08.11.2014 Views

Balast Suyu Yönetimi Projesi(DETAYLI) - Deniz Çevresi Dairesi ...

Balast Suyu Yönetimi Projesi(DETAYLI) - Deniz Çevresi Dairesi ...

Balast Suyu Yönetimi Projesi(DETAYLI) - Deniz Çevresi Dairesi ...

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

GEMİLERİN BALAST SULARI İLE TAŞINAN ZARARLI SUCUL ORGANİZMALAR VE PATOJENLER<br />

HAKKINDA YAPILAN ULUSAL VE ULUSLARARASI ÇALIŞMALAR<br />

BALAST SUYU İLE TAŞINAN ZARARLI SUCUL<br />

ORGANİZMALARIN KONTROLÜ VE YÖNETİMİ PROJESİ<br />

Murat KORÇAK<br />

BALAST SUYU PROBLEMİ NEDİR?<br />

Gemiler dengelerini ve stabilitelerini sağlamak için sadece bu amaçla ayrılmış tanklarına balast suyu<br />

olarak adlandırılan temiz deniz suyunu alırlar. Gemiler balast suyunu genelde yüksüz seyirleri<br />

sırasında alırlar. Taşınan balast suyu yaklaşık geminin taşıma kapasitesinin (dedveyt tonaj) %30‐35’i<br />

mertebesindedir. Bu yolla milyonlarca farklı sucul organizma ve mikro organizma bir ekosistemden<br />

bir başkasına taşınmaktadır. Bu türler taşındıkları yerde kontrolsüzce çoğalarak geri dönüşümsüz bir<br />

şekilde bölgeyi istila edebilmektedir.<br />

<strong>Balast</strong> suyu, istilacı sucul organizmaların taşınmasını sağlayan en önemli vektörlerden biridir.<br />

Uluslararası ticaretin yaklaşık %90’ı gemiler ile yapılmaktadır. Yılda yaklaşık 7 milyon ton balast


suyunun gemiler tarafından taşındığı tahmin edilmektedir. Bu da 7000 den farklı türün gemilerin<br />

balast suyu tanklarında her gün farklı limanlar arasında taşındığı anlamına gelmektedir.<br />

İstilacı sucul organizmaların ekosisteme etkisi petrol kirliliği ile karşılaştırıldığında, petrol kirliliğinin<br />

etkisinin akut, yok edici ve göz ile gözlemlenebilir olduğu bilinmektedir. Ancak petrol kirliliğinin etkisi<br />

zamanla azalmakta ve uzun süreçlerde tamamen yok olmaktadır. Bir istilayı değerlendirdiğimizde ise<br />

ilk etki çok düşüktür. Ancak belli bir süre geçtiğinde habitata olan etki geri dönüşümsüz olarak<br />

artmakta ve sonuçlar yıkıcı olmaktadır.<br />

İstilacı türlerin ciddi ekonomik, çevresel ve insan sağlığına olumsuz etkileri vardır. <strong>Deniz</strong>lerdeki istilacı<br />

türlerin büyük ekonomik ve çevresel etkileri bulunurken insan sağlığına da ciddi şekilde tehdit<br />

oluştururlar. İstilacı türlerin denizleri tehdit eden en büyük dört tehlikeden biri olduğu<br />

değerlendirilmektedir. Diğerleri küresel ısınma, kara kökenli kirleticiler ve aşırı avlanmadır.<br />

Türk kıyıları maruz kaldığı yoğun deniz trafiği nedeniyle dünyanın en hassas bölgelerinden birisidir. 66<br />

farklı istilacı türün Türk kıyılarına yerleştiği bilimsel olarak raporlanmıştır. Bunlardan 19’u zararlı tür<br />

olarak sınıflandırılmaktadır. Bu kapsamda Türkiye bölgesinde bir insiyatif başlatarak bu sorunun<br />

üstesinden gelmek amacıyla TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi ile bir proje başlatmıştır.<br />

Projenin amacı, uluslararası deniz trafiğinin ve taşınan balast suyunun riskini belirlemek ve bu riski<br />

azaltmak için alınacak önlemleri ortaya koymaktır. Ayrıca proje ile Türk deniz alanlarında <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong><br />

Yönetimi Sözleşmesi ve rehberleri kapsamında balast suyu ile taşınan zararlı sucul organizma ve<br />

patojenlerin riskini en aza indirgemek amacıyla belirlenen balast suyu yönetimi uygulamalarını hayata<br />

geçirmek amaçlanmaktadır.<br />

Proje kapsamında Türkiye’nin <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Yönetimi Sözleşmesi’ni imzalamasının ardından oluşacak<br />

sorumlulukları belirlenmiş olup, bu sorumluluklar kapsamında kapasite arttırımı amacıyla yapılması<br />

gerekli aktiviteler belirlenmiştir.


BALAST SUYU PROBLEMİNİN ÇÖZÜMÜ NEDİR?<br />

“Gemi <strong>Balast</strong> Suları ve Sedimanların Kontrolü ve Yönetimi Uluslararası Sözleşmesi” bu sınırı aşan<br />

deniz çevresi problemini çözmek amacıyla kritik olarak ihtiyaç duyulan bölgesel işbirliği ve<br />

politikaların harmonizasyonunun sağlanması için hazırlanmış bir girişimdir. <strong>Balast</strong> suyu sözleşmesi<br />

henüz yürürlüğe girmemiştir. Ancak, Türkiye’nin de içinde bulunduğu bir çok ülkede imzalama<br />

süreçleri devam etmektedir. 2011 yılı içinde yürürlüğe girmesi beklenmektedir.<br />

Sözleşme yürürlüğe girdikten sonra gemilerin tonajlarına göre belirlenen bir takvim çerçevesinde<br />

2011‐2015 yılları arasında tüm gemilere balast arıtım cihazları takılarak gemilerin taşıdıkları sular<br />

içindeki tüm canlıları arıtması sağlanacaktır.<br />

2011‐2015 yılları arasındaki bu geçiş sürecinde henüz balast arıtım cihazı takmamış tüm gemiler ise<br />

balast sularını sözleşmenin B‐4 maddesinde belirtilen deniz alanlarında değiştireceklerdir. Bu şekilde<br />

taşıdıkları organizma bakımından zengin deniz suyunu organizma bakımından daha fakir olan açık<br />

deniz suyu ile değiştirerek istilacı türlerin taşınması riskini azaltmış olacaklardır.<br />

Sözleşme, gemilere arıtım ve değişim yükümlülüğü getirirken bir taraftan da ülkelere sertifikasyon,<br />

denetim, bilimsel araştırma, ikili işbirliği, bilgi değişimi gibi bazı yükümlülükler getirmektedir.<br />

Ülkelerin bu yükümlülüklerini yerine getirebilmesini desteklemek amacı ile IMO bir proje<br />

oluşturmuştur. “Globallast Partnership” adı verilen bu proje kapsamında ülkelerde kapasite artırımı<br />

çalışmaları yürütülmektedir.<br />

Türkiye, IMO(Uluslararası <strong>Deniz</strong>cilik Örgütü) tarafından yürütülen Globallast Partnership <strong>Projesi</strong>nin<br />

Akdeniz bölgesi için lider ülkesidir. Bu kapsamda Türkiye Akdeniz ülkeleri için çalıştaylar ve eğitimler<br />

düzenlemekte ayrıca, Akdeniz ülkeleri tarafından oluşturulan Bölgesel Görev Gücü’nün oturum<br />

başkanlığını yapmaktadır.


TÜRKİYENİN ULUSAL PROJESİ SONUCUNDA ELDE EDİLENLER:<br />

Tübitak Marmara Araştırma Merkezi ile <strong>Deniz</strong>cilik Müsteşarlığı arasında yürütülen ulusal proje 2008<br />

de tamamlanmıştır.<br />

Proje, toplam 13 iş paketi çerçevesinde gerçekleştirilmiştir bu paketler özetle:<br />

1. Son 5 yıllık gemi trafiği dikkate alınarak, balast suyu envanterinin hazırlanması ile hangi<br />

limanlarımıza hangi limandan ve ne kadar miktarda balast suyu taşınmakta olduğunun belirlenmesi.<br />

2. Türk deniz alanlarına, 10 yıl içerisinde taşınacak balast suyu miktarını belirleyen trend analizinin<br />

yapılması<br />

3.IMO <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Risk Değerlendirme yöntemine göre kıyı alanlarımızın riskinin belirlenmesi<br />

4. Coğrafi Bilgi Sistemi oluşturularak tüm bilgilerin sayısal haritalara işlenmesi<br />

5. “Gemi <strong>Balast</strong> Suları ve Sedimanlarının Kontrolü ve Yönetimi Uluslararası Sözleşmesi, 2004”<br />

hükümleri ve ilgili 14 rehber kapsamında uygun balast yönetim modelinin oluşturulması,<br />

6. Türkiye’nin uluslararası yükümlülüklerinin ve bu yükümlülüklerin yerine getirilmesi için yapılması<br />

gereken faaliyetlerin belirlenmesi,<br />

7. <strong>Balast</strong> sularının yönetimi konusunda ulusal mevzuat taslaklarının hazırlanması,<br />

8. Denetim mekanizmalarının oluşturulması,<br />

9. <strong>Balast</strong> suları konusunda idare ve ilgili kamu kurum/kuruluşları için ideal yapılanma ile sivil<br />

toplum örgütleri, bilimsel kuruluşlar ve üniversitelerin konu hakkındaki rollerinin belirlenmesi,<br />

10. İdari kapasitenin görevini icra etmede ihtiyaç duyacağı teknik alt yapının ve tedarik<br />

modellerinin belirlenmesi,<br />

11. İlgili personelin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi, eğitim sistem ve programlarının<br />

hazırlanması,<br />

12. Zararlı sucul organizmalar ve patojenler hakkında bilgileri içeren veri tabanının hazırlanması,<br />

13. İhtiyaç duyulan sediman alım tesislerinin kapasite ve özelliklerinin belirlenmesi


1. Envanter Çalışması<br />

Limanlarımıza taşınan balast suyu envanteri çıkarılmıştır. Bu kapsamda limanlarımıza yıllık yaklaşık 23<br />

milyon ton balast suyu deşarj edildiği tespit edilmiştir. <strong>Balast</strong> deşajları deniz trafiği ile orantılı olarak<br />

Marmara, İzmir ve İskenderun bölgelerinde yoğunlaşmaktadır.<br />

16<br />

Ayrıca,balast sularının ülkemize hangi bölgelerden taşındığı tespit edilmiştir. Dünyanın neredeyse<br />

tüm biyolojik bölgelerinden ülkemize taşınım gerçekleştiğinden dolayı ülkemiz bu konuda en büyük<br />

risk altındaki ülkelerden biridir. Yapılan bir genelleme ile taşınım oranları yüzdelere vurulursa<br />

aşağıdaki tablo ortaya çıkmıştır.<br />

Ayrıca, oluşturulan bir web tabanlı sistem ile gemilerden balast suyu raporlama formları toplanmaya<br />

başlanmıştır. Bu formlar ile gemiler ve taşıdıkları balast suları ile ilgili detaylı bilgilere<br />

ulaşılabilmektedir. IMO tarafından toplanılması önerilen bu formlar kaptanlarının beyanları ile<br />

sisteme gemi acenteleri tarafından girilmekte ve Liman Başkanlıkları tarafından onaylanmaktadır.


T.C.<br />

BAŞBAKANLIK DENİZCİLİK MÜSTEŞARLIĞI<br />

<strong>Deniz</strong> Ulaştırması Genel Müdürlüğü<br />

18<br />

Ülkemizde ve diğer komşu ülkelerde yapılan istilacı türler ile ilgili tüm bilimsel çalışmalar derlenmiş<br />

olup, yapılan derlemeler sonucu Türk <strong>Deniz</strong> alanlarına diğer deniz alanlarından gelen 263 tür kayıt<br />

altına alınmıştır. Bu türlerin 66 adedinin gemiler ile taşındığı ortaya çıkmıştır. 19 tür zararlı istilacı<br />

olarak belirlenmiştir.<br />

TÜRK DENİZ ALANLARINA<br />

DİĞER DENİZLERDEN TAŞINAN<br />

TÜRLER<br />

• Türk <strong>Deniz</strong> Alanlarına diğer denizlerden gelen 263<br />

tür tespit edilmiştir.<br />

Geliş Yolları:<br />

• 180 adedi Süveyş kanalından doğal yolla gelmiştir.<br />

• 66 adedi gemiler tarafından taşınmıştır.<br />

• 6 adedi Cebelitarık kanalından doğal yolla gelmiştir.<br />

• 3 adedi Akuakültür ile gelmiştir.<br />

Gemiler tarafından taşınan 66 türden<br />

19 u zararlı sucul organizma olarak tanımlanmaktadır.<br />

19<br />

2. Risk Değerlendirmesi<br />

Proje kapsamında uluslararası denizyolu taşımacılığı ile balast suyu taşınımı olan limanlarımızda<br />

biyolojik istila riskini belirlemek ve limanlarımızı sahip oldukları risk derecesine göre sınıflandırmak<br />

amacı ile 2 farklı metodoloji uygulanmıştır. Bunlar, GloBallast ve Geliştirilmiş Helcom BSRA<br />

yöntemidir.<br />

Alıcı ile verici liman arasındaki çevresel benzerliklerin karşılaştırılmasına dayanılarak yapılan risk<br />

değerlendirilmesinde, verici limandan taşınan balast suyunun miktarı, taşınma sıklığı, sefer süresi,


sıcaklık, tuzluluk ve yayılış gösteren riskli türler, risk parametreleri olarak değerlendirilmektedir.<br />

GloBallast BSRA, IMO GloBallast Proje Ekibi tarafından geliştirilmiş olan özel bir Veritabanı Sistemini<br />

kullanmaktadır. Metodolojinin ilk aşaması, balast suyu taşınımının miktarı, süresi, kaynağı gibi<br />

bilgilerin tanımlandığı IMO <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Raporlama Formlarının (BSRF) toplanması ve bilgisayar<br />

ortamında depolanması ile başlamaktadır. Sistem ayrıca balast suyu alım limanlarının deşarj<br />

limanında oluşturduğu risklerin hesaplanması için geçmişe yönelik sefer bilgileri, limanlar için çevresel<br />

veri ve doğal olmayan türlere (non native) ait verileri kullanmaktadır<br />

Yapılan <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Risk Değerlendirmesi sonucuna göre her bir liman için riskli limanlar<br />

gruplandırılmıştır. Aşağıda örnek olarak Aliağa Liman Başkanlığı ile taşınım olan limanların risk<br />

oranları verilmiştir.


Tüm limanlarımızın risk oranları belirlendikten sonra en yüksek riske sahip limanlarımız da kendi<br />

arasında gruplandırılmıştır. Buna göre; İzmit, Aliağa, İzmir ve İskenderun Liman Başkanlıkları “çok<br />

yüksek” riskli liman grubunda, Gemlik, Ambarlı, BOTAŞ, Mersin ve İstanbul “yüksek” riskli liman<br />

grubunda yer almışlardır. Tekirdağ, Samsun, Tuzla, Karadeniz Ereğli, Trabzon, Bartın, Antalya ve<br />

Karabiga “orta” , Taşucu, Silivri, Dikili, Çeşme, Güllük ve Bandırma Liman Başkanlıkları “düşük” riskli<br />

gruba dahil olmuşlardır.


3. Coğrafi bilgi sistemi<br />

Proje kapsamında üretilen tüm veriler CBS haritalarına işlenmiştir. CBS ortamına aktarılan tüm<br />

katmanlar yayınlanabilir haritalar şekline dönüştürülerek, hem internet hem de CD üzerinden<br />

doğrudan ulaşılabilecek şekilde düzenlenmiştir. Hazırlanan veri katmanları Bölge Müdürlükleri,<br />

Liman Başkanlıkları, Risk Değerlendirme Sonuçları, Hassas Alanlar, <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Basım Miktarları,<br />

Gemilerden Toplanan <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Formlarından Alınan Toplam <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Basım Miktarları,<br />

<strong>Balast</strong> Formu Dolduran Gemi Sayıları, Batimetri Durumu, Biyobölgeler, Sınırlar, Türlerin Dağılımı<br />

olmak üzere 11 farklı grupta değerlendirilmiştir.<br />

4. İstilacı Türler Veri Tabanı<br />

Çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklar, websayfaları ve bilimsel çalışmalardan elde edilen veriler ve<br />

bilgiler ışığında hazırlanan zararlı sucul organizma veri tabanında ülkemiz için kaydı bulunan tüm<br />

türlere ait bilgilere ulaşılabilmektedir..<br />

Türlerle ilgili ayrıntılı bilgilerin de yer aldığı bu sistemde tür adına ve habitata göre sorgu<br />

yapılabilmektedir. Genel kullanıma açık olan veritabanında yeni canlı türlerini ekleme, mevcut canlı<br />

türlerini silme veya güncelleme işlemlerini yapmak mümkündür. Internet kullanıcılarının veya<br />

uzmanların yeni bir tür ilavesi veya veritabanında kayıtlı türler hakkındaki değişiklik istekleri, ana


sayfada yer alan bir form aracılığı ile yapılabilmektedir. Bu form doldurulduktan sonra e‐posta ile<br />

<strong>Deniz</strong>cilik Müsteşarlı’ğına gerekli işlemlerin yapılması için iletilebilmesi yeterlidir.<br />

5. <strong>Balast</strong> Değişim Alanları<br />

Proje Kapsamında, Uluslararası <strong>Balast</strong> Sularının Kontrolü ve Yönetimi Sözleşmesi 2004’ün B4<br />

maddesi standartlarına göre denizlerimiz haritalandırılmış ve balast değişimi yapılabilecek alanlar<br />

rotalara göre analiz edilmiştir. bu alanlar içinde gemiler balast sularını değiştirerek istilacı sucul<br />

organizmaların taşınımı en aza indirgenebilmektedir.


6. Taslak Ulusal Mevzuatlar hazırlanmıştır.<br />

<strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Sözleşmesi (2004)’nin kabul edilmesi durumunda, Türk <strong>Deniz</strong> Yetki Alanlarında<br />

uygulanacak olan <strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Yönetimi’nin Sözleşme şartlarını ve gerekliliklerini karşılaması, etkin<br />

olarak uygulanması ve kontrollerinin sağlanması için hazırlanmış olan taslak mevzuat; kanun,<br />

uygulama yönetmeliği ve teknik konularda düzenleme sağlayacak 6 adet genelgeden oluşmaktadır.<br />

Bunlar;<br />

Gemi <strong>Balast</strong> Suları ve Sedimanlarının Yönetimi ve Kontrolü Kanunu,<br />

Gemi <strong>Balast</strong> Suları ve Sedimanlarının Yönetimi ve Kontrolü Esaslarına Dair Kanunun Uygulama<br />

Yönetmeliği,<br />

<strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Değişimi İçin Alternatif Alanların Belirlenmesi İle İlgili Genelge,<br />

<strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Değişimi Yöntemleri ve Güvenlik Önlemlerinin Uygulanmasına Dair Genelge,<br />

<strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Numune Alma Yönteminin Usul ve Esasları İle İlgili Genelge,<br />

Risk Değerlendirilmelerinin Yapılması Hususunda Genelge,<br />

Sediman Ara Depolama İstasyonları Hususunda Genelge,<br />

<strong>Balast</strong> <strong>Suyu</strong> Yönetim Planlarının Geliştirilmesi Hususunda Genelge’dir.<br />

Hazırlanan mevzuatlar Sözleşme’nin şartlarını birebir karşılamakla birlikte düzenlemeler ulusal<br />

organizasyonumuza veya mevcut ulusal mevzuata uygunluk göstermektedir.<br />

7. Eğitim Notları<br />

<strong>Balast</strong> Yönetiminde aktif olarak bulunan tüm paydaşların yararlanabileceği detaylı eğitim notları IMO<br />

rehberlerine ve model kurslarına sadık kalınarak Türkçe olarak hazırlanmış ve kitap haline<br />

getirilmiştir.<br />

PİLOT UYGULAMAYA BAŞLANMIŞTIR<br />

Gemi <strong>Balast</strong> Suları ve Sedimanların Kontrolü ve Yönetimi Uluslararası Sözleşmesi’ne ülkemizin taraf<br />

olmasının ardından yapması gereken liman uygulamalarının denenmesi ve sonuçları kapsamında<br />

eksikliklerimizin tespit edilerek gelecekte yapılacak kapasite artımı çalışmalarının planlanması amacı<br />

ile <strong>Deniz</strong>cilik Müsteşarlığı BOTAŞ Liman Başkanlığında pilot uygulamaya başlanmıştır.<br />

Pilot uygulamada, Botaş Liman Başkanlığına gelen tüm gemilere limana girmeden önce uygun bir<br />

alanda balast suyu değişimi yapma zorunluluğu getirilmiştir. Eğer gemiler değişim yapamamış iseler<br />

derhal denetlenmektedirler. Geminin riskli olduğunun tespiti durumunda balast suyu örneği<br />

alınmakta ve analiz için TÜBİTAK’a gönderilmektedir.<br />

Analiz sonucu bir istilacı tür tespit edilirse aynı rotadan gelen tüm gemiler bir dahaki gelişlerinde<br />

balast değişimi yapmadan limanlara kabulleri gerçekleşmeyecektir.<br />

Bu kapsamda, Botaş Liman Başkanlığına numune ekipmanları temin edilmiş olup, gemlerin<br />

denetlenmesi ve numune alınması hususunda 2 kere eğitim verilmiştir.


BALAST SUYU RİSK DEĞERLENDİRME YAZILIMI PROJESİ<br />

<strong>Balast</strong> suyu risk değerlendirmesi karmaşık, farklı veri tabanları ve yazılımlar kullanılarak yapılan<br />

uzmanlık gerektiren ve zaman alan bir değerlendirme türüdür. Bu işlemin sürekli pratik ve harcama<br />

yapmadan yapılmasına olanak sağlayacak bir yazılım geliştirilmesi çalışması Müsteşarlığımız<br />

tarafından başlatılmıştır. TÜBİTAK MAM ile ortak yürütülen bu çalışma kapsamında üretilecek olan<br />

yazılım internet üzerinden dağıtılacak olup, tüm ülkeler bu sistemi kullanarak kendi ülkeleri için risk<br />

değerlendirmesi yapabileceklerdir.<br />

Bu şekilde Türk yapımı bu yazılım uluslar arası bir standart niteliği kazanarak kullanılmaya<br />

başlanacaktır.Türkiye’nin bu girişimi denizcilik otoriteleri ve IMO tarafından yakından takip<br />

edilmektedir. Uluslar arası toplantılarda taktirle karşılanmaktadır.<br />

BALAST SUYU YÖNETİMİ STRATEJİSİ<br />

Türkiye’de balast suyu yönetimi konusunda gelecekte yapılacak çalışmalar için hedefler belirlenmiş ve<br />

bir strateji belgesi oluşturulmuştur. Bu strateji belgesi, Türkiye’nin durumunun değerlendirildiği bir<br />

rapor ve balast suyu uygulamalarının mali yönlerinin incelendiği bir çalışma ile birlikte bir yayın haline<br />

getirilerek 2010 yılı içinde yayımlanmıştır.<br />

Strateji belgesi Şubat ayı içinde yapılacak geniş katılımlı bir toplantı ile tüm ilgililerin görüşleri<br />

doğrultusunda final hale getirilecektir.


BÖLGESEL ÇALIŞMALAR<br />

Karadeniz’in kirliliğe karşı korunması kapsamında Bükreş Sözleşmesi ve Akdeniz’in kirliliğe karşı<br />

korunması kapsamında ise Barselona sözleşmesi tüm kıyıdaş ülkeler tarafından imzalanarak yürürlüğe<br />

girmiştir.<br />

Her iki denize de kıyısı olan Türkiye bu iki bölgede de özellikle balast suları konusundaki çalışmalara<br />

aktif olarak destek vermektedir.<br />

Şu an itibariyle her iki bölgede de <strong>Balast</strong> suyu yönetimi bölgesel strateji belgeleri hazırlanmakta ve<br />

gelecekte yapılacak çalışmalar planlanmaktadır.<br />

Türkiye her iki bölge için çalışmalarını ayrı ayrı sürdüren çalışma gruplarının oturum başkanlığını<br />

yürütmekte ve yapılan çalışmaları yönlendirmektedir.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!