08.10.2014 Views

Ebu'l-Leys Semerkandî Tefsirinin Türkçe Tercümesi Üzerine

Ebu'l-Leys Semerkandî Tefsirinin Türkçe Tercümesi Üzerine

Ebu'l-Leys Semerkandî Tefsirinin Türkçe Tercümesi Üzerine

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 53<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong> <strong>Tefsirinin</strong><br />

<strong>Türkçe</strong> <strong>Tercümesi</strong> <strong>Üzerine</strong><br />

On Turkish Translation of Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’an<br />

Commentary<br />

Abdülbaki ÇETİN *<br />

ÖZET<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsirinin 15. yüzyılda Anadolu’da Ahmed-i Dâî, İbn Arabşah ve<br />

Ebu’l-Fazl Musa el-İznikî tarafından ayrı ayrı <strong>Türkçe</strong>ye tercüme edildiği kabul edilmektedir.<br />

Musa el-İznikî’nin aynı zamanda Hâzin-i Bağdadî’nin Lübâbü’t-te’vîl fî Ma‘âni’t-tenzîl’ini<br />

<strong>Türkçe</strong>ye Enfesü’l-cevâhir adıyla tercüme ettiği de iddia edilir. Bu araştırmada varılan sonuç<br />

şudur: Musa el-İznikî, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> ve Hâzin-i Bağdadî tefsirlerini ayrı ayrı<br />

<strong>Türkçe</strong>ye çevirmiştir. Enfesü’l-cevâhir, İznikî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümesine<br />

verdiği isimdir. İbn Arabşah ise, İznikî’nin tercümesini kısaltmıştır. Ahmed-i Dâî’ye izafe<br />

edilen “Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>” ise İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir’inin<br />

nüshalarıdır.<br />

•<br />

ANAHTAR KELİMELER<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi, İbn Arabşah, Musa İzniki, Ahmed-i Dai, Tefsir, Tercüme,<br />

Eski Anadolu <strong>Türkçe</strong>si.<br />

•<br />

ABSTRACT<br />

It is claimed that Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’ân commentary has been translated<br />

into Turkish, in the 15 th century, by Ahmed-i Dai, Ibn Arabshah and Musa al-Izniki<br />

separately. It is claimed too that Musa al-Izniki has translated Khazin-i Bagdadi’s Lubab alta’vil<br />

fi Ma’ani al-tanzil under the title Anfas al-Djawâhir into Turkish. This article<br />

demonstrates that Musa al-Izniki has translated Khazin-i Bagdadi’s Lubab al-ta’vil fi Ma’ani<br />

al-tanzil and Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’ân commentary (Tafsīr al-Qur’ān) into<br />

Turkish separately. He has translated Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’ân commentary<br />

under the title Anfas al-Djawâhir. Anfas al-Djawâhir has been shortened by Ibn Arabshah.<br />

Translation of Abu’l-Layth al-Samarkandi’s Qur’ân commentary, attributed to Ahmed-i Dai,<br />

is a copy of Izniki’s Anfas al-Djawâhir.<br />

•<br />

KEY WORDS<br />

Abu’l-Layth al-Samarkandi, Ibn Arabshah, Abu’l-Fadl Musa al-Izniki, Ahmad-i Dai,<br />

Translation, Qur’ân commentary, Old Anatolian Turkish.<br />

*<br />

Yrd. Doç. Dr., Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim<br />

Üyesi.


54 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

<br />

GİRİŞ<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>’nin Tefsîrü Ebi’l-<strong>Leys</strong> 1 ismiyle bilinen Arapça<br />

tefsirinin milâdî 15. yüzyılın ilk yarısında Anadolu’da üç kişi tarafından <strong>Türkçe</strong>ye<br />

üç kez çevrildiği ileri sürülmektedir: 2<br />

1<br />

2<br />

Keşfü’z-zunûn (İstanbul baskısı) I, 441; (Leipzig baskısı) II, 352, Nr. 3209; GAL, I, 196 (“Tafsīr al-<br />

Qur’ān” adıyla).<br />

GAS, I, 445-6; “Ebül <strong>Leys</strong> tefsiri’nin başlıca üç zat tarafından terceme edilmiş olduğu ileri sürülmektedir.<br />

Vefât tarihleri i‘tibari ile bunların en eski[si] Ahmed-i Dâ‘î’dir. Sonra 833 de öldüğü söylenilen<br />

Ebül Fazl Musâ ibn-i Hacı Hüseyin ibn-i İsâ el İznikî dir. Üçüncüsü de onun mu’asırı olan İbn-i<br />

Arabşâhdır” diyen Ertaylan, tetkikleri neticesinde İznikî’nin <strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercemesine rastlayamadığını<br />

belirtir. (İsmail Hikmet Ertaylan, Türk Edebiyatı Örnekleri VII, Ahmed-i Dâ’î, Hayatı ve Eserleri,<br />

İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1952, s. 140); “Türk alimlerinden üçü bu<br />

tefsiri <strong>Türkçe</strong>ye çevirmiştir: İbn Arabşah lakabıyla tanınmış Şihâb Ahmed b. Muhammed (öl. 854 h.),<br />

Dâî mahlasıyla tanınmış Ahmed b. Abdullah el-Karamanî el-Hanefî (öl. 810 ya da 820 h.) ve Musa b.<br />

Hacı Hüseyin el-İznikî (öl. 833 h.) (Fihrisü’l-mahtûtâti’t-Türkiyyeti’l-Osmâniyye, [Kahire], 1987, C. 1,<br />

s. 187, 4. dipnot); “Bu tefsîrin üç ayrı zât tarafından yapıldığı bilinen Osmanlı dönemi <strong>Türkçe</strong>sine ait<br />

tercümeleri de mevcuttur. Bunlar: a) Ahmed İbn Muhammed İbn Arabşah el-Hanefî’nin yaptığı<br />

terceme… b) Ebu’l-Fadl Musa el-İznikî’nin tercemesi… c) Ahmed ed-Dâ’î’nin tercemesi” (İshak Yazıcı,<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi, Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodu, Atatürk Üniversitesi İslâmi İlimler<br />

Fakültesi (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 1982, s. 117; ayrıca bkz. a.mlf., “Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<br />

Semerkandi’nin <strong>Tefsirinin</strong> Bazı Hususiyetleri” Mûsâ b. Hacı Hüseyin İznikî, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong><br />

<strong>Tefsirinin</strong> <strong>Tercümesi</strong>, İstanbul, 1983, C. 2, s. 5. (Yazıcı, daha sonra “Tefsiru Ebi’l-<strong>Leys</strong> Tercemeleri<br />

Hakkında Kısa Bir Araştırma” (Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, S. 6, Samsun,<br />

1992, s. 79-83) başlıklı makalesinde Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin İstanbul kütüphanelerinde söz konusu üç mütercim<br />

adına kayıtlı bulunan nüshaları üzerinde yaptığı araştırma sonucunda, bu nüshaların birbirinin<br />

aynısı olduğu sonunca ulaştığını ve bu tercümenin “büyük bir ihtimalle” Ahmed-i Dâî’ye ait olabileceği<br />

kanaaine vardığını belirtir. a.mlf., agm. s. 79-80); “Eser XV. asırda <strong>Türkçe</strong>’ye üç defa tercüme edilmiştir.<br />

Bunlardan birincisi Mûsâ b. Hacı Hüseyn el-İznikî’nin tercümesidir… İkincisi Ahmed-i Dâî’nin<br />

Umurbey adına yaptığı tercümedir… Üçüncüsü Şihâbeddîn Ahmed b. Muhammed b. Arabşah’ın tercümesidir.”<br />

(Ramazan Şeşen, “Onbeşinci Yüzyılda <strong>Türkçe</strong>ye Tercümeler” XI. Türk Tarih Kongresi (Ankara,:<br />

5-9 Eylül 1990) Kongreye Sunulan Bildiriler, Ankara, 1994, C. III, s. 913). Ayrıca bkz. a.mlf.,<br />

“İlk Osmanlı Âlimleri ve Yazdıkları Eserler”, Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türklük<br />

Araştırmaları Dergisi, S. 12, İstanbul, Eylül, 2002, s. 278 (Ahmed-i Dâî), s. 279 (Musa b. Hacı Hüseyin<br />

el-İznikî), s. 282 (İbn Arabşah); “XV. yüzyılda Ebu’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong>’nin (öl. 373/983) tefsirinin<br />

<strong>Türkçe</strong>ye aktarılması için yoğun faaliyetler vardır. Bunlardan üç ismi zikretmek gerekir: 1-Ahmed-i<br />

Dâî… 2-Musa İbn Hacı Hüseyin İznikî… 3-Ahmet b. Arabşah.” (Mustafa Kara, “XIV. ve XV. Yüzyıllarda<br />

Osmanlı Toplumunu Besleyen <strong>Türkçe</strong> Kitaplar”, İslâmî Araştırmalar, C. 12, S. 2, Ankara, 1999, s. 132;<br />

a.mlf., aynı makale: Uludağ Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 8, Bursa, 1999, s. 33); “Bu<br />

tefsiri mufassal olarak tercüme eden ilk mütercim Ahmed-i Dâî’dir… Eser, daha sonraki yıllarda kısmî<br />

ihtisarlarla hem Musa el-İznikî, hem de İbn Arabşah tarafından tercüme edilmiştir.” Ziya Demir, Osmanlı<br />

Müfessirleri ve Tefsir Çalışmalar -Kuruluştan X/XVI. Asrın Sonuna Kadar-, Marmara Üniversitesi,<br />

Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, 1994, s. 481. Baskısı: a.mlf.,<br />

XIII.-XVI. y.y. Arası Osmanlı Müfessirleri, Ensar Neşriyat, İstanbul, 2007, s. 477); Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<br />

<strong>Semerkandî</strong>’nin tefsirinin “<strong>Türkçe</strong> tercümeleri içerisinde üçü şöhret yapmıştır” ki, bunlar “Ahmed-i<br />

Dâî’nin tercümesi”, Mûsâ İznikî’nin tercümesi” ve “İbn Arabşah’ın tercümesi”dir (Abdulhamit Birışık,


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 55<br />

1. Ahmed-i Dâî (öl. 1421’den sonra) 3<br />

2. Ebu’l-Fazl Musa b. Hacı Hüseyin b. İsa el-İznikî (öl. 1434?) 4<br />

3. İbn Arabşâh (öl. 1450-1) 5<br />

Aynı dönemde yaşamış bu üç bilgini, aynı eseri ayrı ayrı tercüme etmeye<br />

sevk eden ne idi?!<br />

Ortada gerçekten bu üç kişiye izafe edilebilecek birbirinden farklı üç tercüme<br />

var mıdır?<br />

Araştırmacılar hangi tercümeleri kime, niçin izafe etmektedirler?<br />

Bu yazıda bu soruların cevabını bulmaya çalışacağız.<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong> Kimindir?<br />

Keşfü’z-zunûn’da Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsirinin <strong>Türkçe</strong>ye İbn<br />

Arabşah tarafından çevrildiği kayıtlı iken 6 İznikî ve Ahmed-i Dâî tarafından<br />

çevrildiğine dair herhangi bir kayıt yoktur.<br />

Bursa, İstanbul, Kahire ve Berlin kütüphanelerindeki bazı tefsir tercümelerini<br />

inceleyen Joseph Schacht 7 , kütüphane kataloglarında Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri ter-<br />

3<br />

4<br />

5<br />

6<br />

7<br />

“Osmanlıca Tefsir Tercümeleri ve Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin Mevâhib-i Aliyye’si” İslâmî Araştırmalar,<br />

C. 17, S. 1, Ankara, 2004, s. 55-56). Ayrıca bkz. Muhammed Abay, Osmanlı Dönemi Müfessirleri, Uludağ<br />

Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa, 1992, s. 83-<br />

84; a.mlf., “Osmanlı Döneminde Yazılan Tefsir ile İlgili Eserler Bibliyografyası” Dîvân, C. 1, S. 6, İstanbul,<br />

1999, s. 260, Nr. 27 (Ahmed-i Dâî), s. 276, Nr. 185 (İbn Arabşah), s. 288, Nr. 299 (Musa İznikî).<br />

Osmanlı Müellifleri, II, 172.<br />

Osmanlı Müellifleri, II, 14.<br />

Keşfü’z-zunûn (İstanbul baskısı) I, 441, (Leipzig baskısı) II, 352, Nr. 3209; Hediyye I, 130.<br />

Keşfü’z-zunûn (İstanbul baskısı) I, 441, (Leipzig baskısı) II, 352, Nr. 3209.<br />

Schacht, “Zwei altosmanische Kor’ān-Kommentare” (OLZ. XXX (September 1927), Nr. 9, sütun, 747-<br />

752) başlıklı makalesinde Bursa ve İstanbul kütüphanelerindeki tercümeler, “Weiteres zu den<br />

altosmanischen Korankommentaren” (OLZ., XXXI (Oktober 1928), Nr. 10, 812-815) başlıklı makalesinde<br />

ise Kahire (Ägyptischen Bibliothek) ve Berlin (Staatsbibliothek) kütüphanelerindeki tercümeler<br />

üzerinde durmuştur. Schacht’ın Bursa’daki yazmalar için verdiği kütüphane ve kayıt numaraları bugün<br />

tamamıyla değişmiştir. O zamanlar Bursa’da Ulucami ve çeşitli dergahlarda bulunan yazmalar bugün<br />

Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi (=YEBEK)’nde bir araya toplanmıştır. Ulucami kütüphanesinden<br />

aktarılan yazmalar “Ulucami”, Schacht’ın ilk makalesinde bahsettiği Baba Ef. dahil kapatılan<br />

dergahlardan toplanan yazmalar da “Genel” adı altında oluşturulan koleksiyonlardadır. (Ayrıntılı bilgi<br />

için bkz. Ömer S. Kurmuş, Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi, Bursa, 2002, 42 s.) Bursa’daki<br />

<strong>Türkçe</strong> yazmaların bir kısmının tavsifi için bkz.<br />

Muharrem Ergin, “Bursa Kitaplıklarındaki <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Arasında” TDED, C. IV, S. 1-2, İstanbul,<br />

1950, s. 103-132.<br />

Tuncer Gülensoy, “Bursa Kütüphanelerinde Bulunan <strong>Türkçe</strong> El Yazma Kitaplar <strong>Üzerine</strong> Notlar -I-”<br />

Türk Kültürü, Yıl IX, S. 102, Ankara, Nisan 1971, s. 561-564. [Bu yazıda “müze kitaplığında bulunan el<br />

yazma eserlerden bâzıları” incelenmiştir. s. 562]<br />

Tuncer Gülensoy, “Bursa Haraççıoğlu Kitaplığında Bulunan <strong>Türkçe</strong> Yazmalar <strong>Üzerine</strong> notlar” [-II-]<br />

TDAY-Belleten 1971, Ankara, 1989, s. 231-246.


56 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

cümelerinden bir kısmının İbn Arabşah’a, bir kısmının da İznikî’ye mal edildiğini<br />

belirtir. 8 Schacht’a göre Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri İbn Arabşah tarafından<br />

<strong>Türkçe</strong>ye çevrilmiş, İznikî ise İbn Arabşah’ın tercümesini Enfesü’l-cevâhir<br />

adıyla genişletmiştir. 9<br />

Bağdatlı İsmail Paşa’ya göre İbn Arabşah, Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini 10 ; İznikî ise<br />

Enfesü’l-cevâhir adıyla Hâzin-i Bağdadî’nin Lübabü’t-te’vîl fî Ma‘âni’t-tenzîl’ini<br />

tercüme etmiştir. 11 Bağdatlı İsmail Paşa’da, Ahmed-i Dâî’nin tefsir sahasında bir<br />

tercümesi olduğuna dair herhangi bir kayıt yoktur.<br />

Bursalı Mehmet Tahir’e göre İznikî, Hâzin-i Bağdadî’nin Lübâbü’t-te’vîl fî<br />

Ma‘âni’t-tenzîl isimli tefsirini Enfesü’l-cevâhir; Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>’nin tefsirini<br />

ise “Terceme-i Tefsîr-i Ebu’l-<strong>Leys</strong>” adıyla <strong>Türkçe</strong>ye çevirmiştir. 12<br />

Bursalı Mehmet Tahir aynı zamanda Ahmed-i Dâî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini<br />

<strong>Türkçe</strong>ye çevirdiğini kaydeden ilk araştırmacıdır. 13 İsmail Hikmet Ertaylan’ın<br />

Ahmed-i Dâî hakkındaki etraflı araştırmasıyla “Ahmed-i Dâî tercümesi” araştırmacıların<br />

dikkatini çekmiş, bilimsel çalışmalara konu olmuştur. 14<br />

8<br />

9<br />

10<br />

11<br />

12<br />

13<br />

14<br />

Günay Kut (Alpay), “Bursa ve Manisa İl-Halk Kütüphanelerindeki <strong>Türkçe</strong> Yazmalar <strong>Üzerine</strong>” Journal<br />

of Turkish Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, C. 1, Cambridge, 1971, s. 121-147. (Bursa’daki yazmalar<br />

s. 122-131 arası). Aynı makale: a.mlf., Yazmalar Arasında, Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları I,<br />

Simurg, İstanbul, 2005, s. 157-178. (Bursa’daki yazmalar s. 157-165 arası).<br />

Bkz. Schacht, agm. (1927), sütun, 748-749. Bugün Nuruosmaniye kütüphanesinde Ahmed-i Dâî adına<br />

kayıtlı 137, 138, 140-143 numaralı yazmalar, Schacht’ın makalesi için gerekli incelemelerde bulunduğu<br />

sırada, aynı kütüphanede İbn Arabşah adına kayıtlı imiş. (Bkz. Schacht, agm. (1927), sütun, 748, Nr. 4,<br />

5, 8). Bu yazmaların Ahmed-i Dâî’ye ait olduğu kanaati yaygınlaşınca kütüphane kataloglarında değişiklik<br />

yapıldığı anlaşılmaktadır. Ayşe Nur Alakese’nin Beyazıt Devlet Kütüphanesi 290 numarada kayıtlı<br />

tercüme hakkındaki “kütüphanenin kayıt defterinde İbn Arabşah’ın tercümesi olduğu belirtilmesine<br />

rağmen fişlere Ahmed-i Dâ’î tercümesi olarak geçmiştir” (Ayşe Nur Alakese, Ahmed-i Dâ’î’nin Ebü’l-<br />

<strong>Leys</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong>, (197b-231b Yaprakları Arası) Maide suresi, (Dil İncelemesi, Metin, Dizin),<br />

Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul,<br />

2002, s. XIX) kaydından burada da Ahmed-i Dâî lehine bir değişikliğe gidildiği anlaşılmaktadır.<br />

Schacht, agm., sütun 750; a.mlf., “Abu’l-Layth al-Samar…andµ” mad. The Encyclopaedia of Islam (New<br />

edition), Leiden-London 1960, I, 137. Schacht, ilk araştırmasında İbn Arabşah’a ait iki nüsha (Ayasofya<br />

147, Nuruosmaniye 136) tespit etmiş (Schacht, agm. (1927), sütun 749), ikinci araştırmasında ise İbn<br />

Arabşah’a ait nüshalara rastlamadığını özellikle vurgulamıştır. (Schacht, agm. (1928), sütun 814).<br />

Hediyye, I, 130.<br />

“Enfesü’l-cevâhir fî tercemeti Tefsîri’l-lübâb” Hediyye, II, 480.<br />

Bursalı Mehmed Tahir, “Mûsâ bin Hâcî Hüseyin İznîkî” Türk Yurdu, 10 Temmuz 1330/1914, Yıl 3, Cilt<br />

6, Sayı 10, s. 2329-2330; a.mlf., Osmanlı Müellifleri, II, 14.<br />

Osmanlı Müellifleri, II, 172.<br />

Eser üzerine yapılmış -görebildiğimiz- lisansüstü çalışmalar: Birgül Yılmaz, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i<br />

Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Âl-i ‘İmrân suresi (Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi<br />

Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002; Elif<br />

Topaloğlu, Ahmed-i Dâî, Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>, Nisâ suresi (Giriş-Metin-Dizin-<br />

Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 57<br />

Hüsnü, İstanbul kütüphanelerinde Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> ve Enfesü’lcevâhir<br />

adlarıyla kayıtlı yazmalardan incelediklerinin tümünün aynı olduğunu<br />

şöyle bildirir:<br />

“Musa ibni Hacı Hüseyni İznıkî ye ait olduğu sarih bir surette görünen Terceme’i<br />

tefsiri ebül leys ile Osmanlı Müellifleri’ne nazaran Lübab fi Maâniyüt tenzil tercemesi<br />

Enfesül cevâhir’in Musa ibni Hacı Hüseyni İznikî ye ait olduğu ve mezkûr iki eserin de<br />

aynı olduğu anlaşılmaktadır. Enfesül cevahir, müfessiri meşhur Hazini Bağdadi’nin<br />

Lübab fi Maâniyüt tenzil ismindeki Arapça tefsirinin tercemesimiştir?” 15<br />

Hüsnü’ye göre “İbn-i Arabşah’a aidiyetine dair sarih ve vazıh bir kaytla mukayyet<br />

bulunan bir nüsha bulunmadıkça” tercümenin İznikî’ye ait olduğu hükmünün<br />

“makbul olması lâzımgelir.” 16 Hüsnü, Ahmed-i Dâî ihtimalinden hiç bahsetmez.<br />

İsmail Hikmet Ertaylan ise, tetkikleri neticesinde İznikî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri<br />

tercemesine rastlayamadığını belirtir:<br />

“Biz tetkiklerimiz neticesinde Ebulfazl Musa’nın <strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercemesine<br />

rastlayamadık. Bu zâtın Bursa’da Camiî kebîr kütüphanesinde rastladığımız tefsir<br />

tercemesi خازن بغدادى nin لباب فى معانى التنزيل adlı tefsirin tercemesi, adı da انفس الجواهر dir<br />

ki, kaynaklar, hatta mütercem nüshalar bile bu ad hususunda hatalara düşmüşler ve<br />

Ahmed-i Dâ’înin ابوالليث tefsiri tercemelerine de bu adı vermişlerdir.” 17<br />

Ertaylan, Ahmed-i Dâî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi olarak kabul ettiği<br />

Kütahya Molla Bey 4286-4289 numaralardaki Enfesü’l-cevâhir için “eserin sonunda<br />

müstensih yine انفس الجواهر adını kullanmak hatasına düşmüştür. Enfes ül Cevâhir<br />

15<br />

16<br />

17<br />

Tezi), İstanbul, 2003; Ayşe Nur Alakese, Ahmed-i Dâ’î’nin Ebü’l-<strong>Leys</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong>, (197b-231b<br />

Yaprakları Arası) Maide suresi, (Dil İncelemesi, Metin, Dizin), Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002; Hatice Koç, Ahmed-i Dâ’î’nin Tercüme-i<br />

Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong> Adlı Eseri (En‘âm suresi), (Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım),<br />

Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul,<br />

2002; Sema Gonca, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, A‘râf suresi, (Giriş-<br />

Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002; Yasemin Özdemir; Ahmed-i Dâî: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i<br />

<strong>Semerkandî</strong>, [Yasin suresi], (Giriş-Metin-Sözlük), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2000; Ali Çiçek, Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong><br />

İlk Üç Surenin Dil Özellikleri (İnceleme-Metin-Dizin), Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 2003.<br />

Hüsnü, “İbni Arabşah” Türkiyat Mecmuası, III, 1926-33 (İstanbul, 1935), s. 180.<br />

Hüsnü, agm., s. 181.<br />

Ertaylan, age., s. 140-141.


58 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Musâ İznikî’nin Hâzin’den tercemesinin adı olduğu muhakkaktır. Bunu isbat eden,<br />

müellifin kendi el yazısı ile Umur Beğ’e ithafen yazmış olduğu nushadır” 18 der.<br />

Ertaylan’a göre “daha birçok tefsîr nüshalarına İbn Arabşah, Musa İznikî adları<br />

verildiği halde bunların Ahmed-i Dâ’î tefsiri nüshaları olduğu görülmektedir.” 19<br />

Ahmet Topaloğlu’na göre “<strong>Semerkandî</strong> tefsirini tercüme edenler, İbni Arabşah<br />

(ö. 854/1450) ile Mûsa İznikî (ö. 833/1430)’dir.” 20 Topaloğlu, “Ahmed-i Dâî tercümesi”nden<br />

bahsetmez.<br />

İznikî’nin hayatı ve eserleri üzerine Doktora yapan Hikmet Özdemir, kütüphanelerde<br />

Enfesü’l-cevâhir ve Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> isimleriyle<br />

kayıtlı nüshalardan incelediklerinin birbirinin aynısı 21 ve -İbn Arabşah’ın<br />

değil- İznikî’nin tercümesi olduğu sonucuna ulaşmıştır. 22 Özdemir de Ahmed-i<br />

Dâî ihtimalinden bahsetmez.<br />

İshak Yazıcı, önce Musa İznikî “İbn Arabşah’ın yaptığı tercümeyi Enfüsü’l-<br />

Cevâhir adlı altında yeniden tanzim ederek genişletmiştir” 23 derken, daha sonra “İstanbul<br />

kütüphanelerinde kayıtlı bulunan terceme nüshalar üzerinde” yaptığı araştırma<br />

sonucunda İzniki, İbn Arabşah ve Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen nüshaların<br />

“bazı istinsah farklılıklarının ötesinde tamamiyle birbirine benzediğini” tespit ettiğini<br />

“söz konusu “Terceme-i Tefsir-i Ebi’l-<strong>Leys</strong>” nüshalarının müterciminin büyük bir ihtimalle<br />

Ahmed-i Dâî olabileceği konusunda bir kanaata” vardığını belirtir. 24<br />

Ziya Demir’e göre, İznikî’nin tefsir “tercümelerinden kesin olarak bilineni, kütüphanelerimizde<br />

hatalı kaydedilmiş olmakla beraber, Hazin tefsiri tercümesi olan<br />

“Enfesü’l-cevâhir”idir. Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesine gelince, yine kütüphanelerimizde<br />

adına kayıtlı pek çok nüsha vardır. Ancak bunların müellifimize ait olduğu hususunda<br />

net kriterler yoktur.” 25<br />

“Bu isimle [Enfesü’l-cevâhir] kayda geçirilmiş eserlerden özellikle İstanbul kütüphanelerinde<br />

inceleyebildiklerimizin tamamı, Ahmed-i Dâî’ye ait olan Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri-<br />

18<br />

19<br />

20<br />

21<br />

22<br />

23<br />

24<br />

25<br />

Ertaylan age., 145-146. Ertaylan dipnotta “Tefsîrlere dâir çıkacak tedkîknâmede gösterilecektir” (s. 146,<br />

1. dipnot) der. Ancak bu tetkiknâme yayımlanmamıştır.<br />

Ertaylan, age., s. 146<br />

Ahmet Topaloğlu, Muhammed bin Hamza: XV. Yüzyıl Başlarında Yapılmış Kur’an <strong>Tercümesi</strong>, Kültür<br />

Bakanlığı Yayınları, İstanbul, 1976, C. 1, s. 3.<br />

Hikmet Özdemir, Mûsâ b. ◊âcµ ◊üseyin el-İzni…µ Hayatı ve Eserleri, Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi<br />

(Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 1980, s. 104, 150.<br />

H. Özdemir, age., s. 74-75, 150.<br />

Yazıcı, agm. (1983), s. 5.<br />

Yazıcı, agm. (1992), s. 79-80.<br />

Demir, age. (1994), s. 477; a.mlf., age. (2007), s. 473-474.


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 59<br />

nin tercümesidir” 26 diyen Demir’e göre “Musa el-İznikî ile İbn Arabşah’a nisbet edilen<br />

nüshaların hemen tamamı, Ahmed-i Dâî tercümesiyle tam bir benzerlik içindedir.” 27<br />

Demir, “Ebü’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi hakkında netice olarak şunu söylemek istiyoruz:<br />

Bu tefsiri mufassal olarak tercüme eden ilk mütercim Ahmed-i Dâî’dir… Eser, daha<br />

sonraki, yıllarda kısmî ihtisarlarla hem Musa el-İznikî, hem de İbn Arabşah tarafından<br />

tercüme edilmiştir. Ancak bu şahısların adına kayıtlı nüshalar bazı farklılıklarla<br />

beraber, başlangıç ve sonuç itibariyle birbirine olduğu kadar, Ahmed-i Dâî’nin nüshalarına<br />

tamamen benzerlik taşımaktadır” 28 der.<br />

Abdulhamit Birışık’a göre, Musa İznikî’nin tercümesinin “pek çok yazma<br />

nüshası” bulunmaktadır. 29 İbn Arabşah tercümesinin “varlığı konusunda şüphe<br />

yoktur” ancak tercümenin İbn Arabşah’a “aidiyetinde şüphe olmayan herhangi bir<br />

nüshasına rastlanmamıştır.” 30 “Ahmed-i Dâî’nin tefsir tercümesi” ise “ yanlışlıkla Mûsâ<br />

İznikî ve İbn Arabşâh’a da nisbet edilmiştir.” 31<br />

Tarama Sözlüğü’ne (TDK) göre, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümelerinden<br />

Beyazıt Devlet Ktp. Veliyüddin Ef. 73 nüshası İbn Arabşah’ın, TSMK<br />

Revan 118 nüshası İznikî’nin, Nuruosmaniye 138 nüshası ise Ahmed-i<br />

Dâî’nindir. 32<br />

İslâm Ansiklopedisi’ne (DİA) göre, İbn Arabşah tercümesinin (“Tercüme-i Tefsîr-i<br />

Ebü’l-<strong>Leys</strong>”) “nüshasına henüz rastlanmamıştır” 33 , Mûsâ İznikî’nin “Terceme-i<br />

Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>” ve “Enfesü’l-cevâhir” adlı iki ayrı tercümesi vardır. Enfesü’lcevâhir,<br />

Hâzin-i Bağdadî’nin Lübâbü’t-te’vîl fî Ma‘âni’t-tenzîl isimli tefsirinin tercümesidir.<br />

34 Ahmed-i Dâî tercümesinin (“Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<br />

<strong>Semerkandî</strong>”) ise nüshaları oldukça çoktur. 35<br />

26<br />

27<br />

28<br />

29<br />

30<br />

31<br />

32<br />

33<br />

34<br />

35<br />

Demir, age. (1994), s. 467; a.mlf., age. (2007), s. 463.<br />

Demir, age. (1994), s. 480; a.mlf., age. (2007), s. 477.<br />

Demir, age. (1994), s. 481; a.mlf., age. (2007), s. 477-478.<br />

Birışık, agm., s. 56.<br />

Birışık, agm., s. 57.<br />

Birışık, agm., s. 55.<br />

TarS., I, LXXIV-V. Bu bilgi diğer ciltlerin başında da mükerrerdir. Beyazıt Devlet Ktp. Veliyüddin Ef.<br />

73 nüshasını Atıf Tüzüner, TSMK Revan köşkü 118 nüshasını Kıvamettin Burslan, Nuruosmaniye 138<br />

nüshasını ise Nüzhet Ergun taramıştır. Tarama Sözlüğü’nde söz konusu nüshalar, ilgili kütüphane katalogları<br />

esas alınarak ilgili mütercimlere izafe edilmiştir.<br />

Abdülkadir Yuvalı, “İbn Arabşah, Şehâbeddin”, DİA, XIX, İstanbul, 1999, s. 315.<br />

M. Kâmil Yaşaroğlu, “Mûsâ İznikî”, DİA, XXXI, İstanbul, 2006, s. 218-219.<br />

Günay Kut, “Ahmed-i Dâî”, DİA, II, İstanbul, 1989, s. 57.


60 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesinin kütüphanelerde biri birinci cildinin ilk forması,<br />

36 diğeri Nebe cüzüne 37 ait iki matbu parçası vardır.<br />

Enfesü’l-cevâhir<br />

Araştırmacıların farklı kanaat serdettikleri diğer bir husus da Enfesü’lcevâhir<br />

adıdır. Bazı araştırmacılara göre Enfesü’l-cevâhir ile Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi<br />

aynı eser iken 38 , bazılarına göre ise Enfesü’l-cevâhir İznikî’nin, Hâzin-i<br />

Bağdadî’nin Lübâbü’t-te’vîl fî Ma‘âni’t-tenzîl adlı tefsirinin tercümesine verdiği<br />

isimdir. 39 Enfesü’l-cevâhir’in Lübâb tercümesi olduğunu kabul eden araştırmacılardan<br />

İsmail Hikmet Ertaylan’a göre “Enfes ül Cevâhir Musâ İznikî’nin Hâzin’den<br />

tercemesinin adı olduğu muhakkaktır. Bunu isbat eden, müellifin kendi el yazısı ile<br />

36<br />

37<br />

38<br />

39<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong> (Mütercim: Ahmed b. Muhammed el-Hanefî), Tefsîr-i Şerîf, 1. cilt, Kahire,<br />

Bulak, tsz. [Bu baskının ilk forması, Süleymaniye Ktp. Hasib Ef. mükerrer 33 numaradadır.] (bkz. EK<br />

XI).<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Nebe Tefsîri <strong>Tercümesi</strong>, İstanbul, Cemal Efendi Matbaası, 1317/1899. “Maârif<br />

nezâret-i celîlesinin ruhsatıyla tab olunmuştur”, “Semerkand ulemasından merhum Ebu’l-<strong>Leys</strong> hazretlerinin<br />

emsâline fâik olmak üzere tercüme etmiş oldukları Nebe Tefsiri <strong>Tercümesi</strong> gayette musahhah<br />

olarak ve âyet-i kerîmeleri dahı hareke vaz edilip tab olunmuştur” notuyla yapılmış bu baskıda müellif<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> sehven mütercim olarak gösterilmiştir. 72 sayfalık bu baskıdan Atatürk Üniversitesi Merkez<br />

Kütüphanesi M. Seyfettin Özege bağış kitapları arasında aynı numarada dış kapakları kopmuş 2 (iki)<br />

adet vardır. (Nr. 25254). Basım yeri ve tarihi bilgisi Özege kataloğundan alındı. (M. Seyfettin Özege,<br />

Eski Harflerle Basılmış <strong>Türkçe</strong> Eserler Kataloğu, C. 3, (L-P), s. 1312, Nr. 15285).<br />

Hüsnü, agm., s. 180; H. Özdemir, age., s. 104; a.mlf., “XV. Asrın Başında Yazılmış <strong>Türkçe</strong> Bir Dinî<br />

Eser Münebbihü’r-râkıdîn” Türk Dünyası Araştırmaları, İstanbul, Ağustos 1991, S. 73, s. 175.<br />

Hediyye, II, 480; Bursalı Mehmed Tahir, agm., 2328; a.mlf., age., II, 14; TarS., I, XXIV; Şeşen, agm.<br />

(1994), s. 914; a.mlf., agm. (2002), s. 279; “Enfes ül-Cevâhir Musâ İznikî’nin Hâzin’den tercemesinin<br />

adı olduğu muhakkaktır” Ertaylan, age., s. 145-146; “İznikî esas itibariyle el-Hâzin el-Bağdadî’nin<br />

“Lübâbu’t-Te’vîl fî Maâni’t-Tenzîl” adlı tefsirini <strong>Türkçe</strong>’ye çevirmiş ve buna “Enfesü’l-cevâhir” adını<br />

vermiştir.” Hidayet Aydar, “Osmanlılarda Tefsir Çalışmaları”, Yeni Türkiye, S. 33, Ankara, Mayıs-<br />

Haziran 2000, s. 548; Yaşaroğlu, agm., s. 218-9; “Enfesü’l-cevâhir. Hâzin’in Lübâbü’t-tevîl fî meâni’ttenzîl<br />

isimli tefsirinin tercümesidir.” Abdülhamit Birışık, “Osmanlı’nın Genişleme Döneminde İznik<br />

Yöresinde Tefsir Çalışmaları ve Mûsâ İznikî”, Uluslararası İznik Sempozyumu (İznik, 5-7 Eylül 2005),<br />

İstanbul, tsz., s. 422; “Lübâbü’t-te’vîl, Mûsâ b. Hacı Hüseyin el-İznikî tarafından Enfesü’l-cevâhir adıyla<br />

<strong>Türkçe</strong>’ye çevrilmiş…” Ali Eroğlu, “Hâzin, Ali b. Muhammed”, DİA, XVII, İstanbul, 1998, s. 126<br />

(Eroğlu’na göre nüshaları: Beyazıt Devlet Ktp., Veliyüddin Ef. nr. 3549-3551, TSMK Hazine, nr. 21,<br />

Bağdat Köşkü nr. 42, Revan Köşkü, nr. 187); “Halbuki, Musa İznikî “Enfesü’l-cevâhir adıyla Hazin tefsirini<br />

tercüme etmiştir” (Demir, age. (1994), s. 468, 477; a.mlf., age. (2007), s. 463, 476) diyen Demir<br />

“Enfesü’l-cevâhir” adının yanlışlıkla Ebü’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesine de verildiğini” İstanbul Kütüphanelerinde<br />

“Enfesü’l-cevâhir adıyla kayıtlı inceleyebildiğim eserlerden –ki TSMK Bağdat Köşkü 42 ve aynı<br />

kütüphane Hazine 21 numarada kayıtlı nüshalar bu cümledendir- hiç birisinin Hazin tefsiriyle alakası<br />

olmayıp, Ahmed-i Dâî, Musa el-İznkî ve İbn Arabşah’a nisbet edilerek fişlenmiş olan Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri<br />

tercümesinin tam benzeri olduğu görülmüştür” (Demir, age. (1994), s. 468; a.mlf., age. (2007), s. 464)<br />

şeklinde kanaatini belirtir. TSMK Hazine 21, Bağdat Köşkü 42 ve Revan Köşkü 187 nüshaları için bkz.<br />

Fehmi Edhem Karatay, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Kataloğu, C. 1, İstanbul,<br />

1962, s. 7-8, Nr. 21-23. Bu nüshalar Musa İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir adlı Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesinin<br />

nüshalarıdır.


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 61<br />

Umur Beğ’e ithafen yazmış olduğu nushadır.” 40 Ertaylan, müellif nüshasının Bursa<br />

Ulucami kütüphanesinde olduğunu kaydeder. 41<br />

Müellif Nüshası<br />

Schacht, 1927 yılında yayımladığı makalesinde Bursa’da Ulucami kütüphanesinde,<br />

“838 telif tarihli” “Tercümetü Tefsîri’l-Lübâb el-müsemmâtü bi-Enfesi’lcevâhir<br />

li-Mûsâ b. Hüseyîn b. İsâ el-İznıkî” adıyla “tefsir 177” numarada kayıtlı bir<br />

yazma olduğunu ancak Ankara’ya götürüldüğü için bu yazmayı göremediğini<br />

bildirir. 42<br />

İsmail Hikmet Ertaylan, tetkikleri neticesinde İznikî’nin <strong>Semerkandî</strong> tefsiri<br />

tercümesine rastlayamadığını belirtir. Ona göre “İznikî’nin Bursa’da Camiî kebîr<br />

kütüphanesindeki tefsir tercemesi خازن بغدادى nin لباب فى معانى التنزيل adlı tefsirin<br />

tercemesi, adı da انفس الجواهر dir.” 43 Ertaylan, eserin kütüphane kayıt numarası için<br />

düştüğü dipnotu انفس الجواهر“‏ Bursa Câmi’î Kebir K.” şeklinde bırakmış, kayıt<br />

numarasını vermemiştir. 44 Ancak aynı eserinde “Ahmed-i Dâî’nin temâs ettiği<br />

târihî şahsiyetler ve yaşadığı muhît” başlığı altında İznikî’nin Umur Bey adına tercüme<br />

ettiği ve kendi “el yazısı ile yazmış olduğu” “Enfesü’l-cevâhir” adlı tefsirin<br />

Bursa Ulucami kütüphanesinde “Ty. I. Nr. 2/6, II. Nr. 3/7”de kayıtlı olduğunu<br />

belirtmiştir. 45 Ertaylan’ın verdiği bu kayıt numaraları bugün kullanılmamaktadır.<br />

Ancak Ertaylan’ın yazmadan yaptığı önemli bir alıntı, bugün bu yazmanıın<br />

izini sürmemize imkân vermektedir. 46<br />

40<br />

41<br />

42<br />

43<br />

44<br />

45<br />

46<br />

Ertaylan age., 145-146.<br />

Ertaylan. age., s. 22, 3. dipnot.<br />

Schacht, agm. (1927), sütun 749, 2. dipnot.<br />

Ertaylan, age., s. 140-141.<br />

Ertaylan, age., s. 141, 1. dipnot.<br />

Ertaylan, age., s. 22, 3. dipnot.<br />

Ertaylan, “Ahmed-i Dâî’nin temas ettiği tarihî şahsiyetler ve yaşadığı muhit” başlığı altında bilgi verirken<br />

Umur Bey’i kasden “kendi adına Musâ b. Hâcî Hüseyn b. ‘Îsâ el-İznikî’nin terceme etmiş olduğu ve<br />

el yazısı ile yazmış olduğu Enfes ül- Cevâhir adlı tefsirin ikinci cildi sonundaki şu kayd tarihî bir vesika<br />

teşkil eder” (Ertaylan, age., s. 22) dediği kaydı ve bugün Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi’nde<br />

(=YEBEK) Ulucami 436 numarada kayıtlı Enfesü’l-cevâhir’in son varağındaki kaydı karşılıklı<br />

veriyorum.


62 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Doktora tezinde Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi ile ilgili bölümde, “Bursa Camii<br />

Kebîri’nin kütüphanesinde olduğu bildirilen ve Musa el-İznikî tarafından tercüme<br />

edilmiş olduğu söylenen “Enfesü’l-cevâhir” adındaki bu nüshayı tetkikimiz mümkün<br />

olmamıştır” diyen Demir, bunun sebebini de yazmanın 1953’te Millî Eğitim Bakanlığı<br />

emriyle Ankara’ya gönderildiğini “geri gelmeyen ve ne olduğu hususunda<br />

da bilgi verilmeyen tercüme 1954’te kayıttan düşülmüştür” şeklinde açıklar. 47<br />

M. Kâmil Yaşaroğlu’na göre de, “Enfesü’l-cevâhir’e ait olduğu kuvvetle muhtemel<br />

tek nüsha Bursa Ulucami kütüphanesinde iken (Umumi, nr. 435-436) Bursa Eski<br />

Yazma ve Basma Eserler Kütüphanesi’ne (Genel, nr. 1918-1919) nakledilmiş, 1953’te<br />

Millî Eğitim Bakanlığı’nın emriyle Ankara’ya alınmış ve 1954 yılında kütüphane kayıtlarından<br />

düşülmüştür; kitabın akıbeti bilinmemektedir.” 48 Ancak kayıttan düşürüldüğü<br />

ve akıbetinin bilinmediği söylenen bu nüshalar, bugün aynı kütüphanededir.<br />

49<br />

Bursa Ulucami kütüphanesi “tefsir 177”, “Ty. II. Nr. 3/7” ve YEBEK<br />

“Ulucami 436” numaraları aynı esere farklı zamanlarda verilmiş numaralardır.<br />

(Aşağıdaki Ulucami 436 numaralı yazmanın tavsifine bkz.). Bu da 1927’den bu<br />

yana bu eserin kayıt numarasının -en az- üç kez değiştiğini göstermektedir.<br />

47<br />

48<br />

49<br />

Bursa Cami-i Kebir Ktp. Ty. II 3/7<br />

YEBEK, Ulucami 436, vr. 329a<br />

(Ertaylan, age., s. 22).<br />

Ertaylan’ın verdiği bu kayıt bu nüshanın bugün Bursa YEBEK’te Ulucami 436 numarada kayıtlı<br />

eser olduğunu tespit etmemiz için yeterlidir. Ertaylan, eserin iki cilt olduğunu bildirir. (Ertaylan, age., s.<br />

22, 3. dipnot). Diğeri de aynı koleksiyonda 435 numarada kayıtlıdır. Efesü’l-cevâhir’in Hâzin tercümesi<br />

olarak nitelemesi de “I.” Cildin sonundaki “Kad vaka‘a’l-ferâgu min tercemeti hâze’l-kitâb el-müsemmâ<br />

et-Tefsµrü’l<br />

Tefsµrü’l-lübâb<br />

lübâb” kaydından kaynaklanmaktadır. Oysa, ikisi de aynı kalemden çıkmış bu iki cilt birbirinin<br />

devamı değildir. İlerideki tavsife bkz.)<br />

Demir, age. (1994), s. 468; a.mlf., age. (2007), s. 464. Ayrıca bkz. Birışık, agm., s. 56, 32. dipnot.<br />

Yaşaroğlu, agm., s. 219.<br />

Bursa, Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi (=YEBEK), Ulucami 435, Ulucami 436.


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 63<br />

Müterciminin kaleminden çıkmış bu nüsha, bugüne kadar genel kabul<br />

görmüş “Hâzin tefsiri tercümesi=Enfesü’l-cevâhir” 50 hükmünün yanlış olduğunu,<br />

Ahmed-i Dâî ve İbn Arabşah’a izafe edilen Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümelerininin<br />

İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir adlı Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesinin nüshaları olduğunu<br />

ortaya koyacak derecede önemlidir.<br />

Ulucami 435<br />

271x180 mm (194x117 mm.) ölçülerinde 381 vr. 19 str. Müterciminin harekeli<br />

nesih hattıyla. Kahverengi deri cilt. Şemseli. Aharlı kâğıt. Sure başlıkları ve<br />

ayetler kırmızı mürekkeple yazılmıştır.<br />

1a’da sayfanın üst kısmında üzeri çizilerek iptal edilmiş yazmanın Arap<br />

harfli eski kayıt numarası kırmızı mürekkeple “numro 142” yer alır. Sağ üst köşede<br />

-bugün kullanılan- kayıt numarası “435” ve araştırmacılara veya künye<br />

tespiti yapanlara ait Arap harfli “Tefsîrü Enfesi’l-cevâhir” yazısı ve Latin harfli<br />

“Bursa Genel Kitaplığı, Kısım: Ulucami, Tasnif N: -, Kayıt No: 435” kaydını havî etiket,<br />

onun altında da Umur Paşa’nın 853/1449 tarihli vakfiyesi mevcuttur. 51<br />

Ferağ kaydı:<br />

Kad vaka¡a’l-ferâgu min tercemeti hâze’l-kitâb el-müsemmâ et-Tefsµrü’l<br />

Tefsµrü’l-lübâb<br />

lübâb,<br />

min lisâni’l-¡Arab ¡alâ lisâni’t-Türkµ, ¡alâ yedi’l-mütercimi’l-müellifi’llezµ hüve<br />

ef…aru’l-¡ibâd ve …alµlü’z-zâd 52 min ¡ilmi ve’l-¡amel ve e≥â¡e ¡ömrehü fµ †ûli’l-emel<br />

Ebû’l-Fa≥l Mûsâ bin Hâcµ ◊üseyn bin ¡Îsâ el-İznµ…µ<br />

İznµ…µ, ¡afa’llâhü ¡anhüm ve li-cemµ¡i’lmüminµne<br />

ve’l-müminât, fµ evâ«iri şehr-i rebµ¡ü’l-â«ir bi-fa≥lihi’l-…âdir fµ yevmi’l-a√ad<br />

va…ti’∂-∂û√â ¡inde vu§ûli târµ«i’l-hicriyyi ilâ &emâne ve &elâsµne ve &emâne mie [25<br />

Rebiyülahir 838, Pazar / 28 Kasım 1434, Pazar] El-√amdü li’llâhi ... ve na§ara ¡abdehü<br />

¡alâ itmâmi hâ≠a’l-kitâbi’l-mübâreki. İnnehü veliyyün... Ve hüve er√amu’r-râ√imµn.<br />

Bu nüsha Âl-i ‘imrân suresinin 92. ayetiyle başlar Hûd suresi son ayetinin<br />

tefsiriyle biter: 3:93-11:123<br />

50<br />

51<br />

52<br />

Bkz. 39. dipnot.<br />

Bu vakfiye için bkz. Murat Yüksel, “Kara Timurtaş-oğlu Umur Bey’in Bursa’da Vakfettiği Kitaplar ve<br />

Vakıf Kayıtları” Türk Dünyası Araştırmaları, S. 31, İstanbul, Ağustos 1984, s. 141-142.<br />

İznikî, Zâdü’l-‘İbâd ve Kısasu’l-enbiyâ tercümesi isimli eserlerinde de bu ve benzeri sıfatları kendisi<br />

için kullanmıştır: “…bu ez‘afu’l-‘ibâd ve kalîlü’z-zâd Ebu’l-Fazl Musa b. Hacı Hüseyin’den ki<br />

İznikî’dür…” (Zâdü’l-‘İbâd, Hamidiye 635, vr. 2a/8-9. H. Özdemir, age., s. 128; a.mlf., agm., s. 173).<br />

“Bu za‘îf du‘âcıdan ki ahkaru’l-‘ibâd ve kalîlü’z-zâddur.” (Kısasu’l-enbiyâ tercümesi, Şazelli 126. H.<br />

Özdemir, age., s. 111’den naklen).


64 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Ulucami 436<br />

274x180 mm (190x125 mm.) ölçülerinde I+329+I vr. 19 str. Mütercimin harekeli<br />

nesih hattıyla. Deri cilt. Aharlı kâğıt. Sure başlıkları ve ayetler kırmızı<br />

mürekkeple yazılmıştır.<br />

Ön zahriyede sağ üst köşede eski harflerle kütüphane kayıt numarası olarak<br />

“Ulucami 436” yanında ise yine eski harflerle eserin adı olarak (araştırmacılara<br />

veya künye tespiti yapanlar ait) Arap harfli “Tercüme-i Tefsîr-i Lübâb elmüsemmâ<br />

bi-Enfesi’l-cevâhir” yazısı yer alır. 53 Bu yazı, Ulucami 435 numaradaki<br />

yazmanın 1a yüzündeki “Tefsîrü Enfesi’l-cevâhir” yazısıyla aynı kalemden çıkmıştır.<br />

54 Orta kısımda silinmiş bir rakam (muhtemelen yazmanın eski bir kayıt<br />

numarası!) Ia’da ise üstü çizilerek iptal edilmiş Arap harfli, kırmızı mürekkeple,<br />

“numro 143” 55 , altında yine okunamayan bir başka taksimli numara, onun altında<br />

da üzeri çift çizgiyle çizilerek iptal edilmiş 177 56 numarası mevcuttur. Sayfanın<br />

ortasına Latin harfli Bursa Genel Kitaplığı kaşesi basılmıştır. (Kaşe bilgileri:<br />

Kısım: Ulucami, Tasnif N: - Kayıt N. 436)<br />

Ib’de Umur Bey b. Timurtaş Paşa’nın vakfettiği “altmış pâre” kitabın ismi<br />

yer alır. 57 Bu vakfiye yazmanın son varağınında da aynı yazıyla kayıtlıdır. 58<br />

53<br />

54<br />

55<br />

56<br />

57<br />

58<br />

Bkz. 61. dipnot.<br />

Yazı ve mürekkepten yeni olduğu anlaşılan bu yazı muhtemelen kütüphane kayıtlarını düzenleyenlere<br />

ya da yazmayı inceleyenlerden birine aittir. Schacht’ın Ankara’ya götürüldüğü için göremediğini ancak<br />

kayıtlara göre “Tercümetü Tefsîri’l-Lübâb el-müsemmâtü bi-Enfesi’l-cevâhir li-Mûsâ b. Hüseyîn b. İsâ<br />

el-İznikî” (Schacht, agm. (1927), sütun 749, 2. dipnot) şeklinde verdiği bilgi de bu kayıtla örtüşüyor. Bu<br />

da kayıt/künye tespiti esnasında varılan bu yargının yazmanın bu varağına da kaydedildiği ya da yazmanın<br />

bu varağındaki kaydın Ulucami Ktp. kayıtlarına geçirildiği ihtimalini akla getiriyor.<br />

Günümüzde kullanılmayan bu eski numaraların da birbirini takip etmesi herhalde bu iki nüshanın aynı<br />

eserin birbirini takip eden ciltleri olarak değerlendirilmesini kolaylaştırmıştır.<br />

Schacht’ın Ankara’ya götürüldüğü için göremediğini bildirdiği “838 telif tarihli” “Tercümetü Tefsîri’l-<br />

Lübâb el-müsemmâtü bi-Enfesi’l-cevâhir li-Mûsâ b. Hüseyîn b. İsâ el-İznıkî” adıyla kayıtlı nüsha için<br />

verdiği kayıt numarası “tefsir 177” idi! (Schacht, agm. (1927), sütun 749, 2. dipnot).<br />

Umur Paşa’nın vakfettiği altmış cilt eser şunlardır: 1. Dört cilt Tefsîrü Ebi’l-leys, “Türkîye dönmiş” 2.<br />

Bir cilt Kısasu’l-enbiyâ “<strong>Türkçe</strong>” 3. Bir cilt Tezkiretü’l-evliyâ “<strong>Türkçe</strong>” 4. Bir cilt Tıbbu’n-nebî “<strong>Türkçe</strong>”<br />

5. Altı cilt Sîretü’n-nebî “<strong>Türkçe</strong>” 6. Bir cilt Aşık Paşa Dîvânı [=Garîbnâme. A.Ç.], 7. Bir cilt Muhâsebe<br />

“<strong>Türkçe</strong>” 8. Bir cilt Zikrü’l-mevt “<strong>Türkçe</strong>” 9. Bir cilt Fıkh “<strong>Türkçe</strong>” 10. Bir cilt Mazubânnâme<br />

“<strong>Türkçe</strong>” 11. Bir cilt İksîrü Sa‘âdet “<strong>Türkçe</strong>” 12. Bir cilt Mirsâdu’l-‘ibâd “<strong>Türkçe</strong>” 13. Bir cilt Sirâcü’lkulûb<br />

“<strong>Türkçe</strong>” [Bu eser acaba Ahmed-i Dâî’ye atfedilen Sirâcu’l-kulûb’un aynısı mıdır? Müellifin kimliğini<br />

açıklığa kavuşturacak bir kayıt ihtiva ediyor mu?!] 14. Bir cilt Bidâyetü’l-hidâye “<strong>Türkçe</strong>” 15. Bir<br />

cilt Fütûhu’ş-şâm “<strong>Türkçe</strong>” 16. Bir cilt Ta‘bîr “<strong>Türkçe</strong>” 17. Bir cilt Ebû Müslim kıssası “<strong>Türkçe</strong>” 18.<br />

Otuz cilt Sahîhu’l-buhârî “Arapça” 19. İki cilt Menâkıb-ı Ebû Hanîfe “Arapça” 20. Üç cilt Kâmilu’ssınâ‘a<br />

“Arapça.”<br />

Bu vakfiyenin tıpkıbasımı ve muhtevası için bkz. Yüksel, agm., s. 137-140.


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 65<br />

1a’da “El-cildü’s-sânµ min Tefsiri Enfesi’l-cevâhir.<br />

Ellefehu ve reccemehu Ebu’l-Fa≥l Mûsâ bin Hâcµ Hüseyin<br />

El-İznµkµ ¡ufiye ¡anhumâ” kaydı (yanda), altında da<br />

Umur Bey’in 857/1453 tarihli vakfiyesi yer almaktadır.<br />

YEBEK Ulucami 436, 1a<br />

Umur Bey’in bu eseri 857/1453 tarihinde Mevlana Abdurrahman b. Hasan,<br />

Sinan b. Ahmed ve Hacı Ali b. Oğuz’u şahit tutarak vakfettiğine gösteren bu<br />

vakfiye aynı yazıyla arka zahriyede de yer alır. 59<br />

59<br />

Vakıf kaydı şöyledir: “Va…afe el-emµrü’l-kebµr Umûr Beg bin el-mer√ûm Timurtaş Beg hâ≠â’l-kitâb<br />

√asbeten li’llâhi ve †alaben li-mer≥âtihi ve eşhede ¡aleyhi Mevlânâ ¡Abdu’r-rahmân b. ◊asan (fa…µh) ve<br />

Sinân b. A√med ve ◊âcµ ¡Alµ b. Oπuz fµ târµ«i sene seb¡a ve «amsµne ve &emâne mie. (= 857/1453). Bu<br />

vakfiyenin yer aldığı cilt, tercümenin ikinci cildi olup, En‘âm suresinin başından (1. ayetle) başlar, Kehf<br />

suresinin 26. ayetinin tefsiriyle biter: 6:1-18:26. Bu durumda üçüncü cilt Kehf suresinin 27. ayetiyle başlayacaktır.<br />

Kehf suresinin 27. ayeti şöyle başlar: … واتل ما اوحى اليك Richard Hartmann, “Ein<br />

altosmanischer ¢or’ân-Kommanter”, (OLZ. XXVII (September 1924) sütun 497-503OLZ. XXVII<br />

(September 1924) sütun 497-503) başlıklı makalesinde ünlü Harrassowitz kitabevinde gördüğü bir<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesini tanıtır. Etraflı tavsifinde Hartmann, bu nüshasın 18:26. ayetiyle başladığı-<br />

واتل ما اوحى اليك … sonra” nı söyler. Ancak tavsif için eserin başlangıcını şöyle vermiştir: “besmeleden<br />

◊a… tebâreke ve te¡âlâ resûline ¡a.s. «i†âb idüp buyurdı ki Yâ Mu√ammed o…ıπıl ol Mekke ehli üzerine ol<br />

nesneyi ki senüñ üzerine indürildi.” (Hartmann, agm., sütun 499). Bu kısım Kehf suresinin 27. ayetidir.<br />

Hartmann bu yazmanın kayda değer bir özelliğine de değinmiştir. O da 410r’de yer aldığını belirttiği<br />

Umur Bey’in vakıf kaydı. Bu vakıf kaydı bizim Ulucami 436 numarada kayıtlı Enfesü’l-cevâhir’in başında<br />

ve sonunda yer alan –yukarıda kaydettiğimiz- vakıf kaydının (vakıf tarihi hariç) aynısıdır.<br />

Hartmann’ın tavsifini yaptığı nüsha dört ciltlik Ebu’l-leys tefsiri tercümesinin (=Enfesü’l-cevâhir) üçüncü<br />

cildidir ve Ulucami kütüphanesinden her nasıl olmuşsa Harrassowitz kitabevine geçmiştir! Bu nüsha<br />

bugün Berlin’dedir: Staatsbibliothek, Ms. or. Fol. 3390. (Bkz. Hanna Sohrweide, Türkische<br />

Handschriften, (VOHD (=Verzeichnis der Orientalischen Handschriften in Deutschland) XIII, 3),<br />

Wiesbaden 1974, s. 3, Nr, 5). İstinsah tarihi 848/1444 olan bu nüsha Ulucami 436 nüshasıyla aynı kalemden<br />

çıkmamıştır. (Yani müellif nüshası takımından değildir). Bu da akla şu ihtimali getiriyor: Umur<br />

Bey, tefsir tercümesi tamamlanınca bir kopyasını çıkartıp halkın hizmetine sunmak amacıyla Ulucami<br />

kütüphanesine vakfetmiş olabilir. Daha sonraları ise kendindeki müellif/mütercim nüshası dâhil altmış<br />

cilt kitabı da aynı yere bağışlamıştır. Umur Bey’in farklı zamanlarda Ulucami kütüphanesine kitap bağışladığını<br />

biliyoruz. Bkz. Yüksel, agm., 135 vd. Örneğin 853/1449 (Yüksel, agm., s. 141. Hartmann’ın<br />

tanıttığı nüshanın da vakıf tarihi 853/1449 idi! Vakıf şahitleri: Mevlana Abdurrahman b. Hasan, Sinan b.<br />

Ahmet ve Hacı Ali b. Oğuz); 857/1453 (Yüksel, agm., s. 137. Müellif/mütercim İznikî’nin kaleminden<br />

çıkmış Ulucami 436 nüshasının da içinde bulunduğu 60 cilt kitap bu tarihte vakf edilmiş. Vakıf şahitleri:<br />

Mevlana Abdurrahman b. Hasan, Sinan b. Ahmet ve Hacı Ali b. Oğuz), 861/1456 (Yüksel agm., s. 143.<br />

Vakıf şahitleri: Mevlana Abdurrahman b. Hasan, Hacı Mahmut b. Ali ve Hacı Ali b. Oğuz) tarihleri gibi.<br />

Farklı tarihlerdeki bu vakfiyelerde vakıf şahitlerinin aynı kişiler olması, onların vakfedilen yerde görevli<br />

olabileceğini düşündürüyor.


66 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Bu nüsha, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümenin ikinci cildi olup,<br />

En‘âm suresinin başından (1. ayetten) başlar, Kehf suresinin 26. ayetinin tefsiriyle<br />

biter: 6:1-18:26.<br />

Temme kaydı: 60<br />

“Temme’l-cildü’s-sâni min tefsiri kitâbi Enfesi’l-cevâhir. Ellefehu el-¡abdu’l-fa…µr<br />

Ebu’l-Fa≥l Mûsâ bin Hâcµ ◊üseyµn bin ¡Îsâ el-İznµ…µ ¡afa’llâhu ¡anhüm ve li-cemµ¡i’lmüminµne<br />

ve’l-müminât. Ve yetlûhü ba¡dehü el-cildü’&-&ânµ bi-¡avni’llâhi’l-… πaffâr ve<br />

hüve er√amu’r-râ√imµn.”<br />

Şimdi de yaptığımız bu ayrıntılı tavsiflerinden eserlerin adı ve telif tarihi ile<br />

ilgili bilgileri aşağıya alalım:<br />

Ulucami 435 Ulucami 436<br />

Tefsµrü’l-lübâb (vr. 381b) Tefsirü Enfesi’l-cevâhir (vr. 1a, 329a )<br />

&emâne ve &elâsµne ve &emâne mie [838/1434 -<br />

(vr. 381b)<br />

İlkinin (Ulucami 435) ferağ kaydında Lübab çevirisi, ikincisinin (Ulucami<br />

436) başında (vr. 1a) ve sonunda (vr. 329a) “Enfesü’l-cevâhir” olduğu kayıtlı olan<br />

Bursa YEBEK Ulucami 436<br />

Enfesü’l-cevâhir’in (2. cilt) son varağındaki<br />

Umur Bey’in vakıf kaydı.<br />

Hartmann’ın tanıttığı Harrassowitz nüshasının (3.<br />

cilt) 410r’deki aynı vakıf kaydı<br />

OLZ. XVII (1924), sütun 497.<br />

60<br />

Umur Bey’in 857/1453 tarihinde vakfettiği müellif/mütercim nüshasının bu ikinci cildinde telif tarihi<br />

kayıtlı değildir. Jean Deny, 1426 telif tarihli birinci cildini Seddü’l-bahir camiinde görmüştür. Deny, bu<br />

nüsha hakkında şu bilgiyi vermiştir: “Tefsîr-i Enfesü’l-cevâhir. <strong>Türkçe</strong> Kur’an şerhi, Ebu’l-Fazl Mûsâ b.<br />

Hacı Hüseyin b.İsa el-İznikî tarafından. Timurtaş oğlu Umur Bey’e ithaf edilmiş. 1 ci cilt. Baştan başa harekelenmiş;<br />

Hicrî 829 (19dan 29 nisan 1426) yılı cemâz il âhirinin 2 ci onu tarihli kopya. (Hicri 1198=26<br />

ikinci teşrin 1783 ten 13 ikinci teşrin 1784 tarihinde Hanife kızı Emetullah tarafından vakfedilen), Seddül-Bahir<br />

camii (kitaplarından A.U.E. [mütercim, Ali Ulvi Elöve]) 326 folio. 180x273 milimetrik….” (Jean<br />

Deny, (Çev. Ali Ulvi Elöve), Türk Dili Grameri: Osmanlı Lehçesi, Maarif Vekaleti, İstanbul, 1941, s.<br />

XIV).


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 67<br />

–ikisi de aynı kalemden çıkmış 61 - bu iki nüsha, birbirinin devamı zannedilerek<br />

“Lübâb çevirisi=Enfesü’l-cevâhir” olarak değerlendirilmiş, Ulucami 435 nüshasının<br />

1a yüzüne Arap harfleriyle“Tefsîrü Enfesi’l-cevâhir” Ulucami 436 numaralı<br />

yazmanın ön zahriyesine ise “Tercüme-i Tefsîr-i Lübâb el-müsemmâ bi-Enfesi’lcevâhir”<br />

kaydı düşülmüştür. 62 Bu bilgi kayıtlara -dönemin Ulucami Ktp. kayıtlarına-<br />

da geçirilmiştir. 63 İşte “838” tarihli Lübâb tercümesi Enfesü’l-cevâhir fikrinin<br />

dayanağı budur.<br />

Bu iki yazma aslında aynı mütercimin -İznikî- iki ayrı tercümesidir. İlki -<br />

Ulucami 435- Lübâb tercümesi, ikincisi -Ulucami 436- ise Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin<br />

Enfesü’l-cevâhir adıyla yapılmış çevirisi (telif-tercümesi)dir. Aşağıda karşılıklı<br />

kolonlar halinde bu iki cildin kapsadığı sureler verilmiştir. En‘âm-Hûd arasındaki<br />

surelerin her iki ciltte ortak olduğu görülmektedir. Bu ortak sureler<br />

karşılıştırılırsa bu iki cildin aynı olmadığı, iki ayrı tercüme olduğu anlaşılır.<br />

Ulucami 435<br />

[Başı-sonu 3:93-11:123]<br />

Ulucami 436<br />

[Başı-sonu 6:1-18:26]<br />

18:26]<br />

Sure nr Sure adı Sure nr Sure adı<br />

3 Âl-i ‘imrân 93. ayetle başlar<br />

4 Nisâ<br />

5 Mâide<br />

6 En‘âm 6 En‘âm 1. ayetle başlar<br />

7 A‘râf 7 A‘râf<br />

8 Enfâl 8 Enfâl<br />

9 Tevbe 9 Tevbe<br />

10 Yûnus<br />

10 Yûnus<br />

61<br />

62<br />

Ertaylan, age., s. 22; Yüksel, agm., 136, 141; H. Özdemir, age., 101, 102. (Ertaylan iki nüshayı da birbirinin<br />

devamı olarak değerlendirip Lübab tercümesi olarak kabul etmiştir. Yüksel’göre müellif hattı olan<br />

bu iki nüshanın aynı olması muhtemeldir. H. Özdemir’e göre Ulucami 435 müellif hattı, 436’nın ise<br />

“müellif hatı olması muhtemeldir.” H. Özdemir, iki nüshayı da aynı esere (Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesi)<br />

ait nüshalar olarak değerlendirmiştir).<br />

Bu kayıt bir okuyucu/araştırmacı ya da kitaplık/cami görevlisi tarafından düşülmüş olsa gerek.<br />

“Tercüme-i Tefsîr-i Lübâb el-müsemmâ bi-Enfesi’l-cevâhir”<br />

63<br />

Schacht’ın Ankara’ya götürüldüğü için göremediğini ancak kütüphane kayıtlarına göre “838 telif tarihli”<br />

“Tercümetü Tefsîri’l-Lübâb el-müsemmâtü bi-Enfesi’l-cevâhir li-Mûsâ b. Hüseyîn b. İsâ el-İznıkî” şeklinde<br />

verdiği bilgi (Schacht, agm. (1927), sütun 749, 2. dipnot) bu kayıtlarla örtüşüyor. 838 tarihi ise bu<br />

nüshalardan ilkinin (Lübab tercümesi Ulucami 435) telif tarihidir.


68 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

11 Hûd suresi sonuna kadar. 11 Hûd<br />

12 Yûsuf<br />

13 Ra‘d<br />

14 İbrâhîm<br />

15 Hicr<br />

16 İsrâ<br />

17 Nahl<br />

18 Kehf, 26. ayete kadar.<br />

Şimdi de bu iki cildin ortak kısımlarından En‘âm ve Yûnus suresinin bir<br />

kısmını karşılaştıralım:<br />

Ulucami 435<br />

6 En‘âm Sûresi<br />

[bkz. EK I]<br />

156b/14<br />

Sûretü’l-En¡âm<br />

i .<br />

Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

[6:1] İşâret<br />

(16) الحمد budur ki be-dürüstµ Allâhu Te¡âlâ<br />

laf@ın ≠ikr eyledi elif lâmıla ‏.(ال=)‏ Bu<br />

‏(ل=)‏ da«ı lâm الله istiπrâ…-ı cinsçündür. Ve<br />

temlµkçündür. (17) Ya¡nµ küll-i √amd ki<br />

olınur küllµ Allâh içündür. Ve da«ı yirle gök<br />

…amu içindekile dünyâ ve â«iret (18) ◊a…<br />

Te¡âlâ milkidür. Kimsenüñ iştirâki yo…dur.<br />

Oldur ki bulara isti¡dâd virdi √amd itmege<br />

(19) tâ aña √amd ideler. Â&âr-ı …udretiyle ol<br />

isti¡dâdları ve isti†â¡atları …adar bu cinn ü<br />

insüñ<br />

157a/1<br />

√amdlarınuñ ne ittisâ¡ı vardur ol Cenâb-ı<br />

¢uds’uñ √amdı …atında ki gendü …adµm<br />

الحمد الله didi: nefsine ezelde (2) √amd idüp<br />

Bu ma«lû…uñ √amdı aña girü ma«lû…dur,<br />

fânµdür. Gendinüñ …adµm ü (3) bâ…µdür.<br />

و الارض Andan gendüyi bildürüp didi ki<br />

Ya¡nµ oldur kim bu göñül الذى خلق السموات<br />

و النور yaratdı. (4) göklerin nefsler yiriyile<br />

[6:1] Ya¡nµ ol nefsler içinde nûr<br />

u @ulumât (5) yaratdı. ªulumât ol §ıfât-ı<br />

behµmiyye ve √ayvâniyyedür. Da«ı a«lâ…-ı<br />

sebu¡iyye ve şey†âniyyedür ve nûr (6)<br />

göñüller içinde §ıfât-ı melekiyyedür, a«lâ…-ı<br />

جعل ru√aniyye ve bâ…iyye birle. Ammâ<br />

(=ce¡ale) laf@ıyla ≠ikr (7) eyledi. Andan ötrü<br />

[6:1] الحمد الله الذى خلق السموات والارض<br />

[6:1] و جعل ظلمات<br />

Ulucami 436<br />

6 En‘âm Sûresi<br />

[bkz. EK II]<br />

1b/1<br />

Sûretü’l-En¡âm<br />

i . Mekkµyet ün ve Hiye Miet ü<br />

ve «amset e ve sittµn e âyât in<br />

(2) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

الحمد الله الذى خلق السموات والارض و (3)<br />

الذين آفروا (4) جعل الظلمات و النور ثم<br />

[6:1] İbn ¡Abbâs ra≥iya’llâhu<br />

¡anh buyurur ki sûre-yi En¡âm (5) küllµ<br />

Mekke’de indürilmişdür illâ altı âyet<br />

Medµne’de indirilmişdür. Anca… üç âyet biri<br />

[6:91] و ما قدروا االله حق قدره biri (6) bilisinde<br />

Tamâm bu üç âyet Yahûdilerüñ kelâmın<br />

قل تعالوا redd itmekiçündür. (7) Ve da«ı<br />

[6:151] âyeti لعلكم تتقون [6:153]’a varınca<br />

bulardan artuπı küllµ Mekkµdür. Cümle bir<br />

(8) gice içinde bir def¡ada indi. Yitmiş biñ<br />

firişte bilesinde âvâz götürüp tesbµ√ ü<br />

ta√mµd (9) iderlerdi. Resûl ¡aleyhi’s-selâm<br />

anı işidüp ta¡@µm yöninden yüz yire …oyup<br />

◊a… Te¡âlâ’ya secde (10) …ıldı ve ço… √amd<br />

ü &enâ …ıldı. Çün bu ta¡@µmile bu sûre-yi<br />

mübârek indürildi. Resûl (11) ¡a.s. fµ’l-√âl ol<br />

gicede kâtib …ıπırup küllµ yazdurdı ki bu<br />

yüz altmış biş âyetdür. Ek&eri (12) müşrikler<br />

üzerine √uccetdür. Ve kelimesi üç biñ<br />

elli ikidür. Ve da«ı on iki biñ dört (13) yüz<br />

√arfdur. Rivâyetdür resûlden ¡a.s. ki ol<br />

buyurdı: Her kimse kim sûre-yi En¡âm ev-<br />

ماتكسبون velinden (14) üç âyet o…ısa<br />

[6:2]’e<br />

varınca Allâh Te¡âlâ aña …ır… ferişte<br />

müvekkel …ılur tâ (15) …ıyâmete degin<br />

gendülerüñ ¡ibâdetince aña ¡ibâdet yazarlar.<br />

[6:1] بربهم يعدلون


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 69<br />

ki bu nûr-ı @ulmet bu ¡âlem-i emrdendür.<br />

و (9) و الشمس و االقمر و النجوم buyurdı. Niteki<br />

Ammâ ‏[‏‎7:54‎‏]مسخرات بامره الا له الخلق الامر<br />

yirler gökler bu ¡âlem-i §ûretdendür.<br />

Anuñıçun خلق (=«al…) laf@ı (10) birle ≠ikr<br />

eyledi. خلق (=«al…)ıla جعل (=ca¡l) arasında<br />

far… budur. Her kimse üzere ki nûr πâlib ola<br />

ol §ıfat-ı (11) melekiyye ve rû√âniyyedür.<br />

Ol ◊a… Te¡âlâ …ullıπına meyl ider. Enbiyâlar<br />

da¡vetin …abûl ider, ¡aleyhimü’s-selâm.<br />

(12) Allâhu Te¡âlâ’ya ve resûline µmân<br />

getürür. Ol şerµ¡at zµnetlerileriyile bezenür.<br />

◊a… Te¡âlâ anuñ velµsi olup (13) bu §ıfât-ı<br />

«ul…ıyye ve √ayvâniyye @ulumâtından<br />

çı…arup ol §ıfât-ı melekiyye, rû√âniyyeye<br />

االله ولى iltür ki nûrdur. Niteki (14) buyurdı<br />

[2:257] الذين امنوا يخرجهم من الظلمات الى النور<br />

Ammâ anuñ kim üzerine @ulumât-ı<br />

beşeriyye-i (15) √ayvâniyye πâlib ola, ol<br />

büt-i havâya mütâba¡at …ıla. Dünyâ<br />

le≠≠âtlarıyla le≠≠et ala. Anuñ velµsi †âπût<br />

(16) olur. Anı nûr-ı rû√ânµden §ıfât-ı<br />

√ayvânµ @ulumâtına iltür. Nite ki<br />

الطاغوت(‏‎17‎‏)والذين آفروا اولياؤهم buyurdı:<br />

[2:257] el-âyeh. ◊a… Te¡âlâ’nuñ bu<br />

ثم buyurdı: …avlınuñ ma¡nµsi da«ı budur ki<br />

[6:1] Ya¡nµ ol<br />

gökler ve yirler yaradıldu…dan §oñra ki anuñ<br />

içinde @ulumât-ı nefsânµ (19) ve nûr-ı rû√ânµ<br />

…ılındı. Kâfirler nefs-i §ıfâtları πâlib<br />

olmaπıla ol †âπûtı hevâdan... [157b]<br />

[6:1] بربهم يعدلون (18) الذين آفروا<br />

Ve da«ı yidinci gökden ◊a… Te¡âlâ (16) bir<br />

firişte gönderür elinde demürden çomaπı<br />

var. ¢açan şey†ân dilese ki anuñ göñline<br />

(17) vesvese bıraπa, ol melek anı bir gez<br />

urur götürüp atar. Ol kişiy[l]e [ş]ey[†]ân<br />

a[rasınd]a (18) yitmiş √icâb olur. Ve da«ı<br />

…ıyâmet güninde ◊a… Te¡âlâ aña diye ki:<br />

Yüri râ√at ol benüm (19) kenefümde,<br />

benüm cennetüm yimişlerinden yi ve kev&er<br />

§uyından iç ve selsebµl §uyıla πusl<br />

2a/1<br />

eyle. Sen benüm …ulumsın, ben senüñ<br />

rabbuñam. Ve da«ı Übeyy bin Ka¡b’dan<br />

rivâyetdür ki resûl (2) ¡a.s. buyurdı: Her kim<br />

sûre-yi En¡âm’ı o…ısa Allâhu Te¡âlâ<br />

¡a@ametiyile aña §alavât getürür. (3) Ya¡nµ<br />

ra√metini anuñ üzere neşr ider. Ol yitmiş<br />

biñ firişte ki sûreyile indi anuñıçun (4)<br />

Allâhu Te¡âlâ’dan maπfiret dilerler gice ve<br />

gündüz sûre-yi En¡âm’uñ âyetleri §aπışınca.<br />

(5) Çün bu &evâbları bildüñ gel bu gez bunı<br />

bil kim bu sûrenüñ evvelini şükür laf@ıla (6)<br />

الحمدالله binâ …ılup<br />

[6:1] didi, aña işâret …ıldı<br />

ki bu sûreyi indürdügi …ullara gey (7) ulu<br />

ni¡metdür ki o…ıyana bu deñlü &evâb ve<br />

mertebe √â§ıl olur. Pes bu ni¡met-i ¡a@µme<br />

(8) üzere …ullara vâcib oldı ki aña √amd<br />

ideler. Pes ol √amdı ibtidâ …ıldı gendü<br />

≠âtına (9) tâ …ullar da«ı ol ta¡lµm üzere<br />

ibtidâ-yı sûrede Allâh’a √amd …ılalar...<br />

Ulucami 435 Ulucami 436<br />

10 Yûnus Sûresi<br />

[bkz. EK III]<br />

10 Yûnus Sûresi<br />

[bkz. EK IV]<br />

329b/5<br />

Sûretü Yûnus ¡aleyhi’s-selâm<br />

154b/15<br />

Sûretü Yûnus ¡aleyhi’s-selâm<br />

Mie ve i√dâ ¡aşere âyât in Medeniyyetün<br />

Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

(16) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

[10:1] tâ aña dege<br />

[10:1] İbn-i<br />

[10:2] (7) Bedürüstµ<br />

¡Abbâs ra≥iya’llâhu ¡anh eydür: Ya¡nµ ◊a…<br />

الر didügi …avlinde iki işâret var. Bir Te¡âlâ eydür: Ben ol (18) Allâh’ın ki cemµ¡-i<br />

işâret ◊a……’ıçun ◊a…’dan ol (8) …ulı ve işleri görürin. Baña «afµ nesne yo…. Uşbu<br />

resûlı Mu§†afâ’yadur ki müctebâdür ve bir âyâtlar da«ı yâ Mu√ammed ol âyâtlardanişâret<br />

◊a…’dan resûliçün girü (9) resûlinedür (19)-dur ki mµ&â… güninde saña va¡de<br />

¡aleyhi’s-selâm. Evvel …ısım ki ◊a…’dandur …ılduπıdı ki bu sûrei da«ı saña va√y<br />

◊a… Te¡âlâ eydür: Benüm ma√abbetüm (10) ideydük. Bu bir kitâbdur<br />

[10:1] الر تلك ايات الكتاب الحكيم (17)<br />

[10:1] الر تلك ايات الكتاب الحكيم (6)<br />

[10:2] ان هذا لساحر مبين ki buyurdı


70 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

senüñ üzerüñe ezeldendür. Henûz da«ı sen<br />

ma¡dûmıduñ ve lu†flarum da«ı senüñile-<br />

(11)-dür. Şimdi ki √âlde ki mevcûdsın da«ı<br />

benüm refetüm vü ra√metüm saña ezelden<br />

ebededür. (12) İkinci …ısım girü<br />

◊a…’dan[dur]. Dir ki senüñ benümile ünsüñ<br />

şol va…tdendür ki rû√uñı (13) yaratdum.<br />

Evvel yaratduπum nesne oldı ki üçünci bir<br />

da«ı yo…ıdı. Ol لبيك“‏ =lebbeyk” ki baña (14)<br />

cevâb virdüñ ¡ademden şol va…t ki seni ol<br />

¡ademden çı…ma…lıπa da¡vet …ıldum. (15)<br />

Saña «i†âb idüp didüm ki يا سين Ya¡nµ yâ<br />

بيديك (16) لبيك و سعديك seyyid. Sen didüñ ki<br />

ربك Ben didüm senüñ nefsüñe ki و الخير آله<br />

الكتاب الحكيم (17) تلك ايات .[89:28) ارجعى الى<br />

[10:1] Ya¡nµ işbu âyetler ki senüñ üzerüñe<br />

indürildi ol kitâb (18) √akµmüñ âyetleridür<br />

ki ezelde saña va¡de …ıdum. Senüñiçün ve<br />

senüñ ümmetüñiçün (19) i«tiyâr …ıldum.<br />

ثم اورثنا Niteki didüm<br />

[35:32] İşbu الكتاب الذين اصطفينا من عبادنا<br />

330a/1<br />

kitâb ma«§û§ olduπı √akµm olma…lıπa<br />

cemµ¡-i kütübler arasında. Ya¡nµ √âkimdür<br />

√ükm ider (2) küllµ kütübler üzere şerâyi¡ler<br />

tebdµl olup nes« itmegile. Da«ı bir kitâb<br />

bunuñ(3) üzere √ükm idiser degül ebedâ. Ve<br />

da«ı bu ümmet ma«§û§ oldı üründü olma…lıπa<br />

cemiµ¡-i (4) ümmet arasında. Bu<br />

kitâb bulara mµrâ& …ıldı. Virâset ma¡nµsi<br />

budur ki bu ümmet içinde (5) bâ…µ ola,<br />

ba¡≠ısı ba¡≠ısından mµrâ& yiye. Tâ …ıyâmete<br />

degin bir kitâb da«ı gelüp bunuñ (6) √ükmin<br />

bozmaya niteki bu gendüden ilerüki<br />

kitâbları nes« eyledi. Ve da«ı √akµmdür. Bu<br />

vechile (7) ki Allâhu Te¡âlâ cemµ¡-i √ükmi<br />

لا رطب و لا buyurdı: bunda …omışdur. Niteki<br />

Ya¡nµ (8) ol ‏[‏‎6:59‎‏]يابس الا فى آتاب مبين<br />

a√kâm-ı …adµmden ve a√kâm-ı mu√de&eden<br />

hµç bir √ükm yo…dur illâ ol ¢urân içinde-<br />

اآان للناس عجبا ان اوحينا الى رجل منهم.‏‎9)-dür‏)‏<br />

[10:2] Aña işâret …ılur kim eydür: (10) Nite<br />

¡acebler biz Mu√ammed’e ¡aleyhi’s-selâm<br />

va√y itdügümüz andan ötrü bulardan olda«ı<br />

bir kişidi. (11) Zµre biz anda gördük<br />

va√y …abûl itmek erligini da«ı bizden risâlet<br />

irişdürmegi (12) bularuñ arasında. Bu sırdan<br />

155a/1<br />

√akµmdür. Ya¡nµ mu√kemdür, bâ†ıldan<br />

berµdür. Bunda ki≠b ü «ilâf yo…dur. ◊elâlı<br />

√arâmı mu√kem …ılan (2) budur. Benden<br />

πayrı kitâblaruñ küllµ √âkimi budur. Huccet<br />

ü berâhµn tev√µd-i ◊a… üzere ve §ıd…-ı resûl<br />

(3) üzere benümile &âbit olmışdur. Ve da«ı<br />

buyurdı ki<br />

رجل<br />

(4) اآان للناس عجبا ان اوحينا الى من هم ان<br />

انذر الناس و بشر الذين امنوا ان لهم قدم صدق<br />

قال الكافرون ان هذا لساحر مبين (5) عند ربهم<br />

[10:2] Ya¡nµ Mekke ehli ¡aceblerlerdi ki ◊a…<br />

Te¡âlâ (5) âdem oπlanından resûl gönderdi.<br />

◊a… Te¡âlâ bu âyeti indürüp «aber virdi ki<br />

bu Mekke ehli (6) ¡aceb mi görürler ki biz<br />

…ullarumuzdan bir …ulumuzı i«tiyâr idevüz<br />

girü …ullarumuza resûl gönderevüz. (7)<br />

Gendü cinslerinden ve neseblerinden ki<br />

bildüklerinden yâd degüldür. Tâ anuñıla üns<br />

†utup aña (8) na@ar idebileler ve aña<br />

söylemege mecâl bulalar. Pes biz va√y<br />

itdük ol Mu√ammed’e ¡a.s. Didük ki …orkıd<br />

(9) bu Mekke ehlini ol ¢urân’daπı va¡µd<br />

âyetleriyile ve beşâret …ıl olara kim µmân<br />

getürdiler. Ol (9) &evâblarıla ki cennet içinde<br />

va¡de …ıldu…. Be-dürüstµ ol a¡mâlları ki<br />

gendülerden öñ ta…dµm (10) idüp gönderdiler.<br />

Ol anlara «ayr selef oldı. Rabları ve<br />

mâlikleri …atında cennet içinde da«ı (11)<br />

olara sa¡âdet-i ebedµ oldı ◊a……’uñ rı≥âsı<br />

içinde. Ammâ bu kâfirler didiler ki ta√…µ…<br />

bu Mu√ammed (12) âşkâre sâ√irdür. Eger<br />

§oralar ki çün kâfirler bunuñ gibi söz<br />

didiler, bularun kelâmını ¢urân (13) içinde<br />

√ikâyet …ılduπına √ikmet neyidi? Cevâb biz<br />

eydürüz ki bunda bir …aç vechile √ikmet<br />

(14) var. Bir budur ki bular bir biri arasında<br />

söyledükleri «aberi ◊a… Te¡âlâ resûle «aber<br />

virürdi. Resûl ¡a.s. (15) anlara anı i@hâr<br />

iderdi. Tâ ya…µn olanlara ol peyπâmberlıπınuñ<br />

¡alâmeti ola vü bir da«ı bunda<br />

(16) resûlına tesellµ «â†ır var. Tâ ki anlaruñ<br />

e≠âlarına ve inkârlarına §abr eyleye. Ve bir<br />

da«ı bunda tenbµh (19) var. Andan §oñra tâ<br />

ki ol da«ı resûl gibi «al…dan ne işidürse §abr<br />

ide emr-i ma¡rûf<br />

155b/1<br />

(1) ve nehy-i münkeri terk itmeye. Ve bun-


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 71<br />

ötrü hµç bir ¡avrata nübüvvet va√y olunmadı<br />

hergµz. Bunda (13) bir işâret da«ı budur ki<br />

[10:2] didügi ya¡nµ ol dünyâ<br />

günlerinden ilerüki ◊a… Te¡âlâ (14) günlerin<br />

unıdanlar ta¡accüb mi iderler ki biz va√y<br />

eyledük bir recüle bulardan.<br />

[10:2] (15) Ya¡nµ in≠âr ide ol ¡ahdların<br />

unıdanlara ki ben anlaruñıla mµ&â…ı evvelde<br />

وبشر الذين unıtdılar. ¡ahd eyledüm. Anı (16)<br />

[10:2] Ya¡nµ beşâret …ıl<br />

anlara kim mu…ırr oldılar (17) ol ¡ahdların<br />

unıtmadılar ve ¡ahdumı §ımadılar anı<br />

unıtmadılar ki bularuñıçun …adem-i §ıd… var<br />

Rabları (18) …atında. Bunuñıla ki «i†âb …ıldı<br />

Mu√ammed’e ¡aleyhi’s-selâm henûz ol<br />

يا ايها (19) ki ¡âlem-i ervâhdaydı. Bu …âvlıla<br />

[33:45] Ya¡nµ yâ النبى انا ارسلناك شاهدا<br />

Mu√ammed seni ol ketm-i ¡ademden vücûda<br />

getürdük ki evvel... [330b]<br />

dan §oñra girü buyurdı:<br />

والارض (2) ان ربكم االله الذى خلق السموات<br />

فى ستة ايام ثم استوى العرش على يدبر الامر<br />

بعد اذنه ذالكم االله (3) ما من شفيع الا من<br />

[10:3] ربكم فاعبدوه افلا تذ آرون<br />

ان<br />

انذر الناس<br />

[10:2] اآان للناس<br />

‏[‏‎10:2‎‏]امنوا ان لهم قدم صدق<br />

[10:3] Ya¡nµ ta√…µ…<br />

sizüñ rabbuñuz (4) ve mâliküñüz ol Allâh’dur<br />

ki gökleri ve yirleri altı günde<br />

yaratdı. Andan √ükmini πâlib …ıldı (5) ¡arş<br />

üzere. Mecmû¡-ı umûr-ı «alâyı…ı tedbµr idüp<br />

√ükm eyler ¡âlem-i milkde ve ¡âlem-i<br />

melekûtda, dört (6) melek-i mu…arrebi aña<br />

sebeb …ılmaπıla ki biri Cebreµl’dür ve biri<br />

Mikâµl’dür ve biri İsrâfµl’dür ve biri<br />

melekü’-(7)-l-mevtdür. Ammâ Cebreil’i<br />

yiller üzere ve leşkerler üzere ve va√y<br />

indürmege …omışdur. Ve Mikâµl (8)<br />

yaπmurlar yaπdurma… ve otlar ve aπaçlar<br />

bitürmeklige sebeb …omışdur. Ammâ<br />

melekü’l-mevt «alâyı…uñ rû√-(9)-ların …ab≥<br />

itmege …omışdur. Ve İsrâfµl’i ¡aleyhimü’sselâm<br />

emr olunan √ükümleri bu üç meleke<br />

indürmege (10) …omışdur.<br />

Görüldüğü gibi aynı mütercime ait bu iki cilt, aynı eserin tercümesi değildir.<br />

İkisi de İznikî’ye ait olan bu eserlerden ilki, Ulucami 435, Hâzin’i Bağdadî’nin<br />

Lübâb’ının çevirisi iken, ikincisi, Ulucami 436, Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin<br />

Enfesü’l-cevâhir adıyla yapılmış tercümesidir (ellefehü ve reccemehü: teliftercüme).<br />

Şimdi de Ulucami 436 numaradaki İznikî’nin kaleminden çıkmış Enfesü’lcevâhir<br />

(=Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümesi) ile Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen<br />

nüshalardan Nuruosmaniye 138 nüshasını karşılaştıralım:<br />

Ulucami 436<br />

Enfesü’l-cevâhir<br />

6 En‘âm Sûresi<br />

[bkz. EK II]<br />

1b/1<br />

Sûretü’l-En¡âm<br />

i . Mekkµyet ün ve Hiye Miet ü<br />

ve «amset e ve sittµn e âyât in<br />

(2) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

الح مد الله الذى خلق السموات والارض و (3)<br />

الذين آفروا (4) جعل الظلمات و النور ثم<br />

[6:1] بربهم يعدلون<br />

[6:1] İbn ¡Abbâs ra≥iya’llâhu<br />

¡anh buyurur ki sûre-yi En¡âm (5) küllµ Mekke’de<br />

indürilmişdür illâ altı âyet Medµne’de<br />

indirilmişdür. Anca… üç âyet biri biri (6)<br />

Nuruosmaniye 138<br />

Tecüme-i i Tefsir-i i Ebi’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong><br />

6 En‘âm Sûresi<br />

[bkz. EK V]<br />

205a/21<br />

Sûretu’l-En¡âm<br />

i . Miet ü ve sittûne ve «amse<br />

e âyet<br />

(22) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

بربهم الحمد الله الذى خلق السموات والارض (23)<br />

و جعل و الظلمات النور ثم الذين آفروا<br />

يعدلون<br />

[6/1] (24) İbn ¡Abbâs ra≥iya’llâhu<br />

¡anh buyurdı ki sûre-i En¡âm küllµ Mekke’de<br />

indürilmiş (25) illâ altı âyet<br />

Medµne’de indirilmişdür. Anca… üç âyet


72 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

bilisinde قدروا االله حق قدره و ما [6:91] Tamâm<br />

bu üç âyet Yahûdilerüñ kelâmın redd<br />

[6:151] قل تعالوا itmekiçündür. (7) Ve da«ı<br />

âyeti لعلكم تتقون [6:153]’a varınca bulardan<br />

artuπı küllµ Mekkµdür. Cümle bir (8) gice<br />

içinde bir def¡ada indi. Yitmiş biñ firişte<br />

bilesinde âvâz götürüp tesbµ√ ü ta√mµd (9)<br />

iderlerdi. Resûl ¡aleyhi’s-selâm anı işidüp<br />

ta¡@µm yöninden yüz yire …oyup ◊a…<br />

Te¡âlâ’ya secde (10) …ıldı ve ço… √amd ü<br />

&enâ …ıldı. Çün bu ta¡@µmile bu sûre-yi mübârek<br />

indürildi. Resûl (11) ¡a.s. fµ’l-√âl ol<br />

gicede kâtib …ıπırup küllµ yazdurdı ki bu yüz<br />

altmış biş âyetdür. Ek&eri (12) müşrikler<br />

üzerine √uccetdür. Ve kelimesi üç biñ elli<br />

ikidür. Ve da«ı on iki biñ dört (13) yüz<br />

√arfdur. Rivâyetdür resûlden ¡a.s. ki ol<br />

buyurdı: Her kimse kim sûre-yi En¡âm evve-<br />

ماتكسبون linden (14) üç âyet o…ısa<br />

[6:2]’e<br />

varınca Allâh Te¡âlâ aña …ır… ferişte<br />

müvekkel …ılur tâ (15) …ıyâmete degin<br />

gendülerüñ ¡ibâdetince aña ¡ibâdet yazarlar.<br />

Ve da«ı yidinci gökden ◊a… Te¡âlâ (16) bir<br />

firişte gönderür elinde demürden çomaπı<br />

var. ¢açan şey†ân dilese ki anuñ göñline<br />

(17) vesvese bıraπa, ol melek anı bir gez<br />

urur götürüp atar. Ol kişiy[l]e [ş]ey[†]ân<br />

a[rasınd]a (18) yitmiş √icâb olur. Ve da«ı<br />

…ıyâmet güninde ◊a… Te¡âlâ aña diye ki:<br />

Yüri râ√et ol benüm (19) kenefümde, benüm<br />

cennetüm yimişlerinden yi ve kev&er<br />

§uyından iç ve selsebµl §uyıla πusl [2a/1]<br />

eyle. Sen benüm …ulumsın, ben senüñ<br />

rabbuñam. Ve da«ı Übeyy bin Ka¡b’dan<br />

rivâyetdür ki resûl (2) ¡a.s. buyurdı: Her kim<br />

sûre-yi En¡âm’ı o…ısa Allâhu Te¡âlâ<br />

¡a@ametiyile aña §alavât getürür. (3) Ya¡nµ<br />

ra√metini anuñ üzere neşr ider. Ol yitmiş biñ<br />

firişte ki sûreyile indi anuñıçun (4) Allâhu<br />

Te¡âlâ’dan maπfiret dilerler gice ve gündüz<br />

sûre-yi En¡âm’uñ âyetleri §aπışınca. (5) Çün<br />

bu &evâbları bildüñ gel bu gez bunı bil kim<br />

bu sûrenüñ evvelini şükür laf@ıla (6) binâ<br />

الحمدالله …ılup<br />

[6:1] didi, aña işâret …ıldı ki bu<br />

sûreyi indürdügi …ullara gey (7) ulu<br />

ni¡metdür ki o…ıyana bu deñlü &evâb ve mertebe<br />

√â§ıl olur. Pes bu ni¡met-i ¡a@µme (8)<br />

و ما قدروا االله حق قدره (26) bilisinde biri biri<br />

[6:91] Tamâm bu üç âyet Yahûdilerüñ<br />

قل تعالوا kelâmın redd itmekiçündür. Ve da«ı<br />

[6:151] âyeti لعلكم تتقون [6:153]’a (27)<br />

varınca bulardan artuπı küllµ Mekke’de bir<br />

gicede bir def¡ada indi. Yitmiş biñ firişte<br />

bilesinde (28) âvâz götürüp tesbµ√ ü ta√mµd<br />

iderlerdi. Resûl anı işidüp ta¡@µm yöninden<br />

yüz yire [205b/1] …oyup ◊a… Te¡âlâ’ya<br />

secde …ıldı ve ço… √amd ü &enâ …ıldı. Çün<br />

bu ta¡@µmile bu sûre-i mübârek (2)<br />

indürildi. Resûl ¡a.s. fµ’l-√âl ol gice kâtib<br />

…ıπırup küllµ yazdurdı ve bu sûre yüz altmış<br />

biş âyetdür. (3) Ek&eri müşrikler üzerine<br />

√uccetdür. Ve kelµmesi [Yz.küllµsi] üç biñ<br />

elli bile ikidür. Ve da«ı on iki biñ dört (4)<br />

yüz √arfdur. Ve mervµdür resûlden ki<br />

buyurdı: Her kimse kim sûre-i En¡âm’ı<br />

ماتكسبون evvelinden üç âyet (5) o…ısa<br />

[6:2]’e varınca Allâh Te¡âlâ aña …ır… ferişte<br />

müvekkel …ılur tâ …ıyâmete degin<br />

kendülerüñ (6) ¡ibâdetince aña ¡ibâdet yazarlar.<br />

Ve da«ı yidinci gökden ◊a… te¡âlâ<br />

bir firişte gönderür elinde demürden (7)<br />

çomaπı var. ¢açan şey†ân dilese ki anuñ<br />

göñline vesvese bıraπa ol firişte anı bir gez<br />

urur (8) götürüp atar. Ol kişiyle şey†ân<br />

arasında yitmiş √icâb olur. Ve da«ı …ıyâmet<br />

güninde (9) ◊a… Te¡âlâ aña diye ki: Yüri<br />

râ√at ol benüm kenefümde, benüm<br />

cennetlerüm yimişlerin yi ve kev&er<br />

§uyından (10) iç ve selsebµl §uyıla πusl<br />

eylegil. Sen benüm …ulumsın, ben senüñ<br />

rabbuñam. Ve da«ı Übeyy bin Ka¡b’dan<br />

(11) rivâyetdür ki resûl buyurdı: Her kimse<br />

kim sûre-i En¡âm’ı o…ısa Allâhu Te¡âlâ<br />

¡a@ametiyle aña §alavât (12) getürür. Ya¡nµ<br />

ra√metini neşr ider. Ol yitmiş biñ firişte ki<br />

bu sûre ile indi anuñıçun Allâhu (13)<br />

Te¡âlâ’dan maπfiret dilerler gice ve gündüz<br />

sûre-i En¡âm’uñ âyetleri §aπışınca. Çün bu<br />

&evâbları (14) bildüñ gel bu gez bunı bil<br />

kim sûrenüñ evvelini şükr laf@ıla binâ …ılup<br />

الحمدالله<br />

[6:1] didi, aña (15) işâret …ıldı ki bu<br />

sûre indügi …ullara gey ulu ni¡metdür ki<br />

o…ıyana bu deñlü &evâb ve mertebe √â§ıl<br />

(16) olur. Pes bu ni¡met-i ¡a@µme üzere


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 73<br />

üzere …ullara vâcib oldı ki aña √amd ideler.<br />

Pes ol √amdı ibtidâ …ıldı gendü ≠âtına (9) tâ<br />

…ullar da«ı ol ta¡lµm üzere ibtidâ-yı sûrede<br />

Allâh’a √amd …ılalar, ol ¢urânıla √â§ıl (10)<br />

olan &evâb ni¡metleri üzere ki sebeb-i<br />

sa¡âdetdür. Bundan §oñra ol ni¡met<br />

kimdendür (11) ve √amd kime lâyı…dur anı<br />

bildürüp buyurdı ki ol √amda lâyı… olan ol<br />

Allâhdur ki (12) yirleri yaratdı †aπlarıyıla ve<br />

aπaçlarıyıla ve yazıları ve deñizleriyile ve<br />

içinde envâ¡ ma¡âdµnleriyile (13) bu …ullara<br />

me§âli√içün altundan gümişden ve ba…ırdan<br />

demürden ve jµveden ve deñiz-(14)-ler içinde<br />

incüden cevâhirden da«ı ne ki bulara<br />

beñzer var. Ve da«ı gökleri yaratdı (15) ayıla<br />

gün ve yılduzlarıla anı müzeyyen …ıldı.<br />

Giceyi aya musa««ar …ılup gündüzi güneşe<br />

(16) musa««ar …ıldı. Her gökde bir felek<br />

yaradup her birine bir yılduz yaradup anda<br />

ma…âm virdi. (17) Ve rûzigâruñ a√vâlı<br />

taπayyurât üzere olma…lıπın anlaruñ seyrine<br />

müte¡allı… …ıldı, √isâb-ı (18) ma¡lûmıla ki<br />

andan ziyâde ve na…§ olmaya. Cihân içinde<br />

olan umûr ve …utlu va…tıyıla ma≥bû† (19)<br />

ola. »alel vâ…ı¡ olmaya tâ ki …ullar fârıπ olup<br />

umûr-ı ¡ibâdete meşπûl olalar. Zµre [2b]<br />

18 Kehf Sûresi<br />

[bkz. EK VI]<br />

314a/7 Sûretü’l-Kehf<br />

Küllihâ Mekkiyyet ün πâyri âyeteyn i<br />

Feinnehümâ Medµnetân i . Miet e ve i√dâ ¡aşer<br />

e âyât in<br />

(8) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

الحمد الله الذى انزل على عبده الكتاب و لم (9)<br />

[18:1] يجعل له عوجا<br />

[18:1] (10) Te¡âlâ Ya¡nµ ◊a… قيما<br />

buyurur ki …ulları aña √amd ideler, diyeler ki<br />

şükür, uluhiyyet ol Allâhu Te¡âlâ’nuñdur ki<br />

(11) …ulı ve resûlı Mu√ammed üzerine kitâb<br />

indürdi ki ol ¢urân’dur. Anı mu«telif ve<br />

mütenâ…ı§ indürmedi ki (12) «al… anı fehm<br />

itmeyüp «a†âlara ve πalatlara vâ…ı¡ olalar.<br />

Belki anı isti…âmet üzere ve gendüden (13)<br />

ilerü inen kitâblara muvâfı… indürdi ve anları<br />

gerçekleyüci …ıldı ki ◊a… Te¡âlâ’nuñ …adµm<br />

(14) kelâmıdur, ma«lû… degül. Ve buyurdı ki<br />

حسنا (15) لينذر باسا شديدا من لدنه و يبشر ا لمومنين<br />

…ullara vâcib oldı ki aña √amd ideler. Pes<br />

ol √amdı ibtidâ (17) …ıldı ki kendü ≠âtına tâ<br />

…ullar da«ı ol ta¡lµm üzere ibtidâ-ı sûrede<br />

Allâh’a √amd …ılalar, ol (18) ¢urânıla<br />

√â§ıl olan &evâb ni¡metleri üzere ki sebeb-i<br />

sa¡âdetdür. Bundan §oñra ol ni¡met<br />

kimdendür (19) ve √amd kime lâyı…dur anı<br />

bildürüp buyurdı ki ol √amda olan lâyı… ol<br />

Allâh’dur ki yirleri «al… (20) itdi †aπlarıyıla<br />

ve yazıları ve deñizleri ki içinde envâ¡-ı<br />

ma¡âdµnleriyile bu …ullara me§âli√içün (21)<br />

altundan gümişden ve ba…ırdan demürden<br />

ve jµveden ve deñizler içinde incüden cevâhirden<br />

(22) ve da«ı ne ki bulara beñzer var.<br />

Ve da«ı gökleri yaratdı ayıla yıldızlar ile<br />

anı müzeyyen …ıldı. Gicei (23) [aya]<br />

musa««ar …ılup gündüzi güneşe musa««ar<br />

…ıldı. Her gökde bir felek yaradup her birine<br />

bir yılduz (24) yaradup anda ma…âm<br />

virdi. Ve rûzigâruñ a√vâlı taπyµrât üzere<br />

olma…lıπın anlaruñ (25) seyrine müte¡allı…<br />

…odı, √isâb-ı ma¡lûmıla ki andan ziyâde ve<br />

na…§ olmaya. Cihân içinde olan (26) umûr<br />

ve …utlu va…tıla ma≥bû† ola. ◊alel vâ…ı¡<br />

olmaya tâ ki …ullar fârıπ olup umûr-ı ¡ibâdete<br />

(27) meşπûl olalar. Zµrâ...<br />

18 Kehf Sûresi<br />

[bkz. EK VII]<br />

388a<br />

88a/28 Sûretü’l-Kehf<br />

Miet e ve ¡aşer e âyât. Ve hiye Mekkiyyet ün<br />

(29) Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

388b/1<br />

الحمد الله الذى انزل على عبده الكتاب و لم<br />

[18:1] يجعل له عوجا<br />

[18:1] Ya¡nµ ◊a… Te¡âlâ قيما<br />

buyurur ki …ulları (2) aña √amd ideler dirler<br />

ki şükr, uluhiyyet ol Allâhu Te¡âlâ’nuñdur<br />

ki …ulı ve resûlı Mu√ammed üzerine kitâb<br />

indürdi ki (3) ol ¢urân’dur. Anı mu«telif<br />

ve mütenâ…ı§ indürmedi ki «al… anı fehm<br />

itmeyüp «a†âlara ve ¡illetlere vâ…ı¡ olalar.<br />

Belki (4) anı isti…âmet üzere ve kendüden<br />

ilerü inen kitâblara muvâfı… indürdi ve<br />

anları gerçekleyüci …ıldı ki ◊a… (5)<br />

Te¡âlâ’nuñ …adµm kelâmıdur, ma«lû…<br />

لدنه و يبشر المومنين degül. Ve da«ı buyurdı ki<br />

الصالحات ان لهم اجرا حسنا (6) لينذر باسا شديدا من


74 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

[18:2] الذين يعملون الصالحات ان لهم اجرا<br />

فيه ابدا<br />

[18:2]<br />

ماآثين<br />

[18:3] Ya¡nµ bu ¢urân indürüldi (16)<br />

andan ötürü ki ol kâfirleri in≠âr idüp<br />

…or…uda …atı ¡a≠âblarıla. Allâhu Te¡âlâ<br />

…ıbelinden ve anuñ (17) …atından ve beşâret<br />

idüp muştulaya ol müminlere kim görklü<br />

¡ameller işlediler ki anlaruñçun (18) cennet<br />

içinde görklü &evâblar ve mertebeler var. Bu<br />

√âletde kim anda mu…µm olalar ebedâ.<br />

Zevâlı (19) ve girü çı…ma…lıπı olmaya. Ve<br />

و ينذر الذين قالو ا اتخذ االله ولدا da«ı buyurdı ki<br />

ما لهم به من علم و لا [1/314b] [18:4]<br />

لابائهم آبرت آلمة تخرج من افواههم ان<br />

(2) يقولون الا<br />

[18:4] [314b/1]<br />

(2) آذبا<br />

[18:5] Ya¡nµ da«ı ta«fµf idüp<br />

…or…uda şuları kim didiler, ol müşriklerden<br />

Na§ârµlerden, ol (2) Allâhu Te¡âlâ’nuñ evlâdı<br />

var. ◊âl budur ki bilmedin bu sözi<br />

câhillı…larından söylediler. Bu sözi ki (3)<br />

bular söylediler √uccetsüz delµlsüz atalarından<br />

işidügelüp anlara ta…lµd idüp söylediler.<br />

◊âl budur (4) ki bu kelâm üzere ol<br />

atalarınuñ da«ı √uccetleri delµlleri yo…. Olar<br />

da«ı cehlile söylediler. Pes bu kelµme (6)<br />

kim anlar söylediler, Allâh’a veled ı†lâ…<br />

itdiler, gey ulu kelimedür kim aπızlarından<br />

çı…ar, degül-(7)-dür ol söyledükleri kelâm<br />

illâ ki≠b ü iftirâdur. ◊a… Te¡âlâ yücedür,<br />

berµdür andan ki olar va§f iderler. Ve da«ı<br />

‏...فلعلك buyurdı ki<br />

[18:6]<br />

[18:2]<br />

[18:3] Ya¡nµ<br />

bu ¢urân indü-(7)-rüldi andan ötürü ki ol<br />

kâfirleri in≠âr idüp …or…uda …atı ¡a≠âbıla.<br />

Allâhu Te¡âlâ …ıbelinden (8) ve anuñ<br />

…atından beşâret idüp muştulaya ol<br />

müminlere kim eyü ¡ameller işlediler.<br />

Anlaruñçun cennet içinde (9) görklü<br />

&evâblar ve mertebeler var. Bu √âletde kim<br />

mu…µm olalar ebedâ. Zevâlı ve girü<br />

çı…ma…lıπı olmaya. (10) Ve da«ı buyurdı ki<br />

[18:2] الذين يعملون<br />

[18:3] ماآثين فيه ابدا<br />

[18:4] و ينذر الذين قالوا اتخذ االله ولدا<br />

الا آذبا (11) ما لهم به من علم و لا لابائهم آبرت آلمة<br />

[18:5] تخرج من افواههم ان يقولون<br />

[18:4]<br />

[18:5] Ya¡nµ da«ı<br />

ta«fµf idüp …or…uda (12) şunları kim didiler,<br />

ol müşriklerden Na§ârµlerden, Allâhu<br />

Te¡âlâ’nuñ evlâdı var. ◊âl budur ki bilmedin<br />

bu (13) sözi câhillı…larından söylediler.<br />

Bu sözi ki bunlar söylediler √uccetsüz<br />

delµlsüz atalarından dede-(14)-lerinden<br />

işidügelüp anlara ta…lµd idüp söylediler.<br />

◊âl budur ki bu kelâm üzere ol atalarınuñ<br />

(15) da«ı √uccetleri delµlleri yo…. Anlar<br />

da«ı cehlile söylediler. Pes kelµme degüldür<br />

ol söyledükleri kelâm (16) illâ ki≠bdür,<br />

iftirâdur. ◊a… Te¡âlâ yücedür, berµdür [andan]<br />

ki anlar va§f iderler. Da«ı buyurdı ki<br />

‏...فلعلك<br />

... [18:6]<br />

Bu karşılaştırma biri İznikî’nin kaleminden çıkmış Enfesü’l-cevâhir, diğeri<br />

Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen Terceme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> olan bu<br />

iki nüshanın aynı olduğunu apaçık göstermektedir. Bu da Ahmed-i Dâî’nin olarak<br />

kabul edilen Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> isimli eserin<br />

İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir adlı eserinin bir nüshası olduğunu göstermektedir. Bu<br />

durumda Ahmed-i Dâî tercümesinden söz etmek mümkün değildir.<br />

Ahmed-i Dâî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini tercüme ettiği kanaatinde olanların iki<br />

önemli dayanağı şudur: Eserde geçen “dâî mahlası” ve iki nüshanın başındaki<br />

manzum mukaddime. 64<br />

64<br />

Örneğin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesinin Ahmed-i Dâî’ye ait olduğu kanaatinde olan araştırmacılardan<br />

Ziya Demir’e göre, “mukaddime ve eserin içinde mükerreren geçen “Dâî” mahlasının, kesin tespitte kri-


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 75<br />

“bu fakir dâ’î”<br />

İsmail Hikmet Ertaylan’a göre tefsir tercümesinin Ahmed-i Dâî’ye aidiyeti<br />

“içinde geçen داعى mahlaslarından anlaşılmakta”dır. 65 Ertaylan, İÜ TY. 1190<br />

nüshası hakkında<br />

ابى الليث “Bu nüsha Sahib Molla kitaplarındandır. Üzerinde<br />

yazar ki انفس الجواهر dedikten sonra da الجلد اول تفسير شريف ابو ليث ve تفسيرى ترجمه سى<br />

yanlıştır. Tefsir, hakikatte Dâî’nin tefsiridir. Fakat ondan hiç bahsolunmamıştır. Sarîh<br />

surette kimseye izâfe edilmemiştir. Yalnız انفس الجواهر adı verildiğine göre Ebul Fazl<br />

Musâ ibn-i elhac Hüseyin ibn-il İsâ el İznîkî’nin Ebu Hâzin’in adlıاللباب tefsirinden<br />

yapmış olduğu terceme ile karıştırılmış olduğu anlaşılmaktadır.<br />

بو فقير داعيه بر دعا Eser Dâ’î’nin tercemesindeki mukaddime ile başlamaktadır. İçinde<br />

vr. [Ertaylan’ın dipnotu: هديه قلا آه بو آتاب شريف دزب تسطير تحرير قلمقده اولوا مقصود اولدر ...<br />

10b, satır 5] diye Dâ’î ismi zikredildiği halde sonunda [Ertaylan’ın dipnotu: vr. 248a]<br />

تم الجلد الاول من تفسير<br />

‏"انفس الجواهر"‏ و ياوه بعد الجلد الثانى من اول سورة الانعام تمت<br />

Kaydiyle tamamiyle hataya düşülmüş ve eserler karıştırılmıştır.” 66 der.<br />

Abdülkadir İnan, Nuruosmaniye 137 numarada kayıtlı nüshanın Ahmed-i<br />

Dâî’nin olduğunu iddia eder, kanıt olarak da ilgili nüshada (vr. 8a) geçen “bu<br />

fakîr dâ’î” kelime grubunun geçtiği cümleyi gösterir. 67<br />

“İstanbul kütüphanelerinde kayıtlı bulunan terceme nüshalar üzerinde” araştırma<br />

yapan İshak Yazıcı’ya göre, “bu nüshalarda… bu fakîr dâ’î… gibi ifadelerin geçmiş<br />

olması bu nüshaların Ahmed-i Dâ’î’ye ait olma ihtimalini biraz daha kuvvetlendirmektedir.”<br />

68<br />

Ziya Demir’e göre, Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini mufassal olarak tercüme eden ilk mütercim<br />

Ahmed-i Dâî’dir. Demir, Ertaylan’ın kanaatine iştirak ettiğini, bu hususta herhangi<br />

bir şüpheyi varit görmediğini çünkü mukaddime ve eserin içinde mükerreren<br />

geçen “Dâî” mahlasının, kesin tespitte kriter olma özelliği bütün şüpheleri izaleye kâfi<br />

gelecek nitelikte olduğu belirtir. 69<br />

65<br />

66<br />

67<br />

68<br />

69<br />

ter olma özelliği bütün şüpheleri izaleye kâfi gelecek niteliktedir.” Demir, age. (1994), s. 481; a.mlf.,<br />

age. (2007), s. 477.<br />

Ertaylan, age., s. 146.<br />

Ertaylan, age., s. 141.<br />

İnan, age., s. 146, Nr. 13.<br />

Yazıcı, agm. (1992), s. 179.<br />

Demir, age. (1994), s. 481; a.mlf., age. (2007), s. 477.


76 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Ahmed-i Dâî ihtimaline değinmeyen, tercümenin İbn Arabşah’a mı<br />

İzniki’ye mi ait olduğu husunu tartışan Hikmet Özdemir’e göre ise “bu fakîr<br />

dâ’î” tabiri onun [İznikî] çok kullandığı bir tabirdir. Bu tabiri onun hemen her eserinde<br />

görmekteyiz. Tefsir nüshalarında da sık sık bu tabiri kullanması bu eserleri onun yazdığının<br />

isbatıdır.” 70<br />

İznikî’nin aşağıdaki üç eserinde ise “bu d⡵” kelime grubu şöyle yer alır:<br />

Münebbihü’r-râkidîn:<br />

“bu d⡵ da«ı ki a√…arü’l-¡ibâd ve esvedü’l-vech ve’s-sevâd Mûsâ bin ◊âcµ ◊üseyin<br />

¡Îsâ’dur ol iltimâsa icâbet …ılup na@ar da«ı …ıldı gördi ki...” 71<br />

Terceme-i Fa§lu’l-«i†âb<br />

“Ammâ Allâhu Ta¡âlâ’ya √âmd-i ke&µr …ıldu…dan §o%ra ve Resûl’e ¡âleyhi’s-selâm<br />

§alavât-ı ¡azµz oldu…dan §o%ra bu d⡵ fa…µr ki Ebü’l-Fa≥l Mûsâ bin ◊âcı ◊üseyin<br />

İzney…µ’dür...” 72<br />

Zâdu’l-¡ibâd<br />

“Pes bu d⡵ da«ı çün ¡inâyeti ◊a……ıla bu kitâb-ı şerµfüñ tercemesine ¡azm …ılduk...<br />

Zâdu’l-¡ibâd diyü tesmiye …ılduk.” 73<br />

Yasemin Özdemir’in Yüksek Lisans Tezi için esas aldığı nüshada 74 Yasin<br />

suresinin başında manzum mukaddime bulunmakta, mukaddimeyi “Sebeb-i<br />

Terceme-i Kitâb” başlıklı mensur kısım takip etmektedir. Burada mütercimin<br />

kendisi hakkında kullandığı “dâ¡i” kelimesine bakalım:<br />

bu kitâbı ta§nµf ve bu dürr-i la†µfi cem¡ idüp terceme …ılmaπa sebeb bu oldı kim ol...<br />

Umur Beg bin Temürtaş... eyle işâret …ıldı bu ≥a¡µf ve na√µf da¡µ …ula ki... Bu dâ¡i …ul anı<br />

Türkµ diline terceme …ıla... Egerçi bu d⡵ ¡a†âyı ol mâlikü’l-mülûkden bulup... şol ümµde<br />

70<br />

71<br />

72<br />

73<br />

74<br />

H. Özdemir, age., s. 79.<br />

Paşa Yavuzarslan, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin el-İznikî: Münebbihü’r-râkidîn (Uyurları Uyandurucu), C. 1,<br />

TDK, Ankara, 2002, s. 108 (metin: vr. 2a/4-7).<br />

Murat Küçük, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin İznikî: Terceme-i Fa§lu’l-»i†âb (Giriş-İnceleme-Metin-Dizin),<br />

Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1996, s.<br />

9 (metin: vr. 4a/1-2).<br />

Musa b. Hacı Hüseyin el-İzniki, Zâdu’l-‘ibâd, Hamidiye 635, vr. 2b/7-9. (H. Özdemir, age., s. 129’dan<br />

naklen).<br />

Y. Özdemir, bu nüshanın Prof. Dr. Orhan Bilgin tarafından Süleymaniye Kütüphanesine bağışlandığını<br />

bildirmektedir. (Y. Özdemir, age., s. 7).


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 77<br />

kim bu dürr-i la†µfe mu††ali¡ olanlar... bu bµçâre …ulı bir du¡âyıla añup Fatµ√a i√sân ideler...<br />

75<br />

Manzum mukaddime<br />

Ertaylan “tetkik ettiği nüshalardan” yalnız ikisinde manzum mukaddimeye<br />

rastlamıştır. 76 Bu manzum mukaddime iki kez işlenmiştir. 77 Bizim görebildiğimiz<br />

nüshalardan Hacı Mahmut Ef. 51 numaradaki yazmada da manzum mukaddime<br />

bulunmaktadır. 78 Bu manzum mukaddime yayımlanan metinlerde<br />

olmayan bir beyti havidir:<br />

Çü …ılıvirem √âlime i¡tirâf<br />

Ki …ıldum ulu emri ben i…tirâf (vr. 3b, 223. beyit)<br />

İznikî’nin eserlerinden Terceme-i Fa§lu’l-«i†âb da 79 (yetmiş dokuz) beyitlik<br />

bir manzum mukaddime ile başlamaktadır. (1b/1-3b/16) 79 Bu eser de Umur<br />

Bey’in isteğiyle tercüme edilmiştir. (4a/6-10). 80<br />

İznikî’nin Terceme-i ◊ı§nu’l-√a§µn Fµ Menheci’d-dµn isimli eseri ise 103 beyitlik<br />

bir manzum mukaddime ile başlamaktadır (vr. 1b/1-5a/2). 81 Bu manzum mukaddimede<br />

geçen<br />

“Egerçi bâ¡i& düzmege bu «ûni<br />

Olupdur Emµr’den icâzet yöni<br />

75<br />

76<br />

77<br />

78<br />

79<br />

80<br />

81<br />

Y. Özdemir, age., s. 11. Özdemir’in transkripsiyonlu metni üzerinde (“D⡵”/d⡵ değişikliği hariç) esasa<br />

yönelik olmayan küçük değişikliklerde bulundum. Bu “sebeb-i tercüme-i kitâb” kısmı Ertaylan’ın Kütahya<br />

kütüphanesinde gördüğünü bildirdiği tefsir tercümesi nüshasının baş tarafında, daire içinde aynen<br />

yer alır. Tıpkıbasımı için bkz. Ertaylan, age., s. 145.<br />

Ertaylan, age., s. 67.<br />

Mustafa Özkan, “Ahmed-i Dâî’nin Tercüme-i Tefsir-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Mukaddimesi” TDED.<br />

C. XXIX, İstanbul, 2000, s. 117-188; Abdurrahman Özkan, “Ahmedi Dâî’nin Tefsîr <strong>Tercümesi</strong>’nin<br />

Manzum Mukaddimesi ve Dil Özellikleri” Selçuk Ünivesitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat<br />

Araştırmaları Dergisi, Konya, 2002, S. 11, s. 1-57.<br />

Schacht, Kahire Ägyptischen Bibliothek (=Mısır Millî Kütüphanesi) Tefsîr-i Türkî 17 nüshasının münacat,<br />

naat, Peygamberin arkadaşlarına (=Ashab) övgü, ve “Der beyân-ı sebeb-i tercüme-i kitâb” başlıklarını<br />

ihtiva ettiğini kaydeder (Schacht, agm. (1928), sütun 814, Nr. 7) ki bu kayıttan söz konusu nüshanın<br />

da manzum mukaddimeli olduğu anlaşılmaktadır. Ziya Demir de Nuruosmaniye 317 nüshasının manzum<br />

mukaddimeli olduğunu bildirmektedir. (Demir, age. (1994), s. 480; a.mlf. age. (2007), s. 477.<br />

Bkz. Küçük, age., s. 1-9.<br />

Bkz. Küçük, age., s. 9.<br />

Bkz. Paşa Yavuzarslan, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin İznikî: Terceme-i ◊ı§nu’l-√a§µn Fµ Minheci’d-dµn (Giriş-İnceleme-Tenkitli<br />

Metin-Dizin), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1993, s. 1-10.


78 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Ki Sul†ân’dur adı hem a§lı da…ı<br />

Dâyim dutsun anı Hüdâsı bâ…µ<br />

Çü cift oldı adı resûl adıla<br />

Gerek †oldura ¡a§rını adıla” (4a/10-12) 82<br />

beyitlerini Tefsir tercümesinin manzum mukaddimesindeki şu iki beyitle<br />

karşılaştıralım:<br />

¢amu a¡yânuñ merci¡i kim Emµr<br />

¢ılupdur özine anı «â§ müşµr<br />

Emµr √a≥retinde bilüp rıf¡atı<br />

Ta…arrüble oldı zâd u devleti 83<br />

İznik’i’nin bu iki mensur eserinin manzum mukaddimelerinde geçen “Emµr” aynı<br />

kişidir: Emir Sultan (öl. 833/1429?). 84<br />

Muhtasar Nüsha<br />

Schacht’a göre Ayasofya 147 ve Nuruosmaniye 136 nüshaları “gerçekten”<br />

İbn Arabşah’ındır. 85 İznikî ise İbn Arabşah’ın tercümesini Enfesü’l-cevâhir adıyla<br />

genişletmiştir. 86<br />

Bizim inceleyebildiğimiz nüshalardan Mihrişah Sultan 9 nüshası,<br />

Schacht’ın “gerçekten” İbn Arabşah’ındır dediği Ayasofya 147 ve Nuruosmaniye<br />

136 nüshaları ile aynıdır. Bu üç nüsha -küçük istinsah farkları dışında- aynıdır.<br />

Aşağıda, İbn Arabşah’ın olduğu belirtilen nüshalardan Nuruosmaniye 136<br />

nüshası ile Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen ama artık İznikî’nin olduğu kesinleşmiş<br />

olan Nuruosmaniye 138 nüshasından Fatiha suresi ile ilgili kısımlar karşılaştırılmıştır.<br />

Ardından Nuruosmaniye 136 (İbn Arabşah), 138 (İznikî), ve Ebu’l-<br />

<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>’nin tefsirinin orijialinden (Kastamonu İl Halk Ktp. 2779),<br />

Fatiha suresinden bir kısım karşılaştırılmıştır.<br />

82<br />

83<br />

84<br />

85<br />

86<br />

Yavuzarslan, age. (1993), s. IX, 8.<br />

Hacı Mahmut Ef. 51, 204-5. beyitler (vr. 3b). krş. M. Özkan, agm., s. 143; A. Özkan, agm., .s. 54-55.<br />

Hayatı hakkında bkz. Hüseyin Algül-Nihat Azamat, “Emîr Sultan” DİA., XI, İstanbul, 1995, 146-148.<br />

Schacht, agm. (1927), sütun 749.<br />

Schacht, agm. (1927), sütun 750; a.mlf., agm. (1960), s. 137.


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 79<br />

Fâtiha sûresi<br />

Nuruosmaniye 136 87<br />

(1b/1-2a/19)<br />

(İbn Arabşah, Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong><br />

<strong>Semerkandî</strong>)<br />

(bkz. EK-VIII)<br />

1b/1 Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

الحمد الله (2)<br />

[1:2] İmâm Ebû’l-Ley& müselsel<br />

senedile İbn-i ¡Abbâs’dan rivâyet …ılur ki ol<br />

الحمدالله buyurdı<br />

[1:2] (3) dimek ya¡nµ cemµ¡-i<br />

şükr Allâh’a ma«§û§dur ve andan πayrıya<br />

revâ degül dimek olur. Zµrâ çün cemµ¡-i<br />

ni¡metlerüñ (4) √u§ulı andandur. Ve cemµ¡-i<br />

şükr da«ı revâdur ve aña gerekdür. Ammâ<br />

¢atâde eydür bu sûre evvelinde şükr ile (5)<br />

başladıπı aña işâretdür ki â«ırında ◊a… Te¡âlâ<br />

iki †âife ≠ikr eyledi ki birisi πa≥ab<br />

olınmışlardan (6) idi ki anlar Yahûdµler idi ve<br />

biri ≥âll gümrâh olınmışlardan idi ki anlar<br />

Na§ârµ idi. Pes bu şükr (7) itmek ya¡nµ dimek<br />

olur ki şükr ol pâdişâha ki bizi ol πa≥ab<br />

olınmış ve gümrâh olup ≥âll (8) olanlardan<br />

…ılmadı. Kendinüñ ma¡rifeti «il¡atın geyürdi.<br />

العالمين رب itdi. Ehl-i İslâmdan<br />

[1:2] (9) İbn-i<br />

¡Abbâs ra≥iya’llâhu ¡anh eydür رب ma¡nâsı<br />

seyyid dimek olur. Pes dimek olur kim şükr<br />

ol ¡âlemlerüñ (10) seyyidine ki cemµ¡ yir<br />

yüzinde deprenen cânverlerüñ rabbıdur. Ve<br />

رب العالمين ba¡≥lar didiler ki<br />

[1:2] ma¡nâsı<br />

dimek (11) olur ki cemµ¡ «al…uñ «âlı…ı ve<br />

rezzâ…ı ve bisleyicisi oldur ki bunları √âlden<br />

√âle döndürür. Ve ba¡≥lar da«ı (12) didiler ki<br />

رب العالمين mâli… ma¡nâsınadur. Pes رب<br />

[1:2]<br />

ma¡nâsı dimek olur ki cemµ¡ âlemüñ<br />

الرحمن الحيم (13) mâlikidür.<br />

[1:3] Ya¡nµ<br />

Nuruosmaniye 138<br />

(9b/6-17a/24)<br />

(İznikî, Enfesü’l-cevâhir=Tercüme-i Tefsir-i<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> <strong>Semerkandî</strong>)<br />

(bkz. EK-IX)<br />

9b/6 88<br />

Sûretü’l-Fâti√ati’l-Kitâb Seb¡a âyât in<br />

Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

[ … ]<br />

10a/11<br />

İmâm Ebû-(12)-’l-Ley& müselsel senedin<br />

İbn-i ¡Abbâs’dan ra≥iya’llâhu ¡anh rivâyet<br />

الحمدالله …ılur ki<br />

[1:2] dimek (13) ya¡nµ cemµ¡-i<br />

ni¡metlerüñ √u§ulı andandur. Ve cemµ¡-i şükr<br />

da«ı aña gerekdür. Ammâ ¢atâde eydür bu<br />

sûre (14) evvelinde şükr ile başladuπı aña<br />

işâretdür ki â«iretde ◊a… Te¡âlâ iki †âife ≠ikr<br />

eyledi ki (15) birisi πa≥ab olınmışlardandı ki<br />

o Yahûdµlerdür ve biri ≥âll u gümrâh<br />

olmışlardan idi ki (16) olar Na§ârâlardur. Pes<br />

bu şükr itmek keennehü dimek olur kim şükr<br />

ol pâdişâha ki bizi ol (17) πa≥ab olınmış ve<br />

gümrâh olup ≥âll olanlardan …ılmadı. Kendünüñ<br />

ma¡rifet «il¡atın bize (18) geyürdi. Ehli<br />

İslâmdan Kıldı. [ ... ]<br />

11a/26 رب العالمين<br />

[1:2] (27) İbn-i ¡Abbâs<br />

ra≥iya’llâhu ¡anhumâ eydür رب dimenüñ<br />

ma¡nisi seyyid dimek olur. [ ... ] 11b/2 Pes<br />

dimek olur kim şükr [Yz. siz] ol ¡âlemlerüñ<br />

seyyidine ki cemµ¡ (3) yir yüzine deprenen<br />

cânverlerüñ rabbıdur. Ve ba¡≥lar didiler ki<br />

[1:2] ma¡nâsı dimek cemµ¡ (4)<br />

«al…uñ «âlı…ı ve rezzâ…ı ve bisleyicisi oldur<br />

ki buları √âlden √âle döndürür. [ ... ] (7) Ve<br />

da«ı ba¡≥ılar didiler ki رب mâli… ma¡-<br />

nâsına[dur]. [ … ] رب العالمين (8) Pes<br />

[1:2]<br />

dimek olur kim cemµ¡ âlemüñ (9) mâlikidür. [<br />

… ] 12b/3 الرحمن الحيم<br />

[1:3] buyurduπı<br />

[1:2] رب العالمين<br />

87<br />

88<br />

Nuruosmaniye 136 (vr. 1b/1-2a/19) alınan bu metin, Mihrişah Sultan Nr. 9, vr. 1b/1-2b/3; Ayasofya Nr.<br />

147, vr.1b/1-2a/19 ile karşılaştırılmıştır.<br />

Bu nüshada 1b-1-9b/b varakları arasında Besmele’nin faziletiyle ilgili bir bölüm vardır. Bazı nüshalarda<br />

(örneğin görebildiklerimden Hacı Mahmud Ef. 51) Besmele’nin faziletiyle ilgili bu bölümden önce bir<br />

de manzum mukaddime yer alır. Ben burada mukayese için Fatiha suresi ile ilgili kısmı alıyorum. “[…]<br />

[…]”<br />

işareti, Nuruosmaniye 138’de olup Nuruosmaniye 136’da olmayan kısımları, yani İbn Arabşah’ın kendi<br />

muhtasar düzenlemesine almadığı kısımları, gösterir.


80 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

…ullarum ben sizi envâ¡ tertµb …ıldıπum ve<br />

sizüñ √avâyiclerüñüzi yirine getürüp (14)<br />

≥arûretüñüzi def¡ itdigüm andan ötrü degül<br />

kim sizden da«ı baña bir menfa¡at ola. Belki<br />

benüm kemâl-i ra√metümdendür ki (15) ben<br />

مالك يوم ra√µmem. ra√mân-ı<br />

الدين<br />

[1:4] Ya¡nµ √amd ü şükr ol Allâh’a<br />

ma«§û§dur ki cemµ¡-i ma«lû…âtuñ perverdigârıdur<br />

(16) ki §ıfat-ı ra√meti πâlibdür<br />

πa≠abı üzerine. Ve da«ı …ıyâmet güninüñ<br />

pâdişâhı ve √âkimi oldur ki anda hµç bir (17)<br />

kimse √ükm [itmege] irâdet virmeyiserdür.<br />

[1:5] Ya¡nµ iy Çalab’um saña †aparuz,<br />

و اياك نستعين sensin. ma¡bûdımuz<br />

[1:5] (18)<br />

Da«ı iy Çalab’um senden tevfµ… ve<br />

mu¡âvenet †aleb iderüz ol ¡ibâdet üzere. Ve<br />

da«ı (19) iy Çalab’um dükeli ¡alâyı…ları<br />

kesüp ve πara≥ları …oyup saña<br />

†aparuz. Ve riyâdan …urtulıp i«l⧠(20) üzere<br />

olmaπa yardım ve ¡i§met senden dilerüz.<br />

[1:6] İbn-i ¡Abbâs<br />

ra≥iya’llâhu ¡anh (21) eydür: Ma¡nâsı budur<br />

kim bizi delâlet …ılπıl †oπrı râst yola ki anda<br />

egrilik olmaya. İmdi yol degüldür (22) illâ ol<br />

†arµ…-i İslâm’dur. Yâ«ûd dimek olur ki bizi<br />

delâlet …ılπıl şol esbâblara ki İslâm (23)<br />

göñülde anuñla &âbit olur ve anuñla mak§ûda<br />

ulaşılur. Bizi perâkende yollardan §a…layuvir.<br />

(24) Yâ«ûd [ma¡nµsi] budur kim iy bizüm<br />

rabbumuz ve ra√µm ü ra√mânumuz ve cezâ<br />

güninde mâlikümüz dünyâda â«iretde<br />

ma¡bûdumuz bizi (25) ol perâkende yollardan<br />

sen §a…la §ırâ†-ı müsta…µm üzre aya…larımızı<br />

&âbit …ıl ve göñlümüzi<br />

1b/1<br />

da«ı §a…la i¡ti…âd-ı pâkden ve i¡ti…âd-ı √a…dan<br />

bâ†ıla meyl itmeye.<br />

[1:7]<br />

(2) Ya¡nµ iy bizüm rabbumuz senden olkimseler<br />

†arµ…in †aleb iderüz ki sen anları<br />

kendüñe dost idüp (3) anlara ol yolı in¡âm<br />

idüp gösterdüñ ki ol yoldan saña vâ§ıl<br />

oldılar. Ve göñüllerin da«ı §a…layu-(4)-<br />

virdüñ ki senden πayrıya meyl itmediler ki<br />

anlar senüñ peyπamberlerüñ ve §ıddµ…-<br />

laruñdur ve senüñ(5) şehµd olmış ve §âli√<br />

[1:7]<br />

Ya¡nµ iy bizüm rabbumuz şol (6) kimseler<br />

[1:7] انعمت عليهم صراط ال ذين<br />

[1:5] اياك نعبد<br />

[1:6] اهدنا الصراط المستقيم<br />

[1:7] لاالضالين غير المغضوب عليهم و …ullaruñdur.<br />

keennehü aña işâret …ıldı ki iy …ullarum ben<br />

sizi envâ¡-ı tertµb birle tertµb …ıldıπum ve<br />

sizüñ (4) √avâyicüñüzi yirine getürüp<br />

≥arûretlerüñüzi def¡ iderem andan ötrü degül<br />

kim sizden baña bir menfa¡at (5) ola. Belki<br />

benüm kemâl-i ra√metümdendür ki ben<br />

ra√mân-ı ra√µmem. [ … ] مالك يوم الدين (24)<br />

[1:4] Ya¡nµ √amd ü şükr ma«§û§dur ol Allâh’a<br />

(25) kim cemµ¡-i ma«lû…âtuñ<br />

perverdigârıdur ki §ıfat-ı ra√meti πâlibdür<br />

πa≠abı üzerine. Ve da«ı …ıyâmet güninüñ<br />

(26) pâdişâhı ve √âkimidür andan hµç bir<br />

kimsei √ükm itmege irâdet virmeyiser. [ ... . ]<br />

(14a/16). اياك نعبد<br />

[1:5] [ ... ] (17) İy Çalab’um<br />

و اياك نستعين sensin. saña †aparuz, ma¡bûdımuz<br />

[1:5] didügi tevfµ…-i mu¡âvenet †aleb<br />

itmekdür ol (18) ¡ibâdet üzere. […] (22) İy<br />

Çalab’um bu (23) dükeli ¡alâyı…ları kesüp ve<br />

πara≥ları [Yz. ¡ara≥ları] …oyup saña †aparuz.<br />

Ve riyâdan …urtulıp i«l⧠üzere (24) olmaπa<br />

yardım ve ¡i§met senden dilerüz. [ … ]<br />

[14b/27]<br />

[1:6] İbn-i ¡Abbâs<br />

ra≥iya’llâhu ¡anh eydür: Ma¡nâsı budur ki bizi<br />

[15a/1] delâlet …ılπıl ki †oπrı yola kim anda<br />

egrilik olmaya. İmdi yol degüldür illâ †arµ…-i<br />

İslâm’dur [ … ] (5) Pes ma¡nµ dimek olur kim<br />

bizi delâlet (6) …ılπıl şol esbâblara kim İslâm<br />

göñlünde anuñla mu√kem &âbit olur ve<br />

anuñla mak§ûda ulaşılur. (7) Ve bizi perâkende<br />

yollardan §a…layuvir. […] (21) Ma¡nµsi<br />

budur ki iy (22) bizüm rabbumuz ve ra√µm ü<br />

ra√mânumuz ve cezâ güninde mâlikümüz<br />

dünyâ ve â«iretde ma¡bûdumuz bizi ol perâkende<br />

yollardan (23) sen §a…layup §ırâ†-ı<br />

müsta…µm üzre aya…larumuzı &âbit-…adem …ıl.<br />

Bu göñlümüzi da«ı §a…la i¡ti…âd-ı (24)<br />

√a…dan bâ†ıla meyl eylemeye. [ … ] [16a/26]<br />

[1:7] Ya¡nµ iy bizüm<br />

rabbumuz senden ol (27) kimesnelerüñ<br />

†arµ…in †aleb iderüz ki sen anları kendüñe dost<br />

idinüp anlara yolı in¡âm [16b/1] idüp<br />

gösterdüñ ki ol yoldan saña vâ§ıl oldılar. Ve<br />

göñüllerin da«ı §a…layuvirdüñ ki senden (2)<br />

πayrıya meyl itmediler ki anlar senüñ<br />

peyπamberlerüñdür ve §ıddµ…laruñdur ve<br />

senüñ yoluñda şehµd olmış …ullaruñdur [ ... ]<br />

(17)<br />

[1:7] Ya¡nµ<br />

[1:6] الصراط اهدنا المستقيم [27/14b]<br />

[1:7] صراط الذين انعمت عليهم<br />

[1:7] غير المغضوب عليهم و لا الضالين (17)


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 81<br />

†arµ…in dilemezüz ki yol yavı …ılup gümrâh<br />

olmışlardur. Ya¡nµ dimek olur ki ma¡§iyyetlerimizle<br />

(7) ma«≠ûl ve ma…hûr …ılmaπıl<br />

ki nu§retüñi bizden kesesin. Nitekim<br />

Yahûdµleri ma«≠ûl …ılup nu§retüñi (8) anlardan<br />

kesdüñ göñüllerini §a…lamaduñ, tâ ki<br />

İslâmdan i¡râ≥ idüp Yahûdµ oldılar. Ve da«ı<br />

(9) ol Na§ârâ gibi bizi ≥âll-ı gümrâh …ılmaπıl<br />

ki dµn-i İslâm’ı terk idüp Na§rânµ oldılar. Bedürüstµ<br />

(10) cemµ¡-i müfessirler ittifâ…<br />

عليهم مغضوب …ılmışlardur ki<br />

[1:7] (11)<br />

ضالين didiginden murâd Yahûdµlerdür<br />

[1:7]<br />

امين Na§rânµlerdür. (12) didiginden murâd<br />

[=âmµn] Ammâ bu kelµme-i âmµn Fâti√a’dan<br />

degüldür. ◊a≥ret-i Allâh ¡a@µmü’ş-şân (13)<br />

celle celâlehü’nün ism-i şerµflerinden bir<br />

ismdür. Ma¡nâsı yâ Allâh du¡âmuzı …abûl<br />

eyle dimek olur. İbn-i (14) ¡Abbâs<br />

ra≥iya’llâhu te¡âlâ ¡anhu eydür: Resûl<br />

√â≥ret[ine], ¡aleyhi’s-selâm, suâl eyledüm<br />

[=âmµn] ma¡nâsı (15) nedür? Didiler ki ن<br />

“yâ rab didigümleyin eyle” dimek olur. Ve<br />

da«ı resûl ¡aleyhi’§-§alâtu ve’s-selâm buyurur<br />

و لا الضالين ki (16) imâm<br />

[1:7] didükde bir<br />

kimse da«ı امين dise firişteler da«ı امين dirler.<br />

امين (17) didigi firiştelerüñ امين Her kimüñ ki<br />

didigine muvâfı… gelse ◊a… celle ve [a]¡lâ<br />

anuñ geçmiş günâhların yarlıπar. Ve da«ı<br />

(18) buyurdı-ki bu kelµme-i امين dört √arfdur.<br />

¢açan bir kimse Fâti√aı o…ıyup امين dise ol<br />

dört (19) √arfuñ her birinden bir firişte yaradur<br />

tâ …ıyâmete dek ol …ul içün maπfiret<br />

dilerler ve ra√met (20) †aleb iderler. Yâ Rab<br />

bu Fâti√aı o…ıyan müminµn ve müminâta<br />

na@ar-ı ¡inâyet …ılup tevfµ…-i hidâyet (21)<br />

erzânµ …ıl, dir temennâ iderler. Amµn yâ Rabbe’l-¡âlemµn.<br />

امي<br />

iy bizüm rabbumuz (18) şol kimseler †arµ…in<br />

dilemezüz ki yolı yavı …ılup gümrâh<br />

olmışlardur. Ya¡nµ bizi ma¡§iyytlerimizle<br />

ma«≠ûl (19) ve ma…hûr …ılmaπıl kim<br />

nu§retüñ bizden …at¡ idesesin. Niteki<br />

Yahûdµler ma«≠ûl olup anlardan nu§retüñi<br />

(20) kesdüñ göñüllerini §a…lamaduñ, tâ ki<br />

İslâm’dan i¡râ≥ idüp Yahûd oldılar. Da«ı ol<br />

Na§ârâ (21) gibi bizi ≥âll u gümrâh …ılmaπıl<br />

kim dµn-i İslâm’ı terk idüp Na§rânµ oldılar.<br />

[Yz. olalar]. Be-dürüstµ cemµ¡-i müfessirler<br />

مغضوب عليهم [ittifâ…] (22) …ılmışlardur kim<br />

[1:7] didügi[nden] murâd Yahûdµlerdür<br />

[1:7] didügi[nden] murâd<br />

Na§rânµlerdür. [ ... ] [17a/12] [ [=âmµn] امين<br />

...<br />

] (13) Lâkin bu kelµme Fâti√a’dan degüldür. [<br />

... ] (14) Allâh (15) adlarından bir addur.<br />

Ma¡nâsı yâ Allâh du¡âlarumuzı …abûl eyle<br />

dimek olur. [ ... ] (19) İbn-i ¡Abbâs eydür:<br />

امين Resûl ¡aleyhi’s-selâma §ordum ki<br />

[=âmµn] ma¡nâsı (20) nedür? Buyurdı ki [“yâ<br />

rab didigümleyin eyle” dimek olur. Ve da«ı<br />

resûl ¡aleyhi’§-§alâtu ve’s-selâm buyurur]<br />

و لا الضالين kim ki imâm ola<br />

[1:7] didükde<br />

§oñra امين dise firişteler da«ı anuñ (21) gibi<br />

امين didügi firişteler امين dirler. Kimüñ ki امين<br />

didügine muvâfı… gele ◊a… Te¡âlâ anuñ geçmiş<br />

günâhların (22) yarlıπar. Ve da«ı<br />

buyurdı-ki bu kelµme-i امين dört √arfdur.<br />

¢açan bir kimse Fâti√a o…ıyup امين dise dört<br />

(23) √arfuñ her birinden Allâh Te¡âlâ bir<br />

firişte yaradur tâ …ıyâmete degin anuñ içün<br />

maπfiret ra√met dilerler. Dilerüz (24) ◊a…<br />

Te¡âlâ’dan ki bu Fâti√aı o…ıyan müminµn ve<br />

müminâta na@ar-ı ¡inâyet …ılup tevfµ… u hidâyet<br />

rûzµ …ıla. Amµn.<br />

[1:7] و لاالضالين<br />

Bu iki nüsha arasında bir ilişki olduğu açıktır. Bu kısa karşılaştırma da, bu<br />

tercümelerin bir birinden bağımsız olmadığını gösteriyor. İznikî mi İbn<br />

Arabşah çevirisini genişletmiş, İbn Arabşah mı İznikî tercümesini kısaltmıştır?<br />

Schact’a göre İznikî, İbn Arabşah’ın tercümesini genişletmiştir. 89 Ancak<br />

Schacht’ın Ankara’ya götürüldüğü için göremediği müellif/mütercim nüshası<br />

89<br />

Schacht, agm. (1927), sütun 750; a.mlf., agm. (1960), s. 137.


82 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Enfesü’l-cevâhir’deki “ellefehü ve reccemehü” kaydı İznikî’nin İbn Arabşah tercümesini<br />

genişlettiği fikrini kabule imkân vermiyor. Eğer gerçekten bu muhtasar<br />

düzenleme İbn Arabşah’ın ise -ki bu konuda şimdilik elimizdeki tek karine Hacı<br />

Halife’nin İbn Arabşah’ın Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini <strong>Türkçe</strong>ye çevirdiğine dair kaydıdır-<br />

İbn Arabşah, İznikî’nin telif-tercümesini -belki de eserin orijinalini de göz<br />

önünde bulundurarak- ihtisar etmiştir, diyebiliriz. Zira -Fatiha suresi ve kısa<br />

sureler üzerinden yaptığımız mukayeseye göre- Nuruosmaniye 136 (İbn<br />

Arabşah), Nuruosmaniye 138 (İznikî)’in ilgili yerleriyle aynıdır. Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinden<br />

bazı kısımların İznikî tercümesinde bulunup İbn Arabşah düzenlemesinde<br />

bulunmaması, İznikî’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirini esas aldığını; İbn Arabşah<br />

düzenlemesinde, İznikî tercümesinde bulunup da Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin orijinalinde<br />

bulunmayan bazı kısımların (İznikî’nin “ellefehü” kaydına hatırlayalım) da<br />

yer alması, İbn Arabşah’ın Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsirinin aslını değil İznikî’nin telif/tercümesi<br />

esas aldığını gösterir.<br />

Bunu aşağıdaki tabloda görmek mümkündür:<br />

Nuruosmaniye 136<br />

(İbn Arabşah, Tercüme-i Tefsir-i<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> Semer-kandî)<br />

Fatiha Sûresi (1b/1-2a/19)<br />

(bkz. EK-I)<br />

1b/1 Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’r-ra√µm<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

Nuruosmaniye 138<br />

(İznikî, Enfesü’l-cevâhir=<br />

Tercüme-i Tefsir-i Ebu’l-<strong>Leys</strong><br />

<strong>Semerkandî</strong>)<br />

Fatiha Sûresi (2a/9-17a/24)<br />

(bkz. EK-II)<br />

9b/6 Sûretü’l-Fâti√ati’l-Kitâb<br />

i Seb¡a âyât in<br />

Bi’smi’llâhi’r-ra√mâni’rra√µm<br />

(7) Rivâyet olınur<br />

Mücâhid’den ra≥iya’llâhu ¡anh<br />

buyurur ki sûre-i Fâti√a<br />

Medµne’de nâzil oldı. Ebû<br />

~âli√ (8) İbn-i ¡Abbâs<br />

ra≥iya’llâhu ¡anhdan rivâyet<br />

…ıldı ki bu sûre Mekke’de<br />

indi. Ba¡≥lar didiler ki nı§fı<br />

Medµne’de (9) ve nı§fı Mekke’de<br />

indi. İmâm fa…µh Ebu’l-<br />

Ley& ra√metu’llâhi ¡aleyhi<br />

müselsel sened-i §a√µ√ile Ebâ<br />

Hüreyre’den (10) ra≥iya’llâhu<br />

¡anh rivâyet …ıldı ki<br />

Resûlu’llâh §alla’llâhu ¡aleyhi<br />

ve sellem buyurdı ◊a…<br />

Te¡âlâ’nun kitâbında bir sûre<br />

(11) var ki hµç anuñ gibi sûre<br />

◊a… Te¡âlâ bir peyπambere<br />

indürmedi. Übeyy bin Ka¡b<br />

Kastamonu İl Halk Ktp. 2779<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>:<br />

Tefsî-rü Ebi’l-<strong>Leys</strong>=Tefsîrü’l-<br />

Kur’ân -Arapça-)<br />

Fatiha Suresi (2b/8-3a/9)<br />

(bkz. EK-X)<br />

2b/8 Fatiha suresi<br />

Bismillahirrahmanirrahim<br />

2b/9-15:<br />

Mücahit’ten rivayet<br />

olunur: Fatiha suresi Medenî’dir.<br />

(Medine’de nazil olmuştur).<br />

Ebu Salih, İbn-i Abbas’tan<br />

rivayet etti: Bu sure<br />

Mekkî’dir. (Mekke’de nazil<br />

olmuştur). Bazıları da bir<br />

kısmı Mekke’de bir kısmı<br />

Medine’de indirilmiştir, dediler.<br />

Fakih (Ebu’l-<strong>Leys</strong>), ….<br />

Ebu Hüreyre’den rivayet eder<br />

ki: Resulullah (s.a.v.) buyurdu:<br />

Allah’ın kitabında öyle bir<br />

sure vardır ki Allah benzerini<br />

hiçbir nebiye indirmemiştir.<br />

Übeyy bin Ka’b [o hangi suredir<br />

diye] sordu. Resulullah,<br />

onu bilmeden kapıdan çıkmanı<br />

(bunun cevabını öğrenmeden<br />

buradan ayrılmanı) istemem,<br />

dedi. Übeyy bin Ka’b<br />

der ki: Ben de öyle yaptım


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 83<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

1b/2: Ebu’l-Ley& İmâm الحمد الله<br />

müselsel senedile İbn-i ¡Abbâs’dan<br />

rivâyet …ılur ki ol<br />

buyurdı: الحمد الله (3) dimek<br />

ya¡nµ cemµ¡-i şükr Allâh’a<br />

ma«§û§dur ve andan πayrıya<br />

revâ degül dimek olur. Zµrâ<br />

çün cemµ¡-i ni¡metlerüñ (4)<br />

√u§ulı andandur. Ve cemµ¡-i<br />

şükr da«ı revâdur ve aña<br />

gerekdür. Ammâ ¢atâde<br />

eydür bu sûre evvelinde şükr<br />

ile (5) başladıπı aña işâretdür<br />

ki â«ırında ◊a… Te¡âlâ iki<br />

†âife ≠ikr eyledi ki birisi<br />

πa≥ab olınmışlardan (6) idi ki<br />

anlar Yahûdµler idi. Ve biri<br />

≥âll gümrâh olınmışlardan idi<br />

ki anlar Na§ârµ idi. Pes bu şükr<br />

(7) itmek ya¡nµ dimek olur ki<br />

şükr ol pâdişâha ki bizi ol<br />

πa≥ab olınmış ve gümrâh olup<br />

≥âll (8) olanlardan …ılmadı...<br />

§ordı ki ol ne sûredür? ◊a≥reti<br />

(12) [peyπâmber] §alla’llâhu<br />

¡aleyhi ve sellem buyurdı ki:<br />

Yâ Ka¡b, ben umaram ki sen<br />

…apudan henûz çı…madın anı<br />

bilesin. Übeyy bin Ka¡b (13)<br />

eydür: Birez kendümi<br />

egledüm tâ ki baña anuñ ¡ilmi<br />

√â§ıl ola. Resûl §alla’llâhu<br />

¡aleyhi ve sellem sükût itdi.<br />

Girü (14) §ordum ki: Yâ<br />

Resûla’llâh, ol ne sûredür?<br />

Buyurdılar ki yâ Übeyy<br />

namâzuñda evvel …ırâatuñ<br />

nedür? Didüm ki (15)<br />

Ümmü’l-¢urân o…uram yâ<br />

Resûla’llâh. Buyurdılar ki ol<br />

Allâh √a……ıçun ki benüm<br />

rû√um anuñ …udretündedür<br />

(16) Allâh Te¡âlâ dört kitâb<br />

içinde bir da«ı aña beñzer bir<br />

sûre indürmedi. Ol Seb¡u’lme&ânµ<br />

ki...<br />

10a/11: İmâm Ebu-(12)-’l-<br />

Ley& müselsel senedin İbn-i<br />

¡Abbâs’dan ra≥iya’llâhu ¡anh<br />

rivâyet …ılur ki: الحمد الله dimek<br />

(13) ya¡nµ cemµ¡-i ni¡metlerüñ<br />

√u§ulı andandur. Ve cemµ¡-i<br />

şükr da«ı aña gerekdür. Ammâ<br />

¢atâde eydür bu sûre (14)<br />

evvelinde şükr ile başladuπı<br />

aña işâretdür ki â«irinde [Yz.<br />

â«iretde] ◊a… Te¡âlâ iki †âife<br />

≠ikr eyledi ki (15) birisi πa≥ab<br />

olınmış-lardandı ki o<br />

Yahûdµlerdür. Ve biri ≥âll u<br />

gümrâh olmışlardan idi ki (16)<br />

olar Na§ârâlardur. Pes bu şükr<br />

itmek keennehü dimek olur<br />

kim şükr ol pâdişâha ki bizi ol<br />

(16) πa≥ab olınmış ve gümrâh<br />

olup ≥âll olanlardan …ılmadı...<br />

(bekledim). Resulullah sustu<br />

ve sonra Übeyy bin Ka’b’e<br />

“namazında ne okursun?”<br />

dedi. Übeyy bin Ka’b<br />

“ümmü’l-Kur’ân” (Fatiha<br />

suresi). Resulullah, “Nefsim<br />

elinde olana (Allah’a) and<br />

olsun ki, Allah, Tevrat’ta,<br />

İncil’de ve Kur’ân’da onun<br />

benzerini indirmemiştir. O<br />

bana verilen Seb‘u’l-mesânî<br />

(=Fatiha suresi)…<br />

2b/19-21:<br />

21: Fakih [Ebu’l-<strong>Leys</strong>)<br />

…. İbn-i Abbas’tan rivayet<br />

eder: الله الحمد manası<br />

nimetlerine karşılık olarak<br />

bütün şükür Allah’adır. […]<br />

Katade’den rivayet edilmiştir:<br />

الحمد الله ki: Katade demiş<br />

manası bizi gazaba<br />

uğrayanlardan [=Yahudîler]<br />

ve<br />

sapmışlardan<br />

[=Hırıstiyanlar] kılmayan<br />

Allah’a hamd olsun, demektir.


84 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

1b/13: الحيم<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

Ya¡nµ …ullarum<br />

ben sizi envâ¡-ı tertµb …ıldıπum<br />

ve sizüñ √avâyiclerüñüzi<br />

yirine getürüp (14)<br />

≥arûretüñüzi def¡ itdigüm<br />

andan ötrü degül kim sizden<br />

da«ı baña bir menfa¡at ola.<br />

Belki benüm kemâl-i<br />

ra√metümdendür ki (15) ben<br />

ra√mân-ı ra√µmem.<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

ا لرحمن<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

12b/1: Eger الرحمن الحيم<br />

§orarlarsa ki ◊a… Te¡âlâ bu<br />

§ıfatı ≠ikr itdükden §oñra aña<br />

§ıfat-ı ra√met terdµf idüp (2)<br />

≠ikr itmekde münâsib ne da«ı<br />

bunca esmâ-ı §ıfatı var iken?<br />

Bu fa…µr dâ¡i eyle cevâb virür<br />

kim bu tertµb mu…te≥â-yı (3)<br />

ra√metdür. Zµrâ bir kimse bir<br />

≥a¡µfi görüp tera√√um<br />

…ılmayınca anuñ i√tiyâcını<br />

def¡ eylemez. Pes ◊a… Te¡âlâ<br />

(4) buyurdugi الرحمن الحيم<br />

keennehü aña işâret …ıldı ki iy<br />

…ullarum ben sizi envâ¡-ı tertµb<br />

birle tertµb …ıldıπum ve sizüñ<br />

(5) √avâyicüñüzi yirine<br />

getürüp ≥arûretlerüñüzi def¡<br />

iderem, andan ötrü degül kim<br />

sizden baña bir menfa¡at (6)<br />

ola. Belki benüm kemâl-i<br />

ra√metümdendür ki ben<br />

ra√mân-ı ra√µmem. İmâm-ı<br />

Kelbî eydür: Bu iki ismdür ki<br />

rafµ…dür. Ammâ birbirinden<br />

(7) ri……âti artu…dur. Ri……at<br />

aña dirler ki bir kişi bir ≥a¡µfi<br />

ve mu√tâcı göricek … Ehl-i<br />

lüπat bundan ötrü (8) didiler<br />

ki bu laf@ı...<br />

2b/22-25<br />

25<br />

Bazıları Allah, kulları ona<br />

hamd etmesini bilsinler diye<br />

kendi nefsine hamd etti, dediler.<br />

Lügat ehli (leksikograflar)<br />

dediler ki “hamd”, “övgü<br />

حمد الله (=senâ)” demektir. Ve<br />

demek, kullara nimet olarak<br />

verdiklerine mukabil olarak<br />

“güzel sıfatlarıyla övgü<br />

O’nadır” demektir. “Hamd”<br />

kelimesinde “şükr” ve “medh”<br />

anlamı vardır. “Hamd”, “şükr”<br />

den daha kapsamlıdır. Çünkü<br />

“hamd” “şükr” yerini tutar<br />

ancak “şükr” “hamd”in yerini<br />

tutmaz<br />

3a/8-9:<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

Kelbî’nin rivayetine göre o<br />

ikisi (Rahman ve Rahim) iki<br />

refîk isimdir. Biri diğerinden<br />

daha rakiktir. Bazı lügat ehli<br />

(leksikograf) dedi ki bu lafız…<br />

الرحمن الحيم :9


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 85<br />

Sonuç:<br />

1. Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri Musa İznikî tarafından Enfesü’l-cevâhir<br />

adıyla <strong>Türkçe</strong>ye tercüme edilmiştir. Eserde yer alan sorular ve bu sorulara “bu<br />

fakîr dâ‘î eyle cevâb virür ki…” diye başlayan kısımlar başta olmak üzere İznikî<br />

tercümeye bir çok eklemede bulunmuştur. Bu durum İznikî’nin “kendi el yazısı<br />

ile Umur Beğ’e ithafen yazmış olduğu” mütercim nüshasındaki “ellefehü ve<br />

reccemehü” (Bursa YEBEK, Ulucami 436, vr. 1a) kaydıyla örtüşmektedir.<br />

2. Ahmed-i Dâî’ye izafe edilen “Ebu’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong> Tefsîri Tercemesi”<br />

nüshaları, İznikî’nin Enfesü’l-cevâhir adlı Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümesinin<br />

nüshalarıdır.<br />

3. Enfesü’l-cevâhir’in muhtasar bir düzenlenmesi yapılmıştır. Bu muhtasar<br />

düzenlemenin Nuruosmaniye 136, Ayasofya 147 ve Mihrişah Sultan 9 nüshaları<br />

vardır. Hacı Halife’nin Ebu’l-<strong>Leys</strong> tefsiri tercümesini İbn Arabşah’a mal etmesini<br />

göz önünde bulundurarak bu muhtasar nüsha İbn Arabşah tarafından düzenlenmiştir,<br />

diyebiliriz.<br />

4. İznikî aynı zamanda Hâzin-i Bağdadî’nin Lübâbü’l-te’vîl fî Ma‘âni’ttenzîl’ini<br />

de <strong>Türkçe</strong>ye çevirmiştir. Bu tercümenin Âl-i ‘imrân suresi 96. ayetiyle<br />

başlayıp Hûd suresinin son ayetinin tefsiriyle biten, İznikî’nin kaleminden çıkmış<br />

cildi Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi’nde Ulucami 435<br />

numarada kayıtlıdır. ©


86 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

EK I YEBEK, Ulucami 435 vr. 156b-157a


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 87<br />

EK II YEBEK, Ulucami 436 vr. 1b-2a


88 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

EK III YEBEK, Ulucami 435 vr. 329b-330a


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 89<br />

EK IV YEBEK, Ulucami 436 vr. 154b-155a


90 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

EK V Nuruosmaniye 138, vr. 205b<br />

Nuruosmaniye 138, vr. 205a


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 91<br />

EK VI YEBEK, Ulucami 436, vr. 314b<br />

YEBEK, Ulucami 436, vr. 314a


92 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

EK VII Nuruosmaniye 138, vr. 388b<br />

Nuruosmaniye 138, vr. 388a


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 93<br />

EK VIII Nuruosmaniye 136, vr. 1b-2a (Fatiha suresi)


94 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

EK IX Nuruosmaniye 138, vr. 10b-11a


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 95<br />

EK X Kastamonu İl Halk Ktp. 2779, vr. 2b-3a


96 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

EK XI Ebu’l-<strong>Leys</strong> Tefsiri tercümesinin İbn Arabşah’a izafe edilen matbu nüshasının kapağı ve ilk iki sayfası


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 97<br />

Kaynaklar ve Kısaltmalar<br />

Yazmalar<br />

Ebu’l-Fazl Mûsâ b. Hâcî Hüseyin el-İznîkî, Tefsîrü’l-Lübâb <strong>Tercümesi</strong>:<br />

Bursa, YEBEK, Ulucami Nr. 435.<br />

Ebu’l-Fazl Mûsâ b. Hâcî Hüseyin e-İznîkî, Enfesü’l-cevâhir (=Tercüme-i Tefsîr-i Ebu’l-<strong>Leys</strong><br />

es-<strong>Semerkandî</strong>):<br />

Bursa, YEBEK, Ulucami Nr. 436.<br />

Nuruosmaniye Ktp. Nr. 138.<br />

Süleymaniye Ktp. Hacı Mahmud Ef. Nr. 51.<br />

İstanbul Üniversitesi Ktp., TY. 3248.<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong>, Tefsîrü Ebi’l-<strong>Leys</strong>:<br />

Kastamonu İl Halk Ktp. Nr. 2779.<br />

[İbn Arabşah], Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> tefsiri tercümesi (muhtasar):<br />

Nuruosmaniye Ktp. Nr. 136.<br />

Süleymaniye Ktp. Ayasofya Nr. 147.<br />

Süleymaniye Ktp. Mihrişah Sultan Nr. 9.<br />

Kitaplar, Tezler ve Makaleler<br />

Abay, Muhammed, Osmanlı Dönemi Müfessirleri, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />

Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Bursa, 1992.<br />

______, “Osmanlı Döneminde Yazılan Tefsir ile İlgili Eserler Bibliyografyası” Dîvân, C. 1,<br />

S. 6, İstanbul, 1999, s. 249-303.<br />

Alakese, Ayşe Nur, Ahmed-i Dâ’î’nin Ebü’l-<strong>Leys</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong>, Maide suresi, (Dil<br />

İncelemsi, Metin, Dizin), Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.<br />

Algül, Hüseyin-Nihat Azamat, “Emîr Sultan” DİA.., XI, İstanbul, 1995, s. 146-148.<br />

Aydar, Hidayet, “Osmanlılarda Tefsir Çalışmaları” Yeni Türkiye, S. 33, Ankara, Mayıs-<br />

Haziran 2000, s. 535-550.<br />

Bağdatlı İsmail Paşa, Hediyyetü’l-‘ârifîn, Esmâu’l-mü’ellifîn ve Âsâru’l-musannifîn, Meb Yayınları,<br />

İstanbul, 1. cilt (hzl. Muallim Kilisli Rifat Bilge-İbnülemin Mahmud Kemal<br />

İnal), 1951, 2. cilt (hzl. İbnülemin Mahmud Kemal İnal-Avni Aktuç), 1955.<br />

Birışık, Abdulhamit, “Osmanlıca Tefsir Tercümeleri ve Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin<br />

Mevâhib-i Aliyye’si” İslâmî Araştırmalar, C. 17, S. 1, Ankara, 2004, s. 53-68.<br />

______, “Osmanlı’nın Genişleme Döneminde İznik Yöresinde Tefsir Çalışmaları ve Mûsâ<br />

İznikî”, Uluslararası İznik Sempozyumu (5-7 Eylül 2005), İstanbul, tsz., s. 411-427.<br />

Brockelmann, Carl, Geschichte der Arabischen Litteratur, Leiden, 1943, Band I.


98 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Bursalı Mehmed Tahir, “Mûsâ bin Hâcî Hüseyîn İznîkî” Türk Yurdu, Yıl. 3, Cilt 6, Sayı<br />

10, 10 Temmuz 1330/1914, s. 2329-2331.<br />

______, (Hzl. Mustafa Tatçı-Cemâl Kurnaz), Osmanlı Müellifleri I-II-III (Ahmed Remzî Akyürek<br />

Miftâhu’l-kütüb ve Esâmî-i Müellifîn Fihristi ile birlikte) [Tıpkıbasım], Ankara,<br />

2000.<br />

Çiçek, Ali, Ebü`l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Tefsiri <strong>Tercümesi</strong> İlk Üç Surenin Dil Özellikleri (İnceleme-Metin-Dizin),<br />

Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />

Doktora Tezi), Erzurum, 2003.<br />

Demir, Ziya, Osmanlı Müfessirleri ve Tefsir Çalışmalar -Kuruluştan X/XVI. Asrın Sonuna<br />

Kadar-, Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayımlanmamış Doktora<br />

Tezi), İstanbul, 1994. (Basımı: İstanbul 2007).<br />

______, XIII.-XVI. y.y. Arası Osmanlı Müfessirleri, Ensar Neşriyat, İstanbul 2007.<br />

Deny, Jean, (Çev. Ali Ulvi Elöve), Türk Dili Grameri: Osmanlı Lehçesi, Maarif Vekaleti,<br />

İstanbul, 1941.<br />

DİA. : Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi.<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Nebe Tefsîri <strong>Tercümesi</strong>, Cemal Efendi Matbaası, İstanbul,<br />

1317/1899. [Arap harfli matbu].<br />

Ebu’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong> (Mütercim: Ahmed b. Muhammed el-Hanefî), Tefsîr-i Şerîf, 1.<br />

cilt, Bulak matbaası, Kahire, tsz. [Bu baskının ilk forması, Süleymaniye Ktp. Hasib<br />

Ef. 33M.].<br />

Ergin, Muharrem, “Bursa Kitaplıklarındaki <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Arasında” TDED., C. IV, S.<br />

1-2, İstanbul, Kasım 1950, s. 103-132.<br />

Eroğlu, Ali, “Hâzin, Ali b. Muhammed” DİA., XVII, İstanbul, 1998, s. 125-126.<br />

Ertaylan, İsmail Hikmet, Türk Edebiyatı Örnekleri VII, Ahmed-i Dâ’î, Hayatı ve Eserleri, İstanbul<br />

Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1952.<br />

Fihrisü’l-mahtûtâti’t-Türkiyyeti’l-Osmâniyye el-letî iktenethâ Dârul Kütübi’l Kavmiyye münzü<br />

‘âm 1870 hattâ nihâyeti 1980 m., [=Mısır Millî Kütüphanesi <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Kataloğu],<br />

[Kahire,] 1987, C. I.<br />

GAL : bkz. Brockelmann, Carl.<br />

GAS : bkz. Sezgin, Fuat.<br />

Gonca, Sema, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Araf suresi, (Giriş-<br />

Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü<br />

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.<br />

Gülensoy, Tuncer, “Bursa Kütüphanelerinde Bulunan <strong>Türkçe</strong> El Yazma Kitaplar <strong>Üzerine</strong><br />

Notlar -I-” Türk Kültürü, Nisan 1971, Yıl IX, S. 102, Ankara, 1971, s. 561-564.<br />

______, “Bursa Haraççıoğlu Kitaplığında Bulunan <strong>Türkçe</strong> Yazmalar <strong>Üzerine</strong> notlar”<br />

TDAY-Belleten 1971, (Ankara, 1989, 2. Baskı), s. 231-246.


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 99<br />

H. Khalifa, Lexicon Bibliographicum et Encyclopaedicum, a Mustapha ben Abdallah Katib Jelebi<br />

dicto e nomine Haji Khalfa celebrato compositum, ed. latine vertit et commentario<br />

indicibusque instruxit G. Flügel, Leipzig-London, 1835-1858, C. II.<br />

Hamidullah, Muhammed, (Çev. Sâlih Tuğ), “Kur’anı Kerîm’in <strong>Türkçe</strong> Yazma Tercümeleri”<br />

Türkiyat Mecmuası, C. XIV, İstanbul, 1964, (basım 1965), s. 65-80.<br />

______, - Macit Yaşaroğlu, Kur’an-ı Kerîm Tarihi ve <strong>Türkçe</strong> Tefsirler Bibliyoğrafyası, Yağmur<br />

Yayınları, İstanbul, 1965. [Bu baskının ilk iki bölümü (s. 7-90) Muhammed<br />

Hamidullah’ın Mehmet Salih Mutlu tarafından Fransızcadan çevrilmiş Kur’ân-ı Kerîm<br />

Tarihi (Bir Deneme) başlıklı eseri, üçüncü bölümü (s. 91-169), Macit<br />

Yaşaroğlu’nun Kur’ân-ı Kerîm’in <strong>Türkçe</strong> Tercemelerinin Kronolojik Bibliyografyası’ndan<br />

oluşmuştur].<br />

Hartmann, Richard, “Ein altosmanischer ¢or’ân-Kommanter”, OLZ., XXVII (September<br />

1924), Nr. 9, 497-503.<br />

Hediyye: Bkz. Bağdatlı İsmail Paşa.<br />

Hüsnü, “İbni Arabşah” Türkiyat Mecmuası, III, 1926-1933, İstanbul, 1935, s. 157-183.<br />

İnan, Abdülkadir, “Kur’an’ın Eski <strong>Türkçe</strong> ve Oğuz-Osmanlıca Çevirileri <strong>Üzerine</strong> Notlar”<br />

TDAY-Belleten 1960, Ankara, 1988, 2. baskı, s. 79-94. Aynı makale: Makaleler ve İncelemeler,<br />

C. II, s. 141-155, TTK Yayınları, Ankara, 1998, 2. baskı.<br />

______, Makaleler ve İncelemeler, TTK Yayınları, Ankara, 1998, 2. baskı, C. II.<br />

Kara, Mustafa, “XIV. ve XV. Yüzyıllarda Osmanlı Toplumunu Besleyen <strong>Türkçe</strong> Kitaplar”,<br />

İslâmî Araştırmalar, C. 12, S. 2, Ankara, 1999, s. 130-147. Aynı makale: Uludağ<br />

Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, C. 8, S. 8, Bursa, 1999, s. 29-58.<br />

Karatay, Fehmi Edhem, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi <strong>Türkçe</strong> Yazmalar Kataloğu, İstanbul,<br />

1962, C. I.<br />

Katip Çelebi, Keşf el-Zunun (Hzl. Şerefettin Yaltkaya-Kilisli Rifat Bilge), Millî Eğitim Basımevi,<br />

İstanbul, 1943, C. I.<br />

Koç, Hatice, Ahmed-i Dâ’î’nin Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong> Adlı Eseri (En‘âm<br />

suresi), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.<br />

Kurmuş, Ömer S., Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi, Bursa Valiliği İl Halk<br />

Kütüphanesi Yayını, Bursa, 2002.<br />

Kut, Günay, “Ahmed-i Dâî”, DİA., II, İstanbul, 1989, s. 56-58.<br />

______, (Günay Kut (Alpay) imzasıyla) “Bursa ve Manisa İl-Halk Kütüphanelerindeki<br />

<strong>Türkçe</strong> Yazmalar <strong>Üzerine</strong>” Journal of Turkish Studies/Türklük Bilgisi Araştırmaları, C.<br />

1, Cambridge, 1971, s. 121-147. Aynı makale: Yazmalar Arasında, Eski Türk Edebiyatı<br />

Araştırmaları I, Simurg, İstanbul, 2005, s. 157-178.


100 • TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ<br />

Küçük, Murat, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin İznikî: Terceme-i Fa§lu’l-»i†âb (Giriş-İnceleme-Metin-<br />

Dizin), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış Yüksek Lisans<br />

Tezi), Ankara, 1996.<br />

Muhammed Fuâd Abdülbâkî, El-mu’cemü’l-müfehres li-elfâzi’l-Kur’âni’l-Kerîm, Dârü’lhadîs,<br />

Kahire, 1408/1988.<br />

Mûsâ b. Hacı Hüseyin İznikî, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> <strong>Tefsirinin</strong> <strong>Tercümesi</strong> [Tıpkıbasım],<br />

Sezgin Neşriyat, İstanbul, 1983, 2 Cilt.<br />

OLZ. : Orientalistische Literaturzeitung.<br />

Özdemir, Hikmet, Mûsâ b. ◊âcµ ◊üseyin el-İzni…µ Hayatı ve Eserleri, Ankara Üniversitesi<br />

İlâhiyat Fakültesi (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 1980, XII+150+4 s..<br />

______, “XV. Asrın Başında Yazılmış <strong>Türkçe</strong> Bir Dinî Eser Münebbihü’r-râkıdîn” Türk<br />

Dünyası Araştırmaları, S. 73, İstanbul, Ağustos 1991, s. 169-187.<br />

Özdemir; Yasemin, Ahmed-i Dâî: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, [Yasin suresi],<br />

(Giriş-Metin-Sözlük), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2000.<br />

Özege, M. Seyfettin, Eski Harflerle Basılmış Türkeç Eserler Kataloğu, İstanbul, tsz. C. III.<br />

Özkan, Abdurrahman, “Ahmedi Dâî’nin Tefsîr <strong>Tercümesi</strong>’nin Manzum Mukaddimesi ve<br />

Dil Özellikleri” Selçuk Ünivesitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Türkiyat Araştırmaları<br />

Dergisi, S. 11, Konya, 2002, s. 1-57.<br />

Özkan, Mustafa, “Ahmed-i Dâî’nin Tercüme-i Tefsir-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> Mukaddimesi”<br />

TDED., XXIX, İstanbul, 2000, s. 117-188.<br />

Schacht, Joseph, “Abu’l-Layth al-Samar…andî” The Encyclopaedia of Islam (New edition),<br />

Leiden-London, 1960, vol. I, p. 137.<br />

______, “Weiteres zu den altosmanischen Korankommentaren” OLZ., XXXI (Oktober<br />

1928), Nr. 10, 812-815.<br />

______, “Zwei altosmanische Kor’ān-Kommentare” OLZ., XXX (September 1927), Nr. 9,<br />

747-752.<br />

Sezgin, Fuat, Geschichte des Arabischen Schrifttums, Leiden, 1967, Band I.<br />

Sohrweide, Hanna, Türkische Handschristen, (VOHD (=Verzeichnis der Orientalischen<br />

Handschriften in Deutschlsnd) XIII, 3) Wiesbaden, 1974.<br />

Şeşen, Ramazan, “Onbeşinci Yüzyılda <strong>Türkçe</strong>ye Tercümeler” XI. Türk Tarih Kongresi<br />

(Ankara: 5-9 Eylül 1990) Kongreye Sunulan Bildiriler, TTK Yayınları, C. III, Ankara,<br />

1994, s. 899-919.<br />

______, “İlk Osmanlı Âlimleri ve Yazdıkları Eserler”, Marmara Üniversitesi Fen-<br />

Edebiyat Fakültesi Türklük Araştırmaları Dergisi, S. 12, İstanbul, Eylül, 2002, s. 261-<br />

292.<br />

TarS. : Tarama Sözlüğü, TDK Yayınları, Ankara, 1963.<br />

TDED. : İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi.<br />

TDK<br />

: Türk Dil Kurumu.


TÜRKİYAT ARAŞTIRMALARI DERGİSİ • 101<br />

Topaloğlu, Ahmet, Muhammed bin Hazma: XV. Yüzyıl Başlarında Yapılmış Kur’an <strong>Tercümesi</strong>,<br />

Kültür Bakanlığı, İstanbul, 1976, C. I.<br />

Topaloğlu, Elif, Ahmed-i Dâî, Tercüme-i Tefsir-i Ebü’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi, Nisa suresi (Giriş-<br />

Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü<br />

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2003.<br />

TSMK : Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi.<br />

TTK : Türk Tarih Kurumu.<br />

Yaşaroğlu, M. Kâmil, Mûsâ İznikî” DİA., XXXI, İstanbul, 2006, s. 218-219.<br />

Yavuzarslan, Paşa, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin el-İznikî: Münebbihü’r-râkidîn (Uyurları<br />

Uyandurucu), TDK Yayınları, Ankara, 2002, C. I.<br />

______, Mûsâ bin Hâcı Hüseyin İznikî: Terceme-i ◊ı§nu’l-√a§µn Fµ Minheci’d-dµn (Giriş-<br />

İnceleme-Tenkitli Metin-Dizin), Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü (Yayımlanmamış<br />

Yüksek Lisans Tezi), Ankara, 1993.<br />

Yazıcı, İshak, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi, Hayatı, Eserleri ve Tefsirdeki Metodu, Atatürk Üniversitesi<br />

İslâmi İlimler Fakülyesi (Yayımlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 1982.<br />

______, “Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-Semerkandi’nin <strong>Tefsirinin</strong> Bazı Hususiyetleri” Mûsâ b. Hacı Hüseyin<br />

İznikî, Ebu’l-<strong>Leys</strong> es-<strong>Semerkandî</strong> <strong>Tefsirinin</strong> <strong>Tercümesi</strong>, Sezgin Neşriyat, İstanbul,<br />

1983, C. 2, s. 5-9.<br />

______, “Tefsiru Ebi’l-<strong>Leys</strong> Tercemeleri Hakkında Kısa Bir Araştırma” Ondokuz Mayıs<br />

Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi, S. 6, Samsun, 1992, s. 79-83.<br />

YEBEK : Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesi (Bursa).<br />

Yılmaz, Birgül, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-<strong>Leys</strong>-i <strong>Semerkandî</strong>, Âl-i ‘İmrân suresi<br />

(Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım) Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü<br />

(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İstanbul, 2002.<br />

Yuvalı, Abdülkadir, “İbn Arabşah, Şehâbeddin” DİA., XIX, İstanbul 1999, s. 314-315.<br />

Yüksel, Murat, “Kara Timurtaş-oğlu Umur Bey’in Bursa’da Vakfettiği Kitaplar ve Vakıf<br />

Kayıtları” Türk Dünyası Araştırmaları, S. 31, İstanbul, Ağustos 1984, s. 134-147.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!