MİMARLIK ahlak ve dindarlıklarını, nesillerin eğitimini olumsuz etkileyecekse İslam toplumunda onların aykırı fiilleri için özel mekanlar ihdas edilmek gibi tedbirlere başvurulur.” Müslümanlar dâhil insanlığın kahir ekseriyetinin güç, iktidar, para, mal mülk, kariyer putlarına tapar hâle gelmesi “sizin taptıklarınız benim ayağımın altındadır” diyen İbn Arabî’yi yeniden aklımıza getirmeli. Ayaklar altına almamız gereken her şeyi, sırça köşklerimizde baştacımız yaptık. “Bir lokma, bir hırka” boğaz manzaralı ultra-lüks rezidanslarımızın şark köşesine astığımız altın çerçeveli tabloda yazılı bir hatıra olarak kaldı. fildişi kulelerde yaşarlar. Modern ideolojiler ve özellikle liberalizm / kapitalizmin bağlılarının, yani gettolaştırmanın fikir ve eylem ortaklarının bu kıyameti yaratmış olmaktan dolayı bir sıkıntı içinde olması beklenmez. Ancak tevhid dini olan İslam’ın bağlılarının, özellikle Türkiye’de bu kıyamet ideolojisine olan katkıları düşünülünce, kıyameti çok daha soğuk bir yüzle karşımızda görüyoruz. Bugün Müslüman elitlerin, gettolaştırmanın bu üç türlüsüne, ama özellikle zengin rezidansların hayatımızın içine bir çirkin kale olarak girmesine olan “katkıları” yadsınamaz.. “Allah’ın karşısında kral da, dilenci de aynıdır; onları ayıran sadece takvalarıdır” inancına sahip olanların, kendi “ayrıcalıklarını” Babil kuleleri içinde sergilemek için birbirleriyle yarışmaları oldukça manidar. Modern korkuların Müslümanların önce hayatlarını, sonra da imanlarını dönüştürdüğünün en büyük kanıtı bunlar. Tanrıyı mı attık hayatımızdan; soytarı tanrıcıklar bütün görüş alanımızı işgal eder ve bizi köleleri hâline dönüştürürler. Müslümanlar dâhil insanlığın kahir ekseriyetinin güç, iktidar, para, mal mülk, kariyer putlarına tapar hâle gelmesi “sizin taptıklarınız benim ayağımın altındadır” diyen İbn Arabî’yi yeniden aklımıza getirmeli. Ayaklar altına almamız gereken her şeyi, sırça köşklerimizde baştacımız yaptık. “Bir lokma, bir hırka” boğaz manzaralı ultra-lüks rezidanslarımızın şark köşesine astığımız altın çerçeveli tabloda yazılı bir hatıra olarak kaldı. Babil kulesi neden tamamlanamamıştı ve neden Allah, Babil kulesini yapanların dillerini değiştirmişti de birbirlerini anlamaz olmuşlardı Allah’a şirk koşmanın bir şekli olan salt dünya varlığı hâline gelmiş olmamız olmasın bunun sebebi Babil kulesini yapanların başına gelen şey, tekrar tekrar başımıza gelmiyor mu Dillerimiz, artık birbirimizi anlayamayacak kadar karışmadı mı, aynı “dili” konuşsak bile Parçalana parçalana nereye kadar Kıyametin hemen eşiğinde duruyoruz. Korunaklı, konforlu ve güvenli duvarlarımız bir gece ansızın tepemize büyük bir gürültüyle çöktüğünde her şey için çok geç olabilir. Gidilen yol yol değildir.” Konuya başka açıdan bakan Hayrettin Karaman ise şöyle diyor: “İslam'a inanmayanlar kendi inançlarını serbestçe uygulayabilirler ama bu uygulama Müslümanların hayat, NETİCE Kentsel dönüşüm' sağanağı altında projelendirilen çok katlı, çok yoğun siteler, toplumu merkezi ve mahalli bir otorite tarafından dayatılan bir ayrışmaya sürüklemektedir. İnsanların nerede, hangi büyüklükte bir evde oturacağına, komşularının kimler olacağı ve kimlerle temas edeceğine, sakinlerin dışında bir üst irade karar vermektedir. Dünyada toplumdaki bu ayrışmanın önüne geçecek bazı tedbirler alınmakta, çözüm yolları aranmaktadır. Buna örnek olarak; Kanada`da bazı eyaletler toplu konutların site girişlerini güvenlikler ve kilitli kapılarla kentin yol bağlantılarına kapatmasını yasaklamaktadırlar. Amerika`daki bazı eyaletlerde, Avrupa’da Amsterdam gibi şehirlerde yeni geliştirilen toplu konut projelerinde alt ve orta gelir grubuna yönelik belli bir konut stokunun da üretim, emlak geliştiricilere şart koşularak farklı gelir gruplarının bir arada yaşaması hedeflenmekte ve gettolaşmanın önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Mekanları tasarlayan, inşaa eden, karar verenler, ona kendi inanç ve kültürel kodlarını yansıtmakta ve bu mekânlar derin manalar yüklü ve veluddur. İnşaa edilen mekanlarda insan ve cemiyetin kültürel kodlarının ete kemiğe bürünmüş hali gizlenmiş gibidir. Dışa kapalı, özel, güvenlikli, muhafazalı alanlar ister istemez bir ayrışmayı tevlid edecektir. Siteleşme ile ayrışma birbirlerini takip eden tabii silsile gibidirler..Bu fiziki ayrışma zihinsel ayrışmaya dönüşürse insanları ötekileştirdiklerinden dolayı aklen ve kalben ayrı yaşamaya ve düşünmeye götürme tehlikesini mündemiçtir. Bu ise cemiyet hayatının tamamını tehdit edecek içtimai bir mesele haline dönüştürebilir. Kaldı ki bu minvaldeki mevcut sitelerde yaşayanların pervasızlıkları, gösteriş ve tüketim hastalıkları, yaşamakta oldukları hayatın lüksü onları yekdiğerini düşünmeyen ve giderek dünyevileşen nesne haline getirmektedir. Mutlak huzur ve mutluluk bu dünyada mümkün mü Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resülullah(s.a.v.) şöyle buyurdu:"Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi Aranızda selamı yayınız!" 20 Mimar ve Mühendis
Kasım - Aralık 2013 21