Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yıldız Ramazanoğlu
Mehmet Güncüm
Asım’a göre
emperyalizme
ve her
türlü haksızlığa
karşı durabilmek,
incelikli
estetik
ve adalet dolu bir Türkiye
kurabilmekle mümkündü.
Bunun için yeni bir zihinsel
yapılanma gerekiyordu.
Bu da; ilimle, irfanla, mizahla,
sanatla ve sağlam
bir siyasetle mümkündü
ve emek iman ve çaba istiyordu
kısaca.
Peki gençlerle bu kadar
güzel bir iletişimi nasıl
kurabildi; yargılamadan
dinleyerek, her türlü dertleriyle
bire bir ilgilenerek,
kendilerini değerli hissettirerek.
Vefatından sonra
Valide-i Atik Camii'ndeki
buluşmada bir delikanlı
onun için en özel kişi olduğumu
sanıyordum demiş.
Şaşırmıyoruz çünkü
yaptı, her birimizin kusurlarını
zaaflarını görmezden
gelerek, içimizdeki karmaşaya
aldırmadan iyi olan ne
görüyorsa o parçamızla rabıtaya
geçti. Her esere her
yeteneğe değer atfetti ve
kendimizi özel ve kıymetli
hissetmemize yol açtı.
Küçük kızımı Kartal Anadolu
İmam Hatip’e başladığında
feraha çıkaran,
sanatla, klasik metinlerle,
resim atölyesiyle buluşturan
edebiyat öğretmeni.
Okulda sakin sesiyle duruşuyla
okuma eylemleriyle
bir devrim yarattığını,
kütüphaneyi kız erkek
herkese eşitçe açtırıp herkesi
ihya ettiğini hatırlıyorum.
Gençlerin sadece
kariyere, para kazanmaya
odaklanarak çöp gibi sürüklenmesine
razı olmadı,
içlerindeki atıl yetenekleri,
kavrayış zenginliklerini
Etrafındaki herkes gibi
bizim de hayatımızdan
bir Asım Abi geçti. Asım
Gültekin 2009 yılında
Üsküdar İmam Hatip
Lisesi'nde "Dil ve Anlatım"
dersimize girerdi.
O’nun okulu ders işlediği
Kütüphaneydi. Öğretmenler
odası da sınıfı
da kütüphaneydi. Okulun
son dönemlerindeki son
sınavları Asım Hocam
yine Kütüphanede yaptı
ve bize de dedi ki: "Bir tek
soru soracağım ama en az
üç sayfa olacak." Bir soru
olmasına sevindik ama
en az 3 sayfa olmasına
üzüldük tabi. Soru şuydu;
"Bu zamana kadar benden
öğrendiniz üç şeyi
yazın." dedi. "Birbirinizin
yazdıklarına bakmak
yok." dedi. Başladık yazmaya.
Hiç unutmuyorum,
bu sözüm de sakın yanlış
rek yazıyorum,
sınıfta
Amasyalı bir
kardeşimiz
vardı. Aynen
şu cümleyi
yazmıştı:
"Hocam ben Amasya'dan
İstanbul’a yeni gelmiştim.
Kendime öz güvenim
hiç yoktu. Sizi gördüm,
tanıdım. Amasyalı olduğunuzu
duydum. Kendi
kendime; Amasyalılardan
da bir şey olabiliyormuş,
deyip özgüvenim arttı."
dedi. Tabi Hocamın buna
çok güldüğünü hatırlıyorum.
Hocam ile okuldan
sonra da bağımız kopmadı
yani Hocamız bizi
bırakmadı. Yol gösterdi.
Öncü oldu. Tabi bizden
istediği 'benden öğrendiğiniz
bir şeyi en az üç
sayfa yazma' sorusunu
şimdi daha iyi anlıyorum.
aynısını biz yetişkinlere de
harekete geçirdi.
anlaşılmasın tenzih ede-
Rahmet olsun.
Mehmet Nuri Yardım
Coşkun akan nehir gibiydi
Asım Hoca. Nerede boşluk
varsa oraya doğru akar,
mevcut eksiği hemen doldururdu.
Meselâ mizah
alanında İslami camianın
eksiği mi var, başkaları bu
noksanlığı eleştiredursun
Asım çabucak kolları sıvar,
ekibi toplar ve mizah
dergisini çıkarırdı. Onun
unutulmayacak bir hizmeti
de Cafcaf’tı. Camiamızın
bu seçkin ve seviyeli mizah
dergisinin iyi bir takipçisi
oldu. 40 küsur çizeri bir
araya getirmek kolay değildi
ama Asım bunu başarmıştı.
Çağrı Cebeci’nin
“Nereden çıktı bu mizah
dergisi fikri?” sorusuna,
“Yıllardır nitelikli, entelektüel,
dini ve temel değerleri
ile kavgalı olmayan bir
mizah dergisi özlemi içerisindeydim.
Baktım kimse
böyle bir dergi çıkarmaya
çalışmıyor, ben çıkarayım
dedim.” cevabını vermişti.
10