Ebu'l-Leys Semerkandî Tefsirinin Türkçe Tercümesi Üzerine
Ebu'l-Leys Semerkandî Tefsirinin Türkçe Tercümesi Üzerine
Ebu'l-Leys Semerkandî Tefsirinin Türkçe Tercümesi Üzerine
- No tags were found...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 53<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong> <strong>Tefsirinin</strong><br />
<strong>Türkçe</strong> <strong>Tercümesi</strong> <strong>Üzerine</strong><br />
On Turkish Translation of Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’an<br />
Commentary<br />
Abdülbaki ÇETİN *<br />
ÖZET<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsirinin 15. yüzyılda Anadolu’da Ahmed-i Dâî, İbn Arabşah ve<br />
Ebu’l-Fazl Musa el-İznikî tarafından ayrı ayrı <strong>Türkçe</strong>ye tercüme edildiği kabul edilmektedir.<br />
Musa el-İznikî’nin aynı zamanda Hâzin-i Bağdadî’nin Lübâbü’t-te’vîl fî Ma‘âni’t-tenzîl’ini<br />
<strong>Türkçe</strong>ye Enfesü’l-cevâhir adıyla tercüme ettiği de iddia edilir. Bu araştırmada varılan sonuç<br />
şudur: Musa el-İznikî, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> ve Hâzin-i Bağdadî tefsirlerini ayrı ayrı<br />
<strong>Türkçe</strong>ye çevirmiştir. Enfesü’l-cevâhir, İznikî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümesine<br />
verdiği isimdir. İbn Arabşah ise, İznikî’nin tercümesini kısaltmıştır. Ahmed-i Dâî’ye izafe<br />
edilen “Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>” ise İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir’inin<br />
nüshalarıdır.<br />
•<br />
ANAHTAR KELİMELER<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi, İbn Arabşah, Musa İzniki, Ahmed-i Dai, Tefsir, Tercüme,<br />
Eski Anadolu <strong>Türkçe</strong>si.<br />
•<br />
ABSTRACT<br />
It is claimed that Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’ân commentary has been translated<br />
into Turkish, in the 15 th century, by Ahmed-i Dai, Ibn Arabshah and Musa al-Izniki<br />
separately. It is claimed too that Musa al-Izniki has translated Khazin-i Bagdadi’s Lubab alta’vil<br />
fi Ma’ani al-tanzil under the title Anfas al-Djawâhir into Turkish. This article<br />
demonstrates that Musa al-Izniki has translated Khazin-i Bagdadi’s Lubab al-ta’vil fi Ma’ani<br />
al-tanzil and Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’ân commentary (Tafsīr al-Qur’ān) into<br />
Turkish separately. He has translated Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’ân commentary<br />
under the title Anfas al-Djawâhir. Anfas al-Djawâhir has been shortened by Ibn Arabshah.<br />
Translation of Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’ân commentary, attributed to Ahmed-i Dai,<br />
is a copy of Izniki’s Anfas al-Djawâhir.<br />
•<br />
KEY WORDS<br />
Abu’l-Layth al-Samarkandi, Ibn Arabshah, Abu’l-Fadl Musa al-Izniki, Ahmad-i Dai,<br />
Translation, Qur’ân commentary, Old Anatolian Turkish.<br />
*<br />
Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim<br />
Üyesi.
54 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
<br />
GİRİŞ<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>’nin Tefsîrü Ebi’l-<strong>Leys</strong> 1 ismiyle bilinen Arapça<br />
tefsirinin milâdî 15. yüzyılın ilk yarısında Anadolu’da üç kişi tarafından <strong>Türkçe</strong>ye<br />
üç kez çevrildiği ileri sürülmektedir: 2<br />
1<br />
2<br />
Keşfü’z-zunûn (İstanbul baskısı) I, 441; (Leipzig baskısı) II, 352, Nr. 3209; GAL, I, 196 (“Tafsīr al-<br />
Qur’ān” adıyla).<br />
GAS, I, 445-6; “Ebül <strong>Leys</strong> tefsiri’nin başlıca üç zat tarafından terceme edilmiş olduğu ileri sürülmektedir.<br />
Vefât tarihleri i‘tibari ile bunların en eski[si] Ahmed-i Dâ‘î’dir. Sonra 833 de öldüğü söylenilen<br />
Ebül Fazl Musâ ibn-i Hacı Hüseyin ibn-i İsâ el İznikî dir. Üçüncüsü de onun mu’asırı olan İbn-i<br />
Arabşâhdır” diyen Ertaylan, tetkikleri neticesinde İznikî’nin <strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercemesine rastlayamadığını<br />
belirtir. (İsmail Hikmet Ertaylan, Türk Edebiyatı Örnekleri VII, Ahmed-i Dâ’î, Hayatı ve Eserleri,<br />
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1952, s. 140); “Türk alimlerinden üçü bu<br />
tefsiri <strong>Türkçe</strong>ye çevirmiştir: İbn Arabşah lakabıyla tanınmış Şihâb Ahmed b. Muhammed (öl. 854 h.),<br />
Dâî mahlasıyla tanınmış Ahmed b. Abdullah el-Karamanî el-Hanefî (öl. 810 ya da 820 h.) ve Musa b.<br />
Hacı Hüseyin el-İznikî (öl. 833 h.) (Fihrisü’l-mahtûtâti’t-Türkiyyeti’l-Osmâniyye, [Kahire], 1987, C. 1,<br />
s. 187, 4. dipnot); “Bu tefsîrin üç ayrı zât tarafından yapıldığı bilinen Osmanlı dönemi <strong>Türkçe</strong>sine ait<br />
tercümeleri de mevcuttur. Bunlar: a) Ahmed İbn Muhammed İbn Arabşah el-Hanefî’nin yaptığı<br />
terceme… b) Ebu’l-Fadl Musa el-İznikî’nin tercemesi… c) Ahmed ed-Dâ’î’nin tercemesi” (İshak Yazıcı,<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi, Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodu, Atatürk Üniversitesi İslâmi İlimler<br />
Fakültesi (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 1982, s. 117; ayrıca bkz. a.mlf., “Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<br />
Semerkandi’nin <strong>Tefsirinin</strong> Bazı Hususiyetleri” Mûsâ b. Hacı Hüseyin İznikî, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong><br />
<strong>Tefsirinin</strong> <strong>Tercümesi</strong>, İstanbul, 1983, C. 2, s. 5. (Yazıcı, daha sonra “Tefsiru Ebi’l-<strong>Leys</strong> Tercemeleri<br />
Hakkında Kısa Bir Araştırma” (Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, S. 6, Samsun,<br />
1992, s. 79-83) başlıklı makalesinde Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin İstanbul kütüphanelerinde söz konusu üç mütercim<br />
adına kayıtlı bulunan nüshaları üzerinde yaptığı araştırma sonucunda, bu nüshaların birbirinin<br />
aynısı olduğu sonunca ulaştığını ve bu tercümenin “büyük bir ihtimalle” Ahmed-i Dâî’ye ait olabileceği<br />
kanaaine vardığını belirtir. a.mlf., agm. s. 79-80); “Eser XV. asırda <strong>Türkçe</strong>’ye üç defa tercüme edilmiştir.<br />
Bunlardan birincisi Mûsâ b. Hacı Hüseyn el-İznikî’nin tercümesidir… İkincisi Ahmed-i Dâî’nin<br />
Umurbey adına yaptığı tercümedir… Üçüncüsü Şihâbeddîn Ahmed b. Muhammed b. Arabşah’ın tercümesidir.”<br />
(Ramazan Şeşen, “Onbeşinci Yüzyılda <strong>Türkçe</strong>ye Tercümeler” XI. Türk Tarih Kongresi (Ankara,:<br />
5-9 Eylül 1990) Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara, 1994, C. III, s. 913). Ayrıca bkz. a.mlf.,<br />
“İlk Osmanlı Âlimleri ve Yazdıkları Eserler”, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türklük<br />
Araştırmaları Dergisi, S. 12, İstanbul, Eylül, 2002, s. 278 (Ahmed-i Dâî), s. 279 (Musa b. Hacı Hüseyin<br />
el-İznikî), s. 282 (İbn Arabşah); “XV. yüzyılda Ebu’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong>’nin (öl. 373/983) tefsirinin<br />
<strong>Türkçe</strong>ye aktarılması için yoğun faaliyetler vardır. Bunlardan üç ismi zikretmek gerekir: 1-Ahmed-i<br />
Dâî… 2-Musa İbn Hacı Hüseyin İznikî… 3-Ahmet b. Arabşah.” (Mustafa Kara, “XIV. ve XV. Yüzyıllarda<br />
Osmanlı Toplumunu Besleyen <strong>Türkçe</strong> Kitaplar”, İslâmî Araştırmalar, C. 12, S. 2, Ankara, 1999, s. 132;<br />
a.mlf., aynı makale: Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 8, Bursa, 1999, s. 33); “Bu<br />
tefsiri mufassal olarak tercüme eden ilk mütercim Ahmed-i Dâî’dir… Eser, daha sonraki yıllarda kısmî<br />
ihtisarlarla hem Musa el-İznikî, hem de İbn Arabşah tarafından tercüme edilmiştir.” Ziya Demir, Osmanlı<br />
Müfessirleri ve Tefsir Çalışmalar -Kuruluştan X/XVI. Asrın Sonuna Kadar-, Marmara Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, 1994, s. 481. Baskısı: a.mlf.,<br />
XIII.-XVI. y.y. Arası Osmanlı Müfessirleri, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2007, s. 477); Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<br />
<strong>Semerkandî</strong>’nin tefsirinin “<strong>Türkçe</strong> tercümeleri içerisinde üçü şöhret yapmıştır” ki, bunlar “Ahmed-i<br />
Dâî’nin tercümesi”, Mûsâ İznikî’nin tercümesi” ve “İbn Arabşah’ın tercümesi”dir (Abdulhamit Birışık,
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 55<br />
1. Ahmed-i Dâî (öl. 1421’den sonra) 3<br />
2. Ebu’l-Fazl Musa b. Hacı Hüseyin b. İsa el-İznikî (öl. 1434?) 4<br />
3. İbn Arabşâh (öl. 1450-1) 5<br />
Aynı dönemde yaşamış bu üç bilgini, aynı eseri ayrı ayrı tercüme etmeye<br />
sevk eden ne idi?!<br />
Ortada gerçekten bu üç kişiye izafe edilebilecek birbirinden farklı üç tercüme<br />
var mıdır?<br />
Araştırmacılar hangi tercümeleri kime, niçin izafe etmektedirler?<br />
Bu yazıda bu soruların cevabını bulmaya çalışacağız.<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong> Kimindir?<br />
Keşfü’z-zunûn’da Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsirinin <strong>Türkçe</strong>ye İbn<br />
Arabşah tarafından çevrildiği kayıtlı iken 6 İznikî ve Ahmed-i Dâî tarafından<br />
çevrildiğine dair herhangi bir kayıt yoktur.<br />
Bursa, İstanbul, Kahire ve Berlin kütüphanelerindeki bazı tefsir tercümelerini<br />
inceleyen Joseph Schacht 7 , kütüphane kataloglarında Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri ter-<br />
3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7<br />
“Osmanlıca Tefsir Tercümeleri ve Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin Mevâhib-i Aliyye’si” İslâmî Araştırmalar,<br />
C. 17, S. 1, Ankara, 2004, s. 55-56). Ayrıca bkz. Muhammed Abay, Osmanlı Dönemi Müfessirleri, Uludağ<br />
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa, 1992, s. 83-<br />
84; a.mlf., “Osmanlı Döneminde Yazılan Tefsir ile İlgili Eserler Bibliyografyası” Dîvân, C. 1, S. 6, İstanbul,<br />
1999, s. 260, Nr. 27 (Ahmed-i Dâî), s. 276, Nr. 185 (İbn Arabşah), s. 288, Nr. 299 (Musa İznikî).<br />
Osmanlı Müellifleri, II, 172.<br />
Osmanlı Müellifleri, II, 14.<br />
Keşfü’z-zunûn (İstanbul baskısı) I, 441, (Leipzig baskısı) II, 352, Nr. 3209; Hediyye I, 130.<br />
Keşfü’z-zunûn (İstanbul baskısı) I, 441, (Leipzig baskısı) II, 352, Nr. 3209.<br />
Schacht, “Zwei altosmanische Kor’ān-Kommentare” (OLZ. XXX (September 1927), Nr. 9, sütun, 747-<br />
752) başlıklı makalesinde Bursa ve İstanbul kütüphanelerindeki tercümeler, “Weiteres zu den<br />
altosmanischen Korankommentaren” (OLZ., XXXI (Oktober 1928), Nr. 10, 812-815) başlıklı makalesinde<br />
ise Kahire (Ägyptischen Bibliothek) ve Berlin (Staatsbibliothek) kütüphanelerindeki tercümeler<br />
üzerinde durmuştur. Schacht’ın Bursa’daki yazmalar için verdiği kütüphane ve kayıt numaraları bugün<br />
tamamıyla değişmiştir. O zamanlar Bursa’da Ulucami ve çeşitli dergahlarda bulunan yazmalar bugün<br />
Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi (=YEBEK)’nde bir araya toplanmıştır. Ulucami kütüphanesinden<br />
aktarılan yazmalar “Ulucami”, Schacht’ın ilk makalesinde bahsettiği Baba Ef. dahil kapatılan<br />
dergahlardan toplanan yazmalar da “Genel” adı altında oluşturulan koleksiyonlardadır. (Ayrıntılı bilgi<br />
için bkz. Ömer S. Kurmuş, Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi, Bursa, 2002, 42 s.) Bursa’daki<br />
<strong>Türkçe</strong> yazmaların bir kısmının tavsifi için bkz.<br />
Muharrem Ergin, “Bursa Kitaplıklarındaki <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Arasında” TDED, C. IV, S. 1-2, İstanbul,<br />
1950, s. 103-132.<br />
Tuncer Gülensoy, “Bursa Kütüphanelerinde Bulunan <strong>Türkçe</strong> El Yazma Kitaplar <strong>Üzerine</strong> Notlar -I-”<br />
Türk Kültürü, Yıl IX, S. 102, Ankara, Nisan 1971, s. 561-564. [Bu yazıda “müze kitaplığında bulunan el<br />
yazma eserlerden bâzıları” incelenmiştir. s. 562]<br />
Tuncer Gülensoy, “Bursa Haraççıoğlu Kitaplığında Bulunan <strong>Türkçe</strong> Yazmalar <strong>Üzerine</strong> notlar” [-II-]<br />
TDAY-Belleten 1971, Ankara, 1989, s. 231-246.
56 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
cümelerinden bir kısmının İbn Arabşah’a, bir kısmının da İznikî’ye mal edildiğini<br />
belirtir. 8 Schacht’a göre Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri İbn Arabşah tarafından<br />
<strong>Türkçe</strong>ye çevrilmiş, İznikî ise İbn Arabşah’ın tercümesini Enfesü’l-cevâhir<br />
adıyla genişletmiştir. 9<br />
Bağdatlı İsmail Paşa’ya göre İbn Arabşah, Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini 10 ; İznikî ise<br />
Enfesü’l-cevâhir adıyla Hâzin-i Bağdadî’nin Lübabü’t-te’vîl fî Ma‘âni’t-tenzîl’ini<br />
tercüme etmiştir. 11 Bağdatlı İsmail Paşa’da, Ahmed-i Dâî’nin tefsir sahasında bir<br />
tercümesi olduğuna dair herhangi bir kayıt yoktur.<br />
Bursalı Mehmet Tahir’e göre İznikî, Hâzin-i Bağdadî’nin Lübâbü’t-te’vîl fî<br />
Ma‘âni’t-tenzîl isimli tefsirini Enfesü’l-cevâhir; Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>’nin tefsirini<br />
ise “Terceme-i Tefsîr-i Ebu’l-<strong>Leys</strong>” adıyla <strong>Türkçe</strong>ye çevirmiştir. 12<br />
Bursalı Mehmet Tahir aynı zamanda Ahmed-i Dâî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini<br />
<strong>Türkçe</strong>ye çevirdiğini kaydeden ilk araştırmacıdır. 13 İsmail Hikmet Ertaylan’ın<br />
Ahmed-i Dâî hakkındaki etraflı araştırmasıyla “Ahmed-i Dâî tercümesi” araştırmacıların<br />
dikkatini çekmiş, bilimsel çalışmalara konu olmuştur. 14<br />
8<br />
9<br />
10<br />
11<br />
12<br />
13<br />
14<br />
Günay Kut (Alpay), “Bursa ve Manisa İl-Halk Kütüphanelerindeki <strong>Türkçe</strong> Yazmalar <strong>Üzerine</strong>” Journal<br />
of Turkish Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, C. 1, Cambridge, 1971, s. 121-147. (Bursa’daki yazmalar<br />
s. 122-131 arası). Aynı makale: a.mlf., Yazmalar Arasında, Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları I,<br />
Simurg, İstanbul, 2005, s. 157-178. (Bursa’daki yazmalar s. 157-165 arası).<br />
Bkz. Schacht, agm. (1927), sütun, 748-749. Bugün Nuruosmaniye kütüphanesinde Ahmed-i Dâî adına<br />
kayıtlı 137, 138, 140-143 numaralı yazmalar, Schacht’ın makalesi için gerekli incelemelerde bulunduğu<br />
sırada, aynı kütüphanede İbn Arabşah adına kayıtlı imiş. (Bkz. Schacht, agm. (1927), sütun, 748, Nr. 4,<br />
5, 8). Bu yazmaların Ahmed-i Dâî’ye ait olduğu kanaati yaygınlaşınca kütüphane kataloglarında değişiklik<br />
yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayşe Nur Alakese’nin Beyazıt Devlet Kütüphanesi 290 numarada kayıtlı<br />
tercüme hakkındaki “kütüphanenin kayıt defterinde İbn Arabşah’ın tercümesi olduğu belirtilmesine<br />
rağmen fişlere Ahmed-i Dâ’î tercümesi olarak geçmiştir” (Ayşe Nur Alakese, Ahmed-i Dâ’î’nin Ebü’l-<br />
<strong>Leys</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong>, (197b-231b Yaprakları Arası) Maide suresi, (Dil İncelemesi, Metin, Dizin),<br />
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul,<br />
2002, s. XIX) kaydından burada da Ahmed-i Dâî lehine bir değişikliğe gidildiği anlaşılmaktadır.<br />
Schacht, agm., sütun 750; a.mlf., “Abu’l-Layth al-Samar…andµ” mad. The Encyclopaedia of Islam (New<br />
edition), Leiden-London 1960, I, 137. Schacht, ilk araştırmasında İbn Arabşah’a ait iki nüsha (Ayasofya<br />
147, Nuruosmaniye 136) tespit etmiş (Schacht, agm. (1927), sütun 749), ikinci araştırmasında ise İbn<br />
Arabşah’a ait nüshalara rastlamadığını özellikle vurgulamıştır. (Schacht, agm. (1928), sütun 814).<br />
Hediyye, I, 130.<br />
“Enfesü’l-cevâhir fî tercemeti Tefsîri’l-lübâb” Hediyye, II, 480.<br />
Bursalı Mehmed Tahir, “Mûsâ bin Hâcî Hüseyin İznîkî” Türk Yurdu, 10 Temmuz 1330/1914, Yıl 3, Cilt<br />
6, Sayı 10, s. 2329-2330; a.mlf., Osmanlı Müellifleri, II, 14.<br />
Osmanlı Müellifleri, II, 172.<br />
Eser üzerine yapılmış -görebildiğimiz- lisansüstü çalışmalar: Birgül Yılmaz, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i<br />
Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Âl-i ‘İmrân suresi (Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi<br />
Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002; Elif<br />
Topaloğlu, Ahmed-i Dâî, Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>, Nisâ suresi (Giriş-Metin-Dizin-<br />
Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 57<br />
Hüsnü, İstanbul kütüphanelerinde Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> ve Enfesü’lcevâhir<br />
adlarıyla kayıtlı yazmalardan incelediklerinin tümünün aynı olduğunu<br />
şöyle bildirir:<br />
“Musa ibni Hacı Hüseyni İznıkî ye ait olduğu sarih bir surette görünen Terceme’i<br />
tefsiri ebül leys ile Osmanlı Müellifleri’ne nazaran Lübab fi Maâniyüt tenzil tercemesi<br />
Enfesül cevâhir’in Musa ibni Hacı Hüseyni İznikî ye ait olduğu ve mezkûr iki eserin de<br />
aynı olduğu anlaşılmaktadır. Enfesül cevahir, müfessiri meşhur Hazini Bağdadi’nin<br />
Lübab fi Maâniyüt tenzil ismindeki Arapça tefsirinin tercemesimiştir?” 15<br />
Hüsnü’ye göre “İbn-i Arabşah’a aidiyetine dair sarih ve vazıh bir kaytla mukayyet<br />
bulunan bir nüsha bulunmadıkça” tercümenin İznikî’ye ait olduğu hükmünün<br />
“makbul olması lâzımgelir.” 16 Hüsnü, Ahmed-i Dâî ihtimalinden hiç bahsetmez.<br />
İsmail Hikmet Ertaylan ise, tetkikleri neticesinde İznikî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri<br />
tercemesine rastlayamadığını belirtir:<br />
“Biz tetkiklerimiz neticesinde Ebulfazl Musa’nın <strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercemesine<br />
rastlayamadık. Bu zâtın Bursa’da Camiî kebîr kütüphanesinde rastladığımız tefsir<br />
tercemesi خازن بغدادى nin لباب فى معانى التنزيل adlı tefsirin tercemesi, adı da انفس الجواهر dir<br />
ki, kaynaklar, hatta mütercem nüshalar bile bu ad hususunda hatalara düşmüşler ve<br />
Ahmed-i Dâ’înin ابوالليث tefsiri tercemelerine de bu adı vermişlerdir.” 17<br />
Ertaylan, Ahmed-i Dâî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi olarak kabul ettiği<br />
Kütahya Molla Bey 4286-4289 numaralardaki Enfesü’l-cevâhir için “eserin sonunda<br />
müstensih yine انفس الجواهر adını kullanmak hatasına düşmüştür. Enfes ül Cevâhir<br />
15<br />
16<br />
17<br />
Tezi), İstanbul, 2003; Ayşe Nur Alakese, Ahmed-i Dâ’î’nin Ebü’l-<strong>Leys</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong>, (197b-231b<br />
Yaprakları Arası) Maide suresi, (Dil İncelemesi, Metin, Dizin), Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002; Hatice Koç, Ahmed-i Dâ’î’nin Tercüme-i<br />
Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong> Adlı Eseri (En‘âm suresi), (Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım),<br />
Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul,<br />
2002; Sema Gonca, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, A‘râf suresi, (Giriş-<br />
Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002; Yasemin Özdemir; Ahmed-i Dâî: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i<br />
<strong>Semerkandî</strong>, [Yasin suresi], (Giriş-Metin-Sözlük), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2000; Ali Çiçek, Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong><br />
İlk Üç Surenin Dil Özellikleri (İnceleme-Metin-Dizin), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 2003.<br />
Hüsnü, “İbni Arabşah” Türkiyat Mecmuası, III, 1926-33 (İstanbul, 1935), s. 180.<br />
Hüsnü, agm., s. 181.<br />
Ertaylan, age., s. 140-141.
58 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Musâ İznikî’nin Hâzin’den tercemesinin adı olduğu muhakkaktır. Bunu isbat eden,<br />
müellifin kendi el yazısı ile Umur Beğ’e ithafen yazmış olduğu nushadır” 18 der.<br />
Ertaylan’a göre “daha birçok tefsîr nüshalarına İbn Arabşah, Musa İznikî adları<br />
verildiği halde bunların Ahmed-i Dâ’î tefsiri nüshaları olduğu görülmektedir.” 19<br />
Ahmet Topaloğlu’na göre “<strong>Semerkandî</strong> tefsirini tercüme edenler, İbni Arabşah<br />
(ö. 854/1450) ile Mûsa İznikî (ö. 833/1430)’dir.” 20 Topaloğlu, “Ahmed-i Dâî tercümesi”nden<br />
bahsetmez.<br />
İznikî’nin hayatı ve eserleri üzerine Doktora yapan Hikmet Özdemir, kütüphanelerde<br />
Enfesü’l-cevâhir ve Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> isimleriyle<br />
kayıtlı nüshalardan incelediklerinin birbirinin aynısı 21 ve -İbn Arabşah’ın<br />
değil- İznikî’nin tercümesi olduğu sonucuna ulaşmıştır. 22 Özdemir de Ahmed-i<br />
Dâî ihtimalinden bahsetmez.<br />
İshak Yazıcı, önce Musa İznikî “İbn Arabşah’ın yaptığı tercümeyi Enfüsü’l-<br />
Cevâhir adlı altında yeniden tanzim ederek genişletmiştir” 23 derken, daha sonra “İstanbul<br />
kütüphanelerinde kayıtlı bulunan terceme nüshalar üzerinde” yaptığı araştırma<br />
sonucunda İzniki, İbn Arabşah ve Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen nüshaların<br />
“bazı istinsah farklılıklarının ötesinde tamamiyle birbirine benzediğini” tespit ettiğini<br />
“söz konusu “Terceme-i Tefsir-i Ebi’l-<strong>Leys</strong>” nüshalarının müterciminin büyük bir ihtimalle<br />
Ahmed-i Dâî olabileceği konusunda bir kanaata” vardığını belirtir. 24<br />
Ziya Demir’e göre, İznikî’nin tefsir “tercümelerinden kesin olarak bilineni, kütüphanelerimizde<br />
hatalı kaydedilmiş olmakla beraber, Hazin tefsiri tercümesi olan<br />
“Enfesü’l-cevâhir”idir. Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesine gelince, yine kütüphanelerimizde<br />
adına kayıtlı pek çok nüsha vardır. Ancak bunların müellifimize ait olduğu hususunda<br />
net kriterler yoktur.” 25<br />
“Bu isimle [Enfesü’l-cevâhir] kayda geçirilmiş eserlerden özellikle İstanbul kütüphanelerinde<br />
inceleyebildiklerimizin tamamı, Ahmed-i Dâî’ye ait olan Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri-<br />
18<br />
19<br />
20<br />
21<br />
22<br />
23<br />
24<br />
25<br />
Ertaylan age., 145-146. Ertaylan dipnotta “Tefsîrlere dâir çıkacak tedkîknâmede gösterilecektir” (s. 146,<br />
1. dipnot) der. Ancak bu tetkiknâme yayımlanmamıştır.<br />
Ertaylan, age., s. 146<br />
Ahmet Topaloğlu, Muhammed bin Hamza: XV. Yüzyıl Başlarında Yapılmış Kur’an <strong>Tercümesi</strong>, Kültür<br />
Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1976, C. 1, s. 3.<br />
Hikmet Özdemir, Mûsâ b. ◊âcµ ◊üseyin el-İzni…µ Hayatı ve Eserleri, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi<br />
(Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 1980, s. 104, 150.<br />
H. Özdemir, age., s. 74-75, 150.<br />
Yazıcı, agm. (1983), s. 5.<br />
Yazıcı, agm. (1992), s. 79-80.<br />
Demir, age. (1994), s. 477; a.mlf., age. (2007), s. 473-474.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 59<br />
nin tercümesidir” 26 diyen Demir’e göre “Musa el-İznikî ile İbn Arabşah’a nisbet edilen<br />
nüshaların hemen tamamı, Ahmed-i Dâî tercümesiyle tam bir benzerlik içindedir.” 27<br />
Demir, “Ebü’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi hakkında netice olarak şunu söylemek istiyoruz:<br />
Bu tefsiri mufassal olarak tercüme eden ilk mütercim Ahmed-i Dâî’dir… Eser, daha<br />
sonraki, yıllarda kısmî ihtisarlarla hem Musa el-İznikî, hem de İbn Arabşah tarafından<br />
tercüme edilmiştir. Ancak bu şahısların adına kayıtlı nüshalar bazı farklılıklarla<br />
beraber, başlangıç ve sonuç itibariyle birbirine olduğu kadar, Ahmed-i Dâî’nin nüshalarına<br />
tamamen benzerlik taşımaktadır” 28 der.<br />
Abdulhamit Birışık’a göre, Musa İznikî’nin tercümesinin “pek çok yazma<br />
nüshası” bulunmaktadır. 29 İbn Arabşah tercümesinin “varlığı konusunda şüphe<br />
yoktur” ancak tercümenin İbn Arabşah’a “aidiyetinde şüphe olmayan herhangi bir<br />
nüshasına rastlanmamıştır.” 30 “Ahmed-i Dâî’nin tefsir tercümesi” ise “ yanlışlıkla Mûsâ<br />
İznikî ve İbn Arabşâh’a da nisbet edilmiştir.” 31<br />
Tarama Sözlüğü’ne (TDK) göre, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümelerinden<br />
Beyazıt Devlet Ktp. Veliyüddin Ef. 73 nüshası İbn Arabşah’ın, TSMK<br />
Revan 118 nüshası İznikî’nin, Nuruosmaniye 138 nüshası ise Ahmed-i<br />
Dâî’nindir. 32<br />
İslâm Ansiklopedisi’ne (DİA) göre, İbn Arabşah tercümesinin (“Tercüme-i Tefsîr-i<br />
Ebü’l-<strong>Leys</strong>”) “nüshasına henüz rastlanmamıştır” 33 , Mûsâ İznikî’nin “Terceme-i<br />
Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>” ve “Enfesü’l-cevâhir” adlı iki ayrı tercümesi vardır. Enfesü’lcevâhir,<br />
Hâzin-i Bağdadî’nin Lübâbü’t-te’vîl fî Ma‘âni’t-tenzîl isimli tefsirinin tercümesidir.<br />
34 Ahmed-i Dâî tercümesinin (“Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<br />
<strong>Semerkandî</strong>”) ise nüshaları oldukça çoktur. 35<br />
26<br />
27<br />
28<br />
29<br />
30<br />
31<br />
32<br />
33<br />
34<br />
35<br />
Demir, age. (1994), s. 467; a.mlf., age. (2007), s. 463.<br />
Demir, age. (1994), s. 480; a.mlf., age. (2007), s. 477.<br />
Demir, age. (1994), s. 481; a.mlf., age. (2007), s. 477-478.<br />
Birışık, agm., s. 56.<br />
Birışık, agm., s. 57.<br />
Birışık, agm., s. 55.<br />
TarS., I, LXXIV-V. Bu bilgi diğer ciltlerin başında da mükerrerdir. Beyazıt Devlet Ktp. Veliyüddin Ef.<br />
73 nüshasını Atıf Tüzüner, TSMK Revan köşkü 118 nüshasını Kıvamettin Burslan, Nuruosmaniye 138<br />
nüshasını ise Nüzhet Ergun taramıştır. Tarama Sözlüğü’nde söz konusu nüshalar, ilgili kütüphane katalogları<br />
esas alınarak ilgili mütercimlere izafe edilmiştir.<br />
Abdülkadir Yuvalı, “İbn Arabşah, Şehâbeddin”, DİA, XIX, İstanbul, 1999, s. 315.<br />
M. Kâmil Yaşaroğlu, “Mûsâ İznikî”, DİA, XXXI, İstanbul, 2006, s. 218-219.<br />
Günay Kut, “Ahmed-i Dâî”, DİA, II, İstanbul, 1989, s. 57.
60 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesinin kütüphanelerde biri birinci cildinin ilk forması,<br />
36 diğeri Nebe cüzüne 37 ait iki matbu parçası vardır.<br />
Enfesü’l-cevâhir<br />
Araştırmacıların farklı kanaat serdettikleri diğer bir husus da Enfesü’lcevâhir<br />
adıdır. Bazı araştırmacılara göre Enfesü’l-cevâhir ile Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi<br />
aynı eser iken 38 , bazılarına göre ise Enfesü’l-cevâhir İznikî’nin, Hâzin-i<br />
Bağdadî’nin Lübâbü’t-te’vîl fî Ma‘âni’t-tenzîl adlı tefsirinin tercümesine verdiği<br />
isimdir. 39 Enfesü’l-cevâhir’in Lübâb tercümesi olduğunu kabul eden araştırmacılardan<br />
İsmail Hikmet Ertaylan’a göre “Enfes ül Cevâhir Musâ İznikî’nin Hâzin’den<br />
tercemesinin adı olduğu muhakkaktır. Bunu isbat eden, müellifin kendi el yazısı ile<br />
36<br />
37<br />
38<br />
39<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong> (Mütercim: Ahmed b. Muhammed el-Hanefî), Tefsîr-i Şerîf, 1. cilt, Kahire,<br />
Bulak, tsz. [Bu baskının ilk forması, Süleymaniye Ktp. Hasib Ef. mükerrer 33 numaradadır.] (bkz. EK<br />
XI).<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Nebe Tefsîri <strong>Tercümesi</strong>, İstanbul, Cemal Efendi Matbaası, 1317/1899. “Maârif<br />
nezâret-i celîlesinin ruhsatıyla tab olunmuştur”, “Semerkand ulemasından merhum Ebu’l-<strong>Leys</strong> hazretlerinin<br />
emsâline fâik olmak üzere tercüme etmiş oldukları Nebe Tefsiri <strong>Tercümesi</strong> gayette musahhah<br />
olarak ve âyet-i kerîmeleri dahı hareke vaz edilip tab olunmuştur” notuyla yapılmış bu baskıda müellif<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> sehven mütercim olarak gösterilmiştir. 72 sayfalık bu baskıdan Atatürk Üniversitesi Merkez<br />
Kütüphanesi M. Seyfettin Özege bağış kitapları arasında aynı numarada dış kapakları kopmuş 2 (iki)<br />
adet vardır. (Nr. 25254). Basım yeri ve tarihi bilgisi Özege kataloğundan alındı. (M. Seyfettin Özege,<br />
Eski Harflerle Basılmış <strong>Türkçe</strong> Eserler Kataloğu, C. 3, (L-P), s. 1312, Nr. 15285).<br />
Hüsnü, agm., s. 180; H. Özdemir, age., s. 104; a.mlf., “XV. Asrın Başında Yazılmış <strong>Türkçe</strong> Bir Dinî<br />
Eser Münebbihü’r-râkıdîn” Türk Dünyası Araştırmaları, İstanbul, Ağustos 1991, S. 73, s. 175.<br />
Hediyye, II, 480; Bursalı Mehmed Tahir, agm., 2328; a.mlf., age., II, 14; TarS., I, XXIV; Şeşen, agm.<br />
(1994), s. 914; a.mlf., agm. (2002), s. 279; “Enfes ül-Cevâhir Musâ İznikî’nin Hâzin’den tercemesinin<br />
adı olduğu muhakkaktır” Ertaylan, age., s. 145-146; “İznikî esas itibariyle el-Hâzin el-Bağdadî’nin<br />
“Lübâbu’t-Te’vîl fî Maâni’t-Tenzîl” adlı tefsirini <strong>Türkçe</strong>’ye çevirmiş ve buna “Enfesü’l-cevâhir” adını<br />
vermiştir.” Hidayet Aydar, “Osmanlılarda Tefsir Çalışmaları”, Yeni Türkiye, S. 33, Ankara, Mayıs-<br />
Haziran 2000, s. 548; Yaşaroğlu, agm., s. 218-9; “Enfesü’l-cevâhir. Hâzin’in Lübâbü’t-tevîl fî meâni’ttenzîl<br />
isimli tefsirinin tercümesidir.” Abdülhamit Birışık, “Osmanlı’nın Genişleme Döneminde İznik<br />
Yöresinde Tefsir Çalışmaları ve Mûsâ İznikî”, Uluslararası İznik Sempozyumu (İznik, 5-7 Eylül 2005),<br />
İstanbul, tsz., s. 422; “Lübâbü’t-te’vîl, Mûsâ b. Hacı Hüseyin el-İznikî tarafından Enfesü’l-cevâhir adıyla<br />
<strong>Türkçe</strong>’ye çevrilmiş…” Ali Eroğlu, “Hâzin, Ali b. Muhammed”, DİA, XVII, İstanbul, 1998, s. 126<br />
(Eroğlu’na göre nüshaları: Beyazıt Devlet Ktp., Veliyüddin Ef. nr. 3549-3551, TSMK Hazine, nr. 21,<br />
Bağdat Köşkü nr. 42, Revan Köşkü, nr. 187); “Halbuki, Musa İznikî “Enfesü’l-cevâhir adıyla Hazin tefsirini<br />
tercüme etmiştir” (Demir, age. (1994), s. 468, 477; a.mlf., age. (2007), s. 463, 476) diyen Demir<br />
“Enfesü’l-cevâhir” adının yanlışlıkla Ebü’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesine de verildiğini” İstanbul Kütüphanelerinde<br />
“Enfesü’l-cevâhir adıyla kayıtlı inceleyebildiğim eserlerden –ki TSMK Bağdat Köşkü 42 ve aynı<br />
kütüphane Hazine 21 numarada kayıtlı nüshalar bu cümledendir- hiç birisinin Hazin tefsiriyle alakası<br />
olmayıp, Ahmed-i Dâî, Musa el-İznkî ve İbn Arabşah’a nisbet edilerek fişlenmiş olan Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri<br />
tercümesinin tam benzeri olduğu görülmüştür” (Demir, age. (1994), s. 468; a.mlf., age. (2007), s. 464)<br />
şeklinde kanaatini belirtir. TSMK Hazine 21, Bağdat Köşkü 42 ve Revan Köşkü 187 nüshaları için bkz.<br />
Fehmi Edhem Karatay, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Kataloğu, C. 1, İstanbul,<br />
1962, s. 7-8, Nr. 21-23. Bu nüshalar Musa İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir adlı Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesinin<br />
nüshalarıdır.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 61<br />
Umur Beğ’e ithafen yazmış olduğu nushadır.” 40 Ertaylan, müellif nüshasının Bursa<br />
Ulucami kütüphanesinde olduğunu kaydeder. 41<br />
Müellif Nüshası<br />
Schacht, 1927 yılında yayımladığı makalesinde Bursa’da Ulucami kütüphanesinde,<br />
“838 telif tarihli” “Tercümetü Tefsîri’l-Lübâb el-müsemmâtü bi-Enfesi’lcevâhir<br />
li-Mûsâ b. Hüseyîn b. İsâ el-İznıkî” adıyla “tefsir 177” numarada kayıtlı bir<br />
yazma olduğunu ancak Ankara’ya götürüldüğü için bu yazmayı göremediğini<br />
bildirir. 42<br />
İsmail Hikmet Ertaylan, tetkikleri neticesinde İznikî’nin <strong>Semerkandî</strong> tefsiri<br />
tercümesine rastlayamadığını belirtir. Ona göre “İznikî’nin Bursa’da Camiî kebîr<br />
kütüphanesindeki tefsir tercemesi خازن بغدادى nin لباب فى معانى التنزيل adlı tefsirin<br />
tercemesi, adı da انفس الجواهر dir.” 43 Ertaylan, eserin kütüphane kayıt numarası için<br />
düştüğü dipnotu انفس الجواهر“ Bursa Câmi’î Kebir K.” şeklinde bırakmış, kayıt<br />
numarasını vermemiştir. 44 Ancak aynı eserinde “Ahmed-i Dâî’nin temâs ettiği<br />
târihî şahsiyetler ve yaşadığı muhît” başlığı altında İznikî’nin Umur Bey adına tercüme<br />
ettiği ve kendi “el yazısı ile yazmış olduğu” “Enfesü’l-cevâhir” adlı tefsirin<br />
Bursa Ulucami kütüphanesinde “Ty. I. Nr. 2/6, II. Nr. 3/7”de kayıtlı olduğunu<br />
belirtmiştir. 45 Ertaylan’ın verdiği bu kayıt numaraları bugün kullanılmamaktadır.<br />
Ancak Ertaylan’ın yazmadan yaptığı önemli bir alıntı, bugün bu yazmanıın<br />
izini sürmemize imkân vermektedir. 46<br />
40<br />
41<br />
42<br />
43<br />
44<br />
45<br />
46<br />
Ertaylan age., 145-146.<br />
Ertaylan. age., s. 22, 3. dipnot.<br />
Schacht, agm. (1927), sütun 749, 2. dipnot.<br />
Ertaylan, age., s. 140-141.<br />
Ertaylan, age., s. 141, 1. dipnot.<br />
Ertaylan, age., s. 22, 3. dipnot.<br />
Ertaylan, “Ahmed-i Dâî’nin temas ettiği tarihî şahsiyetler ve yaşadığı muhit” başlığı altında bilgi verirken<br />
Umur Bey’i kasden “kendi adına Musâ b. Hâcî Hüseyn b. ‘Îsâ el-İznikî’nin terceme etmiş olduğu ve<br />
el yazısı ile yazmış olduğu Enfes ül- Cevâhir adlı tefsirin ikinci cildi sonundaki şu kayd tarihî bir vesika<br />
teşkil eder” (Ertaylan, age., s. 22) dediği kaydı ve bugün Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi’nde<br />
(=YEBEK) Ulucami 436 numarada kayıtlı Enfesü’l-cevâhir’in son varağındaki kaydı karşılıklı<br />
veriyorum.
62 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Doktora tezinde Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi ile ilgili bölümde, “Bursa Camii<br />
Kebîri’nin kütüphanesinde olduğu bildirilen ve Musa el-İznikî tarafından tercüme<br />
edilmiş olduğu söylenen “Enfesü’l-cevâhir” adındaki bu nüshayı tetkikimiz mümkün<br />
olmamıştır” diyen Demir, bunun sebebini de yazmanın 1953’te Millî Eğitim Bakanlığı<br />
emriyle Ankara’ya gönderildiğini “geri gelmeyen ve ne olduğu hususunda<br />
da bilgi verilmeyen tercüme 1954’te kayıttan düşülmüştür” şeklinde açıklar. 47<br />
M. Kâmil Yaşaroğlu’na göre de, “Enfesü’l-cevâhir’e ait olduğu kuvvetle muhtemel<br />
tek nüsha Bursa Ulucami kütüphanesinde iken (Umumi, nr. 435-436) Bursa Eski<br />
Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesi’ne (Genel, nr. 1918-1919) nakledilmiş, 1953’te<br />
Millî Eğitim Bakanlığı’nın emriyle Ankara’ya alınmış ve 1954 yılında kütüphane kayıtlarından<br />
düşülmüştür; kitabın akıbeti bilinmemektedir.” 48 Ancak kayıttan düşürüldüğü<br />
ve akıbetinin bilinmediği söylenen bu nüshalar, bugün aynı kütüphanededir.<br />
49<br />
Bursa Ulucami kütüphanesi “tefsir 177”, “Ty. II. Nr. 3/7” ve YEBEK<br />
“Ulucami 436” numaraları aynı esere farklı zamanlarda verilmiş numaralardır.<br />
(Aşağıdaki Ulucami 436 numaralı yazmanın tavsifine bkz.). Bu da 1927’den bu<br />
yana bu eserin kayıt numarasının -en az- üç kez değiştiğini göstermektedir.<br />
47<br />
48<br />
49<br />
Bursa Cami-i Kebir Ktp. Ty. II 3/7<br />
YEBEK, Ulucami 436, vr. 329a<br />
(Ertaylan, age., s. 22).<br />
Ertaylan’ın verdiği bu kayıt bu nüshanın bugün Bursa YEBEK’te Ulucami 436 numarada kayıtlı<br />
eser olduğunu tespit etmemiz için yeterlidir. Ertaylan, eserin iki cilt olduğunu bildirir. (Ertaylan, age., s.<br />
22, 3. dipnot). Diğeri de aynı koleksiyonda 435 numarada kayıtlıdır. Efesü’l-cevâhir’in Hâzin tercümesi<br />
olarak nitelemesi de “I.” Cildin sonundaki “Kad vaka‘a’l-ferâgu min tercemeti hâze’l-kitâb el-müsemmâ<br />
et-Tefsµrü’l<br />
Tefsµrü’l-lübâb<br />
lübâb” kaydından kaynaklanmaktadır. Oysa, ikisi de aynı kalemden çıkmış bu iki cilt birbirinin<br />
devamı değildir. İlerideki tavsife bkz.)<br />
Demir, age. (1994), s. 468; a.mlf., age. (2007), s. 464. Ayrıca bkz. Birışık, agm., s. 56, 32. dipnot.<br />
Yaşaroğlu, agm., s. 219.<br />
Bursa, Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi (=YEBEK), Ulucami 435, Ulucami 436.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 63<br />
Müterciminin kaleminden çıkmış bu nüsha, bugüne kadar genel kabul<br />
görmüş “Hâzin tefsiri tercümesi=Enfesü’l-cevâhir” 50 hükmünün yanlış olduğunu,<br />
Ahmed-i Dâî ve İbn Arabşah’a izafe edilen Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümelerininin<br />
İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir adlı Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesinin nüshaları olduğunu<br />
ortaya koyacak derecede önemlidir.<br />
Ulucami 435<br />
271x180 mm (194x117 mm.) ölçülerinde 381 vr. 19 str. Müterciminin harekeli<br />
nesih hattıyla. Kahverengi deri cilt. Şemseli. Aharlı kâğıt. Sure başlıkları ve<br />
ayetler kırmızı mürekkeple yazılmıştır.<br />
1a’da sayfanın üst kısmında üzeri çizilerek iptal edilmiş yazmanın Arap<br />
harfli eski kayıt numarası kırmızı mürekkeple “numro 142” yer alır. Sağ üst köşede<br />
-bugün kullanılan- kayıt numarası “435” ve araştırmacılara veya künye<br />
tespiti yapanlara ait Arap harfli “Tefsîrü Enfesi’l-cevâhir” yazısı ve Latin harfli<br />
“Bursa Genel Kitaplığı, Kısım: Ulucami, Tasnif N: -, Kayıt No: 435” kaydını havî etiket,<br />
onun altında da Umur Paşa’nın 853/1449 tarihli vakfiyesi mevcuttur. 51<br />
Ferağ kaydı:<br />
Kad vaka¡a’l-ferâgu min tercemeti hâze’l-kitâb el-müsemmâ et-Tefsµrü’l<br />
Tefsµrü’l-lübâb<br />
lübâb,<br />
min lisâni’l-¡Arab ¡alâ lisâni’t-Türkµ, ¡alâ yedi’l-mütercimi’l-müellifi’llezµ hüve<br />
ef…aru’l-¡ibâd ve …alµlü’z-zâd 52 min ¡ilmi ve’l-¡amel ve e≥â¡e ¡ömrehü fµ †ûli’l-emel<br />
Ebû’l-Fa≥l Mûsâ bin Hâcµ ◊üseyn bin ¡Îsâ el-İznµ…µ<br />
İznµ…µ, ¡afa’llâhü ¡anhüm ve li-cemµ¡i’lmüminµne<br />
ve’l-müminât, fµ evâ«iri şehr-i rebµ¡ü’l-â«ir bi-fa≥lihi’l-…âdir fµ yevmi’l-a√ad<br />
va…ti’∂-∂û√â ¡inde vu§ûli târµ«i’l-hicriyyi ilâ &emâne ve &elâsµne ve &emâne mie [25<br />
Rebiyülahir 838, Pazar / 28 Kasım 1434, Pazar] El-√amdü li’llâhi ... ve na§ara ¡abdehü<br />
¡alâ itmâmi hâ≠a’l-kitâbi’l-mübâreki. İnnehü veliyyün... Ve hüve er√amu’r-râ√imµn.<br />
Bu nüsha Âl-i ‘imrân suresinin 92. ayetiyle başlar Hûd suresi son ayetinin<br />
tefsiriyle biter: 3:93-11:123<br />
50<br />
51<br />
52<br />
Bkz. 39. dipnot.<br />
Bu vakfiye için bkz. Murat Yüksel, “Kara Timurtaş-oğlu Umur Bey’in Bursa’da Vakfettiği Kitaplar ve<br />
Vakıf Kayıtları” Türk Dünyası Araştırmaları, S. 31, İstanbul, Ağustos 1984, s. 141-142.<br />
İznikî, Zâdü’l-‘İbâd ve Kısasu’l-enbiyâ tercümesi isimli eserlerinde de bu ve benzeri sıfatları kendisi<br />
için kullanmıştır: “…bu ez‘afu’l-‘ibâd ve kalîlü’z-zâd Ebu’l-Fazl Musa b. Hacı Hüseyin’den ki<br />
İznikî’dür…” (Zâdü’l-‘İbâd, Hamidiye 635, vr. 2a/8-9. H. Özdemir, age., s. 128; a.mlf., agm., s. 173).<br />
“Bu za‘îf du‘âcıdan ki ahkaru’l-‘ibâd ve kalîlü’z-zâddur.” (Kısasu’l-enbiyâ tercümesi, Şazelli 126. H.<br />
Özdemir, age., s. 111’den naklen).
64 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Ulucami 436<br />
274x180 mm (190x125 mm.) ölçülerinde I+329+I vr. 19 str. Mütercimin harekeli<br />
nesih hattıyla. Deri cilt. Aharlı kâğıt. Sure başlıkları ve ayetler kırmızı<br />
mürekkeple yazılmıştır.<br />
Ön zahriyede sağ üst köşede eski harflerle kütüphane kayıt numarası olarak<br />
“Ulucami 436” yanında ise yine eski harflerle eserin adı olarak (araştırmacılara<br />
veya künye tespiti yapanlar ait) Arap harfli “Tercüme-i Tefsîr-i Lübâb elmüsemmâ<br />
bi-Enfesi’l-cevâhir” yazısı yer alır. 53 Bu yazı, Ulucami 435 numaradaki<br />
yazmanın 1a yüzündeki “Tefsîrü Enfesi’l-cevâhir” yazısıyla aynı kalemden çıkmıştır.<br />
54 Orta kısımda silinmiş bir rakam (muhtemelen yazmanın eski bir kayıt<br />
numarası!) Ia’da ise üstü çizilerek iptal edilmiş Arap harfli, kırmızı mürekkeple,<br />
“numro 143” 55 , altında yine okunamayan bir başka taksimli numara, onun altında<br />
da üzeri çift çizgiyle çizilerek iptal edilmiş 177 56 numarası mevcuttur. Sayfanın<br />
ortasına Latin harfli Bursa Genel Kitaplığı kaşesi basılmıştır. (Kaşe bilgileri:<br />
Kısım: Ulucami, Tasnif N: - Kayıt N. 436)<br />
Ib’de Umur Bey b. Timurtaş Paşa’nın vakfettiği “altmış pâre” kitabın ismi<br />
yer alır. 57 Bu vakfiye yazmanın son varağınında da aynı yazıyla kayıtlıdır. 58<br />
53<br />
54<br />
55<br />
56<br />
57<br />
58<br />
Bkz. 61. dipnot.<br />
Yazı ve mürekkepten yeni olduğu anlaşılan bu yazı muhtemelen kütüphane kayıtlarını düzenleyenlere<br />
ya da yazmayı inceleyenlerden birine aittir. Schacht’ın Ankara’ya götürüldüğü için göremediğini ancak<br />
kayıtlara göre “Tercümetü Tefsîri’l-Lübâb el-müsemmâtü bi-Enfesi’l-cevâhir li-Mûsâ b. Hüseyîn b. İsâ<br />
el-İznikî” (Schacht, agm. (1927), sütun 749, 2. dipnot) şeklinde verdiği bilgi de bu kayıtla örtüşüyor. Bu<br />
da kayıt/künye tespiti esnasında varılan bu yargının yazmanın bu varağına da kaydedildiği ya da yazmanın<br />
bu varağındaki kaydın Ulucami Ktp. kayıtlarına geçirildiği ihtimalini akla getiriyor.<br />
Günümüzde kullanılmayan bu eski numaraların da birbirini takip etmesi herhalde bu iki nüshanın aynı<br />
eserin birbirini takip eden ciltleri olarak değerlendirilmesini kolaylaştırmıştır.<br />
Schacht’ın Ankara’ya götürüldüğü için göremediğini bildirdiği “838 telif tarihli” “Tercümetü Tefsîri’l-<br />
Lübâb el-müsemmâtü bi-Enfesi’l-cevâhir li-Mûsâ b. Hüseyîn b. İsâ el-İznıkî” adıyla kayıtlı nüsha için<br />
verdiği kayıt numarası “tefsir 177” idi! (Schacht, agm. (1927), sütun 749, 2. dipnot).<br />
Umur Paşa’nın vakfettiği altmış cilt eser şunlardır: 1. Dört cilt Tefsîrü Ebi’l-leys, “Türkîye dönmiş” 2.<br />
Bir cilt Kısasu’l-enbiyâ “<strong>Türkçe</strong>” 3. Bir cilt Tezkiretü’l-evliyâ “<strong>Türkçe</strong>” 4. Bir cilt Tıbbu’n-nebî “<strong>Türkçe</strong>”<br />
5. Altı cilt Sîretü’n-nebî “<strong>Türkçe</strong>” 6. Bir cilt Aşık Paşa Dîvânı [=Garîbnâme. A.Ç.], 7. Bir cilt Muhâsebe<br />
“<strong>Türkçe</strong>” 8. Bir cilt Zikrü’l-mevt “<strong>Türkçe</strong>” 9. Bir cilt Fıkh “<strong>Türkçe</strong>” 10. Bir cilt Mazubânnâme<br />
“<strong>Türkçe</strong>” 11. Bir cilt İksîrü Sa‘âdet “<strong>Türkçe</strong>” 12. Bir cilt Mirsâdu’l-‘ibâd “<strong>Türkçe</strong>” 13. Bir cilt Sirâcü’lkulûb<br />
“<strong>Türkçe</strong>” [Bu eser acaba Ahmed-i Dâî’ye atfedilen Sirâcu’l-kulûb’un aynısı mıdır? Müellifin kimliğini<br />
açıklığa kavuşturacak bir kayıt ihtiva ediyor mu?!] 14. Bir cilt Bidâyetü’l-hidâye “<strong>Türkçe</strong>” 15. Bir<br />
cilt Fütûhu’ş-şâm “<strong>Türkçe</strong>” 16. Bir cilt Ta‘bîr “<strong>Türkçe</strong>” 17. Bir cilt Ebû Müslim kıssası “<strong>Türkçe</strong>” 18.<br />
Otuz cilt Sahîhu’l-buhârî “Arapça” 19. İki cilt Menâkıb-ı Ebû Hanîfe “Arapça” 20. Üç cilt Kâmilu’ssınâ‘a<br />
“Arapça.”<br />
Bu vakfiyenin tıpkıbasımı ve muhtevası için bkz. Yüksel, agm., s. 137-140.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 65<br />
1a’da “El-cildü’s-sânµ min Tefsiri Enfesi’l-cevâhir.<br />
Ellefehu ve reccemehu Ebu’l-Fa≥l Mûsâ bin Hâcµ Hüseyin<br />
El-İznµkµ ¡ufiye ¡anhumâ” kaydı (yanda), altında da<br />
Umur Bey’in 857/1453 tarihli vakfiyesi yer almaktadır.<br />
YEBEK Ulucami 436, 1a<br />
Umur Bey’in bu eseri 857/1453 tarihinde Mevlana Abdurrahman b. Hasan,<br />
Sinan b. Ahmed ve Hacı Ali b. Oğuz’u şahit tutarak vakfettiğine gösteren bu<br />
vakfiye aynı yazıyla arka zahriyede de yer alır. 59<br />
59<br />
Vakıf kaydı şöyledir: “Va…afe el-emµrü’l-kebµr Umûr Beg bin el-mer√ûm Timurtaş Beg hâ≠â’l-kitâb<br />
√asbeten li’llâhi ve †alaben li-mer≥âtihi ve eşhede ¡aleyhi Mevlânâ ¡Abdu’r-rahmân b. ◊asan (fa…µh) ve<br />
Sinân b. A√med ve ◊âcµ ¡Alµ b. Oπuz fµ târµ«i sene seb¡a ve «amsµne ve &emâne mie. (= 857/1453). Bu<br />
vakfiyenin yer aldığı cilt, tercümenin ikinci cildi olup, En‘âm suresinin başından (1. ayetle) başlar, Kehf<br />
suresinin 26. ayetinin tefsiriyle biter: 6:1-18:26. Bu durumda üçüncü cilt Kehf suresinin 27. ayetiyle başlayacaktır.<br />
Kehf suresinin 27. ayeti şöyle başlar: … واتل ما اوحى اليك Richard Hartmann, “Ein<br />
altosmanischer ¢or’ân-Kommanter”, (OLZ. XXVII (September 1924) sütun 497-503OLZ. XXVII<br />
(September 1924) sütun 497-503) başlıklı makalesinde ünlü Harrassowitz kitabevinde gördüğü bir<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesini tanıtır. Etraflı tavsifinde Hartmann, bu nüshasın 18:26. ayetiyle başladığı-<br />
واتل ما اوحى اليك … sonra” nı söyler. Ancak tavsif için eserin başlangıcını şöyle vermiştir: “besmeleden<br />
◊a… tebâreke ve te¡âlâ resûline ¡a.s. «i†âb idüp buyurdı ki Yâ Mu√ammed o…ıπıl ol Mekke ehli üzerine ol<br />
nesneyi ki senüñ üzerine indürildi.” (Hartmann, agm., sütun 499). Bu kısım Kehf suresinin 27. ayetidir.<br />
Hartmann bu yazmanın kayda değer bir özelliğine de değinmiştir. O da 410r’de yer aldığını belirttiği<br />
Umur Bey’in vakıf kaydı. Bu vakıf kaydı bizim Ulucami 436 numarada kayıtlı Enfesü’l-cevâhir’in başında<br />
ve sonunda yer alan –yukarıda kaydettiğimiz- vakıf kaydının (vakıf tarihi hariç) aynısıdır.<br />
Hartmann’ın tavsifini yaptığı nüsha dört ciltlik Ebu’l-leys tefsiri tercümesinin (=Enfesü’l-cevâhir) üçüncü<br />
cildidir ve Ulucami kütüphanesinden her nasıl olmuşsa Harrassowitz kitabevine geçmiştir! Bu nüsha<br />
bugün Berlin’dedir: Staatsbibliothek, Ms. or. Fol. 3390. (Bkz. Hanna Sohrweide, Türkische<br />
Handschriften, (VOHD (=Verzeichnis der Orientalischen Handschriften in Deutschland) XIII, 3),<br />
Wiesbaden 1974, s. 3, Nr, 5). İstinsah tarihi 848/1444 olan bu nüsha Ulucami 436 nüshasıyla aynı kalemden<br />
çıkmamıştır. (Yani müellif nüshası takımından değildir). Bu da akla şu ihtimali getiriyor: Umur<br />
Bey, tefsir tercümesi tamamlanınca bir kopyasını çıkartıp halkın hizmetine sunmak amacıyla Ulucami<br />
kütüphanesine vakfetmiş olabilir. Daha sonraları ise kendindeki müellif/mütercim nüshası dâhil altmış<br />
cilt kitabı da aynı yere bağışlamıştır. Umur Bey’in farklı zamanlarda Ulucami kütüphanesine kitap bağışladığını<br />
biliyoruz. Bkz. Yüksel, agm., 135 vd. Örneğin 853/1449 (Yüksel, agm., s. 141. Hartmann’ın<br />
tanıttığı nüshanın da vakıf tarihi 853/1449 idi! Vakıf şahitleri: Mevlana Abdurrahman b. Hasan, Sinan b.<br />
Ahmet ve Hacı Ali b. Oğuz); 857/1453 (Yüksel, agm., s. 137. Müellif/mütercim İznikî’nin kaleminden<br />
çıkmış Ulucami 436 nüshasının da içinde bulunduğu 60 cilt kitap bu tarihte vakf edilmiş. Vakıf şahitleri:<br />
Mevlana Abdurrahman b. Hasan, Sinan b. Ahmet ve Hacı Ali b. Oğuz), 861/1456 (Yüksel agm., s. 143.<br />
Vakıf şahitleri: Mevlana Abdurrahman b. Hasan, Hacı Mahmut b. Ali ve Hacı Ali b. Oğuz) tarihleri gibi.<br />
Farklı tarihlerdeki bu vakfiyelerde vakıf şahitlerinin aynı kişiler olması, onların vakfedilen yerde görevli<br />
olabileceğini düşündürüyor.
66 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Bu nüsha, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümenin ikinci cildi olup,<br />
En‘âm suresinin başından (1. ayetten) başlar, Kehf suresinin 26. ayetinin tefsiriyle<br />
biter: 6:1-18:26.<br />
Temme kaydı: 60<br />
“Temme’l-cildü’s-sâni min tefsiri kitâbi Enfesi’l-cevâhir. Ellefehu el-¡abdu’l-fa…µr<br />
Ebu’l-Fa≥l Mûsâ bin Hâcµ ◊üseyµn bin ¡Îsâ el-İznµ…µ ¡afa’llâhu ¡anhüm ve li-cemµ¡i’lmüminµne<br />
ve’l-müminât. Ve yetlûhü ba¡dehü el-cildü’&-&ânµ bi-¡avni’llâhi’l-… πaffâr ve<br />
hüve er√amu’r-râ√imµn.”<br />
Şimdi de yaptığımız bu ayrıntılı tavsiflerinden eserlerin adı ve telif tarihi ile<br />
ilgili bilgileri aşağıya alalım:<br />
Ulucami 435 Ulucami 436<br />
Tefsµrü’l-lübâb (vr. 381b) Tefsirü Enfesi’l-cevâhir (vr. 1a, 329a )<br />
&emâne ve &elâsµne ve &emâne mie [838/1434 -<br />
(vr. 381b)<br />
İlkinin (Ulucami 435) ferağ kaydında Lübab çevirisi, ikincisinin (Ulucami<br />
436) başında (vr. 1a) ve sonunda (vr. 329a) “Enfesü’l-cevâhir” olduğu kayıtlı olan<br />
Bursa YEBEK Ulucami 436<br />
Enfesü’l-cevâhir’in (2. cilt) son varağındaki<br />
Umur Bey’in vakıf kaydı.<br />
Hartmann’ın tanıttığı Harrassowitz nüshasının (3.<br />
cilt) 410r’deki aynı vakıf kaydı<br />
OLZ. XVII (1924), sütun 497.<br />
60<br />
Umur Bey’in 857/1453 tarihinde vakfettiği müellif/mütercim nüshasının bu ikinci cildinde telif tarihi<br />
kayıtlı değildir. Jean Deny, 1426 telif tarihli birinci cildini Seddü’l-bahir camiinde görmüştür. Deny, bu<br />
nüsha hakkında şu bilgiyi vermiştir: “Tefsîr-i Enfesü’l-cevâhir. <strong>Türkçe</strong> Kur’an şerhi, Ebu’l-Fazl Mûsâ b.<br />
Hacı Hüseyin b.İsa el-İznikî tarafından. Timurtaş oğlu Umur Bey’e ithaf edilmiş. 1 ci cilt. Baştan başa harekelenmiş;<br />
Hicrî 829 (19dan 29 nisan 1426) yılı cemâz il âhirinin 2 ci onu tarihli kopya. (Hicri 1198=26<br />
ikinci teşrin 1783 ten 13 ikinci teşrin 1784 tarihinde Hanife kızı Emetullah tarafından vakfedilen), Seddül-Bahir<br />
camii (kitaplarından A.U.E. [mütercim, Ali Ulvi Elöve]) 326 folio. 180x273 milimetrik….” (Jean<br />
Deny, (Çev. Ali Ulvi Elöve), Türk Dili Grameri: Osmanlı Lehçesi, Maarif Vekaleti, İstanbul, 1941, s.<br />
XIV).
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 67<br />
–ikisi de aynı kalemden çıkmış 61 - bu iki nüsha, birbirinin devamı zannedilerek<br />
“Lübâb çevirisi=Enfesü’l-cevâhir” olarak değerlendirilmiş, Ulucami 435 nüshasının<br />
1a yüzüne Arap harfleriyle“Tefsîrü Enfesi’l-cevâhir” Ulucami 436 numaralı<br />
yazmanın ön zahriyesine ise “Tercüme-i Tefsîr-i Lübâb el-müsemmâ bi-Enfesi’lcevâhir”<br />
kaydı düşülmüştür. 62 Bu bilgi kayıtlara -dönemin Ulucami Ktp. kayıtlarına-<br />
da geçirilmiştir. 63 İşte “838” tarihli Lübâb tercümesi Enfesü’l-cevâhir fikrinin<br />
dayanağı budur.<br />
Bu iki yazma aslında aynı mütercimin -İznikî- iki ayrı tercümesidir. İlki -<br />
Ulucami 435- Lübâb tercümesi, ikincisi -Ulucami 436- ise Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin<br />
Enfesü’l-cevâhir adıyla yapılmış çevirisi (telif-tercümesi)dir. Aşağıda karşılıklı<br />
kolonlar halinde bu iki cildin kapsadığı sureler verilmiştir. En‘âm-Hûd arasındaki<br />
surelerin her iki ciltte ortak olduğu görülmektedir. Bu ortak sureler<br />
karşılıştırılırsa bu iki cildin aynı olmadığı, iki ayrı tercüme olduğu anlaşılır.<br />
Ulucami 435<br />
[Başı-sonu 3:93-11:123]<br />
Ulucami 436<br />
[Başı-sonu 6:1-18:26]<br />
18:26]<br />
Sure nr Sure adı Sure nr Sure adı<br />
3 Âl-i ‘imrân 93. ayetle başlar<br />
4 Nisâ<br />
5 Mâide<br />
6 En‘âm 6 En‘âm 1. ayetle başlar<br />
7 A‘râf 7 A‘râf<br />
8 Enfâl 8 Enfâl<br />
9 Tevbe 9 Tevbe<br />
10 Yûnus<br />
10 Yûnus<br />
61<br />
62<br />
Ertaylan, age., s. 22; Yüksel, agm., 136, 141; H. Özdemir, age., 101, 102. (Ertaylan iki nüshayı da birbirinin<br />
devamı olarak değerlendirip Lübab tercümesi olarak kabul etmiştir. Yüksel’göre müellif hattı olan<br />
bu iki nüshanın aynı olması muhtemeldir. H. Özdemir’e göre Ulucami 435 müellif hattı, 436’nın ise<br />
“müellif hatı olması muhtemeldir.” H. Özdemir, iki nüshayı da aynı esere (Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi)<br />
ait nüshalar olarak değerlendirmiştir).<br />
Bu kayıt bir okuyucu/araştırmacı ya da kitaplık/cami görevlisi tarafından düşülmüş olsa gerek.<br />
“Tercüme-i Tefsîr-i Lübâb el-müsemmâ bi-Enfesi’l-cevâhir”<br />
63<br />
Schacht’ın Ankara’ya götürüldüğü için göremediğini ancak kütüphane kayıtlarına göre “838 telif tarihli”<br />
“Tercümetü Tefsîri’l-Lübâb el-müsemmâtü bi-Enfesi’l-cevâhir li-Mûsâ b. Hüseyîn b. İsâ el-İznıkî” şeklinde<br />
verdiği bilgi (Schacht, agm. (1927), sütun 749, 2. dipnot) bu kayıtlarla örtüşüyor. 838 tarihi ise bu<br />
nüshalardan ilkinin (Lübab tercümesi Ulucami 435) telif tarihidir.
68 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
11 Hûd suresi sonuna kadar. 11 Hûd<br />
12 Yûsuf<br />
13 Ra‘d<br />
14 İbrâhîm<br />
15 Hicr<br />
16 İsrâ<br />
17 Nahl<br />
18 Kehf, 26. ayete kadar.<br />
Şimdi de bu iki cildin ortak kısımlarından En‘âm ve Yûnus suresinin bir<br />
kısmını karşılaştıralım:<br />
Ulucami 435<br />
6 En‘âm Sûresi<br />
[bkz. EK I]<br />
156b/14<br />
Sûretü’l-En¡âm<br />
i .<br />
Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
[6:1] İşâret<br />
(16) الحمد budur ki be-dürüstµ Allâhu Te¡âlâ<br />
laf@ın ≠ikr eyledi elif lâmıla .(ال=) Bu<br />
(ل=) da«ı lâm الله istiπrâ…-ı cinsçündür. Ve<br />
temlµkçündür. (17) Ya¡nµ küll-i √amd ki<br />
olınur küllµ Allâh içündür. Ve da«ı yirle gök<br />
…amu içindekile dünyâ ve â«iret (18) ◊a…<br />
Te¡âlâ milkidür. Kimsenüñ iştirâki yo…dur.<br />
Oldur ki bulara isti¡dâd virdi √amd itmege<br />
(19) tâ aña √amd ideler. Â&âr-ı …udretiyle ol<br />
isti¡dâdları ve isti†â¡atları …adar bu cinn ü<br />
insüñ<br />
157a/1<br />
√amdlarınuñ ne ittisâ¡ı vardur ol Cenâb-ı<br />
¢uds’uñ √amdı …atında ki gendü …adµm<br />
الحمد الله didi: nefsine ezelde (2) √amd idüp<br />
Bu ma«lû…uñ √amdı aña girü ma«lû…dur,<br />
fânµdür. Gendinüñ …adµm ü (3) bâ…µdür.<br />
و الارض Andan gendüyi bildürüp didi ki<br />
Ya¡nµ oldur kim bu göñül الذى خلق السموات<br />
و النور yaratdı. (4) göklerin nefsler yiriyile<br />
[6:1] Ya¡nµ ol nefsler içinde nûr<br />
u @ulumât (5) yaratdı. ªulumât ol §ıfât-ı<br />
behµmiyye ve √ayvâniyyedür. Da«ı a«lâ…-ı<br />
sebu¡iyye ve şey†âniyyedür ve nûr (6)<br />
göñüller içinde §ıfât-ı melekiyyedür, a«lâ…-ı<br />
جعل ru√aniyye ve bâ…iyye birle. Ammâ<br />
(=ce¡ale) laf@ıyla ≠ikr (7) eyledi. Andan ötrü<br />
[6:1] الحمد الله الذى خلق السموات والارض<br />
[6:1] و جعل ظلمات<br />
Ulucami 436<br />
6 En‘âm Sûresi<br />
[bkz. EK II]<br />
1b/1<br />
Sûretü’l-En¡âm<br />
i . Mekkµyet ün ve Hiye Miet ü<br />
ve «amset e ve sittµn e âyât in<br />
(2) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
الحمد الله الذى خلق السموات والارض و (3)<br />
الذين آفروا (4) جعل الظلمات و النور ثم<br />
[6:1] İbn ¡Abbâs ra≥iya’llâhu<br />
¡anh buyurur ki sûre-yi En¡âm (5) küllµ<br />
Mekke’de indürilmişdür illâ altı âyet<br />
Medµne’de indirilmişdür. Anca… üç âyet biri<br />
[6:91] و ما قدروا االله حق قدره biri (6) bilisinde<br />
Tamâm bu üç âyet Yahûdilerüñ kelâmın<br />
قل تعالوا redd itmekiçündür. (7) Ve da«ı<br />
[6:151] âyeti لعلكم تتقون [6:153]’a varınca<br />
bulardan artuπı küllµ Mekkµdür. Cümle bir<br />
(8) gice içinde bir def¡ada indi. Yitmiş biñ<br />
firişte bilesinde âvâz götürüp tesbµ√ ü<br />
ta√mµd (9) iderlerdi. Resûl ¡aleyhi’s-selâm<br />
anı işidüp ta¡@µm yöninden yüz yire …oyup<br />
◊a… Te¡âlâ’ya secde (10) …ıldı ve ço… √amd<br />
ü &enâ …ıldı. Çün bu ta¡@µmile bu sûre-yi<br />
mübârek indürildi. Resûl (11) ¡a.s. fµ’l-√âl ol<br />
gicede kâtib …ıπırup küllµ yazdurdı ki bu<br />
yüz altmış biş âyetdür. Ek&eri (12) müşrikler<br />
üzerine √uccetdür. Ve kelimesi üç biñ<br />
elli ikidür. Ve da«ı on iki biñ dört (13) yüz<br />
√arfdur. Rivâyetdür resûlden ¡a.s. ki ol<br />
buyurdı: Her kimse kim sûre-yi En¡âm ev-<br />
ماتكسبون velinden (14) üç âyet o…ısa<br />
[6:2]’e<br />
varınca Allâh Te¡âlâ aña …ır… ferişte<br />
müvekkel …ılur tâ (15) …ıyâmete degin<br />
gendülerüñ ¡ibâdetince aña ¡ibâdet yazarlar.<br />
[6:1] بربهم يعدلون
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 69<br />
ki bu nûr-ı @ulmet bu ¡âlem-i emrdendür.<br />
و (9) و الشمس و االقمر و النجوم buyurdı. Niteki<br />
Ammâ [7:54]مسخرات بامره الا له الخلق الامر<br />
yirler gökler bu ¡âlem-i §ûretdendür.<br />
Anuñıçun خلق (=«al…) laf@ı (10) birle ≠ikr<br />
eyledi. خلق (=«al…)ıla جعل (=ca¡l) arasında<br />
far… budur. Her kimse üzere ki nûr πâlib ola<br />
ol §ıfat-ı (11) melekiyye ve rû√âniyyedür.<br />
Ol ◊a… Te¡âlâ …ullıπına meyl ider. Enbiyâlar<br />
da¡vetin …abûl ider, ¡aleyhimü’s-selâm.<br />
(12) Allâhu Te¡âlâ’ya ve resûline µmân<br />
getürür. Ol şerµ¡at zµnetlerileriyile bezenür.<br />
◊a… Te¡âlâ anuñ velµsi olup (13) bu §ıfât-ı<br />
«ul…ıyye ve √ayvâniyye @ulumâtından<br />
çı…arup ol §ıfât-ı melekiyye, rû√âniyyeye<br />
االله ولى iltür ki nûrdur. Niteki (14) buyurdı<br />
[2:257] الذين امنوا يخرجهم من الظلمات الى النور<br />
Ammâ anuñ kim üzerine @ulumât-ı<br />
beşeriyye-i (15) √ayvâniyye πâlib ola, ol<br />
büt-i havâya mütâba¡at …ıla. Dünyâ<br />
le≠≠âtlarıyla le≠≠et ala. Anuñ velµsi †âπût<br />
(16) olur. Anı nûr-ı rû√ânµden §ıfât-ı<br />
√ayvânµ @ulumâtına iltür. Nite ki<br />
الطاغوت(17)والذين آفروا اولياؤهم buyurdı:<br />
[2:257] el-âyeh. ◊a… Te¡âlâ’nuñ bu<br />
ثم buyurdı: …avlınuñ ma¡nµsi da«ı budur ki<br />
[6:1] Ya¡nµ ol<br />
gökler ve yirler yaradıldu…dan §oñra ki anuñ<br />
içinde @ulumât-ı nefsânµ (19) ve nûr-ı rû√ânµ<br />
…ılındı. Kâfirler nefs-i §ıfâtları πâlib<br />
olmaπıla ol †âπûtı hevâdan... [157b]<br />
[6:1] بربهم يعدلون (18) الذين آفروا<br />
Ve da«ı yidinci gökden ◊a… Te¡âlâ (16) bir<br />
firişte gönderür elinde demürden çomaπı<br />
var. ¢açan şey†ân dilese ki anuñ göñline<br />
(17) vesvese bıraπa, ol melek anı bir gez<br />
urur götürüp atar. Ol kişiy[l]e [ş]ey[†]ân<br />
a[rasınd]a (18) yitmiş √icâb olur. Ve da«ı<br />
…ıyâmet güninde ◊a… Te¡âlâ aña diye ki:<br />
Yüri râ√at ol benüm (19) kenefümde,<br />
benüm cennetüm yimişlerinden yi ve kev&er<br />
§uyından iç ve selsebµl §uyıla πusl<br />
2a/1<br />
eyle. Sen benüm …ulumsın, ben senüñ<br />
rabbuñam. Ve da«ı Übeyy bin Ka¡b’dan<br />
rivâyetdür ki resûl (2) ¡a.s. buyurdı: Her kim<br />
sûre-yi En¡âm’ı o…ısa Allâhu Te¡âlâ<br />
¡a@ametiyile aña §alavât getürür. (3) Ya¡nµ<br />
ra√metini anuñ üzere neşr ider. Ol yitmiş<br />
biñ firişte ki sûreyile indi anuñıçun (4)<br />
Allâhu Te¡âlâ’dan maπfiret dilerler gice ve<br />
gündüz sûre-yi En¡âm’uñ âyetleri §aπışınca.<br />
(5) Çün bu &evâbları bildüñ gel bu gez bunı<br />
bil kim bu sûrenüñ evvelini şükür laf@ıla (6)<br />
الحمدالله binâ …ılup<br />
[6:1] didi, aña işâret …ıldı<br />
ki bu sûreyi indürdügi …ullara gey (7) ulu<br />
ni¡metdür ki o…ıyana bu deñlü &evâb ve<br />
mertebe √â§ıl olur. Pes bu ni¡met-i ¡a@µme<br />
(8) üzere …ullara vâcib oldı ki aña √amd<br />
ideler. Pes ol √amdı ibtidâ …ıldı gendü<br />
≠âtına (9) tâ …ullar da«ı ol ta¡lµm üzere<br />
ibtidâ-yı sûrede Allâh’a √amd …ılalar...<br />
Ulucami 435 Ulucami 436<br />
10 Yûnus Sûresi<br />
[bkz. EK III]<br />
10 Yûnus Sûresi<br />
[bkz. EK IV]<br />
329b/5<br />
Sûretü Yûnus ¡aleyhi’s-selâm<br />
154b/15<br />
Sûretü Yûnus ¡aleyhi’s-selâm<br />
Mie ve i√dâ ¡aşere âyât in Medeniyyetün<br />
Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
(16) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
[10:1] tâ aña dege<br />
[10:1] İbn-i<br />
[10:2] (7) Bedürüstµ<br />
¡Abbâs ra≥iya’llâhu ¡anh eydür: Ya¡nµ ◊a…<br />
الر didügi …avlinde iki işâret var. Bir Te¡âlâ eydür: Ben ol (18) Allâh’ın ki cemµ¡-i<br />
işâret ◊a……’ıçun ◊a…’dan ol (8) …ulı ve işleri görürin. Baña «afµ nesne yo…. Uşbu<br />
resûlı Mu§†afâ’yadur ki müctebâdür ve bir âyâtlar da«ı yâ Mu√ammed ol âyâtlardanişâret<br />
◊a…’dan resûliçün girü (9) resûlinedür (19)-dur ki mµ&â… güninde saña va¡de<br />
¡aleyhi’s-selâm. Evvel …ısım ki ◊a…’dandur …ılduπıdı ki bu sûrei da«ı saña va√y<br />
◊a… Te¡âlâ eydür: Benüm ma√abbetüm (10) ideydük. Bu bir kitâbdur<br />
[10:1] الر تلك ايات الكتاب الحكيم (17)<br />
[10:1] الر تلك ايات الكتاب الحكيم (6)<br />
[10:2] ان هذا لساحر مبين ki buyurdı
70 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
senüñ üzerüñe ezeldendür. Henûz da«ı sen<br />
ma¡dûmıduñ ve lu†flarum da«ı senüñile-<br />
(11)-dür. Şimdi ki √âlde ki mevcûdsın da«ı<br />
benüm refetüm vü ra√metüm saña ezelden<br />
ebededür. (12) İkinci …ısım girü<br />
◊a…’dan[dur]. Dir ki senüñ benümile ünsüñ<br />
şol va…tdendür ki rû√uñı (13) yaratdum.<br />
Evvel yaratduπum nesne oldı ki üçünci bir<br />
da«ı yo…ıdı. Ol لبيك“ =lebbeyk” ki baña (14)<br />
cevâb virdüñ ¡ademden şol va…t ki seni ol<br />
¡ademden çı…ma…lıπa da¡vet …ıldum. (15)<br />
Saña «i†âb idüp didüm ki يا سين Ya¡nµ yâ<br />
بيديك (16) لبيك و سعديك seyyid. Sen didüñ ki<br />
ربك Ben didüm senüñ nefsüñe ki و الخير آله<br />
الكتاب الحكيم (17) تلك ايات .[89:28) ارجعى الى<br />
[10:1] Ya¡nµ işbu âyetler ki senüñ üzerüñe<br />
indürildi ol kitâb (18) √akµmüñ âyetleridür<br />
ki ezelde saña va¡de …ıdum. Senüñiçün ve<br />
senüñ ümmetüñiçün (19) i«tiyâr …ıldum.<br />
ثم اورثنا Niteki didüm<br />
[35:32] İşbu الكتاب الذين اصطفينا من عبادنا<br />
330a/1<br />
kitâb ma«§û§ olduπı √akµm olma…lıπa<br />
cemµ¡-i kütübler arasında. Ya¡nµ √âkimdür<br />
√ükm ider (2) küllµ kütübler üzere şerâyi¡ler<br />
tebdµl olup nes« itmegile. Da«ı bir kitâb<br />
bunuñ(3) üzere √ükm idiser degül ebedâ. Ve<br />
da«ı bu ümmet ma«§û§ oldı üründü olma…lıπa<br />
cemiµ¡-i (4) ümmet arasında. Bu<br />
kitâb bulara mµrâ& …ıldı. Virâset ma¡nµsi<br />
budur ki bu ümmet içinde (5) bâ…µ ola,<br />
ba¡≠ısı ba¡≠ısından mµrâ& yiye. Tâ …ıyâmete<br />
degin bir kitâb da«ı gelüp bunuñ (6) √ükmin<br />
bozmaya niteki bu gendüden ilerüki<br />
kitâbları nes« eyledi. Ve da«ı √akµmdür. Bu<br />
vechile (7) ki Allâhu Te¡âlâ cemµ¡-i √ükmi<br />
لا رطب و لا buyurdı: bunda …omışdur. Niteki<br />
Ya¡nµ (8) ol [6:59]يابس الا فى آتاب مبين<br />
a√kâm-ı …adµmden ve a√kâm-ı mu√de&eden<br />
hµç bir √ükm yo…dur illâ ol ¢urân içinde-<br />
اآان للناس عجبا ان اوحينا الى رجل منهم.9)-dür)<br />
[10:2] Aña işâret …ılur kim eydür: (10) Nite<br />
¡acebler biz Mu√ammed’e ¡aleyhi’s-selâm<br />
va√y itdügümüz andan ötrü bulardan olda«ı<br />
bir kişidi. (11) Zµre biz anda gördük<br />
va√y …abûl itmek erligini da«ı bizden risâlet<br />
irişdürmegi (12) bularuñ arasında. Bu sırdan<br />
155a/1<br />
√akµmdür. Ya¡nµ mu√kemdür, bâ†ıldan<br />
berµdür. Bunda ki≠b ü «ilâf yo…dur. ◊elâlı<br />
√arâmı mu√kem …ılan (2) budur. Benden<br />
πayrı kitâblaruñ küllµ √âkimi budur. Huccet<br />
ü berâhµn tev√µd-i ◊a… üzere ve §ıd…-ı resûl<br />
(3) üzere benümile &âbit olmışdur. Ve da«ı<br />
buyurdı ki<br />
رجل<br />
(4) اآان للناس عجبا ان اوحينا الى من هم ان<br />
انذر الناس و بشر الذين امنوا ان لهم قدم صدق<br />
قال الكافرون ان هذا لساحر مبين (5) عند ربهم<br />
[10:2] Ya¡nµ Mekke ehli ¡aceblerlerdi ki ◊a…<br />
Te¡âlâ (5) âdem oπlanından resûl gönderdi.<br />
◊a… Te¡âlâ bu âyeti indürüp «aber virdi ki<br />
bu Mekke ehli (6) ¡aceb mi görürler ki biz<br />
…ullarumuzdan bir …ulumuzı i«tiyâr idevüz<br />
girü …ullarumuza resûl gönderevüz. (7)<br />
Gendü cinslerinden ve neseblerinden ki<br />
bildüklerinden yâd degüldür. Tâ anuñıla üns<br />
†utup aña (8) na@ar idebileler ve aña<br />
söylemege mecâl bulalar. Pes biz va√y<br />
itdük ol Mu√ammed’e ¡a.s. Didük ki …orkıd<br />
(9) bu Mekke ehlini ol ¢urân’daπı va¡µd<br />
âyetleriyile ve beşâret …ıl olara kim µmân<br />
getürdiler. Ol (9) &evâblarıla ki cennet içinde<br />
va¡de …ıldu…. Be-dürüstµ ol a¡mâlları ki<br />
gendülerden öñ ta…dµm (10) idüp gönderdiler.<br />
Ol anlara «ayr selef oldı. Rabları ve<br />
mâlikleri …atında cennet içinde da«ı (11)<br />
olara sa¡âdet-i ebedµ oldı ◊a……’uñ rı≥âsı<br />
içinde. Ammâ bu kâfirler didiler ki ta√…µ…<br />
bu Mu√ammed (12) âşkâre sâ√irdür. Eger<br />
§oralar ki çün kâfirler bunuñ gibi söz<br />
didiler, bularun kelâmını ¢urân (13) içinde<br />
√ikâyet …ılduπına √ikmet neyidi? Cevâb biz<br />
eydürüz ki bunda bir …aç vechile √ikmet<br />
(14) var. Bir budur ki bular bir biri arasında<br />
söyledükleri «aberi ◊a… Te¡âlâ resûle «aber<br />
virürdi. Resûl ¡a.s. (15) anlara anı i@hâr<br />
iderdi. Tâ ya…µn olanlara ol peyπâmberlıπınuñ<br />
¡alâmeti ola vü bir da«ı bunda<br />
(16) resûlına tesellµ «â†ır var. Tâ ki anlaruñ<br />
e≠âlarına ve inkârlarına §abr eyleye. Ve bir<br />
da«ı bunda tenbµh (19) var. Andan §oñra tâ<br />
ki ol da«ı resûl gibi «al…dan ne işidürse §abr<br />
ide emr-i ma¡rûf<br />
155b/1<br />
(1) ve nehy-i münkeri terk itmeye. Ve bun-
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 71<br />
ötrü hµç bir ¡avrata nübüvvet va√y olunmadı<br />
hergµz. Bunda (13) bir işâret da«ı budur ki<br />
[10:2] didügi ya¡nµ ol dünyâ<br />
günlerinden ilerüki ◊a… Te¡âlâ (14) günlerin<br />
unıdanlar ta¡accüb mi iderler ki biz va√y<br />
eyledük bir recüle bulardan.<br />
[10:2] (15) Ya¡nµ in≠âr ide ol ¡ahdların<br />
unıdanlara ki ben anlaruñıla mµ&â…ı evvelde<br />
وبشر الذين unıtdılar. ¡ahd eyledüm. Anı (16)<br />
[10:2] Ya¡nµ beşâret …ıl<br />
anlara kim mu…ırr oldılar (17) ol ¡ahdların<br />
unıtmadılar ve ¡ahdumı §ımadılar anı<br />
unıtmadılar ki bularuñıçun …adem-i §ıd… var<br />
Rabları (18) …atında. Bunuñıla ki «i†âb …ıldı<br />
Mu√ammed’e ¡aleyhi’s-selâm henûz ol<br />
يا ايها (19) ki ¡âlem-i ervâhdaydı. Bu …âvlıla<br />
[33:45] Ya¡nµ yâ النبى انا ارسلناك شاهدا<br />
Mu√ammed seni ol ketm-i ¡ademden vücûda<br />
getürdük ki evvel... [330b]<br />
dan §oñra girü buyurdı:<br />
والارض (2) ان ربكم االله الذى خلق السموات<br />
فى ستة ايام ثم استوى العرش على يدبر الامر<br />
بعد اذنه ذالكم االله (3) ما من شفيع الا من<br />
[10:3] ربكم فاعبدوه افلا تذ آرون<br />
ان<br />
انذر الناس<br />
[10:2] اآان للناس<br />
[10:2]امنوا ان لهم قدم صدق<br />
[10:3] Ya¡nµ ta√…µ…<br />
sizüñ rabbuñuz (4) ve mâliküñüz ol Allâh’dur<br />
ki gökleri ve yirleri altı günde<br />
yaratdı. Andan √ükmini πâlib …ıldı (5) ¡arş<br />
üzere. Mecmû¡-ı umûr-ı «alâyı…ı tedbµr idüp<br />
√ükm eyler ¡âlem-i milkde ve ¡âlem-i<br />
melekûtda, dört (6) melek-i mu…arrebi aña<br />
sebeb …ılmaπıla ki biri Cebreµl’dür ve biri<br />
Mikâµl’dür ve biri İsrâfµl’dür ve biri<br />
melekü’-(7)-l-mevtdür. Ammâ Cebreil’i<br />
yiller üzere ve leşkerler üzere ve va√y<br />
indürmege …omışdur. Ve Mikâµl (8)<br />
yaπmurlar yaπdurma… ve otlar ve aπaçlar<br />
bitürmeklige sebeb …omışdur. Ammâ<br />
melekü’l-mevt «alâyı…uñ rû√-(9)-ların …ab≥<br />
itmege …omışdur. Ve İsrâfµl’i ¡aleyhimü’sselâm<br />
emr olunan √ükümleri bu üç meleke<br />
indürmege (10) …omışdur.<br />
Görüldüğü gibi aynı mütercime ait bu iki cilt, aynı eserin tercümesi değildir.<br />
İkisi de İznikî’ye ait olan bu eserlerden ilki, Ulucami 435, Hâzin’i Bağdadî’nin<br />
Lübâb’ının çevirisi iken, ikincisi, Ulucami 436, Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin<br />
Enfesü’l-cevâhir adıyla yapılmış tercümesidir (ellefehü ve reccemehü: teliftercüme).<br />
Şimdi de Ulucami 436 numaradaki İznikî’nin kaleminden çıkmış Enfesü’lcevâhir<br />
(=Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümesi) ile Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen<br />
nüshalardan Nuruosmaniye 138 nüshasını karşılaştıralım:<br />
Ulucami 436<br />
Enfesü’l-cevâhir<br />
6 En‘âm Sûresi<br />
[bkz. EK II]<br />
1b/1<br />
Sûretü’l-En¡âm<br />
i . Mekkµyet ün ve Hiye Miet ü<br />
ve «amset e ve sittµn e âyât in<br />
(2) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
الح مد الله الذى خلق السموات والارض و (3)<br />
الذين آفروا (4) جعل الظلمات و النور ثم<br />
[6:1] بربهم يعدلون<br />
[6:1] İbn ¡Abbâs ra≥iya’llâhu<br />
¡anh buyurur ki sûre-yi En¡âm (5) küllµ Mekke’de<br />
indürilmişdür illâ altı âyet Medµne’de<br />
indirilmişdür. Anca… üç âyet biri biri (6)<br />
Nuruosmaniye 138<br />
Tecüme-i i Tefsir-i i Ebi’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong><br />
6 En‘âm Sûresi<br />
[bkz. EK V]<br />
205a/21<br />
Sûretu’l-En¡âm<br />
i . Miet ü ve sittûne ve «amse<br />
e âyet<br />
(22) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
بربهم الحمد الله الذى خلق السموات والارض (23)<br />
و جعل و الظلمات النور ثم الذين آفروا<br />
يعدلون<br />
[6/1] (24) İbn ¡Abbâs ra≥iya’llâhu<br />
¡anh buyurdı ki sûre-i En¡âm küllµ Mekke’de<br />
indürilmiş (25) illâ altı âyet<br />
Medµne’de indirilmişdür. Anca… üç âyet
72 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
bilisinde قدروا االله حق قدره و ما [6:91] Tamâm<br />
bu üç âyet Yahûdilerüñ kelâmın redd<br />
[6:151] قل تعالوا itmekiçündür. (7) Ve da«ı<br />
âyeti لعلكم تتقون [6:153]’a varınca bulardan<br />
artuπı küllµ Mekkµdür. Cümle bir (8) gice<br />
içinde bir def¡ada indi. Yitmiş biñ firişte<br />
bilesinde âvâz götürüp tesbµ√ ü ta√mµd (9)<br />
iderlerdi. Resûl ¡aleyhi’s-selâm anı işidüp<br />
ta¡@µm yöninden yüz yire …oyup ◊a…<br />
Te¡âlâ’ya secde (10) …ıldı ve ço… √amd ü<br />
&enâ …ıldı. Çün bu ta¡@µmile bu sûre-yi mübârek<br />
indürildi. Resûl (11) ¡a.s. fµ’l-√âl ol<br />
gicede kâtib …ıπırup küllµ yazdurdı ki bu yüz<br />
altmış biş âyetdür. Ek&eri (12) müşrikler<br />
üzerine √uccetdür. Ve kelimesi üç biñ elli<br />
ikidür. Ve da«ı on iki biñ dört (13) yüz<br />
√arfdur. Rivâyetdür resûlden ¡a.s. ki ol<br />
buyurdı: Her kimse kim sûre-yi En¡âm evve-<br />
ماتكسبون linden (14) üç âyet o…ısa<br />
[6:2]’e<br />
varınca Allâh Te¡âlâ aña …ır… ferişte<br />
müvekkel …ılur tâ (15) …ıyâmete degin<br />
gendülerüñ ¡ibâdetince aña ¡ibâdet yazarlar.<br />
Ve da«ı yidinci gökden ◊a… Te¡âlâ (16) bir<br />
firişte gönderür elinde demürden çomaπı<br />
var. ¢açan şey†ân dilese ki anuñ göñline<br />
(17) vesvese bıraπa, ol melek anı bir gez<br />
urur götürüp atar. Ol kişiy[l]e [ş]ey[†]ân<br />
a[rasınd]a (18) yitmiş √icâb olur. Ve da«ı<br />
…ıyâmet güninde ◊a… Te¡âlâ aña diye ki:<br />
Yüri râ√et ol benüm (19) kenefümde, benüm<br />
cennetüm yimişlerinden yi ve kev&er<br />
§uyından iç ve selsebµl §uyıla πusl [2a/1]<br />
eyle. Sen benüm …ulumsın, ben senüñ<br />
rabbuñam. Ve da«ı Übeyy bin Ka¡b’dan<br />
rivâyetdür ki resûl (2) ¡a.s. buyurdı: Her kim<br />
sûre-yi En¡âm’ı o…ısa Allâhu Te¡âlâ<br />
¡a@ametiyile aña §alavât getürür. (3) Ya¡nµ<br />
ra√metini anuñ üzere neşr ider. Ol yitmiş biñ<br />
firişte ki sûreyile indi anuñıçun (4) Allâhu<br />
Te¡âlâ’dan maπfiret dilerler gice ve gündüz<br />
sûre-yi En¡âm’uñ âyetleri §aπışınca. (5) Çün<br />
bu &evâbları bildüñ gel bu gez bunı bil kim<br />
bu sûrenüñ evvelini şükür laf@ıla (6) binâ<br />
الحمدالله …ılup<br />
[6:1] didi, aña işâret …ıldı ki bu<br />
sûreyi indürdügi …ullara gey (7) ulu<br />
ni¡metdür ki o…ıyana bu deñlü &evâb ve mertebe<br />
√â§ıl olur. Pes bu ni¡met-i ¡a@µme (8)<br />
و ما قدروا االله حق قدره (26) bilisinde biri biri<br />
[6:91] Tamâm bu üç âyet Yahûdilerüñ<br />
قل تعالوا kelâmın redd itmekiçündür. Ve da«ı<br />
[6:151] âyeti لعلكم تتقون [6:153]’a (27)<br />
varınca bulardan artuπı küllµ Mekke’de bir<br />
gicede bir def¡ada indi. Yitmiş biñ firişte<br />
bilesinde (28) âvâz götürüp tesbµ√ ü ta√mµd<br />
iderlerdi. Resûl anı işidüp ta¡@µm yöninden<br />
yüz yire [205b/1] …oyup ◊a… Te¡âlâ’ya<br />
secde …ıldı ve ço… √amd ü &enâ …ıldı. Çün<br />
bu ta¡@µmile bu sûre-i mübârek (2)<br />
indürildi. Resûl ¡a.s. fµ’l-√âl ol gice kâtib<br />
…ıπırup küllµ yazdurdı ve bu sûre yüz altmış<br />
biş âyetdür. (3) Ek&eri müşrikler üzerine<br />
√uccetdür. Ve kelµmesi [Yz.küllµsi] üç biñ<br />
elli bile ikidür. Ve da«ı on iki biñ dört (4)<br />
yüz √arfdur. Ve mervµdür resûlden ki<br />
buyurdı: Her kimse kim sûre-i En¡âm’ı<br />
ماتكسبون evvelinden üç âyet (5) o…ısa<br />
[6:2]’e varınca Allâh Te¡âlâ aña …ır… ferişte<br />
müvekkel …ılur tâ …ıyâmete degin<br />
kendülerüñ (6) ¡ibâdetince aña ¡ibâdet yazarlar.<br />
Ve da«ı yidinci gökden ◊a… te¡âlâ<br />
bir firişte gönderür elinde demürden (7)<br />
çomaπı var. ¢açan şey†ân dilese ki anuñ<br />
göñline vesvese bıraπa ol firişte anı bir gez<br />
urur (8) götürüp atar. Ol kişiyle şey†ân<br />
arasında yitmiş √icâb olur. Ve da«ı …ıyâmet<br />
güninde (9) ◊a… Te¡âlâ aña diye ki: Yüri<br />
râ√at ol benüm kenefümde, benüm<br />
cennetlerüm yimişlerin yi ve kev&er<br />
§uyından (10) iç ve selsebµl §uyıla πusl<br />
eylegil. Sen benüm …ulumsın, ben senüñ<br />
rabbuñam. Ve da«ı Übeyy bin Ka¡b’dan<br />
(11) rivâyetdür ki resûl buyurdı: Her kimse<br />
kim sûre-i En¡âm’ı o…ısa Allâhu Te¡âlâ<br />
¡a@ametiyle aña §alavât (12) getürür. Ya¡nµ<br />
ra√metini neşr ider. Ol yitmiş biñ firişte ki<br />
bu sûre ile indi anuñıçun Allâhu (13)<br />
Te¡âlâ’dan maπfiret dilerler gice ve gündüz<br />
sûre-i En¡âm’uñ âyetleri §aπışınca. Çün bu<br />
&evâbları (14) bildüñ gel bu gez bunı bil<br />
kim sûrenüñ evvelini şükr laf@ıla binâ …ılup<br />
الحمدالله<br />
[6:1] didi, aña (15) işâret …ıldı ki bu<br />
sûre indügi …ullara gey ulu ni¡metdür ki<br />
o…ıyana bu deñlü &evâb ve mertebe √â§ıl<br />
(16) olur. Pes bu ni¡met-i ¡a@µme üzere
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 73<br />
üzere …ullara vâcib oldı ki aña √amd ideler.<br />
Pes ol √amdı ibtidâ …ıldı gendü ≠âtına (9) tâ<br />
…ullar da«ı ol ta¡lµm üzere ibtidâ-yı sûrede<br />
Allâh’a √amd …ılalar, ol ¢urânıla √â§ıl (10)<br />
olan &evâb ni¡metleri üzere ki sebeb-i<br />
sa¡âdetdür. Bundan §oñra ol ni¡met<br />
kimdendür (11) ve √amd kime lâyı…dur anı<br />
bildürüp buyurdı ki ol √amda lâyı… olan ol<br />
Allâhdur ki (12) yirleri yaratdı †aπlarıyıla ve<br />
aπaçlarıyıla ve yazıları ve deñizleriyile ve<br />
içinde envâ¡ ma¡âdµnleriyile (13) bu …ullara<br />
me§âli√içün altundan gümişden ve ba…ırdan<br />
demürden ve jµveden ve deñiz-(14)-ler içinde<br />
incüden cevâhirden da«ı ne ki bulara<br />
beñzer var. Ve da«ı gökleri yaratdı (15) ayıla<br />
gün ve yılduzlarıla anı müzeyyen …ıldı.<br />
Giceyi aya musa««ar …ılup gündüzi güneşe<br />
(16) musa««ar …ıldı. Her gökde bir felek<br />
yaradup her birine bir yılduz yaradup anda<br />
ma…âm virdi. (17) Ve rûzigâruñ a√vâlı<br />
taπayyurât üzere olma…lıπın anlaruñ seyrine<br />
müte¡allı… …ıldı, √isâb-ı (18) ma¡lûmıla ki<br />
andan ziyâde ve na…§ olmaya. Cihân içinde<br />
olan umûr ve …utlu va…tıyıla ma≥bû† (19)<br />
ola. »alel vâ…ı¡ olmaya tâ ki …ullar fârıπ olup<br />
umûr-ı ¡ibâdete meşπûl olalar. Zµre [2b]<br />
18 Kehf Sûresi<br />
[bkz. EK VI]<br />
314a/7 Sûretü’l-Kehf<br />
Küllihâ Mekkiyyet ün πâyri âyeteyn i<br />
Feinnehümâ Medµnetân i . Miet e ve i√dâ ¡aşer<br />
e âyât in<br />
(8) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
الحمد الله الذى انزل على عبده الكتاب و لم (9)<br />
[18:1] يجعل له عوجا<br />
[18:1] (10) Te¡âlâ Ya¡nµ ◊a… قيما<br />
buyurur ki …ulları aña √amd ideler, diyeler ki<br />
şükür, uluhiyyet ol Allâhu Te¡âlâ’nuñdur ki<br />
(11) …ulı ve resûlı Mu√ammed üzerine kitâb<br />
indürdi ki ol ¢urân’dur. Anı mu«telif ve<br />
mütenâ…ı§ indürmedi ki (12) «al… anı fehm<br />
itmeyüp «a†âlara ve πalatlara vâ…ı¡ olalar.<br />
Belki anı isti…âmet üzere ve gendüden (13)<br />
ilerü inen kitâblara muvâfı… indürdi ve anları<br />
gerçekleyüci …ıldı ki ◊a… Te¡âlâ’nuñ …adµm<br />
(14) kelâmıdur, ma«lû… degül. Ve buyurdı ki<br />
حسنا (15) لينذر باسا شديدا من لدنه و يبشر ا لمومنين<br />
…ullara vâcib oldı ki aña √amd ideler. Pes<br />
ol √amdı ibtidâ (17) …ıldı ki kendü ≠âtına tâ<br />
…ullar da«ı ol ta¡lµm üzere ibtidâ-ı sûrede<br />
Allâh’a √amd …ılalar, ol (18) ¢urânıla<br />
√â§ıl olan &evâb ni¡metleri üzere ki sebeb-i<br />
sa¡âdetdür. Bundan §oñra ol ni¡met<br />
kimdendür (19) ve √amd kime lâyı…dur anı<br />
bildürüp buyurdı ki ol √amda olan lâyı… ol<br />
Allâh’dur ki yirleri «al… (20) itdi †aπlarıyıla<br />
ve yazıları ve deñizleri ki içinde envâ¡-ı<br />
ma¡âdµnleriyile bu …ullara me§âli√içün (21)<br />
altundan gümişden ve ba…ırdan demürden<br />
ve jµveden ve deñizler içinde incüden cevâhirden<br />
(22) ve da«ı ne ki bulara beñzer var.<br />
Ve da«ı gökleri yaratdı ayıla yıldızlar ile<br />
anı müzeyyen …ıldı. Gicei (23) [aya]<br />
musa««ar …ılup gündüzi güneşe musa««ar<br />
…ıldı. Her gökde bir felek yaradup her birine<br />
bir yılduz (24) yaradup anda ma…âm<br />
virdi. Ve rûzigâruñ a√vâlı taπyµrât üzere<br />
olma…lıπın anlaruñ (25) seyrine müte¡allı…<br />
…odı, √isâb-ı ma¡lûmıla ki andan ziyâde ve<br />
na…§ olmaya. Cihân içinde olan (26) umûr<br />
ve …utlu va…tıla ma≥bû† ola. ◊alel vâ…ı¡<br />
olmaya tâ ki …ullar fârıπ olup umûr-ı ¡ibâdete<br />
(27) meşπûl olalar. Zµrâ...<br />
18 Kehf Sûresi<br />
[bkz. EK VII]<br />
388a<br />
88a/28 Sûretü’l-Kehf<br />
Miet e ve ¡aşer e âyât. Ve hiye Mekkiyyet ün<br />
(29) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
388b/1<br />
الحمد الله الذى انزل على عبده الكتاب و لم<br />
[18:1] يجعل له عوجا<br />
[18:1] Ya¡nµ ◊a… Te¡âlâ قيما<br />
buyurur ki …ulları (2) aña √amd ideler dirler<br />
ki şükr, uluhiyyet ol Allâhu Te¡âlâ’nuñdur<br />
ki …ulı ve resûlı Mu√ammed üzerine kitâb<br />
indürdi ki (3) ol ¢urân’dur. Anı mu«telif<br />
ve mütenâ…ı§ indürmedi ki «al… anı fehm<br />
itmeyüp «a†âlara ve ¡illetlere vâ…ı¡ olalar.<br />
Belki (4) anı isti…âmet üzere ve kendüden<br />
ilerü inen kitâblara muvâfı… indürdi ve<br />
anları gerçekleyüci …ıldı ki ◊a… (5)<br />
Te¡âlâ’nuñ …adµm kelâmıdur, ma«lû…<br />
لدنه و يبشر المومنين degül. Ve da«ı buyurdı ki<br />
الصالحات ان لهم اجرا حسنا (6) لينذر باسا شديدا من
74 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
[18:2] الذين يعملون الصالحات ان لهم اجرا<br />
فيه ابدا<br />
[18:2]<br />
ماآثين<br />
[18:3] Ya¡nµ bu ¢urân indürüldi (16)<br />
andan ötürü ki ol kâfirleri in≠âr idüp<br />
…or…uda …atı ¡a≠âblarıla. Allâhu Te¡âlâ<br />
…ıbelinden ve anuñ (17) …atından ve beşâret<br />
idüp muştulaya ol müminlere kim görklü<br />
¡ameller işlediler ki anlaruñçun (18) cennet<br />
içinde görklü &evâblar ve mertebeler var. Bu<br />
√âletde kim anda mu…µm olalar ebedâ.<br />
Zevâlı (19) ve girü çı…ma…lıπı olmaya. Ve<br />
و ينذر الذين قالو ا اتخذ االله ولدا da«ı buyurdı ki<br />
ما لهم به من علم و لا [1/314b] [18:4]<br />
لابائهم آبرت آلمة تخرج من افواههم ان<br />
(2) يقولون الا<br />
[18:4] [314b/1]<br />
(2) آذبا<br />
[18:5] Ya¡nµ da«ı ta«fµf idüp<br />
…or…uda şuları kim didiler, ol müşriklerden<br />
Na§ârµlerden, ol (2) Allâhu Te¡âlâ’nuñ evlâdı<br />
var. ◊âl budur ki bilmedin bu sözi<br />
câhillı…larından söylediler. Bu sözi ki (3)<br />
bular söylediler √uccetsüz delµlsüz atalarından<br />
işidügelüp anlara ta…lµd idüp söylediler.<br />
◊âl budur (4) ki bu kelâm üzere ol<br />
atalarınuñ da«ı √uccetleri delµlleri yo…. Olar<br />
da«ı cehlile söylediler. Pes bu kelµme (6)<br />
kim anlar söylediler, Allâh’a veled ı†lâ…<br />
itdiler, gey ulu kelimedür kim aπızlarından<br />
çı…ar, degül-(7)-dür ol söyledükleri kelâm<br />
illâ ki≠b ü iftirâdur. ◊a… Te¡âlâ yücedür,<br />
berµdür andan ki olar va§f iderler. Ve da«ı<br />
...فلعلك buyurdı ki<br />
[18:6]<br />
[18:2]<br />
[18:3] Ya¡nµ<br />
bu ¢urân indü-(7)-rüldi andan ötürü ki ol<br />
kâfirleri in≠âr idüp …or…uda …atı ¡a≠âbıla.<br />
Allâhu Te¡âlâ …ıbelinden (8) ve anuñ<br />
…atından beşâret idüp muştulaya ol<br />
müminlere kim eyü ¡ameller işlediler.<br />
Anlaruñçun cennet içinde (9) görklü<br />
&evâblar ve mertebeler var. Bu √âletde kim<br />
mu…µm olalar ebedâ. Zevâlı ve girü<br />
çı…ma…lıπı olmaya. (10) Ve da«ı buyurdı ki<br />
[18:2] الذين يعملون<br />
[18:3] ماآثين فيه ابدا<br />
[18:4] و ينذر الذين قالوا اتخذ االله ولدا<br />
الا آذبا (11) ما لهم به من علم و لا لابائهم آبرت آلمة<br />
[18:5] تخرج من افواههم ان يقولون<br />
[18:4]<br />
[18:5] Ya¡nµ da«ı<br />
ta«fµf idüp …or…uda (12) şunları kim didiler,<br />
ol müşriklerden Na§ârµlerden, Allâhu<br />
Te¡âlâ’nuñ evlâdı var. ◊âl budur ki bilmedin<br />
bu (13) sözi câhillı…larından söylediler.<br />
Bu sözi ki bunlar söylediler √uccetsüz<br />
delµlsüz atalarından dede-(14)-lerinden<br />
işidügelüp anlara ta…lµd idüp söylediler.<br />
◊âl budur ki bu kelâm üzere ol atalarınuñ<br />
(15) da«ı √uccetleri delµlleri yo…. Anlar<br />
da«ı cehlile söylediler. Pes kelµme degüldür<br />
ol söyledükleri kelâm (16) illâ ki≠bdür,<br />
iftirâdur. ◊a… Te¡âlâ yücedür, berµdür [andan]<br />
ki anlar va§f iderler. Da«ı buyurdı ki<br />
...فلعلك<br />
... [18:6]<br />
Bu karşılaştırma biri İznikî’nin kaleminden çıkmış Enfesü’l-cevâhir, diğeri<br />
Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen Terceme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> olan bu<br />
iki nüshanın aynı olduğunu apaçık göstermektedir. Bu da Ahmed-i Dâî’nin olarak<br />
kabul edilen Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> isimli eserin<br />
İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir adlı eserinin bir nüshası olduğunu göstermektedir. Bu<br />
durumda Ahmed-i Dâî tercümesinden söz etmek mümkün değildir.<br />
Ahmed-i Dâî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini tercüme ettiği kanaatinde olanların iki<br />
önemli dayanağı şudur: Eserde geçen “dâî mahlası” ve iki nüshanın başındaki<br />
manzum mukaddime. 64<br />
64<br />
Örneğin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesinin Ahmed-i Dâî’ye ait olduğu kanaatinde olan araştırmacılardan<br />
Ziya Demir’e göre, “mukaddime ve eserin içinde mükerreren geçen “Dâî” mahlasının, kesin tespitte kri-
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 75<br />
“bu fakir dâ’î”<br />
İsmail Hikmet Ertaylan’a göre tefsir tercümesinin Ahmed-i Dâî’ye aidiyeti<br />
“içinde geçen داعى mahlaslarından anlaşılmakta”dır. 65 Ertaylan, İÜ TY. 1190<br />
nüshası hakkında<br />
ابى الليث “Bu nüsha Sahib Molla kitaplarındandır. Üzerinde<br />
yazar ki انفس الجواهر dedikten sonra da الجلد اول تفسير شريف ابو ليث ve تفسيرى ترجمه سى<br />
yanlıştır. Tefsir, hakikatte Dâî’nin tefsiridir. Fakat ondan hiç bahsolunmamıştır. Sarîh<br />
surette kimseye izâfe edilmemiştir. Yalnız انفس الجواهر adı verildiğine göre Ebul Fazl<br />
Musâ ibn-i elhac Hüseyin ibn-il İsâ el İznîkî’nin Ebu Hâzin’in adlıاللباب tefsirinden<br />
yapmış olduğu terceme ile karıştırılmış olduğu anlaşılmaktadır.<br />
بو فقير داعيه بر دعا Eser Dâ’î’nin tercemesindeki mukaddime ile başlamaktadır. İçinde<br />
vr. [Ertaylan’ın dipnotu: هديه قلا آه بو آتاب شريف دزب تسطير تحرير قلمقده اولوا مقصود اولدر ...<br />
10b, satır 5] diye Dâ’î ismi zikredildiği halde sonunda [Ertaylan’ın dipnotu: vr. 248a]<br />
تم الجلد الاول من تفسير<br />
"انفس الجواهر" و ياوه بعد الجلد الثانى من اول سورة الانعام تمت<br />
Kaydiyle tamamiyle hataya düşülmüş ve eserler karıştırılmıştır.” 66 der.<br />
Abdülkadir İnan, Nuruosmaniye 137 numarada kayıtlı nüshanın Ahmed-i<br />
Dâî’nin olduğunu iddia eder, kanıt olarak da ilgili nüshada (vr. 8a) geçen “bu<br />
fakîr dâ’î” kelime grubunun geçtiği cümleyi gösterir. 67<br />
“İstanbul kütüphanelerinde kayıtlı bulunan terceme nüshalar üzerinde” araştırma<br />
yapan İshak Yazıcı’ya göre, “bu nüshalarda… bu fakîr dâ’î… gibi ifadelerin geçmiş<br />
olması bu nüshaların Ahmed-i Dâ’î’ye ait olma ihtimalini biraz daha kuvvetlendirmektedir.”<br />
68<br />
Ziya Demir’e göre, Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini mufassal olarak tercüme eden ilk mütercim<br />
Ahmed-i Dâî’dir. Demir, Ertaylan’ın kanaatine iştirak ettiğini, bu hususta herhangi<br />
bir şüpheyi varit görmediğini çünkü mukaddime ve eserin içinde mükerreren<br />
geçen “Dâî” mahlasının, kesin tespitte kriter olma özelliği bütün şüpheleri izaleye kâfi<br />
gelecek nitelikte olduğu belirtir. 69<br />
65<br />
66<br />
67<br />
68<br />
69<br />
ter olma özelliği bütün şüpheleri izaleye kâfi gelecek niteliktedir.” Demir, age. (1994), s. 481; a.mlf.,<br />
age. (2007), s. 477.<br />
Ertaylan, age., s. 146.<br />
Ertaylan, age., s. 141.<br />
İnan, age., s. 146, Nr. 13.<br />
Yazıcı, agm. (1992), s. 179.<br />
Demir, age. (1994), s. 481; a.mlf., age. (2007), s. 477.
76 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Ahmed-i Dâî ihtimaline değinmeyen, tercümenin İbn Arabşah’a mı<br />
İzniki’ye mi ait olduğu husunu tartışan Hikmet Özdemir’e göre ise “bu fakîr<br />
dâ’î” tabiri onun [İznikî] çok kullandığı bir tabirdir. Bu tabiri onun hemen her eserinde<br />
görmekteyiz. Tefsir nüshalarında da sık sık bu tabiri kullanması bu eserleri onun yazdığının<br />
isbatıdır.” 70<br />
İznikî’nin aşağıdaki üç eserinde ise “bu d⡵” kelime grubu şöyle yer alır:<br />
Münebbihü’r-râkidîn:<br />
“bu d⡵ da«ı ki a√…arü’l-¡ibâd ve esvedü’l-vech ve’s-sevâd Mûsâ bin ◊âcµ ◊üseyin<br />
¡Îsâ’dur ol iltimâsa icâbet …ılup na@ar da«ı …ıldı gördi ki...” 71<br />
Terceme-i Fa§lu’l-«i†âb<br />
“Ammâ Allâhu Ta¡âlâ’ya √âmd-i ke&µr …ıldu…dan §o%ra ve Resûl’e ¡âleyhi’s-selâm<br />
§alavât-ı ¡azµz oldu…dan §o%ra bu d⡵ fa…µr ki Ebü’l-Fa≥l Mûsâ bin ◊âcı ◊üseyin<br />
İzney…µ’dür...” 72<br />
Zâdu’l-¡ibâd<br />
“Pes bu d⡵ da«ı çün ¡inâyeti ◊a……ıla bu kitâb-ı şerµfüñ tercemesine ¡azm …ılduk...<br />
Zâdu’l-¡ibâd diyü tesmiye …ılduk.” 73<br />
Yasemin Özdemir’in Yüksek Lisans Tezi için esas aldığı nüshada 74 Yasin<br />
suresinin başında manzum mukaddime bulunmakta, mukaddimeyi “Sebeb-i<br />
Terceme-i Kitâb” başlıklı mensur kısım takip etmektedir. Burada mütercimin<br />
kendisi hakkında kullandığı “dâ¡i” kelimesine bakalım:<br />
bu kitâbı ta§nµf ve bu dürr-i la†µfi cem¡ idüp terceme …ılmaπa sebeb bu oldı kim ol...<br />
Umur Beg bin Temürtaş... eyle işâret …ıldı bu ≥a¡µf ve na√µf da¡µ …ula ki... Bu dâ¡i …ul anı<br />
Türkµ diline terceme …ıla... Egerçi bu d⡵ ¡a†âyı ol mâlikü’l-mülûkden bulup... şol ümµde<br />
70<br />
71<br />
72<br />
73<br />
74<br />
H. Özdemir, age., s. 79.<br />
Paşa Yavuzarslan, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin el-İznikî: Münebbihü’r-râkidîn (Uyurları Uyandurucu), C. 1,<br />
TDK, Ankara, 2002, s. 108 (metin: vr. 2a/4-7).<br />
Murat Küçük, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin İznikî: Terceme-i Fa§lu’l-»i†âb (Giriş-İnceleme-Metin-Dizin),<br />
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1996, s.<br />
9 (metin: vr. 4a/1-2).<br />
Musa b. Hacı Hüseyin el-İzniki, Zâdu’l-‘ibâd, Hamidiye 635, vr. 2b/7-9. (H. Özdemir, age., s. 129’dan<br />
naklen).<br />
Y. Özdemir, bu nüshanın Prof. Dr. Orhan Bilgin tarafından Süleymaniye Kütüphanesine bağışlandığını<br />
bildirmektedir. (Y. Özdemir, age., s. 7).
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 77<br />
kim bu dürr-i la†µfe mu††ali¡ olanlar... bu bµçâre …ulı bir du¡âyıla añup Fatµ√a i√sân ideler...<br />
75<br />
Manzum mukaddime<br />
Ertaylan “tetkik ettiği nüshalardan” yalnız ikisinde manzum mukaddimeye<br />
rastlamıştır. 76 Bu manzum mukaddime iki kez işlenmiştir. 77 Bizim görebildiğimiz<br />
nüshalardan Hacı Mahmut Ef. 51 numaradaki yazmada da manzum mukaddime<br />
bulunmaktadır. 78 Bu manzum mukaddime yayımlanan metinlerde<br />
olmayan bir beyti havidir:<br />
Çü …ılıvirem √âlime i¡tirâf<br />
Ki …ıldum ulu emri ben i…tirâf (vr. 3b, 223. beyit)<br />
İznikî’nin eserlerinden Terceme-i Fa§lu’l-«i†âb da 79 (yetmiş dokuz) beyitlik<br />
bir manzum mukaddime ile başlamaktadır. (1b/1-3b/16) 79 Bu eser de Umur<br />
Bey’in isteğiyle tercüme edilmiştir. (4a/6-10). 80<br />
İznikî’nin Terceme-i ◊ı§nu’l-√a§µn Fµ Menheci’d-dµn isimli eseri ise 103 beyitlik<br />
bir manzum mukaddime ile başlamaktadır (vr. 1b/1-5a/2). 81 Bu manzum mukaddimede<br />
geçen<br />
“Egerçi bâ¡i& düzmege bu «ûni<br />
Olupdur Emµr’den icâzet yöni<br />
75<br />
76<br />
77<br />
78<br />
79<br />
80<br />
81<br />
Y. Özdemir, age., s. 11. Özdemir’in transkripsiyonlu metni üzerinde (“D⡵”/d⡵ değişikliği hariç) esasa<br />
yönelik olmayan küçük değişikliklerde bulundum. Bu “sebeb-i tercüme-i kitâb” kısmı Ertaylan’ın Kütahya<br />
kütüphanesinde gördüğünü bildirdiği tefsir tercümesi nüshasının baş tarafında, daire içinde aynen<br />
yer alır. Tıpkıbasımı için bkz. Ertaylan, age., s. 145.<br />
Ertaylan, age., s. 67.<br />
Mustafa Özkan, “Ahmed-i Dâî’nin Tercüme-i Tefsir-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Mukaddimesi” TDED.<br />
C. XXIX, İstanbul, 2000, s. 117-188; Abdurrahman Özkan, “Ahmedi Dâî’nin Tefsîr <strong>Tercümesi</strong>’nin<br />
Manzum Mukaddimesi ve Dil Özellikleri” Selçuk Ünivesitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat<br />
Araştırmaları Dergisi, Konya, 2002, S. 11, s. 1-57.<br />
Schacht, Kahire Ägyptischen Bibliothek (=Mısır Millî Kütüphanesi) Tefsîr-i Türkî 17 nüshasının münacat,<br />
naat, Peygamberin arkadaşlarına (=Ashab) övgü, ve “Der beyân-ı sebeb-i tercüme-i kitâb” başlıklarını<br />
ihtiva ettiğini kaydeder (Schacht, agm. (1928), sütun 814, Nr. 7) ki bu kayıttan söz konusu nüshanın<br />
da manzum mukaddimeli olduğu anlaşılmaktadır. Ziya Demir de Nuruosmaniye 317 nüshasının manzum<br />
mukaddimeli olduğunu bildirmektedir. (Demir, age. (1994), s. 480; a.mlf. age. (2007), s. 477.<br />
Bkz. Küçük, age., s. 1-9.<br />
Bkz. Küçük, age., s. 9.<br />
Bkz. Paşa Yavuzarslan, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin İznikî: Terceme-i ◊ı§nu’l-√a§µn Fµ Minheci’d-dµn (Giriş-İnceleme-Tenkitli<br />
Metin-Dizin), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1993, s. 1-10.
78 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Ki Sul†ân’dur adı hem a§lı da…ı<br />
Dâyim dutsun anı Hüdâsı bâ…µ<br />
Çü cift oldı adı resûl adıla<br />
Gerek †oldura ¡a§rını adıla” (4a/10-12) 82<br />
beyitlerini Tefsir tercümesinin manzum mukaddimesindeki şu iki beyitle<br />
karşılaştıralım:<br />
¢amu a¡yânuñ merci¡i kim Emµr<br />
¢ılupdur özine anı «â§ müşµr<br />
Emµr √a≥retinde bilüp rıf¡atı<br />
Ta…arrüble oldı zâd u devleti 83<br />
İznik’i’nin bu iki mensur eserinin manzum mukaddimelerinde geçen “Emµr” aynı<br />
kişidir: Emir Sultan (öl. 833/1429?). 84<br />
Muhtasar Nüsha<br />
Schacht’a göre Ayasofya 147 ve Nuruosmaniye 136 nüshaları “gerçekten”<br />
İbn Arabşah’ındır. 85 İznikî ise İbn Arabşah’ın tercümesini Enfesü’l-cevâhir adıyla<br />
genişletmiştir. 86<br />
Bizim inceleyebildiğimiz nüshalardan Mihrişah Sultan 9 nüshası,<br />
Schacht’ın “gerçekten” İbn Arabşah’ındır dediği Ayasofya 147 ve Nuruosmaniye<br />
136 nüshaları ile aynıdır. Bu üç nüsha -küçük istinsah farkları dışında- aynıdır.<br />
Aşağıda, İbn Arabşah’ın olduğu belirtilen nüshalardan Nuruosmaniye 136<br />
nüshası ile Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen ama artık İznikî’nin olduğu kesinleşmiş<br />
olan Nuruosmaniye 138 nüshasından Fatiha suresi ile ilgili kısımlar karşılaştırılmıştır.<br />
Ardından Nuruosmaniye 136 (İbn Arabşah), 138 (İznikî), ve Ebu’l-<br />
<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>’nin tefsirinin orijialinden (Kastamonu İl Halk Ktp. 2779),<br />
Fatiha suresinden bir kısım karşılaştırılmıştır.<br />
82<br />
83<br />
84<br />
85<br />
86<br />
Yavuzarslan, age. (1993), s. IX, 8.<br />
Hacı Mahmut Ef. 51, 204-5. beyitler (vr. 3b). krş. M. Özkan, agm., s. 143; A. Özkan, agm., .s. 54-55.<br />
Hayatı hakkında bkz. Hüseyin Algül-Nihat Azamat, “Emîr Sultan” DİA., XI, İstanbul, 1995, 146-148.<br />
Schacht, agm. (1927), sütun 749.<br />
Schacht, agm. (1927), sütun 750; a.mlf., agm. (1960), s. 137.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 79<br />
Fâtiha sûresi<br />
Nuruosmaniye 136 87<br />
(1b/1-2a/19)<br />
(İbn Arabşah, Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong><br />
<strong>Semerkandî</strong>)<br />
(bkz. EK-VIII)<br />
1b/1 Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
الحمد الله (2)<br />
[1:2] İmâm Ebû’l-Ley& müselsel<br />
senedile İbn-i ¡Abbâs’dan rivâyet …ılur ki ol<br />
الحمدالله buyurdı<br />
[1:2] (3) dimek ya¡nµ cemµ¡-i<br />
şükr Allâh’a ma«§û§dur ve andan πayrıya<br />
revâ degül dimek olur. Zµrâ çün cemµ¡-i<br />
ni¡metlerüñ (4) √u§ulı andandur. Ve cemµ¡-i<br />
şükr da«ı revâdur ve aña gerekdür. Ammâ<br />
¢atâde eydür bu sûre evvelinde şükr ile (5)<br />
başladıπı aña işâretdür ki â«ırında ◊a… Te¡âlâ<br />
iki †âife ≠ikr eyledi ki birisi πa≥ab<br />
olınmışlardan (6) idi ki anlar Yahûdµler idi ve<br />
biri ≥âll gümrâh olınmışlardan idi ki anlar<br />
Na§ârµ idi. Pes bu şükr (7) itmek ya¡nµ dimek<br />
olur ki şükr ol pâdişâha ki bizi ol πa≥ab<br />
olınmış ve gümrâh olup ≥âll (8) olanlardan<br />
…ılmadı. Kendinüñ ma¡rifeti «il¡atın geyürdi.<br />
العالمين رب itdi. Ehl-i İslâmdan<br />
[1:2] (9) İbn-i<br />
¡Abbâs ra≥iya’llâhu ¡anh eydür رب ma¡nâsı<br />
seyyid dimek olur. Pes dimek olur kim şükr<br />
ol ¡âlemlerüñ (10) seyyidine ki cemµ¡ yir<br />
yüzinde deprenen cânverlerüñ rabbıdur. Ve<br />
رب العالمين ba¡≥lar didiler ki<br />
[1:2] ma¡nâsı<br />
dimek (11) olur ki cemµ¡ «al…uñ «âlı…ı ve<br />
rezzâ…ı ve bisleyicisi oldur ki bunları √âlden<br />
√âle döndürür. Ve ba¡≥lar da«ı (12) didiler ki<br />
رب العالمين mâli… ma¡nâsınadur. Pes رب<br />
[1:2]<br />
ma¡nâsı dimek olur ki cemµ¡ âlemüñ<br />
الرحمن الحيم (13) mâlikidür.<br />
[1:3] Ya¡nµ<br />
Nuruosmaniye 138<br />
(9b/6-17a/24)<br />
(İznikî, Enfesü’l-cevâhir=Tercüme-i Tefsir-i<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong>)<br />
(bkz. EK-IX)<br />
9b/6 88<br />
Sûretü’l-Fâti√ati’l-Kitâb Seb¡a âyât in<br />
Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
[ … ]<br />
10a/11<br />
İmâm Ebû-(12)-’l-Ley& müselsel senedin<br />
İbn-i ¡Abbâs’dan ra≥iya’llâhu ¡anh rivâyet<br />
الحمدالله …ılur ki<br />
[1:2] dimek (13) ya¡nµ cemµ¡-i<br />
ni¡metlerüñ √u§ulı andandur. Ve cemµ¡-i şükr<br />
da«ı aña gerekdür. Ammâ ¢atâde eydür bu<br />
sûre (14) evvelinde şükr ile başladuπı aña<br />
işâretdür ki â«iretde ◊a… Te¡âlâ iki †âife ≠ikr<br />
eyledi ki (15) birisi πa≥ab olınmışlardandı ki<br />
o Yahûdµlerdür ve biri ≥âll u gümrâh<br />
olmışlardan idi ki (16) olar Na§ârâlardur. Pes<br />
bu şükr itmek keennehü dimek olur kim şükr<br />
ol pâdişâha ki bizi ol (17) πa≥ab olınmış ve<br />
gümrâh olup ≥âll olanlardan …ılmadı. Kendünüñ<br />
ma¡rifet «il¡atın bize (18) geyürdi. Ehli<br />
İslâmdan Kıldı. [ ... ]<br />
11a/26 رب العالمين<br />
[1:2] (27) İbn-i ¡Abbâs<br />
ra≥iya’llâhu ¡anhumâ eydür رب dimenüñ<br />
ma¡nisi seyyid dimek olur. [ ... ] 11b/2 Pes<br />
dimek olur kim şükr [Yz. siz] ol ¡âlemlerüñ<br />
seyyidine ki cemµ¡ (3) yir yüzine deprenen<br />
cânverlerüñ rabbıdur. Ve ba¡≥lar didiler ki<br />
[1:2] ma¡nâsı dimek cemµ¡ (4)<br />
«al…uñ «âlı…ı ve rezzâ…ı ve bisleyicisi oldur<br />
ki buları √âlden √âle döndürür. [ ... ] (7) Ve<br />
da«ı ba¡≥ılar didiler ki رب mâli… ma¡-<br />
nâsına[dur]. [ … ] رب العالمين (8) Pes<br />
[1:2]<br />
dimek olur kim cemµ¡ âlemüñ (9) mâlikidür. [<br />
… ] 12b/3 الرحمن الحيم<br />
[1:3] buyurduπı<br />
[1:2] رب العالمين<br />
87<br />
88<br />
Nuruosmaniye 136 (vr. 1b/1-2a/19) alınan bu metin, Mihrişah Sultan Nr. 9, vr. 1b/1-2b/3; Ayasofya Nr.<br />
147, vr.1b/1-2a/19 ile karşılaştırılmıştır.<br />
Bu nüshada 1b-1-9b/b varakları arasında Besmele’nin faziletiyle ilgili bir bölüm vardır. Bazı nüshalarda<br />
(örneğin görebildiklerimden Hacı Mahmud Ef. 51) Besmele’nin faziletiyle ilgili bu bölümden önce bir<br />
de manzum mukaddime yer alır. Ben burada mukayese için Fatiha suresi ile ilgili kısmı alıyorum. “[…]<br />
[…]”<br />
işareti, Nuruosmaniye 138’de olup Nuruosmaniye 136’da olmayan kısımları, yani İbn Arabşah’ın kendi<br />
muhtasar düzenlemesine almadığı kısımları, gösterir.
80 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
…ullarum ben sizi envâ¡ tertµb …ıldıπum ve<br />
sizüñ √avâyiclerüñüzi yirine getürüp (14)<br />
≥arûretüñüzi def¡ itdigüm andan ötrü degül<br />
kim sizden da«ı baña bir menfa¡at ola. Belki<br />
benüm kemâl-i ra√metümdendür ki (15) ben<br />
مالك يوم ra√µmem. ra√mân-ı<br />
الدين<br />
[1:4] Ya¡nµ √amd ü şükr ol Allâh’a<br />
ma«§û§dur ki cemµ¡-i ma«lû…âtuñ perverdigârıdur<br />
(16) ki §ıfat-ı ra√meti πâlibdür<br />
πa≠abı üzerine. Ve da«ı …ıyâmet güninüñ<br />
pâdişâhı ve √âkimi oldur ki anda hµç bir (17)<br />
kimse √ükm [itmege] irâdet virmeyiserdür.<br />
[1:5] Ya¡nµ iy Çalab’um saña †aparuz,<br />
و اياك نستعين sensin. ma¡bûdımuz<br />
[1:5] (18)<br />
Da«ı iy Çalab’um senden tevfµ… ve<br />
mu¡âvenet †aleb iderüz ol ¡ibâdet üzere. Ve<br />
da«ı (19) iy Çalab’um dükeli ¡alâyı…ları<br />
kesüp ve πara≥ları …oyup saña<br />
†aparuz. Ve riyâdan …urtulıp i«l⧠(20) üzere<br />
olmaπa yardım ve ¡i§met senden dilerüz.<br />
[1:6] İbn-i ¡Abbâs<br />
ra≥iya’llâhu ¡anh (21) eydür: Ma¡nâsı budur<br />
kim bizi delâlet …ılπıl †oπrı râst yola ki anda<br />
egrilik olmaya. İmdi yol degüldür (22) illâ ol<br />
†arµ…-i İslâm’dur. Yâ«ûd dimek olur ki bizi<br />
delâlet …ılπıl şol esbâblara ki İslâm (23)<br />
göñülde anuñla &âbit olur ve anuñla mak§ûda<br />
ulaşılur. Bizi perâkende yollardan §a…layuvir.<br />
(24) Yâ«ûd [ma¡nµsi] budur kim iy bizüm<br />
rabbumuz ve ra√µm ü ra√mânumuz ve cezâ<br />
güninde mâlikümüz dünyâda â«iretde<br />
ma¡bûdumuz bizi (25) ol perâkende yollardan<br />
sen §a…la §ırâ†-ı müsta…µm üzre aya…larımızı<br />
&âbit …ıl ve göñlümüzi<br />
1b/1<br />
da«ı §a…la i¡ti…âd-ı pâkden ve i¡ti…âd-ı √a…dan<br />
bâ†ıla meyl itmeye.<br />
[1:7]<br />
(2) Ya¡nµ iy bizüm rabbumuz senden olkimseler<br />
†arµ…in †aleb iderüz ki sen anları<br />
kendüñe dost idüp (3) anlara ol yolı in¡âm<br />
idüp gösterdüñ ki ol yoldan saña vâ§ıl<br />
oldılar. Ve göñüllerin da«ı §a…layu-(4)-<br />
virdüñ ki senden πayrıya meyl itmediler ki<br />
anlar senüñ peyπamberlerüñ ve §ıddµ…-<br />
laruñdur ve senüñ(5) şehµd olmış ve §âli√<br />
[1:7]<br />
Ya¡nµ iy bizüm rabbumuz şol (6) kimseler<br />
[1:7] انعمت عليهم صراط ال ذين<br />
[1:5] اياك نعبد<br />
[1:6] اهدنا الصراط المستقيم<br />
[1:7] لاالضالين غير المغضوب عليهم و …ullaruñdur.<br />
keennehü aña işâret …ıldı ki iy …ullarum ben<br />
sizi envâ¡-ı tertµb birle tertµb …ıldıπum ve<br />
sizüñ (4) √avâyicüñüzi yirine getürüp<br />
≥arûretlerüñüzi def¡ iderem andan ötrü degül<br />
kim sizden baña bir menfa¡at (5) ola. Belki<br />
benüm kemâl-i ra√metümdendür ki ben<br />
ra√mân-ı ra√µmem. [ … ] مالك يوم الدين (24)<br />
[1:4] Ya¡nµ √amd ü şükr ma«§û§dur ol Allâh’a<br />
(25) kim cemµ¡-i ma«lû…âtuñ<br />
perverdigârıdur ki §ıfat-ı ra√meti πâlibdür<br />
πa≠abı üzerine. Ve da«ı …ıyâmet güninüñ<br />
(26) pâdişâhı ve √âkimidür andan hµç bir<br />
kimsei √ükm itmege irâdet virmeyiser. [ ... . ]<br />
(14a/16). اياك نعبد<br />
[1:5] [ ... ] (17) İy Çalab’um<br />
و اياك نستعين sensin. saña †aparuz, ma¡bûdımuz<br />
[1:5] didügi tevfµ…-i mu¡âvenet †aleb<br />
itmekdür ol (18) ¡ibâdet üzere. […] (22) İy<br />
Çalab’um bu (23) dükeli ¡alâyı…ları kesüp ve<br />
πara≥ları [Yz. ¡ara≥ları] …oyup saña †aparuz.<br />
Ve riyâdan …urtulıp i«l⧠üzere (24) olmaπa<br />
yardım ve ¡i§met senden dilerüz. [ … ]<br />
[14b/27]<br />
[1:6] İbn-i ¡Abbâs<br />
ra≥iya’llâhu ¡anh eydür: Ma¡nâsı budur ki bizi<br />
[15a/1] delâlet …ılπıl ki †oπrı yola kim anda<br />
egrilik olmaya. İmdi yol degüldür illâ †arµ…-i<br />
İslâm’dur [ … ] (5) Pes ma¡nµ dimek olur kim<br />
bizi delâlet (6) …ılπıl şol esbâblara kim İslâm<br />
göñlünde anuñla mu√kem &âbit olur ve<br />
anuñla mak§ûda ulaşılur. (7) Ve bizi perâkende<br />
yollardan §a…layuvir. […] (21) Ma¡nµsi<br />
budur ki iy (22) bizüm rabbumuz ve ra√µm ü<br />
ra√mânumuz ve cezâ güninde mâlikümüz<br />
dünyâ ve â«iretde ma¡bûdumuz bizi ol perâkende<br />
yollardan (23) sen §a…layup §ırâ†-ı<br />
müsta…µm üzre aya…larumuzı &âbit-…adem …ıl.<br />
Bu göñlümüzi da«ı §a…la i¡ti…âd-ı (24)<br />
√a…dan bâ†ıla meyl eylemeye. [ … ] [16a/26]<br />
[1:7] Ya¡nµ iy bizüm<br />
rabbumuz senden ol (27) kimesnelerüñ<br />
†arµ…in †aleb iderüz ki sen anları kendüñe dost<br />
idinüp anlara yolı in¡âm [16b/1] idüp<br />
gösterdüñ ki ol yoldan saña vâ§ıl oldılar. Ve<br />
göñüllerin da«ı §a…layuvirdüñ ki senden (2)<br />
πayrıya meyl itmediler ki anlar senüñ<br />
peyπamberlerüñdür ve §ıddµ…laruñdur ve<br />
senüñ yoluñda şehµd olmış …ullaruñdur [ ... ]<br />
(17)<br />
[1:7] Ya¡nµ<br />
[1:6] الصراط اهدنا المستقيم [27/14b]<br />
[1:7] صراط الذين انعمت عليهم<br />
[1:7] غير المغضوب عليهم و لا الضالين (17)
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 81<br />
†arµ…in dilemezüz ki yol yavı …ılup gümrâh<br />
olmışlardur. Ya¡nµ dimek olur ki ma¡§iyyetlerimizle<br />
(7) ma«≠ûl ve ma…hûr …ılmaπıl<br />
ki nu§retüñi bizden kesesin. Nitekim<br />
Yahûdµleri ma«≠ûl …ılup nu§retüñi (8) anlardan<br />
kesdüñ göñüllerini §a…lamaduñ, tâ ki<br />
İslâmdan i¡râ≥ idüp Yahûdµ oldılar. Ve da«ı<br />
(9) ol Na§ârâ gibi bizi ≥âll-ı gümrâh …ılmaπıl<br />
ki dµn-i İslâm’ı terk idüp Na§rânµ oldılar. Bedürüstµ<br />
(10) cemµ¡-i müfessirler ittifâ…<br />
عليهم مغضوب …ılmışlardur ki<br />
[1:7] (11)<br />
ضالين didiginden murâd Yahûdµlerdür<br />
[1:7]<br />
امين Na§rânµlerdür. (12) didiginden murâd<br />
[=âmµn] Ammâ bu kelµme-i âmµn Fâti√a’dan<br />
degüldür. ◊a≥ret-i Allâh ¡a@µmü’ş-şân (13)<br />
celle celâlehü’nün ism-i şerµflerinden bir<br />
ismdür. Ma¡nâsı yâ Allâh du¡âmuzı …abûl<br />
eyle dimek olur. İbn-i (14) ¡Abbâs<br />
ra≥iya’llâhu te¡âlâ ¡anhu eydür: Resûl<br />
√â≥ret[ine], ¡aleyhi’s-selâm, suâl eyledüm<br />
[=âmµn] ma¡nâsı (15) nedür? Didiler ki ن<br />
“yâ rab didigümleyin eyle” dimek olur. Ve<br />
da«ı resûl ¡aleyhi’§-§alâtu ve’s-selâm buyurur<br />
و لا الضالين ki (16) imâm<br />
[1:7] didükde bir<br />
kimse da«ı امين dise firişteler da«ı امين dirler.<br />
امين (17) didigi firiştelerüñ امين Her kimüñ ki<br />
didigine muvâfı… gelse ◊a… celle ve [a]¡lâ<br />
anuñ geçmiş günâhların yarlıπar. Ve da«ı<br />
(18) buyurdı-ki bu kelµme-i امين dört √arfdur.<br />
¢açan bir kimse Fâti√aı o…ıyup امين dise ol<br />
dört (19) √arfuñ her birinden bir firişte yaradur<br />
tâ …ıyâmete dek ol …ul içün maπfiret<br />
dilerler ve ra√met (20) †aleb iderler. Yâ Rab<br />
bu Fâti√aı o…ıyan müminµn ve müminâta<br />
na@ar-ı ¡inâyet …ılup tevfµ…-i hidâyet (21)<br />
erzânµ …ıl, dir temennâ iderler. Amµn yâ Rabbe’l-¡âlemµn.<br />
امي<br />
iy bizüm rabbumuz (18) şol kimseler †arµ…in<br />
dilemezüz ki yolı yavı …ılup gümrâh<br />
olmışlardur. Ya¡nµ bizi ma¡§iyytlerimizle<br />
ma«≠ûl (19) ve ma…hûr …ılmaπıl kim<br />
nu§retüñ bizden …at¡ idesesin. Niteki<br />
Yahûdµler ma«≠ûl olup anlardan nu§retüñi<br />
(20) kesdüñ göñüllerini §a…lamaduñ, tâ ki<br />
İslâm’dan i¡râ≥ idüp Yahûd oldılar. Da«ı ol<br />
Na§ârâ (21) gibi bizi ≥âll u gümrâh …ılmaπıl<br />
kim dµn-i İslâm’ı terk idüp Na§rânµ oldılar.<br />
[Yz. olalar]. Be-dürüstµ cemµ¡-i müfessirler<br />
مغضوب عليهم [ittifâ…] (22) …ılmışlardur kim<br />
[1:7] didügi[nden] murâd Yahûdµlerdür<br />
[1:7] didügi[nden] murâd<br />
Na§rânµlerdür. [ ... ] [17a/12] [ [=âmµn] امين<br />
...<br />
] (13) Lâkin bu kelµme Fâti√a’dan degüldür. [<br />
... ] (14) Allâh (15) adlarından bir addur.<br />
Ma¡nâsı yâ Allâh du¡âlarumuzı …abûl eyle<br />
dimek olur. [ ... ] (19) İbn-i ¡Abbâs eydür:<br />
امين Resûl ¡aleyhi’s-selâma §ordum ki<br />
[=âmµn] ma¡nâsı (20) nedür? Buyurdı ki [“yâ<br />
rab didigümleyin eyle” dimek olur. Ve da«ı<br />
resûl ¡aleyhi’§-§alâtu ve’s-selâm buyurur]<br />
و لا الضالين kim ki imâm ola<br />
[1:7] didükde<br />
§oñra امين dise firişteler da«ı anuñ (21) gibi<br />
امين didügi firişteler امين dirler. Kimüñ ki امين<br />
didügine muvâfı… gele ◊a… Te¡âlâ anuñ geçmiş<br />
günâhların (22) yarlıπar. Ve da«ı<br />
buyurdı-ki bu kelµme-i امين dört √arfdur.<br />
¢açan bir kimse Fâti√a o…ıyup امين dise dört<br />
(23) √arfuñ her birinden Allâh Te¡âlâ bir<br />
firişte yaradur tâ …ıyâmete degin anuñ içün<br />
maπfiret ra√met dilerler. Dilerüz (24) ◊a…<br />
Te¡âlâ’dan ki bu Fâti√aı o…ıyan müminµn ve<br />
müminâta na@ar-ı ¡inâyet …ılup tevfµ… u hidâyet<br />
rûzµ …ıla. Amµn.<br />
[1:7] و لاالضالين<br />
Bu iki nüsha arasında bir ilişki olduğu açıktır. Bu kısa karşılaştırma da, bu<br />
tercümelerin bir birinden bağımsız olmadığını gösteriyor. İznikî mi İbn<br />
Arabşah çevirisini genişletmiş, İbn Arabşah mı İznikî tercümesini kısaltmıştır?<br />
Schact’a göre İznikî, İbn Arabşah’ın tercümesini genişletmiştir. 89 Ancak<br />
Schacht’ın Ankara’ya götürüldüğü için göremediği müellif/mütercim nüshası<br />
89<br />
Schacht, agm. (1927), sütun 750; a.mlf., agm. (1960), s. 137.
82 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Enfesü’l-cevâhir’deki “ellefehü ve reccemehü” kaydı İznikî’nin İbn Arabşah tercümesini<br />
genişlettiği fikrini kabule imkân vermiyor. Eğer gerçekten bu muhtasar<br />
düzenleme İbn Arabşah’ın ise -ki bu konuda şimdilik elimizdeki tek karine Hacı<br />
Halife’nin İbn Arabşah’ın Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini <strong>Türkçe</strong>ye çevirdiğine dair kaydıdır-<br />
İbn Arabşah, İznikî’nin telif-tercümesini -belki de eserin orijinalini de göz<br />
önünde bulundurarak- ihtisar etmiştir, diyebiliriz. Zira -Fatiha suresi ve kısa<br />
sureler üzerinden yaptığımız mukayeseye göre- Nuruosmaniye 136 (İbn<br />
Arabşah), Nuruosmaniye 138 (İznikî)’in ilgili yerleriyle aynıdır. Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinden<br />
bazı kısımların İznikî tercümesinde bulunup İbn Arabşah düzenlemesinde<br />
bulunmaması, İznikî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini esas aldığını; İbn Arabşah<br />
düzenlemesinde, İznikî tercümesinde bulunup da Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin orijinalinde<br />
bulunmayan bazı kısımların (İznikî’nin “ellefehü” kaydına hatırlayalım) da<br />
yer alması, İbn Arabşah’ın Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin aslını değil İznikî’nin telif/tercümesi<br />
esas aldığını gösterir.<br />
Bunu aşağıdaki tabloda görmek mümkündür:<br />
Nuruosmaniye 136<br />
(İbn Arabşah, Tercüme-i Tefsir-i<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> Semer-kandî)<br />
Fatiha Sûresi (1b/1-2a/19)<br />
(bkz. EK-I)<br />
1b/1 Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
Nuruosmaniye 138<br />
(İznikî, Enfesü’l-cevâhir=<br />
Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong><br />
<strong>Semerkandî</strong>)<br />
Fatiha Sûresi (2a/9-17a/24)<br />
(bkz. EK-II)<br />
9b/6 Sûretü’l-Fâti√ati’l-Kitâb<br />
i Seb¡a âyât in<br />
Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’rra√µm<br />
(7) Rivâyet olınur<br />
Mücâhid’den ra≥iya’llâhu ¡anh<br />
buyurur ki sûre-i Fâti√a<br />
Medµne’de nâzil oldı. Ebû<br />
~âli√ (8) İbn-i ¡Abbâs<br />
ra≥iya’llâhu ¡anhdan rivâyet<br />
…ıldı ki bu sûre Mekke’de<br />
indi. Ba¡≥lar didiler ki nı§fı<br />
Medµne’de (9) ve nı§fı Mekke’de<br />
indi. İmâm fa…µh Ebu’l-<br />
Ley& ra√metu’llâhi ¡aleyhi<br />
müselsel sened-i §a√µ√ile Ebâ<br />
Hüreyre’den (10) ra≥iya’llâhu<br />
¡anh rivâyet …ıldı ki<br />
Resûlu’llâh §alla’llâhu ¡aleyhi<br />
ve sellem buyurdı ◊a…<br />
Te¡âlâ’nun kitâbında bir sûre<br />
(11) var ki hµç anuñ gibi sûre<br />
◊a… Te¡âlâ bir peyπambere<br />
indürmedi. Übeyy bin Ka¡b<br />
Kastamonu İl Halk Ktp. 2779<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>:<br />
Tefsî-rü Ebi’l-<strong>Leys</strong>=Tefsîrü’l-<br />
Kur’ân -Arapça-)<br />
Fatiha Suresi (2b/8-3a/9)<br />
(bkz. EK-X)<br />
2b/8 Fatiha suresi<br />
Bismillahirrahmanirrahim<br />
2b/9-15:<br />
Mücahit’ten rivayet<br />
olunur: Fatiha suresi Medenî’dir.<br />
(Medine’de nazil olmuştur).<br />
Ebu Salih, İbn-i Abbas’tan<br />
rivayet etti: Bu sure<br />
Mekkî’dir. (Mekke’de nazil<br />
olmuştur). Bazıları da bir<br />
kısmı Mekke’de bir kısmı<br />
Medine’de indirilmiştir, dediler.<br />
Fakih (Ebu’l-<strong>Leys</strong>), ….<br />
Ebu Hüreyre’den rivayet eder<br />
ki: Resulullah (s.a.v.) buyurdu:<br />
Allah’ın kitabında öyle bir<br />
sure vardır ki Allah benzerini<br />
hiçbir nebiye indirmemiştir.<br />
Übeyy bin Ka’b [o hangi suredir<br />
diye] sordu. Resulullah,<br />
onu bilmeden kapıdan çıkmanı<br />
(bunun cevabını öğrenmeden<br />
buradan ayrılmanı) istemem,<br />
dedi. Übeyy bin Ka’b<br />
der ki: Ben de öyle yaptım
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 83<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
1b/2: Ebu’l-Ley& İmâm الحمد الله<br />
müselsel senedile İbn-i ¡Abbâs’dan<br />
rivâyet …ılur ki ol<br />
buyurdı: الحمد الله (3) dimek<br />
ya¡nµ cemµ¡-i şükr Allâh’a<br />
ma«§û§dur ve andan πayrıya<br />
revâ degül dimek olur. Zµrâ<br />
çün cemµ¡-i ni¡metlerüñ (4)<br />
√u§ulı andandur. Ve cemµ¡-i<br />
şükr da«ı revâdur ve aña<br />
gerekdür. Ammâ ¢atâde<br />
eydür bu sûre evvelinde şükr<br />
ile (5) başladıπı aña işâretdür<br />
ki â«ırında ◊a… Te¡âlâ iki<br />
†âife ≠ikr eyledi ki birisi<br />
πa≥ab olınmışlardan (6) idi ki<br />
anlar Yahûdµler idi. Ve biri<br />
≥âll gümrâh olınmışlardan idi<br />
ki anlar Na§ârµ idi. Pes bu şükr<br />
(7) itmek ya¡nµ dimek olur ki<br />
şükr ol pâdişâha ki bizi ol<br />
πa≥ab olınmış ve gümrâh olup<br />
≥âll (8) olanlardan …ılmadı...<br />
§ordı ki ol ne sûredür? ◊a≥reti<br />
(12) [peyπâmber] §alla’llâhu<br />
¡aleyhi ve sellem buyurdı ki:<br />
Yâ Ka¡b, ben umaram ki sen<br />
…apudan henûz çı…madın anı<br />
bilesin. Übeyy bin Ka¡b (13)<br />
eydür: Birez kendümi<br />
egledüm tâ ki baña anuñ ¡ilmi<br />
√â§ıl ola. Resûl §alla’llâhu<br />
¡aleyhi ve sellem sükût itdi.<br />
Girü (14) §ordum ki: Yâ<br />
Resûla’llâh, ol ne sûredür?<br />
Buyurdılar ki yâ Übeyy<br />
namâzuñda evvel …ırâatuñ<br />
nedür? Didüm ki (15)<br />
Ümmü’l-¢urân o…uram yâ<br />
Resûla’llâh. Buyurdılar ki ol<br />
Allâh √a……ıçun ki benüm<br />
rû√um anuñ …udretündedür<br />
(16) Allâh Te¡âlâ dört kitâb<br />
içinde bir da«ı aña beñzer bir<br />
sûre indürmedi. Ol Seb¡u’lme&ânµ<br />
ki...<br />
10a/11: İmâm Ebu-(12)-’l-<br />
Ley& müselsel senedin İbn-i<br />
¡Abbâs’dan ra≥iya’llâhu ¡anh<br />
rivâyet …ılur ki: الحمد الله dimek<br />
(13) ya¡nµ cemµ¡-i ni¡metlerüñ<br />
√u§ulı andandur. Ve cemµ¡-i<br />
şükr da«ı aña gerekdür. Ammâ<br />
¢atâde eydür bu sûre (14)<br />
evvelinde şükr ile başladuπı<br />
aña işâretdür ki â«irinde [Yz.<br />
â«iretde] ◊a… Te¡âlâ iki †âife<br />
≠ikr eyledi ki (15) birisi πa≥ab<br />
olınmış-lardandı ki o<br />
Yahûdµlerdür. Ve biri ≥âll u<br />
gümrâh olmışlardan idi ki (16)<br />
olar Na§ârâlardur. Pes bu şükr<br />
itmek keennehü dimek olur<br />
kim şükr ol pâdişâha ki bizi ol<br />
(16) πa≥ab olınmış ve gümrâh<br />
olup ≥âll olanlardan …ılmadı...<br />
(bekledim). Resulullah sustu<br />
ve sonra Übeyy bin Ka’b’e<br />
“namazında ne okursun?”<br />
dedi. Übeyy bin Ka’b<br />
“ümmü’l-Kur’ân” (Fatiha<br />
suresi). Resulullah, “Nefsim<br />
elinde olana (Allah’a) and<br />
olsun ki, Allah, Tevrat’ta,<br />
İncil’de ve Kur’ân’da onun<br />
benzerini indirmemiştir. O<br />
bana verilen Seb‘u’l-mesânî<br />
(=Fatiha suresi)…<br />
2b/19-21:<br />
21: Fakih [Ebu’l-<strong>Leys</strong>)<br />
…. İbn-i Abbas’tan rivayet<br />
eder: الله الحمد manası<br />
nimetlerine karşılık olarak<br />
bütün şükür Allah’adır. […]<br />
Katade’den rivayet edilmiştir:<br />
الحمد الله ki: Katade demiş<br />
manası bizi gazaba<br />
uğrayanlardan [=Yahudîler]<br />
ve<br />
sapmışlardan<br />
[=Hırıstiyanlar] kılmayan<br />
Allah’a hamd olsun, demektir.
84 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
1b/13: الحيم<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
Ya¡nµ …ullarum<br />
ben sizi envâ¡-ı tertµb …ıldıπum<br />
ve sizüñ √avâyiclerüñüzi<br />
yirine getürüp (14)<br />
≥arûretüñüzi def¡ itdigüm<br />
andan ötrü degül kim sizden<br />
da«ı baña bir menfa¡at ola.<br />
Belki benüm kemâl-i<br />
ra√metümdendür ki (15) ben<br />
ra√mân-ı ra√µmem.<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
ا لرحمن<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
12b/1: Eger الرحمن الحيم<br />
§orarlarsa ki ◊a… Te¡âlâ bu<br />
§ıfatı ≠ikr itdükden §oñra aña<br />
§ıfat-ı ra√met terdµf idüp (2)<br />
≠ikr itmekde münâsib ne da«ı<br />
bunca esmâ-ı §ıfatı var iken?<br />
Bu fa…µr dâ¡i eyle cevâb virür<br />
kim bu tertµb mu…te≥â-yı (3)<br />
ra√metdür. Zµrâ bir kimse bir<br />
≥a¡µfi görüp tera√√um<br />
…ılmayınca anuñ i√tiyâcını<br />
def¡ eylemez. Pes ◊a… Te¡âlâ<br />
(4) buyurdugi الرحمن الحيم<br />
keennehü aña işâret …ıldı ki iy<br />
…ullarum ben sizi envâ¡-ı tertµb<br />
birle tertµb …ıldıπum ve sizüñ<br />
(5) √avâyicüñüzi yirine<br />
getürüp ≥arûretlerüñüzi def¡<br />
iderem, andan ötrü degül kim<br />
sizden baña bir menfa¡at (6)<br />
ola. Belki benüm kemâl-i<br />
ra√metümdendür ki ben<br />
ra√mân-ı ra√µmem. İmâm-ı<br />
Kelbî eydür: Bu iki ismdür ki<br />
rafµ…dür. Ammâ birbirinden<br />
(7) ri……âti artu…dur. Ri……at<br />
aña dirler ki bir kişi bir ≥a¡µfi<br />
ve mu√tâcı göricek … Ehl-i<br />
lüπat bundan ötrü (8) didiler<br />
ki bu laf@ı...<br />
2b/22-25<br />
25<br />
Bazıları Allah, kulları ona<br />
hamd etmesini bilsinler diye<br />
kendi nefsine hamd etti, dediler.<br />
Lügat ehli (leksikograflar)<br />
dediler ki “hamd”, “övgü<br />
حمد الله (=senâ)” demektir. Ve<br />
demek, kullara nimet olarak<br />
verdiklerine mukabil olarak<br />
“güzel sıfatlarıyla övgü<br />
O’nadır” demektir. “Hamd”<br />
kelimesinde “şükr” ve “medh”<br />
anlamı vardır. “Hamd”, “şükr”<br />
den daha kapsamlıdır. Çünkü<br />
“hamd” “şükr” yerini tutar<br />
ancak “şükr” “hamd”in yerini<br />
tutmaz<br />
3a/8-9:<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
-<br />
Kelbî’nin rivayetine göre o<br />
ikisi (Rahman ve Rahim) iki<br />
refîk isimdir. Biri diğerinden<br />
daha rakiktir. Bazı lügat ehli<br />
(leksikograf) dedi ki bu lafız…<br />
الرحمن الحيم :9
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 85<br />
Sonuç:<br />
1. Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri Musa İznikî tarafından Enfesü’l-cevâhir<br />
adıyla <strong>Türkçe</strong>ye tercüme edilmiştir. Eserde yer alan sorular ve bu sorulara “bu<br />
fakîr dâ‘î eyle cevâb virür ki…” diye başlayan kısımlar başta olmak üzere İznikî<br />
tercümeye bir çok eklemede bulunmuştur. Bu durum İznikî’nin “kendi el yazısı<br />
ile Umur Beğ’e ithafen yazmış olduğu” mütercim nüshasındaki “ellefehü ve<br />
reccemehü” (Bursa YEBEK, Ulucami 436, vr. 1a) kaydıyla örtüşmektedir.<br />
2. Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen “Ebu’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong> Tefsîri Tercemesi”<br />
nüshaları, İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir adlı Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümesinin<br />
nüshalarıdır.<br />
3. Enfesü’l-cevâhir’in muhtasar bir düzenlenmesi yapılmıştır. Bu muhtasar<br />
düzenlemenin Nuruosmaniye 136, Ayasofya 147 ve Mihrişah Sultan 9 nüshaları<br />
vardır. Hacı Halife’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesini İbn Arabşah’a mal etmesini<br />
göz önünde bulundurarak bu muhtasar nüsha İbn Arabşah tarafından düzenlenmiştir,<br />
diyebiliriz.<br />
4. İznikî aynı zamanda Hâzin-i Bağdadî’nin Lübâbü’l-te’vîl fî Ma‘âni’ttenzîl’ini<br />
de <strong>Türkçe</strong>ye çevirmiştir. Bu tercümenin Âl-i ‘imrân suresi 96. ayetiyle<br />
başlayıp Hûd suresinin son ayetinin tefsiriyle biten, İznikî’nin kaleminden çıkmış<br />
cildi Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi’nde Ulucami 435<br />
numarada kayıtlıdır. ©
86 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
EK I YEBEK, Ulucami 435 vr. 156b-157a
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 87<br />
EK II YEBEK, Ulucami 436 vr. 1b-2a
88 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
EK III YEBEK, Ulucami 435 vr. 329b-330a
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 89<br />
EK IV YEBEK, Ulucami 436 vr. 154b-155a
90 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
EK V Nuruosmaniye 138, vr. 205b<br />
Nuruosmaniye 138, vr. 205a
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 91<br />
EK VI YEBEK, Ulucami 436, vr. 314b<br />
YEBEK, Ulucami 436, vr. 314a
92 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
EK VII Nuruosmaniye 138, vr. 388b<br />
Nuruosmaniye 138, vr. 388a
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 93<br />
EK VIII Nuruosmaniye 136, vr. 1b-2a (Fatiha suresi)
94 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
EK IX Nuruosmaniye 138, vr. 10b-11a
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 95<br />
EK X Kastamonu İl Halk Ktp. 2779, vr. 2b-3a
96 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
EK XI Ebu’l-<strong>Leys</strong> Tefsiri tercümesinin İbn Arabşah’a izafe edilen matbu nüshasının kapağı ve ilk iki sayfası
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 97<br />
Kaynaklar ve Kısaltmalar<br />
Yazmalar<br />
Ebu’l-Fazl Mûsâ b. Hâcî Hüseyin el-İznîkî, Tefsîrü’l-Lübâb <strong>Tercümesi</strong>:<br />
Bursa, YEBEK, Ulucami Nr. 435.<br />
Ebu’l-Fazl Mûsâ b. Hâcî Hüseyin e-İznîkî, Enfesü’l-cevâhir (=Tercüme-i Tefsîr-i Ebu’l-<strong>Leys</strong><br />
es-<strong>Semerkandî</strong>):<br />
Bursa, YEBEK, Ulucami Nr. 436.<br />
Nuruosmaniye Ktp. Nr. 138.<br />
Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Ef. Nr. 51.<br />
İstanbul Üniversitesi Ktp., TY. 3248.<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>, Tefsîrü Ebi’l-<strong>Leys</strong>:<br />
Kastamonu İl Halk Ktp. Nr. 2779.<br />
[İbn Arabşah], Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümesi (muhtasar):<br />
Nuruosmaniye Ktp. Nr. 136.<br />
Süleymaniye Ktp. Ayasofya Nr. 147.<br />
Süleymaniye Ktp. Mihrişah Sultan Nr. 9.<br />
Kitaplar, Tezler ve Makaleler<br />
Abay, Muhammed, Osmanlı Dönemi Müfessirleri, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa, 1992.<br />
______, “Osmanlı Döneminde Yazılan Tefsir ile İlgili Eserler Bibliyografyası” Dîvân, C. 1,<br />
S. 6, İstanbul, 1999, s. 249-303.<br />
Alakese, Ayşe Nur, Ahmed-i Dâ’î’nin Ebü’l-<strong>Leys</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong>, Maide suresi, (Dil<br />
İncelemsi, Metin, Dizin), Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.<br />
Algül, Hüseyin-Nihat Azamat, “Emîr Sultan” DİA.., XI, İstanbul, 1995, s. 146-148.<br />
Aydar, Hidayet, “Osmanlılarda Tefsir Çalışmaları” Yeni Türkiye, S. 33, Ankara, Mayıs-<br />
Haziran 2000, s. 535-550.<br />
Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-‘ârifîn, Esmâu’l-mü’ellifîn ve Âsâru’l-musannifîn, Meb Yayınları,<br />
İstanbul, 1. cilt (hzl. Muallim Kilisli Rifat Bilge-İbnülemin Mahmud Kemal<br />
İnal), 1951, 2. cilt (hzl. İbnülemin Mahmud Kemal İnal-Avni Aktuç), 1955.<br />
Birışık, Abdulhamit, “Osmanlıca Tefsir Tercümeleri ve Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin<br />
Mevâhib-i Aliyye’si” İslâmî Araştırmalar, C. 17, S. 1, Ankara, 2004, s. 53-68.<br />
______, “Osmanlı’nın Genişleme Döneminde İznik Yöresinde Tefsir Çalışmaları ve Mûsâ<br />
İznikî”, Uluslararası İznik Sempozyumu (5-7 Eylül 2005), İstanbul, tsz., s. 411-427.<br />
Brockelmann, Carl, Geschichte der Arabischen Litteratur, Leiden, 1943, Band I.
98 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Bursalı Mehmed Tahir, “Mûsâ bin Hâcî Hüseyîn İznîkî” Türk Yurdu, Yıl. 3, Cilt 6, Sayı<br />
10, 10 Temmuz 1330/1914, s. 2329-2331.<br />
______, (Hzl. Mustafa Tatçı-Cemâl Kurnaz), Osmanlı Müellifleri I-II-III (Ahmed Remzî Akyürek<br />
Miftâhu’l-kütüb ve Esâmî-i Müellifîn Fihristi ile birlikte) [Tıpkıbasım], Ankara,<br />
2000.<br />
Çiçek, Ali, Ebü`l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong> İlk Üç Surenin Dil Özellikleri (İnceleme-Metin-Dizin),<br />
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />
Doktora Tezi), Erzurum, 2003.<br />
Demir, Ziya, Osmanlı Müfessirleri ve Tefsir Çalışmalar -Kuruluştan X/XVI. Asrın Sonuna<br />
Kadar-, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Doktora<br />
Tezi), İstanbul, 1994. (Basımı: İstanbul 2007).<br />
______, XIII.-XVI. y.y. Arası Osmanlı Müfessirleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 2007.<br />
Deny, Jean, (Çev. Ali Ulvi Elöve), Türk Dili Grameri: Osmanlı Lehçesi, Maarif Vekaleti,<br />
İstanbul, 1941.<br />
DİA. : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi.<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Nebe Tefsîri <strong>Tercümesi</strong>, Cemal Efendi Matbaası, İstanbul,<br />
1317/1899. [Arap harfli matbu].<br />
Ebu’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong> (Mütercim: Ahmed b. Muhammed el-Hanefî), Tefsîr-i Şerîf, 1.<br />
cilt, Bulak matbaası, Kahire, tsz. [Bu baskının ilk forması, Süleymaniye Ktp. Hasib<br />
Ef. 33M.].<br />
Ergin, Muharrem, “Bursa Kitaplıklarındaki <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Arasında” TDED., C. IV, S.<br />
1-2, İstanbul, Kasım 1950, s. 103-132.<br />
Eroğlu, Ali, “Hâzin, Ali b. Muhammed” DİA., XVII, İstanbul, 1998, s. 125-126.<br />
Ertaylan, İsmail Hikmet, Türk Edebiyatı Örnekleri VII, Ahmed-i Dâ’î, Hayatı ve Eserleri, İstanbul<br />
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1952.<br />
Fihrisü’l-mahtûtâti’t-Türkiyyeti’l-Osmâniyye el-letî iktenethâ Dârul Kütübi’l Kavmiyye münzü<br />
‘âm 1870 hattâ nihâyeti 1980 m., [=Mısır Millî Kütüphanesi <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Kataloğu],<br />
[Kahire,] 1987, C. I.<br />
GAL : bkz. Brockelmann, Carl.<br />
GAS : bkz. Sezgin, Fuat.<br />
Gonca, Sema, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Araf suresi, (Giriş-<br />
Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü<br />
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.<br />
Gülensoy, Tuncer, “Bursa Kütüphanelerinde Bulunan <strong>Türkçe</strong> El Yazma Kitaplar <strong>Üzerine</strong><br />
Notlar -I-” Türk Kültürü, Nisan 1971, Yıl IX, S. 102, Ankara, 1971, s. 561-564.<br />
______, “Bursa Haraççıoğlu Kitaplığında Bulunan <strong>Türkçe</strong> Yazmalar <strong>Üzerine</strong> notlar”<br />
TDAY-Belleten 1971, (Ankara, 1989, 2. Baskı), s. 231-246.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 99<br />
H. Khalifa, Lexicon Bibliographicum et Encyclopaedicum, a Mustapha ben Abdallah Katib Jelebi<br />
dicto e nomine Haji Khalfa celebrato compositum, ed. latine vertit et commentario<br />
indicibusque instruxit G. Flügel, Leipzig-London, 1835-1858, C. II.<br />
Hamidullah, Muhammed, (Çev. Sâlih Tuğ), “Kur’anı Kerîm’in <strong>Türkçe</strong> Yazma Tercümeleri”<br />
Türkiyat Mecmuası, C. XIV, İstanbul, 1964, (basım 1965), s. 65-80.<br />
______, - Macit Yaşaroğlu, Kur’an-ı Kerîm Tarihi ve <strong>Türkçe</strong> Tefsirler Bibliyoğrafyası, Yağmur<br />
Yayınları, İstanbul, 1965. [Bu baskının ilk iki bölümü (s. 7-90) Muhammed<br />
Hamidullah’ın Mehmet Salih Mutlu tarafından Fransızcadan çevrilmiş Kur’ân-ı Kerîm<br />
Tarihi (Bir Deneme) başlıklı eseri, üçüncü bölümü (s. 91-169), Macit<br />
Yaşaroğlu’nun Kur’ân-ı Kerîm’in <strong>Türkçe</strong> Tercemelerinin Kronolojik Bibliyografyası’ndan<br />
oluşmuştur].<br />
Hartmann, Richard, “Ein altosmanischer ¢or’ân-Kommanter”, OLZ., XXVII (September<br />
1924), Nr. 9, 497-503.<br />
Hediyye: Bkz. Bağdatlı İsmail Paşa.<br />
Hüsnü, “İbni Arabşah” Türkiyat Mecmuası, III, 1926-1933, İstanbul, 1935, s. 157-183.<br />
İnan, Abdülkadir, “Kur’an’ın Eski <strong>Türkçe</strong> ve Oğuz-Osmanlıca Çevirileri <strong>Üzerine</strong> Notlar”<br />
TDAY-Belleten 1960, Ankara, 1988, 2. baskı, s. 79-94. Aynı makale: Makaleler ve İncelemeler,<br />
C. II, s. 141-155, TTK Yayınları, Ankara, 1998, 2. baskı.<br />
______, Makaleler ve İncelemeler, TTK Yayınları, Ankara, 1998, 2. baskı, C. II.<br />
Kara, Mustafa, “XIV. ve XV. Yüzyıllarda Osmanlı Toplumunu Besleyen <strong>Türkçe</strong> Kitaplar”,<br />
İslâmî Araştırmalar, C. 12, S. 2, Ankara, 1999, s. 130-147. Aynı makale: Uludağ<br />
Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 8, Bursa, 1999, s. 29-58.<br />
Karatay, Fehmi Edhem, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Kataloğu, İstanbul,<br />
1962, C. I.<br />
Katip Çelebi, Keşf el-Zunun (Hzl. Şerefettin Yaltkaya-Kilisli Rifat Bilge), Millî Eğitim Basımevi,<br />
İstanbul, 1943, C. I.<br />
Koç, Hatice, Ahmed-i Dâ’î’nin Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong> Adlı Eseri (En‘âm<br />
suresi), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.<br />
Kurmuş, Ömer S., Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi, Bursa Valiliği İl Halk<br />
Kütüphanesi Yayını, Bursa, 2002.<br />
Kut, Günay, “Ahmed-i Dâî”, DİA., II, İstanbul, 1989, s. 56-58.<br />
______, (Günay Kut (Alpay) imzasıyla) “Bursa ve Manisa İl-Halk Kütüphanelerindeki<br />
<strong>Türkçe</strong> Yazmalar <strong>Üzerine</strong>” Journal of Turkish Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, C.<br />
1, Cambridge, 1971, s. 121-147. Aynı makale: Yazmalar Arasında, Eski Türk Edebiyatı<br />
Araştırmaları I, Simurg, İstanbul, 2005, s. 157-178.
100 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />
Küçük, Murat, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin İznikî: Terceme-i Fa§lu’l-»i†âb (Giriş-İnceleme-Metin-<br />
Dizin), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans<br />
Tezi), Ankara, 1996.<br />
Muhammed Fuâd Abdülbâkî, El-mu’cemü’l-müfehres li-elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dârü’lhadîs,<br />
Kahire, 1408/1988.<br />
Mûsâ b. Hacı Hüseyin İznikî, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> <strong>Tefsirinin</strong> <strong>Tercümesi</strong> [Tıpkıbasım],<br />
Sezgin Neşriyat, İstanbul, 1983, 2 Cilt.<br />
OLZ. : Orientalistische Literaturzeitung.<br />
Özdemir, Hikmet, Mûsâ b. ◊âcµ ◊üseyin el-İzni…µ Hayatı ve Eserleri, Ankara Üniversitesi<br />
İlâhiyat Fakültesi (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 1980, XII+150+4 s..<br />
______, “XV. Asrın Başında Yazılmış <strong>Türkçe</strong> Bir Dinî Eser Münebbihü’r-râkıdîn” Türk<br />
Dünyası Araştırmaları, S. 73, İstanbul, Ağustos 1991, s. 169-187.<br />
Özdemir; Yasemin, Ahmed-i Dâî: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, [Yasin suresi],<br />
(Giriş-Metin-Sözlük), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2000.<br />
Özege, M. Seyfettin, Eski Harflerle Basılmış Türkeç Eserler Kataloğu, İstanbul, tsz. C. III.<br />
Özkan, Abdurrahman, “Ahmedi Dâî’nin Tefsîr <strong>Tercümesi</strong>’nin Manzum Mukaddimesi ve<br />
Dil Özellikleri” Selçuk Ünivesitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları<br />
Dergisi, S. 11, Konya, 2002, s. 1-57.<br />
Özkan, Mustafa, “Ahmed-i Dâî’nin Tercüme-i Tefsir-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Mukaddimesi”<br />
TDED., XXIX, İstanbul, 2000, s. 117-188.<br />
Schacht, Joseph, “Abu’l-Layth al-Samar…andî” The Encyclopaedia of Islam (New edition),<br />
Leiden-London, 1960, vol. I, p. 137.<br />
______, “Weiteres zu den altosmanischen Korankommentaren” OLZ., XXXI (Oktober<br />
1928), Nr. 10, 812-815.<br />
______, “Zwei altosmanische Kor’ān-Kommentare” OLZ., XXX (September 1927), Nr. 9,<br />
747-752.<br />
Sezgin, Fuat, Geschichte des Arabischen Schrifttums, Leiden, 1967, Band I.<br />
Sohrweide, Hanna, Türkische Handschristen, (VOHD (=Verzeichnis der Orientalischen<br />
Handschriften in Deutschlsnd) XIII, 3) Wiesbaden, 1974.<br />
Şeşen, Ramazan, “Onbeşinci Yüzyılda <strong>Türkçe</strong>ye Tercümeler” XI. Türk Tarih Kongresi<br />
(Ankara: 5-9 Eylül 1990) Kongreye Sunulan Bildiriler, TTK Yayınları, C. III, Ankara,<br />
1994, s. 899-919.<br />
______, “İlk Osmanlı Âlimleri ve Yazdıkları Eserler”, Marmara Üniversitesi Fen-<br />
Edebiyat Fakültesi Türklük Araştırmaları Dergisi, S. 12, İstanbul, Eylül, 2002, s. 261-<br />
292.<br />
TarS. : Tarama Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara, 1963.<br />
TDED. : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi.<br />
TDK<br />
: Türk Dil Kurumu.
TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 101<br />
Topaloğlu, Ahmet, Muhammed bin Hazma: XV. Yüzyıl Başlarında Yapılmış Kur’an <strong>Tercümesi</strong>,<br />
Kültür Bakanlığı, İstanbul, 1976, C. I.<br />
Topaloğlu, Elif, Ahmed-i Dâî, Tercüme-i Tefsir-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi, Nisa suresi (Giriş-<br />
Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü<br />
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2003.<br />
TSMK : Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi.<br />
TTK : Türk Tarih Kurumu.<br />
Yaşaroğlu, M. Kâmil, Mûsâ İznikî” DİA., XXXI, İstanbul, 2006, s. 218-219.<br />
Yavuzarslan, Paşa, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin el-İznikî: Münebbihü’r-râkidîn (Uyurları<br />
Uyandurucu), TDK Yayınları, Ankara, 2002, C. I.<br />
______, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin İznikî: Terceme-i ◊ı§nu’l-√a§µn Fµ Minheci’d-dµn (Giriş-<br />
İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1993.<br />
Yazıcı, İshak, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi, Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodu, Atatürk Üniversitesi<br />
İslâmi İlimler Fakülyesi (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 1982.<br />
______, “Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi’nin <strong>Tefsirinin</strong> Bazı Hususiyetleri” Mûsâ b. Hacı Hüseyin<br />
İznikî, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> <strong>Tefsirinin</strong> <strong>Tercümesi</strong>, Sezgin Neşriyat, İstanbul,<br />
1983, C. 2, s. 5-9.<br />
______, “Tefsiru Ebi’l-<strong>Leys</strong> Tercemeleri Hakkında Kısa Bir Araştırma” Ondokuz Mayıs<br />
Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, S. 6, Samsun, 1992, s. 79-83.<br />
YEBEK : Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi (Bursa).<br />
Yılmaz, Birgül, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Âl-i ‘İmrân suresi<br />
(Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım) Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü<br />
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.<br />
Yuvalı, Abdülkadir, “İbn Arabşah, Şehâbeddin” DİA., XIX, İstanbul 1999, s. 314-315.<br />
Yüksel, Murat, “Kara Timurtaş-oğlu Umur Bey’in Bursa’da Vakfettiği Kitaplar ve Vakıf<br />
Kayıtları” Türk Dünyası Araştırmaları, S. 31, İstanbul, Ağustos 1984, s. 134-147.