Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kadıköy'de bünyesinde gastro bar, restaurant, meyhane,
kahvaltı ve Japon lokantası barındıran bir mekan var...
BARMY’E
Gidin...
Caferağa Mah. Kadife Sok. No: 12 Kadıköy - İstanbul
Rezervasyon: 216 462 2769 - 543 462 2769
Instagram: barmyistanbul
Advertorial
Unutulmaz anların mekânı:
ŞEHİRDE
VAHA
39 KALAMIŞ MARİNA
Mahalle kültürü, paylaşma, yardımlaşma gibi değerleri
günümüzde bulacağımız, İstanbul’un en özel semtlerinden
biridir Kalamış... Kalamış Marina ise eşsiz güzelliği ile mavi
ve yeşili kucaklar.
İşte bu ortamda ‘Şehirde Vaha’ konsepti ile mavi ve yeşilin
buluşma noktasını, “Feel Good in the Neighborhood”
sloganı ile semtin misafirperverliğini,
samimiyetini
birleştiren 39 Kalamış Marina
Hotel Restaurant & Bar,
misafirleri için kendilerini
evlerinin konforunda hissetmelerini
sağlayacak özenle
tasarlandı.
NEDEN 39?
İsmini 39 odasından alan
39 Kalamış Marina’nın
vizyonu, 39 rakamının
numerolojideki anlamı ile de
uyuşuyor. 39 Kalamış Marina
CEO’su Münteha Adalı, otelin
misafirperverliğini anlatırken,
şunları ekliyor:
“39 rakamı, insana olan sevgiyi ve onu geliştirmeye yardım
etme isteğini gösterir. Bu sayıya yanaşan insanlar, insanlığa
yardım etmek için yaratıcı yollar bulma eğiliminde olur.
Bu insanlar, ideal bir toplum için yaratıcı fikirlere sahiptir
ve sanatsal olarak kendini ifade etme eğilimindedir.
39 Kalamış Marina, işte tüm bu bileşenleri tek mekânda
buluşturuyor.”
KONFOR VE LEZZET BİR ARADA
Her detayın incelikle düşünüldüğü 39 Kalamış Marina Otel
& Restoran’da dikkat çeken en önemli özelliklerden biri,
odalarının konforu; görmeye alışkın olduğumuz Kral Odası’nın
yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yaparak
Kraliçe Odası konsepti de mekânda yerini aldı.
Kalamış’ta özel bir konuma sahip olan
39 Kalamış Marina, hem oteli hem de
herkese açık olan restoranı hem de
39 Galeri’si ile huzur, samimiyet, konfor ve
lezzet arayan misafirler için ideal.
4 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Advertorial
39 Kalamış Marina, geleneksel lezzetlerin dünya mutfağı
ile buluştuğu zengin menüsü, restoranı, barı ile Anadolu
yakasının aranan noktalarından biri olarak ev sahipliğinin
en güzel hâliyle misafirlerini ağırlıyor. Güne “39 Kalamış
Kahvaltı” ile keyifli bir başlangıç yapan restoran; şık
dekorasyonu, profesyonel servis ekibi ve gün boyu farklı
lezzetler sunan menüsüyle hem otel misafirlerine hem de
herkese hizmet veriyor. Restoran, otelde konaklamasanız
da gün boyu sizleri dost buluşmaları için ağırlıyor.
39 Kalamış Marina Bar ise her mevsim farklı tatlarıyla,
zengin içecek menüsüyle, 39 Kalamış Marina’ya özgü kokteylleriyle
eşsiz deneyimler sunuyor.
İSTANBUL’DA BİR SANAT OTELİ,
ÇÜNKÜ SANAT ŞİFADIR
“Sanat; insanı kucaklayan, renkleriyle iyileştiren, mutluluk
ve huzuru sağlayan en büyük şifacıdır. Sanatın olumlu etkisinin
gücüne ve ulaşılabilir olmasına özellikle dikkat ettik.”
Açıldığı günden bu yana sanatın iyileştirici ve birleştirici
gücünü vurgulayan 39 Kalamış Marina, 2021 itibariyle
39 Galeri’de sanatçıları ve sanatseverleri bir araya getiriyor.
“Bir seyahat planladığınızda ne düşünürsünüz? Sürükleyici
deneyimler, gittiğiniz şehrin kültür ve sanatı içine
karışma hissi, sokaklarında kaybolma duygusu ve şehrin
lezzet dünyasını keşfetme arzusu duyarsınız. İşte biz de
bu duygulara hitap eden ve İstanbul’u hissettiren bir otel
yaratmayı istedik.” Böyle anlatıyor çıkış noktalarını,
39 Kalamış Marina Hotel & Restaurant & Bar’ın
Kurucusu ve CEO’su Münteha Adalı...
Otel ve restoranın her noktasında yerli ve yabancı
ressamların, heykeltıraşların, fotoğraf sanatlarının eserlerini
görmek mümkün. 39 Kalamış Marina, her detayında
misafirlerini şaşırtmayı ve mutlu etmeyi başarıyor.
Otelin girişinde bulunan 39 Kalamış Marina Restaurant &
Bar’da ise yağlı boya resimleriyle Gülcan Şenyuvalı, Şahin Demir,
Seydi Murat Koç, Seçil Erel ve Aydan Baktır ile göz göze
geliyorsunuz. 39 Galeri’ye doğru yürürken amatör heykeltıraş
Serap Şenoğlu’nun yaptığı “Kırmızı Başlıklı Kız” karşılıyor sizi.
39 odanın içinde ve koridorlarında fotoğraf sanatçısı Murathan
Özbek’in eserleri, bir galeri titizliğinde sergileniyor.
İSTER TOPLANTILARINIZI,
İSTER DÜĞÜNÜNÜZÜ PLANLAYALIM
Teknolojik donanımlı ve farklı ayrıcalıklara sahip 3 toplantı
odası mevcut olan otel; en seçkin ziyafetlere, toplantı ve
etkinliklere cevap verebilen bir kapasiteye sahip. Urban ve
Oasis toplantı salonlarının birleşmesiyle oluşan “Urban &
Oasis Meeting”, geniş grupları ağırlayacak kapasitesiyle ve
açık hava alanıyla, etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Buluşmalara,
39 Kalamış Marina’nın uzman şefleri tarafından
hazırlanan geniş yelpazede menü seçenekleri eşlik ediyor.
Profesyonel ekibi ve organizasyon deneyimi sayesinde titizlikle
dizayn edilmiş özel davetlerinize ev sahipliğini yapan 39
Kalamış Marina, unutulmaz anlarınız değişmeyen mekânı…
39 Kalamış Marina; sanatı, yaratıcılığı, çeşitliliği benimseyen
bir anlayışa sahip. Otel ve restoranın her noktasında yerli ve
yabancı ressamların, heykeltıraşların, fotoğraf sanatlarının
eserlerini görmek mümkün. 39 Kalamış Marina, her detayında
misafirlerini şaşırtmayı ve mutlu etmeyi başarıyor.
Dünyanın farklı şehirlerinde kültürü konforla birleştiren,
özellikle de tarihi kökleri çok derinlere uzanan şehirlerde
karşımıza çıkan sanat otelleri, koleksiyonlarını misafirlerinin
olduğu her alana taşımakta. 39 Kalamış Marina da
böyle bir otel. Odalarda, resepsiyonda, restoran ve barda
farklı sanatçıların resimleriyle, fotoğraflarıyla, heykelleriyle
buluşmanız mümkün. Otelin sanatla iç içe geçişi
her yerinde hissediliyor; Portekiz iki genç sanatçı David
Arranhado’nun duvar resimleri, Emily Gotman heykelleri ve
heykeltıraş Miguel Rodrigues’in plastikten metale dönüşmüş
heykelleri karşılıyor sizi.
EVİNİZDE HİSSEDECEKSİNİZ!
39 Kalamış Marina’da her detayın düşünüldüğü, tasarım
ve konforun birleşiminden oluşan odalarda evinizde gibi
hissedeceksiniz. 12 adet Deluxe, 9 adet Standart, 9 adet
Marina Deluxe, 3 adet Marina Suit, 2 adet Terrace Room, 1 adet
Terrace Loft Room, 1 adet Terrace Loft, 1 adet King’s ve 1 adet
Queen’s Room’a sahip 39 Kalamış Marina, teras katında bulunan
King’s ve Queen’s Room ortak teraslarıyla bireysel buluşmalar veya
şirket organizasyonları için keyifli bir ortam sunuyor.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 5
Editör
İstanbul’un nevmekânı
Üsküdar’dayız…
İstanbul’un semtlerini sıralamaya başlasak, birkaç
isim vardır ki, onların yeri doldurulamaz. Üsküdar
tam da bu noktada en baş sırada yerini alır. Kadim
bir semttir, Osmanlı’nın en güzel eserleri caddelerini
süsler, biraz da kadın sultanlar gözdesidir.
Son günlerde bu semtimizde bir hareketlenme,
gençlerde bir mutluluk, sokaklarında bir renk,
artan sanat etkinlikleri bizim gibi Kadıköylü bir
medya grubuna dahi ayrı bir sayfa açmamızı gerektirdi
ve yolumuzu Üsküdar’a düşürdük.
Önce Üsküdar Belediyesi Özel Kalem Müdürü Gülsüm
Karaismailoğlu ile bir araya geldik; tadı güzel,
fincanı güzel bir hatır kahvesi eşliğinde ne yapmak
istediğimizi söyledik, Başkan’dan sorularımıza yanıtlar
aldık. Ardından ilçenin değerlerine göz attık
ve Üsküdar’da bir günlük gezinti için sizlere neşeli
parantezler açtık. Çok istememize rağmen sahada
gençlerimize sorularımızı yöneltemedik, hava
şartları zorladı. Sonunda Saffet Emre Tonguç’un
‘Kuzguncuk’ yazısıyla da kapak dosyamıza noktayı
koyduk.
Ancak; Üsküdar’a sayfalar dolusu yazsak, yine
de az gelir diyoruz ve bir Üsküdar sevdalısı olan
Yahya Kemal Beyatlı’nın şu güzel satırlarını birlikte
hatırlıyoruz:
Üsküdar bir ulu rüyâyı görenler şehri,
Seni gıptayle hatırlar vatanın her şehri,
Hepsi der: “Hangi şehir görmüş onun gördüğünü?
Bizim İstanbul’u fethettiğimiz mutlu günü.
Bir zamandır dergimize anlam kazandıran değerli
yazarımız, ünlü koleksiyoner Sertaç Kayserilioğlu’nun
yazıları sayfalarımızda yer alamamıştı. Güzel
İstanbul’umuzun nostaljik ulaşım araçları tramvaylar
ile hatıralarına yer veriyoruz ve yazarımızın
şiirsel mazisine bir kez daha hayran oluyoruz:
“İstanbul ve Kadıköy’ün 50’li, 60’lı yıllarını ben gibi
yaşayanlar için biliyorum ki tramvayların apayrı bir
yeri vardır. Kadıköy’den Üsküdar’a, Fenerbahçe’ye,
Moda’ya ya da Bağdat Caddesi’nden Bostancı’ya,
çiçeklerle bezenmiş bahçeli köşkler arasında,
kenarları açık tenteli yazlık tramvaylarla yapılacak
güzel ve de saygın bir yolculuğun, Kadıköylüler için
ne manaya geldiğini yaşayıp da bilen azınlıklardan
biriyim şimdilerde…”
***
Bir özel haber ile merakınızı da giderelim. Bir
zamanların Kuşdili Çayırı (şimdilerde yarısı İspark),
bildiğiniz gibi uzun bir süredir şantiye halindeydi.
Nihayet sona yaklaşıldı ve durum açıklığa kavuştu.
‘AVM olacak’ söylemleriyle canımız sıkılmıştı ama
ehven-i şer bir haber aldık. Yarısı İspark yarısı ise
yeşil alan olarak projelendirme başladı. Bizler
tamamının yeşil alan olmasını istiyorduk, olmadı.
Kadıköy’deki otopark sıkıntısını göz önünde bulundurunca,
bu gelişme de bir kazanımdır, umarız
güzel bir proje ile gözlerimiz şenlenir…
Yine birlikteyiz, kahvelerinizi alın, derginiz sayfalarında
daha pek çok haber sizlere göz kırpıyor.
Canan Toprakkaya
Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika
TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,
MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,
POLİTİKA DERGİSİ
İmtiyaz Sahibi ve
Genel Yayın Yönetmeni
Fatma Canan Toprakkaya
Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı
Kadir Toprakkaya
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
İrem Toprakkaya
Yayın Kurulu
Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,
İnal Aydınoğlu, Sedef Turan
Nusret Karaca, Osman Öndeş,
Muzaffer Ayhan Kara
Haber Müdürü
Cenay Toprakkaya
Editörler
Pınar Baltacı, Yiğit Uygun,
Nil Özer, Songül Karadeniz
Fotoğraf Editörü
Emin Küçükserim
Foto Muhabiri
Batuhan Karaman
Görsel Yönetim
Kubilay Şenyiğit
Reklam ve Halkla İlişkiler
Tulu Evrensel
Tel: 0532 266 82 43
Basım
Ege Reklam ve Basım
Sanatları San. Tic. Ltd. Şti.
Sertifika No: 45604
Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad.
No: 4/1 Ataşehir - İstanbul
Tel: (0216) 470 44 70
www.egebasim.com.tr
Dağıtım
Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.
KADIKÖY LIFE dergisinin birinci sayfasından
son sayfasına kadar olan yazılardan imza
sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların
sorumluluğu reklam sahiplerine aittir.
KADIKÖY LIFE dergisinde yayınlanan her
türlü yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her
hakkı saklıdır.
İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.
KADIKÖY LIFE’ın hiçbir kurum ve kuruluşla
doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.
Yayıncı
K-İletişim Basın Yayın ve
Tanıtım Hizmetleri
Karanfil Sokak No: 27/13
Göztepe / İstanbul
Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17
Gsm: 0532 266 82 43
E-posta: kadikoylife@yahoo.com
www.kadikoylife.com
İrtibat Bürosu
Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.
No: 44/6 Kadıköy / İstanbul
Tel: 0532 470 73 05
ISSN 1307-5535
Mart & Nisan 2022
Yıl: 18 Sayı: 104 Fiyat: 25 TL
Basım Tarihi: 21 Mart 2022
Yayın türü: İki aylık, bölgesel,
süreli yayındır.
Üsküdar Meydanı’nda tramvaylar. Sene 1940…
(R. Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu)
KADIKÖY LIFE
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)
ve Anadolu Yakası Gazeteciler
Derneği (AYGAD) üyesidir.
6 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
İçindekiler
50
10
80
28
10
MERAK EDİLEN KUŞDİLİ ÇAYIRI
YEŞİL ALAN VE OTOPARK OLACAK
Bir yanı Kurbağalıdere ve Söğütlüçeşme Tren
İstasyonu, diğer yanı ise İSPARK otoparkı olan büyük
alana dair yetkililerden açıklama geldi.
34
28
34
40
ESKİ İSTANBUL’UN
YANSIMALARI ÜSKÜDAR’DA
Kapak dosyamızı kadim semt Üsküdar ile şenlendiriyoruz.
Her gelip geçenin, bazen bir koru içine
gizlenmiş binalarla, bazen Boğaz’ın en güzel kıyısına
yerleştirilen yapılarla, çeşmeler, cumbalı evler ve
hatta yüz yıl önce dikilen tek bir ağaçla iz bıraktığı
bu semti bizimle dolaşır mısınız?
GERÇEK MAHALLELİ,
GERÇEK İSTANBULLU:
KUZGUNCUK
Kuzguncuk’u, ünlü gezi yazarı Saffet Emre Tonguç’tan
dinliyoruz. Mahallenin kozmopolit yapısını
örneklerle anlatan Tonguç’tan rengârenk bir Kuzguncuk
sayfası aralıyoruz.
KADIKÖY’DE İLK TRAMVAYLAR
R. Sertaç Kayserilioğlu: “İstanbul ve Kadıköy’ün
50’li, 60’lı yıllarını ben gibi yaşayanlar için biliyorum
ki tramvayların apayrı bir yeri vardır. Kadıköy’den
Üsküdar’a, Fenerbahçe’ye, Moda’ya ya da Bağdat
Caddesi’nden Bostancı’ya, çiçeklerle bezenmiş
bahçeli köşkler arasında, kenarları açık tenteli yazlık
tramvaylarla yapılacak güzel ve de saygın bir yolculuğun,
Kadıköylüler için ne manaya geldiğini yaşayıp
da bilen azınlıklardan biriyim şimdilerde…”
50
80
84
MELİH AŞIK’IN
‘AÇIK PENCERE’Sİ 40 YAŞINDA!
Muzaffer Ayhan Kara: “19 Şubat, TRT’yi ve tabii ilk
yazılı basın deneyimi Yenigün’ü de hesaba katarsak,
gazetecilikte yarım yüzyılı deviren üstat Melih Aşık’ın
Açık Pencere’sinin 40. yıldönümüydü. Üstat, o 40
yılın öyküsünü “40 yıl geçti aradan…” başlıklı yazısıyla
Milliyet’teki Açık Pencere’sinde renkli bir şekilde
anlattı.”
ORTA ASYA’DAN YELDEĞİRMENİ’NE
BİR UZUN SOHBET!
Bugünlerde “Destan” dizisiyle adından söz ettiren
usta oyuncu Şahin Ergüney, uzun bir süredir
Kadıköy Yeldeğirmeni sakini... Hadi gelin sanatçının
bölge keşfine biz de katılalım.
BİR ÖMÜR BOYU MUTLULUĞUN
ADRESİ: ELITE WORLD HOTELS
Konfor, şıklık ve misafirperverliği bir arada sunan
Elite World Hotels; havuz başı, kır düğünü ve balo
salonu konseptleri ile çiftlerin hayallerini gerçekleştiriyor.
84
40
Çevre
Kurbağalıdere’ye 14 kilometrelik
yeni yaşam vadisi!
CENAY TOPRAKKAYA
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem
İmamoğlu, Anadolu yakasındaki su baskınlarını
giderecek ve kente yeni bir yaşam
vadisi kazandıracak olan “Ataşehir Kurbağalıdere
Göztepe Kavşağı E5 Geçişi” projesini
denetledi. Çalışma kapsamında Ataşehir,
Beykoz, Çekmeköy, Sancaktepe, Sultanbeyli
ve Ümraniye ilçelerinde toplam 56 kilometre
atık su ve yağmur suyu hattı ile 8,5 kilometre
dere ıslahı imalatının yapılması planlanıyor.
“PUZZLE PARÇALARI GİBİ BÖLÜM
BÖLÜM BİTİRİYORUZ”
Ataşehir Kurbağalıdere Göztepe Kavşağı
E5 Geçişi Projesi kapsamındaki çalışmaları
telsiz anonsuyla başlatan İmamoğlu, şu
açıklamalarda bulundu: “Ataşehir’e doğru
devam eden Kurbağalıdere’nin tamamında,
14 kilometrelik uzunluk içerisinde bir yaşam
vadisi oluşturuyoruz. Aslında puzzle’ın
parçaları gibi bölüm bölüm bitirerek, bu
hedefimize emin adımlarla yürüyoruz.
“Ataşehir Kurbağalıdere Göztepe Kavşağı E5 Geçişi” projesi kapsamındaki çalışmaları telsiz anonsuyla başlatan
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na; Ataşehir Belediye Başkan Vekili İlhami Yılmaz, Kadıköy Belediye Başkanı
Şerdil Dara Odabaşı, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcıları Abdullah Der, Deniz Kutlu, Ataşehir Belediye
Meclis Başkan Vekili Kudret Aslan ve İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu eşlik etti.
BÜTÜNCÜL BİR YOLCULUK
Hem Ataşehir hem Kadıköy bölgesinde
kalan ve Kurbağalıdere’yi etkileyen atık su,
yağmur suyu ayrıştırma çalışmaları da bu
işin bir kılcal çalışması. Bütüncül bu yolculuğun
çok önemli olduğunu ifade edelim.
Dönemin 350-400 milyonluk yatırımını
bugünkü değerlerle vatandaşlarımızın anlaması
için neredeyse en az 2,5 kat çarpmanız
lazım ki bu yatırımın değerini anlayabilelim.
AKILCI, MANTIKLI, ÇAĞIN İHTİYAÇLARINI
KARŞILAYAN PROJELER
Kurbağalıdere’yi, Ataşehir’den bir insanın
yürüyerek burada bulunan metro durağına
erişebildiği ya da yine devamında koşarak
Marmara Denizi sahiline, Moda sahiline inebildiği,
İstanbul’u birbirine bağlayan vadiler
şeklinde bu çalışmalarımızı sonuçlandıracağız.
Sadece Kurbağalıdere değil, İstanbul’un
15 noktasında yaşam vadileriyle ilgili bu
çalışmamız devam ediyor. İnsani, toplumu
mutlu eden, çocuklarıyla, gençleriyle,
kadınlarıyla keyifli bir kentte yaşamalarını
sağlayabilen, çıldırmış değil akılcı, mantıklı,
günün ve bu çağın ihtiyaçlarını karşılayan
hizmetlerimiz, projelerimizle İstanbulluların
yanında olmaya, onlara çözüm üretmeye
devam edeceğiz.”
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 9
Çevre
Merak edilen Kuşdili Çayırı
yeşil alan ve otopark olacak
Kurbağalıdere’nin Kadıköy ayağında ise yakın zamanda yepyeni bir projenin
müjdesi verildi. Kuşdili Çayırı olarak bilinen ve uzun süredir değerlendirilmeyi
bekleyen bölge, otopark ve yeşil alan olacak.
Bir zamanların ünlü çayırlarından, kuşların
mekânı Kuşdili Çayırı, uzun bir süre Kurbağalıdere
Islah Projesi kapsamında şantiye
alanı ve beton santrali olarak kullanıldıktan
sonra akıbetini bekliyordu. Bir yanı Kurbağalıdere
ve Söğütlüçeşme Tren İstasyonu,
diğer yanı ise İSPARK otoparkı olan büyük
alana dair yetkililerden açıklama geldi.
Haber merkezimizin edindiği bilgiye göre,
geçmiş yılların sosyal yaşam merkezlerinden
Kuşdili Çayırı ikiye bölünecek. Bir kısmı
otopark olarak kullanılırken, diğer kısım da
yeşil alan olarak Kadıköy’e kazandırılacak.
DÜZENLEME BAŞLADI
Kadıköy’ün nadir boş arazilerinden, bir
dönem imara açılma kararıyla çevre sakinlerinin
büyük tepkilerine yol açan Kuşdili
Çayırı’nda düzenlemeler başladı. Hâlihazırda
tam karşısında İSPARK açık otoparkı
bulunan alanın yarısı, bölgenin otopark
sorununa çözüm bulmak ve kapasiteyi
yükseltmek adına yine otopark yapılacak.
Yeşil alana dönüştürülecek diğer yarısıyla da
Yoğurtçu Parkı’ndan Moda’ya giden yürüyüş
yoluna alternatif oluşturacak. Böylelikle
geçtiğimiz süreçte Söğütlüçeşme’ye yapılması
planlanan AVM projesi protestolarında
da sık sık gündeme gelen bölge, projenin
iptal edilmesiyle birlikte değerlendirilmeye
başlanmış olacak.
KADIKÖYLÜLER TAMAMINI
YEŞİL ALAN İSTİYORDU
Geçtiğimiz yıllarda Kuşdili Çayırı’nda yaptıkları
basın açıklamasıyla bölgenin tamamen yeşil
alan olması gerektiğini savunan ve tamamı
Kadıköylülerden oluşan Kuşdili Platformu,
şunları dile getirmişti: “İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’nin burayı tekrar çayır ve koruluk
yapması için hiçbir engeli yoktur. Önce alandaki
beton kaldırılmalı, sonra ağaçlandırılmalıdır.
Burası, Kadıköy’ün ortasında insanlara
nefes aldıran bir yeşillik hâline getirilmelidir.
Yakınındaki Rasimpaşa, Osmanağa, Hasanpaşa,
Acıbadem gibi mahallelerin yeterli yeşili
yoktur. Bu anlamda da çok önemli bir işlev
yerine getirilmiş olacaktır. İBB Başkanı Ekrem
İmamoğlu ve Kadıköy Belediye Başkanı
Şerdil Dara Odabaşı’nın birlikte bu konuda
karar almalarına hiçbir engel yoktur. En kolay
gerçekleştirebilecekleri proje olacaktır.”
NE OLMUŞTU?
2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
Kadıköy’ün kalbinde bulunan 3. derece sit
alanı niteliğindeki tarihi Kuşdili Çayırı’nı
mahkeme kararına rağmen imara açtı.
Bakanlık, hazırlanan imar planı değişikliğini
onaylayarak, aynı gün askıya çıkardı. Söz
konusu alanın mülkiyeti İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’ne ait… Değişiklikle birlikte
alanın üstü dinlenme alanı, park, itfaiye
alanı, yol ve dere olarak düzenlenirken, park
ve dinlenme alanında ayrıca zemin altı katlı
otopark inşa edilecekti.
“KAMU YARARI VE HUKUKA UYARLIK”
BULUNMADIĞINA HÜKMEDİLDİ
Yapılan itirazlar sonucunda 2019 yılında
İstanbul 12. İdare Mahkemesi, Kadıköy’deki
tarihi Kuşdili Çayırı’nın zemin altını katlı otoparka
çeviren plan değişikliğini oybirliğiyle
iptal ederek, geçmişte mesire alanı olarak
kullanılan, daha sonra ise Salı Pazarı’nın
kurulduğu alan olarak bilinen Kuşdili
Çayırı’nın özgün yapısının korunması
gerektiğine hükmetti. Mahkeme, yaklaşık 40
bin metrekare büyüklüğündeki alanın ıslah
edilmesi hâlinde kendini yenileyebileceği,
o bölgede yapılacak büyük bir otoparkın
bölgedeki trafik yoğunluğunu arttıracağı
için söz konusu planlarda ‘kamu yararı ve
hukuka uyarlık’ bulunmadığına karar verdi.
10 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Fikri Takip
Mahmut Muhtar Paşa Köşkü için
mutlu haber!
CENAY TOPRAKKAYA
Moda’daki İstanbul Kadıköy Lisesi sınırları
içerisinde yer alan, Kadıköy’ün tarihi köşklerinden
Mahmut Muhtar Paşa Köşkü için
sevindirici haber geldi.
İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından
Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne
geçtiğimiz günlerde iletilen bilgilendirme
yazısında ise şu ifadelerle yer verildi:
“İlçemiz Osmangazi İlkokulu ile Mahmut
Muhtar Paşa Köşkü restorasyon onarımı
yapılması ve projelerin hazırlanması için
ihale iş ve işlemlerin başlatılmasına ilişkin
yazı yayınlanmıştır.” Uzun yıllardır beklenen
bu haber, Kadıköy’ün eğitim çevreleri başta
olmak üzere Kadıköylüler tarafından müjde
olarak karşılandı.
Kadıköy’ün önemli simge yapılarından biri
olan ve “Mermer Konak” adıyla da bilinen
Mahmut Muhtar Paşa Köşkü için restorasyon
kararı alınmış, fakat gerekli çalışmaların
tamamlanmış olmasına rağmen yıllardır bir
türlü uygulamaya geçilememişti.
EĞİTİM VE SANAT AMAÇLI KULLANILSIN
Tarihi yapının restore edilmesi ve kültürel
miras olarak sahip çıkılması için büyük çaba
sarf eden, İstanbul Kadıköy Lisesi’nde tam
27 yıl boyunca aidiyet duygusu ve meslek
aşkıyla tarih öğretmenliği yapan eğitimci-yazar
Nusret Karaca, alınan karara dair
dergimize şunları aktardı:
“3 Mart 2022 günü öğretmen arkadaşım
Ahmet Salih Güneş’in müjdesi ulaşıyor telefonuma.
Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürü
Vekili Turan İpşiroğlu imzalı bir yazı, ‘Kadıköy’de
Restorasyonuna Başlanılacak Okullar’
içerisinde Mahmut Muhtar Paşa Köşkü
(Moda/İstanbul Kadıköy Lisesi) de yer alıyor.
Ahmet hocam emeklerimizin, uğraşlarımızın
karşılığını aldığımızı anlatan bir de not
iletmiş. Haberi bu konuda çok uğraş veren,
Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 5 Numaralı
Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan
restorasyon kararı raporunun çıkmasındaki
bürokratik işlemlerde başrolü oynayan eski
Mezunlar Derneği yöneticilerinden Fatoş
Karataş Bağçe’ye ilettim. Telefondaki sevincini
anlatamam, gözyaşlarına boğuldu. Öyle
ya, birlikte az emek vermedik. Konuşmanın
ardından Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne
teşekkür ve binanın yine eğitim,
sanat amaçlı kullanılması dileğimi belirten
bir e-posta attım. Gerçekleşmesi en büyük
dileğimiz. Umarız eğitim, öğretim ve tarihi
eserlerimizi, camialarımızı yaşatmak açısından
her şey güzel olur!”
ÖĞRENCİ AZLIĞI NEDENİYLE
KAPANMIŞTI
Kadıköy Rasimpaşa Mahallesi’nde
bulunan bir diğer tarihi okulumuz
Osmangazi İlkokulu için de aynı şekilde
“restorasyona başlama” kararı
çıktı. Geçtiğimiz yıllarda öğrenci
azlığından dolayı kapatılan okul,
bir süredir boş bir şekilde yeniden
hayata dönmeyi bekliyordu. TCDD
Haydarpaşa Garı’nın yapımında
çalışan Alman şirketinin mühendis
ve işçi çocuklarının eğitimi için
yapılan Osmangazi İlkokulu, 1950’li
yıllardan 2000’li yıllara kadar binlerce
öğrenciye eğitim verdi. 1950’li
yıllarda mahallede 2 bin civarı insan
varken, bugün 20 bin civarı insan
yaşamakta. Mahallenin demografik
yapısı değişip, çocuklu aileler yerine
işyerleri ve bekâr yaşayanlar semte
yerleşince, okul da mecburi olarak
kapatılmak zorunda kalmıştı.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 13
Büyüyünce
dünya
vatandaşı
olacagım!
irmakokullari
irmak.k12.tr
Çevre
Sessizliğe bürünen tarihi istasyonlar
çözüm bekliyor
Yıllardır Kadıköy’ün gündeminde olan ve haklarında sık sık
“kamuya açılmalı” şeklinde talepler bulunan Kadıköy’ün tarihi
tren istasyonlarının akıbetine dair tartışmalar sürüyor.
NUSRET KARACA
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı,
geçtiğimiz süreçte ilçede atıl bırakılan
Kızıltoprak, Feneryolu, Göztepe, Erenköy,
Suadiye ve Bostancı tarihi istasyon binalarının
Kadıköylülerin görüşünü alarak müze,
kütüphane, kültür ve sosyal yaşam merkezine
dönüştürmek üzere belediyeye tahsis
edilmesi için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na
çağrıda bulunmuş ve bu amaçla “Tarihi
Tren İstasyonları Halkındır” başlığıyla bir
imza kampanyası başlatmıştı. İmza kampanyası
ve kampanyaya destek devam ederken;
Başkan Odabaşı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı
ile TCDD’ye 6 yeni soru yöneltti.
Tarihi tren istasyonlarının Kadıköy Belediyesi’ne
verilmesi çağrısını yineleyen Kadıköy
Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı; “Bu
istasyonları ne olarak kullanmayı planlıyorsunuz?
İşletmeye vermek için düşündüğünüz
vakıf ya da dernek var mı? Kiralama yöntemi
olarak neyi yöntem seçtiniz? Tahsis mi, ihale
mi? Daha ne kadar susacaksınız?” diye sordu.
“EN NİHAYET DERDİMİZ ÜZÜM YEMEK”
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile TCDD’nin
sessizliğinden dolayı eleştirilerde bulunan
Odabaşı; “Sonuç alana kadar devam edeceğiz.
Onlar sessizliklerini korusa da mücadelenin
ilk ayağını kazandığımızı düşünüyoruz.
Eminiz ki şimdi tarihi istasyonların restorasyonlarını
yapmak için çalışıyorlar sessiz
sessiz. Yakında çıkıp, ‘Biz zaten yapacaktık’
diyecekler. Bu da bir kazanım. En nihayet
derdimiz üzüm yemek” ifadelerini kullandı.
KADIKÖYLÜ TCDD EMEKLİLERİNDEN
MESAJ VAR!
Kadıköy Belediyesi’nin çabalarının yanı
sıra Kamu Yararına Çalışır TCDD Emeklileri
Sosyal Yardım Derneği üyeleri de dernek
genel merkezinin yer aldığı Kızıltoprak Tren
İstasyonu için kolları sıvamaya başladı.
“Demiryolu kültürünü ileriye taşımak istiyoruz”
diyen TCDD emeklileri, konuya dair
taleplerini şu sözlerle sıraladılar: “Çalışırken
beraberdik, emeklilikte de beraberlik, dayanışma
temel amacımız. Bu tarihi binalara
kurum içinden bireyler olarak sahip çıkmak
ve korumak istiyoruz. TCDD 1. Bölge
Müdürlüğü, Kadıköy’deki tren istasyonlarını,
boş lojmanları restore edip, yeniden
değerlendirme kararı aldı. Bununla birlikte
Kamu Yararına Çalışır TCDD Emeklileri Sosyal
Yardım Derneği Kurumsal İletişim Direktörü
Zeki Yücel, 1. Başkan Orhan Altuğ, 2. Başkan
İsmail Çiftçi.
özellikle Kızıltoprak Tren İstasyonu’nu değerlendirmek
istiyoruz. Semt muhtarlığı ve
sivil toplum kuruluşları ile (gönüllüler gibi)
iletişim hâlinde olmak amacındayız.
KENT BELLEĞİ AÇISINDAN BU BİNALARI
ÇOK ÖNEMSİYORUZ
Binayı el sanatları çalışmalarıyla değerlendirmek
temel amacımız. Çalışan ve emeklilerimiz
arasında öğretici düzeyde olanlar
ile sanat dallarına ilgi duyanlar var. Tren
maketi, resim, ahşap boyama, rölyef gibi
sanat dallarında kurslar vermek, üretilenlerle
yarışmalar yapmak, yarışmalara katılmak,
sergiler açmak da yine hedeflerimiz arasında.
Kadıköy Belediyesi de bina hakkında neler
düşündüğümüzü sordu, anlattık. Projemiz
hakkında TCDD Genel Müdürü Metin Akbaş’a
düşüncelerimizi aktardık. TCDD 1. Bölge
Müdürü Necmettin Acar’a da dilekçemizi verdik.
Kamu Yararına Çalışan TCDD Emeklileri
Sosyal Yardım Derneği Genel Merkezi olarak
kurum ve kent kültürü, kent belleği açısından
bu binaları çok önemsiyoruz.”
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 15
Yanından geçip gittiğimiz bir tarihin en önemli
duraklarını sizlere hatırlatıyor; bir kenti tanıma,
sevme ve sahip çıkma bilincini körüklüyoruz.
Gelin FEST Travel'ın 1988 yılından bu yana
devam eden Adım Adım İstanbul gezileriyle
İstanbul’la tanışın
satis@festtravel.com
0850 622 33 78
Aktüel
Kadıköy’ün Tunus’ta da
bir kardeş şehri var
Hedi Malek ve Şerdil Dara Odabaşı, daha önce kararlaştırılan
Tunus’un La Goulette Belediyesi ile Kadıköy Belediyesi’nin
kardeş şehir anlaşmasını imzaladılar.
Kadıköy Belediyesi’ne geçtiğimiz ay bir
ziyarette bulunan Tunus’un İstanbul Başkonsolosu
Hedi Malek ve Kadıköy Belediye
Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, daha önce
kararlaştırılan Tunus’un La Goulette Belediyesi
ile Kadıköy Belediyesi’nin kardeş şehir
anlaşmasını imzaladılar. Başkan Odabaşı,
konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Bugün
imzalanan sözleşmeyle La Goulette, artık
kardeş şehrimiz oldu. Bu adımın aramızdaki
kültürel ve sosyal iş birliğine katkıda bulunmasını
temenni ediyorum” dedi.
EKONOMİSİ TARIMA DAYALI
Son derece önemli tarihi değerlere sahip
olmasının yanı sıra çöl safarileri ve plajlarıyla
da bilinen bir Afrika ülkesi olan Tunus’un
turizm potansiyelinin önümüzdeki yıllarda
parlayacağı düşünülüyor. Ülkenin bazı
kısımları çöl ile kaplı olan Tunus’un ekonomisi
tarıma dayalı. Çöl kısımları dışında
kalan toprakların neredeyse tamamı tarım
için çok elverişli. Nüfusun yarısından fazlası
tarım sektörüyle ilgileniyor.
ZEYTİN ÜRETİMİNDE ÖNCÜ
Zeytin üretimiyle dünyada önemli bir
konumda, hurma ve narenciye üretimi de
yapılıyor. Keçi, sığır ve kümes hayvanları
yetiştiriliyor. Turizmin önemli olduğu ülkede
ağır sanayi yerine hafif sanayi gelişmiş. Tunus’ta
iki ayrı iklim türü bulunuyor. Bunlar,
çöl iklimi ile Akdeniz iklimi. Akdeniz iklimi,
daha çok ülkenin kuzey taraflarında hakim.
Buralarda yazlar kurak ve sıcak, kışlar ise
yağışlı ve ılık. Güney kısım Sahra Çölü
ile çevrili olduğundan, burada çöl iklimi
görülüyor.
TUNUS’A NE ZAMAN GİDİLİR?
Tunus sıcaklığı yüksek, bol güneşli bir ülke...
Haziran ayından sonra sıcaklık seviyesi
bunaltıcı noktalara kadar ulaşıyor. Bundan
dolayı, turistik gezi için Tunus’u mart ile
mayıs arası dönemlerde ziyaret etmek en
uygunu. Eğer tatil amaçlı, denize girmek
adına gidiliyorsa, bunun için en ideal ay
haziran denilebilir.
TUNUS’TA SOSYAL HAYAT
Tunus’ta kültür, tarih ve modernlik iç içe
yaşanıyor. Ülke insanları misafirperver
olmakla birlikte turistlere çok iyi davranıyorlar.
Halk, ekonomik atılımlardan sonra
daha geniş gelir seviyelerine ulaşmış.
İnsanlar çok zengin olmasalar bile ülkede
yoksulluk çok düşük seviyelerde. Halkın
geliri yüksek olmasına rağmen, hayat pahalılığı
önemli ölçülerde artmış. Gece hayatı
gelişmemiş. Sosyal statü ve zenginlik,
ülkede değer verilen durumlar. Kadınlar ise
diğer Arap topluluklarına göre biraz daha
özgür yaşamakta.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 17
Aktüel
PTT Scooter, Yeldeğirmeni ve Moda sokaklarında
PTT’nin dar ve yoğun sokaklara rahat
ulaşılması adına hayata geçirdiği elektrikli
scooter ile dağıtım uygulaması bir yandan
hizmette büyük kolaylık sağlarken, bir yandan
da yaşı uygun olanlar için 1950’li yılları
hatırlatıyor. İlk olarak İstanbul’da uygulanan
projeye ilişkin konuşan Ulaştırma Bakanı
Adil Karaismailoğlu, dağıtım görevlilerinin
teslimatları artık elektrikli scooter ile de
gerçekleştireceklerini, dijitalleşmeyi tüm iş
alanlarında yaygınlaştırmayı ve hızlandırmayı
hedeflediklerini söyledi.
Yunus Dilbaz
BAK POSTACI GELİYOR, SELAM VERİYOR
Kalemi güçlü Kadıköylü dostlarımızdan
Oğuz Sarıcaoğlu’nun düşünceleri de tüm
bunlara en güzel kanıt gibi geldi bizlere:
“Toplumumuzun en temiz kesimini sorsanız,
tereddütsüz postacılarımızdır derim.
Muhtar olarak on beş kadar postacıyla
yirmi beş yıl çalıştım, hiçbirinin en küçük
bir aykırılığını görmedim. ‘Bak postacı
geliyor, selam veriyor. Herkes ona bakıyor,
merak ediyor’ şarkısını anımsayan son
kuşak galiba biz olacağız. Eskiden postacı
yıllarca aynı semt, aynı sokakta görev
yapar; herkesi tanır ve adıyla hitap ederdi.
Şimdi öyle postacı kalmadı. ‘En eskisi
benim ağabey’ dedi, bugün rastladığım
Yunus Dilbaz ve aramızda şöyle bir diyalog
geçti:
- Görüyorsun ben de çakı gibi delikanlıyım.
- Diğerleri ne oldu Yunus?
- Kimi emekli, kimi tayin oldu.
- Bu scooter da neyin nesi?
- Hizmet aracı ağabey... Artık motorizeyiz.
Benden sonra çok şey değişmiş. Bu değişime
ayak uydurmak zor... Ona kolaylıklar
diliyoruz.”
Kadıköy’de kiralık hızlı şarj hizmeti
Türkiye’nin ilk kiralanabilir ve taşınabilir şarj cihazı Porty, hızlı
mobil şarj hizmeti vermeye başladı. İnsanların mobilitesinin
devamlılığını sağlamak için yola çıkmış bir powerbank paylaşım
hizmeti olarak açıklanan sistem için şimdilik çok fazla ilgi
gördüğü söylenemez ise de önümüzdeki günlerde önemli bir
boşluğu dolduracağını düşünüyoruz.
SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?
Şehrin çeşitli yerlerinde (kafe/restoran, toplu taşıma, üniversiteler,
hastane/sağlık merkezleri, alışveriş merkezleri, plajlar,
kongre ve fuarlar, spor salonları, süpermarketler, benzin istasyonları
vb.) bulunan Porty noktalarına uğrayarak, 4 adımda bu
hizmetten yararlanabilirsiniz. Öncelikle Porty uygulamasını,
mobil işletim sisteminizin uygulama mağazasından indirmek
gerekiyor. Ardından uygulama üzerinden mobil şarj noktasındaki
QR kodu taratıyorsunuz ve mobil şarj noktasından dolu
olan powerbank çıkıyor. Bu andan itibaren ücretlendirme
başlıyor. Uygulama üzerinden powerbank’ı bırakabileceğiniz
alanları belirliyor ve istediğiniz noktaya bırakarak işlemi sonlandırmış
oluyorsunuz.
18 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Aktüel
Moda’nın asırlık “gelin ağacı” artık yok!
Moda’nın Mühürdar sahilinde bazıları
tarafından “gelin ağacı”, bazıları tarafından
da “Rapunzel” olarak adlandırılan asırlık
ağaç, tehlike yarattığı endişesiyle söküldü.
Semt sakinlerinden gelen tepkiler ise çığ
gibi! Bu konuda derin üzüntüsünü belirten
isimlerden biri de Modalı şair Süreyya Şule
Hekimoğlu… İşte, onun yorumları:
“Çok üzgünüm çok! Masum bir güzelliği
daha yok ettiler. Varlığıyla şiirlerime ilham
kaynağı olmuştu. Her yürüyüşe çıktığımda
ona sarılır, dokunurdum. Asırlık ağaçların
çok özel, güçlü enerjileri vardır. Onlar
canlıdır, capcanlı hem de... Fakat insanlara
bunu nasıl anlatacaksın? Oradaki varlığı
bile birilerini rahatsız ediyormuş, inanılır
gibi değil.”
“SIRMA SAÇLI RAPUNZEL’İM
GÜLE GÜLE”
Hekimoğlu’nun ağacın kamyona yüklenişi
sırasında sarf ettiği sözler de hayli duygu
yüklüydü: “Çok üzgünüm, sırma saçlı
Rapunzel’im güle güle… O güzel varlığınla
buraya ruh vermiştin. Sana her baktığımda
beynimdeki satırlar yaratıcı hale dönüşüyordu.
Güle güle… 26 Şubat 2022”
“ONCA KİŞİ BU AĞACIN NEDEN
KESİLDİĞİNİ SORDU”
Moda Bülten’in kurucusu Oğuz Sarıca ise sitem
yüklü bir mesajla ağacın kesim sürecini
anlattı: “Onca kişi Kadıköy Belediyesi’ne bu
ağacın neden kesildiğini sordu ama o sorular
her zamanki gibi yanıtsız kaldı. Çok mu
zor ağacın çürüdüğü için kesildiğini söylemek?
O ağacın mevsime göre bazen yeşile,
kimi zaman sarıya, bazen turuncuya, bazen
da kahverengiye bürünmesinin ağaçtan
değil, çürümüş ağacın gövdesine tutunarak
yaşam mücadelesi veren sarmaşıktan kaynaklandığını
söylemek çok mu zor?”
İstanbul’da elektrikli otobüs dönemi başlıyor
İHALE SÜRECİ BAŞLATILACAK
İkarus marka elektrikli araç, bir hafta boyunca
üzerine konulan ağırlıklarla birlikte
test edildi. Aracın menzili ve diğer aksamı
hakkında ayrıntılı değerlendirmeler yapıldı.
İETT, başka markalara ait elektrikli araçları
da test ettikten sonra, elektrikli araç alımı
için teknik şartname oluşturacak. Ardından
araç alımı için ihale süreci başlatılacak.
İETT, 2022 bütçesine koyduğu 100 elektrikli
otobüs alımı için ilk adımı attı. 300 kilometre
menzilli elektrikli otobüsün test süreci
başlatılırken, alımla birlikte İETT tarihinde
ilk kez yüzde 100 elektrikli otobüsler filoya
kazandırılacak.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)
bağlı kuruluşlarından İETT, 100 elektrikli
otobüs alımı için test sürecine başladı.
Macaristan’dan tırla getirilen İkarus marka
yüzde 100 elektrikli aracın ilk testleri, İETT
Genel Müdürü Alper Bilgili ve ilgili daire
başkanlarının katılımıyla gerçekleştirildi.
İETT heyeti ve firma temsilcileri, elektrikli
otobüse binerek önce Yedikule’ye, ardından
Millet Caddesi üzerinden Saraçhane’deki
İBB yerleşkesine gitti. Araç hakkında firma
yetkilileri tarafından ayrıntılı bilgilendirme
yapıldı. 300 kilometre menzilli aracın Romanya,
Almanya ve Avusturya gibi ülkeler
tarafından halen kullanıldığı belirtildi.
FİLOYA ELEKTRİKLİ ARAÇLAR GELECEK
İETT’nin 2022 yılı bütçesi ile performans ve
yatırım programları, İstanbul Büyükşehir
Belediye Meclisi tarafından onaylandı. 7,7
milyar liralık bütçede, daha konforlu ve
çevre dostu bir ulaşım imkânı sağlayacak
elektrik araç alımı da yer aldı.
Restorasyon
‘Açık Restorasyon’ kapsamında ziyaretçi almaya başladılar...
Anadolu Hisarı ayağa kaldırılıyor
Kapsamlı restorasyon çalışmalarıyla Anadolu Hisarı’nın yıllara meydan okuyan
surları güçlendiriliyor. 90’lı yıllardan bu yana atıl bırakılan Anadolu Hisarı;
müze, sergi ve kültür alanına dönüştürülecek. Çalışmaların yaz ayına kadar
tamamlanması hedefleniyor.
CENAY TOPRAKKAYA
Anadolu Hisarı, hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Yıllar
boyunca unutulan, bakımsızlıktan yıpranan Anadolu Hisarı,
Yıldırım Bayezid’in anısına yakışacak şekilde yenileniyor.
Üstelik bu yenileme çalışması, İstanbulluların ziyaretine açık
bir şekilde gerçekleştiriliyor. İBB Miras tarafından önleyici
koruma modeliyle gerçekleştirilen restorasyon çalışmasını,
başladığı eylül ayından bu yana 2 bin İstanbullu ziyaret etti.
GELECEĞE AKTARILACAK
Kapsamlı restorasyon çalışmalarıyla Anadolu Hisarı’nın
yıllara meydan okuyan surları güçlendiriliyor. 90’lı yıllardan
bu yana atıl bırakılan Anadolu Hisarı; müze, sergi ve kültür
alanına dönüştürülecek. Çalışmaların yaz ayına kadar
tamamlanması hedefleniyor. Kültür varlıklarının evrensel
ilke ve teknikleri doğrultusunda uygulanan restorasyon
çalışmalarıyla, Hisar’ın yoğun hasar içeren başkulesinin
güçlendirme ve konservasyonu yapılarak, geleceğe aktarılması
amaçlanıyor.
2 BİN İSTANBULLU ZİYARET ETTİ
Anadolu Hisarı’nda gerçekleştirilen çalışmalar, geçtiğimiz
günlerde basın mensuplarıyla paylaşıldı. Gazetecileri Anadolu
Hisarı’nda misafir eden Kültür Varlıkları Daire Başkanı
Oktay Özel, ‘Açık Şantiye’ uygulamasıyla 2 bin ziyaretçiye
daha şimdiden kapılarını açtıklarını söyleyerek; “Anadolu
Hisarı, 2000’li yıllarda ziyaretçi almadığı için kapısına kilit
vurulmuş. İstanbullu, Anadolu Hisarı’nı 30 yıldır detaylı
gezemedi. O nedenle biz İBB Miras ile yürüttüğümüz çalışmaların
çoğunda yaptığımız gibi burada da ‘Açık Restorasyon’
kapsamında ziyaretçi almaya başladık” dedi.
20 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Restorasyon
yapısal durumu tahkik oldu. Başkuledeki durum bizi korkuttuğu
için güçlendirme çalışmalarını burada başlatmış
olduk” diye konuştu. 1930 yılından bu yana en kapsamlı
restorasyon çalışmasını yaptıklarını belirten Oktay Özel;
“En kapsamlı restorasyon çalışmasının Başkanımız Ekrem
İmamoğlu’nun talimatıyla İBB Miras tarafından yapılıyor
olması, bizim en büyük mutluluğumuz. İstanbul’un fethine
tanıklık etmiş bu eserlere dokunmak, bizim için büyük
bir şans. Ayrıca bu eserleri gelecek nesillere, bu toprakları
ziyaret edecek bütün insanlara armağan etmek ve sağlıkla
taşımak en önemli görevimiz” ifadelerini kullandı.
Kültür Varlıkları Daire Başkanı
Oktay Özel, yaptıkları güçlendirme
çalışmalarını anlattı: “İBB Miras olarak
oluşturduğumuz Bilim Kurulu ile kapsamlı
çalışmaları başlattık. İstanbul’un deprem
bölgesi olması nedeniyle yapısal durumu
tahkik oldu. Başkuledeki durum bizi
korkuttuğu için güçlendirme çalışmalarını
buradan başlatmış olduk.”
40 BİN KİŞİ BAŞVURDU
İBB Miras, Anadolu Hisarı şantiyesinde eylül ayında başlayan
geziler kapsamında yaklaşık 2 bin kişiyi ağırladı. 12
farklı tur ile gelen ziyaretçiler, alanın tarihsel potansiyelini
öğrendi, restorasyon çalışmaları hakkında bilgi aldı. Bugüne
kadar Anadolu Hisarı için 40 bin ziyaretçi başvurusu
alındı.
TARİHİ HİSAR KÜLTÜR ALANI OLACAK
İstanbul Boğazı’nın yaklaşık 780 metre genişliğindeki en
dar noktasında, Göksu Deresi’nin Boğaz’a döküldüğü yerde
konumlanan Anadolu Hisarı’nın hikâyesi, günümüzden 632
yıl önce başladı. 1390-1395 yılları arasında inşa edilen tarihi
hisarı bu şehre miras bırakan I. Bayezid (Yıldırım), Karadeniz’den
gelecek herhangi bir tehdidi kontrol altına alabilmeyi
ve Göksu Vadisi’ne girişi önleyebilmeyi amaçlıyordu.
Bugüne ulaşan tarihi eser, İBB tarafından tarihi dokusu
korunarak kültür alanına dönüştürülüyor.
EN KAPSAMLI ÇALIŞMA
Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, yaptıkları
güçlendirme çalışmalarını anlattı. Özel; “İBB Miras olarak
oluşturduğumuz Bilim Kurulu ile kapsamlı çalışmaları
başlattık. İstanbul’un deprem bölgesi olması nedeniyle
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 21
Advertorial
New Life Konakları’nın temeli atılıyor
DERVİŞOĞLU’NDAN ŞİLE’YE VIP PROJE
Türk inşaat sektörünün Kadıköy merkezli
önde gelen markalarından Fehmi Öztürk
yönetimindeki Dervişoğlu İnşaat, Şile’de
önemli bir villa projesine başlıyor. Önümüzdeki
günlerde temeli atılacak olan projenin
adı, “Dervişoğlu New Life Konakları” olarak
belirlendi. Birbirine yakın 4 ayrı parselde
toplamda 30 villadan oluşan proje; konumu,
mimarisi, yapım tekniği ve kullanılacak
malzemelerin özellikleri nedeniyle hayli
iddialı bir proje olarak dikkat çekiyor.
BİREYSEL HAVUZ, GENİŞ BAHÇE
Dervişoğlu New Life Konakları’nın belirgin
özellikleri arasında, her villa için planlanmış
bireysel havuz ve geniş bahçe alanlarının
ayrılmış olması yer alıyor. Modern yaşamın
ayrılmaz parçası hâline gelen yeşil alan,
tasarım ve peyzaj uygulamalarının öne
çıkacağı projede, bir başka olmazsa olmaz
otopark imkânları da ihtiyaca cevap verebilecek
şekilde ayrılmış.
ŞEHİRDEN UZAKTA,
ŞEHRİN MERKEZİNDE
Yaşanmakta olan pandemi süreci ile birlikte
birdenbire yıldızı parlayan, İstanbul’a sadece
40 dakika mesafedeki Şile’nin merkezinde
yer alan Dervişoğlu New Life Konakları’nın
konumunun diğer özellikleri ise şöyle:
İstanbul’un tek mavi bayraklı plajından
denize girmek, dünyanın en büyük ikinci
fenerinden Karadeniz’i seyretmek, bölgenin
tarihi dokusunu hissetmek…
ORGANİK ÜRÜNLER DİYARI
Şile’nin bir başka özelliği, son zamanlarda
giderek önem kazanan tarım politikalarında,
İstanbul’un organik sebze ve meyve
yetiştirme merkezi konumuna yükselmiş
olması. Şile Belediyesi tarafından hayata
geçirilen “Tohum Takas Pazarı” ile ata
tohumlarının köylüler tarafından takas
edilerek çoğaltılması ile müthiş bir zenginliğe
ulaşılmış durumda. Haftada iki gün
kurulmakta olan köy pazarlarında, hiçbir
yerde bulamayacağınız tazelikte ürünleri
satın almak mümkün.
Her biri diğerinden farklı tasarımla
projelendirilen New Life Konakları,
büyükşehirlerin karmaşasından bunalan ve
apartman yaşamını tercih etmek istemeyenlerin
özlemini duyduğu bir proje olarak dikkat çekiyor.
Dervişoğlu İnşaat
Yönetim Kurulu Başkanı
Fehmi Öztürk: “New Life Konakları,
marka adından da anlaşılacağı gibi
sahiplerine kalabalık ve gürültülü
şehir hayatından uzakta, güvenli,
huzurlu ve nezih yaşam alanlarından
oluşan yeni bir hayat sağlayacak.”
22 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Advertorial
GÜNÜ DÖRT SAAT FAZLA YAŞAYACAKSINIZ
Büyükşehirlerin hava kirliliği riski altında;
kalabalık, gürültü, insanı yoran trafik gibi
stres arttırıcı unsurlar düşünüldüğünde,
trafikte kaybedilen yaklaşık 4 saatlik bir
zaman dilimi sizlere kalarak, günü ortalama
4 saat daha fazla yaşamak gibi bir ayrıcalığa
da sahip olabileceksiniz.
190 İLE 325 METREKARE ARASINDA
Şehir yaşamından uzakta, huzur ve konforun
lüks ile buluştuğu Dervişoğlu New Life
Konakları’nda 4 ayrı parselde inşa edilecek
villaların büyüklükleri 190 ile 325 metrekare
arasında değişiyor.
“1976’DAN BU YANA PRESTİJLİ
PROJELER İNŞA EDİYORUZ”
Dervişoğlu İnşaat olarak, 1976 yılından bu
yana imza attıkları binlerce konut, iş yeri,
otel ve hastane projeleri olduğu açıklamasında
bulunan Dervişoğlu İnşaat Yönetim
Kurulu Başkanı Fehmi Öztürk; “Bugüne
kadar geliştirmiş olduğumuz projeler ile
markalı gayrimenkul sektöründe fark yaratmaya
devam ediyoruz. Yaklaşık 50 yıldır yeni
yaşam alanları inşa etmenin, güvenilir ve
prestijli işlere imza atmanın onuruyla, şimdi
de Şile’de yepyeni bir proje ile Dervişoğlu
New Life Konakları’nı hayata geçiriyoruz.
New Life Konakları, bölgenin iddialı projeleri
arasında yer alacak. Sadece 30 seçkin aile
için tasarlanan projenin şimdiden hayırlı
olmasını diliyorum” dedi.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 23
Adalar
Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi’nin
müze olması isteniyor
HABER MERKEZİ
Türk edebiyatının unutulmaz isimlerinden
Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Heybeliada’daki
3 katlı tarihi evinin akıbetine dair tartışmalar
sürüyor. Geçtiğimiz yıllarda bir süre müze
olarak kullanılan 110 yıllık bina, son yıllarda
kapalı durumda. Evin yetkisi şu an Vakıflar
Genel Müdürlüğünde. Konuya duyarlılık
göstererek tepkilerini dile getiren ve evin
Kültür Bakanlığı bünyesinde müze olarak
açılması için çalışmalar yapan Ada sakinlerinden
eğitimci ve editör Nihan Aydar
dergimize özel açıklamalarda bulundu:
“Size bir sanat üstadının, Hüseyin Rahmi
Gürpınar’ın değerli emanetinin sessiz
çağrısını getirdim. Hüseyin Rahmi Gürpınar,
edebiyata çok değerli eserler vermiş,
çok değerli bir sanatçı, yazar ve fikir insanı.
Çağının dâhisi, hatta çağların ötesinde bir
sanat dehası... Binbir emekle inşa ettiği ve
otuz küsur yılını geçirdiği evi İstanbul Heybeliada’da
bulunuyor. Ev, değerli yazarın
bedenen bu dünyadan ayrılışından sonra
ne yazık ki sahipsiz kalmış. Geçmişte kısa bir
süre müze olarak faaliyette kalsa da yıllardır
kapalı durumda, âdeta çürümeye terk edilmiş.
Oysa ev, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın
güzel anılarının yaşatılacağı, eserlerinin,
sanatının ve eşyalarının sergileneceği;
kültür, sanat, edebiyat dolu bir müze &
edebiyat müze kütüphanesi olarak açılmalı
ve varlığını bu şekilde devam ettirmeli.”
YETKİ VAKIFLAR GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ’NDE!
Evin yetkisinin şu an Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde
olduğunun da altını çizen Aydar, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Yetkililerin bir an önce
harekete geçmesi ve evin özelleştirilmeden,
Kültür Bakanlığı tarafından müze statüsüne
alınması gerekiyor. Yeniden hayat bulması
için uğraştığım, değerli yazar Hüseyin Rahmi
Gürpınar’ın otuz küsur yılını geçirdiği evi...
Kimbilir nelere şahitlik etmiş bu ev. Hüseyin
Rahmi, koltuğuna uzanıp kitap okumayı
pek severmiş. Dondurmalar ve reçeller
yapmış, danteller örmüş, kedileri beslemiş,
misafirlerini ağırlamış, derin düşüncelere
dalmış, mektuplarını yazmış, edebi ve fikri
tartışmalar yapmış, merkeze inip şöyle bir
deniz havası almış, Ada halkıyla sohbet edip
evine dönmüş, en güzel eserlerini burada
tasarlamış, pek çok kitabını bu evde yazmış,
ömrünü bedenen bu evde tamamlamış.
Daha neler neler, ne anılar var...”
KAMPANYA BAŞLATILDI
Nihan Aydar, konuyla ilgili 9 Mayıs 2021’de
Change.org’da Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı ve
halkı temsilen “Heybeliada Hüseyin Rahmi
Gürpınar Evi Müze & Edebiyat Müze Kütüphanesi
Olarak Açılsın” başlığıyla bir kampanya
başlattığını da şu sözlerle duyurdu: “İmza
sayımız 6000’i aştı, 7000’e doğru ilerliyor.
Elektronik imzalara destek olması için aynı
zamanda yine aynı başlıkta ıslak imza kampanyası
da devam ettiriyorum. Her iki imza
da tarafımdan yetkililere ulaştırılacak. İmzalarınız
ve paylaşımlarınızla kampanyaya destekleriniz
çok değerli. Kampanyayı elden ele,
dilden dile yayalım; Hüseyin Rahmi Gürpınar
Evi’ni müze & edebiyat müze kütüphanesi
olarak hayata hep birlikte döndürelim. Açtığım
ve devam ettirdiğim kampanyanın amacı,
değerli fikir ve sanat üstadı Hüseyin Rahmi
Gürpınar’ın emaneti evinin devlet, Kültür
ve Turizm Bakanlığı bünyesinde tamamen
halka ait müze statüsünde açılıp, bu şekilde
yaşamasıdır. Evi hangi niyetle, gerekçeyle
olursa olsun Adalar’dan veya Adalar dışından
herhangi bir kişinin, grubun, inisiyatifin vb.
sahiplenmesi, burayı özelleştirme girişimi
yanlıştır, etik değildir ve amaç dışıdır. Bu ev
Adalıların, edebiyatçıların, sanatseverlerin,
aslında vicdan sahibi herkesin koruması ve
yüceltmesi gereken bir kültür mirasıdır.”
“Taşların, ahşabın, duvarların, evin dili
olsa da konuşsa... İstiyorum ki bu anılar
canlansın, biz de bu anılara ve eve
hem şahitlik edelim hem de evi en güzel
şekilde koruyalım. Zaman sihirli...
Evin kapalı tutulduğu süre boyunca
sıkışıp kalan zamanı canlandıralım
ve evi, değerli sahibinin evin içinde
olduğu döneme geri döndürelim. Biz
müzeyi & edebiyat müze kütüphanesini
gezerken Hüseyin Rahmi’nin bazen
mahzun bazen muzip gülümseyişini
görür, ahşap merdivenlerden inerken
terliğinin şıpırtısını duyar gibi hissedelim.
Yazdığı kitabın mürekkebinin
kokusu çalınır gibi olsun burnumuza,
kulağımıza daktilosunun sesi gelsin.
Yaptığı reçellerin, dondurmaların
tadını alır gibi olalım damağımızda.
Beslediği kedilerinin mırıltılarını duyar
gibi olalım. İşte o evin gözü, dili, kulağı
biz olalım... Hepimiz!”
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 25
Çevre
Bostancı Kavşağı’na kalıcı çözüm
Anadolu Yakası’nda neredeyse günün her
saati trafik sıkışıklığı yaşanan D-100 Karayolu
(E-5) Bostancı Kavşağı’nda sürücüler artık
daha rahat ilerleyecek. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi, Bostancı ile Kayışdağı’nı
kesintisiz şekilde birbirine bağlayan alt geçit
çalışmasını tamamladı.
Çalışma sebebiyle Kadıköy-Maltepe arasında
karşılıklı yaşanan trafik yoğunluğu
azaldı. Aralık ayında başlayan proje, İBB
ekipleri tarafından kesintisiz bir şekilde sürdürülerek,
Kartal-Harem ve Harem-Kartal
istikametinde yürütülen imalatlar tamamlandı.
Bu süre içinde servis yolundan sağlanan
D-100 (E-5) Karayolu trafiği normal
güzergâhına alındı.
TRAFİK RAHATLAYACAK
Alt geçit ve yan yolun tamamlanmasıyla
Bostancı-Kayışdağı arasında kesintisiz ulaşım
sağlanacak. D-100 Karayolu Bostancı ve
Küçükyalı kavşaklarında trafik yoğunluğunda
gözle görülür bir azalma bekleniyor.
Kadıköy Belediyesi fatura yükünü azaltıyor
Kadıköy Belediyesi, Evlendirme Dairesi’nin
çatısına kurduğu güneş panelleri ile kendi
elektriğini kendisi üretiyor. İki ay önce kurulan
384 adet güneş paneliyle binanın yıllık
elektrik tüketiminin yüzde 40’ını karşılayabilir
hâle gelinirken, yeni güneş panelleri ile
bu oranın yükseltilmesi hedefleniyor. İklim
değişikliğinin olumsuz etkileri ile mücadele
etmek amacıyla çalışmalar da yürüten Kadıköy
Belediyesi, güneş panelleriyle kendi
kurumsal binalarındaki karbon salımını da
azaltmayı amaçlıyor.
Belediye, elektrik tüketimi oldukça yüksek
olan Evlendirme Dairesi’nin çatısına yerleştirdiği
güneş panelleri sayesinde, elektrik
faturasından 50 gün içerisinde yaklaşık
20 bin lira tasarruf sağladı. Binanın yıllık enerji
ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayan güneş
panelleriyle 21 Aralık 2021’de kendi elektriğini
üretmeye başlayan Kadıköy Belediyesi,
10 günde 2,3 megawatlık elektrik üretti.
İKLİM KRİZİ İLE MÜCADELE
HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRİYOR
Kadıköy Belediyesi, küresel iklim değişikliği
ile mücadeleye yönelik “Sürdürülebilir
Enerji ve İklim Adaptasyon Eylem Planı”
hazırlamış ve bu planda 2030 yılına kadar
seragazı emisyonlarını yüzde 40 oranında
azaltmayı duyurmuştu. Bu hedefin yüzde
6’sı, belediye binalarına ve alanlara yapılacak
yenilikçi ve yenilenebilir enerji projeleri
ile hayata geçirilmeye başlandı.
26 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Kapak
Eski İstanbul’un yansımaları
Üsküdar’da!
Üsküdar Belediyesi’nin Kandilli ve Kuzguncuk’ta iki yeni Nevmekân için hazırlıkları
sürüyor. İkisi de tarihi yapılar dönüştürülerek açılacak. Amaç; atıl durumdaki
kötü yapıları İstanbul’a kazandırmak ve halkın kullanımına açmak.
Üsküdar’ın sembollerinden biri, Kız Kulesi... Burada büyük bir restorasyon süreci
var. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın restorasyonu, Kız Kulesi’nin daha çok kişiye
ulaşmasını sağlayacak ve bu ikonik yapıya bir kültür merkezi veya
bir müze işlevi kazandıracak.
PINAR BALTACI
Üsküdar, eski İstanbul’un çağımızdaki temsilcisi...
Anadolu yakasında tarihi misyonunu koruyan yegâne
semt... 16. yüzyıla ait camileri, ahşap binaları, köşkleri
ve yalılarıyla İstanbul’u İstanbul yapan tüm öğeleri
içerisinde barındırıyor.
Kuzguncuk
Üsküdar’ı Üsküdar yapan bu doğal ve mimari güzelliklerinin
yanı sıra semt sakinlerinin eski İstanbul ruhunu
yaşattığı nadir bölgelerden Üsküdar. Her gelip geçenin,
bazen bir koru içine gizlenmiş binalarla, bazen Boğaz’ın
en güzel kıyısına yerleştirilen yapılarla, çeşmeler, cumbalı
evler ve hatta yüz yıl önce dikilen tek bir ağaçla iz bıraktığı
bir semt de aynı zamanda. O yüzden en baştan belirtmek
isteriz ki Üsküdar’da izler çok. Tek yapmanız gereken,
bilmek ve takip etmek. Bu noktada sözü alıyor ve kapak
dosyamızı kadim semt Üsküdar ile şenlendiriyoruz.
28 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Kapak
KIZ KULESİ HALKLA BULUŞACAK
Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Üsküdar’ın
İstanbul için önemine vurgu yaparak, gerçekleştirilen
hizmetleri ve projelerini özetledi. Başkan Türkmen’in
Kadıköy Life Dergisi okuyucularına özel bir de müjdesi
var: “Kız Kulesi’nin büyük bir restorasyon süreci var.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın buradaki restorasyonu
sadece fiziki bir dönüşümle sınırlı değil. Restorasyon,
Kız Kulesi’nin daha çok kişiye ulaşmasını sağlayacak,
buraya bir kültür merkezi veya bir müze işlevi kazandıracak.
Biz de belediye olarak bu sürecin bir parçası
olacağız. Heyecanla, sevinçle bu sürecin tamamlanmasını
bekliyoruz.”
Ardından sizleri Üsküdar’a doğru yolculuğa çıkartacak
ve hep beraber güzel bir günün rotasını oluşturacağız.
Üsküdar’ın olmazsa olmaz cazibe noktaları da haberimizin
bir parçası... Kadıköy’den Üsküdar’a güzergâh
olarak kısa, kültürel boyutta çok uzun bir yolculuğa
çıkmaya hazır mısınız? Başlıyoruz...
Nevmekân Sahil
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 29
Kapak
HİLMİ TÜRKMEN:
Kız Kulesi kültür merkezi
ya da müze olacak
Üsküdar, bir ulu rü’yayı görenler şehri!
Seni gıpta ile hatırlar vatanın her şehri.
Hepsi der: “Hangi şehir görmüş onun gördüğünü?
Bizim İstanbul’u fethettiğimiz mutlu günü!”
Bir İstanbul şairi olan Yahya Kemal Beyatlı, ne de güzel
anlatmış “İstanbul’un Fethini Gören Şehir” şiirinde Üsküdar’ı…
Camileriyle, çeşmeleriyle, sahil boyunca dantel
gibi sıralanmış köşkleriyle ve de kentine özel insanlarıyla
Üsküdar, kadim kimliğini hiçbir yere kaptırmamış özel bir
İstanbul köşesi…
Hilmi Türkmen ise, bu güzel ve özel ilçenin Belediye
Başkanı… Halk, başkanı seviyor, gördüğü her yerde
gülen yüzlerle muhabbet ediyor, hizmetlerden memnun
görünüyor. Gençler eskiden Kadıköy’e akarken, şimdilerde
yaşadığı ilçenin nevmekânlarında ve sahil boyunda vakit
geçirmeyi seviyor.
Kapak dosyamıza Üsküdar’ı alınca, Başkan Hilmi Türkmen
ile görüşmek ve dergimize özel açıklamalar almak üzere
harekete geçtik ve sorularımıza samimi yanıtlar aldık.
Üsküdar’ın İstanbul için konum ve önemini nasıl
anlatırsınız? Bunun yanında tarihi misyonunu da
sizden dinlemek isteriz?
Üsküdar, şehrin ve Boğaz’ın en yoğun trafiğine sahip
yeridir diyebiliriz. Vapur hatları, metro, Marmaray, 15
Temmuz Şehitler Köprüsü ile her gün milyonlarca insanın
ayak bastığı bir yer… Burada tarih ve coğrafya el ele vermiştir.
Ticaret güçlüdür. Her kademeden eğitim kurumları
açısından zengindir. Bizim sanayimiz yok, fabrikalarımız
yok ama şehrin ortasında İstanbul’un atan nabzı gibiyiz.
Bu tarihte de böyleydi, bugün de böyle. Üsküdar biliyorsunuz
‘bilad-ı selase’dendir. Yani Osmanlı döneminde
Suriçi haricinde üç önemli bölge vardır; Galata, Eyüp ve
Üsküdar... Bizim bu tarihsel özelliğimiz bugün de devam
ediyor. Üsküdar’a dair vizyonumuzun temelinde bu güçlü
tarihsel kimlik var.
Hem kültür-sanat hem de sosyal yaşam anlamında
sadece Üsküdarlılara değil, tüm İstanbul’a alternatif
sunan 2022 Üsküdar’ını nasıl anlatırsınız?
Üsküdar’ın biraz önce bahsettiğim muhteşem bir konumu
var. Bu konum, bizi bütün İstanbul’a hitap etmeye sevk ediyor.
Biz de bundan çok memnunuz. Boğaz semtlerimiz 365
gün ziyaret ediliyor. Salacak yürüyüş yolumuz, İstanbul’un
en popüler yaya hatlarından biri. Kültür-sanat etkinlikleri-
30 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Kapak
anda Bağlarbaşı, Sahil ve Selimiye’deki üç şubemizde her
gün binlerce hemşerimize nitelikli bir kafe-restoran hizmetinin
yanında kütüphane, sergi, etkinlik, gösterim, söyleşi
imkânı sunuyoruz. Öğrencilerimiz buralarda ders çalışıyor.
Bütün binalarımız, tarihi veya çağdaş fark etmeksizin
mimari olarak bir değer taşıyorlar. Yeniden işlev kazandırılmaları
anlamında iyi bir şehircilik örneği olarak başka
kurumlara da ilham veriyorlar.
mizi de hem doğal hem de bizim tasarladığımız imkânların
uzantısı olarak düzenliyoruz. Burada bir fikir var. 500 bini
aşan nüfusumuz, milyonlarca İstanbulluya temas eden
bir tablomuz var. 15’e yakın farklı mekânda, onlarca farklı
branşta her ay çok büyük bir kitleye ulaşabiliyoruz. Pandeminin
hafiflemesi ile de 2022, bizim için büyük sıçrama yılı
olacak. Geçtiğimiz günlerde Üsküdar Kitap Fuarı’na 250 bin
ziyaretçi geldi. Bu sayı geçmiş yılların çok üstünde ve bizim
neleri başarabildiğimizi çok iyi anlatıyor.
Bu bağlamda, az önce de vurguladığımız gibi sosyal
yaşam ve kültür-sanat anlamında önemli bir yere sahip
olan Nevmekân’lar, özellikle sanat çevreleri tarafından
bir hayli dikkat çekti. Bu merkezlerin detaylarını ve
özel etkinliklerini paylaşır mısınız?
Nevmekânlar, millet kıraathanesi fikrinin ilk ve öncü örneklerinden
biri oldu. Üsküdar’dan adeta bir marka doğdu. Şu
Büyük ilgi toplayan Nevmekân’ları çoğaltmayı
düşünüyor musunuz?
Geçtiğimiz günlerde bunların müjdesini vermiştik, mutlulukla
bunu yinelemek isterim. Kandilli’de ve Kuzguncuk’ta
iki yeni Nevmekân için hazırlıklarımız sürüyor. İkisini de tarihi
yapıları dönüştürerek açacağız. Atıl durumdaki kötü yapıları
İstanbul’a kazandırmak ve halkın kullanımına açmak
fikrimizin takipçisiyiz. Nevmekân’lar bize bu imkânı veriyor.
Söylemekten çekinmiyoruz; Üsküdar Belediyesi olarak,
Üsküdarlılar olarak Nevmekân’larla gurur duyuyoruz.
Bununla birlikte yüzen kültür merkezi olarak
tanımladığınız Valide Sultan Gemisi de çok konuşulan
Üsküdar projelerinden oldu. Buradaki faaliyetleriniz
nelerdir?
Gemimiz, bizim hem sosyal hem de turistik projelerimizden
biri. Aynı zamanda özel etkinliklere de açık. Kendi
maliyetini karşılayan bir proje. İstanbul’un her yerinden
yüzbinlerce hemşerimize ücretsiz Boğaz turu imkânı sunuyoruz.
Çay, simit ve rehberlik hizmeti de yine ikramımız
oluyor. Okullar, STK’lar için büyük bir hizmet. Dünyanın en
güzel açıkhava müzesi olan Boğaz kıyılarını geziyoruz hep
beraber. İlaveten yine bu gemide söyleşiler, programlar da
yapılıyor. Henüz kullanmamış olan herkesi bekliyoruz.
Üsküdar’ın yanında tüm İstanbul’un da simgesi olan
Kız Kulesi’nin restorasyon sürecine dair görüşlerinizi
alabilir miyiz?
Üsküdar’ın sembollerinden biri, belki de birincisi Kız Kulesi...
Hem şehrimizi ve Boğazımızı hem de bizim logomuzu
süslüyor. İkonik bir yapı… Dünyada en çok fotoğrafı çekilen
yapılardan biri. Şimdi burada büyük bir restorasyon süreci
var. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın buradaki restorasyonu
sadece fiziki bir dönüşümle sınırlı değil. Restorasyon, Kız
Kulesi’nin daha çok kişiye ulaşmasını sağlayacak, buraya
bir kültür merkezi veya bir müze işlevi kazandıracak. Biz de
belediye olarak bu sürecin bir parçası olacağız. Heyecanla,
sevinçle bu sürecin tamamlanmasını bekliyoruz. Çok iyi
fikirler, öneriler geliyor ekibimden. Bakanlığımızla, turizm
ve kültür insanlarıyla beraber Kız Kulesi’ni capcanlı bir
mekân yapacağız.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 31
Kapak
Osmanlı’nın Üsküdar’ı,
hazinelerini paylaşmaya
çağırıyor sizleri…
Çamlıca Tepesi
İstanbul’da yaşayıp da Üsküdar’ın tarihi zenginliklerine hayran olmamış, gezip görmemiş kaç insanımız kalmıştır bilemeyiz
ama Kadıköy Life dergisi, “Geçmişten Geleceğe” misyonu doğrultusunda sizleri mini bir tarihi yolculuğa davet ediyor…
BEYLERBEYİ SARAYI
Beylerbeyi semtinde bulunan Beylerbeyi Sarayı,
Avrupa barok tarzı mimarisi ve oryantal
dokusu ile İstanbul’un en görkemli saraylarından
biri. Sarayın 70 bin metrekarelik bir
alana yayılmış, ender ağaçların ve bitkilerin
bulunduğu bahçeleri de bulunuyor.
Nail Kitabevi
Ahmet Fethi Paşa Yalısı
Beylerbeyi Sarayı
III. Ahmet Çeşmesi
III. AHMET ÇEŞMESİ
Üsküdar’da vapur iskelesinin tam karşısında
bulunan Sultan III. Ahmet Çeşmesi, Üsküdar’ın
simgelerinin başında geliyor. 1728
yılında yapılmış. Çeşmenin dört tarafı ise
Sultan III. Ahmet’e ait şiirlerle süslenmiş.
ADİLE SULTAN KASRI
Adını Sultan Abdülmecit’in kızkardeşi Adile
Sultan’dan alan kasır, Hababam Sınıfı’nın da
ilk serilerinin çekildiği yer olarak belleğimize
işlemiş tarihi bir mekân. Binanın içerisinde aynı
zamanda Hababam Sınıfı Müzesi de bulunuyor.
NAİL KİTABEVİ
Yapı, Kuzguncuk’un tam ortasında, iki
sokağın birleştiği bir noktada yer alıyor. 19.
yüzyıldan kalma bu binada çeşitli eserler,
okuma köşeleri ve kafe hizmeti sunan Nail
Kitabevi bulunuyor. Kitaplar arasında kaybolurken,
binanın büyük pencerelerinden
Kuzguncuk’a bakmayı unutmayın.
AHMET FETHİ PAŞA YALISI
Kuzguncuk ile Üsküdar arasında bulunan
bu görkemli bina, Boğaz turu yapanların da
dikkatini çekiyor. Yapıyı ilginç kılan taraf, yapılış
tarihinin kesin olarak bilinmiyor olmasında!
Yine de binaya dair en eski kayıtların 1815 yılına
dayanması, ne denli eşsiz bir tarihe tanıklık
ettiğimizi gözler önüne seriyor. Cephesi tipik bir
Osmanlı mimarisine sahip olan yalı, 1973 yılında
restore edilerek günümüze kadar ulaşmış.
Adile Sultan Kasrı
ÇAMLICA TEPESİ
Büyük Çamlıca Tepesi, denizden 268 metre
yükseklikte… Nurbaba Tekkesi (Bektaşi) ve
Küçük Çamlıca Televizyon Kulesi de burada
yer alıyor.
Üsküdar’a kadar gelmişken,
ailelerinden kalan eski yalılarını
sanata bağışlayan sanatçı Füsun
Onur ile ablası İlhan Onur’u da
anmazsak olmaz. Çağdat sanatın
öncülerinden olan Füsun Onur
ve ablası İlhan Onur, Kuzguncuk’taki
Hayri Onur Yalısı’nı,
ileride müze-ev olarak ziyarete
açılması ve içeriğini Arter’in
oluşturacağı misafir sanatçı
programlarına ev sahipliği
yapması arzusuyla Vehbi Koç
Vakfı’na bağışlama kararı almışlar.
Bu güzel haberle Üsküdar
rotamızı tamamlıyor, eşsiz ilçeye
yolunuzu düşürmeniz için vesile
olacağımızı umuyoruz.
Hayri Onur Yalısı
32 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Kapak
Üsküdar’a gider iken…
Gelin, öve öve bitiremediğimiz Üsküdar’da
bir hafta sonu turuna çıkalım. Şarkıda
olduğu gibi yağmurun yağmadığı bir günde
tabi ki
Önümüz bahar... Deniz kenarları, yeşil
meydanlar, tarihi yapılar, müzeler ve
kültür merkezleri dolup taşacak kuşkusuz.
Üsküdar için tüm bu gezi rotalarının
ortak noktası diyebiliriz. Haydi, komşumuz
Üsküdar’ı gezelim ve tarihin tozlarını birlikte
savuralım…
KIZ KULESİ’NE KARŞI ÇAY KEYFİ
Üsküdar’da tur ilçenin merkezinden değil,
Kız Kulesi’nden başlar. Öncelikle bu gizemli
yapıya karşı bir sabah çayı içip, simit yemeden
Üsküdar’a varmamanızı öneriyoruz. Kız
Kulesi’nin tam karşısındaki çay evlerinde,
çimlerin üzerine atılmış tabureleri yüzünüzü
denize dönecek şekilde konuşlandırdığınız
anda, görsel bir şölenin kapılarını da
aralayacaksınız. “Sabah güneş ışıklarının Kız
Kulesi’nin çatısına vurduğu anlara hayatınızda
en az bir kere şahitlik etmelisiniz” diyor,
yönümüzü Üsküdar Meydanı’na çeviriyoruz.
ÜSKÜDAR MEYDANI’NIN
BÜYÜLÜ ATMOSFERİ
Üsküdar’ın tarihi geçmişini özetleyecek, Osmanlı
tarihinin önemli yapıtlarından Mimar
Sinan imzalı Mihrimah Sultan Camii burada
dikkatinizi çekecek. Kanuni Sultan Süleyman
ve Hürrem Sultan’ın kızları Mihrimah
Sultan adına yaptırılan bu camiyi mutlaka
yakından görmelisiniz. Bu defa caminin
hemen yanında bulunan ara sokaklara da
uğramanızı öneriyoruz. Dar, manzaralı ve
yine eski binaların bulunduğu bu sokaklarda
renkler ve çiçekler arasından geçebilir,
bir mekânda öğle kahvesi içebilirsiniz.
KÜLTÜR VE SANATA ADANMIŞ BİR YAPI:
ESKİ TEKEL BİNASI
Bu harika güzergâha yürüyerek devam
etmeye ne dersiniz? Çünkü sizleri Üsküdar’ın
en popüler mahallelerinden Kuzguncuk’a
davet edeceğiz. Üsküdar Meydanı’ndan
Kuzguncuk’a tempolu bir yürüyüşle 20-25
dakikalık bir sürede varabilirsiniz, ancak önce
eski Tekel Binası önünde minik bir mola
verelim. Eski Tekel Binası olarak bilinen tarihi
yapı, 2009 yılından bu yana İstanbul Devlet
Tiyatroları kapsamında oyunlara ev sahipliği
yapıyor. 1798-1802 tarihleri arasında tahıl
ambarı olarak yaptırılan, uzun yıllar tütün deposu
olarak kullanılan bu tarihi bina, yılların
yıpratıcı etkisi ile harabeye dönmüş. 1950’li
yıllarda onarımı yapılmış. Binada bugünlerde
Devlet Tiyatroları sahnesinin yanı sıra Tekel
Müzesi ve Kültür Merkezi de bulunuyor.
İSTANBUL’UN YENİ KÜLTÜR DURAĞI;
NEVMEKÂN SELİMİYE
1802 yılında III. Selim tarafından yaptırılan
Selimiye Hamamı, 3 yıllık restorasyon
çalışmasının ardından hizmete girdi. Tarihi
yapı, “Nevmekân Selimiye” adıyla millet
bahçesi, kütüphane ve sergi salonu bölümleriyle
kültür merkezi olarak vatandaşların
kullanımına sunuldu.
Nevmekân Selimiye, Türk ve Dünya edebiyatı
çocuk kitaplarından felsefe ve tarih
kitaplarına; kişisel gelişim, sosyal bilimler
ve hukuk kitaplarından ilahiyat ve tıp gibi
alanlardaki kaynaklara kadar 25.000’i dijital
olmak üzere 45.000 kitap kapasitesi ile
İstanbul’un yeni kültür durağı olacak.
MERHABA KUZGUNCUK
Yürüyüşümüz sürerken, Kuzguncuk kalabalık
ve renkli sokaklarıyla adeta “Merhaba” diyerek
çağırıyor bizleri. “Kuzguncuk’u nasıl bilirsiniz?”
diye sorsak, kuşkusuz “Eski mahalle ve aile
dizilerinden” dersiniz. Evet, bir döneme damga
vurmuş “Perihan Abla” ve “Ekmek Teknesi”
dizilerine ev sahipliği yaparak, evlerimize çok
eskiden konuk olmuş bir mahalle Kuzguncuk...
Şimdilerde sosyal medya kanallarının yaygın
kullanımıyla beraber oldukça popüler ve minik
sanat galerileri, sanatçı atölyeleri, kitabevleri
ve şirin kafeleriyle dikkatleri çekiyor. Bununla
birlikte hâlâ bir mahalle burası… Fileleriyle
alışverişe çıkan teyzeler, mahalle aralarında
oynayan çocuklar ve mahalle esnafıyla sık sık
göz göze geliyorsunuz. Birazdan Perihan Abla
seslenecekmiş gibi bir his yerleşiyor içinize;
Ekmek Teknesi’nin dumanı ise hâlâ tütüyor.
Uğramadan geçmeyin.
Gün bitti, ancak siz Üsküdar’a bir gün daha
ayırmak isterseniz, ilçenin korularını da
gezmenizi tavsiye ederiz...
Kapak
Gerçek mahalleli, gerçek İstanbullu;
KUZGUNCUK
Üsküdar’ın eski İstanbul’u hatırlatan en güzel mahallelerinden Kuzguncuk’u, ünlü gezi yazarı
Saffet Emre Tonguç’tan dinliyoruz. Mahallenin kozmopolit yapısını örneklerle anlatan Tonguç’tan
rengârenk bir Kuzguncuk sayfası aralamak için buyurun…
Boğaz’ın kıyısında kilise, cami ve sinagogun
yan yana yükseldiği, bağrında 19.
yüzyıl İstanbul’unun kozmopolitliğini,
daha da önemlisi bugün bulmakta zorlandığımız
hoşgörü ortamını barındıran
bir semt... Burada mahalle kültürünün
devam ettiğini görüyorsunuz. Bunun
sebebi de küçük esnafın hâlâ ayakta
kalması. Aralarına kafe ve restoranların
serpiştirildiği fırın, bakkal, manav, kasap,
SAFFET EMRE TONGUÇ
tonguc@saffetemretonguc.com tuhafiyeci ve kırtasiyeci, ana caddede sizi
karşılıyor. Kuzguncuk’un sokaklarında
kaybolun; beklenmedik sürprizlerle karşılaşacaksınız.
Kuzguncuk, eskiden yolculuklar kolay olmadığından kutsal
topraklara gidemeyen Yahudiler tarafından Asya’daki ilk
durak olarak kabul edilmiş. Bu yüzden burada yaşamak ya
da buradaki mezarlığa gömülmek istemişler. Ana cadde
İcadiye’den semte girin. Hemen solda Bet Yaakov Sinagogu,
yanında da Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi var.
Biraz ileride sağda da Ayios Panteleimon Kilisesi bulunuyor.
Boğaz yolu üzerindeki Ermeni Kilisesi Surp Krikor Lusavoriç
ile yan yana yer alan Kuzguncuk Camii için Ermeni
cemaati bahçelerinden yer vermişler. Bugün iki ibadet
mekânı, aynı yükseklikte kubbeye sahip...
CEMİL MOLLA KÖŞKÜ
Beylerbeyi’ne doğru ilerlediğinizde karşınıza harika bir ahşap
köşk çıkacak. 1885’te II. Abdülhamid’in Adalet Bakanı
Mahmut Cemil Efendi için İtalyan mimar Alberti tarafından
yapılmış binada, Doğu ve Batı mimarisi birleştirilmiş. Bir
kültür merkezi görevi üstlenen Cemil Molla Köşkü’nde şiir
ve musiki geceleri düzenlenirmiş. Köşk ayrıca imparatorluğun
ilk telefonuna, özel sinemasına ve fotoğraf stüdyosuna
ev sahipliği yapmış.
“ANLAT DERDİNİ MARKO PAŞA’YA”
Kuzguncuk’tan Üsküdar’a giderken göreceğiniz Fethi Ahmet
Paşa Yalısı, Boğaz’ın en güzellerinden. Yalının arka tarafında
bulunan koru da aynı adı taşıyor ve içerisinde belediyenin
çok güzel manzaralı tesisleri var. Yalıda bir dönem Nâzım
Hikmet yaşamış. Eskiden Kuzguncuk’un sakinleri arasında,
“Anlat derdini Marko Paşa’ya” deyimine adını veren Rum
doktor Marko Paşa ile şair Can Yücel de varmış.
34 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Resim, sinema, tiyatro, fotoğraf,
edebiyat sanata dair her şey…
İSTANBUL’UN
KÜLTÜR & SANAT
DERGİSİ
Sanat ve kültürün yeni heyecanı İSTANBUL SANAT Dergisi’nde
resim, sinema, tiyatro, fotoğraf ve edebiyata dair içeriklere kolayca
ulaşabilir, alanında uzman isimlerin ilk defa yayınlanan köşe yazılarını,
röportajlarını büyük bir keyifle okuyabilirsiniz…
fi
istanbulsanatdergisi
www.istanbulsanatdergisi.com
Sektör
Cadde, gayrimenkulde kırmızıya dönüyor…
“ REDSTONE”
Bağdat Caddesi’nde!
KADİR TOPRAKKAYA
Yurt içi ve yurt dışında büyüme çalışmalarını
sürdüren Türkiye’nin ilk global gayrimenkul
şirketi REDSTONE, 41. ofisini Bağdat
Caddesi’nde açtı. Gayrimenkul sektöründeki
rekor satışları ve dünya çapında birincilik
ödülleriyle tanınan, sektörün önde gelen
isimlerinden Evrim Kırmızıtaş Başaran’ın
12 yıllık gayrimenkul kariyerinin ardından
yarattığı ve Türkiye’den dünyaya açılan ilk
global gayrimenkul franchise sistemi olan
REDSTONE markasının, Bağdat Caddesi’nde
adından çok söz ettirmesi bekleniyor.
Düzenlenen açılış sırasında
REDSTONE Cadde brokerları,
arkalarından gelen Music Band
Orkestrası’nın ezgileri eşliğinde
Bağdat Caddesi’nde yürüyüş yaparak,
ofislerinin magnetlerini dağıttılar.
Bağdat Caddesi’nin Suadiye bölümünde
kapılarını açan REDSTONE Cadde, yine sektörün
önde gelen isimlerinden İpek Harazer
tarafından yönetilecek. Oldukça renkli bir
açılış da düzenleyen marka yöneticileri,
Kadıköy Life Dergisi’ne yaptıkları açıklamada
“Bağdat Caddesi’nde sürpriz etkinlerimiz
devam edecek” mesajı verdiler.
36 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Sektör
İpek Harazer, Evrim Kırmızıtaş Başaran ve Sibel Koçak…
Başaran Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ömer Faruk Başaran, REDSTONE CEO’su Evrim
Kırmızıtaş Başaran, REDSTONE Cadde Ofisi
Yöneticisi İpek Harazer.
“ŞUBE SAYIMIZI 300’E ÇIKARIP,
PAZAR LİDERİ OLACAĞIZ”
Açılışa, markanın yaratıcısı olan Evrim
Kırmızıtaş Başaran da katıldı. Başaran, burada
yaptığı açıklamada şunları ifade etti:
“Buradaki yol arkadaşım İpek Harazer’den
bana teklif geldiğinde hemen kabul ettim.
Burada onunla birlikte çok güzel çalışmalara
imza atacağız. Bu arada REDSTONE
olarak gelişimimizi de hızla sürdürüyoruz.
Bir yıl içinde 100 şubeye ulaşma hedefimiz
var. Kısa sürede Rusya, Güney Afrika, İspanya,
Fransa, Almanya, Kazakistan, Polonya
ve şirketimizin ofisinin de bulunduğu Amerika’nın
da dahil olduğu 8 ülkeye franchise
verdik. İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs başta
olmak üzere pek çok ülkeden yatırımcılarla
da görüşmelerimiz sürüyor. 3 yıl içinde
şube sayımızı 300’e çıkararak, pazar lideri
olmayı hedefliyoruz.”
İLK GLOBAL
TÜRK GAYRİMENKUL MARKASI
REDSTONE Cadde Broker Owner’ı İpek
Harazer ise şu açıklamalarda bulundu:
“Türkiye’nin ilk global gayrimenkul franchise
sistemini Bağdat Caddesi’nde temsil ediyor
olmaktan büyük mutluluk duyduğumu bildirmek
isterim. Bana çok sık sorulan ‘Neden
RESTONE?’ sorusunu; Evrim Hanım’ın çok
başarılı bir kadın lider olmasının yanı sıra
son derece içten ve başarı odaklı hareket
ederek, global bir Türk markası yarattığı için
diye cevap vermek isterim.”
“10 YILIK ANLAŞMADAN VAZGEÇTİK”
Daha önceleri bir Amerikan markasının franchise
ofisi olduklarını ve 10 yıllık anlaşmaları
olmasına rağmen REDSTONE bünyesinde
yer almak için anlaşmadaki haklarından
vazgeçtiklerini dile getiren Harazer, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Söylenebilecek çok şey
var ama en önemlisi, Bağdat Caddesi gibi
özel bir lokasyonda ekipçe ilk REDSTONE
olmanın gururunu yaşıyoruz. Tecrübeli ve
birbirine bağlı ekip arkadaşlarımızla, Evrim
Hanım’ın önderliğinde Caddemize kaliteli
hizmet vermek üzere tüm değerli müşterilerimizi
Bağdat Caddesi Suadiye’de bulunan
ofisimize bekliyoruz.”
Açılışa verdiği önemi vurgulamak adına ailesiyle birlikte katılan REDSTONE
Yönetim Kurulu Başkanı Evrim Kırmızıtaş Başaran; “Global bir marka olma
yolunun Bağdat Caddesi’nden geçtiğine inanan biriyim. Tüm danışman
arkadaşlarımızla birlikte kazanmak, olmazsa olmazlarımız arasında” dedi.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 37
Tarih
Bizans’ın iki kadını
ESAT SÖNMEZ
Geçtiğimiz aylarda “Muhayyelat” programında
Sayın Mario Levi ile Kadıköy’ü
(Kadıköyü’nü) hep birlikte gezdik, hatıralarımıza
geri döndük. Gezerken, bir Rum
Ortodoks Kilisesi olan Azize Euphemia’yı
da gördük. Kimdi Azize Euphemia? Sayın
Levi, zamanın kısıtlı olması nedeniyle çok
kısa bahsetti. Euphemia’yı merak edenler
için paylaşıyorum.
Kadıköy’ü gezenler bilir. Çarşı içinde, Beyaz
Fırın’ın hemen karşısında küçük bir kilise
vardır. Azize Euphemia adına yaptırılmış
olan bu Rum Ortodoks kilisesi, yüksek
duvarlarla çevrili bir bahçenin içinde
gizlenmiş durumdadır. Gözlerden saklanan
bu kilisenin adını taşıyan Azize Euphemia’nın
başına gelenler, bu sessiz kiliseye hiç
yakışmamaktadır.
Ayia Eufemia
Azize Euphemia, Kadıköy’de yaşamıştır.
Ancak, Hıristiyanlığı seçtiği için büyük
işkencelere uğramıştır. M.S. 307 yılında
bugün Kadıköy dediğimiz semt Khalkedon
diye anılmaktadır. Burada ve bu tarihte
pagan inanca sahip olan Romalılar, bir
festival düzenlemişlerdir. İşte bu festivale
Azize Euphemia katılmamıştır. Katılmayınca
da tutuklanmış ve dayanılmaz işkencelere
uğramıştır.
Azize önce hapse atılmıştır, sonra kırbaçlanmıştır.
Bu da yetmemiş; çarka bağlanmış,
ateşe atılıp çıkarılmış, ağır taşların altında
bırakılmış, vahşi hayvanların kafesine atılmış,
şişlerin sivri uçları vücuduna sokulmuş,
altında ateşler yanan ızgaraların üstünde
yürütülmüştür. Sonra da vücudu parça
parça edilmiştir. Azize Euphemia’ya bu
işkenceler yapılmış mıdır bilinmiyor. Bazı
kaynaklarda bu işkenceler anlatılıyor.
Bu işkenceler yapılsın ya da yapılmasın
Azize, Hıristiyan dünyasının bir efsanesi
olmuştur. Bu efsane, Hıristiyanlığın yayılmasında
büyük yarar sağlamıştır. Bizanslılar,
daha dördüncü yüzyılda böyle bir kadının
Romalılar tarafından işkenceyle öldürülmesi
efsanesini benimsemişler ve yeni kabul
ettikleri Hıristiyanlığın taraftar bulmasında
kullanmışlardır.
Daha dördüncü yüzyılda bu Azize adına
yapılmış bir kiliseden söz edilir. Ancak bu
kilise, 626 yılında Perslerin Kadıköy’ü işgaliyle
yağmalanır, tahrip edilir. Bundan sonra
Euphemia’nın kemikleri, Koşuyolu’ndaki
hipodromda yapılan kiliseye taşınır. Adını
bu hipodromdaki koşulardan alan Koşuyolu’ndaki
bu yapılardan hiçbir iz yoktur ama
Euphemie’nın kemikleri, ondördüncü yüzyıla
kadar burada kalmıştır. Bu kilisede de
yangın çıkınca, Azize’nin kemikleri Patrikhane’ye
taşınır. Kadıköy’deki bina da onarılarak,
Azize Euphemie adını alır. 11 Nisan 1993
tarihinde de bir ayinle ibadete açılır.
Bizans, yeni kabul ettiği bir dinin yaygınlaşması
ve taraftar bulması için bu Azize’nin
kültünden çok yararlanmıştır. Yani, Bizans
dinsel açıdan ayakta kalmasını bu Azize’nin
kültüne borçludur.
Bizans’ın ikinci etkili kadını, 500 yılında doğmuş
Theodora’dır. İmparator I. Justinianos’un
eşidir. Ve aynı
zamanda İmparator’un
danışmanı,
Theodora
siyasetin yönlendiricisidir.
Theodora zamanında, 532 yılında “Maviler
ve Yeşiller” adlı siyasi grupların kavgaları,
Bizans’ta Nika Ayaklanması’nı başlatmıştır.
Ayaklanma gittikçe büyümüş, Büyük Kilise
denen Ayasofya bile ateşe verilmiş, ayaklanmanın
önü alınamaz duruma gelmiştir.
İmparator’un danışmanları ona kaçmasını
öğütlemişler, yoksa canından olacağını
söylemişler. İmparator da bunu kabul etmiş
ve kaçış planlarını yapmış. Ancak bu kaçışa
karşı koyan ve İmparator’a Bizans’ın başında
kalmasını söyleyen eşi Theodora olmuştur.
Nitekim Justinianos eşini dinlemiş ve
Bizans’ın başında kalmış, üstelik Theodora’nın
emirleri doğrultusunda Belisarios’u
bu isyanı bastırmak için görevlendirmiş ve
isyanı bastırmıştır. Theodora haklı çıkmış,
isyan bastırılmış ve Bizans ayakta kalmıştır.
Bizans’ın bu tarihini Theodora’nın her
yönden yönettiği o kadar bellidir ki, kırk
sekiz yaşında kanserden öldükten sonra,
Justinianos’un 565 yılında ölümüne kadar
hiçbir ciddi yasa çıkartılamamıştır.
Bizans’ın ilk yıllarında Bizans’ın ayakta
kalmasında bu iki kadının çok büyük rolleri
olmuştur. Biri dini bakımdan, diğeri siyasi
bakımdan halk arasında bağlayıcılığı sağlamıştır.
Bu da Bizans’ın 1453’e kadar ayakta
kalmasını sağlamıştır. Ne dersiniz, Osmanlı
Devleti’nin ayakta kalmasını sağlayanlar da
kadınlar değil midir?
Nostalji
Kadıköy’ün gözbebeği
Fenerbahçe(si)
NURETTİN EDİZ
Bazen bir tabloda ya da gravürde, bazen de
eski bir fotoğrafta muhteşem güzelliğine
şahit olduğumuz, Kadıköy’ün gözbebeği
Fenerbahçe(si)!
Kadıköy’ün kuruluşundan bu yana daima
bir cazibe merkezi olan Fenerbahçe, günümüzde
bir beton yığınıyla çevrelense de
hâlâ güzelliğini koruyabilen ender semtlerden
biridir.
Kadıköy Life’ın bu sayısında Fenerbahçe’nin
farklı dönemlerine ait birkaç tablo, kartpostal
ve fotoğrafı hatırlatmak istedim sizlere.
Tabii öncelikle semte adını veren deniz
fenerinden de kısaca bahsetmek lâzım.
Fenerbahçe’de ilk deniz fenerinin Bizans
döneminde yapıldığı ve burada Tanrıça
Hera’ya adanmış bir tapınak bulunduğu
çeşitli kaynaklarda yer almakta. Osmanlı
döneminde ise 4. Murad’ın emriyle buraya
bir fener yapılmış.
Bir başka padişah, Sultan 3. Ahmed de
burayı gördükten sonra adeta âşık olmuş
ve Fenerbahçe’ye yazlık bir saray yaptırmış.
Ancak saray, Sultan’ın ölümünden
sonra bakımsızlıktan çökmüş. 2. Mahmud
devrinde ise bu saray tamamen yıktırılmış
ve Fenerbahçe, halk için bir mesire yerine
dönüştürülmüş. Sonraki yıllarda da halkın
bölgeye ilgisi o kadar yoğun olmuş ki, tren
hattı döşendiğinde bu ilgi göz önünde
bulundurularak, Feneryolu’dan buraya ayrı
bir tren yolu hattı döşenmiş.
Günümüzde Fenerbahçe Burnu’nda bulunan
ve bulunduğu semte adını veren Fenerbahçe
Feneri, 1857 yılında Fenerler İdaresi
tarafından yaptırılmış. Şunu da unutmamak
gerekiyor; bütün deniz fenerleri, imtiyazlarıyla
birlikte 1860 yılında Fransızlara
devredilmiş. Deniz fenerlerinin millileştirilmesi
Cumhuriyet döneminde, 1938 yılında
gerçekleştirilmiş.
Paylaştığımız eserler arasında yer alan “Fenerbahçe
ve Adalar’a Bakış” tablosu, İtalyan
ressam Salvatore Valeri’ye ait. Dilerseniz,
bu güzel esere imza atan ressamı da kısaca
tanıyalım. 1856’da İtalya’da doğan ressam
Salvatore Valeri, 1883’ten 1913’e kadar
Sanayi-i Nefise Mektebi’nde hocalık yapmış.
Ressam Valeri, Halife Abdülmecid Efendi’ye
özel resim dersi vermiş. Sanatçı, aynı zamanda
II. Abdülhamit’in oğullarına da resim
dersi vermiş ve “Şehzadelerin Öğretmeni”
unvanını almış. Valeri, 1946 yılında yaşama
veda etmiş.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 39
Hatıralar Bulvarı
Deri koltuklu kırmızı renkli 1. Mevki vagonları, tahta sandalyeli sarımsı yeşil renkli 2. Mevki vagonları ile,
ilkokula başladığım o yıllarda kimi zaman 3 kuruş, kimi zaman 5 kuruş verdiğim ray böceklerini hayatımdan
hiç sökemedim ben. Şimdilerde Taksim ve Moda’da ikinci hayatını yaşayan tramvayları gören eski
İstanbullular, onlarla birlikte kaybolup giden rafine simaları da özlemle anıyorlar;
“Geçmiş zaman olur ki” diye mırıldanarak…
İSTANBUL’UN ANADOLU YAKASI, TRAMVAYLARIYLA İLK KEZ
“ÜSKÜDAR-KADIKÖY HALK TRAMVAYLARI A.Ş.”
ARACILIĞINDA TANIŞMIŞTI
KADIKÖY’DE İLK TRAMVAYLAR
Anadolu Yakası’nda İlk Tramvay.
Eski Türkçe Amblemli “Üsküdar
Kadıköy Halk Tramvayları / ÜKHT”.
“Üsküdar - Bağlarbaşı - Kısıklı”
Tramvay Hattı Açılış Günü Hatırası.
Kısıklı Meydanı, 8 Haziran 1928
(Fotokart: R. Sertaç Kayserilioğlu
koleksiyonu)
R. SERTAÇ
KAYSERİLİOĞLU
rsertack@gmail.com
İstanbul ve Kadıköy’ün 50’li, 60’lı yıllarını ben
gibi yaşayanlar için biliyorum ki tramvayların
apayrı bir yeri vardır. Kadıköy’den Üsküdar’a,
Fenerbahçe’ye, Moda’ya ya da Bağdat Caddesi’nden
Bostancı’ya, çiçeklerle bezenmiş
bahçeli köşkler arasında, kenarları açık tenteli
yazlık tramvaylarla yapılacak güzel ve de
saygın bir yolculuğun, Kadıköylüler için ne
manaya geldiğini yaşayıp da bilen azınlıklardan
biriyim şimdilerde…
Deri koltuklu kırmızı renkli 1. Mevki vagonları,
tahta sandalyeli ve de sarımsı yeşil renkli
2. Mevki vagonları ile ilkokula başladığım o
yıllarda kimi zaman 3, kimi zaman 5 kuruş verdiğim bu
ray böceklerini hayatımdan hiç sökemedim ben. Bugün,
parke taşı döşeli Kadıköy sokaklarında demir rayların izleri
kalmadıysa da, bazı yüreklerde bu izler hâlâ duruyor.
Şimdilerde Taksim ve Moda’da ikinci hayatını yaşayan
tramvayları gören eski Kadıköylüler, onlarla birlikte
kaybolup giden simaları da özlemle anıyorlar; “Geçmiş
zaman olur ki” diye mırıldanarak…
ANADOLU YAKASI’NDA İLK TRAMVAY
ÜSKÜDAR’DAN HAREKETLENİYOR
İstanbul’un Anadolu Yakası tramvayla ilk kez 1928 yılında
tanışırken, karşı yakanın atlı tramvaylarına göre 56 yıl
(1872), elektrikli tramvaylarına göre de 14 yıl (1914) ge-
40 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Hatıralar Bulvarı
Kadıköy Meydanı’nda “Üsküdar Kadıköy Halk Tramvayları” / ÜKHT, 1940’
(Kartpostal / R. Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu)
Üsküdar Kadıköy Tramvay Hatlarını Gösteren “ÜKHT Pasosu,1938 -1939”
R.Sertaç Kayserilioğlu’nun Kadıköy Kızıltoprak 49 İlkokulu 1. Sınıfında
Kullandığı Kendi Pasosu,1955
cikiyordu. Bu yakada tramvay işletimi ile ilgili ilk çalışmalar ise
Üsküdar-Kadıköy çevresinde tramvay hattı ve tesisi kurulması
ve işletmesiyle ilgili olarak başlamıştı (Bakınız: KAYSERİLİOĞLU,
Dr. R.Sertaç;“Dersaadet’ten İstanbul’a Tramvay -2. Cilt”. Sayfa:
200, İETT Yayınları / İstanbul, 1999)
Konuya ilişkin tarihçe incelendiğinde, İstanbul’un Anadolu
Yakası’nda tramvay işletimi ile ilgili olarak ilk teklifin verilişinin,
1327/1911 tarihinde “Meclis-i Vükelâ” kararına bağlı olarak
Nafıa Nezareti (Bayındırlık Bakanlığı) tarafından 25 Haziran
1329/1913 tarihinde açılan ihale aracılığında ve İstanbul’da ilk
havagazı fabrikası kurma teklifi verenlerden biri olan Mösyö
Bezanson’un, merkezi Paris’te bulunan Omnium D’entreprises
Şirketi ile olduğu görülmekte…
Ancak devreye giren Evkaf Nezareti / Vakıflar İdaresi’nin girişimleri
sonucunda, Meclis- i Vükela (Osmanlı’da Padişahın Meclisi)
kararına dayalı 5 Mart 1331/1914 tarihli İrade-i Seniyye (Padişah
Emri) uyarınca, Üsküdar- Kadıköy çevresi ile Boğaziçi’nin Anadolu
Hisarı’ndan Beykoz ve Anadolu Feneri’ne kadar olan bölümünde
inşa edilip işletilecek birelektrikli tramvay hattına bağlı
olacak “Üsküdar-Alemdağ Tramvayı” inşası kararlaştırılmıştı.
4 Mayıs 1331/1914 tarihli karara uygun bir biçimde; tramvay
vagonlarının montesi ve hatların döşenmesi için gerekli olan
atölye ve şantiye binası, Evkaf-ı Hümâyun Nezâreti ile Şehremaneti’nin
müşterekliğinde olmak kaydı ile Selami Ali Efendi
Vakfı’ndan Acıbadem Dergâhı bahçesi ve çevresinde yapılıp
işletilecek, yapılacak masraflar ile elde edilecek gelirlerise yine
kendi aralarında pay edilecekti.
Üsküdar Meydanı’nda Tramvaylar, 1940’
(Kartpostal / R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)
Ancak, 1914 yılı sonlarında 1.Dünya Savaşı’nın patlaması ve ardından
da Kurtuluş Savaşı nedeni ile bu girişimler duraksamış,
nihayet 1927 yılında Süreyya İlmen’in öncülüğünde başlayan
teşebbüsler neticesinde19 Şubat 1928 tarihinde “Üsküdar-Kısıklı-Alemdağ
Halk Tramvayları T.A.Ş.” kurulmuş ve 8 Haziran
1928 Cuma günü yapılan açılış merasimi ile de “Üsküdar-Bağlarbaşı-Kısıklı”
arasındaki tramvay seferleri tek hatlı olarak
işletime açılmıştı (Bakınız: SAHIRSALAN Necmettin; “Üsküdar
Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları”.Sayfa: 48. İstanbul, 1932)
Ne var ki; hattın kısa mesafeli oluşu ve arzu edilen yolcu potansiyelini
bir türlü elde edemeyişi, şirketi sıkıntıya sokmuştu.
Nitekim; 2 Temmuz 1929 tarihinde Nafıa Vekaleti ile yapılan
yeni anlaşma uyarınca, İstanbul Belediyesi’nin en büyük hissesine
sahip olduğu “Üsküdar ve Havalisi Halk Tramvayları T.A.Ş.”
(ÜKHT) ismi ile yeni bir şirket daha kurulmuş ve 13 Ekim 1929
tarihinde de bu defa “Üsküdar-Haydarpaşa-Karacaahmet-Bağlarbaşı”
hattı devreye sokulmuştu.
30 Nisan1934 tarihinde inşası başlayan “Üsküdar-Kadıköy”tramvay
hattı 1 Eylül 1934 tarihli açılışı ile devreye girerken,
28 Ağustos 1934 tarihli açılışı ile“Kadıköy-Fenerbahçe” ve
“Kadıköy-Moda” hatları işletime girecek, 29Ekim 1934 tarihinden
itibaren de Kadıköy-Bostancı” (önce Suadiye) ve 2 Ekim
1935 tarihinde de “Kadıköy-Gazhane hatları hizmete girecekti.
Böylece,1929-1935 yılları itibariyle Üsküdar ve Kadıköy yöresi,
raylı toplu ulaşımı anlamında oldukça geniş bir tramvay ulaşım
hattına sahip olacak ve 1966 yılına değin tüm bu hatları ile
hizmetlerini sunacaktı.
ÜSKÜDAR VE KADIKÖY YAKASI TRAMVAYLARI ÖZELLİKLERİ
Üsküdar ve Kadıköy yörelerine bağlı hatlarda çalışan tramvaylar,
karşı yakaya nazaran daha değişik renk ve modellere sahipti. Sarı,
mor, mavi, kırmızı ve yeşil boyalı renklerle başlayan bu farklılık,
kapılarından koltuklarına kadar herşeyi ile devam ederdi. 1930’lu
yıllarda bu yörelerde çalışan tramvayların 1. Mevkileri mavi renkte
(bu mavi renk 1940’lı yıllarla birlikte sarı renge dönüşecektir),
2. Mevkileri ise yeşil renkteydi. Ancak bu yeşil renk, İstanbul tarafında
çalışan tramvayların sahip olduğu hâki yeşilden daha farklı
olup, adeta çimen yeşili tonundaydı (Bakınız: EROĞAN, Nedim:
“Tramvaylı Günler ve Eski Tangolar”. Sayfa: 14-15, İstanbul, 1994)
Bu yakaya özgü iki tip tramvaylar vardı. Birincisi, bugün örneğini
Taksim-Tünel arasındaki nostaljik tramvaylarda da gördüğümüz
şekilde “sahanlık” denilen vatmanın bulunduğu yere sahip
olan ve hem önden hem arkadan binilebilen tramvaylardı.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 41
Hatıralar Bulvarı
Kadıköy Tramvayları Kuşdili İETT Müzesi’nde Ziyaretçiler Tramvay Gezi Turu,1970’(Fotokart / R.Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu)
Sahanlıklı olan bu tramvaylar, ilk dönemlerde yalnız 2. Mevki
olarak ve Üsküdar-Kısıklı-Gazhane (Hasanpaşa) hatlarında,
1950’lerden sonra ise Üsküdar ve Kadıköy’e bağlı tüm hatlarda
ve her iki mevkiye sahip olarak çalışmışlardı.
İkincisi ise 1950’Ii yıllarda kullanılmış, ortadan elle kumandalı
kapılara sahip ve sarı renkli yeni model tramvaylar idi. Sadece
1.Mevki’ye ve Avrupa derisinden bordo renkli çok şık yirmi adet
oturma koltuğuna sahip olan bu tramvaylar, hızlı da gitse yol fazla
sarsmaz ve adeta asfaltta giden bir otobüs rahatlığı içinde yolculuk
rahat geçerdi. Ayrıca ayakta durmalı 28 kişilik yere de sahip olan bu
tramvayların, kalabalık günlerde ise elliye aşkın yolcu aldığı gözlenirdi.
1940’lı yılların sonuna doğru ortadan açılmalı kapıya sahip
bu modellerin kırmızı renklisi de olmuş, bir tarafı 1. diğer tarafı 2.
Mevki’ye sahip bu vagonlar da sonradan tek mevkiye dönüşmüştü.
3 Ekim 1966 günü “Kadıköy-Kısıklı”, “Üsküdar-Kısıklı” ve
“Kadıköy-Fenerbahçe” hatları son seferlerini yaparken,
“Kadıköy–Bostancı” hattında başlayan sefer kaldırımı
bünyesinde aynı gün “Kadıköy-Moda” hattı için de son sefer
oluyordu. 11 Kasım 1966 tarihinde 6 hat numaralı “Kadıköy-Kızıltoprak”
ile 11 hat numaralı “Şeyh Şamil-Kısıklı”
tramvayları, 14 Kasım 1966 günü de İstanbul’da kalan son
iki hat olan “Kadıköy-Üsküdar” ve “Kadıköy-Hasanpaşa”
hatları son veda seferlerini yapıyordu. Son sefere çıkan bu
tramvaylar, yine karşı yakaya veda eden tramvaylarda olduğu
gibi kurbanlık koçlar gibi süsleniyor, hüzün dolu bakışlar
arasında önce Kuşdili’ndeki İETT Taşıt Müzesi’ne, sonra da
Avcılar’daki İETT kampına gönderiliyordu. Ve de ne yazık ki
oradan da,“Geçmiş zaman olur ki” mırıldanmaları arasında,
zaman içinde tarihe...
Üsküdar ve Kadıköy’e bağlı hatlarda çalışan tramvaylar,
İstanbul yakası tramvaylarından farklı olarak hat tabelalarının
yanında yuvarlak renkli ışığı ve sağ tarafında da dört köşe buzlu
cam lambalı hat numaralarına sahiptiler ki; geceleri uzaktan
gelirken bile bu ışıkları sayesinde tabelası görülmeden hangi
hatta ait oldukları anlaşılırdı.
İSTANBUL’A KADIKÖY’DEN VE ÜSKÜDAR’DAN
TRAMVAYLI VEDA
16 Mart 1955 tarihinde “Üsküdar ve Havalisi Halk Tramvayları
T.A.Ş.” (ÜKHT), sahibi olduğu tramvayları işletme imtiyazını
İstanbul Belediye Meclisi kararı ile İETT’ye devrediyordu. Çağ
dışı kaldı (!) suçlamalarıyla İstanbul yakasından kaldırılan
tramvaylar,12 Ağustos 1961 günü Kadıköy’e nakil ile Anadolu
Yakası’nda hizmet vermekte olan tramvaylara ilave oluyordu.
Sözde, gelen bu tramvayların bir kısmı telleri ve raylarıyla
birlikte Anadolu şehirlerine satılacaktı ama bu tramvayların
buradaki ömürleri ancak beş yıl sürecek ve1966 senesi içinde
bu sefer de peyderpey olmak üzere Üsküdar ve Kadıköy
yakalarından kaldırılacaktı.
Üsküdar ve Kadıköy Yöresi Tramvay Hatları, Tabela Numaraları ve
Biletleri, 1950’ (R. Sertaç Kayserilioğlu “Dersaadet’ten İstanbul’a Tramvay”
Kitabı, 2.Cilt / Sayfa: 201)
42 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
SEÇKİN
KİTABEVLERİNDE
Kadıköy’ün
yakın tarihini
merak ediyor musunuz?
Arif Atılgan; Küçükyalı’dan Moda’ya, Üsküdar’dan Haydarpaşa’ya,
Kadıköy’ün 1800’lü yıllardan günümüze uzanan
öyküsünü yazdı...
İsteme Adresi:
www.kiletisimyayinlari.com adresinden ÜCRETSİZ KARGO ile adresinize gelmesini isteyebilirsiniz.
Kuşdili Caddesi Misk-i Amber Sokak No: 44 Kat: 2 Daire: 6 Kadıköy - İstanbul
Tel: 0216 550 11 17 - 0532 266 82 43
İlçelerimiz
Çekmeköy Belediyesi’nden
çölyak hastalarına özel
gıda paketi
Şile’de halka açık doğa
yürüyüşleri
Şile Belediyesi, her yaş grubundan amatör veya profesyonel doğa
yürüyüşü meraklılarıyla doğa yürüyüşü programlarına başladı.
Bu sayede katılımcılar hem spora teşvik ediliyor hem de Şile’nin
eşsiz doğasında, bol oksijen kaynağı parkurlarda yorgunluk ve
streslerini atabiliyorlar.
Şile Belediyesi’nin herkese sporcu olma fırsatı sunduğu ve Şile
Spor Akademisi koordinasyonuyla gerçekleşen doğa yürüyüşü
aktivitesi, ortalama 60-90 dakika sürüyor ve haftada bir gün
cumartesi veya pazar günleri gerçekleşiyor. Doğa yürüyüşü programına
kayıt yaptırarak, hem spor yaparak daha sağlıklı olabilir
hem deilçenin eşsiz doğasını keşfe çıkabilirsiniz.
Çekmeköy Belediyesi, ilçe genelinde
çölyak hastaları için anlamlı bir çalışma
başlattı. Çölyak hastası aileler
için özel olarak glüten içermeyen
gıda paketleri hazırlandı. Hazırlanan
paketler ailelere teslim edilirken;
gıda kolisinin içerisinde tamamı
glütensiz olmak üzere un, mısır unu,
tuzlu kurabiye, bulgur, makarna, tatlı kurabiye, çikolata, puding,
köftelik bulgur, tahin helvası, fındık pekmezi, susamlı çubuk
kraker ve ekmek yer aldı.
Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, konu ile ilgili yaptığı
açıklamada “Çölyak bilincini oluşturmak ve farkındalık yaratmak
için çölyak hastası olan vatandaşlarımıza özel olarak hazırladığımız
gıda paketlerini dağıtmaya başladık. Vatandaşlarımızdan
gelen talepler doğrultusunda özenle hazırlanan paketlerimiz,
ailelere teslim edildi. Sadece bir defaya mahsus değil, çölyak
hastası komşularımıza düzenli olarak glütensiz gıdaların teminini
sağlayacağız” dedi.
İlk yardımın ABC’sini öğreniyorlar
Maltepe Belediyesi Üreten Engelliler Merkezi’ne gelen
Maltepelilere, temel sağlık ve ilkyardım eğitimi verildi. Kalp
masajından suni teneffüse kadar bir dizi temel ilkyardım
uygulamalarının anlatıldığı eğitime katılanlar, memnuniyetlerini
dile getirdi.
Feyzullah Mahallesi’ndeki Üreten Engelliler Merkezi’nde
düzenlenen ilk yardım eğitimini, Maltepe Belediyesi Hastane
Müdürlüğü’nde görevli hemşire Ömür Güden verdi. Eğitimin
amacının kadınların kullanabilecekleri acil müdahale
tekniklerini öğrenmeleri olduğunu belirten Güden; derslerde
kalp masajı, suni teneffüs, yabancı cisim çıkarma, büyüklerde
ve çocuklarda temel yaşam desteği, acil tedavi ve ilk yardım
arasındaki farklar, 112 arandığında neler yapılmalı gibi
konuları işlediklerini, yaşam kurtarma zincirini gösterdiklerini
ve ilk yardımın ABC’sini öğretmeye çalıştıklarını aktardı.
44 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
İlçelerimiz
Kartal’da yeşil doku
her geçen gün artıyor
“ Sporcu Gençler,
Sağlıklı Nesiller”
İstanbul’un en fazla genç nüfusa sahip
Sultanbeyli ilçesinde “Sporcu Gençler,
Sağlıklı Nesiller” projesi kapsamında spor
faaliyetlerine hız veriliyor. Proje dahilinde
Sultanbeyli Gölet Stadyumu’nda
gerçekleşen programa, 12 farklı branştan
sporcu katıldı.
İstanbul’un gerek konumu gerek doğası
gerekse kentlilik bilincinin hâkim olduğu
sahil ilçelerinden Kartal, son üç yılda
artan yeşil alan miktarıyla da en yaşanabilir
yerleşim lokasyonları arasındaki
yükselişini sürdürüyor. Kartal Belediyesi
Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün çalışmaları
ile ilçedeki yeşil alan miktarı son
üç yılda 62 bin 356 metrekare artarken,
18 park da vatandaşların hizmetine
sunuldu.
yetişkin ve yaşlı bireylerin sosyal, fiziksel
ve ruhsal ihtiyaçlarını gözeterek, bu
etkinliklerin gerçekleşmesine imkân sağlayan
park ve yeşil alan miktarını artırma
kararlılığını sürdürüyor.
Sultanbeyli’de gençlere yönelik yatırımlar
aralıksız devam ediyor. İstanbul’un en
fazla genç nüfus oranına sahip ilçede
sporcuların yetişmesine imkân sağlamak
ve onları desteklemek amacıyla çalışmalarını
sürdüren Sultanbeyli Belediyespor
Kulübü, yüzlerce kişinin ve sporcunun
katıldığı kapsamlı bir organizasyon
düzenledi. Daha önce futbol alanında faaliyet
gösteren Sultanbeyli Belediyespor;
“Sporcu Gençler, Sağlıklı Nesiller” projesi
dahilinde farklı birçok spor branşlarındaki
çalışmalarına hız verdi. Proje kapsamında
kickbox, taekwondo, karate, basketbol,
güreş, voleybol, jimnastik, aikido, fitness,
futbol, pilates, atletizm alanlarında yetişen
sporcular buluştu.
Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel’in
“Daha canlı, modern ve yeşili ile
nefes alan bir ilçe” oluşturma anlayışı
ile çalışmalarına devam eden Kartal
Belediyesi; ilçede yaşayan çocuk, genç,
Tuzla Belediyesi,
Açık Veri Portalı’nı hizmete açacak
Tuzla Belediyesi tarafından Açık Veri ve
Teknoloji Derneği işbirliği ile uygulanması
planlanan Tuzla Belediyesi Açık Veri
Portalı, vatandaşların erişimine açılmak
için gün sayıyor. Akademik araştırma yapan
eğitimciler, girişimciler, özel sektör,
sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların
kullanımına sunulacak portala; telif hakkı,
patent, kişisel bilgi ve diğer kontrol
mekanizmalarının kısıtlaması olmaksızın
erişim sağlanabilecek.
Projeyle Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğuna
katkı vermek ve öncü olmakla
beraber, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına
da destek verilmesi hedefleniyor.
İstanbul Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle
vatandaşın hizmetine açılacak Tuzla
Belediyesi Açık Veri Portalı; kişisel bilgileri
koruyarak, bilgi çağının hammaddesi
olan veriyi Tuzlalı vatandaşların ortak
aklının katılımına, toplumsal faydaya ve
katma değere dönüştürecek.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 45
İlçelerimiz
Üsküdarlı kadın girişimciler
dünyaya açılıyor
Üsküdar Belediyesi, hem ülke ekonomisine katkıda bulunmak hem de girişimcilere
destek olmak amacıyla önemli bir projeye daha imza attı. Belediyenin proje sahibi
olduğu ve İstanbul Kalkınma Ajansı
2021 Yılı Girişimcilik Mali Destek
Programı kapsamında hibe desteği
almaya hak kazandığı “E-Hub Üsküdar”
projesi faaliyetlerine başladı.
Proje kapsamında kadın girişimcilerin
ürünlerini tüm dünyaya tanıtabilmesi
ve kazanca dönüştürebilmesi
amacıyla düzenlenen eğitim
semineri, yoğun ilgiyle karşılandı.
E-Hub Üsküdar Projesi’nin “Üsküdar’dan
Dünyaya Seminerleri”, yıl
boyunca devam edecek.
“Gebe Okulu” anne adaylarıyla buluştu
Sancaktepe’de
tapusuz mülk
kalmayacak
Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma
Döğücü; Abdurrahmangazi, Akpınar,
Osmangazi, Eyüp Sultan ve Veysel
Karani Mahallesi’nde tapularına kavuşmayı
bekleyen 93 vatandaşa, düzenlenen
törenle tapularını takdim etti.
Başkan Şeyma Döğücü, programda
yaptığı konuşmada görev süresi
boyunca belediye olarak en büyük
hedeflerinin tapu sorunundan arınmış,
gündeminde tapu problemi olmayan
bir Sancaktepe olduğunu altını
çizerek; “Vatandaşlarımız ile özelikle
Halk Günleri ve mahalle toplantılarında
bir araya geldiğimizde, tapularla
ilgili tarafımıza bildirilen sorunların
çözüm noktasında çok gayret sarfettik.
Vatandaşımızın menfaatine uygun
olacak şekilde pazarlıklar yaparak,
bugün 93 tapuyu daha hak sahiplerine
teslim ettik. İlçemizde bulunan
diğer bölgelerde de tapu ve mülkiyet
sorununu çözme hususunda çalışmalarımız
sürüyor. Amacımız, tapu sorunu
çözüme kavuşturup, gündemimizden
çıkarmaktır. Hak sahiplerine tapu
dağıtımları, önümüzdeki günlerde de
devam edecek. Sancaktepe’de tapusuz
mülk kalmayacak” şeklinde konuştu.
Ümraniye Belediyesi, bilinçli gebelik ve
annelik için “Gebe Okulu” projesini hayata
geçirdi. Gebe Okulu’na katılacak anne
adayları; eğitmenlerden gebelik süreci,
doğum süreci, bebek bakımı ve çocuk
sağlığı gibi pek çok konuda eğitim aldı.
Eğitimlerde gebelik ve doğum süreci,
gebelikte ve emzirme döneminde
beslenme, gebelik ve doğum sürecinde
faydalı egzersizler, doğum çantasının
hazırlanması ve emzirme gibi konuların
anlatıldığı eğitimin ardından sertifikalarını
alan katılımcılara, Ümraniye Belediyesi
tarafından içerisinde yeni doğan
kullanımına uygun set ve çanta verildi.
46 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
İlçelerimiz
Beykoz’da sokak hayvanlarına
“Doğal Yaşam Alanı”
Busenaz Sürmeneli
şampiyonluğa Pendik’te
hazırlanıyor
2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda boksta altın madalya kazanan
Busenaz Sürmeneli, adının verildiği Busenaz Sürmeneli Spor
Kompleksi’nde Dünya Şampiyonası’na hazırlanıyor. Antrenörü
Cahit Süme ile çalışmalarına ara vermeden devam eden Sürmeneli,
önümüzdeki mayıs ayında İstanbul’da gerçekleşecek olan
Dünya Şampiyonası’nda ter dökecek.
Başarılı sporcu Busenaz Sürmeneli’ye antrenmanında eşlik eden
Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin; “Busenaz’ı burada ağırlamaktan
memnunuz. Adını vermiş olduğumuz bu salonda kamp
yapıyor olması, bizi de mutlu ediyor. Bundan sonraki süreçte de
burada antrenman yaparak, yeni şampiyonluklar elde etmiş olacak.
Kendi salonunda kendi antrenmanını yapıyor, kendi kampını
yapıyor” dedi. Ziyaretin ardından Sürmeneli, Başkan Ahmet Cin’e
imzalı formasını hediye etti.
İstanbul’un en büyük ve modern
hayvan rehabilitasyon merkezine
sahip ilçesi Beykoz’da sokak
hayvanlarının kendi doğal ortamlarında
sağlıklı, denetimli ve huzurlu
yaşayacağı, Türkiye’nin bu fonksiyonda
ilki olacak “Doğal Yaşam
Alanı” kuruluyor. Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan tarafından ziyaret edilen Beykoz Hayvan
Rehabilitasyon Merkezi, ilçedeki sahipsiz sokak hayvanlarına 11
dönümlük arazide kuaförden yoğun bakım ünitelerine, zeminden
ısıtmalı barınma alanları ve son teknolojik imkânlarla aşı, tedavi
ve bakım hizmeti veriyor.
Beykoz Belediyesi’nin Mahmutşevketpaşa’da kurduğu, 400
hayvan kapasiteli merkezin yanında ilçe sakinlerinin güvenliğini,
sokakta yaşayan kedi ve köpeklerin refahını sağlayacak “Doğal
Yaşam Alanı” hazırlanıyor. Türkiye’de ilk olacak “Doğal Yaşam
Alanı”, ilk etapta 50 dönüm, tamamlandığında ise 320 dönüm
büyüklüğünde geniş bir arazide hizmet verecek.
Ataşehir yeni sağlık merkezine kavuşuyor
Ataşehir Belediyesi, ilçe halkının ücretsiz
ve kaliteli sağlık hizmetlerine ulaşması için
bir projeye daha imza atıyor. Her yaştan
yurttaşın faydalanabileceği Tıp Merkezi’nin
yapımına Atatürk Mahallesi’nde başlandı.
“Önce Ataşehirlilerin sağlığı” diyerek yola çıkan
ve bu amaçta da pek çok yatırım yapan
Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi,
vadettiği projelerden biri olan Tıp Merkezi’nin
startını verdi. 3 bin 500 metrekare arsa
üzerinde yaklaşık 7 bin 500 metrekarelik
kapalı alana sahip olacak Tıp Merkezi’nde;
Poliklinikler, Ağız ve Diş Sağlığı, Aile
Hekimliği, Röntgen, Radyoloji, Biyokimya
ve Mikrobiyoloji Laboratuvarı yer alacak.
Modern ve konforlu bir donanıma sahip
olacak merkezde, tecrübeli hekim kadrosu
da pek çok branşta Ataşehirli yurttaşlara
hizmet verecek.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 47
Aktüel
Uzmanlar uyarıyor:
Deprem riskine karşı
kentsel dönüşüm şart!
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanı Murat Kurum; “İstanbul’un
deprem dönüşümünün sümen altı
edilmesine, rafa kaldırılmasına,
kimsenin bu sürece balta
vurmasına milletimiz adına asla
ve asla müsaade etmedik, bundan
sonra da etmeyeceğiz.”
Olası Marmara Depremi hakkında yetkililerden
sık sık uyarılar gelirken, gözler kentsel
dönüşüm alanında uzman isimlere çevrildi.
İstanbul’da çok fazla eski ve riskli yapının
bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar,
özellikle Kadıköy ve çevresi için dikkat çekici
açıklamalarda bulundu.
“KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ HEP BİRLİKTE
YÜRÜTMEK ZORUNDAYIZ”
Geçtiğimiz günlerde Deprem Haftası
dolayısıyla kamuoyuna açıklamalarda
bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanı Murat Kurum; “İstanbul’un deprem
dönüşümünün sümen altı edilmesine, rafa
kaldırılmasına, kimsenin bu sürece balta
vurmasına milletimiz adına asla ve asla
müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz”
dedi ve ekledi:
“EN FAZLA KADIKÖY ETKİLENECEK”
Kadıköylü kentsel dönüşüm uzmanlarından
Nihat Şen ise dergimize şu açıklamalarda
bulundu: “Olası bir Marmara Depremi’nde
en fazla etkilenecek ilçelerden biri kuşkusuz
Kadıköy olur. Şu an hâlihazırda herhangi
bir kentsel çalışma yok, olmadı da... Sadece
Nihat Şen
Murat Kurum
“Bugün ne yazık ki topraklarımızın yüzde
66’sı deprem riski altında ve bu topraklarda
da ne yazık ki nüfusumuzun yüzde yaklaşık
71’i yaşıyor. Son 100 yıla baktığımızda, 80
binin üzerinde canımızı depremler nedeniyle
toprağa verdik. Artık biz acı türküler, ağıtlar
istemiyoruz. Çok geç olmadan, enkazlarda
yavrularımızı, sevdiklerimizi aramadan şunu
artık herkesin kavraması gerekmektedir;
Türkiye’nin deprem gerçeği altında, kentsel
dönüşümü hep birlikte yürütmek zorundayız.”
parsel bazlı binalar yenileniyor. Deprem ne
yazık ki 7 ve 7’nin üzerinde öngörülüyor.
Bu noktada sadece zeminin sağlam olması
yetmez, binanın da sağlam olması gerekir.
Sadece Kadıköy değil, tüm İstanbul’da
maalesef fazlasıyla güçsüz bina var. Bu doğal
afete karşı kentsel dönüşüm çalışmaları hızlandırılmalıydı,
fakat ne yazık ki biraz önce de
bahsettiğim gibi sadece ada bazlı dönüşüm
yapıldı. Özellikle Bağdat Caddesi’ndeki dönüşümle
birlikte cadde cazibe merkezi hâline
geldi. Ancak yaşam alanları, otoparklar azaldı
ve alt yapı sorunları oluştu. Sanat ve kongre
merkezleri de sayıca çok az. Yerel idarelerin
kentsel dönüşüme daha fazla önem vermesi
gerekiyor. Çarpık olan kentleşmeyi daha da
çarpık hâle getiriyorlar.”
48 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Sektör
İzocam’dan “A” sınıfı yalıtım çözümü:
Mineral Yün Ara Bölme Levhası
Her ihtiyaca uygun yalıtım çözümlerini uygulayıcı ile buluşturan İzocam,
usta dostu Mineral Yün Ara Bölme Levhası ile duvarlarda “A” sınıfı ısı ve
ses yalıtımı ile yangın güvenliği sağlıyor.
Sektörün ihtiyaçlarına uygun çözümleri uygulayıcılarla
buluşturan usta dostu İzocam
Mineral Yün Ara Bölme Levhası; yüksek ısı
yalıtımı özelliği, üstün ses yalıtımı gücü ve
yangın güvenliğine olan katkısı ile “A” sınıfı
yalıtım imkânı sağlıyor. Farklı kalınlıklarda
üretilebilen İzocam Mineral Yün Ara Bölme
Levhası, ara bölme duvarlarda üstün ısı ve
ses yalıtımı sunuyor.
A1 sınıfı yanmaz özelliğe sahip olan bu
ürün, olası yangınlarda zaman kazandırarak
yangın güvenliği de sağlıyor. İzocam Mineral
Yün Ara Bölme Levhası’nda kullanılan
detaylar ile “A” sınıfı yalıtım elde ediliyor.
Düşük ısı iletim katsayısı ile farklı sıcaklık
ve zamanlarda iklimlendirilen hacimler
arasında da enerji verimli ara duvarların
elde edilmesine imkân tanıyan bu ürün,
tüm binalarda enerji tasarrufu sağlıyor ve
konforu artırıyor.
Ses yalıtımı performansıyla da dikkat
çeken İzocam Mineral Yün Ara Bölme
Levhası, Binaların Gürültüye Karşı
Korunması Hakkında Yönetmelik’e göre
profesyonel bir çözüm olarak karşımıza
çıkıyor. Mayıs 2017’de yayımlanan
‘Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında
Yönetmelik’ esaslarına göre,
yeni yapılan binalarda ses yalıtımı zorunlu
hâle getirildi. Yönetmelik, farklı işlevlere
sahip binalarda duvar performansı bina
hassasiyetleri doğrultusunda A’dan F’ye
sınıflandırıyor. Bu kapsamda değerlendirilen
İzocam Mineral Yün Ara Bölme Levhası
ile yüksek performanslı ses yalıtımı elde
edilebiliyor.
HIZLA UYGULANIYOR,
ZAMANDAN TASARRUF SAĞLIYOR
İzocam Mineral Yün Ara Bölme Levhası,
esnekliği ve yumuşaklığı sayesinde hızla
uygulanabilen ve zamandan tasarruf sağlayan
bir ürün. Ürünün sahip olduğu doğal
içerik, toz yapmayan yapısı ve kolay kesimi
sayesinde uygulayıcıya rahat ve sağlıklı bir
çalışma ortamı sunuyor. Kendi başına ayakta
durabilen bu ürün, güvenli bir uygulama
imkânı da sağlıyor. İzocam Mineral Yün Ara
Bölme Levhası, herhangi bir ilave malzeme
gerektirmeden, yapılan uygulamalara hız ve
kalite kazandırıyor. Taşıma saplı ambalajı
ve hafifliği sayesinde kolay taşınabildiği için
nakliye ve depolama avantajı ile de öne
çıkıyor.
KALİTESİNİ SERTİFİKALARLA
KANITLIYOR
Sektörün ve kullanıcıların beklentilerine
en iyi şekilde yanıt verebilecek ölçüde
geliştirilen İzocam Mineral Yün Ara Bölme
Levhası, CE ve EUCEB belgelerine de sahip
olarak kalitesini uluslararası alanda kanıtlıyor.
İzocam, ülkemizdeki yasaların zorunlu
tutmamasına rağmen, geri dönüşümlü malzemelerin
kullanıldığı, insan sağlığına zarar
vermediği kanıtlanmış ürünler üretmeye
özen gösteriyor. Bu kapsamda, 13 yıldır İzocam
Taşyünü ve 12 yıldır İzocam Camyünü
ürünlerde EUCEB sertifikası için yaptıkları
sürekli yatırımlarla sektöre liderlik ediyor.
İzocam marka mineral yünler, sahip oldukları
EUCEB sertifikası ile insan sağlığına ve
doğaya zarar vermeyen ürünler olduklarını
uluslararası standartlarla kanıtlıyor. Deri ve
solunum yoluyla vücuda nüfuz eden elyafların
vücuttan çözünerek atıldığını ispatlayan
EUCEB sertifikası ile İzocam mineral
yün ürünlerin kanserojen olmadığı, doğada
da çözünebildiği için çevre dostu olduğu
bağımsız bir kurum tarafından belgelenmiş
oluyor. EUCEB sertifikası olan ürünler sürekli
test edilerek, elyafların zararsız olduğu
sertifika süresince garanti ediliyor.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 49
Duayen
Melih Aşık’ın
‘Açık Pencere’si
40 yaşında!
MUZAFFER AYHAN KARA
19 Şubat, TRT’yi ve tabii ilk yazılı basın deneyimi Yenigün’ü
de hesaba katarsak, gazetecilikte yarım yüzyılı deviren
üstat Melih Aşık’ın Açık Pencere’sinin 40. yıldönümüydü.
Üstat, o 40 yılın öyküsünü “40 yıl geçti aradan…” başlıklı
yazısıyla Milliyet’teki Açık Pencere’sinde renkli bir şekilde
anlattı. Bizim de gözümüzün önünden geçti o 40 yıl.
Aşık, Mülkiye sonrasında TRT’de çalışmaya başlamış, ancak
bir karabasan gibi ülkeye çöken 12 Mart darbesi onu
uzak diyarlara, Almanya ve İsveç’e sürüklemiştir. Üstat, o
ülkelerdeki zorluklar içindeki serüvenini de zaman zaman
köşesinde yer verdiği anılarında anlatır. 1973 sonrasında
yeniden ülkeye dönmüş ve kendisini gazetecilik yapma
dürtüsüyle Bab-ı Ali’de bulmuştur. İlk durak Günaydın’dır.
Sonrasını yukarıda başlığını çıtlattığım yazısında kendi
ağzından aktaracağım.
Fakat ondan önce bizzat tanıdığım, önceleri basın çevrelerinde
yolumuzun kesiştiği, sonra Moda’da komşu ve
giderek ahbap olduğumuz, dost olduğumuz Melih Aşık’tan
bir parça da olsa bahsetmeliyim. “Moda’nın İki Melih’i”
başlıklı bir yazımda onu anlattığımı hatırladım, şair-eczacı
Melih Ziya Sezer ile birlikte. Espri şuydu; “Melih”, malum
“güzel” demek… Yani, “Moda’nın iki güzel insanı” demek
istemiştim o yazıda.
Çelebi bir insandır Melih Aşık, beyefendidir, zarafet
abidesidir. Çok da duyarlıdır, hassastır. Büyükten küçüğe
saygı-sevgisini eksik etmez. Melih Ağabey ile Moda’da bir
araya geldiğimizde değil dakikalar, saatler su gibi akar.
Köşesinde yer verdiği konuları da iyice tetkik etmeden,
araştırmadan işlemez. Bendenizi de zaman zaman arar
ve kimi işlediği konularda uzun süre konuştuğumuz olur.
Bunu birçok güvendiği kişiyle yapar.
Melih Ağabey muhitinin, Moda’nın, Kadıköy’ün ve tabii
İstanbul’un sorunlarına da parmak basar siyaset yazılarının
yanında. Geri durmaz, yetkilileri uyarır. Halkın sesi, gözü,
kulağı olur. Son olarak Kadıköy-İzmir arası bir işbirliğimiz
oldu. Yaşadığı apartmanın görevlisinin oğlu İzmir’de üniversiteyi
kazanınca, birlikte yurt ve burs sorununu çözdük.
Çok zor oldu ama başardık. Bu da Melih Aşık’ın insan yanı...
Şimdi onun 40 yılını anlattığı o yazıya gelebiliriz:
50 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Duayen
odaklarına mesafeliydik. Tek muhatabımız
okurlardı. Tek çabamız toplumu
aydınlatmaktı. Haktan, hukuktan, ulusal
çıkarlardan, laiklikten, Cumhuriyet’ten,
demokrasiden, özgürlükten yana olmak...
İnsan hakları ve toplumsal barışa saygı
duymak... Şiarımız dün bunlardı, bugün
de bunlar...
Bir okurumuz bu köşenin adını Açık Üniversite
koymuştu. Yıllar yılı pek çok ana baba,
çocuklarına her konuda bilgilenmeleri için
bizim sütunu okumayı önerdi. O yıllarda
bizim sütunu okuyan 20 yaşında üniversite
öğrencileri, bugün artık 60 yaşında birer
dede, nine oldular!
Kırk yıl geçti aradan... İlk yıldan beri her
yıl sütunun bir kopyasını alır, yıl sonunda
ciltletir, odamızda bir köşeye üste koyarız. O
ciltler adam boyuna ulaştı. Yaklaşık 40 cildin
içinde 40 yıl vardır. Bir gün Ercan’la ciltlerin
karşısında oturup, geçen günleri konuşurken
sordum:
Açık Pencere bugün 40. yaşını tamamlıyor...
İlk köşe, Güneş Gazetesi’nin yayına
başladığı 1982 yılının 19 Şubat günü ilk
baskıda yayımlanmıştı. Güneş’te adımız
Arka Pencere idi. Milliyet’e geçerken adımızı
orada bıraktık, Açık Pencere adını aldık...
Güneş’teki 4 yıla, bu gazetede Açık Pencere
adı altında 36 yıl ekledik. Milliyet’in de en
kıdemli yazarı olduk.
Babıali’de geniş çaplı transfer yapan ilk
gazete Güneş olmuştu. Yaratıcısı ve ilk Genel
Yayın Müdürü Güneri Civaoğlu idi. Gönlü
zengin dostumuz Civaoğlu, Ankara’daki muhabirlik
günlerini unutmamış, gazetecilerin
de iyi yaşamaya hakkı olduğunu düşünmüş,
transfer ettiği gazetecilere iyi maaşlar verdiği
gibi hayli cazip transfer ücretleri ödemişti.
Bu bir devrimdi. Güneş, sonraki aylarda
bankaların kriziyle birlikte sıkıntıya girdiyse
de ilk zamanlarda mutlu gazetecilerin gazetesi
olmuştu. Zarafet her yana yansımıştı.
Her masada beyaz bir vazo vardı, her sabah
vazolara taze çiçek konuyordu.
Daha önce TRT ve Günaydın’da geçen
yıllarda edindiğimiz tecrübelerle kimi kurallar
uyguladık. Yazılar kısa cümleli, kolay
anlaşılır olacak, okuru sıkmayacak, ciddi konular
da mizah ambalajına sarılıp tatlı hâle
getirilecekti. Okur bir yazıdan sıkılırsa, onu
bırakıp bir başka yazıya geçebilecekti.
Mizah ambalajı, özellikle 12 Eylül darbesini
izleyen dönemde generallerin sansürünü
aşmakta işimize yaramıştı. Bütün güç
- Bunlar için bunca yılı harcamaya
değer miydi?
İkimiz birden aynı karara vardık:
- Değerdi...
Bu 40 yılda çizgimizden sapmadık. Ama
zaman zaman sürçü lisan etmiş, bilmeden
yanlışlar yapmışızdır. 40 yılın hatırına...
Affola...
***
Nice “Açık Pencere”li yıllar üstat, sağlıkla...
Kimse ücretinden şikâyetçi değildi. Gazetenin
hazırlık günlerinde Güneri Bey, benden
Hasan Pulur gibi bir gazeteci aramamı istemişti.
Hasan Ağabey’in Milliyet’teki “Olaylar
ve İnsanlar”ına benzer bir sütun düşünülüyordu.
O adamı bulamadık tabii... Bu arada
kendimiz bir şey yapalım dedik, bu sütunun
denemelerine başladık. O sıralarda aramıza
karikatürist Ercan Akyol ile Fahrettin Fidan
katıldı. Pek çok gazeteci arkadaşımız bize
destek oldu. En büyük desteği ise haber, fıkra,
bilgi göndererek sütuna katkıda bulunan
okurlarımız verdiler.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 51
Siyaset
CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin:
Mücadeleyi sürdüreceğiz
PINAR BALTACI
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadıköy İlçe
Başkanlığı, ilçenin gündelik sorunlarının
yanı sıra içerisinde bulunduğumuz ekonomik
sorunları da gündemine taşıyor. Tarihi
Kadıköy Çarşısı’nda gerçekleştirdikleri basın
açıklamalarıyla fatura ve kira artışlarına vurgu
yapan CHP’nin güncel çalışmalarını, CHP
Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin’e sorduk.
EKONOMİK SORUNLAR GÜNDEMDE
Gündemlerinde esas olarak Kadıköy’deki
yoğun nüfus artışının olduğunu ifade eden
Ali Narin; “Yoğun nüfus artışı, Kadıköylülerin
yaşam alanlarında bazı sıkıntılar yaratıyor.
Bununla alakalı bizlere çok fazla şikâyet de
geliyor. Bunun dışında en önemli konulardan
biri de zamlar, yaşanan ekonomik
istikrarsızlığın getirmiş olduğu ağır bedeller...
Her gün faturalarını ödeyemeyen insanlarla
karşılaşıyoruz, çok zor koşullarda olduklarını
söylüyorlar. Bu sorunlarla ilgili geçtiğimiz
haftalarda tüm İstanbul genelinde 39 ilçe
başkanı olarak, elektrik faturalarına gelen
zamlara karşı kamuoyuna basın açıklaması
yaptık. Bunun yanında yine CHP Kadıköy İlçe
Başkanlığı olarak Tarihi Kadıköy Çarşısı’nda
zamlar ve faturalara yansımalarıyla ilgili
açıklama gerçekleştirdik. O açıklamaya iki
Genel Başkan Yardımcımız Onursal Adıgüzel
ve Fethi Açıkel’in yanı sıra Kadıköy Belediye
Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da katıldı” dedi.
KİRALARDAKİ YÜKSEK ARTIŞ
Türkiye’de ekonomik sorunların sadece
faturalarla sınırlı olmadığının altını çizen
Narin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Basın
metnimizde genel olarak geçinemediğimizi
de dile getirdik. İlçemizde ev kiralarını ödeyemeyen,
hatta ev bulamayan çok sayıda
vatandaşımız var. Asgari ücretin neredeyse
4 katı rakamlara kiralık evler bulunuyor.
İnsanların bu fiyatları karşılayabilme
ihtimalleri mümkün değil. Bu tablonun
değişmesi için Türkiye’de iktidar değişiminin
gerekli olduğunu belirterek, elimizden
gelen mücadeleyi veriyoruz. Bu mücadeleyi
de sonuna kadar sürdüreceğiz.”
ÖZGÜRLÜKLERİN ŞEHRİ KADIKÖY
Başkan Ali Narin, Kadıköy’de dikkat çeken
nüfus artışına dair ise şunları aktardı: “Bir
yeri yaşanabilir kılan, içindeki insanlardır.
Kadıköylüler de tıpkı böyle kentli, kent kültürünü
benimsemiş kişiler. Burada Kadıköy
ile çok geçmişten, aileden gelen bağları
olan insanlar var. Hikâyeleri, öyküleriyle
anlatacakları çok şey var Kadıköy’e ilişkin.
Bu dönemde insanlar yoğun bir şekilde
Kadıköy’e gelmeye başladı. Bunun başlıca
nedeni, Türkiye’deki yönetim modelinin
Kadıköy’deki kadar özgürlükçü bir kent
anlayışına yaklaşamamış olması. Buradaki
özgürlük alanı, özellikle gençlere çok cazip
geliyor. Bu sebeple de herkes burayı tercih
ediyor. Tabii gelirken de kendi geldikleri
yerlerin kültürleriyle geliyorlar. Bu da özellikle
çevre kirliliği konusunda yine özellikle
Moda’da sorun yaratıyor.”
52 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Seçim
Avukat Filiz Saraç,
İstanbul Barosu
Başkanlığı’na
aday!
PINAR BALTACI
Dünyanın en kalabalık baroları arasında yer
alan İstanbul Barosu, bir kadın adayın heyecanını
yaşıyor. Ekim ayında gerçekleşecek
seçimlerde aday adayı olacağını açıklayan,
Kadıköy’de uzun süre avukatlık yapan Filiz
Saraç, baronun çeşitli kademeleri arasında
da yer almış bir isim...
Türkiye Barolar Birliği (TBB)’nin önceki
dönem Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul
Barosu’nda ise önceki dönem Genel Sekreter
ve Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlenen
Av. Filiz Saraç, İstanbul Barosu Başkanlığı’na
aday olmak için yola çıktı. Saraç, kurucuları
arasında olduğu ve uzun bir süredir İstanbul
Barosu’nu yöneten Önce İlke Çağdaş Avukatlar
Grubu’nun genel kurulunda İstanbul Barosu
Başkanlığı’na aday adaylığını açıkladı.
TECRÜBE VE GENÇLİĞİ BULUŞTURACAK
Seçilmesi halinde tecrübeyle gençliği buluşturmayı
hedeflediğini ifade eden Av. Filiz
Saraç, Kadıköy Life Dergisi’ne yaptığı açıklamada
şunları aktardı: “Çok uzun yıllardır
baro ile ilgiliyim. Bu da çok sayıda meslektaşımı
tanıma fırsatı verdi. Meslektaşlarımla
beraber çalışmayı, üretmeyi seviyorum.
Memleket ve meslek için beraber başarabileceğimiz
çok işler olduğuna inanıyorum.
Türkiye Barolar Birliği’nde görev yaptığım
2017-2021 döneminde de ayrı bir deneyimle
ülkemizin çok yerinde farklı kültürleri,
meslektaşlarımızı tanıma fırsatım oldu. Yurt
dışından etkinliklere gelen avukatlardan ve
yurt dışına gittiğimde de baroların işleyişini,
avukatların çalışma sistemlerini gözlemleme
imkanı buldum. Değişime ve kendimizi
yenilemek gerektiğine inanıyorum. Bunu
yaparken geçmişin tecrübesini, tüm görev
yapmış meslektaşların deneyimlerini önemsiyorum.
Uzun yıllar baroda farklı noktalarda
görev yaptım. Bunun getirdiği önemli
kazanımlar olduğuna inanıyorum.
GERİCİLİK VE BÖLÜCÜLÜĞE KARŞI
DURMAK, KIRMIZI ÇİZGİLERİMDEN!
İstanbul Barosu’nda tecrübe ve gençliği
buluşturmak hedefim. Geleceğin projelerini,
geleceği inşa edecek genç meslektaşlarımla
planlamak ve yapmak gerektiğini düşünüyorum.
Bugün bir kadın avukat olarak görev
yapabiliyor ve meslek örgütümde bir yerlere
talip olabiliyorsam, Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in
kazanımları sayesindedir. Kendimi
Cumhuriyetimize karşı borçlu hissediyorum.
Kurumsal işleyişte ve bireysel olarak duyarlı
olduğum kırmızı çizgilerim var. Aslında
bu aday adayı olduğum Önce İlke Çağdaş
Avukatlar Grubu’nun da kırmızı çizgileridir.
Gericilik ve bölücülüğe karşı durmak, bu
çizgilerdendir.”
“İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI
ONURLU BİR GÖREV”
İstanbul Barosu Başkanlığı’nın son derece
onurlu bir görev olduğunu dile getiren Av.
Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Talip olduğum
başkanlık görevinden ziyade meslek
için meslektaşlarımla üreteceğimiz yeni
fikirleri düşünmek ve bunları yapacak olmak
düşüncesi beni heyecanlandırıyor. Aralık
ayında yaptığımız Önce İlke Çağdaş Avukatlar
Grubu Genel Kurulu’nda meslektaşlarımın
heyecanımı anladıklarını ve güvendiklerini
hissettim. Baro başkanlığının farklı
olması gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar
büyük bir yapının doğru organizasyonunu
sağlamak ve her bir meslektaşı enerji ve ilgi
alanlarına göre yönlendirebilmek, meslek
ve meslektaş için hedefler koyarak beraber
yürümek gerektiğine inanıyorum. Zamanın
değiştiği ve baronun mesleğin gelişen
dünyaya göre yeniden şekillenmesi gerektiği
bir gerçek. Mesleği seçmemde etkili olan,
staj yaptığım merhum Av. İsmet Özkan’a
hukuk fakültesini seçmeden önce hukukçu
olmak istediğimi söylediğimde, ‘Hukuk her
kapıyı açan anahtardır’ demişti. Dünyada ve
ülkemizde çok şey değişti, ancak hukuk alanı
için bence bu söz değişmedi. Zaman geçtikçe
bu sözün haklılığını yaşayarak daha da
gördüm. Hukuk fakültelerinden mezun olan
hukukçuların memleketin her kademesinde
çok çeşitli görevleri üstlenebileceklerini ve
katkı sundukları her işin daha düzgün ve ciddiyetle
yapılacağını düşünüyorum. Avukatların
iş alanlarının genişletilmesine yönelik
düzenlemeler ve uygulamalar gerekiyor.”
Avukat Filiz Saraç ile gerçekleştirdiğimiz
röportaja, bir diğer Kadıköylü Avukat
İrem Toprakkaya da katıldı.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 53
Kültür Sanat
Anadolu Yakası’nın
yeni sanat merkezi G&G’den
“KARMA” SERGİSİ
Sanatın Anadolu Yakası’ndaki ayağı G&G Sanat
Merkezi, sanat çevresinin dikkatini çekmeye
devam ediyor. Ressam Güher Elçiçek
tarafından sanat merkezi olarak düzenlenip,
sanatçıların ve sanatseverlerin hizmetine
sunulan tarihi köşk, yeni bir sergiye daha
‘merhaba’ diyor.
Güher Elçiçek ve eseri
Açılışını geçtiğimiz aylarda Devrim Erbil’in
“Çeşitlemeler” temalı sergisiyle yapan
G&G Sanat Merkezi, ev sahipliğini yaptığı
üçüncü sergisini “Karma” ismiyle bir araya
topladı. Elçiçek, sergiye dair şu bilgileri
aktardı: “Çağımızın gerekliliği olan teknolojinin
sanata da sıçramasıyla daha geniş
kitlelere ve daha hızlı ulaşım imkânıyla tüm
dünyada yayılmasıyla NFT’ler oluşuyor. Gün
geçtikçe sanatın dijitalleşmesi de popülerliğini
arttırıyor. Bunun yanı sıra her zaman
yerini koruyan, mekânlarımızı süsleyen,
dokunarak hissedilebilecek sanat eserleriyle
‘Karma’ sergisini oluşturduk. Karma’yı
anlamak, aydınlanmaya giden en önemli
adımdır. Bu sergi, dört ayrı sanatçının farklı
teknikler taşıyan eserleriyle anlam kazanmayı
bekliyor.”
giz Yatağan, Nilay Özenbay, Güher Elçiçek
ve Esra Meral’dan oluşurken; “Karma” sergisinde
eseri sergilenen ve aynı zamanda
G&G Sanat Merkezi Kurucusu olan Ressam
Güher Elçiçek, çalışmasına dair şunları
ifade etti: “Doğadaki yaşam kaynakları,
kusursuz bir döngü içerisinde. Bu döngüdeki
dengeye hayran kalmamak mümkün
değil. Bence var oluşumuzdaki tüm sırlar
doğada gizlidir. İşte doğayı ve yaşamı cazip
kılan da bu kusursuz devinim. Toprakta
yetişen çiçeğin güzelliğini; bir tırtılın kozaya,
kozanın kelebeğe evrilmesini mucize
olarak görüyorum. Bütün bunları mümkün
kılan, dengede tutan güç nedir? Bu kusursuzluk
insanda farklı ufuklar açıyor. Bence
bizlere düşen de bu gücü yorumlamaktır.
Benim sanatım ise bu döngüyü kendi
yorumumla harmanlayarak, yeni bir algı
yaratmayı amaçlıyor. Bu mucizeye renk
ve form vermek, çalışmalarımın temelini
oluşturuyor.”
SERGİLER, SEMİNERLER,
WORKSHOPLAR, SÖYLEŞİLER
Yepyeni bir heyecanla sanata öncülük
ederek, Anadolu Yakası’nın iddialı sanat
merkezlerinden biri olan G&G’de sanatın
farklı dallarında etkinlikler düzenleniyor.
Merkezde yıl boyunca sergiler, seminerler,
workshoplar, söyleşiler hayata geçiriliyor.
Sanat dünyasının önde gelen ustaları
eşliğinde gerçekleştirilen kurslarla birlikte
merkezin sanata, sanatseverlere ve genç
yeteneklere kapılarının açık tutulacağı bilgisini
paylaşan Güher Elçiçek; “Bünyemizde
resim, seramik, gravür atölyeleri oluşturup,
bu alanlarda yeni sanatçıların yetişmesine
öncülük edeceğiz” dedi.
Instagram: @ggsanatmerkezi
www.ggsanatmerkezi.com
“VAR OLUŞUMUZDAKİ
TÜM SIRLAR DOĞADA GİZLİ”
23 Nisan 2022 tarihine kadar gezilebilecek
sergide eserleri yer alacak sanatçılar Cen-
Esra Meral Nilay Özenbay Cengiz Yatağan
54 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Kitap
İlker Mumcuoğlu’nun dev çalışması
“Kadıköy Sözlüğü”
yayımlandı
Ünlü bulmacacı, araştırmacı-yazar ve öykücü
İlker Mumcuoğlu’ndan İstanbul’un en
popüler ilçesi Kadıköy’e dair benzersiz bir
kült eser; “Kadıköy Sözlüğü”… Kadıköy’ün
mimarisini, kültürünü, tarihini, sanatçılarını,
ünlü-ünsüz sakinlerini, yaşanmış garip
ama gerçek olayları ve ayrıntıları merak
eden herkes için arşivlik bir çalışma örneği
olan “Kadıköy Sözlüğü”, yazar-şair Turgay
Kantürk editörlüğünde yayına hazırlandı.
Yitik Ülke Yayınları etiketiyle raflarda yerini
alan eser, bir “kent kültürü sözlüğü” olarak
alanındaki ilk kitap olma özelliğini taşıyor.
İLKER MUMCUOĞLU’NDAN
OKURLARA…
İlker Mumcuoğlu, Kadıköy Sözlüğü’nün
arka kapak yazısında okurlarına şöyle sesleniyor:
“Çocukluğum Gönen ve Laleli’de
geçti. Üniversite yıllarında Anadoluhisarı’na
taşındım. Orada evlendim, çocuğum
oldu. Oben yedi yaşına gelince, iyi bir
okulda okusun diye Fenerbahçe’ye taşındık.
Nurettin Teksan İlkokulu’na yazıldı.
Kısa bir süre sonra Moda’ya kavuşacaktık.
Fenerbahçe’deki ev yıkılacaktı. Moda’da
ilk taşındığımız ev, Moda Şifa Çıkmazı’nda
yeşillikler içinde güzel bir evdi. Karşımdaki
dairede yayıncı Ferdi Arutan oturuyor;
arka bahçemizde Hüseyin Gezer, Atatürk
heykelleri yapıyordu. Şifa Çıkmazı, ünlü Dr.
Mahmut Ata’nın evinin yanındaki merdivenlerden
denize kavuşuyordu. Çok güzel
bir sahildi burası. Aşağıdaki güzel çay
bahçesinde yaz
geceleri oturuyor,
oğlumla ve
eşimle scrabble
oynuyorduk.
Sabahları
kahvaltımızı
masada serçelerle
yapıyorduk.
Hayatımızda hep
Moda yer etmeye
başlamıştı.
Uzun sahil yürüyüşleri,
Moda
Çay Bahçeleri,
Dondurmacı Ali
Usta, Koço, Kafe
Kemal, hayatımızda
vazgeçilmez
yerlerini
alıyordu. Her
gün çay bahçelerinde
Buket Uzuner’i ya
da Şener Üşümezsoy’u görmezsek işimiz
rast gitmiyordu. Sonra Ziverbey’e, Müjdat
Gezen Sanat Merkezi’nin yan sokağındaki
bir eve taşındık. Orada da güzel günlerimiz
geçti. Her akşam üstü Fenerbahçe ve
Kalamış Parklarına ‘bir tatlı huzur’ almaya
gidiyorduk. Bafra Pidecisi dibimizdeydi,
o güzel pideleri unutamam. Daha sonra
Moda Mühürdar’da bir ev aldık. Uzun yıllar
oturduk. Oğlum burada büyüdü, kuş olup
uçtu Türkiye’den. İzel Rozental’ın dediği
gibi, Moda sevgilim olmuştu. Güzel Kadıköy’ümüzün
her yeri gibi...”
Kadıköy Sözlüğü, Kadıköy meyhanelerinden
yeni-eski barlara, magazin dünyasını
sarsan olaylardan renkli simaların bilinmeyen
yaşamlarına, bir bulmaca çözercesine
sizi Kadıköy tarihinde muhteşem bir geziye
davet ediyor.
Turgay Kantürk:
“Kadıköylü sanatçı
İsmail Taşbiçen de
kitap için çektiği
Kadıköy fotoğraflarıyla
bu çalışmaya
katkıda bulundu. İlker
Mumcuoğlu’nun
vefatının ardından
vasiyet kitap yayına
hazırlanırken, İsmail
Taşbiçen’i de sonsuzluğa
uğurladık.”
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 55
Kitap ile Sohbet
Siz hiç kitaplarla sohbet ettiniz mi?
AYŞE DURAL
İstanbul Oyuncak Müzesi’nde 13 yıldır her
salı bir etkinlik düzenleniyor: “Kitap ile
Sohbet”. Son iki yıldır pandemi nedeniyle
yüz yüze yapılamayan etkinlik, 7 Aralık
2021’de tekrar pandemi önlemleri çerçevesinde
yüz yüze başladı. Eğitmen, danışman
ve yazar Yasemin Sungur’un kurguladığı,
kitabın ve kahramanlarının başrolde olduğu
etkinliklerde, farklı tekniklerle kitap değerlendiriliyor.
Çok mu ciddiler, evet ama çok
eğleniyorlar.
Kitap okumak ciddi bir iştir. Bu işi ciddiye
almak, sonradan hayatta hiç umulmadık
kapılar açabilir. Hayal dünyasının gelişmesi
bir yana yazarlarla tanışmak, onlarla sohbet
etmek, yeni yazarlar ve şairler keşfetmek,
dünyayı onlarla konuşmak, tartışmak...İşini
bu kadar ciddiye alanlar çok da eğlenir;
nasıl olur demeyin. Girizgâhı fazla uzatmayalım…“Kitap
ile Sohbet”; eğitmen,
danışman ve yazar Yasemin Sungur’un
kurguladığı bir etkinlik. Bu sene 13. yılında.
Ancak pandemiden dolayı “kitapdaşlar”
yüzyüze gelemedi son iki yıldır. Ama onlar
yine de buluşarak, Zoom üzerinden kitap
Yasemin Sungur
okumaya devam ettiler. 7 Aralık 2021’de
de tekrar İstanbul Oyuncak Müzesi’nde bir
araya geldiler. Yasemin Sungur; “Pandemide
hiç ara vermeden Zoom toplantıları yaparak
sürdürdük. Bu sezonun ilk buluşmasında,
sanki etkinliğe ilk başladığım günkü gibi
heyecanlıydım. Sağlıkla buluştuk, bundan
böyle hem online hem yüz yüze devam
edeceğiz” diyor.
Etkinliğin ruhunu, felsefesini anlatmaya
devam edelim. 13 yıldır bu etkinliğe katılan
müdavimlerinin yanı sıra her sene katlanarak
büyüyor kitapdaşlar. Günleri de değişmiyor;
her salı İstanbul Oyuncak Müzesi’nde
buluşuyorlar ve okudukları kitabı irdeliyorlar,
konuşuyorlar.
Kitap ile Sohbet; kitabın baş konuk olduğu,
her konuğun katıldığı bir paylaşım. Her
sezon, okunacak kitaplar belirleniyor. Eylül
ayında başlayıp, haziran ayında biten her
sezonda yaklaşık 9-10 kitap okunuyor. Ve
kitaba göre bazen 2, bazen 3 hafta o kitap
ile sohbet ediliyor. Çoğu kadın olan, çok
farklı yaş ve meslek gruplarından katılımcıların
yer aldığı etkinlik, kitapdaşların kişisel
gelişimlerine katkıda bulunuyor.
“BİBLİYOTERAPİ YÖNTEMİYLE
OKUYORUZ”
Yasemin Sungur, macerayı şöyle anlatıyor:
“Sunay Akın’ın hayallerinden yola çıkıp kurduğu
İstanbul Oyuncak Müzesi’nde 13 yıldır
‘Kitap ile Sohbet’e hazırlık...
kitap ile buluşuyoruz. Seçtiğimiz yazarın
seçtiğimiz kitabını sorgulayarak, bibliyoterapi
yöntemiyle okuyarak ve üzerinde konuşarak,
kitabın derinliklerine giriyoruz. Katılımcılar,
kitabı evlerinde okuyup geliyorlar. Biz,
kitabın içindeki karakter hakkında, hayatlar
hakkında sohbet ediyoruz. Kitabın geçtiği
dönem, kitabın hangi akıma ait olduğu,
nasıl yazıldığı, yazarın biyografisi, yazarın
yaşadığı önemli şeyler ve kahramanları tek
tek inceliyoruz. Onları tanımaya çalışıyoruz
ve oradan da kendi hayatımıza bakıyoruz.
Katılımcıların doğal olarak kahramanlardan
etkilendikleri konular farklı oluyor, dolayısıyla
bize o karakter ya da karakterlerle ilgili
duygusal ilişkisini anlatıyor. Ve o arkadaşlarımızı
dinlerken, onların hayatlarındaki pek
çok kesitlere de girebiliyoruz. Bir anlamda
birbirimizin hayatlarının derinliklerine iniyoruz.
Kitap ile Sohbet dememin en önemli
nedeni bu.”
56 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Kitap ile Sohbet
KİTABIN İZİNDE SEYAHATLER
Her sene okunan kitap sayısı 12 ila 18
arasında değişkenlik gösteren etkinlikte
bunca yıldır okunan kitaplar, kitapdaşları
seyahatlere de götürüyor. Yasemin Sungur,
“İlk seyahati Orhan Bahtiyar’ın ‘Ideon’ isimli
kitabıyla Kazdağları’na yaptık. Yazarla birlikte
kitabın geçtiği yerlerde yürüdük. Daha
sonra Nazlı Eray’ın Halfeti’nin Siyah Gülü
romanının geçtiği yerlere yani Halfeti’ye,
Orhan Pamuk’un ‘Kars’ isimli romanının
izinde Kars’a gittik. Buket Uzuner’in ‘Toprak’
romanının izinde Hitit medeniyetinin
yerleşim bölgelerini kapsayan Orta Anadolu
gezisi (Tokat, Amasya, Çorum) gerçekleştirdik.
Yaşar Kemal’in İnce Memed’i ile de
yazarın yaşadığı köyüne, romanın geçtiği
dağlara gittik. İlk yurtdışı gezimizi de Gülşah
Elikbank’ın romanının izinde Romanya’ya
gerçekleştirdik” şeklinde konuşuyor.
Kitap ile Sohbet’in açtığı kapılar bu kadar
da değil. Yazar buluşmalarının, yazarla
sohbet etmenin zevki de bambaşka. Latife
Latife Tekin
Kars Gezisi
Tekin, Ayla Kutlu, İnci Aral, Füruzan, Mine
Söğüt, Hasan Saraç, Orhan Bahtiyar ilk akla
gelenler. Kitap ile Sohbet’in kardeşi “Şiir
ile Sohbet” buluşmalarında da şair Ataol
Behramoğlu ve Asuman Susam, kitapdaşlarla
buluştu. Kitap ile Sohbet herkese açık,
herkesin katılabileceği bir etkinlik. Bu sezon
pazartesi günleri 500. Yıl Türk Musevileri
Müzesi’nde Kitap ile Sohbet yapılıyor. Eh,
artık bu kadar etkinlik, yazarlarla sohbetler,
kahramanların iç dünyasına yolculuklar; siz
de bir parçası olmak için çok düşünmeyin…
2022 KİTAP LİSTESİ
Kitap ile Sohbet’te her sezon
okunacak kitaplara, Yasemin
Sungur’un hazırladığı listeden
yola çıkılarak karar veriliyor.
Edebiyatın başyapıtlarının yanı
sıra genç yazarların kitapları da
her sene listede yer alıyor. 2022
listesi ise şöyle: Nermin Yıldırım
“Dokunmadan”, Paulo Coelho
“Işığın Savaşçısının El Kitabı”,
William Shakespeare “Soneler”,
İsmail Güzelsoy “Öksüz Ağaçların
Çobanı”, Tim Parks “Kader”, Tove
Jansson “Dürüst Yalancı”, Susanno
Tamarro “Büyük Bir Aşk Hikâyesi”,
Murathan Mungan “Şairin Romanı”,
Annie Arnaux “Seneler”, Ocean
Vuong “Yeryüzünde Bir An İçin
Muhteşemiz”, Antoni Casa Ros
“Almodovar Teoremi”, Sosuke
Natsukawa “Kitapları Kurtaran
Kedi”, Andre Aciman “Adınla Çağır
Beni”, Selçuk Altun “Ayrılık Çeşmesi
Sokağı”, Federico Garcia Lorca
“Kanlı Düğün”, Paul Auster
“Şans Müziği”...
KİTAPDAŞLARLA “KİTAP İLE
SOHBET” HAKKINDA
Zeliha Dağhan / KİS
(Kitap ile Sohbet) Lideri
Kitap ile Sohbet’e 2007 yılında katıldım.
İlk yıllarıydı ve beni inanılmaz
mutlu ediyordu. Kitap ile Sohbet,
kitap ile birlikte yapılan en güzel
gelişimin örneğidir. Çünkü bir kitap
bana dostlukları, gelişimi, gezileri,
paylaşmayı, dayanışmayı, acıları birlikte
göğüslemeyi ve sevgiyi öğretti.
Okudukça devleştik ve tüm evrene
sevgimiz yansıdı.
Pınar Alpay / KİS Lideri
Kitap ile Sohbet, hayatımın anlamını
sorguladığım bir dönemde
karşıma çıktı. Haftalarca, aylarca,
yıllarca katıldım. Yeri geldi cevap/
lar ile karşılaştım, yeri geldi binlerce
yeni soru oluştu kafamda. Ama hep
iyi geldi. Kitapdaşlarla yan yana satırların
arasına dalmak, derine inip
kurguya, karakterlere farklı gözlerle
bakmak hep iyi hissettirdi. Artık
vazgeçilmezim olmuştu ve daha
fazlasını yapmak istedim. Yasemin
Hoca’mın önderliğinde liderlik
sürecine başladım. Onun tecrübelerine
saygı duyarak, onlardan
yararlanmayı seçtim. Ben kitapdaşlarıma
ekstra neler katabilirim, ona
yoğunlaştım. Bugün lideri olarak
içinde bulunduğum grubum için tek
dileğim var: Hiçbir günümüz aynı
olmasın; fikirlerimiz gelişirken, bakış
açımız değişirken, hoş görümüz
artarken hep bir olalım ve kitapdaş
kalmaya devam edelim.
Yeşim Pektok / KİS Lideri
2012 yılından bu yana Kitap ile
Sohbet üyesiyim. Geçen dokuz
yıllık süre içerisinde kendimle ilgili
en belirgin gelişimim; kitap okuma
alışkanlığımın oldukça değiştiği,
daha sorgulayan, araştıran bir okur
niteliği kazanmam. Aynı zamanda
2017 yılından bu yana İstanbul
Kitap ile Sohbet Lideri’yim. Sivil
toplum kuruluşlarında Kitap ile
Sohbetler gerçekleştiriyorum.
Bu sene aktif olarak Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği ve
Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği
gençleriyle çalışıyorum. Bu
çalışmalardaki en önemli amacım,
gençlerin erkenden iyi edebiyatla
tanışıp sorgulayan, araştıran okur
olabilmeleridir.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 57
Kültür Sanat
Hazal Gençay:
Moda’nın genç ve doğal yapısı
Magnet ile örtüşüyor
PINAR BALTACI
Pandemi döneminde sanatsal faaliyetlerini
online olarak başlatan Magnet Istanbul, galerileşme
sürecinde mekânını Kadıköy olarak
seçti. Şimdilerde Moda’da etkinliklerini
sürdüren Magnet’in yaratıcısı Hazal Gençay
Sungur, dergimize verdiği röportajda “Sanatın
merkezinin yalnızca Avrupa yakası ile
sınırlandırılmasının İstanbul gibi bir şehre
haksızlık olduğunu düşünüyorum. Moda’nın
değerlerini koruyan, butik, dinamik, genç
ve doğal yapısı Magnet ile çok örtüşüyor. Bu
nedenle Moda’dayız” mesajı verdi.
Eserler: Evren Sungur
Öncelikle genel hatlarıyla “Magnet”
platformunu dinleyebilir miyiz? Ne
zaman kuruldu?
Magnet’in fikir aşaması, üniversite hazırlık
dönemime denk geliyor esasen. Tam
olarak ne okumak istediğimi biliyordum ve
bugünün tasviri kafamda belliydi. Mimar
Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Sanat
Tarihi okudum ve ikinci sınıftan itibaren
Türkiye’nin önde gelen sanat galerilerinde
çalışmaya ve yayınlarında sanat yazarlığı
yapmaya başladım. 16 yıl kültür ve sanat
sektöründe çalıştıktan sonra yola kendi
markamla devam etmek istedim. Pandemi
dönemi kapanması, Magnet’in alt yapısını
hazırlamak için oldukça uygun bir zaman
oldu benim için. O zamana kadar yaptığım
tüm işleri bir araya getirebileceğim bir
kültür & sanat platformu hazırlamaya karar
verdim. Hem benim deneyimlediğim tüm
çalışma alanlarını bir araya getirecek hem
de sanatseverlerin tüm ihtiyacına cevap
verecek bir çekim merkezi olması fikri ile
“Magnet” ismini seçtim. Aralık 2020’den
bugüne Magnet 1. yaşında!
Magnet aynı zamanda
bir müzayede evi değil mi?
Magnet temel olarak bir müzayede evi ve
sanat galerisi. Farklı medyumlarla çalışan
olgun ve genç 40’ın üzerinde sanatçıdan
oluşan bir online sanat galerimiz var. Adnan
Çoker, Şükran Moral, Murat Germen, Ahmet
Elhan, İsmet Doğan, Şakir Gökçebağ,
Ferhat Özgür, Berat Işık, Ali Cabbar, Evren
Sungur, Nazım Ünal Yılmaz, Fulya Çetin,
Erkut Terliksiz, Alican Leblebici ve Candaş
Şişman, çalıştığımız sanatçılardan bazıları.
Sanat galerisinin yanında her ay periyodik
olarak düzenlediğimiz; klasik, modern ve
çağdaş eselerden oluşan butik müzayedelerimiz
oluyor. Hoca Ali Rıza, Fahrelnissa
Zeid, Mübin Orhon, Burhan Doğançay,
Yüksel Arslan, Ömer Uluç, Sabri Berkel,
58 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Kültür Sanat
Abidin Dino, Nuri İyem, Fikret Mualla, Neşe
Erdok, Mehmet Güleryüz gibi Türkiye sanat
tarihi literatürünü oluşturan çok değerli
sanatçıların eserlerine müzayedelerimizde
yer veriyoruz. Müzayedelerimizde sanat
eserlerinin yanı sıra antika obje ve mobilyalar,
Çanakkale seramikler, koleksiyonluk
fotoğraf ve kitaplar da bulunuyor. Yine
periyodik olarak düzenlediğimiz sanat tarihi
seminerlerimiz, röportajlar, yabancı yayın
prestij kitapları içine alan online bir kitabevi
ve atölye gezileri de Magnet’in temel faaliyet
alanlarından...
Esasında adınızı çevrimiçi etkinliklerle
duyurdunuz. Bu etkinlikler sürerken
galerileşme fikri nasıl çıktı ortaya?
Magnet hayatına tam da pandeminin ortasında
online olarak başladı. Bu biraz da o
zaman içinde bulunduğumuz dönemin getirdiği
bir zorunluluktu. Her ne kadar online
başlamış olsam da zaman içinde konsinye
eserler, özellikle de müzayedelerde yer alan
eserler ve onları görmek isteyen koleksiyonerler
için bir fiziksel mekân ihtiyacı doğdu.
“Sanat herkes için her yerde” mottosu
çalışmalarınıza nasıl yansıyor?
Magnet’i kurgularken sanat izleyicisiyle
sanat profesyonellerini birçok farklı kategori
altında bir araya getirmeyi hedefledim.
Diğer platformlardan ayrı olarak, birçok
farklı seçeneğin tek bir kanaldan ulaşılabilir
olması kerterizim oldu. Video, fotoğraf,
resim ve heykel gibi farklı medyumlarla çalışan
Türkiye güncel sanatından olgun, orta
ve genç kuşak sanatçıları bir araya getiren
bir sanat galerisi; klasik, modern ve çağdaş
dönem sanat eserlerini bir araya getiren
bir müzayede evi; sanat, mimari, fotoğraf,
moda ve seyahat kategorilerinde koleksiyonluk
yabancı yayın kitapları bir araya
getiren bir kitabevi; kültür ve sanat alanında
özgün içerikler sunan röportaj serileri;
sanatı derinlemesine anlamayı ve sorgulamayı
hedefleyen sanat tarihi seminerleri...
Magnet’in online olarak yola çıkması ve tüm
bu segmentleri bir araya getirip 24 saat ulaşılabilir
kılıyor olması, tam da “Sanat herkes
için her yerde” mottosunu tanımlıyor.
Yakın zamandaki projelerinizden
bahseder misiniz?
Magnet’in artık fiziksel bir galeriye sahip
olması, bizi daha özgür kılıyor. Her ay
düzenlediğimiz müzayedelerimize devam
ederken, çağdaş sanatın özel isimlerinin
yanı sıra genç, yeni ve farklı sanatçıların
butik sergilerine ev sahipliği yapmayı arzu
ediyoruz. Sanat tarihi seminerlerimiz ve
atölye ziyaretlerimiz de mevcut projelerimiz
olarak devam ediyor.
Neden Kadıköy ve Moda?
Sanatın merkezinin yalnızca Avrupa yakası
ile sınırlandırılmasının İstanbul gibi bir şehre
haksızlık olduğunu düşünüyorum. Son
dönemde Anadolu yakasındaki mekânlar,
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kadıköy
Belediyesi’nin de katkılarıyla kültür ve sanat
projeleri için değerlendirilmeye başlandı.
Bu, şehrimiz için çok kıymetli bir katkı. Moda’nın
değerlerini koruyan, butik, dinamik,
genç ve doğal yapısı Magnet ile çok örtüşüyor.
Bu nedenle Moda’dayız.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 59
Sivil Toplum
Tohum topları ile
ormanlarımız yeşerecek
JCI (Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği) Türkiye’nin “Karbon Ayak İzini Sil, Geleceğini Yeşert”
projesi kapsamında JCI İstanbul ve JCI Kadıköy organizasyonu ile Tasarım Atölyesi Kadıköy’de düzenlenen
ücretsiz Tohum Topu Atölyesi’nde yapılan 3500 tohum topu, kuruduktan sonra Antalya’ya ulaştırıldı.
CENAY TOPRAKKAYA
JCI Türkiye’nin “Karbon Ayak İzini Sil,
Geleceğini Yeşert” projesi kapsamında JCI
İstanbul ve JCI Kadıköy işbirliği ile yürütülen
“Sürdürülebiliriz” projesinin organizasyonunu
yaptığı “Tohum Topu Atölyesi” etkinliği,
Üstün Patent sponsorluğunda Tasarım Atölyesi
Kadıköy’de gerçekleştirildi. Atölyeye vatandaşların
ilgisi hayli yüksek oldu. Katılım
sağlayanlar; toprak, kil, Kızılçam tohumu
ve su karışımıyla 3500 adet Kızılçam tohum
topu yaptı. Tohum topları kuruduktan sonra
Manavgat ormanları ile buluşmak üzere
Antalya’ya ulaştırıldı. Tohum topları, mart
ayında toprak ile buluşacak.
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞE ZARAR VERİYOR
Sanıldığının aksine orman yangınlarının
ardından yanan bölgelere fidan dikimi
yapmak doğru bir karar değil. Bunun sebebi,
yangından hemen sonra yapılan fidan
dikiminin biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor
oluşu. Bu sebeple, biyoçeşitlilik açısından
daha mantıklı bir tercih olan ve ayrıca hızlı
sonuç verirken, çürüme veya rüzgârla uçma
gibi olumsuz sonuç verebilecek ihtimalleri
de ortadan kaldıran tohum topu ile
yeşertme yöntemi tercih edildi. Bu yöntem,
2019’da İtalya’nın Sicilya bölgesindeki 15
hektarlık yanmış bir alanda da kullanıldı.
“BU DÜNYA HEPİMİZİN”
JCI Türkiye Toplumsal Projeler Direktörü
Özlem Arslan Kart, konu ile ilgili yaptığı
açıklamada “Karbon Ayak İzini Sil, Geleceğini
Yeşert’ projesi kapsamında Antalya
Manavgat’ta yanan bölgeleri yeşertmek
amacı ile Tohum Topu Atölyesi’ne yoğun
ilgi gösteren herkese teşekkür ederiz. Bu
dünya hepimizin ve artık çok daha fazla
taşın altına elimizi koymamız gerektiğini
düşünüyorum” dedi.
ORMANLARIMIZ NEFES ALACAK
28 Temmuz 2021’de Antalya’nın Manavgat
ilçesinde başlayan ve çevre illeri de etkileyen
orman yangınlarında 336.824 hektar
orman alanımız kül olmuştu. JCI Türkiye,
“Karbon Ayak İzini Sil, Geleceğini Yeşert”
projesi ile ilk etapta 1500 adet tohum topunu
12 Şubat 2022’de Orman Genel Müdürlüğü
ekipleriyle, JCI Antalya’nın da desteği
ile Manavgat Aksaz’da doğayla buluşturdu.
İkinci etapta gerçekleşen atölye sonrası katılımcıların
ücretsiz olarak yaptıkları tohum
topları ile ormanlarımız nefes alacak.
Özlem Arslan Kart
60 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Sektör
Yeni PEUGEOT 308,
“ 2022 Kadınlar Dünyasında Yılın Otomobili”
ödülünü kazandı
Yeni PEUGEOT 308, Dünya Kadınlar Günü’ne
denk gelen 8 Mart tarihinde açıklanan
sonuçlara göre Kadınlar Dünyasında Yılın
Otomobili Ödülü’nün (WWCOTY) kazananı
oldu. Yine aynı yarışmada “Yılın En İyi Şehirli
Otomobili” seçilen yeni 308, üst üste iki
prestijli ödülün de sahibi oldu. Dünyanın 5
kıtasındaki 40 ülkeyi temsil eden ve sadece
kadınlardan oluşan “Kadınlar Dünyasında
Yılın Otomobili” jürisinin 56 üyesinin
oylarıyla 65 yeni modeli geride bırakan yeni
PEUGEOT 308, sunduğu rakipsiz özellikleriyle
dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.
Verilen ödül, yeni PEUGEOT 308’in hem
hatchback hem de stationwagon karoserini
kapsamasıyla da ayrı bir öneme sahip.
Jüri üyeleri, PEUGEOT 308’i “Tüm ayrıntılarıyla
iyi tasarlanmış bir model ve çok çarpıcı
özelliklerle ailelerin dikkatini çekmeyi
başardı. Aynı zamanda; benzinli, dizel, şarj
edilebilir hibrit ve yakında çıkacak elektrikli
versiyonu sayesinde farklı güç-aktarma
sistemleri sunmasıyla önemli bir avantaja
sahip. Bunun yanında sadece üst gelir
grubuna hitap eden pahalı bir model değil,
çoğu ailenin ulaşabileceği bir otomobil”
olarak tanımladı. PEUGEOT CEO’su Linda
Jackson ise açıklamasında; “Yeni 308’e verilen
WWCOTY Ödülü gurur verici ve bu başarı
için PEUGEOT ekiplerini tebrik ediyorum.
Yeni 308, sahip olduğu niteliklerle aynı zamanda
Kadınlar Dünyasında Yılın Otomobili
jürisi tarafından temsil edilen ülkelerdeki
milyonlarca potansiyel kullanıcıyı büyük
oranda kapsadığı için bu ödülü kazandı.
Tüketiciler; ihtiyaçları, alışkanlıkları veya
arzuladıkları ne olursa olsun çekici, verimli,
işlevsel ve erişilebilir 308 ürün gamında
doğru aracı bulabilirler” dedi.
PEUGEOT’NUN WWCOTY’DE
İLK BÜYÜK ZAFERİ YENİ 308 İLE GELDİ
Yeni PEUGEOT 308, ödülün verildiği 2009
yılından bu yana Kadınlar Dünyasında Yılın
Otomobili Ödülü’nü kazanan ilk PEUGEOT
modeli oldu. PEUGEOT, 2017 yılında SUV
kategorisinde PEUGEOT SUV 3008, 2021
Yeni PEUGEOT
308’in optimize
edilen mimarisi,
hem hatchback hem
de stationwagon
versiyonlarında
iç mekânın
yaşanabilirliğine
katkıda bulunuyor.
yılında Şehirli Araç ve Şehirli SUV kategorilerinde
PEUGEOT 208 ve SUV 2008 ile olmak
üzere WWCOTY’de birkaç kez ödül alma
başarısını gösterdi. Ancak Fransız marka, ilk
kez büyük ödüle yeni 308 ile layık görüldü.
OYLAMADA BİRÇOK HUSUS
DİKKATE ALINIYOR
İlk kez verildiği 2009 yılından bu yana
WWCOTY, dünyada sadece kadın otomotiv
gazetecileri tarafından değerlendirilen tek
otomotiv ödülü olma özelliğine sahip. Oylama
kriterleri, herhangi bir sürücüye otomobil
seçiminde rehberlik eden kriterlerle
aynı. Oylamada güvenlik, kalite, satın alma
fiyatı, tasarım, sürüş keyfi, ekolojik ayak izi
gibi birçok husus dikkate alınıyor. Oylamada;
Yeni Zelanda, İspanya, Avusturya, Dubai,
Brezilya, Japonya, İtalya, Finlandiya, ABD,
Almanya, Portekiz, Arjantin, Meksika, Güney
Afrika, Kanada, Vietnam, İrlanda, Estonya,
İsrail, Şili, İngiltere, Yunanistan, Kolombiya,
Avustralya, Hollanda, Hindistan, Danimarka,
Kosta Rika, Rusya, Porto Riko, Çek Cumhuriyeti,
Ekvador, Fransa, Peru ve Çin gibi
ülkeler temsil ediliyor.
SINIFININ REFERANS NOKTASI
Markanın yeni logosunu taşıyan ilk
PEUGEOT olan yeni 308; tasarımı, teknolojisi
ve verimli motor çeşitliliği ile dikkat
çekiyor. Otomobil severlere benzinli, dizel,
şarj edilebilir hibrit ve çok yakında tamamen
elektrikli olmak üzere her biri verimli
farklı güç-aktarma sistemi arasında seçim
yapma özgürlüğü sunan yeni 308; mükemmellik,
çekicilik ve duyguları harekete
geçirme olmak üzere PEUGEOT değerlerini
gururla temsil ediyor. 2021’in sonundaki
tanıtımından bu yana Avrupa’da yüzde 23’ü
şarj edilebilir hibrit olmak üzere 65.000’in
üzerinde siparişle yeni 308, şimdiden en çok
satanlar listesinin zirvesinde yer alıyor.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 61
Sivil Toplum
Fenerbahçe Fotoğrafçılık Kulübü’nden
SEKİZİNCİ SERGİ
KADİR TOPRAKKAYA
Fenerbahçe Fotoğrafçılık Kulübü üyeleri,
çekmiş oldukları fotoğrafları “Sekizinci
Sergi” adı altında halka açtılar. Çalışmalarını
yaşanmakta olan pandemi nedeniyle iki yıl
boyunca ertelemek zorunda kalan kulüp
üyeleri, aradan geçen zaman dilimini oldukça
verimli değerlendirme fırsatı buldular.
Caddebostan Kültür Merkezi’nde sergilenen
fotoğraflar, ziyaretçilerin beğenisiyle
karşılandı.
Uzun yıllardır grafik ve fotoğrafçılık konusunda
eğitim veren Ahmet Tanju, sergileriyle
ilgili Kadıköy Life Dergisi’ne yaptığı
açıklamada şunları ifade etti: “Kısıtlı çalışma
koşullarında 13 katılımcının serbest çalışma
fotoğraflarından oluşan güzel bir sergi hazırladık.
Katılımcılarımız tarafından çekilen
fotoğraflar; manzara, macro, stillife, portre,
abstract, hayvan ve sokak unsurlarından
oluşuyor. Sergilenen fotoğrafların bir başka
anlamı, çeken katılımcıların meslekleri ile
olan ilişkilerine yönelik değerler taşıması.
Örneğin, aramızda olan bir peyzaj mimarının
bitki-çiçek detayları odaklı, bir mimarın
kent odaklı çekimleri yer alıyor.”
Sergiye fotoğrafları ile katılan fotoğraf
sanatçısı adayları ise şu isimlerden oluştu:
Ahmet Kıyak, Erdal Özdede, Eşref Özülkülü,
Feyza Görücü, Gülay Özelgin, Haluk Öndoğan,
İbrahim Yardımcı, Jozef Bonfil, Kamil
Saraçoğlu, Mehmet Tepe, Nur Gültopu,
Rezan Yıldırım ve Ülkü Göbelez.
FENERBAHÇE FOTOĞRAFÇILIK
KULÜBÜ HAKKINDA
Fenerbahçe Fotoğrafçılık Kulübü;
2015 yılında Kadıköy Halk Eğitimi
Merkezi, Feneryolu Halk Eğitimi
Merkezi ve Kadıköy Belediyesi
işbirliği, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat
Boyu Öğrenim Projesi kapsamında
Kadıköy Belediyesi Eğitim Merkezi,
Kadıköy Belediyesi Gençlik Merkezi,
Kadıköy Belediyesi Gönüllü Eğitim
Danışma Merkezi ile Caddebostan,
Erenköy, Fenerbahçe, Koşuyolu
ve Kriton Curi Mahalleleri Gönüllü
Evlerinde açılmış kurslarda, Fotoğraf
ve Grafik Eğitmeni Ahmet Tanju
tarafından verilmiş temel fotoğrafçılık,
dijital fotoğrafçılık, ileri dijital
fotoğrafçılık ve fotoğrafçılar için
Photoshop eğitimlerini tamamlamış
ve dönem sertifikalarını almış
kursiyerlerin katılımı ile kuruldu.
Kulüp, fotoğraf ve grafik eğitimlerini
Kadıköy Belediyesi Fenerbahçe Mahallesi
Gönüllü Evi’nde sürdürmekte...
Kulüp çalışmaları, kasım-mayıs
ayları arasında yapılmakta. Dönem
çalışmalarında usta fotoğraf sanatçı
ve eğitmenlerini davet edip, seminer
ve söyleşiler düzenlemekte.
62 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
SUV 3008
DEĞİŞİM ZAMANI
instagram.com/peugeotturkiye
twitter.com/PeugeotTurkiye
facebook.com/peugeotturkiye
PEUGEOT SUV 3008 ortalama yakıt tüketimi 4,0 L / 100 km - 5,5 L / 100 km, CO2 salınımı 104 g/km - 126 g/km arasındadır. İlanda kullanılan görsel ve donanımlar,
Türkiye ürün gamı ile farklılık gösterebilir. Detaylar peugeot.com.tr’de.
CAN
Şerifali Mah. Turgut Özal Bulvarı No: 206 Ümraniye / İSTANBUL (0216) 466 85 55 Pbx
Diş Sağlığı
Hamilelikte
diş eti iltihabı
DİŞ HEKİMİ DR. FULYA ÜÇEM
Hamilelik diş eti iltihabı, diş eti çizgisinin
altında bulunan ve hormonal değişikliklerle
modifiye edilen bakteri plağı birikimine,
diş etinin enflamatuar tepkisini ifade eder.
Hamilelik sırasında vücudun mevcut plak
bakterilerine tepkisi sıklıkla artar; bu da ağrıya,
diş etlerinin şişmesine, rahatsızlığa ve diş
ipi kullanımı sırasında artan kanamaya neden
olur. Gebelik, daha önce iltihaplı bölgelerin
şiddetini etkiler, sağlıklı diş etini değiştirmez.
Hamilelikte diş eti iltihabına bakteri plağı
neden olur ve başta progesteron olmak
üzere artan hormon düzeylerinden etkilenir.
Yapılan çalışmalarda hamilelik sırasında
yükselen bir hormon olan progesteronun
diş eti iltihabını “ağırlaştırdığı” ve kan
damarlarını etkileyerek, diş etlerinde kanamanın
artmasına neden olduğu gösterildi.
Kemik kaybına, dişlerin gevşemesine ve/
veya tamamen diş kaybına neden olabilen
periodontitis adı verilen daha ciddi bir diş eti
hastalığı biçimine ilerlemeyi durdurmak için
bir diş hekimi tarafından değerlendirilmeye
ve hamilelik diş eti iltihabının tedavisine öncelik
verilmelidir. Birçok çalışma, periodontitis
ile kalp hastalığı, diyabet, solunum yolu
hastalığı, kanser ve hatta Alzheimer hastalığı
arasında zaten bağlantı bulmuştur.
Anne ve çocuğun sağlığı, hem dişlerden
hem de diş etlerinden etkilenir. Mevcut çalışmaların
çoğu; periodontal hastalık, erken
doğum ve preeklampsi arasında bir ilişki
olduğunu göstermektedir. Çalışmalar ayrıca
maternal periodontal hastalık ve bebek
gelişiminin etkilerini değerlendirmektedir.
Gebelik diş eti iltihabı, gerekirse diş profilaksisi
ve takip tedavileriyle tedavi edilir. Dental
profil veya temizlik sırasında hastanın
artan diş eti kanaması ile başvurması
nadir değildir. Tipik olarak tedaviyi takiben
iyileşme görülür, ancak hasta bir diş hijyeni
rutini izlemeli ve sonuçlar düzelmiyorsa diş
hekimi ile takip etmelidir.
Anne adayının detaylı ağız içi muayene
ve periodontal tedavi alması önemlidir.
Mükemmel ağız hijyeni, hamilelikte diş eti
iltihabı geliştirme şansını önemli ölçüde
azaltacaktır. Dişlerinizi günde iki kez
fırçalamanızı ve günde en az bir kez diş ipi
kullanmanızı öneririm. Hastalar, tüm bakteri
plağını çıkarmaya çalışmalıdır.
64 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Sağlık
Beyin pili operasyonu ile
yaşam kalitenizi arttırın!
Medicana Ataşehir Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Atilla Yılmaz;
“Parkinson hastaları başta olmak üzere beyin pili operasyonu geçiren hastaların
yaşam kaliteleri artarak, günlük yaşamları normal seyrinde devam edebilir” dedi.
Halk arasında “beyin pili” olarak bilinen
“Derin Beyin Stimülasyonu” ameliyatı,
yeni bir teknolojik girişim olarak bilinse
de aslında ilk beyin pili ameliyatı, 1987
yılında Fransa’nın Grenoble şehrinde gerçekleştirilmiştir.
Ülkemizde titremeli felç
olarak bilinen Parkinson hastalığında,
titreme hastalığı olarak bilinen Esansiyel
Tremor hastalığında ve istemsiz kasılma
hastalığı olarak bilinen Distoni hastalığında
SGK güvencesi kapsamında başarıyla
DOÇ. DR. ATİLLA YILMAZ
uygulanmaktadır. Ülkemiz dışında Obsesif
Kompulsif Hastalık (takıntı hastalığı), Majör Depresyon
(ağır depresyon) ve Epilepsi hastalığında (Sara hastalığı)
FDA onayıyla ve güvenle kullanılmaktadır.
BEYİN PİLİ UYGULAMASINDA AMAÇ NEDİR VE
NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİR?
Beyin pili ameliyatı, Parkinson hastalığının motor belirtilerine
yönelik olarak en sık kullanılan cerrahi yöntemdir. Bu
operasyonda, beyinde bulunan iki bölgeden birine yüksek
frekanslı elektriksel uyarım vermek amacı ile mikro elektrotlar
yerleştirilir. Bu uyarım, hastalarda eksik olan sinyali
düzenler. Milimetrenin onda biri hassasiyetinde gerçekleştirilen
bu işlem, bölgesel uyuşturma yöntemi ile yapılmaktadır.
Dolayısıyla hasta bu işlem sırasında uyanıktır, ancak
hiçbir şekilde acı hissetmez.
TİTREME, DONMA VE YÜRÜYEMEME
ŞİKÂYETLERİNİZDEN KURTULMAK MÜMKÜN
Beyin pili ameliyatının başarısındaki en önemli faktörlerden
biri, beyin ve sinir cerrahi ekibinin tecrübesi ve bilgisi
olsa da hasta seçimi de başarılı bir cerrahi açısından bir o
kadar önemlidir. Bu sayede hastalarımız, ameliyat sonra-
sında yıllardır şikâyetçi oldukları titreme, donma, hareket
edememe ve yürüyememe gibi şikâyetlerinden kurtulmaktadır.
Tecrübeli ellerde oldukça yüz güldürücü sonuçlara
sahip bu ameliyat sonrasında hastalarımızın pili aktive
edilmekte ve bir kumanda aracılığı ile elektriksel parametreler
ayarlanabilmektedir. Bu süreç boyunca hastalarımızın
düzenli kontrollere gelmesi ve ilaç düzenlemelerinin
gerçekleştirilmesi gerekmektedir.
KANAMA VE ENFEKSİYON RİSKİ OLDUKÇA DÜŞÜK
Pilin ayarları gerçekleştirilirken bir yandan da mevcutta
kullandığı ilaçlarda azaltma sağlanmaktadır. Kanama ve
enfeksiyon gibi gelişebilecek komplikasyonlar, dikkatli bir
değerlendirme ve titiz bir cerrahi ile oldukça düşük seviyelere
(yüzde 1) çekilebilmektedir. Sadece MR cihazına girilirken
pilin uzaktan kumanda aracılığı ile kapatılması gerekir.
Başarılı bir beyin pili ameliyatında, Parkinson hastalarının
şikâyetlerinde yüzde 70’ten fazla düzelme sağlanmadığı
ortaya konmuştur. Titreme hastalığında bu oran yüzde
90’ların üzerine çıkabilmektedir. Birincil Distonilerde başarı
oranı yüzde 60’larda iken, ikincil Distonilerde bu başarı
oranı ne yazık ki yüzde 40’lara düşebilmektedir.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 65
Yaşamın İçinden
Kadıköy’ün anarşist köpeği bu öyküde:
“TEŞEKKÜRLER KIRÇIL”
Çocuk edebiyatının sevilen yazarı
Hafize Çınar Güner, Teşekkürler Kırçıl ile
okurlarına hayatı keşfetmenin, kucaklamanın
ve büyümenin sevincini yaşatan, duygu yüklü
bir öykü armağan ediyor.
PINAR BALTACI
İki Kadıköylü kadının üretimi “Teşekkürler
Kırçıl”, Doğan Çocuk’tan çıktı. Hafize Güner’in
kaleme aldığı, Müjde Başkale’nin ise
resimlediği çocuk kitabı, hem Kadıköy’ün
sembol sokak hayvanlarından Kırçıl’ın
hikâyesini anlatıyor hem de birbirimize
yabancılaştığımız bu modern zamanın içsel
sorgulamasını yapıyor.
Uzun yıllardır Kadıköylü olan Hafize Güner,
yine uzun yıllar sokaklarda Kadıköylülere
yoldaşlık eden köpek Kırçıl’dan esinlenerek
kaleme aldığı yeni öyküsünü şu sözlerle
anlatıyor:
“Teşekkürler Kırçıl, benim 17. çocuk kitabım.
Adına ve kapağına baktığımızda da
anlaşılacağı üzere tatlı bir köpek öyküsü...
Aynı zamanda hayvan sevgisine, hayvan
hakları sorumluluğuna ve hayvanlara zarar
vermeden beraber yaşamanın önemine,
güzelliğine de değiniyor. Bunun dışında ve
ötesinde büyük şehirde yaşamanın telaşına,
zorluklarına, kısacası yabancılaşmaya da
kitap aracılığıyla yer veriyorum. Olay, hayatın
koşuşturması içinde esasında birbirine
ihtiyaç duyan, ancak yolları sık sık kesişse
bile iletişim kurmayan bir mahallenin insanları
arasında geçiyor. Kısacası, bir mahalle
hikâyesi...”
“KİTAPLARIMDAKİ SOKAK HAVYANLARI
GERÇEK KARAKTERLER”
Kitapta konu aldığı yabancılaşma sürecini
kendisinin de yaşadığını ifade eden yazar,
sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yakınımızdaki
insanlara yabancılaşma sorununu kendi
mahallem, sokağım ve apartmanımda yaşadığımı
hissettikten sonra, eski günleri hepimizin
ne kadar özlediğini fark ettim. Kitap
da biraz bu özleme ve sorgulamalara karşılık
ortaya çıktı. ‘Teşekkürler Kırçıl’, bir sokak
66 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Yaşamın İçinden
köpeği öyküsü... Sokak köpeğinin etrafında
birbirleriyle kaynaşıp yardımlaşarak, tatlı
bir mahalle hâline gelen insanların da hikâyesi
aynı zamanda... Benim bütün çocuk
kitaplarımda sokak köpekleri ve hayvanlar
var. Üstelik sokaklarda gördüğümüz simalar
bunlar. Mesela yine sevgili Müjde’nin çizimleriyle
yayınladığım ‘İda ile Mina’ serisinde
de ressam kedi Üzüm, gerçek bir karakter.
Sokağımın kedisiydi ve sürekli gelip camlara
patilerini sürüyordu. O zamanlar oğlumun
bakıcısı, camları kirlettiği için Üzüm’e çok
kızardı ama ben ‘Boşver, silme camları. O
çok özel bir ressam kedi, camlarımıza resim
yapıyor’ derdim. İşte, Üzüm’ün öyküsü de
böyle çıkmıştı ortaya. Yine diğer kitaplarımda
da bu şekilde hikâyeler oluştu. Geçtiğimiz
aylarda kaybettiğimiz Moda’nın sevilen
köpeği Bonbon hikâyesi de böyleydi.”
KIRÇIL, DUMAN VE
TÜM SOKAK KÖPEKLERİNE…
Hafize Güner’in anlatımından da anlaşılacağı
üzere, bazı Kadıköylülerin “Duman” ismiyle
seslendiği Kırçıl da gerçek bir karakter. Bir
dönem kimi zaman Barlar Sokağı’nda kimi
zaman Bahariye’de, Moda’da karşımıza çıkan
bu sevimli köpeği, birçoğunuz kuşkusuz
eylemlerden de hatırlayacaksınız. Kadıköy’deki
birçok eylemde en başta yürüyen
ve şu anda ne yazık ki dünyada olmayan
Kırçıl’ı şu sözlerle yaşatıyor Güner:
“Kitabımı Kırçıl, Duman ve tüm sokak köpeklerine
ithaf ettim. Kırçıl, çok anarşist bir
köpekti. Eylemlerden hatırlayanlar olacaktır.
Bunun yanında her sabah benimle vapura
yürür, yolumu paylaşırdı. Hafızalarımızda
güzel anlarla kalan Kırçıl’ın hikâyesini,
üzerine sık sık düşündüğüm yabancılaşma
kavramı ile birleştirdim. Hem Kadıköy hem
de bir sokak köpeği öyküsü oldu.”
ÇİZİMLERDE KADIKÖY ESİNTİSİ
Bu noktada, çizimlerinde Kadıköy esintilerine
yer veren çizer Müjde Başkale alıyor sözü:
“Kitapta Balıkçı Heykeli var, Galata Kulesi
görünüyor karşıda. Kadıköy’e dair ufak tefek
ipuçları bunlar. Çizdiğim iskele mesela Kadıköy-Beşiktaş
İskelesi. Ayrıca evlerin mimari
yapısıyla da Moda arasındaki benzerlikler
yakalanabilir. Direkt olarak Kadıköy’de geçtiğine
dair bir söylem olmamasına rağmen
çizimlerle Kadıköy esintisini verdim.”
“DUYGUSAL BİR BAĞ KURDUM”
Müjde Hanım, kitabı ilk okuduğunda hissettiklerine
ve yaratım sürecine dair de şunları
söylüyor: “Ben mesleki deformasyon olarak
her dinlediğim şeyi görsel olarak zihnimde
canlandırıyorum. Resim kareleri geçiyor
gözümün önünden. Hikâyeleri okuyunca da
öyle… Bu hikâyede de hem Hafize ile birbirimizi
tanıdığımız hem de aynı mahallenin çocukları
olduğumuz için kolaylıkla o dünyaya
dair bir şeyler görmeye ve üretmeye başladım.
Benim de birlikte yaşadığım bir köpek
dostum olduğu için köpeklerin dünyasını
da biliyorum. Üç yıldan fazla süredir birlikte
yaşıyoruz, aramızda inanılmaz güçlü bir bağ
var. Bunun sonucunda da kitabı okurken ve
resmederken duygusal bir bağ da kurdum.”
KİTAPTAN
“Merhaba, benim adım Leyla. Ailemle
birlikte binaların gökyüzüne uzandığı,
kalabalık bir şehirde yaşıyorum. Büyüyünce
veteriner olmak istiyorum,
çünkü hayvanları çok seviyorum. En
çok da mahallemizin köpeği Kırçıl’ı!
Onunla öyle güzel vakit geçiriyoruz
ki... Birlikte yürüyor, zıplıyor, koşuyor,
bazen de uzanıp bulutları izliyoruz.
Biliyor musunuz, aslında Kırçıl’a büyük
bir teşekkür borçluyum. Çünkü
o bizim hayatımızı değiştirdi. Hem
de inanılmaz bir şekilde! Nasıl mı?
Durun, size anlatayım.”
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 67
Hayvan Hakları
Hayvan kazalarında tedaviyi
trafik sigortası karşılar mı?
MURAT CANBULAT / ESC Hukuk Genel Müdürü
Trafik kazasında yaralanan hayvanların
tedavi masrafları sigorta şirketlerince
karşılanır mı? Cevap bulmaya çalıştığımız
soru bu...
İnternette dolaştığımızda farklı görüşler hâkim
ve bu konularda uzman arkadaşlarımız
da farklı fikirler beyan etmektedir. Bunun
birkaç sebebi var. Birincisi, Avrupa Birliği’ne
uyum yasaları çerçevesinde 2010 yılında
böyle bir yasa taslağı hazırlandı, ancak
hiçbir zaman resmiyete kavuşmadı. Bu yasa
taslağından dolayı sigorta şirketlerinin ödemek
zorunda olduğunu düşünüyorlar. Diğer
bir sebep ise sigorta genel şartlarını farklı
yorumlamalarıdır. En önemli sebep de bu
konuda bir kanun maddesinin olmamasıdır.
Türkiye’de 10 milyondan fazla sokak köpeği
ve bir o kadar da kedi, 9 milyondan fazla
ise sahipli kedi ve köpek bu coğrafyada yaşamaktadır.
2022 Ocak ayı itibariyle trafikte
25,3 milyon araç olduğu bilinmektedir. Rakamları
dikkate aldığımızda gün içerisinde
ne kadar fazla hayvan kazalarının meydana
geldiğini tahmin etmek zor değildir. İşte
böyle bir ortamda belirsizlik hâkimdir.
Sigorta şirketleri arasında uygulamada bir
fikir birliği bulunmamaktadır. Bu makaleyi
kaleme almadan önce sigorta şirketlerine,
hayvan kazalarında tedavi masraflarını
karşılayıp karşılamadıkları konusunda mail
gönderdim ve sigorta genel şartları çerçevesinde
hareket ettiklerini beyan ettiler. Bu
konuda Karayolları Trafik Kanunu, Hayvan
Koruma Kanunu ve Sigorta Genel Şartları’nı
inceleyelim.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.
maddesinin 1. fıkrasına göre; “Bir motorlu
aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne
veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara
uğramasına sebep olursa, motorlu aracın
bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı
altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen
biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın
işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi,
doğan zarardan müştereken ve müteselsilen
sorumlu olurlar.”
Madde 91 – İşletenlerin, bu kanunun 85’inci
maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının
karşılanmasını sağlamak üzere
mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.
Zorunlu mali sorumluluk sigortasına
ilişkin primler peşin ödenir. Ancak, Hazine
Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlık,
primlerin taksitler hâlinde tahsil edilmesine
ilişkin düzenleme yapmaya yetkilidir.
Madde 85 içerisinde bulunan “bir şeyin zarara
uğramasına sebep olursa” ibaresinden dolayı
trafik sigortası ödemek zorundadır. Yalnız
burada önemli bir ayrıntı, kazanın oluşumunda
sürücünün kusurlu, hayvanın haklı olması
gerekmektedir. Belki ilk okuduğunuzda kulağınıza
saçma gelebilir ama trafik sigortası,
sigortalı kusurlu olduğunda devreye giriyor.
5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu’nun
21. maddesi; “Bir hayvana çarpan ve ona
zarar veren sürücü, onu en yakın veteriner
hekim ya da tedavi ünitesine götürmek
veya götürülmesini sağlamak zorundadır”
şeklinde düzenlenmiştir. Aynı zamanda
sokak hayvanına çarptıktan sonra, onun
yaralanmasına veya ölmesine sebebiyet
veren araç sürücüsü, olay yerini terk ettiği
takdirde 1033 TL para cezası ile cezalandırılmaktadır.
Kazaya karışan sahipli bir hayvan
ise Türk Ceza Kanunu’na göre mala zarar
verme suçundan yargılanmaktadır.
Sigorta Genel Şartları incelendiğinde,
hayvan kazalarının trafik sigorta kapsamı
dışında olduğu yönünde bir madde bulunmamaktadır.
Bütün bu kanun maddeleri
ve genel şartlar incelendiğinde, hayvan
kazaları sigorta kapsamındadır veya değildir
şeklinde kesin bir hüküm yoktur.
Bu dünyanın bizlerden daha çok diğer canlıların
yaşam alanı olduğunu unutmayalım.
İnsanlar gün geçmiyor ki diğer canlıların
yaşam alanlarını yok etmesin. Yaşam alanlarını
yok ettiğimiz diğer canlılar için pozitif
ayrımcılık yapmamız gerekirken, bizler tam
tersini yapıyoruz. Trafik kazasında bir kişi
yaralandığında kusurlu-kusursuz, sigortalı-sigortasız,
Türk vatandaşı olup olmadığına
bakılmaksızın, ücretsiz olarak devlet
hastanelerinden faydalanabiliyor. Trafik
kazasında hayvan yaralandığında bunu
söylemek neden bu kadar net değil?
Hayvanların karıştığı bütün kazalarda
yaralanan hayvanların sahipli-sahipsiz,
kusurlu-kusursuz olmasına bakılmaksızın
tedavi için yapılan masrafların trafik sigortası
tarafından karşılanmasını talep ediyoruz.
Bunun için yola çıktık ve imza kampanyası
başlattık. Dilsizin dili olmak için siz de harekete
geçin ve imza kampanyamıza destek
verin: https://chng.it/hbSH7ZSP
68 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Değerlerimiz
Zamana ve mekâna meydan okuyan dükkân;
Kale Kırtasiye
PINAR BALTACI
İstanbul’un en eski apartman mahallelerinden
Yeldeğirmeni’nin geçmiş hikâyeleri, bugünleri
yakalamaya devam ediyor. Attığınız
her adımda göz göze geleceğiniz bir tarihi
içinde barındıran Yeldeğirmeni’nin sayfalarımıza
taşınan yeni hikâyesinin konusu, eski
bir kırtasiye dükkânı...
Karakolhane Caddesi’nden girip manavları,
marketleri, berber dükkânlarını geçtikten
sonra ihtişamıyla değil ama soluk renkleriyle
camında “Yurtdışına faks çekilir, her
türlü pil ve saat pili bulunur” yazılı kâğıtların
olduğu; defterler, kitaplar ve oyuncaklarla
dolu bir dükkân... Kale Kırtasiye; zamana,
mekâna ve hayata meydan okurcasına
dururken, araladığımız kapıda Muhsin Bey
karşılıyor bizi. Sorular bizden, anılar Muhsin
Bey’den:
“ESKİ DOSTLARIMI BİR BİR KAYBETTİM”
“1970’li yıllardan bu yana mahalleliyim.
Hayatım boyunca hep ticaretle uğraştım.
40 yılı aşkın zamandır da bu kırtasiyeyi
işletiyorum. Amacım asla kâr etmek değil,
benim için insanlara hayırlı bir iş yapmak ve
fayda sağlamak daha önemli. Eskiden sokağımız
bu kadar kalabalık değildi. Hemen
karşımda eski bir lokanta, berber dükkânı
ve fotoğrafçı vardı. O eski dostlarımı bir
bir kaybedince, yerlerine yeni dükkânlar
gelmeye başladı ve her şey değişti. Eski
komşuculuk da kalmadı.”
HİKÂYE DEVAM EDECEK
Çeşit çeşit eşyaların bulunduğu dükkânının
zenginliğini ise şöyle anlatıyor Muhsin
Bey: “Dükkânda oyuncaklar, kırtasiye
Muhsin Bey, ticaret
hayatının da getirdiği
bir alışkanlıkla
her gün dükkâna
kravatıyla geliyor.
Kendisini öğretmen
sananlar olduğunu
dile getiren Muhsin
Bey; “Bu bana ticaret
hayatından miras
kalan bir alışkanlık.
Babam da böyleydi”
diyor.
çeşitleri ve büro malzemelerinin yanı sıra
fotokopi, faks olanakları da mevcut.
İşlerim pandemiden önce çok iyiydi,
ancak şimdi fazlasıyla azaldı. Beni özellikle
çok sayıda öğrenci tercih ediyor, çünkü
piyasaya göre daha uygun fiyata satış
yapıyorum. Her yer maalesef kafe olduğu
için ben ve benim gibi eski esnaf azınlıkta
kaldı. Geçtiğimiz sene de binamızın tamamı
satıldı. Yeni bina sahibi kiralarımızı
arttırınca, tam karşı dükkânımdaki terzi
komşum çıkmak zorunda kaldı. Pasajın
sonundaki marangoz da yakın zamanda
ayrılacak. O benden de eskidir burada
ama maalesef gitme durumunda kalıyor.
Ben kira artışına karşı gelerek mahkemeye
verdim. Alınan karar lehime oldu. Burada
kırtasiye dükkânımı sürdürmeye devam
edeceğim.”
KONUKLAR EKSİK OLMUYOR
Muhsin Bey’in dükkânında konuklar eksik
olmuyor. Biz oradayken dahi çok sayıda
dostu, mahalleli tanıdıkları ve dükkânı
dışarıdan merak ederek görmek isteyenler
uğradı. Muhsin Bey, bu ilgiyi şöyle anlatıyor:
“Çok sık röportaj yapmaya geliyorlar, dükkânda
fotoğraf çekiyorlar. Eskiden sokaktan
arkadaşlarım, tanıdıklarım gelip geçer ve
mutlaka selam verirlerdi. Şimdi tanımayanlar
da selam vererek, dükkânımın kapısını
aralıyorlar.”
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 69
Sivil Toplum
Kastamonulu Şehit Şerife Bacı,
Kadıköy’de anıldı
İstiklal Mücadelesi’nin kadın kahramanlarından
Kastamonulu Şerife Bacı, şehit
oluşunun 101. yılında Kastamonulular
Dayanışma Derneği (KAS-DER) Kadıköy
Şubesi’nin düzenlediği anma programıyla
anıldı. Kozyatağı Kültür Merkezi’nde
gerçekleşen etkinliğe, KAS-DER Kadıköy
Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Betül
Uğur ev sahipliği yaptı. Anma programının
sunuculuğunu ise duayen sanatçı Gülsen
Tuncer Ayça üstlendi.
Şehit Şerife Bacı’nın anma programı
nezdinde İstiklal Mücadelesi’nde büyük
rol oynayarak Ulu Önder Mustafa Kemal
Atatürk’ün yanında yer alan kadınlarımızın
da anıldığı gecede, birbirinden duygusal
anlar yaşadı. Türk sanat dünyasının duayen
isimlerinden Gülsen Tuncer Ayça’nın
şiirsel sunumuyla ve barkovizyon gösterileriyle
başlayan gecede, KAS-DER Kadıköy
Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Betül Uğur
ve KAS-DER Yönetim Kurulu Başkanı Remzi
Şen birer konuşma yaptılar. Ardından da
Yazar Mertcan Karacan ve Yazar İlknur
Bektaş, kahraman kadınlarımızı konu alan
konuşmalarıyla hem hikâyelerini anlattılar
hem de araştırmaları neticesinde edindikleri
bilgileri sundular.
DİNLETİ YAPILDI, PİYES SERGİLENDİ
Gecede sanatçılar Duygu Çelik, Ebru Çelik
ve Tuncay Kalaycı’nın yorumları eşliğinde
türkü dinletisi de yapıldı. Sonrasında
ise Seçkin Kansızoğlu’nun yazdığı, Murat
Soner Uzun’un yönettiği “Şerife Bacı”
piyesi, başarılı oyuncular Duygu Çelik, Ebru
Çelik, Elem Arslan, Tuncay Kalaycı ve Kaan
Kayra Paçaman’ın başarılı performansıyla
sahnelendi.
GECENİN FİNALİ “ÇANAKKALE
TÜRKÜSÜ” İLE GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Bir Kastamonu türküsü olan “Çanakkale
Türküsü” ile de gecenin finali yapıldı. Ardından
bu özel gecenin mimarları KAS-DER
Kadıköy Şubesi Kadın Kolu Başkanı Özgün
Küçükkahraman Yazgan, Gençlik Kolu Başkanı
Tuğba Usta, Yönetim Kurulu Üyeleri Canan
Yazgan, Mehmet Usta, Sadık Ünal ve bu
özel gecenin ev sahibi Betül Uğur, destek ve
katılımlarından ötürü geceyi onurlandıran
isimlere teşekkür plaketlerini ve hediyelerini
sundular.
Kent Konseyi’nden Kadıköy Belediyesi’ne ziyaret
Yeniden Kadıköy Kent Konseyi Başkanı seçilen
Saltuk Yüceer ve Yönetim Kurulu Üyeleri,
Kadıköy Belediyesi’ne bir ziyaret gerçekleştirdi.
Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı
tarafından kabul edilen Yüceer ve çalışma
arkadaşları, yeni dönem için birlikte çalışma
dileklerini ilettiler.
YEREL DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZI
Başkan Odabaşı, ziyaret sonrası yaptığı
açıklamada, “Kadıköy Kent Konseyimizin çok
bileşenli bir yerel demokrasinin geliştirilmesinde
büyük önemi olduğuna inanıyorum. Sayın
Saltuk Yüceer ve Yönetim Kurulu Üyelerini
seçilmiş olmalarından dolayı kutluyor, bir kez
daha başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.
70 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Spor
Madalyon Spor Kulübü
madalyalı sporcular
yetiştiriyor
Bu sayımızda sizlere önümüzdeki yıllarda
adını sıkça duyacağımız Madalyon Spor Kulübü’nden
bahsetmek istiyoruz. 2011 yılında
Göztepe Faik Reşit Unat Ortaokulu’nda faaliyetlerine
başlayan spor kulübü, basketbol
ve voleybol branşlarında madalya alacak
sporcular yetiştirme misyonu ile kurulmuş.
BAŞMAN’LAR YÖNETİMİNDE
Başkanlığını eski basketbolcularımızdan Pınar
Başman’ın üstlendiği kulübün yönetim
kurulunda ise milli takımlarda 10 yıl görev
almış ve hâlen Kadınlar Süper Ligi’nde
antrenörlük yapan, Fenerbahçe Kadın Basketbol
Takımı’nın eski antrenörü Hasan Fırat
Okul ile erkek ligleri alt yapılar ve Türkiye
Kadınlar Basketbol Ligi’nde hâlen antrenörlük
yapan Murat Başman bulunuyor.
BASKETBOLCU VE VOLEYBOLCU
YETİŞTİRİYOR
Madalyon Spor Kulübü, kurulduğu günden
bu yana birçok alt yapıya sporcu yetiştirmiş;
Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve İstanbul
Üniversitesi kulüpleri bünyesine sporcular
katmış ve pilot takım olarak liglerde yer
almış. Kulüp, basketbolun yanı sıra voleybol
branşında da Türkiye Voleybol Ligleri’nde
iki kategoride alt yapıda yer almış. Yaz ve kış
dönemlerinde, sömestr ve yaz okul tatilinde
spor okulu düzenlemeye ve kamp yapmaya
ara vermeden devam eden Madalyon Spor
Kulübü, sportif etkinlikleri kapsamında
birçok kulüple yaz turnuvaları da organize
ediyor.
ÇOCUKLARA ÖZGÜVEN KAZANDIRMAK
Kulüp olarak öncelikli amaçlarının çocuklara
sporu sevdirmek ve sahadan mutlu
birer birey olarak ayrılmalarını sağlamak
olduğunu dile getiren Pınar Başman,
dergimize “Katıldığımız organizasyonlarda
ve maçlarda sporcu ruhunu, rekabeti ve
özgüveni çocuklara aşılamak, kamplarda ise
konfor alanlarından uzakta ve ebeveynleri
olmadan grup hâlinde hareket etmelerini,
bireysel olarak sorumluluk alabilmelerini
öğretmeye çalışıyoruz” açıklamalarında
bulundu.
İBB’den 35 okula yeni spor salonu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), spor kültürünün gelişmesi
ve olimpizm ruhunun yaygınlaşması için inşa ettiği tesislere yenilerini
ekliyor. Öğrencilerin beden eğitimi derslerini yıl boyunca
kapalı ve konforlu alanlarda yapabilmeleri için okul bahçelerine
spor salonları inşa eden ve öğrencilere 185 modern salonda
ders yapma imkânı sunan İBB, 35’inin yapımını daha tamamladı.
Kullanıma hazır hâle getirilenlerle birlikte hizmet verilecek
okul spor salonu sayısı 220’e yükselecek.
BAKIM, ONARIM VE MALZEME DESTEĞİ İBB’DEN!
Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan protokol çerçevesinde ders
saatleri dışında da kullanılabilen salonlarda İBB iştiraki Spor
İstanbul, Spor Okulları eğitimleri düzenleyecek. İBB Gençlik ve
Spor Müdürlüğü’nün bakım, onarım ve temizliğini yaptığı salonlarda,
öğrencilerin ve vatandaşların salonlarda kullandıkları
tüm spor malzemeleri de İBB tarafından karşılanacak.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 71
Spor
Fenerbahçeli ve
Galatasaraylı
futbolcular, 1921
yılında Almanya
turnesinde.
(Jale Çağatay
Arşivi)
Sporun tarihi
“ Spor Tarihi Araştırmaları Derneği” ile
gün yüzüne çıkıyor
BARIŞ EYMEN
Farklı renklere gönül vermiş üyelerden
oluşan “Spor Tarihi Araştırmaları Derneği”,
tarihin tozlu raflarında kaybolmaya yüz
tutan spor arşivlerini gün yüzüne çıkarıyor.
Kulüp adına dergimize özel açıklamalarda
bulunan Barış Kenaroğlu, özellikle tavan
aralarında, bavullarda kalmış özel arşivlerden
faydalandıklarını ifade etti.
Spor Tarihi Araştırmaları Derneği Başkanı
Tarihçi Barış Kenaroğlu.
“Spor Tarihi Araştırmaları Derneği”
nasıl kuruldu?
Bugüne kadar yaptığımız spor tarihi araştırmalarında,
farklı renklere gönül vermiş
kimseler olarak birbirimizle bilgi paylaşmaya
başladık. Fakat zaman içinde gördük ki
bu bilgilerin biraz daha kurumsal bir yapıda
muhafaza edilmesi ve gelecek nesillere
daha sistematik bir şekilde aktarılması gerekiyor.
Dolayısıyla, hem spor tarihi üzerine
çalışan insanları bir araya getirmek suretiyle
toplumu bilgilendirmek hem de bayrağı
bizden sonra gençlere devretmek için bu
derneği kurduk.
Peki, sizi bu derneği kurmaya
sevk eden sebepler nelerdi?
Öncelikle biz bu işe “Fenerbahçe Tarihi
Çalışma Organizasyonu” (FenerbahceTarihi.
org) olarak başladık. Amatörce yürüttüğümüz
tarih çalışmalarını derinleştirdikçe
altından çok farklı, çok ilginç, çok renkli
bilgiler çıkmaya başladı. Biz bu bilgileri
paylaşmaya başlayınca da böyle bir topluluk
meydana geldi. Az önce de söylediğim
gibi, her renkten bir topluluk bu... Akabinde
“Biz neden bir dernek kurma yoluna
gitmeyelim? Neden bu işi kurumsal hâle
getirmeyelim?” diye düşündük. Neticede
gönüllü olarak bir araya gelen bu insanlar,
en azından ellerindeki bilgileri ve belgeleri
daha kataloglama aşamasında bir araya
getirebilsinler istiyoruz. Türkiye’nin çeşitli
yerlerinden, özellikle hocalarımızdan, tarih
profesörlerinden, tarih doçentlerinden
destek alarak ve onların da yönlendirmesiyle
böyle bir adım attık. Öncelikle Türk
spor tarihi üzerine çok önemli araştırmaları
bulunan ve benim de doktora hocam olan
Türk spor tarihinin önemli isimlerinden Selim Sırrı Tarcan,
Saint-Joseph Lisesi’nde Darülmuallimin öğrencileriyle birlikte.
(Seyhun Binzet Arşivi)
Prof. Dr. Vahdettin Engin’e çok teşekkür
ediyorum. Kendisi bu süreç için bizi çok yüreklendirdi.
Ayrıca, 9 Eylül Üniversitesi’nden
Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı hocamız sağ
olsun, bizi çok destekledi.
Oldukça geniş bir kitleye hitap
ediyorsunuz. Bu süreç nasıl gelişti?
Bu derneği kurarken en önemli dayanak
noktamız, bize kişisel arşivlerini açan insanlar
oldu. Aile evlerinin tavan aralarında,
bavullarda kalmış fotoğrafları, mektupları ve
eski yazı evrakları incelemeye başladığımız
zaman, spor tarihiyle ilgili çok değişik bilgiler
karşımıza çıktı. Tabiri caizse mızrak çuvala
sığmamaya başlayınca, bu yeni bulguları
kurumsal bir yapı olmadan gelecek nesillere
aktarmanın mümkün olmayacağına karar
verdik. Yaklaşık üç senedir bu çalışmaları
sürdürürken bir yandan da Türkiye’nin
çeşitli üniversitelerinden öğrenci kardeş-
72 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Spor
lerimizle kurduğumuz bağlantılar oldu. Bu
kardeşlerimiz, kendi içimizde kurduğumuz
iletişim gruplarında bulduğumuz belgeleri
paylaşırken bize destek oldular. Sonra biraz
da biz onlara destek olalım dedik. Birçoğunun
lisansüstü eğitimlerini spor tarihi üzerine
almalarını temenni ediyoruz. Onlar şimdi
düşünme, bir anlamda da desteklenme
aşamasındalar. Dolayısıyla öğrencisinden
öğretim görevlisine, gönüllüsünden arşiv
sahiplerine ciddi bir sinerji meydana geldi.
Derneğinize üye kayıtları başladı mı?
Birlikte çalışmayı istediğiniz
kimseler var mı?
Henüz kuruluş işlemleri yeni tamamlandı.
Bu yüzden şimdilik sekiz kişilik bir kurucular
heyetimiz var ama yakında kapısını
çalacağımız ve devamlı irtibatta olduğumuz
kişileri zikretmeden geçmeyelim. Değerli bir
Beşiktaş tarihçisi olmasının yanında erken
dönem Türk spor tarihi için çok mühim
bulguların altına imza atan Serhan Oytun
Eroğlu… İzmir şehri spor tarihini yazarken
eşsiz bilgileri gün yüzüne çıkartan Karşıyaka
tarihçisi Bedri Cumhur Doğu… Galatasaray
üzerine çalışan ve örnek derecede güzel bir
“Galatasaray Kuruluş Tarihi” kitabı yazan,
birçok kişinin bileceği bir isim Melih Şabanoğlu…
Rize’den başarılı şehir tarihçisi Fatih
Sultan Kar... Bu isimlerin de kapısını çalıp,
bu bahsettiğimiz sinerjiyi çok daha verimli
kılmaya çalışacağız.
Türkiye’de spor tarihine dair çalışmalar
için “Yapıldı, bitti” algısının değiştiğini
görüyoruz. Bunda sizin çalışmalarınızın
da payı var. Bu konuda neler
söyleyebilirsiniz?
Türkiye’de spor tarihi, üzerinde çok spekülasyon
yapılan ve insanları ayrıştırmaya çok
müsait; özellikle bilgi-belge sahibi olmadan,
renkleri kullanarak düşmanlığın körüklendiği
bir alan. Tabii bizim tarih üzerinden bütün
toplumu bir araya getirmek gibi bir amacımız
yok. Fakat en azından doğruların ortaya
konmasını sağlamak istiyoruz. Ülkemizde ve
dünyada spor, 1980’den sonra bir ekonomik
olgu hâline geldi ama bu tarihten önce sporun
kolektif, sosyal ve politik anlamları var.
Biz biraz da bu döneme eğilmek, bu dönem
özelinde Türkiye’nin ve dünyanın tarihine
paralel giden noktalara temas etmek istiyoruz.
Türkiye’de özel arşivlerde sahiplenilmesi
gereken belgeler, özellikle eski yazıyla
basılmış spor yayınları var ve bunlar yakın
zamanda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
Biz bunları bazı insanların elinde ekonomik
bir meta hâline gelmeden evvel tarihe ve
kamuya mal etmek istiyoruz. Bu anlamda
çok önemli bir destekçimiz de var. Dijital
Bilgi Derneği Başkanı, sevgili Zafer Batık…
Bu belgelerin dijital ortamda kamuoyuyla
paylaşılması için o da kendi ekibiyle beraber
bir çalışma sürdürüyor.
Belgelere genellikle referans yolu ile
ulaşıyorsunuz. Bize biraz bu süreçleri
anlatır mısınız?
Çok temel bir prensibimiz var: Bize arşivlerini
açanlardan hiçbir orijinal belgeyi
almıyoruz, kabul etmiyoruz. Yalnızca “Bize
dijitale çevirmemiz ve okumamız için bir
zaman verin lütfen” diyoruz. Arşiv sahiplerine
bu şekilde yaklaşmamız bize önemli
bir referans oluyor, çünkü eskiden bunun
acısı çok çekilmiş. Birçok şey alınmış ve
geri teslim edilmemiş. Bu yolu izlediğimiz
üç sene boyunca spor tarihinde yeri olan
birçok insanın özel arşivlerinin kopyaları
geçti elimize. Bunları eğer onlar izin verirse
internet ortamında yayınlıyoruz. Mesela
yakın zamanda rahmetli Ali Muhiddin Hacı
Bekir’in torunu, saygıdeğer Nazlı İmre
hanımefendiyle bağlantıya geçtik. Sağ
olsun, bize birçok evrakın kopyasını yolladı.
Bunları okumak mutluluğuna eriştik.
Deniz sporlarının başkenti Kadıköy’den bir görünüm.
(Seyhun Binzet Arşivi)
“SporTarDer” Twitter hesabımız gün geçtikçe
büyüyor. Yine Twitter’da “FBTarihiOrg”
hesabı da orijinal belge-bilgi-fotoğraf yayınına
devam ediyor. Kurumsallaşarak, bütün
bu belge-bilgiyi büyük bir dijital kütüphane
şekline getirmeyi amaçlıyoruz. Bu en büyük
ve önemli hedefimiz, çünkü “spor” özelinde
emsali yok. Daha önceki çalışmalarımız sayesinde
yurt dışındaki üniversitelerden bize
ulaşan akademisyenler oldu. Elimizdeki bilgi-belge
ve fotoğraflarla kısa bir süre önce
Macaristan Büyükelçiliği’ne bağlı olarak
çalışan Macar Kültür Merkezi’nin “Türkiye’deki
Macar Spor Adamları” sergisine
ciddi katkılarda bulunduk. Yine geçenlerde
Slavia Prag takımı Türkiye’ye geldiğinde
“Suna ve İnan Kıraç Vakfı” arşivinden çıkan
birbirinden güzel fotoğraflara eklediğimiz
yeni bilgiler, çeşitli mecralarda yayınlandı.
Geldiğiniz noktada “Harf Devrimi”
öncesindeki kaynaklara erişimin de
önemi büyük. Bu konuda neler
söylemek istersiniz?
Eski yazı okuyabilen birçok arkadaşımız var,
özellikle öğrenci kardeşlerimiz. Onlar bize
matbu yazılarda yardım ediyorlar. Ekibimizde
ben de dahil olmak üzere, el yazısı
okuyabilen insanlar da var. Çok sıkıştığımız
noktalarda hocalarımıza başvuruyoruz.
Onlar bizi daha da uzman büyüklerimize
yönlendiriyorlar. Sağ olsunlar, kahrımızı
çekiyorlar. Neticede tarih, bilgi ve belgeyle
yazılır. Biz de bilgisiz ve belgesiz hiçbir şeyi
ortaya koymuyoruz. Bu anlamda uzman bir
ekibimiz var diyebiliriz. Günün sonunda; “İnsanların
ve kurumların spor tarihine bakış
açısı, yaptığımız işlerle iyi yönde değişti ve
gelişti” dersek, abartmış olmayız.
1960 yılında Türkiye Şampiyonu olan
Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı.
(Ayten Salih Arşivi)
Kadıköy Kuşdili’nde bulunan İttihad ve Spor Kulübü’nde
yapılacak Mektepler İdman Bayramı’na davet
edilen devlet idaresindeki şahısların isimleri. (T.C.
Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Arşivi)
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 73
Advertorial
İstanbul’un kalbinde yepyeni bir
DOĞTAŞ!
Doğtaş Çiftehavuzlar mağazası açıldı. Kadıköy’ün en işlek caddelerinden
Cemil Topuzlu’da konumlanan yepyeni konseptli Doğtaş mağazası,
3 kata yayılmış 900 metrekarelik alanda müşterisiyle buluşuyor.
74 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Advertorial
Doğtaş, yaşam alanlarına değer katan mobilya ve aksesuar
koleksiyonunu müşterileriyle buluşturduğu Çiftehavuzlar
mağazasının kapılarını açtı. Doğtaş, Cemil Topuzlu Caddesi’nde
yer alan yepyeni mağazasında, standart konseptinin
dışında yenilikçi mimari anlayışıyla da dikkat çekiyor.
TARZ VE UYUMUN BİRLİKTELİĞİ
Tarz ve uyumun birlikteliğini evlere taşıyan Doğtaş, koleksiyonuna
eklediği hybrid tasarımlardan relax mekanizmalı
koltuklara, yüzde 100 pet şişelerden üretilen recycle ürünlerden
yepyeni aksesuar koleksiyonuna ve genç odalarına
uzanan geniş ürün yelpazesini yeni mağazada bir araya
getiriyor.
‘Tarz ve Uyumun Birlikteliği’ konseptimizi, her geçen yıl
yeni gelen ürünlerle ve ürün yelpazemize kattığımız değer
yaratan tasarımlarla genişletiyoruz. Doğtaş, bir mobilya
markası olmanın yanı sıra yaşam tarzı sunan bir marka.
Yeni mağazamız da bunun önemli bir parçası” şeklinde
konuştu.
ERİM TAMER: EKLEKTİK ÜRÜN
KOMBİNASYONUYLA FARK YARATIYOR
Doğtaş Çiftehavuzlar mağazasının açılışıyla ilgili konuşan
Doğtaş Genel Müdür Yardımcısı Erim Tamer, şehrin tam kalbi
olan Çiftehavuzlar lokasyonunun Doğtaş için önemine
dikkat çekerek, mağazanın standart Doğtaş konseptinin
ötesinde mimari anlayışıyla ve eklektik ürün kombinasyonuyla
da müşterileri nezdinde fark yaratacağına inandıklarına
işaret etti. Tamer; “2019 yılının sonunda başladığımız
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 75
KIŞ BAHÇESİ İÇİN
BİZİ ARAMADAN KARAR
VERMEYİN!
DETAYLI BİLGİ İÇİN
Ücretsiz keşif ve
porojelendirme
51 Yıllık Deneyim
7Şerifali Mah. Çetin Cad. Yunus Sokak, No: 17/B Ümraniye/İstanbul
f kadikoyaluminyum
d m i www.kadikoyaluminyum.com info@kadikoyaluminyum.com
kadikoyaluminyum
Life
Her hafta bir mahalle,
bir mahalleli;
SOLi
YAZI: PINAR BALTACI
FOTOĞRAFLAR: DENİZ SABUNCU
Seyahat ve kültür yayını Soli; her hafta
bir mahallenin esnaflarının, binalarının,
sokaklarının, insanlarının hikâyesini
anlatıyor. Yolu sık sık Kadıköy’e de düşen
Soli’nin arşivinde sadece Türkiye’den değil,
yurt dışından da çok sayıda mahalle dikkat
çekiyor.
Kendilerini “sınırların olmadığı dünya hayalinden
beslenen bir topluluk ve seyahat
yayınıdır. Her hafta bir mahallenin esnaflarının,
apartmanlarının, sokaklarının, insanlarının
hikâyesini anlatır” sözleriyle tanıtan
Soli’nin içerikleri, sizleri farklı yazarlarının
kaleminden çıkan yazılarla renkli birer
yolculuğa çıkartıyor.
“KADIKÖY EVDİR YA, YAŞAYANA!”
Sık sık yollarını Kadıköy mahallerinden geçiren
yazarların en uğrak güzergâhları ise Fenerbahçe,
Suadiye, Moda ve Yeldeğirmeni…
Hep sokaklarından geçip, alelacele yolları
arşınladığımız mahallerimiz, bu anlatıcılarla
birlikte müdavimi olduğumuz mekânlara
bambaşka bir bakış açısı kazanmamızı
sağlıyor. Kadıköylü olma hâlini ise kaleme
aldıkları bir yazıda şöyle anlatıyorlar:
“21 mahalle, 17 semttir ama sanki hepsi
birlikte koca bir mahalledir ya Kadıköy.
Ondandır neresinde yaşarsa yaşasın, vardır
öyle bir Kadıköylülük hâli insanda. Sanki
dünyanın en uzun ve en renkli sokağında
birlikte yaşarsın diğer Kadıköylülerle. Kadıköy
evdir ya, yaşayana! Vapurdan ayağını
basıp iskeleye indiğin an başlar güven. Sahil
şeridi boyunca Bostancı’ya kadar devam
eder burnunda denizin kokusu. Kadıköylü
kucaklar, öteki demez. Kimisi vegandır,
kimisi doymaz etsiz. Kimi geçim derdinden
yakınır, kimi deniz sefasındadır, tasasız.
O sırada sahilde biri piknik derdinde, öteki
koşuda, esnemede... Bisiklet mi motor mu
araba mı tabana kuvvet mi? Hepsi…”
Soli içeriklerini takip etmek için mail
adresinizle kayıt yaptırmanız yeterli. Üstelik
takip etmek için özel bir uğraşa gerek yok,
çünkü Soli düzenli olarak tüm yazıları mail
adresinize gönderiyor. Kadıköy’ün mahallelerinden
dünyaya uzanacağınız bu güzel
yolculukta, keyifli vakitler…
78 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Life Magazin
Müzisyen Çağan Şengül:
Müzik beni evimde
hissettiren tek şey!
PINAR BALTACI
“Mesafe”, “Bir Deli Hasret” ve “Kırlangıç”
şarkılarıyla dijital mecrada adından sıkça
söz ettiren müzisyen Çağan Şengül, yeni
çıkacak albümünün heyecanını yaşıyor. Bu
yeni çalışmasında sürpriz düetler olacağını
müjdeleyen başarılı isim, okuyucularımız
için müzik yolculuğuna dair detaylar da
paylaştı.
Öncelikle müzik hayatınızın nasıl
başladığını anlatır mısınız?
Müzik sizin için ne ifade ediyor?
Çocukluğumdan beri şarkılarla büyüdüm
diyebilirim. Çok sıkı bir müzik dinleyicisiydim.
Rap müzik sayesinde bir şeyler yazabileceğime
inancım oluştu. Daha sonra bana
hediye edilen bir gitar ile işin tüm rengi
değişti ve işte buradayız. Müzik beni evimde
hissettiren tek şey... Kendimi ait olmadığım
şeyleri ararken buluyordum hep, fakat bir
şarkıyı bitirdiğimde ve size kavuşturduğumda
yaşadığım aidiyeti anlatamam.
Kendi müziğinizi ve tarzınızı
nasıl anlatırsınız?
Her insanın yürüdüğü yollardan geçmiş
şarkılar… Alternatif, slow pop olabilir ama
yine de içinde kendime ait bir dil ve anlatım
biçimi olduğunu düşünüyorum.
Dijital ortamda çokça dinlenen
müzisyenlerdensiniz. Bunu
neye bağlıyorsunuz? Nedir farklı
olmanın sırrı?
Konunun buralara geleceğini hiç düşünmüyor
ve beklemiyordum açıkçası. Dolayısıyla,
uyguladığım “sır” olacak bir tarifi yok bence.
Haykıracak bir meselen varsa içinde, mutlaka
duyan çıkıyor.
Yakın dönemde sürpriz projeleriniz
var mı?
Albüm hazırlıyorum, o yüzden biraz
heyecanlıyım. Sürpriz düetler de olacak albümün
içinde. 2022 ile ilgili ciddi düşünüyorum.
En beğendiğim şarkılarımı çıkarmaya
yeni başlıyorum.
Son olarak Kadıköy’ü konuşmak
istiyorum. Kadıköy’de en çok neler
yapmaktan hoşlanıyorsunuz?
Bir Kadıköylü olarak söylüyorum ki hâlâ doyamadım.
Moda tarafında sevdiğim bir-iki
tane mekân var, boş zamanlarımın çoğunu
orada geçiriyorum. Bir de hava güzelse
tadından yenmiyor Kadıköy!
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 79
Life Magazin
Orta Asya’dan Yeldeğirmeni’ne
bir uzun sohbet
PINAR BALTACI
Bugünlerde 8. yüzyıl Orta Asya-Eski Türkler
dönemini anlatan “Destan” dizisiyle
adından söz ettiren usta oyuncu Şahin
Ergüney, uzun bir süredir Kadıköy Yeldeğirmeni
sakini... Soğuk bir Kadıköy gününde
Yeldeğirmeni’nin eski binaları arasındaki bir
kafede dizisinin detaylarını konuşarak, hem
tarihi gezintiye çıktık hem de her dokusuyla
geçmişe dokunan Yeldeğirmeni’ni kendine
has keşifleriyle Şahin Ergüney’den dinledik.
Keyifli okumalar...
Şimdilerde ATV’de yayınlanan “Destan”
dizisinde Kün Ata karakterine hayat
veriyorsunuz. Diziyi ve karakterinizi
anlatır mısınız?
Destan, 8. yüzyıl İslamiyet öncesi Türkleri
anlatan bir dizi. Ayrıca bu dönem, Türklerin
tarihinde en az bilinen dönemlerden biri.
Biz sürekli hareket hâlinde ve göç eden
bir topluluk olduğumuz için doğal olarak
günümüze belge maalesef çok az ulaşmış.
O döneme dair elimizde Orhun, Kültegin,
Bilge Kağan ve Tonyukuk Kitabeleri kalmış.
Biz asıl bilgileri o dönemin Çin yıllıklarından
öğreniyoruz. Destan, konusunu tarihten
alan bir dizi film ama belgesel değil, kurmaca
bir dizi... Tarihte gerçekleşmiş şeyleri
belgeler ışığında, senaristlerin hayalinde
canlandırdığı hâliyle ve tabii seyircinin de
ilgisini çekecek şekilde çekip, gerçekleştiriyoruz.
“Destan” dizisinde Kün Ata karakterini canlandırıyorum.
Kün Ata, bir anlamda şifacı
ya da “Ak Şaman” diyebileceğimiz bir Kam,
yani Göktürklerin bilge adamı... Şaman
ya da Kamlar, hayatla derin bağları olan,
geçmiş-gelecekle bağlantılar kurabilen ve
yaşam bağı güçlü, bir anlamda farklı bir
dünya görüşünün temsilcisi olan insanlardır.
Ben de bu doğrultuda dizide aynı
zamanda kendine özgü yöntemleri olan bir
şifacıyı oynuyorum.
80 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Life Magazin
Peki, ne gibi tepkiler alıyorsunuz? Seyirci
sevdi mi Destan’ı?
Benim için reytinglerden önce sokaktaki
insanın tepkisi çok önemli... Mekânlar, kostümler
ve oyunculuklar açısından çok güzel
dönüşler alıyorum. Zira, konu ve hikâye için
de öyle… Bizim seyircimiz dizilerle içli dışlı,
dizi seyretmek yaşamlarındaki önemli unsurların
başında geliyor. Ben yine de daha
çok kitap okunan bir toplum olabilmeyi
isterdim. Rahat bir koltukta oturarak televizyon
seyretmek, kitap okumaya nazaran
daha kolay geliyor. Gerek görsel gerekse
senaryo anlamında beğenileri oluşmuş bir
seyirci var karşımızda. Bunu sadece belli bir
kültür düzeyinin üstündeki kişiler için değil,
ortalama bir seyirci için de söyleyebilirim.
Tarihi dizilerle birlikte tarihi konuları merak
eden bir seyirci kitlesi oluştu. Neredeyse
birebir inşa edilen kaleler, obalar, mekânlar
çok önemli. İçine girdiğinizde mekân, sizi tarihin
derinliklerine götürüyor. Tarihi dizilerin
şöyle bir özelliği daha var; eğer bildiğiniz
ve sizi ilgilendiren bir tarihse, dizi sizi çok
çabuk içine alabiliyor. Ancak eski Türklerin
yaşayışı gibi fazla bilinmeyen dönemleri
anlatıyorsanız; kostüm, dekor ve hikâyenin
anlatış şekli çok daha önemli oluyor.
Seyirci, bu yönleriyle de Destan’ı sevmeye
başladı sanırım. Bu durum, dizinin izlenme
oranlarına net bir şekilde yansıyor.
İzlerken bizleri dahi büyüleyen
atmosferi siz birebir yaşıyorsunuz.
Hislerinizi nasıl anlatırsınız?
Ben bu diziden önce “Kuruluş Osman”
dizisinde Umur Bey’i oynadım. Her ikisi de
sanat yaşamımda önemli yerde olacak. Bir
kere her iki dizide de tarih var, atlar var. Kostümlerden
mekânlara kadar her ayrıntıya
dikkat edilmiş. Çekimler, Karadeniz sahiline
yakın yemyeşil bir vadinin ortasında, çok
özel mekânlarda yapılıyor. Bir Giresunlu
olarak, Karadeniz’in havasını solumak beni
ayrıca mutlu ediyor. Sette herkes sorumluluğun
bilincinde... Kostümler ve aksesuarlar
olabildiğince gerçek ve estetik. Her ayrıntı
için ayrı ayrı özeniliyor. Eğer atmosfere,
kostüme, oyunculuğa ve senaryoya özen
göstermezseniz, seyirci de sizi ciddiye
almaz ve yaptığınız işe inanmaz. “Destan”
dizisinde kurganlar dediğimiz eski Türk
mezarlarında insan suretinin var olduğu çok
ilginç heykeller var. Bu heykeller bile birebir
oluşturuldu.
Gelelim Yeldeğirmeni’ne... Sizi uzun
yıllardır burada alıkoyan Kadıköy
tutkusunu dinleyebilir miyiz?
Kadıköy’e yerleşmeden önce, kısa bir süre
Cihangir ve Üsküdar Libadiye taraflarında
yaşadım. Sonra biraz da tesadüf eseri
Yeldeğirmeni’ne geldim. Kadıköy, her zaman
benim yaşamak istediğim bir yerdi. O
sebeple iyi ki o güzel tesadüf gerçekleşmiş
diyorum. Yeldeğirmeni, modern bir yaşam
içinde size mahalle kültürünü sunabilen
ilginç bir yer. Evimin arkasında cami,
yanında kilise, biraz alt tarafta havra var.
Huzurlu bir mahalle burası…
Yeldeğirmeni, geçmişte birçok değirmenin
olduğu bir yermiş. Biz ne yazık ki geçmişin
değerlerini bugüne ve yarına taşımakta
biraz zorlanan bir toplumuz. Bölgenin adı
Yeldeğirmeni ama bir tane dahi değirmeni
muhafaza edememişiz. Tarih, apartmanların
altında kaybolmuş ne yazık ki… Bunu
muhafaza edebilseydik, aidiyet duygusunu
bugünlere taşıyabilseydik, tarihi açıdan
çok daha önemli bir bölge olacaktı. Ancak
her şeye rağmen yine de özel bir mahalle
burası. Evimden çıkınca hemen aynı sokaktaki
bir kafede kahvemi içip, kitap okuyup,
insanlarla sohbet edebiliyorum. Ben burada
yaşamaktan dolayı büyük keyif alıyorum ve
kendimi her geçen gün aidiyet duygusuyla
donanmış bir Kadıköylü gibi hissediyorum.
“Eski Türkler, yaşamın gücüne çok
inanıyor. Özellikle Orta Asya’daki
Türklerde su, ateş ve toprak çok
çok önemli ve asla kirletilemez,
çünkü kutsal. Sonra Hıdırellez zamanında
üzerine çaputlar bağladığımız
hayat ağacı da kültürümüz
açısından çok önemli. Ağaçlar
bir anlamda hayatın kaynağı ve
yaşamı simgeliyor. Ruhumuzun
güzelliğini tanrıya ulaştıran kutsal
bir semboldür aynı zamanda.
Onun için de geçmişteki Türkler
yaşama, doğaya ve suya çok değer
veriyorlar. Su, saflığın ve temizliğin
simgesi olarak görülüyor. Onun
için nehirleri kirletmiyorlar, çünkü
kirlettikleri zaman günah işleyeceklerini
ve cezalandıracaklarını
düşünüyorlar. Şimdiki derelerimizin,
nehirlerimizin durumuna
baktığımız zaman da nereden
nereye geldiğimizi görüyoruz.”
“Benim dizideki karakterim Kün
Ata, ayinlerinde ateşi kullanıyor.
Zaten ateş arındırma yönüyle
Şaman ayinlerinde mutlaka bulunuyor.
O ayinlerde ateş vasıtasıyla
deniyor ki, biz hayat içinde şu an
varız ve yaşam bize emanet olarak
verildi. Bedenimiz, ağaçlar, toprak,
sular da bize emanet edildi ve
hepsinin bir ruhu vardır. Şamanlar
mesela bir taşın bile ruhu
olduğunu düşünürler. Bizim insan
olarak öncelikle kendimizi tanıyıp,
kendimize saygı duymamız gerekiyor.
Kendisine saygı duyan insan,
karşısındaki insana saygı duyar;
onu dinler, anlar, sever hatta aynı
duyguları paylaşır. Kendine saygı
duymayan bir insanın, karşısındaki
insana saygı duyması mümkün
değildir. Ben, mutluluk ve barışın
da bu şekilde geleceğini düşünüyorum.”
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 81
Life Magazin
Gülçin Hatıhan:
Oyunculuk
özen ve emek
istiyor
Bir döneme damga vurmuş diziler “Kaygısızlar” ve “Çılgın
Bediş” ile tanıdığımız Gülçin Hatıhan, bugünlerde “Mahkum”
dizisiyle ekranlarda… Aynı zamanda oyuncu koçluğu yapan
ve yeni projelerin hazırlığı içerisinde olan Hatıhan’ın hayatında,
oyunculuk baş köşede duruyor.
Gülçin Hanım, öncelikle bugünlerde neler yapıyorsunuz?
Günleriniz nasıl geçiyor?
Bugünlerde tam olarak sırası ile yönetmenlik,
oyunculuk, kedi köpek bakıcılığı, ev temizliği, film/
dizi izleme, okuyabildiğim kadar kitap okuma var
programımda. Ben evvel ezel kendini meşgul
tutmayı seven bir insanım. O yüzden devinim
hiç durmuyor. Mutlaka bir telaş, bir koşturmaca
oluyor günlük yaşamımda. Plan yapmayı
seviyorum, en azından kısa vadeli... Mesela
yarın neler yapmam gerektiğini bilirsem,
uyanma saatimden başlayarak tasarladığım
akışa uyum sağlamaya çalışarak geçiyor
gün. Planlamazsam sıkıntı büyük...
Oyunculuk hayatınızın neresinde
duruyor? Bize mesleğinizi ve sizde
yarattığı hisleri nasıl anlatırsınız?
Hayatımın baş köşelerinden birinde
duruyor. Birçok mesleğim olduğu
söylenebilir ama yaşamımın genel
hatlarını oyunculuk tayin ediyor.
Mesela projeye göre şehir değiştiriyorum.
Diğer iş programlamalarımı,
oyunculuğu öncelikli tutarak
yapıyorum. Benim mesleğim,
gerçekten hakkı ile yapılmaya
gayret edildiğinde dünyanın en
zor işlerinden biri. Dolayısı ile çok
özen ve emek istiyor. Hiç bitmeyen
bir okul gibi, bir türlü mezun
hissedemiyorsunuz kendinizi. Şikâyet
gibi algılanmasın, elbette her mesleğin
kendine göre zorlukları var ama
benim gibi işini çok severek yapabilen
mutlu azınlıktansanız, anlayacağınız üzere
o zorluklar bile bir yarışa, meydan okumaya
82 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Life Magazin
dönüşüyor. Ben ve içimdeki onlarca oynadığım
ve oynayacağım karakter, mutlu mesut
geçinip gidiyoruz.
Sizi birçok okurumuz kuşkusuz hâlâ
Kaygısızlar’dan hatırlayacaktır.
Günümüzde dahi hatırlanan ve sevilen o
projeyi nasıl anlatırsınız?
Ölene kadar boynumda bir altın madalya
gibi taşıyacağım Kaygısızlar’ı. Aslında
başlarken başka bir rol için anlaşmıştık ama
bir şekilde Zeynep bana kaldı. İşte bazen
evren sihirli değneğini bir oynatıverir ya, o
anlardan biri oldu. İlk sete gittiğim gün, dün
gibi aklımda. Tüm çocukluğum bu insanları
seyrederek geçmiş ve ben onlarla aynı
odadayım. Birlikte oyun oynuyoruz... Ne çok
şey öğrendim, hem mesleğe hem hayata
dair. Ne müthiş insanlar tanıdım. Şanslı bir
insanım velhasıl kelam.
Geçmişten devam edelim mi? Elbette
Çılgın Bediş’i soracağım. Bugünlerden
o zamanlara baktığınızda bize neler
söylersiniz?
Hem daha naif hem de daha cesurmuşuz
sanki. Hayatı yaşınıza göre algılıyorsunuz.
20’lerimdeyim, 90’lar İstanbul... Aşırı eğleniyoruz
Bediş ekibiyle. O zamanlar diziler ortalama
45 dakika. Hayalleri vardı ya Bediş’in
hatırlarsınız, her hafta kılıktan kılığa giriyoruz.
Türkiye’de ilk dizi karavanını bizim yapımcımız
getirmişti sete mesela, çok sevgili Ayhan
Aybek. O yıllar hep bir tebessüm yüzümde.
“Kariyerimde dönüm noktası” dediğiniz
bir projenizden bahseder misiniz?
Bir tek dönüm noktam yok galiba. Daha
bugün konuşuyorduk arkadaşlarla; “olan
iş, hayırlı iştir” felsefem vardır benim. Çok
zorlamam işleri, olması kadar olmaması da
hayrınıza olabiliyor bazen. Kaderci bir noktadan
söylemiyorum bunu. Evrenin hepimiz
için hesapları, sürprizleri var. Akışa bırakmak
da kafa sağlığı açısından önemli… İşte
bu bağlamda, içinde bulunduğum her iş
kendi çapında bir dönüm noktası gibi oldu
zaten bana. İnce eleyip sık dokudum, var
olduğum tüm işleri planladım gibi bir şey
asla söyleyemem, ancak bir şekilde hepsi
de güzel güzel ilmekler attı kariyerimde.
Peki, sizin en sevdiğiniz rolünüz
hangisiydi?
Bu da çok zor soru. Zeyneplerle Handan
kapışır sanki.
Bugünlerde “Mahkum” dizisinde kilit
rollerden birine hayat veriyorsunuz. Kısa
sürede çok sevilen bu diziyi ve rolünüzü
anlatır mısınız?
Senaryoyu ilk okuduğumda nefesim sıkıştı.
Hızına, akışkanlığına, karakterlerin bu denli
detaylandırılmış olmasına hayran kaldım.
Sonrasında seyrettiğim bölümlerde de
oyunculuklar ve dizinin anlatım dili, rengi
beni çok etkiledi. Hani oluyor ya bazen, sizin
beğendiğiniz işler seyircide karşılığını bulamıyor
bir türlü ve reyting canavarına yenik
düşüyor. Mahkum’u seyircinin de bu denli
benimseyip, ilgi göstermesi de harikulade
oldu. Ömrü uzun olur umarım. Benim karakterime
gelince; Nazan çok gizemli, kadın
kadın, eğlenceli ve korumacı bir tip. Sakladığı
sırlar var. Bu sırların gün yüzüne çıkması
dengeleri bozabilir. Bakalım önümüzdeki
bölümler nelere gebe...
Aynı zamanda oyuncu koçluğu da
yapıyorsunuz. Bu bağlamda, yola yeni
başlayanlara ve başlayacaklara neler
önerirsiniz?
Yol uzun ve meşakkatli... Gençlerde hele
rakip de çok. Bu kulvarda öne çıkabilmek
için gerçekten dört başı mamur olmak
gerekiyor. Hem yetenekli hem eğitimli, hem
kültürlü hem fiziksel olarak karakteristik,
hem de çooook şanslı olmalısınız. Her geçen
sene bu şans faktöründeki çooook’a bir
‘o’ daha ekleniyor. Her şeye rağmen seviyorsanız
ve bu yolda ilerlemek istiyorsanız, ne
olur kendinizi geliştirmekten vazgeçmeyin.
Yeni parçalar çalışın, filmlerde ve oyunlarda
gördüğünüz sahneleri yazın, kendiniz oynayın.
Bol bol okuyun. Bu pandemi sadece
bir konuda işe yaradı; dünyanın önemli tiyatroları,
oyunlarını internete koydu. Lütfen
ne bulursanız seyredin. “Ne yani, şu filanca
benden iyi mi oynuyor yani?” yanılsamasına
sakın kapılmayın. O ekranda, siz evinizin
koltuğundaysanız, seyrettiğiniz insanın
hikâyesi de eminim epey ilgi çekicidir. Dışarıdan
göründüğü kadar parlak değil bu işler,
cefasını çekmeye de hazırlayın kendinizi.
Başa dönelim; “Kendinizi diğer akranlarınızın
önüne çıkartabilmek için çok çalışmak
şart” derdim. Zaten hemen her gün demeye
de devam ediyorum.
Yeni projelerinizden bahseder misiniz?
Kendi yazdığım bir uzun metraj filmi çekiyorum
bugünlerde. Filmin ismi “Son İki”... Seçmelerde
hep son ikiye kalan bir oyuncunun
hikâyesi… Sevgili Ufuk Karakavak oynuyor
filmde. Başka oyuncular da var ama Ufuk
hariç herkes amorstan. Yeni projelerime
çokça yönetmenlik dahil. “Son İki” biter
bitmez de yeni filme başlayacağım. O da
iki kişilik bir hikâye. Böyle teker teker artıra
artıra gidiyorum.
Son olarak sizden Kadıköy’ü dinlemek
isteriz…
Bizim okul Ziverbey’deydi. Çorbacısı,
kitapçısı, çay bahçesi, kardeş okulun deniz
kokulu koridorları, kankanın tam Kadıköy
Meydanı’ndaki evi, daha o zamanlar Barlar
Sokağı yok ama Moda’da dondurmacı sabit.
Hayatımın değişik noktalarında iki kere
Moda’da yaşadım. Şahane anılarım var Kadıköy’e
dair. Dörde beşe bölsem İstanbul’u,
biri Kadıköy’dür mesela benim için.
Teşekkürler…
Ben teşekkür ederim. Ne güzel sorular hazırlamışsınız.
Tüm okurlarınıza da sevgiler,
selamlar...
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 83
Advertorial
Bir ömür boyu mutluluğun adresi:
ELITE WORLD HOTELS
Konfor, şıklık ve misafirperverliği bir arada sunan Elite
World Hotels; havuz başı, kır düğünü ve balo salonu konseptleri
ile çiftlerin hayallerini gerçekleştiriyor. Ayrıca sade
bir törenle “evet” demek isteyen çiftlere de muhteşem bir
nikâh atmosferi sunuyor.
Türkiye’nin yerel otel zinciri Elite World Hotels; sosyal
mesafeli, güvenli balo salonları, havuz başı ve kır düğünü
konseptleri ile çiftlere günlerce konuşulacak düğün organizasyonu
hizmeti veriyor. Özellikle estetik ve modern dış
mimariden çarpıcı iç mekân tasarımlarına kadar her şeyin
özel olarak hayata geçirildiği Elite World Europe Hotel ve
Elite World Asia Hotel, benzersiz konseptleri ile unutulmaz
düğünlere ev sahipliği yapıyor.
DÜĞÜN ÇİFTLERİNE ÖZEL SÜRPRİZLER
Balo salonlarının ihtişamı ve konforunun yanı sıra nikâh
seremonisi, özel asistan hizmeti, Executive Chef’lerin ellerinden
çıkan lezzetli menüler, düğün çiftlerine sunulan özel
sürprizler de ayrıcalıklar arasında yer alıyor. Ayrıca düğün
merasimini Elite World Hotels’te gerçekleştiren çiftler, Elite
World Marmaris veya Elite World Sapanca Hotel’te iki gece
ücretsiz konaklayabiliyor. Bu arada ilk evlilik yıl dönümlerinde
de Elite World Hotels’in misafiri olurken, müsaitlik
durumuna göre balayı odalarında kalabiliyorlar.
DOĞA İLE İÇ İÇE DÜĞÜNÜN ADRESİ;
ELITE WORLD SAPANCA
Düğün merasimini doğa ile iç içe bir ortamda gerçekleştirmek
isteyenler, Elite World Sapanca Convention &
Wellness Resort’un görkemli geniş salonları ve havuz başı
alanlarında yıllarca unutulmayacak bir düğün organize
edebilirler. Kır düğünü yapmak isteyenler ise Elite World
Sapanca’nın Green Garden alanında “evet” diyebilir. Ayrıca
düğün yerine nikâh tercih edenler de yine doğanın kalbinde
yer alan Elite World Sapanca’da hem misafirlerine shem
de ailelerine unutulmayacak, duygu dolu anlar yaşatabilir.
Detaylı bilgi için; (0212) 237 17 00
84 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Gürsel Tekin
üçüncü kez
“Evet” dedi
Cumhuriyet Halk Partisi’nin ağır toplarından
İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin,
üçüncü evliliğini kendisinden 26 yaş küçük
haber spikeri Mehtap Özkan ile yaptı. Siyasi
alandaki başarı performansını aşk hayatında
pek gösteremeyen Tekin için dostları,
“Galiba bu kez aradığı aşkı buldu” yorumunda
bulundular.
NİKÂHI EKREM İMAMOĞLU KIYDI
Geçtiğimiz yıl üçüncü çocuğunun annesi,
ikinci eşi Nihan Tekin ile anlaşmalı olarak
boşanan Gürsel Tekin ile Mehtap Özkan’ın
nikâh töreni, Çırağan Sarayı’nda özel bir
davet ile gerçekleşti. Nikâhı İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu
kıyarken; çiftin nikâh şahitliklerini ise Cumhuriyet
Halk Partisi Grup Başkanvekili Engin
Altay ile CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı
ve Mehtap Özkan’ın ablası Neslihan Özkan
yaptı.
SİYASİ HAYATI KADIKÖY’DE BAŞLADI
Bugün 58 yaşında olan Gürsel Tekin, ilk
evliliğini iki çocuğunun annesi Ayşe Tekin
ile yaptı. Siyasi hayatındaki yükselişinin ilk
adımlarını Kadıköy’de atan Tekin, 2004-
2009 döneminde Kadıköy Belediye Başkan
Yardımcılığı görevinde bulundu. Sonraki
dönemlerde de Kadıköy’den milletvekili
adayı olan Gürsel Tekin, üç dönemdir de bu
görevini sürdürmekte. Tekin, bir dönem CHP
İstanbul İl Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Aday Adayı da olmuştu.
MEHTAP ÖZKAN KİMDİR?
Gürsel Tekin’in üçüncü eşi olarak siyaset
dünyasında da adından söz ettirecek olan
Mehtap Özkan’a gelince; 1990 Ankara
doğumlu olan Özkan, Başkent Üniversitesi
Radyo ve Televizyon Bölümü’nden mezun
oldu. Ardından, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde
diksiyon ve oyunculuk dersleri aldı.
HALK TV’DE ÇALIŞTI
Medya sektöründeki kariyerine Kanal B
kanalında staja başlayarak adımını attı.
Stajını tamamladıktan sonra 2014 yılında
TV 8’de çalışmaya başladı. Burada sunucu
olarak görev yaptı ve bir dönem de radyo
programında yer aldı. TV 8’den ayrıldıktan
sonra Beyaz TV’ye geçiş yaptı. Beyaz
TV’de muhabir olarak görev almanın
yanı sıra hava durumu programlarının da
sunumunda yer aldı. Bir süre Beyaz TV’de
çalıştıktan sonra oradan ayrılıp, Halk TV’de
çalışmaya başladı. Halk TV’de hafta sonu
haber ve gece bültenlerinin sunuculuğunu
üstlendi.
HABERTÜRK HABER SPİKERİ
Mehtap Özkan, yaklaşık iki yıl boyunca Halk
TV’de çalıştıktan sonra başarılı performansı
ile dikkatleri üzerine çekerek, 2019
yılında Habertürk kanalına transfer oldu.
Günümüzde hala Habertürk kanalındaki
görevine devam eden Özkan, burada haber
bültenlerini sunarak, spikerlik kariyerini
sürdürmekte.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 85
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Buse Ulufi & Çağrı Çığman:
Mayısta düğünümüz var
Çağrı Çığman ile Buse Ulufi’nin yıldırım aşkı, ömür boyu sürecek
mutluluk ile taçlanıyor. Geçtiğimiz yıl yaşamakta olduğumuz
pandemi şartları ile birlikte umutsuzluğun en ağır olduğu günlerde
tanışan ikili, bu tanışmanın birinci yılında nişan yüzüklerini
takıp, mutluluk yolunda ilk adımlarını attılar. Şimdilerde ise 22
Mayıs tarihinde kıyılacak nikâhları ile bu birlikteliği ömür boyu
sürecek mutlulukla taçlandırmayı bekliyorlar.
Buse Ulufi & Çağrı Çığman çifti, nişan yüzüklerinin takılmasının
ardından iki tarafın aile yakınları ve yakın arkadaşlarından
oluşan bir gruba verdikleri yemek daveti ile bu mutluluğu
kutladılar. Davete katılanlar arasında Lara Hızarcı, Merih
Hızarcı, Nergis Gezen, Uğur Gezen, Sema Büyükkızıldağ,
Duru Büyükkızıldağ, Tuna Büyükkızıldağ, Cemre Çığman,
İrfan, Çığman, Buse Ulufi, Çağrı Çığman, Ahmet Fuat Çığman,
Gülay Aziz ve Tuncay Çığman yer aldı.
Ulaş Yılmaz ve Cansu Kiremitçi’den “EVET”
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Dijital
Medya Sorumlusu Ulaş Yılmaz, gönlünü
kaptırdığı Cansu Kiremitçi ile dünyaevine
girdi. Çiftin nikâhını İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kıyarken,
nikâhın tanıklık görevini İBB Sözcüsü
Murat Ongun ve CHP İstanbul Milletvekili
Gürsel Tekin yaptılar.
86 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Yüksel Güven, Güler Güven, Gülşah Güven, Müzeyyen Canca, Meral Güven,
Reyhan Menteşeoğlu, Sumejja Güven, Melisa Şimşek, Oğuzhan Güven,
Ahmet Şakir Güven, Alper Güven ve Gökhan Güven.
Şimşek Ailesi gelin veriyor
Sinan San, Yaman San, Eymen Demirören, Esin
Demirören, Bengü Arslan, Melisa Şimşek, Oğuzhan
Güven, Metin Akgün, Gonca Akgün.
Ahmet Şimşek Holding Kurucusu Ahmet Şimşek ve Yasemin
Kumral Şimşek çiftinin torunları Melisa yuvadan uçuyor.
Altay ve Fulya Şimşek çiftinin Melisa Şimşek, Yeditepe
Üniversitesi’nde iç mimarlık eğitimi aldığı sırada tanıştığı
AŞ-SAN Yemek ve Catering firmasının sahibi Ahmet Güven’in
oğlu Oğuzhan Güven ile hayatını birleştirme kararı
aldı. İki tarafın ailelerinden de onay alındıktan sonra önce
kız isteme, ardından nişan töreni gerçekleştirildi.
Büyük Kulüp’te düzenlenen nişan töreninde Melisa ve
Oğuzhan ikilisinin mutluluklarına tanık olan davetliler;
“Birbirlerine çok yakıştılar, mutlulukları daim olsun”
dileklerinde bulundular. Davetliler arasında Esin & Eymen
Demirören ve ailesi, Akgün Ailesi başta olmak üzere sanat
ve iş çevrelerinden katılımın olduğu dikkatleri çekti.
Ömer Atay Şimşek, Sumejja Güven, Melisa Şimşek, Oğuzhan Güven, Gökhan Güven.
Melisa & Oğuzhan ikilisinin nişan yüzüklerini takma görevini,
dedeleri Ahmet Şimşek üstlendi.
Melisa Şimşek, Oğuzhan Şimşek, Ömer Atay Şimşek, Ayşe Sesel.
Altay Şimşek, Mehmet Şakir Güven, Oğuzhan Güven, Melisa Şimşek,
Meral Güven, Fulya Şimşek, Ömer Atay Şimşek.
Yasemin Kumral Şimşek, Ahmet Şimşek, Oğuzhan Güven, Melisa Şimşek.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 87
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Sargın’lara
“ Ela Bebek”
geliyor
Bundan 4 yıl kadar önce hayatlarını birleştirme kararı
alarak evlenen Çisem & Oykun Sargın çiftinin beklenen
bebek haberi nihayet geldi. İkili, geçtiğimiz ay bir kız
bebekleri olacağını, isim olarak da “Ela” adını vereceklerini
açıkladılar.
Ela Bebek için bir de baby shower partisi düzenlendi.
Suadiye’nin Fransız konseptli ünlü butik pasta ve etkinlik
mekânı La Reine’de gerçekleşen davet, son derece
renkli bir buluşma olarak fotoğraf karelerine yansıdı.
KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ’NDE TANIŞTILAR
Şimdilerde ünlü bir e-ticaret firmasında kategori yöneticisi
olarak çalışan Çisem Sargın ile yine ünlü bir Alman
endüstriyel ekipman tedarikçisi Eagle Burgmann’da çalışan
Oykun Sargın’ın tanışma hikâyeleri, Kocaeli Üniversitesi’ndeki
öğrencilik yıllarına dayanıyor. 22 Eylül 2018 tarihinde
evlenen Çisem & Oykun Sargın çifti için dostları, evliliklerinin
5. yılını Ela Bebek ile birlikte karşılayacak olmalarının
ayrı bir mutluluk kaynağı olduğuna vurgu yapıyorlar.
Kadıköy Life Ailesi olarak bizler de Çisem & Oykun Sargın
çiftini kutluyor, Ela Bebek ile birlikte sağlık ve mutluluk
dolu nice yıllar dileklerimizi paylaşıyoruz.
88 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Nostaljik Esintiler Korosu’ndan
nostaljik konser
Bundan beş yıl önce Türk pop müziğinin duayen isimlerinden
İskender Doğan’ın oluşturduğu “Nostaljik Esintiler Müzik
Topluluğu”, başarılı performanslarını sürdürüyor. Çoğunluğunu
Kadıköylülerin oluşturduğu koro, Mustafa Saffet Kültür
Merkezi’nde yedinci konserlerini verdi.
UNUTULMAZ ESERLERLE ZAMANDA YOLCULUK
Son derece iyi hazırlanmış bir sahne dekorasyonu önünde
yaklaşık 400 kişinin izlediği konserde, müzik yelpazesinin
her boyutundan unutulmaz eserler seslendirildi. Konukları
bugünün heyecanıyla birleştirerek bir anlamda zaman yolculuğu
da yaşatan gecede, bir hayli heyecanlı olan koristlerin
performansları izlenmeye değerdi.
Konsere sanat
çevrelerinden yoğun
katılım oldu. Kadıköy
Kültür Sanat Derneği
Başkanı Nesibe
Müsevitoğlu, Türk
Sanat Müziği Sanatçısı
Murat Seçkin, Nihal
Arda, Özlem Aydın ve
Ebru Çelik bu isimler
arasındaydı.
Kadıköy’ün gönüllüleri kahvaltıda buluştu
Kadıköy Belediyesi Gönüllü Eğitim ve Dayanışma Merkezi’ne bağlı tüm gönüllü
evlerinin başkanları, düzenledikleri kahvaltıda bir araya geldi. Fenerbahçe
Mahallesi Gönüllü Evi’nin ev sahipliği yaptığı buluşmada, yeni seçilen üyeler de
birbirleriyle tanışma fırsatı buldu.
Geride bıraktığımız 2020 ve 2021 yılı faaliyetleri ile ilgili bilgi alışverişinde bulunan
üyeler, 2022 yılı için yapılacak olan çalışmalar hakkında öneriler de paylaştı.
Buluşmanın sonunda Fenerbahçe Gönüllü Evi Başkanı Nilgün Akdağ ve yönetim
kurulu üyelerine, emekleri ve misafirperverlikleri için teşekkür edildi.
Kadıköy Belediyesi Meclis Üyesi ve Gönüllü Evleri Yönetim Kurulu
Başkanı Dr. Süleyman Şahin, Gönüllü Evleri Yönetim Kurulu Üyeleri
Ümit Ağan, Nurhan Sözer, Mine Eray, Özlem Sönmez, Kadıköy
Belediyesi Gönüllü Eğitim ve Dayanışma Merkezi Sorumlusu Engin
Baran, Fenerbahçe Mahallesi Muhtarı Tuba Aldeniz, Göztepe Gönüllü
Evi Başkanı Şenay Erduran, Fikirtepe Gönüllü Evi Başkanı Binnur
Güneri, Erenköy Gönüllü Evi Başkanı Necla Yılmaz Karaman, Suadiye
Gönüllü Evi Başkanı Suat Ağan, Sahrayıcedid Gönüllü Evi Başkanı
Yakut Hankuşu, Zühtüpaşa Gönüllü Evi Başkanı Yıldan Seğmen,
Caddebostan Gönüllü Evi Başkanı Cansu Hondar, Bostancı Gönüllü
Evi Başkanı Şehime Terim, Merdivenköy Gönüllü Evi Başkanı Sevim
Satılmış, Fenerbahçe Gönüllü Evi Başkanı Nilgün Akdağ Pamuk ve
Yönetim Kurulu Üyeleri…
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 89
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Moda Deniz Kulübü’nün ‘Ressam Sofraları’nda
Tamara de Lempicka’nın anlatılmamış hikâyesi
Moda Deniz Kulübü’nün gastro-kültürel etkinlikleri kapsamında
bir sanat markası hâline gelen “Hülya Botasun ile
Ressam Sofraları”, bu defa Polonyalı ünlü ressam Tamara
de Lempicka’yı ağırladı. Hülya Botasun, 16 Mayıs 1898 tarihinde
Maria Górska adıyla Varşova’da zengin bir Polonyalı
anne ve Rus tüccar bir babanın kızı olarak doğan Tamara
de Lempicka’nın fırtınalı hayatını, Dünya Kadınlar Günü
nedeniyle tercih ettiğini açıkladı.
“MUCİZELER YOKTUR, SADECE YAPTIKLARIN VARDIR”
Sunumu boyunca sanatçının ürettiği eserlerin büyük bölümü
hakkında ayrıntılı bilgi veren Hülya Botasun, gecenin
sonunda Tamara de Lempicka’nın anlatılmamış hikâyesi
ve hayatta kalma sanatını anlatan “Mucizeler Yoktur, Sadece
Yaptıkların Vardır” adlı kısa filmin gösterimine yer verdi.
Bir yandan sanatçının yaşamı boyunca ürettiği eserlerin
ekrana yansıtıldığı, bir yandan da hayatındaki kırılma
noktalarından yola çıkarak hikâyesinin anlatıldığı sunum,
konuklar tarafından büyük beğeniyle karşılandı. Şef Feyyaz
Doğan’ın karşılama kokteyli ve tadım menüsü ile başlayan
gece, sanatçının sevdiği yemeklerden oluşan menü ile devam
etti. Karşılama kokteyli ve yemeğe, Doluca markasının
şarapları eşlik etti.
Etkinliğe katılanlar arasında, sanata karşı son derece duyarlı olan Arzu & Osman
Nizamoğlu çifti de vardı. Lions ve Kadın Adayları Destekleme Derneği gibi sivil toplum
örgütlerinde sosyal sorumluluk görevlerine aktif katılım gösteren Arzu Nizamoğlu;
“Kulübümüzün bu tür etkinlerini büyük takdirle karşılıyoruz. Değerli sanatçımız Hülya
Botasun’a teşekkürlerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı. Nizamoğlu çiftine gecede
eşlik eden ise yakın dostları Aysun & Murat Gökçen çifti idi.
Begüm Albayrak,
Hülya Botasun ve
Banu Akyıldız…
Gecenin sonunda sahneye davet edilen Hülya Botasun’a
katkılarından dolayı teşekkür edilerek, Darülaceze Vakfı’na
yapılan bağışın teşekkür belgesi takdim edildi. Ardından da
Şef Feyyaz Doğan ile birlikte mutfak ve salon ekibi sahneye
çağrılarak, alkışlarla teşekkür edildi.
90 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Deniz Yalçın, Mehmet Yalçın, Hülya Botasun, Sibel Kutman,
Ayhan Alpakın, Osman Serim, Monic Serim, Canan Toprakkaya
ve Kadir Toprakkaya.
Yıllar önce Moda Deniz Kulübü’nde açtığı “Nar Tanesi” başlıklı
sergi ile büyük ses getiren Reyhan Göksel, bu kez Ressam
Sofraları’na konuk olarak katıldı. Göksel, Hülya Botasun’a
böylesine özel bir etkinliğe öncülük ettiği için teşekkürlerini iletti.
Uzun zamandır
görünmüyordu
İran kökenli eski dostumuz
Mahmut Naibi’ye İran Lokantası’nda
rastladık. Yanında
ise ünlü Estetik ve Plastik
Cerrah Op. Dr. İbrahim Oskui
vardı. Naibi, “Uzun zamandır
görünmüyorsunuz?”
şeklindeki sorumuza, son
zamanlarda birçok Kadıköylüden sıkça duymakta olduğumuz gibi
“Bodrum’da yaşıyorum” yanıtını verdi.
Nazım Alpman:
7. sınıfa terfi
ettim
Şimdilerde 70’inci yaşını
karşılayan kıymetli dostlarımızdan
Nazım Alpman, usta
gazeteci sıfatı ile bu fotoğrafın
resim altını da kendisi
yazdı: “Eğer Ezgim
1 Mart akşamı sürpriz yapıp
da aile arasında hızlı bir
organizasyon yapmasaydı,
benim 7. sınıfa geçmeye hiç
niyetim yoktu. Ama yaptı.
Üzerinde 70 yazan pastayı alıp gelmeseydi... Gelmekle kalmadı; Yiğit’i,
Elâ’yı, Melis’i ve Kerem’i de örgütleyip, bayağı şenlikli bir akşam
yemeği düzenledi. Eh, artık ilan-ı yaşımızı arzedebiliriz: Yaş 70 ama iş
bitmemiş!”
“Aile, en büyük servet”
Bağdat Caddesi’nin ünlü diş hekimlerinden Dr. Fulya Üçem’e Büyük
Kulüp’te rastladık. Dikkatli bakışlarımız sonrasında beklediğimiz “Aile
gibisi yok, en büyük servetim ailem” yanıtını aldık. Fulya Üçem, Atilla
Üçem, Nihat Üçem ve Hatice Üçem.
Mutlu Çiçek, Hülya Botasun, Mehmet Yalçın ve Selin Bozkurt.
Diğdem Köylü, Işıl Fırat Akgüner,Sevinç Kuyaş, Hülya Botasun,
Şeyda Haksal,Ümit Kincal ve Şeyda Dündar Ege.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 91
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Marshall Global Logistics,
5. yılını tüm çalışanlarıyla kutladı
Kadıköy merkezli kuruluşlarımızdan Marshall Global
Logistics, kuruluşunun 5. yılını kutladı. Baltalimanı’ndaki
Portaxe’de gerçekleşen kutlamada, tüm Marshall Global
Logistics çalışanları bir araya gelerek doyasıya eğlendiler.
Gecede bir konuşma yapan Marshall Global Logistics
CEO’su Lütfü Erman Özcan, geride bıraktıkları 5 yıllık
zaman diliminde Türkiye’de 5, yurt dışında 2 olmak üzere
toplam 7 ofis ile yollarına devam ettiklerini dile getirdi.
“HEP BİRLİKTE GELİŞMEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”
Özcan, konuşmasında çalışanları ile birlikte kocaman
bir aile olduklarının altını çizerek; “Tüm arkadaşlarımız
şirketimizi bir aile sıcaklığı ile görüp, bugünlere gelmesini
sağladılar. Hep birlikte gelişmemizi sürdüreceğiz. 2018
Ocak ayında sektörde uzun yıllar faaliyet gösteren bir firma
ile iş birliği kararı aldık. 2020 yılında Hansa Meyer Global
Transport firmasının Türkiye’deki tek yetkili acentesi olduk.
İlk olarak Bursa ofisini açtık. 2021 yılında İzmir, Mersin,
İskenderun, Irak-Zaho ve ABD-Florida ofislerini devreye aldık.
Ağırlığımızı Türki Cumhuriyetleri, Amerika, Orta Doğu,
Uzak Doğu ülkelerine verdik” dedi.
92 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Av. Lerzenur Elik ile TÜKD arasındaki bu anlamlı bağışın imza törenine,
Kadıköy Life Ailesi olarak bizler de tanık olduk. Kadir Toprakkaya,
Canan Toprakkaya, Av. Lerzenur Elik, Hülya Yüksel, Şerife Özdemir ve
Leyla Gündüz.
Avukat Lerzenur Elik’ten
anlamlı bağış
Yayımladığı “Kadının Hukukta Yol Haritası” adlı kitabıyla
kadınlara hak arayışlarında yol göstermeyi amaçlayan Avukat
Lerzenur Elik, kitabının gelirini Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’ne
(TÜKD) bağışladı. Bu konuda yapılan protokol, Büyük
Kulüp’te düzenlenen mini bir törenle imza altına alındı.
Av. Lerzenur Elik ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel
Başkanı Hülya Yüksel tarafından imzalanan protokole göre,
“Kadının Hukukta Yol Haritası” adlı kitabın satışından elde
edilecek gelir TÜKD’ye aktarılacak.
“KADININ HUKUKTA YOL HARİTASI” KİTABI HAKKINDA
“Hakkını bildiğin kadar güçlüsün” sloganı ile yola çıkan Av.
Elik, “Kadının Hukukta Yol Haritası” kitabıyla başta kadınlar
olmak üzere toplumun her kesimine yaşamları boyunca
haklarını hukuk yoluyla bulmaları konusunda yol gösterici
olmayı hedefliyor.
“BİLEN KADIN GÜÇLÜDÜR, BİLEN KADIN ÖZGÜRDÜR”
Av. Elik, kadınların yaşadıkları sorunlar karşısında bir yol haritası
kılavuzu sunan “Kadının Hukukta Yol Haritası” kitabına
ilişkin yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “Bilgi güçtür. Bilen
kadın güçlüdür, bilen kadın özgürdür. Haklarından haberdar
olmayan kadın, haklarını da talep edemiyor, hak ihlalleri
karşısında sesini çıkaramıyor. Ben de kitabımı hazırlarken
özellikle kadınları haklarından haberdar etmeyi amaçladım.
Kadınların özel ve iş hayatlarında yaşadıkları zorlukların
önüne geçmek istedim. Kitabımda kadınların haklarını tek
tek anlattım.”
Efsun Öztürk, Canan Toprakkaya, Lerzenur Elik, Hülya Yüksel,
Şerife Özdemir ve Leyla Gündüz.
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
İstanbullu
içmimarlar buluştu
Geride bıraktığımız ocak ayında yapılan TMMOB İçmimarlar
Odası İstanbul Şubesi seçimlerinde “Değişimin
Mavisi Grubu” ile yarışan ve seçimleri kazanan grup,
bu zaferi kutlamak adına bir buluşma düzenledi.
Etiler’deki “Hill & Chill” adlı mekânda gerçekleşen
buluşmaya yaklaşık 100 içmimar katıldı.
Gecede bir konuşma yapan TMMOB İçmimarlar Odası
İstanbul Şubesi Başkanı Doç. Dr. Osman Arayıcı; “Şu
anda bizlerle olmayı tercih ettiğiniz için hepinize
teşekkürlerimi iletiyorum. Mesleğimiz, bir zarafet ve
asalet mesleği. Ortak gayemiz, içmimarlık mesleğinin
bir aristokrasisini oluşturmak. Bizlere güvendiniz. Vaatlerimizi
biliyorsunuz, hepsini tek tek yerine getireceğiz.
Bundan sonra da sık sık bir araya geleceğiz” dedi.
Sezer Örek, Ayşen Örek, Nazım Kılıçarslan,
Didem Kılıçarslan, Müge Saraç, Merve Kartal,
Beste İnan, Selin Parlak ve Cihan Parlak.
Eğitime daha fazla destek için
Türk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Banu Taşkın, Türkiye
genelindeki şube müdürleri ve birim yöneticileriyle
bir tanışma yemeği düzenledi. Aynı zamanda bahar
mevsimiyle artacak faaliyetlere hızlı bir başlangıç için
hazırlık teması da taşıyan buluşma, Boğaz’ın ünlü
balık mekânı Villa Bosphorus’ta gerçekleşti.
İyi ki doğdun
Günay Hemşire
Uzun yıllardır Kadıköy’de yaşayan beş yakın arkadaş, bu
defa Günay Kendirci’nin doğum günü partisi için bir araya
geldi. Sürpriz parti, hepimizin yakından tanıdığı “Kara
Sevda” dizisinin en küçük oyuncusu Arven’nin annesi,
ünlü influencer Leyla Kuşatman’ın sıcak evinde, şahane
sunumlar eşliğinde gerçekleşti. Kendisi için düzenlenen
sürpriz partiye oldukça şaşıran Günay Hemşire, duygusal
anlar yaşadı. Leyla Kuşatman, Günay Kendirci, Elif Dutluoğlu,
Sinem Hüküm ve Benusen Sağdan.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 95
Yaşayan Kadıköy | Cemiyet
Haber Müdürümüz yaşlanıyor
Haber Müdürümüz Cenay Toprakkaya için yıllar
çift olarak geçiyor yorumunda bulunabiliriz. Buna
neden olarak da aşırı titizliğine değinmek gerekir. Her
haberin en az iki defa teyit edilmesi, her sayfanın baskı
öncesi üç defa okunması, örneklerden sadece ikisi. Bir
başka titizliği de doğum günü kutlamasının mutlaka
Kalbur’da olması… Toprakkaya, son yedi yıldır her
doğum günü için “Kalbur olursa olur, yoksa evde
kutlarım” diyor.
Oktay Ailesi’nin
aile bağları
Komşu ilçemiz Maltepe’nin önde gelen iş
insanlarından Azmi Oktay’ın ailesine sıkı sıkıya
bağlı olduğu, kendisini tanıyanlar tarafından
iyi bilinir. Çocukları da onun izinden yürüyerek,
aile bağlarını güçlü tutmayı sürdürüyor. Bu fotoğraf
karesi de onların aylık buluşmalarından
biri olarak objektiflerimize yansıdı. Azmi Oktay,
Selma Oktay, Hikmet Can Oktay, Fatma Oktay,
Tandoğan Bektaş, Ayşe Nil Bektaş.
Lezzetlerini mutlaka deneyin
Kadife Sokağı’nda
sıradışı bir mekân; “Barmy”
Kadıköy’ün birbirinden farklı mekânlarıyla ünlü Kadife Sokağı’nda
sıradışı bir mekân var. “BARMY” adlı mekân; bünyesinde
gastro bar, restaurant, Rum meyhanesi ve Japon
lokantasının yanı sıra bir de olağanüstü kahvaltı konseptini
barındırıyor. Mekânı Kadıköy’e kazandıran Yavuz Tarku’nun
mesajı ise gayet net: “Lezzetlerimizi denediğinizde kesinlikle
bize hak vereceksiniz.” BARMY’nin konukları arasında yer
alan Altuğ & Deniz çifti de “Hak verdik” diyenlerdendi.
Kurtlar Vadisi
Bodrum’a mı iniyor?
Bağdat Caddesi’nin “Emlakçılar Kralı” olarak andığı
İzak Hason, Bodrum’da ikinci şubesini açtı ve buraya
kanı iyice kaynadı. İstanbul artık onun için ikinci planda.
Bir arkadaşımız, tesadüfen “Müşkülpesent” adlı
mekânda Hason’a masasında Kurtlar Vadisi’nin starı
Necati Şaşmaz ile rastlayınca, hemen cep telefonuna
sarıldı ve görüntüyü bize “Kurtlar Vadisi Bodrum’a
iniyor” başlığı ile gönderdi.
Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 97
Cemiyet | Yaşayan Kadıköy
Aturjet yönetimi
Büyük Kulüp’te toplandı
Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu FIJET’i Türkiye’de
temsil eden Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (ATUR-
JET)’in Yönetim Kurulu Toplantısı yapıldı. İki aşamalı toplantının ilk
bölümü, öğle saatlerinde Büyük Kulüp’te düzenlendi. Aynı günün
akşamında ise İstanbul dışında olan yönetim kurulu üyelerinin de
katıldığı toplantı, bu kez Zoom üzerinden gerçekleşti. Cem Polatoğlu,
Kadir Toprakkaya, Canan Toprakkaya, Saime Oğuzhan, Coşkun Aral,
Hüseyin Kurtoğulları, Delal Atamdede ve Mustafa Üçbaş.
Saraoğlu Ailesi Kalbur’da
Kütahya’nın Gediz ilçesinde uzun yıllar belediye
başkanlığı yapan Dr. Mehmed Ali Saraoğlu, şimdilerde
yılların yorgunluğunu İstanbul’da gidermeye
çalışıyor. Her ay bir defa mutlaka Kalbur’da
ailesiyle birlikte başbaşa olmak da bunlardan
biri. Zeynep Saraoğlu, Mehtap Saraoğlu, Elif
Saraoğlu ve Mehmed Ali Saraoğlu.
Bodrum’un Limonatta’sı
artık Kalamış’ta
Bodrum’da uzun yıllardır “Limonatta Bitez” markası
altında hizmet vermekte olan mekân, İstanbul
şubesini Kalamış’ta açtı. Günün her saati kahvaltı
ile servise başlayan Limonatta, bir yandan da cafe
ve brasserie konseptiyle hizmet verecek. Mekânın
ilk konukları arasında, Kazımoğlu Ailesi de vardı.
Said Kazımoğlu, Ömer Asaf Sakar, Lale Kazımoğlu,
Yavuz Kazımoğlu, Nazım Kazımoğlu, Sabina Sakar
ve Rıfat Balamir Sakar.
Can Göktaş’ın
Kalbur randevusu
Dünyanın önde gelen lüks otel zincirleri
arasında yer alan The Ritz-Carlton’ın Kazakistan
operasyonunu emanet ettiği Can Göktaş’a,
müdavimi olduğu Kalbur’da rastladık. Türkiye’ye
ayak bastığının ilk akşamında mutlaka Kalbur’u
tercih eden Göktaş; “Bizim lezzetlerimiz tartışılmaz”
diyerek, gurur duymak gerektiğinin altını
çizdi. Pamir Akkaş, Mert Göktaş, İpek Göktaş,
Nilgün Göktaş, Can Göktaş, Hüseyin Çelik ve
Defne Göktaş.
98 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022
Merkez:
Acıbadem Mh. Acıbadem Cd. No:96, 34718 Kadıköy / İstanbul
Şube:
İncirliköy Mh. Soğuksu Cd. No:35, 34800 Beykoz / İstanbul