinizi<br />
vermek için çağırıyor’.” 7 mealindeki ayette Hz.<br />
Şuayb’ın genç kızının hayâ ve utanma duygusu<br />
içinde yürüdüğü ifade edilmektedir. Hz.<br />
Mûsâ’nın da “Rabbim! Bana göndereceğin her<br />
hayra muhtacım.” cümlesinden onun genç bir<br />
erkeğin genç bir kızla konuşmasındaki nezaket<br />
ölçüsü bizlere örnek olarak gösterilir. Kur’an’da<br />
ayrıca kavmin kötü işlerine karışmadıkları için<br />
Hz. Lût (a.s.)’ın kızlarının da iffetli yönlerine de<br />
dikkat çekilir. 8 Sarayda vezirin hanımı tarafından<br />
uygunsuz teklif alan Hz. Yûsuf’un kıssası<br />
da oldukça dikkat çekicidir. Delikanlı çağında<br />
bulunan Hz. Yûsuf bu çirkin teklif karşısında<br />
muhteşem bir iffet ve irade ortaya koyarak bu<br />
durumdan yalnızca Rabbi’ne sığınmıştır. Bu<br />
takva abidesi genç insan Allah’ın kendisini her<br />
an görüyor olduğu bilinci ile hareket etmiştir.<br />
Cesaret örneği Ashab-ı Kehf<br />
Her yönüyle bir kandil gibi yüreklerimizi<br />
aydınlatan ruha şifa Kur’ân-ı Kerîm bizlere<br />
hakikatin nüvelerini en berrak şekilde aktarmaktadır.<br />
Elbetteki alınacak dersler vardır.<br />
Okumaya doyamadığımız bu mukaddes kitapta<br />
cesaretli ve sıkıntılara tahammül eden<br />
gençlerden de bahsedilir. Bilhassa Ashâb- Kehf<br />
gençleri bu konuda Allah’ın Kur’an’da övdüğü<br />
gençler arasındadır. Kehf suresinde bu yiğitlerin<br />
zulmün, haksızlığın ve adaletsizliğin karşısında<br />
dimdik durdukları bizlere aktarılırken,<br />
inançlarını yaşamak için yurtlarını terk etmeleri<br />
de bir cesaret örneği olarak karşımıza çıkar.<br />
Kur’ân-ı Kerîm’de huy güzelliği Müslüman’ın<br />
taşıması gereken önemli bir vasıf<br />
olmakla birlikte peygamberlerin bu güzel<br />
nitelikleri nasıl taçlandırdıkları en açık şekilde<br />
aktarılmaktadır. Meryem suresinde Hz.<br />
Yahyâ’nın huy güzelliğine vurgu yapılırken<br />
onun hikmetli ve takva sahibi olduğu, anne<br />
ve babasına karşı iyi davrandığı da anlatılır.<br />
Hz. İbrâhim aynı zamanda Kur’an’da anne ve<br />
babaya hürmet gösterenler arasında anılır.<br />
Putlara tapan babasına bile “Babacığım! 9 diye<br />
hitap eden Hz. İbrâhim’in babasına karşı olan<br />
saygısı gençler için güzel bir örnek teşkil eder.<br />
Yine aynı şekilde Hz. Süleyman’ın da dualarında<br />
ebeveynlerine yer vermesi ve onları unutmaması<br />
Neml suresinde bizlere bildirilirken,<br />
Meryem suresinde de Hz. İsâ’dan annesine<br />
karşı iyi davranan biri olarak bahsedilir. Enbiya<br />
suresinde ise Hz. Süleyman’ın, babası Hz.<br />
Dâvûd ile önemli konularda istişare yaptığından<br />
bahsedilir. Kur’an’da Hz. İsmâil (a.s.) da<br />
teslimiyet örneği olarak karşımıza çıkar. Hz.<br />
İsmail’in Hakk’a teslimiyeti imanındaki samimiyetinin,<br />
sadakat ve itaatin bir göstergesidir.<br />
Kur’an’da peygamberlerin gençlik yıllarından<br />
bahsedilirken onların çalışkan ve mücadeleci<br />
yönlerine de vurgu yapılır. Nitekim bu konuda<br />
Hz. Muhammed, Hz. Mûsâ, Hz. Dâvûd,<br />
Hz. İbrâhim, Hz. İsmâil ve Hz. Yûsuf en güzel<br />
örnekleri teşkil etmektedir. Yûsuf suresinin 55.<br />
ayetinde Hz. Yûsuf’un özgüven sahibi ve cesaretli<br />
kişiliği anlatılırken, Bakara suresinin 251.<br />
ayetinde Hz. Dâvûd’un mücadeleci, sağlam<br />
yapılı yönüne dikkat çekilir. Hz. Mûsâ (a.s.)’ın<br />
istemeden işlediği bir suç karşısında pişman<br />
olması ve hemen tövbe edip af dilemesi de<br />
bizlere örnek olarak anlatılmıştır. 10 Yine aynı<br />
şekilde Hz. Mûsâ’nın peygamber olduktan<br />
sonra kardeşi Hz. Hârûn’u yardımcı olarak<br />
istemesi kardeşlik ilişkilerine gösterilecek<br />
en güzel örneklerdendir. 11<br />
Buna karşın Kur’an’da Kâbil’den kibirli,<br />
bencil ve kıskanç olarak bahsedilirken, Hz.<br />
Yûsuf’un kadeşlerinin yalancı olduğu ve haset<br />
duygusuna kapıldıkları Yûsuf suresinde<br />
açıkça belirtilmiştir. Öte yandan Kur’an’da<br />
Hz. Nûh’un oğlunun inkârcı, isyankâr ve<br />
kindar yönüne de dikkat çekilir. Şüphesiz<br />
ki tüm ayetlerde biz kullar için alınması<br />
gereken dersler vardır. Peygamberlerin zor<br />
zamanlardaki tavizsiz davranışları, sabır ve<br />
tevvekül eksenli yaşamları ve Allah’ın ayetlerini<br />
tatbik etmedeki titizlikleri elbette ki<br />
biz müminler için yol gösterici mahiyettedir.<br />
Bizler her türlü nimetten mutlaka hesaba<br />
çekileceğimizi hiçbir zaman unutmamalı<br />
ve gençlik adı verilen hayatın en değerli<br />
vaktini peygamberlerin gösterdiği titizlikle<br />
değerlendirmeyiz.<br />
“Ol mahiler ki derya içredir deryayı bilmezler”<br />
şeklinde kullanılagelen deyiş, “Balık<br />
hayat kaynağı olan suyun kıymetini, suyun<br />
içinden çıkınca anlar” anlamını barındırmaktadır.<br />
Esasen insan da tıpkı balık gibi<br />
nimetlerin ve imkânların kadrini onları yitirince<br />
anlar. Bu sebeple kişi zamanı Rabbin<br />
biz kullarına bir emaneti olarak görmeli ve<br />
gençliği de ahireti kazandıracak bir sermaye<br />
olarak düşünmelidir. Zira gençlikte yapılan<br />
ibadetlerin Hak katında sevimli olduğu bilinmektedir.<br />
Efendimiz “Beş şey gelmeden<br />
önce beş şeyin kıymetini bil! 1. İhtiyarlıktan<br />
önce gençliğin, 2. Hastalıktan önce sağlığın,<br />
3. Meşguliyetten önce boş vaktin, 4. Fakirlikten<br />
önce zenginliğin, 5. Ölümden önce<br />
hayatın kıymetini bil!” 12 buyurmaktadır. Bu<br />
sebeple manevi anlamda en verimli olabileceğimiz<br />
bu dönemi en güzel biçimde değerlendirmeye<br />
çalışmalı ve arkamızdan gelecek<br />
olan gençleri de inançlı, yüksek ahlak sahibi,<br />
görev ve sorumluluk bilincine sahip kişiler<br />
olarak yetiştirmeye özen göstermeliyiz.<br />
1 Kıyâme suresi, 75:36<br />
2 Tirmizî, Kıyamet, 1<br />
3 Günay İlhami (2010): Kur’an’da Gençlik ve<br />
Gençler. Pınar Yayınları. İstanbul. s. 25-26<br />
4 Yûnus suresi, 10:16<br />
5 Ahzâb suresi, 33:53<br />
6 Meryem suresi, 19:18<br />
7 Kasas suresi, 28:25<br />
8 Hûd suresi, 11:78<br />
9 Meryem suresi, 19:41-47<br />
10 Kasas suresi<br />
11 Tâhâ suresi<br />
12 Hâkim, Müstedrek, 4/341, no: 7846<br />
Kaynak eser: Günay İlhami (2010):<br />
Kur’an’da Gençlik ve Gençler. Pınar Yayınları.<br />
İstanbul.
camia | 25 Eylül 2015 Özel | 17<br />
Peygamberimiz’in gençlere tavsiyeleri<br />
Gençliğin tehlikelerinden sakınınız!<br />
(Abdürrazzak, 10/93)<br />
“İyi arkadaşla kötü arkadaş misk taşıyan kimse ile<br />
körük üfüren kimse gibidir. Misk taşıyan ya sana<br />
onu ikram eder yahut sen ondan (miski) satın alırsın<br />
ya da ondan güzel bir koku duyarsın. Körük üfüren<br />
kimse ise ya elbiseni yakar ya da ondan kötü bir<br />
koku duyarsın!” (Müslim, Birr, 146)<br />
Allah tevbe eden genci sever.<br />
(Câmiü’s-Sağîr,1866)<br />
Hâl ve hareketlerinde Müslümanların ziynetini takınan<br />
(onlara benzeyen) bir genç görürseniz işte o sizin en<br />
faziletlinizdir.<br />
(Râmûz, 47/16)<br />
Allah, gençliğini Allah’a itaat yolunda zenginleştiren<br />
genci sever.<br />
(Deylemî)<br />
Cömert ve ahlakı güzel bir genç, Allah yanında, cimri ve<br />
fena ahlaklı âbid bir ihtiyardan sevgilidir.<br />
(Muhtârül-ehâdis, S: 88 No: 692)<br />
Beş şeyin kadrini, beş şeyden önce bil: Yaşlanmadan<br />
önce gençliğinin; hastalanmadan önce<br />
sağlığının; fakirleşmeden önce mali imkânlarının;<br />
meşgalelere müptela olmadan eli boşluğunun ve<br />
ölmeden önce hayatının.<br />
(Bihar-ül Envar, c.77, s.75)<br />
İlim öğreniniz! Siz şimdi kavminizin yaşça<br />
küçüklerindensiniz;<br />
ancak, yarın onların büyükleri olacaksınız.<br />
(İbn Abdilberr, I, 358, 359)<br />
Ey Genç! Allah’ın hakkını koru ki, Allah da seni korusun.<br />
Allah’ın hak ve emirlerini muhafaza et ki, onun mükâfatını<br />
karşında bulasın. Bir şey istediğin zaman Allah Teâlâ’dan<br />
iste! Yardım talep ettiğin zaman da Aziz ve Celîl olan Allah<br />
Teâlâ’dan dile!<br />
(M. Ehâdis, S: 160 No: 1392)<br />
Her kim yeryüzünde yürüyen bir şehide bakmak isterse,<br />
Talha b. Ubeydullah’a baksın.<br />
(İbn Kuteybe, (Tarihsiz): 158; İbn Abdi lber,<br />
(Tarihsiz): II, 224; İbn Hacer, (Tarihsiz): II, 230.)<br />
Allah, gayrimeşru şehvet peşinde olmayan genci<br />
pek beğenir.<br />
(Müsned, 4, 151).<br />
Delikanlı! Sana bazı sözler öğreteceğim: Allah’ın hakkını koru ki Allah<br />
da seni korusun... Şunu bilmelisin ki, bütün toplum (varlık âlemi)<br />
bir konuda senin yararına bir şey yapmak için bir araya gelse<br />
ancak Allah yazmışsa sana destek verebilirler. Yine bütün toplum<br />
sana zarar vermek için bir araya gelse ancak Allah yazmışsa sana<br />
zarar verebilirler. Zira kalemler kaldırılmış, sayfalar kurumuştur.<br />
(Tirmîzî, Sıfatu’l-Kiyame, 59.<br />
Hadislerle İslam)<br />
Küçüklüğünden beri Allah’a çokça kulluk eden gencin,<br />
yaşı ilerledikten sonra çokça kulluk etmeye başlayan<br />
ihtiyara üstünlüğü, peygamberlerin diğer insanlara<br />
üstünlüğü gibidir.<br />
(Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs)<br />
Genç yaşta ilim öğrenen kaya üzerine oyma yapan;<br />
ihtiyarlığında ilim öğrenmeye çalışan ise su üstüne yazı<br />
yazan gibidir.<br />
(İbn Abdilberr: I, 356)<br />
Allah çocukça (laubali) davranışları olmayan,<br />
hayra yönelip hevâ ve hevesi terk eden,<br />
vakar sahibi, olgun genci sever.<br />
(Ahmed, IV, 151)<br />
Bir genç dünya lezzetlerini ve lehviyâtı (boş şeyleri)<br />
terk eder, gençliğine rağmen Allah Teâlâ’ya itaate<br />
devam ederse, Allah ona yetmiş iki sıddîkın ecrini<br />
ihsan eder ve kendisine “Ey gençliğini benim tâatime<br />
tahsis edip şehvetini terk eden genç! Sen bana<br />
bazı meleklerim gibisin!” buyurur.<br />
(Râmûz 383/2)<br />
Gerçekten Allah, meleklerine karşı ibadet eden bir<br />
gençle iftihar ederek buyuruyor: “Ey şehvetini benim<br />
için bırakan genç! Ey gençliğini bana bağışlayan genç!<br />
Sen benim nezdimde meleklerimin bazısı gibisin.”<br />
(İhyâ’i ulûmi’d-dîn, 2:432)<br />
Genç biri, yaşından dolayı bir ihtiyara hürmet etse,<br />
Cenâb-ı Hak ihtiyarlığında ona hürmet eden kimseler<br />
hâlk eder.<br />
(M. Ehâdis S: 128 No: 1027)<br />
Yedi sınıf insan vardır ki, Allah, kendisinin gölgesinden<br />
başka hiçbir gölge bulunmayacağı günde bu kişileri<br />
kendi rahmet gölgesinde gölgelendirecektir. Bunlardan<br />
biri de, Rabbine ibadet ve itaatla hayatını geçiren genç<br />
insan. (Buhârî, (1993): I, 234-235<br />
(Kitâbu’l Cemâe ve’l İmâme,<br />
bab 8, hn.629)<br />
Allah’ın bir meleği her gece (yeryüzüne) inerek şöyle<br />
seslenir: “Ey yirmi yaşına erişen (gençler),<br />
(Allah rızasını ve saadeti kazanmak için)<br />
çalışın; çaba gösterin.”<br />
(Müstedrek-ül Vesail, c. 2, s. 353)<br />
Muhakkak Allah Teâlâ ibadet eden genci gösterir de<br />
onunla meleklerine öğünür.<br />
(Kenzül-irfan 29)
18 |<br />
Bölgelerimizden<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
GÜNEY HOLLANDA<br />
“Hedefe kilitlenme zamanı”<br />
Hollanda İslam Federasyonu (NİF) yeni sezona Leerdam’da start verdi. Adnan Şahin<br />
NİF yeni sezona düzenlediği toplantı ile<br />
başladı. Toplantıya yaklaşık üç yüz Bölge ve<br />
Şube Yönetim Kurulu üyesi katıldı. Bölge Başkanı<br />
Mehmet Erdoğan bu tür toplantıların motivasyonu<br />
artırdığını belirterek, yeni sezonda<br />
herkesin hedefe kilitlenmesi gerektiğine vurgu<br />
yaptı. Erdoğan daha önce yapılan çalışmalardan<br />
bahsederek kısa bir değerlendirmede bulundu.<br />
Özellikle zekât ve fitre kampanyalarının<br />
başarılı bir şekilde yürütüldüğünü ve bundan<br />
duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Erdoğan,<br />
Üyelik Kampanyası’nın daha titiz yürütülmesi<br />
gerektiğini belirtti. Teşkilatta eğitimin öneminin<br />
tartışmasız olduğuna işaret eden Erdoğan<br />
bu konuda Genel Merkezin önemli çalışmalar<br />
yaptığını camilerin bunu iyi takip etmeleri gerektiğini,<br />
bunun yanı sıra BİF Bölge Eğitim Başkanlığının<br />
düzenlediği “eğitim” konulu seminerlere<br />
de ilgili birimlerin mutlaka katılmaları<br />
gerektiğine işaret etti. Başkan camilere gelen<br />
öğrenci sayılarının artırılmasının gerektiğini de<br />
sözlerine ekledi. İrşad konusuna da değinen Erdoğan,<br />
imamların iyi yönlendirilmeleri, onların<br />
da cemaati sağlıklı bilgilendirmeleri gerektiğini<br />
ve ev sohbetleri ve ihsan sohbetlerinde imamların<br />
katkılarının önemli olduğunu belirtirken<br />
tüm imamlara ve bilhassa başarılı bir ev sohbeti<br />
gerçekleştiren gençlik yönetimine teşekkür<br />
etti.<br />
Teşkilat olarak ümmet anlayışı içinde mültecilere<br />
maddi ve manevi destek verileceği<br />
hatırlatıldı. İlk etapta tüm camilerde yardım<br />
kampanyası yapılacağı duyuruldu. Bu konuda<br />
Genel Merkezle koordineli olarak çalışılacağı ve<br />
mülteciler için kalıcı yardımların yapılmasının<br />
planlandığı belirtildi.<br />
Hollanda Hasene Başkanı Mehmet Yaramış<br />
ise Hasene’nin çalışmaları <strong>hakkında</strong> bilgilendirmede<br />
bulundu. Tatil öncesi her iki Hollanda<br />
bölgesini kapsayan başarılı bir kumanya çalışması<br />
yapıldığını, 6 binin üzerinde kumanyaya<br />
ulaşıldığını kaydeden Yaramış, bunun dünyanın<br />
değişik yerlerindeki 45 ülkede mağdur<br />
ve mazluma ulaştırıldığını ifade etti. Ayrıca<br />
Hollanda’da bulunan iki yüz elli mülteciye de<br />
kumanya paketi verildiğini söyledi. Mülteciler<br />
konusunda çalışmaların daha önce dünyanın<br />
çeşitli yerlerindeki mültecilere yapıldığı gibi<br />
sürdürüleceğini söyledi. Yaramış şu an gündemde<br />
olan kurban projesine işaret ederek şöyle<br />
konuştu: “Geçen sene 83 ülke ve bölge ve Türkiye’de<br />
ise 60 küsür ilde bu işi gerçekleştirmek<br />
için yola çıktık. Sizin içinizden çıkan 411 gönüllü<br />
kardeşimizle beraber bu işi gerçekleştirdik.<br />
Bu yıl ise hedefimiz 100 ülke ve Türkiye’de 65 il<br />
olacak. Gidişat her iki bölgemizde de gayet iyi.<br />
Allah hepinizden razı olsun.”<br />
Toplantıda Bölge Teftiş Başkanı Mehmet<br />
Yücel, Teşkilatlanma Başkanına vekâleten bölge<br />
birimleri adına bir genel sunum yaptı. Ardından<br />
Bölgenin Gençlik Teşkilatı Başkanı Bahri<br />
Bulut, Kadınlar Teşkilatı Başkanı Necla Erdoğan<br />
ve Kadınlar Gençlik Teşkilatı Başkanı Esra<br />
Kurt-Yılmazer birer sunum yaparak faaliyetleri<br />
<strong>hakkında</strong> bilgiler verdiler.<br />
T.C. MEB Stratejik Planlama ve Yönetim<br />
Daire Başkanı Mehmet Baki Öztürk “aktif yönetici”<br />
konulu bir sunum yaparak, başarmanın<br />
tek yolunun her şeye rağmen mücadele etmek<br />
olduğunun altını çizdi. Öztürk, teşkilat insanını<br />
yöneten, yönetilen ve pasif durumda olanlar<br />
olarak üç ayrı grupta değerlendirdi.<br />
İrşad Başkan Yardımcısı Hulusi Ünye daha<br />
başarılı çalışmalar yapabilmek için kardeşlik<br />
bağlarının canlı tutulmasına vurguda bulundu.<br />
GÜNEY HOLLANDA<br />
Schiedam Hafızlık Kursu<br />
ilk meyvelerini verdi<br />
NİF’de bulunan Schiedam Hafızlık Kursu yaptığı başarılı çalışmalar sonucu ilk hafızlarını yetiştirdi. Adnan Şahin<br />
NIF’e bağlı ve başkanlığını Zekeriya Budak’ın<br />
yürüttüğü Schiedam İslam Merkezinin<br />
iki yıl önce başlattığı hafızlık kursu ilk meyvelerini<br />
verdi. Sezon açılışı dolayısıyla kursu ziyaret<br />
eden Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan ve<br />
Bölge Eğitim Başkanı İsmail Kızılırmak, Kurs<br />
Müdürü Kenan Aslan ve Cemiyet Başkanı Zekeriya<br />
Budak’tan kursla alakalı bilgi aldılar.<br />
İki yıl önce Hasan Koç ile şu an Eğitim<br />
Başkanı olan Mustafa Aslan öncüğünde başlatılan<br />
Schiedam Hafızlık Kursu bugün çoğu kız<br />
olmak üzere on bir öğrenciye eğitim veriyor.<br />
Bunun yanı sıra 35 öğrenci de Yoğunlaştırılmış<br />
Kur’an Kursu’na (YKK) devam ediyor. Kurs<br />
programı kapsamında ayrıca öğrencilerle her<br />
iki ayda bir sosyal aktivite de yapılarak motivasyonları<br />
her zaman taze tutuluyor.<br />
Kurs Müdürü Kenan Aslan şunları kaydetti:<br />
“İki yıl önce 16 Eylül’de direk hafızlık<br />
eğitimi ile başlamıştık. Ama ilerleyen aylarda<br />
YKK bölümü kuruldu. Burası Türkiye’deki<br />
hafızlık kurslarında olduğu gibi ‘hazırlık’ bölümüdür.<br />
Burada harf talimi, tecvit talimi ve<br />
Kur’ân’ı Kerîm’i belli bir serilikte okuyabilme<br />
eğitimi verilmektedir. Çok değerli seçilmiş hocalarımızın<br />
bulunduğu kursta, özellikle Kur’an<br />
eğitiminde tecvidi, mahreci çok iyi olan hocalarımıza<br />
öncelik veriyoruz. Zira temel sağlam<br />
olursa onun üzerine bina yapmak çok daha kolay<br />
olmaktadır. Şuan YKK eğitimi aldıktan sonra<br />
hafızlığa geçen öğrencilerde yüze iki yüz bir<br />
farklılık gözlemliyoruz. Ezberledikleri sureler<br />
uzun olmasına rağmen daha kısa zamanda ezberlediklerini<br />
görmekteyiz. Zira YKK’da tecvit<br />
ve mahrecin yanı sıra seriliğe de önem veriliyor.<br />
Bu serilik talebenin de ezber yaparken işini<br />
çok kolaylaştırıyor. İlk başlarda yüzünden bir<br />
sayfayı okuma süremiz 2 ila 3 dakika idi. Bunu<br />
şimdilerde 1,5 ila 2 dakika arasında yapmaktayız.<br />
Bu süreyi aynı zamanda hafızlığa geçiş için<br />
bir sınır olarak belirledik. Bunun ulaşılabilir<br />
bir sınır olduğunu gördük. Türkiye’de yapılan<br />
hafızlıkta talebenin sabahı, öğleni ve akşamı<br />
Kur’an okumakla geçer ama Avrupa’da bu farklı<br />
zira buradaki öğrencilerimizin gündüz okulları<br />
var.”<br />
Yoğunlaştırılmış Kuran Kursu’nda çocukların<br />
42 sayfa ezber yaptıklarını söyleyen Aslan,<br />
talebelere Yasin ve Amme cüzünün tamamı,<br />
Mülk suresi, Vakia suresi, Rahman suresi, Fetih<br />
suresi ve Yasin suresinin ezberletildiğini ve<br />
hafızlık mülakatı yapmak isteyen talebelerin<br />
bu şartlara uyması gerektiğine dikkat çekti.<br />
YKK’dan hafızlığa geçmenin üç şartı olduğunu<br />
söyleyen Aslan şunları kaydetti: “Birincisi yukarıda<br />
bahsettiğimiz ezber bölümüdür. İkincisi<br />
talebenin 15 satırlık bir sayfayı 1,5 ila 2 dakika<br />
arasında tecvit ve mahreç kurallarına uygun<br />
olarak okuyabilmesi. Üçüncüsü de talebenin<br />
YKK’daki hocasının tavsiye vermesi gerekmektedir.<br />
Bu tavsiye niçin önemli? Çünkü hocası o<br />
çocuğun hafızlığa yatkınlığını, ezber kabiliye-<br />
tini çok iyi bildiği için önemli tavsiyelerde bulunabilir.<br />
Tabii ki bir de veli faktörü var, bu da<br />
çok önemli. Talebe ne kadar zeki olursa olsun<br />
veli ilgilenmediği takdirde hızlı bir ilerleme olmuyor.<br />
Velilerimizle neredeyse günlük istişare<br />
hâlindeyiz.”<br />
4 sınıftan oluşan YKK’da 65 sayfalık bir ders<br />
müfredatı var ve bu günlük olarak takip ediliyor.<br />
Hafızlık komisyonumuzda mülakattan<br />
geçmeyi başaran öğrenci, birinci gün birinci<br />
cüzün 20’inci, ikici gün ikinci cüzün 20’inci<br />
sayfasından başlıyor ve böyle devam ederek bir<br />
ay sonra otuz cüzün toplamından birer sayfa<br />
ezberlemiş oluyor. Ve bir ay sonra tekrar başa<br />
dönülüyor ve birinci cüzden ilk ezberlediği<br />
sayfaya ‘has’ diyoruz, onu okuyor ve bunun<br />
yanında bir ‘ham’ dediğimiz yeni sayfa çalışıyor.<br />
Öğrenci bu turu 20 defa yaptığında bütün<br />
Kur’ân’ı Kerîm’i bitiriyor ve hafız oluyor.<br />
Kenan Aslan, kızlardan Meryem Sofic adlı<br />
Bosnalı bir öğrencinin, erkeklerden Ünal Çelik’in<br />
rahat bir şekilde hafızlığını tamamladığını<br />
söyledi. Aslan, “Bunlar kursumuzdan çıkardığımız<br />
ilk hafızlarımız. Bu talebelerimiz bu yıl<br />
T. C. Diyanet İşleri Başkanlığının Almanya’da<br />
düzenlediği hafızlık mülakatına girerek resmî<br />
hafızlık belgelerini alacaklar inşallah. Gelecek<br />
yıl bu sayıyı beşe çıkarmayı hedefliyoruz. Kursumuza<br />
çevremizde oturan çok sayıda Arap ve<br />
Boşnak kökenli kardeşlerimizden; hem YKK<br />
için hem de hafızlık için müracaatlar var.” dedi.<br />
KÖLN<br />
Geçmiş<br />
olsun<br />
ziyareti<br />
Köln Bölge Başkanı Hasan Batır saldırıya<br />
uğrayan Bonn Ülkü Ocağı’na geçmiş olsun<br />
ziyareti gerçekleştirdi. İskender Güngör<br />
Köln Bölge Başkanı Hasan Batır, T.C. Köln<br />
Başkonsolosu Emre Engin ve Bonn Şube Başkanı<br />
Erdoğan Solak ile geçtiğimiz günlerde<br />
saldırıya maruz kalan Bonn Ülkü Ocağı’nı ziyaret<br />
etti. Almanya Türk Federasyonu Genel<br />
Başkanı Şentürk Doğruyol da ziyarette hazır<br />
bulundu. Aynı gün Ülkü ocaklarının Remscheid<br />
ve Bielefeld şubelerine benzer saldırılar düzenlendiğini<br />
aktaran Ülkü Ocakları Genel Başkanı<br />
saldırının olduğu aynı gün tüm Avrupa’daki camilerde<br />
Türkiye’de şehit edilen asker ve polisler<br />
için gıyabi cenaze namazı kıldıklarını ifade etti.<br />
Bonn Ülkü Ocağı kurucularından Reşit Kahveci<br />
de olayla ilgili bilgiler aktarırken, polisin bir an<br />
önce failleri bulmasını arzu ettiklerini söyledi.<br />
Yetkililerden saldırıyla ilgili bilgi aldıktan<br />
sonra ocakta incelemelerde bulunan Engin, bu<br />
tür çirkin eylemlerin birlikte yaşama azmine<br />
asla zarar vermeyeceğine vurgu yaptı. Engin,<br />
“Esas bizim kaybetmememiz gereken cephe birlikte<br />
yaşama arzumuz, bunu da hiçbir zaman bu<br />
teröristlerin eline vermeyeceğiz.” diye konuştu.<br />
Köln Bölge Başkanı ve Bonn Şube Başkanı da<br />
geçmiş olsun dileklerini iletirken, birlik ve beraberlik<br />
mesajları verdiler. Şentürk Doğruyol ise<br />
Alman emniyetinden söz konusu kamu düzenine<br />
yönelik saldırının araştırılmasını, açıklığa<br />
kavuşturulmasını ve faillerin bulunması noktasında<br />
daha kararlı adım atmasını beklediklerini<br />
kaydetti.
camia | 25 Eylül 2015 Bölgelerimizden | 19<br />
HAC UĞURLAMA<br />
Hacılar dualarla uğurlandı<br />
Güney Hollanda, Württemberg ve Güney Bavyera bölgeleri hacı adayları sevenleri tarafından kutsal topraklara yolcu edildi. Adnan Şahin, Orhan Yazıcı, Aydın Erdem<br />
Güney Hollanda<br />
Güney Bavyera<br />
Württemberg<br />
Güney Hollanda<br />
Hollanda İslam Federasyonu 2015 yılı hacı<br />
adaylarını Amsterdam Schıphol Havaalanı’ndan<br />
Medine’ye uğurladı. Yoğun bir kalabalık<br />
tarafından uğurlanan hacılar bir yandan mübarek<br />
beldelere gitmenin sevincini yaşarken<br />
öte yandan geride bıraktıkları yakınlarından<br />
ayrılmanın hüznünü yaşadılar.<br />
Hacı adaylarını yolcu etmek için havaalanında<br />
bulunan Bölge Başkanı Mehmet Erdoğan,<br />
“IGMG teşkilatları olarak 46 yıldan beri<br />
‘Hac Millî Görüş ile yapılır’ sloganı ile Allah’ın<br />
izniyle siz Müslüman kardeşlerimizi salimen<br />
götürüyor ve tekrar ikamet edilen ülkeye geri<br />
getiriyoruz. Yüce Rabbimiz'e hamd-ü senalar<br />
olsun. Birçok insan niyetlenir ancak hac nasip<br />
olmaz. Siz Cenâb-ı Allah’ın emrine uydunuz.<br />
O da sizi davet etti. Ne mutlu sizlere ki,<br />
davet edildiniz. Kafile Başkanımız Ahmet Yılmaz<br />
hocamız ve Sefa Bağcı, İbrahim Ersin ve<br />
Beyza Madak’tan oluşan grup imamlarımız<br />
sizlere hac boyu refakat edecekler. Sizlerin en<br />
iyi şekilde hac yapabilmeniz için canla başla<br />
çalışacaklar. Bizim de sizlerden ricamız onları<br />
iyi dinleyip söylenenleri aynen uygulamanızdır.<br />
Bu sizin sağlığınız ve güvenliğiniz için çok<br />
önemlidir.” dedi.<br />
Dünyadaki tüm mazlum ve mağdurlar için<br />
dua etmeleri tavsiyesinde bulunan Erdoğan,<br />
özellikle Arafat’ta çokça dua edilmesi gerektiğini<br />
hatırlattı. Erdoğan, “Arafat dönüşü yeniden<br />
doğmuş gibi günahlardan arınıp tertemiz<br />
bir hacı olarak Hollanda’ya döneceksiniz<br />
inşallah. Ve biz de sizleri burada yine güllerle<br />
karşılayacağımızı taahhüt ediyoruz. IGMG teşkilatımız<br />
adına hepinize teşekkür ediyorum.<br />
Sağ salim gidip, mebrur bir hac ile dönmenizi<br />
diliyorum.” diyerek sözlerini sonlandırdı.<br />
Kafile Başkanı Ahmet Yılmaz da kısa bir konuşma<br />
yaparak tavsiyelerde bulundu. Yılmaz,<br />
“Hacı adaylarımızın iyi bir hac yapabilmeleri<br />
için her türlü yönlendirmeleri, hazırlıkları yapacağız<br />
inşallah.” sözlerini kaydetti.<br />
Uğurlama programı yapılan dua ile son<br />
buldu. Büyük ve küçük iki kafileden oluşan<br />
Güney Hollanda hacıları bu yıl toplam 178 hacı<br />
adayından oluşuyor. 8 Eylül 2015 günü ilk olarak<br />
giden 135 kişilik uzun kafile hacı adayları<br />
önce Medine’ye varacaklar ve sekiz gün sonra<br />
Mekke’ye gidecekler.<br />
Württemberg<br />
Württemberg Bölgesi hacı adayları da<br />
Stuttgart Havalimanı’ndan aileleri ve yakınlarının<br />
duaları eşliğinde kutsal mekânlara yolcu<br />
edildi. 9 Eylül’de uğurlanan kafilede Kafile<br />
Başkanı Tayyip Genç hacı adaylarına kutsal<br />
yolculukta sabrı elden bırakmamaları tavsiyesinde<br />
bulunurken, Bölge Başkanı Zeki Şeker de<br />
uğurlamada hazır bulundu.<br />
Württemberg Bölgesinin kutsal topraklara<br />
gidecek olan ikinci kafilesi ise 12 Eylül’de yine<br />
Stuttgart Havaalanı’ndan sevenleri tarafından<br />
dualarla uğurlandı. Uğurlamaya katılan Bölge<br />
Hac Umre Birim Başkan Yardımcı Orhan Yazıcı<br />
haccın önemine dair bir konuşma yaparken,<br />
Bölge Sosyal Hizmetler Başkanı Rasim Gül<br />
kutsal mekânlarda dikkat edilmesi gerekenleri<br />
hacılara hatırlattı. Yazıcı ve Gül, hacı adaylarının<br />
hac ibadetlerinin kabul olması duasında<br />
bulundular.<br />
Württemberg Heilbronn Camii de kutsal<br />
topraklara gidecek olan hacı adayları için hac<br />
yemeği tertip etti. Programa hacı adayları ve<br />
yakınlarının yanı sıra çok sayıda davetli de katıldı.<br />
Heilbronn Fatih Camii Hac Sorumlusu<br />
Mehmet Coşkun kısa bir bilgilendirme konuşması<br />
yaparak haccın lüks bir gezi olmadığına<br />
dikkat çekti. Bölge Başkanı Zeki Şeker de hacı<br />
adaylarına bazı tavsiylerde bulundu. Haccın<br />
ırkçılığı ayaklar altına alan bir ibadet olduğunu<br />
belirterek, ümmet şuurunda olunması gerek-<br />
tiğini söyledi. “Kadınların cihadı hac ve umre<br />
etmektir.” hadisini hatırlatan Şeker, “Haccınız<br />
mebrur, dualarınız kabul ve makbul olsun.”<br />
diyerek sözlerini tamamladı. Konuşma sonrasında<br />
Şeker, hacı adaylarına plaket takdiminde<br />
bulundu. Zaman zaman duygusal anların yaşandığı<br />
program edilen toplu duanın ardından<br />
sona erdi.<br />
Güney Bavyera<br />
Güney Bayyera Bölgesi hacı adaylarını Münih<br />
Havaalanı’ndan kutsal beldelere uğurladı.<br />
160 kişinin bulunduğu kafilede hacı adaylarının<br />
heyecanları gözlerden kaçmadı. Kafile<br />
Başkanı Abdulvasi Seydaoğlu haccın önemi<br />
üzerine kısa bir konuşma yapararak, hacı adaylarına<br />
önemli hatırlatmalarda bulundu. Aileleri<br />
ve sevenleri tarafından gözyaşlarıyla uğurlanan<br />
hacı adaylarından ülkemizin, İslam âleminin<br />
ve tüm dünyanın huzur, birlik ve selameti için<br />
bol bol dua etmeleri istendi. Bölge İrşad Başkan<br />
Yardımcısı Mehmet Ali Kezkeç’in okuduğu<br />
duanın ardından hacı adayları yolcu edildi.<br />
Münih’den, önce İstanbul’a, oradan da Cidde’ye<br />
giden IGMG Münih Hac Kafilesi ilk önce<br />
Mekke’ye yerleşti. Hac farizasının ifasından<br />
sonra Medine’ye hareket edecek olan kafile<br />
orada Peygamber Efendimiz’i ziyaret edecek.<br />
PARİS<br />
“Tüm insanlık için<br />
çalışmalıyız.”<br />
Paris Bölgesi yeni çalışma sezonuna düzenlediği Hizmet İçi Eğitim Semineri (HİES)<br />
ile başlarken, idarecilere çalışmalarında tüm insanlığın hayrına hizmeti ilke edinmeleri<br />
gerektiği bir kez daha hatırlatıldı. Fatih Yazıcı<br />
RUHR-A<br />
Mültecileri yalnız<br />
bırakmadılar<br />
Ruhr-A Bölgesi Kurban Bayramı’nda camilerde düzenlenecek olan bayramlaşma<br />
progamlarında mülteciler için yemek ikramı yapacak.<br />
Paris Bölgesi nezdinde düzenlenen<br />
HİES yoğun bir gündemle gerçekleştirildi.<br />
Sevran Şubesinde tertip edilen toplantıya<br />
çok sayıda idareci iştirak etti. Bölge Eğitim<br />
Başkanı Adnan Baştürk eğitimin önemini<br />
anlatan bir konuşma gerçekleştirirken,<br />
Bölge Teşkilatlanma Başkanı Sıdkı Demir<br />
ise “Hayırda yarışmak” adlı bir seminer<br />
verdi. Demir, eğitim alanında yapılan hizmetlerin<br />
önemli olduğuna vurgu yaparak,<br />
eğitim çalışmalarının kalitesinin artırılması<br />
gerektiğini belirtti.<br />
T.C. Paris Başkonsolosluğu Millî Eğitim<br />
Müşaviri Ömer Faruk Altuntaş da<br />
“Organizasyon ve Ahlak” konusu üzerine<br />
bir seminer verdi. İnsanlar için yapılan<br />
hizmetlerin önemine dikkat çeken Altuntaş,<br />
“Bir kavmin efendisi, onlara hizmet<br />
edendir.” hadisini idarecilere hatırlatarak,<br />
“Bizler Avrupa’daki Müslümanlar olarak<br />
buralara ne katmaktayız? Çalışmalarımız<br />
sadece belirli bir kesime yönelik değil, bütün<br />
insanlık için olmalı. Mikro hedeflerin<br />
yanında makro hedeflerimiz de olmalı. Sadece<br />
kendi kurtuluşumuz için değil insanlığın<br />
kurtuluşu için çalışmamız gerekir.”<br />
dedi. Toplantı dilek ve temennilerin görüşülmesinin<br />
ardından sona erdi.<br />
IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene<br />
Ruhr-A Bölgesi ile birlikte mültecilere yönelik<br />
çalışmalarına devam ediyor. Bölgede<br />
hummalı bir çalışma olduğunu aktaran Bölge<br />
Başkanı Özcan Kuri yapılan çalışmalarla ilgili<br />
şunları kaydetti: “Hasene Ruhr-A Bölgesine<br />
bağışlanan 32.000 kilo gıda yardımı bölgedeki<br />
camilere paylaştırılarak ihtiyaç sahibi mültecilere<br />
dağıtılacak. Bağışlanan gıda malzemelerinin<br />
karışık olması nedeniyle cinslerine<br />
göre ayrılma işlemi tamamlandıktan sonra<br />
bölgedeki mülteciler göz önünde bulunduru-<br />
larak gıda malzemelerinin tamamı camilere<br />
verilecek. Camilerin bir kısmı bunları mültecilere<br />
dağıtırken bir kısmı da mülteciler<br />
için bayramın 3. ve 4. günü düzenlenen bayramlaşma<br />
programında Hasene Derneği’nin<br />
vereceği kurban etleri ile birlikte mültecilere<br />
ikram edecek. Toplam 36 camide bayramlaşma<br />
programları yapılırken, binlerce mülteci<br />
de bu vesileyle bayramlaşma programına katılacak.<br />
Ruhr-A Bölgesinde Ana Teşkilat ve<br />
Kadınlar Teşkilatı bu gıdaların paketlenmesini<br />
yüze yakın gönüllü ile yaptı.”
20 |<br />
Hasene<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
HASENE<br />
Mültecilere sınırda yardım ulaştırdık<br />
Avrupa’ya doğru olan mülteci göçü son haftalarda yoğunlaştı ve Avrupa’nın gündemine oturdu. Hasene Derneği Başkanı Mesud Gülbahar mültecilerin sıkıntılarını yerinde<br />
görmek ve onlara yardım ulaştırmak maksadıyla Avusturya, Sırbistan ve Hırvatistan’da mültecilerin bulunduğu yerleri ziyaret ederek, izlenimlerini bizlerle paylaştı.<br />
Murat Kubat<br />
Sırbistan<br />
Avusturya’da 500 mülteciye barınak<br />
Viyana İslam Federasyonu’nun Simmeringer<br />
Hauptstr. 349 numarada bulunan<br />
toplantı salonu mülteciler için bir barınak<br />
olmuş. Burada Hasene Derneği de hizmet<br />
veriyor. Ortalama 350 kişinin barındığı, günlük<br />
500 mülteciye kadar kişinin kalabildiği<br />
ve diğer ihtiyaçlarının karşılandığı bir mekâna<br />
dönüşen bu yeri ziyaret eden Hasene<br />
Derneği Başkanı Mesud Gülbahar buradaki<br />
durumu şöyle anlattı: “Avusturya İçişleri<br />
Bakanlığı ve Kızılhaç tarafından oluşturulan<br />
Koordinasyon Masası’nda kayıtları alınan<br />
mülteciler Viyana İslam Federasyonu’nun<br />
bölge toplantı salonuna gönderiliyor. Burada<br />
günü ve geceyi geçiriyorlar. Daha sonra<br />
otobüslerle kendileri için belirlenen kamplara<br />
gönderiliyor. Bu sirkülasyon sürekli bir<br />
şekilde sürüyor. Slovenya sınırında yığılmış<br />
olan yeni mülteciler otobüslerle buralara<br />
getiriliyor. Toplantı salonuna yataklar yerleştirilmiş.<br />
Uzun yolculuklar boyunca dinlenememiş<br />
mültecilere burada âdeta nefes<br />
alıyor ve dinlenme fırsatı buluyor. Çok uzun<br />
mesafeler ve meşakkatli süreçler atlatarak<br />
buralara kadar ulaşmış olan mültecilere burada<br />
sıcak ve ilgili davranılıyor. Viyana’da<br />
yaşayan insanlar, iş adamları bu mültecilere<br />
yardımcı olabilmek için âdeta seferber<br />
olmuşlar. Vatandaşlar evlerinden yaptıkları<br />
sıcak yemekleri buraya getirerek mültecilere<br />
ikram ediyor.<br />
Ellerinde bebek sepetiyle iki ufak kız<br />
çocuğunu gördüm. Gözlerinde umut, yüzlerinde<br />
gülümseme vardı. Yaşadıkları onca<br />
zorluğa rağmen mutlu olabiliyorlar. Bağışcıların<br />
kendilerine getirmiş olduğu hediyelerle<br />
oynuyorlar. Burada çocuklar için zıp zıp<br />
tedarik edilmiş ve onların mutlu olması sağlanıyor.<br />
Yaşadıkları acı hadiseler ve zorluklar<br />
unutturulmaya çalışılıyor. Yaşıtları sıcak<br />
aile ortamında yaşamlarını sürdürürken,<br />
eğitimlerine devam ederken, bu çocuklar tanımadıkları,<br />
bilmedikleri bir yere sığınmaya<br />
çalışıyorlar. Avrupa’da yaşayan insanlar için<br />
buraya gelen insanların durumu ibret verici<br />
ve hâllerine şükretmesine vesile olan bir<br />
durum. Başkasına muhtaç olmak zor bir durum.<br />
Gelen mülteciler kendilerine beyaz bir<br />
sayfa açmak istiyor. Geldikleri ülkelerdeki<br />
yaşanamaz hayat yüzünden bulundukları<br />
toprak parçalarını terketmek zorunda kalmışlar.<br />
Biz Hasene Derneği olarak yüzden<br />
fazla ülkeye yardım çalışmaları götürürken,<br />
bu defa ihtiyaç sahibi mazlumlar yakınımıza<br />
kadar geldi. Gönüllülerimiz kendilerine<br />
kadar gelen mazlum mültecilere büyük bir<br />
özveriyle hizmet ediyor. Burada gördüğüm<br />
özveri ve gayret takdire şayandı.”<br />
Gönüllü taksicilerin örnek davranışı<br />
Mesut Gülbahar, Viyana’da taksicilerin<br />
Hasene Derneği ve ile uyum içerisinde çalıştıklarına<br />
şahit olmuş. İhtiyaç anında taksicilerin<br />
mültecilere yardımcı olup ve onları<br />
ücretsiz olarak alıp getirip ya da gideceği<br />
yerlere ulaştırdıklarını söyleyen Gülbahar,<br />
şöyle devam ediyor: “Erkan Karataş da bu<br />
gönüllü taksicilerden birisi. ‘Gönüllü Taksiciler’<br />
diye bir Whats App grubu oluşturulmuş.<br />
Gece tren istasyonlarında beton üzerinde<br />
yatan kişileri topluyorlar ve bu bölgeye<br />
getiriyorlar. Burada yiyecek, giyecek, barınma<br />
ve sağlık noktasında her türlü ihtiyaçları<br />
karşılanıyor. Sıcak yemekleri veriliyor.”<br />
Sırbistan’da dağıtım<br />
Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ta şehir<br />
merkezinde parklarda kalan mültecilere<br />
yönelik yardım çalışmaları yaptıklarını söyleyen<br />
Gülbahar, “Buraya kadar gelen mülteciler,<br />
sınır kapılarının da kapanmasıyla birlikte<br />
parklara kurdukları çadırlarda kalmaya<br />
başlamışlar. Buradan sonra diğer ülkelere<br />
geçmek için bekliyorlar. Burada kalan sığınmacılar<br />
Suriye başta olmak üzere Pakistan,<br />
Irak, Hindistan gibi ülkelerden gelen kişilerden<br />
oluşuyor. Şehir merkezinde su içilen<br />
bir çeşmeyi insanlar elbise ve çamaşırlarını<br />
yıkamak için kullanıyorlar. Hem kumanya<br />
paketi hem de olumsuz hava şartlarından<br />
korunabilmeleri için şemsiye dağıttık. Bunun<br />
yanı sıra soğuklardan korunabilmeleri<br />
için kaban başta olmak üzere farklı giysiler,<br />
sandviç ve sudan oluşan yardım paketlerimizi<br />
verdik. Dağıtım yaptığımız şehir merkezinde<br />
500 ile 800 kişi arasında mülteci<br />
olduğu söyleniyor. Sırbistan genelinde ise 8<br />
bin kadar mültecinin bulunduğu verilen bilgiler<br />
arasında. Nisan ayından bugüne kadar<br />
140 bin civarında mültecinin Sırbistan’ı bir<br />
geçiş noktası olarak değerlendirdiği belirtiliyor.”<br />
dedi.<br />
T.C. Sırbistan Büyükelçisi ile görüştüklerini<br />
ifade eden Gülbahar, “Büyükelçimiz<br />
yaptığımız çalışmaları takdir etti. Mültecilerin<br />
sorunlarına karşı tüm sivil toplum<br />
kuruluşlarının ortak bir uyum içerisinde çalışması<br />
gerektiğini vurguladı. Kurban kampanyasında<br />
Sırbistan’da olduğumuz için de<br />
sevindi.” diye konuştu.<br />
Sırbistan – Hırvatistan sınırındaki tablo<br />
Belgrad’ta şehir merkezinde yapılan<br />
yardım çalışmalarının ardından Sırbistan –<br />
Hırvatistan sınırındaki Sid bölgesine geçen<br />
Mesud Gülbahar, ismi “umut yolculuğu”<br />
olan bir yolculuğa çıkmış olan mültecilerin<br />
son durumlarını aktardı: “Hasene Derneği<br />
olarak mültecilere burada da şemsiye<br />
verdik. Toplamda 1.400 şemsiye dağıttık.<br />
Hava sıcaklığının 38 derece olduğu sınır<br />
bölgesinde yolculuğa devam edecek mülteciler<br />
için hem aşırı sıcaklardan hem de hava<br />
yağışlı olduğunda yağmurdan korunmaları<br />
için onlar için güzel bir imkân oluşturdu.<br />
Sırbistan’ın Hırvatistan sınırına 2 km mesafe<br />
uzaklıkta, Sid denilen bir bölgeye otobüslerle<br />
getirilen mülteciler burada indiriliyor.<br />
Mısır tarlalarının arasında yaya olarak yol<br />
almaya devam ediyorlar. Bu yolculuk umut<br />
yolculuğu olmaktan çıkmış insanlık adına<br />
âdeta utanç yolculuğu olmuş. Güçlü ülkelerin<br />
kendi hesapları adına zulme rıza göstermeleri,<br />
kendi halkına zulmeden liderlerin<br />
gözlerinin kararmışlığı ve milyonlarca insanı<br />
mağdur eden böyle bir tablonun oluşmaması<br />
noktasında ciddi adımların atılmaması;<br />
işgaller, savaşlar ve zulümlerin<br />
savunmasız insanları ne hâle düşürdüğüne<br />
şahitlik ediyoruz burada.”<br />
Gülbahar, mültecilerin Avrupa’ya doğru<br />
yaptıkları meşakkatli yolculuğun en fazla<br />
çocukları etkilediğini ifade etti ve bu çocuklara<br />
dönük yardım çalışmalarının artarak<br />
devam etmesi gerektiğini söyledi: “Bu<br />
yardım çalışmaları en çok da küçük yavrular<br />
için elzem durumda. Zira o küçük yavrular<br />
nasıl bir belirsizliğe doğru yolculuk ettiklerinin<br />
bilincinde değiller. Çocuklar annelerinin<br />
kucaklarında uzun bir yolculuğun hangi<br />
durağında olduğunu bilmeden, nerelere<br />
ulaşacakları noktasında belirsizliği sahip<br />
yolculuklarını sürdürüyor. Meşakkatli bir<br />
yolculuk. Yanlarına sadece zorunlu ihtiyaç<br />
olarak gördükleri eşyalarını almışlar. Çocuk<br />
arabaları vs. gibi araçları yok. Anneler çocukları<br />
kucaklarında taşıyorlar. Bir aile ile<br />
tanıştım; kadın hamile idi ve 3-4 yaşlarında<br />
olan çocuğu ile yollara revan olmuşlar.<br />
Bu yolculuk her ne kadar umut yolculuğu<br />
olarak isimlendirilse de bu yaştaki çocuklar<br />
için kat edilmesi çok çok zor bir süreç.”<br />
Gönüllülerin mültecilere destek olma<br />
noktasında seferber olduğunu ve bu durumun<br />
insanlık adına umut veren bir tablo<br />
oluşturduğunu ifade eden Gülbahar şöyle<br />
konuştu: “Buralara kadar gelen insanlar<br />
bir umudun peşinden buralara geliyor. Ülkelerini<br />
terkedip umudun peşinden giden<br />
bu mazlum insanları kendileri için fırsat<br />
ve çıkar olarak kullanıp, bu insanların durumunu<br />
istismar eden kişiler de var. Ama<br />
bir grup insanlar da var ki, insanlık namına,<br />
vicdanlarıyla hareket edip gönüllü olarak<br />
yardım eden kişileri de görüyoruz. Bu<br />
gönüllüler insanlık adına umutlanmamızı<br />
sağlıyor. Bu gönüllüler ellerinden geleni<br />
ortaya koyuyor, ‘insanlık ölmedi’ sloganını<br />
bayraklaştırıyorlar âdeta. Sırp bir kadının<br />
Sırbistan – Hırvatistan sınırına kadar bir<br />
annenin çocuğunu kucaklayıp götürdüğüne<br />
şahit oldum. Bunun gibi davranışlar,<br />
insanlık adına bizleri umutlandıran nitelik<br />
taşıyor.“<br />
Avusturya'daki mülteciler
camia | 25 Eylül 2015 Hasene | 21<br />
KURBAN KAMPANYASI<br />
433 Gözlemci ortak ideal için yollara çıktı<br />
Altıncı Kurban Kampanyasını düzenleyen Hasene Derneği 100 ülkeye 433 gözlemcisini yolluyor. Murat Kubat<br />
Çin<br />
Her Kurban Bayramı’nda mazlum ve<br />
mağdura umut olan Hasene Derneği,<br />
2015 Kurban Kampanyası çalışmalarına<br />
aralıksız devam ediyor. Avrupa’nın farklı<br />
ülkelerinden dünyanın dört kıtasına gidecek<br />
olan kurban gözlemcileri fakir ve<br />
ihtiyaç sahibi kişilere yardım edecek olmanın<br />
heyecanını taşıyor. Her biri farklı<br />
meslek gruplarından, farklı yaşlarda ama<br />
ortak bir ideal için hizmet yapacaklar.<br />
Gözlemci olarak gidenler ayrı bir heyecan<br />
yaşarken bu sene görevli olmayanlar<br />
ise farklı duygular içerisinde. Geçtiğimiz<br />
sene Malavi Kurban Gözlemcisi<br />
olarak görev yapan Özcan Kuri şunları<br />
söylüyor: “Bir daha gitmek, mazlum ve<br />
mağdurlarla bir defa daha buluşmak nasip<br />
olur mu bilemem. Biz gidemesek de<br />
giden kardeşlerimiz var; selamlarımızı<br />
götüren, kardeşlerimizle bayramlaşan.<br />
Geçtiğimiz sene Malavi’de binlerce bekleyen<br />
vardı, bir torba et alabilmek için<br />
kavurucu güneşin altında saatlerce bekleyenler<br />
vardı.”<br />
“Kurban paylaşınca güzeldir” sloganı<br />
ile yollara çıkacak gözlemcilerin çalışmalara<br />
ve gideceği ülkelere dair düşüncelerini<br />
aldık.<br />
Kampanyaya bizzat kendim şahitlik<br />
etmek istiyorum<br />
“Uzun süredir kurban kampanyasına<br />
destek veriyorum. Bu defa hizmetleri<br />
kendi gözlerimle görmek ve denetlemek<br />
için kampanyaya katıldım. Neler ile karşılaşağımı<br />
bilmiyorum. Bu belirsizliğinin<br />
vermiş olduğu bir heyecanı yaşıyorum.”<br />
Abdullah Şaplak (42) – Tuttlingen, Kazakistan<br />
Kurban Gözlemcisi<br />
Bir kurban da mazlum coğrafyalara<br />
göndermeliler<br />
“Kimi zaman görev yapacağım ülke için<br />
‘Tehlikeli değil mi?’ tepkisini alıyorum. Ben<br />
ise heyecan ve mutluluk içerisindeyim. Gideceğimiz<br />
ülkelerde mazlum ve mağdurun<br />
çok olduğunu tahmin ediyorum. Avrupa’da<br />
yaşayan insanlarımızın hâli vakti yerinde.<br />
Bir kurban da mazlum coğrafyalara göndermelerinin<br />
anlamlı olacağı fikrindeyim.”<br />
Adem Issi (33) – Duisburg, Pakistan Kurban<br />
Gözlemcisi<br />
Senelerdir bu görevi yapmayı istiyordum<br />
“Senelerdir yapmayı düşündüğüm bir<br />
hizmeti bu vesile ile ilk defa yapacak olmak<br />
harika bir duygu. Avrupa’dan topladığımız<br />
kurbanları dünyanın farklı yerlerinde<br />
kesecek olmanın, oradaki ihtiyaç<br />
sahiplerine ulaştıracak olmanın ve bu görevde<br />
yer almanın bir şeref olduğunu düşünüyorum.”<br />
Adil Oksal (35) – Ahrweiler,<br />
Zimbabve Kurban Gözlemcisi<br />
Kampanyaları daha fazla desteklemeliyiz<br />
“Önceki yıllarda Balkanlarda kumanya<br />
kampanyasına katıldım. Oralarda, ihtiyaç<br />
sahibi oldukları hâlde paylaşmayı seven<br />
insanlarla karşılaştık. Avrupa’da yaşayan<br />
bizlerin durumları Afrika ve Asya’ya oranla<br />
çok daha iyi. O yüzden Hasene Derneği’nin<br />
kampanyalarına daha fazla destek<br />
vermeliyiz.” Ahmet Erol (52) – Hamm,<br />
Nijer Kurban Gözlemcisi<br />
Yardım çalışmalarının içerisinde olmak<br />
bana haz veriyor<br />
“Daha önce kurban kampanyası kapsamında<br />
Sierra Leone’de bulundum. Kurban<br />
Bayramı’nda Herford’ta mültecilere<br />
yardım dağıttık. Yine kumanya kampanyası<br />
kapsamında mültecilere iftar yemeği<br />
verdik. Yardım çalışmaları içerisinde<br />
olmak bana ayrı bir haz veriyor. Bu sene<br />
Gana’da görev yapacağım. Afrika’da birçok<br />
ülkede bırakın insanları, hayvanlar<br />
dahi açlık çekiyor.” Ahmet Kılıç (35) –<br />
Lübbecke, Gana Kurban Gözlemcisi<br />
Mutluyum, heyecanlıyım ve huzurluyum<br />
“Böyle bir projeye katılmaktan dolayı<br />
çok mutluyum. Bu tür çalışmaları ilk defa<br />
yapacak olmaktan dolayı heyecanlıyım.<br />
Bir ibadetin gerçekleşmesine aracılık<br />
edeceğim için ise huzur doluyum. Daha<br />
önceki yıllarda kurbanlarımızı giden gözlemcilere<br />
emanet etmiştik. Bu defa emanetleri<br />
biz omuzladık. Türkiye’deki akrabalarım<br />
da kurban bağışında bulundu.”<br />
Ahmet Uçkun (48) – Hannover, Ürdün<br />
Kurban Gözlemcisi<br />
Güzel bir duygu<br />
“Geçen sene Kurban Bayramı’nda Bosna<br />
Hersek’te gözlemcilik yaptım. Başka<br />
insanlara yardımcı olabilmek güzel bir<br />
duygu. Gideceğimiz yerlerde çok daha<br />
fazla ihtiyaç sahipleri var. Afrika ülkelerinde<br />
yoksulluk çok daha vahim bir durumda.<br />
Bunları düşünerek yaşadığımız<br />
ülkelerde israf konusunda daha duyarlı<br />
olmalıyız.” Akif Çiftepınar (30) – Biberach,<br />
Kongo Kurban Gözlemcisi<br />
Anavatanda kurban<br />
“Gerek Hasene gerekse biz gözlemciler<br />
verilen vekaletlere aracılık ediyoruz.<br />
Avrupa ile Afrika, Asya, Ortadoğu gibi<br />
mazlum insanların yoğun olduğu ülke ve<br />
bölgeler arasında köprü kuruyoruz. Bu<br />
anlamlı çabaya herkesin destek vermesini<br />
istiyorum. Türkiye’mizde kurban görevini<br />
ifa etmeye çalışacağım.” Ali Gülmez<br />
(41) – Aachen, Türkiye Kurban Gözlemcisi<br />
Kendi kendime söz vermiştim<br />
“2014 yılında Malavi’de kurban, 2015 yılında<br />
Fas’ta kumanya dağıtımı kapsamında<br />
farklı görevlerde yer aldım. Şimdiki görev<br />
yerim ise Kolombiya. Hiç kuşkusuz, her ülkenin<br />
kendi has sorunları ve her mazlumun<br />
farklı dertleri var. Bunu yardım yaptığınız<br />
an, ihtiyaç sahiplerinin gözünden okuyabiliyorsunuz.<br />
Fas’ta kumanya dağıtımlarımız<br />
esnasında, aşırı sıcak altında, kumanya<br />
paketlerimiz bitmişti ve daha yüzlerce kişi<br />
kumanya beklemekteydi. O andan sonra<br />
daha fazla yardım toplama hususunda<br />
kendi kendime söz vermiştim. İhtiyaç sahiplerini<br />
sevindirmek, onların gözlerinde<br />
mutluluğu görmek, Avrupa sınırları içerisinde<br />
rutin hayatın veremeyeceği mutluluğu<br />
vermişti bana. Hiç kuşkusuz kurban<br />
organizasyonu müthiş bir çalışma. Bu çalışmaya<br />
tüm kardeşlerimiz katılmalı, bir<br />
kurbanlarını da mazlum ve mağdur coğrafyalara<br />
göndermelidir.” Ali Kaya (28) – Viyana,<br />
Kolombiya Kurban Gözlemcisi<br />
Hasene Derneği’ne daha fazla destek<br />
olunmalı<br />
“Allah rızası için gayret sarfetmek ayrı<br />
bir haz veriyor. Bu duygular ancak yaşandığında<br />
anlaşılabilir. Çevrem böyle bir çalışmada<br />
yer aldığım için beni tebrik ediyor.<br />
Bu tür çalışmaları artırmak için Hasene<br />
Derneği’ne destek olmak gerekiyor.” Ali<br />
Özkaya (36) – Ede, Türkiye Kurban Gözlemcisi<br />
Minnet ve mahcubiyet duyuyorlar<br />
“2013 yılında Sri Lanka’da kurban gözlemcisi<br />
olarak görev yaptım. Yardım yaparken<br />
ihtiyaç sahiplerinin minnet duygusu<br />
ve mahcubiyeti gözlerimin önünden gitmiyor.<br />
Kurban kampanyası ümmet bilincine<br />
katkı sağlayan bir çalışma. Hiç kuşkusuz<br />
yaşadığımız coğrafyadaki hayat şartları ile<br />
çalışmaları yürüteceğimiz yerler arasında<br />
büyük farklılıklar var.” Ali Türkoğlu (41) –<br />
Herne, Peru Kurban Gözlemcisi<br />
Bunlar şükre vesile olan çalışmalar<br />
“Bu tür çalışmalara hizmet etmek bir<br />
şükür vesilesidir. Daha önce böyle bir organizasyonda<br />
yer almayı çok arzuladım ama<br />
olmamıştı. Bu tür görevlerin hiç kuşkusuz<br />
meşakkatli tarafı var; lakin değeri çok büyük<br />
olan görevler. Hayır işlerinde aktif yer<br />
alacak olmam, yakın çevrem tarafından<br />
saygı ile karşılandı. Bizler güvenli ülke ve<br />
bölgelerde yaşıyoruz. Açlık ve yoksulluğun<br />
hâkim olduğu yerlere karşı sorumluluklarımız<br />
var.” Ayhan Yıldız (41) – Schweinfurt,<br />
Togo Kurban Gözlemcisi<br />
Kardeşini kendisine tercih eden kişilerle<br />
tanıştım<br />
“Fakirlik mutlu olmaya engel değil.<br />
Daha önce Pakistan ve Nepal’de yardım<br />
çalışmaları içerisinde yer aldım. Buralarda<br />
fakirlik gördüm evet ama kardeşliğe ve<br />
misafirperverliğe de şahit oldum. ‘Uzaktan<br />
kardeşlerimiz gelmiş’ diyerek evlerine<br />
davet etmeye çalışmışlardı bizi. Kendisi<br />
zor durumda olan ama komşusu daha zor<br />
şartlar altında olduğu için kardeşini kendi<br />
nefsine tercih eden yürekli insanlarla<br />
tanıştım. İşin ilginci, komşusu da aynı<br />
söylemlerde bulunarak bizi komşusuna<br />
göndermeye çalışmıştı. Eğitim gören çocukların<br />
ne kalemleri, ne defterleri ne de<br />
kitapları vardı. Okuluna gitmek için saatlerce<br />
yürümek zorunda kalan çocuklar<br />
vardı. Avrupa’da yaşayan bizler bu tabloları<br />
göz önünde tutarak bu tür çalışmalara<br />
daha fazla destek vermeli ve kendi<br />
çocuklarımıza içinde bulunduğu imkânların<br />
farkındalığı için gayret etmeliyiz.”<br />
Bedrettin Budak (35) – Arnhem, Zimbabve<br />
Kurban Gözlemcisi<br />
Kendi sorunlarınızı unutuyorsunuz<br />
“2012 yılında Bosna Hersek’te görev<br />
yaptım. Bosna’da yapılan katliamın izlerini<br />
yaşlı teyze ve amcaların yüzlerinde<br />
gördüm. Yetim çocukları, yaşlı teyzelerin<br />
dağ başında yetim çocuklarla baş başa<br />
kalmasına şahit oldum. Bu tür çalışmalara<br />
katılmanın sosyal sorumluluğumuz<br />
olduğunu, kardeş olmanın bir gereği olduğunu<br />
düşünüyorum. Bizler Avrupa’da<br />
rahatız. Ufak tefek sorunları büyük sorunmuş<br />
gibi yansıtıyoruz. Yardım dağıtılan<br />
yerlerdeki insanların sorunlarına<br />
şahit olduğumuzda, kendi sorunlarımızın<br />
ceviz kabuğunu doldurmadığını farkediyoruz.<br />
Yardım çalışmalarına hâli vakti<br />
yerinde olanlar destek vermeli.” Bekir<br />
Güzel (34) – Kleinwallstadt, Paraguay<br />
Kurban Gözlemcisi
Üniversitelilere<br />
ve 25 yaş altı<br />
gençlere özel<br />
fiyatlar<br />
Çocuklu ailelere<br />
eğitmenler<br />
eşliğinde kreş<br />
hizmetleri<br />
55 yaş üstü<br />
emeklilere<br />
belirli tarihlerde<br />
özel fiyatlar<br />
Almanca ve<br />
Fransızca<br />
rehberlik eşliğinde<br />
müstakil kafile<br />
NİCE BAYRAMLARA!<br />
Kurban Bayramı’nızı en kalbî<br />
duygularımızla tebrik eder, Rabbimiz’den<br />
İslam ümmeti için huzur ve afiyet dileriz.<br />
İslam Toplumu Millî Görüş - Hizmette Öncü Kuruluş<br />
Türkiye Temsilciliği| Hennes Tour<br />
T +90 332 3515055 (Konya)<br />
T +90 212 6355593 (İstanbul)<br />
T +90 312 3113130 (Ankara)<br />
info@hennestour.com<br />
Islamische Gemeinschaft Millî Görüş Hadsch-Umra Reisen GmbH<br />
Boschstraße 61-65<br />
D-50171 Kerpen<br />
T +49 2237 9746-0<br />
F +49 2237 9746-19<br />
www.igmgreisen.com<br />
igmgreisen
camia | 25 Eylül 2015 Kültür ve Sanat | 23<br />
İslam’ın dinamik yüzü:<br />
Genç Sahâbîler<br />
O, en sevgili; Nebiler Nebisi, Hak Teâlâ<br />
tarafından ebedi risâletle vazifelendirilerek<br />
en büyük şeref ve itibara nail olmuş bir<br />
rehber, bir şahit, bir müjdeci ve uyarıcıdır.<br />
O, âdeta taşlar arasında parlayan bir yakut,<br />
nuruyla kâinatı aydınlatan rahmet ve merhamet<br />
peygamberidir.<br />
Tüm güzel özellikleri üzerinde barındıran,<br />
insanlığın yüz akı Peygamberimiz ise<br />
kendini şu şekilde tanıtmıştır. “Rabbim’in<br />
katında benim on ismim var: Ben Muhammed’im;<br />
Ahmed’im; Mâhî’yim, yani Allah<br />
benim vasıtamla inkârcılığı mahvedecektir;<br />
ben Hâşir’im, yani Allah kullarını benim<br />
izimde birleştirecektir; ben rahmet Peygamberiyim,<br />
tövbe Peygamberiyim, kahramanlık<br />
Peygamberiyim. Ben Mukaffî’yim,<br />
yani tüm insanları Allah yoluna yöneltirim.<br />
Nihayet ben (insanlığı) kemale erdirenim.”<br />
(Müslim, Fezâil, 126)<br />
Hz. Ali<br />
Tüm güzel sözlerin, methiyyelerin muhatabı,<br />
sevgi dilinin esas sahibi, rahmet<br />
peygamberi Efendimiz (s.a.v.) huzuru, saadeti,<br />
kurtuluş reçetisini bizlere göstermiş<br />
ve sonsuz cennetleri müjdelemiştir. Ve bazı<br />
talihli kimseler vardır ki insanlığın “Üsve-i<br />
hasene”sini yakinen tanımış; ona yarenlik<br />
etmiş ve onun leziz sohbetlerine iştirak etmiştir.<br />
Efendimiz’in kutlu davetine icabet<br />
etmiş, davanın yükünü omuzlarında hisseden,<br />
ihlası, sadakati, bağlılığı, aklı, ilmi,<br />
merhamet ve haya timsali mizaçlarıyla İslam’ın<br />
gerçek sancaktarlığını yapmış tertemiz,<br />
genç beyinleri vardır ilim deryasına<br />
süzülen... İşte bu saadete nail olmuş en<br />
şanslılardan biridir Ali b. Ebû Talib (r.a.).<br />
Müslümanların sayısı bir elin parmaklarını<br />
geçmez iken erkeklerden ilk Müslüman<br />
olma şerefine erişenlerdendir Hz. Ali<br />
Efendimiz. Resûl-ü Kibriya’nın evinde iffet,<br />
emanet, yüksek haslet ve karakter kazanan<br />
Hz. Ali İslam’a büyük hizmetler vermiş<br />
önemli isimlerdendir kuşkusuz. Zulümlerin<br />
arttığı, hicret ve savaşın konuşulduğu bir<br />
dönemde nebiler nebisi sahâbîlere kendisini<br />
kimin koruyacağını sorduğunda hiç tereddüt<br />
etmeden, “Seni ben korurum!” diye<br />
haykıran henüz 12 yaşındaki Hz. Ali’den<br />
başkası değildir. Cesareti, aklı, zahitliği,<br />
güvenilirliği ile takdir toplayan Hz. Ali ilmi<br />
ile de temayüz edenlerin başında gelmekte<br />
idi. Tam bir takva ehli olan Hz. Ali hukuki<br />
meseleleri hâlletme hususunda oldukça başarılıdır<br />
ve insanların en iyi hüküm vereni<br />
olarak kabul edilmektedir. Zira Ahmed b.<br />
Hanbel de, “Resûlullah (s.a.v.)’in ashabından<br />
Hz. Ali’ye verilen ilim kadar kimseye<br />
ilim verilmemiştir.” (İbnü’l-Esîr, el-Kâmil<br />
fi’t-târîh, II, 406) buyurmuştur. Her konuda<br />
derin ve engin bilgiye sahip olan Hz. Ali<br />
ilim şehrinin kapısı olarak zikredilegelmiş<br />
ve hafızalara bu yönüyle kazınmıştır.<br />
Mus’ab bin Umeyr<br />
Ve Mus’ab bin Umeyr; diğer bir genç<br />
sahâbî. Allah Resûlü’nün kendisine İslam’ın<br />
ilk öğretmeni olma şerefini verdiği seçkin<br />
şahsiyet. İslam sancağını taşırken uzuvları<br />
parçalanan, son nefesinde dahi Allah Resûlü’nü<br />
koruyan, defnedilecek bir kefeni olmayan<br />
yüce gönüllü güzel insan…<br />
Kureyş’in asil ve zengin bir ailesine<br />
mensup olan Mus’ab b. Umeyr (r.a.) yakışıklı,<br />
güzel giyimli bir gençti. Oldukça zarif<br />
ve bakımlı olan Mus’ab b. Umeyr’in geçtiği<br />
yerde kim olduğu sürdüğü eşsiz kokusundan<br />
anlaşılırdı. Kıyafetleri bir bahçenin<br />
parlak ve zarif kokulu çiçeklerini andırır,<br />
gül yüzü daima tebessüm ederdi. İslam’la<br />
şereflendikten sonra Allah’a ve Peygamber’e<br />
olan sevgisinden dolayı tüm imkânlarını<br />
terk etti. Zira ailesi inkârcılardandı.<br />
İman yolunda ailesinden vazgeçen Mus’ab<br />
günlerini Rabbisi'ne ibadetle, namaz ve zikirle<br />
geçiriyordu. O imanı, samimiyeti ve<br />
güzel ahlakı ile en güzel davetçilerden idi.<br />
Akabe’de biat eden on iki mümin yurtlarına<br />
döndükten sonra Allah’ın Resûlü’ne bir<br />
mektup yazarak ricada bulundular. Muâz<br />
b. Afra ve Râfi b. Mâlik’in ulaştırdığı mektupta<br />
Medineli Müslümanlar Resûl-ü Kibriya’dan<br />
kendilerine Kur’ân okumalarında,<br />
İslam’ı öğrenmelerinde yardımcı olacak<br />
bir öğretmen tayin etmesini istemişlerdi.<br />
Efendimiz (s.a.v.) ise bu kutlu vazife için<br />
Mus’ab b. Umeyr’i görevlendirmişlerdi.<br />
Mus’ab b. Umeyr bu en güzel kelamı doya<br />
doya okuyor, ilahi mesajı herkese iletmeye<br />
gayret ediyordu. Bu şerefli görevi tüm içtenliği<br />
ile yerine getiren Mus’ab b. Umeyr’e,<br />
Efendimiz (s.a.v.) Bedir ve Uhud gazvelerinde<br />
sancaktarlık görevini de vermişti. Ancak<br />
gül kokulu genç sahâbî için dünya hayatı<br />
Uhud’da nihayet bulacak ve vücudunu saracak<br />
bir kefen dahi bulunamayacaktır.<br />
Öyle ki genç sahâbînin, hırkasıyla başını<br />
örttüklerinde ayakları, ayaklarını örttüklerinde<br />
ise başı açıkta kalmakta idi. İslam’a<br />
gönül veren bu kudretli davetçinin hüzünlü<br />
vedası yürekleri sızlatırken Efendimiz’in<br />
emriyle Musab b. Umeyr’in ayakları izhir<br />
otlarıyla örtüldü ve defnedildi. [Buharî<br />
(Cenâiz 27) Müslim (940) İbn Sa’d (3/121)]<br />
Enes bin Mâlik<br />
Kuvvetli ve keskin bir zekâya sahip olan<br />
Enes bin Mâlik (r.a.) on yıl Efendimiz’e<br />
hizmet etmiş önemli bir isimdir. Ensâr-ı<br />
kirâm’ın (Medineli Müslümanların) büyüklerinden<br />
olan Enes bin Mâlik, Efendimizle<br />
tanıştığında 9-10 yaşlarında idi. Efendimiz’in<br />
Medine-i Münevvere’yi teşriflerinin<br />
ardından annesi Ümm-i Süleym Hz. Enes’i<br />
ellerinden tutup Efendimiz’in huzuruna<br />
çıkarmış ve onu Allah Resûlü’nün hizmetine<br />
vermişti. Böylelikle Enes şefkat, tevazu<br />
ve yüksek ahlakı, en güzel insandan öğrenmişti.<br />
Son derece nazik, güzel sözlü ve<br />
güler yüzlü olan Enes, Efendimiz’e hizmet<br />
etmekten büyük mutluluk duyar, sonsuz<br />
saadete böylelikle erişirdi. Bilhasa sabah<br />
Mualla Kapusuz<br />
namazına gitmek için aceleci davranırdı.<br />
Efendimiz’in Mescid-i Nebevî’de olacağını<br />
bildiği için ona hizmet edebilmek ve onun<br />
yakınında bulunabilmek için erkenden<br />
mescitte olur ve Efendimiz’i ilgiyle takip<br />
ederdi. Efendimiz de buna mukabil Enes’le<br />
sohbet eder ve ona duada bulunurdu. Enes<br />
b. Mâlik (r.a.) Efendimiz’in sünnetlerini<br />
tatbik etmede oldukça gayretli idi. Öyle ki<br />
Efendimiz’in kabak yemeğini sevdiğini bilen<br />
Enes b. Mâlik, Efendimiz’e olan sonsuz<br />
saygı ve sevgisinden dolayı kabağı özel bir<br />
bitki olarak kabul etmekteydi. Tirmizî’nin<br />
Ebu Talût’tun rivayetine göre, şöyle demiştir:<br />
“Enes b. Mâlik (r.a.)’ın yanına geldim,<br />
kabak yiyordu: Sen ne güzel bitkisin,<br />
sen Resûlullah (s.a.v.)’in seni sevmesinden<br />
dolayı bana ne kadar sevimlisin.” (Tirmizî<br />
1849). Öğrendiği hadisleri ezberlemekle<br />
kalmayarak yazıya döken Enes b. Mâlik<br />
bu bilgilerin insanlara ulaşmasına da katkı<br />
sağlamışır. Kudretli sahâbî Enes b. Mâlik’in<br />
rivayet ettiği hadis sayısı yaklaşık 2286’dır.<br />
Zeyd bin Sâbit<br />
Efendimiz’in yanında yetişmiş önemli<br />
şahsiyetlerden birisi de Zeyd bin Sâbit’tir<br />
kuşkusuz. Vahiy katiplerinden olan genç<br />
Zeyd’in en önemli özelliklerinden biri de<br />
pek çok dile hâkim olmasıdır. Tilmisâni,<br />
Umde isimli kitabında Zeyd b. Sâbit’in<br />
Farsça, Rumca, Kıptice, Habeşçe bildiğini<br />
ve bu dillerde Allah Resûlü’ne tercümanlık<br />
yaptığını aktarmaktadır. Zeyd b. Sâbit,<br />
Farsçayı Kisra’nın elçisinden, Rumcayı Allah<br />
Resûlü’nün Hâcib’inden, Habeşçe ve<br />
Kıpticeyi Efendimiz’in yardımcılarından<br />
ve hizmetlilerinden öğrenmiştir. (İbn Abdi’r-Rabbih,<br />
Ikdü’l-Ferid, 4/212; İbn Kesîr,<br />
el-Bidaye ve'n-Nihaye, 8/79) Allah Resûlü’nün<br />
daima yanında bulunan küçük Zeyd<br />
kimi zaman vahyin inişine şahit olmakta ve<br />
bu ilahî mesajları vakit kaybetme- den<br />
ezberleyip kayıt altına almaktadır.<br />
Efendimiz’in rahlesinden<br />
geçen bu salih<br />
zat, küçük bir ihtimal<br />
de olsa hadis ile<br />
ayetlerin birbirine<br />
karışmaması için<br />
hadis yazmaktan<br />
uzak durmuştur.<br />
Zeyd bin Sabit<br />
Allah Resûlü’nün<br />
Ebû Hureyre’ye<br />
“Feraiz (miras hukuku)<br />
ilmini öğren<br />
ve öğret.” tavsiyesini<br />
duymasının ardından feraiz ilmini öğrenmede<br />
oldukça gayret göstermiştir. Ailesine<br />
ve çocuklarına çok iyi davranan Zeyd evine<br />
geldiğinde onlarla yakından ilgilenir ve şakalaşırdı.<br />
Sabit bu güzel muameleyi en şefkatliden;<br />
merhamet Peygamberinden öğrenmişti.<br />
Onun bu hâlini gören Hz. Ömer<br />
daima gençlere Zeyd b. Sâbit’i örnek gösterirdi.<br />
Zeyd’in kabiliyeti yalnızca dil yeteneği<br />
veya iyi bir aile reisi olması ile sınırlandırılamaz<br />
elbette. Bu yetenekli sahâbî<br />
yaşadığı dönemin en önde gelen hadis ve<br />
kıraat âlimlerindendir. Matematiksel yetenekleri<br />
de bir hayli fazla olan Zeyd’i Allah<br />
Resûlü mali işlerde görevlendirmişlerdir.<br />
Zübeyr b. Avvam<br />
En güzel ve verimli çağlarını Efendimiz’in<br />
huzurunda geçirmiş talihlilerden<br />
biri de Zübeyr b. Avvam (r.a.)’dır. 15 yaşında<br />
İslam’la şereflenen Zübeyr (r.a.) temiz ahlakının<br />
yanı sıra cesareti, kahramanlığı ile tanınmaktadır.<br />
Peygamber Efendimiz’in “Her<br />
peygamberin bir havarisi (yardımcısı) vardır.<br />
Benim de havarim Zübeyr’dir.” [Müslim,<br />
Fezâilü’s-Sahabe: 48. İmam Taberâni,<br />
Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail<br />
Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/236] müjdesine<br />
mazhar olmuştur.<br />
Efendimiz’in her an sohbetine iştirak<br />
eden ashâb-ı kirâm öğrendiklerini tatbik<br />
etmede oldukça mahirdi. Zira öğrendikleri<br />
ayetleri yaşamlarına geçirip uygulamadan<br />
başka bir ayeti öğrenmezlerdi. Nitekim hak<br />
dini bize bu titizlik ve özenle ulaştırmışlardır.<br />
Onlar ki; Cenâb-ı Hakk’ın “Habibim!”<br />
dediği Allah Rasulû ile küçük yaşta tanıştılar,<br />
ona tabi oldular ve hidayet rehberliğini<br />
en güzel şekilde yerine getirdiler. Hayatlarının<br />
en genç, en verimli çağlarında Efendimiz’in<br />
yakınında bulunup rahle-i tedrisinde<br />
yetişmek ne büyük saadet!... Gençlik<br />
denilen çağda yaşadıkları tüm zorluklara<br />
rağmen Hakk’ın ipine sıkı sıkıya sarılmak,<br />
hak din için mücadele vermek ve Allah<br />
Resûlü’nun, “Bir kimse sahabeyi severse<br />
beni sevdiği için sever. Onlara buğzeden<br />
dahi bana buğzundan dolayı buğz eder.”<br />
(Sûyutî, Câmiü’s Sağîr Cilt II,s.552) övgüsüne<br />
mazhar olmak ne büyük şeref!...<br />
Efendimiz’in her an sohbetine iştirak eden<br />
ashâb-ı kirâm öğrendiklerini tatbik etmede<br />
oldukça mahirdi. Zira öğrendikleri ayetleri<br />
yaşamlarına geçirip uygulamadan başka bir<br />
ayeti öğrenmezlerdi. Nitekim hak dini bize bu<br />
titizlik ve özenle ulaştırmışlardır.<br />
Kaynak: Araştırma Komisyonu (2009):<br />
Genç Sahabeler. Polen Ajans. Ravza Matbaacılık.
24 |<br />
Hasene<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
Mülteciler<br />
için bağış<br />
kampanyası<br />
“KOMŞUSU<br />
AÇKEN TOK YATAN<br />
BİZDEN DEĞİLDİR.”<br />
(Hadîs-i şerif)<br />
Havale için banka bilgileri<br />
Hesap Sahibi: IGMG e. V. | Banka: Ziraat Bankası<br />
IBAN: DE08 5122 0700 1029 6290 01 | BIC: TCZBDEFFXXX | Amaç: Mültecilere destek<br />
Islamische Gemeinschaft Millî Görüş<br />
www.igmg.org | info@igmg.org |<br />
igmgorg<br />
Partner:
camia | 25 Eylül 2015 gençcamia | 25<br />
genç<br />
Genç Bakış<br />
İslam bilimleri s. 26<br />
Genç Soru<br />
Müslümanlar camiye girerken neden<br />
ayakkabılarını çıkarır? s. 26<br />
Başkanımızdan mesaj var<br />
HAMBURG<br />
Gençler liderlik yolunda<br />
Hamburg Bölgesi Üniversiteler Birimi, Malezya Uluslararası İslam Üniversitesinde düzenlenen “Global İslami Genç Liderlik<br />
Programına” katıldı. İbrahim Yazıcı<br />
Essalamualeykum Genç Camia’nın Çok Değerli<br />
Okuyucuları,<br />
Bir tatilin ardından yine işlerimize ve okullarımıza<br />
başladık. Buradan çalışan bütün kardeşlerime<br />
ve öğrenci arkadaşlarıma başarılar<br />
dilerim. Şu sıralar genişletilmiş BYK ve ŞYK<br />
Toplantılarıyla çalışmalara kaldığımız yerden<br />
daha motive olmuş şekilde koşmaya devam<br />
ediyoruz. Kurban Bayramı’nda, bu sene de kurbanlarımızı<br />
Hasene ile 100 ayrı ülkede ihtiyaç<br />
sahiplerine ulaştırabilmek için kendimizin ve<br />
çevremizdeki insanların kurbanlarını toplayarak<br />
ihtiyaç sahipleriyle paylaşmanın erdemini<br />
ortaya koyuyorsunuz. Bu bayramda kurbanlarımızı<br />
uzaklara gönderelim derken, yakınlarımıza<br />
mazlumlar geldi. Suriye’den savaştan kaçan<br />
kadınlar, yaşlılar ve çocuklar Avrupa’ya ulaştılar.<br />
Bize ensar olma şerefi nail oldu. Teşkilatımız<br />
da onlara bütün imkânlarını seferber etme kararı<br />
aldı. Mekân imkânı olan bölge ve şubelerimiz<br />
mültecilere kapılarını açtı. Tren garlarında<br />
kardeşlerimiz onları selamlarla karşılaşırken,<br />
gözyaşına karışmış selamlar ümitle alındı. Bu<br />
kardeşlerimiz geldikleri bu topraklarda dinî ihtiyaçlarını<br />
da karşılayabilsinler diye teşkilatımız<br />
öncülüğünde on binlerce “hoşgeldiniz paketi”<br />
hazırlatılarak ruhi ihtiyaçlarının da karşılanmasının<br />
gereği yapılıyor. Bununla da kalmıyor,<br />
gençlerimiz onları tren garlarında karşılayarak,<br />
tercümanlık yaparak, ihtiyaçlarını gidererek ensar<br />
olmanın yüceliğini yeniden yaşıyorlar. Allah<br />
hepinizden razı olsun.<br />
Değerli kardeşlerim,<br />
Kurban Bayramı’nı idrak ettiğimiz şu günlerde<br />
mültecileri de unutmamalıyız. Gençlik<br />
olarak onların kaldıkları yerlere gidip onları camilerimize<br />
davet edelim, bayram namazlarını<br />
bereberce kılarak onlara yanlız olmadıklarını ve<br />
kardeşlerinin olduğunu hissettirelim. Bayram<br />
sofralarımızı onlara da açalım.<br />
Bu dönem mülteci kardeşlerimizin birçok<br />
konuda yanında bizim genç kardeşlerimiz olacaktır.<br />
Dil sıkıntısı olan bu kardeşlerimize tercümanlık<br />
ve dil öğretimi sunmaktan, onların<br />
resmî kurumlarla irtibatlarının sağlanması ve<br />
çevre ile iletişim kurmalarına kadar aktif rol<br />
gençlerin olacaktır. Bu bağlamda 3 Ekim Açık<br />
Cami Günü (ACG) yaklaşmakta olup, gençlerimiz<br />
yine bu dışa dönük yönümüz olan çalışmada<br />
etkin rol üstleneceklerdir. Bu yıl ana konusu<br />
“Gençlik” olarak seçilen ACG’de gençliğin cami<br />
çalışmalarındaki yerine dikkat çekilecektir. Bu<br />
yönüyle çalışmalarımızı tanıtma fırsatını bizlere<br />
sunduğu için ACG ekibine teşekkür ederim.<br />
Bütün çalışmalarımızda gayret gösteren<br />
genç kardeşlerimize başarılar dilerim. Kurban<br />
Bayramı’nızı da tebrik eder, İslam âlemine ve<br />
bütün insanlığa barış, huzur ve esenlik getirmesini<br />
Allah Teâlâ’dan temenni ederiz.<br />
IIUM kampüsündeki cami<br />
Hamburg Bölgesi Üniversiteliler Birimine<br />
bağlı olarak faaliyetlerini devam ettiren<br />
Hamburg ve Kiel İslam Öğrenci Birliklerinden<br />
(IHg -Islamische Hochschulgemeinde<br />
Hamburg/ IHg Kiel) 17 öğrenci 7-18 Eylül<br />
2015 tarihleri arasında Malezya Uluslararası<br />
İslam Üniversitesinde (IIUM) tertip edilen<br />
liderlik konulu geniş kapsamlı bir seminere<br />
iştirak ettiler. Öğrenciler IGMG Genel Merkezi<br />
ve Hamburg Bölgesinin desteğiyle<br />
programa katıldılar.<br />
Üç ana ders ve bunun yanında çeşitli ek<br />
derslerle gerçekleşen program, IIUM Uluslararası<br />
Müslüman Birlik Enstitüsü, IIUM<br />
Uluslararası İşbirliği ve Değişim Ofisi, kampüsde<br />
bulunan Sultan Haji Ahmad Shah<br />
Camisi ofisinden ve üniversitenin öğrenci<br />
başkanları tarafından organize edildi. Ana<br />
derslerden olan “İslam tarihi ve medeniyeti”<br />
dersini Prof. Dr. Hassan Ahmed İbrahim<br />
verdi.<br />
İslam dünyası bugüne kadar çok değişik<br />
yazarlar ve bilim adamları görmüştür. Bizim<br />
zamanımıza en çok etki bırakanlardan biri<br />
Muhammed b. Abdulvehhâb’dır. 1703-<br />
1791 yılları arasında yaşayan Abdulvehhâb,<br />
kendi hareketini tevhid hareketi olarak<br />
tanıtmış ve bugün daha çok Arabistan’daki<br />
Suud ailesinden olan baskılardan dolayı<br />
tanıdığımız Vehhâbîlik haraketinin öncüsüdür.<br />
Diğer biri ise Şah Veliyullah Dihlevî<br />
(1707-1762) ismiyle anılan Ahmed b. Abdurrahîm’dir,<br />
kendisi daha çok modern ve<br />
her kültüre açık bir düşünceyle yola çıkarak<br />
Kur’an’ın manasının çeşit dillere tercüme<br />
edilmesini onaylamıştır. Kendisi çokkültürlü<br />
bir ortamda yetişmiştir. İslam’ın değişik<br />
kültürlere açılması, özelikle İslami düşüncelerin<br />
devlet adamlarına sunulması ve<br />
diyalog çalışmaları yapılması taraftarıdır ve<br />
bu gibi çalışmalarda yer almıştır. Muhammed<br />
b. Abdulvehhâb ise yalnız Arapların<br />
bulunuduğu bir çevrede olduğundan dolayı,<br />
ne başka bir dilde İslam’ı tanıtması, ne<br />
de devlet adamlarıyla diyaloğa girilmesini<br />
onaylamıştır. Bu iki haraketin etkisiyle değişik<br />
İslami yaşam gelenekleri ortaya çıkmıştır.<br />
Böylece 19. yüzyıla ulaşıldığında 3 çeşit<br />
hareket gelişmiştir: Retçi, adoptionistler ve<br />
adaptionistler. Retçiler Batı’daki her şeyi<br />
reddederken, adoptionistler Batı’ya asimile<br />
olurlar. Adaptionistler kritik destekçiler olarak<br />
görülmektedir. Yani orta yolu bulup şeriata<br />
karşı olmayan düşünceleri kabul edip,<br />
şariata karşı olan şeyleri reddetmektedirler.<br />
İslam tarihi ve medeniyeti dersi kapsamında<br />
Afrika’da İslam’ın yayılması konusu<br />
<strong>hakkında</strong> bilgiler aktarılırken, “cihat” kavramının<br />
gerçek manası katılımcılara örneklerle<br />
anlatıldı.<br />
İslam felsefesi derslerini Prof. Dr. İbrahim<br />
M. Zein verdi. Farâbî ve İbn Sînâ’nın<br />
Yunan felsefecilerin yazılarını tercüme ederek<br />
İslam dinine farklı bir bakış açısı getirdiklerine,<br />
kültürler arası etkileşime dikkat<br />
çekildi. Prof. Dr. Zein evrensel İslami değerleri<br />
dörde ayırırken, bu başlıkları emanet,<br />
adalet, itaat ve anlaşmazlığı düzenleyen<br />
değerler olarak tanıttı.<br />
İslam’da liderlik dersi Prof. Dr. Waleed<br />
Fekry Faris’ten dinlenildi, öğrencilere<br />
bir liderin hangi özellikleri olması gerektiği<br />
öğretildi. “Kur’an’da yaratıcı düşünmek ile<br />
beyin ve beyin altını kullanarak araştırma<br />
teknikleri” konusunu Prof. Dr. Jamal Ahmed<br />
Bashier Badi ek ders bölümünde anlattı.<br />
Programın ilk gününde öğrenciler, IIUM<br />
Rektörü Prof. Dr. Zaleha Kamaruddin’in<br />
daveti üzerine Fatih Sultan Mehmet Vakfı<br />
Üniversitesi ile ortaklaşa yapılan Malay<br />
Dünyası ve Osmanlı Araştırmalar Merkezinin<br />
açılışına katılma fırsatını yakaladılar ve<br />
Türkiye’den gelen delegasyonla tanıştılar.<br />
Her gün derslerden sonra Pakistanlı<br />
Muhammad Asfandyar Dilawa’dan Kur’an<br />
tilavet dersi görüldü. Hafta sonlarında ise<br />
Malezya’yı tanıma firsatını bulan gençler,<br />
çeşitli adaları ve şehirleri gezerek ülkenin<br />
tarihî ve kültürel yapısı <strong>hakkında</strong> bilgiler<br />
edindiler.<br />
Gençlik Teşkilatı (GT) Üniversiteliler Birimi<br />
her sene IGMG teşkilatının öğrencilerine<br />
ve lider adaylarına bu ve buna benzer<br />
programlar sunmayı planlıyor. Bu konuda<br />
Malezya Uluslararası İslam Üniversitesiyle<br />
anlaşma yapılmıştır. Başvuruların GT Üniversite<br />
Başkanlığına sunulması beklenirken,<br />
öğrecilerin İngilizcesinin iyi olması ve<br />
bölge ya da şubelerde görevli olması gerekli<br />
şartlardan. Programa katılım bay ve<br />
bayan tüm öğrencilere açıktır.<br />
Selam ve dua ile…<br />
Ünal Ünalan GT Başkanı<br />
Gençlerimiz IIUM talebeleriyle
26 | gençcamia<br />
camia | 25 Eylül 2015<br />
Müslümanların ibadet<br />
için toplandıkları büyük<br />
yerlere cami, küçük<br />
yerlere ise mescit<br />
denir. Cami; “Toplayan,<br />
bir araya<br />
getiren” manasına<br />
gelir ve “cem’an”<br />
mastarından türemiştir.<br />
Kur’an’da ise mescit<br />
olarak geçer.<br />
İslam dini temizliğe büyük önem verir.<br />
Belli ibadetlere başlamadan evvel abdest<br />
almak bunun en bariz örneğidir. İbadetlerin<br />
temiz bir alanda yapılması ise ilahî bir<br />
hükümdür. İstisnai durumlar haricinde necis<br />
olan bir ortamda ibadet etmeye izin verilmemiştir.<br />
Bunun nedeni ise İslam’ın temizliği<br />
ibadetin temeli ve aynı zamanda ön<br />
şartı olarak görmesidir. Camiler her türlü<br />
ibadete açık ve özellikle<br />
namaz kılınan<br />
yerler olduğu için hiç<br />
şüphesiz temiz olmaları<br />
gerekir. Namaza<br />
başlamanın, yani namazı<br />
ifa edebilmenin<br />
farzlarından/şartlarından<br />
biri namaz kılınacak<br />
yerin ve elbisenin<br />
temiz olmasıdır.<br />
Bu nedenle camiye<br />
giderken Müslüman<br />
olsun veya olmasın<br />
kişi temiz bir kıyafetle<br />
gitmeli ve mescide<br />
girmeden evvel ayakkabılarını<br />
çıkarmalıdır.<br />
Camiler/mescitler İslam geleneğinde<br />
Cenâb-ı Hakk’ın evleri olarak geçer. Camiler<br />
ilk mabet olarak inşa olunan Kâbe-i<br />
Muazzama’nın yeryüzüne dağılmış ve<br />
yansımış şubeleri olarak görülmektedir.<br />
Kur’ân-ı Kerîm’de: “Şüphesiz mescitler,<br />
Allah’ındır. O hâlde, Allah ile birlikte<br />
hiç kimseye kulluk etmeyin.” (Cin suresi<br />
72:18) diye buyurulur. Bu ayetten de anlaşılacağı<br />
üzere mescitler Allah Teâlâ’nın<br />
mekânıdır. Nasıl ki Allah Teâlâ’nın zatına,<br />
sıfatlarına ve göndermiş olduğu kelâmına<br />
saygı ve hürmette kusur etmiyorsak,<br />
O’nun mescitlerine de saygı ve hürmette<br />
kusur etmemeli ve temizlik<br />
ve özen konusunda gereken<br />
ilgiyi göstermeliyiz. Zira “Allah’ın<br />
evleri” dediğimiz yerler<br />
Allah’a kıyam edilen, rükû<br />
ve secdelerle O’na bir adım<br />
daha çok yaklaşılan mübarek<br />
ve özel mekânlardır.<br />
Bundan ötürü camilere hiçbir şekilde<br />
saygı ve hürmette kusur edilmemeli. Elbette<br />
ki, bu husus diğer dinlerdeki ibadethaneler<br />
için de geçerlidir.<br />
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah<br />
(s.a.v.) buyurdular kİ: “Ümmetİmİn ücretİ<br />
bana arzedİlİp gösterİldİ. Öyle kİ mescİdden<br />
çıkarılıp atılan bİr çerçöpün sevabını<br />
bİle gördüm...” [Ebu Davud, Salat 16,<br />
(461); Tİrmİzî, Fezaİlu’l-Kur’ân 19, (2917).]<br />
“Mescİtler yeryüzünde Allah’ın evlerİdİr.<br />
Göktekİ yıldızların yer ehlİnİ aydınlattıkları<br />
gİbİ, onlarda gök ehlİnİ aydınlatırlar.”<br />
(Heysemİ, Mecmeuz-Zevaİd, 117)<br />
iSLAM BiLiMLERi<br />
Pek çok üniversitede bulunan İslam bilimleri bölümü, İslam coğrafyasındaki tarih, kültürler,<br />
dinler, diller, edebiyat, siyaset, toplum, ekonomi, hukuk, felsefe, sanat ve arkeoloji<br />
gibi geniş bir alanı inceleyen bir bölümdür. Bu bölüm üniversiteden üniversiteye<br />
değişiklik gösterdiğinden bölümü okumak isteyen öğrencilerin evvela<br />
üniversitelerin hangi noktaya odaklandıklarını incelemeleri ve bu<br />
konuda yetkili kişiler ile görüşüp fikir almaları ve danışmaları<br />
gerekir ki ileride hayal kırıklığına uğramasınlar.<br />
Bu dalı okumak isteyenler ağırlıklı olarak üç temel<br />
kategoriden birini seçerler. Bunlardan birincisi<br />
Arapça ağırlıklı olandır. Bu bölümde temel olarak<br />
Arap tarihi, coğrafyası, literatürü, dini ve<br />
kültürleri incelenir. İkincisi Türkçe-Osmanlıca<br />
bölümüdür. Bu bölümde Osmanlı tarihî,<br />
kültürü, medeniyeti ve modern Türkçe ile<br />
Osmanlıca öğrenilir. Üçüncü olan Farsça<br />
bölümünün odak noktası ise İran kültürü,<br />
yeni ve eski Fars dilleri, İslam dininin ve<br />
kültürünün İran’a yansıması gibi konular<br />
ele alınır. İslam bilimi okuyanların, İslam<br />
literatürünü anlayabilecekleri ve araştırabilecekleri<br />
kadar ikinci yabancı bir dil<br />
öğrenmeleri ve seçmeleri gerekir. Örneğin<br />
Arapça, Osmanlıca veya Farsça<br />
gibi dilleri üniversiteler zorunlu ders olarak<br />
müfredatlarına alırlar. İslam bilimleri<br />
toplam üç yıl sürer ve dileyen daha sonra<br />
master yapabilir.<br />
İslam bilimlerinin tema olarak çok geniş<br />
bir yelpazeye sahip olduğunu daha önce<br />
söylemiştim. Ana dilim Türkçe olduğundan<br />
ben Türkçe-Osmanlıca bölümünü seçtim. Bu<br />
bölümde öncelikli olarak Osmanlı Medeniyeti ele<br />
alınıyor. 19. yüzyıl başlarındaki Osmanlı İmparatorluğu,<br />
Balkan ülkeleri, Osmanlı’daki resmî belgeler ve paleografyalar<br />
yani eski yazı bilimleri, İslam toplumlarındaki<br />
gayrimüslimler, geç dönem Osmanlı İmparatorluğu’ndaki tarihçilik,<br />
gazete ve basın tarihî gibi konular araştırılır ve dönem dönem<br />
bu konularla ilgili araştırmalar yapılarak tezler ve raporlar hazırlanır. Arapça<br />
tarihinde ise araştırmaların temel amacı Ortaçağ’da edebiyat ve modernliktir.<br />
Özellikle şiirler, kısa öyküler, biyografiler, İslam’ın oluşumu ve evrimi,<br />
Arap ülkelerinin (Mısır, Suriye, Lübnan, Filistin, Irak vs.) hem eski hem de<br />
modern çağdaki sosyal yapısı ve tarihleri incelenir. İran odaklı araştırmalarda ise İran tarihindeki<br />
İslam dönemi ve kültürü ele alınır.<br />
Değişik kültürleri, dinleri ve tarihleri araştırmayı çok sevdiğimden bu bölümü<br />
okumayı tercih ettim. Almanya’da İslam bilimleri okuyanların sayısının<br />
az olması da bu bölümü okumamın diğer nedeni. İslam bilimleri<br />
okuyanların veya üniversitede ders veren profesörlerin birçoğunun<br />
maalesef oryantalist düşünceleri var. Hem onlardan<br />
öğrenmek hem de onların ve yaşadığım toplumun<br />
az da olsa Kur’an endeksli düşünmesine yardımcı<br />
olabilmek için İslam bilimlerini okuduğumu da<br />
söyleyebilirim. Gençlere tavsiyem özellikle yurt<br />
dışında birçok yabancı dili ana dili gibi iyi bilen<br />
gençler bu dalı okusunlar ki dinimizi ön yargısız<br />
ve en doğru biçimde gayrimüslimlere<br />
aktarabilelim.<br />
.<br />
GENÇ SÖZLÜK<br />
HAYÂ<br />
Utanma, sıkılma, ar, namus ve edep<br />
anlamına gelir. Bu terim daha çok Allah<br />
korkusu ile günahlardan ve kötülüklerden<br />
kaçınma anlamında kullanılır.<br />
Peygamber Efendimiz “hayânın<br />
imandan olduğunu” söylemiştir.<br />
“Sen şimdi hoca mısın? Namaz kıldırabiliyor musun? ”<br />
“Hayır hoca değilim. Her İslami bilimler okuyan namaz kıldıramaz<br />
çünkü Müslüman olmayanlar da bu dalı okuyorlar.”<br />
“Peki hoca değilsen, sen nesin?”
camia | 25 Eylül 2015 gençcamia | 27<br />
BELÇİKA<br />
Gençler ilim yolunda<br />
Belçika İslam Federasyonu (BİF) Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) Üniversiteliler Biriminin<br />
başlatmış olduğu “Dergi” ve “Kitap okuma halkaları” projeleri şubelerde<br />
okuma ve tartışma ortamlarının oluşmasına vesile oldu. Esra Çelik<br />
BİF KGT Üniversiteliler birimi nezdinde<br />
bir yıldır devam ettirilen “Dergi” ve “Kitap<br />
okuma halkaları” projeleri genç kızların ilgi<br />
odağı oldu. “İlim öğrenmek kadın ve erkek<br />
her Müslüman’a farzdır.” hadîs-i şerifini kendilerine<br />
rehber edinen genç kızlar başlattıkları<br />
bu proje ile gençleri okumaya teşvik ediyorlar.<br />
Gençlerin kitap okuma alışkanlığını ve kelime<br />
haznesini geliştirmek, bir araya gelerek “word<br />
cafe” adı altında kitaptan konular seçerek fikir<br />
alışverişinde bulunmak ve birlikte kitap <strong>hakkında</strong><br />
görsel bir plan çıkarmak projenin hedefleri<br />
arasında yer alıyor.<br />
Proje kapsamında BİF KGT Üniversiteliler<br />
birimi tarafından Sezai Karakoç’un “Diriliş<br />
Neslinin Amentüsü” adlı kitap seçilip şubelerdeki<br />
17 yaş ve üstü ve üniversiteli gençlerin<br />
okumaları tavsiye edildi. Şubelerin hazırlamış<br />
oldukları görsel planlar BİF KGT Üniversiteliler<br />
birimi tarafından ödüllendirildi. Ödüle<br />
layık görülenler video hazırlayan Anvers-Nord<br />
ve “Diriliş erinin yolu” adlı çalışmayı hazırlayan<br />
Anderlecht şubeleri oldu. Kitap okuma<br />
halkaları projesinin yanı sıra birim başlatmış<br />
olduğu dergi okuma projesini genişleterek şubelerde<br />
de aynı şekilde uygulamaya koydu. BİF<br />
KGT Üniversiteliler Eğitim birimi seçmiş olduğu<br />
Perspektif ve Sabah Ülkesi dergilerinden<br />
makaleleri ve “word cafe”de tartışılacak başlıkları<br />
şubelere sundu. Şubeler Perspektif dergisi<br />
Temmuz-Ağustos 2014 sayısı “Geçmiş’te ve<br />
günümüzde Müslüman ve Yahudi ilişkileri”,<br />
Sabah Ülkesi 40. sayısı “İslam kültür mirası”,<br />
Perspektif dergisi “Sosyal medya hayatımızın<br />
neresinde?” ve Nisan 2014 sayılarının arasından<br />
ilgilerini çeken makaleleri okuyup kitap<br />
projesinde olduğu gibi fikir alışverişinde bulundular.<br />
Brüksel öğrenci evi ve Sint Amands<br />
Şubesi “Müslüman ve Yahudi ilişkileri” konusunu<br />
derinlemesine araştırıp tartışırken,<br />
Beringen Şubesi de “Gençlik Haftası” olarak<br />
adlandırdığı projeyi gerçekleştirerek dergi<br />
projesini farklı bir açıdan değerlendirdi. Şube,<br />
bowling, film akşamı ve “10 parmağımda 10<br />
marifet” adlı mutfak eğlencesi ile katılımcılar<br />
arasında tanışmayı ve kaynaşmayı hedefleyen<br />
aktiviteler yaptıktan sonra haftayı “Sosyal<br />
medya hayatımızın neresinde?” makalesini<br />
okuyarak ve tartışarak sonlandırdı.<br />
GT&KGT<br />
Hedef: Daha fazla İrfan Evi<br />
12-13 Eylül’de yapılan 4. Bölge Başkanları Toplantısı’nda İrfan Evlerinin sayısının<br />
artırılması gerektiği vurgulandı.<br />
4. Bölge Başkanları Toplantısı (BBT) kapsamında<br />
Gençlik Teşkilatının geçen sezonda<br />
yaptığı çalışmalar değerlendirilirken, yeni<br />
yılda yapılacak olan faaliyetlerden de bahsedildi.<br />
Gençlik Teşkilatı Başkanı Ünal Ünalan<br />
ramazan çalışmalarını kısaca aktararak, bu<br />
ramazanda 427 hatim, 230 itikat, 6225 Yasin-i<br />
Şerif, 49 iftar, 11 üniversiteliler iftarı ve 32 sahur<br />
programının gerçekleştirildiğini aktardı.<br />
2015 Kültür Gezisinin 130 gençle birlikte yapıldığı,<br />
İstanbul - Çanakkale ve Bursa şehirlerinin<br />
gezilerek gençlerin bu şehirlerin tarihîni<br />
yakından öğrendiklerini bilgisi başkanlarlarla<br />
paylaşıldı.<br />
Bölgelerdeki İrfan Evleri sayısı <strong>hakkında</strong><br />
bilgilendirme yapılarak, 140’a yakın İrfan Evinin<br />
bulunduğu ve özellikle 8, 9 ve 10. aylarda<br />
yeni İrfan Evi açılmasına yoğunluk verilmesi<br />
gerektiği belirtildi. Bu hususta daha iyi hizmet<br />
sunulabilmesi için mutlaka komisyonlar olarak<br />
çalışılması ve komisyon üyelerinin 2-3 haftada<br />
bir bir araya gelerek çalışmalarını gözden<br />
geçirmelerinin önemine değinildi. Belli başlı<br />
üniversitede şehirlerinde ev açılmasının önem<br />
taşıdığı kaydedildi.<br />
Toplantıda Genel Başkan Kemal Ergün<br />
de İrfan Evleri konusuna dikkat çekti. GT’nin<br />
İrfan Evleri çalışmasının yoğun bir şekilde devam<br />
ettiğini söyleyen Ergün, “Son verilen bilgilere<br />
göre hâlâ 136 üniversiteliler evimiz var.<br />
Hâlbuki bizim şimdiye kadar en az 500 evimiz<br />
olmalı idi. Üniversitelilere sahip çıkmalıyız. Bu<br />
işi bölgelerimizde ciddi bir şekilde takip etmeliyiz.<br />
Teşkilatlanmadığımız hiçbir üniversite<br />
kalmamalı.” diyerek bölgelere hedef gösterdi.<br />
“İdareci kadrolarımızı tamamlamalıyız.”<br />
Kadınlar Gençlik Teşkilatı (KGT) sunumunda<br />
4-5 Ekim 2015 tarihinde KGTBBT’nin<br />
yapılacağı bilgisi idarecilerle paylaşıldı. KGT<br />
Teşkilatlanma Başkanı Zehra Karataş, KGT<br />
çalışmalarını özetle şu sözlerle aktardı: “Bölge<br />
ve Şube Yönetim Kurulu derslerimizi takip ediyoruz.<br />
Üzerinde hassasiyetle durduğumuz bir<br />
mevzu olan Bölge Yönetim Kurullarımızdaki<br />
eksiklikleri giderme çalışmalarımız devam ediyor.<br />
Ayrıca Bölge ve Şube kalkınma projemiz<br />
devam ediyor. Ramazan ayında hayırlı gece<br />
programımızı 58 şubemizde gerçekleştirdik.<br />
2 bin gencimize ulaştık. Hilal projemiz Yıldız<br />
projemizle aynı seviyeye getirilerek bölgelerimize<br />
ulaştırıldı. Orta Öğretim YES için<br />
bölgelerimize 4 hedef verildi. Geleceğimizin<br />
gençlerini buralarda yetiştirmek için hep birlikte<br />
gayret göstermeliyiz. Sosyal Hizmetler Birimlerimiz<br />
öncülüğünde ramazan ayında Sefer<br />
Tası projemizi 109 şubemizde gerçekleştirdik.”<br />
Vefat eden UKBA üyelerimiz<br />
İsmi Vefat tarihi Bölge ve şubesi<br />
Davud Mandacı 03.09.2015 Köln / Neuwied<br />
Esat Çağ 03.09.2015 Köln / Köln-Ehrenfeld<br />
Fuat Ayyıldız 08.09.2015 Düsseldorf / Oberhausen-Selimiye<br />
Şener Kiper 09.09.2015 Güney Bavyera / Badtölz<br />
Nevzat Aliev 09.09.2015 İtalya / Milano<br />
Nadire Alieva 10.09.2015 Köln / Köln-Deutz<br />
Celal Kızıl 10.09.2015 Hamburg / Hamburg-Merkez<br />
Mükerrem Yılmaz 11.09.2015 Hessen / Rodgau<br />
Dehin Nomat 12.09.2015 Ruhr-A / Dortmund-Anadolu<br />
İlyas Şenyürek 14.09.2015 Freiburg-Donau / Balingen<br />
Yusuf Efe Kaygısuz 14.09.2015 Arlberg / İnnsbruck<br />
Darul-bekâya irtihal eden merhum ve<br />
merhumelere Allah’tan rahmet ve mağfiret,<br />
sevenlerine ve yakınlarına sabr-ı cemil niyaz ederiz.
camia | 25 Eylül 2015 gençcamia | 28<br />
Arlberg<br />
Hüseyin Ayhan<br />
Avusturya Arlberg Bölgesi Gençlik Teşki-<br />
gençlerin ilgisi yoğun oluyor. Programın<br />
latı (GT) örnek bir çalışmaya imza atarak<br />
hatiplik görevini aynı zamanda Kafile Baş-<br />
Mekteb-i Resul Projesini gerçekleştirdi. Av-<br />
kanı olan Yasin Tecer üstlendi. Peygambe-<br />
Düsseldorf<br />
rupa’da ilk defa gerçekleştirilen proje Vo-<br />
rimiz’in kişilik özelliklerinin yanı sıra onun<br />
Fatih Akcan<br />
rarlberg ve Tirol eyaletlerinde bir gün arayla<br />
liderlik vasıflarının da anlatıldığı seminerler-<br />
Düsseldorf Bölgesi Duisburg Hacı Bay-<br />
neslin yetişmesinin elzem olduğunu ak-<br />
düzenlenen seminerlerle başladı. Proje ile<br />
de gençlerin soruları da cevaplandırılıyor.<br />
ram Veli Camii’ne bağlı olarak faaliyetlerini<br />
tardı. Altaş, yazarın kitapta bu neslin en<br />
gençlerin Peygamber Efendimiz’in hayatını<br />
Proje kapsamında toplam dört seminerin<br />
sürdüren Alternatif Gençlik Teşkilatı çadır<br />
belirgin özelliğini yaşadığı toplumla barışık<br />
daha kapsamlı öğrenmeleri ve anlamala-<br />
gerçekleştirilmesi planlanıyor. Umre ziyareti<br />
kampı organize etti. 11-13 Eylül tarihleri<br />
olma, toplumunun her katmanında varlık<br />
rı hedeflenirken, öğrenilen bilgiler ışığında<br />
sırasında da yapılacak özel seminerler ve<br />
arasında organize edilen kampa 12 kişi<br />
gösterme ve çalışkanlık olarak adlandır-<br />
manevi atmosferi yüksek bir umre ziyareti<br />
gezilerin tamamlanmasının ardından genç<br />
katıldı. Hollanda sınırına yakın olan Emme-<br />
dığını ifade etti. Sezai Karakoç’un diğer<br />
amaçlanıyor. USWA Aile Eğitim ve Danış-<br />
umrecilere GT Başkanı Ünal Ünalan tara-<br />
rich-Elten’de çadırlarını kuran gençler ilim<br />
eserlerini de okuma fırsatı bulan gençler,<br />
ma Merkezi’nde tertip edilen programlara<br />
fından umre sertifikaları takdim edilecek.<br />
sohbetlerinin yanı sıra tekne turu ve sportif<br />
okudukları konular üzerine karşılıklı fikir<br />
faaliyetlere de katıldı.<br />
alış verişinde bulundular. Cemaatle kılınan<br />
Sezai Karakoç’un “Diriliş Neslinin Amen-<br />
namazların ve yapılan sohbetlerin de etki-<br />
tüsü” kitabından “Müslüman bireyin kim-<br />
siyle genç katılımcıların kardeşlik ve cema-<br />
liği ve medeniyet algısı” konusu üzerine<br />
at olma şuuru pekiştirildi. Kamp sonunda<br />
sohbet veren Burak Altaş, gençlere çeşitli<br />
memnuniyetlerini dile getiren gençler, bu<br />
tavsiyelerde bulundu. Karakoç’un eserini<br />
çeşit organizasyonların devamını bekledik-<br />
yorumlayan Altaş, yazara göre öncü bir<br />
lerini belirttiler.<br />
İrfan Evleri ile Avrupaʼda<br />
okuyan üniversitelilerin<br />
hizmetindeyiz!<br />
Kuzey Ruhr<br />
İlimden irfana, irfandan hayata...<br />
Haftalık Sohbetler | Okuma Halkaları | Cemaat ile İbadetler | Sosyal Aktiviteler<br />
Kuzey Ruhr Bölgesi Bielefeld Şubesi Gençlik<br />
Teşkilatı Bielefeld Ülkü Ocağı’na geçmiş<br />
olsun ziyareti gerçekleştirdi. Toplumun huzurunu<br />
bozan saldırıları kınadıklarını ifade<br />
eden genç idareciler, aynı olayın tekrar yaşanmaması<br />
temennisinde de bulundular.<br />
Samimi bir atmosferde gerçekleşen ziyarette<br />
birlik ve beraberlik mesajları verildi.<br />
Geçtiğimiz günlerde Bielefeld Ülkü Ocağı<br />
kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğramış,<br />
saldırganlar tarafından bina duvarları tahrip<br />
edilmişti. Saldırganlar 10 Eylül günü, teşkilat<br />
önünde levye tarzı aletlerle 3 otomobilin<br />
camlarını kırmış ve bina duvarlarına yazılar<br />
yazmışlardı. Bielefeld Ülkü Ocağı Başkanı<br />
Veysel Ünübüyük, konuya ilişkin yaptığı<br />
açıklamada, akşam 18.00 sularında 15 kişilik<br />
PKK yandaşı bir grubun slogan atarak<br />
teşkilatlarına saldırıda bulunduğunu ifade<br />
etmiş ve saldırganların poşuya benzer şeylerle<br />
yüzlerini kapattığını belirtmişti. Olayla<br />
ilgili bir kişi göz altına alınmıştı.<br />
www.irfanevleri.org | irfan@igmg.org