Yurtsever Gençlik - Sayı: 1 Temmuz-Ağustos 2020
İNDİRME LİNKİ/DAXÎNE: https://drive.google.com/file/d/1wFeftoWtFygmkx0LtcMVucqwGPV74_wf/view?usp=sharing İÇİNDEKİLER * Yurtseverliğe dayanmayan bir insanlık anlayışı sonsuz umutsuzluktur * Gençliğin Yaşamı Eylemdir, Serhildandır, Ayaklanmadır * Devrimci İradenin Aşamayacağı Hiçbir Engel Yoktur * 15 Ağustos Atılımı Zafere Olan İnancı Sarsılmaz Kılmıştır! * HRK’nin Kuruluş Bildirisi * Kürt Genç Kadınları Her Zamankinden Daha Güçlüdür * Heval Rênas Bû Agir Heval Rênas Bû Heqîqet * Apo’yu Görmeden Ölemem * Devrimci Halk Savaşında Özsavunma Ve Serhildan Gerekçeleri * Bir Avuç Umut * Ortak Mücadele Bize Zaferi Getirecektir * Ey Kürt Oğlu, Ey Kürt Kızı Beni Dinle * Kürdistan’ın Toplumsal Ve Coğrafik Koşulları * Kavramların Görünmeyen Ruhu ve Bilinmeyen Dili * Dengbêjî û ciwan
İNDİRME LİNKİ/DAXÎNE:
https://drive.google.com/file/d/1wFeftoWtFygmkx0LtcMVucqwGPV74_wf/view?usp=sharing
İÇİNDEKİLER
* Yurtseverliğe dayanmayan bir insanlık anlayışı sonsuz umutsuzluktur
* Gençliğin Yaşamı Eylemdir, Serhildandır, Ayaklanmadır
* Devrimci İradenin Aşamayacağı Hiçbir Engel Yoktur
* 15 Ağustos Atılımı Zafere Olan İnancı Sarsılmaz Kılmıştır!
* HRK’nin Kuruluş Bildirisi
* Kürt Genç Kadınları Her Zamankinden Daha Güçlüdür
* Heval Rênas Bû Agir Heval Rênas Bû Heqîqet
* Apo’yu Görmeden Ölemem
* Devrimci Halk Savaşında Özsavunma Ve Serhildan Gerekçeleri
* Bir Avuç Umut
* Ortak Mücadele Bize Zaferi Getirecektir
* Ey Kürt Oğlu, Ey Kürt Kızı Beni Dinle
* Kürdistan’ın Toplumsal Ve Coğrafik Koşulları
* Kavramların Görünmeyen Ruhu ve Bilinmeyen Dili
* Dengbêjî û ciwan
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
sellikten uzak, analizden ve gözlemden
yoksun kavramlara yüklenen anlamlar,
kavram çarpıtmalarına ve içi boşaltılmış
karmaşalara yol açmaktadır.
Sosyal bilimlerin konusu olan bütün
bilim dallarında başvurulan en önemli
noktaların başında kavram gelmektedir.
Düşüncenin odaklandığı ve yoğunlaştığı
nokta kavramlar olmaktadır. Kavramlara
yüklenilen anlamlarla, kavramlar
güç kazanır ve hatta kutsallaştırılır.
Tıpkı Tanrı, Peygamber ve daha birçok
kutsallık atfedilen kavramlar gibi. Bu
anlamda değerlendirme ve betimleme,
tarif etme, bilimsellik
Kavramları
kullanmadan bilim
yapmak mümkün
değildir.
Temmuz/Ağustos 2020
73
kazandırma, düşünceye
temel oluşturmanın
yolu kavramlara
değer yüklemek ve
kalıcı hale getirmektir.
Özcesi kavramların
zihniyet oluşturma
gibi bir gücü söz
konusudur. Örnek vermek gerekirse;
entelektüel kavramını ele aldığımızda
zihnimizde ilk şekillenen şey akademik
çalışma yürüten bir üniversite hocası
gelir. Bu hocanın şekli bile somutluk kazanır;
bir elinde kalem, ayak ayaküstünde,
boynunda fular-kravat, başı kel, top
sakallı ve yaşça da ilerlemiş bir insan
profili olarak karşımıza çıkar. Zihnimizde
oluşan bu profil entelektüel birinin
tipik özellikleridir. Zihnimizde canlanan
bu hoca kendisine atfedilen entelektüel
kişiliği tamamen kendi şahsi çıkarları
doğrultusunda icra eder. Televizyon
televizyon gezer, lüks otellerde seminerler
konferanslar verir, toplum ve
halk gerçekliğinden uzak elit ve üsten
yaklaşımlarla iktidar adına, maaş karşılığında
toplumu rehabilite etmekle
uğraşır. Toplum adına en tehlikeli silah
da bu olmaktadır. Entelektüellik öylesine
çarpıtılmış ki at izi ile it izi birbirine
karışmış durumdadır. Oysaki entelektüel
biri tamamen halk adına halk içerisinde,
halkın sorunlarıyla ilgilenen ve
bu sorunlara kalıcı çözümler bulmak
için düşünce üreten kişidir. Yani dar anlamda
dağ eteğindeki bir çoban, yoksul
bir mahalledeki anne, yaşlı bir dede en
benim diyen entelektüellere taş çıkartabilir.
Toplumun gizli entelektüelleri
bunlardır. Çünkü bunlar toplumun hamuruyla
yoğrulmuş acılarına, hüzünlerine,
sevinçlerine ortak olmuş gerçek
birer halk bilgeleridirler.
Başka bir örnek vermek gerekirse mücadele
kavramını ele alabiliriz. En fazla
çarpıtılan ve özünden
uzaklaştırılan
kavramlardan biridir.
Mücadele; baskının,
zorun, haksızlığın olduğu
yerde buna karşı
gösterilen toplumsal
refleksi ifade eder.
Mücadele bir hak arayışıdır.
Hakkını almak için kendisine karşı
olan güce başkaldırmayı ifade eder.
Bunda aynı zamanda askeri kodlarda
gizlidir. Oysa bugün bu çok sıradan spor
karşılaşmalarının vazgeçilmez kavramı
olarak kullanılmaktadır. Spikerin birde
bunu ‘’ kıran kırana bir mücadele, mücadelede
gergin bekleyiş sürüyor!’’ vb.
sözlerle ateşli bir şekilde aktarması,
çok farkında olmasak da özünde fanatizmi
şahlandırmak için yaptığı saklıdır.
Mücadele kavramı toplumsal hafızamızda
özüyle çok çelişmiyor aslında
fakat bunun dışa yansıması tamamen
paradokslarla doludur. Sıradan bir spor
karşılaşmasını kıran kırana bir mücadele
olarak görüyoruz ama kendimize
dönük, toplumumuza dönük saldırılar
karşısında mücadele etmeyi düşünmüyoruz
ya da mücadele yöntemlerimizde
ciddi yanlışlıklar var. Paradoks tam da
bu noktada oluşuyor.