You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
AKLIN HAKİKİ MAHİYETİ
fikriyat
Akıl insanın özüdür. İçinde barındırdığı gerçekliktir. Fakat insanın bu gerçekliğe ulaşması için belirli
bir miktarda çaba gösteresi gerekir. Kuran-ı Kerim de ‘’akletmiyor musunuz?’’ ifadesi, özüne
inildiğinde gerçeğe ulaşmada çaba göstermiyor musunuz? demektedir. Çünkü gerçeklik, yani iman
aslında bütün insanların özünde bulunmaktadır. Fakat bu öze ulaşmak için bazıları çabalar, bazıları
ise bu çabadan uzak kalarak gerçek kimliğini bulamaz. İmanın gerçek huzur olduğu şüphesiz, bu
huzura her insanın kavuşmak isteyeceği de şüphesiz. Fakat bazı insanlar bu öze, üzerlerindeki bazı
dünyevi(maddi) yükleri atamadıkları için ulaşamamaktalar. Bunlar kibir, riya, cimrilik gibi insanın
aklını tam manasıyla kullanmaktan alıkoyan yüklerdir. Eğer insan bu yüklerden kurtulmayı başarır
ve aklını kemal noktasına eriştirir ise zaten doğal bir süreç olarak akledecek ve gerçekliğe kavuşacaktır.
Bu çerçevede aklın gündelik hayattaki kullanımına bakacak olursak; şöyle bir tabloyla karşılaşırız.
Örneğin; yolda yürürken karşımıza bir ihtiyaç sahibi çıktığında bu kişiye cimrilik yükünden
kurtulup yardımda bulunursak aklımızı, bu eylemi yapmada gerçek manada kullanmış oluruz ve
bunu sağladığımız için hem ahlaki hem imani yönden tam manasıyla doğruyu gerçekleştirmiş
oluruz. Veya; yolda yürürken bulunduğumuz herhangi bir makamdan dolayı kibirle yürümek yerine
bu yükten kurtulup tevazu sahibi olursak işte o zaman akletmiş oluruz. Gün içerisinde okuduklarımızı,
duyduklarımızı, gördüklerimizi yüklerimizden bağımsız bir şekilde düşünür, aklımızı faaliyete
sokarsak gerçek huzuru bulma fırsatını yakalarız. Yoksa akıl; matematik problemi çözme, gideceğimiz
yere en kestirme yolu bulma veya ayakkabı bağlama gibi meseleler için var olsaydı Ebu Cehil
ile Bilal-i Habeşinin (r.a) farkı nasıl ortaya çıkardı.
Buradaki iddaa her insanın özünde imanın bulunmasıdır. Yoksa Ebu Cehilin savunması “bana o
aklı vermedin ama onlara verdin” olurdu şüphesiz. İman her insanın özünde vardır. İmtihan yüklerden
kurtulabilmektedir.
Mehmet Tandoğan