13.07.2015 Views

İstanbul İmgeleri - Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi

İstanbul İmgeleri - Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi

İstanbul İmgeleri - Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

otobüsler, karlar, şehirler, istasyonlar, hayatlar gördüm. Bir âlemden diğerine ürperen,gömleğini her silkeleyişinde tahta bavullar, karton valizler, yıprak çantalar, ağzı gevşemiştorbalar, naylon poşetler, sıkı sarılmış yorganlar, denkler, geri dönüşsüz biletler, ikinci üçüncümevkiler, uzaklaşan pencerelerin ardından sallanan mendiller, ekmek arası kuru köfteyolluklar, ihtiyaç molası mahmurlukları, pişmaniye kutuları, Afyon kaymağı, baklava,şekerleme, günü geçmiş gazete <strong>ve</strong> dergiler, ucuz kolonya şişeleri ,turistik hediyeler, tayinler,boşanmalar, memlekete dönmeler, emekli olmalar, bir kenara çekilmeler, memleketteki tarlayıtoprağı satıp geri dönmenin umutları, boşa çıkmış hayaller, geride bırakılmış sevgililer,gurbete gelin gidenler, ‘Toprağa <strong>ve</strong>rdik şimdi dönüyoruz’ diyenlerin pencere kenarıgözyaşları, ömür boyu hatırası taşınacak uzaklarla binlerce yaşanmış olmaktan rengi atmışunutkanlıklar bir bir döküldü.Her istasyonda başka bir yüzle trene binip ayran limonata satan saz benizli çocukların, ipegeçirilmiş iğde alıç kolyeler satan adamların, bir sonraki istasyonda başka bir yüzle bazenaskerden dönmüş, bazen işten atılmış, bazen evlenip boşanmış, bazen ölmüş olarakindiklerini; değiştirdikleri makasların kıskacında hayatları heba olmuş demiryoluhikâyecilerinin, kaç vagonun, kaç karı dize yüksek amansız kışın, kaç olmamış hayatınarkasından aynı umut <strong>ve</strong> umutsuzlukla seyirttiklerini gördüm. Yeri demir göğü bakır bereketlitoprakların gazabından, sabır sarısı sıcağından, evlat götüren kara sıtmasından, yaz hasadınınbaşak <strong>ve</strong>renlerin arasından, dağ başlarının serap çeşmelerinin billur ayazı sularından, boynakavun taşıyan dalgın düşünceli kamyonların ardından koşan yol kenarı çocukların gurbete elsallayarak büyümesinden, devlet mahsulü ofislerinden, silolardan, tütün inhisar idarelerinden,tellerine kuşların konduğu telgraf direklerinden, sürgüne gönderilenlerin tekrar mahkûmukaderlerinden, gönüllü sürgünlerin kopan gönül tellerinden, ilk tayini uzağa çıkanların kimbilir ne zaman dönüş ümitlerinden, gece geçilen şehirlerin kimsesiz ışıklarından, sönükpencerelerinden, kapalı kepenklerinden, dağılmış pazar yerlerinden, yol kenarı çardaklardakarpuz, soğan, patates, zeytin <strong>ve</strong> ömür satanların, mendil kadar gölgeliklerin öğleuykularından, geniz yakan anızların, nadasa bırakılmış tarlaların <strong>ve</strong> hayatların kurağa çorağakaldıramayan, karga kandıramayan beceriksiz korkulukların, iliklenmiş mısır püsküllerininüstünden uçtu gitti. Uçarken uçarken ateş oldu, cürmüne düştü, yaktığı yüreklerde ağılı kaldı,kulak dolgunluğu masalların içinden geçerek geçmiş kervanların sayıkladıklarını hatırladı,sandık lekesi yarım ayaklara, kimi yorgancıların metali yorulmuş yüksüğünden parmağı kanolup gerdeğe aktı… O kandan doğan büyüyen, evden kaçan, kız kaçıran, orta ikiden terkeden, askere giden, askerden dönen, kötü yola düşen, mahpus damına düşen, damdan düşüp10

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!