13.07.2015 Views

İstanbul İmgeleri - Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi

İstanbul İmgeleri - Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi

İstanbul İmgeleri - Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Roma İmparatorluğu’nun başkentiydi Istanbul. Bir yeri yurt tuttuğunuzda o yurt sizinle değiltarihiyle, belleğiyle başlar. Bir kent öncelikle belleğiyle diri tutulur; şimdiki zamana saygıhafızanın diri tutulması <strong>ve</strong> yaşatılmasıyla ilintilidir. Doğu Roma İmparatorluğu’nun da mirasıolduğumuzu hatırlamak gerekir.Bugün Istanbul’da kaç milyon insan yaşıyor? Herhangi bir Avrupa ülkesinin neredeysenüfusuna eşit, hatta bazı ülkelerinkinden daha fazla kentin nüfusu. Bu anlamda Istanbulsadece bir kent değil, bir ülke başlı başına.Bütün hayatı Istanbul’da geçtiği halde, Istanbul’un birçok yerini görmeyen, örneğin bir kezolsun Topkapı Sarayı’nı gezmeden yaşayıp ölen insanlar var. Bu durum sadece yoksullukla,dar gelirlilikle, hayat gailesiye açıklanamaz; bir kente dokunmakla, o kenti sevmekle, başkahayatlara merakla, başka hayatlara dokunma isteğiyle de ilgilidir. Köyden kente göç ya dahalkın gelir düzeyi tabii ki büyük ölçüde açıklayıcı, tamamen yok sayılmaması gerekenölçütler. Ama sadece bunları dikkate almaya başlarsak kültürel, insani <strong>ve</strong> sosyal ölçütlerigözden kaçırmış oluruz.Boğaziçi’nden geçen gemilerin, ağaçlara adlarını yazan <strong>ve</strong> ağaçların etrafında koşturanâşıkların filmlerinden <strong>ve</strong> Istanbul şarkılarından hatta türkülerinden, Yeni Cami avlusundakuşlara yem atan insanların resimlerinden hepimiz Istanbul’la belli bir mesafe ilişkisikurmuşuzdur. Bir kent zamanına ayak uydururken, yaşarken, modernleşirken, gelişirken temelimgeleriyle hesabını nasıl kapatıyor? Eski olan her şeyi yıkıp yerine şimdiki teknolojiyleyapılmış herhangi bir şey inşa etmenin adı modernleşme mi? Bakın ben 1986 yılındaIstanbul’daki ilk evimi kiraladım; Aynalıçeşme’de, Kamer Hatun Camii’nin arkasında,kapısında mühendisinin mimarının mührü bulunan, 4.5 metre tavanlı, tavanları freskli müthişbir binaydı. Binaya <strong>ve</strong> evin içine kartonpiyerlerine, lambrilerine âşık olduğum için çok sınırlıbir maaşla bu evi tuttum <strong>ve</strong> yavaş yavaş onarıyordum. Sonra komşular bana çok acımış, “Üçkuruş para kazanıyor, onu da e<strong>ve</strong> harcıyor. Ona kimse söylemedi mi, bu binayı yıkacaklar,emlakçının oyununa gelmiş!” demişler. Çok üzülmüştüm. Biraz araştırma yaptığımda şunuöğrendim: Benim oturduğum binanın mühendis mimarı şimdiki bildiğimiz Tünel’inmühendisi.Dünyanın hiçbir yerinde 151 yıllık, imzalı bir binayı yıktırmazlar. O yüzden Viyana duruyor,o yüzden Paris duruyor, o yüzden II. Dünya Savaşı’nın yıkılmış bombalanmış bir sürü kentiya yeniden imar ediliyor, ya duruyor. Bunun adı ne kadar gelişmedir, ne kadar4

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!