08.06.2013 Views

İnsan Haklarının Kültürel Boyutu

İnsan Haklarının Kültürel Boyutu

İnsan Haklarının Kültürel Boyutu

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İNSAN HAKLARININ KÜLTÜREL BOYUTU<br />

Mehmet Eser<br />

Öğretim Görevlisi<br />

Cumhuriyet Üniversitesi<br />

Yaşadığımız çağın öne çıkan en önemli kavramları hiç kuşkusuz insan hakları ve demokrasi<br />

kavramlarıdır. Irk, renk, cinsiyet, dil, din ulusal köken farklılığı gözetilmeden düşünülen insan, en değerli<br />

varlık olarak uluslararası sözleşmelerde yerini almış, güvence altına alınmış ve uluslar üstü hukukun<br />

korumasına girmiştir.<br />

<strong>İnsan</strong>ın hak ve özgürlüklerine yönelik bu kavramların/anlayışların yerleşmesi için insanlık tarihi boyunca<br />

çok büyük kayıplar vererek bu aşamaya ulaşılmıştır. <strong>İnsan</strong> haklarındaki gelişmeler, yüzyıllara yayılan<br />

çetin ve zorlu mücadeleler sonunda elde edilebilmiştir.<br />

<strong>İnsan</strong> hakları; “insanın salt insan olmakla kazandığı haklardır”. Bireye, insan olarak sahip olduğu ortak<br />

değerlerin sömürü, baskı, şiddet, saldırı ve her türlü olumsuz dış etkiler karşısında korunmasını<br />

isteyebilmesi yetkisini verir, evrensel niteliklidir. <strong>İnsan</strong>ın yüzyıllar boyunca önce düşünsel alanda, daha<br />

sonra, sırasıyla, anayasal belge ve bildirilerde, anayasalarda ve uluslararası sözleşmelerde yer alan ve<br />

korunması gerektiği konusunda ortak kanıya dayanan değerler bütünüdür.<br />

<strong>İnsan</strong> haklarının kaynağı insan doğasına dayandığı için, insanın bulunduğu her alan insan haklarının<br />

kapsamındadır, bu anlamda da insan hakları evrenseldir. “Evrensellik, tüm insanlar için, her zaman ve her<br />

yerde geçerli olma özelliğidir”. (1) Bir kişi hangi ülke, coğrafya ve toplumda yaşarsa yaşasın, hangi cins,<br />

ırk ve inançtan olursa olsun bu özelliklerinden kaynaklanan bir ayrıma uğramadan bu haklardan<br />

yararlanabilmelidir. <strong>İnsan</strong> olmak, bu hakların kullanımında/ gerçekleştirilmesinde tek ölçüttür.<br />

<strong>İnsan</strong> haklarının doğuşu ve gelişimi sürecinde; “evrensel bildiriler dönemine geçilmeden önce ilan edilen<br />

bağımsızlık ve özgürlük bildirgeleri ile bazı önemli düşünürlerin açıkladıkları temel metinler, tüm<br />

insanlığa özgürlükler ve haklar konusunda yeni ışıklar saçarken aynı zamanda da, dünya üzerinde bu<br />

özgürlükler ve hakların kültürünü de oluşturuyordu. Bağımsızlık ve özgürlük bildirgeleri ile düşünürlerin<br />

açıkladıkları düşünsel ağırlıklı metinler, siyasal ve toplumsal platformda evrensel insan hakları<br />

metinlerine giden yolu açmıştır”. (2)<br />

<strong>İnsan</strong> haklarının düşünsel temellerinin çok eskilere dayanmasına karşın, bu hakların bir kavram olarak<br />

biçimlenmesi 17. ve 18. yüzyıllarda Avrupa’da başlamıştır. (3)<br />

Düşünsel alanda gelişen ve oluşan "insan hakkı"nın, ulusal ve uluslararası düzeyde korunması ve<br />

yaşatılması için kullanılan ilk araç anayasal belgeler ve anayasalar olmuştur.<br />

<strong>İnsan</strong> haklarının uluslararası güvenceye kavuşturulmasına yönelik ilk uygulama, 1948 tarihli BM, <strong>İnsan</strong><br />

Hakları Evrensel Bildirgesi’dir.<br />

Günümüzde <strong>İnsan</strong> haklarına ilişkin kavramların evrenselliği konusundaki anlayış birliğinin giderek<br />

güçlendiği ve demokratik toplumların temelini oluşturduğu görülmektedir. <strong>İnsan</strong> haklarının uygulanma<br />

alanının siyasi boyutu aşarak, ekonomik, toplumsal ve kültürel boyutlarda da yaygınlaşması<br />

sözkonusudur.<br />

Kültür; en genel anlamıyla insanların yaratmış olduğu maddi ve maddi olmayan şeylerin toplamını ifade<br />

eder. <strong>İnsan</strong> bir kültür ortamının içinde doğar ve bu ortamdan edindiklerinin/kazandıklarının taşıyıcılığını<br />

yapar. Kültür böylece kuşaklar boyu çoğalarak/zenginleşerek devam eder. Aynı zamanda kültür bir arada<br />

yaşayan insan topluluklarının ortak ürünü olduğu gibi, geri dönerek insanların toplum içerisinde bir arada<br />

yaşama kurallarını/koşullarını düzenler.<br />

Kültür, çalışan insanın yapıtı olarak ve amaçlarını gerçekleştirdiği araç olarak -yaşamasını, bir güvenlik,<br />

konfor ve gönenç standardı yaratmasını sağlayan bir araç olarak, kendisine hayvansal, organik<br />

yeteneklerini aşan bir güç veren, mallar ve değerler yaratmasını sağlayan bir araç olarak- bütün bunların


içinde ve bütün bunların yardımıyla, insanı bir sonuca götüren bir araç olarak anlaşılmalı, yani yararlılık<br />

yada işlevsellik açısından ele alınmalıdır. (4)<br />

Toplumlarda var olan kurallar dizgesi toplumsal yaşamı ve insan ilişkilerini düzenlemeye yöneliktir, bu<br />

kurallar dizgesi aynı zamanda hukuk kurumunca düzenlenip kontrol edilir. Toplumsal yasalar, nelerin<br />

nasıl yapılacağından çok, nelerin yapılamayacağını, ne tür cezalar verileceğini dile getirir, bu yasaların<br />

tümünde toplum üyesi bireylerin tümüne eşit şekilde uygulanması yönünde evrensel bir ilke geçerlidir.<br />

Yasaların toplumdan topluma ve zaman içinde büyük farklar gösterdiğini gözlemleyen toplum ve<br />

insanbilimciler, doğa bilimleri alanında olduğu gibi, bütün toplumlarda, her zaman geçerli olmuş<br />

büyük/evrensel yasalar olup olmadığını araştırmışlardır. (5)<br />

Toplumların çağdaş ve evrensel yaşama uymaları, onun onurlu bir üyesi olarak varlıklarını sürdürmeleri,<br />

kendi içlerine kapanmasıyla değil bir yandan ulusal kültürlerini değerlendirip çağdaş bir açıdan<br />

özümlerken, diğer yandan başka kültürlerle ilişki kurarak, değişik kaynaklardan beslenmeleri, çağdaş<br />

dünyanın, insanlık evreninin üretimini ve zenginliklerini paylaşmalarıyla mümkündür.<br />

Bu anlamda “ülkemizin başka ülkelerle birlikte var olduğu, ulusal kültürümüzün evrensel kültüre<br />

katıldığında yetkinleşeceği unutulmamalı”dır. (6)<br />

<strong>İnsan</strong> hakları, insanın doğal ve kültürel varlığının özgürce ifadesine olanak hazırlaması yönüyle<br />

anlamlıdır. Bu anlamda insan hakları kişi, grup, toplum ya da kültürlere göre farklılık göstermez, insana<br />

ilişkin etik değerler içermesi yönüyle evrenseldir.<br />

Bu açıdan baktığımızda, günümüzde uluslararası <strong>İnsan</strong> Hakları normları, bütün çağdaş demokratik<br />

toplumların anayasa ve yasalarının temel değeri haline gelmiştir.<br />

<strong>Kültürel</strong> haklar kapsamlarına ve boyutlarına göre, genel ve özel olarak ayrıldığında, düşünme, konuşma,<br />

yazma, yayın, eğitim ve örgütlenme hakları genel kapsamlı temel kültürel haklar olarak sayılabilirler.<br />

Özel kültürel haklar ise; kültürü istemek hakkı, katılma, gelişme, özerklik, korunma hakları şeklinde<br />

olabilir. (6)<br />

<strong>Kültürel</strong> haklar, yirminci yüzyılda yeni yeni ortaya çıkmaya başlayan bir haklar grubudur. <strong>İnsan</strong> hakları<br />

uğruna verilen savaşlar ile beraber, siyasal ve toplumsal gelişmelerin bir arada etkileri böylesine bir<br />

sonucu hazırlamıştır. Toplumsal ve kültürel gelişmelerle beraber yeni yeni kültürel hakların da gündeme<br />

gelmesi beklenmelidir. Son gelişmelere bakılarak kültürel alanda kurumlaşma, özgünlük, ulusallık,<br />

evrensellik, süreklilik, çoğulculuk ve bütünleşme gibi olguların zamanla yeni kültürel haklar olarak ortaya<br />

çıkmaları beklenebilir. (8)<br />

<strong>İnsan</strong> haklarının kültürel boyutuna, tarih sıralamasını esas alarak bakacak olursak, uluslararası<br />

kuruluşların sözleşmelerinde ve bildirgelerinde şunları görmekteyiz:<br />

<strong>İnsan</strong> Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 26. maddesi eğitim hakkına aşağıdaki biçimde yer vermektedir;<br />

1. Herkes eğitim hakkına sahiptir. Eğitim, en azından ilk ve temel eğitim aşamasında parasızdır.<br />

İlköğretim zorunludur. Teknik ve mesleksel eğitim herkese açıktır. Yüksek öğretim, yeteneklerine göre<br />

herkese tam bir eşitlikle açık olmalıdır.<br />

2. Eğitim insan kişiliğini tam geliştirmeye ve insan haklarıyla temel özgürlüklere saygıyı güçlendirmeye<br />

yönelik olmalıdır. Eğitim, bütün uluslar, ırklar ve dinsel topluluklar arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu<br />

özendirmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışı koruma yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.<br />

3. Çocuklara verilecek eğitimin türünü seçmek, öncelikle ana ve babanın hakkıdır.<br />

27. Madde ise kültürel haklara yönelik olarak düzenlenmiştir.<br />

1. Herkes toplumun kültürel yaşamına serbestçe katılma, güzel sanatlardan yararlanma, bilimsel<br />

gelişmeye katılma ve bundan yararlanma hakkına sahiptir.


2. Herkesin yaratıcısı olduğu bilim, edebiyat ve sanat ürünlerinden doğan maddi ve manevi çıkarlarının<br />

korunmasına hakkı vardır.<br />

BM üye olan devletler tarafından imzalanarak 1945 yılında kurulan UNESCO ise, bir uluslar arası eğitim,<br />

bilim ve kültür örgütüdür. UNESCO sözleşmesinde kültür ve kültürel haklar ile ilgili olarak, Kültürün<br />

geniş ölçüde yayılması ve insanlığın gelenekleri, özgürlük ve barış içinde gerekli olduğu gibi, tüm<br />

ulusların karşılıklı yardım ve ilgi anlayışı ile yerine getirmeleri gereken kutsal bir ödevdir. (9)<br />

UNESCO sözleşmesi dünya uluslarına kültürel haklar konusunda güvenceler getirmiş ve yol göstermiştir.<br />

Nitekim yeni uyanmakta olan üçüncü dünya ülkelerinin büyük çoğunluğu bu örgüte üye olarak sıkı bir<br />

dayanışma içine girmişler ve büyük devletlerin sürdürdükleri kültür emperyalizmine karşı uluslar arası<br />

alanda ortak bir savaşım başlatmışlardır. UNESCO sözleşmesinin getirdiği ilkeler, yeni kurulan<br />

devletlerin kültür haklarına ışık tutmuş ve insanlığın diğer kesimlerine de kültürel haklarına sahip<br />

olabilmeleri sürecinde olumlu bir katkı getirmiştir. (10)<br />

Avrupa Konseyi ve <strong>İnsan</strong> Hakları (11)<br />

Avrupa <strong>İnsan</strong> Hakları Sözleşmesi (AİHS) 4 Kasım 1950 yılında Roma’da imzalanmış ve 1953 yılında<br />

yürürlüğe girmiştir. Antlaşma, sözleşme ile güvence altına alınan hakların uygulanmasını denetleyecek iki<br />

ayrı bağımsız organ kurulmuştur: Bu organlar, Avrupa <strong>İnsan</strong> Hakları Komisyonu (1954) ve Avrupa <strong>İnsan</strong><br />

Hakları Mahkemesi’dir ( 1959).<br />

Konsey, <strong>İnsan</strong> Haklarını: Etkili denetim ve koruma mekanizmaları ile bireylerin sivil ve siyasal<br />

özgürlükleri, sosyal, ekonomik ve kültürel haklarına saygıyı güvence altına alarak Avrupa Birliği’ni<br />

güçlendirmeyi amaçlamaktadır. AİHS, aynı zamanda,1948 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından<br />

kabul edilen Evrensel <strong>İnsan</strong> Hakları Beyannamesi’nde ifadesini bulan hak ve özgürlüklerin bir bölümünü<br />

korumak için atılan ilk başarılı girişimdir.<br />

Avrupa Konseyi’nin insan haklarının kültürel boyutuna ilişkin diğer temel belgeler ise, şunlardır;<br />

Ulusal Azınlıkları Koruma Çerçeve Sözleşmesi, ulusal azınlıkların haklarını koruyan ve yasal olarak<br />

bağlayıcılığı olan çok taraflı ilk belgedir. Sözleşme, ulusal kurumlar ve politikalar yoluyla uygulanır.<br />

Sözleşme, imzacı devletlerin saygı göstermeleri gereken prensipleri belirlemektedir. Kanun önünde<br />

eşitlik, kültür, dil, din, gelenek ve kimliklerini koruma ve geliştirmek için uygun koşulların teşvik<br />

edilmesi, medyaya ulaşmalarını sağlamak, diğer ülkelerde meşru olarak ikamet edenlerle sınır ötesi<br />

serbest ve barışçı temasın kurulması alınan ilke kararları arasındadır.<br />

Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu, Avrupa Konseyi’ne üye bütün ülkelerde ırkçılık,<br />

ayrımcılık, Yahudi düşmanlığı ve hoşgörüsüzlükle mücadele etmeye öncülük etmekte ve bunlara karşı<br />

yasal ve siyasal korumayı güçlendirmek için çalışmaktadır. Bu çerçevede mevcut ulusal ve uluslararası<br />

önlemlerin etkinliğini değerlendirmekte ve bunların güçlendirilmesi için öneriler sunmaktadır. İfade<br />

özgürlüğü, demokratik toplumun temel taşıdır. AİHS‘nin belirlediği temel hak ve özgürlüklere yasal<br />

koruma sağlamanın yanında Avrupa Konseyi’nin medya ile ilgili çalışmaları, ifade ve enformasyon<br />

özgürlüğünü genişletmek ve bu özgürlüklerden yararlanmak için yasal uyum ve siyasi araçları geliştirme<br />

amacına yöneliktir. Medya ve kamu çalışanları için enformasyon ve eğitim faaliyetlerini sağlamak bu<br />

çalışmanın bir parçasıdır.<br />

Avrupa Antlaşmaları<br />

Avrupa Kültür Antlaşması, Avrupa Konseyi üye ülkeleri tarafından 19 Aralık 1954 tarihinde Paris’te<br />

imzalanmıştır. Kültür konusundaki maddelerin içerikleri şu şekildedir;<br />

Madde 1 Her Akit Taraf Avrupa’nın müşterek kültür mamelekindeki milli payını idame ettirmek ve<br />

bunun inkişafını teşvik etmek için kendisine has tedbirleri alacaktır.<br />

Madde 2 Her Akit Taraf, imkan nispetinde.<br />

a Vatandaşlarını diğer Akit Tarafların medeniyet, tarih ve dillerini tetkik etmeye teşvik edecek, diğer<br />

Akitlere de kendi ülkesinde bu gibi tetkiklerde bulunmak hususunda kolaylık gösterecek, ve


Diğer Akit Taraflar ülkesinde kendi medeniyet, tarih, dil veya dillerinin tetkikine gelişmesine ve bu<br />

Akit Tarafların vatandaşlarına da kendi ülkesi üzerinde bu kabul tetkikleri yapmaları imkanının<br />

bahsedilmesine gayret sarf edecektir.<br />

Madde 3 Akit Taraflar Avrupa menfaatine olan kültürel faaliyetlerinin inkişafını temine matuf müşterek<br />

hareketlerini hem ahenk kılmak gayesiyle Avrupa Konseyi çerçevesi dahilinde istişarelerde<br />

bulunacaklardır.<br />

Madde 4 Her Akit Taraf, imkan nispetinde, ikinci ve üçüncü maddenin tatbiki gayesiyle kültürel kıymeti<br />

haiz eşyanın olduğu gibi şahısların da tedavül ve mübadelesini kolaylaştıracaktır.<br />

Madde 5 Her Akit Taraf, Avrupa kültürü için bir kıymet ifade edip kendi kontrolü altında bulunan<br />

eşyaları Avrupa'nın müşterek kültür mamelekinin ayrılmaz bir cüzü olarak telakki edecek, onları korumak<br />

için lüzumlu tedbirleri alacak ve bu eşyaların tetkik edilebilmelerini kolaylaştıracaktır.<br />

BM “Ekonomik, Sosyal ve <strong>Kültürel</strong> Haklar Uluslararası Sözleşmesi” 3 Ocak 1966 New York, Türkiye<br />

sözleşmeyi 15 Ağustos 2000 tarihinde imzalamıştır. Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sözleşmesinin<br />

birinci bölümü, Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı başlığı altında birinci maddesinde şunlardan söz<br />

etmektedir;<br />

1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal<br />

statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.<br />

2. Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı menfaat ilkesine dayanan uluslararası ekonomik işbirliği<br />

yükümlülüklerine zarar vermemek koşuluyla, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına<br />

serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda yoksun<br />

bırakılamaz.<br />

3. Kendini Yönetemeyen ve vesayet altındaki ülkelerden sorumlu olan devletler de dahil bu sözleşmeye<br />

taraf bütün devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş<br />

Milletler şartının hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir.<br />

BM Ekonomik, Sosyal ve <strong>Kültürel</strong> Haklar Sözleşmesi’nin 15. Madde’sinde ifade edilen, <strong>Kültürel</strong> Yaşama<br />

Katılma Hakkı şunları içermektedir;<br />

1. Bu sözleşmeye taraf devletler, herkese aşağıdaki hakları tanırlar:<br />

a) <strong>Kültürel</strong> yaşama katılmak;<br />

b) Bilimsel gelişmelerin nimetlerinden ve sonuçlarından yararlanmak;<br />

c) Kendisinin yaratıcısı olduğu bilimsel, edebi ve sanatsal ürünlerden kaynaklanan maddi ve manevi<br />

menfaatlerin korunmasından yararlanmak.<br />

2. Bu hakkın tam olarak gerçekleştirilmesi için sözleşmeye taraf olan devletler tarafından alınacak<br />

önlemler, bilimin ve kültürün korunması, gelişmesi ve yayılması için gerekli tedbirleri de içerir.<br />

3. Bu sözleşmeye taraf devletler, bilimsel araştırma ve yaratıcı faaliyetler için zorunlu olan özgürlüğe<br />

saygı göstermeyi taahhüt ederler.<br />

4. Bu sözleşmeye taraf devletler, bilimsel ve kültürel alanlarda uluslararası ilişkilerin ve işbirliğinin teşvik<br />

edilmesinden ve geliştirilmesinden türetilecek menfaatleri tanımayı kabul ederler.<br />

Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı, Paris 21 Kasım 1990. Yani Bir Demokrasi, Barış ve Birlik Çağı.<br />

Paris Şartının <strong>İnsan</strong> Hakları, Demokrasi ve Hukukun Üstünlüğü başlığı altında; “Bir ulus içindeki<br />

azınlıkların soy, kültür, dil ve din yönünden sahip oldukları kimliğin korunacağını ve azınlıklara mensup<br />

kişilerin hiçbir ayrım yapılmaksızın kanun önünde tam bir eşitlik içinde bu kimliği serbestçe dile<br />

getirmek, korumak ve geliştirmek hakkına sahip olduklarını belirtiriz” denmektedir. (12)<br />

Yine Paris Şartında Kültür başlığı altında şunlar vurgulanmaktadır; “Kıtanın bölünmüşlüğünü ortadan<br />

kaldırmak için ortak Avrupa Kültürümüzün ve paylaştığımız değerlerin çok önemli katkısı olduğunu<br />

kabul ediyoruz. Bu yüzden yaratıcı özgürlüğe olan, tüm zenginliği ve çeşitliliği ile kültürel ve manevi<br />

mirasımızın korunması ve geliştirilmesine olan bağlılığımızı vurguluyoruz… Halklarımız arasında daha<br />

fazla tanışıklık olması için öteki katılan devletlerin kentlerinde kültür merkezleri kurulmasını, işitselgörsel<br />

alanda daha fazla işbirliğini ve müzik, tiyatro, edebiyat ve sanat alanında daha geniş değişimleri<br />

destekliyoruz. Özellikle gençler arasında, kültürel değişimleri, eğitimin tüm dallarında işbirliği, daha açık<br />

olarak diğer kıtaların devletlerin dillerinde öğretim ve eğitim yolu ile insanların birbirlerini daha iyi<br />

anlamasını geliştirmek üzere ulusal politikalarımızda özel çaba harcamaya kararlıyız” denmektedir. (13)


Kopenhag Kriterleri 22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi'nde, adaylık için başvuruda<br />

bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri belirtmiştir. Bu<br />

kriterler siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanmıştır.<br />

Konumuzla ilgili olarak kültürel boyutuyla ilgili olanlara baktığımızda Siyasi Kriterler içerisinde; ülkede<br />

demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına ve azınlık haklarına saygıyı teminat altına alan istikrarlı<br />

kurumların varlığına değinilmektedir.<br />

Avrupa Antlaşmaları<br />

Ulusal Azınlıkların Korunması için Çerçeve Sözleşme Strasbourg, 01.02.1995<br />

9 Ekim 1993 tarihinde Viyana'da Avrupa Konseyi'ne üye Devletlerin Devlet Başkanları ve Başbakanları<br />

tarafından kabul edilen bildirinin devamını arzulayarak;<br />

Kendi topraklarında, ulusal azınlıkların mevcudiyetini korumaya kararlı olarak; ulusal azınlıkların<br />

korunmasının istikrar, demokratik güvence ve bu kıtadaki barış için gerekli olduğunu, Avrupa tarihindeki<br />

kargaşaların ortaya koyduğunu dikkate alarak;<br />

Çoğulcu ve gerçekten demokratik bir toplumun, sadece ulusal azınlığa mensup her ferdin etnik, kültürel,<br />

dilbilimsel ve dinsel kimliğine saygı göstermekle kalmayıp bu kimliğin dile getirilmesi, korunması ve<br />

geliştirilmesi için elverişli şartları oluşturmasını da sağlaması gerektiğini dikkate alarak;<br />

Bir hoşgörü ve diyalog ortamı oluşturulmasının, kültürel çeşitliliğin, bir toplumun bölünmesinin değil,<br />

bölünme için değil, zenginleşmenin kaynağı ve etkeni olmasını sağlamak için gerekli olduğunu dikkate<br />

alarak;<br />

Hoşgörülü ve müreffeh bir Avrupa yaratılmasının, yalnızca devletler arasında işbirliğine dayanmadığını,<br />

her Devletin anayasa ve bütünlüğüne zarar vermemek kaydı ile bölgesel ve yerel yönetimler arasındaki<br />

sınır ötesi işbirliğini gerektirdiğini de dikkate alarak;<br />

<strong>İnsan</strong> Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi’ni ve protokollerini göz önünde<br />

bulundurarak denerek; birinci bölümden başlayarak üç bölümde ve yirmi iki maddede ulusal azınlıkların<br />

korunmasına ilişkin ilkeleri belirlemektedir.<br />

Bölüm I Madde 1<br />

Ulusal azınlıklar ve bu azınlıklara mensup fertlerin hak ve özgürlüklerinin korunması, insan haklarının<br />

uluslararası korunmasının ayrılmaz bir parçasıdır ve böylelikle uluslararası işbirliği alanında yer alır.<br />

Madde 2 İşbu Çerçeve Sözleşmesi’nin hükümleri, anlayış ve hoşgörü temeliyle iyi komşuluk, dostane<br />

ilişkiler ve devletler arasında işbirliği ilkelerine uyum içinde, iyi niyetle uygulanacaktır.<br />

Madde 3<br />

1 Ulusal azınlığa mensup her fert, böyle bir muamele görme veya görmemeyi özgürce seçme hakkına<br />

sahip olacaktır ve böyle bir seçimden ya da bu seçimle bağlantılı hakların kullanılmasından hiçbir sakınca<br />

ortaya çıkmayacaktır.<br />

2 Ulusal azınlıklara mensup fertler, bireysel olduğu gibi başkalarıyla topluca, işbu Çerçeve<br />

Sözleşmesinde belirtilen ilkelerden doğan hak ve özgürlükleri kullanabilirler.<br />

Bölüm II Madde 4<br />

1 Taraflar ulusal azınlıklara mensup her ferde kanun önünde eşitlik hakkını ve kanunlarca eşit olarak<br />

korunma hakkını güvence altına almayı taahhüt ederler. Bu bakımdan, ulusal azınlığa mensupluk üzerine<br />

kurulu her ayrımcılık yasaklanacaktır.<br />

2 Taraflar, bir ulusal azınlığa mensup fertler ile çoğunluğa mensup olanlar arasında, ekonomik, sosyal,<br />

politik ve kültürel yaşamın tüm alanlarında, tam ve etkin bir eşitlik sağlamak amacıyla, gerektiği yerde,<br />

uygun tedbirleri almayı taahhüt ederler. Bu bakımdan, Taraflar ulusal azınlığa mensup fertlerin özel<br />

koşullarını dikkate alacaklardır.<br />

3 2.fıkra çerçevesinde alınan tedbirler ayrımcılık olarak kabul edilmeyecektir.<br />

Madde 5- 1 Taraflar, ulusal azınlıklara mensup fertlere kültürlerini sürdürme ve geliştirmenin yanında,<br />

kimliklerinin temel unsurlarını; dil, din, gelenekler ve kültürel miraslarını korumak için gerekli şartları<br />

teşvik etmeyi taahhüt ederler.


2 Bütünleşme ile ilgili genel politikaları çerçevesinde alınan tedbirlere zarar vermemek kaydıyla, taraflar,<br />

ulusal azınlıklara mensup fertlerin istekleri dışında, sindirmeye yönelik her politika veya uygulamadan<br />

sakınacaklar ve bu fertleri, bu tür sindirmeye yönelik her faaliyete karşı koruyacaklardır.<br />

Madde 6- 1 Taraflar, toprakları üzerinde yaşayan tüm fertler arasında etnik, kültürel, dilbilimsel veya<br />

dinsel kimliklerine bakılmaksızın hoşgörü ve kültürler arası diyalogu teşvik edecekler ve karşılıklı saygı<br />

ve anlayışı ve işbirliğini teşvik etmek için özellikle eğitim, kültür ve medya alanlarında etkili tedbirler<br />

alacaklardır.<br />

2 Taraflar, etnik, kültürel, dilbilimsel veya dinsel kimlikleri nedeniyle tehdit veya ayrımcılık, düşmanlık<br />

veya şiddet eylemlerine maruz kalabilecek herhangi bir ulusal azınlığa mensup fertleri korumak için<br />

uygun tedbirler almayı taahhüt ederler.<br />

Madde 7 Taraflar, ulusal bir azınlığa mensup her ferdin, barışçıl olarak toplanma özgürlüğü, dernek<br />

kurma özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve düşünce, vicdan ve din özgürlüğü haklarına saygı gösterilmesini<br />

temin edeceklerdir.<br />

Madde 8 Taraflar, ulusal bir azınlığa mensup her ferde, dinini ve inancını uygulama hakkını ve dini<br />

kurum, örgüt ve dernekler kurma haklarını tanımayı taahhüt ederler.<br />

Madde 9- 1 Taraflar, ulusal bir azınlığa mensup her ferdin, ifade özgürlüğü hakkının, görüş sahibi olma<br />

özgürlüğü ve kamu yetkililerinin müdahalesi olmadan ve sınırlara bakılmaksızın azınlık dilinde bilgi veya<br />

düşünceleri alma ve iletme özgürlüğünü kapsadığını tanımay1 taahhüt ederler.<br />

Taraflar, kendi yasal sistemleri çerçevesinde ulusal bir azınlığa mensup fertlerin medya organlarına<br />

ulaşımda ayrımcılığa maruz bırakılmamalarını sağlayacaklardır.<br />

2 Birinci fıkra, Tarafların, radyo, televizyon yayınları yapılması veya sinema şirketlerinin kurulmasını,<br />

ayrımcılık yapmadan ve nesnel kriterlere dayanarak izne bağlamalarını engellemez.<br />

3 Taraflar, ulusal azınlığa mensup fertlerin, yazılı basın organları kurma ve bunları kullanmasını<br />

engellemeyeceklerdir. Radyo ve televizyon yayıncılığının yasal çerçevesi içinde, Taraflar, ulusal azınlığa<br />

mensup fertlere kendi medya organlarını kurma ve kullanma olanağını mümkün olduğu ölçüde ve<br />

1.fıkranın hükümleri göz önünde bulundurarak sağlayacaklardır.<br />

4 Taraflar, ulusal azınlığa mensup fertlerin medya organlarına ulaşımını kolaylaştırmak ve hoşgörüyü<br />

teşvik etmek ve kültürel çoğulculuğu sağlamak için, kendi yasal sistemleri çerçevesinde uygun tedbirler<br />

alacaklardır.<br />

Madde 10- 1 Taraflar, ulusal azınlığa mensup her ferdin, azınlık dilini, serbestçe ve engelsiz olduğu gibi<br />

topluluk önünde de sözlü ve yazılı olarak kullanma hakkını tanımayı taahhüt ederler.<br />

2 Geleneksel olarak veya sayılarının çokluğu bakımından ulusal azınlıklar tarafından iskan edilmiş<br />

bulunan bölgelerde, bu kişiler tarafından talep edilmiş ise ve bu talebin gerçek bir ihtiyaca dayandığı<br />

yerlerde, Taraflar, mümkün olduğu ölçüde, azınlık dillerinin bu kimseler arasında ve idari makamlarca<br />

kullanılmasını sağlamaya çalışacaklardır.<br />

3 Taraflar, ulusal bir azınlığa mensup her ferdin, en kısa zamanda anladığı dilde, tutuklanma nedenleri<br />

kendisine yöneltilen suçun cinsi ve nedeni konusunda bilgi verilmesi ve bu dilde, gerekirse bir<br />

tercümanın parasız yardımıyla kendini savunma hakkını garanti etmeyi taahhüt ederler.<br />

Madde 11- 1 Taraflar, ulusal bir azınlığa mensup her ferde, azınlık dilindeki soyadını (aile adını) ve adını<br />

kullanma hakkını ve bunların resmen tanınması hakkını kendi yasal sistemlerindeki yöntemlere göre<br />

sağlamayı taahhüt ederler.<br />

2 Taraflar, ulusal bir azınlığa mensup her ferdin kendi azınlık dilindeki işaretleri, yazıları ve özel<br />

nitelikteki her türlü bilgiyi kamuya açık bir şekilde teşhir etme hakkını tanımayı taahhüt ederler.<br />

3 Geleneksel olarak veya sayılarının çokluğu bakımından ulusal azınlıklar tarafından iskan edilmiş<br />

bölgelerde, Taraflar, kendi yasal sistemleri çerçevesinde, uygun yerlerde diğer Devletlerle anlaşma halleri<br />

dahil olmak üzere ve kendi özel koşullarını da dikkate alarak, yeteri kadar talep olduğu zaman, kamuya<br />

açık geleneksel, yöresel isimleri, sokak isimleri ve diğer topografik işaretleri azınlık dilinde de belirtmek<br />

hususunda gayret göstereceklerdir.<br />

Madde 12- 1 Taraflar, uygun olan hallerde, ulusal azınlıkların ve çoğunluk kültürünün, tarihinin, dilinin<br />

ve dininin tanıtılmasını sağlamak için, eğitim ve araştırma alanlarında önlemler alacaklardır.<br />

2 Bu bağlamda, Taraflar, diğer tedbirler yanında öğretmen yetiştirilmesi ve okul kitaplarına ulaşım için<br />

yeterince imkan yaratacaklar ve değişik toplumlar arasında öğretmen ve öğrenci temasını<br />

kolaylaştıracaklardır. .


3 Taraflar, ulusal azınlıklara mensup fertler için her düzeyde eğitime girişte şans eşitliğini teşvik etmeyi<br />

taahhüt ederler.<br />

Madde 13- 1 Taraflar, kendi eğitim sistemleri çerçevesinde, ulusal azınlıklara mensup fertlere kendilerine<br />

özgü özel eğitim ve yetiştirme kurumlarını kurma ve yönetme hakkını tanıyacaklardır.<br />

2 Bu hakkın kullanılması Taraflar için herhangi bir mali yükümlülük getirmeyecektir.<br />

Madde 14- 1 Taraflar, ulusal bir azınlığa mensup her ferde azınlık dilini öğrenme hakkını tanımayı<br />

taahhüt ederler.<br />

2 Geleneksel olarak veya sayılarının çokluğu bakımından ulusal azınlıklar tarafından iskan edilmiş<br />

bölgelerde, Taraflar, mümkün olduğu ölçüde ve kendi eğitim sistemleri çerçevesinde, yeterli talep olduğu<br />

takdirde, azınlıklara mensup kimselerin, azınlık dilini öğrenmeleri veya bu dilde ders almaları için uygun<br />

imkanlar yaratmaya çalışacaklardır.<br />

3 İşbu maddenin 2.fıkrası resmi dilin öğrenilmesine veya bu dilde eğitime zarar vermeden uygulanacaktır.<br />

Madde 15 Taraflar, ulusal azınlıklara mensup şahısların kültürel, sosyal ve ekonomik hayat ile kamu<br />

işlerine, özellikle kendilerini etkileyenlere fiili katılımları için gerekli şartları yaratacaklardır.<br />

Madde 16 Taraflar, ulusal azınlıklara mensup şahısların ikamet ettiği coğrafi alanda nüfus oranlarını<br />

değiştiren ve işbu Çerçeve Sözleşmesinde belirtilen ilkelerden doğan hak ve özgürlüklere zarar verme<br />

amacı güden tedbirler almaktan kaçınacaklardır.<br />

Madde 17- 1 Taraflar, ulusal azınlıklara mensup şahısların başka devletlerde yasal olarak bulunan,<br />

özellikle etnik, kültürel, dilbilimsel veya dinsel kimliği paylaştıkları veya ortak kültürel mirasa sahip olan<br />

şahıslarla, özgür ve barışçıl ilişki kurma ve devam ettirme hakkını engellememeyi taahhüt ederler.<br />

2 Taraflar, ulusal azınlıklara mensup fertlerin sivil örgütlerin hem ulusal hem de uluslararası düzeydeki<br />

çalışmalarına katılma hakkını engellememeyi taahhüt ederler.<br />

Madde 18- 1 Taraflar, gereken hallerde, ilgili ulusal azınlıklara mensup şahısların korunmasını sağlamak<br />

için başka Devletlerle, özellikle komşu Devletlerle, çift taraflı ve çok taraflı Sözleşmeler yapmaya gayret<br />

edeceklerdir.<br />

2 Uygun olan hallerde, Taraflar, sınır ötesi işbirliğini teşvik etmeyi amaçlayan önlemler alacaklardır.<br />

Madde19 Taraflar, işbu Çerçeve Sözleşmesinin içerdiği ilkelere saygı göstermeyi ve gerektiği hallerde,<br />

uluslararası hukuki belgelerde, özellikle <strong>İnsan</strong> Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunması Sözleşmesi ve<br />

Protokollerinde, öngörülen sınırlama, kısıtlama veya ayrılmaları, bu prensiplerden doğan hak ve<br />

özgürlüklere uygun olduğu ölçüde uygulamayı taahhüt ederler.<br />

Bölüm III Madde 20<br />

İşbu Çerçeve Sözleşmesinde öngörülen ilkelerden doğan hak ve özgürlüklerin uygulamasında, ulusal<br />

azınlıklara mensup herhangi bir kişi, ulusal mevzuata ve başkasının haklarına, özellikle çoğunluğa veya<br />

diğer ulusal azınlıklara mensup fertlerin haklarına saygı gösterecektir.<br />

Madde 21 İşbu Çerçeve Sözleşmesinin hiçbir hükmü, uluslararası hukukun temel ilkelerine ve özellikle,<br />

Devletlerin egemen eşitliği, toprak bütünlüğü ve siyasal bağımsızlığı ile ters düşen bir eylem yapmak<br />

veya bu tür bir faaliyete girişmek hakkının mevcut olduğunu ima edecek şekilde yorumlanamaz.<br />

Madde 22 İşbu Çerçeve Sözleşmesinin hiç bir hükmü Akit bir Tarafın kanunları ile veya Taraf olduğu<br />

anlaşmalar ile sağlanan insan hakları ve temel özgürlükleri kısıtlayacak veya onlarla ters düşecek bir<br />

şekilde yorumlanamaz.<br />

Avrupa Antlaşmaları<br />

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 7 Aralık 2000 tarihli toplantısında kabul edilen<br />

<strong>Kültürel</strong> Çeşitlilik Deklarasyonu;<br />

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Kültür çeşitliliğinin insan toplumu için temel bir koşul olduğunu,<br />

Yeni iletişim teknolojileri, küreselleşme ve gelişen çok taraflı ticaret politikalarının, kültürel çeşitliliği<br />

üzerinde etkisi olduğunu,<br />

Avrupa toplumlarında kültür işbirliğinin ve demokratik norm ve yapıların sürdürülmesi, korunması ve<br />

teşvikinin Avrupa Komisyonu’nun temel görevi olduğunu,<br />

Kültür çeşitliliğinin Avrupa’nın temel bir niteliği olduğunu ve Avrupa’nın yapılaşma sürecinin başlıca<br />

siyasi hedefini teşkil ettiğini, ve 21 .YY’ da bunun enformasyon ve bilgiye dayalı toplum yapısında özel<br />

bir önemi olduğunu,


Yasa düzenine dayalı bütün demokratik toplumların geçmişte, kendi kültür ve medya politikalarında<br />

kültürel çoğulculuğu sürdürecek ve koruyacak önlemler geliştirmiş olduğunu,<br />

Avrupa Konseyi’nin kültür çeşitliliğini korumak ye güçlendirmek geleneğini dikkate alarak ve bu<br />

çerçevede teşkilatın Avrupa <strong>İnsan</strong> Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Kültür Sözleşmesi esaslarına göre<br />

gerekli araçları geliştirmiş olduğunu,<br />

Küresel pazarın, kültürler ve kültür alışverişi üzerindeki etkileri çerçevesi içerisinde modern, demokratik<br />

ülkelerin yeni bir görev olarak, kendi hükümranlık bölgeleri içerisinde bir arada yaşayan her şekildeki<br />

kültür çeşitliliğinin tanınması ve iade edilmesini sağlayacak politikalar geliştirmeleri zorunda olduklarını,<br />

Avrupa Komisyonu üye devletlerinin medya özgürlüklerine ve medya çoğulculuğunu kültür değişimleri<br />

için bir ön şart olarak savunma ve geliştirme yükümlülüğünü kabul ettiklerini hatırlatarak ve medya<br />

çoğulculuğunun demokrasi ve kültür çeşitliliği için şart olduğunu,<br />

Bu bakımdan kamu hizmetleri yayıncılarının önemli katkıları olacağını hatırlatarak üye devletlerle<br />

Avrupa Kültür Sözleşmesi’ne taraf diğer devletlerin bu görevi kültürel olarak belirgin bir açıdan yerine<br />

getireceklerine, fakat ortak küresel bir yapı içerisinde gelişme için her düzeyde kültür çeşitliliğinin<br />

sürdürülmesi ve uygulanması için tutarlı bir çerçeve oluşturacak prensipler dizisinin hazırlanmasının<br />

gerektiğine, üye devletlerin kültür çeşitliliğini teşvik edecek uluslararası kültürel işbirliği anlaşmalarım<br />

geliştirmek konusundaki meşru amaçlarına saygı duyulması gerektiğini belirterek bu konuları aşağıdaki<br />

başlıklar şekilde ifade etmiştir:<br />

Birinci madde de Kültür Çeşitliliği başlığı altında, “kültür bakımından farklı uygulamaların bir arada<br />

varoluşlarından ve mübadelesinden ve kültür bakımından farklı hizmet ve ürünlerin sağlanması ve<br />

tüketilmesinde ifadesini bulur.<br />

Kültür çeşitliliği serbest yaratıcı ifade koşulu, özellikle audiovisuel hizmetler bakımından olmak üzere her<br />

türlü kültür alışverişinin serbestliği olmadan ifade edilemez.<br />

Kültür çeşitliliğinin sürekli olarak geliştirilmesi kavramı günümüzün ihtiyaçlarını karşılayacak olan<br />

teknolojik ve diğer gelişmelerin gelecek nesillerin kültür bakımından farklı hizmet, ürün ve uygulamaları<br />

üretmek, sağlamak ve mübadele etmek bakımından olanaklarını kısıtlamamalıdır” denilerek, ikinci olarak<br />

Küreselleşmiş dünyada sürdürülebilir kültür çeşitliliği için kültürel ve audiovisuel politikalar başlığı<br />

altında, “Kültür çeşitliliğini geliştirecek ve saygınlaştıracak kültürel ve audiovisuel politikalar ticaret<br />

politikalarının gerekli bir tamamlayıcısıdır.<br />

Kültür çeşitliliği bilişim ekonomisinin gelişmesinde esaslı bir ekonomik rol oynayacaktır. Dil çeşitliliği,<br />

artistik ifade, gerçek çeşitliliği aksettirdikleri takdirde güçlü kültür sanayileri tarafından teşvik edildikleri<br />

takdirde, çoğulculuk, yaratıcılık, rekabet ve istihdam üzerine olumlu etki yapacaktır.<br />

Kültür bakımından farklı yapım ve uygulama şekilleri teknolojik gelişmeler tarafından kısıtlandırılmamalı<br />

aksine güçlendirilmelidir.<br />

Farklı kültür ürün ve hizmetlerinin geniş bir biçimde dağıtımı ve kültürel uygulamaların genel olarak<br />

mübadelesi yaratıcılığı arttırabilir ve bu tür ürün ve hizmetlere ulaşımı ve geniş ölçüde sağlamayı teşvik<br />

eder.<br />

Kamu hizmeti yayıncılığı kültür farklılığını korumada önemli bir rol oynar.<br />

Yeni hizmetlerde çalışacak olan meslek elemanlarının ve kullanıcılarının eğitim ve yetiştirilmesi ve kültür<br />

ve audiovisuel üretimlerin güçlendirilmesi kültür çeşitliliğini arttıracak önemli etkenlerdir” derken,<br />

Kültür çeşitliliğinin sürdürülmesi ve uygulanması başlığında ise; “üye devletler yeni global çevrede ve<br />

her düzeyde kültür ve dil farklılığını sürdürme ve teşvik etmenin yollarını araştırmaya,<br />

Üye devletler Avrupa Konseyi’nin ilgili belgeleri doğrultusunda, bu belgeleri zedeleyecek yükümlülükleri<br />

benimsemeye davet edildikleri diğer uluslararası alanlarda kültür çeşitliliğini sürdürme ve teşvik etme<br />

gereksinimine özel dikkat göstermeye,<br />

Avrupa Konseyi’nin ilgili organları yeni küresel ekonomi çerçevesi içerisinde özel bir dikkat gerektiren<br />

kültür politikası konularını belirlemeye ve üye ülkelere kültür çeşitliliğini sürdürme ve uygulama<br />

gayretlerinde faydalı olacak önlemleri tasnif etmeye davet edilirler”.<br />

<strong>İnsan</strong> haklarına ilişkin sorunların bir iç hukuk sorunu olmaktan çıktığı günümüzde, Avrupa <strong>İnsan</strong> Hakları<br />

Sözleşmesi’nin getirdiği düzenlemeler ve organlarının içtihatları doğrultusunda taraf devletler iç<br />

hukuklarını Sözleşme ile uyumlu kılma yükümlülüğü altındadır. Bu doğrultuda, iç hukukta düzenlenen<br />

hak ve özgürlüklere getirilen sınırlamaların da uluslar arası normlara uygun olması gerekir. (14)


23 Mart 1976 tarihinde yürürlüğe giren ve Türkiye tarafından 15 Ağustos 2000 tarihinde imzalanan “BM<br />

Siyasi ve Medeni Haklar Uluslararası Sözleşmesi” ise insan hakları ve demokratikleşme konusunda<br />

evrensel normları belirleyen en önemli uluslararası belgelerden biri olarak kabul edilir.<br />

Sözleşmenin başlangıç kısmında; “Bu sözleşmeye taraf devletler, Birleşmiş Milletler Şartı'nda ilan edilen<br />

prensiplere göre insanlık ailesinin bütün üyelerinin doğuştan sahip oldukları insanlık onurunu ve eşit ve<br />

vazgeçilmez haklarını tanımanın, yeryüzündeki özgürlük, adalet ve barışın temeli olduğunu dikkate<br />

alarak,<br />

Bu hakların insanın doğuştan sahip olduğu insanlık onurundan türediğini kabul ederek,<br />

<strong>İnsan</strong> Hakları Evrensel Bildirisi'ne uygun bir biçimde, korkudan ve yoksulluktan kurtulma özgürlüğünü<br />

kullanabilen özgür insan idealinin ekonomik ve sosyal ve kültürel hakları ile birlikte kişisel ve siyasal<br />

haklarını da kullanabildiği şartların yaratılması halinde gerçekleştirilebileceğini kabul ederek,<br />

Birleşmiş Milletler Şartı'na göre devletlerin insan haklarına ve özgürlüklerine her yerde saygı<br />

gösterilmesini sağlama ve bu haklara ve özgürlüklere uygun davranma yükümlülüğünü dikkate alarak,<br />

İçinde yaşadıkları topluma ve diğer bireylere karşı ödevleri bulunan bireylerin, bu sözleşmede tanınmış<br />

olan hakları ilerletme ve bu haklara uyulmasını sağlamak için çaba gösterme sorumluluğu bulunduğunun<br />

farkında olarak, belirtilen hükümlerde anlaşmışlardır” denmektedir.<br />

Bu hükümlerden birinci bölümde “ Halkların Kendi Kaderini Tayin Hakkı” başlığı altında, şunlardan söz<br />

eder;<br />

1. Bütün halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. Bu hak vasıtasıyla halklar kendi siyasal<br />

statülerini serbestçe tayin edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe sürdürebilirler.<br />

2. Bütün halklar uluslararası hukuka ve karşılıklı menfaat ilkesine dayanan uluslararası ekonomik işbirliği<br />

yükümlülüklerine zarar vermemek koşuluyla, doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde kendi yararına<br />

serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda yoksun<br />

bırakılamaz.<br />

3. Kendini yönetemeyen ve vesayet altındaki ülkelerden sorumlu olan devletler de dahil bu sözleşmeye<br />

taraf bütün devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş<br />

Milletler Şartı’nın hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir.<br />

Aynı sözleşmenin 27. maddesinde ise, Azınlıkların Korunması başlığı altında;<br />

“Etnik, dinsel veya dilsel azınlıkların bulunduğu bir devlette, böyle bir azınlığa mensup bulunan kişiler<br />

grubun diğer üyeleri ile birlikte toplu olarak kendi kültürel haklarını kullanma, kendi dinlerinin gereği<br />

ibadeti etme ve uygulama veya kendi dillerini kullanma hakları engellenmez” denmektedir.<br />

Birleşmiş Milletler<br />

Ulusal Veya Etnik, Dinsel Veya Dilsel Azınlıklara Mensup Olan Kişilerin Haklarına Dair Bildiri 20<br />

Aralık 1993.<br />

Birleşmiş Milletlerin temel amaçlarından birinin, Birleşmiş Milletler Şartı'nda ilan edildiği üzere ırk,<br />

cinsiyet, dil veya din gibi bir ayrımcılığa tabi tutmaksızın herkesin insan haklarına ve temel<br />

özgürlüklerine saygıyı teşvik etme ve geliştirme olduğunu yeniden teyit ederek,<br />

Temel insan haklarına, insanlık onuruna ve insanın değerine, erkekler ve kadınlar ile küçük-büyük bütün<br />

ulusların eşit haklara sahip olduklarına dair inancını yeniden teyit ederek,<br />

Birleşmiş Milletler Şartı’nda, <strong>İnsan</strong> Hakları Evrensel Bildirisi’nde, Soykırım Suçunun Önlenmesi ve<br />

Cezalandırılması Sözleşmesi’nde, Her Türlü Irk Ayrımcılığının Tasfiye edilmesine dair Uluslararası<br />

Sözleşme'de, Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde, Ekonomik, Sosyal ve <strong>Kültürel</strong><br />

Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nde, Din veya İnanca Dayanan Her Türlü Hoşgörüsüzlüğün ve<br />

Ayrımcılığın Tasfiye edilmesine dair Bildiri'de, ve Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde ve ayrıca evrensel veya<br />

bölgesel düzeyde kabul edilmiş olan ve Birleşmiş Milletler Üyesi Devletlerin kendi aralarında meydana<br />

getirmiş oldukları diğer uluslararası belgelerde yer alan prensiplerin gerçekleştirilmesini sağlamayı arzu<br />

ederek,<br />

Kişisel ve Siyasal Haklar Uluslararası Sözleşmesi’nin etnik, dinsel veya dilsel azınlıklara mensup olan<br />

kişilerin hakları ile ilgili Yirmi yedinci maddesindeki hükümlerden esinlenerek,<br />

Ulusal veya etnik, dinsel veya dilsel azınlıklara mensup kişilerin haklarının korunmasının ve<br />

geliştirilmesinin, içinde yaşadıkları Devletin siyasal ve sosyal istikrarına katkıda bulunacağını dikkate<br />

alarak,<br />

Bir bütün olarak toplumsal gelişme içinde ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir yapıda<br />

bütünleyici bir parça olarak ulusal veya etnik, dinsel veya dilsel azınlıklara mensup olan kişilerin


haklarını sürekli bir biçimde geliştirmenin ve gerçekleştirmenin halklar ile Devletler arasında dostluğu ve<br />

işbirliğini güçlendirmeye katkıda bulunacağını vurgulayarak,<br />

Azınlıkların korunmasında Birleşmiş Milletlerin önemli bir rol oynayabileceğini dikkate alarak,<br />

Birleşmiş Milletler sistemi içinde, özellikle <strong>İnsan</strong> Hakları Komisyonu’nun, Azınlıkların Korunması ve<br />

Ayrımcılığın Önlenmesi Alt komisyonu’nun, <strong>İnsan</strong> Hakları Uluslararası Sözleşmeleri ve ulusal veya<br />

etnik, dinsel veya dilsel azınlıklara mensup kişilerin haklarının korunması ve geliştirilmesi ile ilgili diğer<br />

uluslararası insan hakları belgelerine göre kurulmuş olan organların bugüne kadar yaptıkları işi akılda<br />

tutarak,<br />

Azınlıkların korunmasında ve ulusal veya etnik, dinsel veya dinsel azınlıklara mensup kişilerin haklarının<br />

geliştirilmesi ve korunmasında Hükümetler arası örgütler ile hükümetler dışı örgütlerin önemli işler<br />

yapmış olduklarını dikkate alarak,<br />

Ulusal veya etnik, dinsel veya dilsel azınlıklara mensup kişilerin hakları konusunda uluslararası insan<br />

hakları belgelerinin etkili bir biçimde uygulanmasını daha fazla güvence altına alma ihtiyacını kabul<br />

ederek,<br />

Ulusal veya Etnik, Dinsel veya Dilsel Azınlıkların Korunmasına dair Bildiri’yi ilan eder:<br />

“Madde 1<br />

1. Devletler, kendi ülkeleri üzerindeki azınlıkların varlığını ve ulusal veya etnik, dinsel veya dilsel<br />

kimliklerini korur ve bu kimlikleri geliştirmeleri için gerekli şartların oluşmasını teşvik eder.<br />

2. Devletler bu amacın gerçekleştirilmesi için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alır.<br />

Madde 2<br />

1. (Bundan sonra azınlıklara mensup olan kişiler şeklinde geçecek olan) ulusal veya etnik, dinsel veya<br />

dilsel azınlıklara mensup kişiler, özel veya kamusal yaşamda hiç bir müdahaleye veya hiç bir ayrımcılığa<br />

maruz kalmadan ve serbestçe kendi kültürlerini yaşama, kendi dinlerinde ibadet etme ve uygulamada<br />

bulunma ve kendi dillerini kullanma hakkına sahiptir.<br />

2. Azınlıklara mensup olan kişiler kültürel, dinsel, sosyal, ekonomik ve kamusal yaşama etkili bir biçimde<br />

katılma hakkına sahiptir.<br />

3. Azınlıklara mensup olan kişiler ulusal düzeyde ve uygun olduğu takdirde, mensubu oldukları<br />

azınlıklarla veya üzerinde yaşadıkları bölgelerle ilgili olarak bölgesel düzeyde verilen kararlara ulusal<br />

mevzuata aykırı olmayacak bir tarzda etkili bir biçimde katılma hakkına sahiptir.<br />

4. Azınlıklara mensup olan kişiler kendi örgütlerini kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.<br />

5. Azınlıklara mensup olan kişiler hiç bir ayrımcılığa maruz kalmadan, kendi grubunun diğer üyeleriyle<br />

ve başka azınlıklara mensup kişilerle, ve ayrıca hudut komşusu diğer Devletlerin ulusal veya etnik, dinsel<br />

veya dilsel bağlarla bağlı oldukları vatandaşlarıyla serbest ve barışçıl ilişkiler kurma ve bu ilişkileri<br />

sürdürme hakkına sahiptir.<br />

Madde 3<br />

1. Azınlıklara mensup olan kişiler, bu Bildiri’de yer alan haklar da dahil sahip oldukları hakları, hiç bir<br />

ayrımcılığına maruz kalmadan kendi başlarına veya mensup oldukları grubun diğer üyeleri ile birlikte<br />

kullanabilirler.<br />

2. Bu Bildiri’de yer alan hakların kullanılması veya kullanılmaması bir azınlığa mensup olan her hangi bir<br />

kişi için hiç bir olumsuz sonuç doğurmaz.<br />

Madde 4<br />

1. Devletler gerektiği takdirde, azınlıklara mensup olan kişilerin bütün insan haklarını ve temel<br />

özgürlükleri hiç bir ayrımcılığa maruz kalmadan tam ve etkili bir biçimde ve hukuk önünde tam bir eşitlik<br />

içinde kullanabilmelerini sağlayacak tedbirler alır.<br />

2. Devletler, azınlıklara mensup kişilerin kendi özelliklerini ifade edebilmelerini ve ulusal hukuku ihlal<br />

eden ve uluslararası standartlara aykırı bulunan özel bazı uygulamalar hariç kendi kültürlerini, dillerini,<br />

dinlerini, geleneklerini ve örf ve adetlerini geliştirmeleri için gerekli şartları yaratmak amacıyla tedbirler<br />

alır.<br />

3. Devletler, mümkün olduğu kadar, azınlıklara mensup kişilerin ana dillerini öğrenmeleri veya ana<br />

dillerinde eğitim almaları için yeterli imkanlara sahip olabilecekleri gerekli tedbirleri alır.<br />

4. Devletler gerektiği takdirde, kendi ülkelerinde varolan azınlıkların tarih, gelenekler, dil ve kültürleri ile<br />

ilgili bilgiler almalarını özendirmek için eğitim alanında tedbirler alır. Azınlıklara mensup olan kişiler,<br />

toplumun bütünü hakkında bilgi edinebilmek için yeterli imkanlara sahip olurlar.


5. Devletler, azınlıklara mensup kişilerin ülkenin ekonomik kalkınmasına ve gelişmesine tam olarak<br />

katılabilmelerini sağlayacak tedbirleri almayı kabul eder.<br />

Madde 5<br />

1. Ulusal politikalar ve programlar, azınlıklara mensup olan kişilerin meşru menfaatlerini dikkate alarak<br />

planlanır ve uygulanır.<br />

2. Devletler arasında yapılan işbirliği ve yardım programları azınlıklara mensup kişilerin meşru<br />

menfaatlerini dikkate alarak planlanır ve uygulanır.<br />

Madde 6 Devletler, karşılıklı anlayış ve güveni geliştirmek amacıyla bilgi ve tecrübe alış verişi yapmak<br />

gibi, azınlıklara mensup kişilerle ilgili sorunlar hakkında işbirliği yapar.<br />

Madde 7<br />

Devletler bu Bildiri’de yer alan haklara saygının geliştirilmesi amacıyla işbirliği yapar.<br />

Madde 8<br />

1. Bu Bildiri’deki hiç bir hüküm, azınlıklara mensup kişiler bakımından Devletlerin uluslararası<br />

yükümlülüklerini yerine getirmesini engellemez. Devletler, özellikle taraf oldukları uluslararası<br />

sözleşmelerden ve anlaşmalardan doğan yükümlülüklerini iyi niyetle yerine getirir.<br />

2. Bu Bildiri’de yer alan hakların kullanılması, evrensel olarak tanınmış olan insan hakları ve temel<br />

özgürlüklerin herkes tarafından kullanılmasına engel olamaz.<br />

3. Bu Bildiri’de yer alan hakların etkili bir biçimde kullanılmasını sağlamak için Devletler tarafından<br />

alınan tedbirler, hemen ilk bakışta <strong>İnsan</strong> Hakları Evrensel Bildirisi'nde bulunan eşitlik prensibine aykırı<br />

görülemez.<br />

4. Bu Bildiri’deki hiç bir hüküm, Devletlerin egemenliği, eşitliği, ülke bütünlüğü ve siyasal bağımsızlığı<br />

şeklindeki Birleşmiş Milletlerin amaçlarına ve prensiplerine aykırı düşecek faaliyetlere izin verecek<br />

şekilde yorumlanamaz.<br />

Madde 9<br />

Birleşmiş Milletler içindeki uzman kuruluşlar ve diğer örgütler, kendilerinin ihtisas alanlarına girdiği<br />

ölçüde, bu Bildiri’de yer alan hakların ve prensiplerin tam olarak gerçekleştirilmesine katkıda bulunurlar”<br />

denmektedir.<br />

Kültür, insanlığın tarihsel birikiminin, güncel değerler, yaratımlar ve ürünlerinin, geleceğe ilişkin<br />

tasarımlar ve eğilimlerinin toplamıdır veya anlatımıdır. (15)<br />

Günümüz dünyasında farklı uluslar ve ülkeler arasındaki işbirliği, iletişim teknolojilerindeki kullanım ve<br />

yaygınlaşma toplumlar arasındaki etkileşimin önünü açmakta, kültürel kabul ve karşılıklı aktarımı<br />

zorunlu kılmaktadır. Bu gelişmeler toplumların kültür politikalarını etkilediği gibi, ülkelerin<br />

oluşturdukları üst birliklerde kültüre verilen önemi arttırmaktadır. Toplumlar ve ülkeler arasındaki<br />

karşılıklı kültürel paylaşım ve aktarım sadece maddi kültür ürünlerinde değil, kültürün bütün alanlarında<br />

gerçekleşmektedir.<br />

Toplumsal ve siyasal yönden gelecekleri konusunda politikalar üretmek için ortak çıkarlar adına bir araya<br />

gelen farklı toplumlar ve ülkeler, ortak kültürel değerlerini en doğru biçimde insan hakları kavramında<br />

ifadelendirebilirler.<br />

DİPNOTLAR:<br />

1) Oktay UYGUN: “<strong>İnsan</strong> Hakları Kuramı”, <strong>İnsan</strong> Hakları, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2000. s. 25.<br />

2) ÇEÇEN: <strong>İnsan</strong> Hakları, Gündoğan Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1995. s.194.<br />

3) ÇEÇEN: a.g.e., s.11<br />

4) Bronislav MALİNOSKİ: <strong>İnsan</strong> ve Kültür, Çev. Fatih Gümüş, Verso Yayıncılık, Ankara, 1990. s.66.<br />

5) Bozkurt GÜVENÇ: Kültürün ABC’si, Yapı Kredi Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 1997. s.109.<br />

6) Nedim GÜRSEL: Yerel Kültürlerden Evrensele, Cem Yayınevi, İstanbul, 1985. s. 125.<br />

7) Anıl ÇEÇEN, <strong>İnsan</strong> Hakları, Gündoğan Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1995.s.203‐210.<br />

8) Anıl ÇEÇEN, a.g.e.,s.214.<br />

9) Anıl ÇEÇEN, a.g.e. s.199.<br />

10) Anıl ÇEÇEN, a.g.e. s.201.<br />

11) Kaynak: http://www.avrupakonseyi.org.tr/ Avrupa Konseyi Halkla İlişkiler Servisi<br />

12) <strong>İnsan</strong> Hakları ve Özgürlükleri (Derleme), Petrol‐İş Yayınları, İstanbul,1992. s.,522.<br />

13) a.g.e. s. 532.


14) Işıl KARAKAŞ: İfade Özgürlüğünün Boyutları, Türkiye’de Demokrasi (iç.), Yeni Yüzyıl Kitaplığı Türkiye’nin<br />

Sorunları Dizisi 17. (Basım tarihi ve yeri yok). s. 65.<br />

15) Onur Bilge KULA: Demokratikleşme Süreci ve Eleştirel Kültür Bilinci, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1992. s.,27.<br />

KAYNAKÇA<br />

‐ ALİEFENDİOĞLU, Yılmaz: <strong>İnsan</strong> Hakları ve Sivil Toplum Örgütleri, İHV. Kuruluş Etkinlikleri, Ankara, 10 Aralık 1999.<br />

‐ CAN AKTAN, Coşkun (ed.) vd.: Haklar ve Özgürlükler Antolojisi, Hak‐ iş Yayınları, Ankara, 2000.<br />

‐ ÇEÇEN, Anıl: <strong>İnsan</strong> Hakları, Gündoğan Yayınları, 2. Baskı, Ankara, 1995.<br />

‐ GÜRSEL, Nedim: Yerel Kültürlerden Evrensele, Cem Yayınevi, İstanbul, 1985.<br />

‐ KAPANİ, Münci: <strong>İnsan</strong> <strong>Haklarının</strong> Uluslararası Boyutları, Bilgi Yayınevi, 3. Baskı, Ankara, 1996.<br />

‐ KARAKAŞ, Işıl: İfade Özgürlüğünün Boyutları, Türkiye’de Demokrasi (iç.), Yeni Yüzyıl Kitaplığı Türkiye’nin Sorunları<br />

Dizisi 17. (Basım tarihi ve yeri yok).<br />

‐ KULA, Onur Bilge: Demokratikleşme Süreci ve Eleştirel Kültür Bilinci, Gündoğan Yayınları, Ankara, 1992.<br />

‐ MALİNOSKİ, Bronislav: <strong>İnsan</strong> ve Kültür, Çev. Fatih Gümüş, Verso Yayıncılık, Ankara, 1990.<br />

‐ TANİLLİ, Server: Yüzyılın Gerçeği ve Mirası, VI. Cilt, Adam Yayınları, İkinci Baskı, İstanbul, 1999.<br />

‐ <strong>İnsan</strong> Hakları ve Özgürlükleri (Derleme), Petrol‐İş Yayınları, İstanbul,1992.<br />

‐ http://www.avrupakonseyi.org.tr/ <strong>İnsan</strong> Hakları/<br />

NOT: Nart İki Aylık Düşün ve Kültür Dergisi, Sayı 41‐42, Ankara 2005. Makalenin metnidir.<br />

.<br />

.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!