Elalem 6

Hobilerinizden biraz bahsetmenizi rica edeceğiz.
Ben aslında sporda outdoor’u seviyorum, spor salonunu pek sevmiyorum. Pilatesi
denedim ama hocayı çok sevdiğim için. Hocam ABD’ye gidince
bıraktım. Yürüyüşü çok seviyorum. Dere tepe dağ tırmanmak değil, doğada tempolu
düz yürüyüşü seviyorum. Kışın kayağı seviyorum olabildiğince. Hiçbir zaman uzun
kalamadım, ama en azından yılda bir hafta kayak yapmayı seviyorum. Bir de şimdi
yeni hobim galiba en çok da onu seviyorum bu sıralar: yelken. Yelken bambaşka bir
şey ve galiba hayat tarzı olarak da bundan sonrası için istediğimi buldum. Denizi çok
severim. Hep yelkenci arkadaşlarım vardı, onlara yardım etmişliklerim de vardır. Bir
tekneyi yönetmek ve doğayla mücadele acayip bir şey. Yaklaşık aralıktan beri özel
ders alıyoruz birkaç kişi. Amaç tekneyi kendimiz kullanabilmek, yarış falan değil. İlk
turumuza haziran ayında çıkacağız. 3-4 günlüğüne inşallah. Benim en sevdiğim
sporlar, full konsantre olabildiğim, başka hiçbir şeyi düşünemediğin sporlar. Kayak
da bunlardan biridir. Kayakta mümkün değil başka birşey düşünemezsin. Öyle bir
fırsatın olmuyor. Yelken de öyle bir an dikkatini kaçıramazsın. Tabii iş ile ilgili hala
çok seyahat ediyorum, fakat hala özel olarak da daha gezmeyi seviyorum. Son
olarak bir hobim de şarap tadımı, ama uzmanlık düzeyinde değilim.
Gitmediğiniz ülkeler kaldı mı?
Hala elbette çok var. Lifepinner diye bir aplikasyon var. Aplikasyona bütün gittiğin
yerleri yazabiliyor ve hatta notlar da alabiliyorsun. Hem de bir istatistiğe döndürüyor.
Galiba son durumda 35 ülkeye ve 125 şehre gitmişim.
İstatistik olarak dünyanın kaçı oluyor?
Sadece %16’sı oluyor. Kıtaların da sadece %57’sini görmüşüm, daha çok yolum
var yani. Benim yeni yerler dışında çok sevdiğim ve hep gitmek istediğim yerler de
var. Mesela İtalya için şu an gidiyoruz deyin hemen giderim. Yemek kültürü, insanı
dinamizmi, havası çok farklı. İtalya’da hala gitmediğim yerler var. Orayı isterim her
zaman. Onun dışında daha önce gitmediğim yerlere gitmeye de dikkat ediyorum.
En çok neyi özlersiniz?
Ailemi özlerim. Kardeşlerimi, annemi, babamı ve tabi sosyal çevremi, dostlarımı özlerim.
Bir anı; bir toplantı için Amerika’ya gittim 1 hafta, fakat yanımda da hiç Türk yok.
Toplantıla bitti artık dönüş günü geldi, Cuma akşamı uçağım geç saatte. Yemek yiyip öyle
yola çıkayım dedim. Bir restorana gittim, herkes ailesiyle arkadaşları, sevdikleriyle yemek
yiyiyor. Çok uğultu vardı yemek yerken kulaklık takayım dedim, ve o sırada da yemek
yiyeyim dedim. Bir anda dokundum Playlist’e tesadüfen Sezen Aksu’nun Kutlama diye
bir şarkısı vardı, o başladı. Ben bir başladım ağlamaya. Sadece 1 hafta, ama gurbette
olmak buymuş anladım... Hiç unutmayacağım bir anıydı.
İş hayatınızda en zorlandığınız anlar nelerdir?
Eczacıbaşı’nda mı kalayım Aventis’e mi gideyim diye düşünürken zorlanmıştım. Tam
Aventis’e gitme noktasındaydım. Eşyalarım gitmiş, odam hazırlanmıştı. İç sesim
gitme diyordu. Mantık git diyordu. O gece hiç uyumadım o zaman evliydim. Eşime
de ‘beni bir şey rahatsız ediyor ben gitmek istemiyorum’ dedim. Başka alternatifim
de yoktu o sırada. Eczacıbaşı’nda bir işimin olacağının garantisi de yoktu. Ertesi gün
geldim gitmiyorum dedim iç görümle ve hislerimle dedim bunu. İyi ki demişim bu
arada. İstemediğim bir şeyler yaşayacağımı tahmin ediyorum. O çok zor bir geceydi,
kararsızlık çok zordu.
Gitmekten keyif aldığınız yerler var mı?
Bodrum’u çok severim. Küçük bir evim var gidebildiğim kadar gidiyorum. Alaçatı’yı
sakin zamanlarında seviyorum ablamın da orada evi var. Her şeye, Temmuz-
Ağustos kalabalığına rağmen Bodrum ve Alaçatı’yı çok seviyorum. Aslında denize
yakın her yeri, İstanbul’u hala ve hala çok seviyorum. Dün mesela çok komik bir şey
yaptık. Bir günümü annemle geçireyim istedim. Ben, annem, ablalarım herbirimiz
Emirgan’ın farklı sokaklarında oturuyoruz, trafik kötüydü, Emirgan sahile indik çay
içtik. O sırada bir Tekne yanaştı, Çengelköy’e gidiyormuş hadi Çengelköy’e gidelim
dedik. Bir anda Çengelköy’de bulduk kendimizi, dar sokaklarda dolaştık, balık yedik.
Harikaydı, İstanbul nasıl bir şey? Yani o kadar kâbus gibi bir şeyin içinden cennete
gidiyorsun. İstanbul ve Boğaz’ın her yeri başka…
Ekibimize vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Öncelikle böyle güzel bir dergiyi yaşatıyor olmanızı takdir ediyorum. Bunun için
kutluyorum sizi. Teşekkür ediyorum beni konuk ettiğiniz için. Bu da bir emek, bu da
bir yaratıcılık o yüzden çok kutlarım. Sağlık grubu stratejisini hatırlarsanız spesifik
ürünler bizim üzerine mutlaka daha çok inşa etmek istediğimiz bir grup. Çünkü
şunu biliyoruz, ilaç pazarı çok ağırlıkla uzmanlık alanlarında, kronik hastalıklarda
büyüyecek ve büyüyor. Nadir hastalıklar da bunun özel bir parçası. Böyle olunca
tabii sizin üzerinizde farklı bir sorumluluk var. Bu portföyü hem en iyi noktada tutmak,
hem de yeni ürünlerle beslemek ve bu zamana kadar yaptığınız işleri çok takdir
edilesi buluyorum. Onkoloji tarafında sadece destek ürünlerinde bile yarattığınız
varlık çok çok önemli, yeni ürünler için güçlü bir zemin. Dermatolojide keza
Cetaphil® ile bence çok iyi adımlar atıyorsunuz. İyi sonuçlar alıyorsunuz. Onun için
başarılı, geleceği parlak bir grup olduğunu düşünüyor ve yürekten destekliyorum.
kısa
cevaplı
sorularla
Elif Çelik
İş hayatınızda başınıza gelen en komik olay
nedir?
Canan’la var mesela. İş konu olduğunda biz ikimiz bazen kendimizden geçeriz. Öyle
bir konuşma ki 1 saat sürebilir. Canan Ankara’daydı ve kış ayı yağmur çamur var.
Ankara’da birileriyle görüştü. Bir yandan yürüyor, bir yandan benimle konuşuyor.
Ben de arabadayım. Bir ara canan telefonda yok oldu. Alo Elif Hanım dedi sonra
bir şey dedi ama ben onu pek anlayamadım. Hiçbir şey olmamış gibi devam ettik
konuşmaya.
Telefonu kapatacakken bu arada ben az önce düştüm dedi. Bayağı ciddi düşmüş.
Ama Canan da kendi düşünce çok güler hem de düşene güler. Öyle bir özel durumu
vardır biri düşsün Canan duramaz ve güler. Düşmüş kalkmış yanında da birileri var
onlarda anlam veremiyorlar kız düştü falan. Canan’la böyle bir çok komik anım var.
Ulaşamadığınız biri ile tanışıp sohbet etme
fırsatınız olsa bu kim olurdu ve ondan neyi
öğrenmek isterdiniz?
Obama herhalde. Ben ciddi bir Obama hayranıyım. İnsan tarafını çok beğeniyorum
ama şu konuda emin değilim; Amerikan başkanının ne kadar kendi doğru bulduğu
politikaları izleyebildiğini merak ediyorum. Ama iyi bir insan olduğunu, pek çok şeyi
insanlığın iyiliğine yapmak istediğini tahmin ediyorum ama bazı yaptıkları dünya
için olumlu sonuçlanmadı. Dolayısıyla bunun nasıl olduğunu ve nasıl buna engel
olamadığını merak ediyorum. Bunu sorardım ve Obama’yla yemek yemek isterdim
doğrusu.
Sizi en zorlayan anlarda ne yapmamak için
kendinizi tutuyorsunuz?
Bazen ara vermek, çıkıp gitmek istediğim oluyor. Sesimi yükseltmeyi birine kötü bir
şey söylemeyi hiç sevmem. kendime yakıştıramadığım bir tavır, ama bu turbulans
içinde sinirlenmek bazen olası. Toleransımın zorlandığı noktalarda ‘burada duralım
ben çıkayım’ demek istediğim oluyor. Bunu pek yapabildiğimi söyleyemem. İşte
orada başka kendimi gevşetme yöntemleri buluyorum çoğu zaman.
Burcunuz?
Yay
Tuttuğunuz takım?
Galatasaray
Uğurlu sayınız?
6
Sivilcenize taktığınız isim?
Hayır, ama bence bela diyebilirim
En sevdiğiniz renk?
Mavi
En sevdiğiniz şarkı?
Sezen Aksu-Kutlama
En sevdiğiniz dizi?
Çölde Çay –The Sheltering Sky
En sevdiğiniz çiçek?
Sarı lale, beyaz gül
En sevdiğiniz içecek?
Kırmızı şarap
En etkilendiğiniz kitap?
Koku - Patrick Süskind, True North-
Bill George
En çok kullandığınız kelime?
Elbette
Tek kelime ile kendinizi
nasıl anlatırsınız?
Cesur
Hayatta en değer verdiğiniz
insan kimdir?
Annem
Bizim grubumuzda en
sevdiğiniz ürün hangisi?
Cetaphil ®
Bizim grubumuzda en çok
kullandığınız ürün nedir?
Cetaphil ®
Begüm Çıbık
Ürün Müdürü
8
9