You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Hümeyra Şen
MASKENİN
ARDINDAKİLER
Vuslat, Firuzecik diye bir kuş oldu.
Kondu umudun dalına. Ben bugün çok yoruldum.
I
Anne: Ben Nebahat
Bu apartmanda gün aymıyor
herhalde. İki yıldır her
hafta gelir, merdiven silerim,
iki üç kişi dışında dönüp
bakmazlar bile. Evvelki yer
böyle değildi, sanki bir komşuları
da ben oluvermiştim.
Bir elimde deterjan bir elimde
kova, kapı muhabbetlerinin
tadına doyulmazdı.
Kızımız üniversiteyi kazanınca,
göçü toplayıp merkeze
taşındık. Sonra bir
salgındır yayıldı, okullar
uzaktan öğrenime döndü,
biz taşındığımızla kaldık.
Virüs çıkmadan önce yönetici
beni işten çıkarmaya
yeltenmişti ama temizlik
kıymete binince bıraktı
homurdanmayı.
Temizlik malzemeleri yüzünden
ciğerlerim zaten
iyice yıpranmışken bir de
koca binanın merdivenlerine
ağzımda maske ile
tırmanıyorum şimdilerde.
Eskiden bu apartmanın sakinleri
çok nadir tebessüm,
kırk yılda bir de teşekkür
ederlerdi. Artık korkudan
kapıyı bile açmıyorlar. Bir
yaygaradır gidiyor “sosyal
mesafe” diye, sanki ne zaman
yoktu ki sosyal mesafe?
Sosyal, sınıfsal, parasal…
Bugün çok yoruldum. Su
kovamı doldurmasını istediğim
gencin kulaklıklarından
bana kadar ulaşan
davul sesi gün boyu uğuldadı
kulağımda. İşim bitince
kapalı kapılara baktım. Aklımda
muhabbet dolu mazi…
Gözümden birkaç damla yaş
süzüldü fakat gözyaşımı
silemedim. Çünkü “maske,
mesafe, temizlik…”
II
Baba: Ben Yaşar
-Alo! Kızım... Kapattım dükkânı
geliyorum… Var mı
eksik? Ekmek de mi var?
Hmm… İyi madem geliyorum
bakalım.
Sabahtan akşama kadar çay
ocağında, çayın her hali ile
meşgul olmama rağmen
yine eve gidip çay içmenin
hayalini kurduğuma şaşırıyorum.
Kimi zaman da
bizim çay ocağında akşama
kadar oturan adamlara
üzülüyorum. Muhabbetlerinin
tadı tuzu yok. Acaba
diyorum hanımları, kızları
veya oğulları yok mudur?
Ben Nebahat’imle, bizim
25 yıllık yayları gevşemiş,
süngeri çürümüş kanepede
diz dize bir ömür çay içsek
doyamam zannediyorum.
Bazen de kendime üzülüyorum,
Nebahat’imle şöyle
bir ömür diz dize geçiremediğim
için.
Düşünürken insan yürüdüğünü
de anlamıyor, eve
varmışım bile.
Hanımın durgunluğu kaçmadı
gözümden. Çay ocakları
tekrar kapanacakmış. Şu
haberi yarın akşam duysaydım
hanıma derhal işi gücü
bırakıp istirahat etmesini
söyleyecektim. Ne var canım,
bir maaş neyimize yetmiyor
diyecektim. Yükünü
hafifleteceğime şimdi evde
olacağım artık durduramayız
bizimkini, ek iş yapmaya
bile kalkabilir.
Bugün çok yoruldum. Karımın
bitkin nefesine, neyi
sayıkladığını çözemediğim
yüz ifadesine bakınca gözümün
önünde beliriverdi;
çöpçatan teyzenin ve kaynanamın
arasından etrafa
mahzun ve heyecanlı bakışlar
atan kızcağız. O zamanlar
hayal eder miydi bir gün
merdiven silmekten kam-
18