You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>Kimya</strong><br />
<strong>Dergisi</strong><br />
İNOVATİF<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
YIL:4 SAYI:<strong>38</strong> EYLÜL 2016<br />
KARARSIZ EĞİTİM<br />
SİSTEMİMİZ<br />
MORFİN<br />
POLİÜRETAN<br />
KRİSTAL KUSURLARI<br />
ENERJİ İLİŞKİSİ
KURALLARIMIZ<br />
1. <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> yazılarını herhangi bir<br />
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını<br />
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış<br />
olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak<br />
belirtmek durumundasınız.<br />
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci<br />
derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun<br />
yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.<br />
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza<br />
gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi<br />
sorumlu değildir.<br />
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde,<br />
yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır.<br />
Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine<br />
ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen<br />
yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet<br />
ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri.<br />
Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar<br />
sorumludur. Dergi sorumlu değildir.<br />
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız<br />
var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile<br />
konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise<br />
iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine<br />
mail atabilirsiniz.<br />
6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları<br />
info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine<br />
göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz<br />
yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından<br />
incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri<br />
dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde<br />
bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu<br />
kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç<br />
daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.<br />
7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı<br />
yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının<br />
yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız<br />
yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin<br />
yazılarını maalesef yayımlamayacağız.<br />
8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz.<br />
Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi<br />
bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler<br />
yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz<br />
konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi<br />
yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını<br />
değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz<br />
dergi yöneticisine aittir.<br />
9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya<br />
ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma<br />
yapmayı seven herkes yazabilir.<br />
10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur.<br />
Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir.<br />
Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş<br />
sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir.<br />
Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran,<br />
huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler<br />
ekipten çıkarılır.<br />
11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi<br />
buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine<br />
sahiptir.<br />
12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları<br />
kabul etmiş sayılırlar.<br />
SOSYAL MEDYA<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com<br />
https://www.facebook.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><strong>Dergisi</strong><br />
https://twitter.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><br />
https://instagram.com/inovatifkimyadergisi<br />
http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr<br />
https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ<br />
https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi<br />
https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2Xp0LJgn9bB-aLM6w0-3pw
Ekibimiz<br />
YAVUZ SELİM KART<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
KURUCU-YÖNETİCİ<br />
PELİN TANTOĞLU<br />
KİMYAGER<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
SİBEL İĞCİ<br />
İNGİLİZCE ÖĞRETMENİ<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
TUĞBA NUR AKBABA<br />
KİMYAGER<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
HATİLE MOUMİNTSA<br />
KİMYA<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
GİZEM AYVERDİ<br />
KİMYAGER<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
ASLIHAN YILDIZ<br />
KİMYA TEKNİKERİ<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
BEGÜM MENEVŞE<br />
KİMYAGER<br />
INSTAGRAM EDİTÖRÜ<br />
EBRU APAYDIN<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN
EDİTÖRDEN<br />
<strong>38</strong>. <strong>Sayı</strong>dan Herkese Merhaba,<br />
Öncelikle 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun diyorum.<br />
Mail grubumuz 5000 kişiyi aştı ve her geçen gün büyümeye<br />
devam ediyoruz. İlgi ve alakanız için çok teşekkürler.<br />
Bu ay ilgi çekici yazılar ile yazarlarımız yine karşınızda.<br />
Bize her zaman sektör ya da kimya ile ilgili bir konuda yazıp<br />
gönderebilirsiniz.<br />
İyi okumalar dileriz
MORFİN 7<br />
İÇİNDEKİLER<br />
KARBONDİOKSİT İLE İLGİLİ SÜPRİZ<br />
ÇALIŞMA<br />
KİMYA İHRACATI 7 AYDA 8 MİLYAR<br />
DOLAR OLDU<br />
KARARSIZ EĞİTİM SİSTEMİMİZ<br />
ABD KAYA PETROLÜ ÜRETİMİ<br />
YÜZDE 45 ARTACAK<br />
POLİÜRETAN<br />
24<br />
14<br />
SAMSUN’A TÜRKİYE’NİN ÜÇÜNCÜ<br />
BÜYÜK LABORATUVARI KURULUYOR<br />
10<br />
21<br />
22<br />
SICAKTA KALAN PET ŞİŞELERDEKİ 26<br />
SUYU İÇMEYİN!<br />
MÜKEMMEL PLASTİK İÇİN<br />
27<br />
70 MİLYON TL’LİK YATIRIM<br />
KRİSTAL KUSURLARI<br />
28<br />
ENERJİ İLİŞKİSİ<br />
ERKEN EVRENDEKİ LİTYUM YOKLUĞU<br />
YENİ PARÇACIK VARLIĞINA İŞARET<br />
EDİYOR OLABİLİR<br />
NATA’DAN ÇANKIRI’YA ÇİMENTO<br />
32<br />
FABRİKASI<br />
DEMİR<br />
33<br />
12<br />
30<br />
AYIN WEB SİTESİ<br />
34<br />
KİMYA BULMACA<br />
35<br />
KİMYA BULMACA ÇÖZÜMÜ<br />
36
KİMYA SÖZLÜĞÜ<br />
37<br />
YAZARIMIZ OLUN<br />
<strong>38</strong><br />
İÇİNDEKİLER
BEGÜM MENEVŞE<br />
KİMYAGER<br />
ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ<br />
ÖĞRENCİ<br />
bmenevse26@gmail.com<br />
MORFİN<br />
Morfin genellikle anestezide kullanılan bir<br />
ilaçtır. Afyondan elde edilir ve ağrı kesici<br />
olarak merkezi sinir sistemine etki eder.<br />
Morfin, afyonun içinde doğal olarak bulunur.<br />
Oranı %8–20 arasındadır. İlk olarak kimin bulduğu<br />
halen bilinmemektedir. İrlandalı kimyacı Robert<br />
Boyle 1688 yılında afyon sakızı üzerine, çeştli<br />
kimyasal maddeler bulunan alkollü bir eriyik<br />
döktü. Bu şekilde, afyondan daha etkili bir madde<br />
elde etti. 1804 yılında Fransız kimyacısı Armand<br />
Sequin, renksiz kristaller halindeki Morfini<br />
afyondan ayırmayı başardı. 1805 yılında , Alman<br />
eczacısı Friedrich Willhem Adam Serturner (1783-<br />
1841) , afyondan amonyaklı bir eriyik yardımıyla<br />
Morfini ayırdı, deneyler yapıldı. Uyku verme<br />
durundan dolayı, Yunan mitolojisindeki uyku<br />
ilahı Morpheus’dan esinenerek “MORFİN” adını<br />
kullandı.Bu seneden sonra çeşitli hekimler bunu ağrı<br />
dindirici olarak denediler.1850 yılında İngiliz hekim<br />
Alexander Wood, morfini deri altına enjeksiyon<br />
yoluyla kullandı ve ağrı giderici olduğunu ispatladı.<br />
Tarihe geçen il morfin bağımlılarını tespit eden, 1855<br />
yılında İngiliz hekim Ashley Montagu olmuştur.<br />
1868 yılında Genel Anestezide deri altı yoluyla<br />
denendi. Başarılı sonuç elde edilemedi. 1861-1865<br />
yıllarında Amerika iç savaşları sırasında yaralanan<br />
askerlerinin acılarını dindirmek için kullanıldı.<br />
Sonraları bu askerlerde baş ağrısı, titreme, bulantı,<br />
kusma, kasılma görülmesi, yoksunluk belirtileri<br />
olarak kabul edildi. 1870-1871 Alman-Fransız<br />
Savaşı’nda her iki taraf da yaralı askerlerde<br />
morfin kullandı. 1870 yılında Levinstein ilk olarak<br />
morfinomi sendromu’nu tanımladı. 1890 yılında<br />
Pichon, “Morfinizm” adlı kitabını yazdı. Olumsuz<br />
yönleri söylenmesine ve yazılmasına rağmen morfin<br />
hala kullanılmaktadır. Morfinmanlar, günde 1-2<br />
gram morfini enjeksiyon yoluyla kullanmaktadırlar.<br />
[1]<br />
7
Morfin haşhaş bitkisinin sütünden elde edilen afyondan<br />
çeşitli kimyasal yöntemlerle elde edilir. Morfinin<br />
afyondan çözelti halinde elde edilmesi, buharlaştırma ve<br />
kalsiyum klorür çözeltisi ile yeniden çözme işlemlerini<br />
gerektirir. Bir çözeltinin ayrılmasından sonra sıvı kısım<br />
birkaç kez buharlaştırılır ve geride kalan morfin ve<br />
kodein kristalleri toplanır. Bunlar amonyak yardımıyla<br />
çözündürüldükten sonra yeniden kristalleştirilir. Böylece<br />
morfin, çözeltide kalan kodeinden ayrılmış olur.[2]<br />
Ağrı kesici özelliğinin güçlü olması sebebiyle direnç<br />
ağrı olarak tabir edilen, normal ağrı kesicilerin<br />
geçiremediği ağrılarda kullanılan bir analjezik etken<br />
maddedir. Özellikle dirençli kanser ağrılarında<br />
sıkça kullanılır. Ayrıca savaş ortamlarında, savaşılan<br />
sahada kullanılan tek ağrı kesicidir. Kullanımı<br />
çokkolay ve etkisi çok çabuk görüldüğünden,<br />
savaş alanındaki yaralıların ağrılarını hafifletmek<br />
maksadıyla kullanılır.<br />
Etken maddesinin yan etkileri arasında solunumu<br />
deprese etmesi (bronşlar, bronçuklar ve alveolleri<br />
daraltması) ve bağırsak peristaltizmini (bağırsak<br />
hareketleri) yavaşlatma yan etkisine sahiptir.<br />
Astım ve ağır solunum yolu hastalıkları bulunanlarda<br />
solunumu deprese edeceğinden kesinlikle<br />
kullanılmamalıdır. Bağırsak peristaltizmini<br />
durduğundan, sert kabızlık ve gaz sorunlarına sebep<br />
MORFİN İÇEREN BAZI İLAÇLAR<br />
olur. Bu kabızlık tıkanma yaratabilecek şekildedir.<br />
Dışkılama neredeyse hiç olmaz. Bu sebeple morfin<br />
kullanılırken lavman ile birlikte takviye yapılmalıdır.<br />
Morfin etken maddesi içeren ilaçlar yeşil reçete ile<br />
satılan narkotik ilaçlardır. Bu sebeple bağımlılık<br />
yapabilecek etkiye sahiptir. Bağımlılık öyküsü<br />
bulunan hastalarda kesinlikle kullanılmamalıdır.<br />
Prostat büyümelerinde, prostatın daha fazla<br />
büyüyerek tıkanmasına sebep olabileceğinden<br />
kullanılmamalıdır. [3]<br />
Etkin Madde: Morfin Sülfat<br />
Etkin Madde: Morfin Sülfat<br />
8
Etkin Madde: Morfin HCL<br />
[4]<br />
Kaynaklar :<br />
[1] İnsan anatomisi uzmanı Dr. Ali AYYILDIZ uyuşturucular adlı makalesi 2010<br />
[2]İstanbul Üniversitesi FBE Fiziksel <strong>Kimya</strong> Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Yücel GİDER morfinin<br />
gizemi 2013<br />
[3] http://www.nkfu.com/morfin-nedir-etkileri-nelerdir/<br />
[4]http://www.ilactr.com/atc/N02AA01.html<br />
9
Haber<br />
Yabancı<br />
KARBONDİOKSİT İLE İLGİLİ SÜPRİZ<br />
ÇALIŞMA<br />
Yapılan yeni araştırmada, karbondioksiti güneş ışığı<br />
kullanarak yararlı bir enerji kaynağına dönüştürecek<br />
bir yol bulundu.<br />
ABD Enerji Bakanlığı, Argonne Ulusal Laboratuvarı<br />
ve Illinois Üniversitesi tarafından yapılan yeni<br />
araştırmada, karbondioksiti güneş ışığı kullanarak<br />
yararlı bir enerji kaynağına dönüştürecek bir yol<br />
buldu.<br />
Böylece belki gün geçtikçe artan ve global ısınma<br />
nedeni karbondioksit yakıta dönüştürülebilir.<br />
Gerçek Bilim’de yer alan makaleye göre bu<br />
dönüşümdeki en büyük zorluklardan biri<br />
karbondioksit gibi reaktif olmayan bir maddeyle<br />
çalışmak. “Bizim açımızdan karbondioksiti başka<br />
bir şeye dönüştürmek oldukça zordur” diyor<br />
kimyager Larry Curtiss.<br />
Karbon dioksiti yararlı bir yakıta çevirmek için bir<br />
katalizör bulmak gerekir. Bitkiler karbondioksiti<br />
şekere dönüştürmek için enzim kullanırlar.<br />
Araştırmacılar ise tungsten diselenür adlı metal<br />
bileşiğini katalizör olarak kullandı. Bu maddenin<br />
yüzey alanını arttırmak için nano boyuttaki<br />
taneciklerine ayırarak reaktifliği arttırdılar.<br />
Bu sayede araştırmacılar karbondioksiti, karbon<br />
monoksite çevirdi. Karbon monoksitte bir sera gazı<br />
olmasına rağmen, çok daha reaktif olduğundan<br />
metanol gibi yakıtlara dönüştürülebiliyor. “Karbon<br />
monoksitten yakıt üretmek enerji açısından aşağı<br />
yolculuğa benzerken, doğrudan karbondioksitten<br />
yakıt üretmek ise yukarı gitmeye benziyor” diyor<br />
Argonne fizikçisi Peter Zapol.<br />
Karbon dioksiti, karbon monoksite çevirmek<br />
için gereken reaksiyon, doğadakinden farklı olsa<br />
da fotosentezdeki benzer temel girdiler içeriyor.<br />
“Fotosentezde, ağaçlar gerekli enerjiyi ışıktan<br />
alır, su ve karbondioksiti sırasıyla kullanarak<br />
yakıta dönüştürür, deneyimizde ise bileşenler aynı<br />
olmasına rağmen, ürün farklı olur” diyor <strong>Kimya</strong>ger<br />
Curtiss.<br />
Reaksiyon kurulumunda ise ekip doğadakine<br />
benzer bir yol izleyerek yapay yaprak yaparak,<br />
üç adımlı reaksiyon tamamlayabildi. İlk adımda<br />
fotonlar geliyor negatif yüklü elektronlara dönüşerek<br />
ve pozitif yüklü deliklere denk geliyor ve sonra<br />
birbirinden ayrılıyor. İkinci adımda ise delikler<br />
su molekülleriyle reaksiyona giriyor, proton<br />
ve oksijen moleküllerini yaratıyor. Son olarak,<br />
protonlar,elektronlar ve karbondioksitle tümüyle<br />
reaksiyona girerek karbon monoksit ve su yaratıyor.<br />
“Bir çok farklı tür hidrokarbonu yaktık, kömür,<br />
10
petrol veya gazolin gibi- bu bulgu kimyasal<br />
yakıtlardan yeniden kullanılabilir yakıtlar<br />
yapmak için güneş enerjisinin büyük yardımı<br />
dokunabileceğini gösteriyor” diyor Zapol.<br />
Curtiss’e tungsten diselenür katalizörü oldukça<br />
dayanıklı ve 100 saate kadar kullanılabiliyor ki, bu<br />
katalizörler için yüksek bir çizgi anlamına geliyor.<br />
Bu hedef kapsamında, araştırmada reaksiyonun<br />
minimum enerji kaybıyla gerçekleştiği ve çok verimli<br />
olduğu gösterildi.<br />
11
Yerli<br />
Haber<br />
KİMYA İHRACATI 7 AYDA 8 MİLYAR<br />
DOLAR OLDU<br />
<strong>Kimya</strong> ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre<br />
miktarda yüzde 4,21 artış ile 1 milyon 342 bin ton,<br />
değerde ise yüzde 26,14 düşüş ile 970 milyon 487 bin<br />
dolar oldu.<br />
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri<br />
İhracatçıları Birliği (İKMİB) verilerine göre Temmuz<br />
ayında kimya ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına<br />
göre miktarda yüzde 4,21 artış ile 1 milyon 342 bin<br />
ton, değerde ise yüzde 26,14 düşüş ile 970 milyon<br />
487 bin dolar oldu. Değer bazındaki düşüş, Euro-<br />
Dolar paritesi ve emtia fiyatlarındaki gerilemeden<br />
kaynaklandı.<br />
<strong>Kimya</strong> sektörü, Temmuz ayında 970 milyon 487<br />
bin dolarlık ihracat ile otomotiv ve hazır giyim<br />
sektörlerinin ardından üçüncü sırada yer aldı.<br />
Geride bıraktığımız ayda sektörün en fazla ihracat<br />
yaptığı ülke Mısır olurken, en çok ihracat yapılan<br />
diğer ülkeler Almanya, Irak, İngiltere, Birleşik<br />
Arap Emirlikleri, İtalya, İran, Hollanda, Malta ve<br />
Yunanistan olarak sıralandı.<br />
İlk sırada Almanya var<br />
Ocak-Temmuz döneminde kimya sektörü toplamda<br />
8 milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Bu dönemde<br />
kimya ihracatı miktar bazında yüzde 1,86; değer<br />
bazında ise yüzde 13,87 geriledi. Yedi aylık dönemde<br />
kimya ihracatında ilk 10 ülke; Almanya, Mısır, Irak,<br />
İran, İtalya, Hollanda, ABD, İngiltere, Yunanistan ve<br />
Suudi Arabistan oldu.<br />
“Miktar bazında yüzde 4,21’lik<br />
artış yaşadık”<br />
Temmuz ayı ihracat rakamlarını değerlendiren<br />
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri<br />
İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Murat Akyüz, “Euro-Dolar paritesinde<br />
yaşanan kayıplar ve emtiadaki aşağı yönlü hareket<br />
ihracatımızı değer bazında düşürse de miktar<br />
bazında yüzde 4,21’lik artış yaşadık. 15 Temmuz’da<br />
yaşanan darbe girişiminin etkisi daha çok<br />
yurtiçinde hissedildi. Bu girişimin hızlı bir şekilde<br />
atlatılması tüm sektörler için oldukça rahatlatıcı<br />
oldu ve Türkiye’ye duyulan güveni artırdı. Yaşanan<br />
bu talihsiz olaya cevap olarak ihracat ve ekonomi<br />
hedeflerimizi sekteye uğratmadan çalışmalarımıza<br />
devam etmeliyiz. Ancak yurtdışı piyasalarda<br />
ülkemize yönelik algıda yanlış yönlendirme<br />
12
çabalarının olduğunu gözlemliyoruz. Bu konuda<br />
ekonomimizdeki düzelme ve ihracatımızdaki<br />
artış ile ilgili doğru bilgileri aktarmak konusunda<br />
en büyük sorumluluk da bizlerin omuzlarında.<br />
Türkiye’ye karşı herhangi bir negatif yaklaşım yok<br />
aksine demokrasiye bağlılığımız güven tazeledi<br />
diyebiliriz. Bu da ihracat artışımızdaki potansiyeli<br />
büyüttü” dedi.<br />
<strong>Kimya</strong> ihracatçıları olarak yurtdışı fuar ve<br />
heyet programlarında herhangi bir değişikliğe<br />
gitmediklerini, küresel piyasalardaki daralma ve<br />
tüm olumsuz koşullara rağmen ihracat rakamlarını<br />
yukarıya taşımak adına çalışmalarının son sürat<br />
devam ettiğini belirten Akyüz, miktar bazındaki<br />
yükselişin devam etmesinin yılın geri kalanına<br />
yönelik umutlarını artırdığını dile getirdi.<br />
13
SABRİYE ÇOBANOĞLU<br />
YÜKSEK KİMYAGER<br />
ZONGULDAK KARAELMAS ÜNİVERSİTESİ<br />
MEZUN<br />
cali_134@hotmail.com<br />
KARARSIZ EĞİTİM<br />
SİSTEMİMİZ<br />
-Evladım hadi kalk çalış sınavın var biliyorsun.<br />
-Ya nerden çıktı bu sınav ya? Anne!<br />
- İyi bir gelecek için iyi bir üniversiteye gitmen lazım<br />
bu sınav bunun anahtarı bir tanem.<br />
-Anne neden hayatım beş şıkka bağlı?<br />
Bu cümleleri duymayan genç, bunları söylemeyen<br />
ebeveyn,bu stresi yasamayan kimse yoktur herhalde.<br />
Gençliklerini ders çalışmakla geçirdiklerine ne kadar<br />
üzül sekte bu ısrarcı tavrımızı da bırakmıyoruz.<br />
Çünkü Türkiye sınavlar ülkesi.Yazık ki çocuklarımız<br />
TEOG,YGS-LYS,KPSS,SMM,TUS gibi bir çok sınava<br />
girmek zorunda kalıyorlar. (Bu kadar çok sınav<br />
yapılması ücretle mi alakalı,devlet hazinesine giren<br />
milyarlardan bahsediyoruz.)<br />
Eğitim sistemi sürekli iktidarın gözdesi olmuş,<br />
her bakan değiştiğinde eğitim sistemi ve eğitim<br />
sisteminin merkezi olan sınavlarda değişmiş. Sınava<br />
girecek öğrenciler bu yapboz olan sınav sistemi<br />
karsısında demoralize olmakta, veli ve öğretmene bu<br />
konuda çok iş düşmektedir.<br />
Yazı bulunduğundan beri var mı bu sınav sistemi?<br />
Biz çok eskiye gitmeyelim Osmanlı zamanına şöyle<br />
bir bakalım.<br />
Osmanlı İmparatorluğu'nda medrese dışında bir<br />
yüksekokul açılması fikri ilk defa Sultan Abdülmecit<br />
zamanında Meclis-i Muvakkat-i Maarif (Geçici<br />
Eğitim Meclisi) tarafından 1845'te düzenlenen eğitim<br />
programında yer almıştı. Osmanlı döneminde,<br />
Darülfünun-ı Osmanlı hazırlıkları tamamlanır<br />
gazetelere öğrenci alımıyla ilgili ilan verilir (1863).<br />
1000 den fazla kişi başvurur yapılan sınav ile 450 kişi<br />
seçilir ve eğitime başlanır. Darülfünun-ı Osmanlının<br />
ilk dersini 1863 ta <strong>Kimya</strong>ger Mehmet Emin Derviş<br />
Pasa (1817-1879) yapmıştır.<br />
14
Prof. Dr. Feza Günergun: İlk ders<br />
çok kalabalık olmuş. 300 kişi kadar katılmış. Devlet<br />
ricalinden, memurlardan katılanlar var. Burada<br />
Derviş Paşa fizik ve kimyanın önemini anlatmış,<br />
elektrikle ilgili deneyler yapmış. Tabi bu deneyler<br />
halkın çok ilgisini çekmiştir. Çünkü İstanbul halkı ilk<br />
defa elektrik deneylerine şahit olmaktadır. Elektriğin<br />
iletkenliğini bir insana kıvılcım vererek, öbür elinden<br />
de tekrar kıvılcım yaratarak göstermiştir ve o kadar<br />
ilgi çekmiştir ki 2. ve 3. konferanslar 400-500 kişiyle<br />
birlikte yapılmıştır.<br />
Cumhuriyetin ilanıyla yaralarını sarmayan çalışan<br />
genç Türkiye Atatürk'ün fikirleriyle bir adım daha<br />
ileriye gitmiştir.<br />
Prof. Dr. Feza Günergun: 1933<br />
yılına gelindiğinde İstanbul Üniversitesi’ni istenilen<br />
düzeye çıkarmak için taze bir kana ihtiyaç vardı.<br />
Bu 2 yoldan sağlandı. Birincisi dönemin şartları<br />
müsaitti; Almanya’yı terk etmek zorunda kalan bilim<br />
adamları Türkiye’ye davet edildi. Ama bundan önce<br />
1929’lardan itibaren Cumhuriyet Hükümeti, açacağı<br />
üniversiteye eleman yetiştirmek için Avrupa’ya<br />
çok sayıda Türk gencini gönderdi. Yurtdışında,<br />
Almanya’da ve genellikle Fransa’da eğitim gören<br />
bu Türk gençleri, 1933’te reform yapıldığında geri<br />
çağrıldılar. Yabancı hocalarla birlikte modern eğitimi<br />
başlattılar.<br />
1960' lara gelindiğinde lise mezunları az olduğundan<br />
bir çok fakülte başvuran herkesi kabul etmekteydi.<br />
Zamanla artan öğrenci sayısı, yetersiz kalan eleme<br />
yöntemleri nedeniyle bazı üniversiteler kendi giriş<br />
sınavlarını yapmaya başlamışlardır. Sınav konusunda<br />
ortak çalışan üniversitelerde bulunmaktaydı. Milliyet<br />
gazetesinin haberine göre hukuk ve tıp fakültelerinde<br />
kompozisyon sınavı dahi yapılmaktaydı. (Gazete<br />
arşivlerine ulaşmak sadece ücretsiz üyelik<br />
gerektirmekte)O dönemde sınav başvurusu ücretli.<br />
Sınav klasik düzeyde yapılmaktaymış. Sınav her<br />
dersten değil matematik, fizik, kimya,türkçe, yabancı<br />
dil, resim ve istidat yoklaması (yetenek sınavı)<br />
derslerinden yapılmaktaymış. Sınavda pergel,<br />
gönye ve logaritmik hesaplama için hesap makinesi<br />
kullanımı sadece kendi kullanmak şartı ile serbest.<br />
Tabi her üniveriste kendisi sınav yaptığı için şartlat<br />
değişkenlik gösterebiliyor. Çok enteresan bir bilgide<br />
o dönemde üniveristelerde derslere dinleyici olarak<br />
katılabiliyorsunuz. İnternette araştırma yaparken<br />
ulaşabildiğim en eski sınav 1965 yılına ait 15 kimya<br />
sorusu sorulmuş sorular daha çok bilgiye dayalı,<br />
üretimde kullanılan yöntem ve teknikleri sorgulayıcı<br />
soru tipleridir. Örnek bir soru;<br />
Daha önce çıkmış ÜSS sorularına http://kimyaokulu.com linkinden ulaşabilirsiniz yalnızca üye olmanız<br />
gereklidir.<br />
15
Yukarıdaki tabloda mezun olan öğrencilerin<br />
sayısı ve üniversitelere yerleşen öğrenci sayıları<br />
görülmektedir. Buda genel merkezi bir sistemin<br />
kurulması mecburiyetini getirmiştir. 22 Kasım 1974<br />
yılında Üniversiteler arası kurul üniversiteye giriş<br />
sınavlarını tek merkezden yapmaya karar vermiş ve<br />
bu nedenle ÜSYM yani Üniversitelerarası Öğrenci<br />
Seçme ve Yerleştirme Merkezi kurulmuş 1981 yılında<br />
YÖK'e bağlanarak adı ÖSYM yanı Öğrenci Seçme ve<br />
Yerleştirme Merkezi olmuştur. Sınav aynı gün sabah<br />
ve öğlen olmak üzere iki oturum yapılmış .<br />
Milliyetin arşivinden bulduğum soruların<br />
çalınmasıyla ilgili haber.'7 Temmuz 1973'te, ÜSYM<br />
(Üniversite Seçme ve Yerleştirme Merkezi) tarafından<br />
yapılan üniversiteye giriş sınavları sorularının daha<br />
önceden özel bir dershane tarafından ele geçirilmesi<br />
üzerine iptal edilmişti.'<br />
Yine 1974 yılında öğrencilerin tercihleri de toplanmış<br />
ve ona göre üniversiteye yerleştirme yapılmış.<br />
1976 – 1980 yılları arasında ise sınav aynı gün tek<br />
oturumda yapılmıştır.<br />
1981 yılında artık sınav iki basamaklı hale getirilmiş.<br />
Öğrenciler nisan ayında ÖSS (Öğrenci Seçme Sınavı)<br />
ye haziran ayında ise ÖYS(Öğrenci Yerleştirme<br />
Sınavı) ye girmişler. ÖSS soruları daha çok temel<br />
bilgileri içerirken ÖYS soruları ise bilgi yoklama<br />
öğrendiği bilgileri uygulama soruları tarzındaydı.<br />
Bu soru 1981 yılının ÖSS deki en güzel sorusu şuan<br />
müfredattaki Joule-Thomson olayının mükemmel<br />
şekilde açıklayan bir soru.<br />
ÖYS soruları ise daha çok işlem kabiliyetini çözmeyi<br />
ölçmüş.<br />
1982 yılından itibaren de ortaöğretim kurumlarından<br />
adayların diploma notları toplanmaya başlanmış<br />
ve bu notlar Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP) adı<br />
altında belli ağırlıklarla sınav puanlarına katılmıştır.<br />
1987 de bu sınavda branşlaşma meydana gelmiş<br />
öğrenci tercih edeceği bolüme göre üç ana kolda<br />
toplanan sorulardan sorumlu tutulmuş. Sınava giren<br />
öğrenci ÖSS de tüm sorulardan sorumlu tutulmuş.<br />
Mühendislik ve Fen bilimleri: Bu<br />
bölüm sayısal dediğimiz öğrencilerin çözmesi<br />
gereken ÖYS sorularını kapsamaktadır. Fizik,<br />
kimya,biyoloji,matematik ve Türkçe sorularını<br />
kapsamaktaydı.<br />
İktisadi ve Sosyal Bilimler: Bu bölüm eşit<br />
ağırlık öğrencilerinin çözeceği bölümlerdi. Tarih,<br />
coğrafya,felsefe,matematik ve Türkçe sorularını<br />
içermekteydi.<br />
Sosyal Bilimleri ve Yabancı Dil: Bu bölümde<br />
sözel ve dil bölümü öğrencilerinin çözmesi gereken<br />
16
ölümdür. Tarih, coğrafya, felsefe,matematik,Türkçe<br />
ve dil bölümü seçmiş ise dil sorularını<br />
kapsamaktaydı.<br />
1999 da sınav sistemi tekrar tek basamaklı hale<br />
gelmiş.Bu yıl sınav soruları çalınmış sınav haziran<br />
ayında tekrar yapılmıştır. Milliyetin sınav iptali<br />
duyurusu :'Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi<br />
tarafından, sınavdan önce soru kitapçıklarının<br />
sınavların yapılacağı çevre okullara göre sıralanmak<br />
üzere gönderildiği 3 depodan biri olan İstanbul<br />
Bağlarbaşı'ndaki Marmara Üniversitesi İlahiyat<br />
Fakültesi Sınav Merkezi'nde,dün iki soru kitapçığının<br />
çalınması üzerine ÖSS iptal edildi.'<br />
Sınav sonuçları da 99 depreminden bir kaç gün<br />
sonra açıklanmıştı. Aynı yıl ayrıca ortaöğretimdeki<br />
alanlardan mezun olanların aynı alandaki<br />
yükseköğretim programlarına yerleştirilmelerinde<br />
OBP’nin daha yüksek bir katsayı ile çarpılması<br />
uygulamasına da geçilmiştir.<br />
17
2003 yılında ÖSS de OBP katsayıları değiştirilmiştir.<br />
Üniversite tercihi için gereken puan barajı arttırılmış.<br />
Dönemin ÖSYM başkanı Fethi TOKER açıklama<br />
yapmış, sınavda uygulanan testlerdeki Türkçe ve<br />
Matematik bölümlerinin ÖSS puanı içindeki ağırlığı<br />
artırılacağını, Ağırlıklı ortaöğretim başarı puanının,<br />
yerleştirmeye esas olan Y-ÖSS puanları içindeki<br />
ağırlığı da yükseltileceğini söylemiş.<br />
2006 da sınavın oturum sayısında bir değişiklik<br />
olmazken müfredat değişmiş soruların bir kısmı<br />
ÖSS ayarında iken diğer kısmı lise müfredatından<br />
sorulmuş. Aynı yıl lise eğitimi de zorunlu olarak<br />
4 yıla çıkarıldı. Sınav müfredatı lise 1,2 ve 3<br />
kapsayacak şekilde genişletilmiş.Buda daha önce ÖSS<br />
de çıkmayan konularla ilgili soru geleceği anlamını<br />
taşımaktadır.Müfredatın genişletilmesi soru sayısını<br />
176 dan 240 çıkartmış. Kitapçıktaki sorular iki kısma<br />
ayrılmış.Öğrenciler ilk bölümde yer alan Türkçe,<br />
matematik 1, sosyal bilimleri 1 ve fen bilimleri 1<br />
den oluşan 180 soruyu yapmaları gerekmektedir.<br />
Sınavın ikinci bölümünde ise seçtikleri alana göre 60<br />
soru daha çözmeleri gerekmektedir.İkinci bölümde<br />
edebiyat-sosyal, matematik 2, sosyal bilimleri 2 ve<br />
fen bilimleri 2 soruları yer almaktaydı. Bu yapılan<br />
değişikliklerin üniversiteye daha nitelikli öğrenci<br />
hazırlamak için yapıldığı söylenmiş.<br />
18
2010 yılında oturum sayısı değişen sınava da yeni<br />
adlarda konulmuş. ÖSS yerine martta yapılan<br />
YGS yanı yüksek öğretim geçiş sınavı, ÖYS yerine<br />
haziranda yapılmakta olan tercih edilen alana<br />
göre beş farklı LYS yanı lisans yerleştirme sınavı<br />
yapılmakta. YGS sınavını sınava giren herkesin<br />
yapması gerekmektedir. LYS de kendi içerisinde<br />
meslek seçimine göre değişiklik göstermektedir.<br />
YGS'de YGS-1-2-3-4-5-6, LYS'de MF-1-2-3-<br />
4, TM-1-2-3, TS-1-2 ve DİL-1-2-3 olmak üzere<br />
tam 12 ayrı puan türü bulunmaktadır. Bu puan<br />
türleri, öğrencilerin üniversite tercihlerinde etkin<br />
rol oynayacak, aldıkları puan türlerine göre farklı<br />
tercihler yapabileceklerdir. Aşağıdaki şema bu<br />
sistemi çok güzel özetlemektedir.<br />
19
Şuan mevcut sistem YGS-LYS sınavları üzerinden<br />
yürümekte. 2015 de Nabi Avcı `Sınavlar kalkıyor.<br />
ilköğretimde SBS diye sınavımız vardı bunun yerine<br />
6 temel dersten oluşan sisteme geçeceğimizi söyledik<br />
ve bunu yaptık.2015 de üniversiteye geçiş sınavı da<br />
değişecek üniversite sınavı merkezi sınava benzer<br />
olacak. Daha sonraki konuşmasında ise yeni sınavlar<br />
icat edilmeyecek.Daha okul merkezli, öğrencinin<br />
sanat, kültür, spor branşlarına yönlenmesini hesaba<br />
katan düzenleme yapılacak dedi. Sınav sistemiyle<br />
ilgili devletinde kafası karışık galiba. Eğitim sistemi<br />
rayına oturmaz ise daha donanımlı bir nesil nasıl<br />
yetişecek.<br />
Kaynaklar :<br />
http://www.on5yirmi5.com/haber/egitim/egitim-guncel/121541/iste-gecmisten-gunumuze-sinav-sistemi.<br />
html<br />
http://www.universitedeyim.com/yeni_ygs_lys.html<br />
http://www.osym.gov.tr/belge/1-2704/osym-hakkinda.html<br />
http://www.istanbul.edu.tr/?p=68<br />
http://www.egitimvegelecek.com<br />
Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi <strong>Dergisi</strong> 11: 15-19 {1995J ÖSYM ve 1974 -1994<br />
YILLARINDA SORULAN KİMYA SORULARlNIN DEGERLENDİRİLMESİ<br />
F.İnci Morgil, Fikri Yılmaz, Nilgün Seçken, Ayhan Yılmaz, A.Seda Yücel<br />
http://www.milliyet.com.tr/<br />
20
Haber<br />
Yabancı<br />
ABD KAYA PETROLÜ ÜRETİMİ<br />
YÜZDE 45 ARTACAK<br />
ABD’de kaya petrolü üretiminin 2040 yılına kadar<br />
yüzde 45, kaya gazı üretiminin yüzde 114 artması<br />
bekleniyor.<br />
ABD Enerji Enformasyon İdaresinden (EIA), ülkenin<br />
kaya petrolü üretiminin 2040 yılına kadar yüzde 45<br />
artmasının öngörüldüğü bildirildi.<br />
EIA’dan yapılan açıklamada, ABD’nin kaya petrolü<br />
üretiminin 2015’te günlük ortalama 4,89 milyon<br />
varilden, 2040’da 7,08 milyon varile yükselerek yüzde<br />
45 artış göstermesinin tahmin edildiği belirtildi.<br />
Düşük petrol fiyatlarının üretimi olumsuz etkilemesi<br />
nedeniyle, ülkenin kaya petrolü üretiminin 2017’ye<br />
kadar günlük ortalama 700 bin varil azalmasının<br />
beklendiğinin kaydedildiği açıklamada, “Ancak,<br />
üretim maliyetindeki azalmalar ve sondaj<br />
tekniklerindeki ilerlemeler sayesinde üretim<br />
miktarındaki düşüş hafifleyecek. Daha verimli<br />
hidrolik çatlatma teknikleri sayesinde, üreticiler<br />
tek bir kuyudan daha fazla petrol çıkarabilecek.”<br />
ifadelerine yer verildi.<br />
Açıklamada, ABD’nin Kuzey Dakota eyaletinde<br />
bulunan Bakken sahasından elde edilen kaya petrolü<br />
üretiminin 2040’ta günlük ortalama 2,3 milyon varile<br />
ulaşmasının beklendiği bilgisine yer verilirken, bu<br />
bölgenin, ülkenin bir numaralı kaya petrolü üretim<br />
sahası olacağının da altı çizildi.<br />
Kaya gazında yüzde 114 artış<br />
Açıklamada ayrıca, ABD’de kaya gazı üretiminin<br />
de 2040 yılına kadar yüzde 114 artacağının tahmin<br />
edildiğini bildirdi.<br />
Açıklamada, ABD’nin kaya gazı üretiminin<br />
2015’te günlük ortalama 1,06 milyar metreküpten,<br />
2040’da günlük ortalama 2,26 milyar metreküpe<br />
yükselmesinin öngörüldüğü belirtildi.<br />
Düşük petrol fiyatlarının ABD’de kaya petrolü<br />
üretimini 2017’ye kadar olumsuz etkilemesinin<br />
beklendiğinin hatırlatıldığı açıklamada, buna<br />
rağmen, kaya gazı üretiminin düşük doğalgaz<br />
fiyatlarına rağmen 2040’a kadar kademeli olarak<br />
artmaya devam edeceği vurgulandı.<br />
Açıklamada, ABD’nin kuzeydoğusunda bulunan<br />
Marcellus ve Utica sahalarının elverişli jeolojik<br />
yapılarına ve ülkenin doğalgaz pazarlarına olan<br />
yakınlığına işaret edilerek, söz konusu bölgelerin<br />
düşük gaz fiyatlarına karşı dirençli olduğu ve ABD<br />
gaz üretimine uzun dönemde katkı sağlamaya devam<br />
edeceği kaydedildi.<br />
21
Yerli<br />
Haber<br />
SAMSUN’A TÜRKİYE’NİN ÜÇÜNCÜ<br />
BÜYÜK LABORATUVARI KURULUYOR<br />
Türkiye’nin üçüncü büyük metal ölçüm laboratuvarı<br />
Samsun’da kuruluyor. Metal ve makina sektörüne<br />
hizmet verecek laboratuvarda daha önce Ankara’dan<br />
getirilen cihazlarla yapılan birçok analiz ve test artık<br />
Samsun’da yapılabilecek.<br />
Avrupa Birliği mali işbirliği çerçevesinde Rekabetçi<br />
Sektörler Programı kapsamında finanse edilen<br />
‘’Uluslararası Akredite Metal, Metroloji ve<br />
Kalibrasyon Laboratuvarı’’, Samsun’da kuruluyor.<br />
8,3 milyon euroya mal edilen laboratuvar, 2017’in<br />
ilk aylarında hizmete açılacak. Ankara ve Gebze’nin<br />
ardından Türkiye’nin üçüncü büyük laboratuvarı<br />
olacak işletme, metal ve makina sektöründe üretim<br />
yapan şirketlerin analiz, ölçüm ve test ihtiyaçlarına<br />
yanıt verecek. Bu sektörlerde üretim yapan şirketlerin<br />
bu laboratuvardan aldıkları sertifikayla ürünlerini<br />
yurtiçi ve yurtdışı pazarlara daha düşük maliyetle<br />
pazarlayabileceklerini söyleyen Bilim, Sanayi ve<br />
Teknoloji Bakanlığı Avrupa Birliği Mali Programlar<br />
Daire Başkanı Murat Altun, ‘’Uluslararası<br />
laboratuvarda malzemelerin kimyasal ve mekanik<br />
analizleri, testleri ve gerekli ölçümleri yapılacak,<br />
belli konularda kalibrasyona gidilebilecek.<br />
Akredite edilecek laboratuvar iç pazardaki metal<br />
ürünlerin kalite ve standartlarını belirleyerek<br />
ihraç edilmelerine kolaylık sağlayacak’’ dedi.<br />
Altun, laboratuvarın ihracat yapan şirketlerin ihtiyaç<br />
duyduğu bine yakın analiz, ölçüm ve teste yanıt<br />
verebileceğini sözlerine ekledi.<br />
Dış pazardaki işletmelere de<br />
hizmet verecek<br />
Özellikle kalibrasyon alanında Gebze ve Ankara’dan<br />
sonra üçüncü büyük laboratuvar olma özelliği<br />
taşıyacak laboratuvarda ateş ölçerden benzin<br />
pompasına, su ve elektrik sayaçlarından tansiyon<br />
aletlerine kadar geniş bir yelpazede çalışmalar<br />
yapılacağını kaydeden Altun, ‘’Mobil cihazlarla, MR<br />
gibi taşınamayacak cihazların ölçümleri yerinde<br />
yapılırken, laboratuvarda toz, nem, titreşim veya<br />
ısı, basınç, elektrik, hız ve kuvvet kalibrasyonları<br />
da yapılabilecek. Sektörde faaliyet gösteren<br />
KOBİ’ler uluslararası akredite laboratuvardan<br />
aldıkları sertifika ile yurtiçi ve yurtdışına ürünleri<br />
daha düşük maliyetle pazarlayabilecekler.<br />
Kanıtlanmış kalite ve standartlarla KOBİ’lerin<br />
rekabet gücü ve verimlilikleri artacak, yeni ve<br />
ileri teknolojilerle üretim gerçekleştirebilecekler.<br />
Bölgenin ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacak<br />
olan laboratuvarın, dış pazarlardaki işletmelere de<br />
hizmet vermesi planlanıyor’’ diye konuştu.<br />
22
İhracatçı firmalara Ar-Ge destek<br />
hizmeti vereceğiz<br />
Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Salih Zeki Murzioğlu, Samsun Merkez<br />
Organize Sanayi Bölgesi’nde 4 bin 600 metrekare<br />
alana kurulacak laboratuvarın tamamlandığında<br />
Karadeniz Bölgesi’nde ilk olacağını belirterek şöyle<br />
devam etti:<br />
“Bölgede metal sektöründe özellikle ihracat odaklı<br />
faaliyet gösteren firmalara Ar-Ge destek hizmeti<br />
verilerek katkı sağlayacağız. Laboratuvarda<br />
spektral analiz, radyografik muayene, mikrosertlik<br />
ölçümleri, çentik darbe testi, mikroyapı ve<br />
makroyapı ve yüzey pürüzlülüğü inceleme, çekme,<br />
eğme, basma testleri, ultrasonik muayene gibi<br />
tüm analiz, test ve muayene işlemleri ve kütle,<br />
boyut, hacim ve debi, ısı, basınç, elektrik, hız<br />
ve kuvvet kalibrasyonlarının yanı sıra bacagazı<br />
ölçümleri, toz, nem, gürültü ve titreşim ölçümleri<br />
yapılabilecek. Özellikle baca gazı ölçümü yapılacak<br />
olması bizi çok memnun etti. Çünkü daha önce<br />
bu ölçüm cihazı Samsun’da yoktu. Ankara’dan<br />
istiyoruz. Gelen personelle birlikte tüm masrafını<br />
biz karşılıyorduk. Raporun gelmesi de aylar<br />
sürüyordu. Şimdi biz bunu burada Samsun’da<br />
yapabileceğiz.”<br />
23
EDA KARACA<br />
KİMYA TEKNOLOJİSİ<br />
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ<br />
MEZUN<br />
edakaraca27<strong>38</strong>@outlook.com<br />
POLİÜRETAN<br />
Poliüretanlar ilk kez Alman bilim adamı Otto<br />
Bayer tarafından 1937 yılında sentezlenmiş<br />
ve diizosiyanatın, diol ile reaksiyonuyla elde<br />
edilmiştir. Eğer ortamda su da varsa diizosiyanatın<br />
bir kısmı diol ile polimerleşirken küçük bir kısmı da<br />
su ile gaz (karbondioksit) çıkışı reaksiyonu vererek<br />
gözenekli poliüretan yapıyı (köpük veya sünger<br />
yapısı) meydana getirir. Olgunlaşma süresi (24-72<br />
saat) sonunda oldukça sağlam bir polimer yapı elde<br />
edilir. Daha sonraları diollerin yerini daha büyük<br />
molekül ağırlıklı, polieter veya poliester yapısındaki<br />
polioller almıştır. Bu şekilde oluşan poliüretan daha<br />
sağlam ve daha esnek bir elastomer oluşturur.<br />
( Diizosiyanatın bir poliolle reaksiyonu sonucu oluşan poliüretan )<br />
24
Poliüretanlar hafif,ucuz ve kolay taşınabilir olması bakımından tercih edilmektedir.Poliüretan Sistemleri 3<br />
ana bileşenden oluşmaktadır :<br />
A Kompenent :Farklı Oh sayılarına sahip doymuş poliester poliollardır.<br />
B Kompenent : MDI bazında NCO değerlerinde prepolimerlerdir.<br />
A1 Kompenant : Catalys ve Katkı Maddeleri<br />
Poliester Polioller<br />
Polyester kelimesi,birleşik bir kelime olup,çok<br />
anlamındaki POLY ve organik bir tuzu ifade eden<br />
Ester kelimesinden oluşur.Aslında çok sayıda<br />
organik tuz olarakta ifade edilmektedir.Doymamış<br />
polyester reçinlerin uygulanması ilk olarak 2.Dünya<br />
savaşı zamanındadır.Fakat cam elyafı ile takviye<br />
edilmesi,çok sağlam ve hafif bir malzeme olduğunun<br />
anlaşılması ise 1950 yıllardadır.<br />
Kaplama, sert köpük, terlik-taban poliüretan<br />
uygulamalarıda uygulama alanlarından birisidir.<br />
İzosiyanat<br />
C,O ve N içeren (NCO) reaktif grubun ve bu reaktif<br />
grubu içeren bileşiklerdir.<br />
Poliüretan yapımında kullanılan ve petrolden<br />
üretilen bir sıvıdır.TDI ve MDI yaygın olarak<br />
kullanılmatadır.4 çeşit İzosiyanat bulunmktadır :<br />
1) Alifatik İzosiyanat<br />
2) Aromatik İzosiyanat<br />
3) PMDI (Polimerik Metilen Difenilin İzosiyanat)<br />
4) TDI (Toluen Diizosiyanat)<br />
Alifatik İzosiyanatlar : %75 katı oranlı, NCO değeri 16,0 - 16,6 olan sararmaz bir 2K<br />
sertleştiricidir.<br />
Aromatik İzosiyanatlar : %75 katı oranlı, NCO değeri 12,7 - 13,7 arasındadır.<br />
PMDI : Poliüretan zemin kaplamaları, yapıştırıcılar, soğuk oda panelleri ve yalıtım için sprey<br />
uygulamalar olmak üzere birçok sektörde kullanılmaktadır.<br />
TDI : 80/20 oranında, 2,4-TDI ve 2,6-TDI olarak iki izomerden oluşur. Sünger, yapıştırıcı sektöründe<br />
kullanılmaktadır.<br />
Evlerimizdeki mobilyalar,buzdolaplarımızdaki yalıtım,çatı ve panel sistemler ve daha gündelik alanda<br />
kullandığımız bir çok ürünler poliüretan malzemelerden elde edilmektedir.<br />
Kaynaklar :<br />
http://baymelkimya.com/polyurea_sistemler-11-2<br />
http://www.derkimkimya.com/urunler/6/izosiyanatlar.aspx#<br />
http://www.kimyam.net/2012/09/gundelik-hayatmzdaki-polimerler.html<br />
25
Haber<br />
Yabancı<br />
SICAKTA KALAN PET ŞİŞELERDEKİ<br />
SUYU İÇMEYİN!<br />
Florida Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada ,uzun<br />
süre sıcakta bırakılan plastik pet şişelerin, antimon<br />
ve bisfenol A yani BPA salımladığını gösterdi. Plastik<br />
su şişeleri polietilen tereftalattan (PET) üretiliyor,<br />
bu nedenle ısındıklarında BPA kimyasallarını<br />
salıyor. ABD FDA (Gıda ve İlaç Dairesi) ;normalde<br />
içecek şişelerinde bulunan düşük seviyedeki<br />
BPA’nın problem teşkil etmediğini söylese de halen<br />
araştırmalarına devam ediyor. Bazı sağlık kurumları<br />
ise bu kimyasalın çocuk sağlığı üzerinde negatif<br />
etkileri olabileceğini belirtiyor.<br />
WHO’nun bir parçası olan Uluslararası Kanser<br />
Araştırmaları Ajansı tarafından antimon kanserojen<br />
olarak kabul ediliyor.<br />
Florida Üniversitesi Toprak ve Su bilimleri Prof.<br />
Lena Ma liderliğindeki araştırma ekibi 16 markalı<br />
suyu dört hafta boyunca 70 0C’de tuttu. Bu da<br />
gerçekleşebilecek en kötü senaryo olarak kabul<br />
edildi.<br />
şişelerde BPA seviyeleri yükseltildi.<br />
“Eğer suyu uzun süre depoluyorsanız bu endişe<br />
uyandırabilir,” diyor Prof. Ma. Bilim insanları<br />
arabanızda veya sıcak yerlerde bıraktığınız su şişeleri<br />
için uyarıyor. Bu alışkanlığın toplumdan topluma<br />
değiştiği belirtiliyor. Mesela Çin’de şişeler arabada<br />
uzun süre durabilirken, ABD’de bir iki gün ancak<br />
duruyor. Türkiye’de ne kadar durduğuna ise siz<br />
karar verin. Belki içme suyu çok büyük problem<br />
olmayabilir fakat aynı kaplarda süt, kahve ve asitli<br />
içeceklerin olması problem yaratabilir. Araştırmacılar<br />
sadece su şişesini test ettiler, aynı şey kola, gazoz gibi<br />
bir içecek olsaydı sonuçlar farklı olabilirdi.<br />
Araştırma 2014 yayınlanmasına rağmen sonuçları<br />
açısından yayınlama gereği duyduk.<br />
16 markadan sadece biri EPA için geçerli olan<br />
antimon ve BPA standartlarını aştı. Çalışmaya<br />
dayanarak sıcakta depolama çok büyük bir problem<br />
gibi gözükmüyor ama yine de daha fazla araştırma<br />
yapılması ve diğer markaların da güvenliğini test<br />
edilmesi gerekiyor.<br />
Prof. Ma’nın araştırmasında 4 hafta boyunca ısıtılan<br />
26
Yerli<br />
Haber<br />
MÜKEMMEL PLASTİK İÇİN<br />
70 MİLYON TL’LİK YATIRIM<br />
Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve<br />
Eğitim Vakfı (PAGEV), 70 milyon TL yatırımla<br />
Plastik Mükemmeliyet Merkezi açacak.<br />
30 bin metrekare kapalı alana sahip olacak projenin<br />
ilk etabını oluşturan 3 bin 500 metrekarelik<br />
bölümünün bir yıl içerisinde faaliyete geçirilmesi<br />
planlanıyor. Tamamının gelecek dört yıl içinde<br />
bitirilmesi hedefleniyor.<br />
PAGEV Plastik Mükemmeliyet Merkezi, Türkiye’nin<br />
milli projelerinin temelini oluşturacak endüstriyel<br />
beceri ve yeteneklerin geliştirilmesini sağlayarak<br />
plastik sektörüne ve Türkiye ekonomisine güç<br />
katmayı hedefliyor.<br />
üretim kapasiteleriyle dünyada altıncı, Avrupa’da ise<br />
ikinci sırada olduklarını söyledi. Aynı yıl ihracatın<br />
değerde 4.34 milyar dolar olduğunu belirten Eroğlu,<br />
başarılı üretim ve ihracat performansıyla Türkiye<br />
ekonomisine ve sanayisine verdikleri katkıyı her<br />
geçen gün artırdıklarını kaydetti.<br />
Eroğlu, bu hedefe kendilerini ulaştıracak en büyük<br />
atılımın ise katma değerli üretimi artırmak olduğunu<br />
vurgulayarak, “Bugün dünya plastik mamul<br />
ihracatını yönlendiren ilk 10 ülkenin birim ihracat<br />
fiyatı 5.3 dolar/kilogram, plastik hammadde<br />
ithalat fiyatı ise ortalama 2 dolar/kilogram ve her 1<br />
kilogramlık üretim ve ihracatta ortalama 3.3 dolar<br />
katma değer sağlıyor” diye konuştu.<br />
‘Dünyada altıncıyız’<br />
Merkezin açılış törenini Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />
Bakanı Faruk Özlü, Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />
Bakanlığı Sanayi Genel Müdürü Prof. Dr. İbrahim<br />
Kılıçaslan ve PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz<br />
Eroğlu gerçekleştirdi.<br />
Eroğlu, 2015 yılında ulaştıkları 8.6 milyon tonluk<br />
27
MÜGE ÇINAR<br />
KİMYAGER<br />
EGE ÜNİVERSİTESİ<br />
ÖĞRENCİ<br />
muge.angel@gmail.com<br />
Kristal Kusurları<br />
Kristal Yapı Kusurları ve Enerjiyle Olan<br />
İlgileri: Kristal yapıların atom veya molekül<br />
dizilimlerinde görülen çeşitli kusurlar<br />
vardır. Bu kusurlar noktasal, çizgisel,<br />
düzlemsel ve hacimsel olmak üzere dört<br />
ana başlığa ayrılmaktadır.Bu kusurların<br />
biçimi, boyutu, miktarı ve yeri maddenin<br />
özelliklerini direkt olarak etkilemektedir<br />
Enerji İlişkisi<br />
Çizgisel kusurlar: Sol tarafta kusursuz kristal<br />
yapılar görülmektedir. Sağ üstte kenar, sağ altta<br />
ise bu yapıların vida dislokasyonu geçirmiş hali<br />
yer almaktadır.Dislokasyon:Dislokasyon olarak<br />
da adlandırılan çizgisel kusurlar, kristal yapıların<br />
atomsal dizilişlerinde bir çizgi boyunca görülen<br />
kusurlardır. Kenar ve vida dislokasyonu olmak üzere<br />
iki dislokasyon türünün yanında, bu iki türün bir<br />
arada görüldüğü karışık dislokasyonlar da vardır.Bir<br />
kristal yapıya, yarım bir atom düzleminin girmesi<br />
sonucu uygulanan basınçla birlikte, düzlemin<br />
ucundaki atomlar basıncın etkisiyle sıkışırken,<br />
düzlemin yan kısımlarındaki atomlar ise açılmaya<br />
Noktasal kusurlar: Uzaydaki herhangi bir<br />
boyutta uzanmayan, yalnızca bir atomda<br />
veya o atomun çevresinde oluşan kusurlardır.<br />
Bir atomun eksik olduğu boşluk kusuru, bir<br />
atomun fazla olduğu ara yer kusuru ve atom<br />
büyüklüklerinin farklı olması birer noktasal<br />
kusurdur.[6] İyonik kristal yapılarda zıt iyon<br />
çiftinin eksik olması Schottky kusuru, yer<br />
değiştirmiş iyonların olması ise Frenkel kusuru<br />
olarak adlandırılmaktadır.<br />
zorlanırlar. Bu durumda minimum enerjili denge<br />
konumlarından ayrılan atomların potansiyel<br />
enerjileri artar. Bu düzensizliğin merkezi olan<br />
doğru, kenar dislokasyonu olarak adlandırılır.Kristal<br />
yapıdaki bir düzlem boyunca kısmen kayma şeklinde<br />
ötelenme sonucu gerçekleşen dislokasyonlara vida<br />
dislokasyonu denir. Vida dislokasyonu boyunca alt<br />
ve üst kısımlardaki atomlar denge konumlarından<br />
farklı bir konumda olduklarından birbirlerini tam<br />
olarak karşılayamazlar. Bu sebeple dislokasyon çizgisi<br />
boyunca artık kayna gerilmeleri bölgesi oluşur ve<br />
dolayısıyla potansiyel enerji artış gösterir.<br />
28
Düzlemsel kusurlar: Kristal yüzeyleri ile çok kristalli<br />
yapılardaki kristal bireyleri arasında, iki boyutlu<br />
kusurlar olan düzlemsel meydana gelir.Düzlemsel<br />
kusurlar, yüzey kusurları ve tane sınırlarındaki<br />
kusurlar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.Bir kristal<br />
bireyinin yüzeyinde bulunan atomlar kusurludur<br />
ve bireyin içindeki atomlara göre farklılık gösterir.<br />
Enerjisi daha yüksek olan yüzey atomları, içerideki<br />
atomlara göre daha zayıf bağlıdır. Yüzey atomlarına<br />
eklenecek atomlar sonucunda yüzey enerjisi adı<br />
verilen bir enerji oluşur.Çok kristalli yapıları<br />
oluşturan kristal bireyleri arasında kusurlu bölgeler<br />
bulunmaktadır.<br />
Hacimsel kusurlar: Üç boyutlu bir bölgedeki<br />
atomların eksikliği sonucunda oluşurlar.<br />
İyonik kristallerin yapılarını incelerken bütün<br />
örgülerin ideal olduğunu ve iyonların beklenen<br />
konumlarda yerleştiğini varsaydığımızda bu<br />
varsayım 0 K de gerçekleşebilir.Çünkü bunun<br />
üstündeki sıcaklıklarda entropi artar ve kristal<br />
kusurları gerçekleşir.<br />
Kaynaklar :<br />
tr.wikipedia.org/Kristal Yapı Kusurları<br />
Anorganik <strong>Kimya</strong> 1 föyü (Doç.Dr.Süleyman Gülcemal ve Prof.Dr.Hayati Türkmen)<br />
Fizikokimya(Gazlar ve Termodinamik Cilt :1)(Doç.Dr.Nursel Acar)<br />
29
Haber<br />
Yabancı<br />
ERKEN EVRENDEKİ LİTYUM<br />
YOKLUĞU YENİ PARÇACIK<br />
VARLIĞINA<br />
İŞARET EDİYOR OLABİLİR<br />
Tüm bilim dalları ilgi çekici olsa da evrenbilim<br />
tümünden farklı bir dikkati hak ediyor. Çünkü<br />
varlığımıza ilişkin en temel soruları soruyor: Evren<br />
nasıl ortaya çıktı? Nasıl şu anki duruma gelebildi?<br />
Elbette bu sorular geçmişe yönelik. Dolayısıyla<br />
günümüzde, geçmişe ilişkin elimizde ne gibi<br />
izler kaldığı çok önemli. Bu izlerin her ayrıntısı,<br />
evrenbilimciler için son derece önemli.<br />
Söz konusu ayrıntılardan biri nükleosentez; yani<br />
atom çekirdeklerinin oluşumu. Büyük Patlama<br />
Kuramı, erken evrenin (evrenin oluşumundan<br />
hemen sonraki dönemin) hangi elementleri<br />
içerdiğine ilişkin yüksek doğruluklu öngörüler<br />
yapıyor; lityum dışında. Lityum ya bir şekilde<br />
saklanıyor ya da ortada lityum yiyen bir şeyler<br />
var. Bilimciler lityumu tüketen bir şey olduğuna<br />
ilişkin kanıt bulmaya çalışmak yerine, öncelikle<br />
lityum oluşumunu neyin baskılamış olabileceğini<br />
araştırıyordu. Görünüşe bakılırsa yeni bir parçacık,<br />
bu sorunun yanıtı olabilir.<br />
Evrenin başlangıç evrelerinde, bugün bildiğimiz<br />
anlamda atom ve moleküller yoktu. Evren,<br />
birbirlerine bağlanamayacak kadar fazla enerjiye<br />
sahip olan proton ve elektronlar ile doluydu. Bunlar<br />
birbirlerinin çevresinde akıp karışarak, bir nevi<br />
sıvı oluşturuyorlardı. Fakat evren genişledikçe bu<br />
sıvı benzeri ortam soğudu ve protonlardan bazıları<br />
birbirlerine bağlanmaya başladı. Ardından bir ya<br />
da iki nötron yakalayarak, biraz daha ağır olan ilk<br />
elementleri oluşturmaya başladılar.<br />
Kayıp Lityum Gizemi<br />
Yani tek bir protondan ibaret olan hidrojenin yanı<br />
sıra, bir proton ve bir nötrondan oluşan döteryum<br />
da arada-sırada oluşuyordu. Peki ne sıklıkta?<br />
Yaklaşık olarak 1 milyon hidrojene karşılık 25<br />
döteryum düzeyinde gerçekleşiyordu. İnanılmaz<br />
olan şu ki sadece Standart Model’i ve sıradan<br />
maddenin (baryon) fotonlara (ışığa) oranını alarak,<br />
evrenbilimciler bu oranı öngörebiliyor. Gözlemler<br />
bu öngörünün %1,6 oranında doğru olduğunu<br />
gösteriyor.<br />
Evrenbilimciler başka elementlerin oranlarını da<br />
öngörebiliyor. Ancak bunlar için yapılan gözlemler<br />
biraz kuşkulu; çünkü ağır elementlerin yıldızlarda<br />
da üretilme ve tüketilme olasılığı var. Dolayısıyla<br />
onların ne kadarının Büyük Patlama kaynaklı<br />
olduğunu söylemek güç. Örneğin Büyük Patlama<br />
Kuramı, her 10 milyar hidrojen atomuna karşılık 5<br />
lityum atomunun (burada sadece Li 7 izotopundan<br />
söz ediyoruz; üç proton ve dört nötrondan oluşan<br />
en yaygın lityum izotopudur) oluşmasını öngörüyor.<br />
Fakat yapılan gözlemler her 10 milyar hidrojen<br />
atomuna karşılık en fazla 2 lityum atomunun<br />
oluştuğunu gösteriyor.<br />
30
Evrenbilimcilerin bu tutarsızlıktan kendilerini<br />
sorumlu tutmamalarının nedeni, gözlemleri<br />
suçlayabilmeleriydi. Yakın zamana kadar lityumun<br />
yıldızlarda sanılandan daha fazla tüketiliyor olma<br />
olasılığından söz ediliyordu. Ya da döteryumun<br />
hidrojene oranı öngörülenden biraz farklı olabilirdi.<br />
İşte kayıp lityum konusu bu nedenle askıda<br />
kalıyordu.<br />
Ne yazık ki hidrojenin döteryuma oranı artık<br />
oldukça doğru biçimde biliniyor. O yüzden hem<br />
hidrojen-döteryum oranını, hem de hidrojen-lityum<br />
oranını açıklayabilecek olan tutarlı bir fiziksel yasalar<br />
ve sabitler kümesi bulmak hiç kolay değil.<br />
Berilyum Baskılanması mı,<br />
Nötron Atılması mı?<br />
Bu heyecan verici olurdu. Ortalıkta dolaşan<br />
söylentileri duymuşsunuzdur: “Yeni Fizik“e ilişkin<br />
kanıtlar olabilir mi? Evet, belki de olabilir. Andreas<br />
Goudelis, Maxim Pospelov ve Josef Pradler adlı üç<br />
araştırmacıya göre, sadece yeni fizik değil, yeni bir<br />
parçacık da söz konusu olabilir.<br />
Düşüncenin temeli şu: Lityum izotopunun kaynağı,<br />
kararsız bir berilyum izotopudur. Dolayısıyla, şayet<br />
berilyum oluşumunu baskılayan bir parçacık varsa,<br />
lityum sorunu da kendiliğinden çözülmüş demektir.<br />
Araştırmacılar birkaç aday parçacık öneriyor. Aslında<br />
konu, berilyumun nasıl oluştuğu ile ilgili. Kurama<br />
göre iki helyum izotopunun füzyonu sonucunda<br />
berilyum oluşuyor. Bu da oldukça yavaş gerçekleşen<br />
bir süreç.<br />
değiştirdiği ve böylece berilyum oluşumunu<br />
yavaşlattığı düşünülebilir. Normalde nötron eklemek<br />
durumu kötüye götürürdü; çünkü nötronlar aynı<br />
zamanda daha fazla döteryum yaratır. Bununla<br />
birlikte, bu nötronlar döteryumun parçalanmasından<br />
geliyor ve çoğu yeniden döteryum yapmaya gidiyor.<br />
Böylece denge yine kurulabiliyor.<br />
Yeni Parçacık Nerede?<br />
Araştırmacıların önerdiği çözümün geçerli<br />
olabilmesi için, sözü geçen yeni parçacığın kısa<br />
ömürlü olması gerekiyor. 1 saat mertebesindeki<br />
yaşam süreleri için herşey yolunda gibi görünüyor.<br />
İyi ama bu yeni parçacık nerede? Halen kayıp! Aslına<br />
bakarsanız, Standart Model’in ötesinde olduğu<br />
söylenen modellerin büyük bir bölümü, ekibin<br />
gereksinim duyduğu özelliklere sahip bir parçacığın<br />
varlığını kabul etmiyor; aksiyonlar dışında.<br />
Aksiyonlar pek çok grup tarafından yoğun biçimde<br />
inceleniyor.<br />
Şu anda işletilmeyen eski bir deney düzeneğinin, bu<br />
yeni parçacıklara duyarlı olabileceği düşünülüyor:<br />
Sıvı Sintilatör Nötrino Algılayıcı (İng. Liquid<br />
Scintillator Neutrino Detector). Belki de yeni<br />
parçacık, zaten elde edilmiş olan eski verilerin içinde<br />
keşfedilmeyi bekliyor olabilir.<br />
Olasılıklardan biri, berilyum ile tepkimeye giren bir<br />
parçacık olması ve berilyumun yeniden iki helyum<br />
izotopuna bozunmasına neden olduğu yönünde.<br />
Durum böyleyse, hidrojen-döteryum oranı (ya da<br />
helyum izotopları arasındaki oran) değişmeden<br />
lityum bolluğunda düşüş gerçekleşmesi mümkün.<br />
Üstelik böyle bir parçacık, helyum bolluğunu sadece<br />
çok ufak bir miktarda yükseltir.<br />
Biraz daha karmaşık olan ikinci bir çözüm var:<br />
Döteryumdan bir nötronu dışarı atan bir parçacık.<br />
Bu fazlalık nötronlar çevrede dolaşarak, berilyum<br />
oluşumunu baskılamış olabilir. Bunun tam olarak<br />
nasıl gerçekleştiğini anlamak güç, fakat fazlalık<br />
nötronların iki helyum izotopu arasındaki dengeyi<br />
Büyük Patlama’nın hemen ardından ilk elementleri<br />
oluşturan çekirdeksel tepkimeler.<br />
31
Yerli<br />
Haber<br />
NATA’DAN ÇANKIRI’YA<br />
ÇİMENTO FABRİKASI<br />
Nata Holding, 140 milyon dolar Çankırı’ya çimento<br />
fabrikası kuruyor. Çerkeş’te temeli atılan fabrikanın<br />
2018’de tamamlanacağı bildirildi.<br />
Fabrikada yılda 1.5 milyon ton çimento üretileceğini<br />
ve 300 kişinin de istihdam edileceğini belirten Nata<br />
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Namık Tanık,<br />
“Her zamankinden daha çok birlik ve beraberliğe<br />
ihtiyacımız var, iş dünyası olarak işimizin<br />
başındayız. Yatırımlarımıza devam ediyoruz.<br />
Türkiye, çok çalışarak birlik ve beraberlik<br />
içinde sıkıntıları atlatacak” ifadesini kullandı.<br />
Yatırımlarının sadece çimento fabrikasıyla sınırlı<br />
kalmadığına dikkati çeken Tanık, yıl sonuna kadar<br />
yurt içinde İstanbul başta olmak üzere İzmir ve<br />
Adana’da alışveriş merkezi ve konut projelerine<br />
başlanacağını, yurt dışında ise Türkmenistan dışında<br />
ikinci bir ülkeye daha açılmayı planladıklarını<br />
kaydetti.<br />
32
DEMİR<br />
Simgesi:<br />
Fe<br />
Grubu:<br />
8B (Geçiş elementi)<br />
Atom numarası: 26<br />
Bağıl atom kütlesi: 55,847<br />
Oda sıcaklığında:<br />
Katı<br />
Erime noktası: 1535°C<br />
Kaynama noktası: 2750°C<br />
Yoğunluğu:<br />
7,874 g/cc<br />
Keşfi:<br />
Bilinmiyor<br />
Atom çapı:<br />
1,72 Å<br />
Elektronegatifliği: 1,83<br />
Elektron dizilimi: 1s 2 2s 2 p 6 3s 2 p 6 d 6 4s 2<br />
Yükseltgenme basamağı (sayısı): 2, 3<br />
Radyoizotopları:<br />
Yok<br />
Demir, atom numarası 26 olan kimyasal element. Simgesi Fe dir (Latince. Ferrum dan). Demir, dünya<br />
yüzeyinde en yaygın dördüncü mineral ve yerkabuğunda en çok bulunan metaldir.<br />
Demir (Fe) periyodik cetvelin VIII B grubuna dahil, gümüş grisi renkte metal element. Bükülebilir ve<br />
dövülgen bir metal olan demirin dört allotropu vardır. Bunlardan en çok rastlananı 770°C'ın altında<br />
kararlı olan ve ferrit adıyla bilinen alfa şeklidir. Demir, mıknatıs tarafından çekilir, kendisi de kolayca<br />
mıknatıslanabilir. Isıyı ve elektriği iyi iletir.<br />
Demir’in Elde Edilmesi<br />
Demir metali, demir cevherlerinden elde edilir ve doğada nadiren elementel halde bulunur. Metalik demir<br />
elde etmek için, cevherdeki katışkıların (İndg: impurity) kimyasal indirgenme yoluyla uzaklaştırılmaları<br />
gerekir.<br />
Kullanım Alanları<br />
Bitkilerin ve hayvanların yaşamı için son derece önemli bir element olan demir, hemoglobin pigmentinin<br />
yapısında da oksijen taşıyıcı olarak işlev görür. Saf halde demir olarak, sıklıkla karbon ve diğer metallerle<br />
alaşım halinde kullanılır. İnşaatlarda beton kolon, kiriş ve yüzeylerin güçlendirilmesinde kullanılır. Çelik<br />
sanayiinin ana hammaddesidir.<br />
33
Ayın<br />
Web<br />
Sitesi<br />
Elementler ile ilgili çeşitli bilgileri videolu<br />
öğrenmek istiyorsanız bu site tam size göre.<br />
Periyodik tablo şeklinde hazırlanmış sitede her<br />
element hakkında bir video görmeniz olası.<br />
İncelemenizi öneriyoruz.<br />
http://ed.ted.com/periodic-videos<br />
34
KİMYA BULMACA<br />
1<br />
2 3<br />
4<br />
5<br />
6<br />
7 8<br />
9<br />
10<br />
Soldan Saga<br />
4. Çözücü ve ayirt edici ortam kullanarak çözünen madde<br />
karisimini bilesenlerine ayirma metodu.<br />
6. Maddelerin özellikleri ile maddeler arasi etkilesimleri<br />
inceleyen bilim dali.<br />
9. Bir maddenin uyarilmasi sonucu ortamdan uyarici<br />
kaldirilsa da bir süre daha isima yapmasi.<br />
10. Maddenin uzayda kapladigi bosluk.<br />
Yukaridan Asagiya<br />
1. Proton ve nötron gibi atom çekirdegini olusturan temel<br />
parçaciklar.<br />
2. Çekirdegin etrafinda dönen elektronlarin bulunma<br />
ihtimali en yüksek oldugu bölgeleri ve elektronlarin<br />
hareketini belirleyen matematiksel dalga denklemi.<br />
3. Belirli kütle, hacim ve sekli olan içine girdigi kabin seklini<br />
almayan madde hali.<br />
5. Agir bir çekirdegin daha küçük çekirdeklere dönüsmesi.<br />
Bu sirada bir kaç nötron ile çok büyük miktarda enerji<br />
açiga çikar.<br />
7. Elektriksel yük tasiyan atom ya da atom gruplari.<br />
8. ivi haldeki bir maddenin kati hale geçmesi<br />
35
KİMYA BULMACA<br />
(GEÇEN AYIN ÇÖZÜMÜ)<br />
8<br />
I<br />
4<br />
M<br />
A<br />
N<br />
G<br />
6<br />
A<br />
3<br />
B<br />
2<br />
P<br />
1<br />
D<br />
Ö<br />
T<br />
E<br />
E H E R<br />
T<br />
R<br />
Y<br />
U<br />
A Z O T M<br />
A<br />
L<br />
5<br />
T<br />
7<br />
S<br />
R<br />
Z O T O N Ü I<br />
9<br />
L<br />
F<br />
A<br />
T<br />
I P I T<br />
Y<br />
U<br />
M<br />
Soldan Saga<br />
3. <strong>Kimya</strong>da hacim ölçümünde kullanilan kap [BEHER]<br />
4. Dizel motoru yakitidir. [MAZOT]<br />
6. Gaz halindeki ve temel enerji düzeyinde bulunan<br />
atomlarin, UV ve görünür bölgedeki isigi absorblamasi<br />
ilkesine dayanir. [AAS]<br />
8. Bitki, hayvan ve mikroorganizma biçimindeki bütün<br />
canlilarin yapisinda yer alan kimyasal maddeleri ve<br />
canlinin yasami boyunca sürüp giden kimyasal süreçleri<br />
inceleyen bilim dalidir. [IZOTON]<br />
9. Dünyadaki canlilarin yapisinda bulunan temel organik<br />
bilesiklerden biridir. [LIPIT]<br />
Yukaridan Asagiya<br />
1. Agir hidrojen'in diger adidir [DÖTERYUM]<br />
2. Yeralti yataklarindan çikarilan, çok koyu renkli,<br />
kendisine özgü bir kokusu olan, yogunlugu 0,8’den<br />
0,95’e degin degisebilen, hidrokarbürlerden olusan, aritim<br />
islemi görmemis, yanici, dogal mineral yag. [PETROL]<br />
4. Vücutta protein sentezlenmesinde, sindirimde ve<br />
besinlerden enerji üretilmesinde görev alan önemli<br />
minerallerin içinde bulunan etkili bir elementtir.<br />
[MANGAN]<br />
5. Hidrojenin radyoaktif izotopudur. [TRITYUM]<br />
7. Sülfirik asidin tuzu ya da esteri. [SÜLFAT]<br />
36
İNGİLİZCE-TÜRÇE<br />
KİMYA SÖZLÜĞÜ<br />
Velocity Head<br />
U-Tube<br />
Valid<br />
Vacancy<br />
Waterless<br />
Waste Paper<br />
Ammeter<br />
Active Site<br />
Relative<br />
Bond<br />
Azometer<br />
Butane<br />
Haze<br />
Slurry<br />
Shrink<br />
Vitrous<br />
Low<br />
Smog<br />
Spin<br />
Optimum<br />
Soaking<br />
Element<br />
Fiber<br />
Hız Yüksekliği<br />
U-Borusu<br />
Geçerli<br />
Boşluk<br />
Susuz<br />
Atık Kağıt<br />
Akım Ölçer<br />
Aktif Merkez<br />
Bağıl<br />
Bağ<br />
Azot Ölçeri<br />
Bütan<br />
Bulanık<br />
Bulamaç<br />
Büzülmek<br />
Camsı<br />
Düşük<br />
Dumanlı Sis<br />
Dönüm<br />
En İyi<br />
Emdirme<br />
Element<br />
Elyaf<br />
37
YAZARIMIZ<br />
OLUN<br />
KOŞULLAR<br />
1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK<br />
YAZIN<br />
2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine<br />
AD-SOYAD<br />
SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ<br />
BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ<br />
PROFİL FOTOĞRAFI<br />
YAZINIZIN WORD FORMATI<br />
İLE GÖNDERİN.<br />
BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM