“Böyle devam ederse...” 4.5.<strong>2002</strong>Papazlar, Anadolu seyahatlerine devâm ettiler. Yine birgün, birmahkemeye şâhid oldular. Kâdı efendi, davâcıya söz verdi. O da mes'eleyişöyle anlattı:"Bir hafta önce bu kardeşimden bir at satın aldım. Evime götürüpbakımını yaptım. Ancak birkaç gün sonra at rahatsızlandı. Atın dahaönceden hasta olması mümkün olabileceği gibi, ben aldıktan sonra dahastalanması mümkün idi. Atı satın aldığım arkadaşa birşey diyemedim.Gelip durumu size arzedeyim ki, aramızı bulasınız diye düşündüm. Ancak ogün sizi bulamadım. Siz şehir dışına gitmiştiniz. Siz geri gelmeden de atöldü. Hükmünüzü talep ederim.Kâdı efendi düşündü. At ölmüş, onlar arasında davâ bitmişti. Suçkendisinindi. Atı satanı suçlayamazdı. Çünkü atın durumu ortayaçıkmamıştı. Öbürü de vaktinde mürâcaatını yapmıştı. Tek eksik taraf;kendisinin şehirde, vazîfe yerinde bulunmaması idi. O hâlde atın ücretini oödemeliydi. Atın fiyatını öğrenip, kendi cebinden bedelini verdi.Böyle âdil bir kâdı efendinin ve böyle âdil bir mahkemeninmevcudiyetini küçük beyinlerine sığdıramıyan Bizans papazlarının,hayretlerinden ağızları açık kaldı."Anadolu'da bu kadar dolaştığımız yeter" deyip, İstanbul'a dönenpapazlar, İstanbul kâdısı Hızır Bey'in huzûrunda, Osmanlı Pâdişâhı FâtihSultan Mehmed Hân ile, bir hıristiyan arasında bir davânın görüleceğiniduydular.Koca Osmanlı Devleti'nin Sultanı, çağ açıp çağ kapayan İstanbulFâtihi Sultan Mehmed Hân ile bir hıristiyan mîmâr, kâdı Hızır Bey'inkarşısında ayakta bekliyorlardı. Fâtih Sultan Mehmed Hân, vazîfesineihânet eden Hıristiyan mîmârı mahkemesiz cezâlandırmış, Hıristiyan mîmârda, Kâdı Hızır Bey'e şikâyet etmişti.Hızır Bey, Fâtih Sultan Mehmed Hân'ı haksız bulup aynı şekildeSultanın da cezâlandırılmasına hükmetti. Eğer mîmâr rızâ gösterirse,diyetle kurtulabilecekti. Hıristiyan mîmâr, bu adâlet karşısında neyapacağını şaşırdı.Oracıkta, Kelime-i şehâdet getirip müslüman oldu.Papazların Anadolu seyahatları aylar sürmüştü. Fetihden sonrakiİstanbul hayatını da çok merak ediyorlardı. İstanbul'a gelir gelmez,müslümanların oturdukları, yeni yeni yerleşmekte oldukları mahalleleregittiler.Onların tam bir teslimiyet ve sükûnetle işlerini gördüklerini, tam birtemizlik ve titizlikle eşyalarını yerleştirdiklerini gördüler. İstanbul bambaşkaolmuş, sanki, birkaç ay önceki Bizans gitmiş, yerine gökten bir İstanbulinmişti.Pâdişâh tarafından Osmanlı ülkesini gezip görmekle vazîfelendirilenpapazlar, İstanbul'daki Hıristiyan mahallelerini de görmeden edemediler.Bugünkü Fâtih Câmii'nin doğu taraflarına ve Fener'e doğru gittiler.Hıristiyanlar bile değişmiş, sokaklardaki pislik azalmıştı. Kimsekimseye zulmetmeye cesâret edemiyordu. Kâdı Hızır beyin, Pâdişâha bilecezâ vermekten çekinmemesi onları korkutmuştu. Herkes sessiz, sakin
işine devam ediyor, eskisi gibi içip içip, sokaklarda, nârâlar atamıyorlardı.Kimseyi rahatsız edemiyorlardı.Hıristiyanların en fakîrine bile ev verilmiş, kimse aç ve açıktabırakılmamıştı. Müslümanlar ise, zâten Allahü teâlâdan başka kimseyemuhtâç olmazlardı. İstanbul'da herkes huzûr içerisinde idi.Papazlar, bütün bunları gezip gördükten sonra, birkaç gün dinlenipdüşündüler, izin isteyip pâdişâhın huzûruna çıktılar. Gördüklerini bir bir arzedip;"Bu millet ve devlet, böyle giderse, kıyâmete kadar devâm eder"dediler. "Böyle bir ahlâk ve yaşayışa sâhip olan insanların dîni, elbetteAllahü teâlânın hak dînidir" deyip, Kelime-i şehâdet getirip müslümanolmakla şereflendiler.İntiharın panzeri dindir 10.5.<strong>2002</strong>Geçen hafta, Çukurova Üniversitesi tarafından yapılan vegençlerimizin ruh halini yansıtan bir araştırma neticesi yayınlandıgazetelerde. Herkesin bu araştırmayı tekrar tekrar okuyup ben neyapabilirim diye kafa yorması gereken önemli bir araştırma bu. Çünkü,geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerle ilgiliydi. Güvenilir gençliğiniolmayan bir milletin geleceği de olmaz.Şimdi gelelim yapılan araştırmaya: Üniversitenin liseli öğrencilerarasında yapılan araştırma sonuçlarına göre, yaş ortalaması 16.5 olanöğrencilerin yüzde 55.5'i mutsuz ve umutsuz. Geleceğe kaygılı ve karamsarbakıyorlar. Bu öğrencilerin yüzde 22.4'ü intihar etmeyi düşünüyor, yüzde14.1'i ise nasıl intihar edebileceği hakkında plan yapıyor. Öğrencilerinyüzde 6,2'sinin intihar girişiminde bulunmuş.Kızların, erkeklere oranla daha mutsuz ve karamsar olduğununanlaşıldığı araştırmada, ayrıca yaş yükseldikçe mutsuzluk hissetmesıklığının da arttığı tespit edilmiş. İntihar düşüncesi, planı ve girişim sıklığıyine kızlarda daha yüksek oranda.Araştırmada mutlu görünen %45 de gerçekçi bir rakam değil aslında.Bunlar da huzursuz fakat, herhangi bir sebeple sıkıntısını yansıtamamışveya daha yansıtacak seviyeye gelmemişler. Huzursuz bir ortamda doğupbüyüğen bir gencin huzurlu olması mümkün mü?Peki, ruhi bunalımda olan sadece gençlik kesimi mi? Hayır, yedidenyetmişe huzursuz, mutsuz bir toplum haline geldik. Zengini de fakiri de;genci de yaşlışı da korku ve endişe içinde. Hiçbir toplum kendiliğinden,tesadüfen bu hale düşmez. Türk milletinin toparlanıp bölgede önemli güçsahibi olmasından korkan dış mihrakların seneler öncesinden hazırladıklarıplanların neticesinde bu hale geldik biz.Ruhi çökünktüyü sadece ekonomik sıkıntıya bağlamak yanlış olur.Ekonomik sıkıntıya ilk defa düşmüyoruz. Bundan çok daha ağır sıkıntılargeçirdik. Fakat hiçbir dönemde böyle bir çöküntü yaşamamıştık.
- Page 3: olmakla mümkündür. Çünkü güz
- Page 6 and 7: görülmemiştir. Bütün baskılar
- Page 8 and 9: Lawrenc’in İslam düşmanlığı
- Page 10 and 11: Bu siyasetin icap ettirdiği hiç b
- Page 12 and 13: anladım. Sekreter bana,”Buna ben
- Page 14 and 15: hayır sahibi müslümanların meza
- Page 16 and 17: İngiliz misyonerlerinden birisine
- Page 18 and 19: Çalışmaların asla dönük olabi
- Page 20 and 21: etmek için ortaya atılan buluşla
- Page 22 and 23: Bayramları fırsat bilmelidir 23.2
- Page 24 and 25: aklî ve fikrî asâletin sembolü
- Page 26: sağlanmazsa, bugün gelişmiş bir
- Page 30 and 31: "Sultanım, benim babam da benim gi
- Page 32 and 33: 8- Çocukları babalarından uzakla
- Page 34 and 35: korkmalarıdır. Müslümanları al
- Page 36 and 37: Hıristiyanlığın ilim adamları
- Page 38 and 39: Tasavvufun dinimizdeki yeri 4.5.200
- Page 40 and 41: Moon Tarikatı'nın 80'li yıllarda
- Page 42 and 43: Ben hiç uyumuyordum. Hiç yemek ye
- Page 44 and 45: edebli şekilde kullanılmasını e
- Page 46 and 47: 5-Sultan Abdülhamid Han’a şahs
- Page 48 and 49: halkı, kısa zaman içinde bu tarz
- Page 52 and 53: Bu çöküntünün esas sebebi aile
- Page 54 and 55: kerimde, “İnsan, ihtiyaçsız ol
- Page 56 and 57: Geçenlerde görüştüğüm bir di
- Page 58 and 59: dolaylı yoldan dil uzatmayı marif
- Page 60 and 61: ildirilmektedir. Halbuki kişinin g
- Page 62 and 63: Bunun için, 18. asırdan itibaren,
- Page 64 and 65: “Ana cadde” 8.6.2002Bugün de B
- Page 66 and 67: Mahmud Sâminî hazretleri; Ali Sep
- Page 68 and 69: yurt dışına kaçmak isterken yak
- Page 70 and 71: Batılı kadınların acınacak hâ
- Page 72 and 73: Bunun gibi yıllarca gizli tutulan
- Page 74 and 75: gayretinde. Fuhuş, zina, içki, uy
- Page 76 and 77: Fakat kendimde hiçbir değişiklik
- Page 78 and 79: Endülüs fâciâsının sebebi 13.
- Page 80 and 81: dikeni içinde hisseder. Bunlar, he
- Page 82 and 83: fıkıh bilgisine sahip bulunsaydı
- Page 84 and 85: Ziyaretinde sekiz faydası 27.7.200
- Page 86 and 87: üstünlüğü yoktur. Üstünlük
- Page 88 and 89: Dinimize göre insanlar yaratılı
- Page 90 and 91: Allahü teâlâya karşı gelmekted
- Page 92 and 93: etmektir. İkincis ilim öğrenmekt
- Page 94 and 95: Böyle bir diyaloğa karşı çıkm
- Page 96 and 97: olduğu gibi, ekonomik sıkıntı i
- Page 98 and 99: olmuştur. En çok sıkıntıya da
- Page 100 and 101:
kesemi veyâhut vakti anlamak için
- Page 102 and 103:
yeniden nasıl kazanırız, bunu bu
- Page 104 and 105:
Bütün bunların sebebi, başta in
- Page 106 and 107:
çıktığımızda müziğin camide
- Page 108 and 109:
söylenmemişir.Tarih boyunca din v
- Page 110 and 111:
Kararın hemen ardından Köse Mûs
- Page 112 and 113:
istediğim, bir an önce beni Allah
- Page 114 and 115:
kimseler vasıtasıyla İslamın es
- Page 116 and 117:
kendine has iradesi ile ibadet ve d
- Page 118 and 119:
Amerika, CIA yoluyla pek çok ülke
- Page 120 and 121:
Sayın CAMPENHAUSEN Almanya’nın
- Page 122 and 123:
kimler olduğunu sordular: Peygambe
- Page 124 and 125:
Krediyle borçlanan insanlar, tüke
- Page 126 and 127:
Herşeyden önce, itikadı düzeltm
- Page 128 and 129:
sordu. Kendisine şöyle cevap verd
- Page 130 and 131:
dert ortağıdır” dediler.Hazret
- Page 132 and 133:
Hazret-i Ömer, her iki tarafın da
- Page 134 and 135:
Şimdi eskiden yaşamış böyle za
- Page 136 and 137:
çektiğiniz sıkıntılardan kat k
- Page 138 and 139:
Bu iki günlük Bayram nasihatini
- Page 140 and 141:
Dargınlardan biri toprak hükmünd
- Page 142 and 143:
Üsküdar'ı geçmiş olacak. Belki
- Page 144 and 145:
gücüyle ortaya çıkıp bunun mü