01.05.2013 Views

kefalet akdiyle aval arasındaki fark ve benzerlikler

kefalet akdiyle aval arasındaki fark ve benzerlikler

kefalet akdiyle aval arasındaki fark ve benzerlikler

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

466<br />

JALE GÜRAL.<br />

nun aslî bir mahiyeti haiz bulunuşu bazı sukut sebeplerinin def,an tarafımdan<br />

dermeyan edilmesine bir mani teşkil eder meselâ o alacaklı <strong>ve</strong> borçlu<br />

sıfatının ayni şahısta birleşmesi halinde borcun ortadan kalktığını<br />

BK. 116/1 ye istinat ile dermeyan edemez. Zaten ayni maddenin 2 inci<br />

fıkrası kıymetli evrak hakkındaki hususî hükümlerin baki kaldığına işaret<br />

etmektedir. Demek oluyorki kıymetli evrakta alacaklı <strong>ve</strong> borçlu sıfatının<br />

bir şahısta birleşmesi borcu ortadan kaldırmaz.<br />

Aynı suretle <strong>aval</strong> <strong>ve</strong>ren, borcunu temin eylediği kambiyo borçlusu ile<br />

hamil arasında yapılmış olan bir tecdit akdkie de istinatla borçtan kurtulamaz,<br />

çünkü tecdit mahiyeti itibariyle şahsî hükümler husıule getirir <strong>ve</strong><br />

alacaklıyı tatnrn etmeden eski borç yerine bir yenisini <strong>ve</strong>ya eski borçlu<br />

yerine yeni bir borçlu ikame eder. Zaten <strong>aval</strong> <strong>ve</strong>renin borcunun müstakil<br />

mahiyeti tecdit hükümlerinden kendisinin de istifade etmesine bir mani<br />

teşkil eder. Ayni gerekçeye binaen <strong>aval</strong> <strong>ve</strong>ren asıl borç hakkında ibrayı<br />

dermeyan ederek hamile karşı olan taahhüdünden de kanaatimizce<br />

beri olamaz (80). Görülüyor ki onun bu bakımdan vaziyeti kefilinkinden<br />

çok daha ağırdır <strong>ve</strong> daha ziyade müteselsil borçluların bu def iler karşısındaki<br />

durumlarına müşabihtir (81).<br />

c) Asıl borcun muaccel olmadığı hakkındaki def'iler :<br />

Alacaklının alacağını talebedebilmesi yani ifayi istiyebilmesi için<br />

borcun muacceliyet kesbetmiş olması gerekir. Vadeden ev<strong>ve</strong>l hiç bir borçlu<br />

kaideten edada bulunmağa zorlanamaz BK. 74. Bu kaide BK. 491 de ayrıca<br />

kefil bakımından da tekrarlanmıştır.<br />

I — Şu halde kefil asü borcun muacceliyet kesbetmesinden ev<strong>ve</strong>l ifaya<br />

icbar edilemez. Hattâ bu bakundan kanun <strong>kefalet</strong>in fer'î mahiyetine<br />

bir de istisna vazetmiş <strong>ve</strong> asıl borcun borçlunun, iflâsiyle vadeden ev<strong>ve</strong>l<br />

muacceliyet kesbetmesi halinde bile bunun kefile tesiri olmıyaeağını kabul<br />

etmiştir BK- 491. Asıl borcun muacceliyeti alacaklı <strong>ve</strong>ya borçlu tarafından<br />

yapılacak bir ihbara tabi ise BK. 491 gereğince kefilin bu ihbarın kendisine<br />

yapılmasını istemek hakkı vardır, <strong>ve</strong> onun hakkında muacceliyet<br />

ancak bu ihbarın kendisine yapıldığı tarihten itibaren cereyana baslar.<br />

Kefalet akdinin fer'i mahiyeti ile pek de kabili telif görülmiyen bu hükümde<br />

her halde sırf kefilin himayesi maksadiyle derpiş edilmş olmalıdır.<br />

II — Avalda tıpkı kefil gibi asıl borcıun yani ticarî senedden doğan<br />

kambiyo borcunun vadesinin hululünden ev<strong>ve</strong>l tediyeye icbar edilemez:<br />

(80) AJksi görüg; Bajyalovitelh, «©e. Şa. 288; Bmiğ, Ticaret Kanunu geıfl», C. III.<br />

(81) Müteselsil borlar îıakkinda Bak: Attsebük, Sa. 1018 Vd.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!