Ben hiç uyumuyordum. Hiç yemek yemiyordum, üç paket sigara içiyordum.Çok aşırı dozda ilaç alıyordum.Şimdi, o lüks hayatı değil, eski günlerimi özlüyorum. Biz bir apartmandairesinde, üç oda bir salon bir dairede oturuyorduk. Keşke o kadarparamız olmasaydı. Keşke tekneler, uçaklar hiçbiri olmasaydı. İşteinsanlara bunu anlatamıyorum.Manevi duygularını yitiriyorsun Maddi duygular ön plana geçiyor.Nerede olduğun değil, kiminle olduğun önemli. Sen bir çadırın içinde çoksevdiğin bir insanla yaşıyorsan, o çadır sana saray gibi gelir. Ama sen birsarayın içinde tek başına yaşıyorsan o saray sana hapishane gibi geliyor.Yani maddiyat öne çıktıkça kibirleniyorsun. İnsanları hor görmeyebaşlıyorsun. Yani bu para denilen illet, insanı hakikaten yoldan çıkartıyor.Peki, bu meslekte olup da mutlu olan yok mu ? Hayır, hiçbiri mutludeğil. Mutluyum diyen, kesinlikle yalan söylüyor, kendini aldatıyor. Mutluolamıyoruz. Çünkü, biz neyiz biliyor musun? 20 bin, 30 bin insanın önüneçıkıyorsun ve şarkı söylüyorsun. Korkunç bir sevgi seli var. Deli gibi birsevgi ve sen sevgi açı oluyorsun artık, sevgi manyağı oluyorsun. Ve böylebir sevgi, albümlerinin satışı, insanların seni seyretmeleri ve hayatına kimgirerse girsin, ondan hep almak istiyorsun. Doymak nedir bilmiyorsun!“Paraya köle olana lanet olsun!” 13.4.<strong>2002</strong>Dün; para ve şöhretin insanı ne hale getirdiğini bir sanatçı“şöhretzede”nin ağzından nakletmiştim. Peki, paranın yani dünyalıkların hiçmi faydası yok, bunlar hep zararlı mı? Bugün de bunun üzerinde durmakistiyorum.Bunlar ilaç gibidir. Dozunda, yerinde zamanında kullanılırsa faydalıdır.Bu da ancak, parayı dinimize uygun bir şekilde kazanmak ve yine dineuygun bir şekilde harcamakla sağlanabilir. Böyle yapılınca malın, paranındünyada da ahırette faydası görülür.Kontrolsüz kazanılan ve harcanan para Allahü teâlâyı unutturur. Buşekilde elde edilen mal hakkında, Peygamber efendimiz, bir hadîs-işerîfinde, “Geçen ümmetlerin herbirine fitneler verildi. Benimümmetimin fitnesi, mal, para toplamak olacaktır” buyurdu. Başka birhadîs-i şerîfte de, “Altına ve gümüşe köle olana la'net olsun!”buyuruldu.Yine peygamber efendimiz, “Dünyaya düşkün olmak, günahlarınbaşıdır” buyurdu. Yanî her türlü hatâya, günâha sebep olur. Ahıreti unutup,dünya peşinde koşan kimse, şüpheli şeylere, sonra mekrûhlara, sonraharâmlara, hattâ daha sonra küfre dalar. Geçmiş ümmetlerin,Peygamberlerine inanmamalarına sebep, dünyaya düşkün olmaları idi. Busebeple nice kimselerin ayağı kaymıştır.Fakat, şan şöhret için olmayıp, âhıreti kazanmaya yardımcı olan mal,ne kadar çok olursa olsun zararlı değildir. İmâm-ı Gazâlî hazretleri, kendini
ve âilesini ve çocuklarını kimseye muhtaç ettirmeyecek kadar çalışıp,helâlden kazananlara cihâd sevâbı verildiğini bildirmiştir..Allahü teâlâ, bir kuluna fazla mal verirse, cimri olmamalıdır. Para, malkazanma hırsı, aklını örtmemelidir. Kazandığını, din uğruna sarfetmelidir.Hayır hasenat yapmalıdır. Sıkıntıda olan müslümanlara yardım etmelidir.Peygamberimiz birgün, “Yâ Ebâ Hüreyre! Mü'minlerin büyüğü,benden sonra o kimsedir ki, Allahü teâlâ ona mal verir, o da gizli veâşikâre Hak yoluna harcar ve yaptığı iyilikleri kimsenin başınakakmaz” buyurdu.Kişi mal, mülk sahibi olmakta çok hırslı olur, tek gâyesi bu malakavuşmak olursa, hem dünyada, hem de âhırette rezil olur, perişan olur.Olmadık işler gelir başına. Bunun misâlleri sayılamıyacak kadar çoktur. Birörneğini dün vermiştim.Allahü teâlâ, insanları yaratırken, ecellerini, ömürlerini ve rızıklarınıtakdîr etmiştir. İnsanın rızkı değişmez, azalmaz ve çoğalmaz vezamanından geri kalmaz. İnsan, rızkını aradığı gibi, rızık da, sâhibini arar.Çok fakîrler vardır ki, zenginlerden daha iyi, daha mes'ûd yaşar.Aşırı mal hırsı sonunda insanı mala taptırır. “Maksûdun, mâbûdundur”sözü meşhurdur. İnsanın nihaî maksadı ne ise bu onun ilâhı odur. Birkimsenin maksadı, mal, mülk kazanmak ise, bunun için her şeyi mubâhgörüyorsa, bu kimsenin ilâhı mal, mülk olur. Yine bir kimsenin maksadısadece belli bir makama, mevkiye gelmek ise, bunun için her şeyi mubâhgörüyorsa, bunun da ilâhı o makam olur. Nefsine tapınmaya başlar.“Nefslerinin arzûlarını ilâh edinenleri görmedin mi?” âyet-i kerîmesi,bunun böyle olduğunu haber vermektedir. Allahü teâlâ, dünya lezzetleriniyasak etmedi. Bunların, azgınca, taşkınca, zararlı olarak kullanılmasınıyasak etti.Dinimiz, mal, mülk gibi dünyalık edinmeyi yasaklamıyor. Dünyamalına tapınmayı, yani maksadın, gayenin mal, mülk edinmek olmasınıyasaklıyor. Dünya malının, ahireti kazanmada vasıta yapılmasınıemrediyor. Paranın kalbe sokulmasını yasaklıyor, sadece cepte kalmasınıistiyor.İslâm dininde, ilim, fen, teknik, sanat ve ticareti emreden, bunlar içinçalışmayı teşvik eden nice emirler, ayet-i kerime ve hadis-i şerifler vardır.Çünkü medenî bir toplumun, bir milletin kurtuluşu ve saadeti fakirlik ileolamaz.Bilâkis, hayır ve iyilik müesseseleri, imarethaneler, mektepler,aşevleri, hastaneler yapmak, acizlere, fakirlere ve kimsesizlere yardımetmek ve insanlara hizmet için çeşmeler, köprüler yapmak, fabrikalarkurmak, hep mal ve servet ile olur. Mal ve servet ise, çalışmak ve ticaret ilekazanılır.Zararlı olan, yasak edilen dünya, Allahü teâlânın sevmediği, haramettiği, zararlı şeyler demektir. Haramlardan sakınan, dünyaya aldanmamışolur. Allahü teâlâ, dünyada hiçbir zevki, hiçbir lezzeti yasak etmedi. Bunları,azgın, taşkın, zararlı olarak kullanmağı haram etti. Gösterdiği yolda, faydalı,
- Page 3: olmakla mümkündür. Çünkü güz
- Page 6 and 7: görülmemiştir. Bütün baskılar
- Page 8 and 9: Lawrenc’in İslam düşmanlığı
- Page 10 and 11: Bu siyasetin icap ettirdiği hiç b
- Page 12 and 13: anladım. Sekreter bana,”Buna ben
- Page 14 and 15: hayır sahibi müslümanların meza
- Page 16 and 17: İngiliz misyonerlerinden birisine
- Page 18 and 19: Çalışmaların asla dönük olabi
- Page 20 and 21: etmek için ortaya atılan buluşla
- Page 22 and 23: Bayramları fırsat bilmelidir 23.2
- Page 24 and 25: aklî ve fikrî asâletin sembolü
- Page 26: sağlanmazsa, bugün gelişmiş bir
- Page 30 and 31: "Sultanım, benim babam da benim gi
- Page 32 and 33: 8- Çocukları babalarından uzakla
- Page 34 and 35: korkmalarıdır. Müslümanları al
- Page 36 and 37: Hıristiyanlığın ilim adamları
- Page 38 and 39: Tasavvufun dinimizdeki yeri 4.5.200
- Page 40 and 41: Moon Tarikatı'nın 80'li yıllarda
- Page 44 and 45: edebli şekilde kullanılmasını e
- Page 46 and 47: 5-Sultan Abdülhamid Han’a şahs
- Page 48 and 49: halkı, kısa zaman içinde bu tarz
- Page 50 and 51: “Böyle devam ederse...” 4.5.20
- Page 52 and 53: Bu çöküntünün esas sebebi aile
- Page 54 and 55: kerimde, “İnsan, ihtiyaçsız ol
- Page 56 and 57: Geçenlerde görüştüğüm bir di
- Page 58 and 59: dolaylı yoldan dil uzatmayı marif
- Page 60 and 61: ildirilmektedir. Halbuki kişinin g
- Page 62 and 63: Bunun için, 18. asırdan itibaren,
- Page 64 and 65: “Ana cadde” 8.6.2002Bugün de B
- Page 66 and 67: Mahmud Sâminî hazretleri; Ali Sep
- Page 68 and 69: yurt dışına kaçmak isterken yak
- Page 70 and 71: Batılı kadınların acınacak hâ
- Page 72 and 73: Bunun gibi yıllarca gizli tutulan
- Page 74 and 75: gayretinde. Fuhuş, zina, içki, uy
- Page 76 and 77: Fakat kendimde hiçbir değişiklik
- Page 78 and 79: Endülüs fâciâsının sebebi 13.
- Page 80 and 81: dikeni içinde hisseder. Bunlar, he
- Page 82 and 83: fıkıh bilgisine sahip bulunsaydı
- Page 84 and 85: Ziyaretinde sekiz faydası 27.7.200
- Page 86 and 87: üstünlüğü yoktur. Üstünlük
- Page 88 and 89: Dinimize göre insanlar yaratılı
- Page 90 and 91: Allahü teâlâya karşı gelmekted
- Page 92 and 93:
etmektir. İkincis ilim öğrenmekt
- Page 94 and 95:
Böyle bir diyaloğa karşı çıkm
- Page 96 and 97:
olduğu gibi, ekonomik sıkıntı i
- Page 98 and 99:
olmuştur. En çok sıkıntıya da
- Page 100 and 101:
kesemi veyâhut vakti anlamak için
- Page 102 and 103:
yeniden nasıl kazanırız, bunu bu
- Page 104 and 105:
Bütün bunların sebebi, başta in
- Page 106 and 107:
çıktığımızda müziğin camide
- Page 108 and 109:
söylenmemişir.Tarih boyunca din v
- Page 110 and 111:
Kararın hemen ardından Köse Mûs
- Page 112 and 113:
istediğim, bir an önce beni Allah
- Page 114 and 115:
kimseler vasıtasıyla İslamın es
- Page 116 and 117:
kendine has iradesi ile ibadet ve d
- Page 118 and 119:
Amerika, CIA yoluyla pek çok ülke
- Page 120 and 121:
Sayın CAMPENHAUSEN Almanya’nın
- Page 122 and 123:
kimler olduğunu sordular: Peygambe
- Page 124 and 125:
Krediyle borçlanan insanlar, tüke
- Page 126 and 127:
Herşeyden önce, itikadı düzeltm
- Page 128 and 129:
sordu. Kendisine şöyle cevap verd
- Page 130 and 131:
dert ortağıdır” dediler.Hazret
- Page 132 and 133:
Hazret-i Ömer, her iki tarafın da
- Page 134 and 135:
Şimdi eskiden yaşamış böyle za
- Page 136 and 137:
çektiğiniz sıkıntılardan kat k
- Page 138 and 139:
Bu iki günlük Bayram nasihatini
- Page 140 and 141:
Dargınlardan biri toprak hükmünd
- Page 142 and 143:
Üsküdar'ı geçmiş olacak. Belki
- Page 144 and 145:
gücüyle ortaya çıkıp bunun mü