10.04.2021 Views

ENDÜSTRİ+(SAYI2)

Necmettin Erbakan Üniversitesi Endüstri Mühendisliği ekibi olarak Endüstri+’ın Nisan ayı sayısını sizlerin beğenisine sunmanın gururunu ve sevincini yaşıyoruz. Bir süre önce bu hedeflerimize içerik olarak hem bizi hem okuyucularımızı besleyebilecek bir proje olarak Endüstri+’ı dahil ettik ve daha önce sahada faaliyetlerde bulunduğumuz akademik çalışmaları ; bilim, kültür, sanat ,teknoloji ve daha birçok alandan konuları dergimizde işledik. Bu sayımızın hazırlanmasında bizi kırmayıp yazılarını bizlerle paylaşan yazarlarımıza ekip olarak çok teşekkür ediyoruz. Dergimizin tüm içeriğini siz değerli okuyucularımıza değer katabilme arzusuyla tüm ekibimizin emek ve gayretiyle hazırladık. Büyük bir keyifle okuyacağınızı düşündüğümüz dergimizin bir sonraki sayısında görüşmek üzere !

Necmettin Erbakan Üniversitesi Endüstri Mühendisliği ekibi olarak Endüstri+’ın Nisan ayı sayısını sizlerin beğenisine sunmanın gururunu ve sevincini yaşıyoruz.
Bir süre önce bu hedeflerimize içerik olarak hem bizi hem okuyucularımızı besleyebilecek bir proje olarak Endüstri+’ı dahil ettik ve daha önce sahada faaliyetlerde bulunduğumuz akademik çalışmaları ; bilim, kültür, sanat ,teknoloji ve daha birçok alandan konuları dergimizde işledik.
Bu sayımızın hazırlanmasında bizi kırmayıp yazılarını bizlerle paylaşan yazarlarımıza ekip olarak çok teşekkür ediyoruz.

Dergimizin tüm içeriğini siz değerli okuyucularımıza değer katabilme arzusuyla tüm ekibimizin emek ve gayretiyle hazırladık. Büyük bir keyifle okuyacağınızı düşündüğümüz dergimizin bir sonraki sayısında görüşmek üzere !

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bu noktada üretilen muazzam enerji yıldızın dış

katmanlarının büyük oranda şişirmiş, yıldızın çekirdek

haricindeki yoğunluğu önemli ölçüde düşmüştür.

Artık enerji üretmeyen çekirdek bir beyaz

cüceden çok daha sıcak ve neredeyse onun kadar

yoğundur. Ancak, bir sorun vardır: Çekirdeğin kütlesi

Chandrasekhar limiti denilen kritik bir eşiğin

üzerindedir. Chandresekhar limiti, 1.44 Güneş kütlesine

denk gelir. Bu kütleye sahip bir cisim kendi

üzerine çökmeye başladığında, beyaz cücelerde

olduğu gibi sıkışmayı durduracak olan dejenere

elektron basıncı etkili olamaz. Bu şu anlama gelir;

sıkışma devam edecektir.

Çekirdeğin kütlesi oldukça büyük olduğu için,

enerji üretimi durduğunda büzüşme çok hızlı

biçimde olur. Öyle ki, bu büzüşme saatte 100 bin

km’yi bulan bir hızda gerçekleşebilir. Yani yıldızın

çekirdeği saatte 100 bin km hızla kendi içine doğru

çöker. Demir atomları birbirine neredeyse değecek

kadar yaklaşırlar. Elektron basıncı bu tehlikeli

yakınlaşmayı önlemeye çalışsa da başarısız olur.

Her bir elektron, atom çekirdeklerindeki protonlar

tarafından yakalanırlar. Eksi yüklü elektronları

yakalayan artı yüklü protonlar, bu durum sonucunda

“yüksüz” nötronlara dönüşür. Çünkü eksi ve

artı yükler (lise fiziğinden bildiğiniz gibi) birbirlerini

etkisizleştirir.

Bu durumda yıldızımızın çekirdeği “demirden oluşuyor”

deme ihtimalimiz kalmaz. Çünkü tümüyle

nötronlardan oluşan bir yapı haline dönüşmüştür.

Özetle, yıldız artık dev bir nötron topu, pratik anlamda

dev bir atom çekirdeğidir.

Yukarıda elektron basıncının çökmeyi durduramadığını

söylemiştik. O halde yıldızın çöküşünü

hiçbirşey durduramayacak diye düşünebilirsiniz.

Ancak öyle değil; nötronlar birbirlerine çok yaklaştıklarında,

birleşip iç içe geçmelerini engelleyen bir

kuantum durumu söz konusudur. Nötron basıncı

diyebileceğimiz bu durum sayesinde nötronların

birleşmesi engellenir ve çökme sona erer. Çökmenin

devam edebilmesi için çöken çekirdek kütlesinin

daha büyük olması gereklidir. Zaten çekirdek

kütlesi daha

büyük ise, ortaya

çıkacak olan şey

bir nötron yıldızı

değil, karadelik

olacaktır.

Çekirdeğin bu ani

çöküşü çok güçlü

bir kütleçimsel

şok dalgası oluşmasına

neden

olur. Bu şok dalgası muazzam bir enerji halinde

yayılır ve yıldızın dış katmanları olağanüstü büyük

bir patlamayla uzay boşluğuna saçılır. Bu patlama

üretilen enerji öylesine büyüktür ki, dışa saçılan

dış katmanlardaki hidrojen, helyum, oksijen, neon,

karbon gibi elementler çok büyük hızlarla çarpışarak

birleşir ve üst üste birleşmeler devam eder.

Bu sırada oluşabilecek demir atomları dahi başka

atomlarla birleşmelerini sürdürürler. Sonuç; bugün

hepimizin bildiği demirden ağır elementlerin oluşumudur.

İşte bir

süpernova patlamasının

oluşum

dinamikleri

bu şekildedir.

Bu süpernova

patlaması,

yıldızın dış

katmanlarını o

kadar büyük

hızlara ulaştırır

ve ısıtır ki, çok büyük hızla ilerleyen bu gaz bulutları

zaman içinde ışık yıllarını aşan çapa sahip bir

bulut halinde çevreye saçılırlar. Tipik bir süpernova

kalıntısının çapı 2-3 ışık yılını aşan boyutlara

ulaşabilir. Ancak bulut genişledikçe seyrekleşir ve

birkaç yüzbin yıl içinde artık gözle görünmez hale

gelir ve nihayetinde galaksi içinde saçılarak gözden

kaybolur.

Patlamanın boyutuna göre, bu saçılan parçacıklar

çevredeki yıldızlar üzerinde de etkili olabilir. Ancak

bu etki çoğunlukla “yıpratma” şeklinde değil,

de radyasyon olarak kendini gösterir. Süpernova

sonucu ortaya saçılan parçacıklar çok büyük enerjilere

sahip oldukları için, eğer yaşam barındıran

bir gezegenin “üzerine yağar” ise, buradaki hayata

ciddi derecede zarar verebilir.

Hele ki, eğer süpernova patlaması yeterince

büyük, yani “hipernova” olarak tabir edilen boyutlarda

ise, yayılan gamma ışınları böylesi bir gezegende

hayatı tümüyle yok edebilir. Ancak gamma

ışınları yıldızın çekirdeğinden “kutupsal” halde

yayıldığı için, bu ışının bir gezegenin üzerine denk

gelme oranı düşer. Eğer bir gamma ışın patlamasının

kurbanı olan gezegende yaşıyorsanız, kendinizi

tavlada sürekli “hepyek” atan şanssız biri gibi

düşünebilirsiniz. Onca olasılık içinden size maalesef

yek gelmiştir. Hele ki, eğer süpernova patlaması

yeterince büyük, yani “hipernova” olarak

tabir edilen boyutlarda ise, yayılan gamma ışınları

böylesi bir gezegende hayatı tümüyle yok edebilir.

Ancak gamma ışınları yıldızın çekirdeğinden “kutupsal”

halde yayıldığı için, bu ışının bir gezegenin

üzerine denk gelme oranı düşer. Eğer bir gamma

ışın patlamasının kurbanı olan gezegende yaşıyorsanız,

kendinizi tavlada sürekli “hep yek” atan

şanssız biri gibi düşünebilirsiniz. Onca olasılık

içinden size malesef yek gelmiştir.

Zafer EMERCAN

Endüstri+ NİSAN2021 19

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!