07.11.2014 Views

aydin_kimdir_a

aydin_kimdir_a

aydin_kimdir_a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Aydın <strong>kimdir</strong>? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası<br />

gibi trajik bir tavrı üstlenmiştir bu yüzden. Bulaç, “Türk aydınının köklü bir cuntacılık geleneğinden<br />

beslendiğini biliyoruz.” diyerek bir bakıma güncel olaylara da göndermede bulunuyor. Cumhuriyet<br />

döneminin başından beri aslında aydın ile halk arasında görünür kılınmayan ama simgeler ve tercihler<br />

üzerinden gelişen bir çatışma var oldu.”*5+ Mazi ve tarihin unutturulması tespitini Meriç de yapar:<br />

“Dünyanın bütün tımarhaneleri bizim entelijansiyanın kafatası yanında yanında birer aklıselim<br />

mihrakı…imparatorluğun birbirine düşman etnik unsurlarından mürekkep yamalı bohçası dikiş<br />

yerlerinden ayrılalı beri biz kendine düşman insanlar haline geldik. Mazi yok, tarihimizi tanımıyoruz.<br />

Din ölüm yatağında. İnsanları bir araya getiren hiçbir ideoloji doğmadı… Bu millet on senede bir<br />

değişen hafızasız nesiller amalgamı.”*6+<br />

Mazi ve tarihin boş bıraktığı alan doldurulmak zorundadır elbette ve bu boşluğu aydınımız Avrupa<br />

kültürü ile doldurmaya çalışır hatta aydınımız çoğunlukla kendisini Avrupalı sayar, Hilmi Yavuz, “Türk<br />

aydını ne kertede Avrupalıdır?” sorusunu sorar ve “Türk aydını Avrupalı olmaya, Avrupa<br />

entelijansiyasına entegre olmaya hazır değildir.” cevabı verdikten sonra sebepleri açıklar:<br />

” Bizim aydınımız, inanılmaz bir safdillikle Türkiye’nin, dolayısıyla kendisinin sorunlarını Avrupalı<br />

aydınların da sorunu sanmak gafletinden tam 200 yıldır kurtulamamıştır da ondan. Bu gaflet, Türk<br />

aydınlarının Avrupalı aydınlara kendi ülkelerinden yakınmayı gelenekselleştirmelerinden<br />

kaynaklanıyor… Türk aydını sanıyor ki, bütün bunlar anlatılınca her şey çözümlenecektir. Daha vahimi<br />

Türk aydını sanıyor ki, bütün bunlar Avrupalı aydına anlatıldığında, Avrupalı aydın, bu demokrat,<br />

liberal ve progesist kimliğiyle onu, yani Türk aydınını Avrupalı sayacaktır. Ama hiç de öyle olmuyor…<br />

Avrupalı aydından kendi sorunlarını anlamasını bekleyen Türk aydını, acaba, Avrupalı aydının<br />

sorunlarını, anlamak şöyle dursun, bilmekte midir? Hiç sanmıyorum, çünkü Türk aydını Avrupa<br />

entelijensiyasını anlamayı değil, kendini ona anlatmayı misyon bellemiştir… Türk aydınının Batı<br />

kültürü ile ilişkisi, sürekli bir tekyanlılıktan geçmektedir: Ya Batı’yı olduğu gibi, hiçbir eleştirel<br />

düşünceden geçirmeksizin aktarmaktadır; ya da ona kendi düşüncelerini aktarmaya çalışmaktadır. Bu<br />

iki aktarım düzeyi, asla örtüşmediği için de Türk aydınının Batı’dan aktardığı başka, Batı’ya aktardığı<br />

da büsbütün başka olmaktadır.”*7+<br />

Aydınlara bakarken bir de onların zaaflarına göz attığımızda şu tespitlerle karşılaşırız. Bu noktada<br />

Selim İleri, Sabahattin Ali, romanları üzerinden aydın tipini irdelemişler ve onun zaaflarını karakterleri<br />

üzerinden ortaya koymuşlardır. Sabahattin Ali, İçimizdeki Şeytan adlı romanında Ömer karakteri<br />

üzerinden dönemin aydınlarını eleştirirken onların kıskançlıklarını, kibirlerini, birbirlerine üstünlük<br />

taslama telaşlarını, sözün ne olduğu değil de kimin sözü en çok etkili söylediğini, övgü beklentilerini…<br />

ortaya döker ve aydın olmaya çalışan ve gidişatı değiştirmeye çalışan aydının büyük bir zaafından da<br />

söz eder:<br />

“Bu kafa büsbütün başka işler becerebilir… Madem ki herkes gibi değilsin… onlardan daha akıllı, daha<br />

üstünsün, onlara hükmetmek hakkını hatta vazifendir. Yalnız bunu istemen lazım. Her şeyi feda<br />

edebilecek kadar şiddetle istemen ve bütün arzularını tek bir gayeye: İnsanlara hükmetmek, onların<br />

başına geçmek gayesine hasretmen lazım… Dünyaya bizim gibi insanlar kendi kafalarında tasavvur<br />

ettikleri şekli vermeli ve koyun sürüsünden farkı olmayan halk ise sadece tabi olmalıdır.”*8+ Yani aydın<br />

kimliğinden jakobenizme kayış. Bu; aydını, Suç ve Ceza’nın, -içinde deha taşıdığına inanan- meşhur<br />

karakteri Raskolnikov’a yaklaştırır; insanları sıradan ve sıra dışı olarak ayırma, sıradan insanları<br />

edilgen, güdülmesi gereken ve cahil olarak algılama yönleriyle.<br />

Aslında Tolstoy’un İtiraflarım adlı eseri, aydın kimliği giydirilen insanların psikolojisini ortaya koyan<br />

ipuçları sunar bizlere:<br />

www.derindusunce.org<br />

Fikir Platformu<br />

10

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!