kefalet akdiyle aval arasındaki fark ve benzerlikler
kefalet akdiyle aval arasındaki fark ve benzerlikler
kefalet akdiyle aval arasındaki fark ve benzerlikler
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
440<br />
JALE GÜRAL<br />
Müteselsil borcun esas vasfı alacaklının borçlu olanların her hangi<br />
birinden edayi talebe hakkı olması <strong>ve</strong> borcun tamamiyle istifasına kadar<br />
borçluların alacaklıya karşı bağlı bulunmasından ibarettir (12). Bununla<br />
beraber alacaklının tek bir alacak hakkı vardır denemez, bilâkis alacaklının<br />
her bir borçluya karşı diğerinden müstakil tek <strong>ve</strong> ayrı alacak hakları<br />
mevcuttur. Yani müteselsil borçluların <strong>ve</strong>cibeleri yekdiğerinden tamamiyle<br />
müstakil <strong>ve</strong> ayrı bir varlığa mâliktir, sadece bunlar tek <strong>ve</strong> aynı<br />
bir sebepten vücuda gelmişlerdir. İşte müteselsil borçlarla <strong>kefalet</strong> <strong>arasındaki</strong><br />
<strong>fark</strong> da buradan ileri gelir. Her ne kadar müteselsil <strong>kefalet</strong>te kefil<br />
ile asıl borçlu alacaklıya karşı müteselsilen mesul iseler de kefilin borcu<br />
bundan dolayı müteselsil borçlarda olduğu gibi asil borçlunun borcundan<br />
ayrı <strong>ve</strong> müstakil bir mahiyet ihraz etmiş olmaz. O yine doğum <strong>ve</strong><br />
varlığı bakımından asıl borca tâbi kalır <strong>ve</strong> müteselsil borçlarda olduğu gibi<br />
kefilin borcu ile asıl borç aynı illetten doğmuş değildir.<br />
Müteselsil borçla <strong>kefalet</strong>, daha doğrusu müteselsil <strong>kefalet</strong> <strong>arasındaki</strong><br />
bu <strong>fark</strong> bir çok bakımlardan bilhassa her ikisinin tevlit edeceği hükümler<br />
bakımından ehemmiyetlidir.<br />
Kefil, borçluya ait bütün defileri alacaklıya karşı ileri sürmekle mükellef<br />
iken müteselsil borçlular ancak hepsi arasında müşterek olan defileri<br />
dermeyana mecburdur. Müteselsil borçluların alacaklıya karşı olan<br />
<strong>ve</strong>cibeleri yekdiğerinden müstakil olduğundan birinin borcunun hükümsüzlük<br />
müeyyidesine tâbi tutulması, alacaklının bu borçlulardan birini<br />
ibra eylemesi kaideten diğerlerine sirayet etmez iken <strong>kefalet</strong>te durum tamamiyle<br />
bunun aksinedir (13). Diğer mühim bir <strong>fark</strong>ı da bizzat Borçlar<br />
Kanununun 134 üncü maddesinde bulmak kabildir : müteselsil borçlulardan<br />
birine karşı kesilen müruru zaman diğerlerine karşı da kesilmiş<br />
olmasına rağmen 134/1, kefile karşı kesilen müruru zamanın asıl borçluya<br />
bir tesiri yoktur ki, 134VIII, bu da ancak kefilin borcunun fer'i mahiyeti<br />
ile izah edilebilir. Halbuki fer'î asla tâbi olur kaidesine uygun olarak<br />
Bk. 134/11 asıl borçluya karşı müruru zamanın kesilmiş olmasının<br />
kefil hakkında da hüküm ifade edeceğini kabul eder.<br />
Üçüncü şahsın fiilini taahhüt yani garanti muka<strong>ve</strong>lesinin başlıca vasfı<br />
üçüncü şahsın fiilini taahhüt eden borçlunun, bu taahhüdünün aslî bir<br />
mahiyeti haiz olmasında görülür Bk. 110. Garanti akdi, üçüncü şahsın<br />
taahhüt edilen fiilinden müstakil bir <strong>ve</strong>cibeye vücut <strong>ve</strong>rir (14), yani burada<br />
borçlu üçüncü şahsın yerine kaim olarak onun edimini yerine getire-<br />
(12) Arsebük Sa: 1004.<br />
(13) Daha fazla malûmat için Arsebük İJbid.<br />
(14) Arfsefoük: age ısa: 932.