23.12.2020 Views

Kucak Çocuk Dergisi - Kaygılanmıyorum

2020 - Mayıs

2020 - Mayıs

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Mayıs 2020, Sayı:131

KUCAK

FİYATI: 12,5 TL

çocuk dergisi

Hiç

kaygılanmayın;

her konudaki

dileklerinizi, Tanrı’ya dua

edip yalvararak şükranla bildirin.

O zaman Tanrı’nın her kavrayışı aşan

esenliği Mesih İsa aracılığıyla yüreklerinizi ve

düşüncelerinizi koruyacaktır.

Filipililer 4:6-7

ISSN 1300-8587

KAYGILANMIYORUM


İÇİNDEKİLER

12 El-İşi

14 Öykü

Merhaba Değerli Çocuklar,

Ne kadar da ilginç günlerde yaşıyoruz değil mi?

Daha önce hiç böyle bir durumda yaşamamıştım.

Bütün planlarımız ve düzenlerimiz değişti.

Siz okula biz büyükler de işe bile gidemez olduk.

Dükkanlar uzunca süre kapalıydı. Ekmek almaya

gidemedik, park ve bahçelerde gezemedik. Ama

ne iyi ki yavaş yavaş her şey eski düzenine dönmeye

başlıyor. Ancak biraz daha dayanmamız ve

dikkatli olmaya devam etmemiz gerekecek.

Evde kalmak zorunda olduğumuz günlerde

eminiz ki sizin de aklınıza bir sürü sorular geldi.

Bazen bazı şeyleri anlamak ya da her sorunun yanıtını

bulmak kolay değildir. Ve bu soru ve düşünceler

bazen bizlerde kaygıya ve gereksiz korkulara

sebep olabilir. Ancak Tanrı bizi böylesi zor durumlarda

anlar ve yardım eder. Bu dönemlerde

“hem bedensel hem de duygusal” olarak sağlıklı

kalmalıyız. İşte bu dergi size, içinde bulunduğumuz

bu dönemde nasıl sağlıklı kalabileceğinize

dair Kutsal Kitap’tan öğütler ve bazı pratik öneriler

sunmaktadır. Her sayfasını dikkatlice okuyun! Varsa

düşüncelerinizi veya sorularınızı bizimle paylaşın!

Unutmayın bugünler geçicidir, yakında her

şey çok güzel olacak!

Evde kaldığınız günleri iyi değerlendirin. Ailenizle,

kardeşlerinizle varsa hayvanlarınızla bol bol

zaman geçirin. Sevdiğiniz etkinlikleri yapmaya çalışın…

Çünkü bir süre sonra bizi eskisi gibi yoğun

günler bekliyor olacak.

Hepinizi çok seviyor ve dergimizin yeni tasarımını

hem de içeriğini beğeneceğinizi ümit ediyoruz!

İyi okumalar,

KUCAK

Çocuk Dergisi

2 Kaygılar

SAHİBİ

Kucak Ltd. Şti. Adına

İbrahim DEVECİ

8

SORUMLU

Su ve Sabun

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ

İbrahim DEVECİ

Koronayı Yener

YAYIN KOORDİNATÖRÜ

10

Şafak DEVECİ

RESİM VE GRAFİK TASARIM

Egzersizin Faydaları

Şafak DEVECİ

YAZILAR

Şafak DEVECİ

Kevser DEVECİ

Selin Çiftçi

Meryem BALIKÇIOĞLU

Özlem CANDAN

ADRES

Bişkek Cad. 30.Sok. 44/11

Emek, Ankara

BASKI

Anadolu Ofset

22 Ülkeler -

Davutpaşa cad.

Kazım Dinçol San.Sit.

No: 81/87

Topkapı, İstanbul

Çin Halk Cumhuriyeti

İbrahim Abi

YAYIN TÜRÜ VE ŞEKLİ

24

Yerel Süreli Yayın,

Deneyler ve Gerçekler

Telefon: 0312 430 01 03

İki Ayda Bir, Türkçe

Email: ibrahimabiye@gmail.com

05.2020

Facebook: facebook.com/KucakYayincilik/

Instagram: instagram.com/kucakyayincilik/

1



KAYGILAR

Yaz

Dünya görünmez bir düşmanla aylardır mücadele

ediyor. Korona virüsünü önleyen bir aşı henüz

bulunmasa da çalışmalar devam ediyor ve hastalığın

tedavisinde etkili olan ilaçlar kullanılıyor. Korona

virüsten korunma yöntemleri basit ama bir o kadar

da çok etkili. Lütfen başkalarıyla yakın temasta

bulunmaktan kaçınmaya ve ellerinizi sık sık hijyen

kurallarına göre yıkamaya devam edin.

Yaklaşık iki aydır normalin dışında, farklı bir

zamandan geçiyoruz. Korona virüsü nedeniyle

haftalardır evlerimizden çıkamıyoruz. Okula

gidemiyorsunuz, dışarıya çıkıp arkadaşlarınızla

oynayamıyorsunuz. Bir çoğunuzun bu

durumdan sıkılmış olduğunu tahmin

edebiliyorum.

Korona virüsü ülkemize gelmeden önce birçoğumuzun hayatları normal bir şekilde

devam ediyordu. Ama sonra birçok şey birden durdu, farklı şekillerde etkilendik. Acaba

salgın ne zaman bitecek gibi sorular sormaya başladık. Tabii bu zamanda kafamızı meşgul

eden başka sorularımız da oldu. Senin bu zamanda sorduğun sorular nedir,

aşağıdaki boşluğa yaz.

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

2

Sorularına cevaplar bulabildin mi? Bazen

yanıtları bulamıyoruz öyle değil mi? Neden peki?

Çünkü yaşadığımız belirsizlikler buna izin vermez.

Çocuklar sorularımıza net cevaplar veremeyince

kendimizi huzursuz hissetmeye başlarız. Böyle

hissetmemiz çok doğaldır. Belirsizlikler içinde

yaşamak, çok sisli bir yolda önümüzü göremeden

yürümeye çalışmak gibidir. Siz hiç böyle sisli bir

yolda yürüdünüz mü, ne hissettiniz?

Hadi bir deneme yapalım. Gözümüzü ışık

geçirmeyen bir kumaş parçasıyla bağlayalım.

Gözleriniz bağlıyken odadan çıkmaya çalışın. Sizin

için nasıl bir deneyim oldu? Kolay değildi değil mi?

Şimdi bir eliniz odanın duvarına değsin o şekilde

odadan çıkmaya çalışın. Bu sefer nasıl oldu?

Önümüzü görmeden yürümeye çalıştığımızda

düşmemek ve kendimizi korumak için sağlam bir

şeye tutunmak isteriz. Eğer tutunacak bir şey

yoksa kendimizi güvensiz hissetmeye başlarız.

Güvensizlik de korku ve kaygı hissetmemize

neden olur.

Korkmamızın ve kaygılı hissetmemizin birçok nedeni

olabilir. Korku, yaşadığımız bir tehlikeli duruma

ya da tehlike olacak düşüncesine verdiğimiz

tepkidir.

Örneğin bir köpek havlayarak bize doğru gelirse korkarız.

Aslında bu durumda korkmamız yerindedir. Havlayan köpek

bizim için bir tehlikedir, korktuğumuzda beynimiz hormon

salgılar ve tehlikeye karşı korumak için bizi harekete geçirir.

Burada korku kendimizi korumamız için bizi harekete geçirmiştir.

Peki her köpek gördüğümüzde korkmalı mıyız? Tabii ki

hayır. Genellikle köpekler insanlar için bir tehlike yaratmaz.

3



Ama her köpek gördüğümüzde ya da çok uzaktan köpek

havlaması duyduğumuzda korkmaya başlarsak bu korku

sağlıklı değildir. Bizi kaygıya doğru sürükler. Bir süre sonra

sokakta yürürken her an önümüze köpek çıkabilir düşüncesi

bizi rahatsız etmeye başlar. Bir tehlike yokken, ya olursa

düşüncesiyle korkuyorsak bu kaygıdır. Kaygı korkuya benzer.

Ama kaygının oluşması için tehlikeli bir durumun olması

gerekmez.

Kaçmaya ve

savaşmaya

hazırdır

Kan basıncımız

artar

Rahatlyamayız

Uyumakta

zorlanabiliriz

Kaygı, kötü bir olay olacak, kötü bir sonuç olacak diye duyulan üzüntüdür.

Kaygılanan kişi kendini huzursuz, sanki kötü bir şey olacakmış

gibi hisseder. Ama bunun sebebini bilmez.

Senin korktuğun ve kaygılandığın konular nedir? Bunun üzerinde biraz

düşün ve aşağıya yaz.

Vücudumuz

tetiktedir

Kalbimiz

daha hızlı

atar

Yaz

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

Bazen kaygı çekeriz ama kaygılı olduğumuzu

fark etmeyiz. Kaygı çekmek bizi yoran

bir durumdur. Bu nedenle kaygılarımızın

farkında olmak önemlidir. Biliyor musunuz

çocuklar, kaygılandığımızda bedenimiz

aslında bizimle konuşur ve bazı işaretler

verir. Bedenimizi dinlemeyi öğrendiğimizde

kaygılarımızın ne olduğunu daha iyi anlayabiliriz.

4

Kendimizi

yorgun

hissederiz

Yaz

Her an bir

şey olacak

diye hissederiz

Önümüzdeki günlerde bedeninizi dinlemeye çalışın. Eğer bedeniniz böyle

tepkiler veriyorsa önce annenize ya da babanıza bu durumdan bahsedin.

Kaygılandığımda ne yapıyordum, ne düşünüyordum, neden böyle hissettim

diye kendinize sorun ve kaygınızın kaynağını anne ya da babanızla bulmaya

çalışın.

Senin bedenin tepkiler veriyor mu? Eğer veriyorsa nasıl tepkiler

verdiğini aşağıya yaz.

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

5



Yaz

Çocuklar, bazı durumlar karşısında korkmamız ve kaygılanmamız normaldir. Ama korku

ve kaygılar sizi ve hayatınızı yönetmeye başladığında sorun olmaya başlar. Korku ve

kaygılarımızla baş etmeyi öğrenmemiz gerekmektedir.

Kaygı çektiğimiz zaman kaygılandığımız durumla ilgili herhangi

bir şeyi değiştirebiliyor muyuz? Kesinlikle HAYIR! Uzun

süren kaygılar bize zarar bile veriyor. Çocuklar kaygılarımız

karşısında çaresiz değiliz. Kutsal Kitap kaygılarımızla ilgili

harika bir çözüm sunuyor. Aşağıdaki ayeti yüksek sesle iki

kere oku. Kaygılarımızla ilgili ayet ne söylüyor?

”Hiç kaygılanmayın; her konudaki dileklerinizi, Tanrı’ya dua

edip yalvararak şükranla bildirin. O zaman Tanrı’nın her kavrayışı

aşan esenliği Mesih İsa aracılığıyla yüreklerinizi ve düşüncelerinizi

koruyacaktır.” Filipililer 4:6-7

Dua edin

Tanrı’nın esenliği

bizi dolduracak

Şükredin

İsa Mesih

düşüncelerimizi

ve yüreklerimizi

koruyacak

Kaygılanmaya başladığımızda, ilk yapmamız gereken kaygılandığımız durumu dua

ederek Tanrı’ya söylemek olmalı. Ayet sence neden bize dua etmemizi söylüyor?

Şimdi biraz düşün.

Daha önceki dergilerimizde Tanrı hakkında birçok gerçekler öğrendik. Tanrı’nın

nitelikleri ve karakteri hakkında bildiklerini aşağıya yaz.

................................................................................................................................

................................................................................................................................

................................................................................................................................

6

Sevgisi

sonsuz

Gücü

sınırsız

Ne harika bir Tanrımız var öyle değil mi çocuklar!!! Kaygı çektiğimiz her durum için

Tanrı’ya güvenebiliriz. O’nun yardımını isteyebiliriz. Tanrı’ya güvenmek bir duygu

değildir çocuklar, bir seçimdir. Tanrı kendisine güvenmemizi ister. Dua ettiğimizde

Tanrı’ya güvendiğimizi göstermiş oluruz. Tanrı bizi kendi gücü ve esenliğiyle doldurur.

Tanrı tarafından yaratıldığımız için her ihtiyacımızı çok iyi bilir ve harika lütfuyla tüm

ihtiyaçlarımızı karşılar.

Sonuç olarak:

TANRI’NIN

Her zaman

bizimle

Herşeyi

bilir

- Herkes birşeyden korkup, kaygılanabilir.

- Korku ve kaygılar bizi esir etmemelidir.

- Kaygılanarak hiç bir şeyi değiştiremeyiz.

- Kaygılar karşınıda çaresiz değiliz.

- Tanrı korku ve kaygılarımız için tek çözümdür.

Kaygılar içimizi sarmaya başladığında;

- Kaygımızın nedenini bulmaya çalışacağız.

- Bulduğumuz nedeni duayla Tanrı’ya söyleyeceğiz.

- Tanrı’ya güvenmeyi seçeceğiz.

- Tanrı’ya hayatımızda yaptıkları için şükredeceğiz.

- İsa Mesih’in yüreklerimizde ve düşüncelerinde

çalışmasına izin vereceğiz.

O’nun için

imkansız hiçbir

şey yok

Lütufla

dolu

Kaygılarımız büyük olsa da Tanrı’nın bütün kaygılardan

daha da büyük olduğunu unutmayacağız.

7



Su ve Sabun Koronayı yener

‘Ellerini Yıka!’ Bu cümleyi duymaktan bıktınız artık değil mi? Hadi itiraf edin

bazen hiç kimse sizi görmezken ellerinizi yıkar gibi yaptınız ya da 20 saniye

değil de 5 saniye de banyodan çıktınız. Bu yazıyı okuduktan sonra bunu artık

yapmayacağınıza eminim.

Peki nasıl oluyor da dünyada binlerce kişiyi öldüren bu virüsü sadece

su ve sabunla yok ediyoruz? Gelin hep beraber öğrenelim.

Bugünlerde hep evde kalıyoruz, dışarı çıkmıyoruz ama yine de ellerimizi evdeyken

de; tuvalete girmeden önce sonra, yemeklerden önce ve sonra, kirli olduğunu

düşündüğünüz bir yüzeye dokunduktan sonra mutlaka yıkamalıyız.

1 2 3

Koronavirüs hücreleri enfekte etmeye

yardım eden proteinlerle sarılı, lipid

yağlardan oluşan bir zara sahiptir.

Genetik

Madde

Çivili Protein

(Virüsün hücrelere

girmesine yardım ediyor.)

Lipid Zar

Sabun Molekülleri suya tutunmak için

bir baş ve sudan kaçınmak için bir

kuyruktan oluşan karışık bir yapıya

sahiptir.

Baş

Kuyruk

4 5 6

7 8 9

Sabun moleküllerinin kuyruğu sudan

kaçınarak lipid zarın içine doğru girer

ve virüsü parçalayarak imha eder.

Virüs parçalarını hapseder. Parçalanan

virüsü misel denen yapıların içine hapseder

ve su ile akıp gitmesini sağlar.

Misel

8

Elleri sık sık yıkamak koronavirisünden korunmak için etkili bir yoldur.

9



10

11



Kuş Yapalım

Merhaba sevgili çocuklar;

Bu sayımızda sizlerle güzel bir kuş çalışması yapacağız. Yapımı için fotoğraftaki

işlem aşamalarını sırasıyla izleyerek yapmanız önemli. Pentikost

Bayramı yaklaşırken Tanrımızın gönderdiği büyük yardımcı yani Kutsal

Ruh için ile şükürler sunabiliriz. Malzeme listesini hemen yazalım ve

çalışmamıza başlayalım.

Gerekli Malzemeler:

Renkli ipler

Silikon tabancası veya yapıştırıcı

Hareketli göz

Fon kartonu

Peçete veya wc kağıdı, makas.

12

13



ÖYKÜ-

Evinde Oturacağım

Evinde Oturacağım 15

14

D uygu’nun annesi kızının üstünü

örttü ve onu alnından öp-

mek için eğildi. “Bakalım bu gece

Kutsal Kitap’tan neler okuyaca-

ğız?” dedi.

Duygu başını iki yana salladı ve

“Anne,” dedi, “okumamıza gerek

yok ki... Ben sana ezbere söyle-

yebilirim!!!”

“Neyi söyleyebilirsin?” diye

sordu Mine Hanım.

“23. Mezmur’u tabii ki!”

diye yanıtladı Duygu

heyecanla. “Kilisede-

ki Elmas Abla Diriliş

Bayramı programı için

bize ezberletti!”

Mine Hanım bir an

düşündü ve ardından gü-

lümsedi. “Tamam” diyerek

Kutsal Kitabı eline aldı ve Mezmurlar

bölümünü açtı. “Sen okurken

ben de buradan takip ede-

ceğim” dedi.

Duygu gülümsedi, derin bir ne-

fes alıp elinden geldiğince hızlı

bir şekilde ezber bölümünü oku-

maya başladı:

“RABçobanımdır,eksiğimolmaz.

Beniyemyeşilçayırlardayatırır,sakinsularınkıyısınagötürür.İçimitazelerAdıuğrunabanadoğruyollardaöncülükeder.Karanlıkölümvadisindengeçsembile,kötülükten-

korkmam.Çünküsenbenimlesin.

Çomağın,deneğingüvenverirba-

na.Düşmanlarımınönündebanaso

frakurarsın,başımayağsürersin,kâ

semtaşıyor.Ömrümboyuncayalnız

iyilikvesevgiizleyecekbeni,hepRA

BB’inevindeoturacağım.”

Duygu okumayı bitirdiğinde Mine

Hanım şaşırtıcı biçimde sessizdi.

Duygu sonunda “Ne düşü-

nüyorsun anne?” diye sormak

zorunda kaldı.

“Valla...” diye başladı annesi,

“Bence 7 yaşındaki bir kız için bu

yaptığın oldukça etkileyiciydi,

ama...” Bir an durdu ve sonra de-

vam etti; “çok hızlı okudun, ne

dediğin hiç anlaşılmıyordu. Bana

kalırsa sen bile söylediklerinden

bir şey anlamadın!”

Duygu hafifçe kaşlarını çattı.

“Anne, Diriliş Bayramı programında

söylediğimiz şeyleri an-

lamamız gerekmiyor. Sadece

söylememiz yeterli!”

“E, ikisini birden yapsan daha

iyi olmaz mı?”

Duygu başını iki yana salladı.

“Anne, durup kelimelerin anlamlarını

düşünmeye kalkarsam o za-

man tıkanırım ve söyleyeceğim

sözleri unuturum.”

Mine Hanım gülümsedi, “Haydi

git şimdi uyu. Yarın hem sözlerini

unutmaman hem de söylediğin



ÖYKÜ

şeyleri anlaman için bir yol

bulmaya çalışırız, olur mu?”

Annesi ışığı söndürüp kapıyı

kapattıktan sonra Duygu yatağına

uzanıp içinden üst üste defalarca

Mezmur’un ilk birkaç satırını tekrar

etti; “RAB çobanımdır, eksiğim

olmaz. Beni yemyeşil çayırlar-

da yatırır, sakin suların kıyısına

götürür. İçimi

tazeler,...” Bir

süre sonra

zihninde

bir resim

belirme-

ye başla-

dı. Bu

resimde

küçük,

pofuduk

bir kuzu

sakin bir

gölün kı-

yısındaki

çayırlık alan-

da, çobanıyla

beraber huzur

içinde yürüyordu.

Duygu, yüzünde bir

gülümsemeyle kısa süre

içinde uykuya daldı.

Sabah Duygu herkesten

16

önce kalktı. O günlerde tüm dünyayı

etkisi altına alan bir virüs nedeniyle

okullar kapalıydı. Bu yüz-

den o ve 11 yaşındaki ağabeyi

okula gitmek için erken kalkmak

zorunda değillerdi. Babası da o

günlerde evden çalışıyordu bu

nedenle evlerinde

artık sabahları bir yerlere yetişme

telaşesi yaşanmıyordu. Gerçi Duy-

gu hâlâ sabahları aynı saatte

uyanmaya

ramı için ezberleyeceğim bölümü

daha iyi anlayayım diye çizdim”

dedi Duygu, gururla.

Berk güldü, “Ne

devam

ediyordu.

O saatlerde

evdeki sessizlik

ve her yeni gün

pencereden içe-

riye dolan gün

ışığı onu çok

“Bak anne! “RAB çobanımdır,

eksiğim olmaz. Beni yemyeşil

çayırlarda yatırır, sakin suların

kıyısına götürür. İçimi tazeler...”

Gördün mü! Bu küçük kuzunun

çobanı yanında ve ihtiyacı olan

her şeye sahip!”

Diriliş Bayramı

programı ya?!

Diriliş Bayramı’n-

da program falan

olmayacak, habe-

rin yok mu?”

Mine Hanım daha

fazla konuşma-

mutlu ediyordu. Duygu mutfak

çekmecesinden boş bir kağıt

ve boya kalemleri çıkardı ve bir

önceki gece zihninde canlanan

resmi çizmeye başladı.

Kısa bir süre sonra annesi yanına

geldi. Duygu çizdiği resmi işaret

ederek, “Bak anne! “RAB ço-

banımdır, eksiğim olmaz. Beni

yemyeşil çayırlarda yatırır, sakin

suların kıyısına götürür. İçimi tazeler...”

Gördün mü! Bu küçük ku-

zunun çobanı yanında ve ihtiyacı

olan her şeye sahip!” dedi.

Mine Hanım Duygu’nun resmine

bakıp gülümsedi. Tam o esnada

Duygu’nun ağabeyi Berk de içeri

girdi ve resmi gördü. “Tatlı olmuş”

dedi, “Bu ne için?”

“Bu resmi Diriliş Bayramı prog-

sını önlemek için Berk’in dikkatini

çekmeye çalışıyordu ama Berk

Duygu’nun resmine bakarak konuşmayı

sürdürdü; “Virüs yüzünden

okula da kiliseye de gidemi-

yoruz. Zamanını boşa harcama!”

Duygu’nun gözleri fal taşı gibi

açılmıştı, başını kaldırıp annesine

baktı. “Bu doğru mu anne? Ama

Diriliş Bayramı kutlaması yapmamız

gerekiyor!!! Biz her zaman Di-

riliş Bayramını kutlarız! Ayrıca o

Mezmur’un tamamını ezberledim!

Şimdi beni kim dinleyecek okur-

ken?!”

Annesinin sessizliği Duygu’ya

gereken cevabı vermişti. Gözünden

düşen bir damla yaş yanak-

larına doğru süzüldü. “Bu virüsten

nefret ediyorum!!!” diye bağırdı.

17



-

ÖYKÜ

“Arkadaşlarımı göremiyorum!”.

Çizdiği resimdeki yeşil çimleri

işaret ederek “Oyun oynamak

için parka bile gidemiyorum!!!”

Mine Hanım

tane tane söylemeye çalış ki in-

sanlar ne dediğini anlasınlar!”

“Ama ben kendim bile ne de-

diğimi anlamıyorum!!!”

Mine Hanım gül-

gelip kollarını

Duygu’nun boy-

nuna doladı.

“Tatlım biliyo-

rum, bu senin

için çok büyük

hayal kırıklığı.

Duygu çizdiği resme baktı.

Birden resmindeki kuzunun bir

adı olduğunu fark etti-kuzunun

adı Duygu’ydu! Yani kendi adı!

Ayrıca resimdeki çoban da

sıradan bir çoban değildi. Bu,

onun çobanıydı ve adı da Rab

dü. “Eğer bu resimlerden

çizmeye

devam edersen

bence anla-

yacaksın!”

Duygu çizdiği

resme baktı. Bir-

Dün gece Elmas

İsa’ydı!

Abla’yı aradım

ve 23. Mezmur’u ezberlediğini

söyledim. Ezberlediğin bölümü

insanlara evden dışarı çıkmadan

nasıl okuyabileceğin hakkında

konuştuk. Elmas Abla sen ezbe-

rini okurken benim seni videoya

çekmemi önerdi. O da videoyu

kilisedeki arkadaşlarımıza gönde-

recekmiş.”

Duygu önce annesine umutla

baktı ama sonra gözlerini koca-

man açarak, “Yani tek başıma mı

okumak zorunda kalacağım?” diye

sordu.

“Bunu yapabilirsin tatlım” dedi

Mine Hanım, kızını teselli etmeye

çalışarak. “Sen sadece kelimeleri

den resmindeki

kuzunun bir adı

olduğunu fark etti-kuzunun adı

Duygu’ydu! Yani kendi adı! Ayrıca

resimdeki çoban da sıradan bir

çoban değildi. Bu, onun çobanıydı

ve adı da Rab İsa’ydı!

Uzaktan eğitim dersleri bittikten

sonra Duygu günün geri ka-

lanını 23. Mezmur’la ilgili resimler

yaparak geçirdi. “Adı uğruna bana

doğru yollarda öncülük eder.” kıs-

mı için çoban ve kuzuyu iki yanı

çeşit çeşit çiçeklerle kaplı düz ve

engebesiz bir yolda yürürken çiz-

di.

“Karanlık ölüm vadisinden geç-

sem bile, Kötülükten korkmam.

Çünkü sen benimlesin. Çomağın,

değneğin güven verir bana.” kısmını

çizmek için epeyce düşünmesi

gerekti. “Ölüm vadisi” ifadesi

onu biraz korkutmuştu. Ak-

lına büyükannesi ve büyükbabası

gelmişti çünkü insanlar bu virü-

sün özellikle yaşlı insanlar için

tehlike yarattığını söylüyorlardı.

Sonunda kağıda, elinde değneği

olan bir çoban ile yaşlı bir adamla

kadını aynı “doğruluk patikasına”

yönlendiren bir görevli çizdi.

Beşinci ayet iyice kafasının

karışmasına neden oldu. Bu

ayette “Düşmanlarımın önünde

bana sofra kurarsın başıma yağ

sürersin, kasem taşıyor.” diyordu.

Duygu düşmanlarının kim olduğunu

düşündü. Şu an için tek düşmanı,

okulunun ve kilisesinin kapanmasına

sebep olan, arkadaşlarını,

hatta büyükanne ve büyük-

18

19



ÖYKÜ

babasını bile görmesine engel

olan küçücük bir virüstü. Gerçek-

ten de o iğrenç mikropla aynı

sofraya otura-

bilir miydi?

Ayrıca bir insan

neden kafasına

yağ sürülmesini

isterdi ki? Şu

taşan kase de

neyin nesiydi?

Öğle yemeği

için ailecek sofraya

oturana kadar aklına her-

hangi bir fikir gelmedi. Virüs

krizinden önce öğle yemeğinin

onun için özel bir anlamı yoktu

ama şimdi çok sevdiği bir öğün

haline gelmişti! Öğle yemeği, akşam

olup evdekiler yorgun düşmeden

önce hep birlikte masa-

nın etrafında oturup sohbet

edebildikleri harika bir zaman

dilimine dönüşmüştü. Duygu,

başına yağ sürülmesi ve kasenin

taşması konularından halen

emin değildi ama bir şekilde

her şeyin daha az karmaşık ve

daha eğlenceli hale gelmeye

başladığını hissediyordu.

Nihayet sıra en son resme gel-

mişti: “Ömrüm boyunca yalnız

20

“Ömrüm boyunca

yalnız iyilik ve sevgi

izleyecek beni, Hep

RABB’in evinde

oturacağım.”

iyilik ve sevgi izleyecek beni, Hep

RABB’in evinde oturacağım.”.

Dışarısı güvenli hale gelene kadar

daha ne kadar evde

oturması gerekeceğini

düşünür-

ken gözleri şu

kelimeler üzerinde

dolaşıp dur-

muştu; “Evinde

oturacağım”.

Çekmecedeki son

boş sayfayı alıp

evde oturan ailesinin resmini çizmeye

başladı. Ancak çizdiği re-

simde evlerinin tavanı yoktu. İyi

ve Sevgi Dolu Çoban, bu tavansız

evin üstünden onlara bakıp gü-

lümsüyordu.

O gece annesi ve ağabeyi resimleri

yukarı kaldırıp ona doğ-

ru tutarken, Duygu 23. Mezmur’u

ezberden ve tane tane okudu.

Babası da onun “gösterisini” vi-

deoya çekti. Çektikleri videoyu

hemen Elmas Abla’ya gönderdiler.

Elmas Abla da videoyu hemen

topluluk üyeleriyle paylaştı. Son-

raki üç gün boyunca herkesin

akıllı telefonu Duygu’nun, Tua-

na’nın, İpek’in, Deniz’in, Ema’nın,

Eva’nın, Mustafa’nın, Atıf’ın,

Mehmet Ali’nin, Utku’nun, Ayas’ın

ezberlediği, yaşama sevinci aşıla-

yan 23. Mezmurlarla dolup taştı.

Tüm bunları başlatanın çizdiği

resimler ve çektiği video olduğu-

nu fark eden Duygu, “kasesinin”

dolup taştığını hissetti. Bu kase,

onun yüreğiydi!

Yazarın notu: Bu hikaye Antakya’da

yaşayan gerçek kahramanlara,

Elmas Abla ve Diriliş Bayra-

mı programı iptal edildiği halde

23. Mezmur’u ezberleyerek Tanrı’nın

sözünü zihinlerinde ve yüreklerinde

tutan 14 çocuğa adanmıştır.

Bugün pek çok çocuk (anneleriyle

birlikte) halen bunu yapmayı

sürdürüyor. Sadece 23. Mezmur’u

değil, bu dönemde son de-

rece önemli ve rahatlatıcı sözler

içeren Matta 6:31-34’ü de ezber-

lemeye devam ediyorlar!

21



22

23



- Selin Ablayla -

DENEYLER ve GERÇEKLER

Merhaba çocuklar,

Bugün sizlerle harika bir deney yapacağız.

Aranızda çiçekleri sevmeyen var mı? Bence

çoğu kişi çiçekleri çok sever. Biz de bugün

çiçekler hakkında konuşup harika bir deney

MALZEMELER

*4 vazo, *4 beyaz papatya (ya da karanfil),

*Kağıt havlu, *Gıda boyası ve *Makas.

yapacağız. Ama önce sizinle ilginç bir bilgi paylaşmak istiyorum. Pembe rengi kimse

bilmezken yani henüz keşfedilmemişken, bir karanfil çiçeği sayesinde renk bulunmuş.

Pembe karanfil pembe renge ilham olmuş ve pembe adını almış.

Eğer hazırsanız deneyimize başlayalım mı?

Çocuklar bitkiler 3 yapıdan oluşur. Kök, gövde ve yapraklar. Bitkilerin

çoğu kökten beslenir, yani kökünden su ve mineralleri alıp gövde ve yap-

raklara doğru iletir. Papatya çiçeğinin kökü yok ama gövdesi hala suyu

emer ve yapraklara doğru iletir. Bu yüzden çiçek suyu emer ve hayatta

kalır. Hatta zamanla oradan kök çıkar. Bu deneyimizde de rengi değişen

papatyamız suyun rengini almıştır.

Biliyor musunuz çocuklar hayatımızda da bu böyledir. Yani

Tanrı’nın sevgisine kendimizi daldırdığımızda bir süre sonra biz

de onun gibi oluruz. Ruhsal olarak biz de ‘Mesih gibi’ görünmeye

başlıyoruz. Tıpkı suyu emen çiçek gibi, neyi emersek

onun gibi oluyoruz. Deneyimizde suyuna renklendirici eklemediğimiz

çiçek nasıl beyaz kaldıysa, biz de iyi olanı hayatımıza

alırsak Mesih gibi oluruz. İsa Yuhanna 5:15’ de dediği gibi

“Ben asmayım siz çubuklarsınız; bende kalan ve benim kendisinde

kaldığım kişi çok meyve verir.”

Böylece her zaman iyi olanda kalalım ve İsa Mesih’e benzeyelim.

Şimdi vazolarımıza bir miktar su ekleyelim ve ardından vazonun birine gıda boyası

ekleyip karıştıralım.

Ardından papatyaları da vazoya koyalım ve birkaç gün bekletelim. Deneyimizin sonucunda

gıda boyası eklenen bitkinin gıda boyasıyla aynı renkte olduğu gözlemlenir.

24

Fotoğraflar:https://www.okulagidentilki.com/egitim/ciceklerle-bilim-renk-degistiren-papatyalar/

25



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!