12.11.2012 Views

Çürük bina 'rıza' olmadan güçlenecek - Ekonomi Gazetesi

Çürük bina 'rıza' olmadan güçlenecek - Ekonomi Gazetesi

Çürük bina 'rıza' olmadan güçlenecek - Ekonomi Gazetesi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

PKK'nın hackerları yakalandı<br />

Diyarbakır başta olmak üzere Şanlıurfa, Batman, Hakkari ve Gaziantep'teki operasyonlarda PKK adına<br />

özel, kamu kurum ve kuruluşlarının web sitelerini hackleyen, vatandaşlara ait banka hesaplarına<br />

ulaşmaya çalışan, örgütün kırsal alanına katılımı teşvik ettikleri belirtilen 7 kişi yakalandı<br />

PKK adına özel,<br />

kamu kurum ve<br />

kuruluşların web<br />

sitelerini hackleyen,<br />

vatandaşlara ait<br />

banka hesaplarına<br />

ulaşmaya çalışan 7<br />

kişi yakalandıDiyarbakır<br />

Emniyet<br />

Müdürlüğü Terörle<br />

Mücadele ve İstihbarat<br />

Şube Müdürlüğü<br />

ekipleri,<br />

yürüttükleri planlı<br />

operasyonel çalışmada<br />

PKK'nın yurtdışında<br />

faaliyet<br />

yürüten elemanlarından<br />

talimat<br />

alarak, terör örgütü<br />

adına, propaganda<br />

amaçlı özel, kamu<br />

kurum kuruluşlarına<br />

ait web sitelerini<br />

hackleyen şahısların<br />

olduğunu<br />

belirledi.Bu şahıslara<br />

yönelik olarak<br />

Diyarbakır polisi, 21<br />

Aralık'ta Şanlıurfa,<br />

Batman, Hakkari ve<br />

Gaziantep Emniyet<br />

Müdürlüğü ile eş zamanlı<br />

operasyonda 7<br />

kişiyi gözaltına<br />

aldı.Diyarbakır Valil-<br />

12<br />

27 ARALIK 2011 SALI<br />

iği'nden yapılan<br />

açıklamada,<br />

şüphelilerin bölücü<br />

terör örgütüne<br />

müzahir sahıslarca<br />

hacker grupları oluşturdukları<br />

belirtildi.<br />

Şüphelilerin, kamu<br />

kurum ve kuruluşları<br />

ile ticari ve<br />

bilgilendirme amaçlı<br />

özel şahıslara ait internet<br />

sitelerine<br />

sanal saldırı yaptıkları<br />

ifade edilen<br />

açıklamada, 'Bölücü<br />

terör örgütü lehine<br />

propaganda içerikli<br />

logo, metin sayfaları<br />

ve örgütün elebaşısının<br />

resimlerini<br />

hacklenecek web<br />

sitelerine<br />

yapıştırdıkları, internet<br />

web site sahiplerini<br />

maddi ve<br />

manevi zarara uğrattıkları,<br />

vatandaşlara<br />

ait banka hesap bilgilerini<br />

şahısların<br />

bilgileri dışında<br />

temin ederek banka<br />

hesaplarına ulaşmaya<br />

çalıştıkları,<br />

yönettikleri sitelerde<br />

örgütün kırsal<br />

alanına katılımı<br />

teşvik ettikleri, kitlesel<br />

katılımlı olayları<br />

saptırarak ve sanal<br />

ortamda provoke ederek<br />

sansasyonel<br />

nitelikte eylemler<br />

gerçekleştirilmesi<br />

yönünde çağrılarda<br />

bulundukları tespit<br />

edilmiştir'<br />

denildi.Yakalanan<br />

şüphelilerle birlikte,<br />

çok sayıda hardisk<br />

ve bilgisayar, flaş<br />

bellekler, dijital fotoğraf<br />

makinesi,<br />

kamera, çok miktarda<br />

CD, DVD ve<br />

disket ile çok miktarda<br />

yasak yayın,<br />

örgütsel doküman<br />

ele geçirildiği<br />

bildirildi. Yakalanan<br />

şüphelilerin adliyeye<br />

sevk edildiği belirtilen<br />

açıklamada,<br />

'yasadışı terör<br />

örgütüne yönelik operasyonel<br />

çalışmalar<br />

aralıksız ve kararlı<br />

bir biçimde, vatandaşlarımız<br />

ve tüm<br />

devlet kurum ve kuruluşları<br />

ile işbirliği<br />

içerisinde<br />

sürdürülmektedir'<br />

denildi.AA<br />

Arşivler, soykırım iddialarını yalanlıyor<br />

Osmanlı arşivlerinde yer alan belgeler 1915'te yaşanan olayların 'soykırım'<br />

olduğu yönündeki iddiaları yalanlıyor. Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde<br />

bulunan belgelere göre, Ermenilerle ilgili 'katliam' değil, planlı bir sevk ve<br />

iskân kararı alınmış. Hatta söz konusu karardaki kurallara uymayan 1.673<br />

devlet görevlisi yargılanırken, 12 kişi de bu kapsamda idam edilmiş<br />

Fransa Ulusal Meclisi'nin<br />

'inkâr tasarısı'nı kabulüyle<br />

birlikte yeniden gündeme<br />

gelen 'Ermeni<br />

soykırımı' iddiaları, yıllarca<br />

tarihçilerden çok siyasetçiler<br />

tarafından kullanıldı. Bu durumun<br />

yanlışlığına dikkat<br />

çeken Türkiye Cumhuriyeti,<br />

iddiaların asılsız olduğunu<br />

göstermek için arşivlerini<br />

açtığını bütün dünyaya ilan<br />

etti.<br />

Devlet Arşivleri Genel<br />

Müdürlüğü bünyesinde,<br />

Cumhuriyet ve Osmanlı<br />

dönemine ait yaklaşık 130<br />

milyon belge ve 497 bin<br />

defter bulunuyor. Osmanlı<br />

Devleti'nin Ermenilerle ilgili<br />

planlı bir sevk ve iskân<br />

kararı aldığının görüldüğü<br />

belgelerde, 'katliam veya<br />

imha' adına en ufak bir kayıt<br />

ya da ipucu bulunmuyor.<br />

Hatta adı geçen sevk ve<br />

iskân kararına göre, kurallara<br />

uymayan 1.673 devlet<br />

görevlisi yargılanmış. 12 kişi<br />

bu kapsamda idam edilmiş.<br />

Devlet Arşivleri Genel<br />

Müdürlü-ğü'nden alınan bilgiye<br />

göre, arşiv malzemesi<br />

bakımından büyük bir<br />

zenginliğe sahip olan<br />

Türkiye, Osmanlı'dan devralınan<br />

büyük arşiv mirasıyla,<br />

bugün dünyanın en<br />

zengin arşiv potansiyeline<br />

sahip sayılı ülkelerinden biri<br />

durumunda. Devlet Arşivleri<br />

Genel Müdürlüğü'nün envanterinde<br />

bulunan tüm belgeler<br />

özel olarak yapılan<br />

iklimlendirme sistemine<br />

sahip depolarda muhafaza<br />

ediliyor. Cumhuriyet arşivindeki<br />

yaklaşık 30 milyon, Osmanlı<br />

arşivinde ise yaklaşık<br />

100 milyon belgenin tasnif<br />

çalışmaları devam ediyor.<br />

Buna göre, Osmanlı<br />

arşivinde yaklaşık 30 milyon<br />

belge tasnif edilerek araştırmaya<br />

açıldı, yaklaşık 6 milyon<br />

belge de dijitalleştirildi.<br />

Cumhuriyet arşivinde ise 12<br />

bin belge tasnif edilerek<br />

araştırmaya açıldı.<br />

Fiziksel, kimyasal ve biyolojik<br />

koşullardan etkilenen<br />

arşiv malzemesinin ise<br />

restorasyonu uzman personel<br />

tarafından titizlikle<br />

devam ediyor.<br />

Fransa Ulusal Meclisi'nde<br />

1915 olaylarıyla ilgili Ermeni<br />

iddialarının reddini suç<br />

sayan yasa teklifinin kabul<br />

edilmesiyle yeniden gün-<br />

deme gelen Ermeni meselesine<br />

ilişkin kurumun 20'ye<br />

yakın yayını bulunuyor. Osmanlı<br />

Devleti'nin Ermenilerle<br />

ilgili planlı bir sevk ve<br />

iskan kararı aldığının<br />

görüldüğü Osmanlı arşivindeki<br />

belgelerde, devletin<br />

katliam veya imha kararı<br />

aldığı yönünde en ufak bir<br />

kayıt ya da ipucu yer<br />

almıyor. Aksine, arşiv belgelerine<br />

göre, sevk ve iskan<br />

kararındaki kurallara uymayan<br />

1673 devlet görevlisi<br />

yargılandı, 12 kişi de bu kapsamda<br />

idam edildi. 1914-1921<br />

yılları arasında Ermeni<br />

çetelerinin saldırılarında 518<br />

bin 105 Müslüman<br />

öldürüldü. Yine Rus ve Ermeni<br />

saldırılarında 1 milyon<br />

604 bin Müslüman iç bölgelere<br />

göç etti. Bu göç esnasında<br />

701 bin kişi de<br />

hayatını kaybetti.<br />

BELGELER AÇILDI, İSTEYEN<br />

HERKES GÖREBİLİR<br />

Bazı ülkelerce siyasi ve ideolojik<br />

yaklaşımla ele alınan<br />

Ermeni konusunun da tarihin<br />

asıl kaynaklarına<br />

dayanılarak objektif bir şekilde<br />

değerlendirilmesi<br />

amacıyla konuyla ilgili belgeler<br />

tasnif edilerek, araştırmaya<br />

açıldı.<br />

Araştırmacılara yönelik ise<br />

hiçbir sınırlama ve zorluk<br />

uygulanmıyor. Osmanlı<br />

döneminde arşivde<br />

araştırma izinleri padişah<br />

tarafından veriliyordu.<br />

Kurum, Ermeni meselesinin<br />

yanı sıra Kıbrıs, Musul-<br />

Kerkük, Balkanlar dahil<br />

çeşitli konularda bilimsel ve<br />

belgesel eserler yayınlamayı<br />

sürdürüyor. Belgelerden, 16.<br />

yüzyılda Kerkük'ün etnik<br />

durumunu gösteren yayında<br />

da Kerkük'ün bir Türk şehri<br />

olduğu görülüyor.<br />

Arşivdeki belgelerin önemli<br />

bir kısmı Osmanlı Türkçesi<br />

ile yazıldığından metinleri<br />

okuyup anlayabilmek için<br />

Osmanlı Türkçesi bilmek<br />

önem kazanıyor. CİHAN<br />

Demokrasi tarihinin en acı hasreti 50 yıl sonra bitti<br />

Aydın Menderes, vedalaşamadan idam sehpasında kaybettiği babası Adnan Menderes'e 50 yıl sonra kavuştu. Devletin zirvesinin<br />

de yer aldığı cenaze törenine akın eden binlerce insan, dua ve gözyaşlarıyla Menderes'i babasının yanına uğurladı<br />

27 Mayıs cuntası, Başbakan Adnan Menderes'i<br />

Yassıada'da darağacına götürürken, millet<br />

onun emanetine 50 yıl sahip çıktı. Geçtiğimiz<br />

cuma gecesi vefat eden oğul Aydın Menderes, dün<br />

son yolculuğuna da bu duygularla uğurlandı. Cenaze<br />

töreni için Fatih Camii'ne akın eden binlerce<br />

insan, Menderesler'e sevgisini dua ve<br />

gözyaşlarıyla gösterdi. Cenaze namazında da<br />

devlet ve millet yan yana saf tuttu.<br />

Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan<br />

Tayyip Erdoğan olmak üzere siyaset dünyasının<br />

önemli şahsiyetleri törende hazır bulundu. Eşi<br />

Ümran Menderes ve aile efradı, namaz kılınıncaya<br />

kadar cami avlusunda taziyeleri kabul etti. Namazın<br />

ardından tekbirler eşliğinde cenaze<br />

arabasına konulan Menderes, Anıtmezar'a<br />

götürülerek babası Adnan ve annesi Berin<br />

Menderes'in yanında toprağa verildi. Çocuğunu<br />

kucağına alıp cenazeye gelen vatandaşların<br />

onunla ilgili görüşleri ise ortaktı: "Babası gibi dik<br />

durdu. Ailesinin soyadını layıkıyla taşıdı."<br />

Ankara'da tedavi gördüğü hastanede cuma akşamı<br />

vefat eden eski başbakanlardan Adnan<br />

Menderes'in oğlu Aydın Menderes için Fatih Camii'nde<br />

cenaze töreni düzenlendi. Sabah saatlerinde<br />

Ankara'dan İstanbul'a getirilen Menderes'in cenazesi<br />

Atatürk Havalimanı'ndan alınarak Fatih<br />

Gündem<br />

Başbakan Yardımcısı Bülent<br />

Arınç, ''Anavatan ve Doğru<br />

Yol, Meclis başkanlığı seçiminde<br />

Aydın Menderes'e oy<br />

vermedi. 'Biz demokrat Partinin<br />

devamıyız, biz<br />

Menderes'in yolundan gidiyoruz'<br />

diye mangalda kül bırakmayan,<br />

O'nun mirasından oy<br />

devşirmeye çalışan bu iki parti<br />

Aydın menderes'e bir tek oy<br />

vermedi'' dedi.<br />

Arınç, partisinin Atatürk Kongre<br />

ve Kültür Merkezi'nde<br />

düzenlenen 3. Olağan İl Gençlik<br />

Kongresi'nde, Başbakan ve<br />

AK Parti Genel Başkanı Recep<br />

Tayyip Erdoğan'ın da katılmak<br />

istediğini ancak şartlar uygun<br />

olmadığı için kongreye<br />

gelemediğini söyledi.<br />

Kongrenin ilk planlandığı<br />

dönemde Başbakan Erdoğan'ın<br />

annesinin vefat etmesi nedeniyle<br />

gelemediğini anlatan<br />

Arınç, ''Kongre ertelendi ve<br />

gelmeyi arzu etmişti ancak<br />

yine kısmet olmadı. Rahatsızlığı<br />

nedeniyle gelemedi. Hamdolsun<br />

sağlığı iyidir,<br />

çalışmalarına kaldığı yerden<br />

devam ediyor. Kongrenin<br />

gecikmemesi için bugün yapılmasını<br />

erzu ettiler. Selamlarını,<br />

sevgilerini, başarı dileklerini<br />

iletiyorum'' diye konuştu.<br />

Konuşmasının, salonu dolduran<br />

gençler tarafından uzun<br />

süre ''Recep Tayyip Erdoğan''<br />

şeklinde tempo tutularak kesilmesi<br />

üzerine Arınç, şunları<br />

söyledi:''Meclis başkanlığından<br />

kalma huyum var. Böyle<br />

sık sık ve sayısı belli olmayan<br />

şekilde tezahürat yapmak<br />

doğru değil. En fazla 3 kez<br />

tekrar edeceksiniz ve böyle her<br />

kelimenin arkasından alkışlamayacaksınız.<br />

O zaman konuşmamıza<br />

gerek kalmaz. Yeri<br />

gelince alkışlayın, beğenmezseniz<br />

sessiz kalın. Beğendiklerinizi<br />

takdir edin, ama üç kez<br />

tekrar edin.''<br />

AK Parti'nin 2002'den bu yana<br />

oylarını artırarak yakaladığı<br />

başarının temelinde milletvekilleri,<br />

belediye başkanları,<br />

il ve ilçe başkanları, il<br />

genel meclisi ve belediye<br />

meclisi üyelerinin birbirlerine<br />

destek olmaları, sevmeleri ve<br />

birbirlerinden güç almalarının<br />

etkili olduğunu dile getiren<br />

Arınç, ''Başarının sırrı buradadır.<br />

Seversek, güç alırsak<br />

başarının devamı gelir. Bayrak<br />

yarışı yapıyoruz. Elimizdeki<br />

bayrağı, önümüzdeki arkadaşa<br />

ulaştırıyor, onun daha hızlı<br />

koşmasını teşvik ediyorsak,<br />

başarı buradadır'' dedi.<br />

-Aydın Menderes'in vefatı-<br />

Arınç, Aydın Menderes'in vefatından<br />

duyduğu üzüntüyü<br />

dile getirerek, şöyle konuştu:<br />

''Çok önemli bir siyasetçi,<br />

değerli büyüğümüz, bir şehit<br />

başbakanın bizlere emaneti<br />

Aydın Menderes, İstanbul'da<br />

defnedildi. Dün Ankara'daki<br />

cenaze törenine katıldık, namazını<br />

kıldık. Bugün de İstanbul'da<br />

Fatih Camii'nde cenaze<br />

merasimiyle defnedildi. Aydın<br />

Menderes'e, bu vesileyle<br />

Menderes ailesine, başta<br />

Adnan Menderes'e Allah'tan<br />

rahmet diliyorum. Mekanları<br />

cennet olsun. Türk milleti, onları<br />

sevdi, hiç unutmadı, bundan<br />

sonra da sevgisi hiç<br />

eksilmeden devam edecek.<br />

Menderes ailesi bir üzüntü,<br />

kader çizgisindeki farklı bir<br />

görünüşle Türk milletinin<br />

kalbinde her zaman yer etmiştir.''<br />

Yakın siyasi tarihe<br />

bakıldığında 1923'ten 1950'ye<br />

kadar Türkiye'de tek partinin<br />

bulunduğunu anlatan Arınç,<br />

Camii'ne götürüldü. Menderes'in Türk bayrağına<br />

sarılı tabutu, cami avlusundaki musalla taşına<br />

konuldu. Önüne Menderes'in fotoğrafı yerleştirilen<br />

tabutun başında polisler nöbet tuttu.<br />

Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan, cenazenin<br />

bulunduğu avluya birlikte giriş yaparken,<br />

cenazenin getirildiği uçakta bulunan TBMM<br />

Başkanı Cemil Çiçek, camiye ilk gelen isimler<br />

arasında yer aldı. Menderes'in eşi Ümran<br />

Menderes de cenazeyle birlikte camiye ulaştı. Burada<br />

taziyeleri kabul eden Ümran Hanım'ı<br />

Başbakan Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan tören<br />

boyunca yalnız bırakmadı.<br />

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün, TBMM Başkanı<br />

Cemil Çiçek ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da saf<br />

tuttuğu cenaze namazını, İstanbul Müftüsü Rahmi<br />

Yaran kıldırdı. Öğle vakti kılınan cenaze namazının<br />

ardından bir konuşma yapan Yaran,<br />

dünya hayatının bir imtihan olduğunu, bu imtihanın<br />

hedefinin de iyi insan, iyi Müslüman olmak<br />

olduğunu belirterek, "Allah hepimize bu yolda<br />

yardımcı olsun.<br />

Aydın Menderes'in bu imtihanı başarmış olmasını<br />

umuyoruz. Kendisi milletin geniş teveccühüne<br />

mazhar olmuş bir devlet adamımızın evladıydı.<br />

Bunun yanı sıra kendi şahsiyetiyle de bizim için<br />

değerli bir insan. Onu şu yönleriyle hatırlayacağız,<br />

başka partilerin kurulduğunu<br />

ama yaşamadığını, yaşatılmadığını<br />

söyledi.<br />

O dönemde sadece CHP'den<br />

aday olunduğunu vurgulayan<br />

Arınç, şöyle devam etti:<br />

''Birileri onları aday gösterir,<br />

halk onları seçerdi. 1940'lı yıllardaki<br />

seçimlerde oylar açık<br />

atılır, tasnif gizli yapılırdı.<br />

'Oylar açık atılır, niye endişe<br />

edilir, tasnif gizli olur?' diye<br />

sorulduğunda, 'ne olur ne<br />

olmaz' derlerdi.<br />

Çünkü, milletin ne yapacağı<br />

belli olmaz. 1944'lerde CHP<br />

içinden seçilmiş rahmetli<br />

Adnan Menderes, Fuat Köprülü<br />

ve arkadaşları, ayrılıp<br />

Demokrat Partiyi kurdular.<br />

Demokrat Parti, 1946 seçimlerine<br />

katıldı ama pabucun pahalı<br />

olduğunu gören CHP, seçime<br />

müdahale etti. Devlet gücüyle,<br />

askerle, jandarmayla, sivil<br />

bürokratlarla gücünü kullandı.<br />

1946 seçimlerini yine<br />

Cumhuriyet Halk Partisi kazanmış<br />

gibi gösterildi.<br />

Türkiye'nin birçok yerinde<br />

büyük bir baskıyla Cumhuriyet<br />

Halk Partisi, o seçimleri milletin<br />

iradesini hiçe saymış, gasbetmişti.<br />

1937 yılında<br />

anayasaya koydukları 6 oklu<br />

prensipleri içinde adeta devlet<br />

parti birlikteliğini getirmişlerdi.<br />

Cumhuriyet Halk Partisi,<br />

aynı zamanda Türkiye<br />

Cumhuriyeti devleti demekti.<br />

Valiler il başkanı, kaymakamlar<br />

ilçe başkanı noktasına<br />

gelmişti.''<br />

Arınç, Türkiye'nin<br />

demokrasiye kolay<br />

geçmediğini belirterek,<br />

''1950'de dayanamadılar. Halk<br />

adeta bendini yıkan sel gibi<br />

sandıklara koştu, Demokrat<br />

Parti, tek başına iktidara geldi.<br />

O tarihlerde çoğunluk sistemi<br />

vardı. Bir parti bir vilayette bir<br />

oy bile fazla almış olsa bütün<br />

milletvekilliklerini almış oluyordu.<br />

450'den daha fazla<br />

Demokrat Parti, 40 civarında<br />

Cumhuriyet Halk Partisi, milletvekili<br />

çıkarabildi. 1954'te,<br />

yaşadığı zorluklara rağmen devletine küsmemiş,<br />

milletine darılmamıştır. Ayakta kalmayı ve siyaset<br />

yapmayı başarmıştır. Milletin değerlerine bağlı,<br />

karşı düşüncelere saygılı, hoşgörülü, felsefî derinliğe<br />

sahip bir fikir adamıydı. Düşüncelerini<br />

düzgün bir şekilde ifade eden bir hatip, iyi bir<br />

yazar.'' dedi. Törenin ardından cami çıkışında<br />

Başbakan Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte<br />

Menderes'in eşi Ümran Menderes'e taziyelerini<br />

iletti.<br />

Helallik alınmasının ardından Menderes'in cenazesi,<br />

musalla taşından alınarak, tekbirler<br />

eşliğinde omuzlarda cenaze aracına taşındı. Merhumun<br />

tabutunu ilk omuzlayanlar eski DP Genel<br />

Başkanı Süleyman Soylu ve HAS Parti Genel<br />

Başkanı Numan Kurtulmuş oldu.<br />

Cenaze aracı daha sonra, Topkapı'daki Anıtmezar'a<br />

gitmek üzere yola çıktı. Aydın<br />

Menderes'in cenazesi, konvoyla babasının adını<br />

taşıyan bulvardan geçirilerek mezarlığa getirildi.<br />

Menderes, Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından<br />

okunan dualarla annesi Berin Menderes'in yanına<br />

defnedildi.Fatih Camii ve Anıtmezar'daki törenlere<br />

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Avrupa Birliği<br />

Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Gümrük<br />

ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Çevre ve Şehircilik<br />

Bakanı Erdoğan Bayraktar, Ulaştırma, Denizcilik<br />

1957'de böyle oldu. Oylar<br />

azaldı ama Demokrat Parti iktidara<br />

geldi'' ifadelerini kullandı.Demokrat<br />

Partinin<br />

millete yüzünü dönen bir iktidar<br />

olduğunu anlatan Arınç,<br />

şunları söyledi:''Halkın<br />

baskılardan, sefaletinden, perişanlığından<br />

kurtulması için<br />

halkı seven insanlar iş başına<br />

gelmişti. 10 yıl sonra darbe<br />

yapıldı.<br />

Yassı Ada'ya götürüldü. Pek<br />

çoğu beraat ederken, hapis<br />

cezası verilirken, üç kişinin<br />

idamına karar verildi. Adnan<br />

Menderes, Hasan Polatkan ve<br />

Fatih Rüştü Zorlu, cezaları<br />

müebbete çevrilmedi, 1961'de<br />

üçü de bir sabah idam edildi.<br />

Allah, onlara rahmet etsin.<br />

Onlar güzel insanlardı. Ülkenin<br />

birlik ve güzelliği için<br />

çalışmışlardı. Milletin iradesini<br />

öncelemişlerdi. O yüzden birileri,<br />

onları hiç affetmedi.<br />

Türkiye'de darbeler dönemi<br />

başladı. 10 yılda bir ihtilal, üç<br />

yılda bir muhtıra. 1960'ta dar-<br />

Almanya'da, sekizi Türk<br />

dokuz göçmenin bir<br />

Neonazi çete tarafından<br />

öldürüldüğünün ortaya çıkmasının<br />

yankıları sürerken,<br />

anamuhalefet partisi Sosyal<br />

Demokrat Parti (SPD) Genel<br />

Başkanı Sigmar Gabriel, Almanya'da<br />

aşırı sağcıların yıllarca<br />

hafife alındığını<br />

söyledi.<br />

Bu durumun mutlaka<br />

değişmesi gerektiğini vurgulayan<br />

Gabriel, "Hangi<br />

makamların ne zaman ve<br />

neden hata yaptığı tümüyle<br />

aydınlatılmalı." dedi.<br />

Kamuoyunun da bu konuda<br />

aydınlatılması gerektiğine<br />

işaret eden deneyimli politikacı,<br />

"Politikacıların da bir<br />

açıklama borçlu olduğunu<br />

düşünüyorum. Ben Köln'deki<br />

Keupstrasse sokağında oturan<br />

insanlardan özür<br />

diledim. Her şeyden önce de<br />

burada gerçekleştirilen bombalı<br />

eylemden sonra-<br />

Alevî ve Sünnî işadamları birlikte cemevi ve Kur'an kursu yaptırıyor<br />

K ahramanmaraş'ta<br />

beyi yapanlar, 1971'de muhtıra<br />

verdiler. 1980'den sonra gizli<br />

açık muhtıralarla işi<br />

götürdüler, bazen postmodern<br />

darbeler yaptılar. Ama 14 Ağustos<br />

2001, AK Parti'nin kuruluşu<br />

ve 3 Kasım 2002 de AK devrin,<br />

AK Parti'nin tek başına iktidara<br />

gelişi...''<br />

-Aydın Menderes'in Meclis<br />

Başkanlığına adaylığı...-<br />

Arınç, Aydın Menderes'in bu<br />

dönemler içinde babasına hasret<br />

kalmış bir siyasetçi<br />

olduğunu belirterek, hayatının<br />

çileyle, yoklukla geçtiğini anlattı.TRT'nin,<br />

bu yılın<br />

başlarında ''Ali Adnan Başvekil<br />

Belgeseli'' yaptığını ifade eden<br />

Arınç, ''Bu belgeselin tanıtım<br />

toplantısında birlikteydik.<br />

TRT'de yayımlandı. Bugünlerde<br />

bazı bölümlerinin yayımlanmasında<br />

fayda var. İzlemiş<br />

çok mutlu olmuştu. Anne ve<br />

babasına olan sevgisini birkaç<br />

cümleyle ifade etti, 'İkisini çok<br />

seviyorum ama babamı daha<br />

çok özledim' demişti'' diye<br />

yaşanan<br />

provokasyonlardan ders alan<br />

Alevi ve Sünniler, birlikte yaşama<br />

adına örnek bir projeye imza atıyor.<br />

Alevi ve Sünni işadamları, cemevi<br />

ile Kur'an kursu yaptırmaya hazırlanıyor.<br />

İnşa edilecek cemevi ile<br />

Kur'an kursu ise tek bir <strong>bina</strong>da<br />

hizmet verecek. Cemevinin bir<br />

odası Maraş olaylarında hayatını<br />

kaybedenler için anma yeri olarak<br />

düzenlenecek.Alevi ve Sünni<br />

konuştu.Arınç, 1996'nın Mart<br />

ayında Aydın Menderes ile<br />

Refah Partisi'nden milletvekili<br />

olduklarını belirterek, şöyle<br />

devam etti:<br />

''Refah Partisi, Anavatan Partisi<br />

ile hükümet kuracaktı. İşin<br />

içine iyi saatte olsunlar girdi ve<br />

Anavatan Partisi, Doğru Yol'la<br />

hükümet kurdu. Hükümet programı<br />

üzerindeki konuşmamızı<br />

rahmetli Aydın Menderes<br />

yaptı. Ben de oturduğum yerde<br />

bütün arkadaşlarımla birlikte<br />

büyük hayranlık içinde dinledim.<br />

Çok önemli sözler söylüyor,<br />

Türk siyasetine damgasını vuruyordu.<br />

Hükümeti öylesine<br />

perişan etmişti ki, hepimiz<br />

gıpta etmiştik. O zaman hiç unutamadığım<br />

ve birilerini<br />

affedemediğim ve halen affetmiyorum...<br />

Öldüğü akşam iki<br />

kanala bağlandım. İkisinde de<br />

söyledim. Meclis Başkanı<br />

seçimi olacaktı. Rahmetli Erbakan<br />

hoca ve arkadaşları bize<br />

'Burada teamül vardır. Hangi<br />

işadamları, örnek bir projeye imza<br />

atıyor. Kahramanmaraşlı kanaat<br />

önderleri, birlik ve beraberliğin<br />

tesisi için birlikte cemevi ve Kur'an<br />

kursu yaptırma kararı aldı. Projenin<br />

fikir babalarından Alevi işadamı<br />

Hüseyin Akpınar, uygun bir arazi<br />

aradıklarını söylüyor. Mimarların<br />

çizim için çalışmalara başladığını<br />

anlatan Akpınar, cemevinin mimarisini<br />

de aslına uygun bir dergâh<br />

yapmak için Anadolu ve Balkan-<br />

Bülent Arınç'ın suçladığı iki eski parti<br />

Bülent Arınç, 'Menderes'in yolundan gidiyoruz' diye mangalda kül bırakmayan, O'nun<br />

mirasından oy devşirmeye çalışan iki parti, Aydın Menderes'e bir tek oy vermedi'' dedi<br />

yaralananlarınyakınlarından, aylarca, yasa dışı işler<br />

yaptıkları gerekçesiyle<br />

şüphelenildiği için. Bu, çok<br />

kötü bir aşağılanma dönemi<br />

olmuş olmalı." diye konuştu.<br />

SPD Genel Başkanı, aşırı<br />

sağcı parti NPD'nin (aşırı<br />

sağcı Almanya'nın Milliyetçi<br />

Demokratik Partisi) yasaklanmasının<br />

yeterli olmayacağını<br />

da vurgulayarak,<br />

"NPD'nin yasaklanması şart<br />

ve en kısa süre içinde gerçekleşmeli.<br />

Ama bununla aşırı sağa karşı<br />

mücadele kazanılmış olmaz.<br />

Bu konuda siyasi tartışmalar<br />

yapmalı, önyargılara karşı<br />

mücadele etmeli ve azınlıkların<br />

korunmasını daha<br />

kararlı bir şekilde<br />

sürdürmeliyiz. Aşırı sağın<br />

güçlü bir şekilde ortaya çıktığı<br />

köylerde ve kırsal kes-<br />

ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım,<br />

CHP Grup Başkan Vekili Akif Hamzaçebi, CHP<br />

Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, HAS<br />

Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, DP Genel<br />

Başkanı Namık Kemal Zeybek, eski DP lideri Süleyman<br />

Soylu, eski cumhurbaşkanlarından merhum<br />

Celal Bayar'ın torunu Emine Gürsoy Naskali,<br />

askerî erkân, eski başbakanlardan Tansu<br />

Çiller ve yurdun dört bir tarafından gelen<br />

binlerce vatandaş katıldı.<br />

AB Bakanı Egemen Bağış: Aydın ağabey,<br />

babasını 'Balık için deniz ne ise benim için de<br />

babam o demek.' şeklinde tanımlıyordu. İşte<br />

bugün Aydın ağabey denizine kavuşmuş olacak.<br />

HAS Parti Genel Başkanı Kurtulmuş: Aydın<br />

Bey'i özetlemek gerekirse dört şey söylemek lazım.<br />

İyi bir dindar ve iyi bir Müslüman'dı, iyi bir vatanseverdi,<br />

millet âşığıydı. Her şeyden önce çok bilge<br />

bir siyasetçiydi. Ailesine o kadar büyük haksızlıklar<br />

yapılmış olmasına rağmen o, hiçbir zaman<br />

günlük siyasetin ve polemiklerin içine girmedi.<br />

Eski DP Genel Başkanı Süleyman Soylu: Türkiye<br />

bana göre bir entelektüelini yitirmiştir. Aydın<br />

Bey aynı zamanda mümin bir insandı.<br />

İmanlı bir insandı ve inanan bir insandı.<br />

Bütün değerlendirmelerinde hayata bakışını<br />

bunun üzerine yapardı.<br />

imde, aşırı sağcı<br />

düşüncelerin kafalara yerleşmemesi<br />

için bu tür yapıları<br />

önlememiz lazım. NPD, gençlik<br />

kulübü, kilise cemaati ve<br />

gençlik dernekleri olmayan<br />

bazı köylerde tatil kampları<br />

ve eğlencelerle etkili olmaya<br />

çalışıyor." ifadesini kullandı.<br />

SPD'nin Bilkay Öney, Dilek<br />

Kolat ve Aydan Özoğuz ile üç<br />

Türk kökenliyi üst görevlere<br />

getirdiğini ifade eden Sigmar<br />

Gabriel, göçmen kökenli insanların<br />

tecrübe, bilgi ve<br />

yeteneklerinden vazgeçemeyeceklerini<br />

belirterek,<br />

"Çok daha fazla göçmen<br />

kökenliyi bakanlık görevlerinde<br />

ve SPD'nin yönetici<br />

kademelerinde görmek isterim."<br />

diye konuştu.<br />

Almanya Cumhurbaşkanı<br />

Christian Wulff, yaptığı geleneksel<br />

Noel konuşmasında<br />

partinin milletvekili sayısı fazlaysa<br />

Meclis Başkanı ondan<br />

seçilir' demişlerdi. Bizim<br />

sayımız 154'tü. Diğer partilerin<br />

sayısı azdı. Biz oybirliğiyle rahmetli<br />

Aydın Menderes'i aday<br />

gösterdik. Sembolik bir konuyu<br />

ifade etmek istiyorduk; 'Adnan<br />

Menderes'i siz zulmen astınız,<br />

idam ettiniz. Türk milletinin<br />

kalbinde yaşıyor.<br />

Ama bakın milli irade o kadar<br />

güçlük ki, onun oğlu Meclis'te.<br />

Milli iradenin temsil ettiği<br />

yerde Meclis Başkanı olacak.'<br />

Büyük bir coşkuyla kendisini<br />

aday gösterdik. Şundan<br />

emindik, Anavatan Partisi,<br />

Doğru Yol Partisi ve<br />

Cumhuriyet Halk Partisi<br />

meclisteydi. Sadece CHP'nin oy<br />

vermeyeceğini biliyorduk. En<br />

azından Doğru Yol ve Anavatan<br />

oy verecek, bizim de 154<br />

oyumuz var, meclis başkanlığına<br />

Menderes seçilecekti.<br />

Anavatan ve Doğru Yol Meclis<br />

başkanlığı seçiminde Aydın<br />

Menderes'e oy vermedi.”AA<br />

Almanya'da ırkçıları yıllarca hafife aldık<br />

Abdülbaki Vahapoğlu (Bandırma): Darbe zamanı<br />

Aydın Menderes benimle yaşıttı. Babasının zalimce<br />

öldürülüşünü radyolardan dinledi. Belki de<br />

yaşayarak babasından daha fazla acı çekti. Hayatı<br />

boyunca sıkıntılar yaşadı. Allah rahmet eylesin.<br />

Halil İbrahim Saruhan (Rize): Şu anki refahı onların<br />

attığı tohumlar sayesinde yaşıyoruz. Aydın<br />

Menderes, sevdiğimiz biriydi, vefa için cenazesine<br />

geldik.<br />

Remzi Aslan (Kahramanmaraş): 4 erkek çocuğum<br />

var. En büyüğe Adnan, diğerlerine Adnan<br />

Menderes'in çocukları Aydın, Yüksel ve Mutlu'nun<br />

isimlerini koydum. Menderes, dikta rejimini yıktı.<br />

Milletin iradesini egemen kıldı. Bu yüzden<br />

ülkenin kadrolarına sızmış kişiler tarafından idam<br />

edildi. Aydın Menderes de babasının izinden gitti.<br />

Milletimizin başı sağ olsun.<br />

Veli Duman (Eski DP yöneticisi, Yassıada<br />

mahkûmlarından): Adnan Menderes ile birlikte<br />

Yassıada'da on bir ay, idamla yargılandım.<br />

Kendimi onun oğlu olarak görüyorum. Kardeşim<br />

öldü, ben kaldım. Menderes ailesinin vefat etmiş<br />

bütün fertlerini Allah nur içinde yatırsın. 1938'den<br />

1950'ye kadar kimse Kur'an'ı eline alamıyordu.<br />

Camilerin kapısı açılmıyordu. İktidar olmasıyla<br />

birlikte camileri açtı. Menderes, hiçbir suçu olmayan<br />

bir adamdı.<br />

ırkçılık karşıtı mesajlar verdi.<br />

Öldürülen dokuz göçmenin<br />

Neonaziler tarafından katledildiğini<br />

öğrenmenin<br />

herkesi şoke ettiğini söyleyen<br />

Wulff, bunun mümkün olacağını<br />

asla tahayyül<br />

edemediklerini ifade etti.<br />

Etrafında Almanya'daki her<br />

etnik gruptan bir temsilci<br />

olduğu halde kameraların<br />

karşısına çıkan Cumhurbaşkanı,<br />

"Ülkemizde yabancı<br />

düşmanlığına, şiddete ve<br />

siyasi aşırılığa yer yoktur."<br />

diye konuştu. CİHAN<br />

lar'daki külliyelerin, dergâhların<br />

gezileceğini dile getiriyor.Maraş'taki<br />

kanaat önderleriyle bir araya<br />

gelerek "Maraş'ta birlik ve beraberlik<br />

adına ne yapabiliriz?" sorusu<br />

üzerine düşündüklerini ifade eden<br />

Akpınar, şehirde iki topluma da<br />

faydalı projeler üretilmesi gerektiğini<br />

belirtiyor. Alevi inançlı<br />

işadamı, yaptıracakları cemevinin,<br />

yıllardır birbirine küsmüş iki topluluğu<br />

yakınlaştıracağını kaydediyor<br />

ve ekliyor: "Cemevimizin bir<br />

odasını Maraş katliamında ölenleri<br />

anacağımız, olayları lanetleyeceğimiz<br />

bir anma yeri yapacağız.<br />

Sünni kardeşlerimizi, cem törenlerimizi<br />

canlı izlemeleri için davet<br />

edeceğiz. Aşure, muharrem gibi<br />

önemli dini günlerde burada bir<br />

araya geleceğiz. Maraş'ın sorunlarını<br />

birlikte çözeceğiz."Projeyle ilgili<br />

iki kesimden olumlu dönüşler<br />

aldıklarını söyleyen Hüseyin Akpı-<br />

nar, "Bir grup Alevi ve Sünni<br />

arkadaşımızla yola çıkıyoruz. İki<br />

katlı cemevi yapalım, alt katı da<br />

Kur'an kursu olsun dedik. Tüm<br />

Aleviler bu tarz projeler içinde yer<br />

almak ister." diyor. İçinde sosyal<br />

faaliyetlerin de yapılacağı, konferans<br />

salonu ve kütüphane gibi<br />

odaların da bulunacağı büyük bir<br />

kompleks düşündüklerini dile getiren<br />

işadamı Akpınar, Maraş olaylarının<br />

hâlâ kazındığını, bunlara<br />

müsaade etmemek için her iki kesimin<br />

de üzerine düşeni yapması<br />

gerektiğini vurguluyor.CİHAN<br />

Benden sonra sıra Kürt liderlere gelecek<br />

Irak'ta hakkında tutuklama<br />

kararı<br />

çıkarılan Cumhurbaşkanı<br />

Yardımcısı<br />

Tarık el Haşimi, Şii<br />

Başbakan Nuri el Maliki'yi<br />

'ülkeyi tek parti<br />

iktidarıyla yönetmeye<br />

çalışmakla' suçladı.<br />

Sünni politikacı,<br />

"İleride sıra Kürt liderlerine<br />

de gelecek,<br />

çünkü Maliki, Irak'ı tek<br />

başına yönetmek istiyor."<br />

dedi.<br />

Irak'ın kuzeyindeki Süleymaniye<br />

kentine<br />

bağlı Kala Çolan bölgesinde,<br />

kendi ifadesiyle<br />

Irak<br />

Cumhurbaşkanı Celal<br />

Talabani'nin misafiri<br />

olarak kalan Haşimi,<br />

hakkındaki tutuklama<br />

kararının ABD'nin<br />

ülkeden ayrılmasının<br />

hemen ertesine denk<br />

gelmesine dikkat çekti.<br />

Haşimi, Irak'ın üçe<br />

bölüneceğine yönelik<br />

iddialarla ilgili olarak<br />

ise bu söylentileri<br />

çıkaranların ülkede<br />

mezhep çatışmasını<br />

alevlendirmek isteyenler<br />

olduğunu söyledi.<br />

Ülkenin çok kötü bir<br />

yöne sürüklenmek istendiğini<br />

de ifade eden<br />

Haşimi, bunun sorum-<br />

İbrahim Çelik: Aydın Menderes, babası gibi dik bir<br />

duruşa sahipti. Ailesinin soyadını layıkıyla taşıdı.<br />

Yakın zamana baktığınızda referandum sürecinde<br />

'Evet dersek, babamın kemikleri sızlamayacak.'<br />

diyerek babasının oğlu olduğunu gösterdi. Bugün<br />

ben de burada ahde vefa için bulunuyorum.<br />

27 Mayıs darbesi yapıldığında 14 yaşındaydı.<br />

Başbakan Adnan Menderes'i Eskişehir-Kütahya<br />

yolunda tevkif eden ve bir buçuk yıl sonra idam<br />

eden zihniyet; Çankaya Köşkü ile Başbakanlık<br />

Konutu'nu ablukaya almıştı gün ağarırken. Millet<br />

iradesini esir alan ve Menderes ailesini çileli yıllara<br />

mahkûm eden darbe, siyasetin acı meyvesi<br />

olarak zihin dünyasını hep meşgul etti Aydın<br />

Bey'in. "Pencereden baktığımda tankların namluları<br />

Ankara'ya bakıyordu, askerlerin silahları ise<br />

yere doğruydu. Ne olduysa bir müddet sonra<br />

silahlar ve tank namluları evimize ve Köşk'e<br />

döndü." diye anlatmıştı darbenin ilk saatlerini.<br />

Annesi Berin Hanım'ın yanında Bayar'ın Köşk<br />

muhafızlarıyla yaşadığı tartışmaları işiten,<br />

Yassıada'da cunta mahkemesinin zulümlerini<br />

yaşayan, milleti ezip geçen o acı yılları sabırla<br />

yoğuran Menderes ailesinin son oğluydu. 1996'da<br />

geçirdiği trafik kazasından sonra tekerlekli sandalyeye<br />

esir kalmamış, siyaset adamlığının yanı<br />

başına fikir adamlığı ve yazarlığını da<br />

eklemişti.CİHAN<br />

Bir suikast timini yönetmekle suçlanarak hakkında tutuklama kararı çıkartılan Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi, suçlamaların siyasî nitelik<br />

taşıdığını ve amacın ülkede tek parti hükümeti kurmak olduğunu söyledi. Haşimi, sıranın kendisinden sonra Kürt liderlere geleceğini iddia etti<br />

lusunun Başbakan El<br />

Maliki olduğunu öne<br />

sürdü. Ülkede durumu<br />

düzeltmek istediklerini,<br />

niyetlerinin<br />

Iraklıların yaşam standardını<br />

yükseltmek<br />

olduğunu belirten<br />

Haşimi, şöyle konuştu:<br />

"Ama belli ki Başbakan<br />

Nuri el Maliki bütün<br />

muhalefeti silmek istiyor.<br />

Bunun için de Irakiye<br />

listesinden Tarık el<br />

Haşimi'den başladı ve<br />

son açıklamasında da<br />

diğer siyasi şahsiyetleri<br />

tehdit etti. Sıranın<br />

yakında diğer<br />

siyasilere geleceğini<br />

düşünüyorum. İleride<br />

sıra Kürt liderlerine de<br />

gelecek, çünkü Maliki<br />

Irak'ı tek başına yönetmek<br />

istiyor. Maliki,<br />

karşı tarafın<br />

düşüncesini bile<br />

almak istemiyor ve<br />

kesinlikle hiçbir şekilde<br />

muhalif partiler ve<br />

siyasetçiler istemiyor.<br />

Bu da bence ana<br />

sorunlardan biri."<br />

Irak'tan son ABD<br />

askerinin ayrılmasından<br />

kısa süre sonra<br />

Cumhurbaşkanı<br />

Yardımcısı Tarık el<br />

Haşimi ve yakın koru-<br />

maları hakkında terör<br />

suçlamasıyla tutuklama<br />

kararı çıkarılması,<br />

ülkede<br />

tansiyonu yeniden tırmandırmıştı.<br />

Sekiz<br />

yıldır siyaset yaptığını<br />

ve tanındığını, Irak<br />

genelinde desteklendiğini<br />

ve<br />

sevildiğini, kendisini<br />

destekleyen halkın bu<br />

suçlamalar karşısında<br />

suskun kalmayacağını<br />

vurgulayan Irak<br />

Cumhurbaşkanı<br />

Yardımcısı, "kirli<br />

oyun" olarak nitelendirdiğisuçlamaların<br />

amacının,<br />

kendisini kötülemek<br />

ve yıpratmak<br />

olduğunu söyledi.<br />

Yıllardır mücadele ettiğini,<br />

bu uğurda<br />

kardeşlerini şehit<br />

verdiğini belirten<br />

Haşimi, her hareketinin,<br />

hatta kapalı<br />

kapılar ardında yaptıkları<br />

toplantıların bile<br />

ABD ve diğer istihbarat<br />

servisleri tarafından<br />

takip edildiğine<br />

dikkati çekti. "Haşimi'nin<br />

gizli ve pis işleri<br />

yoktur, gizli siyasi işlerimiz<br />

yoktur." diyen<br />

El Haşimi, anayasaya<br />

aykırı hiçbir şey yap-<br />

madığını,suçlamaların hem kendisini<br />

hem de Irak halkını<br />

şoke ettiğini kaydetti.<br />

Yargının Irak'ın<br />

kuzeyinde daha<br />

bağımsız ve iyi<br />

işlediğini savunan<br />

Haşimi, yargı<br />

sürecinin buraya taşınması<br />

gerektiğini, aksi<br />

takdirde ülkenin kaosa<br />

sürükleneceğini, bundan<br />

endişe ettiğini<br />

söyledi.Türkiye'ye de<br />

mesajı olduğunu belirten<br />

El Haşimi,<br />

"Türkiye Cumhuriyeti<br />

komşumuzdur ve<br />

Irak'a 2003 işgalinden<br />

beri elinden gelen<br />

yardımı yapmıştır.<br />

Türkiye'nin gözlerinin<br />

açık olması gerekiyor,<br />

çünkü bazı komşu<br />

ülkeler Irak'ın iç işlerine<br />

karışıyor ve bu<br />

sorunları yaratıyor.<br />

Bugün Irak'ta<br />

yaşananlar bütün böl-<br />

geyi tehdit ediyor.<br />

Türkiye'nin, Irak'ta<br />

güvenliğin sağlanması<br />

için çalışması ve modern,<br />

mezhep sorunu olmayan,<br />

dışa açık,<br />

geleceği parlak, özgür<br />

ve hiçbir komşu<br />

ülkenin etkisi altında<br />

kalmayan bir Irak'ın<br />

inşa edilmesi için eskiden<br />

olduğu gibi bugün<br />

de yardım etmesini istiyorum."<br />

dedi.<br />

CİHAN<br />

Eğitim âşığı Alaaddin Kıdak dualarla uğurlandı<br />

İzmir'in tanınmış eşrafından Alaaddin Kıdak<br />

(79), evinde vefat etti. Fethullah Gülen Hocaefendi'nin,<br />

'Nadir insan' diye hitap ettiği Kıdak,<br />

ömrünü eğitime ve hayır işlerine adamıştı.Kıdak'ın<br />

Bornova Ali Rıza Güven Camii'nde kılınan<br />

cenaze namazına yakınları ve çok sayıda vatandaş<br />

katıldı. 3 çocuk babası Kıdak'ın naaşı, Buca<br />

Mezarlığı'nda toprağa verildi.<br />

Cenazeye katılan eski AK Parti İzmir Milletvekili<br />

İsmail Katmerci, Kıdak'ı 1969'dan beri tanıdığını<br />

belirterek, "Her zaman sohbetleriyle bize ışık tutmuştur.<br />

Fikirleriyle bizim önümüzü açmıştır. Çok<br />

üzgünüz, Allah cennette birleştirsin. Alaaddin<br />

abi çok büyük özellikleri olan bir insandı.<br />

Hizmetteki koşuşturması, hizmetleri anlatmadaki<br />

metodu hepimize örnek olmalı." diyerek<br />

duygularını ifade etti. Alaaddin Kıdak'ın manevi<br />

evladı Erdem Uysal ise şöyle konuştu: "Alaaddin<br />

abi hizmetin ilk taşlarından, gençliğin<br />

yetişmesinde bir numara olan, gözü yaşlı, Hocaefendi'nin<br />

konferanslarında takdimci olan,<br />

çalmadık kapı bırakmayan, hâlâ 'genç olsam, bu<br />

yaşta kalkamıyorum' deyip de 'gece gündüz hak<br />

ve hakikati anlatacağım' diyen, sofrası ve gönlü<br />

herkese açık olan bir vefa insanıdır."<br />

Kıdak'ın, Hocaefendi'nin vaazlarının kaset<br />

yapılıp çoğaltılmasında büyük emekleri vardı.<br />

Kıdak, Zaman <strong>Gazetesi</strong>'nin Cuma ekinde "Fethullah<br />

Gülen Hocaefendi'nin vaazlarını günümüze<br />

taşıyan kahramanlar" başlıklı haberde yer<br />

almıştı. Hocaefendi'nin Bornova'ya gittikten<br />

sonra bantların burada çoğaltılmasının hız-<br />

landığını aktaran Kıdak, "Her cuma Bornova'daki<br />

cami sabah 10.00'da dolardı. İğne atacak yer<br />

olmazdı. Cemaatin 'safımı kaybedeceğim' diye<br />

ödü kopuyordu." ifadelerini kullanmıştı.CİHAN

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!