01.03.2013 Views

1303 SITE.job - Ekonomi Gazetesi

1303 SITE.job - Ekonomi Gazetesi

1303 SITE.job - Ekonomi Gazetesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Davutoğlu, Batı Trakya'da tabuları yıktı<br />

Türkiye ile Yunanistan ilişkileri en olumlu dönemini yaşarken iki ülke<br />

arasındaki tabular da teker teker yıkılıyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu<br />

önceki gece Batı Trakya'daki Şahin köyüne tarihî bir ziyarette bulundu.<br />

Şahin, Yunanistan'da "Türklerin kalbi"<br />

olarak bilinen ve yıllarca giriş çıkışın çok<br />

sıkı kontrol edildiği sembol bir köy. 10 sene<br />

önce Türk diplomatların bile girişine izin verilmeyen<br />

köyü ilk kez bir Türk Dışişleri bakanı<br />

ziyaret etmiş oldu. Yunanistan'ın bu ziyarete<br />

imkân tanıması iki ülke arasında son<br />

dönemdeki olumlu atmosfere bağlanıyor.<br />

Davutoğlu, çarşamba gecesi geç saatlerde<br />

vardığı İskeçe'ye bağlı Şahin köyünde soydaşlar<br />

tarafından tekbirlerle karşılandı.<br />

"Şahin seninle gurur duyuyor" sloganlarının<br />

atıldığı karşılama sonrası Bakan Davutoğlu<br />

köyü baştan başa yürürken köylü kadınlar<br />

evlerinin balkonlarından karanfiller attı. Köy<br />

meydanında tekbirlerle kurban kesildi. Davutoğlu,<br />

halkı "Balkanların yüreği, vicdanı ve<br />

engin hoşgörüsünün kalbi Şahin köyünün<br />

yiğit insanları." diyerek selamladı.<br />

Türk Bakan, Şahinlilere "Dilinizi ve dininizi<br />

öğrenin" derken, kültür ve inancın her şeyden<br />

daha önemli olduğunu kaydetti. İki ülke<br />

arasındaki dostluk atmosferinden Batı<br />

Trakyalıların istifade etmesini isteyen Davutoğlu,<br />

"Bu dostluğun güçlenmesine katkıda<br />

bulunun." çağrısında bulundu. Şahinlilerden<br />

tüm Avrupa'ya açılması çağrısında bulunan<br />

Bakan Davutoğlu, "Şahin burada oldukça<br />

Avrupa'da Müslümanlık da var, Türklük de<br />

var." ifadesini kullandı. Davutoğlu, köyün en<br />

yaşlısı 86 yaşındaki Ahmet Manafoğlu'nu<br />

evinde ziyaret ederek hayır duasını aldı.<br />

12<br />

13 MART 2011 PAZAR<br />

CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın kendisini<br />

taciz ettiğini iddia eden İklim Bayraktar, partiyi<br />

karıştırdı. CHP'nin bir komployla karşı karşıya kaldığını<br />

savunan parti kurmayları bir yandan da krizi en az<br />

hasarla atlatmanın yolunu arıyor. İddialarla zor durumda<br />

kalan CHP, Ankara'da iki gün sürecek zirve düzenleyecek.<br />

Son günlerde peş peşe gelen taciz iddiaları ile zor durumda<br />

kalan CHP, önümüzdeki çarşamba günü<br />

Ankara'da yapılacak iki gün sürecek toplantıyı bugün ve<br />

yarın düzenlemeye karar verdi. 5 gün öne çekilen toplantıda<br />

seçim hazırlıklarının değerlendirileceği ve Genel<br />

Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun da toplantının ikinci<br />

günü seçim startını vereceği öğrenildi. Ancak, sözü<br />

edilen iki günlük toplantının planlanandan daha erkene<br />

alındığı öğrenildi. Toplantının erkene alınmasında ise<br />

son günlerde yaşanan taciz iddialarının etkili olduğu belirtildi.<br />

NE OLDUĞUNU ÖĞRENMEK İSTİYORUZ<br />

İki gün sürecek toplantıya il teşkilatı, milletvekilleri, MYK<br />

ve PM üyeleri davet edildiği ve gündeminde seçimlere<br />

yönelik hazırlıklar olduğunu öğrenildi. İsmini açıklamayan<br />

bir CHP PM Üyesi, "Basına kapalı gerçekleşecek<br />

bu toplantıda son günlerde yaşanan gelişmelerin mutlaka<br />

konuşulacağını düşünuyorum. Hatta konuşulması<br />

Japonya'daki deprem<br />

bizi etkileyecek mi?<br />

Aynı zamanda, Çanakkale Onsekiz<br />

Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Mühendislik<br />

Mimarlık Fakültesi Dekanlığı görevini<br />

yürüten Prof. Dr. Orhan Tatar, yaptığı<br />

açıklamada, Japonya'daki depremin çok<br />

derin bir deprem olmadığını, sığ denilebilecek<br />

bir derinlikte yaşandığını,<br />

dolayısıyla etkisinin çok büyük olduğunu<br />

söyledi.<br />

Bir yandan dev dalgaların çok büyük bir<br />

su kütlesini karaya doğru sürüklediğini,<br />

bunun bir sonraki aşamasında ise suların<br />

karadan denize doğru hareketiyle büyük<br />

bir felaketle karşı karşıya kalınacağına<br />

işaret eden Tatar, Japonya'nın bir deprem<br />

bölgesi olduğunu, bakıldığında bu depremin<br />

Japonya için büyük bir sürpriz olmadığını<br />

bildirdi.<br />

Tatar, ''Takip ettiğimiz kadarıyla bu deprem<br />

beklenen bir deprem. Anladığımız<br />

kadarıyla şiddetinin bu kadar olacağına<br />

ihtimal verilmiyordu. Ama tarihsel olarak<br />

baktığımızda aynı bölgede benzer depremlerin<br />

olduğunu görüyoruz'' dedi.<br />

Japonya'nın deprem konusunda en yetkin<br />

ülkelerden birisi olduğu vurgulayan Tatar,<br />

tüm kıyı kenarları boyunca ciddi şekilde<br />

deprem uyarı sistemlerinin kurulduğuNU<br />

ifade ederek, felaketin yakın bir süre<br />

sonra daha net açığa çıkacağını<br />

kaydetti.Tatar, tsunami olayının bu tür depremlerde<br />

en büyük tehlikelerden birisi<br />

olduğunu belirterek, ''Çünkü bir ada, çok<br />

geniş, açık bir deniz var. Denizin uzunluğu<br />

Ahmet Davutoğlu dün de Kavala ve Selanik'te<br />

temaslarda bulundu. Kendisine eşlik eden<br />

Yunan işletmeci Anna Misiryan, Davutoğlu ve<br />

eşine yelkenli gemi figürü hediye etti. Davutoğlu<br />

çiftinin de buna karşılık üzerinde gemi<br />

figürü olan gümüş bir tabak hediye etmesi,<br />

"kalp kalbe karşıdır" dedirtti.<br />

Bakan buradaki konuşmasında iki ülke<br />

arasındaki olumlu atmosferi bozmak isteyenler<br />

olabileceğine dikkat çekerek, "Bu<br />

dostluğu provoke etmek isteyenler olacak<br />

ama bunları göze alıyoruz biz." dedi. Davutoğlu<br />

her gittiği yerde soydaşlara "Birliğinizi<br />

koruyun ve aktif olun" mesajı verdi. Bakan,<br />

öğleden sonra da Selanik'e gelerek<br />

Atatürk'ün doğduğu evi ziyaret etti. Davutoğlu'nun<br />

Selanik ziyareti sırasında gittiği<br />

İmaret Camii'nin tamamen kapalı olması üzerine<br />

Selanik Belediye Başkanı Yanis Butaris<br />

1484 yılında İshak Paşa tarafından yaptırılan<br />

Alaca İmaret Camii ve mezarlığının yeniden<br />

hizmete açılacağı sözünü verdi.<br />

kıyı boyunca sığ bir şekilde devam<br />

ediyorsa, ki Japonya'da böyledir, bir<br />

dalma batma zonu vardır. İki levhanın<br />

yaklaştığı ve birinin diğerinin altına<br />

daldığı bir yapı bulunuyor. Bu da tsunami<br />

felaketinin boyutlarını artıran bir etken''<br />

diye konuştu.<br />

-600 ATOM BOMBASI BÜYÜKLÜĞÜNDE<br />

ENERJİ AÇIĞA ÇIKTI-<br />

Prof. Dr. Orhan Tatar, Japonya'daki depremin<br />

ardından hemen akla, ''Türkiye'de<br />

böyle bir deprem bekleniyor mu?'', ''Bu<br />

deprem Türkiye'yi tetikler mi?'' sorularını<br />

akıllara getirdiğini söyledi.Japonya'daki<br />

depremi büyük bir deprem olarak nitelendiren<br />

Tatar, şu bilgileri verdi:<br />

''Basitçe tarif etmek gerekirse, yaklaşık<br />

600 atom bombası büyüklüğünde bir enerji<br />

açığa çıkarttı. Doğal olarak yer<br />

kabuğunda bir etki yarattı. Bu etki kısa<br />

mesafede ya da daha uzun mesafelerde<br />

bir şekilde kendisini gösterecektir. Depremin<br />

ardından yaşanan artçı sarsıntıların<br />

Çin'de, Tayvan'da, Kore'de<br />

hissedildiğini biliyoruz. 7 ve bunun üzerinde<br />

artçı depremler olduğunu görüyorsunuz.<br />

Bu şiddetteki artçı bile başlı başına<br />

çok büyük bir etki yaratıyor. Artçı sarsıntıların<br />

bölgede uzun bir süre devam edeceğini<br />

söylemek mümkün.''<br />

Tatar, daha geniş ölçekte bakıldığında, yer<br />

kabuğunun sürekli hareket halinde<br />

olduğunu, plakaların sürekli hareket ettiğini,<br />

bu hareketle birlikte doğal olarak<br />

uzun mesafelerde, Türkiye'nin de bulunduğu<br />

coğrafyada muhakkak bir etki yaratacağını<br />

söyledi.''Ama doğrudan doğruya<br />

bu depremin bizdeki bir takım fayları<br />

tetiklemesi hemen bugün olacak bir şey<br />

değil'' diyen Tatar, şöyle konuştu:<br />

''Zaten ülkemiz büyük bir deprem tehlikesiyle<br />

karşı karşıya. Özellikle 17 Ağustos<br />

1999 depreminden sonra Kuzey Anadolu<br />

fay zonu üzerindeki enerjinin birikimi,<br />

tamamen batıya doğru göç etti. Bu enerji<br />

Gündem<br />

Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Danışma Kurulu Üyesi,<br />

Prof. Dr. Orhan Tatar, Japonya'da meydana gelen depremle ilgili olarak, ''Plakalar<br />

sürekli hareket ediyor. Bu hareketle birlikte doğal olarak uzun mesafelerde,<br />

ülkemizin de bulunduğu coğrafyada muhakkak bir etkisi olacaktır'' dedi.<br />

CHP taciz iddiasıyla gündemden düşmüyor<br />

Odatv muhabiri İklim Bayraktar'ın taciz iddialarıyla sarsılan CHP, teşkilatı Ankara'da topluyor. İki gün sürecek toplantıya tüm teşkilat<br />

davet edildi. Konunun seçim hazırlıkları olduğu belirtilen toplantının 5 gün öne alınmasında taciz iddialarının etkili olduğu öğrenildi.<br />

tamamıyla Marmara Denizi'nin içinde bulunmakta.<br />

Çok fazla bir zamanımız yok.<br />

Önümüzdeki 8-10 yıllık süreçte Marmara<br />

Denizi içinde, Kuzey Anadolu fay zonunun<br />

kırılmayan parçaları üzerinde büyük bir<br />

deprem beklentimiz var. Bu tabi zaman<br />

zaman speküle edilebiliyor. Ama şu bir<br />

gerçek burada bir deprem bekliyoruz. Bu<br />

depremin büyüklüğünü sormak yerine çok<br />

farklı bir şekilde olaya yaklaşıp, gerçekten<br />

ciddi önlem almamız gerekiyor.''<br />

-TSUNAMİ BİZİ ETKİLEYECEK-<br />

Orhan Tatar, Türkiye'de olası bir depremde<br />

tsunami riski bulunan bölge olup<br />

olmadığı yönündeki soruya ise şu yanıtı<br />

verdi:''Marmara'da tarihsel süreç içinde<br />

meydana gelmiş pek çok deprem var. Depremleri<br />

incelediğimizde, İstanbul<br />

kıyılarında tsunaminin olduğuna dair bir<br />

takım veriler bulunuyor. Tsunaminin etkisiyle<br />

2-3 metreye yükselen dalgaların<br />

olduğunu biliyoruz. Ama Marmara Denizi<br />

bir iç deniz olduğu için, depremin ardından<br />

yaşanabilecek olası bir tsunaminin<br />

dalgaların büyüklüğünü bugün<br />

Japonya'da olanla karşılaştırmak çok<br />

farklı bir şey.<br />

Çünkü orada açık bir deniz, muazzam bir<br />

su kütlesi var. İstanbul örneği ile<br />

Japonya'yı karşılaştırmak çok doğru değil,<br />

ama buradan daha farklı bir noktaya gitmekte<br />

fayda var. Aslında Türkiye'nin<br />

güneybatı kıyılarına baktığımızda tsunami<br />

için çok açık bir bölge. Şu anda Japonya'da<br />

ne oluyorsa, Türkiye'nin güneybatısında<br />

da jeolojik anlamda o oluyor. Dolayısıyla<br />

bugün depremsellik açısından<br />

bakıldığında Girit ve Rodos adalarının<br />

açıklarında, Ege Denizi'nin içinde muazzam<br />

bir sismik aktivite var. Bu bölgede<br />

meydana gelebilecek 7 ya da üzerinde şiddetindeki<br />

bir sarsıntıda, kesinlikle bizim<br />

güneybatı kıyılarımız hem depremsellik<br />

hem da tsunami açısından etkilenecektir.<br />

Olaya daha çok burada yoğunlaşmakta<br />

fayda olduğunu düşünüyorum.''dedi.<br />

gerekiyor. Çünkü, hiç kimse ne olduğunu tam olarak<br />

bilmiyor ve biz parti yöneticisi olarak bu konuda gelen<br />

sorulara cevap veremediğimiz için zorda kalıyoruz" dedi.<br />

Bir PM üyesi ise aniden gerçekleşen bu toplantıya bir isim<br />

verdi; "İklim Zirvesi".<br />

BİLGİSİ OLAN AÇIKLASIN<br />

Odatv Ankara muhabiri İklim Bayraktar'ın Kılıçdaroğlu<br />

ile yaptığı görüşme konusunda bilgisi olmadığını daha<br />

önce de açıkladığını söyleyen Genel Başkan Yardımcısı<br />

Gürsel Tekin ise CHP'ye komplo kurulduğunu ve olayın<br />

mağdurunun CHP olduğunu söyledi. Tekin, kimin elinde<br />

ne bilgi varsa açıklaması gerektiğini belirtti.<br />

'CİDDİYE ALMADIĞI İÇİN ARAMADI'<br />

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de Odatv çalışanı<br />

İklim Bayraktar üzerinden yürüyen tartışmanın tarafı olmadıklarını<br />

belirterek, AK Parti Grup Başkanvekili Bekir<br />

Bozdağ'ın 'tartışmada bahsi geçen AKP yöneticisi'<br />

konusunda savcıya çağrı yapması gerektiğini kaydetti.<br />

Soruları da yanıtlayan Hamzaçebi, Baykal'ın 'Bayraktar<br />

ile görüşmesi hakkında bilgi vermediği gerekçesiyle Kılıçdaroğlu'na<br />

sitem ettiğinin' belirtilmesi üzerine, 'CHP, bir<br />

senaryonun merkezine konulmak isteniyor. CHP, yıpratılmak<br />

isteniyor. 'Biz bu olayın tarafı değiliz' derken, bu<br />

Kormazcan, darbecilerin darbe yaparken<br />

yararlandıkları en önemli unsurun ise<br />

medya olduğunu vurguladı.<br />

12 Mart 1971 muhtırasının üzerinden 40 yıl<br />

geçti. Türkiye, muhtıranın ardından 12 Eylül<br />

darbesini ve 28 Şubat sürecini yaşadı. emuhtıralara<br />

ve başarısız darbe girişimlerine<br />

maruz kaldı. 12 Mart`ın önemli şahitlerinden<br />

biri olan Hasan Korkmazcan o gün Meclis`te<br />

tek başına ayağa kalkıp, `TBMM`de Muhtıra<br />

okunamaz` diyen genç bir milletvekiliydi.<br />

Cuntanın muhtırasının Meclis`te okutulmasına<br />

itiraz eden Korkmazcan, `Meclis<br />

muhtıraya muhatap değildir. Meclis`te<br />

Cumhurbaşkanlığı tezkeresi ya da Başbakanlık<br />

tezkeresi okunur. Ordu tezkeresini okutmak<br />

Anayasa ve Meclis İçtüzük hükümlerine<br />

aykırıdır` diyerek yüksek bir ses tonuyla bu<br />

talebe karşı çıktı. Ancak muhtıranın okunmasına<br />

engel olamadı.<br />

Hasan Korkmazcan, 12 Mart muhtırasında<br />

yaşadıklarını Cihan’a anlattı. O gün Meclis`in<br />

en genç vekili olan Hasan Korkmazcan,<br />

1970`te Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı Süleyman<br />

Demirel ile anlaşmazlığa düşünce 40<br />

kadar milletvekiliyle birlikte Demokratik<br />

Parti`yi kurmuştu. Korkmazcan, "O günkü iktidar<br />

partisi AP ile görüş ayrılıklarına düştük<br />

ama demokrasiye sahip çıkma noktasında onlarla<br />

aynı düşünüyorduk.<br />

Buna bir müdahale varsa ona karşı çıktık.<br />

Muhtırayı saat 13.00 Meclis’te bir grup<br />

arkadaşla yemek yerken radyodan duyduk.<br />

Sonra hemen toplandık. Bunun nereden<br />

geldiğini tahmin etmeye çalıştık. Ama bunun<br />

kürsüden okunacağını hiç düşünmemiştik.<br />

olayda iddia sahibi bir parti değiliz. Sayın Baykal'ın hassasiyetini<br />

anlıyorum, saygıyla karşılıyorum ancak Sayın<br />

Kılıçdaroğlu, Sayın Baykal'ı aramış olsaydı, olaya önem<br />

vermiş gibi bir algılamaya yol açabilirdi. Böylesine hassas<br />

bir konudur. Oysa Sayın Kılıçdaroğlu, olayı ciddiye almamıştır.<br />

Telefon etmek 'olayı ciddiye almak' demektir.<br />

Ciddiye almadığı için Sayın Baykal'ı aramamıştır. Olayda,<br />

Baykal'ı yıpratma gayreti de vardır' karşılığını verdi.<br />

'KAMU KAYNAKLI KOMPLO'<br />

CHP Konya Milletvekili Atilla Kart ise 'ortada kamu kaynaklı<br />

komplolar' olduğunu iddia ederek, 'AKP bu komploların<br />

üstüne gidilmesini istiyorsa devletin ilgili<br />

mekanizmalarını çalıştırması gerekir' dedi. Bu süreçte AK<br />

Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın, CHP Genel<br />

Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu suçladığını ifade eden<br />

Kart, 'Gereken, devletin ilgili mekanizmalarının çalıştırılmasını<br />

sağlamaktır' diye konşutu<br />

Odatv: Bayraktar uçmuş<br />

Odatv, İklim Bayraktar'ın taciz iddiaları nedeniyle bir<br />

açıklama yaptı. Bayraktar'ın açıklamalarıyla "Kamuoyunda<br />

dalga dalga yayılanların" tam anlamıyla "aptallıklar<br />

felaketi" olduğu belirtilen açıklamada şu<br />

görüşlere yer verildi: "Ankara ODATV'de gönüllü çalışmaya<br />

başlayan Bayraktar'a hiç kimse parti liderleri ve<br />

Bilsek belki okutturmamak için tedbir alırdık.<br />

Sunuşlar bölümünde muhtıranın okunacağı<br />

duyuruldu. Bunun üzerine ayağa kalkarak,<br />

‘Meclis böyle bir muhtıranın muhatabı tutulamaz,<br />

okutamazsınız’ diye çıkıştım. Bana bazı<br />

arkadaşlarımız da destek verdi. Ancak bu<br />

gürültüler arasında okundu. İktidar sıraları<br />

boştu. Oysa bir şey söyler diye bekliyorduk.”<br />

diye konuştu.<br />

AYDINLAR VE ORDU İTTİFAKI<br />

Korkmazcan, muhtıracıların 12 Mart’taki<br />

hedeflerini ise şöyle anlattı: “27 Mayıs’ta<br />

halkın demokrasiye olan inancı bir kere<br />

sarsıldıktan sonra zihinlerde hep 'bir daha<br />

müdahale olur mu?' düşüncesi hep zihinlerde<br />

diri tutuldu.<br />

Bu yüzden küçük provokasyonlarla diri tutulabiliyordu.<br />

Buna zemin hazırlayan bu tedirginlik<br />

vardı. Birkaç üniversite olayı gençlik<br />

harekete ve birkaç cinayetle zemin hazırlanabiliyordu.<br />

Daha sonra ortaya çıktı ki 27 Mayıs amacına<br />

ulaşamamıştı, onun için bunu hedefine<br />

vardıracak aydınlar ve ordu ittifakı ile<br />

yeniden darbe yapmak ve devrim hareketi<br />

başlatarak bunu kalıcı kılmak için planlar<br />

yapılıyordu. Bu plan çerçevesinde pasif bir<br />

yönetimin altyapısı oluşturulmuş. Siyasi partilerin<br />

içine sızılmış ordunun içine de medyanın<br />

içine de sızılmış.”<br />

“GEREKLİ DİRAYET ORTAYA<br />

KONSA DİĞERLERİ YAŞANMAZDI”<br />

TPB Başkanı Korkmazcan, gerekli tepkinin ortaya<br />

konması durumunda 12 Mart ve daha<br />

sonra yaşanan darbe ve darbe girişimlerini<br />

kimsenin cesaret etmesini mümkün görmüyor.<br />

Bu konuda topyekun siyaset, iş<br />

dünyası, STK’lar ve medyanın kabahatinin<br />

olduğunu anlatan Kormkmazcan yeniden o<br />

yıllara döndü: “Cuntanın hazırladığı<br />

anayasa taslağının değiştirilmesi için itiraz<br />

ettik. Bir anayasa komisyonu kuruldu. 2 yıl<br />

çalıştık. Bize gönderilen anayasa taslağının<br />

ancak 53 maddesini kabul ettik. Gerisini reddettik.<br />

Böyle bir direnç gösterildi. Cuntacıların<br />

dayattığı cumhurbaşkanını<br />

seçtirmedik. Eğer bu direnç bütün siyasi par-<br />

Böylece 12 Mart muhtırası, 12<br />

Eylül darbesi ve YAŞ kararlarıyla<br />

Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ilişiği<br />

kesilenler emekli olabilecek ya<br />

da kamuda 'araştırmacı' olarak<br />

çalışabilecek. Kanundan yararlanmak<br />

isteyenler, 60 gün içinde Milli<br />

Savunma Bakanlığı'na başvuracak.<br />

Bakanlık da 6 ay içinde bu başvuruları<br />

karara bağlayacak. Tasarı ayrıca,<br />

toplumun çok önündeki siyasi simalarıyla 'git röportaj<br />

yap' gibi bir şey demedi. Aksine 'düzgün bir muhabir, bir<br />

iki yıl sakin, basit, sıradan haberler yapıp kendini<br />

geliştirmeli. Uçmayın, kaçmayın sakin olun, meslekte<br />

yavaş yavaş ilerleyin' tembihi yapıldı. Ancak arkadaşımız<br />

kendine büyük roller biçmiş ve uçmuş...'<br />

Ustaca düşünülmüş kurtarma operasyonu<br />

CHP lideri sıfatıyla Kılıçdaroğlu, parti yöneticisi Gürsel<br />

Tekin'in pozisyonu İklim Bayraktar kadar önemli. Ancak<br />

CHP'yi, Kılıçdaroğlu'nu ve Odatv ekibini kurtarma adına<br />

tüm fatura bir kadına kesilmeye çalışılıyor<br />

Baştan söyleyeyim, İklim'ci oldum. İklim Bayraktar'cı.<br />

Daha açık ifadeyle yazayım, taciz iddialarıyla gündemde<br />

olan kadından söz ediyorum. Kadın denilince ayağa fırlayan,<br />

feminist yazarlarımız ne hikmetse söz konusu CHP<br />

ya da Ergenekon olunca sus pus kesiliyor. Benim İklim'ci<br />

olmam ise isyanımdan kaynaklanıyor.<br />

İklim Bayraktar'ın görüşüp, çalışmak için yardım istediği<br />

hatta bu iş için Odatv ile ilgili bir takım bilgileri aktarmayı<br />

teklif ettiği söylenen, iktidara yakın gazetenin<br />

Ankara Temsilcisi de ben değilim. Ayrıca işin başından<br />

beri İklim Bayraktar'ın gazeteciliğini sorgulayan<br />

birisiyim. Baykal'ın, "Bir proje yapılmış, bir komplo kurulmuş"<br />

sözlerini ilk duyuranlardandım. Baykal'ın bu<br />

YAŞ mağdurlarına 'iade-i itibar'<br />

tiler, STK’lar ve medyanın ittifakı ile gösterilseydi<br />

ve buna yol açanlar hakkında gerekli<br />

işlemler yapılabilseydi her halde, 1980 ve sonrasındaki<br />

darbelerle karşılaşmazdık. Burada<br />

demokrasinin nimetlerinden yararlanan<br />

herkes STK, medya iş dünyası buna karşı<br />

külfetlerine de katlanmasını bilmeleri<br />

gerekirdi. 27 Mayıs bir yol kazasıydı, çünkü<br />

darbe tecrübesi yoktu. Onun için önceden<br />

tahmin etmek çok zordu. Ama daha sonrakiler<br />

göz göre göre gelmiştir.”Korkmazcan, darbenin<br />

sadece hükümete ya da belli bir kesime<br />

karşı yapılmadığını kendilerine engel gördükleri<br />

herkesi düşman sandıklarını söyledi.<br />

KARANLIK REÇETELER BUGÜN DE VAR<br />

Korkmazcan, Ergenenok ve Balyoz davaları<br />

konusunda ise devam eden yargılamayı etkilemek<br />

için konuşmak istemediğini belirterek,<br />

darbeleri ve bu konudaki girişmeleri insanlık<br />

suçu olarak nitelendi. Kormazcan,<br />

“Demokrasiyi bir hayat tarzı haline getirmiş<br />

toplumlarda insanları istediğiniz yönde yönlendirmek<br />

mümkün değildir. Kendi milli<br />

çıkarları dışında bir şey empoze etmeniz çok<br />

zordur.<br />

Bunu yapmak için demokrasi dışı yöntemlerle<br />

bu toplumları meşgul edeceksiniz. Yaşadıkları<br />

zemini sorunlu hale getireceksiniz. Her<br />

zaman meydana getirilen kaoslarla toplumun<br />

ileriye güvenle bakmalarını önleyeceksiniz.<br />

İnsanların geleceği ve birbirlerine olan güvenlerini<br />

ortadan kaldıracaksınız. Binlerce yıl<br />

içinde oluşan toplusal bağları zayıflatacaksınız.<br />

Çünkü milletin rızasını almadan iktidar<br />

olan güçler kendilerini daima boşlukta<br />

hissederler, destek ararlar.”<br />

Korkmazcan, darbe heveslilerin halkın<br />

serbest iradesi ile ortaya çıkmış talepler yerine<br />

bazı karanlık destekçilerin bir takım<br />

reçetelerine sarıldıklarını söyledi. Bu tür çabaların<br />

etkilerini geçmişte olduğu gibi bugün<br />

de görüldüğünü ifade eden Korkmazcan,<br />

“Darbeciler o karanlık reçeteleri uygulamaya<br />

kalkmışlardır. Bu süreçlerin etkilerini hep<br />

görmekteyiz. Demokrasi temelde insan onurunu<br />

koruyan bir rejimdir. Eğer demokrasi<br />

yoksa insan onuru ortadan kalkar. Onurları<br />

ile var olma hakkına sahipler. Şimdi<br />

terhislerinin üzerinden 3 yıldan fazla<br />

zaman geçmeyen ve 26 yaşından gün<br />

almayan vatandaşlara sözleşmeli er<br />

olabilme hakkı da getiriyor.<br />

Kanundan yararlanmak isteyenler,<br />

60 gün içinde Milli Savunma Bakanlığı'na<br />

başvuracak. Milli Savunma<br />

Bakanı da 6 ay içinde bu kişilerin<br />

başvurularını ya kabul edecek ya da<br />

reddedecek. Bakan isterse başvuru-<br />

yaşadığımız tüm acılara rağmen halkın<br />

iradesi ile yönetimler değiştiği<br />

sürece ülke iyiye gidecektir. Zatken son<br />

dönemlerde istikrar adına sömürülen birçok<br />

ülkede halklar uyanmaya başladılar.”<br />

uyarısında bulundu.<br />

“YARGI RAHAT BIRAKILMALI”<br />

Türkiye’de, halen darbecilik faaliyetleri iddiası<br />

ile devam eden davalar olduğunu hatırlatan<br />

Korkmazcan, herkesin bu sürecin sağlıklı<br />

işlemesi için katkıda bulunması gerektiğine<br />

işaret etti. “Darbe fiili bir insanlık suçudur.<br />

Bunu yapanları insan onuruna saygı göstermeyen<br />

insanlık suçu işlemiş kişiler olarak<br />

görüyorum.” diyen Korkmazcan, “Yaşadığımız<br />

pratikler olarak ifade edeyim, bu konulardaki<br />

mücadelede hem yargı hem siyasi partilerin<br />

hem de medyanın hassasiyet içinde olması<br />

lazım.<br />

Medya için yargıyı yönlendirmeye ya da engellemeye<br />

kalkışmamalı. Topyekun bir<br />

suçlama veya destek çıkma bizi sağlıklı bir<br />

sonuca götürmez. Yargının işine karışmamak<br />

gerekir. Yasaların yetersiz kaldığı durumlar<br />

varsa onun yasamanın ele alıp değerlendirilmeli.<br />

Yargı sonuçlarının toplumu tatmin<br />

edecek şekilde herkesin buna destek<br />

vermek lazım.” diye konuştu.<br />

MEDYA DARBE İLİŞKİSİ<br />

Odatv’de ele geçirilen bazı belgelerdeki planlar<br />

ve gazetecilerin tutuklanmasına da değinen<br />

TPB Başkanı Kormazcan, medyanın<br />

darbelere zemin hazırlanmasında önemli<br />

roller oynadığını söyledi. Bu duruma defalarca<br />

bire bir şahit olduğunu ifade eden Kormazcan,<br />

bazı gazetecilerin darbelere alkış<br />

tuttuğunu söyledi. Korkmazcan, bu konuda<br />

tanık olduklarını şöyle anlattı: “12 Mart’ın<br />

özellikle de 9 Mart darbe girişiminin önemli<br />

hazırlayıcıları medya mensuplarıdır. Bu daha<br />

sonra kendi itirafları ile ortaya çıktı. Aynı şekilde<br />

12 Eylül’ün ve daha sonraki ortamların<br />

hazırlanmasında da medyanın önemli rolü<br />

vardır. Bazıları öyle gördüğü için yazdığını yorumlayabilirsiniz.<br />

Bundan dolayı kimseyi<br />

eleştirmem. Ama bunu bilinçli olarak darbe<br />

kadrolarının içinde yer alarak mesleğini o<br />

işin mağduru olduğunu yazmaktan zerre kadar tereddüt<br />

etmedim. Odatv Koordinatörü Doğan Yurdakul'un, "Artık<br />

gazeteciliğin dışında başka şeyleri rica ediyoruz ama<br />

kusura bakma" demesi sanıyorum birçok şeyi anlatıyor.<br />

Ayrıca Kaleli'nin tarzının, kurduğu ilişkilerin gazetecilikle<br />

ilgisi olmadığını<br />

düşünüyorum.<br />

KILIÇDAROĞLU'NUN ROLÜ<br />

Ancak insaf edin. Burada tek suçlu bu kadın mı?<br />

Baykal'la ilgili taciz iddialarını kendisine aktarıp, kayıt<br />

cihazı istediğinde, "Dur orada. Bu kişi CHP'nin bir önceki<br />

genel başkanı.<br />

Ben onun koltuğunda oturuyorum" diyemeyen, aksine,<br />

"Bizi bulaştırma ama sen ne yaparsan yap" diye yol<br />

gösteren Kılıçdaroğlu'nun bir suçu yok mu? Baykal'ı<br />

arayıp,"Size böyle bir komplo kurmak istiyorlar. Dikkatli<br />

olalım" demesi yakışmaz mı mıydı? Peki Gürsel Tekin'e<br />

ne demeli? CHP Genel Başkanı sıfatıyla Kılıçdaroğlu ve<br />

parti yöneticisi Gürsel Tekin'in pozisyonu İklim Bayraktar<br />

kadar önemli.<br />

Ancak CHP'yi, Kılıçdaroğlu'nu ve Odatv ekibini kurtarma<br />

adına tüm fatura bir kadına kesilmeye çalışılıyor. Ustaca<br />

bir kurtarma operasyonu yürütülüyor. Ancak Kılıçdaroğlu'nun<br />

rolünü örtmeye kimsenin gücü yetmeyecek.<br />

larla ilgili hazırlık çalışması yapması<br />

için bir komisyon kurabilecek.<br />

Komisyona ilgili bakanlıklar ile kamu<br />

kurum ve kuruluşlarından temsilci<br />

çağırabilecek. Ancak komisyon,<br />

bakana başvurunun kabulü veya reddine<br />

ilişkin bir öneride bulunamayacak.<br />

Başvurusu reddedilenler 60 gün<br />

içinde Askerî Yüksek İdare<br />

Mahkemesi'ne dava açabilecek.<br />

Başvuranlarla ilgili Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri'nden ilişiklerinin kesilme-<br />

doğrultuda kullanmışsa elbette bu hareketin<br />

içinde demektir. Bir şunu gördük hüsranla<br />

darbelerden sonra darbeyi alkışlayan medyayı<br />

gördük.12 Mart’ta adeta bayram eden bir grup<br />

vardı muhtıra verildi diye…yani bizleri hedef<br />

gösteren ve sakıncalı olarak bu işe direnenleri<br />

hedef gösteren adeta bunları niye toplamıyorsunuz.<br />

Niye susturmuyorsunuz? diyenler<br />

vardı.<br />

12 Eylül’de vardı. Biz bu durumdan nasıl<br />

çıkarız diye mücadele verirken anayasa<br />

değişikliğine destek vermek için ama meğer<br />

bazı gazeteciler darbeci generallerle dolaşıyorlardı.<br />

Ülkenin geleceğini çizmeye çalışıyorlardı.<br />

Hatta 1983 seçimlerinde ne kadar az<br />

politikacı seçime girerse o kadar iyi olur<br />

diyenler de vardı. 12 Eylül’den önce millet<br />

tarafından seçilmiş olmak adeta bir suç<br />

olarak gösteriliyordu. Oysa ben muhalefet<br />

milletvekiliyim, bizi suçlu ilan ettiler.”<br />

“AYNI ANLAYIŞ BUGÜN DE VAR”<br />

Korkmazcan, Türk medyasının darbecilik ve<br />

antidemokratik girişimler konusunda bugün<br />

de benzer teşebbüslerin olduğuna işaret etti.<br />

Korkmazcan, medyada hala bazı gazetecilerin<br />

bu kafa yapısına sahip olduğunu kaydetti ve<br />

“Geçmişte yaşananlardan ders alınmamış.”<br />

tespitinde bulundu. Kokmazcan, “Bağımsız<br />

gazetecilik ilkelerinden uzaklaşanlar var.<br />

Eskiden manipüle edilmeden yazılar okuyorduk.<br />

En azından tarafsız görünmeye çalışıyorlardı.<br />

Ama şimdi bunu görmek çok zor.<br />

Gazetecilerin kendi aralarında öz denetim<br />

mekanizması oluşturması gerekiyor. Basın<br />

birliklerine çok iş düşüyor. Aksi tavırlar içinde<br />

olanlara karşı tavır almalı.”<br />

Korkmazcan, gazetecilerin, gazetecilik<br />

faaliyeti ile karıştıkları suçlardan dolayı<br />

yargılamalarını birbirinden ayırmak gerektiğine<br />

işaret etti. Gazetecinin mesleğini<br />

özgürce icra etmesi gerektiğini ancak bu durumun<br />

onlara suç işleme imtiyazı vermeyeceğini<br />

altını çizen Kormazcan, “Hiç kimsenin<br />

suç işlemez kategorisine ayrılması<br />

demokrasilerde söz konusu değildir. Bu tip<br />

insanlar varsa bunların ayıklanması lazım.”<br />

şeklinde konuştu.<br />

siyle ilgili bilgi ve belgeler Genelkurmay<br />

Başkanlığı'nca en geç 60 gün<br />

içinde Milli Savunma Bakanlığı'na<br />

gönderilecek.<br />

Emekli olmak istemeyen veya bu<br />

hakka sahip olmayan kişiler için 2<br />

bin araştırmacı kadrosu ihdas edilecek.<br />

Yasa kapsamında haklarına<br />

kavuşanlara silah ruhsatı ve yeşil<br />

pasaport verilecek, ancak kimlikleri<br />

'intibaklarının yapıldığı tarih' değil<br />

'ilişiklerin kesildiği tarihteki rütbe ve<br />

kıdemlerine göre' verilecek.<br />

Meclis,<br />

darbe ve YAŞ<br />

mağdurları<br />

ile sözleşmeli<br />

er olmak<br />

isteyenlerin<br />

merakla beklediği<br />

tasarıyı<br />

kabul etti.<br />

Medya darbeye zemin hazırlamada en önemli araçtır<br />

12 Mart muhtırasında, hazırlanan metnin TBMM’de okunmasına tek başına karşı çıkarak cuntacılara meydan okuyan dönemin milletvekillerinden<br />

Türkiye Parlamenterler Birliği (TPB) Başkanı Hasan Kormazcan, darbeler döneminin artık geride kaldığını söyledi. Darbeleri ‘insanlık suçu’ olarak<br />

nitelendiren Korkmazcan, darbecilerin halkın iradesine saygı duymak yerine karanlık odaklarca hazırlanan reçetelere sarıldığını kaydetti.<br />

"CHP'nin yeni lideri<br />

Tuncay Özkan olacak"<br />

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, genel seçimden<br />

sonra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)'nin yeni liderinin Ergenekon'dan<br />

tutuklanan gazeteci Tuncay Özkan olacağını iddia etti.<br />

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Melih Gökçek, sosyal paylaşım sitesi<br />

Twitter'dan CHP'nin Haziran ayında yapılacak<br />

genel seçimden sonraki genel<br />

başkanının, Ergenekon'dan tutuklu bulunan<br />

Tuncay Özkan olacağını ileri sürdü. Gökçek,<br />

DSP'den istifa ederek CHP'ye katılan Eskişehir<br />

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz<br />

Büyükerşen ve partinin Genel Başkan Yardımcısı<br />

Gürsel Tekin'in güçlerinin Özkan'a yetişemeyeceğini<br />

söyledi.<br />

Gökçek, twitter'da, ''Biliyorsunuz Süheyl<br />

Batum, Mustafa Balbay ve Tuncay Özkan'ın<br />

CHP'den adaylıkları açıklandı. Gürsel Tekin,<br />

ciddi tavır koydu. Kemal Kılıçdaroğlu, Batum'un<br />

kulağını çekti. Batum geri adım atmak<br />

zorunda kaldı. Bunun üzerine Balbay ve<br />

Özkan karşı atağa geçti.<br />

Balbay ve Özkan, 'Siz bizi CHP'den aday yapmazsanız<br />

biz de bağımsız aday oluruz, birimiz<br />

Ankara'dan, birimiz İstanbul'dan. Süheyl<br />

Batum, hemen parti içinde bu kozu kulla-<br />

narak 'Bunlar Ankara ve İstanbul'da 4 ila 6<br />

milletvekilimize mal olur' diyerek, Balbay ve<br />

Tuncay'ın aday olmalarında ısrarcı oldu.<br />

Şimdi Balbay ve Özkan CHP'den aday oluyor.''<br />

ifadelerine yer verdi.<br />

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu<br />

'karizmatik' olarak nitelendiren Ankara<br />

Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek,<br />

genel seçimin hemen ardından Kılıçdaroğlu'nun<br />

genel başkanlıktan düşürüleceğini<br />

'kesin' sözleriyle duyurdu.<br />

Kemal Kılıçdaroğlu'nun gücünün gazeteciler<br />

Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay'a yetmeyeceğini<br />

belirten Gökçek, ''Ben siyasetten bir<br />

parça anlıyorsam, Kemal Kılıçdaroğlu'nun<br />

Özkan'a gücünün yetmesi mümkün değil.<br />

Hayırlı olsun. Senaryoyu yazmak değil, tutturmak<br />

önemli. CHP'de dün herkes<br />

Baykalcıydı. Sonra yüzde 95'i Kemal Kılıçdaroğlu'cu<br />

oldu. Yarın da hemen hiç zorlamadan<br />

yüzde 95'i Özkancı oluverirler.''<br />

açıklamasını yaptı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!