16.01.2015 Views

Göğüs Hastalıklarında Aciller

Göğüs Hastalıklarında Aciller

Göğüs Hastalıklarında Aciller

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Göğüs Hastalıklarında <strong>Aciller</strong><br />

Prof.Dr.Eyüp Sabri Uçan<br />

Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi<br />

İnciraltı, İzmir<br />

Göğüs hastalıkları uzmanlık alanı acilleri, yaşamı tehdit edebilen, erken ve doğru müdahele<br />

edilmezlerse ölümcül olabilirlen süreçlerdir. Acil sorunlara dispne, hemoptizi gibi semptom<br />

bazında yaklaşarak tanı ve ayırıcı tanıyı vurgulamanın yanı sıra, bilinen hastalıkların akut<br />

ataklarına yaklaşım(astım yada KOAH akut atak) da konu başlığı altında irdelenmelidir.<br />

Semptomlar ve acil yaklaşım:<br />

Apne: Solunum durmasıdır. Ayırıcı tanıda üst hava yolu patolojileri, solunumun santral<br />

depresyonu, bilinen hastalıklara bağlı kardiyopulmoner arrest düşünülmelidir. Hava yolu<br />

açıklığı sağlanması, endotrakeal tüp takılması, trakeostomi bu amaçla seçilebilecek<br />

girişimlerdir.<br />

Dispne: Nefes darlığı istirahatte yada egzersiz sırasında ortaya çıkışına göre hafif, orta,<br />

şiddetli olarak sınıflandırılabilir. New York Kardiyoloji Derneği(NYHA), vizüel analog<br />

skalası yada Modifiye Borg Skalası dispne derecelendirmesi amacıyla sıklıkla kullanılır.<br />

Dispnenin, kronik bir sürece eklenmesi, şiddetlenmesi durumunda astım akut atak, KOAH<br />

akut alevlenme, kalp yetmezliği, interstisyel akciğer hastalığı, solunum kas hastalıkları, göğüs<br />

deformiteleri, kronik tromboemboliler, pulmoner hipertansiyon akla gelmelidir. Yeni akut<br />

dispne atağında ise öncelikle astım akut atak, pulmoner emboli, spontan pnömotoraks, akut<br />

akciğer ödemi, ağır pnömoni, ARDS, toraks travması, plörezi, alveolar hemoraji, atelektazi,<br />

üst hava yolu patolojileri akla gelmelidir.<br />

Hışıltılı solunum veya stridor: Stridor larinks, trakea veya ana bronş düzeyindeki daralmaları<br />

yansıtır. Hastanın üst hava yolu patolojileri yönü ile sorgulanması, dikkatli muayene,<br />

bilgisayarlı tomografi ve akım volüm halkasında inspiryum fazında plato görünümünün<br />

saptanması ile tanı konuşabilir. Wheezing yada ronküs ise daha egemen olarak ekspiryumda<br />

hava yolu çapının darlığının artmasına paralel olarak duyulan seslerdir. Wheezing yada<br />

yaygın kullanılan tanımlaması ile ronküsler lokalize ise ve öksürtmekle sabit lokalize<br />

nitelikleri değişmiyorsa akla mukus tıkaç, yabancı cisim aspirasyonu, endobronşiyal tümör<br />

yada endobronşiyal tüberküloz akla gelmelidir. Ayırıcı tanı amacıyla bilgi sayarlı tomografi,<br />

bronkoskopi yapılmalıdır. Yaygın ronküslerin varlığında astım, KOAH, kalp yetmezliği,<br />

broşiyolit, pulmoner emboli ayırıcı tanıda düşünülmelidir.<br />

Syanoz: İndirgenmiş hemoglobin düzeyinin 5gr/dl’nin üzerine çıkması ile deri ve mukozların<br />

morarmasıdır. Ciddi anemi syanozu maskeleyebilir, polistemide ise tam tersine daha<br />

kolaylıkla syanoz gözlenir. Hipoksemi, methemoglobinemi ve periferik staza bağlı olarak<br />

syanoz gelişebilir. Hipoksemik syanoz, hipoksemiye yol açan kalp ve akciğer<br />

hastalıklarında(KOAH,astım, emboli, ARDS, interstisyel akciğer hastalıkları, şantlı kalp<br />

hastalıkları, aku akciğer ödemi), solunumun santral depresyonu yada solunum kas<br />

hastalıklarında saptanır. Hiposkemi olmaksızın syanoz varlığında methemoglobinemi yada<br />

şok, Reynaoud fenomeni, vena kava süperior sendromu gibi lokal/sistemik dolaşım<br />

bozuklukları akla gelmelidir.


Göğüs Ağrısı: Akut başlayan göğüs ağrıları acil servis başvurularında önemli yer tutar ve<br />

mutlaka ağrının yeri, niteliği dikkatle sorgulanmalıdır. Retrosternal nitelikteki ağrılarda<br />

kardiyak nedenler(anjina, perikardit) ön planda düşünülmeli ancak akut major emboliye bağlı<br />

büyük vasküler yapılarda ve sağ ventrkülde ani gerilime bağlı ağrı olabileceği de<br />

düşünülmelidir. Sırta vuran, yırtılır gibi bir hissin eşlik ettiği olgularda dissekan aort<br />

anevrizması ayırıcı tanıda düşünülmelidir. Özefagus patolojileri de, retrosternal ağrı ve<br />

yanmaya neden olabilirler. Yan ağrısı ise daha çok plevral nedenleri düşündürmelidir. Plevral<br />

irritasyona, plöreziye yol açan pulmoner emboli, parapnömonik plörezi, pnömotoraks,<br />

plevral maligniteler, toraks travmaları, göğüs duvarı zedelenmeleri, kosta kırıkları, post<br />

kardiyak hasarlanma sendromu, FMF akla gelmelidir.<br />

Hemoptizi: Balgamla karşık kan gelmesi hastayı da hekime de telaşlandıran çok önemli bir<br />

semptomdur. Masif hemoptizi 24 saatte 200ml’den fazla olan(bazı kaynaklarda 600 ml)<br />

hemoptiziler için kullanılır. İletici hava yollarının volümü 150 ml düzeyinde olduğu için masif<br />

hemoptizilerde ciddi asfiksi riski vardır ve bu nedenle acil girişim gereklidir. Masif<br />

hemoptiziler sıklıkla, akciğer kanseri, bronşektazi, tüberküloz, aspergilloma, pnömoni, Behçet<br />

hastalığı, vaskülitler, diffuz alveolar hemoraji, kanama diatezi, arteriovenöz malformasyonlar,<br />

travma – pulmoner arter yaralanması sonucu ortaya çıkarlar. Hekimin hızla zaman<br />

yitirmeksizin birkaç soruya yanıt ararken hava yolu açıklığını da sağlamak sorumluluğu<br />

vardır. Etyoloji nedir, hangi akciğer kanıyor ve kanamanın durdurulması için ne yapılmalıdır<br />

Masif hemoptizili hasta acil servise geldiği anda dikkatli tıbbi öykü, bilgisayarlı toraks<br />

tomografisi, acil koşullarda olası riskler konusunda aile bilgilendirilerek bronkoskopi<br />

yapılmalıdır. Hasta kanayan taraf biliniyorsa o tarafa yatırılmalı, öksürük baskılanmamalı,<br />

gerektiğinde travmatize edilmeden aspire edilmelidir. Acilen göğüs cerrahi ve girişimsel<br />

radyoloji ekibi bilgilendirilmelidir. Tümöre bağlı kanamalarda neden pulmoner arter yada aort<br />

invazyonu ise kanamanın durdurulamayabileceği ve fatal sonuçlanabileceği göz önüne<br />

alınmalıdır. Tümör nekrozuna bağlı kanamalarda argon plazma koteterizasyonu yararlı<br />

olabilir. Bronşiyal arter embolizasyonu, bronkoskopiyle kanayan taraf ana bronşunun Fogarty<br />

kateteri ile tıkanması, selektif olarak sağlam akciğerin ana bronşuna endotrakeal tüp takılarak<br />

ventilasyonun garantiye alınması, anatomik rezeksiyon(lobektomi/pnömonoktemi) kanamanın<br />

şiddeti, altta yatan patolojinin niteliğine göre seçilebilecek acil girişimlerdir.<br />

Anaflaksi: Tip I hipersensitivite sonucu ortaya çıkan ani anjioödem, larinks ödemi, ürtiker,<br />

şok, ölüm tablosudur. Saniyeler önemlidir. Allerjenle temasın hemen kesilmesi(arı,iv ilaç vb<br />

Hemen uzaklaştırılmalıdır), intramuskuler adrenalin, intramuskuler yada intra venöz<br />

antihistaminikler, kortikosteroid hemen yapılmalıdır. Adrenalin 15-20 dakika ara ile 2-3 kez<br />

tekraralanabilir. Çok ağır olgularda 10 ml serum fizyolojikle sulandırılıp çok yavaş intra<br />

venöz olarak verilebilir. Oksijen, damar yolunun ve hava yolunun açık tutulması, dopamin<br />

infüzyonu, aminofilin ilk seçilecek ilaçlardır.<br />

Acil Solunumsal Sorunlara Neden Olan Hastalıklar:<br />

RADS: Reaktif hava yolu darlığı sendromu, yoğun olarak iritan gazlara maruziyetten hemen<br />

sonra ortaya çıkan şiddetli hava yolu darlığı atağıdır. Olguların önemli bir bölümünde bronş<br />

aşırı duyarlılığı ve astım gelişir. Daha önce solunumsal sorunu olmayan bir hastada yoğun<br />

maruziyeti izleyen saatlerde şiddetli astım atağı ile acil servis başvurusu olur. Tedavi astım<br />

akut atağı ile benzerdir. Sistemik ve inhale steroidler bronş aşırı duyarlığının azaltılmasında<br />

temel niteliktedir.


Karbonmonoksit zehirlenmesi: Kokusuz, renksiz, tatsız bir gaz olan “CO”, odun, kömür,<br />

doğal gaz gibi organik yakıtların tam yanmaması nedeni ile ortama salınır. Mazot, benzin gibi<br />

yakıtların uzun süre kapalı alanlarda yakılması sonucu (jeneratör, araba) da CO maruziyeti<br />

ortaya çıkar. CO, hemoglobine olan affinitesi oksijene oranla 200-250 kat fazla olduğundan,<br />

COHb hızla oluşur ve Hb’in oksijene bağlanmasını, dokulara oksijen taşınmasını engeller.<br />

COHb’nin yarılanma ömrü 2-4 saattir. COHb düzeyine bağlı olarak semptomlar artar. %10’un<br />

altında semptom yokken; baş ağrısı, bulantı, görmede bulanıklaşma, kusma, bilinç kaybı,<br />

konvülsiyon, koma ortaya çıkar.%60’ın üzerinde ise ölümle sonuçlanır. Ayırıcı tanıda<br />

komaya yol açan diabet, üremi, opiat alımı göz önüne alınmalıdır. Öyküde kapalı alanda<br />

yanmamış gaz maruziyeti, aynı ortamda bulunanlarda benzer bulgu olup olmaması<br />

sorgulanmalı ve kanda COHb düzeyi ölçümü yapılmalıdır. Tedavide 3-4 saat %100 oksijen<br />

verilmesi, eğer COHb düzeyi %25’in üzerinde ise olanak varsa tedavinin hiberbarik oksijen<br />

tedavisi olarak sürdürülmesi önerilir.<br />

Aspirasyon: Katı maddelerin aspirasyonuna bağlı olarak kısmi-tam hava yolu<br />

obstrüksiyonu(yabancı cisim aspirasyonu) gelişirken, nötral yada mide içeriği gibi asidik<br />

sıvıların aspirasyonuna bağlı olarak trakeobronşit, kimyasal pnömonitis oluşabilir. Üst hava<br />

yollarının(kord vokal, trakea) tama yakın tıkandığı olgularda ani dispne, bilinç kaybı, apne,<br />

syanoz gelişir acilen Heimlich manevrası yapılmalıdır. Hava yollarına yabancı cisim<br />

aspirasyonu öyküsü ile acil servise başvuran hastalarda ise lokalize ronküsler, o hemitoraksta<br />

solunum seslerinde azalma saptanır. Öyküde türban iğnesi, kabak çekirdeği, karpuz çekirdeği<br />

aspirasyonu vardır, bazen de aspirasyon öyküsü çok gerilerdedir yada bulunmayabilir. Grafide<br />

metalik yabancı cisimlerde radyoopasite görülebilir. Tedavi için seçilecek yöntem fiberoptik<br />

yada rijid bronkoskopidir.<br />

Suda boğulma: Tatlı yada tuzlu su aspirasyonuna bağlı olarak gelişen ölümle sonuçlanabilen<br />

bir süreçtir. Genellikle yaz aylarında ve hafta sonlarında genç erkeklerde saptanır. Asfiksi,<br />

aşırı sıvı yüklenmesi, akciğer hasarı, hipotermi ve boğulma refleksi, suda boğulma<br />

fizyopatolojisinde temel mekanizmalardır. Glasgow koma skalası 6’nın altında olanlar, acil<br />

servise getirildiklerinde CPR gereken hastalar, ventilatör desteği gerekenler, kan gazında<br />

pH’ın 7.00’ın altında olduğu olgularda prognoz kötüdür. Hava yolunun açık tutulması,<br />

servikal travma olasılığı nedeni ile boyunluk takılması, koma/asidoz/solunum arresti söz<br />

konusu ise endotrakeal entübasyon, mekanik ventilasyon, damar yolu açılması, dikkatli<br />

monitorizasyonu gereklidir. Hastalar ARDS, pnömoni olasılıkları nedeni ile dikkatle<br />

izlenmelidirler.<br />

Dekompresyon hastalığı: Tüple derine dalarak yüksek basınca maruz kalmak ve panikle hızla<br />

yukarı çıkmak zorunluluğunun neden olduğu, serbest kalan azotun dokularda yaptığı<br />

tahribatla oluşan eklem ağrıları, cilt altı kanamaları, parapleji, duyu kusurları ve refleks<br />

kayıplarından oluşan dekompresyon hastalığı; kapalı boşluklarda oluşan ani hacim<br />

değişikliklerine bağlı olarak gelişen alveol rüptürü, pnömotoraks, pnömomediasten, hava<br />

embolisi, sinüs ve kulak barotravmalarıdır. Acilen rekompresyon gereklidir.<br />

Dağ hastalığı: 2500 metreden daha yükseklere çıkıldıktan sonraki ilk 12-48 saat içinde gelişir<br />

ve genellikle 3-7 gün içinde kaybolur. Parsiyel oksijen basıncındaki düşüş nedeni ile gelişen<br />

hipoksi sorunun nedenidir. Dispne, baş ağrısı, bulantı, kusma, yorgunluk gelişir. Akut akciğer<br />

ödemi gelişebilir. Alçak irtifaya inmek, hafif olgularda sorunu çözerken, daha ağır olgularda<br />

istirahat, asetozolamid, asetaminofen; daha ağır olgularda deksametazon, oksijen tedaviye<br />

eklenmelidir.


Solunum Yetmezliği: Hipoksemik yada hiperkapnik solunum yetmezliği olarak ele almak<br />

olasıdır. Hipoksemik solunum yetmezliğinde akut akciğer ödemi, ARDS, ağır pnömoni,<br />

diffüz interstisyel akciğer fibrozisi, diffuz alveolar hemoraji, masif plevral efüzyon, atelektazi,<br />

pulmoner emboli ve pnömotoraks ayırıcı tanıda araştırılmalıdır. Hiperkapnik solunum<br />

yetmezliğinde ise astım akut atak, KOAH akut atak, üst hava yolu obstrüksiyonu, solunum<br />

kas hastalıkları, uyku apne sendromu, solunumun santral depresyonu, son dönem interstisyel<br />

akciğer hastalıkları ve yaygın bronşektazi ayırıcı tanıda araştırılmalıdır.<br />

Akut solunum sıkıntısı sendromu: Akut inflamatuar bir hasarlanma sonrası pulmoner kapiller<br />

geçirgenliğin artması ile akut akciğer ödemi oluşmasıdır. Tanı kriterleri: akut bir hasarlanma<br />

predispozan bir neden, bilateral diffuz infiltrasyonlar, wedge basıncın 18 mmHg’dan düşük<br />

olması, PaO2/FiO2 oranının 200’ün altında olmasıdır. Eğer şantı yansıtan PaO2/FiO2 200-<br />

300 arasında ise akut akciğer hasarlanması(AAH) tanısı konulmalı, ancak ARDS gelişimi<br />

açısından da dikkatle izlenmelidir. Altta yatan predispozan sürecin tedavisi, PEEP, ınspiryum<br />

/ ekspiryum oarnının 1’e yaklaştırılması, düşük tidal volümde yüksek frekansta solutmak,<br />

hafif hiperkapniye göz yummak, yanıtsızlık durumunda deneyimli merkezlerde yüzükoyun –<br />

pron- pozisyonda hastayı izlemek önerilen tedavilerdir.<br />

Sol kalp yetmezliğine bağlı akut akciğer ödemi: Koroner arter hastalığı, kalp kapak hastalığı,<br />

hipertansif atak, aritmiler sonucunda interstisyel ve giderek alveolar ödem oluşur. Akut<br />

şiddetli nefes darlığı, öksürük, köpüklü kanlı balgam, taşipne, ortopne, syanoz gelişir.<br />

Muayenede taşikardi, gallop ritmi, 3. kalp sesi, bilateral raller duyulur. Grafide kalp toraks<br />

indeksinde artma, kelebek tarzında infiltrasyon, bilateral plevral sıvı izlenir. Tedavide<br />

nitroprussid, dopamin, furosemid, morfin, aminofilin, nazal oksijen tedavide temel<br />

seçeneklerdir.<br />

Ağır astım atağı: Şiddetli astım atağında şiddetli dispne, ortopne, tüm yardımcı solunum<br />

kaslarının kullanılması, wheezing, giderek sessiz akciğer, kelime kelime hatta heceleyerek<br />

ancak konuşabilme, syanoz, giderek bilinç kaybı gözlenir. Nabız >120, solunum sayısı >30,<br />

pulsus paradoksus, PEF 45 mmHg bulunur. İlk saatte 20 dakika ara ile, daha sonra 1-4 saat ara ile kısa etkili<br />

beta 2 agonist inhalasyonu, steroid, nazal oksijen, teofilin infüzyonu, ipratropium bromid<br />

uygulanır. Pnömotoraks, pnömomediastinum, pnömoni, mukus tıkaca bağlı atelektazi gibi<br />

komplikasyonlar yönü ile hasta değerlendirilmelidir.Yanıt alınmazsa, hiperkapni derinleşirse,<br />

PEF < %30, satürasyon daha da düşerse, sessiz akciğer gelişirse hasta yoğun bakım biriminde<br />

izlenmelidir.<br />

KOAH akut atağı: KOAH akut atağı günlük tedavi planında değişiklik yapacak, hastayı<br />

hekime başvurmasına neden olacak kadar dispnede artışın olmasıdır. KOAH akut ataklarında<br />

irritan maddeler(hava kirliliği, sigara dumanı) %20-30 oranında, viral infeksiyonlar %20<br />

oranında, %50-60 oranında da bakteryel infeksiyonlar tetiği çekerler. Antonisen tarafından<br />

akut alevlenme için 3 kriter bildirilmiştir:dispne artışı, balgam miktarı artışı ve balgam<br />

pürülansı artışı.. Akut alevlenmede bakteryel nedenleri düşünüp tedaviye antibiyotik eklemek<br />

için en az 2 kriterin varlığı gereklidir. Çekirdek patojen olarak H.influenzae, S.pneumoniae,<br />

M.catarrhalis öne çıkar. FEV1 25, nabız > 125, syanoz, yardımcı solunum kaslarının kullanımı, FEV1 < 1 lt, kan


gazlarında PaO2 < 60 mmHg, PaCO2 > 45 mmHg, SaO2 < %90 varlığında hastaneye yatış<br />

planlanmalıdır. Solunum yetmezliği derinleştiğinde de Tip 2 solunum yetmezliğine<br />

dönüştüğünde yoğun bakımda izlenmek gereklidir.<br />

Akut pulmoner tromboemboli: Ani başlayan dispne, yan ağrısı, göğüs ağrısı, taşipne,<br />

hipotansiyon önemli bulgularıdır. Masif pulmoner embolide hemodinami bozulur tabloya şok<br />

eklenir. D-dimer yüksekliği, kardyak troponin yüksekliği, EKO’da sağ ventrükül yüklenme<br />

bulguları, septumda sola itilme önemli laboratuar bulgularıdır. Masif embolide EKO ilk<br />

inceleme basamağını oluşturur. Hipotansiyonun eşlik ettiği olgularda öncelikli tedavi 100 mg/<br />

2 saat infüzyonu uygulanmalıdır. TPA’nın ilk 2 saatteki etkinliği streptokinaza üstündür<br />

ancak 24 saatlik sonuçlar benzerdir. Streptokinaz seçilecekse 250000 U/30 dakikalık<br />

infüzyonu, 100000 U/saat olacak şekilde 24 saat infüzyonu planlanmalıdır. Tedavi bitimini<br />

heparin izlemelidir. Yağ embolisi ise nontrombotik emboli örneğidir. Uzun kemik<br />

kırıklarında, protez operasyonlarında, liposuction işlemi sırasında görülebilir. Dispne,<br />

taşipneye, bilinç bulanıklığı, delirium, koma, peteşiyel kanamamalar, anemi, trombositopeni<br />

eşlik eder. Tipik öykü, fizik bakı bulguları ve idrarda – balgamda yağ globüllerinin görülmesi<br />

tanı koydurucudur.<br />

Ağır pnömoniler: Fine kriterlerine göre toplam puanı 130’un üzerinde ise mortalite riski<br />

%30’un üzerindedir. Bilinç bulanıklığı, hipotansiyon, solunum sayısı > 30, BUN yüksekliği<br />

olan olgularda mortalitenin 36 kat arttığı bildirilmiştir. Mekanik ventilasyon uygulanmasını<br />

gerektirecek kadar ağır solunum yetmezliği, şok varlığı yoğun bakıma yatış endikasyonları<br />

için major kriterlerdir. Minör kriterler ise solunum sayısı > 30, PaO2/FiO2 < 250, grafide<br />

bilateral tutulum, multilober tutulum, hipotansiyondur. Minör kriterlerden en az 2’si yoğun<br />

bakım yatışı için gereklidir.<br />

Onkolojik aciller: Vena cava süperior sendromu, malign perikardit, malign plörezi, ağrı,<br />

tümör lizis sendromu, hiperklasemi önemli başlıklardır. VCSS, vana cava süperiora tümör<br />

basısı olabileceği gibi, stazın kolaylaştırdığı tromboz da olabilir. Bu nedenle en sık olarak sağ<br />

üst lobda yer alan primer akciğer kanseri olgularında bir yandan doku tanısının konularak<br />

primer tümöre yönelik tedavi başlanması, steroid, diüretik ve eğer tromboz söz konusu ise<br />

stent yada fibrinolitik tevdi uygulanmalıdır. Tümör tanısı kesinleştiğinde tedaviye radyoterapi,<br />

doku tanısı küçük hücreli ise kemoterapi eklenmelidir.Malign perikardit de ise perikardiyal<br />

ağrı, hipotansiyon, taşikardi, kalp seslerinin azalması; EKG’de r kaybı, ST elevasyonu;<br />

grafide kardiyomegali gözlenir. EKO ile kesin tanı konulur. Perikardiyosentez yaşam kurtarıcı<br />

niteliktedir. Malign plörezi varlığında, küçük hücreli dışı tümörlerde zaman geçirilmeden<br />

pleurocan takılarak plöredezis uygulanması; küçük hücreli akciğer kanserinde ise kemoterapi<br />

yanıtının beklenmesi, sıvı gerilemezse ve yaşam kalitesini etkiliyorsa plöredezis önerilir.<br />

Kemoterapiye çok duyarlı olan küçük hücreli akciğer kanserinde kemoterapi sonrası yoğun<br />

tümör yıkımı ile akut böbrek yetmezliği ile seyreden tümör lizis sendromu gelişebilir. Yoğun<br />

hidrasyon, gerektiğinde dializ yaşam kurtarıcıdır. Hiperkalsemi, kemik metaztazlarında<br />

görülebileceği gibi squamöz hücreli kanserde paraneoplastik sendromun bir parçası olarak<br />

görülebilir.<br />

Travmatik, iatrojenik yada spontan pnömotoraks: Pnömotoraks acilen tanısı konulması ve<br />

tedavisi gerekli olan bir tablodur. Ani yan ağrısı, dispne, taşipne, syanoz önemli bulgularıdır.<br />

Hemitoraksta hipersonorite, solunum seslerinde azalma saptanır. Grafide plevral boşlukta<br />

serbest hava ve viseral plevranın çökmüş olarak görülmesi ile tanı konulur. Miktarına göre<br />

izlem, sadece oksijen verilmesi yeterliyken; zeminde KOAH olan veya 550’den fazla<br />

pnömotoraksın olduğu hastalarda plurocan yada tüp torakostomi uygulanmalıdır.


KAYNAKLAR<br />

1. Ekim N,Türktaş H. Göğüs hastalıkları acilleri. Bilimsel Tıp Yayınevi:2000 Ankara.<br />

2. Fitzgerald JM.The management of acute life threating asthma. European Respiratory<br />

Monograph 2003:8:396-408.<br />

3. Celi BR,MacNee W, et al. Standarts for the diagnosis and treatment of patients with<br />

COPD: a summary of the ATS/ERS position paper. ERJ 2004;23:931-46.<br />

4. Mason RJ,Murray JF,Broaddus CV, Nadel JA. Murray and Nadel’s Textbook of<br />

respiratory medicine. Elsevier Saunders:2005 Philadelphia.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!