Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
KĐMYASAL BAĞLAR-I<br />
KOVALENT BAĞ<br />
Yrd.Doç.Dr. İbrahim İsmet ÖZTÜRK
9.1. LEWĐS NOKTA SĐMGELERĐ<br />
9.2. KOVALENT BAĞ<br />
9.3.ELEKTRONEGATĐFLĐK<br />
Elektronegatiflik ve Yükseltgenme Basamağı<br />
9.4. LEWĐS YAPILARININ YAZILMASI<br />
9.5. FORMAL YÜK VE LEWĐS YAPISI<br />
9.6. REZONANS KAVRAMI<br />
9.7. OKTET KURALINDAN SAPMALAR<br />
Eksik <strong>Oktet</strong><br />
Tek elektronlu Moleküller<br />
<strong>Genişlemiş</strong> <strong>Oktet</strong><br />
9.8. BAĞ ENERJĐSĐ<br />
Bağ Enerjilerinin Termokimyasal Kullanımı
9.1. LEWĐS NOKTA SĐMGELERĐ<br />
Gilbert Lewis tarafından formüllendirilmiş tanımlamaya göre; atomlar çok<br />
daha kararlı bir elektron dağılımı oluşturmak için bir araya gelirler. Bir atom, bir<br />
soy gazla aynı elektron dağılımına sahip olduğunda, en kararlı dağılıma ulaşır.<br />
Atomlar, kimyasal bir bağ oluşturmak için birbirleriyle etkileştiklerinde,<br />
yalnızca en dış kısımları temas eder. Bu nedenle, kimyasal bağlanmayı incelerken<br />
öncelikle atomların değerlik elektronları göz önüne alınır.<br />
Lewis nokta simgesi, elementin simgesi ve elementin atomundaki her bir<br />
değerlik elektronuna karşılık gelen bir noktadan oluşur.
9.2. KOVALENT BAĞ<br />
Bu konudaki ilk büyük öneri, Gilbert Lewis’in bir kimyasal bağın,<br />
elektronların paylaşımıyla gerçekleşebileceği şeklindeki açıklaması olmuştur.<br />
Lewis, H 2 deki kimyasal bağ oluşumunu şu şekilde göstermiştir.<br />
Bu tür bir elektron eşleşmesi, iki elektronun iki atom tarafından<br />
paylaşılmasıyla oluşan kovalent bağa örnektir. Kovalent bileşikler sadece kovalent<br />
bağlar içeren bileşiklerdir. Kolaylık olsun diye, paylaşılan elektron çiftleri<br />
genellikle tek bir çizgi ile gösterilir.<br />
Çok elektronlu atomlar arasındaki kovelent bağlanma sadece değerlik<br />
elektronları kullanılarak gerçekleşir. Örneğin, F 2 molekülünü göz önüne alalım. F<br />
un elektron dağılımı 1s 2 2s 2 2p 5 şeklindedir.
1s elektronları düşük enerjilidir ve zamanlarının çoğunu çekirdeğe yakın<br />
olarak geçirirler. Bu nedenle bağ oluşumuna katılmazlar. F yedi değerlik<br />
elektronuna sahiptir. F atomunda sadece bir tane eşleşmemiş elektron vardır. F 2<br />
molekülünün oluşumu aşağıdaki gibi gösterilir.<br />
F 2 oluşumuna yalnızca iki değerlik elektronu katılır, diğer bağ yapmayan<br />
elektronlar, yani kovalent bağlanmaya katılmayan değerlik elektron çiftleri,<br />
ortaklanmamış çiftler olarak adlandırılır.<br />
Kovalent bileşikleri göstermek için kullandığımız H 2 ve F 2 gibi yapılara<br />
Lewis yapılar denir.
Lewis yapısı, kovalent bağlanmanın bir gösterimidir. Bu yapıda iki atom<br />
arasında paylaşılan elektronlar nokta çiftleri ya da çizgiler, ortaklanmamış<br />
elektronlar ise atomlar üzerinde nokta çiftleri olarak gösterilir. Lewis yapısında<br />
sadece değerlik elektronları gösterilir.<br />
Suyun Lewis yapısını aşağıdaki gibi yazabiliriz:<br />
F 2<br />
ve H 2 O moleküllerinde, F ve O atomları elektronlarını paylaşarak,<br />
kararlı soy gaz elektron dağılımına ulaşmayı başarmışlardır.
Bu moleküllerin oluşumu Lewis tarafından geliştirilen oktet kuralı’nı<br />
göstermektedir. Bu kurala göre, hidrojen dışındaki atomlar sekiz değerlik elektronu<br />
ile çevrilinceye kadar bağlar oluşturma eğilimindedirler.<br />
Atomlar farklı türde kovalent bağlar oluşturabilirler. Tekli bir bağda, iki<br />
atom bir elektron çiftiyle bir arada tutulur. Bazen iki atom iki yada daha fazla<br />
elektron çiftini paylaşabilir. Böyle bağlara çoklu bağlar denir. Eğer iki atom, iki<br />
elektron çiftini paylaşırsa, oluşan kovalent bağa ikili bağ denir.<br />
elektron çiftini paylaşırsa bir üçlü bağ oluşur.<br />
Đki atom üç
Çoklu bağlar tekli kovalent bağlardan daha kısadır. Bir molekülde<br />
kovalent bağla bağlı iki atomun çekirdekleri arasındaki uzaklığa bağ uzunluğu,<br />
denir.
9.3.ELEKTRONEGATĐFLĐK<br />
Kovalent bağ, bir elektron çiftinin iki atom tarafından paylaşılmasıdır. H 2<br />
gibi, atomları aynı olan bir molekülde elektronların eşit paylaşılmasını; yani<br />
elektronların her bir atom etrafında aynı oranda zaman geçirmesini bekleriz.<br />
Bununla birlikte kovalent bağla bağlı HF molekülünde, H ve F atomları bağ<br />
elektronlarını eşit olarak paylaşmaz. Çünkü H ve F farklı atomlardır.<br />
HF deki bağa polar kovalent<br />
bağ yada kısaca polar bağ denir. Çünkü<br />
elektronlar bir atomun etrafında<br />
diğerinden daha çok zaman geçirirler.
Elektronegatiflik göreceli bir kavramdır ve bir elementin<br />
elektronegatifliği sadece diğer elementlerin elektronegatifliğine bağlı olarak<br />
ölçülebilir. Periyodik çizelgede, bir periyot boyunca soldan sağa doğru gidildikçe<br />
elementlerin metal özellikleri azalırken, elektronegatiflikleri artar. Gruplarda ise<br />
atom numarası ve metal özellikleri artarken elektronegatiflik azalır.<br />
Elektronegatiflikleri oldukça farklı olan elementlerin atomları,<br />
birbirleriyle iyonik bağ oluşturma eğilimindedirler. Çünkü daha az elektronegatif<br />
olan element, daha fazla elektronegatif olan elemente elektron yada elektronlar<br />
verir.<br />
Birbirine yakın elektronegatiflikteki elementlerin atomları birbiriyle polar<br />
kovalent bağlar oluştururlar. Çünkü elektron yoğunluğundaki kayma genellikle<br />
azdır. Kovalent bağların çoğu ametal elementlerin atomları arasında meydana gelir.<br />
Sadece aynı elementin atomları birbirleri ile tam kovalent bağ yaparlar.
Polar bağlar, elektronların kesinlikle eşit bir şekilde paylaşıldığı kovalent<br />
bağ (apolar) ile elektron aktarımının hemen hemen tam olduğu iyonik bağ arasında<br />
bir bağ gibi düşünülebilir.<br />
Apolar bir kovalent bağı, polar bir kovalent bağdan ayırt etmemize<br />
yardımcı olacak özellik, bir atomun kimyasal bir bağdaki elektronları kendine<br />
çekme yeteneğinin bir ölçüsü olan elektronegatifliktir. Elektronegatifliği yüksek<br />
olan elementler, elektronegatifliği düşük olan elementlere göre elektronları daha<br />
fazla kendilerine çekme eğilimindedirler. Yüksek elektron ilgisi ve yüksek<br />
iyonlaşma enerjisi olan flor gibi bir atomun elektronegatifliği de yüksek olacaktır.<br />
Diğer taraftan, sodyum düşük elektron ilgisi, düşük iyonlaşma enerjisi ve<br />
dolayısıyla düşük elektronegatifliğe sahiptir.
Polar kovalent bağ ile iyonik bağ arasında kesin bir ayrım yoktur. Fakat şu<br />
kurallar kabaca yol gösterici olabilir. Bağ yapan atomlar arasındaki<br />
elektronegatiflik farkı 2.0 yada daha fazla ise iyonik bağ oluşur. Atomlar<br />
Arassındaki elektronegatiflik farkı 0.5-1.6 arasındaysa polar kovalent bağ oluşur.<br />
Eğer elektronegatiflik farkı 0.3 ün altındaysa, bağ ya tam apolar yada polarlığı çok<br />
az kovalent bağ olur.
Elektronegatiflik ve Yükseltgenme Basamağı<br />
Bir molekülde, elektronlar bir atomdan daha elektronegatif olan diğer<br />
atoma tamamıyla aktarılmışsa, yükseltgenme basamağı bu işlem sonucunda<br />
atomların sahip olduğu yükün sayısıdır.<br />
Oksijen atomu, hidrojen peroksit (H 2 O 2 ) hariç, bileşiklerinde genellikle -2<br />
yükseltgenme basamağına sahiptir.<br />
En elektronegatif elementler ametallerdir. (5A-7A grupları) En az elektronegatif<br />
olan elementler alkali ve toprak alkali metaller (1A-2A grubu) ve aluminyumdur.
9.4. LEWĐS YAPILARININ YAZILMASI<br />
<strong>Oktet</strong> kuralı ve Lewis yapıları kovalent bağlanmayı her zaman tam olarak<br />
açıklamasa bile; moleküllerin özelliklerini, tepkimelerindeki davranışlarını ve<br />
birçok bileşikteki bağlanma şeklini açıklamakta oldukça başarılıdır.<br />
Lewis yapıları şu kurallara göre yazılır:<br />
1- Atomların simgelerini ve aralarındaki bağları yazıp bileşiğin iskelet yapısını<br />
oluşturunuz. Genellikle elektronegatifliği en az olan atom merkez atomdur. Lewis<br />
yapısında, hidrojen ve flor genellikle uç konumlara yerleşir.<br />
2- Toplam değerlik elektronları sayısını belirleyiniz.<br />
3- Merkez atomu ve onu çevreleyen her bir atom arasına tekli kovalent bağı çiziniz
4- 1-3 basamakları tamamlandıktan sonra, merkez atomu sekizden daha az<br />
elektrona sahipse, bu atomun oktetini tamamlamak için diğer atomların<br />
ortaklanmamış çiftlerinin kullanınız ve merkez atomu ile onu çevreleyen atomlar<br />
arasına ikili yada üçlü bağlar ekleyiniz.
9.5. FORMAL YÜK VE LEWĐS YAPISI<br />
Đzole bir atomun elektron sayısı ile aynı atomun Lewis yapısındaki<br />
elektron sayısını karşılaştırarak, moleküldeki elektron dağılımını belirleyebilir ve en<br />
uygun lewis yapısını çizebiliriz.<br />
Bir atomun formal yükü, izole bir atomdaki değerlik elektronları ile o<br />
atomun Lewis yapısındaki elektronların sayısı arasındaki elektriksel yük farkıdır.<br />
izleriz:<br />
Lewis yapısındaki bir atomun elektron sayısını belirlemek için şu yolu<br />
1- Tüm atomların bağ yapmayan elektronları o atomun kendisine aittir.<br />
2- Atom ile diğer atom (lar) arasındaki bağı (ları) eşit olarak böldüğümüzde, bağ<br />
elektronlarının yarısı o atoma ait sayıdır.
Formal yük kavramını ozon molekülünün (O 3 ) üzerinde gösterelim.<br />
Her bir atomun formal yükü aşağıdaki gibi hesaplanabilir:
Genellikle pozitif ve negatif yükler tek olduğunda 1 sayısı yazılmaz.<br />
Formal yükler yazılırken şu kurallardan yararlanılır:<br />
1. Molekül için formal yüklerin toplamı sıfır olmalıdır. Çünkü moleküller<br />
elektriksel olarak nötür türlerdir.<br />
2. Katyonlar için formal yüklerin toplamı pozitif yüke eşit olmalıdır.<br />
3. Anyonlar için formal yüklerin toplamı negatif yüke eşit olmalıdır.<br />
En uygun Lewis yapısı;<br />
1- Molekülün formal yük içermeyen Lewis yapısı, formal yük içerene tercih edilir,<br />
çünkü bu durum daha kararlıdır.<br />
2- Büyük formal yüklü (+2, +3 vb ya da -2, -3 vb) Lewis yapıları, düşük formal<br />
yüklülere göre daha az tercih edilir.<br />
3- Benzer formal yük dağılımlı Lewis yapıları arasında en kabul edilebilir yapı,<br />
negatif formal yükün daha elektronegatif atomlar üzerinde olduğu yapıdır.
9.6. REZONANS KAVRAMI<br />
Rezonans yapı, tam olarak tek bir Lewis yapısıyla gösterilemeyen bir<br />
molekülün, iki yada dah fazla sayıdaki Lewis yapılarından birisidir. Đki uçlu ok,<br />
yapıların rezonans yapılar olduğunu göstermek için kullanılır.<br />
Rezonans terimi, bir molekülü göstermek için iki yada daha fazla sayıdaki<br />
Lewis yapılarının kullanılması demektir.
9.7. OKTET KURALINDAN SAPMALAR<br />
<strong>Oktet</strong> kuralı aslında ikinci grup elementleri için geçerlidir. <strong>Oktet</strong><br />
kuralından sapmalar; eksik oktet, tek elektron sayısı ve merkez atom çevresinde<br />
sekiz değerlik elektronundan daha fazla elektron bulunması olmak üzere üç sınıfa<br />
ayrılır.<br />
Eksik <strong>Oktet</strong><br />
Bazı durumlarda, kararlı bir molekülün merkez atomunu çevreleyen<br />
elektronların sayısı sekizden azdır. Örneğin berilyum’u (Be) ele alalım. Berilyum<br />
un 2s orbitalinde iki değerlik elektronu vardır. Gaz fazında berilyum hidrür (BeH 2 )<br />
moleküler halde bulunur. BeH 2 nin yapısı şu şekildedir.<br />
Berilyumun oktet kuralını sağlaması mümkün değildir.
Her iki elektronun da aynı atom tarafından sağlandığı kovalent bağa<br />
koordine kovalent bağ denir.
Tek Elektronlu Moleküller<br />
Bazı moleküller tek sayıda elektron içerir. Azot monoksit ve azot dioksit<br />
bunlara örnek verilebilir.<br />
Eşleşmeyi tamamlamak için çift sayıda elektrona ihtiyaç olduğundan bu<br />
moleküllerdeki atomlar oktet kuralını sağlamamaktadır.<br />
Tek elektronlu moleküller radikaller olarak da adlandırılır. Birçok radikal<br />
oldukça etkindir. Bunun nedeni eşleşmemiş elektronun diğer molekül üzerindeki<br />
eşleşmemiş bir elektronla kovalent bağ oluşturma eğilimidir. Örneğin iki azot<br />
dioksit molekülü birleştiğinde N ve O atomlarının her ikisinin de oktet kuralına<br />
uyduğu diazot tetraoksit oluşur.
<strong>Genişlemiş</strong> <strong>Oktet</strong><br />
Đkinci periyot elementlerinin atomları, merkez atomu çevresinde sekizden<br />
fazla değerlik elektronu bulunduramazlar.<br />
Üçüncü periyot elementleri 3s ve 3p orbitaline ek olarak, bağlanmada<br />
kullanabileceği 3d orbitallerine de sahiptirler. Bu orbitaller bir atomun genişlemiş<br />
oktet oluşturmasına neden olur. Kükürt hegzaflorür genişlemiş oktet içeren bir<br />
bileşiktir ve çok kararlıdır. Kükürdün elektron dağılımı [Ne]3s 2 3p 4 dir. SF 6<br />
molekülünde, kükürdün 6 değerlik elektronunun her biri flor atomuyla kovalent bağ<br />
oluşturur. Dolayısıyla merkez kükürt atomu çevresinde 12 elektron vardır, yani<br />
okteti aşmıştır.
Kükürt atomu oktete uyan birçok bileşik de oluşturur. Örneğin kükürt diklorürde, S<br />
sekiz elektronla çevrilmiştir.<br />
Bazen üçüncü periyot ve sonrasındaki elementlerin atomlarını merkez<br />
atomu olarak içeren bileşiklerin Lewis yapılarını çizerken; tüm atomların oktet<br />
kuralını sağladığını, ancak hala yerleştirilecek değerlik elektronları olduğunu<br />
görürüz. Bu gibi durumlarda, fazla elektronlar merkez atomu üzerine<br />
ortaklanmamış elektron çiftleri olarak yerleştirilmelidir.
9.8. BAĞ ENERJĐSĐ<br />
Bağ enerjisi bir molekülün kararlılığının ölçüsüdür. Bu enerji, gaz<br />
halindeki 1 mol molekülde, belirli bir bağı kırmak için gerekli olan entalpi<br />
değişimdir. Örneğin iki atomlu hidrojen molekülünün deneysel olarak belirlenen<br />
bağ enerjisi,<br />
HCl gibi farklı elementler içeren iki atomlu moleküllerin bağ enerjileri, doğrudan<br />
ölçülebilir.<br />
Đkili ve üçlü bağlar içeren moleküller için de bu enerjiler ölçülebilir.
Çok atomlu moleküllerdeki kovalent bağların kuvvetini ölçmek daha<br />
karmaşıktır. Örneğin, H 2 O daki ilk O-H bağını kırmak için gerekli enerji, ikinci O-<br />
H bağını kırmak için gerekli enerjiden farklıdır.<br />
Su molekülünde sonuçta her iki O-H bağı kırılır; ancak ilk bağın kırılması<br />
ikincisinden daha endotermiktir. Đki ∆H° değeri arasındaki fark, birinci bağın<br />
kırılmasından sonra kimyasal çevre ve ikinci O-H bağının kendi kendine değişime<br />
uğramasından kaynaklanır. Bu nedenle çok atomlu moleküllerde belirli bir bağın<br />
bağ enerjisi için ortalama bağ enerjisinden söz edilir.
Bağ Enerjilerinin Termokimyasal Kullanımı<br />
Çoğu kez tepkimelerin entalpisini, ortalama bağ enerjilerini kullanarak<br />
tahmin etmek mümkündür. Kimyasal bağların kırılması daima enerji gerektirir.<br />
Kimyasal bağ oluşumu ise daima enerji açığa çıkarır. Buna göre, tepkimede oluşan<br />
ve kırılan bağların toplam sayısını ve bunlara karşılık gelen tüm enerji değişimlerini<br />
belirleyerek, entalpi bulunabilir. Gaz fazındaki tepkimenin entalpi değişimi şu<br />
eşitlikle verilir.<br />
Burada BE ortalama bağ enerjisi, Σ toplam işaretidir.