24.12.2012 Views

Temmuz_Agusots_2012 - Türk Tabipleri Birliği

Temmuz_Agusots_2012 - Türk Tabipleri Birliği

Temmuz_Agusots_2012 - Türk Tabipleri Birliği

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

arınmış olma durumları göz önüne alındığında,<br />

eski ve yeni mülteciler olarak iki grupta<br />

incelenebilir. Eski mültecilerin daha sık olarak<br />

1991’de kurulmuş olan Dagahaley, Hagadera<br />

ve IFO kamplarında yaşadığı görülmektedir. Bu<br />

kamplarda kurulduğundan beri geçen 20 yılda<br />

yerleşik yaşama geçildiği, çadırlardan kurtulup<br />

kerpiç evlerin inşa edilmiş olduğu, mültecilerin<br />

tarım, hayvancılık ve ticaret ile uğraşmaya<br />

başladığı, hatta futbol turnuvaları, düğünler<br />

gibi sosyal aktiviteler bile düzenledikleri<br />

görülmektedir.<br />

2011 yılından sonra gelen yeni mülteciler<br />

için IFO-2 (Batı), IFO-2 (Doğu) ve Kambioos<br />

kampları kurulmuştur. Bu kamplarda yaşayan<br />

mültecilerin, göçün yol açtığı olumsuz<br />

etkilerden henüz kurtulamamış olmalarının<br />

yanında, yardım ve diğer hizmetlerden de<br />

yeterince yararlanamadıkları görülmektedir. Bu<br />

çalışmada eski mültecilerden çok yeni<br />

mültecilerin yaşam koşulları ve karşılaştıkları<br />

sorunlar incelenmiş, çözüm önerileri<br />

sunulmuştur.<br />

Dadaab kamplarındaki 462.960 mültecinin<br />

yüzde 50.2’si kadın, yüzde 49.8’i erkektir.<br />

Nüfusun yüzde 16.6’sı 0-4 yaş, yüzde 26.3’ü<br />

5-11 yaş, yüzde 12.9’u 12-17 yaş, yüzde<br />

40.3’ü 18-59 yaş, yüzde 3.5’i ise 60 yaş ve<br />

üzerindedir (6).<br />

Kamplar sosyal yaşam açısından<br />

değerlendirildiğinde; kamplarda çocuk oyun<br />

alanları ve spor gibi sosyal alanlar<br />

bulunmamaktadır. Kendi ülkelerinde ağırlıklı<br />

olarak köylerde yaşayan, tarım ve hayvancılıkla<br />

geçimlerini sağlayan mülteciler, geçim kaynağı<br />

olan tarım arazilerini ve hayvanlarını geldikleri<br />

yerlerde bıraktıklarından, kamplarda hiçbir işle<br />

uğraşamamakta, hiçbir sosyal etkinlikte de<br />

bulunamamaktadırlar. Çadırlar arası uzaklık<br />

yeterli görünmemektedir. Bu durum zaten<br />

küçük olan ve fazla sayıda kişinin yaşadığı<br />

çadırlardaki ailelerin mahremiyeti açısından<br />

sorun oluşturmaktadır. Kamplarda elektrik<br />

bulunmaması; mültecilerin radyo, televizyon,<br />

bilgisayar gibi iletişim araçlarından mahrum<br />

kalmalarına, çevrelerindeki gelişmelerden,<br />

geride bıraktıkları yakınlarından haberdar<br />

olamamalarına yol açmaktadır.<br />

Çevre ve sağlık hizmetleri<br />

Kamplardaki sağlık hizmetleri German<br />

Technical Cooperation (GIZ), Medecins Sans<br />

Frontiers (MSF), International Rescue<br />

Committee (IRC) gibi Birleşmiş Milletler ile<br />

partner bazı sivil toplum kuruluşlarının<br />

sorumluluğuna verilmiştir. Her kuruluş sorumlu<br />

olduğu kampta klinikler, yataklı tedavi<br />

kurumları kurmakla, bulaşıcı hastalık kontrolü,<br />

bağışıklama hizmetleri gibi koruyucu sağlık<br />

hizmetleri, sağlık ve hijyen eğitimi vermekle<br />

yükümlüdür (7).<br />

Kamplar, kuruluşunda planlanan sayının<br />

dört - beş katı mülteciyi ağırlamaya<br />

çalışmaktadır. Bu nedenle mültecilerin yeterli<br />

gıda, sağlık ve sosyal yardım olanaklarından<br />

mahrum kalması halk sağlığı açısından risk<br />

oluşturmaktadır.<br />

Yeni kamplarda anne ve bebek tespit ve<br />

izlemlerinin yetersiz olduğu görülmüştür. Aile<br />

planlaması ve danışmanlık hizmetleri ise çok<br />

azdır. Bağışıklama hizmetleri ve soğuk zincir<br />

açısından da yeni kamplardaki mülteciler etkin<br />

bağışıklama ile önlenebilecek hastalıklara karşı<br />

risk altındadırlar.<br />

Kamplarda içme ve kullanma suyu için<br />

şebeke sistemi yoktur, su gereksinimi ortak<br />

alanlara kurulu su depolarından<br />

sağlanmaktadır. Bu depoların klorlanıp<br />

klorlanmadığı ya da hangi sıklıkla klorlandığı<br />

ve depo temizliğinin yapılıp yapılmadığı tam<br />

olarak bilinmemektedir. Çadırlar iki-üç metre<br />

kare büyüklüğünde olup, zeminleri toprağa<br />

doğrudan temas etmektedir. Çadırlarda azami<br />

hijyeni sağlamak için gerekli kullanma suyu<br />

yetersizdir. Kamplarda kanalizasyon sistemi<br />

bulunmamaktadır. Belli aralıklarla kuyular<br />

kazılmış ve seyyar tuvaletler oluşturulmuştur,<br />

fakat tuvalet sayısı yetersizdir. Vücut temizliği<br />

için ayrılmış alanlar ise bulunmamaktadır. Katı<br />

atıklar toplanmamakta, mülteciler kendi<br />

olanakları ile atıkları biriktirip yakmaktadırlar.<br />

Gerek kamplardaki gözlemler sonucunda<br />

gerekse AID kliniğine başvuran çocuk ve<br />

erişkinlerde malnutrisyon görülme sıklığı<br />

beklenenden çok daha az olup bu durum gıda<br />

yardımlarının yeterli olduğunu<br />

düşündürmektedir. Ancak mülteciler yeterli<br />

beslenmelerine karşın, dengeli<br />

beslenememektedir; beslenmeleri tek yönlü ve<br />

daha çok kuru gıda ağırlıklıdır.<br />

Eski kamplarda yeterli sayılabilecek sayıda<br />

klinikler, yataklı tedavi kuruluşu ve sağlık<br />

personeli bulunmaktadır. Fakat yeni kamplarda<br />

sağlık kuruluşu ve sağlık planlaması<br />

bakımından eksiklikler görülmektedir. AID’in<br />

• <strong>2012</strong> • cilt 21 • sayý 4 • 260

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!