05.09.2014 Views

ALTAN GÜRMAN 2010

26 Nisan 1976 yılında 41 yaşında ölen Altan Gürman’ın 34.ölüm yıldönümü anısına yazılmış bir yazı

26 Nisan 1976 yılında 41 yaşında ölen Altan Gürman’ın 34.ölüm yıldönümü anısına yazılmış bir yazı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

46<br />

BOŞ<br />

TU-<br />

VAL<br />

<strong>ALTAN</strong> <strong>GÜRMAN</strong><br />

<strong>2010</strong><br />

MAHMUT NÜVİT<br />

26 Nisan 1976 yılında 41 yaşında ölen<br />

Altan Gürman’ın bu sene 34.ölüm<br />

yıldönümü.<br />

Cumhuriyetin kuruluş<br />

yılları<br />

Altan Gürman, 25 Şubat 1935 yılında<br />

doğmuş. Yaşasaydı 75 yaşında olacaktı<br />

demek ki.<br />

Altan Gürman’ın doğumu, 1923’den<br />

1945’e kadar ‘Cumhuriyetin Kuruluş<br />

Yılları’ olarak anılan bir döneme<br />

rastlıyor. 6. İnönü hükümetine<br />

doğuyor Altan Gürman. Doğduğu<br />

sene Nazi propagandasının zirvede<br />

olduğu senedir aynı zamanda. Altan<br />

Gürman üç yaşındayken Atatürk ölür,<br />

dört yaşındayken de ‘İkinci Dünya<br />

Savaşı’ resmen başlar. Genç Türkiye<br />

Cumhuriyeti bu savaştan kendini<br />

korumasına rağmen yoksulluklardan<br />

koruyamaz. Evler geceleri karartma<br />

perdeleriyle karartılır, ekmek karneyledir,<br />

şeker yoktur, onun yerine kuru<br />

üzüm kullanılmaktadır. Savaş hızla<br />

yayılmaktadır ve Türkiye’de ‘Olağanüstü<br />

Hal’ ilan edilmiştir. Ayrıca, ilerde<br />

dünyanın vicdan yarası haline gelecek<br />

olan Vietnam’da, Fransız kolonyalistlere<br />

karşı mücadele başlamıştır.<br />

İkinci Dünya Savaşı’nın<br />

sona ermesi<br />

6 Ağustos 1945 yılında Amerika’nın<br />

Hiroşima’yı bombalamasıyla savaş sona<br />

erer. Truman’ın emriyle gerçekleşen bu ilk<br />

nükleer saldırıyı üç gün sonra Nagasaki’ye<br />

atılan ikinci atom bombası ‘Fat Man’<br />

(Şişman Adam) izler. Hiroşima’ya atılan<br />

Little Boy (Küçük Çocuk) isimli atom<br />

bombası 70.000 kişinin ölümüne neden<br />

olur daha sonra radyasyonun etkileriyle<br />

ölü sayısıı 90.000’e çıkar; ki etkilerin<br />

halen devam ettiği söylenmektedir;<br />

Nagasaki’nin bilânçosu ise 143.124<br />

ölüdür. Gerçekte savaşın bilânçosu total<br />

olarak 72.758.900 ölüdür.<br />

VI / Appearence, 1973, kağıt yapıştırma ve selülozik boya,70 x 50 cm.


47<br />

SO-<br />

RUŞ-<br />

TUR-<br />

MA<br />

Tasarı, 1965, karton-kolaj-guaş, 12 x 11;5 cm., Paris<br />

2. Dünya Savaşı bittiğinde Altan<br />

Gürman 10 yaşındadır ve aynı zamanda<br />

Türkiye’de tek partili düzenden çok partili<br />

bir düzene geçilir. 1970’li yılına kadar<br />

olan bu 25 yıllık dönem demokratikleşme<br />

çabalarının olduğu bir dönemdir.<br />

Demokratikleşme çabaları<br />

ve soğuk savaş<br />

Demokrat Partinin peş peşe seçimler<br />

kazanarak 1950 ile 1960 yılları arasında<br />

beş dönem iktidar olduğu bir on yıl soğuk<br />

savaşın ön cephesi olan ülkemizde<br />

ABD’nin doğruları ve iyileri bizim içinde<br />

aynen geçerli olmuştur. (Little Amerika)<br />

Ne yazık ki savaştan sonra ikiye bölünen<br />

dünyamızda Doğu ve Batı blokları<br />

arasında çılgınca bir silahlanma ve zaman<br />

zaman savaş çıkarma tehditleriyle dolu<br />

paranoyak bir 50 seneye yakın zaman<br />

geçmiştir. Adnan Menderes iktidarının<br />

1951 yılı ilk icraatlarından biri 167 kişilik bir<br />

‘Komünist Tevkifatıdır’. Halk Evleri, Köy<br />

Enstitüleri kapatılır, ezan tekrar Arapçaya<br />

çevrilir ve din dersleri zorunlu hale getirilir.<br />

Seferberlik tetkik<br />

kurulundan kontragerillaya<br />

1952–1953 yılları arasında NATO’nun<br />

özel harp talimnamelerine göre NATO<br />

birimleri Türkiye de önce ‘Seferberlik<br />

Tetkik Kurulu’ adıyla örgütlenmiş<br />

sonradan Genel Kurmay başkanlığına<br />

bağlı Özel Harp Dairesi çatısı altında ve<br />

bunun sivil uzantısı olarak çalışmıştır.<br />

Demokrat Parti dönemi, milleti cephelere<br />

bölen kampanyalar (1957), 6-7 Eylül<br />

olayları (1955), 28 Nisan 1960’da İstanbul<br />

Üniversitesi’ndeki protesto mitinginde<br />

Turan Emeksiz isimli öğrencinin polis<br />

kurşunuyla vurularak öldürülmesinden<br />

bir ay sonra, 27 Mayıs 1960’da ordu<br />

müdahalesiyle sona erer.<br />

Paylaşılamayan iktidar<br />

1960 yılı aynı zaman da Altan<br />

Gürman’ın Akademi’den mezun olup<br />

askere alındığı yıldır. Askerliğini<br />

Ankara’da Milli Savunma Bakanlığında<br />

yapar. 27 Mayıs demokratik sisteme<br />

ordu müdahalesinden sonra darbe<br />

girişimlerinin ardı arkası kesilmez<br />

ve 25 yaşındaki Altan Gürman bu<br />

gerilimli olayların tam da merkezinde<br />

askerliğini yapan biri olarak; birini<br />

vurmak öldürmek hissiyatına çok<br />

yaklaşır. Emir komuta zinciri içindedir.<br />

Pierrodur. Ya da Fat Man veya Little<br />

Boy gibi bir nesne, sayısal birçokluktur.<br />

1963 yılında terhis olana kadar bu<br />

duygularla gelgitler yaşar. İktidar bir<br />

türlü paylaşılamamaktadır.<br />

Füze krizi<br />

Bu arada dünyada da soğuk savaş<br />

mücadeleleri kıyasıya sürmektedir. 1961<br />

yılında Amerika eğittiği 1400 Kübalı<br />

karşı devrimciyle Küba’yı işgale kalkışır.<br />

Ağustos ayında Berlin duvarı yapımına<br />

başlanır. Çünkü sürekli Doğu’dan<br />

Batı’ya ilticalar yaşanmaktadır.<br />

Eylül ayında devrik başbakan Adnan<br />

Menderes İmralı’da asılır. Cumhuriyet<br />

tarihinin geri kalan kısmında tüm<br />

demokrasi tartışmalarını vesayet<br />

altına alan bir idamdır bu. Hasbelkader<br />

yapılan demokratik anayasanın Faşist<br />

İtalyan Anayasası’ndan alınan düşünce<br />

suçlarıyla ilgili 141.–142. maddeleri<br />

yıllarca aydınların baş belası olacaktır.<br />

1962 yılında Ekim ayında Amerika’yı<br />

tehdit eden Küba’da konuşlanmış<br />

Sovyet füzeleri, karşılıklı pazarlık<br />

sonucu Küba’dan, Sovyetleri de tehdit<br />

eden Amerikan füzeleri de Türkiye’den<br />

kaldırılır. Böylece ‘Füze Krizi’ aşılır.


48<br />

BOŞ<br />

TU-<br />

VAL<br />

Sanatın merkezi,<br />

kolonyalizmin merkezi<br />

Altan Gürman 1963’de terhis olduktan<br />

sonra, Gürman çifti Paris’e geçer.<br />

Orada Altan Gürman, Güzel Sanatlar<br />

Akademisi’nde okumaya başlar. 1963–<br />

1966 yılına kadar olan dönem Altan<br />

Gürman’ın sanatı için nirengi noktasıdır.<br />

Sanat merkezi kavramının arkasındaki<br />

boşlukları görmeye başlamıştır. Merkez<br />

aslında kolonyalizmin merkezidir ve<br />

dünyanın muhtelif yörelerini kana<br />

boyamaktadır. Öğrenci tepkileri de<br />

protestolarıyla yine duvarlardadır. (Kan<br />

rengi duvarlar) Vive Vietkong! Kuzey<br />

ve Güney diye ikiye ayrılan Vietnam’da<br />

çılgın bir savaş sürmektedir. Savaş<br />

bittiğinde dört milyon sivil, bir milyondan<br />

fazla da komünist savaşçı ve 53.200<br />

Amerikalının öldüğü ya da kaybolduğu<br />

bilinmektedir. Amerika’da Martin Luther<br />

King Washington DC’de ‘We shall<br />

overcome’ şarkısıyla yürüyerek Lincoln<br />

anıtının önünde toplanan 250 bin kişiye<br />

tarihi bir konuşma yapar ‘ I have a<br />

dream!’ (28.08.1963 )<br />

Sıradan faşizmle tanışma<br />

ve anti-militer<br />

bir sanatın doğuşu<br />

1963–1966 Paris Güzel Sanatlar<br />

Akademisindeki yıllarında da yanından<br />

hiç ayrılmayan eşi Bilge Gürman’ın<br />

deyişiyle, Altan Gürman altüst oluşlarla<br />

Kompozisyon no 9, 1969, karton üzerine selülozik boya, 70 x 100 cm., İstanbul<br />

Tasarı, 1974, kağıt üzeri kurşun kalem, 21 x 30 cm., İstanbul<br />

sanat görüşlerini değiştirmekte ve daha<br />

az kutsal ve hayata daha yakın bir sanat<br />

anlayışı tasavvur etmeye çalışmaktadır.<br />

2. Dünya Savaşı 1945’de bittiğinde<br />

henüz 10 yaşında olan Altan Gürman<br />

Paris’te ilk kez sergilenen Nazi toplama<br />

kamplarına ait fotoğrafları gördüğünde<br />

günlerce kendisine gelemez. Derinden<br />

sarsılmıştır. Paris dönemi defterleri,<br />

dikenli teller, barikatlar, yine dikenli<br />

teller, yine barikatlar, bekçi kulübeleri,<br />

kurşun asker Pierro ve M1, M2, M3 diye<br />

giden işlerin hazırlıklarıyla, pırıl pırıl<br />

taslaklarıyla doludur. Ayrıca yine kendine<br />

mahsus militer kara parçalarından<br />

oluşan serilerin taslakları sayılabilecek<br />

küçük kolajlar yapmıştır.<br />

(1965) yılına tarihlenmiş bir işinde<br />

karton üzerinde kolaj ve guaşlarla<br />

yaptığı bir tasarı da kompozisyonun<br />

tam ortasında yer alan kamuflajla<br />

bütünleşmiş bombanın Hiroşima’ya<br />

atılan Little Boy isimli atom bombasıyla<br />

çok benzerlikler içerdiğini teşhis etmek<br />

mümkündür. 12X16 cm.lik bu tasarıda ön<br />

planda bize sırtını dönmüş asker figürü<br />

bombayı izlemektedir. Aslında uzaktan<br />

bakıldığında boşluğa bakar gibidir Çünkü<br />

bomba zemine ustaca gizlenmiştir.<br />

İlk bakışta mevcudiyetini kavramak<br />

mümkün değildir. Dolayısıyla asker ve<br />

bomba arasında dramatik bir etkileşim<br />

içinde kompozisyon oluşturulmuş,<br />

ayrıksı bir iştir.<br />

1966 yılında Altan Gürman Paris Güzel<br />

Sanatlar Yüksek okulunu bitirmiş olarak<br />

İstanbul’a döner. 31 yaşındadır.<br />

Bir sene sonrada 1967’de Akademide<br />

asistan olarak çalışmaya başlar.<br />

Paris’teki taslaklarını hayata geçirerek


harikulade işler yapar. Kara parçası,<br />

ağaç, gökyüzü ve buluttan ibaret<br />

dört elemanlı kompozisyonlar yapar.(<br />

Kompozisyon 3, Kompozisyon 5,<br />

Kompozisyon 6, Kompozisyon 7). Bu<br />

kompozisyonlarda kara parçası ve ağaç<br />

kamuflajlı, gökyüzü aydınlık, bulutlar<br />

kedersizdir. Yer ve gök diye ikiye ayrılan<br />

dünyada yeri yalnız ağaç gökyüzünü ise<br />

bulutlar temsil eder.<br />

Ayrıca asker figürlerinin kullanıldığı<br />

başka kompozisyonlar yapar<br />

(Kompozisyon 1, Kompozisyon 2). Bu<br />

kolaj işlerde, nesne figürü tekli ve ikili<br />

bir şekilde kompoze edilmişlerdir.<br />

Biçimlendirilmeleri şeyleşmelerine<br />

yardım eder. Dikkatli bakılmasa ve belki<br />

bilinmese yan yana dizilmiş bomba da<br />

olabilirler. Herhangi bir savaş aracı gibi,<br />

hepimiz gibi Altan Gürman gibi, her<br />

Türk erkeği gibi, Little Boy’u sallayan bir<br />

pilot gibi, sıra eri ya da nesnesi olarak<br />

modellenmişlerdir.<br />

1967 asistanlığa başladığı yılın<br />

diğer başyapıtları her müzenin, her<br />

koleksiyonerin en az bir tanesini mutlaka<br />

koleksiyonuna katmak isteyeceği Montaj<br />

dizisinden M1, M2, M3, M4, M5, M6 ve<br />

bir hayli alışılmadık büyük boyutlarda<br />

triptikler, kamuflajların gerisinden bakan<br />

tehditkar montajlar M2, M3, bariyerler,<br />

çitler, dikenli tellerle yasaklar dünyası<br />

M4, M5 ve belki de bir konsantrasyon<br />

kampından göğe bakış M6 (170X170)<br />

Gökyüzü sınır koyamayacağımız yegane<br />

alan. Bütün bunlar Türk Alman Kültür<br />

Merkezi’nde ilk kez yapacağı kişisel<br />

sergiyle sunulur.<br />

Kuvvetli bir ortaya çıkış!<br />

Ve ardından bir kez daha kişisel sergi<br />

yapma fırsatı bulamaz. Yine aynı sene<br />

Evrensel Barış şenliğine, Türkiye Çağdaş<br />

Ressamlar Cemiyeti Sergisine bu<br />

işlerinden bazıları gider.<br />

68 yılı ve traversal özgürlükler<br />

1968 Yılı Sorbone’daki öğrenci<br />

ayaklanması ve üniversite işgallerinin<br />

fabrika işgalleri ve grevlerle toplumun<br />

diğer katmanlarına da sirayet ederek,<br />

sosyal olayların tüm dünyaya yayıldığı<br />

senedir. Akademi de öğrenciler<br />

tarafından işgal edilir ve öğrenciler<br />

hocalarını içeriye almaz. Tüm dünya da<br />

herkes daha fazla özgürlük istemektedir.<br />

Vietnam savaşı halen doludizgin<br />

devam ederken Türkiye de ise, Demirel<br />

hükümeti zamanında, kontrgerillaya<br />

bağlı komando kampları kurulmuştur.<br />

Akabinde bir öğrenci yurduna yapılan<br />

polis baskınında Vedat Demircioğlu<br />

pencereden atılarak öldürülür. Daha<br />

sonra da daha ağır bedeller ödemeye<br />

devam edecek olan öğrencilerin<br />

üniversite işgallerinin tek olumlu sonucu,<br />

Akademide bir Temel Sanat Kürsüsü’nün<br />

kurulmasıdır. Reform çalışmaları<br />

uygulamaya konmuştur.<br />

Kanlı pazar<br />

Altan Gürman’ın 1969 yılına ait iki<br />

peyzajı 1967 yıllarına ait peyzajlardan<br />

farklılıklar gösterir Kompozisyon<br />

9’da artık ağaçlar siyahlaşmış<br />

(Yanmış?) gökyüzünü yine simsiyah<br />

bulutlar kaplamıştır. Atmosferdeki<br />

o eski mutlu havadan eser yoktur.<br />

Bir diğeri Kompozisyon 8, yine<br />

tehditkâr bulutlarıyla atmosferdeki<br />

havanın değiştiğine işaret eder. Bu<br />

kompozisyonların arkasında yatan<br />

duygusal travmaları bilebilecek<br />

durumda değiliz. Ancak 1969 yılının<br />

ikinci ayında Altan Gürman’ın doğum<br />

gününe 9 gün kala 76 öğrenci örgütünün<br />

ABD’ye ait 6. filoyu izinli protesto<br />

gösterisi, siyasal tarihe ‘Kanlı Pazar’<br />

olarak geçer. Olay Kontrgerillanın kitle<br />

gösterilerine ilk planlı saldırısıdır ve<br />

iki kişi öldürülmüştür. 1969 yılı sonu<br />

itibariyle komando kamplarının sayısı<br />

45i bulmuştur. Yine İstanbul’a bir<br />

toplantı için Ankara’dan gelen öğrenci<br />

lideri Taylan Özgür güpegündüz sokak<br />

ortasında o zamanlar bir üsteğmen<br />

rütbesi olan şahıs tarafından<br />

öldürülmüştür. Ölümünden kırk yıl sonra<br />

bu şahsın 1999 yılında generalliğe kadar<br />

yükseldiği iddia edilmektedir. Cinayet<br />

adeta gelecekteki baskı ve tehditkâr bir<br />

dönemin habercisi gibidir.<br />

Demokratikleşme<br />

sürecinin sona ermesi<br />

15–16 Haziran 1970 olayları sırasında<br />

iki işçi, bir polis, bir esnaf hayatını<br />

yitirdi. Başta Devrimci İşçi Sendikaları<br />

Konfederasyonu’nun olduğu protesto<br />

eylemine Türk İş’ten de topluca katılanlar<br />

olur ve 15 -16 Haziran Cumhuriyet<br />

tarihine en büyük işçi eylemi olarak<br />

geçer. Akabinde hemen seksen günlük<br />

sıkıyönetim ilan edilir.<br />

Bu esnada Altan Gürman Pierro’yu<br />

iki boyuttan üçüncü boyuta taşıyacak<br />

çalışmalar yapmaktadır.( Pierro 1970,<br />

İstanbul Kâğıt üzerine mürekkep<br />

55X50cm) Daha sonra 1976da bu asker<br />

figürünü 90 cm. yüksekliğinde üçboyutlu<br />

hale getirdiğini görürüz.<br />

1970 yılında Altan Gürman’ın kurduğu<br />

kürsüde Temel Sanat derslerinin tüm<br />

akademi öğrencilerine verilmeye<br />

başlanmasını mutlu bir gelişme olarak<br />

hatırlayabiliriz.<br />

12 Mart 1971 tarihinde de askeri<br />

muhtıra verilir. Darbeyi yapan<br />

generallerden Tağmaç şöyle der: ‘Sosyal<br />

uyanış ekonomik gelişmeyi aşmıştı’.<br />

Televizyonda Türk siyasal hayatından<br />

bir kesit sunan 27 Mayıs ve 12 Mart’ı<br />

49<br />

BOŞ<br />

TU-<br />

VAL


50<br />

BOŞ<br />

TU-<br />

VAL<br />

anlatan 10 bölümlük, Mehmet Ali<br />

Birand, Can Dündar ve Bülent Çaplıya<br />

ait belgeselde; Mehmet Ali Birand her<br />

bölümün başında durumu özetleyen şu<br />

sözleri tekrarlamaktadır: “Demokrasi<br />

yolunda 1960’ların sokaklarından önce<br />

ihtilalciler geçti, sonra zafer şarkılarıyla<br />

gençler, isyan bayraklarıyla işçiler,<br />

sağcılar, solcular ve yeniden darbeciler.<br />

Ülke ihtilalin pençesinde 12 yıl geçirdi ve<br />

sonunda tüm yollar yine aynı kavşağa<br />

çıktı”.<br />

Altan Gürman ve eşi Bilge, demokrasiye<br />

ara verilen bu yıllarda 1972–1973<br />

arasında bir yıl Türkiye den uzaklaşıp<br />

İtalya’ya giderler. Bilge Gürman kişisel<br />

anılarında 12 Mart döneminde her türlü<br />

atılımın engellendiğini ifade etmektedir.<br />

Görünü 6:<br />

Sıradışı bir köşe yapıt<br />

1973 yılına tarihlenen ve İtalya da<br />

yapılmış olan Görünü 6 (Kâğıt yapıştırma<br />

ve Selülozik Boya 70X50) tıpkı 1969’da<br />

yapmış olduğu sıra dışı peyzajlar<br />

(Kompozisyon 8, Kompozisyon 9)<br />

gibi özellikler taşımaktadır. Gökyüzü<br />

giderek kızarmaktadır. Kompozisyonun<br />

merkezinde yer alan kurşun asker figürü<br />

dışında ikinci bir figür giderek çerçevenin<br />

dışına taşacak kadar büyümüştür.<br />

Böylece tümüyle algılanması,<br />

tanımlanması zorlaşmış –imkânsız –hale<br />

gelmiştir. Eski kompozisyonlardaki haki<br />

Kompozisyon no 8, 1969, karton üzerine selülozik boya, 70 x 100cm., İstanbul<br />

renk, mavi renk kırmızı renklerden hiçbiri<br />

burada kullanılmamıştır. Kızarmaya<br />

başlayan bir gökyüzü ve tamamıyla siyah<br />

figürlerle kompozisyon tamamlanmıştır.<br />

1973 İtalya Perugia’da yapılan bu<br />

resim (Görünü 6) klasik ufuk çizgisini<br />

tam ortaya çekmiştir. Asker figürü de<br />

resmin merkezinde, ufuk çizgisine basar<br />

vaziyettedir. Resmin dışına taşan ve<br />

sağında yer alan diğer figür ilk bakışta<br />

askerin resme derinlik duygusu veren<br />

ikinci yakın plan tekrarı gibi gözükse de<br />

dikkatli bakıldığında modle edilen ve<br />

kalıp haline gelen elemandan daha farklı<br />

bir kesime sahip olduğu anlaşılabilir.<br />

Bu ilişki; yöneten-yönetilen, ezenezilen,<br />

kumanda eden-kumanda edilen,<br />

yakındaki-uzaktaki, büyük-küçük,<br />

bilinmeyen bilinen, emniyette-tehlikede,<br />

kenarda-ortada çelişkilerini ifade<br />

etmektedir.<br />

Bilindiği üzere 1971 darbesi öncelikle<br />

Kızıldere’de 10 gençlik liderinin<br />

öldürülmesi (30.03.1972) ve üçünün<br />

de apar topar asılmasıyla ( 06.05 1972)<br />

hatırlanmaktadır. Ortalama 23 yaşında<br />

olan bu gençlerin öldüğü sene, Türk<br />

aydını gazeteci yazar Murat Belge<br />

o dönemin meşhur ve gizli(!) sorgu<br />

ve işkence evi Ziverbey Köşkü’ndeki<br />

sorgulamasında kendisine işkence<br />

yapan Veli Küçük’ü hatırladığını ifade<br />

etmiştir.<br />

Yine Altan Gürman’ın 1975 yılına<br />

tarihlenen 25X25cm gravüründe<br />

tamamen gizleme motifleri içinde<br />

kaybolmuş iyice saklanmış ve çok zor<br />

fark edilebilen bir Pierro portresi vardır.<br />

Bu portrenin yanına Görünü 6 (1973)<br />

ve iki ayrıksı peyzaj Kompozisyon 8<br />

ve Kompozisyon 9’u (1969) bir arada<br />

düşündüğünüzde Altan Gürman’ın ne<br />

derecede geleceğe projekte olduğunu<br />

ve gününde söylediği sözün değerini<br />

anlayabiliriz.<br />

Bazı sanatçılar gününde<br />

büyük, bazıları ise<br />

giderek daha büyük<br />

Altan Gürman 41 yıllık kısacık ömründe<br />

kocaman bir sanat geleneği başlatmayı<br />

becerebildi. Öte yandan bakacak olursak<br />

da bu kısacık ömürde iki yerli darbe, koca<br />

bir dünya savaşı, bitmek bilmez soğuk<br />

savaşlar, barış çabaları acı ve gözyaşını<br />

görürüz.<br />

Hayatı daha çok Türkiye’nin siyasal<br />

hayatına endekslenen kronolojik<br />

çalışmamızdaki ülke yer ve diğer isim<br />

ve tarihler değiştiğinde Altan Gürman’ın<br />

sanat programının yine çalışacağı<br />

görülecektir. Yunanistan veya Arjantin<br />

adı her neyse dünyanın herhangi bir<br />

yerine taşıyabileceğimiz kronoloji,<br />

gününe tanıklık etmiş bu sanatçının,<br />

toplumsal çıkarlar çerçevesindeki<br />

deneyimleri, herkesin genel iyiliğine<br />

dönüşmüştür.<br />

Montaj 6, 1967, tahta üzeri tahta, 170 x170 x 9,5 cm., İstanbul

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!