YAŞLI KRONİK LENFOSİTİK LÖSEMİ (KLL)
YAŞLI KRONİK LENFOSİTİK LÖSEMİ (KLL)
YAŞLI KRONİK LENFOSİTİK LÖSEMİ (KLL)
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>YAŞLI</strong> <strong>KRONİK</strong> <strong>LENFOSİTİK</strong> <strong>LÖSEMİ</strong> (<strong>KLL</strong>) OLGULARINDA TEDAVİ<br />
31 Ekim-03 Kasım 2012, Antalya<br />
Mehmet Ali Özcan<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Anabilm Dalı, Hematoloji Bilim Dalı, İzmir<br />
Kronik lenfositer lösemi (<strong>KLL</strong>) batı toplumlarında<br />
en sık görülen lösemi alt tipidir. Ülkemizde<br />
görülme sıklığı ile ilgili yeterli veri olmamakla birlikte<br />
tek merkez deneyimleri ve patolojik değerlendirmelere<br />
dayalı olgu serisi raporlarında da benzer<br />
sıklıkta olduğunu söyleyebiliriz.<br />
<strong>KLL</strong> etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte<br />
diğer lenfoproliferatif hastalıklara benzer etiyopatolojik<br />
değerlendirmeler geçerlidir.<br />
<strong>KLL</strong> tanı anı medyan yaş 71 dir. Hastaların<br />
büyük kısmı tesadüfen ya da düzenli kontrol amacı<br />
ile yapılan kan sayımlarında saptanır.<br />
Akım sitometrik analizle saptanan ve kendisine<br />
özgü immünfenotipik tanımlara sahip monoklonal<br />
lenfositoz tanı için yeterlidir. Hastaların tanı<br />
anı başvurularında eşlik eden anemi, trombositopeni,<br />
lenfadenopati varlığı ve splenomegalinin olup<br />
olmamasına dayalı evrelenmeleri gerekir.<br />
Hastaların büyük kısmında uzun süre takipte<br />
ancak aktif hastalık varlığı tespitinde aşağıdaki<br />
kriterlere dayalı durumlarda tedavi ihtiyaçları<br />
vardır;<br />
B semptomların varlığı, büyümeye devam eden<br />
lenf nodları, büyümeye devam eden dalak varlığı,<br />
10 g/dl altındaki anemi, 100000 altındaki trombositopeni,<br />
steroid tedavisine yanıtsız immün sitopeniler,<br />
lenfosit ikilenme zamanının hızlı olması<br />
Hastalarda tedavi ile erken evre kriterlerine geri<br />
dönüş ve semptomların ortadan kalkması hedeflenmektedir.<br />
Bu amaçla hastanın yaşı ve performansına<br />
dayalı tedavilele kür elde etme çabasından<br />
yalnızca yakınmaların azaltılmasını hedefleyen<br />
palyatif tedavi yaklaşımları yönetim planı hedefi<br />
olabilir.<br />
<strong>KLL</strong> tedavisi geçmişten günümüze farklı tedavi<br />
seçeneklerinin değerlendirildiği bir süreci gösterir.<br />
Başlangıçta halen tedavi seçenekleri arasında<br />
önemli bir yer tutmakta olan kloarambusil tedavisinin<br />
hastalarda önemli semptom azalması sağladığı<br />
gösterilmiştir.<br />
Ardından fludarabin ile klorambusilin karşılaştırıldığı<br />
randomize çalışmada fludarabinin hem<br />
yanıt hem de progresyonsuz sağ kalımı önemli<br />
ölçüde uzattığı gösterilmiştir. Uzun yıllar bu çalışmada<br />
toplam sağkalım üzerine anlamlı katkı sağlandığı<br />
gösterilememiş ancak çalışmanın uzun<br />
takip sonuçları açıklandığında fludarabin kolunda<br />
anlamlı sağkalım avantajı sağlandığı belirlenmiştir.<br />
Fludarabin tedavisine eklenen alkilleyici siklofasfamid<br />
kombinasyonun tek başına fludarabine<br />
üstünlüğü gösterildikten sonra uygun olan<br />
hastalarda tedavi standardı bu ikili ilaç tedavisi<br />
olmuştur.<br />
Özellikle fludarabin kullanımı ile ciddi ve uzun<br />
süre etkisi ile erken ve geç artmış infeksiyoz komplikasyonlar,<br />
tek başına kullanımında daha belirgin<br />
olarak zaten <strong>KLL</strong> hastaalrında karşımız açıkabilen<br />
otoimmün sitopenilerin belirgin artışı ve bu<br />
gibi komplikasyonların ileri yaşla sıklığının artışı<br />
tedaviye uygun hasta sayısının güncel uygulamalarda<br />
kısıtlı bir hsata grubunda uygulanmasına<br />
neden olmuştur.<br />
2000 li yıllarla antiCD20 monoklonal antikoru<br />
rituksimab lenfoproliferatif hastalaıkları tedavisinde<br />
devreye girmiş ve birçok histolojik alt tipte tedavi<br />
başarılarını önemli bir şekilde iyileştirmiştir. <strong>KLL</strong><br />
hasta grubunda da öncelikle refrakter ya da relaps<br />
yapmış hasta gruplarında tek başına kullanılmış<br />
ancak sağladığı katkı diğer histolojik alt gruplar-<br />
57
dan çok daha az olmuştur. Yapılan bir çalışmada<br />
2200 mg/metrekare dozlara kadar arttırılan yüksek<br />
dozda rituksimabın ise çok yüksek oranlarda<br />
yanıt oranları sağladığı gösterilmiştir. Bu belki de<br />
hastalığın biyoojik özellikleri doğrultusunda <strong>KLL</strong><br />
hücrelerinde CD20 ifade oranlarının düşüklüğü ile<br />
daha yüksek monoklonal antikora ihtiyacın araştırılmasını<br />
ve bundan sonraki tedavi planlarında<br />
standart dozdan daha yüksek rituksimab kullanımının<br />
gerekçesini oluşturulmuştur.<br />
<strong>KLL</strong> tedavisindeki en önemli gelişme ise Alman<br />
çalışma grubu tarafından planlanan ve uluslararası<br />
çok merkezli bir faz 3 çalışma olarak gerçekleştirilen<br />
<strong>KLL</strong> 8 çalışması ile olmuştur. Bu çalışmada<br />
tedavi gerektiren <strong>KLL</strong> hastaları standart tedavi<br />
olarak Fludarabin+siklofasfamid ile bu tadaviye<br />
eklenen birinci kürde 375 daha sonraki kürlerde<br />
500 mg/metrekare dozunda eklenen rituksimabın<br />
karşılaştırılması gerçekleştirilmektedir. Çalışma ilk<br />
olarak <strong>KLL</strong> hasta grubunda hem yanıt oranları hem<br />
progresyonsuz sağkalım hem de toplam sağkalım<br />
avantajı göstermiş ve artık RFC standart birinci<br />
sıra tedavisi olarak ortaya konmuştur. Ancak bu<br />
çalışma grubunda hastaların ancak %17 kadarı<br />
70 yaş üzerinde olup toplam hasta popülasyonunu<br />
yansıtma açısından temsil edici olamamıştır.<br />
Yine de bu çalışmadaki yaşlı hasta grubu ile diğer<br />
hastalar alt grup analizi ile değerlendirilmişler ve<br />
etkinlik farkı görülmediği ancak görülen advers<br />
olaylar açısından farklılıklar olduğu görülmüştür.<br />
FC kombinasyonunda da benzer bir şekilde<br />
yaşlı ve eşlik eden başka sağlık sorunları olan hastalarda<br />
tedavinin komplikasyonsuz sürdürülmesi<br />
ve planlanan tedavi süresinin tamamalanması<br />
mümkün olmamaktadır. Aynı şekilde RFC için de<br />
benzer bulgular söz konusudur. Bu nedenle standart<br />
tedavi RFC demek için yeterli kanıt olmakla<br />
birlikte özellikle yaşlı ve düşkün hasta grubunda<br />
tedavi uygulanmasının getirecekleri ve sürdürülebilmesi<br />
bu tedavinin uygulanmasını engellemektedir.<br />
Bu arada yaşlı kavramı mutlaka irdelenmelidir.<br />
Yaşlı kimdir? Nüfus cüzdanından hesaplanan<br />
yaşa dayalı yaklaşımlar istatiksel hesaplama-<br />
lar için kullanılmak zorunda olmakla birlikte bireyin<br />
olası hastalıktan etkilenme, tedavi seçeneklerinin<br />
uygulanabilirliği ve bu tedavilerle karşılaşılabilecek<br />
advers olaylar açısından anlamlı değişiklikler<br />
göstermektedir. Bu nedenle tüm kanserlerde olduğu<br />
gibi <strong>KLL</strong> hastalarında da hastanın uygulanması<br />
planlanan tedavilere uygunluğunun sadece kronolojik<br />
yaşa dayalı değil hastanın biyolojik değerlendirmesine<br />
göre yapılması gereklidir. Bu açıdan<br />
kullanılması önerilen birçok skor olmakla birlikte<br />
en kabul göreni hastalıklar için küçük değişiklikler<br />
gösteren kapsamlı geriatrik değerlendirme<br />
yapılmasıdır. Bu değerlendirmeler ile hastalar<br />
‘’fit’’ ‘’tedaviye uygun’’, unfit’’tedaviye uygun değil’’<br />
ve frail’’ düşkün ‘’ olarak gruplandırılması ve buna<br />
dayalı tedavi beklentisi planlamak mümkündür.<br />
Fit hastalara standart tedavi olarak kemoimmünoterapi,<br />
unfit hastalara düşük dozlarla planlanmış<br />
kemoimmünoterapi, tek başına monoklonal<br />
antikor tedavleri, tek başına klorambusil gibi<br />
çoklu seçenekleri, frail hastalara ise sadece palyasyon<br />
yaklaşımı en uygun yönetim seçenekleridir.<br />
Son yıllarda yaygın kullanımı olan klorambusile<br />
özellikle unfit hasta gruplarında rituksimabın<br />
eklenmesi ile oluşturulan kombine tedavinin hem<br />
etkili hem uygulanabiliri olduğu gösterilmiş bu<br />
çalışmalarda birisinde rituksimab ile idame tedavisinin<br />
bu hasta grubunda tedavi başarısını daha da<br />
anlamlı olarak progresyonsuz sağkalım uzaması ile<br />
ortaya koymuştur.<br />
Alkilleyici ajan kombinasyonunda siklofosfamid<br />
ve fludarabin yerine bendamustin rituksimab kombinasyonu<br />
da etkili bir tedavi seçeneği olmakla birlikte<br />
özellikle unfit gruptaki etkililik ve güvenilirlik<br />
sonuçlarının faz 3 randomize çalışma ile konfirmasyonu<br />
beklenmektedir.<br />
Hastanın biyolojik özelliklerine dayalı yaş<br />
değerlendirmesi ile hasta için uygun olan bireyselleştirirlmiş<br />
ve buna göre tedavi hedefi belirlenen<br />
yönetim yaklaşımı ana esası oluşturmaktadır.<br />
58 XXXVIII. Ulusal Hematoloji Kongresi