Ä°ddia ve savunma hakkı - Gazi Ãniversitesi
Ä°ddia ve savunma hakkı - Gazi Ãniversitesi
Ä°ddia ve savunma hakkı - Gazi Ãniversitesi
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
sınır öfke <strong>ve</strong> gazap gibi sebeplerle aşılmış ise, sorun genel tahrik kurallarına<br />
göre çözümlenebilir 207 .<br />
Anayasa Mahkemesi de, kaynak kanunda bulunmayan <strong>ve</strong> 1953 yılında<br />
6123 sayılı Kanunla TCK.nuna ithal edilen bu hükmün Anayasa’ya aykırı<br />
olmadığı yönünde karar <strong>ve</strong>rmiştir 208 .<br />
Somut uyuşmazlıkla ilgili olmakla birlikte iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> sınırını<br />
aşan hakareti mutazammın yazı <strong>ve</strong> sözlerin iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> hakkı<br />
kapsamında nitelendirilmesi mümkün değildir. Ancak, bu ifadelerin<br />
yasaklama yoktur. Şairin dediği gibi “Barika-yi hakikat müsademe-yi efkardan<br />
çıkar” (hakikat ışığı fikirlerin çatışmasından doğar.)<br />
Bu sebeple eleştiri sınırlarını mümkün olabildiğince geniş tutmak gerekir. Bu<br />
genişlik demokrasinin <strong>ve</strong> Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının<br />
gereğidir. Eleştiri ağır da olsa bundan yararlanılmalıdır. Tabiatıyla hakaret <strong>ve</strong><br />
sövmeyi ayırmak da gereklidir <strong>ve</strong> eleştiride olduğu gibi karşılamak mümkün<br />
değildir. Ancak, bu ayırım açıklıkla <strong>ve</strong> netlikle yapılamıyorsa; “Şüpheden sanık<br />
yararlanır” kaidesi ile (demokrasi) <strong>ve</strong> (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi<br />
kararları) gereği, ağır da olsa eleştiri kapsamında kabul edilmelidir. Olayımızda<br />
da net <strong>ve</strong> açık kesin hakaret <strong>ve</strong> sövme yoktur. Temyiz dilekçesinde yazılan<br />
sözlerin eleştiri mi, TCK.nun 486. maddesindeki <strong>savunma</strong> hakkı kapsamında mı<br />
kaldığı yahut hakaret mi teşkil ettiği tartışıldığına göre; açıkladığımız üzere,<br />
sanık avukatın hakaret kastı ile hareket etmediği <strong>ve</strong> bu sözlerin hakaret<br />
derecesine ulaşmadığı eleştiri <strong>ve</strong> TCK.nun 486. maddesindeki <strong>savunma</strong> hakkı<br />
kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.» CGK. 20.10.1998,4-225/316 (YKD,<br />
Kasım 1998, s. 1697 vd.; YAŞAR, İçtihatlı Türk Ceza Kanunu, s. 575 vd:,<br />
1152/1153).<br />
«İstanbul 9. Asliye Hukuk Hakimliğince <strong>ve</strong>rilen tedbir kararının kaldırılması<br />
S.G. <strong>ve</strong>kili sanık Ü. tarafından itirazen talep edilmiş olmakla, 31.1.1968<br />
tarihinde yapılan mürafaası sırasında, tedbir alan <strong>ve</strong>kili müdahil F.Ş.’nin,<br />
sözleşmeden altı ay geçtikten sonra S.G.’nin satış için tapuya müracaatta<br />
bulunduğunu, <strong>ve</strong>rgilerini kendilerine ödettiği halde satış muamelesini<br />
yapmadığını bildirmesine karşılık; itirazda bulunan <strong>ve</strong>kili sanığın da, tapudaki<br />
muamelenin geri kalmasının kendilerinin temerrüdünden ileri gelmediğini,<br />
temerrüdlerini ispat için delil göstermediklerini <strong>ve</strong> para da <strong>ve</strong>rmediklerini<br />
bildirdikten sonra, karşı tarafın hilafı hakikat iddiada bulunduğunu anlatmak için,<br />
devamla “Avukat F.Ş.’nin yaptığı bu tezvirat gibi hiçbir tezvirata şahit<br />
olmadım...” şeklinde sarf eylediği sözlerin, müdafaa hakkının temini maksadına<br />
matuf olduğu <strong>ve</strong> TCK.nun 486. maddesinin birinci fıkrası şümulüne giren<br />
müdafaa hududu içerisinde kaldığı düşünülmeden sanığın mahkumiyetine karar<br />
<strong>ve</strong>rilmesi, bozmayı gerektirmiştir.»: 4. CD., 12.3.1973, 11748/2214 (Resmi<br />
Kararlar Dergisi, 1973-III/2, s. 12 vd.).<br />
202<br />
Ancak, Yargıtay, bazı kararlarında, hukuka uygunluk sebebinin varlığı<br />
için, iddia <strong>ve</strong> <strong>savunma</strong> bağlamında söylenen sözlerin uyuşmazlığın çözümü<br />
açısından zorunluluk arzetmesi gerektiğini belirtmiştir:<br />
«Savunma hakkı nedeniyle sövme suçunda hukuka uygunluk nedenini<br />
düzenleyen TCK.nun 486. maddesinin uygulanabilmesi için, söylenen sözlerin<br />
davanın yazgısını belirlemede zorunlu <strong>ve</strong> davanın konusuyla mantıksal açıdan<br />
bağlantılı bulunması, iddia ya da <strong>savunma</strong>ya yarar sağlaması gerektiği