01.06.2013 Views

TIBBİ ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ: TEMEL ÖZELLİKLER, YARAR ve ...

TIBBİ ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ: TEMEL ÖZELLİKLER, YARAR ve ...

TIBBİ ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ: TEMEL ÖZELLİKLER, YARAR ve ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>TIBBİ</strong> <strong>ARAŞTIRMA</strong> <strong>TEKNİKLERİ</strong>:<br />

<strong>TEMEL</strong> <strong>ÖZELLİKLER</strong>, <strong>YARAR</strong> <strong>ve</strong> KISITLILILAR,<br />

OLASI HATA KAYNAKLARI<br />

Banu ÇAKIR, MD, MPH, PhD<br />

Günümüzde sağlık alanında çalışan kişiler, özellikle akademisyenler, mesleklerini etkili <strong>ve</strong><br />

kaliteli olarak icra edebilmek için sürekli <strong>ve</strong> düzenli olarak tıbbi araştırmaları okumak, yorumlamak <strong>ve</strong><br />

çoğu durumda bu tür yazıları değerlendirmek, hatta sağlık hizmetlerini iyileştirmek <strong>ve</strong> geliştirmek için<br />

bizzat araştırmalar yapmak durumundadır. Sağlık alanında yapılan bütün bilimsel araştırmaların uygun<br />

planlanması; tarafsız, gü<strong>ve</strong>nilir <strong>ve</strong> gerçeğe yakın sonuçlar <strong>ve</strong>rebilmesi; <strong>ve</strong>, elde edilen sonuçların doğru<br />

değerlendirilebilmesi için bir yöntem bilime ihtiyaç duyulmaktadır. Epidemiyoloji: 1) toplumlarda<br />

sağlık durumları <strong>ve</strong> hastalıkların kişi, yer <strong>ve</strong> zaman özelliklerine göre tanımlanması; 2) hastalık risk<br />

faktörlerinin saptanması; 3) çeşitli hastalıklar için etken-sonuç ilişkilerinin değerlendirilmesi; 4) uygun<br />

müdahale yöntemlerinin seçilmesi <strong>ve</strong> karşılaştırılması; 5) kullanılan ölçme <strong>ve</strong> değerlendirme<br />

yöntemlerinin geçerlilik <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nilirliğinin belirlenmesi; ile 6) sağlık hizmetlerin değerlendirilmesi<br />

amacıyla kullanılan bir yöntem bilimdir.<br />

Bu yazıda, tıbbi araştırma yöntemleri tanıtılmakta; herbirinin önemli yararları <strong>ve</strong> kısıtlılıkları<br />

tartışılmakta; araştırma yaparken karşılaşılabilecek önemli hata kaynakları hakkında bilgi<br />

<strong>ve</strong>rilmektedir. Bu yazı, tıbbi araştırma yapmaya yeni başlamış kişiler için bir rehber niteliği taşımayı<br />

amaçlamakta olup, konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyen okuyucuların ilgili konulardaki<br />

epidemiyoloji kitaplarından yararlanmaları önerilir.<br />

Araştırma Sorusu<br />

Göğüs hastalıklarında çalışan bir hekim/hemşire farklı konuları merak ediyor olabilir: Türkiye’de<br />

kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) görülme sıklığı nedir? Sigara içenlerde bu risk kaç kat<br />

fazladır? Halen sigara içenlerin %10’u bu yıl sigarayı bıraksalar 10 yıl sonra ülkede kaç kişi<br />

KOAH’dan kurtulmuş olacak? Spirometrik ölçümlerle KOAH tanısı koymada geçerlilik (validite)<br />

hangi FEV1/FVC değeri için en yüksektir? Astım için risk faktörleri nelerdir? Bunların ne kadarı<br />

önlenebilir risk faktörleridir? İki yönlü akciğer grafisinin akciğer kanseri koymadaki geçerlilik <strong>ve</strong><br />

gü<strong>ve</strong>nilirlik değeri nedir? Tüberküloz tedavisinde DOTS uygulamasının maliyet-etkililik (costeffecti<strong>ve</strong>ness)<br />

düzeyi nedir?<br />

143


Bu soruların tümü için en uygun araştırma nedir? Bu soruya cevap <strong>ve</strong>rebilmek için “konuyla ilgili neler<br />

biliyoruz?”, “neyi ölçeceğiz?”, araştırmacı: "doğruyu ne kadar iyi, gü<strong>ve</strong>nilir ölçmek istiyor?”, “ne<br />

kadarlık hata yapmayı kabul edebiliyor?”, “bu sonuçları kimler için genellemek/kullanmak istiyor?”,<br />

“eldeki imkanları (para, insangücü) ne kadar?” <strong>ve</strong> belki en önemlisi “bunu yapmak için ne kadar süresi<br />

var?” sorularının yanıtlarını bilmemiz gerekir. Ancak bu yanıtlar doğrultusunda en uygun araştırma<br />

yöntemi seçilebilir <strong>ve</strong> ilgili planlama yapılabilir.<br />

Bilimsel Araştırmaların Amacı<br />

Bilimsel araştırmalar, çalışma yöntemlerinden bağımsız olmak üzere, "gerçek"te varolan biyolojik,<br />

sosyolojik, fiziksel, ekonomik vb. değişkenlere ait birtakım değerleri öğrenmek/incelemek<br />

amacındadır. Bu amaca yönelik olarak, sayı küçük olduğunda toplumun tümünden, sayı ulaşılamayacak<br />

kadar büyük olduğunda ise "risk altındaki toplumu (evreni)" temsil eden bir alt gruptan ("örnek") bilgi<br />

toplanır <strong>ve</strong> "gerçek"ler konusunda "tahmin"ler yapılmaya çalışılır. "Risk altındaki toplum" çalışmada<br />

incelenen etkene maruz kalma <strong>ve</strong> bundan etkilenme (hastalığa yakalanma) riski olan kişileri temsil<br />

eder. Bu kapsamda, kadınlar prostat kanseri <strong>ve</strong>ya kızamık aşısı olan/kızamık geçirenler kızamık<br />

hastalığı açısından risk altında değillerdir. Bilimsel araştırmalarda gerçeğe en yakın tahmini değeri elde<br />

etmek için araştırmanın planlanma, (varsa) örnek seçme, <strong>ve</strong>ri toplama, analiz <strong>ve</strong> yorum aşamalarının<br />

tümünde "tarafsızlık" ilkelerine dikkat edilmelidir. Benzer şekilde, araştırmaya katılan kişilere maddi<br />

ya da manevi zarar <strong>ve</strong>rilmemesi esastır: bu kapsamda, araştırmaya katılacak kişiler araştırma <strong>ve</strong> olası<br />

riskler konusunda bilgilendirilmeli, izinleri alınmalı <strong>ve</strong> toplanan bilgiler hiçbir nedenle amaçları dışında<br />

kullanılmamalıdır.<br />

<strong>ARAŞTIRMA</strong> YÖNTEMLERİ<br />

Sağlık bilimlerinde iki ana tip araştırma yöntemi kullanılmaktadır: Niteliksel araştırmalar <strong>ve</strong> niceliksel<br />

araştırmalar<br />

"Niteliksel" (qualitati<strong>ve</strong>) araştırmalar insan davranışlarını, içinde bulunduğu ortamda araştırmayı <strong>ve</strong><br />

çok yönlü açıklamayı amaçlayan yöntemlerdir (odak grup tartışmaları, derinlemesine görüşmeler gibi).<br />

Bu tipte araştırmalar, amaca yönelik olarak durumların derinlemesine betimlenmesi, yorumlanması <strong>ve</strong><br />

katılımcıların düşünce <strong>ve</strong> davranışlarını anlayarak, kuramlar oluşturma <strong>ve</strong> modelleyi amaçlar. Çalışma<br />

yöntemleri "nitel" olup, sayısal <strong>ve</strong> ölçmeye dayalı değerlendirmeleri içermez. Niteliksel araştırmalar<br />

yapılırken katılımcılar, olasılığa dayalı olmayan şekilde seçilirler <strong>ve</strong> sonuçların toplumun tümüne<br />

genellenmesi hedeflenmez. Niteliksel araştırmalar son 15-20 yıla dek genel olarak sosyal bilimler<br />

alanında kullanım görmüş ancak, çok faktörlü hastalıkların yaygınlık kazanması, kişilerin sağlığının<br />

144


genetik yatkınlıkları kadar gelişimsel <strong>ve</strong> çevresel faktörlerden de etkilendiği görüşünün yaygınlaşması<br />

ile birlikte fen bilimleri alanında da giderek önem kazanmıştır. Günümüzde, özellikle sağlık açısından<br />

risk taşıyan davranış paternlerinin arkasında yatan nedenlerin araştırılması, kişilerin sağlık<br />

hizmetlerinden beklentilerinin saptanması, yaşam kalitesinin değerlendirilmesi vb. konularda niteliksel<br />

tipte araştırmalar niceliksel araştırmalar ile eş zamanlı <strong>ve</strong> tamamlayıcı tarzda kullanılmaktadır.<br />

Bu ders kapsamında medikal alanda niteliksel araştırmalara kıyasla daha yaygın olarak kullanılan,<br />

ölçüme dayalı, gruplar arası objektif <strong>ve</strong> sayısal karşılaştırmalar yapabilen, çoğu zaman belirli bir<br />

hipotezin test edilmesine yönelik "niceliksel" araştırma yöntemleri tanıtılacaktır. Bu kapsamda,<br />

niceliksel araştırma tipleri, herbirinin avantaj <strong>ve</strong> dezavantajları, seçim kritelerleri özetlenecek <strong>ve</strong><br />

sonuçların değerlendirilmesinde dikkat edilecek konular açıklanacaktır.<br />

"Niceliksel" (quantitati<strong>ve</strong>) araştırmalar konu <strong>ve</strong> yöntemlerine göre farklı sınıflandırılabilir. Farklı<br />

yazarların sınıflamalarında ufak farklılıklar olsa da en geniş kabul gören sınıflamada niceliksel<br />

araştırmalar 2 grupta incelenmektedir:<br />

1) Gözlemsel araştırmalar:<br />

Tanımlayıcı araştırmalar (vaka takdimi, vaka serisi, ekolojik çalışmalar, ± kesitsel araştırmalar)<br />

Analitik araştırmalar (± kesitsel araştırmalar, vaka-kontrol tipi çalışmalar, kohort tipi araştırmalar)<br />

2) Deneysel araştırmalar.<br />

Üçüncü bir grup olarak, tipleri "metodolojik" araştırmalar başlığı altında, geçerlilik <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nilirlik<br />

analizlerini içeren çalışmalar bu sınıflamaya eklenebilir. Kanıta dayalı tıp çerçe<strong>ve</strong>sinde tanımlayıcı<br />

araştırmalar, uzman panelleri, uzaman görüşü <strong>ve</strong> klinik deneyime dayalı gözlemler ile birlikte en düşük<br />

düzeyde (III. sınıf) kanıt olarak kabul görmektedir. En az bir adet düzgün planlanmış randomize<br />

kontrollü klinik araştırmaya dayalı sonuçlar ise en yüksek düzeyde (I. sınıf) kanıt olarak kabul<br />

görmektedir.<br />

Tanımlayıcı Araştırmalar<br />

Tanımlayıcı tipteki araştırmalar kişi, yer <strong>ve</strong> zman özelliklerine göre hastalıkların toplumdaki dağılımını<br />

inceler. Tanımlayıcı araştırmalar ile hastalık risk faktörleri/nedenlerine yönelik hipotezler üretilebilir,<br />

sağlık hizmeti planlayıcıları için koruyucu <strong>ve</strong> eğitici programların nasıl etkili olacağı konusunda<br />

kaynak teşkil eder.<br />

"Vaka sunumları" (case report) tanımlayıcı araştırmaların en temel tipi olup, mevcut bilgiler ışığında<br />

farklı özellikleri olan, "tek" bir hastanın profili hakkında bilgi içerir. Klinisyenler vaka sunumları ile,<br />

hastalarında farklı gördükleri <strong>ve</strong> benzeri hastaların tanı <strong>ve</strong> tedavisi açısından önem taşıyan (kişi, yer <strong>ve</strong><br />

zaman) özelliklerini bir rapor olarak meslektaşlarına sunarlar. Bu tür benzer özellikte, ancak birden çok<br />

145


sayıda; hastaya ait özelliklerinin dökümünü yapan çalışmalara ise "vaka serileri" (case series) ismi<br />

<strong>ve</strong>rilmektedir.<br />

"Ekolojik çalışmalar (korelasyon çalışmaları)" hastalıkların zaman içinde ya da toplumun alt grupları<br />

içindeki dağılımına ilişkin farklılıkları, zaman içinde "gruplar" bazında inceleyen araştırmalardır.<br />

Veriler kişilere ait olmayıp, toplumun genelinden toplandığı için, belirli maruziyet durumlarını kişinin<br />

sağlık durumu ile ilişkilendirmek olası değildir. Bu tipte araştırmalar, mevcut <strong>ve</strong>riye dayalı olarak,<br />

çoğu zaman farklı kayıt sistemlerinin bağlanması ile elde edilir <strong>ve</strong> "hipotez yaratmaya" yöneliktir.<br />

Örneğin, değişik ülkelerde yapılan ekolojik çalışmalarda diyet ile günlük et alımı ile kadınlarda kolon<br />

kanseri arasında bir ilişki saptanmıştır. Ancak, bu çalışmalarda et tüketimi <strong>ve</strong> kolon kanseri toplum<br />

bazında ölçüldüğü için, "kolon kanseri olan kişiler gerçekten et tüketimi yüksek olan kişiler ile aynı<br />

kişiler midir?" söylenemez: sadece, bu konuda diğer çalışma tipleri ile konfirme edilmesi gereken bir<br />

hipotez öne sürülebilir. "Ekolojik yanılgı" (ecologic fallacy) adı ile bilinen bir taraf tutma bu tür<br />

araştırmalarda sık olarak karşılaşılabilen bir sorundur: bir etken ile hastalık arasındaki ilişki çalışılırken<br />

olası karıştırıcı faktörlerin etkisi çalışılamadığı için, hastalığın etkene maruziyet nedeniyle değil,<br />

çevresel diğer faktör(ler)e dayalı olarak ortaya çıktığı durumlarda etken ile hastalık arasında gerçekte<br />

olmayan tarzda ilişki(ler) saptanabilir. Örneğin, gelişmiş ülkelerde son 20-30 yıl içinde koroner kalp<br />

hastalığına bağlı ölümlülüğün azalıyor olması, yaşam tarzına bağlı risklerdeki bir azalmaya olabileceği<br />

kadar, yıllar içinde artan teknolojik <strong>ve</strong> ekonomik gelişmelere paralel olarak, doktora ulaşım <strong>ve</strong> erken<br />

tanı <strong>ve</strong> tedavi olanaklarının artması ile yaşam yılı kazanılmasına bağlı da olabilir.<br />

Toplumlarda ya da toplumun alt gruplarında, kişilerin belirli bir etkene maruz kalma durumunu <strong>ve</strong><br />

hasta olma durumunu eş zamanlı olarak çalışan araştırmalara "kesitsel araştırmalar" (cross-sectional<br />

studies") adı <strong>ve</strong>rilir. Ucuz, kolay, <strong>ve</strong> kısa sürede <strong>ve</strong>ri toplanmasını sağlayan <strong>ve</strong> toplumlarda hastalık<br />

sıklığını (prevalans) araştırmayı olası kılan bu tip araştırmaların en önemli dezavanatajı, toplumu<br />

zaman içinde tek bir noktada/zaman diliminde çalıştığı; <strong>ve</strong>, etken ile sonucu (hastalık) aynı anda<br />

incelediği için, kesitsel araştırmalarda etkenin zaman içerisinde hastalıktan önce geldiğinin (hastalığa<br />

bizzat sebeb olduğunun) çalışılamamasıdır. Kesitsel araştırmalar sadece tanımlayıcı özellik<br />

taşıyabilecekleri gibi, özellikle ileri analiz yöntemleri ile faktörler arasındaki ilişkilerin eş zamanlı<br />

çalışılabilir olamsı nedeniyle, incelenen gruplarda etkene maruz kalanlar <strong>ve</strong> klmayanlar ayrı ayrı<br />

incelenerek, hipotez test edilebilir. Bu durumda kesitsel araştırmaların "analitik araştırmalar" dahilinde<br />

sıralanması uygun olmaktadır. Diğer analitik araştırmalar ise vaka-kontorl <strong>ve</strong> kohort tip araştırmalardır.<br />

146


Analitik Araştırmalar<br />

Analitik araştırmaları tanımlayıcı araştırmalardan ayırd edici en önemli özelliği, bir "karşılaştırma"<br />

grubunun olmasıdır. Müdahale araştırmalarından farklı olarak burada, araştırmacı katılımcının<br />

maruziyet durumunu bizzat etkilemez, etkene maruziyet durumunun hastalık ile nasıl bir ilişkisi<br />

olduğunu (varsa) gözlemler. Vaka-kontrol araştırmalar, ilgilenilen hastalığa sahip kişiler ile<br />

("vakalar"), bunlara benzer ancak hastalığı olmayan kişiler ("kontroller")den oluşan bir grubu inceler;<br />

vakalar ile kontrollerin etkene maruziyet durumlarını karşılaştırmalı olarak değerlendirilir. Özellikle<br />

toplumda nadir görülen (prevalansı


anda emekli olmuş bir grup sigortalı işçinin varsa işe girme muayenelerindeki sigara içme durumlarına<br />

göre, geçen 30 yılda koroner arter hastalığı geliştirme durumları arasındaki ilişkiyi, kayıtlara dayalı<br />

olarak, retrospektif olarak inceleyebilir. Bu bağlamda, retrospektif <strong>ve</strong> prospektif terimlerinin bir<br />

araştırma tipi değil, araştırmacının çalışmasına başlaması ile hastalık oluşumu arasındaki ilişkinin bir<br />

ifadesi olduğu unutulmamalıdır.<br />

Kohort tipi araştırmalar, insidans, rölatif risk, atfedilen risk vb. ölçütlerin hesaplanmasına imkan sağlar<br />

ancak pahalıdır, zaman alır <strong>ve</strong> uzman kişi çalışmasını gerektirir. Bu tür araştırmaların en önemli<br />

dezavantajı, özellikle izlem süresi uzun olduğunda, kişilerin izlemden çıkmasıdır: bu göç, ölüm vb<br />

nedenlerle olabileceği gibi kişi takipten sıkılabilir <strong>ve</strong> çalışmadan bizzat da ayrılabilir. Kayıp oranı (lost<br />

to follow-up) artttıkça, elde edilecek sonuçların kalitesi <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nirlirliği de azalacaktır.<br />

Deneysel Araştırmalar<br />

Deneysel araştırmalarda da bir kontrol grubu vardır <strong>ve</strong> hipotez test dilmesi amaçlanır. Bu bağlamda<br />

deneysel araştırmalar (müdahale araştırmaları) da analitik araştırmalar grubundadır. Fark, deneysel<br />

araştırmalarda müdahale tipine, yani katılımcının hangi etkene maruz kalacağına, araştırmacının<br />

"bizzat" karar <strong>ve</strong>rmesidir. Günümüzde bu gruptan en sık olarak kullanılanı randomize kontrollü klinik<br />

ilaç araştırmalarıdır. Bu araştırmalarda, kişilerin müdahale (deney) gruplarına ayrımı randomize<br />

(rastgele) yapılır. Bu şekilde, kişilerin taraf tutmaksızın bir gruba düşmeleri sağlanır. Eğer <strong>ve</strong>ri kalitesi<br />

daha da artırılmak istenirse, katılımcının hangi grupta olduğunu (örneğin, yeni ilaç <strong>ve</strong>ya eski<br />

ilaç/plasebo) bilmesi engellenebilir: "tek kör"; hatta ilacı <strong>ve</strong>ren kişinin de <strong>ve</strong>rdiği ilacın hangisi<br />

olduğunu bilmesi engellenir: "çift-kör". Bazı durumlarda analizi/değerlendirmeyi yapan kişi de hangi<br />

grubun deney ya da kontrol grubunda olduğunu bilmez ("üçlü-kör"). "maskeleme" yoluyla kişilerin<br />

seçim <strong>ve</strong> yargılarının çalışma sonuçlarını etkilemesi engellenmeye çalışılır. Veri kalitesi açısından en<br />

kaliteli çalışma tipi olan randomize kontrolü klinik araştırmaların önemli dezavantajları, etik sorunlar,<br />

devamsızlık <strong>ve</strong> tedaviye uyum (compliance) sorunlarıdır. Klinik raştırmalardan elde edilen sonuçların<br />

seçilmiş bu özel grup dışındaki toplum fertleri için genellenemeyeceği unutulmamalıdır.<br />

Metodolojik araştırmalar:<br />

Sağlık alanında çalışan araştırmacılar kimi durumlarda yeni bir yöntemin ya da bir tarama testinin eski,<br />

bilinen, kabul edilen bir yöntem kadar ya da klinikte kullanılan pahalı, sofistike bir test kadar iyi sonuç<br />

<strong>ve</strong>rip <strong>ve</strong>rmediğini tespit etmek isteyebilirler. Bir testin “geçerliliği”, ölçülmek istenen hastalığı ne denli<br />

doğru saptadığıdır, “gü<strong>ve</strong>nilirlik” ise bir test tekrar edildiğinde alınan sonuçların benzer olmasıdır. Tanı<br />

148


amaçlı kullanılacak testlerin geçerlilik <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nilirliklerinin eş zamanlı olarak yüksek olması istenir.<br />

Ancak, eğer bu özelliklerden birinden ödün <strong>ve</strong>rilecek ise, geçerliliği yüksek test tercih edilmelidir.<br />

Geçerlilik ölçütleri esas olarak “duyarlılık” (sensitivity) <strong>ve</strong> “seçicilik” (specificity) dir. “Duyarlılık”, bir<br />

testin uygulandığı toplulukta gerçekten hasta olanları doğru saptayabilme gücüdür. “Seçicilik” ise,<br />

testin tarama yapılan toplulukta incelenen hastalık açından sağlam kişileri doğru olarak saptayabilme<br />

gücüdür. Herhangi bir testin geçerlilik analizini yapabilmek için “gerçek”i bilmek gerekir. Sonuç<br />

mortalite olduğunda ya da patolojik tanı koymak mümkün olduğunda gerçeği belirlemek kolaydır,<br />

ancak diğer durumlarda mevcut kullanımdaki bilinen yöntemler içinde gerçeği en doğru olarak ölçtüğü<br />

kabul edilen testin <strong>ve</strong>rdiği sonuçlar “gerçek ya da altın standart” kabul edilmektedir. Gerçeği standart<br />

<strong>ve</strong> objektif olarak ölçen bir test ya da yöntemin olmadığı durumlarda ise konunun uzmanı kişilerin<br />

görüşü esas alınır. Tablo 1’de geçerlilik ölçütlerinin hesaplanması gösterilmektedir.<br />

Tablo 1. Tarama testleri ile ilgili geçerlilik ölçütleri<br />

TARAMA TESTİ<br />

(<strong>ve</strong>ya yeni denenen test)<br />

Test pozitif<br />

Test Negatif<br />

ALTIN (STANDART) TEST<br />

Hastalık VAR<br />

A<br />

C<br />

Hastalık YOK TOPLAM<br />

B A+B<br />

D C+D<br />

TOPLAM A+C B+D A+B+C+D<br />

Duyarlıklık= A / A + C Seçicilik= D / B + D<br />

Pozitif prediktif değer= A / A + B Negatif prediktif değer= D / C + D<br />

Yanlış-pozitiflik hızı= 1- seçicilik Yanlış-negatiflik hızı= 1- duyarlılık<br />

BİR <strong>ARAŞTIRMA</strong> YAPTIĞINIZDA ETKEN İLE HASTALIK ARASINDA İLİŞKİ<br />

SAPTADIYSANIZ:<br />

1) Bu ilişki şans eseri bulunmuş olabilir,<br />

2) Sistematik bir hata (bias) yapılmış olabilir,<br />

3) Karıştırıcı faktörler kontrol edil(e)memiş olabilir,<br />

4) İlişki vardır ama bu bir neden-sonuç ilişkisi olmayabilir.<br />

Gerçekte etken ile hastalık arasında ilişki olmadığı halde bir araştırmada bu tür bir ilişkinin "şans" eseri<br />

saptanmış olmasına Tip 1 (alfa) hata adı <strong>ve</strong>rilir. Bu hata araştırmalarda p değeri ile ölçülür. Genel kural<br />

olarak p değerinin 0.05 üzerinde olduğu durumlarda, saptanan ilişkinin şans eseri olduğu, yani<br />

"istatistiksel ol"rak anlamlı" düzeyde olmadığı kabul edilmektedir.<br />

149


Araştırmalarda etkene maruz kalma durumunun ya da hastalık geliştirme durumunun uygun<br />

ölçülemediği durumlarda "bilgi/ölçüme bağlı yan tutma" (information bias") olabileceği gibi; örneğin<br />

seçilmesinde <strong>ve</strong>ya vaka/kontrol gruplarının belirlemesinde de yan tutma olabilir ("seçime bağlı taraf<br />

tutma", "selection bias"). Kişilerin bilgi <strong>ve</strong>rmemesi ya da yanlış/eksik bilgi <strong>ve</strong>rmesi durumunda yanıt<br />

<strong>ve</strong>rmeye bağlı yan tutma olabilir ("response bias"). Araştırmalarda taraf tutma sitematik olarak hata<br />

yapılmasına neden olur <strong>ve</strong> olmayan ilişkileri var gösterebilir, olan ilişkileri yok gösterebilir, ya da olan<br />

ilişkinin boyutunun olduğunan farklı hesaplanmasına neden olabilir. Çoğu zaman hatanın yönü bile<br />

tayin edilemeyeceği için, bu tür hataların, çalışmanın planlamması aşamasında olabildiğince iyi<br />

düşünülerek, kontrol edilmesine, önlenmesine çalışılmalıdır.<br />

"Karıştırıcı faktörler" ("confounders") de sağlık araştırmalarında hataya neden olabilir. Confounding,<br />

Latince'de confundere, yani karıştırmak kelimesinden gelmektedir. Etken ile sonuç arasındaki ilişki<br />

incelenirken, tamamen farklı bir üçüncü faktörün varlığı, çalışılan ilişkinin bozulmasına,<br />

çarptırılmasına neden olmaktadır. Bu tür üçüncü faktörlerin akla getirilmemesi, çalışılmaması ya da<br />

yeterince incelenmemesi, araştırmacıyı hatalı sonuçlara götürebilir. Karıştırıcı faktörler: 1) etkenin<br />

varlığından bağımsız oalrak hastalık ile ilişkili olan, 2) hastalıktan bağımsız olarak etken ile ilişkili olan<br />

<strong>ve</strong> 3) etkenin hastalık yaptığı yolun bir parçası olmayan dğişkenler olarak tanımlanır. Tıbbi<br />

araştırmalarda yaş, cinsiyet, etnik yapı, sosyoekonomik durum <strong>ve</strong> benzeri değişkenler karıştırcı faktör<br />

olarak rol oynayabilirler. Bu nedenle, araştırmalarda bu tür faktörlerin "eşleştirme", "sınırlama"<br />

(restriction") yöntemleri <strong>ve</strong>ya tabakalı ya da çok değişkenli analiz yöntemleri ile kontrol edilmesi önem<br />

taşımaktadır.<br />

Son olarak, bir ilişki bulunduğunda "etkenin hastalık yaptığını" iddia etmeden önce "nedensellik"<br />

kriterlerinin varlığının incelemesi gerekir. Nedensellik incenirken: 1) etken ile hastalık arasındaki<br />

ilişkinin ne denli güçlü olduğu (rölatif risk, tahmini rölatif risk, risk farkı değerleri); 2) doz arttıkça<br />

etkinin şiddetinin artıp artmadığı (doz-cevap eğrisi); 3) etken ile sonuç arasında biyolojik olarak bir<br />

ilişkinin olabilirliğinin mevcut bilgiler ışığında kabul edilebilme durumu (biological plausibility); 4)<br />

diğer çalışmalarda da benzeri sonuçlar alınıp alınmadığı (consistency), 5) başka etken-hatalık<br />

ilişkilerine olan benzerlik (analogy), 6) zaman içerisinde etkenin hastalıktan önce gelip gelmediği<br />

(temporalite) incelenmelidir. Multifaktöryel hastalıklar için uygun bir kriter olmasa da, etkenin hastalık<br />

için "spesifik" olması durumu <strong>ve</strong> "deneysel olarak" etkene maruziyetin hastalık oluşturması <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya<br />

etken kaldırıldığında hastalığın ortadan kalkıyor olması nedenselliği destekleyecektir.<br />

150


Özetle, araştırma yöntemi seçimi, araştırmacının amaçlarına uygun olarak <strong>ve</strong> eldeki zaman, insangücü,<br />

para gözönüne alınarak seçilmelidir. Hiçbir araştırmanın "mükemmel" olamayacağı <strong>ve</strong> gerçeğin tam<br />

olarak tespitinin çoğu durumda mümkün olamayacağı açıktır. Epidemiyolojik araştırmalarda amaç,<br />

gerçek için "en iyi tahmin"i yapabilmek <strong>ve</strong> bunu yaparken çalışmanın tüm aşamalarında, bilerek ya da<br />

bilmeden, taraf tutmanın önlenmesidir. Araştırmacı, çalışmasını rapor ederken araştırmanın<br />

kısıtlılıklarını belirtmeli <strong>ve</strong> sonuçların direkt olarak göstermediği/desteklemediği tartışmalara<br />

girmemelidir. Araştırma yöntemlerinin bilinmesi yeterli teorik eğitim kadar, uygulama deneyimini de<br />

gerektirir. Medikal araştırmalarda klinisyen, epidemiyolog, istatistikçi, sosyal bilimci <strong>ve</strong> benzeri farklı<br />

bilim dallarından katılımcıların ortak çalışması ile giden multidispliner yaklaşımlar araştırmaların<br />

bilimsel kalitesini şüphesiz artıracaktır.<br />

GENEL OKUMA İÇİN KAYNAKLAR:<br />

1. Dickinson T, Robinson G. Don't be confounded by confounders. The Quality Magazine, 1995;4(2):75-76<br />

2. Grayson DA. Confounding confounding: Am J Epidemol 1987;126:546-553.<br />

3. Greenland S, Robins JM, Pearl J. Confounding and collapsibility in causal inference. Stat Sci 1999;14:29-46.<br />

4. Hennekens CH, Buring JE. Epidemiology in Medicine. Little, Brown and Company, Boston, MA, 1987.<br />

5. Hernan MA, Hernandez-Diaz S, Werler MM, Mitchell AA. Causal knowledge as a prerequisite for<br />

confounding evaluation: an application to birth defects epidemiology. Am J Epidemiol 2002;155(2):176-184.<br />

6. Kleinbaum DG, Kupper LL, Morgenstern H. Epidemiologic research: principles and quantitati<strong>ve</strong> methods.<br />

Van Nostrand Reinhold, New York, 1982.<br />

7. Kleinbaum DG, Kupper LL, Muller KE, Nizam A. Applied regression analysis and other multivariable<br />

methods. 3 rd edition. Brooks/Cole Publishing Company, Pacific Gro<strong>ve</strong>, CA, 1998.<br />

8. Mantel N, Haenszel W. Statistical aspects of the analysis of data from retrospecti<strong>ve</strong> studeis of disease. Journal<br />

of the National Cancer Institute 1959;22:719-748.<br />

9. Rothman KJ, Greenland S. Modern epidemiology. Second edition. Lippincott-Ra<strong>ve</strong>n Publishers, Philadelphia,<br />

PA, 1998.<br />

10. Schlesselman JJ. Case-control studies: design, conduct, analysis. Oxford Univresity Press, New York, NY,<br />

1982.<br />

11. Slama R, Werwatz A, Boutou O, Ducot B, Spira A, Wolfgang H. Does male age affect the risk of<br />

spontaneous abortion? An approach using semiparametric regression: Am J Epidemiol 442003;157(9):815-824.<br />

12. Szklo M, Nieto FJ. Epidemiology: beyond the basics. Gaithersburg, MD: Aspen Publishers, Inc., 1999.<br />

151

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!