15.07.2013 Views

a Küreselleşme ve Kadın - İnönü Üniversitesi

a Küreselleşme ve Kadın - İnönü Üniversitesi

a Küreselleşme ve Kadın - İnönü Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

içimlerde etkilemiştir <strong>ve</strong> feminist hareket çerçe<strong>ve</strong>sinde gelişen kadın hareketi de bu süreçten<br />

payını almıştır.<br />

Kimlik siyaseti de küreselleşme ile farklı bir boyut kazanmıştır. Modern devlet<br />

geleneği çerçe<strong>ve</strong>sinde “bölücü” olarak nitelenebilen farklı kimlik talepleri, değişen algılar<br />

sonucunda çok kültürlülük içerisinde değerlendirilmektedir. Bu bağlamda bütün farklılıkların<br />

değerli olduğu ön kabulüyle farklı kimlikler zenginlik olarak tanımlanmaktadır.<br />

<strong>Küreselleşme</strong> kadın kimliği açısından da postfeminizmle ilişkilendirilebilmektedir.<br />

Ekonomik, siyasal <strong>ve</strong> kültürel yaşamın belirleyenlerinin erilliğine dikkat çeken postfeminizm,<br />

modernite içinde üretilen kavramların bu erillik içinden çıktığını savunur. Dolayısıyla kadına<br />

ilişkin savunuların geçerli olmadığını ileri sürer. Ayrıca evrensel gerçeklerin olamayacağı<br />

<strong>ve</strong>ya bu evrenselliğin herkesi kapsamayacağından hareketle kategorileşmenin yanlışlığını<br />

vurgular. Postfeminizme göre, kadının kategorileştirilmesi, çelişkili <strong>ve</strong> içi doldurulamaz<br />

olması açısından bir sorundur. Çünkü kategoriler kesin olmaktan çok kaygandırlar <strong>ve</strong><br />

ilişkilendirildikleri durum kalıcı değil, akışkandır (Flynn, 2002: 39). Her ülkenin, inancın,<br />

toplumun <strong>ve</strong> devletin yapısı farklı olduğu için ortak değerler etrafında kadın sorununa çözüm<br />

bulunamayacağına inanan postfeminizm, farklı nitelikte kadın hareketlerinin doğmasının<br />

yolunu açmıştır.<br />

Postfeminist süreç, kadın hareketine iki önemli boyut kazandırmıştır. İlk boyut,<br />

kadınlar arası farklılıklara yapılan vurgudur. Beyaz orta sınıf heteroseksüel kadının temel<br />

referans olmaktan çıktığı, farklı kültürlerde ezilen kadınların dikkate alınmadığı eleştirisinin<br />

yükseldiği bu süreçte, yaygın kabullerin aksine, lezbiyenler gibi daha marjinal gruplar kadın<br />

hareketi içinde öne çıkmaya başlamışlardır. <strong>Kadın</strong>lar arası farklılığa vurgu yapan hareketin<br />

eleştirdiği en önemli konu, kadınların toplumsal cinsiyet ile ırk, din, dil gibi farklılıklar<br />

arasında bir tercih yapmaya zorlanması olmuştur. Bu durum din, dil ya da ırka dayalı bir<br />

mücadelenin içinde olan kadının toplumsal cinsiyet sorununu bir kenara bırakmasını <strong>ve</strong><br />

yaptığı mücadelelerde erkeklere eklemlenmesi sonucunu doğurmuştur (Fraser, 1997: 102). Bu<br />

eklemlenmeye karşı eleştirel tarzda ortaya çıkan yeni anlayış, Mann‟in (1997:233) ifadesiyle<br />

grup yaklaşımıdır. Grup yaklaşımı, çokkültürlülüğün bir sonucudur. Her tür farklılığın<br />

tanınmasına modernitenin evrenselci <strong>ve</strong> homojenleştirici yapısına göre çok el<strong>ve</strong>rişli olanaklar<br />

sunan çokkültürlülük, nihai olarak toplumsal cinsiyete dayalı farklılıkların tanınması<br />

mücadelesi olan feminizm için de el<strong>ve</strong>rişli olanaklar sunmuştur. Böylece feministler, önemli<br />

97

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!