Ä°ddia ve savunma hakkı - Gazi Ãniversitesi
Ä°ddia ve savunma hakkı - Gazi Ãniversitesi
Ä°ddia ve savunma hakkı - Gazi Ãniversitesi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
geçen “dava” kavramını da, uyuşmazlık anlamında, geniş yorumlamak<br />
gerekir. Bu nedenle, idari soruşturmalar kapsamında, örneğin 2.12.1999 tarih<br />
<strong>ve</strong> 4483 sayılı “Memurlar <strong>ve</strong> Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması<br />
Hakkında Kanun” hükümlerine göre yürütülen “ön inceleme” faaliyeti<br />
sırasında yapılan açıklamalar dolayısıyla da iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong><br />
dokunulmazlığının varlığını kabul etmek gerekir. Keza, disiplin soruşturması<br />
kapsamında yapılan açıklamalar açısından da aynı şekilde düşünmek<br />
gerektiği kanısındayız 195 , 196 .<br />
İddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> dokunulmazlığından söz edebilmek için, bir<br />
uyuşmazlıkla bağlantılı olarak <strong>ve</strong>rilen “dilekçe, lâyiha <strong>ve</strong>ya sair evrak yahut<br />
yap(ılan) iddia <strong>ve</strong> müdafaalar” içeriğinde yer alan “yazı <strong>ve</strong> sözler”lerle bir<br />
kimseye somut bir vakıa isnad edilmesi <strong>ve</strong>ya somut vakıalara dayalı olarak<br />
bir kişi hakkında olumsuz değer yargısında bulunulması gerekir.<br />
İddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> kapsamında bir kimseye somut bir vakıa isnat edilmiş<br />
olabilir. Bu vakıa isnadı soyut olarak değerlendirildiğinde hakaret suçunu<br />
oluşturur. Keza, bu bağlamda bir kişi hakkında bulunulan olumsuz değer<br />
yargısı, soyut olarak değerlendirildiğinde sövme suçuna vücut <strong>ve</strong>rir. Bu<br />
itibarla, her ne kadar madde metninde “hakareti mutazammın yazı <strong>ve</strong> sözler”<br />
ifadesi kullanılmış ise de; iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> dokunulmazlığının, hakaret <strong>ve</strong><br />
sövme suçları açısından bir hukuka uygunluk sebebi oluşturduğunu kabul<br />
etmek gerekir. Ancak, sarfedilen “hakareti mutazammın yazı <strong>ve</strong> sözler”in<br />
iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> hakkı <strong>ve</strong>ya dokunulmazlığı olarak bir hukuka uygunluk<br />
sebebi oluşturduğunu kabul edebilmek için; bu “yazı <strong>ve</strong> sözler”in “dava ile<br />
ilgili”, daha doğru bir ifadeyle, somut uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir.<br />
Dolayısıyla, yukarıda da belirttiğimiz gibi, iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> hakkından söz<br />
edebilmek için, kişiler hakkında bulunulan somut isnadların gerçek olması<br />
<strong>ve</strong> somut vakıalara dayalı olarak olumsuz değerlendirmelerde bulunulması<br />
gerekir.<br />
Somut uyuşmazlıkla bağlantılı olmayan isnatlar gerçek olsa bile iddia<br />
<strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> dokunulmazlığının varlığından bahsedilemez. Keza, somut<br />
vakıalara dayansa bile, uyuşmazlıkla ilgisi bulunmayan olumsuz<br />
değerlendirmeler açısından iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> hakkının kullanılması söz<br />
konusu değildir. Nitekim Kanuna göre, “dava ile ilgili olmıyan … hakareti<br />
mutazammın yazı <strong>ve</strong> sözler” açısından iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong><br />
195<br />
Bkz. DÖNMEZER, Kişilere <strong>ve</strong> Mala Karşı Cürümler, no. 262;<br />
ERMAN / ÖZEK, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, s. 297. Karşı görüş için bkz.<br />
ÖNDER, Şahıslara <strong>ve</strong> Mala Karşı Cürümler, s. 270; TEZCAN/ERDEM, sh.<br />
493.<br />
196<br />
Ancak Yargıtay, baro disiplin kurulları önünde yapılan <strong>savunma</strong><br />
kapsamında bir kimseye somut bir vakıa isnad edilmesi <strong>ve</strong>ya somut vakıalara<br />
dayalı olarak bir kişi hakkında olumsuz değer yargısında bulunulması<br />
durumunda, TCK.nun 486. maddesinde düzenlenen iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong><br />
dokunulmazlığından yararlanılamayacağı yönünde karar <strong>ve</strong>rmiştir: 2.CD.,<br />
18.6.1949, 6851/6805 (Zikreden EREM, TCK Şerhi III, s. 2319).