Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası Ahmet YETİM
Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası Ahmet YETİM
Milli Gelir Büyümesinin Perde Arkası Ahmet YETİM
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
AR&GE BÜLTEN<br />
2007 NİSAN – EKONOMİ<br />
<strong>Milli</strong> <strong>Gelir</strong> <strong>Büyümesinin</strong> <strong>Perde</strong> <strong>Arkası</strong><br />
Türkiye ekonomisi dünyadaki konjonktürel büyüme eğilimine paralel gelişme evresini<br />
20 çeyrektir aralıksız devam ettiriyor.<br />
Ekonominin 2006’da yüzde 5'lik hedef ve yüzde 5,3-5,6 arasında olan piyasa<br />
beklentilerini aşarak yüzde 6 büyümesi de 20 çeyrektir büyüme temposuna mola<br />
verilmediğini gösteriyor.<br />
Bu büyümeyle birlikte Cari fiyatlarla GSMH, YTL bazında yüzde 18.4 büyüme ile 575<br />
milyar 783 milyon 962 bin 136 YTL'ye çıktı.<br />
Dolar bazında cari fiyatlarla GSMH, yüzde 10.8 artış ile 399 milyar 673 milyon dolara<br />
yükseldi.<br />
Sabit fiyatlarla GSMH ise 154 milyon 342 bin 719 YTL oldu.<br />
Böylece geçen yıl kişi başına GSMH değeri cari fiyatlarla bir önceki yıla göre yüzde<br />
16.9'luk artışla 7 bin 890 YTL, dolar cinsinden de yüzde 9.4 artışla 5 bin 477 dolar<br />
oldu.<br />
Kişi başına GSYH değeri cari fiyatlarla bir önceki yıla göre yüzde 16.8'lik artışla 7 bin<br />
898 YTL, dolar cinsinden de yüzde 9.3'lük artışla 5 bin 482 dolar olarak gerçekleşti.<br />
Büyümenin motoru geçen yıl olduğu gibi bu yıl da inşaat sektörü oldu.<br />
Sektör sabit fiyatlarla geçen yıl yüzde 19.4 büyüdü.<br />
Bu sektörü sanayi yüzde 7.4, tarım yüzde 2.9, ticaret yüzde 5.9, ulaştırma ve<br />
haberleşme yüzde 3.1, mali kuruluşlar yüzde 2.2, konut sahipliği yüzde 2.2, serbest<br />
meslek ve hizmetler yüzde 5.2, devlet hizmetleri yüzde 2 ile izledi..<br />
Harcama bileşenlerine göre 2006 yılı gelişme hızları, sabit fiyatlarla; özel nihai<br />
tüketim harcamalarında yüzde 5.2, devletin nihai tüketim harcamalarında yüzde 9.6,<br />
gayri safi sabit sermaye oluşumu yüzde 14, mal ve hizmet ihracatı yüzde 8.5, mal ve<br />
hizmet ithalatı yüzde 7.1 oldu.<br />
Cari fiyatlarla harcama bileşenlerine göre 2006 yılı gelişme hızlarına bakıldığında ise;<br />
özel nihai tüketim harcamalarında yüzde 16.5, devletin nihai tüketim harcamalarında<br />
yüzde 18.8, gayri safi sabit sermaye oluşumu yüzde 27.1, mal ve hizmet ihracatı<br />
yüzde 21.7, mal ve hizmet ithalatı yüzde 24.9 oldu.<br />
Bu veriler sonucunda milli gelirimiz bir yılda 39 milyar Dolarlık artış gösterdi.<br />
<strong>Ahmet</strong> <strong>YETİM</strong><br />
2001 yılı sonundan bu yana toplam milli gelir artışı yılda ortalama yüzde 7.4’ün<br />
üzerinde artarak yüzde 43'ü aştı.<br />
4
AR&GE BÜLTEN<br />
2007 NİSAN- EKONOMİ<br />
Son yayınlanan milli gelir verileri bir anlamda arzulanan gelişmelerin gerçekleştiğini<br />
gösteriyor.<br />
İç talep büyümesinin yavaşlaması ile yurt içinde üretilen mallara olan talep yurt<br />
dışından gelmeye başladı, büyüme önemli ölçüde ihracata dayalı olarak gerçekleşti.<br />
Üstelik mal ve hizmet ihracatı, mal ve hizmet ithalatının üzerinde arttığı sürece dış<br />
talep kaynaklı talep büyümesi devam edecek.<br />
Bu yılın seçim yılı olması nedeniyle, kamu sektörü talebinin devam edeceği, hatta<br />
geçmiş yıllara göre daha da artacağı beklenebilir.<br />
Dolayısıyla, bu yıl da ekonomik büyümenin yüzde 5'ler civarında gerçekleşmesi<br />
sürpriz olmamalı.<br />
Geçen yılın ortasında finans sektöründe yaşanan çalkantının ekonomiyi yavaşlattığı<br />
düşünülmüştü.<br />
Faizlerin yüzde 13'lerden gelip yüzde 20'yi aşması, döviz kurlarının aniden sıçraması,<br />
kısacası beklentilerin bozulmasının iç talep büyümesini yavaşlatacağı beklentisini<br />
güçlendirdi.<br />
İç talep konusundaki beklentiler özel kesime yönelik olarak gerçekleşti denebilir.<br />
2006 yılının ilk yarısında reel olarak yüzde 9.9 büyüyen özel kesim tüketimi yılın ikinci<br />
yarısında bir önceki yılın aynı dönemine göre sadece yüzde 1.3 arttı.<br />
Son çeyrekte ise özel kesim tüketimi bir önceki yılın aynı dönemine göre reel olarak<br />
neredeyse aynı kaldı.<br />
Veriler yılın ikinci yarısındaki talep genişlemesinin büyük ölçüde ithalat, dış borçlar ve<br />
yabancı sermaye girişi ile devlet harcamalarından kaynaklandığını söylüyor.<br />
2006 yılında mal ve hizmette ithalat girdisi 143.5 milyar dolar. İhracat çıktısı 112.9<br />
milyar dolar.<br />
Sonuçta ithalat fazlasından milli gelire eklenen mal ve hizmetin katma değeri 30.6<br />
milyar dolar.<br />
Açık anlatımıyla, 2006 yılında 30.6 milyar dolar net yabancı sermaye büyümeye katkı<br />
yaptı<br />
<strong>Gelir</strong>imizden fazla tükettiğimiz için yatırım ve üretimi dışarıdan gelen 30.6 milyar<br />
dolarlık kaynakla finanse edebildik.<br />
5
AR&GE BÜLTEN<br />
2007 NİSAN- EKONOMİ<br />
Çizelge-1:<strong>Milli</strong> <strong>Gelir</strong> Büyümesinde Cari Açık ve Döviz Açığı Etkileri<br />
GSMH<br />
(Milyar $)<br />
GSMH Artışı<br />
(Milyar $)<br />
Cari İşlem<br />
Açığı Milyar<br />
$)<br />
Döviz Açığı/<br />
GSMH<br />
Artışı(%)<br />
2000 200.0 14.7 -9.8 -66.7<br />
2001 145.6 -54.3 3.3 -6.2<br />
2002 180.8 35.1 -1.5 -4.3<br />
2003 239.2 58.3 -8.0 -13.8<br />
2004 299.4 60.2 -15.6 -25.9<br />
2005 360.8 61.4 -22.7 -37.0<br />
2006 399.6 38.7 -31.4 -81.1<br />
Kaynak:TÜİK,2007<br />
Üretimimizi artırmaya mecburuz. Kaldı ki 2005 yılında gayri safi milli hasılamız 61<br />
milyar dolar artmış, Cari açık yani döviz açığı 22 milyar dolardı. GSMH artışının<br />
yüzde 37'si dış kaynağa dayanıyordu.<br />
2006 yılında GSMH artışı 38 milyar dolar, cari açık 31.4 milyar dolar oldu.<br />
Demek ki milli gelirdeki büyümenin yüzde 81'i dış kaynak sayesinde gerçekleşti.<br />
Yani ekonominin ayakları dış desteğe daha fazla bağımlı hale geldi.<br />
Dış dünyadaki büyüme trendi de ekonomimize olumlu yansıyor.<br />
1988-1997 arası dünya ekonomisi yılda ortalama yüzde 3.4 büyüyordu. 1998-2007<br />
arası ise 4.1 büyüyeceği tahmin ediliyor. 2003-2006 döneminde ise dünya ekonomisi<br />
ortalama yüzde 4.9 büyüme göstermiş.<br />
Kısacası, tüm dünya çok hızlı büyümeye başlamış.<br />
Son 10 yılda ABD ortalama yüzde 3, Avrupa yüzde 2, Japonya da yüzde 1.3<br />
büyüyor.<br />
Bunların da dünya ekonomisi içindeki ağırlığı yüzde 41.<br />
Yalnızca gelişmekte olan ülkeler 1988-1997 arası yılda ortalama 4.1 büyürken, daha<br />
sonra ortalama yüzde 5.9 büyümeye başlamış.<br />
2003’ten itibaren bu ortalama yüzde 7.3'e kadar yükseliyor.<br />
Dış dünyanın büyümeye katkısı olumlu yönde olurken yurt içinde ise şu gelişmeler<br />
yaşandı.<br />
Özel kesim tüketimi birden bire yılın ikinci yarısında durgunluğa girdi. Bu özellikle<br />
dayanıklı mal tüketiminde gözlendi.<br />
6
AR&GE BÜLTEN<br />
2007 NİSAN- EKONOMİ<br />
Kamu kesiminin cari harcamalarında ise sadece yılın son üç ayında tasarrufa<br />
geçildiği gözleniyor.<br />
Özel kesimin yatırımlarında çok bariz bir yavaşlama gözleniyor. Ancak bu süreç 2006<br />
yılının ikinci çeyreğinde başlamış mali dalgalanma ile hızlanmıştır.<br />
İç talepteki yavaşlamaya bağlı olarak yılın ikinci yarısında ithalattaki artış eğilimi de<br />
ortadan kalkmış görünüyor.<br />
İhracatta ise olağandışı bir değişim gözlenmiyor. Ancak aynı artış sürdüğü için<br />
ithalatın önüne geçmiş görünüyor.<br />
Çizelge-2:Dönemler İtibariyle <strong>Milli</strong> <strong>Gelir</strong> Artışında Alt Kalemlerdeki Değişim/(%)<br />
I.Çeyrek II. Çeyrek III.Çeyrek IV. Çeyrek Toplam<br />
Özel Tüketim 8.1 11.5 2.3 0.1 5.2<br />
Kamu Tüketimi 10.1 18.3 14.8 0.7 9.6<br />
Özel Yatırımlar 32.1 18.4 15.0 5.6 17.4<br />
Kamu Yatırımları 32.8 -11.9 -4.1 1.8 -0.2<br />
İhracat 6.8 9.1 11.5 6.2 8.5<br />
İthalat 10.0 13.7 3.6 1.0 7.1<br />
GSMH 6.4 9.3 4.3 4.3 6.0<br />
Kaynak:TUİK, 2007<br />
Üretim yönünden milli gelir rakamlarına bakıldığında ise tablo net değil.<br />
Tarım kesimi makroekonomik, hele uluslararası konjonktüre çok fazla bağlı değil.<br />
Üstelik üretim mevsimsel nitelik gösteriyor.<br />
İnşaat kesiminin mali dalgalanma, artan faizler ve kırılan güvenle ciddi biçimde<br />
etkileneceği varsayılıyordu.<br />
Oysa bunun pek doğru olmadığı görülüyor. Bu sektör hemen hemen aynı gelişme<br />
hızını sürdürüyor.<br />
Sanayi kesiminde yılın ikinci yarısında çok az bir yavaşlama gözleniyor.<br />
Öte yandan, ticaret kesiminde yılın ikinci yarısı gözle görülür bir yavaşlama<br />
gözleniyor. Bu da iç talepteki daralmaya bağlı olarak tüketimin daraldığını ancak<br />
üretimin henüz buna uyum sağlamadığını gösteriyor.<br />
7
AR&GE BÜLTEN<br />
2007 NİSAN- EKONOMİ<br />
Çizelge-3: Dönemler İtibariyle <strong>Milli</strong> <strong>Gelir</strong> Artışında Etkin Alt Kalemlerdeki<br />
Değişim (%)<br />
I.Çeyrek II. Çeyrek III.Çeyrek IV. Çeyrek Toplam<br />
Tarım 7.6 -0.4 0.5 9.7 2.9<br />
Sanayi 4.5 11.1 7.2 6.5 7.4<br />
İnşaat 27.1 14.9 21.3 16.1 19.4<br />
Ticaret 7.1 8.0 5.0 4.0 5.9<br />
GSYİH 6.7 8.3 4.8 5.2 6.1<br />
Kaynak:TÜİK, 2007<br />
Sonuçta inşaat ve sanayi sektörünün büyümede etkin rol oynadığı, ticaret, tarım ve<br />
diğer sektörlerinin ikinci derecede katkı sağladığı görülüyor.<br />
Esas ekonomik büyümeye 2002-2006 dönemlerinde en büyük katkıyı sırasıyla<br />
sanayi, inşaat ve ticaret sektörleri sağlamıştır.<br />
Çizelge-4: Yıllar İtibariyle GSMH Büyümesine Sektörel Katkılar<br />
Sektörler 2002 2003 2004 2005 2006<br />
Tarım 0.9 -0.3 0.2 0.6 0.3<br />
Sanayi 2.7 2.3 2.8 1.9 2.2<br />
İnşaat -0.3 -0.3 0.2 0.9 0.9<br />
Hizmetler 4.6 4.2 5.8 3.9 2.7<br />
Ticaret 2.5 1.9 3.1 1.8 1.4<br />
Ulaş-Haberleş. 0.8 1.1 0.9 1.2 0.4<br />
GSYİH 7.9 5.8 8.9 7.4 6.1<br />
GSMH 7.9 5.9 9.9 7.6 6.0<br />
Kaynak:TÜİK, 2007<br />
2006 yılında tarım üretimi yüzde 2.9 artarken, sanayi yüzde 7.4 büyüdü. İnşaattaki<br />
yıllık büyüme hızı ise yüzde 19.4’e ulaşmış olup, hızlı büyüme temposunun bu yıl da<br />
devam edeceği anlaşılıyor.<br />
Ticaret yüzde 5.9, ulaştırma ve haberleşme ise yüzde 3.1’lik büyüme gösterdi.<br />
Tarımda 1980’li yıllardan bugüne kadar hiçbir dönemde üç yıl art arda büyüme<br />
yaşanmamışken 2004, 2005 ve 2006 yılları büyüme temposuyla geçmiştir.<br />
Bu veriler ışığında süreklilik kazanan büyüme performansının 2007 yılında da devam<br />
edeceği anlaşılıyor.<br />
Bu durumda seçim sonrası MB faizleri hızla gevşetebilir ve 2007 büyümesi yüzde 5'e<br />
yakın olabilir.<br />
8
AR&GE BÜLTEN<br />
2007 NİSAN- EKONOMİ<br />
Mali disiplin özellikle gevşemediği sürece, iç talep 2007'de büyümeyi sürüklemekten<br />
uzak kalacaktır.<br />
Faizlerin yüksekliği dikkate alındığında 2007'de durgunluğun derinleşmesi<br />
beklenmese de tahminleri aşacak bir canlanma temposu da beklenmiyor<br />
Kaldı ki 206 milyar Dolarlık dış borç stoku içinde özel sektörün borcu 121 milyar<br />
Dolarla yüzde 58,7’ye çıkmış durumda. Bunun 72 milyar Doları şirketlerin, 48 milyar<br />
Doları ise bankaların borcu.<br />
Bankaların ve şirketlerin borçlarının toplamından oluşan özel sektörün dış borçları<br />
2002'de 44 milyar dolarken bu tutar, 2003'te 50, 2004’te 65, 2005’te 85 ve 2006’da<br />
121 milyara kadar yükseldi.<br />
Üstelik borcun yüzde 32'sini oluşturan 39 milyar dolarlık bölümü de kısa vadeli döviz<br />
borcu.<br />
Son yıllarda giderek artan cari açıklar dış fon girişinin şu ya da bu nedenle kesilmesi<br />
halinde başta özel sektör olmak üzere tüm kesimlerin yeni bir kriz batağına<br />
yuvarlanabileceğine işaret ediyor.<br />
Çünkü cari işlemler alanında 1992 yılından beri sadece, 1994 ve 2001 yıllarında fazla<br />
verilmiş olup, 1992 yılında 1 milyar dolar olan açık, 2001 krizinden önce 9.8 milyar<br />
dolara kadar yükselmiş 2006’da ise 31.4 milyar Dolara çıkmıştır.<br />
Bu açık son 4 yılda; 17.8 milyar Doları bulan özelleştirme geliri, 86 milyar Dolar iç, 76<br />
milyar Dolar dış borç, 31.2 milyar dolara yaklaşan doğrudan yabancı yatırım ve 40<br />
milyar Doları borsa, 30 milyar Doları Hazine bonosu olmak üzere toplam 70 milyar<br />
Dolarlık sıcak parayla finanse edilebildi.<br />
Bu ise hesaplı, planlı ve tutarlı bir büyüme stratejisinden çok tehlikeli bir saadet<br />
zincirinin büyümeyi uyardığı sonucunu veriyor.<br />
Bu nedenle kur dengesinden yüksek faiz döngüsüne kadar ekonomiyi dizayn eden<br />
parametrelerin sıcak para-yabancı zincirini esnetecek ölçülere çekilmesi ve bundan<br />
sonraki stratejilerin cari açığı azaltıp, istihdamı arttırıp, üretimi özendiren çizgiye<br />
getirilmesi sağlanmalıdır.<br />
Aksi takdirde dünya ekonomik konjonktürü ne zaman isterse o zaman yeni bir kriz<br />
yaşamamızın yine kaçınılmaz olduğu süreç yaşanabilecektir..<br />
9