13.07.2015 Views

Dr. Nihat ALPAY (X) - Düşünen Adam

Dr. Nihat ALPAY (X) - Düşünen Adam

Dr. Nihat ALPAY (X) - Düşünen Adam

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

owsky, 1980; Freedman, Kaplan, sadock, 1976).Organik tepkimelerin şiddeti tedavi say ısına ve zamanıklanna bağlıdır.En çok görülen psikopatolojik olay ise hastan ın tedavienduyduğu korkudur. İlk tedavi öncesi korku yaln ız " şokdavisi" deyimine ya da bu tür tedavi üzerine önceden duyuklarınabağlıdır. Bu korku tedavi s ıras ında hiç bir ratsızhkduyulmadığı görülünce yat ışır. Fakat birkaç tedavi-••en sonra yine de tedavi süresi bitene dek hastada korkulabilir. Hasta korkunun bilincindedir. Ama anlam ve nedeinibilemez.Yıllar sonra da olsa EKT yine gerekti ğinde korku yenienbaş gösterebilir. Bunun hastan ın konfüzyonu geçtiktenonra duydu ğu "ho ş olmayan" nerde ve kim olduğunu bileemesiolgusuna bağlanabilir. Kimli ğiriyitirilişi hasta taındankorkunun nedeni olarak söylenmese de tedaviler süsincebu durum gözlenmektedir.b) Nörofizyolojik ve Kimyasal De ğişiklikler :Elektro şokun beyin biyoelektri ğinde olu şturdu ğueğişiklikler eskiden beri ara ştınc ılara konu olmu ştur. EEG,KT'nin etkilerini incelemede geni ş bir biçimde kullammaktadır. Practon ve Goodwin (1954). EKT tedavisininavaş aktivite olu şturduğunu, yüksek düzeye ç ıktığın ı, buavaş dalga faaliyetinin, tedavinin kesiminden sonra 4-8afta içinde kayboldu ğunu bildirmişlerdir.Roth ve arkadaşları (1957), Finik ve Kohn (1957) çal ışalarmdaEG deki dalga aktivitesi miktar ının klinik düzeleile ilgili olduğunu bulmu şlardır. (Dornbush et al, 1971,olavka et al, 1972, Abrams et al, 1972). Delta aktivitesiinmiktarı ile ölçülen EEG yava şlamasmın EKT'nin anti-I presan etkisi ile oldu ğunu ileri sürmü şlerdir.Callaway'a (1950) göre elektro şoktan ileri gelen delta ak-ıvitesinin süresi ve miktar ı doğrudan doğruya Grand-Malonvülsiyonlann frekans ve mekteri ile ilgilidir. Fink, Mo-•owisch ve arkada şları (1974) artan voltajla birlikte beyiniyoelektrik faaliyetinde disritminin ortaya ç ıktığını bildirişlerdir.Pacella ve Barrera (1942) elektro şok tedavisiırasında beyin bioelektrik faaliyetinde de ğişimler olu ştuğuu,elektro şokun sayısı arttıkça değişikliğin arttığını tedaviinbitiminden bir kaç hafta sonra bu de ğişikliklerin kaybol-• u ğunu bildirmişlerdir. Klinik olarak EEG de görülenozukluk konfüzyon ve bellek bozukluklanyla ko şut gitez.Elektro şoktan sonra görülen yava ş dalga faaliyeti 2-3azen de 10-12 konvülsiyondan sonra ortaya ç ıkar. Bir kaçiçinde koybolur. Fakat bazen 6 ay sürdü ğü bildirilmek-EEG değişiklikleriyle klinik iyilik aras ında ilişki arayanaştınc ılara da rastlanmaktad ır. Levy ve Serata'ya (1942)öre, klinik iyilik EEG de ğişikliğine bağlı değildir.Turner, Lowinger ve huddleson'un (1945) yapt ıkları birştırmada EEG'si normal olanlar ın dörtte birinde iyilikörülmü ş, anormal EEG'si olan şizofrenler ise hastanedenıkabilecek denli iyile şmişlerdir. Moriarty ve Siemens1947) ise EEG'nin sonlan ım belirlenmesinde bir de ğeri oladığınıyazmışlardır.Özkan ve arkada şları (1978) "Elektro şokun beyin bioeektriğiüzerine etkisi" isimli çal ışmalarında elektro şukunyin bioelektrik faaliyetini de ğiştirdiğini bu değişikliktenpecyasonra olguların büyük kısmında, beynin bioelektrik faliyetininnormale dönü ştüğünü saptam ışlardır.Elektro şok uygulaması ile ortaya ç ıkan EEG bozukluklarıve hastalığın sonlan ım ı aras ında dikkati çekici bir ili şkibulunamam ıştır.Konvülsiyon s ıras ında ve konvülsiyondan kısa bir süresonra hiç bir refleks al ınmaz. Bir süre gev şeklikten sonrapramiral belirtiler görülebilir. Pupile reaksiyonlan bir süreal ınmaz. Retinal damarlar ın kas ılması sonucu geçikmi şreaksiyonlarDaha sonra retinal damarlarda geni şleme oluşmaktad ır.Post konvülsif dönemde afazi, agnozi ve di ğer kortikal fonksiyonlaraait bozukluk olu şabilir.EET s ırasında serebral kan alum ında dramatik bir artışgörülür. Art ış bazen iki veya üç kat olur. Bu art ışın serabralhipoksi veya laktoasidozis sonucu olu ştuğu düşünülmü ştür.(roy ve Sherrington, 1980). Fakat serabral hipoksi ve laktoasidozisinserebral kan ak ımını artt ırdığı konusundainandırıc ı belirti bulunamam ıştır.Brodersan ve arkada şları (1973) EKT'yi epileptik nöbetlerinbir modeli olarak kullanm ışlar, nöbetler s ıras ında kanakımı, oksijen ve glikoz alimm ının iki kat artt ığını bulmuşlardır.Yazarlar serebral kan ak ımın& ki artışın azalmışserebral kan ak ım ın ın otoregülasyonuna ve artm ış sistemikkan basıncına bağlı bir kombinasyon sonucu olu şabileceğiniileri sürmü şlerdir.Sirmai ve arkada şları (1975) taraf ından EKT sonras ıbeyin dokusunda post iktal dönemde glükoz metobolizmasmın anaerobik yönde hareket etti ğini ileri sürmüşlerdir.EET'nin terapötik etkisini serebral dola şım değişiklikleriyleaç ıklamak istemişlerdir. Nöbet s ırasında ve sonras ında anoksikbeyine dair herhangi bir belirti olmad ığı sonucuna varmışlardır.EKT'den hemen sonra al ınan EEG bulgulan ileEKT sonrası toparlama döneminde kan gaz ı değişiklikleriaras ında yakın bir ilişki bulmu şlardır.Aird ve arkada şları (1944. 1956) hayvan çal ışmalarındaEKT'nin kan beyin bariyerlerinin permeabilitesinde art ışyaptığını gözlemişlerdir.EKT yoğun sempatik sabrım provoke etmekte ve adrenahit,noradrenalinin plazma düzeyinin iki kat ına yükselmesineneden olmaktad ır. Seri çal ışmalar katekolaminlerin 10.EKT uygulamasına kadar daha çok yükseldi ğini sonra azaldığınıgöstermiştir. Noradrenalin ve adrenalinin periferik art ışdüzeyleri EKT'nin tedavi edici etkisi için gerekli görülmü ş-tür.Bazı araştıncilar EKT'nin plazma volümünde, kan konsantrasyonundave serum proteinlerinde art ış yaptığınıgöstermişlerdir. Kan dolaşımındaki lenfosit ve eozinofillerdeazalma yaptığı ve plazma lakik asit ve serum Ca++ düzeyinde,plazma yağ asitlerinde art ışa neden oldu ğıu gösterilmi ş-tir. Türkiye'de EKT'nin kan kimyas ına etkisi konusundaEngin ve arkada şlarının (1977) yaptığı araştırmalarda şizofrenilerdeEKT'nin serum serbest ya ğ asitleri ve diğer lipitfraksiyonlarana etkisini , ayr ıca 24 saatlik idrar volümünde17-keto stereoid balun ışlardır. Yağ asitleri ve 17 - keto stereoidlerinEKT'den sonra artt ığını saptamışlardır.Kan pıhtılaşma aktivitesi ve plazmajen yoğunluğu üzerineetkisi bulunamamıştır.Hilden ve Louritsen (1971) tek bir EKT'den sonra bile35

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!