13.07.2015 Views

KAÇKAR DAĞLARI - Antalya Rehberler Odası

KAÇKAR DAĞLARI - Antalya Rehberler Odası

KAÇKAR DAĞLARI - Antalya Rehberler Odası

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Altýnaova Sinan Mah.Serik Cad. No: 441 Kepez, ANTALYATel : 0242 341 40 40Fax : 0242 – 342 00 10www.lykia.com.trinfo@lykia.com.tr


İnandık ve Gerçekleştirdik!22 Ocak 2010; inanılmaz yağmurlu bir <strong>Antalya</strong> günü. Ben ve yönetimkuruluna aday arkadaşlarım -ki ben onlara ‘’Yol Arkadaşlarım’’diyorum- içimizdeki hizmet inancıyla ARO yönetimine aday olduk.Bizdeki bu heyecana güvenen arkadaşlarımız, olumsuz hava şartlarınaaldırmadan bizleri desteklemek için o gün yanımızdalardı. Hattabazıları Pamukkale turu dönüşünde gruplarından ricada bulunupotobüsleriyle oy kullanmaya geldiler.Bizlere güvenip, hizmet etme şansı veren bu arkadaşlarımıza diyorumki; bugün varılan yerde sizlerin katkısı büyüktür. Bu görevinbize layık görüldüğü günden itibaren, özveri ve hırsla çalışmalarabaşlayan “Yol Arkadaşlarım ve ben” o günden bugüne neler yaptıkbir göz atalım:• <strong>Antalya</strong> <strong>Rehberler</strong>i ilk defa bir lokale; ARO Cafe’ye kavuştular. Sadece sizlerin inancı değil, bizdeki çalışmaşevkine inanan Sayın Bakanımız Ertuğrul Günay, bizzat açılışımızda bizleri onurlandırmış, odamızdasorunlarımızı, kaygılarımızı dinlemiş ve bizlere engin tecrübeleri ışığında yol göstermiştir.• İlk defa gerçek anlamda kültür içerikli ve ulusal nitelik kazanan, şimdiye kadar hiçbir rehber örgütününsahip olamadığı nitelikte bir yayına, ARO DERGİ’ye sahip olduk.• <strong>Antalya</strong> <strong>Rehberler</strong> <strong>Odası</strong>, tarihinde ilk defa Türkiye’deki rehber örgütleri ve birebir rehberlerle bu kadargüçlü ve uyumlu bir işbirliği ile büyük bir güç birliğine önderlik etmiştir.• ARO’ya yeni ve modern bir kurumsal kimlik tasarımı kazandırdık. Dergi tasarımımızı yapan profesyonelekibe hazırlatılan çağdaş, estetik ve dikkat çekici bir logo ile yolumuza devam ediyoruz.• Web sayfamızı tamamen yenileyip, kullanıcı dostu bir arayüz ve altyapı ile hayata geçirdik. Böylece hergün önemli duyuru ve haberleri paylaşarak, üyelerimizle hızlı ve kolay iletişim kurabiliyoruz.• 2011 yılında Türkiye’deki rehberlik tarihinin en ciddi, en organize ve de en geniş katılımlı “iş almama”eylemi gerçekleştirildi.• <strong>Rehberler</strong>in mesleki sorunları, kaçak rehberlik ve hak taleplerimiz gibi birçok sorunumuz, turizm sektöründe,bürokraside ve basında ilk defa bu kadar yoğun gündem yarattı.• Ve Miladımız… 7 Haziran 2012. Türkiye’de rehberlik artık yasası olan, meslek olarak kabul gören birstatüye kavuştu.Tüm bunları ve kendimizce yazmaya değer vermediğimiz, fakat şimdiye kadar yapılmamış birçok şeyi2 yıl 6 ay gibi bir süreye sığdırmışız.Biraz abarttık mı ne?Yol Arkadaşlarım ve ben biraz hızı seviyoruz galiba…Saygılar,Hasan UYSAL


CHAMBER OF ANTALYATOUR GUIDES QUARTERLY3 ayda bir yayımlanır. YIL: 3, SAYI: 9, Temmuz - Eylül 2012.Ağustos ayında basılmıştır.Published quarterly YEAR: 3, ISSUE No.: 9, July - September 2012.Published in August.İMTİYAZ SAHİBİ / Concessionaire<strong>Antalya</strong> <strong>Rehberler</strong> <strong>Odası</strong> adına /On behalf of the Chamber of <strong>Antalya</strong> Tour GuidesHasan UYSAL - hasanuysal@aro.org.trSORUMLU MÜDÜR,GENEL YAYIN YÖNETMENİDirector In Charge, Editor In ChiefAhmet Zeki APALI - zekiapali@aro.org.trYAYIN KURULU / Editorial BoardProf.Dr. Bekir DENİZ, Prof.Dr. Nevzat ÇEVİKProf.Dr. Şadan GÖKOVALI, Yavuz Ali SAKARYAHüseyin ÇİMRİN, Mehmet ERDEM, Recep YAVUZ,T. Michael P. DUGGAN, Oktay TİLKİKATKIDA BULUNANLAR / Contributorsİsmet ÖZTÜRKKAPAK FOTOĞRAFI / Cover PhotoARO Arşivi; Fotoğraf: Ertuğrul BİROLGRAFİK TASARIM / Graphic DesignAdnan SAYKI - Telefon: +90 537 419 43 23www.adnansayki.com - adnan@adnansayki.comÇEVİRMEN / TranslatorMüge SÖZENBASKI / Printing HouseASUDE OFSET Matbaa HizmetleriEtiler Mh. Adnan Menderes Bulvarı, Sargınlar İş MerkeziNo: 55/1 ANTALYA - Tel: +90 242 322 26 17YAZIŞMA ADRESİ ve İLETİŞİM BİLGİLERİMailing Address and Contact InformationDemircikara Mah. Burhanettin Onat Cad.Arıtürk Sitesi, A-Blok, No: 89 Kat: 1, D: 4 <strong>Antalya</strong> / TURKEYTel: +90 242 311 11 30 (Pbx) - Fax: +90 242 322 91 75www.aro.org.tr - dergi@aro.org.tr“Yazıların sorumluluğu yazarlarına, reklamların sorumluluğu reklamsahiplerine aittir. Yazılı izin olmaksızın hiçbir yazı, fotoğraf vegrafik içerik başka bir yerde kullanılamaz.”Kültür-Sanat, Tarih, Arkeoloji, Mitoloji ve Gezi Dergisi.ARO’nun bir kültür hizmetidir.“The responsibility for the articles and advertisements remains with theauthors and advertisers respectively. No text, photograph or graphicalcontent may be used anywhere else without written permission.”Arts & Culture, History, Archaeology, Mythology and Travel Quarterly.A cultural service provided by AROcontents6-810-20ANTALYA’nınTURİZM TARİHİIX. BölümKIRKGÖZ HANI“Katkısız Bir Güzellik”The Kirkgoz Han “A Beauty with No Superfluities”22-3536-3738-4748-5052-57Dionysus, The God of Wine, and Vine58-6062-6364-72Las Vegas, “Sin City”74-87ASPENDOSII. Bölüm / Part IIKONYAALTIELMAS / DiamondZARGANA BALIĞIGarfishDIONYSOS veBİTKİSİ ASMAREHBERLİKBÖLÜMLERİNİNGEZİLERİENGELLİ TURİZMİLAS VEGAS“Günahlar Şehri”<strong>KAÇKAR</strong> <strong>DAĞLARI</strong>Bulutların, Sislerin,Yağmurun, Yeşilin ÜlkesiThe Kachkar Mountains, The Country ofClouds, Mist, Rain and Greenery88-9394-9596-106NE OKUYALIM?BULMACAHABERLER


TemsilZaman ne de çabuk geçiyor; bunu hep duyarız yaşı biraz ilerlemişbüyüklerimizden. Şimdi aynı şeyi söyleyince “sanırım yaş ilerliyor”dedim kendi kendime...Uzunca bir zamandır yönetici olduğumuz kurumda, sizlerin temsilcisiolarak geçmişte yapılamamış birçok konuya el atıp sonuç aldığımızhalde, bazı meslektaşlarımızın mesnetsizce üyelerimizi ve rehberlerikışkırtıcı söylemleri gündemde... Bunları sanal ortamda dile getirmeleriyetmiyormuş gibi ilgili kişilerin olmadıkları ortamlarda dedikoduyapmalarına da aklım ermiyor bir türlü.Seçim döneminde olmamız sebebiyle sanırım bu tür gereksiz ve çirkinolayları yaşayacağız.Bir arkadaşımız geliyor ve kendisinin nasıl tecrübeli, uzmanlıkları olanbir rehber olduğundan bahsediyor. Bir diğeri ise o kişinin kendini çokövdüğünü, camiada pek hoş karşılanmadığını söylüyor. Arada, acentelerle sorunlar yaşayan, ücretinialamayan, sigortası yatırılmamış birçok sorunlu meslektaşımızdan telefonlar da yağıyor.Sorunları çözebilmek için acente yetkililerini aradığımızda bu defa olaylara karşı taraftan bakıyoruz veşikayetçi meslektaşlarımızın yetersizliği, işlerini layıkıyla yapmamaları, grupla kişisel siyasi görüşlerinegöre tartışmaları, uzmanlıkları hep sorgulanmaya başlıyor.Bulunduğumuz yer, rehber kimliğine sahip üyelerin temsil edildiği bir kurumun yöneticiliği, dolayısıylaher iki tarafın iddialarına kulak verip sorunu çözmek gerekiyor. Rehberin hatalı olduğu ortaya çıkıp bunusöylediğinizde “vay efendim, neymiş, yanlı davranıyormuşuz; acentecilerle işbirliği yapıp meslektaşımızınhaklarını yerle bir ediyormuşuz” acente tarafının kusurlu olduğunu bildirdiğinizde de “bu kadar rehberyanlısı olmak doğru değil, yarın öbür gün iş için çıktığınızda bunun karşılığını misliyle ödersiniz” söylemlerisanki bir kader olmuş.Elinizdeki dergi taraflı tarafsız birçok kişi ve kurumdan övgüler almakta, yapılan iş <strong>Antalya</strong>lı rehberlerinbaşarısı olarak görülmektedir.Yayın hayatımızın devamı için geçen sayımızda küçük, gönüllü katkılar istedik ve bir yıl boyunca sizeveya bir yakınınıza sembolik bir katkı karşılığı dergi gönderelim dedik.Sonuç: Sadece 4 (dört) kişi karşılık verdi bu isteğimize... Bu katkıyı verenlerin hiçbirinin rehber olmayışıda son derece anlamlı geldi bize.Şimdi soruyorum hem kendime hem de okurlarıma:“Bütün bu işlerle uğraşıp didinerek, sevdiklerimizden çaldığımız zaman diliminde ortaya koyduğumuz buişleri ne için, kim için yapıyoruz? Eğer bizim bir temsil durumumuz var ise sadece destekleyenleri mi temsilediyoruz? Biz kimi temsil ediyoruz? Çalışmalarımızdan çıkan kazanımlar sadece bizleri mi ilgilendiriyor?Sürekli kusur bulan, eleştiren rehberler bunlardan yararlanmayacaklar mı?”.Yukarıdaki sorular her ne kadar kafamı karıştırsa da yaptığım işin kutsal olduğunu, bir camia adına hizmetürettiğimi düşünerek kendi iç huzurumu koruyorum. Bu vesile ile siz değerli okurlarla dertleşip, sizi biranlığına da olsa bulunduğumuz yerden olaylara bakarak düşünmeye ve değerlendirmeye davet ediyorum.Sevgi ve saygılarımla,A. Zeki APALI


<strong>Antalya</strong>’nın Turizm Tarihi IX. Bölüm<strong>Antalya</strong> Turizmi’nde nereden nereye...Hüseyin ÇİMRİN, Kent Tarihçisi<strong>Antalya</strong> Lisesi’nin yabancı dil bilen öğretmenleri ve öğrencileri için düzenlenen amatör turist rehberi kursu. (1954)Daha dün <strong>Antalya</strong>’ya gelen turistleri, otel yokluğundanevlerinde misafir eden <strong>Antalya</strong>lılar, bugün Türkiye’ye gelenturistlerin yarısından fazlasını 150 beş yıldızlı oteldeki262 bin 232 yatakta ağırlıyor. Her geçen gün yeni bir otelturizmin hizmetine giriyor ve yatırımlar özellikle 5 yıldızlıoteller üzerine yoğunlaşıyor.1970’li yıllardan 1980’li yıllarakadar Türkiye’nin en önemli turizmhareketini karavanlı turistlerve hippi olarak adlandırılan sırtçantalı gençler oluşturuyordu.Havayolu taşımacılığı gelişmediği,planlı ve yeterli bir karayolutaşımacılığı olmadığı için insanlarTürkiye’yi gezmek için karavanlarıylagelirlerdi. Böylece, hemulaşım sorununu çözerler, hem deyeterli otel bulunmaması nedeniyleyaşanan konaklama sorununuhallederlerdi. Bu potansiyel nedeniyleBP (British Petrol) ilginç biruygulama başlatmıştı. Edirne’denbaşlayıp karavanla günlük ulaşılabilecekuzaklıklarda Mocamp’laroluşturulmuştu. Bu BP Mocamplar,o dönemde çok popülerdi.Sırt çantalı turistler ise ülkemizdegerçek Türk misafirperverliğiniyaşadı. Ulaştıkları yerlerde en iyişekilde ağırlanıp yedirilip içirildi.İnsanlar şimdiki gibi turizmin gelirkaynağı olacağını düşünmüyor,gelen turistleri bir misafir olarakgörüyordu.<strong>Antalya</strong>’da 1960’lı ve 1970’liyıllar turizmde hep bocalamaile geçti denebilir. Bürokrasi,6>7 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Kültür MerkeziTel: 0384 511 48 59 - 511 38 93Yeni Mh. Ç.E.Ç Yolu No:1 AVANOS-NEVŞEHİR-KAPADOKYAwww.kapadokya-motif.com


Kırkgöz Hanı “Katkısız Bir Güzellik”Mehmet ERDEM, RehberBir tarafta tüm ihtişamı ile TorosDağları, diğer bir yanda buzgibi tertemiz suyu ile Pınarbaşıve Kırkgöz su kaynakları. Yeşillikleriçerisine kurulmuş, hiçumulmayan bir yerde karşınızaçıkan devasa bir Selçuklueseri: Kırkgöz Han.Hanın coğrafik konumunu kısacaböyle tanımlayabiliriz.Kırkgöz Han, <strong>Antalya</strong>’nın 30km kuzeyinde, <strong>Antalya</strong>-Burduryolunun batı tarafında, Bıyıklıköyüne yaklaşık 1 km yeşillikleriçerisine gömülmüş tam birdoğa harikasının göbeğindeyer alır. Han, G.E.E.A.Y.K.*tarafından 08.07.1977/A-631sayılı kararı ile tescil edilmiştir.Türkler, Anadolu’da ilk TürkDevleti olan Selçuklu Devleti’nikurduktan sonra, doğudan batıyaAnadolu’da büyük bir imarfaaliyetine başlamışlardır. Buyapısal faaliyetlerin merkezindeise kaleler, camiler, medreseler,kervansaraylar ve yollaryer almaktaydı. Bu yapılar içerisindehanlar ve kervansaraylar,barınma, yeme-içme vegüvenlik aktivitelerini yerinegetirmenin ötesinde Anadolutopraklarında bir baştan diğerbaşa dek yaşayan çeşitli dinve ulusal kökünden gelmiştoplumların da sosyal etkileşimisağlaması açısından çoközel bir toplumsal fonksiyonuyüzyıllarca yerine getirmiştir.Kral Yolu ve İpek Yolu gibiönemli ticaret ve ulaşım yollarınınAnadolu’dan geçmesiSelçukluların kervansarayve hanları inşa etmesinde enönemli rolü oynamıştı.Kervansaraylar, yaklaşık30-40 km; sekiz saatlikyürüme mesafesi kadararalıklarla inşa edilmişti.Böylece hem tüccarların hemde seyahat edenlerin yeme,içme, barınma ile ilgili tüm gereksinimleribu kervansaray vehanlarda karşılandığı gibi birtaraftan da yol güvenliğini desağlayan kurumsal yapılar olarakortaya çıkmıştır.Bazı kaynaklara göre bu kervansaraylardakalan yolcu vetüccarların bu gereksinimleriüç gün ücretsiz olarak karşılanıyordu.Bu masrafların kaynağınıise oldukça güçlü biryapıya sahip vakıflar oluşturmaktaydı.Dr. İbrahim BAKIR “Konya-An-* Gayri Menkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu10>11 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


military, commercial andcultural importance thathas prevailed since Hellenistictimes.In fact, Konya being the Seljukcapital and <strong>Antalya</strong> and Alanyathe Seljuk Sultans’ winter residencesreveals the importanceof this region in relation to thestate, and its commercial andmilitary importance.Kirkgoz Han appears somewhathidden today, not showingitself until coming close toit. The han is located in a naturalparadise completely buriedin the greenery, among olive,pomegranate and various fruittrees. First the corner buttressof the tall building is seenwhen the road extending alongthe eastern wall of the han isreached, and as the modernroad continues and descendstowards the South, only thendoes the caravanserai showitself fully. The entrance portalof this magnificent structure isjust in the middle of a long wallfacing South. At first glance, itis clear that the caravanseraiis not decorated with a verylarge quantity and variety ofcarved stone decoration. Evenso, this thereby emphasizesthe building’s grandeur andpower. The caravanserai hasa very plain entrance portal,but it was of course originallypainted. There is an inscriptionin six lines over the gate,just below the arch. It writes“This Ribat is built by Ghiyathal-Din Kaykhusraw II. 1247” inthe inscription which still carriestraces of paintwork. Whenentered through the portal,there are on either side arcadesconsisting of six symmetricalarches on the east andthe west sides, located longitudinallyand with open tops.Each of these arches rests onfour supports of dressed stoneblocks. The distance betweenthese is 3.75 X 4.00 meters.There are four rooms coveredby vaults, two lying on eitherside of the entrance of thehan, and two in the east andwest on the north side of thecourtyard. The closed spaceson the left and right of the entrancehave rectangular planslocated longitudinally on thewall of the han, and are of thesame size. According to theinformation obtained from theexcavations made, it is estimatedthat, of these closed spaces,the room on the west ofthe entrance was the kitchen,and the other one on the eastwas used as a warehouse.Various master mason’s markscan be seen today on the carvedstone blocks of the han.Similar master mason’s markscan be found in also other Seljukhans where the originalpaint and plaster covering thewalls has been lost.The caravanserai has been repaired,making the necessarycontrol excavations in 2007with the supervision of the <strong>Antalya</strong>Museum, and cleaningthe rubble and animal manurethat had accumulated overtime. As a result of these excavations,the complete formof the plan of this caravanseraihas been revealed, and newinformation has been obtained.During the excavations,the mouth of a cistern with thedimensions of 5.46 x 5.71 mhas been found in the middleof the courtyard, within a circulararea. And, to the southeastof this cistern, a ceramic furnacemade of brick was exposed,with the dimensions of 1.92 x5.44 m. By covering this findwith glass, it has been bothconserved, and the chance tosee this structure has beenmade possible for visitors. Icould not get much informationabout this furnace. Presumably,this furnace was builtafter the construction of thehan. The length of the opencourtyard is 40.10 m, and thewidth is 28.08 m.A section located on a high floor,which has a length of about12 m and a width of 5.5 m,is on the northern side, wherethere is the closed portion ofthe courtyard, on the left andright, adjacent to the wall ofthe courtyard. This sectionwas used as a platform wherethe travellers put their personalbelongings. The closedportion of the han is enteredthrough an arched entrancein the middle of the wall to thenorth of the open courtyard.This section is 52.55 m long,rectangular-shaped, vaultedand with a high ceiling. Thereare two ventilation and lightKırkgöz Han Yazıt / The Inscription of Kirkgoz Han


Türk mutfaðýnýn yöresel yemeklerini,Türk misafirperverliði ile ferah yeþil alanýmýzdasiz deðerli misafirlerimize sunmaktayýz.www.adnansayki.comÜrgüp Yolu, Uçhisar Kavþaðý, Çubuk Mevkii Uçhisar, NEVÞEHÝRTel: 0384 219 20 01 - Faks: 0384 219 30 60 - YAKUP: 0533 399 54 42 - ÞAHÝN: 0532 654 67 46www.obacappadocia.com - oba@obacappadocia.com


Kırkgöz Hanı “Katkısız Bir Güzellik” / The Kirkgoz Han “A Beauty with No Superfluities”Kırkgöz Han , İç Avlu / Kirkgoz Han, The Inner CourtyardYine Türk-İslam Ansiklopedisi(S.461) Türklerin yapmış olduğuhanları işlevlerine göre üç anabölümde tanımlamıştır. Birincive ikinci tipteki hanlar daha çokgeçici yolcu ve tüccarların kaldığıkent dışında yer alan hanlar;diğer üçüncü tip ise kentlerdeve yerleşim birimleri içerisindeinşa edilmiş, yörede oturanlarıngereksinimi göz önüne alınarakinşa edilmiş hanlardı. Üçüncütip hanlar Osmanlı dönemindeinşa edilmişti.Han, açık bir avlusu, genişbir kapalı salonu vegenel kuruluş planı ile UluHan, Sultan Han ve KaratayHan’a benzerlik göstermektedir.Yine, Kırkgöz Han ve Evdir Hantipi Osmanlı hanlarının da menşeinioluşturduğu saptanmıştır.Hanın kitabesinde geçen “Ribat”sözcüğü “kale” anlamı taşımaktadır.Birçok kaynak bukervansarayların savunmayayönelik askeri bir işlevinin debulunduğunu kaydetmektedir.Bu yapıların savunmaya yönelikbir işleve sahip olup olmadığımünakaşalıdır. Ancak,yapının fiziksel durumu veduvarlarının inşa biçimi bu tipyapıların dıştan gelecek zorlamalarakarşı oldukça korunaklıolduğunu göstermektedir.Hanlara gelen yolcularıngüneş batımından öncehana gelmeleri genel birkuraldı ve han kapıları kapandıktansonra gün ışıyıncayadek hana hiçbirkimse alınmazdı.Günün ilk ışıkları ile han sakinleriuyandığında han görevlisi tümhan sakinlerine noksan eşyaveya mallarının olup olmadığınısorduktan sonra hanın kapılarıtekrar açılırdı. Bu durum da,hanların fiziksel ve toplumsalgüvenliğinin oldukça sıkı olduğunugöstermektedir. Ayrıcahandaki tüm eşyalar yönetimingarantisi ve sigortası altında idi.Kırkgöz Han’ının ölçüleri çeşitlikitap ve makalelerde değişikolarak verilmiş. Ben buradaen son <strong>Antalya</strong> Müzesi denetimindeyapılan kazı ve restorasyonçalışmaları neticesindeoluşturulan ve bir örneği de buyazı ekinde sunulan planı esasaldım. Bu plana göre, hanındıştan ölçüleri 65,33 X 52,69m’dir. İç ölçüleri ise, 40,25 X28,08 m’dir. Hanın bulunduğualan ise 3.000 m² ’dir.Selçuklu kervansaraylarımimari biçimleri olarakRoma kasteriumlarınabenzetilmektedir.Kervansarayın Yapım Tarihi:Kervansarayın güneyinde bulunangiriş kapısı üzerinde,16>17 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


providing windows in the easternand western walls of thisclosed area each.The Architectural Assessmentof the CaravanseraiThe caravanserai is made ofrubble and cut stones. It is understoodthat many of the cutstone blocks are reused material.Most probably, manyof the cut stone blocks weretransported from nearby ancientsites, such as the ancientcity of Termessos, and werereused in the construction ofthis building. There are buildingstones, pieces of sarcophagus,pieces of architrave and partsof two inscriptions amongstthese reused ancient stoneblocks. The walls of the han arestrengthened by sixteen rectangularbuttresses. The hans areclassified in various ways accordingto their particular characteristics.One of these classificationsis based on the openor closed forms of the han.The hans have three architecturalforms, such ascompletely open, completelyclosed or semiopenand semi-closed.Kirkgoz Han is an exampleof the semi-open and semiclosedtype of hans. Again,the Turkish-Islamic Encyclopedia(p.461) has defined thehans made by the Turks underthree main categories accordingto their functions. The firstand second types of hans werethose hans located outside thecity, where travellers and merchantsstopped on their journey;and the third type includedthe hans built in the cities andsettlements, built by taking intoconsideration the need of theresidents of the area. The thirdtype of hans were those builtduring the Ottoman period.The han is similar to theUlu (Great) Han, SultanHan and Karatay Han,with an open courtyard, alarge indoor hall and thegeneral foundation plan.Again, it has been noted thatSeljuk hans such as KirkgozHan and Evdir Han formed themodel for some Ottoman hansof this type.The word “Ribat” in the inscriptionof the han has the meaningof “castle.” Many sourcesnote that these caravanseraisalso had a military functionin terms of defence. Whetherthese buildings have a defensivefunction is argumentative.However, the physical conditionof the structure and theform of its walls show that thistype of building was very wellprotected against forced entryfrom outside.The arrival of the travellersat the han beforesunset was a generalrule, and no one wastaken into the han afterthe doors of the hanwere closed, until dawn.The doors of the han were reopenedafter the han officerasked all the inhabitants of thehan whether they had missingbelongings or goods whenthey woke up with the firstlight of the day. And, this caseshows that the physical andsocial security of the hans wasvery tight. And, all the itemswithin the han were under theguarantee and insurance ofthe administration.The dimensions of KirkgozHan are different in variousbooks and articles. Here, Itook as the basis the latestplan produced as a result ofthe excavation and restorationworks made under the supervisionof the <strong>Antalya</strong> Museum,and a copy of which is presentedin the annex to this article.According to this plan, the exteriordimensions of the hanare 65.33 x 52.69 m. And, theinterior dimensions are 40.25 x28.08 m. The area of the hanis 3,000 m².The Seljuk caravanseraisare resembled to the Romancasteriums in terms oftheir architectural styles.The Date of Construction ofthe CaravanseraiThere is an Arabic inscriptionof six lines over the entrancegate on the south of the caravanserai.A very detailed articlewas published regardingthis inscription in issue No.XII of the ADALYA periodical,one of the publications of theSuna-Inan Kirac Research Instituteon Mediterranean Civilizations,by Prof. Dr. Scott Redford,Koc University Professor,in 2009. It is understood thatthe han was built by Ghiyathal-Din Kaykhusraw, the SeljukSultan, between the years1236-1246.S. Redford highlights certainfeatures more privileged thanthe other inscriptions belongingto the period of Ghiyath al-Din Kaykhusraw. “The SeljukSultans sometimes used extravaganttitles. We see threetitles belonging to the period ofGhiyath al-Din Kaykhusraw, sofar unused by any sultans, inthis inscription. Here, Ghiyathal-Din Kaykhusraw is identifiedas the owner of the crown,banner and belt. On the otherhand, the inscription continuesto honour Ghiyath al-DinKaykhusraw as the sultan of thesultans, and the sword of the


Kırkgöz Hanı “Katkısız Bir Güzellik” / The Kirkgoz Han “A Beauty with No Superfluities”altı satırdan oluşan Arapça birkitabe mevcuttur. Bu kitabe ileilgili olarak 2009 yılında Suna–İnan Kıraç Akdeniz MedeniyetleriAraştırma Enstitüsü yayımlarındanADALYA dergisininXII no’lu sayısında Koç ÜniversitesiÖğretim Üyesi Prof.Dr. Scott Redford tarafındanoldukça detaylı bir makale yayımlanmıştır.Hanın SelçukluSultanı Gıyaseddin Keyhüsrevtarafından, 1236-1246 yıllarındayaptırıldığı anlaşılmaktadır.Taş Ustası İşaretleri / Mason’s MarksTaş Ustası İşaretleri / Mason’s MarksTaş Ustası İşaretleri / Mason’s MarksS. Redford, Gıyaseddin Keyhüsrevdönemine ait diğer yazıtlardanayrıcalıklı olan bazıözelliklere dikkat çekmektedir.”Selçuklu Sultanları kimi zamanabartılı unvanlar kullanmışlardır.Gıyaseddin Keyhüsrevdönemine ait, şimdiye dekhiçbir sultan tarafından kullanılmayanüç unvanı bu yazıttagörmekteyiz. Gıyaseddin Keyhüsrevburada taç, sancak vekuşağın sahibi olarak tanımlanmıştır.Diğer taraftan yazıtdevam ederek GıyaseddinKeyhüsrev’i sultanların sultanıve Tanrı’nın yeryüzündekikılıcı olarak payelendiriyor.Yazıtın beşinci satırında iseUluborlu Çarşı Camii inşa yazıtındaadı geçen Sultan AlaeddinKeykubad’ın az tanınaneşi İsmetü’d-Dünya ve’d-Din(Dünya ve’d Din: Dünya veAhiret) hanın banisi, dünyaiklimlerinin kraliçesi ve bütünulusların taçlarının incisi olaraktakdim edilmektedir.” S.REDFORD’dan alınan bu çokdeğerli yazıt ve İngilizcesi tammetin olarak yazı ekinde ilgilenenleresunulmaktadır.Son yıllarda Kırgöz Han gibibirçok Selçuklu hanının onarılarakyeniden kültür hayatımızdakiaktif yerini aldığınıgörmek ve bu kültür hazinelerimizintekrar yaşama dönmesihem turizmimiz hem de özgünkültürümüz açısından oldukçasevindiricidir. Prof. Dr. CengizBektaş’ın bir sözü ile bu yazı-18>19 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Kırkgöz Hanı “Katkısız Bir Güzellik” / The Kirkgoz Han “A Beauty with No Superfluities”mı bağlamak istiyorum,”Kervansaraylar, SelçuklularınAnadolu kazanındaürettikleri, buraya ve yalnızkendilerine özgü yapılardır.Başka yerde örneklerigörülmez. Bu yapılar işlevseldir,insancıl davranışınürünleridir.”Başka söze bilmem gerekvar mı?Bibliyografya:• BAKIR İbrahim, 1998,Konya-<strong>Antalya</strong> ArasındakiSelçuklu Hanlarının Korunmasıve Yeniden KullanılmaOlanakları. <strong>Antalya</strong> SelçukluSemineri Bildiriler/Seçkiler.<strong>Antalya</strong> İl. Kül. Müd. Yay.• BEKTAŞ Cengiz, 1999,Selçuklu Kervansarayları Korunmaları,Kullanımları ÜzerineBir Öneri (A ProposalRegarding The Seljuk CaravanseraisTheir Protectionand Use, YEM, İstanbul.• DUGGAN T. M. P., “Theplaster and paintwork fromEvdir and Kırkgöz Hans by<strong>Antalya</strong> - and some implicationsdrawn from these findsand related material concerningthe original appearanceof these and other 13th c.Seljuk State buildings” ADAL-YA XI, 2008, 319-358.• DUGGAN T. M. P., “An interpretationof the 13th centuryfunction and appearanceof carvansaray-hans in SeljukAnatolia”, 29-30 Kasım2007, Proceedings of the <strong>Antalya</strong>Mimarlik <strong>Odası</strong>, Hans-Caravanserais SymposiumOn Stone in Traditional &Modern Architecture, s. 289-295, yay/pub. 2007.• ERDMANN Kurt, ERD-MANN Hanna, 1976 DasAnatolische Karavansaraydes 13. Jahrhunderts Teil IIund III. Gebr. Mann Verlag,Berlin.• ERTEN Fikri, 1940, <strong>Antalya</strong>Tarihi.• REDFORT Scott, 2009,The Inscription of the KırkgözHanı and The Problemof Textual Transmissionin Seljuk Anatolia. (TürkçeÖzet), Suna-İnan Kıraç Ak.Med. Ar. Enst. Yay. ADAL-YA No: XII/2009.• RIEFSTAHL M. Rudolf,Turkish Architecture in SouthwesternAnatolia. HarvardUniversity Press. 1931.• TURAN Osman, SelçukluTarihi.• ULUSOY Demet, BİNANCan, 2009. Ağzıkarahan ÖrneğindeAnadolu SelçukluDönemi Taşçı İşaretlerininBelgelenmesi Üzerine Sistematikbir Yaklaşım. Suna–İnan Kıraç Ak. Med. Ar.Enst. Yay. ADALYA• YURTSEVER Huriye,2011. The InvestigationKırkgöz Caravanserai inAnatolia Seljuk. S.D.Ün.Sos. Bil. Enst. Tezi, Tezlers. 1032.YAZIT ORİJİNAL METİN, TÜRKÇE’si ve İNGİLİZCE’siINSCRIPTION, The ORIGINAL TEXT, The TURKISH and The ENGLISH1) Amara bi ‘imārat badhihi al-ribāt al-musa’la al-mawqūfaal-mu’ayyada ‘alā sā2) yir (sic) al-khalāyiq (sic) al-nāzilin bihā wa’l-musāfirīn‘anhā nahw mashāriq al-ard wa maghāribihā fī ayyā3) m dawlat al-sultān al-āzam zill Allāh fī’l-‘ālam sultānsalātīn al-āfāq sāhib al-tāj wa’l-liwâ [‘] [wa]a4) I-nataq Ghiyāth al-Dünyā wa’l-Din abī’l-fath Kaykhusrawbin Kayqubādh khallada Allāh sultānahu al-sitt al-āli5) liya malikat aqālīm al-ālam ‘Işmat al-Dunyā wa’l Dindurra tāj al-duwal bassata Allāh fī’l-khayr6) āt mulkahā wa taqabbala minbā mā banāhā waballaghahā fi’l-dārīn mā shafā [‘]hā fī’l-tārīkh al-thālith ‘ashara1) Bu görevlendirilmiş, hibe edilmiş, güvenli ribat,2) İçinde ikamet eden bütün insanlar için istendi, ve ondandünyanın doğusuna ve batısına giden yolcular için,3) En büyük sultanın devletinin zamanında, Allah’ın yeryüzündekigölgesi, ufukların sultanının sultanı, tacın vesancağın [ve]4) Kuşağın sahibi, Gıyaseddin, zaferin babası, Keyhüsrev,Keykubad’ın oğlu, Allah onun saltanatını sonsuzluğauzatsın, yüce hanım,5) Dünyadaki iklimlerin kraliçesi, İsmetü’d-Dünya ve’d-Din, ulusların taçlarının incisi [tarafından], Allah’ın inayeti6) Onun üzerine olsun, ve yaptığı her şeyi kabul etsinve her iki âlemde de (bu dünyada ve ahirette) inayetinigenişletip, onu bütün yapsın, 1312 yılında.1) The construction of this commissioned, endowed,secure ribat was ordered for all2) Peoples residing in it, and travelers from it towardsthe east of the world and its west, in the days3) Of the state of the most great sultan, God’s shadowon earth, sultan of the sultans of the horizons, possessorof the crown and the banner [and]4) The belt, Ghiyāth al-Dunyā wa’l-Dīn, father of victory,Kaykhusraw, son of Kayqubādh, may God extend toeternity his sultanate, [by] the exalted lady,5) Queen of climes of the world, ‘Ismat al-Dunyā wa’l-Din, pearl of the crown of nations, may God make profuseHis favor in good things6) On her property, and accept from her what be builther (sic), and extend to her in both realms (this worldand the next) what will make her whole, in the year 131220>21 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Aspendosyazık ki yerinden kaldırılan,daha önce sahne binasının diğerbölümlerini de örten alçı sıvayıgösteren, 1980’lerden kalankayıtlar da vardır (Şek. 4).Şek. 2, G. Niemann’ın aynı alınlık kabartmasının 1884 kaydı / Fig. 2, G. Niemann’s record of the same tympanum relief in 1884.Bu saçak silmesinin tepesininher iki yanına gömülmüş ikisıra kireçtaşı bloğun yüzününgagalanması, bu makalenin1. Bölüm’ünde açıklanan,sarayın dış cephesindekihayvan kabartmalarındakilerebenzeyen gagalama gözönünde tutularak, bu yenidenişlenmiş kireçtaşı bloklar daalçı sıvayla kaplanmıştır vemuhtemelen bu blokların yüzeyininderin gagalanmasıile desteklenen, yüksek sıvakakmacılık işi de taşımıştır.Sıva işinin çini işi kaplamalarlabirleşimi Rum Selçuklusaraylarının ve köşklerinintipik bir özelliğidir ve sarayınbu bölgesinde de durumböyle olmuş gibi görünmektedir,çünkü bu duvar boyuncakonglomera taş bloklar, saçaksilmesinin sol tarafındakibüstlerin tam üstündeki konglomerataş blok sırasının solüst köşesinde yerinde duranharç yaması ve sırsız seramikgibi, bu sarayda çini birkaplamanın uygulandığı yüzeyitipik olarak oluşturan sırsızseramiklerle harç yamalarınıkorumaktadır. [7]Şek. 3, Yazar tarafından, sıva alçı ve mermi izlerinin kalan izleri olan alınlığın fotoğrafı, 2007Fig. 3, Photo of the tympanum with remaining traces of stucco plaster and bullet marks, by the author, 2007.26>27 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


2) [5], yet Niemann records nofemale breasts, thinner hipsand the central beam hole inthe tympanum, as is the casetoday.One therefore may wonderwhat had happened to thisrelief in the intervening halfcentury between Texier’s andNiemann’s visits, where hadthe female breasts and thelower torso – which concealedthe central beam hole – muchof the relief sculpture that wasrecorded in Texier’s drawing,gone to, in this relatively briefinterval of time? They are notrecorded by Niemann in hisaccurate, almost certainly photograph–basedrecord of therelief in this pediment in 1884,yet Niemann seems to haverecorded the same face, a facewhich like the rest of the bodyrecorded by Texier 175 yearsago, no longer exists today.It seems a Rum Seljuk reliefsculpture was made duringthe course of the conversionof this Roman theatreinto a Seljuk palace, to coverover the Roman relief ofBacchus–Dionysus that isthere today [6].In this 13 th century conversionthe stage wall became an interiorwall of the palace and thisrelief was no longer seen fromthe ground but was viewed bypeople standing on the woodenfloor inserted towards thefoot of this pediment and thedefaced carved stone Romannaked male relief figure in thispediment was covered over byanother figure, having a feminineface, a figure with widerhips and female breasts, duringthe course of this building’sconversion, which also and deliberatelyconcealed from viewthe beam hole. It seems evidentthis 13 th century relief sculpturewas made from stucco, a materialthat was commonly employedfor relief work in RumSeljuk 13 th century palacesand other buildings, as tracesof this stucco plaster remain insitu today in the upper areassheltered by the cornice andin the area around the head ofthe figure and there are areasof remaining stucco infillingbetween the relief elements ofthe Roman egg and dart borderin the tympanum (Fig. 3), andrecord from the 1980’s showingstucco plaster, since unfortunatelyremoved, formerlyalso covered other parts of thesceanae frons (Fig. 4).Given the pecking of the faceof the two courses of limestoneblocks recessed on either sideof the apex of this cornice,pecking which resembles thaton the animal reliefs on the exteriorfaçade of the palace, describedin Part 1 of this article,these re–worked limestoneblocks were also covered instucco–plaster and presumablyalso carried stucco highrelief–work, that was supportedby the deep pecking of thesurface of these blocks. Thecombination of stucco workwith tile–work revetments istypical of Rum Seljuk palacesand köşkü and seems alsoto have been the case in thisarea of the palace, as the conglomeratestone blocks alongthis wall in places retain patchesof mortar with unglazedpottery that typically formedthe surface to which a tile revetmentin this palace was applied[7], such as the patch ofmortar and unglazed potterythat remain in situ by the upperleft corner of the conglomerateblock in the course directlyabove the busts on the lefthand side of the cornice.As it seems that a relief of amale figure, Dionysus, waschanged in the 13 th c. throughthe application of stucco plasterinto a female figure in thispediment at Belkis–Aspendos,so it is perhaps importantwhen looking at the re–use ofearlier sculpture, both Romanand Byzantine by the RumSeljuks in the 13 th century torealize that during the courseof this 13 th c. re–use of earliersculpture, the appearance ofa work of sculpture, its meaning,its sex, its actual form mayhave been entirely changedthrough stucco additions, consequentlycompletely alteringthe meaning of the originalwork when it was refashionedand redeployed in a 13 th centuryRum Seljuk context. Inthe same way that the Romanmale figure of Dionysus–Bacchuscould become a nudefemale figure in the 13 th century,so antique carved stonelions could sprout 13 th centurywings and human heads,heads and wings grafted on tobodies through carefully appliedstucco–work, completelyaltering the appearanceand far more importantly themeaning of the original work ofsculpture, changing for examplea Roman statue of a lioninto a Seljuk jinn of the land,a winged, human headed lion.Such a transformation mayhave been the case forexample with the Romanstatue of Hercules erectedon a pedestal built into theouter face of the CitadelGate of Konya during SultanAlaed–Din Keykubat’srestoration of these walls,which was headless whenit was drawn early in the19th c. [8]and which may well have beentransformed through the appli


AspendosŞek. 4, 1980’lerde, sahne binasında kalan Selçuklu sıva alçının fotoğrafı, Dr. M-L Kallenbach-ChampagneFig. 4, Photo of the Seljuk stucco plaster remaining on the sceanae frons in the 1980’s, Dr. M-L Kallenbach-Champagne.Belkıs-Aspendos’taki bu alınlıkta,bir erkek figürünün,Dionysos’un kabartması, 13.yy’da, alçı sıva uygulamasıylabir kadın figürüne dönüştürülmüşgöründüğü gibi, dahaeski, hem Roma hem de Bizansdönemine ait heykellerin,13. yy’da Rum Selçukluları tarafındanyeniden kullanımınabakarken, daha eski heykellerin13. yy’da yeniden kullanımısırasında, bir heykelin görünümünün,anlamının, cinsiyetinin,gerçek biçiminin sıva eklemelerletamamen değiştirilmişolabileceğinin ve orijinal eserinbir 13. yüzyıl Rum Selçuklubağlamında şeklinin değiştirildiğive yeniden düzenlendiğizamanda anlamının sonuçtatamamen değiştirildiğininfarkına varmak muhtemelenönemlidir. Aynı şekilde, RomaDionysos-Baküs erkek figürü13. yüzyılda çıplak bir kadınfigürü haline gelebilirdi, böyleceantik oyma taştan aslanlar13. yüzyılda kanatlar ve insanbaşlarına, özenle uygulanmışsıva işleriyle gövdelere eklenmişbaşlar ve kanatlara sahipolabilirdi. Böylece, orijinal heykelingörünümü ve daha daönemlisi anlamı tamamen değişebilirdi.Örneğin, bir Romaaslan heykeli, bir Selçuklu toprakcinine, kanatlı, insan başlıbir heykele dönüşebilirdi.Böyle bir dönüşüm, örneğin,Sultan AlaeddinKeykubat’ın bu duvarlarırestorasyonu sırasında,Konya Kalesi Kapısı’nın dışyüzüne inşa edilmiş yerleşikbir kaide üzerine dikilenRoma Herkül heykelindede söz konusu olabilir.Bu, 19. yy’ın başlarında çizimiyapıldığında başsızdır [8]ve sıva ile boya uygulamasıile, Herkül’den çok, 13. yüzyılRum Selçuklu kültürü iledaha uyumlu olan bir figürepekala dönüştürülmüş olabilir.Muhtemelen alçı sıva ve boyauygulaması ile Rüstem ya daFeridun gibi tanınmış ve 13.yüzyıl iktidar seçkinleriyle kültürelolarak daha ilgili bir figürtasvirine dönüştürülmüştür.Bu dönüşüm süreci, herhangibir salt işlevsel kullanım değişikliğindençok daha fazlasınıiçerir; çünkü nesne, madde yada yapının asıl işlevi, görünümüve en önemlisi, anlamındaönemli değişiklikleri ve onunfarklı bir kültürel-dini bağlamasonuç olarak entegrasyonunuiçerir.Süsleme uygulamaları ve çeşitlitip ve malzemelerin yenidenişlenmesi yoluyla, eskibir şekli, yeri, yapıyı, nesneyiya da kişiyi, başka bir şeyiya da birini temsil etmesi içinyeniden şekillendirme ve dönüştürmesüreci, önemli birRum Selçuklu sanatsal fikir veuygulamasıydı. Bu tiyatronunbir saraya dönüştürülmesi durumundada olduğu gibi, dini,ruhsal, fiziksel, giyim yoluyla28>29 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


HEP DAHA ÝYÝSÝ ÝÇÝNARO Dergi ile 4. yýla koþuyoruz.GRAFÝK TASARIM - WEB TASARIM - ARAMA MOTORU KAYDISiz Ýsteyin, Biz Yapalým...www.adnansayki.com - adnan@adnansayki.com0212 227 98 07 - 0537 419 43 23


cation of stucco and paintworkinto a figure more in tune with13 th century Rum Seljuk culturethan Hercules, perhapsconverted through the applicationof stucco plaster and paintworkto depict a well-knownand a more culturally relevantfigure for the 13 th c. ruling elite,such as Rustem or Feridun.This process of transformationinvolves far more than anypurely functional change ofuse; as it involves substantialchanges to the object, item orstructure’s original function,appearance and, importantly,to its meaning and its consequentintegration into a differentcultural–religious context.The process of re–fashioningand the transforming of anearlier form, place, structure,object or person to representsomething or someone else,through the application ofdecoration and the reworkingof various types and materialswas a key Rum Seljuk artisticidea and practice, involvingthe process of conversion ona number of different levels,religious, spiritual, physical,through dress, etc. as wasthe case with the conversionof this theatre into a palace,suggesting that there was aprocess of artistic and culturalconversion that preceded andexceeded in its pace the processof conversion of the populationsof Rum Seljuk Anatoliato Islam during this period.The probable reason for thedisappearance of the breastsand lower torso of this 13 thcentury stucco relief of Belkisrecorded by Texier in the periodbetween his visit and thatof Niemann’s in 1884, who describesthe relief figure in thepediment in 1884 as depictingthe male figure “Bakkhus” , Dionysos,and this attribution iscertain for the defaced Romanrelief figure that remains todayin this pediment, was probablybecause this stucco relief wasused for target practice, bulletshad smashed into it andcracked the stucco, much ofwhat remained of the stuccorelief seen by Texier was shotat, cracked off and shattered,the pieces falling down fromthis pediment to expose theRoman limestone relief lyingbeneath it in the half centurythat elapsed between thesetwo visits. It is recorded subsequentto Niemann’s visit,when only the Seljuk stuccoface still remained fairly intactfrom the evidence provided byhis drawing, that target practiceused to take place withinthe theatre which had damagedthe “carved stone head”of Bacchus–Dionysus, in fact,destroying the 13 th c. stuccoface applied over the alreadylargely defaced Roman headof Dionysus. [9] The face ofthe pagan deity had beendefaced long before by EastRoman Christians. It is bulletholes, not stone pecking thatpockmark the area around thehead of this relief today (seeFig. 3). Such similar targetpractice seems to have happenedin the period betweenthe 1830’s and 1884 causingthe loss of the stucco breastsand the lower torso stucco reliefwork that was recorded byTexier.The relief in this pedimenteven after the stucco femalerelief figure was destroyedwas stated by the Belkis villagersto depict Belkis, or afemale, not a male figure; atradition that continued to berelated despite the physicalloss of the female figure inthis pediment, a continuitycaused in part by the villageitself being called Belkis andprobably in part through localtradition based upon theformer appearance of thisfigure in the tympanum.The bustsA series of Seljuk busts arecarved on the earlier defacedcornice of this Roman pediment.These busts on the pedimentcornice were mentioned androughly drawn by G. Niemannwho described them as probablyByzantine Saints, three to the leftand one on the right, [10] andthese busts were also mentionedby S. F. Erten, who describesthem as, “4–5 relief carvings ofthe heads of people in an irregularstyle”. [11] They are also recordedwithout comment in various20 th c. general photographsof this area of the sceanae fronsand these busts have continuedto be attributed to Early East Roman(Byzantine) 4 th –5 th c. art intothe 21 st c. These busts have notbeen specifically noted as RumSeljuk 13 th century relief carvingswhich they clearly are, given thedistinctive Seljuk headdressesand hairstyles worn by thesefigures, indicating these headsalso date from the Rum Seljukremodelling of the theatre into apalace in the 13 th c. For examplethe braided hair of the upper twobusts to the left of the Belkis–Dionysusfigure in the tympanumare characteristic of Seljuk ratherthan East Roman (Byzantine)art; as is the form of the dragonheaded finials to the hair braidsof the uppermost bust,And there are parallelswith surviving Great Seljukstucco figures in the loopsdescending from the bandof the headdress, as alsoon Rum Seljuk figures, withthe loop descending ontothe left shoulder of the uppermostbust on the righthand side of the cornice.


Aspendosyy kabartma oymaları olarakbelirtilmemişlerdir, ancak bubaşların tiyatronun 13. yy’daRum Selçuklular tarafından birsaraya dönüştürüldüğü tariheait olduklarını gösteren, bu figürlerinfarklı Selçuklu başlıklarıve saç biçimleri göz önünealındığında, açıkça öyledir. Örneğin,alınlıktaki Belkıs-Dionysosfigürünün sol üstündeki ikibüstün örgülü saçları, DoğuRoma (Bizans) sanatındançok, Selçuklu özelliğidir; enüstteki büstün saç örgülerindekiejderha şekilli tepeliklerininbiçiminin olduğu gibi.Ayrıca, Rum Selçuklu figürlerindede olduğu gibi, günümüzekadar gelen BüyükSelçuklu sıva figürlerindekibaşlık bandından aşağıdüşen halkalar ile saçak silmesininsağ tarafındaki enüstteki büstün sol omzunadüşen halka arasında benzerliklervardır.kadın figürün fiziksel kaybınarağmen, varlığını sürdürenbir gelenek, kısmenköyün kendisinin adı Belkısolduğu için ve muhtemelenkısmen de alınlıktaki bu figürüneski görünümünedayalı yerel gelenek yoluyladevam eden bir gelenek.Büstler:Bir dizi Selçuklu büstü, buRoma alınlığının daha öncedentahrif edilmiş saçak silmesiüstüne oyulmuştur. Alınlıksaçak silmesi üstündeki,üçü solda ve biri sağda olanbu büstler [10], onları muhtemelenBizans Azizleri olaraktanımlayan G. Niemann tarafındanbelirtilmiş ve kabacaresimleri çizilmiştir. Ayrıca,bu büstler, onları “düzensizbir tarzda, insan başlarının4-5 kabartma oyması” olaraktanımlayan S. F. Erten tarafındanda belirtilmiştir. [11]Ayrıca, sahne binasının bubölümünün çeşitli 20. yy genelfotoğraflarında yorumsuzolarak kaydedilmişlerdir ve bubüstler, 21. yy’a kadar, ErkenDönem Doğu Roma (Bizans)4.-5. yy sanatına atfedilmeyedevam etmişlerdir. Bu büstlerözellikle Rum Selçuklu 13.Ayasofya kubbesininüstündeki aleminsom altýndan 16. yy’daSokullu Mehmet Paþatarafýndan yaptýrýldýðýnýbiliyor muydunuz?32>33 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


“Kapadokya”DERVÝÞ EVÝGöreme Kavþaðý, Ortahisar KasabasýÜrgüp 50650 NEVÞEHÝRTel : 0384 343 20 80Faks : 0384 343 20 90GSM : 0532 486 32 54www.dervisevi.come-posta: dervishhouse@hotmail.com“Denizli”www.adnansayki.comDERVÝÞ EVÝFatih Mh. Atatürk Cd. Oteller 6/108 Sk.Karahayýt 20290 DENÝZLÝTel : 0258 271 40 50Faks : 0258 271 40 49GSM : 0530 371 85 99www.dervisevi.come-posta: dervishhouse@hotmail.com


AspendosNOTLAR[1] Gephyra dergisinin 2011yılı, 8. sayısının 143 ila 184.sayfalarında yayınlanan bukabartma çalışmalarına ilişkinakademik makalem için 2007yılında çeşitli araştırmalar, ziyaretlerve gözlemler için banasağladıkları yardımdan dolayı<strong>Antalya</strong> Arkeoloji Müzesi’ndenI.A. Attila, Prof. Dr. N. Cevik,Akdeniz Üniversitesi ör.Gör. S. Bulut ve Dr E. Dökü,Suna ve İnan Kıraç AkdenizAraştırma Enstitüsü’nden T.Kahya, <strong>Antalya</strong> Müzesi’ndennümismatist M. Değer, DrM-L Kallenbach-Champagne(1924-2008), K. Alpartun,ve İ. Bozova’ya takdirlerimibelirtmek isterim ve aynı zamandaAkdeniz ÜniversitesiAras. Gör. Ç. A. Aygün’e dec.1240’da bu alınlık alanı hakkındaizlenimimin deneme rekonstrüksiyonuolan bilgisayarrekonstrüksiyonun üretimindekibecerisi ve harcadığı zamaniçin de minnettarım.[2] Bu İslam heykellerinin akademikyayınları için, bkz. T.M. P. Duggan, “1300’e kadarİslami figürsel heykel geleneğihakkında,” Akdeniz BeşeriBilimler Dergisi, MJH 2-1, AkdenizÜniversitesi, EdebiyatFakültesi, 2012, 61-86[3] C. Texier, çev. A. Suat, KüçükAsya Coğrafyası, Cilt. III,2002, 266-7[4] Bu araçlar için, bkz., örneğin,karanlık odayı ve aydınlıkodayı kullanarak ve fotoğraflar,“teknik çizimler,” gravürlerve fotoğraf taşbaskılar yoluylayapılan bilimsel kayıtlar ve budoğru kayıtların arkeologlarve tarihçiler için değeri ile ilgiliolarak, T. M. P. Duggan,“<strong>Antalya</strong>’nın Selçuklu İçkalesininYerinin SaptanmasınınTeknik Öyküsü”, Çev. T. Kahya,Toplumsal Tarihi, Sayı172, Nisan, 2008, 30-35.[5] K. Graf v. Lanckoronski,Die Stadte Pamphyliensund Pisidiens, 1890, taf. 89.Niemann’ın bu kabartmanınkaydının, Aspendos’a iki ziyaretindenbirinde çekilen birfotoğrafa dayalı olduğu (Lanckoronski1890, sayfa III) ve bunedenle, bu başın bir fotoğrafkaydının, gravüre kopyalanıpbu plakayı üreterek, günümüzekadar gelmiş olabileceği kesingörünmektedir. Orijinal fotoğraf,eğer II. Dünya Savaşı’ndakibombalamalardan kurtulabildilerse,Lanckoronski’ninçektiği fotoğrafların olduğu,muhtemelen Viyana’daki arşivdegünümüze kadar gelmişolabilir, Alanda geçirilenzaman, yayımlanmış metindeolan çizimlere ve ölçülen çizimlereizin vermek için çokyetersizdi. Ayrıca, teknik ressamNiemann o zamanlardakötü bir sıtmaya yakalanmıştı.[6] Hâlen yerinde olan Romakabartmasının bir açıklamasıiçin, bkz. B. Can, “AntoninlerDönemi Baroğu Işığında AspendosTiyatrosu Bezemeleri”,89-119 in, ADALYA VIII, 2005,98–100.[7] Örneğin, Selçuklu çini kaplamalarınınuygulandığı yüzeyioluşturan bu aynı harç ve sırsızseramik yatağı, güney merdivenboşluğunun duvarlarınınbüyük alanlarını kaplamaktadır.Bugün, merdiven boşluğununüst kuzeydoğu köşesindefiruze sırlı Selçuklu çini kaplamalarıhâlâ yerindedir.[8] Çizim L. de Laborde tarafından,Léon de Laborde, Voyageen Orient, I, 1839, Pl.LXIV.[9] B. Onat, Bir Zamanlar <strong>Antalya</strong>- bir <strong>Antalya</strong> sevdalısıninkaleminden, 2000, 202, “Nişancılıklarınıdenemek için tabancalarahedef olan bu güzelrölyef…”[10] K. Graf v. Lanckoronski,Die Stadte Pamphyliens undPisidiens, 1890, 119[11] “Resmin etrafında dörtbeş tane kabartma insan başıvarsa da muntazam değildir.”,S. F. Erten, <strong>Antalya</strong> Livası Tarihi,(1922) 1997, 153Kaþýkçý Elmasý’nýn,Kumkapý’da deniz kenarýndakibir çöplükte bulunduðunu;bulan þahsýn elmas olduðununfarkýna varamadýðýndaniki tahta kaþýða deðiþtirdiði içinbu adý aldýðýnýbiliyor muydunuz?34>35 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Konyaaltı’nın Copacabana’dan Nesi Eksik?Recep YAVUZ, ITM Travel Genel MüdürüUNESCO, birkaç gün önceBrezilya’nın Copacabana sahilinide içine alan Rio de Janeiroşehrini dünya kültür mirası listesinealdı. UNESCO Kültür MirasıKurulu buna gerekçe olarak Copacabanasahilini, dağlar ile denizarasındaki doğayı, CorcovadoDağı’ndaki İsa Heykeli’ni ve sanatçılarailham veren görüntüsünügösterdi.Tatile çıkmadan önce her Almanturistin mutlaka başvurduğu AlmanDışişleri Bakanlığı’nın websayfasında Rio de Janeiro veCopacabana ile ilgili bakın neleryazıyor:• Rio de Janeiro ve Sao Paulogibi büyük şehirler yüksek düzeydeşiddet, kaçırma, darp olaylarınınyaşandığı metropollerdir.• Özellikle şehrin kenar kısımlarındakiFavelas’ın (kurtarılmışbölge) gezilmesi kesinlikle tavsiyeedilmez. Bu semtler kısmengüvenlik güçlerince kontrol edilebilmektedirve sıklıkla silahlı çatışmalarınmeydan geldiği alanlardır.• Sadece sipariş üzerine gelentaksilere binilmelidir.• Seyahatlerde pasaport ve diğerbelgeler kesinlikle bavuldataşınmamalı, belgelerin orijinalleriotelde kasaya kilitlenmeli vesadece fotokopiler beraberindetaşınmalıdır.• Çarşıda, dikkat çekici kıyafetgiymekten kaçınmalı, saat, takıve süs eşyaları takılmamalıdır.• Saldırıya maruz kalındığındakarşılık verilmemeli, genellikleuyuşturucu etkisi ile saldıran silahlısoyguncular için 50 verilmesitavsiye edilir.• İçeceklerinize her an uyku hapıve benzeri katkılar karıştırılabilir,barlarda ve restotanlarda içki bardağınızıelinizden bırakmamanıztavsiye edilir.• Rio de Janeiro şehir merkeziCumartesi, Pazar günleri vehafta içinde dükkanların kapanışsaatinden sonra güvenli değildir.İnsanların olmadığı sokaklara girilmemesidoğru olur.• Bankamatiklerin kullanılmasıtavsiye edilmez.• Copacabana sahilinde hırsızlıkvakaları çok sık görülür. Karanlıktanönce sahili terk etmek yerinde olur.İşte bu Copacabana ve Rio deJaneiro’yu dünya kültür mirası ilanetti UNESCO!Copacabana’nın 3 katı uzunluğundakisu ve sahil kalitesi mavibayraklarla onaylanmış, doğa, tarih,iklim ve manzarası ile dünyadabaşka benzeri olmayan KonyaaltıPlajı’na haksızlık olmadı mı şimdi?36>37 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Konyaalti is No InferiorThan CopacabanaRecep YAVUZ,General Manager of ITM TravelA few days ago, UNESCOincluded the city of Rio deJanerio, also including the Copacabanabeach of Brazil, intothe world cultural heritage list.The UNESCO World HeritageCommittee showed the Copacapanabeach, the naturebetween the mountains andthe sea, the Statue of Christ inthe Corcovado Mountain, andits image inspiring the artists,as the reason.See what writes about Rio deJaneiro and Copacabana inthe web site of the GermanForeign Ministry always referredby the German touristsbefore going on holiday:• Major cities such as Rio deJaneiro and Sao Paulo are themetropolises where there areevents of violence, kidnappingand assault of high level.• It is definitely not recommendedto visit the Favelas(liberated area) especially inthe margins of the city. Thesedistricts can partially be controlledby the security forcesand are the areas where armedconflicts often take place.• One should get on only theordered taxis.• During the journeys, thepassport and other documentscertainly must not be carried inthe suitcases, the originals ofthe documents must be lockedin a case at the hotel, and onlythe photocopies should be carriedalong.• It should be avoided to wearconspicuous clothing, andwatches, jewelry and ornamentsshould not be worn.• It is recommended not tocounterattack when exposedto an attack, and to give 50to the armed robbers attackingusually with the effect of thedrug.• Sleeping pills and other additivescan be mixed into yourdrinks at any moment, so itis recommended not to leaveyour drink glass from yourhand in the bars and restaurants.• The city center of Rio deJaneiro is not secure on Saturdaysand Sundays, and afterthe closing time of the shopsduring the week. It would beright not to enter the isolatedstreets.• It is not recommended touse the ATMs.• Theft is very common on theCopacabana beach. It wouldbe appropriate to leave thebeach before dark.This is the Copacabana andRio de Janeiro declared asa world heritage site by UN-ESCO!Now, is not there an injusticeto the Konyaalti Beach whichis 3 times the length of Copacabana,the water and beachquality of which is approved byblue flags, and which is uniquein the world with its nature, history,climate, and landscape?


ElmasSedat CANDEMİR, Rehberİlk kez 1814 yılında saf karbon olduğuortaya çıkarılan elmasın varlığıMÖ 5. yy’a kadar uzanıyor. İlkkez Hindistan’da bulunan elmasınadının, Yunanca “elde edilemez,”“hüküm sürülemez“ anlamına gelen“adamao”dan, diamond’a geldiğisanılmaktadır. Nerede ise dünyanınoluşum zamanından beri varolduğu bilinmektedir. Bundan 3milyar ile 800 milyon yıl kadar öncetoprak altında (min. 100 km) safkarbon atomlarının 2000 derecesıcaklık, 70000 kg/cm 3 basınçlakristalleşmesi ile oluşur. Volkanikpüskürtmelerle 150-200 km yeraltındankimberlite (adını GüneyAfrika’daki Kimberley’den almakta)bacalarından yeryüzüne yakınyerlere itilirler. Bu ortamı sağlamışen yoğun elmas madenlerinin bulunduğuyerler: Amerika, GüneyAfrika, Tanzanya, Hindistan, Brezilya,Zaire, Kongo, Botswana, SierraLeone. Doğadan kesilmiş halde 1ct’lık net bir elmasın bulunması için200-250 ton toprağın gün yüzüneçıkarılması gerekmektedir (bir evintamamını toprak ile doldurmaya eşdeğerde).Maalesef çıkarılmasında2 tür işletmecilik zihniyeti vardır kibunlar conflict ve non-conflict.Conflict: Savaş ve kargaşa halinde,insanların silahların gölgesialtında çok zor şartlarda çalıştırılarakelde edilen elmas madenleri.Non-Conflict: Normal işçi statüsündeen iyi şartlarda çalışanmaden işçileri ile çıkarılan elmasmadenleri.Yıllık ortalama ham olarak 100-120milyon Ct elmas bulunmaktadır.Ancak bunun sadece % 40-45’imücevher sanayinde, kalanı iseendüstriyel amaçlı kullanılmaktadır.Halen dünyadaki en büyükelmas rezervini ve maden işletmeciliğiniİngiliz De Beers firmasıdünya piyasasının %23’ü ile elindetutmaktadır. Kurumsallaşan dünyaelmas borsasını da büyük ölçüdebu şirket belirliyor.Bulunan elmaslar değer ve özellikbakımından 2 farklı alanda kullanılmaktadır.1. Sanayi alanında; Doğada bulunanen sert cisim olarak elmas,sanayide delici, matkap ucu (petrolaramaları sondaj borularında vb),kesici alet, zımpara vb alanlardada kullanılmaktadır. Bu tip elmaslargenelde değeri çok daha düşükolan koyu renkli elmaslardır (siyah& koyu kahve).38>39 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


DiamondSedat CANDEMIR, Tour GuideThe existence of the diamond,which was discovered to be purecarbon for the first time in 1814,dates back to 5 th century B.C. Thename of the diamond, which wasdiscovered in India for the first time,is thought to have been derivedfrom “adamao” which means “unattainable,”“ungovernable” in ancientGreek. It is known to have existedalmost since the time of formationof the world. It is formed by thecrystallization of pure carbon atomsunder the ground (at a minimumdepth of100 km.) with 2000-degreeheat and 70000 kg/ cm 3 pressure,3 billion to 800 million years ago.They are pushed close to the earthsurface from 150-200 km underthe ground by volcanic eruptionsthrough kimberlite chimneys (receivingthe name from Kimberleyin South Africa). The spots wherethere are the most intense diamondmines providing this environmentare: America, South Africa, Tanzania,India, Brazil, Zaire, Congo,Botswana, Sierra Leone. 200-250tons of soil has to be removed tofind a clear cut diamond of 1 ct innature (equivalent to filling a housewith soil). Unfortunately, there are 2types of management mentalities inits extraction; namely, conflict andnon-conflict.Conflict: The diamond mineralsobtained by making people workunder very difficult circumstancesin cases of war and chaos, underthe shadow of guns.Non-Conflict: The diamond mineralsextracted by miners workingin the best circumstances with thestatus of normal workers. On average100-120 million ct. of crudediamond are extracted annually.However, only 40-45% of this isused in the jewellery industry,and the rest is used for industrialpurposes. Currently, the BritishDe Beers company holds theworld’s largest diamond reservesand mining operations with a23% of the world market. Also,this company determines in largepart the institutionalised worlddiamond stock exchange. Theextracted diamonds are used intwo different areas in terms ofvalue and feature.1. In industrial area; Diamond,as the hardest object found in nature,is used in industry in fieldssuch as drills, drill bits (for petroleumexploration drilling pipes,etc.), cutting tools, grinding, etc.These types of diamonds are usuallydark-coloured (black & darkbrown) diamonds with a muchlower value.2. In jewelry; After the diamond iscut, it is also processed usually ongold with the name of brilliant, aswell as on metals such as titaniumand platinum, in the jewellery industry,and they are also used indentistry, in the worlds of textilesand fashion. This process employedin the field of jewellery iscalled setting. Usually, the art ofsetting the brilliant on metals ismade by Armenian craftsmenwho are considered the best inthis profession. This art passedfrom father to son requires greatmastery, attention and patience.Degree of Hardness In StonesDifferent degrees of hardness,ranging from 1 to 10,are formed in the MohsScale, which was createdby Friedrich Mohs, an Austrianscientist, in 1812, andrecords his name.When creating this scale, Mohstook the resistance the substancesexerts as the basis. The resistancethat the minerals, the degrees ofwhich are desired to be measured,exert against different mineralsand objects such as nails andpocket knives is measured.As a result of this measurement,the diamond is in the10 th place, which is the highestdegree.Later, scales such as Rockwell etc.also have started to give suitableand clear results. However, as aresult, scratch-resistance is takenas the basis when the degree ofhardness is considered.There are rules that determinethe price and visual quality fordiamonds to be used in the field ofjewellery. The buyers who are describedas the end users not awareof these rules, usually approachthe jewellery they will buy optically.And, their effort to measure theprice of every stone they see in thesame size by the same value is itsmost obvious example. Whereas,each rule may significantly alterthe price of the stone. Being thesame size, but having differentcutting shapes, colour fidelity, andclarity makes almost every brilliantunique.The 4 main criteria named the4 C rule determines this differencein brilliants:1. Cut,2. Colour,3. Clarity,4. Carat.1. Cut:The cut state of the crystal,the raw material of which isdiamond, is called a brilliant.During the period before moderncutting devices were used, the diamondwas cut again with its owndust and debris cut off. The diamonddust and minute fragmentswere compressed in a round copperplate, and a kind of sander wasobtained. The diamonds to be cutwere compressed in this copperplate through spinning the plateround, and cutting was performed.


Elmas / DiamondPırlantanın büyüklüğü / Size of the Brilliantpırlantalar daha yaygındır. Ancakburadaki kesim ile elmasınkesim şekli değil (yuvarlak, kare,oval, damla vb) uygulanan kesimtekniğinin ışığı yansıtması ilebelirlenir. İlk zamanlarda elmasyassı şekilde kesiliyor ve ışığı geriyansıtmadığı için mıhlanmadanönce yuvaya feuer denen bir sıruygulanıyordu. Daha sonralarıağırlıkta Hindistan’da kullanılangünümüz pırlantasına en yakınve basit teknik olan vit-vit denilenüst kısımda 8 + alt külahta 8 +tabla, toplam 17 kesim kullanıldı.Tekniğin ilerlemesi ile İsrail (Telaviv)16 üstte +16 altta +tabla33’lük kesimler geldi. Günümüzdestandart pırlanta kesimi denenve Belçika’nın Antwerp şehrininönünü çektiği 32 üstte +24 altta+tabla, toplam 57 kesimli “Mele” dedenen kesim ile son şeklini aldı. Bukesim sayılarının her birine “facet”adı verilir (Örneğin: “mele top. 57facet” gibi).Pırlantanın gerçek değeriışığı en iyi yansıtması ile ölçüldüğüiçin fiyat bazında dakalite bazında da en öncekesim göz önüne alınır.2. Renk (colour):Taşların sertlik derecesinden sonrakalitesi için de farklı skalalaroluşturuldu. Dünyada kabul görenyaygın skala GIA (GemologicalInstitut of Amerika) ve İskandinavSkalası’dır (Scan D.N.). Avrupa’dada en yaygın bu ikisi kullanılır.Buna göre taşın 2. sıradakikalitesini renk belirliyor.Altın içine mıhlanmış taşlarınrengini belirlemek zordur, çünkügenelde sarı renkte olan altınınbu rengi, pırlanta için düşük birkalitedir. Ancak sarı renkte olanaltının içine mıhlanmış taşlar, busarı rengin etkisi altında hafif sarırenk ışıması yapabilir.Bir uzman için bile zor olan renkkalitesini belirlemek için ekspertizegelen üründe önce taş sökülür.Genelde beyaz kâğıda tabla aşağıgelecek şekilde konulan taşlaraverilen ışın sayesinde taşın rengibelirlenir. Arzu edilen beyaztaşlardır.En makbul olanı saf beyazolan hafif mavi ışık saçan“river” denilen pırlantalardır.Bundan dolayı daha taşlar mıhlanmadansınıflandırılmalı, renkkalitesi belirlenmelidir. Ama değişikfantezi renkli olanlar da vardırki kimi zor bulunur ve inanılmazfiyatlarla satılabilir (örneğin müzayedede0,95 ct’lık pembe pırlantanın1 milyon dolar, 9 ct’lıkkoyu mavi pırlantanın 11,3 milyondolara satılmış olması gibi). Buradadikkat edilen harf skalasının “d”ile başlaması, “a” ile değil. Nedeni,bu şimdilik varlığı bilinen ve kalitesiona göre belirlenmiş olan en üstdüzey renk olması.Ancak ileri zamanlarda bunların daüzerinde bir taşın bulunması ihtimaligöz önünde bulundurularak a-b-charfleri yedek olarak tutuluyor.Pırlantalardaki Ağırlık (Carat) / Carat in the Brilliants42>43 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


On this basis, the diamond showedhow resistant it was at the cuttingstage. The public proverb “Nail removesnail” is the most appropriateexpression for the diamond cuttingprocess.In general, the round-cut brilliantsare more common. However, withthis cutting, not the cutting shapeof the diamond (round, square,oval, drop, etc.), but the light reflectanceof the cutting technique isdetermined. In the early days, thediamond was cut flat, and a glazecalled feuer was applied on the slotbefore setting as it did not reflectthe light back. Later, 8+ tables inthe upper part, and 8+ tables inthe sub-cone, 17 cuttings in totalwere used, which was calledVitVit, which was mostly used inIndia, and which was closest totoday’s brilliant and was a simpletechnique. With the advancementof the technique, Israel (Tel Aviv)cuttings with 16 upper + 16 lower+ 33 tables emerged. Today, it hastaken its final shape with the cuttingwhich is also called “Mele,” which isa standard diamond cutting led bythe city of Antwerp in Belgium witha cutting of 32 upper + 24 lowertables, 57 in total. Each of thesecutting numbers is called a “facet”(for example, “mele tot. 57 facets”).As the real value of the diamondis measured by the bestlight reflectance, first the cuttingis considered on the basisof both price and quality.2. Colour:After the degree of hardness of thestones, different scales have beencreated also for their qualities. Widelyaccepted worldwide scales are theGIA (Gemological Institute of America)and Scandinave Scales (ScanD.N.). These two are most widelyused in Europe.According to this, the colourdetermines the quality of thestone in the second place.It is difficult to determine the colourof stones set into gold, becauseusually the yellow colour of goldis a low quality for the brilliant.However, the stones set into goldin yellow colour can make a lightyellow colour radiation under theinfluence of this yellow colour. Inorder to determine the colour quality,which is difficult even for anexpert, first the stone is removedfrom the product brought for expertise.The colour of the stone isdetermined generally by the lightbeam given to the stones laid onwhite paper with the plate at thebottom. The desired ones are thewhite stones.The most favourite kinds arethe brilliants which are purewhite, emit light blue light,and are called “river.”Therefore, the stones should beclassified and the colour qualityshould be determined before theyare set. But there are also differentfancy coloured ones, some ofwhich are difficult to find and canbe sold for incredible prices (forexample, a pink brilliant of 0.95 ctwas sold for $ 1 million, and a darkblue brilliant of 9 ct was sold for $11.3 million at auction). What isnoted here is that the letter scalestarts not with “a,” but “d.” Thereason for this is that, this is thecolour with the highest level, theexistence of which is known fornow and the quality of which isdetermined accordingly. However,the a-b-c letters are kept as reserve,considering the probabilityof finding a stone even over themin the future.3. Clarity:While the diamond mineral is crystallizedalready during the formationstage of carbon, spots mayoccur in it. If they occur, they areusually black in colour, and theysignificantly reduce the price of thestone. The stone should be smoothand spotless. And for this, it wouldbe more appropriate to look at thebrilliant stone before setting, but itcould also be viewed according tothe setting shape after the setting.For this, the inside of the stone isviewed by a magnifying glass calleda loupe that can make 10x magnification.If there is a stain in the stone,its location, size and number areidentified and it is graded again withthe help of the scale.Maybe the stain may be seen ifviewed by 20x or 30x but the acceptableones are the 10x magnifyingloupes. If no stain is seen in thestone when viewed by its help, thestone is called error-free or clean.What is acceptable is the weightloss of the rough diamond found innature after cutting of a maximumof 35-40%. However, sometimesan expert making calculation in arough diamond of 1 ct before cutting,can obtain a stained stonewith a loss of 35%, but reveal aclean stone with a loss of 45%.The very fine detail here is makinga cost accounting.Sometimes a partially smallerstone can be preferred toa larger stone by consideringthe ct. unit price of a stainedor clean stone in the market.This best describes the reasonwhy the price of a smallerstone should be higher thanthe price of a much largerstone.Elmas / Diamond


Elmas / Diamonduzman mıhlayıcılar lekeyi tırnakaltına gelecek şekilde ayarlayabilir.Bundan dolayı yine çok titiz birekspertizde taşın belki sökülmesigerekebilir. Avrupa’da bu tür ekspertizlerkimi zaman ölçülen taşınebadına göre bile inanılmaz fiyatartışı gösterebilir. Üstüne bir detaşın sökülme ve takılma parasıda hesaba ayrıca ilave edilir.4. Ağırlık (carat):Pırlanta veya elmas gibi mücevheralanında kullanılan değerli taşlariçin ölçü birimi carat’tır.Eski zamanlardan beri ölçübirimi olan carat, carob adıverilen, keçi boynuzu tohumununşaşılacak derecedebirbirine yakın olan ağırlığındangeliyor. 1 carob 0,2 gryani carat bir ağırlık ölçüsübirimidir.Kuyumculukta 1 carat 100 santimolarak değerlendirilir. Bu, uzunlukölçüsü olarak değil, yerleşmiş birmesleki terim olarak kabul edilir.Örneğin 0,25 ct’lık bir taşa 25santim denilir. Bu aynı zamandayarı değerli (Ametyst, Citrin, topazvb) ve değerli taşlar (Safir, Zümrüt,Yakut, Opal) için de geçerli olanölçü birimidir.Pırlantada taş yekpare oldukçave ağırlıkça büyüdükçedeğeri katlanarak artar.Ancak bu fiyat artışı tabii ki aynırenk, kesim ve berraklıkta olantaşlar için geçerlidir. Genel olarakaltının ayarı derecesini gösterenKarat ile pırlantaların ağırlık ölçüsü“carat” karıştırılır.Kuyumculukta Altın için kullanılan“karat” saf altına hangioranda katkı maddesi katılmışise onu belirtir. Yani altındaya da değerli madenlerdebir katkı oranıdır. Pırlantadaise ağırlık ölçüsü birimidir.Yine son kullanıcılar taşın optikebadından yola çıkarak kıyas yapabilirler.Ancak kimi pırlantalardaalt kısım, konik olan taraf dahauzun, kimi pırlantalarda da dahakısa olabilir. Kuyumculukta bunadipli, dipsiz denir. Haliyle gramajda o oranda değişiklik gösterebilir.Uzmanlar artık standartlardayerleşik olan taşlarda tablanın genişliğinebakarak yakın bir tahminyürütebilir. Örneğin 1 ct’lık yuvarlakkesilmiş pırlanta takriben 0,65 cmgenişliğinde olabilir. Tabii tekrarsöyleyelim bunlar yakın tahminolur. Hiçbir uzman mıhlanmış birtaşa kesin ağırlık teşhisi koyamaz.Yine söküp takma sureti ile taşlarhassas teraziler yardımı ile tartılır.Bu son derece hassas tartı haznesininetrafı kapalı olur çünkü enufak bir nefes bile inanılmaz birfarka sebep olabilir. Örneğin 0,98ct’lık bir taş anlık bir nefes veyaoda içerisinde hissedilmeyecekkadar hafif bir esinti yüzünden 1ct olarak tartılabilir bu da onu biranda 1 ct ve üzeri kategorisindefiyata tabii tutabilir. Genelde 1 ct veüzeri taşlar “id sertifikası” denilenbir micro dia ile birlikte satılır. Budia içinde taşın kesim menşei,ağırlık, renk ve berraklığı kesinölçümlerle belirtilir.Sonuç olarak; hiçbir şey insanlarıonun kadar cezbetmedi. Kimi zamansavaşa giden ya da halkınönünde ihtişam sergileyen bir kralıntacında, cihan sultanlarının sarığında,ruhani liderlerin tiara’sında, kimizaman da bir aşkı en anlamlı ifadeylebir parmakta anlattı. Her zamangücün ve sevginin simgesi oldu.Aşk ve bağlılığın simgesiolarak pırlanta yüzük hediyeetme geleneği, 15. yüzyıldaAvusturya ArşidüküMaximillian’ın, nişanı sırasındaBurgonya düşesi Mary’eelmas bir yüzük hediye etmesiylebaşlamıştır.Sol elin dördüncü parmağınayüzük takma geleneği ise,Eski Mısırlıların ‘vena amoris’yani aşk damarının buparmaktan doğrudan kalbeulaştığına olan inançlarındangelmektedir.Yunan mitolojisinde tanrıların gözyaşları;Romalılarda ise tanrılargezegen isimleri ile eş tutuluyordu;yani bunlar da o gezegenlerdenkopan parçaların yeryüzünedüşmesi olarak kabul görüyordu.Elmasın ilk bulunduğu düşünülenHindistan’da uğur ve şansınsimgesi, hastalıklara karşı şifa,kötülükten uzak tutan tılsım olarakgörüldü.Her ne olursa olsun, değerli taşlararasındaki sertlik derecesisayesinde, bulunuşundaki ve işlenmesindekizorluk bakımındanda her zaman hak ettiği yerinikorudu.46>47 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Balıklarımız / Our FishZargana Gagası, Fotoğraf: Atilla Ş. Nilgün / The Beak of a Garfishçevik ve atiktirler; bazen yunus gibibüyük balıklar tarafından kovalandıklarındatoplu bir şekilde suyunüzerine de sıçrarlar ve bu şekildekaçmak isterler.Zarganalar liman ağızlarında,mendirek başlarında çokbulunurlar.İstanbul Boğaziçi’nde lüfer avlayacakbalıkçı önce gider zarganaavlar; avladığı zarganalarılivarında (küçük havuz) canlı tutar,eğer zargana ufak ise livartahliye deliğinden kaçabilir. BeylerbeyiSarayı’nın önünde ya daSarayburnu’ndan BoukaleonSarayı’na doğru lüfer akışı olduğundaZargana canlı yem olarakoltaya takılır, rölanti akışta herzargana bir lüfer getirir.Ne kadar canlı zargana o kadar lüfer;birden zargana kıymete biner.Zargana avlamak için istavritin beyazeti ince uzun bir şekilde kesilir,tekne birbirine sıralı bağlı 2 ya da3’lü iğneye takılır ve ufak ufak yolverilir. Zargana da yeme atlar, yakalanmışzargana sudan sıçrar,atlar, zıplar ve çok keyifli av verir.ipliklerle de yakalanır.İpek kendi içinde birçok ip telciklereayrılır, her tiftiklenen iplikçik dişlerininarasına girer ve balık bu sunîiplik yumağını gagasından atamaz.Zargana balığı, fosfor içeriği açısındançok zengindir. O kadar ki, balığınana omurgasının rengi yeşildir.İnsanın doğal yolla alabileceğifosfor adresinin adızarganadır.Bazen konuyu bilmeyen balığıtaze diye alır, evde yemek içinhazırladığında bir de bakar ki balığıniçi yeşil, bu yeşillik bilmeyeninaklına başka şeyler getirip, balığıyememeyi seçtirebilir.Zargananın eti ortalama lezzetteolup, balığı yedim bir porsiyondaha söyleyeyim gerektirmez.Zargana Balığı Avlama İpeği / Garfish Hunting Silk-threadAvlaması kıyıdan da kamış ile yapılabilir.Kamış ileriye atılır, mantarınucuna bir beden ince 0,25 misinakonur ve yemlenir, akabinde yavaşyavaş kıyıya doğru çekilir. Zarganalarortalama 40-60 cm arasındadır.Geceleyin de aktiftirler, denizegece ışık tutulur ise zargana kepçeile de yakalanabilir. İnce pullarıtuttuğunuzda elinize yapışır. Mayısile Haziran aylarında yumurtadökmek sureti ile üremelerini gerçekleştirirler.Çok yüksek miktarlarda avı yapılmaz.Sportif avcılığı keyif verir.Zargana ipek tabir edilen,suyun içinde kurt gibi duranve tekne hareket ettiğindekıvrılarak peşinden gelenZargana, Boy: 95 cm - En: 6 cm / Garfish, Length: 95 cm - Width: 6 cm50>51 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Şarap TanrısıDionysos veBitkisi AsmaSüleyman DİNGİL, RehberAzra Erhat’ın Mitoloji Sözlüğü’nün115. sayfasında Dionysos kendinişöyle tanıtır.¹“İşte ben, Zeus’un oğlu Dionysos,Kadmos’un kızı Semele’nin yıldırımdolu şimşekler içinde doğurduğutanrı, Thebai toprağınaayak basıyorum. Tanrılığımdansoyunup insan suretine girdim…Ben Lidya’nın altın ovalarından geliyorum.İran’ın güneşten kavrulankırlarını, Baktria’nın uzun surlarını,Media’nın buzlarla örtülü topraklarını,saadet diyarı Arabistan’ı,tuzlu denizin kıyılarında uzananbütün Asya ülkesini, BarbarlarlaHellenlerin karışık yaşadığı, güzelhisarlarla süslü şehirleri dolaştım.Oralarda korolarımı topladım; dinimi,ayinlerimi öğrettim; şimdi kendimiHellenlere tanıtmak istiyorum.Hellen toprağında Bakkhalarınkeskin çığlıklarıyla çınlattığım, kadınlarınınçıplak vücutlarını ceylanpostlarıyla sarıp ellerine Thyrsos’u,sarmaşıklı asayı verdiğim ilk şehirThebai oldu.”Azra Erhat, bir yönüyle Dionysos’uböyle anlatmaya başlarken, 117.sayfada da “Dionysos adı bugünedeğin büsbütün açıklanmış değildir.Dio ve Nysos diye iki kökendenkatışıktır. Dio, Zeus’un öznedengayrı hallerinde görülen (Dios, Dia,Dii) kökeni taşımakta ki bu kökenLatince Deus’tan görüldüğü gibitanrı anlamına gelmektedir; bunaNysa eklenince, Dionysos Nysatanrısı, giderek Nysa Zeus’udurdemek. Neymiş bu Nysa? Vahşihayvanlar yatağı, Nysa Dağı deniyorBakkhalarda, tıpkı İda Dağıiçin Homeros metinlerinde söylendiğigibi. Ama Nysa İda ile birtutulmuyor, açıklamalarda Nysaefsanelik bir dağ diye gösteriliyor.”diye açıklıyor.Buraya değin Dionysos,Yunan Mitolojisi içinde birSemele’den (Zeus’un baldırından)doğan tanrı olarak,bir de Zeus’la kıyaslanarak(Zeus, İda Dağı’nın tanrısı;Dionysos’a, Nysa Dağı’nıntanrısı gibi bir anlam verilerek)Dionysos’un sıradan birtanrı olmadığı betimleniyor.Ama biz daha gerilere giderek,tanrı tapınmalarını çağrıştıran, tiyatrobinaları yapılmadan öncekitiyatro olgularına gidelim. Aslındatiyatrolar, tapınmalardan oluşmuş,insanların eğlence, kutsama, ürünhasadı kutsamaları, birlikte olmaolayları olarak algılanmalıdır. HayDionysos / Dionysus52>53 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Şarap Tanrısı Dionysos ve Bitkisi Asma / Dionysus, The God of Wine and Vinevanlar, bitkiler, çiçekler, ürünlerinelde edilmeleri, insanların varoluşları,birlikte yaşamaları, yaşamdanbirlikte zevk almaları biçimindeizlendiğine göre şarap ve Dionysosbunlarla iç içe görülmektedir.Nuh’un Gemisi’nden çıkıpgiden tekenin dönüp geldiğindesarhoş ve neşeli oluşu,Nuh’un da onun üzüm veüzüm suyu şaraptan neşelive sarhoş olduğunu görmesi,şarabın etkisini ortaya koymaktadır.²Dionysos’la birlikte, YunanMitolojisi’nde tekeye benzeyenSilenos, Satyr, Pan, Marsyas şarabınyaratıcıları olarak karşımızaçıkmaktadır.Yunan’dan önce geç Hitit’le İvrizkabartmasındaki elinde üzümsalkımı tutan tanrının Dionysos’uçağrıştırdığını, önündeki kralın daHitit kralı olarak üzümün ve şarabınkutsallığını simgelediğini görmüyormuyuz?Şarap durduğu yerde durmuyor,sanatını yaratıyor. Pan flütü, Marsyasflütü, Bakkhalar, birlikte yarıtapınma, yarı eğlence, yaşamınbir parçası ya da kendisi olaraksürüp gidiyor.Özgen Acar, Antik Dekor Dergisi,107. sayıda, Karaf Magazin Nisan-Haziran 209. sayısında şarabı vesanatı işliyor.Friedrich Nietzsche, TragedyanınDoğuşu yapıtında Apollon’un resimlisanatına karşın, Dionysos’unmüzikli sanatını işliyor. 3Ormanın ve Ormancının Romanıkitabımın 121. sayfasındaOrhan Hançerlioğlu’nun FelsefeAnsiklopedisi’nden Dionysos’unşarap, teke, tragödie (teke şarkısı)ile tiyatronun temelini; Arif MüfitMansel’in Ege ve Yunan Tarihi yapıtındanDionysos, şarap, satyrler,Siyah Üzüm / Black GrapesBakkhalar ve tapınma ile tiyatroyagiriş oluşturmalarını alıntılarla, örneklervererek anlatıyorum. BöyleceDionysos’a salt şarap tanrısıolarak değil, tiyatro tanrısı olarakda yaklaşıyorum. 4Bergama’da tiyatro sahne binasıyanında Dionysos Tapınağı,Priene’de orkestradaDionysos’un heykel altlığı,Aspendos’ta sahnenin üstündeDionysos (Baküs) kabartması,Dionysos’un salt şaraptanrısı değil, aynı zamandatiyatro ve baş tapınma tanrısıolduğunu da gösteriyor...Yine Azra Erhat’ın MitolojiSözlüğü’ne dönersek:“Dionysos coşkusu, yani şarapve sarhoşluk, insanları içinde yaşadıklarıkalıpların baskısındanda kurtardığı içindir ki bu tanrıyaYunanca “Eleutheros,” hür, öz54>55 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Şarap Tanrısı Dionysos ve Bitkisi Asma / Dionysus, The God of Wine and Vinegür, özgürlük veren sıfatı takılmış,Roma döneminde de Dionysos’unLatince adı tam bu anlama gelen“Liber” olmuştur.”“Doğa sırlarına ve gücüne ermek,yani tanrılaşmak insan için ulaşımıen çok özlenen bir aşamadır. Dionysos,bu ereğe varmanın yolunuherkes için ve kolayca açar ki buyol şarap ve sarhoşluktur. Asmakütüğünün yeryüzüne yayılmasıylauygarlığın buğdaydan sonrakiaşaması gerçekleştirilmiş, amainsanlığın evresinde de yalnız tarımlaaçılamayan bir çığır açılmıştır.İnsan ancak şarabı elde ettiktensonradır ki yaratıcılığın kökenindebulunan değişim yapma gücünekavuşmuştur.”“Bütün insanlara seslenen Dionysosdini, bir halk dini olmuştur. Karakafalıların, Pentheus gibi yarımakıllı yobazların kovmaya uğraştıklarıbu tanrı, binbir işkenceyledaha da yücelttikleri bu ermiş, ilkçağda İsa dinine örnek olmuştur vetıpkı Meryem Ana nasıl Artemis’inve Kybele’nin özelliklerini benimseyiptutunabilmişse, İsa da ancakDionysos dinine sırtını dayayarakyayabilmiştir dinini geniş halk kitleleriarasına.”Çevremizde <strong>Antalya</strong>’da Perge tiyatrosusahnesinde Dionysos’unZeus’un baldırından doğuşu, ikiçıplak hizmetçinin Dionysos’u yıkayışı,Kapadokya kiliselerinde,İsa’nın doğuşundan sonra iki giyinikhizmetçinin İsa’yı yıkayışlarıtıpatıp birbirine benzer...Yine çevremizde <strong>Antalya</strong>’daHititler’den kalma yayla yolundanFethiye’ye giderken Oianda, tamTürkçesi ile Şarap kent vardır. Hititlerkentin adını “Vianavanda”olarak koymuşlardı.Hititçe’de şarap sözcüğü“Viana” olarak okunuyordu...Öteki antik dillere “vinum”, “oinos”,“vino” ve çağdaş dillerdeFransızca’ya “vin”, İngilizce’yeİvriz Kabartması / Ivriz Relief“wine” Almanca’ya “wein” olarakgeçti, diye Özgen Acar, KarafMagazin’de şarabın bize, bizimülkemize ne denli yakın ve iç içeolduğunu anlatıyor. 5KAYNAKÇA:1. Azra Erhat, Mitoloji Sözlüğü,Remzi Kitabevi Yayınları, İstanbul,1972.2. Özgen Acar, Antik Dekor, Sayı 107,2008.3. Friedrich Nietzsche, Die Geburt derTragödie, Kröner Taschenausgabe,Stuttgart, 1976.4. Süleyman Dingil, Ormanın ve Ormancının Romanı, Akdeniz Kitabevi,<strong>Antalya</strong>, 2006.5. Özgen Acar, Karaf Magazin, Sayı: 38,Yıl: 2009İvriz Kabartması / Ivriz Relief56>57 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Returning again to Azra Erhat’sDictionary of Mythology:“As the enthusiasm of Dionysus,that is wine and drunkenness, rescuesthe people from the pressureof the frames they live within, thename “Eleutheros,” that is, free,freedom was given to him in Greek,and in the Roman Period, the nameof Dionysus in Latin became “Liber,”meaning exactly the same.”“Reaching the secrets and powerof nature, that is, becoming a god,is a stage most longed for by thepeople. Dionysus paves the wayto attain this end for everyone andso easily, and this way is wine anddrunkenness. With the spreadingof vine to the earth, the stage ofcivilization next to wheat was carriedout, but a new era in the stageof humanity was started, whichcould not be started by agriculturealone. It was only after having attainedwine that the human couldgain the power of making change,which was in the origin of creativity.”“The Dionysus religion, which addressedall people, had become afolk religion. This god, whom thebigots, the half-witted fanatics likePentheus tried to send away, thisSaint they exalted even more bymany tortures, became a modelfor the religion of Jesus in Antiquity,and just as how Virgin Mary couldhold on by adopting the propertiesof Artemis and Cybele, Jesuscould spread his religion among thebroad masses of people by leaningagainst the religion of Dionysus.”Around us, the birth of Dionysusfrom the calf of Zeus andthe two naked maids’ bathingDionysus on the Pergatheatre stage in <strong>Antalya</strong> areexactly like the two dressedmaids’ bathing Jesus afterhis birth, in the churches ofCappadocia...And again around us, in <strong>Antalya</strong>,there is Osanda, that is, WineTown in Turkish, when going toFethiye from the mountain roaddescended from the Hittites. TheHittites had called the city “Vianavanda”.The word wine was read as“Viana” in Hittite...Ozgen Acar, relates that it haspassed to the other ancient languagesas “vinum,” “oinos” and “vino,” andas “vin” to French, “wine” to Englishand “wein” to German, describeshow close and interwoven wine is toour country, in the Carafe Magazine. 5RESOURCES1. Azra Erhat, Dictionary of Mythology,Remzi Publications, Istanbul, 1972.2. Ozgen Acar, Antique Decor, No: 107,2008.3. Friedrich Nietzsche, Die Geburt derTragödie, Kröner Taschenausgabe,Stuttgart, 1976.4. Suleyman Dingil, The Novel of the Forestand Forester, Akdeniz Publications,<strong>Antalya</strong>, 2006.5. Ozgen Acar, Carafe Magazine, No:38, Year: 2009HAYATÝ ANLARKütahya Sigorta, Groupama garantisi ilehayatýnýza güven katar ve sizi anlar.''HAYATÝ ANLAR''DA SÝZÝ YALNIZ BIRAKMAZ!SÖZ KONUSU HAYATSA, GÜVENLÝÐÝNÝZ ÝÇÝNKÜTAHYA SÝGORTA!KASKO POLÝÇESÝ, TRAFÝK POLÝÇESÝ,YANGIN POLÝÇESÝ (Ýþyeri - Konut - Dask),MÜHENDÝSLÝK POLÝÇESÝ, SAÐLIK POLÝÇESÝ,NAKLÝYE POLÝÇESÝ, TARSÝM POLÝÇESÝ...www.adnansayki.comMustafa KÜTAHYA0242 247 77 57 - 0530 455 36 28e-mail: mkutahya@hotmail.comMuratpaþa MahallesiÞarampol CaddesiKaradeniz ÝþhanýNo:108/20 (5. noter yaný)ANTALYA


Rehberlik BölümlerininGezileri ve UygulamalarıBurhan SAĞIR, Öğretim Görevlisi, RehberBakanlıkça 2005 yılında çıkarılanson yönetmeliğin 23. maddesi,Rehber adaylarına en az 36 günlükbir uygulama gezisini zorunlu kılar.Aynı yönetmeliğin 42. maddeside üniversitelerin bu uygulamagezilerini belirli koşullarda gerçekleştirebilmelerineimkân verir.Bu gezilerin bakanlığın onayladığıkriterler çerçevesinde yapılıp yapılmadığıhususunda denetlemegörevi de 26. madde ile bakanlığıngörevlendireceği kişilere verilir.“Mevcut 17 adet ön lisans (2 yıllık)ve 5 adet lisans (4 yıllık) seviyesindeolmak üzere bu 22 adet eğitimkurumunun kaç tanesi uygulamagezilerini uygulayabiliyor?”sorusu sorulacak olursa, cevap“çok azı” olacaktır.Bu gezileri yıllardır başarılı birşekilde uygulayan kurumumuzgibi nadir okulların önünde bazıengeller yok değildir.Örneğin, kendisi hem tecrübelibir rehber, hem de kurumundarehber yetiştiren bir eğitimci iken,uygulama gezilerine ayrıca 8 yıllıkbir başka rehberi de kiralamakzorunda bırakılmaları gibi.Eğitim kurumlarının sadece eğitimkısmını üstlenmesi, uygulamagezisi kısmının başka bir kuruluşayaptırılması (örn. acenteye) görüşüyaygınlaşıyorsa da, eğitiminbütünlüğü ve verimliliği açısındandoğru değildir.Meslek edindirmeye yönelik eğitimveren okullarda, uygulama kısmıasla ayrı düşünülmemelidir. Eğitimkurumlarımızın yıllardır zaten biröğretim yeri olarak görülmesi veeğitim kısmının (dolayısıyla uygulamanın)göz ardı edilmiş olması,kendine güvenden yoksun, beceriseviyesi düşük bireylerin artmasındanbaşka neye yaramıştır?58>59 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Bir düşünün ki, öğretim aldığı yerbaşka, uygulama yaptığı yer başka,kokart aldığı yer başka...Öğrenciyi bu bölümü tercih ettiğiiçin pişman etmekten başka neyeyarar?*Rehber - Öğretim Görevlisi, MersinÜniversitesi, Anamur MYO,Turist Rehberliği Programı Uygulamagezilerini yapabilecek kişi veimkâna sahip okullara yardımcıolunmalı, önlerine engel konulmamalıdır.Bu imkândan yoksunokullar için elbette, bir acenteyebu gezilerin yaptırılması doğrudur.Okulda, dönem içinde işlenenderslerin birçoğunun içerik ve haftalıkdağılımları, uygulama gezilerineuygun ve pareler bir şekildeplanlanmalıdır. Böylece, gezilerindegörülecek yerlere varıldığında,öğrencinin bilgilerini hatırlamasıdaha da kolay olacaktır.Geziler, bir defada değil; ders dağılımına,akademik takvime vemevsime uygun olarak, birdençok defada uygulanmalıdır. Buyöntemle, hem öğrencinin gezimaliyetini bölmesine yardımcıolunur, hem de bilgilerin daha iyisindirilmesine ortam hazırlanır.Görülmüştür ki, bir defada yapılan36 günlük gezi sırasında, 10.veya 15. günden sonra öğrencideartık ilgi dağılmakta, yorgunlukartmakta, verim büyük orandadüşmektedir.36 - 40 günlük bir gezinin organizasyonuzaman, tecrübe ve emekister.Program gün ve gün hazırlanacak,bakanlık başta olmak üzere ilgiliyerlerden onay alınacak, öğrencilerinparaları toparlanacak, konaklamayerleri rezerve edilecek,öğrencilere gezi sırasında anlatacaklarıkonular, dağıtılacak ve çalışmalarıtakip edilecek, TÜRSABkriterlerine uygun araç ve şoförbulunacak, 8 yıllık tecrübeye sahipve öğrenciyle geziye katılmayaistekli olacak bir rehber bulunacak,öğrenciler ruhsal anlamda geziyemotive edilecek...Daha önce bir kalabalık karşısındakonuşmamış, bir otelde açıkbüfeden yemek almamış, gruppsikolojisine uyuma yanaşmayanve en önemlisi de zamanı iyi kullanmakonusunda bir hayli rahatolan öğrencileri birer rehber adayıhaline getirmek elbette kolay olmamaktadır.Uygulama gezisi sırasında, grubaanlatması için her öğrenciyebir konu verilebilineceği gibi, birgünün tamamından da sorumlututulabilir.Genel anlamda üç tür konu vardır;müzede anlatımı yapılacak konu,otobüs içinde anlatımı yapılacakkonu ve ören yerinde anlatılacaklar.Burada sık karşılaşılan sorun,öğrencinin okumak ile anlatmakarasındaki farkı karıştırmasıdır.Kaldı ki anlatımını yaptığı konuile ilgili gelmesi muhtemel bir soruyacevap verebilmesi için dahada detaylı bir çalışma yapmasıgerektiğini kabul edenlerin sayısıbir hayli azdır.Öğrencilerin geziye hazırlanma


Rehberlik Bölümlerinin Uygulama Gezileri ve Uygulamalarısı önemli bir aşamadır. Anlatacaklarıkonuları nasıl bir çalışmaile toparlayacakları, yanlarınaalacakları eşyaların ne kadarınıkullanabilecekleri, otobüs içindehangi kurallara uyacakları, otelegelince resepsiyonda ve odalarındanelere özen göstermelerigerektiği, müze ve ören yerlerindedavranışlarına neden dikkatetmeleri gerektiği, mola yerleribaşta olmak üzere genel anlamdazamanı iyi kullanmanın önemini birbir açıklamak, uygulama gezisininverimli ve sorunsuz bir şekildeuygulanabilmesi için büyük önemarz etmektedir.Gidilen müze ve ören yerlerinden,il/ilçe turizm müdürlüklerindenveya belediyelerden o bölgehakkında mevcut bir kitabın veyabroşürün alınması da sağlanmalıdır.Unutulmamalıdır ki, öğrencibir daha ki sefere oraya bir rehberolarak gelecektir.Yerel bölgeden temin edilebilinecekbu türden kaynakları edinmesinebaşka fırsatı olmayabilir.Uygulama gezilerinde çok sıkyaşanan bir başka sorunda öğrencininkarşısında birden çokmuhatabının olmasıdır. Geziyeokulu temsilen katılan bir hocası,bakanlığı temsilen bir rehber,otobüs ile ilgili konularda da şoför.Öğrenciyi de bir taraf olarak sayarsak;burada 4 kişi karşı karşıyademektir. Daha önceden birbirinitanımayan bu dört tarafın günlercesürecek bir gezide bir arayagelmesi, elbette birçok sorunuda yanında getirecektir. Okulutemsilen gelen hocaya buradaciddi görev düşer.O öğrencilerin hepsini tanıyankişidir. Öğrenci-Rehber, Öğrenci-Şoförilişkisinin nasıl olmasıgerektiğini önceden belirlemeli,öğrencileri bu konuda hazırlamalıve gezinin uygulanmasında teksorumlu kişinin rehberin olduğunuortaya koymalıdır.Rehberin otobüste ortama mutlakhâkimiyetine zemin hazırlamalıdır.Mümkün ise, rehber ile gezi öncesibir araya gelinmeli, olası yanlışanlamaların önüne geçmek için,öğrenciler hakkında bazı bilgilerverilmelidir.Yani rehberin de öğrencilere karşıtavrı konusunda hazırlanmasısağlanmalıdır.Gezinin son günlerinde hem öğrencilere,hem de rehbere doldurmalarıiçin bir DeğerlendirmeFormu hazırlanmış olmalıdır.Buradan edinilecek geri bildirimile sonraki yıllarda daha verimligezilerin organize edilmesi mümkünolacaktır.Yıllar içinde biriken bilgiler, birkılavuz kitapçık olarak hazırlanırve gezi öncesinde taraflara dağıtılırise, uygulama gezilerinin çokdaha sorunsuz ve verimli kılınacağıkesindir.Bu gezilerin yapılmasını koşulolarak öne süren Kültür ve TurizmBakanlığı, denetim görevini deuygulamada ihmal etmemelidir.Programın onaylanmış olması,öyle yapılacağı anlamına gelirama öyle uygulandığı anlamınagelmez.<strong>Antalya</strong> <strong>Rehberler</strong> <strong>Odası</strong>’nınPamukkale’ye astığı bir afişindegörüldüğü gibi, ‘’KOKARTLI TU-RİST REHBERLERİ ÜLKENİNTANITIM ELÇİLERİDİR. YA KA-LİTE SİZSİNİZ, YA DA KALİTE-SİZSİNİZ.’’Ülkemizin kaliteli rehberlere çokihtiyacı var.60>61 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Accessible Tourism / Engelli TurizmiA. Nejat ŞARDAĞI, TurizmciSevgili okuyucular,Uluslararası bazı turizm dernekleriprofesyonel kaygılarla yani ticariamaçlarla yapılan ziyaretleri turizmkapsamına almamakta bu türziyaretçileri de turist saymamaktahatta kruvaziyerlerle gelen ekskürsüyonlarakatılanları da bu kapsamdışında tutmakta…Ancak Almanya fuarlar cennetiolarak yaklaşık 150 sektör fuarı ileküresel ölçekte sektör fuarlarının2/3 ile lider durumundadır. Sadecefuarlar için Almanya’yı ziyaretedenlerin sayısı 10 milyon kişiyeulaşmaktadır ve Alman ekonomisinekatılımcılarla birlikte kişi başınayaklaşık 2000-2500 avro katkıdabulunmaktadır.Yukarıdaki satırları uzmanlaşmanınönemini vurgulamak için elealdım. Bu sektörden pay almakveya tartışma açmak gibi bir hedefimolmadığını belirtmeliyim.Accessible Tourism; erişilebilirturizm anlamında olup engellilerikapsamaktadır. Engelli denilinceaklımıza önce fizyolojik daha sonrapsikolojik engelliler gelmekte, ancakobezler, üçüncü yaş gruplarıhatta hamileler de engelli turizmkapsamındadır.Ülkemizde 8.5 milyon olan engellisayısı Avrupa’da 50 milyon, dünyadada 600 milyondur. Rakamlarbu kadarla kalmamakta çünkü herengelliye en az bir refakatçi düşünülerekçarpı bir buçuk olarakhesaplanmakta, yani engelliler artırefakatçiler 600+900= 1500 milyongibi inanılmaz bir nüfusla karşılaşmaktayız.Sadece engelliler için KofiAnnan, “Dünyanın en büyükazınlığı” tanımını yapmıştır.Ayrıca bir insan olarak üzülerekbelirmeliyim ki engelli nüfusu,ilerleyen teknolojilere ters orantılıolarak artmakta çünkü insan ömrüuzamakta. Bildiğiniz gibi özelliklekuzey Avrupa ülkelerinde seksenliyaşların üstünde ciddi bir grupbulunmakta, beslenme şeklinindeğişmesi obez oranlarında artışıdesteklemektedir.Herhangi bir ürünü pazarlamakiçin hedef kitle seçildiğini bildiğimizegöre bu kadar homojen birgrup bulmak nerede ise mümkündeğildir.İçinde bulunduğumuz doğaya dazarar vermeyeceği için sürdürülebilirniteliği, markalaşma özelliği ileAccessible Tourism çok kısa birsürede (6-7 yıl), sadece Avrupa’da100 milyar avroyu geçen bir ekonomikpotansiyele ulaşmıştır.Aşağıda vereceğim rakamlarENAT’ın verileridir. ENAT‘ın açılımıEuropeen Network for AccessibleTourism.Avrupa’da kar amacı gütmeyen birnetwork ağıdır. Engellilere tatilleriiçin yardımcı olduğu kadar profesyonellerintanıtımını yapmakta,ayrıca yatırımcıları bir araya getirerekfonlarla ilgili bilgi paylaşımındabulunmaktadır.Sadece üye olarak 130 milyonkişiye ulaşmanın mümkün olmasıturizm acentelerimizi yabancı turoperatörlerine bağımlı olmaktankurtaracaktır.Biz ENAT verilerine dönelim,Avrupa’da bulunan 50 milyon engellinin36 milyonu ekonomik olarakbağımsız ve 22 milyonu senedeen az bir kez seyahat etmekte,bu seyahatlerinde gecelemeleripansiyonlarda gerçekleştirmektedirler.Avrupa’da olduğu gibi ülkemizdede ne yazık ki binlerce yatak kapasiteliotellerde bir veya iki engelli62>63 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


odası bulunması bu sektördeki enbüyük handikaptır.ENAT’ın yol göstermesi ile AlanyaBelediyesi, Çek, Polonya, Slovakyacumhuriyetleri tatil köyü verehabilitasyon merkezi protokolüimzalamaları örneği bize yapılabileceklerkonusunda bir fikir verebilirsanırım.Sevgili okuyucular,Birleşmiş Milletler EngellilerSözleşmesini imzalamışolan ülkemiz bu sözleşmenin30. maddesinegöre 2012 yılı içinde tümören yerleri, müze, sinema,park, eğlence yerleriile kamuya açık binaları engellilereuygun düzenlemekzorundadır.Bu zaman ve bütçe sorununuaşmak için Avrupa’da kullanılanJoellette adındaki 2650 avro’lukaleti neredeyse % 10’u kadar birfiyata imal ederek bir örneğiniBergama Belediye Başkanlığı’nahediye ettik.Aşağıda aletin fotoğrafını ve şemasınıbulacaksınız.İzmir –Selçuk’ta bulunan turizmmeslek okulunun uygulama otelindebazı odalarının düzenlenmesive okula engellilerle ilgili ek tedrisatkonusu umarım yakında hayatageçecektir.Yine umarım ki Selçuk, diğer turizmmeslek liselerine ve uygulamaotellerine örnek olacaktır.Engelli turizminden alınacakyüzde onluk bir pay ülkemizturizm gelirlerini ikiye katlayabileceğiiçin ülke politikasıolacak kadar önemlidir.İzmir havaalanı alt yapısıAvrupa’da örnek gösterilmekteolup tüm tatil beldelerine, önemliören yerlerine bir saatlik mesafededir.İzmir EXPO 2020’e hazırlanmakta,bu sektöre yapılacakyatırım önünü açacağı gibi İzmir’imarkalaştırabilir.Ülkemizde amatör birkaç dernekengellilere yüzme, dalma öğreterekrehabilite etmeye çalışırken, yurtdışındangelen talepleri karşılamaktagüçlük çekmekteler. Sadece bu türbir çalışma bile çok ciddi potansiyelyaratacaktır.Uluslararası bir havayolu şirketiengellilere çıkardığı güçlüknedeni ile çok ciddi bir cezaimüeyyideyle karşılaşmıştır.Bu olay bile Avrupa’da engellilerinnasıl bir koruma kalkanıaltında olduğunun, ayrımcılıklakarşılaşmamaları için güzel birörnektirYukarıdaki satırlar daha çok bilgilendirmeve tavsiye niteliği taşımaktaiken aşağıda ise somutçözümler sunulmaktadır:A. Avrupadaki engelsiz şehirlerinyerel yönetimlerin önderliğinde gerçekleştirildiğinigöz önüne alırsak,belediyeler ENAT’ta üye olarakbilgi ve tanıtım konusunda donanımlarınızenginleştirmeli,B. Kalkınma ajansları ve KOBİdestek kredileri ile ören yerleri vetatil beldelerindeki pansiyonlarınengellilere uygun düzenlenmesiyolu açılmalı,C. Ören yerlerinin gezilebilmesiiçin joellette alınmalı ve uygun tuvaletlerkonulmalı,D. REHA- CARE fuarlarınakatılmalı,E. ENAT, EASPD, APF benzerikuruluşlar davet edilerek eğitimseminerleri düzenlenmeli,F. Engellilere uygun araç alımındavergi, kredi, vade her türlü kolaylıkve teşvik sağlanmalı,G. Joellette kullanan engellilerinkatılacağı doğa-ören yeri-şehir fotoğrafyarışması ile tanıtıma destekverilmeli,H. Elde edilecek (örneğin gecelemebaşına) gelirlerden oluşturulacakfonla ülkemiz engellilerinintedavi, tıbbi araç ve eğitiminekatkıda bulunularak her yıl yapılanlarıuluslar arası kuruluşlarlapaylaşmalı…Sayın okurlar;Ülkemizde A grubu binlerce acenteile atıl pek çok pansiyon bulunmaktaama bilindiği gibi ülkemizturizmi charter sistemi ile ayaktadurmaktadır.Büyük gruplar oluşturacakları tatilköyü ve rehabilitasyon merkezleriile bu sektöre kitle turizmi olarakkatılırken, pansiyonlar ve charterriskine giremeyen acenteler individüelturizm yapabilirler.Tüm bunların gerçekleşmesi içingerekli olan sadece farkındalıktır.Türkiye’dekiilk uluslararasýInternet baðlantýsýnýn12 Nisan 1993 tarihindegerçekleþtiðinibiliyor muydunuz?


Amerika Yazı Dizisi II. BölümLas Vegas “Günahlar Şehri”Engin MERDAN, RehberSevgili Dostlar,Amerika gezimizin ikinci durağıolan Las Vegas’tayız. Nevadaeyaletinin en büyük şehri, 340km²’lik alanda kurulu, nüfusuyaklaşık 600 bin olan fakatçevrede yaşayanları ile birlikte2 milyonu geçen, casinolarındandolayı da Amerika’da “günahlarşehri” olarak bilinen, 24saat hiç durmadan yaşayan birşehir.Las Vegas şehrinin kuruluşu1830’lara kadar gitse de asılönemi ve şans oyunlarının legalhale gelmesi, 1931-1935yılları arasında kurulan veAmerika’nın en büyük barajıolan Hoover Dam (Baraj)ile başlar. O tarihlerde LasVegas’tan 50 km mesafedebulunan baraj inşaatında çalışanişçilerin yoğun olarakbölgeye yerleşmesi ve kumaralışkanlığının başlaması ile buşehrin kaderi değişir.Hemen baraj ile ilgili birkaçdipnot; Nevada ile Arizonaarasında kurulan baraj 64000hektarlık alanı kapsar ve barajgölünün derinliği 180 m’yibulur. Colorado Nehri üzerinekurulan barajın yüksekliği 371m; gölün büyüklüğü ise 170km²’dir. Baraj köprüsündenkarşıya, yani Nevada eyaletindenArizona’ya geçtiğinizdesaatlerinizi ayarlamayı unutmayın,saat farkı iki eyalet arasında1 saattir.Las Vegas denince tabii bugünakla ilk gelen casinolar. Casinoşehri olunca gece boyunca eğlenceler,lüks oteller, otellerdebulunan tiyatro ve show gösterileriki bunların içinde en ünlüolanı ve değişik otellerde her64>65 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


The American Feuilleton 2LAS VEGAS “Sin City”Engin MERDAN, Tour GuideDear Friends,We are in Las Vegas, the secondstop on our trip to America.The largest city of the stateof Nevada, a city establishedon an area of 340 km², with apopulation of about 600 thousandbut which passes 2 millionwith the inhabitants of theenvironment, known as the“sin city” in America due to itscasinos, and which lives for 24hours continuously.Although the foundation of thecity of Las Vegas dates backto the 1830s, its actual importanceand the legalizationof the gambling games beginwith the Hoover Dam whichwas built between 1931-1935and which is America’s largestdam. The fate of this citychanges with the intensive regionalsettlement of the workersin the construction of thedam 50 km away from Las Vegas,and with the beginning ofthe habit of gambling.Just a few footnotes about thedam; the dam built betweenNevada and Arizona coversan area of 64,000 hectares,and the depth of the dam reservoiris about 180 m. Theheight of the dam built over theColorado River is 371 m; andthe size of the reservoir is 170km². When you pass acrossthe dam bridge, that is, fromNevada to Arizona, be sureto set the times, because thetime difference between thetwo states is 1 hour.Surely, when Las Vegas ismentioned, the first thought isthe casinos today. As it is a cityof casinos, there are entertainmentsall night long, luxury hotels,theaters and shows in thehotels, and the most famousone of them is the “Cirquedu Soleil” that you can watchevery night at different hotelswith their wonderful shows.Many famous people havebeen on the stage underthe lights of this city illuminatingthe night… DeanMartin, Frank Sinatra, andElvis Presley are just a fewthat I can count...And today, David Copperfieldand Chris Angel, two leadingnames in the world of illusion,exhibit their full capabilities inthe luxury hotels of the city inthe evening.When it gets dark in the evening,you can make a wonderfultour on the “Strip,” that isthe busiest boulevard of Vegaswhere magnificent hotels arelined side by side with exquisitelightings. Do not ever missthe light and water show in theartificial lake with a length of300 m in front of the BellagioHotel, starting at 10 P.M.You can also make a walk inParis with the Paris Hotel just


Las Vegas “Günahlar Şehri” / “Sin City”akşam muhteşem gösterileriyleizleyebileceğiniz “Cirque duSoleil”.Kimler sahne almamış kibu şehrin gece aydınlatanışıkları altında… DeanMartin, Frank Sinatra, ElvisPresley sayabileceklerimdensadece bir kaçı...Bugün ise illüzyon dünyasınınönde gelen iki ismi olan DavidCopperfield ve Chris Angel,akşam olduğunda şehrin lüksotellerinde tüm yeteneklerinisergiliyorlar.Akşam hava karardığında,muhteşem otellerin yan yanasıralandığı ve nefis ışıklandırmalarıolan “Strip”de, yaniVegas’ın en işlek bulvarındamuhteşem bir gezi yapabilirsiniz.Bellagio Hotel önünde,saat 22:00’de başlayan, 300m uzunluğu olan yapay göldekiışık ve su gösterisini sakınkaçırmayın.Hemen karşısında bulunan66>67 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Las Vegas “Günahlar Şehri” / “Sin City”Paris Hotel’i ve önünde küçültülmüşEyfel Kulesi ile Paris’tede bir gezinti yapabilir veyaLuxor Hotel’inde kendinizi Mısırpiramitlerinde hissedebilirsiniz.Otellerin alışveriş merkezlerindegezebilir veya binlerce makineninbirinde şansınızı deneyebilirsiniz;bol şanslar...Vegas’ın gece hayatı tabii sadecekumardan ibaret değil,sayısız gece kulüpleri ve barlardasabahın ilk ışıklarına kadardoyasıya eğlenebilir veyaHummer Limuzinlerle şehirdetur atabilirsiniz. Limuzin kiralarıda saati ortalama 100-150USD. Tabii kalabalık bir gruplabirlikte iseniz limuzin kiralamasizin için oldukça ucuza gelecektir.Adrenalin isteyenler için “Strip”de bulunan Circus Circus Hotel’ininkarşısında StratosferKulesi’nden kendinizi 200m’den aşağıya bırakabilirsiniz.Ben denemedim ama çığlıklardanoldukça eğlenceli olduğunudüşünebiliriz.Gündüz ise Las Vegas ve çevresindebulunan sayısız outletmağazalarından doya doyaalışveriş yapabilir, günübirlikHoover Barajı’na gidebilirsiniz.4 kişi veya daha kalabalık isenizaraba kiralayıp gitmeniziönerebilirim; kalan dolarlarınızlagece tekrar şansınızı deneyebilirsiniz.Las Vegas’ta yapabileceklerinizbunlarla sınırlı değil. KızılKanyon’a gidebilir ve ilginç doğadagezinti yapabilirsiniz.Las Vegas ile ilgili tabii ki bukadar anlatım yeterli gelmeyecektir;ama bu şehri yaşamalısınız,hem gecesini hem degündüzünü...68>69 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


ahead and the minimized EiffelTower in the front, or you canfeel yourself in the Egyptianpyramids in the Luxor Hotel.You can visit the shoppingcenters of the hotels or try yourluck at one of the thousands ofmachines; good luck…Surely, the night life of Vegasdoes not consist of just gambling,you can thoroughly enjoyyourself at the numerous nightclubs and bars until dawn orhave a tour in the city by Hummerlimousines. The limousinerentals are USD 100-150 perhour on the average. Surely, ifyou are together with a crowdedgroup, limousine rental willbe quite cheap for you.Those who want adrenalinecan leave themselves 200 mdown from the StratosphereTower across the Circus CircusHotel. I did not try it, but Ithink it is quite fun because ofthe screams.And during the day, you canshop plentifully at the numerousoutlet shops in and aroundLas Vegas, and have dailytours to the Hoover Dam. Ifyou are 4 people or more, Iwould recommend you to renta car and go; you can try yourluck again at night with yourremaining dollars.What you can do at Las Vegasare not limited to these. Youcan go to the Red Canyon andgo for a walk in the interestingnature.Surely, this much commentaryon Las Vegas would not beenough; you should live boththe night and day of this city…


San DİEGO“city of elegance”Las Vegas’tan çıkıyoruz vealanda San Diego’ya kalkacakuçağımızı beklemek için terminaldedinleniyoruz. Aslındadinlenirken de son kez şansınızıdeneyebilirsiniz, çünküLas Vegas Havaalanı da aynışehrin kendisi gibi terminalinher köşesinde kumar makinelerikurulmuş olan bir yer.Burası uçağınızı kaçırmak içinçok uygun bir yer.San Diego’ya varışımızın ardındanbizi bekleyen otobüsümüzegeçiyor ve bu güzel şehriyakından keşfedebilmek içinşehir turumuza başlıyoruz.Kaliforniya eyaletinin 2. büyükşehri olan San Diegoya da Amerikalıların söylemiyle”efendi şehir” gerçektensizi büyüleyecek.1.300.000’lik nüfusuyla veMeksika sınırına yakınlığıylabu şehrin her köşesinde farklılıklaryaşayacaksınız.Şehir turumuza ilk olarak eskişehir bölgesinden yani GaslampDistrict’ten başlıyoruz.Kaliforniya’nın ilk yerleşimlerininbulunduğu bölge, ismindende anlaşılacağı üzeresokak köşelerindeki eski gazlambalarından alıyor adını.Bugün aynı zamanda şehrinkalbini oluşturan bu yer, sayısızrestoran, kafe ve publarıbarındırıyor.Sahil kesiminde yürüyüş yaparkenhoşça vakit geçirebilirsiniz.2004’de açılan USSMidway uçak gemisini müzeolarak ziyaret edebilir, hemenkarşısında bulunan, 2.Dünya Savaşı’nın bittiğinianlatan dev denizci ile sevgilisininöpüşmesini fotoğraflayabilirsiniz.70>71 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


San DIEGO“city of elegance”We leave Las Vegas and havea rest at the airport waiting forour plane flying to San Diego.In fact, you can try your luck forthe last time while resting, forjust like the city itself, the LasVegas Airport is also a placewhere there are gambling machinesin every corner of theairport. This is a great place tomiss your plane.After reaching San Diego, weget on the bus waiting for us,and begin our city tour to discoverclosely this beautiful city.San Diego, or the “city ofelegance” with the expressionof the Americans,which is the 2nd largest cityof the state of California,will really fascinate you.With its population of 1,300,000and proximity to the Mexicanborder, you will experience varietiesin every corner of this city.We start our city tour first fromthe old city area, that is, theGaslamp District. This region,where there are the first settlementsof California, gets itsname from the old gas lamps onthe street corners, as the namesuggests. This place, which isat the same time the heart ofthe city today, hosts numerousrestaurants, cafes and pubs.You can spend a pleasant timeon a coastal walk. You canvisit the USS Midway aircraftopened in 2004 as a museum,and photograph the kissing ofthe giant sailor and his lover immediatelyin the front, describingthe end of the World War II.You can pass to the SanDiego Bay in the oppositethrough the CoronadoBridge, which is a marvelof engineering. The bridgecosted $ 49 million in theday’s conditions when itwas opened in 1969, and ithas a length of 3400 m.Surely, San Diego does notend with this; entertainmentlovers, the Sea World is just foryou. You can spend a full day inthe Sea World, because thereare numerous entertainmentsappealing to every age group.You can see the cactus speciesfrom various regions of theworld or visit the indoor tropicalgardens at the Balboa Park, thatis the botanical garden, locatedin the city, with the effect of thetropical air, or have a journeywith the spacecraft in the park.San Diego is a must-seeon the trip to America...I wish you all many enjoyable,traveling days…1923’te Adolf Hitler’iNazi Partisi’ninliderliðine getiren seçimde,Hitler’in rakibindensadece 1 oy fazla aldýðýnýbiliyor muydunuz?


San DiegoKarşıda bulunan San Diegokörfezine, mühendislikharikası olan CoronadoKöprüsü’nden geçebilirsiniz.Köprü 1969 yılındaaçıldığında o günkü koşullarda49 milyon dolaramal olmuş ve 3400 muzunluğunda.San Diego tabii ki bununla dabitmiyor; eğlenceyi sevenler,Sea World tam size göre. SuDünyası’nda tam bir gününüzügeçirebilirsiniz. Çünkü her yaşgrubun ilgisini çekecek sayısızeğlenceler bulabilirsiniz.Şehrin içinde bulunan BalboaPark yani botanik bahçesindetropik havanın da etkisiyledünyanın çeşitli bölgelerindengetirilen kaktüs türlerini ya dakapalı mekandaki tropik bahçelerigezebilir veya parkıniçinde bulunan uzay gemisiyleyolculuğa çıkabilirsiniz.San Diego, kesinlikle Amerikagezisinde olmazsa olmazgerektiren bir şehir...Hepinize keyifli, bol gezili günlerdilerim...72>73 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


The Kachkar MountainsThe Country of Clouds, Mist, Rain and Greenery...Ismet OZTURK, Tour GuideThe North Anatolian mountainrange, rising along the Black Seacoast of the Anatolian peninsula,begins in the west with the StrandjaMountains (1010 m). Thismountain range, continuing as theKoroglu (2400 m) and the IlgazMountains (2587 m) in the WestBlack Sea Region, and the Karagoland the Cakirgol Mountains(3100 m) in the Central Black SeaRegion, reaches an altitude of3932 m in the Province of Rize.These mountains, rising betweenthe eastern Black Sea coast andthe Coruh River to the South,range in a southwest-northeastdirection. The Tatos Mountains,the Hunut Mountains, the KavrunMountains, the Bulut Mountains,the Davut Mountains, the GungormezMountains and the AltiparmakMountains constitute the majorhigh parts of the eastern BlackSea mountains. These mountainscover an area 80-100 km in lengthand 40-50 km in width extendingin a southwest-northeast direction.From west to east, the VercenikMountains (3710 m), the KavrunMountains (3932 m), the Bulut Mountains(3562 m) and the AltiparmakMountains (3492 m) constitute thehighest peaks of these mountains.The highest of these mountains,known and recognizedas the Rize Kachkar Mountains,is Kachkar KavrunMountain reaching a heightof 3932 m.An exact date for the first summerclimb to the peak of Kachkar Kavrun(3932 m) Mountain is notcertain. However, the first winterclimb was made by Turkishclimbers. On January 9 th , 1974,9 climbers, all members of theTurkish Mountaineering Federation,first conquered the peak ofKachkar Kavrun Mountain (3932m), headed by Sonmez TARGAN.It was declared a national park in1994. A large part of the nationalpark remains within the boundariesof the Camlihemsin district of theProvince of Rize, while a smallpart is within the boundaries of theYusufeli district of Artvin Province.The Kachkar Mountains havebecome a centre of sportssuch as: mountaineering,rock climbing, trekking, rafting,and skiing.The specific nature and culturalstructure of the region attract manydomestic and foreign tourists. Animportant part of the mountainsare within the boundaries of thenatural park.The Kachkar Mountains canbe divided into 4 main regions.The Huser Plateau is locatedin the mountains on the leftside of the Ayder entrance.And, from the Huser Plateauclosest to Ayder, is where youcan see the 4 main mountainregions.• Vercenik Mountain,• Kachkar Kavrun Mountains,• Bulut Mountains,• Altiparmak Mountains.The Kavrun Mountain summit, locatedin the central group, is thefourth highest mountain in Turkeywith an altitude of 3932 m. The summitof the Kachkar Kavrun Mountainis within the boundaries of Yusufelidistrict of Artvin Province. There arealso other peaks above 3500 m inthis mountain range.The abundance of water in themountains is noteworthy. Therivers flow forming deep valleysboth to the North and South ofthe mountain range.It is suggested that the word‘Kachkar’ is derived from the word“Kochkar” meaning “ram-billy goat”in Kipchack Turkish. We know thatÜnlü Muhlama Peyniri. Fotoğraf: İsmet Öztürk / The Famous “Muhlama” Cheese.


Kaçkar Dağları / Kachkar MountainsFırtına Deresi Taş Köprü. Fotoğraf: İsmet Öztürk / The Firtina Brook Stone Bridge.ili Yusufeli ilçesi sınırları içindekalmaktadır.Kaçkar Dağları; dağcılık, kayatırmanışı, trekking, rafting vekayak gibi sporlar için bir merkezhaline dönüşmüştür.Bölgenin kendine özgü doğası vekültürel yapısı, çok sayıda yerlive yabancı turisti çekmektedir.Dağların önemli bir bölümü doğalpark sınırları içinde yer almaktadır.Avusor Yaylası. Fotoğraf: İsmet Öztürk / The Avusor Plateau.Kaçkar Dağları 4 ana bölgeyebölünebilir. 4 ana bölgeyi görebileceğinizAyder’e en yakın yayla iseHuser Yaylası’dır. Huser Yaylası,Ayder girişinin sol tarafını tutandağlarda yerleşmiştir.• Verçenik Dağı,• Kaçkar Kavrun Dağları,• Bulut Dağları,• Altıparmak Dağları.Çaymakcur Yaylası’nda Bir Ev. Fotoğraf: İsmet Öztürk / A House in the Caymakcur Plateau.Merkez grupta yer alan KavrunDağı zirvesi, 3.932 m’lik irtifasıylaTürkiye’nin 4. yüksek dağıdır. KaçkarKavrun Dağı’nın zirvesi Artvinili Yusufeli ilçe sınırları içindedir.Sıradağlar üzerinde 3.500 m’ninüzerinde yüksek başka zirveler76>77 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


the contemporary Kipchak Turkspronounce this word as -kochkar-,-kachkar-, -kashgar-. Forexample, the Kipchak Turks of Afghanistanpronounce it directly as-KACHKAR- and today there arethe “Kachkar Mountains” withinthe region of the Kipchak-speakingpeople in Afghanistan.And, the people, living in the YaylalarVillage located on the Yusufeliside of the Kachkar Mountain,used to call this place the KashgarMountain. It is known that Kashgaris the name of a city in Central Asia,that is of an old Turkish settlement.And, we know that 57 of the total60 villages of the Yusufeli districtare inhabited by the descendantsof the Kipchak Turkish nationwho had previously founded theAtabek State and preserved it for311 years. Just behind a very thincoastline, on the southern coastof the Black Sea, are the KachkarMountains. The northern flora, hasdense forests as it receives frequentand abundant rainfall on itssteep slopes and, nut, tea, tobaccoand olive, and recently cherry andcitrus are cultivated. And the centresof Turkey’s rice productionare on the eastern lowlands. In theareas on too steep slopes or whichare unsuitable for any kind of cultivationbecause of unsafe ground,dense rhododendron vegetation isdominant. And recently, kiwi andblueberry production has begunin the north eastern coastal areasof the Kachkar Mountains. Cherrylaurel fruit, which is effective as amedication in diabetes, and highyields of chestnut honey from thechestnut forests are produced. Thehigher regions are also used aspasture. The forests are primarilyformed of fir, beech or mixed forest.The forest boundary lies between2000 m and 2300 m.The forest regions in Anatolia lessentowards the South, due to reducedrainfall. A nature with a very raresettlement and steppe character isdominant here. Willows and poplarshave developed only along the riversand within the nature of the riverbasins. Oaks and larches are presentrarely, as individual examples.As there is very sparse settlementall over this region, the flora andfauna vary widely.Rize is the most popular teagrowing and also one of thegreenest cities of Turkey becauseit’s the city with themost rainfall in the country.Rize is situated in the easternBlack Sea part of the Black Searegion, between 40° 21’ and 41°25’ east longitudes and 40° 33’and 41° 20’ north latitudes. Thelands of the province are surroundedby the Provinces of Artvinto the east, Erzurum and Artvin tothe South, Trabzon to the west,Bayburt to the South-west, andthe Black Sea to the North.The streams, descending from thenorthern slopes of the mountain,merge and flow into the Black Seawith the name Buyukdere, betweenthe towns of Ardesen andPazar.And, in the South, the slopes cutby the short streams descendsteeply into the Coruh Valley.Granite is found in the middle ofthe volcanic stratified layers of themountains formed of cretaceousand limestone rock, a grainedin appearance magmatic depthmass, made of hard, crystallineminerals.The grains within the pluto mostlyhave a visible size. Its major mineralsare the orthoclase type offeldspar and small amounts of plagioclaseand quartz. In addition,there may also be minerals suchas mica, hornblende, pyroxene,and second group minerals suchas tourmaline, apatite, zircon, garÇeşme. Fotoğraf: İsmet Öztürk / A Fountain.


net, and magnetite. The granitesare usually in the form of diacidiccrystalline rocks. There are evergreenconiferous trees which havepermanent green shoots, laden,present in parts of the eastern BlackSea region up to a height of 2000m. Their long, needle-like leavesare individually located on thebranches. The leaves are short andfour-cornered, with a whitish waxline on each surface, and the leafends are stinging. While the conesstand pendulous on the branches,the mature cones fall as brownwholes.Laden grows in cool and moistareas with moist soils. There arefir forests (Fir is the name given tothe needle-leaved tree species ofthe Abies genus of the Pinaceaefamily), mountain pastures on thehigher parts, and there are smallglaciers ranging towards the Northas slices of ice in the highest areas.The forest is a collection of trees,flora and animal species, and awealth formed together with thetrees, shrubs and herbaceousplants at a certain height and size,and fungi, microorganisms, andvarious animals and the soil, alsoproviding several benefits to society.It has a biological balance,settled as a result of the mutual effectsof the individual componentsthat make it up. This biological balanceis essential for the existenceand health of forests.Güney Kaçkarlar, Yaylalar Köyü. Fotoğraf: İsmet Öztürk / The Southern Kachkars, Yaylalar Village.The salinity of the Black Sea isabout 1.8%. The Black Sea, whichwas a fresh water lake until the 6thmillenium B. C., was turned into asalty sea from this date onwards.William Ryan and Walter Pitman,the American marinegeologists, have proposedthe thesis that the waters ofthe Mediterranean ruined theBosphorus area after the IceAge and suddenly floodedinto the Black Sea which was150 m lower, and caused theBlack Sea Flood, and this incidentwas the source of themyth of the Deluge.Although the findings of the oceanographerRobert Ballard’s studiesmade offshore from Sinope haveconfirmed this thesis, various scientistshave argued alternativeopinions. The Black Sea is a constantsource of water vapour andheat, its waters do not freeze muchin the winter. The length of theBlack Sea coast is about 1600 km.As the mountains extend parallelto the shore, it is not too intricate.Five large rivers flow into the BlackSea. These are the Dnieper, theDniester, the Don, the Kuban andthe Danube which extends to theborder with France and drains allof eastern and central Europe. TheDanube alone carries 203 km³of fresh water each year into theBlack Sea. This amount is morethan all the fresh waters flowinginto the North Sea.And in Turkey, four major riversend in the Black Sea. These arethe Sakarya, Kizilirmak, Yesilirmakand Coruh Rivers (althoughthe majority of the latter is in Turkey,it pours into the sea at Batumiin Georgia). Together with theseEuropean and Asian rivers flowinginto the sea, the area of the BlackSea basin is five times larger thanthe sea itself, and is about 2.2million km 2 . The salinity in theBlack Sea and the environmentis quite high.Although the Kachkar Mountainsare labelled by being divided intocertain groups, the climbers usuallycall them the North Kachkarsand the South Kachkars... It iseasier to climb the peak of theKachkar Mountain from the South,and the air in the South gives confidence.While the North is usuallyfoggy and rainy, the South is clearand sunny.The Ayder Plateau, in the Camlihemsindistrict of Rize, is the mostwell-known plateau in this locality.It is at an altitude of 1350 m abovesea level, and is 19 km from Camlihemsin.It has been proved byscientists that the spa water here


Kaçkar Dağları / Kachkar Mountainsnehir boylarında ve nehir çanaklarıtabiatında söğütler ve kavaklargelişmiştir. Seyrek olarak ve tektek meşe, karaçam mevcuttur.Bütün bölgede çok seyrek yerleşimolduğundan flora ve faunaçok çeşitlilik gösterir.Rize, Türkiye’nin en çok çayyetiştiren ve en çok yağışalan ili; aynı zamanda en yeşilillerinden biridir.olarak da kullanılır. Ormanlar enbaşta göknar, kayın ya da karışıkorman olarak şekillenmiştir.Orman sınırı 2000 m ile 2300 marasında bulunur.Sihirli Mantar. Fotoğraf: İsmet Öztürk / A Magical Mushroom.Kelebek. Fotoğraf: İsmet Öztürk / A Butterfly.Enzian Gentiona Verna. Fotoğraf: İsmet Öztürk / Enzian Gentiona Verna.Güneye, Anadolu’ya doğru, düşükyağış miktarı nedeniyle ormanalanlar daha azdır. Burada çokseyrek yerleşimi olan ve step karakterlibir tabiat hakimdir. SadeceRize, Karadeniz Bölgesi’nin DoğuKaradeniz bölümünde 40° 21’ ve41° 25’ doğu boylamları ile 40°33’ ve 41° 20’ kuzey enlemleriarasında yer alır. İl topraklarıdoğudan Artvin, güneyden Erzurumve Artvin, batıdan Trabzon,güneybatıdan Bayburt illeri, kuzeydenise Karadeniz’le çevrilidir.Dağın kuzey yamaçlarından inenakarsular birleşerek Ardeşen vePazar arasında Büyükdere adıylaKaradeniz’e dökülür.Güneyde ise kısa derelerin yardığıyamaçlar Çoruh Vadisi üzerine dikolarak iner. Dağların kretaseşistve kireçtaşından oluşmuş volkanikara tabakalı katmanları ortasındagranit bulunur. Sert, kristal yapılıminerallerden meydana gelentaneli görünüşlü magmatikderinlik kültesi. Plüton içindekitaneler çoğunlukla gözle görülebilirbüyüklüktedir. Esas minerallerifeldspatın ortoklas cinsi ile azmiktarda plajioklas ve kuvarstır.Ayrıca mika, hornblend, piroksenve ikinci gruba giren turmalin,apatit, zirkon, grena, manyetit gibimineraller de bulunabilir. Granitlergenellikle diyazit billurlu kayaçlarşeklinde yer alır.Doğu Karadeniz’in 2.000 m’ye kadarolan kesimlerinde ladin bulunur.Kışın iğne yapraklarını dökmeyen,daimi yeşil sürgünleri bulunan ağaçlardır.Yalnız, uzun iğne yaprakları,dallar üzerinde teker teker bulunur.Yapraklar kısa, dört köşeli ve herbir yüzeyinde beyazımsı bir mumçizgisi olup, yaprak uçları batıcıdır.Kozalakları dallarda sarkık durur80>81 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


and urine and skin diseases.It is stated that the Ayder Spa,which was opened in 1992, isgood for many diseases includingthe digestive system and circulatorysystem irregularities, articular,rheumatic, nervous disorders, respiratorytract, gynecological diseases,urine and skin diseases.The Ayder spa water, which comesfrom a depth of 260 m, with a temperatureof 55°, becomes approximately40° in the resort. In this spawater there is: sodium, calcium,magnesium, iron and aluminum,sulfate, hydrogen carbonate, nitrateion and metasilicate acid andit has been scientifically proven thatthese are useful in the treatmentof many diseases.Lazbaşı, Yerel Kıyafet Örneği. Fotoğraf: İsmet Öztürk / Head of a Laz, Example of a Local Clothing.is very healing and good for thetreatment of many diseases. It isstated that the Ayder Spa, whichwas opened in 1992, is good forthe treatment of many diseasesincluding the digestive system andfor circulatory system irregularities,articular, rheumatic, nervous disorders,disorders of the respiratorytract, gynaecological diseases,Its roads are constantly well maintainedand open in all seasons.The interest in the snow festivalheld in the winter months is growingeach year.The Ayder hotels are open inall seasons, and there are verynice hotels in terms of quality.The hotels and hostels, suitableKaçkar’da Dağcılar. Fotoğraf: İsmet Öztürk / Mountaineers on the Kachkar Mountain.


Kaçkar Dağları / Kachkar Mountainsken, olgunlaşan kozalaklar esmerrenkli bütün olarak düşerler.Ladin, serin ve rutubetli sahalardave rutubetli topraklarda yetişir.Köknar ve diğ göknar (Göknar,çamgiller (Pinaceae) familyasınınAbies cinsinden iğne yapraklı ağaçtürlerine verilen ad) ormanları, dahayükseklerde dağ otlakları ve enyüksek kesimde ise kuzeye doğrubir dil halinde uzanan küçük buzullarvardır. Orman; ağaç, flora vehayvani canlılar topluluğu olup;belirli yükseklikteki ve büyüklüktekiağaçlar, çalı, otsu bitkiler,mantarlar, mikroorganizmalar veçeşitli hayvanlarla, toprağın birliktemeydana getirdiği, aynı zamandatopluma çeşitli faydalar sağlayanbir servettir. Kendisini meydanagetiren bireylerin uzun yıllar karşılıklıetkileri sonucu yerleşmiş,biyolojik bir dengeye sahiptir. BuGüney Kaçkarlar, Yaylalar Köyü. Fotoğraf: İsmet ÖztürkThe Southern Kachkars, Yaylalar Village.denge ormanların sağlığı ve varlığıiçin şarttır.Karadeniz’in tuzluluk oranı % 1,8dolayındadır. MÖ 6. binyıla dekbir tatlı su gölü olan Karadeniz,bu tarihten sonra tuzlu bir denizedönüşmüştür.Amerikalı deniz jeologlarıWilliam Ryan ve Walter PitmanBuz Çağı’nın ertesindeAkdeniz’in sularının 150 mdaha alçak olan Karadeniz’eBoğaziçi setini yıkıp birdenbiredolarak Karadeniz Tufanı adıverilen sel baskınına sebepolduğunu, bu olayın Nuh Tufanıefsanesinin de kaynağıolduğunu iddia etmiştir.Okyanus bilimci Robert Ballard’ınSinop açıklarında yaptığı çalışmalardabulunanlar bu tezi doğrulamışsada çeşitli bilim adamlarıalternatif görüşler öne sürmüştür.Karadeniz sürekli bir su buharı veısı kaynağıdır, suları fazla donmaz.Karadeniz kıyılarının uzunluğu1600 km civarındadır. Dağlarkıyıya paralel uzandığından fazlagirintili çıkıntılı değildir.Büyük beş ırmak Karadeniz’edökülür. Bunlar; Dinyeper, Dinyester,Don Irmağı, Kuban Irmağıile Fransa sınırına kadar uzananve bütün doğu ve orta Avrupa’yıkapsayan Tuna’dır. Tuna tek başınaher yıl 203 km³ tatlı suyuKaradeniz’e taşır. Bu miktar KuzeyDenizi’ne akan bütün tatlı sulardanfazladır.Türkiye’den ise belli başlı dörtırmak Karadeniz’de sonlanır: Sakarya,Kızılırmak, Yeşilırmak veÇoruh (sonuncusunun büyük bölümüTürkiye’de olmasına karşınGürcistan’da Batum’dan denizedökülür). Bu denize dökülen Avrupave Asya akarsularıyla birlikteKaradeniz havzasının alanı denizinkendisinden 5 kat daha geniştirve yaklaşık 2,2 milyon km 2 ’dir.Karadeniz ve çevre tuzluluk oranıoldukça fazladır.Kaçkar Dağları her ne kadar belligruplara ayrılarak adlandırılsada, dağcılar genelde Güney Kaçkarlarve Kuzey Kaçkarlar diyeadlandırırlar... Kaçkar Dağı’nındoruğuna güneyden tırmanmakdaha kolaydır ve güneyde havagüven verir. Kuzey genelde sislive yağmurlu iken güney açık vegüneşlidir. Rize’nin, Çamlıhemşinkazasına bağlı Ayder Yaylasıbu yöredeki en tanınan yayladır.Deniz seviyesinden 1350 m yükseklikteolup Çamlıhemşin’den 19km uzaklıktadır. Buradaki kaplıcasuyunun çok şifalı ve birçok hastalığaiyi geldiği tıp ve bilim adamlarıtarafından kanıtlanmıştır.1992 yılında hizmete açılan AyderYaylası Kaplıcası’nın, sindirim82>83 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Dede EfendiRestaurantKapadokya'yý tatmak,hakikaten de Dede Efendi'den geçiyor.1985’den günümüze kadar sürekli geliþme gösteren Dede Efendi Restaurant, ayný yerde Dede EfendiKaya Restaurant’ý da açarak turizme hizmet etmeyi prensip haline getirmiþ, Kapadokya’nýn otantikmanzarasý ile Kapadokya’nýn kendine has yemeklerinin kesiþtiði bir nokta haline gelmiþtir.Kapadokya DEDE EFENDÝ RestaurantKapadokya Dede Efendi KAYA RestaurantAsar Kaya Mevkii Göreme Kavþaðý Ürgüp - Nevþehir Yolu ÜzeriOrtahisar - Ürgüp / NEVÞEHÝRwww.dedeefendirestaurant.comKýzýlçukur Karþýsý Ortahisar Giriþi Prof Dr. Zeliha Erksoy BulvarýOrtahisar - Ürgüp / NEVÞEHÝRTel : 0384 343 24 24 Faks: 0384 343 22 22 Tel: 0384 343 37 77 Faks: 0384 343 37 70


Kaçkar Dağları / Kachkar Mountainssistemi ve dolaşım sistemi düzensizliklerine,eklemsel, romatizmal,sinirsel rahatsızlıklara, solunumyolları, kadın hastalıkları, idrar ilecilt hastalıkları dâhil olmak üzerebirçok hastalığa iyi geldiği belirtilmektedir.260 m derinlikten 55°sıcaklıkta çıkan Ayder Yaylasıkaplıca suyu, tesiste yaklaşık 40°civarında oluyor. Suyun içerisindesodyum, kalsiyum, magnezyum,demir-alüminyum, sülfat, hidrokarbonat,nitrat iyonu ile metasilikatasidi mevcut olup, bunların birçokhastalığın tedavisinde faydalı olduğubilimsel olarak kanıtlanmıştır.Yolları yaz - kış sürekli bakımlı veaçıktır. Kış aylarında yapılan karfestivaline her geçen sene ilgi artmaktadır.Ayder otelleri yaz - kışhizmet vermekte ve kalite olarakçok güzel oteller bulunmaktadır.Herkesin bütçesine uygun otel vepansiyonlar sezon boyu burayagelen yerli - yabancı turiste hizmetvermektedir. Geceleri otellerde kafeve barlarda tulum eşliğinde eğlencelerdüzenlenmekte, eğlencelersabahlara kadar sürebilmektedir.Buralara kadar gelinir de ünlü“Muhlama” yenilmez mi?Gelin Tülü Şelalesi, Ayder. Fotoğraf: İsmet Öztürk / The Gelin Tulu Waterfall, Ayder.Büyük Deniz Gölü. Fotoğraf: İsmet Öztürk / The Buyuk Deniz Lake.Laz böreği başta olmak üzere40’tan fazla yemek çeşitleri vardır.Kısaca özetlersek Kaçkar DağlarıMilli Parkı, gölleri, yaylaları ile herkesingörmesi gereken bir cennetköşemizdir. Kuzey Kaçkarlar yada Ayder grubu diye adlandırırsakhayal edemeyeceğimiz güzellikteyaylalar vardır.Bunların belli başlıları sırayla;Ayder Yaylası, Avuser ÇaymakçurHacıvanak, Hazindak, Huser,Kavrun, Kaçkar, Palaçkur, Palovit,Pokut, Sal, Samistal, Trovit yaylalarıyaz aylarında birkaç aylığınakullanılan yaylalardır. Bu gelenekyüzyıllardır sürer. Karadeniz insanıbu eski gelenekten hiç vazgeçmez.Nerede olursa olsun yazları mutlakabirkaç aylığına yaylaya çıkarlar.Yaylaya karlar eriyince, yollar açılınca“Yaylaya Çıkma Şenlikleri”yapılarak çıkılır. Her sene bu tek84>85 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


for everyone’s budget, serveboth local and foreign touristscoming here throughout theyear. At night, entertainmentsare held in the hotels, cafesand bars, with bagpipe music,and entertainments can lastuntil dawn.How is it that you comehere and do not taste thefamous “Muhlama”?There are more than 40 varietiesof food, especially the Laz pie.Briefly summarizing, the KachkarMountains are our corner of paradisewhich is a must-see for everyonewith its National Park, lakesand plateaus. If we name them asthe North Kachkars or the Aydergroup, there are beautiful plateausthat we cannot imagine withoutgoingthere and seeing them.The main ones in order are:The Ayder Plateau, Avuser CaymakcurHacivanak, Hazindak,Huser, Kavrun, Kachkar, Palackur,Palovit, Pokut, Sal, Samistal, Trovitplateaus and these plateaus areutilized for a few months during thesummer. This tradition has lasted forcenturies. The people of the BlackSea region will never give up thistradition. Regardless of where theyare, they surely move to the plateaufor a few months in the summer.People move to the plateaus whenthe snow melts and the roads areopened, by making the “Moving tothe Plateau Festivals.” This is repeatedevery year. The horon danceis made accompanied by bagpipeand kemancha music.The people of the BlackSea region, especially theLaz are cheerful, lively,friendly and intimate. Theyenthuse over this music,and have fun until dawn.Climbing the Yusufeli, Barhal,Yaylalar (Hevek) Village, Olgunlar,Hastaf Plateaus and the Kachkars,which we call the South Kachkars,is the transition point where manydomestic and foreign nature loverscome, who wish to wanderfrom South to North, to the Ayderregion. Usually the Erzurum routeis used to reach Yusufeli.The plateaus are 53 km to thewest of Yusufeli. The distancebetween Sarigol -Yaylalar Villageis 33 km. The Barhal Brook flowsalong the way. All around is a lushforested natural masterpiece. Thescenery along the way is trulyspectacular. The Yaylalar Villageis reached after Sarigol and Barhal.This is the route most preferredby the hikers and climberswho wish to climb the Kachkarsfrom the South and reach Ayderby making Trans Kachkar. Byfollowing the Yaylalar, Olgunlarroute, the Dilberduzu camp site,which is at a height of 2775 m, isreached in a period of 5 hours.This is a large plain area with verybeautiful greenery. It is an idealplace to pitch a tent. The Kachkarsummit is reached from here in aclimb of about 7 hours. Althoughit is not a very risky route, oneshould still be careful in certainplaces. It has slightly less rainfallthan on the Ayder side.The Firtina Brook to the west andthe Hemsin Brook to the east ofthe Kachkar Mountains are cov-Ayder Yaylası. Fotoğraf: İsmet Öztürk / The Ayder Plateau


Kaçkar Dağları / Kachkar MountainsÇaymakcur Yaylası. Fotoğraf: İsmet Öztürk.A View from the Caymakcur Plateau.rarlanır. Tulum, kemençe eşliğindehoron vurulur (Horon Tepilmez).Karadeniz insanı, özellikleLazlar, neşeli, hareketli, sıcakkanlı,samimidirler. Bumüzik eşliğinde coşar, sabahlarakadar eğlenirler.Güney Kaçkarlar diye adlandırdığımızYusufeli, Barhal, Yaylalar(Hevek) Köyü, Olgunlar, HastafYaylaları ve Kaçkarlara tırmanmak;güneyden kuzeye Ayder bölgesineyürüyerek geçmek isteyen yerli yabancıbirçok doğasever ziyaretçiningeldiği geçiş noktasıdır. Yusufeli’neulaşmak için genelde Erzurum güzergahıkullanılır.Yaylalar Yusufeli’nin 53 km batısınadüşer. Sarıgöl - YaylalarKöyü arası 33 km’dir. Yol boyuncaBarhal Deresi akar. Hertarafı gür ormanlarla kaplı birdoğa şaheseridir. Yol boyuncamanzara görülmeye değer. Sarıgölve Barhal’dan sonra YaylalarKöyü’ne ulaşılır. Burası güneydenKaçkarlara tırmanmak isteyen veTrans Kaçkar yaparak Ayder’eulaşmak isteyen yürüyüşçü vedağcıların en çok tercih ettiğigüzergâhtır. Yaylalarda, Olgunlaryolu takip edilerek 5 saat gibibir süre içinde 2.775 metredekiDilberdüzü kamp yerine varılır.Burası oldukça güzel yeşil bir alanasahip, büyük bir düzlük alandır.Çadır kurmak için ideal bir yerdir.Buradan Kaçkar zirvesi yaklaşık7 saatlik bir tırmanma ile yapılır.Fazla riskli bir rota olmamasınakarşın yine de belli yerlerde çokdikkatli olunmalıdır. Ayder tarafınanazaran biraz daha az yağış alır.Kayakçılar. Fotoğraf: İsmet ÖztürkSkiers.Kaçkar Dağları’nın batısındakiFırtına Deresi ve doğusundakiHemşin Deresi zengin bir floraile kaplıdır. Bu bitki örtüsü karstikflora özelliğinde olup gerek altflora gerekse üst flora endemiktürleri içermektedir.Türkiye’de orman güllerinin3.000 metreye ulaştığı tekyer burasıdır.Ülkemizde Pleistosan’a ait buzulizleriyle beraber aktüel buzlaşmanınbirlikte görüldüğü ender yerlerdenbirisi de Kaçkar Dağları’dır.Bu sahada birçok buzullarla birlikte;buzul gölleri ve buzul vadileribulunmaktadır.Fauna açısından da zenginolan Kaçkar Dağları’nda kurt,ayı, domuz, tilki, karaca, yabankeçisi, geyik, sansar,çakal, dağ horozu, kafkassemenderi vb türler bulunmaktadır.Kaçkar Dağları’ndan yükseltininkısa mesafede artması yaylacılıketkinliklerine bağlı bir takım yaylayerleşim alanlarının ortaya çıkmasınayol açmış, böylece KaçkarDağları’nda ayrıca yayla yaşamkültürü ve sosyal yaşantısı artı birdeğer olarak ön plana çıkmıştır.Çoruh Nehri’nde rafting, Artvin’deboğa güreşleri, Ata Barı yapılır.Kısacası, Doğu Karadeniz neyazmakla ne anlatmakla biter.Yurdumuzun en güzel doğa harikasınasahip bu bölgesi flora vefauna adına da çok zengin olupKaçkarlar, Sisler Ülkesi. Fotoğraf: İsmet ÖztürkThe Kachkars, the Land of the Mist.birçok endemik türü de buradabarındırır.Turizm adına çok önemli bir yerolmasına karşın hala bu pastadanyeterince payını alamamaktadır.Daha önemli bir katma değer alabilmemiziçin buranın geleceğininbir proje ile planlanıp HES’lerle veyollarla talan edilmesine de bir durdemeli, gerekli olmayan yerlere birçivi dahi çakılmamalıdır. Yapılarabir kural konarak oranın doğasınauygun mimari tarz öne çıkarılaraken azından ahşapla kaplanmalıdır.Gelişmeyi, yenilenmeyi sağlarkende korumada en öneçıkılmalıdır.Doğanın, çevrenin korunmasına,temizliğine daha çok dikkat edilmelidir.Bunlar yerel yönetimlerleel ele verilerek doğaya sıfır zararvererek yapılmalıdır.Rize, Çamlıhemşin, Ayder, Artvin,Yusufeli, Barhal, Yaylalar; sisiyle,bulutuyla, yağmuru, fırtınası, tulumu,horonu, muhlamasıyla sizi bekliyor...Bir gün mutlaka ziyaret edin...Kaynakça:İsmet Ülker - Dağ Turizmi (*)Mýsýrlýlarda týrnaklarýkoyusu baþta olmak üzerekýrmýzýnýn tonlarýna boyamanýnasaletin simgesi olduðunu;alt kademelerdeki insanlarýnise sadece soluk renklerikullanabildiklerinibiliyor muydunuz?86>87 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


ered with a rich flora. This vegetationhas carstic features, andboth the upper and the lower florainclude endemic species.This is the only place wherethe rhododendrons grow at aheight of 3000 m in Turkey.Ayder Yaylası. One of those rareplaces in our country where thetraces of glacier belonging to Pleistoceneare seen together with thecurrent glaciation is in the KachkarMountains. At this site, there aremany glaciers, together with glaciallakes and glacial valleys.In the Kachkar Mountains,which are rich in fauna, thereare species such as wolf,bear, boar, fox, roe deer,wild goat, deer, marten,coyote, grouse, Caucasiansalamander etc.The increase of the ridge from theKachkar Mountains over only ashort distance has led to the emergenceof some plateau residentialareas related to transhumanceactivities, thus the highland cultureand social life in the KachkarMountains have come to the foreas a positive value. Rafting is madeon the Coruh River and bullfightsand “Ata Bari” are held in Artvin.In short, the eastern Black Searegion ends through neither writingnor telling. This region, which hasthe most beautiful natural wondersof our country, is also very rich inflora and fauna, and is the home ofmany endemic species. Although itis a very important place in terms oftourism, it still doesn’t reach a realisticshare of the pie. In order to obtainmore significant added value,the future of this place should beplanned with a project, its plunderingby HES and roads should bestopped, and even a nail shouldnot be nailed where unnecessary.A rule should be put into effectconcerning buildings in the area,an architectural style suitable tothe nature of the place should beproposed, and the new buildingsshould at least be covered in wood.Conservation should befirmlymaintained while providing developmentand improvement.Much more attention should be givento the protection and cleanlinessof nature and the environment.These should be conducted handin hand with the local authorities, bynot damaging nature. Rize, Camlihemsin,Ayder, Artvin, Yusufeli,Barhal, the Plateaus; They are waitingfor you with their Mist, Clouds,Rain, Storm, Bagpipes, Horon and“Muhlama” (Cheese fondue)...You must visit them one day...Resource:Ismet Ulker - Mountain Tourism (*)ARO olarakRamazan Bayramınızıve30 Ağustos Zafer BayramınızıKutlarız...


Bu Aralar Ne Okuyalım?Yavuz Ali SAKARYA, Rehber<strong>Antalya</strong> MüzesiPerge Tiyatrosu HeykelleriyleTarih ve Mitoloji GezisiBİR TURİST REHBERİNİNSEYİR DEFTERİHem çok iyi bir rehber, hem demesleğini çok seven, yıllarını bu işevermiş işinin uzmanı bir arkeologolarak arkadaşımız Edip Özgür,ardı ardına arkeoloji ile ilgili ürünvermeye, tanıtıcı kitaplar yayımlamaya,rehberlerin bu alandakiboşluklarını doldurmaya, açıklarınıkapatmaya gayret ediyor ve bölgemizbaşta olmak üzere ülkemizintanıtımına gücü yettiğince, elindengeldiğince katkı koyuyor. Bıkmadanusanmadan, kendinden ödünvererek, bir biçimde zamandantasarruf ederek, büyük özveridebulunarak, gecesini gündüzünekatarak yapıyor bu mesleğinin gereğiinanarak yaptığı bu önemli işi.Şu ana kadar yazdığı kitapların(yazarın eserleri kaynakçasınabakınız) her biri, Perge, Aspendos,Myra ve Noel Baba Kilisesi, <strong>Antalya</strong>Müzesi heykelleri ve İngilizceolarak yazdığı marble reflections(mermer yansımalar) gibi alanlarındabüyük bir boşluğu dolduranve gerçekten, uzman işi eserlerolma özelliğine sahiptirler.gereken, anımsamak, bilgilerinitazelemek için belirliaralıklarla yeniden okumalarıgereken kaynaklardır.Daha iki yıl olmadı, tuğla gibi kalınve kapsamlı <strong>Antalya</strong> Müzesi Heykelleriadlı kitabını Anadolu Kültür(ekin) tarihinin vitrinine çıkartalı.Daha dün gibi anımsıyorum, ArkeologÖzgür’ün o kitabını içimesindire sindire satır atlamadanokuduğumu. <strong>Antalya</strong> Müzesi’ndeyer alan heykelleri ebatlarıyla, bulunduklarıyerlerle, özellikleriyle,öyküleriyle kendine özgü bir biçimdeveriyordu. Heykellerin herbiri onun sayesinde sanki yenidencanlanıyor, müzedeki müstesnayerinde gurur içinde ziyaretçilerinibekliyordu.Bence Edip beyin yazdığıkitaplar, istisnasız hepsi, birrehberin, özellikle <strong>Antalya</strong>’daçalışan ve <strong>Antalya</strong> bölgesindetura çıkan tüm rehberlerinbirer başvuru kitabı olarakyanlarında bulundurmaları<strong>Antalya</strong> Müzesi Perge Tiyatrosu Heykelleri’yle, Kitap Kapağı88>89 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Sıradan biri olmayan ve emekliolana kadar pek çok ören yerindearkeolog ve bakanlık temsilcisiolarak görev yapmış olan EdipÖzgür, taşına toprağına aşık olduğumemleketinin yaşamının heranında taşına toprağına sahip çıkmış,onları daha bir anlamlı halegetirmişti.Siz bilir misiniz, değişik nedenlerleyıkılmış bir örenyerinde, bir yapıdayer alan ve çok sayıda parçası kırıkdökük bir biçimde çevreye dağılmışbir heykeli atölyede parça parçayeniden ele alıp bir puzzle ustasıgibi yan yana, alt alta, üst üstegetirip, birbirleriyle ilişkilendiriponları binbir emekle restore edipkarşısına geçip “Oh be, bu iş desergilenebilir hale geldi. Onun içinşimdi ikinci bir yaşam başlıyor.”demenin mutluluğunu.Edip bey bunu kaç kez yaşadıPerge’de ya da başka ören yerlerindebilmiyorum, ama bir Konya-Çatalhöyükgezisi sırasındayolumuz henüz daha kazısı başlamamışbir höyük olan Listre(Hatunsaray) yerleşiminde tepeyeyakın bir yerde bulduğumuzbir seramik parçasını eline alıpşöyle bir evirip çevirip bir eliyleparçayı tutup, diğer eliyle seramikparçanın formunu oluşturmuş veonun büyüklüğü, kullanış amacı,nasıl bir görünüme sahip olduğukonusunda uzun uzun konuşmuş,geziye katılan biz rehberleri bilgisive açıklamaları ile kendisine hayranbırakmıştı.Hele Anadolu’daki ilk yerleşim yerlerindenÇatalhöyük’te çalışırkenarkeoloji heyetinin sadece kazıyapıp çalışılan alanları korumaaltına almak yerine suların yağmurunve sellere teslim olması duyarlıbir rehber olarak onu kızdırmış,10 bin yıllık Çatalhöyük evlerininkazı sonrasında iyi korunabilmeleriiçin koruyucu çadırlar yapılmasınısağlamıştır.Bizler bir arkeolog olarak onunkonusuyla ilgili her alanda bilgiliolduğunu biliyorduk, ama müzeninuzmanlık alanı ve Edip beyinişinin gereği olarak asıl ilgi duyduğualan heykeltıraşi idi. Eh bu da çoknormaldi.Prof. Dr. Jale İNANBir insanın Prof. Jale İnan gibi heykeltraşialanında dünyaca ünlü birhocası olmuşsa, onun eğitiminden,onun terbiyesinden geçmişse,heykelle ilgilenmemesi düşünülemezdi.Edip bey de Jale hanım ileyakın plan çalışmaların ve çalıştığımüzenin heykel konusundaki uzmanlığınınbr gereği olarak elinegeçen şansları çok iyi değerlendirdi.Armut dibine düşerdi. Nitekimöyle de oldu.Kendisinden çok sevdiği, saygıduyduğu hocasını anlatmasını istediğimizde,bir başka havaya bürünüpeski günlere dönerek, “Keşkeon senelik bitmez tükenmez enerjisiile bu heykelleri bize kazandırıp,dünyada tek olan Perge galerisinioluşturan rahmetli hocamız, Pergetiyatrosunun restore edilerekaçıldığını görebilse ve mezarındaışık içinde, huzur içinde rahat uyuyabilseydi!Keşke 18 senedir paslıkilitlerle girişi yasaklı olan tiyatroyaçalışarak, destek olarak yardımcıolabilseydik! Zaten kitabın yazılışamaçlarından biri de ilgililerindikkatlerini bu konuya çekmeki;ciddi, uygulanabilir, ayakları yere


Ne Okuyalım?Arkeolog Edip Özgür, yukarıda adıgeçen kitabını oluştururken, elealıp değerlendirdiği her heykeli yada rölyefi, aynı kişiye ait olsa bile,ayrı birer birey gibi kabul etmiş, tekve özgün olduğunu düşünmüş, bunedenle zaman zaman yinelemelereyer vermiş ama bunu bilinçleyapmıştır. Tıpkı hocası Jale İnan’ıneserleri <strong>Antalya</strong> Müzesi’ne kazandırırkenyaptığı kılı kırk yaran titizçalışmalar gibi, Edip bey de müzeninPerge salonunda sergilenentüm eserleri yurt içinde ve dışındatanıtmak amacıyla çok yoğun vetitiz bir çalışma sergilemiştir. SayınÖzgür, kitabı yazış amacınınheykelleri daha anlaşılır kılmakolduğunu söylemektedir. Zatenkitap da baştan sona bu savı yerinegetirecek biçimde kurgulanmışve kaleme alınmıştır. Hiç şüpheyok ki, fotoğraf sanatçısı HaticeBoztepe’nin yerinde çektiği özgünfotoğraflarla konu anlatımları dahada canlı ve anlaşılır kılınmıştır.Perge Tiyatrosu’nun sahnebinasının hem dıştan bir nimfeum(anıtsal çeşme) işlevihem de içten mimari yapısıve katları süsleyen heykellerive değişik konuları ele alıpanlatan kabartma bloklarıile tüm Akdeniz dünyasınınen kusursuz dekore edilmiştiyatrosu olduğunu biliyoruz.basan bir proje ile tiyatroyu eskigörkemiyle yeniden ayağa kaldırmaktır.”diyor.“<strong>Antalya</strong> Müzesi Perge TiyatrosuHeykelleri” adlı son çalışmasıylaarkeolog rehber Edip Özgür, tarihve mitolojinin de yardımıyla Pergetiyatrosunun sahne binasında bulunanheykel ve kabartma bloklarınıayrıntılarıyla ele almış, Romaimparatorluk sanatının Pamphiliabölgesi başta olmak üzereAnadolu’ya nasıl yansıdığını, onune ölçüde etkilediğini ya da ondanne ölçüde etkilendiğini, Romaeyaletlerinin heykel konusundaekolleşmelerinin (okullaşmalarının)nerelerde ve nasıl gerçekleştiğini,portre heykelciliğinin Pamphiliabölgesine nasıl yansıdığını,ne kadar önem taşıdığını ve nasıluygulandığını araştırmış ve buve benzeri sorulara adı geçenkitapta yanıt aramıştır.Bütün bunlar yapılırken, mermerinAnadolu’nun hangi bölgelerindenihraç edildiğini, bir yerden bir yerenasıl nakledildiğini, ekonomik hacmininne olduğunu da incelemiştir.Herakles’in Centaur’a Saldırması, Perge Tiyatrosu Kabartması /Herakles attacks a centaur, Relief from Perge TheatreHeykellerde devrin modası,giyim anlayışı, inanç anlayışıyansıtılsa da, Anadolu’da vePamhylia bölgesinde anatanrıça (Kybele) kültününhiçbir zaman göz ardı edilmediği,değişim ya da başkalaşımgeçirerek farklı isimleraltında (Artemis, MeryemAna gibi) tapım görmeye devamettiğini ortaya sermiştir.Büyük boy heykeltıraşlığın ve portreheykeltıraşlığının Anadolu’nunçeşitli heykeltraşlık atölyelerindeBizans çağına kadar kesintisiz sürdüğünübiliyoruz.Mermer yatakları bakımından çokzengin olan Anadolu’da değişikyörelerde bulunan mermer ocaklarınınRomalılar tarafından yenidendüzenlendiğini, devletin denetimialtında işletilmeye devam edildiğini,Roma İmparatorluğu’na bağlıçok sayıda kentin Anadolu heykelokullarından giden heykellerle süslendiğinibiliyoruz. Kitaptan Anadolu’dakiheykel okulları sayesindedeğişik Roma kentlerinin zamaniçerisinde mermer kentlere dönüştüklerini,daha gösterişli, dahasağlam ve kalıcı hale geldikleriniöğreniyoruz. Kente kazandırdıklarıekonomik katkı da göz ardı edilemeyecakkadar büyüktür.Anadolu heykel okullarında gelişenheykeltraşi anlayışının, Romaİmparatorluğu’nun da bir biçimdesanat ve estetik anlayışını dile getirdiğini,simgelediğini göstermektedir.Heykel okulları arasındakirekabet de bu aşamada kaydadeğerdir.90>91 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Zengin içecek çeþitleri,Damak tadýnýza uygun eþsiz lezzetleri,Huzurlu bahçesi ile hizmetinizde.www.adnansayki.com% 20ÝNDÝRÝM<strong>Antalya</strong> <strong>Rehberler</strong> OdasýDemircikara Mah. Burhanettin Onat Cad. Arýtürk Sitesi No: 89 Kat: 1 07100 <strong>Antalya</strong>Tel: 0242 311 11 30 (pbx) - Faks: 0242 322 91 75


Ne Okuyalım?“Antik çağda çok sevilen bir diğermermer cinsi de Afyon yakınlarındakiDokimeion (İşcehisar) ocaklarındanelde ediliyordu. Ocaklardankesilip büyük bloklar halindesevk edilen bu mermerin Romaİmparatorluğu’nun geniş sınırlarıiçinde birçok önemli yapıda kullanıldığınatanık olmaktayız.”Anadolu’nun mermer ticaretindeoynadığı rolü ve mermer ustalarınıda yazar, şöyle dile getiriyor:Anadolu’nun Akdeniz havzasındamermer ticaretinde oynadığıbu etkin rolü, muhakkak ki, Romaİmparatorluğu’nda mermer kullanımınaverilen önem kamçılıyordu.Arz-talep olayı da bunu tetikliyordu.Anadolu mermerleri sadece ihraçedilmekle kalmıyor, beraberinde bumermeri işlemeye alışık mermerustalarının da gitmesini sağlıyordu.”Kitaptan Anadolu’daki mermerocaklarının yerleri ve çıkartılanmermerin niteliği hakkındada bilgi sahibi oluyoruz.Bu konu ile ilgili bölümde SayınÖzgür, mermer ocakları ve mermerinişlenişi ve mermer ustalarıkonusunda şunları söylüyor:<strong>Antalya</strong> Müzesi 1994, Prof. Dr. Jale İNAN ve M. Edip ÖZGÜR / <strong>Antalya</strong> Museum 1994“Zengin mermer ocaklarıyla antikçağın mermer ticaretinde önemlibir rol oynayan Anadolu’da mermeriyleün salmış olan Prokennesos(Marmara Adası) bezemesizmermer blokları deniz yoluyla ihraçediliyordu. Bunları satın alan antikkentler, mermeri bazen olduğu gibikullanıyor, bazen de sadece bircephesini düzelterek pazarlıyorlardı.Prokonnesos (Marmara Adası)mermeri adadan yalnız işlenmemişbloklar halinde değil, yarı işlenmişduruma getirildikten sonra dasevk ediliyorlardı. Örneğin, Girlandkabartmaları lahtin üzerine kabahatlarıyla yontulduktan sonra tekne(ölünün içine konulduğu tek parçamermer taş) ihraç ediliyordu. Buyarı işlenmiş lahti satın alan merkezdekiatölyelerde ise, kabartmalarınayrıntıları tamamlanıyordu.Prokonnesos lahitleri, Anadolukıyılarındaki kentlerce satın alındıklarıgibi, Roma İmparatorluğusınırları içinde, bazen İtalya’ya,güneyde Mısır ve Suriye’ye, kuzeydeKaradeniz kıyılarına kadar ihraçediliyordu. Mermer blokları yarıişlenmiş duruma getirdikten sonrasevk etme yöntemi Prokonnesos’tamimari elemanlara da aynen uygulanıyordu.”Antik çağda tek mermer ocağınınMarmara Adası’nda olmadığını,Anadolu’nun daha pek çok yerindemermer ocakları bulunduğunu öğreniyoruz.Örneğin Afyon mermerikonusunda Edip Özgür kitabındakısaca şunları söylüyor:Öyleyse gönül rahatlığı içinde diyebilirizki, Anadolu’ya özgü kalitelive nitelikli mermer, işinin ustasıAnadolu kökenli heykeltıraşlar elindeşekillenmiş ve her biri yapıldığıdönemin sanat anlayışını yansıtan,her türlü detayın ince ince ele alınıpişlendiği birer heykel baş yapıtınadönüştürülmüşlerdir. Anadolu’yada bu yakışır zaten.Kitap <strong>Antalya</strong> eski valilerindenSaim Çotur’un motivasyon dolu önsözüile başlıyor. Edip bey, kazılaraşamasında ne zaman yardımınaihtiyaç duydularsa anında yardımcıolan, bir dediklerini iki etmeyenvaliyi saygıyla anmakta ve kitabınönsözünü yazdığı için de kendisineminnet duymaktadır.Kitabın 42. ve 50. sayfaları arasındayer alan Dionysos heykelleri ileilgili bölüm, tiyatronun başlangıcınadair, Dionysos onuruna yapılanbayramların çeşitliliğine dair çokönemli bilgiler vermektedir.Kesinlikle iddia ederek söylüyorum,kitabın 74. ve 84 sayfaları arasındayer alan Perge Artemisi’neait bölüm, hepinizin çok ilgisiniçekecek. Kullanılan fotoğraflar,anlatılanları görüntülerle destekleyecekler.Anatanrıça kültü sayesindeAnadolu’da nice kültürlerinhayatiyet kazanması açısındanönemlidir.Kitapta 108. ve 114. sayfalar arasındayer alan kurban kabartma-92>93 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


sını hem görüntüleriyle hem deaçıklamaları ile size örnek olarakvermek istiyorum.KURBAN FRİZİ (KABARTMASI)Gerek heykeltraşisi, gerek mimarikonumu açısından Perge Tiyatrosubuluntuları arasında en ilginç olanıhiç şüphesiz kurban sahnesinibetimleyen friz’dir (kabartma). Ters“U” şeklindeki frizin orta bölümüyaklaşık 4 m uzunluğunda olup,iki parça halinde bulunmuştur. 1,5metrelik iki yan kanat dik açı ile ortauzun kenara birleşirler. Yüksekliği0,92 metre, kalınlığı ise 0,46metredir.Frizin ortasında kader tanrıçasıThyke, taht üzerinde oturmakta,sağ elinde Artemis Pergaia’nın idolşeklindeki tasvirini, sol elinde isebereket boynuzunu tutmaktadır.Her iki yanında üçer insan figürükurbanlık birer boğa ile ortayadoğru ilerlemektedir. Sol kanattabir boğanın kurban hizmetkarlarıtarafından kurban edilmesi gösterilmiştir.Törene katılan esas kişiler,portre karakteri taşıdıklarından,burada tarihi bir olay sözkonusudur.Diğer taraftan figürlerin portreüslubu, kabartmanın İS 2. yüzyılsonlarına tarihlenmesini sağlar. Butür kabartmalara Anadolu’da pekender rastlanması ve ayrıca frizinçok iyi koruna gelmiş durumu yapıtındeğerini ve önemini gösterir.Kurban frizi, sahne binasının ortakapısı (Porta Regia) üzerinde,diğer bir deyişle yapının en merkezikonumunda yer almaktaydı. Büyükbir ihtimalle tiyatronun şehrin hizmetineaçılmasını sağlayan ailenin-ki bu Plankius ailesi olmalıdır-,kurbanlar keserek açılış töreninekatılımı sahnelenmektedir.Her şeyden önemlisi de kabartmanınorta sahnesinde Anadolu’nunana tanrıçasının İS 2 yüzyılda PergeArtemisi’ne dönüşmüş idol şeklindekitasvirinin Tanrıça Thyke ‘ninsağ elinde gösterilmiş olmasıdır.Böylece Roma İmparatorluğu’nunkendini en çok hissettirdiği dönemdebile Anadolu’nun ana tanrıçasıgeleneğinin unutulmamış olunmasınabir kez daha tanık olunmaktadır.114. sayfadan 126. sayfaya kadarsahne binasının değişik katlarınıbirbirinden ayıran gigantomachi(dev adamlarla mücadele kabartmabloku) ve kentauramachi (atadamlarla mücadele kabartmabloku) da konularıyla, işleniş biçimleriyleve açıklamalarıyla ilginiziçekecektir.Kitabın son bölümünde (126. sayfadanitibaren) tiyatro masklarını betimleyenkabartmalar yer almaktadır.Son iki sayfada yazar Özgür, kitabınıyazarken yararlandığı kaynakkitapların bir sayımını dökümünüyapmakta ve önemli bir kaynakçaoluşturmaktadır.Sonuç olarak diyebiliriz ki, <strong>Antalya</strong>Arkeoloji Müzesi’nde sergilenenve Perge Tiyatrosu’ndan getirilenheykel ve kabartmalara ilişkindoğru bilgi edinmek istiyorsanız,sergilenen eserleri boyutları veözellikleri ile daha yakından tanımakistiyorsanız, gönül rahatlığıylasiz rehber arkadaşlarımıza yine birarkoeolog-rehber olan arkadaşımızEdip Özgür’ün “<strong>Antalya</strong> MüzesiPerge Tiyatrosu Heykelleri’yleTarih ve Mitoloji Gezisi” adlı kitabınıönerebiliriz. Okuyun, okuduğunuzadeğecek. Bilgi dağarcığınızayeni şeyler katıldığını göreceksiniz.Mesleğinin kendisine yüklediği işleviyerine getiren, ait olduğu coğrafyayahizmeti kutsal bir görev kabuleden arkadaşımız edip Özgür’übu başarılı çalışması için kutluyor,nice daha başarılı işler çıkartmasıdileğinde bulunuyoruz.Kurban Frizinin merkez Figürü, Tanrıça Tykhe’nin Artemis Pergaea Kültünü Tutuş tasviri /Central figure of the sacrifice frieze, Goddess Tykhe (Fortuna) while holding an Artemis Pergaea cult image


ARO Dergi BulmacaNot: Bu bulmacayı doğru çözenler arasında çekilecek kurada kazanan bir kişiye kitap armağan edilecektir.Bulmacanın çözümü önümüzdeki sayıda yayımlanacaktır.Hazırlayan: Hikmet Uğurlu, RehberSoldan Sağa:1. Almanca ve Türkçe çeşitli yapıtları arasında “Doğa Ana Kubaba”, “Patara”, “Likya” gibikitapları da bulunan, ülkemizde ve yurt dışında düzenlenen konferanslarda AnadoluArkeolojisi’nin önemini vurgulayan, uzun yıllar Patara Antik Kenti kazı başkanlığı yapmış, Akdeniz Üniversitesi öğretim üyelerinden, 1944 Malatya doğumlu bilim insanımız. -Merhametli, acıyıp esirgeyen.2. Tehlike işareti. - Özsu. - Cet.3. Almanya’da bir kent. - Atıf Yılmaz’ın bir filmi. - Matkap.4. Sodyumun simgesi. - Çıplak, yoksun. - Kocaman, iri.5. Hz. Muhammed’in yaptığı savaşlardan biri. - II. yy’da yaşamış ünlü Hun imparatoru. - “…beni kalbimdeki hicranla yalnız kalayım” (Rast - Şükrü Taner).6. Yüz …. - Bir şeyin o an ki koşullar açısından en elverişli sayılan gelişme durumu.7. Çok kullanılmaktan dolayı yıpranmak. - Sır, gizlenilen şey. - Bir nota.8. Slovakya’nın plaka imi. - Yüksek okul. - Dünyanın uydusu.9. (…den) oluşan. - Duygusal, düşsel.10. Ululuk, büyüklük. - Hindistan’da yaygın bir din. - İstanbul’da bir semt.11. Verme, verilme. - Asarak öldürme cezası. - Doğu anadolu’da bir nehir. - Bir cetvel.12. Sürekli olarak çıkarını düşünme durumu.94>95 ANTALYA REHBERLER ODASI DERGİSİ


Yukarıdan Aşağıya:1. Eski Roma’da ürkütücü doğa tanrısı. - İnce ip.2. Kuzey Doğu anadolu’da bir dağ silsilesi.3. “… meyvayı kopardılar dalından / Beni ayırdılar nazlı yarimden” (Türkü). -Düğün yemeği. - Hayvanlara verilen yem.4. Ünlü bir araba markasını simgeleyen harfler. - Avşa Adası’nda yetişen kırmızı üzüm.5. Bayındırlık. - Bir bütünün bir tek parçasıyla ilgili olan.6. Alanya yakınlarında bir çay. - Donuk renkli. - Duman kiri.7. Işın. - Eski dilde arslan. - Kaplıca.8. Düşürme, düşürülme. - Örümcek ağı.9. Kiloamperin kısaltması. - Arslan burcu.-29 Ağustos 1526 yılında OsmanlılarlaMacaristan arasındaki savaş.10. İskambilde papaz. - Üstün başarıgösteren sporculara verilen armağan. -Endonezy’nın plaka imi.11. Renyum’un simgesi. - İta olunmuş,verilmiş. - Asya’da bir göl.12. Medüz de denilen bir deniz hayvanı.13. Sudan’ın başkenti. - Argo’da rüşvet.14. Güdü, saik. - Gezi, dolaşma. -Koruma altına alınmış bölge.15. Bira yapımında kullanılan arpa. -Alışmak ve öğrenmek için yapılan müzikçalışması. - Mısır’ın plaka imi.Geçen Sayıdaki Bulmacanın ÇözümüA Z R A E R H A T V E R D İK A A T A U R M T A LR İ D A N İ Y E A R İ N N AO R T A Ş K L A N D O NP E L Ü R A M A R T A TO A R O H E L B A A KL A Z K İ Y E A N A T O M İİ G A P O N G A Y A Z LS N A A K İ M P R K İA Y R A Ç P E K İ B A SA Y A K L I K Ü T Ü P H A N EY A I T O R A T O R Y O7. sayımızdaki bulmacımızı doğru çözen olmamıştır.Ender EKER


HaberlerUzun, İnce Bir Yoldan“Meslek Yasamız”Yıllardır mücadeleettiğimiz, mesleğimizeve meslektaşlarımızayaraşır bir MeslekYasası’nın çıkmasıiçin girilen yoldaki enönemli durak olanTBMM Bayındırlık,İmar, Ulaştırma veTurizm Komisyonugörüşmesi 15 Mayıs2012 tarihindegerçekleşti.Komisyondaki görüşmelerdenönce Bakanlıkta Sayın BakanımızErtuğrul GÜNAY başkanlığında;TÜRSAB Başkanı SayınBaşaran ULUSOY, ARO BaşkanYardımcısı A.Zeki APALI, TUREBve İRO Başkanı Şerif YENEN,İZRO Başkanı Ayten ŞENİPEK,ARED Başkanı Sibel GÜVENve üst düzey tüm bürokratlarınkatılımı, ortak çabalarıylahazırlıklar tamamlanarak TBMMBayındırlık, İmar, Ulaştırmave Turizm Komisyonu’ndagörüşmelere geçilerek, MeslekYasa Tasarımız kısa sürede kabuledildi ve TBMM Genel Kurulu’nagönderilme kararı alındı.


Bakanımıza Teşekkür18 Mayıs 2012 tarihindeManavgat’a çalışma toplantısı içingelen Bakanımız Sayın ErtuğrulGÜNAY’a, Yasa Taslağımızınkomisyonda kabul edilerek TBMMGenel Kurulu’na sevk edilmesindegösterdikleri yakın ilgi nedeniyle,<strong>Antalya</strong>lı rehberler adına çiçeklekarşılayıp teşekkür ettik.Yasa Mecliste07 Haziran 2012tarihinde TBMM GenelKurul Gündemi’ne ikincisırada alınan yasamız,görüşmelerin ardından212 evet, 1 retoyuyla kabul edilerekCumhurbaşkanımızSayın AbdullahGÜL’e yasa gereğionaylanmak üzeregönderilmiştir.


Sağlık SöyleşileriMedical Park <strong>Antalya</strong> Hastane Kompleksi idaresiyle yapılan işbirliği neticesinde ARO Cafe’dedüzenlenen “Önce Sağlık” söyleşilerimizin ilki 23 Mayıs 2012 tarihinde ortopedi ve travmatolojiuzmanı Opr. Dr. Niyazi ÖZTÜRK’ün uzun yolculuklarda meslektaşlarımızın maruz kalabileceklerihastalıklar ile gezdirilen grup üyelerine düşme, burkulma vb durumlarda ilk yardım yapılmasıhakkında bilgilendirmesi ile gerçekleşti.“Önce Sağlık”söyleşilerimizin ikincisiMedical Park <strong>Antalya</strong>Hastanesi doktorlarındangöğüs hastalıklarıve cerrahisi uzmanıOpr. Dr. Ahmet BülentKARGI’nın el, koltuk altıterlemeleri; sigaranınzararları ve akciğerrahatsızlıkları konusundakibilgilendirmeleriyle 18Haziran 2012 tarihinde AROCafe’de yapıldı.


HaberlerDenetimler9-13 Mayıs 2012 tarihleri arasındaManavgat, Aspendos, KarpuzkaldıranŞelalesi, <strong>Antalya</strong> Cumhuriyet Meydanıve Alanya bölgelerinde Bakanlık,TÜRSAB ve ARO yetkililerince yapılandenetimlerde, 107 araç denetlenmiş,bunun sonucunda usulsüzlük görülendurumlar tespit edilerek 19 adettutanak düzenlenmiştir.


Isparta GezisiISPARTA’da Gül Toplayıp, Sagalassos’ta Tarihle Buluştuk...30.05.2012 tarihinde ARO’nun organize ettiğigünübirlik “Gül Toplama ve Sagalassos Gezisi” tümkatılımcıların memnuniyetiyle gerçekleşti.SDÜ Rektör Danışmanı, Isparta İli TurizmStratejisi ve Eylem Planı Geliştirme Projesiyürütücüsü Yard. Doç. Dr. İrfan Ateşoğlu’nun davetive gayretleriyle yapılan gezimiz çok başarılı oldu.Önce Isparta iline bağlı Güneykentbeldesinde belediye başkanı FahretdinGözgün’ün sıcak misafirperverliğindegül bahçelerine gidip, artık şehirdebulamadığımız o mis kokulu gülleri,sabahın erken saatlerinin getirdiği doğalbir ortamda üzerinde su damlacıkları, etrafısaran kokusu ile büyük bir keyifle topladık.Sagalassos’a ulaştığımızda her nekadar yağmur çiseliyor olsa da büyükbir heyecanla, restore edilip ayağakaldırılan antik yapıları rehberimiz, birIsparta sevdalısı Yavuz Ali Sakarya’nınanlatımı ve bilgi birikimiyle gezdik,inanılmaz fotoğraflar çektik. Gezimizsonrasında bizlere Ağlasun KaymakamıRamazan Kurtyemez ve Belediye BaşkanıAydın Kaplan’ın katılması ve sıcakmesajlarla Temmuz ayında kirazlarınolgunlaşmasıyla birlikte bizleri tekrar konuketmek istediklerini belirtir davetleri tümkatılımcıları mutlu etti.


HaberlerBasın Toplantısı6 Haziran 2012 tarihinde basın mensupları ilekahvaltıda bir araya gelen ARO yönetimi, başkanHasan UYSAL’ın ertesi günü meclis genelkurulunda görüşülecek yasanın önemi, ARODERGİ’nin iki dilde yayımlanmasının turizmekatkıları konularında bilgilendirmesiyle devam etti.


Basında ARO


HaberlerYasa Bilgilendirme ToplantılarıYeni yasamızın gelişi ile birliklebirçok meslektaşımızda oluşansoruları cevaplamak amacıyla;yasamızın getirdikleri vedeğişiklikler ile ilgili bilgilendirmetoplantıları düzenledik.<strong>Antalya</strong>’da altı değişik günde, Sideve Alanya’da ise birer defa olmaküzere toplamda sekiz bilgilendirmetoplantısıyla birçok meslektaşımızaulaştık. Toplantılara herhangibir nedenle katılamayanlara iseARO’da yine bu amaçla yardımcıolunmaktadır.


Vali Ziyareti18.07.2012 tarihinde <strong>Antalya</strong>Valisi Sn. Dr. Ahmet Altıparmak’ımakamında ziyaret ettik. MeslekYasamızın çıkmasıyla birlikteyeni bir döneme giren rehberlerin<strong>Antalya</strong> turizmindeki yer veöneminin daha da belirginleştiğinivurgulayan valimiz, “Yasanınverdiği yetkileri kullanmanızı,ekmeğini bu işten kazanan insanlarolarak <strong>Antalya</strong>’yı ilgilendiren herkonuda normal vatandaşlardandaha çok duyarlı olmanızıbekliyorum” dedi.Ziyarete katılan ARO YönetimKurulu Başkanı Hasan Uysal,yardımcısı A. Zeki Apalı, üyelerMehmet Macit, Özgür Doğan,Vedat Özçelik ve Gökhan Tunç davalimiz Sn. Ahmet Altıparmak’akabul ve iyi dileklerinden dolayıteşekkür edip, geçmişte olduğu gibiyine rehberlerin <strong>Antalya</strong> turizmindeetkin bir şekilde var olmaya devamedeceklerini söylediler.


K & G Silk and Wool CarpetsHavaalaný yolu 7. Km. <strong>Antalya</strong> / TÜRKÝYE - Tel: +90 (0242) 341 61 60 - Fax: +90 (242) 341 61 59Sargon Freeport Ltd.Serbest Liman Magosa - KKTC - Phone: +90 533 839 27 34A & R Halýcýlýk, KAPADOKYALYKIA Halýcýlýk Turizm San. Tic. A.Þ.Acýpayam Kavþaðý Tavas - DENÝZLÝ, Phone: +90 258 637 45 00 (4 Line) - Fax: +90 258 637 44 9873 Pimlico Road, London, SWIW 8NE, UKTel: +44 (0) 20 - 7730 8810 - Fax: +44 (0) 20 - 7730 8803New York by appointment24 West 57 Street, 3 Floor, New York, NY 10019, USATel: (212) 956 1586 - Fax: (212) 956 1587

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!