07.12.2012 Views

Başlıklar - İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Başlıklar - İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

Başlıklar - İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Şehir<strong>ve</strong><strong>Kültür</strong>: <strong>İstanbul</strong><br />

Çeşmeler, Sebiller, Şadırvanlar<br />

Şimdi bomboş sebilden selviler bir şey sorar,<br />

Hatırlatır uzayan dem çekişleri, rüzgâr.<br />

Mermer basamaklarda uçuşur beyaz tüyler.<br />

Ziya Osman Saba<br />

Su sanatları da <strong>İstanbul</strong> kültüründe özel bir yere sahipti. İslâm’ın doğduğu coğrafyada<br />

su çok kıt olduğu için bir damlasını bile ziyan etmeme çabası, Müslümanları su<br />

<strong>ve</strong> sulama meselesi üzerinde önemle durmaya, hem mirasçısı oldukları medeniyetlerin<br />

tecrübelerini en <strong>ve</strong>rimli şekilde kullanmaya, hem de yeni teknolojiler geliştirmeye<br />

yöneltmişti. Ortaçağ İslâm dünyasında son derece parlak gelişmeler kaydeden<br />

ilim dallarından biri olan su bilgisi, suyun bol olduğu bölgelerde aynı zamanda<br />

su sanatlarının doğmasına yol açtı; özellikle bahçeler bu sanatların uygulama alanlarıydı.<br />

Heinrich Glück, Avrupa bahçelerindeki su cet<strong>ve</strong>lleri, çeşmeler, çitler <strong>ve</strong> su terazileri<br />

fikrinin Sicilya <strong>ve</strong> Endülüs kanalıyla Müslümanlardan geldiği kanaatindedir.<br />

Doğu’da Semerkant, Buhara, Herat; Batı’da Gırnata, Kurtuba; Ortadoğu’da Bağdat,<br />

Şam, Kahire; Anadolu <strong>ve</strong> Rumeli’de Bursa, Edirne <strong>ve</strong> <strong>İstanbul</strong> gibi şehirler, bahçelerinde<br />

suyun başlı başına bir estetik haline geldiği şehirlerdi. Napoli’de hünerli su eğlenceleriyle<br />

zenginleştirilmiş Poggio Reale villasının planlarını çizen Lorenzo Medici,<br />

Glück’ün belirttiğine göre, sürekli temasta bulunduğu Osmanlı padişahı III. Murad<br />

tarafından takdir edilen bir mimardı. Türk bahçe sanatı o sıralarda en parlak dönemini<br />

yaşıyordu. Parklar İtalya’da henüz gelişmesinin başlangıcında bulunurken,<br />

<strong>İstanbul</strong> bahçelerinde çok büyük gelişmeler kaydedilmişti. Özellikle havuzlar, fıskiyeler<br />

<strong>ve</strong> çeşitli su oyunlarının gerçekleştirildiği tesisler göz kamaştırıyordu.<br />

Müslümanlar, çeşitli su oyunlarının sergilendiği bahçelerini tanzim ederken hiç<br />

şüphesiz Kur’an’da tasvir edilen cenneti model olarak almışlardı. Cennette, göller,<br />

nehirler <strong>ve</strong> havuzlar vardı. Kevser Havuzu’nun cennette Hz. Muhammed’e <strong>ve</strong>rilmiş<br />

özel bir havuz olduğu söylenir. Bütün güzel havuzlar şairler tarafından Kevser<br />

Havuzu’na, bütün lezzetli içecekler de onun suyuna benzetilirdi. Çeşme <strong>ve</strong> sebil vakfiyelerinde<br />

de çok zaman Kevser havuzuna <strong>ve</strong> Tesnîm suyuna atıfta bulunulmuş <strong>ve</strong><br />

genellikle “Her şeyi sudan canlı kılıp hayat <strong>ve</strong>rdik” âyeti zikredilmiştir. Açıkçası, çeşme,<br />

sebil, selsebil vb. yaptırıp insanların susuzluğunu gidermek bir çeşit ibadet olarak<br />

görülmüş <strong>ve</strong> bazı hayırse<strong>ve</strong>rlerde çeşme yaptırmak bir çeşit yarış, zamanla sevap<br />

kazanma amacını da aşarak bir zevk <strong>ve</strong> başlı başına bir estetik haline gelmişti.<br />

. 42 .

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!