22.03.2022 Views

KADIKÖY LIFE / Mart & Nisan 2022

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.



Kadıköy'de bünyesinde gastro bar, restaurant, meyhane,

kahvaltı ve Japon lokantası barındıran bir mekan var...

BARMY’E

Gidin...

Caferağa Mah. Kadife Sok. No: 12 Kadıköy - İstanbul

Rezervasyon: 216 462 2769 - 543 462 2769

Instagram: barmyistanbul


Advertorial

Unutulmaz anların mekânı:

ŞEHİRDE

VAHA

39 KALAMIŞ MARİNA

Mahalle kültürü, paylaşma, yardımlaşma gibi değerleri

günümüzde bulacağımız, İstanbul’un en özel semtlerinden

biridir Kalamış... Kalamış Marina ise eşsiz güzelliği ile mavi

ve yeşili kucaklar.

İşte bu ortamda ‘Şehirde Vaha’ konsepti ile mavi ve yeşilin

buluşma noktasını, “Feel Good in the Neighborhood”

sloganı ile semtin misafirperverliğini,

samimiyetini

birleştiren 39 Kalamış Marina

Hotel Restaurant & Bar,

misafirleri için kendilerini

evlerinin konforunda hissetmelerini

sağlayacak özenle

tasarlandı.

NEDEN 39?

İsmini 39 odasından alan

39 Kalamış Marina’nın

vizyonu, 39 rakamının

numerolojideki anlamı ile de

uyuşuyor. 39 Kalamış Marina

CEO’su Münteha Adalı, otelin

misafirperverliğini anlatırken,

şunları ekliyor:

“39 rakamı, insana olan sevgiyi ve onu geliştirmeye yardım

etme isteğini gösterir. Bu sayıya yanaşan insanlar, insanlığa

yardım etmek için yaratıcı yollar bulma eğiliminde olur.

Bu insanlar, ideal bir toplum için yaratıcı fikirlere sahiptir

ve sanatsal olarak kendini ifade etme eğilimindedir.

39 Kalamış Marina, işte tüm bu bileşenleri tek mekânda

buluşturuyor.”

KONFOR VE LEZZET BİR ARADA

Her detayın incelikle düşünüldüğü 39 Kalamış Marina Otel

& Restoran’da dikkat çeken en önemli özelliklerden biri,

odalarının konforu; görmeye alışkın olduğumuz Kral Odası’nın

yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliğine vurgu yaparak

Kraliçe Odası konsepti de mekânda yerini aldı.

Kalamış’ta özel bir konuma sahip olan

39 Kalamış Marina, hem oteli hem de

herkese açık olan restoranı hem de

39 Galeri’si ile huzur, samimiyet, konfor ve

lezzet arayan misafirler için ideal.

4 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Advertorial

39 Kalamış Marina, geleneksel lezzetlerin dünya mutfağı

ile buluştuğu zengin menüsü, restoranı, barı ile Anadolu

yakasının aranan noktalarından biri olarak ev sahipliğinin

en güzel hâliyle misafirlerini ağırlıyor. Güne “39 Kalamış

Kahvaltı” ile keyifli bir başlangıç yapan restoran; şık

dekorasyonu, profesyonel servis ekibi ve gün boyu farklı

lezzetler sunan menüsüyle hem otel misafirlerine hem de

herkese hizmet veriyor. Restoran, otelde konaklamasanız

da gün boyu sizleri dost buluşmaları için ağırlıyor.

39 Kalamış Marina Bar ise her mevsim farklı tatlarıyla,

zengin içecek menüsüyle, 39 Kalamış Marina’ya özgü kokteylleriyle

eşsiz deneyimler sunuyor.

İSTANBUL’DA BİR SANAT OTELİ,

ÇÜNKÜ SANAT ŞİFADIR

“Sanat; insanı kucaklayan, renkleriyle iyileştiren, mutluluk

ve huzuru sağlayan en büyük şifacıdır. Sanatın olumlu etkisinin

gücüne ve ulaşılabilir olmasına özellikle dikkat ettik.”

Açıldığı günden bu yana sanatın iyileştirici ve birleştirici

gücünü vurgulayan 39 Kalamış Marina, 2021 itibariyle

39 Galeri’de sanatçıları ve sanatseverleri bir araya getiriyor.

“Bir seyahat planladığınızda ne düşünürsünüz? Sürükleyici

deneyimler, gittiğiniz şehrin kültür ve sanatı içine

karışma hissi, sokaklarında kaybolma duygusu ve şehrin

lezzet dünyasını keşfetme arzusu duyarsınız. İşte biz de

bu duygulara hitap eden ve İstanbul’u hissettiren bir otel

yaratmayı istedik.” Böyle anlatıyor çıkış noktalarını,

39 Kalamış Marina Hotel & Restaurant & Bar’ın

Kurucusu ve CEO’su Münteha Adalı...

Otel ve restoranın her noktasında yerli ve yabancı

ressamların, heykeltıraşların, fotoğraf sanatlarının eserlerini

görmek mümkün. 39 Kalamış Marina, her detayında

misafirlerini şaşırtmayı ve mutlu etmeyi başarıyor.

Otelin girişinde bulunan 39 Kalamış Marina Restaurant &

Bar’da ise yağlı boya resimleriyle Gülcan Şenyuvalı, Şahin Demir,

Seydi Murat Koç, Seçil Erel ve Aydan Baktır ile göz göze

geliyorsunuz. 39 Galeri’ye doğru yürürken amatör heykeltıraş

Serap Şenoğlu’nun yaptığı “Kırmızı Başlıklı Kız” karşılıyor sizi.

39 odanın içinde ve koridorlarında fotoğraf sanatçısı Murathan

Özbek’in eserleri, bir galeri titizliğinde sergileniyor.

İSTER TOPLANTILARINIZI,

İSTER DÜĞÜNÜNÜZÜ PLANLAYALIM

Teknolojik donanımlı ve farklı ayrıcalıklara sahip 3 toplantı

odası mevcut olan otel; en seçkin ziyafetlere, toplantı ve

etkinliklere cevap verebilen bir kapasiteye sahip. Urban ve

Oasis toplantı salonlarının birleşmesiyle oluşan “Urban &

Oasis Meeting”, geniş grupları ağırlayacak kapasitesiyle ve

açık hava alanıyla, etkinliklere ev sahipliği yapıyor. Buluşmalara,

39 Kalamış Marina’nın uzman şefleri tarafından

hazırlanan geniş yelpazede menü seçenekleri eşlik ediyor.

Profesyonel ekibi ve organizasyon deneyimi sayesinde titizlikle

dizayn edilmiş özel davetlerinize ev sahipliğini yapan 39

Kalamış Marina, unutulmaz anlarınız değişmeyen mekânı…

39 Kalamış Marina; sanatı, yaratıcılığı, çeşitliliği benimseyen

bir anlayışa sahip. Otel ve restoranın her noktasında yerli ve

yabancı ressamların, heykeltıraşların, fotoğraf sanatlarının

eserlerini görmek mümkün. 39 Kalamış Marina, her detayında

misafirlerini şaşırtmayı ve mutlu etmeyi başarıyor.

Dünyanın farklı şehirlerinde kültürü konforla birleştiren,

özellikle de tarihi kökleri çok derinlere uzanan şehirlerde

karşımıza çıkan sanat otelleri, koleksiyonlarını misafirlerinin

olduğu her alana taşımakta. 39 Kalamış Marina da

böyle bir otel. Odalarda, resepsiyonda, restoran ve barda

farklı sanatçıların resimleriyle, fotoğraflarıyla, heykelleriyle

buluşmanız mümkün. Otelin sanatla iç içe geçişi

her yerinde hissediliyor; Portekiz iki genç sanatçı David

Arranhado’nun duvar resimleri, Emily Gotman heykelleri ve

heykeltıraş Miguel Rodrigues’in plastikten metale dönüşmüş

heykelleri karşılıyor sizi.

EVİNİZDE HİSSEDECEKSİNİZ!

39 Kalamış Marina’da her detayın düşünüldüğü, tasarım

ve konforun birleşiminden oluşan odalarda evinizde gibi

hissedeceksiniz. 12 adet Deluxe, 9 adet Standart, 9 adet

Marina Deluxe, 3 adet Marina Suit, 2 adet Terrace Room, 1 adet

Terrace Loft Room, 1 adet Terrace Loft, 1 adet King’s ve 1 adet

Queen’s Room’a sahip 39 Kalamış Marina, teras katında bulunan

King’s ve Queen’s Room ortak teraslarıyla bireysel buluşmalar veya

şirket organizasyonları için keyifli bir ortam sunuyor.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 5


Editör

İstanbul’un nevmekânı

Üsküdar’dayız…

İstanbul’un semtlerini sıralamaya başlasak, birkaç

isim vardır ki, onların yeri doldurulamaz. Üsküdar

tam da bu noktada en baş sırada yerini alır. Kadim

bir semttir, Osmanlı’nın en güzel eserleri caddelerini

süsler, biraz da kadın sultanlar gözdesidir.

Son günlerde bu semtimizde bir hareketlenme,

gençlerde bir mutluluk, sokaklarında bir renk,

artan sanat etkinlikleri bizim gibi Kadıköylü bir

medya grubuna dahi ayrı bir sayfa açmamızı gerektirdi

ve yolumuzu Üsküdar’a düşürdük.

Önce Üsküdar Belediyesi Özel Kalem Müdürü Gülsüm

Karaismailoğlu ile bir araya geldik; tadı güzel,

fincanı güzel bir hatır kahvesi eşliğinde ne yapmak

istediğimizi söyledik, Başkan’dan sorularımıza yanıtlar

aldık. Ardından ilçenin değerlerine göz attık

ve Üsküdar’da bir günlük gezinti için sizlere neşeli

parantezler açtık. Çok istememize rağmen sahada

gençlerimize sorularımızı yöneltemedik, hava

şartları zorladı. Sonunda Saffet Emre Tonguç’un

‘Kuzguncuk’ yazısıyla da kapak dosyamıza noktayı

koyduk.

Ancak; Üsküdar’a sayfalar dolusu yazsak, yine

de az gelir diyoruz ve bir Üsküdar sevdalısı olan

Yahya Kemal Beyatlı’nın şu güzel satırlarını birlikte

hatırlıyoruz:

Üsküdar bir ulu rüyâyı görenler şehri,

Seni gıptayle hatırlar vatanın her şehri,

Hepsi der: “Hangi şehir görmüş onun gördüğünü?

Bizim İstanbul’u fethettiğimiz mutlu günü.

Bir zamandır dergimize anlam kazandıran değerli

yazarımız, ünlü koleksiyoner Sertaç Kayserilioğlu’nun

yazıları sayfalarımızda yer alamamıştı. Güzel

İstanbul’umuzun nostaljik ulaşım araçları tramvaylar

ile hatıralarına yer veriyoruz ve yazarımızın

şiirsel mazisine bir kez daha hayran oluyoruz:

“İstanbul ve Kadıköy’ün 50’li, 60’lı yıllarını ben gibi

yaşayanlar için biliyorum ki tramvayların apayrı bir

yeri vardır. Kadıköy’den Üsküdar’a, Fenerbahçe’ye,

Moda’ya ya da Bağdat Caddesi’nden Bostancı’ya,

çiçeklerle bezenmiş bahçeli köşkler arasında,

kenarları açık tenteli yazlık tramvaylarla yapılacak

güzel ve de saygın bir yolculuğun, Kadıköylüler için

ne manaya geldiğini yaşayıp da bilen azınlıklardan

biriyim şimdilerde…”

***

Bir özel haber ile merakınızı da giderelim. Bir

zamanların Kuşdili Çayırı (şimdilerde yarısı İspark),

bildiğiniz gibi uzun bir süredir şantiye halindeydi.

Nihayet sona yaklaşıldı ve durum açıklığa kavuştu.

‘AVM olacak’ söylemleriyle canımız sıkılmıştı ama

ehven-i şer bir haber aldık. Yarısı İspark yarısı ise

yeşil alan olarak projelendirme başladı. Bizler

tamamının yeşil alan olmasını istiyorduk, olmadı.

Kadıköy’deki otopark sıkıntısını göz önünde bulundurunca,

bu gelişme de bir kazanımdır, umarız

güzel bir proje ile gözlerimiz şenlenir…

Yine birlikteyiz, kahvelerinizi alın, derginiz sayfalarında

daha pek çok haber sizlere göz kırpıyor.

Canan Toprakkaya

Haber • Magazin • Aktüalite • Ekonomi • Politika

TARAFSIZ, BÖLGESEL,HABER,

MAGAZİN, AKTÜALİTE, EKONOMİ,

POLİTİKA DERGİSİ

İmtiyaz Sahibi ve

Genel Yayın Yönetmeni

Fatma Canan Toprakkaya

Yayın ve Yönetim Kurulu Başkanı

Kadir Toprakkaya

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü

İrem Toprakkaya

Yayın Kurulu

Dr. R. Sertaç Kayserilioğlu,

İnal Aydınoğlu, Sedef Turan

Nusret Karaca, Osman Öndeş,

Muzaffer Ayhan Kara

Haber Müdürü

Cenay Toprakkaya

Editörler

Pınar Baltacı, Yiğit Uygun,

Nil Özer, Songül Karadeniz

Fotoğraf Editörü

Emin Küçükserim

Foto Muhabiri

Batuhan Karaman

Görsel Yönetim

Kubilay Şenyiğit

Reklam ve Halkla İlişkiler

Tulu Evrensel

Tel: 0532 266 82 43

Basım

Ege Reklam ve Basım

Sanatları San. Tic. Ltd. Şti.

Sertifika No: 45604

Esatpaşa Mah. Ziyapaşa Cad.

No: 4/1 Ataşehir - İstanbul

Tel: (0216) 470 44 70

www.egebasim.com.tr

Dağıtım

Arıksoy Basın Yayın Dağıtım Ltd. Şti.

KADIKÖY LIFE dergisinin birinci sayfasından

son sayfasına kadar olan yazılardan imza

sahipleri sorumludur. Yayınlanan reklamların

sorumluluğu reklam sahiplerine aittir.

KADIKÖY LIFE dergisinde yayınlanan her

türlü yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her

hakkı saklıdır.

İzinsiz, kısmen veya tümüyle yayınlanamaz.

KADIKÖY LIFE’ın hiçbir kurum ve kuruluşla

doğrudan veya dolaylı bağlantısı yoktur.

Yayıncı

K-İletişim Basın Yayın ve

Tanıtım Hizmetleri

Karanfil Sokak No: 27/13

Göztepe / İstanbul

Tel: 0216 360 72 04 - 0216 550 11 17

Gsm: 0532 266 82 43

E-posta: kadikoylife@yahoo.com

www.kadikoylife.com

İrtibat Bürosu

Kuşdili Cad. Misk-i Amber Sok.

No: 44/6 Kadıköy / İstanbul

Tel: 0532 470 73 05

ISSN 1307-5535

Mart & Nisan 2022

Yıl: 18 Sayı: 104 Fiyat: 25 TL

Basım Tarihi: 21 Mart 2022

Yayın türü: İki aylık, bölgesel,

süreli yayındır.

Üsküdar Meydanı’nda tramvaylar. Sene 1940…

(R. Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu)

KADIKÖY LIFE

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)

ve Anadolu Yakası Gazeteciler

Derneği (AYGAD) üyesidir.

6 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


İçindekiler

50

10

80

28

10

MERAK EDİLEN KUŞDİLİ ÇAYIRI

YEŞİL ALAN VE OTOPARK OLACAK

Bir yanı Kurbağalıdere ve Söğütlüçeşme Tren

İstasyonu, diğer yanı ise İSPARK otoparkı olan büyük

alana dair yetkililerden açıklama geldi.

34

28

34

40

ESKİ İSTANBUL’UN

YANSIMALARI ÜSKÜDAR’DA

Kapak dosyamızı kadim semt Üsküdar ile şenlendiriyoruz.

Her gelip geçenin, bazen bir koru içine

gizlenmiş binalarla, bazen Boğaz’ın en güzel kıyısına

yerleştirilen yapılarla, çeşmeler, cumbalı evler ve

hatta yüz yıl önce dikilen tek bir ağaçla iz bıraktığı

bu semti bizimle dolaşır mısınız?

GERÇEK MAHALLELİ,

GERÇEK İSTANBULLU:

KUZGUNCUK

Kuzguncuk’u, ünlü gezi yazarı Saffet Emre Tonguç’tan

dinliyoruz. Mahallenin kozmopolit yapısını

örneklerle anlatan Tonguç’tan rengârenk bir Kuzguncuk

sayfası aralıyoruz.

KADIKÖY’DE İLK TRAMVAYLAR

R. Sertaç Kayserilioğlu: “İstanbul ve Kadıköy’ün

50’li, 60’lı yıllarını ben gibi yaşayanlar için biliyorum

ki tramvayların apayrı bir yeri vardır. Kadıköy’den

Üsküdar’a, Fenerbahçe’ye, Moda’ya ya da Bağdat

Caddesi’nden Bostancı’ya, çiçeklerle bezenmiş

bahçeli köşkler arasında, kenarları açık tenteli yazlık

tramvaylarla yapılacak güzel ve de saygın bir yolculuğun,

Kadıköylüler için ne manaya geldiğini yaşayıp

da bilen azınlıklardan biriyim şimdilerde…”

50

80

84

MELİH AŞIK’IN

‘AÇIK PENCERE’Sİ 40 YAŞINDA!

Muzaffer Ayhan Kara: “19 Şubat, TRT’yi ve tabii ilk

yazılı basın deneyimi Yenigün’ü de hesaba katarsak,

gazetecilikte yarım yüzyılı deviren üstat Melih Aşık’ın

Açık Pencere’sinin 40. yıldönümüydü. Üstat, o 40

yılın öyküsünü “40 yıl geçti aradan…” başlıklı yazısıyla

Milliyet’teki Açık Pencere’sinde renkli bir şekilde

anlattı.”

ORTA ASYA’DAN YELDEĞİRMENİ’NE

BİR UZUN SOHBET!

Bugünlerde “Destan” dizisiyle adından söz ettiren

usta oyuncu Şahin Ergüney, uzun bir süredir

Kadıköy Yeldeğirmeni sakini... Hadi gelin sanatçının

bölge keşfine biz de katılalım.

BİR ÖMÜR BOYU MUTLULUĞUN

ADRESİ: ELITE WORLD HOTELS

Konfor, şıklık ve misafirperverliği bir arada sunan

Elite World Hotels; havuz başı, kır düğünü ve balo

salonu konseptleri ile çiftlerin hayallerini gerçekleştiriyor.

84

40



Çevre

Kurbağalıdere’ye 14 kilometrelik

yeni yaşam vadisi!

CENAY TOPRAKKAYA

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem

İmamoğlu, Anadolu yakasındaki su baskınlarını

giderecek ve kente yeni bir yaşam

vadisi kazandıracak olan “Ataşehir Kurbağalıdere

Göztepe Kavşağı E5 Geçişi” projesini

denetledi. Çalışma kapsamında Ataşehir,

Beykoz, Çekmeköy, Sancaktepe, Sultanbeyli

ve Ümraniye ilçelerinde toplam 56 kilometre

atık su ve yağmur suyu hattı ile 8,5 kilometre

dere ıslahı imalatının yapılması planlanıyor.

“PUZZLE PARÇALARI GİBİ BÖLÜM

BÖLÜM BİTİRİYORUZ”

Ataşehir Kurbağalıdere Göztepe Kavşağı

E5 Geçişi Projesi kapsamındaki çalışmaları

telsiz anonsuyla başlatan İmamoğlu, şu

açıklamalarda bulundu: “Ataşehir’e doğru

devam eden Kurbağalıdere’nin tamamında,

14 kilometrelik uzunluk içerisinde bir yaşam

vadisi oluşturuyoruz. Aslında puzzle’ın

parçaları gibi bölüm bölüm bitirerek, bu

hedefimize emin adımlarla yürüyoruz.

“Ataşehir Kurbağalıdere Göztepe Kavşağı E5 Geçişi” projesi kapsamındaki çalışmaları telsiz anonsuyla başlatan

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na; Ataşehir Belediye Başkan Vekili İlhami Yılmaz, Kadıköy Belediye Başkanı

Şerdil Dara Odabaşı, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcıları Abdullah Der, Deniz Kutlu, Ataşehir Belediye

Meclis Başkan Vekili Kudret Aslan ve İSKİ Genel Müdürü Raif Mermutlu eşlik etti.

BÜTÜNCÜL BİR YOLCULUK

Hem Ataşehir hem Kadıköy bölgesinde

kalan ve Kurbağalıdere’yi etkileyen atık su,

yağmur suyu ayrıştırma çalışmaları da bu

işin bir kılcal çalışması. Bütüncül bu yolculuğun

çok önemli olduğunu ifade edelim.

Dönemin 350-400 milyonluk yatırımını

bugünkü değerlerle vatandaşlarımızın anlaması

için neredeyse en az 2,5 kat çarpmanız

lazım ki bu yatırımın değerini anlayabilelim.

AKILCI, MANTIKLI, ÇAĞIN İHTİYAÇLARINI

KARŞILAYAN PROJELER

Kurbağalıdere’yi, Ataşehir’den bir insanın

yürüyerek burada bulunan metro durağına

erişebildiği ya da yine devamında koşarak

Marmara Denizi sahiline, Moda sahiline inebildiği,

İstanbul’u birbirine bağlayan vadiler

şeklinde bu çalışmalarımızı sonuçlandıracağız.

Sadece Kurbağalıdere değil, İstanbul’un

15 noktasında yaşam vadileriyle ilgili bu

çalışmamız devam ediyor. İnsani, toplumu

mutlu eden, çocuklarıyla, gençleriyle,

kadınlarıyla keyifli bir kentte yaşamalarını

sağlayabilen, çıldırmış değil akılcı, mantıklı,

günün ve bu çağın ihtiyaçlarını karşılayan

hizmetlerimiz, projelerimizle İstanbulluların

yanında olmaya, onlara çözüm üretmeye

devam edeceğiz.”

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 9


Çevre

Merak edilen Kuşdili Çayırı

yeşil alan ve otopark olacak

Kurbağalıdere’nin Kadıköy ayağında ise yakın zamanda yepyeni bir projenin

müjdesi verildi. Kuşdili Çayırı olarak bilinen ve uzun süredir değerlendirilmeyi

bekleyen bölge, otopark ve yeşil alan olacak.

Bir zamanların ünlü çayırlarından, kuşların

mekânı Kuşdili Çayırı, uzun bir süre Kurbağalıdere

Islah Projesi kapsamında şantiye

alanı ve beton santrali olarak kullanıldıktan

sonra akıbetini bekliyordu. Bir yanı Kurbağalıdere

ve Söğütlüçeşme Tren İstasyonu,

diğer yanı ise İSPARK otoparkı olan büyük

alana dair yetkililerden açıklama geldi.

Haber merkezimizin edindiği bilgiye göre,

geçmiş yılların sosyal yaşam merkezlerinden

Kuşdili Çayırı ikiye bölünecek. Bir kısmı

otopark olarak kullanılırken, diğer kısım da

yeşil alan olarak Kadıköy’e kazandırılacak.

DÜZENLEME BAŞLADI

Kadıköy’ün nadir boş arazilerinden, bir

dönem imara açılma kararıyla çevre sakinlerinin

büyük tepkilerine yol açan Kuşdili

Çayırı’nda düzenlemeler başladı. Hâlihazırda

tam karşısında İSPARK açık otoparkı

bulunan alanın yarısı, bölgenin otopark

sorununa çözüm bulmak ve kapasiteyi

yükseltmek adına yine otopark yapılacak.

Yeşil alana dönüştürülecek diğer yarısıyla da

Yoğurtçu Parkı’ndan Moda’ya giden yürüyüş

yoluna alternatif oluşturacak. Böylelikle

geçtiğimiz süreçte Söğütlüçeşme’ye yapılması

planlanan AVM projesi protestolarında

da sık sık gündeme gelen bölge, projenin

iptal edilmesiyle birlikte değerlendirilmeye

başlanmış olacak.

KADIKÖYLÜLER TAMAMINI

YEŞİL ALAN İSTİYORDU

Geçtiğimiz yıllarda Kuşdili Çayırı’nda yaptıkları

basın açıklamasıyla bölgenin tamamen yeşil

alan olması gerektiğini savunan ve tamamı

Kadıköylülerden oluşan Kuşdili Platformu,

şunları dile getirmişti: “İstanbul Büyükşehir

Belediyesi’nin burayı tekrar çayır ve koruluk

yapması için hiçbir engeli yoktur. Önce alandaki

beton kaldırılmalı, sonra ağaçlandırılmalıdır.

Burası, Kadıköy’ün ortasında insanlara

nefes aldıran bir yeşillik hâline getirilmelidir.

Yakınındaki Rasimpaşa, Osmanağa, Hasanpaşa,

Acıbadem gibi mahallelerin yeterli yeşili

yoktur. Bu anlamda da çok önemli bir işlev

yerine getirilmiş olacaktır. İBB Başkanı Ekrem

İmamoğlu ve Kadıköy Belediye Başkanı

Şerdil Dara Odabaşı’nın birlikte bu konuda

karar almalarına hiçbir engel yoktur. En kolay

gerçekleştirebilecekleri proje olacaktır.”

NE OLMUŞTU?

2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,

Kadıköy’ün kalbinde bulunan 3. derece sit

alanı niteliğindeki tarihi Kuşdili Çayırı’nı

mahkeme kararına rağmen imara açtı.

Bakanlık, hazırlanan imar planı değişikliğini

onaylayarak, aynı gün askıya çıkardı. Söz

konusu alanın mülkiyeti İstanbul Büyükşehir

Belediyesi’ne ait… Değişiklikle birlikte

alanın üstü dinlenme alanı, park, itfaiye

alanı, yol ve dere olarak düzenlenirken, park

ve dinlenme alanında ayrıca zemin altı katlı

otopark inşa edilecekti.

“KAMU YARARI VE HUKUKA UYARLIK”

BULUNMADIĞINA HÜKMEDİLDİ

Yapılan itirazlar sonucunda 2019 yılında

İstanbul 12. İdare Mahkemesi, Kadıköy’deki

tarihi Kuşdili Çayırı’nın zemin altını katlı otoparka

çeviren plan değişikliğini oybirliğiyle

iptal ederek, geçmişte mesire alanı olarak

kullanılan, daha sonra ise Salı Pazarı’nın

kurulduğu alan olarak bilinen Kuşdili

Çayırı’nın özgün yapısının korunması

gerektiğine hükmetti. Mahkeme, yaklaşık 40

bin metrekare büyüklüğündeki alanın ıslah

edilmesi hâlinde kendini yenileyebileceği,

o bölgede yapılacak büyük bir otoparkın

bölgedeki trafik yoğunluğunu arttıracağı

için söz konusu planlarda ‘kamu yararı ve

hukuka uyarlık’ bulunmadığına karar verdi.

10 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022




Fikri Takip

Mahmut Muhtar Paşa Köşkü için

mutlu haber!

CENAY TOPRAKKAYA

Moda’daki İstanbul Kadıköy Lisesi sınırları

içerisinde yer alan, Kadıköy’ün tarihi köşklerinden

Mahmut Muhtar Paşa Köşkü için

sevindirici haber geldi.

İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından

Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne

geçtiğimiz günlerde iletilen bilgilendirme

yazısında ise şu ifadelerle yer verildi:

“İlçemiz Osmangazi İlkokulu ile Mahmut

Muhtar Paşa Köşkü restorasyon onarımı

yapılması ve projelerin hazırlanması için

ihale iş ve işlemlerin başlatılmasına ilişkin

yazı yayınlanmıştır.” Uzun yıllardır beklenen

bu haber, Kadıköy’ün eğitim çevreleri başta

olmak üzere Kadıköylüler tarafından müjde

olarak karşılandı.

Kadıköy’ün önemli simge yapılarından biri

olan ve “Mermer Konak” adıyla da bilinen

Mahmut Muhtar Paşa Köşkü için restorasyon

kararı alınmış, fakat gerekli çalışmaların

tamamlanmış olmasına rağmen yıllardır bir

türlü uygulamaya geçilememişti.

EĞİTİM VE SANAT AMAÇLI KULLANILSIN

Tarihi yapının restore edilmesi ve kültürel

miras olarak sahip çıkılması için büyük çaba

sarf eden, İstanbul Kadıköy Lisesi’nde tam

27 yıl boyunca aidiyet duygusu ve meslek

aşkıyla tarih öğretmenliği yapan eğitimci-yazar

Nusret Karaca, alınan karara dair

dergimize şunları aktardı:

“3 Mart 2022 günü öğretmen arkadaşım

Ahmet Salih Güneş’in müjdesi ulaşıyor telefonuma.

Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürü

Vekili Turan İpşiroğlu imzalı bir yazı, ‘Kadıköy’de

Restorasyonuna Başlanılacak Okullar’

içerisinde Mahmut Muhtar Paşa Köşkü

(Moda/İstanbul Kadıköy Lisesi) de yer alıyor.

Ahmet hocam emeklerimizin, uğraşlarımızın

karşılığını aldığımızı anlatan bir de not

iletmiş. Haberi bu konuda çok uğraş veren,

Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul 5 Numaralı

Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan

restorasyon kararı raporunun çıkmasındaki

bürokratik işlemlerde başrolü oynayan eski

Mezunlar Derneği yöneticilerinden Fatoş

Karataş Bağçe’ye ilettim. Telefondaki sevincini

anlatamam, gözyaşlarına boğuldu. Öyle

ya, birlikte az emek vermedik. Konuşmanın

ardından Kadıköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne

teşekkür ve binanın yine eğitim,

sanat amaçlı kullanılması dileğimi belirten

bir e-posta attım. Gerçekleşmesi en büyük

dileğimiz. Umarız eğitim, öğretim ve tarihi

eserlerimizi, camialarımızı yaşatmak açısından

her şey güzel olur!”

ÖĞRENCİ AZLIĞI NEDENİYLE

KAPANMIŞTI

Kadıköy Rasimpaşa Mahallesi’nde

bulunan bir diğer tarihi okulumuz

Osmangazi İlkokulu için de aynı şekilde

“restorasyona başlama” kararı

çıktı. Geçtiğimiz yıllarda öğrenci

azlığından dolayı kapatılan okul,

bir süredir boş bir şekilde yeniden

hayata dönmeyi bekliyordu. TCDD

Haydarpaşa Garı’nın yapımında

çalışan Alman şirketinin mühendis

ve işçi çocuklarının eğitimi için

yapılan Osmangazi İlkokulu, 1950’li

yıllardan 2000’li yıllara kadar binlerce

öğrenciye eğitim verdi. 1950’li

yıllarda mahallede 2 bin civarı insan

varken, bugün 20 bin civarı insan

yaşamakta. Mahallenin demografik

yapısı değişip, çocuklu aileler yerine

işyerleri ve bekâr yaşayanlar semte

yerleşince, okul da mecburi olarak

kapatılmak zorunda kalmıştı.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 13


Büyüyünce

dünya

vatandaşı

olacagım!

irmakokullari

irmak.k12.tr


Çevre

Sessizliğe bürünen tarihi istasyonlar

çözüm bekliyor

Yıllardır Kadıköy’ün gündeminde olan ve haklarında sık sık

“kamuya açılmalı” şeklinde talepler bulunan Kadıköy’ün tarihi

tren istasyonlarının akıbetine dair tartışmalar sürüyor.

NUSRET KARACA

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı,

geçtiğimiz süreçte ilçede atıl bırakılan

Kızıltoprak, Feneryolu, Göztepe, Erenköy,

Suadiye ve Bostancı tarihi istasyon binalarının

Kadıköylülerin görüşünü alarak müze,

kütüphane, kültür ve sosyal yaşam merkezine

dönüştürmek üzere belediyeye tahsis

edilmesi için Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na

çağrıda bulunmuş ve bu amaçla “Tarihi

Tren İstasyonları Halkındır” başlığıyla bir

imza kampanyası başlatmıştı. İmza kampanyası

ve kampanyaya destek devam ederken;

Başkan Odabaşı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı

ile TCDD’ye 6 yeni soru yöneltti.

Tarihi tren istasyonlarının Kadıköy Belediyesi’ne

verilmesi çağrısını yineleyen Kadıköy

Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı; “Bu

istasyonları ne olarak kullanmayı planlıyorsunuz?

İşletmeye vermek için düşündüğünüz

vakıf ya da dernek var mı? Kiralama yöntemi

olarak neyi yöntem seçtiniz? Tahsis mi, ihale

mi? Daha ne kadar susacaksınız?” diye sordu.

“EN NİHAYET DERDİMİZ ÜZÜM YEMEK”

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile TCDD’nin

sessizliğinden dolayı eleştirilerde bulunan

Odabaşı; “Sonuç alana kadar devam edeceğiz.

Onlar sessizliklerini korusa da mücadelenin

ilk ayağını kazandığımızı düşünüyoruz.

Eminiz ki şimdi tarihi istasyonların restorasyonlarını

yapmak için çalışıyorlar sessiz

sessiz. Yakında çıkıp, ‘Biz zaten yapacaktık’

diyecekler. Bu da bir kazanım. En nihayet

derdimiz üzüm yemek” ifadelerini kullandı.

KADIKÖYLÜ TCDD EMEKLİLERİNDEN

MESAJ VAR!

Kadıköy Belediyesi’nin çabalarının yanı

sıra Kamu Yararına Çalışır TCDD Emeklileri

Sosyal Yardım Derneği üyeleri de dernek

genel merkezinin yer aldığı Kızıltoprak Tren

İstasyonu için kolları sıvamaya başladı.

“Demiryolu kültürünü ileriye taşımak istiyoruz”

diyen TCDD emeklileri, konuya dair

taleplerini şu sözlerle sıraladılar: “Çalışırken

beraberdik, emeklilikte de beraberlik, dayanışma

temel amacımız. Bu tarihi binalara

kurum içinden bireyler olarak sahip çıkmak

ve korumak istiyoruz. TCDD 1. Bölge

Müdürlüğü, Kadıköy’deki tren istasyonlarını,

boş lojmanları restore edip, yeniden

değerlendirme kararı aldı. Bununla birlikte

Kamu Yararına Çalışır TCDD Emeklileri Sosyal

Yardım Derneği Kurumsal İletişim Direktörü

Zeki Yücel, 1. Başkan Orhan Altuğ, 2. Başkan

İsmail Çiftçi.

özellikle Kızıltoprak Tren İstasyonu’nu değerlendirmek

istiyoruz. Semt muhtarlığı ve

sivil toplum kuruluşları ile (gönüllüler gibi)

iletişim hâlinde olmak amacındayız.

KENT BELLEĞİ AÇISINDAN BU BİNALARI

ÇOK ÖNEMSİYORUZ

Binayı el sanatları çalışmalarıyla değerlendirmek

temel amacımız. Çalışan ve emeklilerimiz

arasında öğretici düzeyde olanlar

ile sanat dallarına ilgi duyanlar var. Tren

maketi, resim, ahşap boyama, rölyef gibi

sanat dallarında kurslar vermek, üretilenlerle

yarışmalar yapmak, yarışmalara katılmak,

sergiler açmak da yine hedeflerimiz arasında.

Kadıköy Belediyesi de bina hakkında neler

düşündüğümüzü sordu, anlattık. Projemiz

hakkında TCDD Genel Müdürü Metin Akbaş’a

düşüncelerimizi aktardık. TCDD 1. Bölge

Müdürü Necmettin Acar’a da dilekçemizi verdik.

Kamu Yararına Çalışan TCDD Emeklileri

Sosyal Yardım Derneği Genel Merkezi olarak

kurum ve kent kültürü, kent belleği açısından

bu binaları çok önemsiyoruz.”

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 15


Yanından geçip gittiğimiz bir tarihin en önemli

duraklarını sizlere hatırlatıyor; bir kenti tanıma,

sevme ve sahip çıkma bilincini körüklüyoruz.

Gelin FEST Travel'ın 1988 yılından bu yana

devam eden Adım Adım İstanbul gezileriyle

İstanbul’la tanışın

satis@festtravel.com

0850 622 33 78


Aktüel

Kadıköy’ün Tunus’ta da

bir kardeş şehri var

Hedi Malek ve Şerdil Dara Odabaşı, daha önce kararlaştırılan

Tunus’un La Goulette Belediyesi ile Kadıköy Belediyesi’nin

kardeş şehir anlaşmasını imzaladılar.

Kadıköy Belediyesi’ne geçtiğimiz ay bir

ziyarette bulunan Tunus’un İstanbul Başkonsolosu

Hedi Malek ve Kadıköy Belediye

Başkanı Şerdil Dara Odabaşı, daha önce

kararlaştırılan Tunus’un La Goulette Belediyesi

ile Kadıköy Belediyesi’nin kardeş şehir

anlaşmasını imzaladılar. Başkan Odabaşı,

konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Bugün

imzalanan sözleşmeyle La Goulette, artık

kardeş şehrimiz oldu. Bu adımın aramızdaki

kültürel ve sosyal iş birliğine katkıda bulunmasını

temenni ediyorum” dedi.

EKONOMİSİ TARIMA DAYALI

Son derece önemli tarihi değerlere sahip

olmasının yanı sıra çöl safarileri ve plajlarıyla

da bilinen bir Afrika ülkesi olan Tunus’un

turizm potansiyelinin önümüzdeki yıllarda

parlayacağı düşünülüyor. Ülkenin bazı

kısımları çöl ile kaplı olan Tunus’un ekonomisi

tarıma dayalı. Çöl kısımları dışında

kalan toprakların neredeyse tamamı tarım

için çok elverişli. Nüfusun yarısından fazlası

tarım sektörüyle ilgileniyor.

ZEYTİN ÜRETİMİNDE ÖNCÜ

Zeytin üretimiyle dünyada önemli bir

konumda, hurma ve narenciye üretimi de

yapılıyor. Keçi, sığır ve kümes hayvanları

yetiştiriliyor. Turizmin önemli olduğu ülkede

ağır sanayi yerine hafif sanayi gelişmiş. Tunus’ta

iki ayrı iklim türü bulunuyor. Bunlar,

çöl iklimi ile Akdeniz iklimi. Akdeniz iklimi,

daha çok ülkenin kuzey taraflarında hakim.

Buralarda yazlar kurak ve sıcak, kışlar ise

yağışlı ve ılık. Güney kısım Sahra Çölü

ile çevrili olduğundan, burada çöl iklimi

görülüyor.

TUNUS’A NE ZAMAN GİDİLİR?

Tunus sıcaklığı yüksek, bol güneşli bir ülke...

Haziran ayından sonra sıcaklık seviyesi

bunaltıcı noktalara kadar ulaşıyor. Bundan

dolayı, turistik gezi için Tunus’u mart ile

mayıs arası dönemlerde ziyaret etmek en

uygunu. Eğer tatil amaçlı, denize girmek

adına gidiliyorsa, bunun için en ideal ay

haziran denilebilir.

TUNUS’TA SOSYAL HAYAT

Tunus’ta kültür, tarih ve modernlik iç içe

yaşanıyor. Ülke insanları misafirperver

olmakla birlikte turistlere çok iyi davranıyorlar.

Halk, ekonomik atılımlardan sonra

daha geniş gelir seviyelerine ulaşmış.

İnsanlar çok zengin olmasalar bile ülkede

yoksulluk çok düşük seviyelerde. Halkın

geliri yüksek olmasına rağmen, hayat pahalılığı

önemli ölçülerde artmış. Gece hayatı

gelişmemiş. Sosyal statü ve zenginlik,

ülkede değer verilen durumlar. Kadınlar ise

diğer Arap topluluklarına göre biraz daha

özgür yaşamakta.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 17


Aktüel

PTT Scooter, Yeldeğirmeni ve Moda sokaklarında

PTT’nin dar ve yoğun sokaklara rahat

ulaşılması adına hayata geçirdiği elektrikli

scooter ile dağıtım uygulaması bir yandan

hizmette büyük kolaylık sağlarken, bir yandan

da yaşı uygun olanlar için 1950’li yılları

hatırlatıyor. İlk olarak İstanbul’da uygulanan

projeye ilişkin konuşan Ulaştırma Bakanı

Adil Karaismailoğlu, dağıtım görevlilerinin

teslimatları artık elektrikli scooter ile de

gerçekleştireceklerini, dijitalleşmeyi tüm iş

alanlarında yaygınlaştırmayı ve hızlandırmayı

hedeflediklerini söyledi.

Yunus Dilbaz

BAK POSTACI GELİYOR, SELAM VERİYOR

Kalemi güçlü Kadıköylü dostlarımızdan

Oğuz Sarıcaoğlu’nun düşünceleri de tüm

bunlara en güzel kanıt gibi geldi bizlere:

“Toplumumuzun en temiz kesimini sorsanız,

tereddütsüz postacılarımızdır derim.

Muhtar olarak on beş kadar postacıyla

yirmi beş yıl çalıştım, hiçbirinin en küçük

bir aykırılığını görmedim. ‘Bak postacı

geliyor, selam veriyor. Herkes ona bakıyor,

merak ediyor’ şarkısını anımsayan son

kuşak galiba biz olacağız. Eskiden postacı

yıllarca aynı semt, aynı sokakta görev

yapar; herkesi tanır ve adıyla hitap ederdi.

Şimdi öyle postacı kalmadı. ‘En eskisi

benim ağabey’ dedi, bugün rastladığım

Yunus Dilbaz ve aramızda şöyle bir diyalog

geçti:

- Görüyorsun ben de çakı gibi delikanlıyım.

- Diğerleri ne oldu Yunus?

- Kimi emekli, kimi tayin oldu.

- Bu scooter da neyin nesi?

- Hizmet aracı ağabey... Artık motorizeyiz.

Benden sonra çok şey değişmiş. Bu değişime

ayak uydurmak zor... Ona kolaylıklar

diliyoruz.”

Kadıköy’de kiralık hızlı şarj hizmeti

Türkiye’nin ilk kiralanabilir ve taşınabilir şarj cihazı Porty, hızlı

mobil şarj hizmeti vermeye başladı. İnsanların mobilitesinin

devamlılığını sağlamak için yola çıkmış bir powerbank paylaşım

hizmeti olarak açıklanan sistem için şimdilik çok fazla ilgi

gördüğü söylenemez ise de önümüzdeki günlerde önemli bir

boşluğu dolduracağını düşünüyoruz.

SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR?

Şehrin çeşitli yerlerinde (kafe/restoran, toplu taşıma, üniversiteler,

hastane/sağlık merkezleri, alışveriş merkezleri, plajlar,

kongre ve fuarlar, spor salonları, süpermarketler, benzin istasyonları

vb.) bulunan Porty noktalarına uğrayarak, 4 adımda bu

hizmetten yararlanabilirsiniz. Öncelikle Porty uygulamasını,

mobil işletim sisteminizin uygulama mağazasından indirmek

gerekiyor. Ardından uygulama üzerinden mobil şarj noktasındaki

QR kodu taratıyorsunuz ve mobil şarj noktasından dolu

olan powerbank çıkıyor. Bu andan itibaren ücretlendirme

başlıyor. Uygulama üzerinden powerbank’ı bırakabileceğiniz

alanları belirliyor ve istediğiniz noktaya bırakarak işlemi sonlandırmış

oluyorsunuz.

18 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Aktüel

Moda’nın asırlık “gelin ağacı” artık yok!

Moda’nın Mühürdar sahilinde bazıları

tarafından “gelin ağacı”, bazıları tarafından

da “Rapunzel” olarak adlandırılan asırlık

ağaç, tehlike yarattığı endişesiyle söküldü.

Semt sakinlerinden gelen tepkiler ise çığ

gibi! Bu konuda derin üzüntüsünü belirten

isimlerden biri de Modalı şair Süreyya Şule

Hekimoğlu… İşte, onun yorumları:

“Çok üzgünüm çok! Masum bir güzelliği

daha yok ettiler. Varlığıyla şiirlerime ilham

kaynağı olmuştu. Her yürüyüşe çıktığımda

ona sarılır, dokunurdum. Asırlık ağaçların

çok özel, güçlü enerjileri vardır. Onlar

canlıdır, capcanlı hem de... Fakat insanlara

bunu nasıl anlatacaksın? Oradaki varlığı

bile birilerini rahatsız ediyormuş, inanılır

gibi değil.”

“SIRMA SAÇLI RAPUNZEL’İM

GÜLE GÜLE”

Hekimoğlu’nun ağacın kamyona yüklenişi

sırasında sarf ettiği sözler de hayli duygu

yüklüydü: “Çok üzgünüm, sırma saçlı

Rapunzel’im güle güle… O güzel varlığınla

buraya ruh vermiştin. Sana her baktığımda

beynimdeki satırlar yaratıcı hale dönüşüyordu.

Güle güle… 26 Şubat 2022”

“ONCA KİŞİ BU AĞACIN NEDEN

KESİLDİĞİNİ SORDU”

Moda Bülten’in kurucusu Oğuz Sarıca ise sitem

yüklü bir mesajla ağacın kesim sürecini

anlattı: “Onca kişi Kadıköy Belediyesi’ne bu

ağacın neden kesildiğini sordu ama o sorular

her zamanki gibi yanıtsız kaldı. Çok mu

zor ağacın çürüdüğü için kesildiğini söylemek?

O ağacın mevsime göre bazen yeşile,

kimi zaman sarıya, bazen turuncuya, bazen

da kahverengiye bürünmesinin ağaçtan

değil, çürümüş ağacın gövdesine tutunarak

yaşam mücadelesi veren sarmaşıktan kaynaklandığını

söylemek çok mu zor?”

İstanbul’da elektrikli otobüs dönemi başlıyor

İHALE SÜRECİ BAŞLATILACAK

İkarus marka elektrikli araç, bir hafta boyunca

üzerine konulan ağırlıklarla birlikte

test edildi. Aracın menzili ve diğer aksamı

hakkında ayrıntılı değerlendirmeler yapıldı.

İETT, başka markalara ait elektrikli araçları

da test ettikten sonra, elektrikli araç alımı

için teknik şartname oluşturacak. Ardından

araç alımı için ihale süreci başlatılacak.

İETT, 2022 bütçesine koyduğu 100 elektrikli

otobüs alımı için ilk adımı attı. 300 kilometre

menzilli elektrikli otobüsün test süreci

başlatılırken, alımla birlikte İETT tarihinde

ilk kez yüzde 100 elektrikli otobüsler filoya

kazandırılacak.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB)

bağlı kuruluşlarından İETT, 100 elektrikli

otobüs alımı için test sürecine başladı.

Macaristan’dan tırla getirilen İkarus marka

yüzde 100 elektrikli aracın ilk testleri, İETT

Genel Müdürü Alper Bilgili ve ilgili daire

başkanlarının katılımıyla gerçekleştirildi.

İETT heyeti ve firma temsilcileri, elektrikli

otobüse binerek önce Yedikule’ye, ardından

Millet Caddesi üzerinden Saraçhane’deki

İBB yerleşkesine gitti. Araç hakkında firma

yetkilileri tarafından ayrıntılı bilgilendirme

yapıldı. 300 kilometre menzilli aracın Romanya,

Almanya ve Avusturya gibi ülkeler

tarafından halen kullanıldığı belirtildi.

FİLOYA ELEKTRİKLİ ARAÇLAR GELECEK

İETT’nin 2022 yılı bütçesi ile performans ve

yatırım programları, İstanbul Büyükşehir

Belediye Meclisi tarafından onaylandı. 7,7

milyar liralık bütçede, daha konforlu ve

çevre dostu bir ulaşım imkânı sağlayacak

elektrik araç alımı da yer aldı.


Restorasyon

‘Açık Restorasyon’ kapsamında ziyaretçi almaya başladılar...

Anadolu Hisarı ayağa kaldırılıyor

Kapsamlı restorasyon çalışmalarıyla Anadolu Hisarı’nın yıllara meydan okuyan

surları güçlendiriliyor. 90’lı yıllardan bu yana atıl bırakılan Anadolu Hisarı;

müze, sergi ve kültür alanına dönüştürülecek. Çalışmaların yaz ayına kadar

tamamlanması hedefleniyor.

CENAY TOPRAKKAYA

Anadolu Hisarı, hak ettiği ilgiyi görmeye başladı. Yıllar

boyunca unutulan, bakımsızlıktan yıpranan Anadolu Hisarı,

Yıldırım Bayezid’in anısına yakışacak şekilde yenileniyor.

Üstelik bu yenileme çalışması, İstanbulluların ziyaretine açık

bir şekilde gerçekleştiriliyor. İBB Miras tarafından önleyici

koruma modeliyle gerçekleştirilen restorasyon çalışmasını,

başladığı eylül ayından bu yana 2 bin İstanbullu ziyaret etti.

GELECEĞE AKTARILACAK

Kapsamlı restorasyon çalışmalarıyla Anadolu Hisarı’nın

yıllara meydan okuyan surları güçlendiriliyor. 90’lı yıllardan

bu yana atıl bırakılan Anadolu Hisarı; müze, sergi ve kültür

alanına dönüştürülecek. Çalışmaların yaz ayına kadar

tamamlanması hedefleniyor. Kültür varlıklarının evrensel

ilke ve teknikleri doğrultusunda uygulanan restorasyon

çalışmalarıyla, Hisar’ın yoğun hasar içeren başkulesinin

güçlendirme ve konservasyonu yapılarak, geleceğe aktarılması

amaçlanıyor.

2 BİN İSTANBULLU ZİYARET ETTİ

Anadolu Hisarı’nda gerçekleştirilen çalışmalar, geçtiğimiz

günlerde basın mensuplarıyla paylaşıldı. Gazetecileri Anadolu

Hisarı’nda misafir eden Kültür Varlıkları Daire Başkanı

Oktay Özel, ‘Açık Şantiye’ uygulamasıyla 2 bin ziyaretçiye

daha şimdiden kapılarını açtıklarını söyleyerek; “Anadolu

Hisarı, 2000’li yıllarda ziyaretçi almadığı için kapısına kilit

vurulmuş. İstanbullu, Anadolu Hisarı’nı 30 yıldır detaylı

gezemedi. O nedenle biz İBB Miras ile yürüttüğümüz çalışmaların

çoğunda yaptığımız gibi burada da ‘Açık Restorasyon’

kapsamında ziyaretçi almaya başladık” dedi.

20 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Restorasyon

yapısal durumu tahkik oldu. Başkuledeki durum bizi korkuttuğu

için güçlendirme çalışmalarını burada başlatmış

olduk” diye konuştu. 1930 yılından bu yana en kapsamlı

restorasyon çalışmasını yaptıklarını belirten Oktay Özel;

“En kapsamlı restorasyon çalışmasının Başkanımız Ekrem

İmamoğlu’nun talimatıyla İBB Miras tarafından yapılıyor

olması, bizim en büyük mutluluğumuz. İstanbul’un fethine

tanıklık etmiş bu eserlere dokunmak, bizim için büyük

bir şans. Ayrıca bu eserleri gelecek nesillere, bu toprakları

ziyaret edecek bütün insanlara armağan etmek ve sağlıkla

taşımak en önemli görevimiz” ifadelerini kullandı.

Kültür Varlıkları Daire Başkanı

Oktay Özel, yaptıkları güçlendirme

çalışmalarını anlattı: “İBB Miras olarak

oluşturduğumuz Bilim Kurulu ile kapsamlı

çalışmaları başlattık. İstanbul’un deprem

bölgesi olması nedeniyle yapısal durumu

tahkik oldu. Başkuledeki durum bizi

korkuttuğu için güçlendirme çalışmalarını

buradan başlatmış olduk.”

40 BİN KİŞİ BAŞVURDU

İBB Miras, Anadolu Hisarı şantiyesinde eylül ayında başlayan

geziler kapsamında yaklaşık 2 bin kişiyi ağırladı. 12

farklı tur ile gelen ziyaretçiler, alanın tarihsel potansiyelini

öğrendi, restorasyon çalışmaları hakkında bilgi aldı. Bugüne

kadar Anadolu Hisarı için 40 bin ziyaretçi başvurusu

alındı.

TARİHİ HİSAR KÜLTÜR ALANI OLACAK

İstanbul Boğazı’nın yaklaşık 780 metre genişliğindeki en

dar noktasında, Göksu Deresi’nin Boğaz’a döküldüğü yerde

konumlanan Anadolu Hisarı’nın hikâyesi, günümüzden 632

yıl önce başladı. 1390-1395 yılları arasında inşa edilen tarihi

hisarı bu şehre miras bırakan I. Bayezid (Yıldırım), Karadeniz’den

gelecek herhangi bir tehdidi kontrol altına alabilmeyi

ve Göksu Vadisi’ne girişi önleyebilmeyi amaçlıyordu.

Bugüne ulaşan tarihi eser, İBB tarafından tarihi dokusu

korunarak kültür alanına dönüştürülüyor.

EN KAPSAMLI ÇALIŞMA

Kültür Varlıkları Daire Başkanı Oktay Özel, yaptıkları

güçlendirme çalışmalarını anlattı. Özel; “İBB Miras olarak

oluşturduğumuz Bilim Kurulu ile kapsamlı çalışmaları

başlattık. İstanbul’un deprem bölgesi olması nedeniyle

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 21


Advertorial

New Life Konakları’nın temeli atılıyor

DERVİŞOĞLU’NDAN ŞİLE’YE VIP PROJE

Türk inşaat sektörünün Kadıköy merkezli

önde gelen markalarından Fehmi Öztürk

yönetimindeki Dervişoğlu İnşaat, Şile’de

önemli bir villa projesine başlıyor. Önümüzdeki

günlerde temeli atılacak olan projenin

adı, “Dervişoğlu New Life Konakları” olarak

belirlendi. Birbirine yakın 4 ayrı parselde

toplamda 30 villadan oluşan proje; konumu,

mimarisi, yapım tekniği ve kullanılacak

malzemelerin özellikleri nedeniyle hayli

iddialı bir proje olarak dikkat çekiyor.

BİREYSEL HAVUZ, GENİŞ BAHÇE

Dervişoğlu New Life Konakları’nın belirgin

özellikleri arasında, her villa için planlanmış

bireysel havuz ve geniş bahçe alanlarının

ayrılmış olması yer alıyor. Modern yaşamın

ayrılmaz parçası hâline gelen yeşil alan,

tasarım ve peyzaj uygulamalarının öne

çıkacağı projede, bir başka olmazsa olmaz

otopark imkânları da ihtiyaca cevap verebilecek

şekilde ayrılmış.

ŞEHİRDEN UZAKTA,

ŞEHRİN MERKEZİNDE

Yaşanmakta olan pandemi süreci ile birlikte

birdenbire yıldızı parlayan, İstanbul’a sadece

40 dakika mesafedeki Şile’nin merkezinde

yer alan Dervişoğlu New Life Konakları’nın

konumunun diğer özellikleri ise şöyle:

İstanbul’un tek mavi bayraklı plajından

denize girmek, dünyanın en büyük ikinci

fenerinden Karadeniz’i seyretmek, bölgenin

tarihi dokusunu hissetmek…

ORGANİK ÜRÜNLER DİYARI

Şile’nin bir başka özelliği, son zamanlarda

giderek önem kazanan tarım politikalarında,

İstanbul’un organik sebze ve meyve

yetiştirme merkezi konumuna yükselmiş

olması. Şile Belediyesi tarafından hayata

geçirilen “Tohum Takas Pazarı” ile ata

tohumlarının köylüler tarafından takas

edilerek çoğaltılması ile müthiş bir zenginliğe

ulaşılmış durumda. Haftada iki gün

kurulmakta olan köy pazarlarında, hiçbir

yerde bulamayacağınız tazelikte ürünleri

satın almak mümkün.

Her biri diğerinden farklı tasarımla

projelendirilen New Life Konakları,

büyükşehirlerin karmaşasından bunalan ve

apartman yaşamını tercih etmek istemeyenlerin

özlemini duyduğu bir proje olarak dikkat çekiyor.

Dervişoğlu İnşaat

Yönetim Kurulu Başkanı

Fehmi Öztürk: “New Life Konakları,

marka adından da anlaşılacağı gibi

sahiplerine kalabalık ve gürültülü

şehir hayatından uzakta, güvenli,

huzurlu ve nezih yaşam alanlarından

oluşan yeni bir hayat sağlayacak.”

22 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Advertorial

GÜNÜ DÖRT SAAT FAZLA YAŞAYACAKSINIZ

Büyükşehirlerin hava kirliliği riski altında;

kalabalık, gürültü, insanı yoran trafik gibi

stres arttırıcı unsurlar düşünüldüğünde,

trafikte kaybedilen yaklaşık 4 saatlik bir

zaman dilimi sizlere kalarak, günü ortalama

4 saat daha fazla yaşamak gibi bir ayrıcalığa

da sahip olabileceksiniz.

190 İLE 325 METREKARE ARASINDA

Şehir yaşamından uzakta, huzur ve konforun

lüks ile buluştuğu Dervişoğlu New Life

Konakları’nda 4 ayrı parselde inşa edilecek

villaların büyüklükleri 190 ile 325 metrekare

arasında değişiyor.

“1976’DAN BU YANA PRESTİJLİ

PROJELER İNŞA EDİYORUZ”

Dervişoğlu İnşaat olarak, 1976 yılından bu

yana imza attıkları binlerce konut, iş yeri,

otel ve hastane projeleri olduğu açıklamasında

bulunan Dervişoğlu İnşaat Yönetim

Kurulu Başkanı Fehmi Öztürk; “Bugüne

kadar geliştirmiş olduğumuz projeler ile

markalı gayrimenkul sektöründe fark yaratmaya

devam ediyoruz. Yaklaşık 50 yıldır yeni

yaşam alanları inşa etmenin, güvenilir ve

prestijli işlere imza atmanın onuruyla, şimdi

de Şile’de yepyeni bir proje ile Dervişoğlu

New Life Konakları’nı hayata geçiriyoruz.

New Life Konakları, bölgenin iddialı projeleri

arasında yer alacak. Sadece 30 seçkin aile

için tasarlanan projenin şimdiden hayırlı

olmasını diliyorum” dedi.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 23



Adalar

Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi’nin

müze olması isteniyor

HABER MERKEZİ

Türk edebiyatının unutulmaz isimlerinden

Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Heybeliada’daki

3 katlı tarihi evinin akıbetine dair tartışmalar

sürüyor. Geçtiğimiz yıllarda bir süre müze

olarak kullanılan 110 yıllık bina, son yıllarda

kapalı durumda. Evin yetkisi şu an Vakıflar

Genel Müdürlüğünde. Konuya duyarlılık

göstererek tepkilerini dile getiren ve evin

Kültür Bakanlığı bünyesinde müze olarak

açılması için çalışmalar yapan Ada sakinlerinden

eğitimci ve editör Nihan Aydar

dergimize özel açıklamalarda bulundu:

“Size bir sanat üstadının, Hüseyin Rahmi

Gürpınar’ın değerli emanetinin sessiz

çağrısını getirdim. Hüseyin Rahmi Gürpınar,

edebiyata çok değerli eserler vermiş,

çok değerli bir sanatçı, yazar ve fikir insanı.

Çağının dâhisi, hatta çağların ötesinde bir

sanat dehası... Binbir emekle inşa ettiği ve

otuz küsur yılını geçirdiği evi İstanbul Heybeliada’da

bulunuyor. Ev, değerli yazarın

bedenen bu dünyadan ayrılışından sonra

ne yazık ki sahipsiz kalmış. Geçmişte kısa bir

süre müze olarak faaliyette kalsa da yıllardır

kapalı durumda, âdeta çürümeye terk edilmiş.

Oysa ev, Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın

güzel anılarının yaşatılacağı, eserlerinin,

sanatının ve eşyalarının sergileneceği;

kültür, sanat, edebiyat dolu bir müze &

edebiyat müze kütüphanesi olarak açılmalı

ve varlığını bu şekilde devam ettirmeli.”

YETKİ VAKIFLAR GENEL

MÜDÜRLÜĞÜ’NDE!

Evin yetkisinin şu an Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde

olduğunun da altını çizen Aydar, sözlerini

şöyle sürdürdü: “Yetkililerin bir an önce

harekete geçmesi ve evin özelleştirilmeden,

Kültür Bakanlığı tarafından müze statüsüne

alınması gerekiyor. Yeniden hayat bulması

için uğraştığım, değerli yazar Hüseyin Rahmi

Gürpınar’ın otuz küsur yılını geçirdiği evi...

Kimbilir nelere şahitlik etmiş bu ev. Hüseyin

Rahmi, koltuğuna uzanıp kitap okumayı

pek severmiş. Dondurmalar ve reçeller

yapmış, danteller örmüş, kedileri beslemiş,

misafirlerini ağırlamış, derin düşüncelere

dalmış, mektuplarını yazmış, edebi ve fikri

tartışmalar yapmış, merkeze inip şöyle bir

deniz havası almış, Ada halkıyla sohbet edip

evine dönmüş, en güzel eserlerini burada

tasarlamış, pek çok kitabını bu evde yazmış,

ömrünü bedenen bu evde tamamlamış.

Daha neler neler, ne anılar var...”

KAMPANYA BAŞLATILDI

Nihan Aydar, konuyla ilgili 9 Mayıs 2021’de

Change.org’da Hüseyin Rahmi Gürpınar’ı ve

halkı temsilen “Heybeliada Hüseyin Rahmi

Gürpınar Evi Müze & Edebiyat Müze Kütüphanesi

Olarak Açılsın” başlığıyla bir kampanya

başlattığını da şu sözlerle duyurdu: “İmza

sayımız 6000’i aştı, 7000’e doğru ilerliyor.

Elektronik imzalara destek olması için aynı

zamanda yine aynı başlıkta ıslak imza kampanyası

da devam ettiriyorum. Her iki imza

da tarafımdan yetkililere ulaştırılacak. İmzalarınız

ve paylaşımlarınızla kampanyaya destekleriniz

çok değerli. Kampanyayı elden ele,

dilden dile yayalım; Hüseyin Rahmi Gürpınar

Evi’ni müze & edebiyat müze kütüphanesi

olarak hayata hep birlikte döndürelim. Açtığım

ve devam ettirdiğim kampanyanın amacı,

değerli fikir ve sanat üstadı Hüseyin Rahmi

Gürpınar’ın emaneti evinin devlet, Kültür

ve Turizm Bakanlığı bünyesinde tamamen

halka ait müze statüsünde açılıp, bu şekilde

yaşamasıdır. Evi hangi niyetle, gerekçeyle

olursa olsun Adalar’dan veya Adalar dışından

herhangi bir kişinin, grubun, inisiyatifin vb.

sahiplenmesi, burayı özelleştirme girişimi

yanlıştır, etik değildir ve amaç dışıdır. Bu ev

Adalıların, edebiyatçıların, sanatseverlerin,

aslında vicdan sahibi herkesin koruması ve

yüceltmesi gereken bir kültür mirasıdır.”

“Taşların, ahşabın, duvarların, evin dili

olsa da konuşsa... İstiyorum ki bu anılar

canlansın, biz de bu anılara ve eve

hem şahitlik edelim hem de evi en güzel

şekilde koruyalım. Zaman sihirli...

Evin kapalı tutulduğu süre boyunca

sıkışıp kalan zamanı canlandıralım

ve evi, değerli sahibinin evin içinde

olduğu döneme geri döndürelim. Biz

müzeyi & edebiyat müze kütüphanesini

gezerken Hüseyin Rahmi’nin bazen

mahzun bazen muzip gülümseyişini

görür, ahşap merdivenlerden inerken

terliğinin şıpırtısını duyar gibi hissedelim.

Yazdığı kitabın mürekkebinin

kokusu çalınır gibi olsun burnumuza,

kulağımıza daktilosunun sesi gelsin.

Yaptığı reçellerin, dondurmaların

tadını alır gibi olalım damağımızda.

Beslediği kedilerinin mırıltılarını duyar

gibi olalım. İşte o evin gözü, dili, kulağı

biz olalım... Hepimiz!”

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 25


Çevre

Bostancı Kavşağı’na kalıcı çözüm

Anadolu Yakası’nda neredeyse günün her

saati trafik sıkışıklığı yaşanan D-100 Karayolu

(E-5) Bostancı Kavşağı’nda sürücüler artık

daha rahat ilerleyecek. İstanbul Büyükşehir

Belediyesi, Bostancı ile Kayışdağı’nı

kesintisiz şekilde birbirine bağlayan alt geçit

çalışmasını tamamladı.

Çalışma sebebiyle Kadıköy-Maltepe arasında

karşılıklı yaşanan trafik yoğunluğu

azaldı. Aralık ayında başlayan proje, İBB

ekipleri tarafından kesintisiz bir şekilde sürdürülerek,

Kartal-Harem ve Harem-Kartal

istikametinde yürütülen imalatlar tamamlandı.

Bu süre içinde servis yolundan sağlanan

D-100 (E-5) Karayolu trafiği normal

güzergâhına alındı.

TRAFİK RAHATLAYACAK

Alt geçit ve yan yolun tamamlanmasıyla

Bostancı-Kayışdağı arasında kesintisiz ulaşım

sağlanacak. D-100 Karayolu Bostancı ve

Küçükyalı kavşaklarında trafik yoğunluğunda

gözle görülür bir azalma bekleniyor.

Kadıköy Belediyesi fatura yükünü azaltıyor

Kadıköy Belediyesi, Evlendirme Dairesi’nin

çatısına kurduğu güneş panelleri ile kendi

elektriğini kendisi üretiyor. İki ay önce kurulan

384 adet güneş paneliyle binanın yıllık

elektrik tüketiminin yüzde 40’ını karşılayabilir

hâle gelinirken, yeni güneş panelleri ile

bu oranın yükseltilmesi hedefleniyor. İklim

değişikliğinin olumsuz etkileri ile mücadele

etmek amacıyla çalışmalar da yürüten Kadıköy

Belediyesi, güneş panelleriyle kendi

kurumsal binalarındaki karbon salımını da

azaltmayı amaçlıyor.

Belediye, elektrik tüketimi oldukça yüksek

olan Evlendirme Dairesi’nin çatısına yerleştirdiği

güneş panelleri sayesinde, elektrik

faturasından 50 gün içerisinde yaklaşık

20 bin lira tasarruf sağladı. Binanın yıllık enerji

ihtiyacının yüzde 40’ını karşılayan güneş

panelleriyle 21 Aralık 2021’de kendi elektriğini

üretmeye başlayan Kadıköy Belediyesi,

10 günde 2,3 megawatlık elektrik üretti.

İKLİM KRİZİ İLE MÜCADELE

HEDEFLERİNİ GERÇEKLEŞTİRİYOR

Kadıköy Belediyesi, küresel iklim değişikliği

ile mücadeleye yönelik “Sürdürülebilir

Enerji ve İklim Adaptasyon Eylem Planı”

hazırlamış ve bu planda 2030 yılına kadar

seragazı emisyonlarını yüzde 40 oranında

azaltmayı duyurmuştu. Bu hedefin yüzde

6’sı, belediye binalarına ve alanlara yapılacak

yenilikçi ve yenilenebilir enerji projeleri

ile hayata geçirilmeye başlandı.

26 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022



Kapak

Eski İstanbul’un yansımaları

Üsküdar’da!

Üsküdar Belediyesi’nin Kandilli ve Kuzguncuk’ta iki yeni Nevmekân için hazırlıkları

sürüyor. İkisi de tarihi yapılar dönüştürülerek açılacak. Amaç; atıl durumdaki

kötü yapıları İstanbul’a kazandırmak ve halkın kullanımına açmak.

Üsküdar’ın sembollerinden biri, Kız Kulesi... Burada büyük bir restorasyon süreci

var. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın restorasyonu, Kız Kulesi’nin daha çok kişiye

ulaşmasını sağlayacak ve bu ikonik yapıya bir kültür merkezi veya

bir müze işlevi kazandıracak.

PINAR BALTACI

Üsküdar, eski İstanbul’un çağımızdaki temsilcisi...

Anadolu yakasında tarihi misyonunu koruyan yegâne

semt... 16. yüzyıla ait camileri, ahşap binaları, köşkleri

ve yalılarıyla İstanbul’u İstanbul yapan tüm öğeleri

içerisinde barındırıyor.

Kuzguncuk

Üsküdar’ı Üsküdar yapan bu doğal ve mimari güzelliklerinin

yanı sıra semt sakinlerinin eski İstanbul ruhunu

yaşattığı nadir bölgelerden Üsküdar. Her gelip geçenin,

bazen bir koru içine gizlenmiş binalarla, bazen Boğaz’ın

en güzel kıyısına yerleştirilen yapılarla, çeşmeler, cumbalı

evler ve hatta yüz yıl önce dikilen tek bir ağaçla iz bıraktığı

bir semt de aynı zamanda. O yüzden en baştan belirtmek

isteriz ki Üsküdar’da izler çok. Tek yapmanız gereken,

bilmek ve takip etmek. Bu noktada sözü alıyor ve kapak

dosyamızı kadim semt Üsküdar ile şenlendiriyoruz.

28 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Kapak

KIZ KULESİ HALKLA BULUŞACAK

Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen, Üsküdar’ın

İstanbul için önemine vurgu yaparak, gerçekleştirilen

hizmetleri ve projelerini özetledi. Başkan Türkmen’in

Kadıköy Life Dergisi okuyucularına özel bir de müjdesi

var: “Kız Kulesi’nin büyük bir restorasyon süreci var.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın buradaki restorasyonu

sadece fiziki bir dönüşümle sınırlı değil. Restorasyon,

Kız Kulesi’nin daha çok kişiye ulaşmasını sağlayacak,

buraya bir kültür merkezi veya bir müze işlevi kazandıracak.

Biz de belediye olarak bu sürecin bir parçası

olacağız. Heyecanla, sevinçle bu sürecin tamamlanmasını

bekliyoruz.”

Ardından sizleri Üsküdar’a doğru yolculuğa çıkartacak

ve hep beraber güzel bir günün rotasını oluşturacağız.

Üsküdar’ın olmazsa olmaz cazibe noktaları da haberimizin

bir parçası... Kadıköy’den Üsküdar’a güzergâh

olarak kısa, kültürel boyutta çok uzun bir yolculuğa

çıkmaya hazır mısınız? Başlıyoruz...

Nevmekân Sahil

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 29


Kapak

HİLMİ TÜRKMEN:

Kız Kulesi kültür merkezi

ya da müze olacak

Üsküdar, bir ulu rü’yayı görenler şehri!

Seni gıpta ile hatırlar vatanın her şehri.

Hepsi der: “Hangi şehir görmüş onun gördüğünü?

Bizim İstanbul’u fethettiğimiz mutlu günü!”

Bir İstanbul şairi olan Yahya Kemal Beyatlı, ne de güzel

anlatmış “İstanbul’un Fethini Gören Şehir” şiirinde Üsküdar’ı…

Camileriyle, çeşmeleriyle, sahil boyunca dantel

gibi sıralanmış köşkleriyle ve de kentine özel insanlarıyla

Üsküdar, kadim kimliğini hiçbir yere kaptırmamış özel bir

İstanbul köşesi…

Hilmi Türkmen ise, bu güzel ve özel ilçenin Belediye

Başkanı… Halk, başkanı seviyor, gördüğü her yerde

gülen yüzlerle muhabbet ediyor, hizmetlerden memnun

görünüyor. Gençler eskiden Kadıköy’e akarken, şimdilerde

yaşadığı ilçenin nevmekânlarında ve sahil boyunda vakit

geçirmeyi seviyor.

Kapak dosyamıza Üsküdar’ı alınca, Başkan Hilmi Türkmen

ile görüşmek ve dergimize özel açıklamalar almak üzere

harekete geçtik ve sorularımıza samimi yanıtlar aldık.

Üsküdar’ın İstanbul için konum ve önemini nasıl

anlatırsınız? Bunun yanında tarihi misyonunu da

sizden dinlemek isteriz?

Üsküdar, şehrin ve Boğaz’ın en yoğun trafiğine sahip

yeridir diyebiliriz. Vapur hatları, metro, Marmaray, 15

Temmuz Şehitler Köprüsü ile her gün milyonlarca insanın

ayak bastığı bir yer… Burada tarih ve coğrafya el ele vermiştir.

Ticaret güçlüdür. Her kademeden eğitim kurumları

açısından zengindir. Bizim sanayimiz yok, fabrikalarımız

yok ama şehrin ortasında İstanbul’un atan nabzı gibiyiz.

Bu tarihte de böyleydi, bugün de böyle. Üsküdar biliyorsunuz

‘bilad-ı selase’dendir. Yani Osmanlı döneminde

Suriçi haricinde üç önemli bölge vardır; Galata, Eyüp ve

Üsküdar... Bizim bu tarihsel özelliğimiz bugün de devam

ediyor. Üsküdar’a dair vizyonumuzun temelinde bu güçlü

tarihsel kimlik var.

Hem kültür-sanat hem de sosyal yaşam anlamında

sadece Üsküdarlılara değil, tüm İstanbul’a alternatif

sunan 2022 Üsküdar’ını nasıl anlatırsınız?

Üsküdar’ın biraz önce bahsettiğim muhteşem bir konumu

var. Bu konum, bizi bütün İstanbul’a hitap etmeye sevk ediyor.

Biz de bundan çok memnunuz. Boğaz semtlerimiz 365

gün ziyaret ediliyor. Salacak yürüyüş yolumuz, İstanbul’un

en popüler yaya hatlarından biri. Kültür-sanat etkinlikleri-

30 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Kapak

anda Bağlarbaşı, Sahil ve Selimiye’deki üç şubemizde her

gün binlerce hemşerimize nitelikli bir kafe-restoran hizmetinin

yanında kütüphane, sergi, etkinlik, gösterim, söyleşi

imkânı sunuyoruz. Öğrencilerimiz buralarda ders çalışıyor.

Bütün binalarımız, tarihi veya çağdaş fark etmeksizin

mimari olarak bir değer taşıyorlar. Yeniden işlev kazandırılmaları

anlamında iyi bir şehircilik örneği olarak başka

kurumlara da ilham veriyorlar.

mizi de hem doğal hem de bizim tasarladığımız imkânların

uzantısı olarak düzenliyoruz. Burada bir fikir var. 500 bini

aşan nüfusumuz, milyonlarca İstanbulluya temas eden

bir tablomuz var. 15’e yakın farklı mekânda, onlarca farklı

branşta her ay çok büyük bir kitleye ulaşabiliyoruz. Pandeminin

hafiflemesi ile de 2022, bizim için büyük sıçrama yılı

olacak. Geçtiğimiz günlerde Üsküdar Kitap Fuarı’na 250 bin

ziyaretçi geldi. Bu sayı geçmiş yılların çok üstünde ve bizim

neleri başarabildiğimizi çok iyi anlatıyor.

Bu bağlamda, az önce de vurguladığımız gibi sosyal

yaşam ve kültür-sanat anlamında önemli bir yere sahip

olan Nevmekân’lar, özellikle sanat çevreleri tarafından

bir hayli dikkat çekti. Bu merkezlerin detaylarını ve

özel etkinliklerini paylaşır mısınız?

Nevmekânlar, millet kıraathanesi fikrinin ilk ve öncü örneklerinden

biri oldu. Üsküdar’dan adeta bir marka doğdu. Şu

Büyük ilgi toplayan Nevmekân’ları çoğaltmayı

düşünüyor musunuz?

Geçtiğimiz günlerde bunların müjdesini vermiştik, mutlulukla

bunu yinelemek isterim. Kandilli’de ve Kuzguncuk’ta

iki yeni Nevmekân için hazırlıklarımız sürüyor. İkisini de tarihi

yapıları dönüştürerek açacağız. Atıl durumdaki kötü yapıları

İstanbul’a kazandırmak ve halkın kullanımına açmak

fikrimizin takipçisiyiz. Nevmekân’lar bize bu imkânı veriyor.

Söylemekten çekinmiyoruz; Üsküdar Belediyesi olarak,

Üsküdarlılar olarak Nevmekân’larla gurur duyuyoruz.

Bununla birlikte yüzen kültür merkezi olarak

tanımladığınız Valide Sultan Gemisi de çok konuşulan

Üsküdar projelerinden oldu. Buradaki faaliyetleriniz

nelerdir?

Gemimiz, bizim hem sosyal hem de turistik projelerimizden

biri. Aynı zamanda özel etkinliklere de açık. Kendi

maliyetini karşılayan bir proje. İstanbul’un her yerinden

yüzbinlerce hemşerimize ücretsiz Boğaz turu imkânı sunuyoruz.

Çay, simit ve rehberlik hizmeti de yine ikramımız

oluyor. Okullar, STK’lar için büyük bir hizmet. Dünyanın en

güzel açıkhava müzesi olan Boğaz kıyılarını geziyoruz hep

beraber. İlaveten yine bu gemide söyleşiler, programlar da

yapılıyor. Henüz kullanmamış olan herkesi bekliyoruz.

Üsküdar’ın yanında tüm İstanbul’un da simgesi olan

Kız Kulesi’nin restorasyon sürecine dair görüşlerinizi

alabilir miyiz?

Üsküdar’ın sembollerinden biri, belki de birincisi Kız Kulesi...

Hem şehrimizi ve Boğazımızı hem de bizim logomuzu

süslüyor. İkonik bir yapı… Dünyada en çok fotoğrafı çekilen

yapılardan biri. Şimdi burada büyük bir restorasyon süreci

var. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın buradaki restorasyonu

sadece fiziki bir dönüşümle sınırlı değil. Restorasyon, Kız

Kulesi’nin daha çok kişiye ulaşmasını sağlayacak, buraya

bir kültür merkezi veya bir müze işlevi kazandıracak. Biz de

belediye olarak bu sürecin bir parçası olacağız. Heyecanla,

sevinçle bu sürecin tamamlanmasını bekliyoruz. Çok iyi

fikirler, öneriler geliyor ekibimden. Bakanlığımızla, turizm

ve kültür insanlarıyla beraber Kız Kulesi’ni capcanlı bir

mekân yapacağız.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 31


Kapak

Osmanlı’nın Üsküdar’ı,

hazinelerini paylaşmaya

çağırıyor sizleri…

Çamlıca Tepesi

İstanbul’da yaşayıp da Üsküdar’ın tarihi zenginliklerine hayran olmamış, gezip görmemiş kaç insanımız kalmıştır bilemeyiz

ama Kadıköy Life dergisi, “Geçmişten Geleceğe” misyonu doğrultusunda sizleri mini bir tarihi yolculuğa davet ediyor…

BEYLERBEYİ SARAYI

Beylerbeyi semtinde bulunan Beylerbeyi Sarayı,

Avrupa barok tarzı mimarisi ve oryantal

dokusu ile İstanbul’un en görkemli saraylarından

biri. Sarayın 70 bin metrekarelik bir

alana yayılmış, ender ağaçların ve bitkilerin

bulunduğu bahçeleri de bulunuyor.

Nail Kitabevi

Ahmet Fethi Paşa Yalısı

Beylerbeyi Sarayı

III. Ahmet Çeşmesi

III. AHMET ÇEŞMESİ

Üsküdar’da vapur iskelesinin tam karşısında

bulunan Sultan III. Ahmet Çeşmesi, Üsküdar’ın

simgelerinin başında geliyor. 1728

yılında yapılmış. Çeşmenin dört tarafı ise

Sultan III. Ahmet’e ait şiirlerle süslenmiş.

ADİLE SULTAN KASRI

Adını Sultan Abdülmecit’in kızkardeşi Adile

Sultan’dan alan kasır, Hababam Sınıfı’nın da

ilk serilerinin çekildiği yer olarak belleğimize

işlemiş tarihi bir mekân. Binanın içerisinde aynı

zamanda Hababam Sınıfı Müzesi de bulunuyor.

NAİL KİTABEVİ

Yapı, Kuzguncuk’un tam ortasında, iki

sokağın birleştiği bir noktada yer alıyor. 19.

yüzyıldan kalma bu binada çeşitli eserler,

okuma köşeleri ve kafe hizmeti sunan Nail

Kitabevi bulunuyor. Kitaplar arasında kaybolurken,

binanın büyük pencerelerinden

Kuzguncuk’a bakmayı unutmayın.

AHMET FETHİ PAŞA YALISI

Kuzguncuk ile Üsküdar arasında bulunan

bu görkemli bina, Boğaz turu yapanların da

dikkatini çekiyor. Yapıyı ilginç kılan taraf, yapılış

tarihinin kesin olarak bilinmiyor olmasında!

Yine de binaya dair en eski kayıtların 1815 yılına

dayanması, ne denli eşsiz bir tarihe tanıklık

ettiğimizi gözler önüne seriyor. Cephesi tipik bir

Osmanlı mimarisine sahip olan yalı, 1973 yılında

restore edilerek günümüze kadar ulaşmış.

Adile Sultan Kasrı

ÇAMLICA TEPESİ

Büyük Çamlıca Tepesi, denizden 268 metre

yükseklikte… Nurbaba Tekkesi (Bektaşi) ve

Küçük Çamlıca Televizyon Kulesi de burada

yer alıyor.

Üsküdar’a kadar gelmişken,

ailelerinden kalan eski yalılarını

sanata bağışlayan sanatçı Füsun

Onur ile ablası İlhan Onur’u da

anmazsak olmaz. Çağdat sanatın

öncülerinden olan Füsun Onur

ve ablası İlhan Onur, Kuzguncuk’taki

Hayri Onur Yalısı’nı,

ileride müze-ev olarak ziyarete

açılması ve içeriğini Arter’in

oluşturacağı misafir sanatçı

programlarına ev sahipliği

yapması arzusuyla Vehbi Koç

Vakfı’na bağışlama kararı almışlar.

Bu güzel haberle Üsküdar

rotamızı tamamlıyor, eşsiz ilçeye

yolunuzu düşürmeniz için vesile

olacağımızı umuyoruz.

Hayri Onur Yalısı

32 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Kapak

Üsküdar’a gider iken…

Gelin, öve öve bitiremediğimiz Üsküdar’da

bir hafta sonu turuna çıkalım. Şarkıda

olduğu gibi yağmurun yağmadığı bir günde

tabi ki

Önümüz bahar... Deniz kenarları, yeşil

meydanlar, tarihi yapılar, müzeler ve

kültür merkezleri dolup taşacak kuşkusuz.

Üsküdar için tüm bu gezi rotalarının

ortak noktası diyebiliriz. Haydi, komşumuz

Üsküdar’ı gezelim ve tarihin tozlarını birlikte

savuralım…

KIZ KULESİ’NE KARŞI ÇAY KEYFİ

Üsküdar’da tur ilçenin merkezinden değil,

Kız Kulesi’nden başlar. Öncelikle bu gizemli

yapıya karşı bir sabah çayı içip, simit yemeden

Üsküdar’a varmamanızı öneriyoruz. Kız

Kulesi’nin tam karşısındaki çay evlerinde,

çimlerin üzerine atılmış tabureleri yüzünüzü

denize dönecek şekilde konuşlandırdığınız

anda, görsel bir şölenin kapılarını da

aralayacaksınız. “Sabah güneş ışıklarının Kız

Kulesi’nin çatısına vurduğu anlara hayatınızda

en az bir kere şahitlik etmelisiniz” diyor,

yönümüzü Üsküdar Meydanı’na çeviriyoruz.

ÜSKÜDAR MEYDANI’NIN

BÜYÜLÜ ATMOSFERİ

Üsküdar’ın tarihi geçmişini özetleyecek, Osmanlı

tarihinin önemli yapıtlarından Mimar

Sinan imzalı Mihrimah Sultan Camii burada

dikkatinizi çekecek. Kanuni Sultan Süleyman

ve Hürrem Sultan’ın kızları Mihrimah

Sultan adına yaptırılan bu camiyi mutlaka

yakından görmelisiniz. Bu defa caminin

hemen yanında bulunan ara sokaklara da

uğramanızı öneriyoruz. Dar, manzaralı ve

yine eski binaların bulunduğu bu sokaklarda

renkler ve çiçekler arasından geçebilir,

bir mekânda öğle kahvesi içebilirsiniz.

KÜLTÜR VE SANATA ADANMIŞ BİR YAPI:

ESKİ TEKEL BİNASI

Bu harika güzergâha yürüyerek devam

etmeye ne dersiniz? Çünkü sizleri Üsküdar’ın

en popüler mahallelerinden Kuzguncuk’a

davet edeceğiz. Üsküdar Meydanı’ndan

Kuzguncuk’a tempolu bir yürüyüşle 20-25

dakikalık bir sürede varabilirsiniz, ancak önce

eski Tekel Binası önünde minik bir mola

verelim. Eski Tekel Binası olarak bilinen tarihi

yapı, 2009 yılından bu yana İstanbul Devlet

Tiyatroları kapsamında oyunlara ev sahipliği

yapıyor. 1798-1802 tarihleri arasında tahıl

ambarı olarak yaptırılan, uzun yıllar tütün deposu

olarak kullanılan bu tarihi bina, yılların

yıpratıcı etkisi ile harabeye dönmüş. 1950’li

yıllarda onarımı yapılmış. Binada bugünlerde

Devlet Tiyatroları sahnesinin yanı sıra Tekel

Müzesi ve Kültür Merkezi de bulunuyor.

İSTANBUL’UN YENİ KÜLTÜR DURAĞI;

NEVMEKÂN SELİMİYE

1802 yılında III. Selim tarafından yaptırılan

Selimiye Hamamı, 3 yıllık restorasyon

çalışmasının ardından hizmete girdi. Tarihi

yapı, “Nevmekân Selimiye” adıyla millet

bahçesi, kütüphane ve sergi salonu bölümleriyle

kültür merkezi olarak vatandaşların

kullanımına sunuldu.

Nevmekân Selimiye, Türk ve Dünya edebiyatı

çocuk kitaplarından felsefe ve tarih

kitaplarına; kişisel gelişim, sosyal bilimler

ve hukuk kitaplarından ilahiyat ve tıp gibi

alanlardaki kaynaklara kadar 25.000’i dijital

olmak üzere 45.000 kitap kapasitesi ile

İstanbul’un yeni kültür durağı olacak.

MERHABA KUZGUNCUK

Yürüyüşümüz sürerken, Kuzguncuk kalabalık

ve renkli sokaklarıyla adeta “Merhaba” diyerek

çağırıyor bizleri. “Kuzguncuk’u nasıl bilirsiniz?”

diye sorsak, kuşkusuz “Eski mahalle ve aile

dizilerinden” dersiniz. Evet, bir döneme damga

vurmuş “Perihan Abla” ve “Ekmek Teknesi”

dizilerine ev sahipliği yaparak, evlerimize çok

eskiden konuk olmuş bir mahalle Kuzguncuk...

Şimdilerde sosyal medya kanallarının yaygın

kullanımıyla beraber oldukça popüler ve minik

sanat galerileri, sanatçı atölyeleri, kitabevleri

ve şirin kafeleriyle dikkatleri çekiyor. Bununla

birlikte hâlâ bir mahalle burası… Fileleriyle

alışverişe çıkan teyzeler, mahalle aralarında

oynayan çocuklar ve mahalle esnafıyla sık sık

göz göze geliyorsunuz. Birazdan Perihan Abla

seslenecekmiş gibi bir his yerleşiyor içinize;

Ekmek Teknesi’nin dumanı ise hâlâ tütüyor.

Uğramadan geçmeyin.

Gün bitti, ancak siz Üsküdar’a bir gün daha

ayırmak isterseniz, ilçenin korularını da

gezmenizi tavsiye ederiz...


Kapak

Gerçek mahalleli, gerçek İstanbullu;

KUZGUNCUK

Üsküdar’ın eski İstanbul’u hatırlatan en güzel mahallelerinden Kuzguncuk’u, ünlü gezi yazarı

Saffet Emre Tonguç’tan dinliyoruz. Mahallenin kozmopolit yapısını örneklerle anlatan Tonguç’tan

rengârenk bir Kuzguncuk sayfası aralamak için buyurun…

Boğaz’ın kıyısında kilise, cami ve sinagogun

yan yana yükseldiği, bağrında 19.

yüzyıl İstanbul’unun kozmopolitliğini,

daha da önemlisi bugün bulmakta zorlandığımız

hoşgörü ortamını barındıran

bir semt... Burada mahalle kültürünün

devam ettiğini görüyorsunuz. Bunun

sebebi de küçük esnafın hâlâ ayakta

kalması. Aralarına kafe ve restoranların

serpiştirildiği fırın, bakkal, manav, kasap,

SAFFET EMRE TONGUÇ

tonguc@saffetemretonguc.com tuhafiyeci ve kırtasiyeci, ana caddede sizi

karşılıyor. Kuzguncuk’un sokaklarında

kaybolun; beklenmedik sürprizlerle karşılaşacaksınız.

Kuzguncuk, eskiden yolculuklar kolay olmadığından kutsal

topraklara gidemeyen Yahudiler tarafından Asya’daki ilk

durak olarak kabul edilmiş. Bu yüzden burada yaşamak ya

da buradaki mezarlığa gömülmek istemişler. Ana cadde

İcadiye’den semte girin. Hemen solda Bet Yaakov Sinagogu,

yanında da Ayios Yeorgios Rum Ortodoks Kilisesi var.

Biraz ileride sağda da Ayios Panteleimon Kilisesi bulunuyor.

Boğaz yolu üzerindeki Ermeni Kilisesi Surp Krikor Lusavoriç

ile yan yana yer alan Kuzguncuk Camii için Ermeni

cemaati bahçelerinden yer vermişler. Bugün iki ibadet

mekânı, aynı yükseklikte kubbeye sahip...

CEMİL MOLLA KÖŞKÜ

Beylerbeyi’ne doğru ilerlediğinizde karşınıza harika bir ahşap

köşk çıkacak. 1885’te II. Abdülhamid’in Adalet Bakanı

Mahmut Cemil Efendi için İtalyan mimar Alberti tarafından

yapılmış binada, Doğu ve Batı mimarisi birleştirilmiş. Bir

kültür merkezi görevi üstlenen Cemil Molla Köşkü’nde şiir

ve musiki geceleri düzenlenirmiş. Köşk ayrıca imparatorluğun

ilk telefonuna, özel sinemasına ve fotoğraf stüdyosuna

ev sahipliği yapmış.

“ANLAT DERDİNİ MARKO PAŞA’YA”

Kuzguncuk’tan Üsküdar’a giderken göreceğiniz Fethi Ahmet

Paşa Yalısı, Boğaz’ın en güzellerinden. Yalının arka tarafında

bulunan koru da aynı adı taşıyor ve içerisinde belediyenin

çok güzel manzaralı tesisleri var. Yalıda bir dönem Nâzım

Hikmet yaşamış. Eskiden Kuzguncuk’un sakinleri arasında,

“Anlat derdini Marko Paşa’ya” deyimine adını veren Rum

doktor Marko Paşa ile şair Can Yücel de varmış.

34 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Resim, sinema, tiyatro, fotoğraf,

edebiyat sanata dair her şey…

İSTANBUL’UN

KÜLTÜR & SANAT

DERGİSİ

Sanat ve kültürün yeni heyecanı İSTANBUL SANAT Dergisi’nde

resim, sinema, tiyatro, fotoğraf ve edebiyata dair içeriklere kolayca

ulaşabilir, alanında uzman isimlerin ilk defa yayınlanan köşe yazılarını,

röportajlarını büyük bir keyifle okuyabilirsiniz…

fi

istanbulsanatdergisi

www.istanbulsanatdergisi.com


Sektör

Cadde, gayrimenkulde kırmızıya dönüyor…

“ REDSTONE”

Bağdat Caddesi’nde!

KADİR TOPRAKKAYA

Yurt içi ve yurt dışında büyüme çalışmalarını

sürdüren Türkiye’nin ilk global gayrimenkul

şirketi REDSTONE, 41. ofisini Bağdat

Caddesi’nde açtı. Gayrimenkul sektöründeki

rekor satışları ve dünya çapında birincilik

ödülleriyle tanınan, sektörün önde gelen

isimlerinden Evrim Kırmızıtaş Başaran’ın

12 yıllık gayrimenkul kariyerinin ardından

yarattığı ve Türkiye’den dünyaya açılan ilk

global gayrimenkul franchise sistemi olan

REDSTONE markasının, Bağdat Caddesi’nde

adından çok söz ettirmesi bekleniyor.

Düzenlenen açılış sırasında

REDSTONE Cadde brokerları,

arkalarından gelen Music Band

Orkestrası’nın ezgileri eşliğinde

Bağdat Caddesi’nde yürüyüş yaparak,

ofislerinin magnetlerini dağıttılar.

Bağdat Caddesi’nin Suadiye bölümünde

kapılarını açan REDSTONE Cadde, yine sektörün

önde gelen isimlerinden İpek Harazer

tarafından yönetilecek. Oldukça renkli bir

açılış da düzenleyen marka yöneticileri,

Kadıköy Life Dergisi’ne yaptıkları açıklamada

“Bağdat Caddesi’nde sürpriz etkinlerimiz

devam edecek” mesajı verdiler.

36 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Sektör

İpek Harazer, Evrim Kırmızıtaş Başaran ve Sibel Koçak…

Başaran Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Ömer Faruk Başaran, REDSTONE CEO’su Evrim

Kırmızıtaş Başaran, REDSTONE Cadde Ofisi

Yöneticisi İpek Harazer.

“ŞUBE SAYIMIZI 300’E ÇIKARIP,

PAZAR LİDERİ OLACAĞIZ”

Açılışa, markanın yaratıcısı olan Evrim

Kırmızıtaş Başaran da katıldı. Başaran, burada

yaptığı açıklamada şunları ifade etti:

“Buradaki yol arkadaşım İpek Harazer’den

bana teklif geldiğinde hemen kabul ettim.

Burada onunla birlikte çok güzel çalışmalara

imza atacağız. Bu arada REDSTONE

olarak gelişimimizi de hızla sürdürüyoruz.

Bir yıl içinde 100 şubeye ulaşma hedefimiz

var. Kısa sürede Rusya, Güney Afrika, İspanya,

Fransa, Almanya, Kazakistan, Polonya

ve şirketimizin ofisinin de bulunduğu Amerika’nın

da dahil olduğu 8 ülkeye franchise

verdik. İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs başta

olmak üzere pek çok ülkeden yatırımcılarla

da görüşmelerimiz sürüyor. 3 yıl içinde

şube sayımızı 300’e çıkararak, pazar lideri

olmayı hedefliyoruz.”

İLK GLOBAL

TÜRK GAYRİMENKUL MARKASI

REDSTONE Cadde Broker Owner’ı İpek

Harazer ise şu açıklamalarda bulundu:

“Türkiye’nin ilk global gayrimenkul franchise

sistemini Bağdat Caddesi’nde temsil ediyor

olmaktan büyük mutluluk duyduğumu bildirmek

isterim. Bana çok sık sorulan ‘Neden

RESTONE?’ sorusunu; Evrim Hanım’ın çok

başarılı bir kadın lider olmasının yanı sıra

son derece içten ve başarı odaklı hareket

ederek, global bir Türk markası yarattığı için

diye cevap vermek isterim.”

“10 YILIK ANLAŞMADAN VAZGEÇTİK”

Daha önceleri bir Amerikan markasının franchise

ofisi olduklarını ve 10 yıllık anlaşmaları

olmasına rağmen REDSTONE bünyesinde

yer almak için anlaşmadaki haklarından

vazgeçtiklerini dile getiren Harazer, sözlerini

şöyle sürdürdü: “Söylenebilecek çok şey

var ama en önemlisi, Bağdat Caddesi gibi

özel bir lokasyonda ekipçe ilk REDSTONE

olmanın gururunu yaşıyoruz. Tecrübeli ve

birbirine bağlı ekip arkadaşlarımızla, Evrim

Hanım’ın önderliğinde Caddemize kaliteli

hizmet vermek üzere tüm değerli müşterilerimizi

Bağdat Caddesi Suadiye’de bulunan

ofisimize bekliyoruz.”

Açılışa verdiği önemi vurgulamak adına ailesiyle birlikte katılan REDSTONE

Yönetim Kurulu Başkanı Evrim Kırmızıtaş Başaran; “Global bir marka olma

yolunun Bağdat Caddesi’nden geçtiğine inanan biriyim. Tüm danışman

arkadaşlarımızla birlikte kazanmak, olmazsa olmazlarımız arasında” dedi.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 37


Tarih

Bizans’ın iki kadını

ESAT SÖNMEZ

Geçtiğimiz aylarda “Muhayyelat” programında

Sayın Mario Levi ile Kadıköy’ü

(Kadıköyü’nü) hep birlikte gezdik, hatıralarımıza

geri döndük. Gezerken, bir Rum

Ortodoks Kilisesi olan Azize Euphemia’yı

da gördük. Kimdi Azize Euphemia? Sayın

Levi, zamanın kısıtlı olması nedeniyle çok

kısa bahsetti. Euphemia’yı merak edenler

için paylaşıyorum.

Kadıköy’ü gezenler bilir. Çarşı içinde, Beyaz

Fırın’ın hemen karşısında küçük bir kilise

vardır. Azize Euphemia adına yaptırılmış

olan bu Rum Ortodoks kilisesi, yüksek

duvarlarla çevrili bir bahçenin içinde

gizlenmiş durumdadır. Gözlerden saklanan

bu kilisenin adını taşıyan Azize Euphemia’nın

başına gelenler, bu sessiz kiliseye hiç

yakışmamaktadır.

Ayia Eufemia

Azize Euphemia, Kadıköy’de yaşamıştır.

Ancak, Hıristiyanlığı seçtiği için büyük

işkencelere uğramıştır. M.S. 307 yılında

bugün Kadıköy dediğimiz semt Khalkedon

diye anılmaktadır. Burada ve bu tarihte

pagan inanca sahip olan Romalılar, bir

festival düzenlemişlerdir. İşte bu festivale

Azize Euphemia katılmamıştır. Katılmayınca

da tutuklanmış ve dayanılmaz işkencelere

uğramıştır.

Azize önce hapse atılmıştır, sonra kırbaçlanmıştır.

Bu da yetmemiş; çarka bağlanmış,

ateşe atılıp çıkarılmış, ağır taşların altında

bırakılmış, vahşi hayvanların kafesine atılmış,

şişlerin sivri uçları vücuduna sokulmuş,

altında ateşler yanan ızgaraların üstünde

yürütülmüştür. Sonra da vücudu parça

parça edilmiştir. Azize Euphemia’ya bu

işkenceler yapılmış mıdır bilinmiyor. Bazı

kaynaklarda bu işkenceler anlatılıyor.

Bu işkenceler yapılsın ya da yapılmasın

Azize, Hıristiyan dünyasının bir efsanesi

olmuştur. Bu efsane, Hıristiyanlığın yayılmasında

büyük yarar sağlamıştır. Bizanslılar,

daha dördüncü yüzyılda böyle bir kadının

Romalılar tarafından işkenceyle öldürülmesi

efsanesini benimsemişler ve yeni kabul

ettikleri Hıristiyanlığın taraftar bulmasında

kullanmışlardır.

Daha dördüncü yüzyılda bu Azize adına

yapılmış bir kiliseden söz edilir. Ancak bu

kilise, 626 yılında Perslerin Kadıköy’ü işgaliyle

yağmalanır, tahrip edilir. Bundan sonra

Euphemia’nın kemikleri, Koşuyolu’ndaki

hipodromda yapılan kiliseye taşınır. Adını

bu hipodromdaki koşulardan alan Koşuyolu’ndaki

bu yapılardan hiçbir iz yoktur ama

Euphemie’nın kemikleri, ondördüncü yüzyıla

kadar burada kalmıştır. Bu kilisede de

yangın çıkınca, Azize’nin kemikleri Patrikhane’ye

taşınır. Kadıköy’deki bina da onarılarak,

Azize Euphemie adını alır. 11 Nisan 1993

tarihinde de bir ayinle ibadete açılır.

Bizans, yeni kabul ettiği bir dinin yaygınlaşması

ve taraftar bulması için bu Azize’nin

kültünden çok yararlanmıştır. Yani, Bizans

dinsel açıdan ayakta kalmasını bu Azize’nin

kültüne borçludur.

Bizans’ın ikinci etkili kadını, 500 yılında doğmuş

Theodora’dır. İmparator I. Justinianos’un

eşidir. Ve aynı

zamanda İmparator’un

danışmanı,

Theodora

siyasetin yönlendiricisidir.

Theodora zamanında, 532 yılında “Maviler

ve Yeşiller” adlı siyasi grupların kavgaları,

Bizans’ta Nika Ayaklanması’nı başlatmıştır.

Ayaklanma gittikçe büyümüş, Büyük Kilise

denen Ayasofya bile ateşe verilmiş, ayaklanmanın

önü alınamaz duruma gelmiştir.

İmparator’un danışmanları ona kaçmasını

öğütlemişler, yoksa canından olacağını

söylemişler. İmparator da bunu kabul etmiş

ve kaçış planlarını yapmış. Ancak bu kaçışa

karşı koyan ve İmparator’a Bizans’ın başında

kalmasını söyleyen eşi Theodora olmuştur.

Nitekim Justinianos eşini dinlemiş ve

Bizans’ın başında kalmış, üstelik Theodora’nın

emirleri doğrultusunda Belisarios’u

bu isyanı bastırmak için görevlendirmiş ve

isyanı bastırmıştır. Theodora haklı çıkmış,

isyan bastırılmış ve Bizans ayakta kalmıştır.

Bizans’ın bu tarihini Theodora’nın her

yönden yönettiği o kadar bellidir ki, kırk

sekiz yaşında kanserden öldükten sonra,

Justinianos’un 565 yılında ölümüne kadar

hiçbir ciddi yasa çıkartılamamıştır.

Bizans’ın ilk yıllarında Bizans’ın ayakta

kalmasında bu iki kadının çok büyük rolleri

olmuştur. Biri dini bakımdan, diğeri siyasi

bakımdan halk arasında bağlayıcılığı sağlamıştır.

Bu da Bizans’ın 1453’e kadar ayakta

kalmasını sağlamıştır. Ne dersiniz, Osmanlı

Devleti’nin ayakta kalmasını sağlayanlar da

kadınlar değil midir?


Nostalji

Kadıköy’ün gözbebeği

Fenerbahçe(si)

NURETTİN EDİZ

Bazen bir tabloda ya da gravürde, bazen de

eski bir fotoğrafta muhteşem güzelliğine

şahit olduğumuz, Kadıköy’ün gözbebeği

Fenerbahçe(si)!

Kadıköy’ün kuruluşundan bu yana daima

bir cazibe merkezi olan Fenerbahçe, günümüzde

bir beton yığınıyla çevrelense de

hâlâ güzelliğini koruyabilen ender semtlerden

biridir.

Kadıköy Life’ın bu sayısında Fenerbahçe’nin

farklı dönemlerine ait birkaç tablo, kartpostal

ve fotoğrafı hatırlatmak istedim sizlere.

Tabii öncelikle semte adını veren deniz

fenerinden de kısaca bahsetmek lâzım.

Fenerbahçe’de ilk deniz fenerinin Bizans

döneminde yapıldığı ve burada Tanrıça

Hera’ya adanmış bir tapınak bulunduğu

çeşitli kaynaklarda yer almakta. Osmanlı

döneminde ise 4. Murad’ın emriyle buraya

bir fener yapılmış.

Bir başka padişah, Sultan 3. Ahmed de

burayı gördükten sonra adeta âşık olmuş

ve Fenerbahçe’ye yazlık bir saray yaptırmış.

Ancak saray, Sultan’ın ölümünden

sonra bakımsızlıktan çökmüş. 2. Mahmud

devrinde ise bu saray tamamen yıktırılmış

ve Fenerbahçe, halk için bir mesire yerine

dönüştürülmüş. Sonraki yıllarda da halkın

bölgeye ilgisi o kadar yoğun olmuş ki, tren

hattı döşendiğinde bu ilgi göz önünde

bulundurularak, Feneryolu’dan buraya ayrı

bir tren yolu hattı döşenmiş.

Günümüzde Fenerbahçe Burnu’nda bulunan

ve bulunduğu semte adını veren Fenerbahçe

Feneri, 1857 yılında Fenerler İdaresi

tarafından yaptırılmış. Şunu da unutmamak

gerekiyor; bütün deniz fenerleri, imtiyazlarıyla

birlikte 1860 yılında Fransızlara

devredilmiş. Deniz fenerlerinin millileştirilmesi

Cumhuriyet döneminde, 1938 yılında

gerçekleştirilmiş.

Paylaştığımız eserler arasında yer alan “Fenerbahçe

ve Adalar’a Bakış” tablosu, İtalyan

ressam Salvatore Valeri’ye ait. Dilerseniz,

bu güzel esere imza atan ressamı da kısaca

tanıyalım. 1856’da İtalya’da doğan ressam

Salvatore Valeri, 1883’ten 1913’e kadar

Sanayi-i Nefise Mektebi’nde hocalık yapmış.

Ressam Valeri, Halife Abdülmecid Efendi’ye

özel resim dersi vermiş. Sanatçı, aynı zamanda

II. Abdülhamit’in oğullarına da resim

dersi vermiş ve “Şehzadelerin Öğretmeni”

unvanını almış. Valeri, 1946 yılında yaşama

veda etmiş.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 39


Hatıralar Bulvarı

Deri koltuklu kırmızı renkli 1. Mevki vagonları, tahta sandalyeli sarımsı yeşil renkli 2. Mevki vagonları ile,

ilkokula başladığım o yıllarda kimi zaman 3 kuruş, kimi zaman 5 kuruş verdiğim ray böceklerini hayatımdan

hiç sökemedim ben. Şimdilerde Taksim ve Moda’da ikinci hayatını yaşayan tramvayları gören eski

İstanbullular, onlarla birlikte kaybolup giden rafine simaları da özlemle anıyorlar;

“Geçmiş zaman olur ki” diye mırıldanarak…

İSTANBUL’UN ANADOLU YAKASI, TRAMVAYLARIYLA İLK KEZ

“ÜSKÜDAR-KADIKÖY HALK TRAMVAYLARI A.Ş.”

ARACILIĞINDA TANIŞMIŞTI

KADIKÖY’DE İLK TRAMVAYLAR

Anadolu Yakası’nda İlk Tramvay.

Eski Türkçe Amblemli “Üsküdar

Kadıköy Halk Tramvayları / ÜKHT”.

“Üsküdar - Bağlarbaşı - Kısıklı”

Tramvay Hattı Açılış Günü Hatırası.

Kısıklı Meydanı, 8 Haziran 1928

(Fotokart: R. Sertaç Kayserilioğlu

koleksiyonu)

R. SERTAÇ

KAYSERİLİOĞLU

rsertack@gmail.com

İstanbul ve Kadıköy’ün 50’li, 60’lı yıllarını ben

gibi yaşayanlar için biliyorum ki tramvayların

apayrı bir yeri vardır. Kadıköy’den Üsküdar’a,

Fenerbahçe’ye, Moda’ya ya da Bağdat Caddesi’nden

Bostancı’ya, çiçeklerle bezenmiş

bahçeli köşkler arasında, kenarları açık tenteli

yazlık tramvaylarla yapılacak güzel ve de

saygın bir yolculuğun, Kadıköylüler için ne

manaya geldiğini yaşayıp da bilen azınlıklardan

biriyim şimdilerde…

Deri koltuklu kırmızı renkli 1. Mevki vagonları,

tahta sandalyeli ve de sarımsı yeşil renkli

2. Mevki vagonları ile ilkokula başladığım o

yıllarda kimi zaman 3, kimi zaman 5 kuruş verdiğim bu

ray böceklerini hayatımdan hiç sökemedim ben. Bugün,

parke taşı döşeli Kadıköy sokaklarında demir rayların izleri

kalmadıysa da, bazı yüreklerde bu izler hâlâ duruyor.

Şimdilerde Taksim ve Moda’da ikinci hayatını yaşayan

tramvayları gören eski Kadıköylüler, onlarla birlikte

kaybolup giden simaları da özlemle anıyorlar; “Geçmiş

zaman olur ki” diye mırıldanarak…

ANADOLU YAKASI’NDA İLK TRAMVAY

ÜSKÜDAR’DAN HAREKETLENİYOR

İstanbul’un Anadolu Yakası tramvayla ilk kez 1928 yılında

tanışırken, karşı yakanın atlı tramvaylarına göre 56 yıl

(1872), elektrikli tramvaylarına göre de 14 yıl (1914) ge-

40 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Hatıralar Bulvarı

Kadıköy Meydanı’nda “Üsküdar Kadıköy Halk Tramvayları” / ÜKHT, 1940’

(Kartpostal / R. Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu)

Üsküdar Kadıköy Tramvay Hatlarını Gösteren “ÜKHT Pasosu,1938 -1939”

R.Sertaç Kayserilioğlu’nun Kadıköy Kızıltoprak 49 İlkokulu 1. Sınıfında

Kullandığı Kendi Pasosu,1955

cikiyordu. Bu yakada tramvay işletimi ile ilgili ilk çalışmalar ise

Üsküdar-Kadıköy çevresinde tramvay hattı ve tesisi kurulması

ve işletmesiyle ilgili olarak başlamıştı (Bakınız: KAYSERİLİOĞLU,

Dr. R.Sertaç;“Dersaadet’ten İstanbul’a Tramvay -2. Cilt”. Sayfa:

200, İETT Yayınları / İstanbul, 1999)

Konuya ilişkin tarihçe incelendiğinde, İstanbul’un Anadolu

Yakası’nda tramvay işletimi ile ilgili olarak ilk teklifin verilişinin,

1327/1911 tarihinde “Meclis-i Vükelâ” kararına bağlı olarak

Nafıa Nezareti (Bayındırlık Bakanlığı) tarafından 25 Haziran

1329/1913 tarihinde açılan ihale aracılığında ve İstanbul’da ilk

havagazı fabrikası kurma teklifi verenlerden biri olan Mösyö

Bezanson’un, merkezi Paris’te bulunan Omnium D’entreprises

Şirketi ile olduğu görülmekte…

Ancak devreye giren Evkaf Nezareti / Vakıflar İdaresi’nin girişimleri

sonucunda, Meclis- i Vükela (Osmanlı’da Padişahın Meclisi)

kararına dayalı 5 Mart 1331/1914 tarihli İrade-i Seniyye (Padişah

Emri) uyarınca, Üsküdar- Kadıköy çevresi ile Boğaziçi’nin Anadolu

Hisarı’ndan Beykoz ve Anadolu Feneri’ne kadar olan bölümünde

inşa edilip işletilecek birelektrikli tramvay hattına bağlı

olacak “Üsküdar-Alemdağ Tramvayı” inşası kararlaştırılmıştı.

4 Mayıs 1331/1914 tarihli karara uygun bir biçimde; tramvay

vagonlarının montesi ve hatların döşenmesi için gerekli olan

atölye ve şantiye binası, Evkaf-ı Hümâyun Nezâreti ile Şehremaneti’nin

müşterekliğinde olmak kaydı ile Selami Ali Efendi

Vakfı’ndan Acıbadem Dergâhı bahçesi ve çevresinde yapılıp

işletilecek, yapılacak masraflar ile elde edilecek gelirlerise yine

kendi aralarında pay edilecekti.

Üsküdar Meydanı’nda Tramvaylar, 1940’

(Kartpostal / R.Sertaç Kayserilioğlu koleksiyonu)

Ancak, 1914 yılı sonlarında 1.Dünya Savaşı’nın patlaması ve ardından

da Kurtuluş Savaşı nedeni ile bu girişimler duraksamış,

nihayet 1927 yılında Süreyya İlmen’in öncülüğünde başlayan

teşebbüsler neticesinde19 Şubat 1928 tarihinde “Üsküdar-Kısıklı-Alemdağ

Halk Tramvayları T.A.Ş.” kurulmuş ve 8 Haziran

1928 Cuma günü yapılan açılış merasimi ile de “Üsküdar-Bağlarbaşı-Kısıklı”

arasındaki tramvay seferleri tek hatlı olarak

işletime açılmıştı (Bakınız: SAHIRSALAN Necmettin; “Üsküdar

Kadıköy ve Havalisi Halk Tramvayları”.Sayfa: 48. İstanbul, 1932)

Ne var ki; hattın kısa mesafeli oluşu ve arzu edilen yolcu potansiyelini

bir türlü elde edemeyişi, şirketi sıkıntıya sokmuştu.

Nitekim; 2 Temmuz 1929 tarihinde Nafıa Vekaleti ile yapılan

yeni anlaşma uyarınca, İstanbul Belediyesi’nin en büyük hissesine

sahip olduğu “Üsküdar ve Havalisi Halk Tramvayları T.A.Ş.”

(ÜKHT) ismi ile yeni bir şirket daha kurulmuş ve 13 Ekim 1929

tarihinde de bu defa “Üsküdar-Haydarpaşa-Karacaahmet-Bağlarbaşı”

hattı devreye sokulmuştu.

30 Nisan1934 tarihinde inşası başlayan “Üsküdar-Kadıköy”tramvay

hattı 1 Eylül 1934 tarihli açılışı ile devreye girerken,

28 Ağustos 1934 tarihli açılışı ile“Kadıköy-Fenerbahçe” ve

“Kadıköy-Moda” hatları işletime girecek, 29Ekim 1934 tarihinden

itibaren de Kadıköy-Bostancı” (önce Suadiye) ve 2 Ekim

1935 tarihinde de “Kadıköy-Gazhane hatları hizmete girecekti.

Böylece,1929-1935 yılları itibariyle Üsküdar ve Kadıköy yöresi,

raylı toplu ulaşımı anlamında oldukça geniş bir tramvay ulaşım

hattına sahip olacak ve 1966 yılına değin tüm bu hatları ile

hizmetlerini sunacaktı.

ÜSKÜDAR VE KADIKÖY YAKASI TRAMVAYLARI ÖZELLİKLERİ

Üsküdar ve Kadıköy yörelerine bağlı hatlarda çalışan tramvaylar,

karşı yakaya nazaran daha değişik renk ve modellere sahipti. Sarı,

mor, mavi, kırmızı ve yeşil boyalı renklerle başlayan bu farklılık,

kapılarından koltuklarına kadar herşeyi ile devam ederdi. 1930’lu

yıllarda bu yörelerde çalışan tramvayların 1. Mevkileri mavi renkte

(bu mavi renk 1940’lı yıllarla birlikte sarı renge dönüşecektir),

2. Mevkileri ise yeşil renkteydi. Ancak bu yeşil renk, İstanbul tarafında

çalışan tramvayların sahip olduğu hâki yeşilden daha farklı

olup, adeta çimen yeşili tonundaydı (Bakınız: EROĞAN, Nedim:

“Tramvaylı Günler ve Eski Tangolar”. Sayfa: 14-15, İstanbul, 1994)

Bu yakaya özgü iki tip tramvaylar vardı. Birincisi, bugün örneğini

Taksim-Tünel arasındaki nostaljik tramvaylarda da gördüğümüz

şekilde “sahanlık” denilen vatmanın bulunduğu yere sahip

olan ve hem önden hem arkadan binilebilen tramvaylardı.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 41


Hatıralar Bulvarı

Kadıköy Tramvayları Kuşdili İETT Müzesi’nde Ziyaretçiler Tramvay Gezi Turu,1970’(Fotokart / R.Sertaç Kayserilioğlu Koleksiyonu)

Sahanlıklı olan bu tramvaylar, ilk dönemlerde yalnız 2. Mevki

olarak ve Üsküdar-Kısıklı-Gazhane (Hasanpaşa) hatlarında,

1950’lerden sonra ise Üsküdar ve Kadıköy’e bağlı tüm hatlarda

ve her iki mevkiye sahip olarak çalışmışlardı.

İkincisi ise 1950’Ii yıllarda kullanılmış, ortadan elle kumandalı

kapılara sahip ve sarı renkli yeni model tramvaylar idi. Sadece

1.Mevki’ye ve Avrupa derisinden bordo renkli çok şık yirmi adet

oturma koltuğuna sahip olan bu tramvaylar, hızlı da gitse yol fazla

sarsmaz ve adeta asfaltta giden bir otobüs rahatlığı içinde yolculuk

rahat geçerdi. Ayrıca ayakta durmalı 28 kişilik yere de sahip olan bu

tramvayların, kalabalık günlerde ise elliye aşkın yolcu aldığı gözlenirdi.

1940’lı yılların sonuna doğru ortadan açılmalı kapıya sahip

bu modellerin kırmızı renklisi de olmuş, bir tarafı 1. diğer tarafı 2.

Mevki’ye sahip bu vagonlar da sonradan tek mevkiye dönüşmüştü.

3 Ekim 1966 günü “Kadıköy-Kısıklı”, “Üsküdar-Kısıklı” ve

“Kadıköy-Fenerbahçe” hatları son seferlerini yaparken,

“Kadıköy–Bostancı” hattında başlayan sefer kaldırımı

bünyesinde aynı gün “Kadıköy-Moda” hattı için de son sefer

oluyordu. 11 Kasım 1966 tarihinde 6 hat numaralı “Kadıköy-Kızıltoprak”

ile 11 hat numaralı “Şeyh Şamil-Kısıklı”

tramvayları, 14 Kasım 1966 günü de İstanbul’da kalan son

iki hat olan “Kadıköy-Üsküdar” ve “Kadıköy-Hasanpaşa”

hatları son veda seferlerini yapıyordu. Son sefere çıkan bu

tramvaylar, yine karşı yakaya veda eden tramvaylarda olduğu

gibi kurbanlık koçlar gibi süsleniyor, hüzün dolu bakışlar

arasında önce Kuşdili’ndeki İETT Taşıt Müzesi’ne, sonra da

Avcılar’daki İETT kampına gönderiliyordu. Ve de ne yazık ki

oradan da,“Geçmiş zaman olur ki” mırıldanmaları arasında,

zaman içinde tarihe...

Üsküdar ve Kadıköy’e bağlı hatlarda çalışan tramvaylar,

İstanbul yakası tramvaylarından farklı olarak hat tabelalarının

yanında yuvarlak renkli ışığı ve sağ tarafında da dört köşe buzlu

cam lambalı hat numaralarına sahiptiler ki; geceleri uzaktan

gelirken bile bu ışıkları sayesinde tabelası görülmeden hangi

hatta ait oldukları anlaşılırdı.

İSTANBUL’A KADIKÖY’DEN VE ÜSKÜDAR’DAN

TRAMVAYLI VEDA

16 Mart 1955 tarihinde “Üsküdar ve Havalisi Halk Tramvayları

T.A.Ş.” (ÜKHT), sahibi olduğu tramvayları işletme imtiyazını

İstanbul Belediye Meclisi kararı ile İETT’ye devrediyordu. Çağ

dışı kaldı (!) suçlamalarıyla İstanbul yakasından kaldırılan

tramvaylar,12 Ağustos 1961 günü Kadıköy’e nakil ile Anadolu

Yakası’nda hizmet vermekte olan tramvaylara ilave oluyordu.

Sözde, gelen bu tramvayların bir kısmı telleri ve raylarıyla

birlikte Anadolu şehirlerine satılacaktı ama bu tramvayların

buradaki ömürleri ancak beş yıl sürecek ve1966 senesi içinde

bu sefer de peyderpey olmak üzere Üsküdar ve Kadıköy

yakalarından kaldırılacaktı.

Üsküdar ve Kadıköy Yöresi Tramvay Hatları, Tabela Numaraları ve

Biletleri, 1950’ (R. Sertaç Kayserilioğlu “Dersaadet’ten İstanbul’a Tramvay”

Kitabı, 2.Cilt / Sayfa: 201)

42 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


SEÇKİN

KİTABEVLERİNDE

Kadıköy’ün

yakın tarihini

merak ediyor musunuz?

Arif Atılgan; Küçükyalı’dan Moda’ya, Üsküdar’dan Haydarpaşa’ya,

Kadıköy’ün 1800’lü yıllardan günümüze uzanan

öyküsünü yazdı...

İsteme Adresi:

www.kiletisimyayinlari.com adresinden ÜCRETSİZ KARGO ile adresinize gelmesini isteyebilirsiniz.

Kuşdili Caddesi Misk-i Amber Sokak No: 44 Kat: 2 Daire: 6 Kadıköy - İstanbul

Tel: 0216 550 11 17 - 0532 266 82 43


İlçelerimiz

Çekmeköy Belediyesi’nden

çölyak hastalarına özel

gıda paketi

Şile’de halka açık doğa

yürüyüşleri

Şile Belediyesi, her yaş grubundan amatör veya profesyonel doğa

yürüyüşü meraklılarıyla doğa yürüyüşü programlarına başladı.

Bu sayede katılımcılar hem spora teşvik ediliyor hem de Şile’nin

eşsiz doğasında, bol oksijen kaynağı parkurlarda yorgunluk ve

streslerini atabiliyorlar.

Şile Belediyesi’nin herkese sporcu olma fırsatı sunduğu ve Şile

Spor Akademisi koordinasyonuyla gerçekleşen doğa yürüyüşü

aktivitesi, ortalama 60-90 dakika sürüyor ve haftada bir gün

cumartesi veya pazar günleri gerçekleşiyor. Doğa yürüyüşü programına

kayıt yaptırarak, hem spor yaparak daha sağlıklı olabilir

hem deilçenin eşsiz doğasını keşfe çıkabilirsiniz.

Çekmeköy Belediyesi, ilçe genelinde

çölyak hastaları için anlamlı bir çalışma

başlattı. Çölyak hastası aileler

için özel olarak glüten içermeyen

gıda paketleri hazırlandı. Hazırlanan

paketler ailelere teslim edilirken;

gıda kolisinin içerisinde tamamı

glütensiz olmak üzere un, mısır unu,

tuzlu kurabiye, bulgur, makarna, tatlı kurabiye, çikolata, puding,

köftelik bulgur, tahin helvası, fındık pekmezi, susamlı çubuk

kraker ve ekmek yer aldı.

Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, konu ile ilgili yaptığı

açıklamada “Çölyak bilincini oluşturmak ve farkındalık yaratmak

için çölyak hastası olan vatandaşlarımıza özel olarak hazırladığımız

gıda paketlerini dağıtmaya başladık. Vatandaşlarımızdan

gelen talepler doğrultusunda özenle hazırlanan paketlerimiz,

ailelere teslim edildi. Sadece bir defaya mahsus değil, çölyak

hastası komşularımıza düzenli olarak glütensiz gıdaların teminini

sağlayacağız” dedi.

İlk yardımın ABC’sini öğreniyorlar

Maltepe Belediyesi Üreten Engelliler Merkezi’ne gelen

Maltepelilere, temel sağlık ve ilkyardım eğitimi verildi. Kalp

masajından suni teneffüse kadar bir dizi temel ilkyardım

uygulamalarının anlatıldığı eğitime katılanlar, memnuniyetlerini

dile getirdi.

Feyzullah Mahallesi’ndeki Üreten Engelliler Merkezi’nde

düzenlenen ilk yardım eğitimini, Maltepe Belediyesi Hastane

Müdürlüğü’nde görevli hemşire Ömür Güden verdi. Eğitimin

amacının kadınların kullanabilecekleri acil müdahale

tekniklerini öğrenmeleri olduğunu belirten Güden; derslerde

kalp masajı, suni teneffüs, yabancı cisim çıkarma, büyüklerde

ve çocuklarda temel yaşam desteği, acil tedavi ve ilk yardım

arasındaki farklar, 112 arandığında neler yapılmalı gibi

konuları işlediklerini, yaşam kurtarma zincirini gösterdiklerini

ve ilk yardımın ABC’sini öğretmeye çalıştıklarını aktardı.

44 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


İlçelerimiz

Kartal’da yeşil doku

her geçen gün artıyor

“ Sporcu Gençler,

Sağlıklı Nesiller”

İstanbul’un en fazla genç nüfusa sahip

Sultanbeyli ilçesinde “Sporcu Gençler,

Sağlıklı Nesiller” projesi kapsamında spor

faaliyetlerine hız veriliyor. Proje dahilinde

Sultanbeyli Gölet Stadyumu’nda

gerçekleşen programa, 12 farklı branştan

sporcu katıldı.

İstanbul’un gerek konumu gerek doğası

gerekse kentlilik bilincinin hâkim olduğu

sahil ilçelerinden Kartal, son üç yılda

artan yeşil alan miktarıyla da en yaşanabilir

yerleşim lokasyonları arasındaki

yükselişini sürdürüyor. Kartal Belediyesi

Park ve Bahçeler Müdürlüğü’nün çalışmaları

ile ilçedeki yeşil alan miktarı son

üç yılda 62 bin 356 metrekare artarken,

18 park da vatandaşların hizmetine

sunuldu.

yetişkin ve yaşlı bireylerin sosyal, fiziksel

ve ruhsal ihtiyaçlarını gözeterek, bu

etkinliklerin gerçekleşmesine imkân sağlayan

park ve yeşil alan miktarını artırma

kararlılığını sürdürüyor.

Sultanbeyli’de gençlere yönelik yatırımlar

aralıksız devam ediyor. İstanbul’un en

fazla genç nüfus oranına sahip ilçede

sporcuların yetişmesine imkân sağlamak

ve onları desteklemek amacıyla çalışmalarını

sürdüren Sultanbeyli Belediyespor

Kulübü, yüzlerce kişinin ve sporcunun

katıldığı kapsamlı bir organizasyon

düzenledi. Daha önce futbol alanında faaliyet

gösteren Sultanbeyli Belediyespor;

“Sporcu Gençler, Sağlıklı Nesiller” projesi

dahilinde farklı birçok spor branşlarındaki

çalışmalarına hız verdi. Proje kapsamında

kickbox, taekwondo, karate, basketbol,

güreş, voleybol, jimnastik, aikido, fitness,

futbol, pilates, atletizm alanlarında yetişen

sporcular buluştu.

Kartal Belediye Başkanı Gökhan Yüksel’in

“Daha canlı, modern ve yeşili ile

nefes alan bir ilçe” oluşturma anlayışı

ile çalışmalarına devam eden Kartal

Belediyesi; ilçede yaşayan çocuk, genç,

Tuzla Belediyesi,

Açık Veri Portalı’nı hizmete açacak

Tuzla Belediyesi tarafından Açık Veri ve

Teknoloji Derneği işbirliği ile uygulanması

planlanan Tuzla Belediyesi Açık Veri

Portalı, vatandaşların erişimine açılmak

için gün sayıyor. Akademik araştırma yapan

eğitimciler, girişimciler, özel sektör,

sivil toplum kuruluşları ve vatandaşların

kullanımına sunulacak portala; telif hakkı,

patent, kişisel bilgi ve diğer kontrol

mekanizmalarının kısıtlaması olmaksızın

erişim sağlanabilecek.

Projeyle Türkiye’nin dijital dönüşüm yolculuğuna

katkı vermek ve öncü olmakla

beraber, diğer kamu kurum ve kuruluşlarına

da destek verilmesi hedefleniyor.

İstanbul Kalkınma Ajansı’nın destekleriyle

vatandaşın hizmetine açılacak Tuzla

Belediyesi Açık Veri Portalı; kişisel bilgileri

koruyarak, bilgi çağının hammaddesi

olan veriyi Tuzlalı vatandaşların ortak

aklının katılımına, toplumsal faydaya ve

katma değere dönüştürecek.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 45


İlçelerimiz

Üsküdarlı kadın girişimciler

dünyaya açılıyor

Üsküdar Belediyesi, hem ülke ekonomisine katkıda bulunmak hem de girişimcilere

destek olmak amacıyla önemli bir projeye daha imza attı. Belediyenin proje sahibi

olduğu ve İstanbul Kalkınma Ajansı

2021 Yılı Girişimcilik Mali Destek

Programı kapsamında hibe desteği

almaya hak kazandığı “E-Hub Üsküdar”

projesi faaliyetlerine başladı.

Proje kapsamında kadın girişimcilerin

ürünlerini tüm dünyaya tanıtabilmesi

ve kazanca dönüştürebilmesi

amacıyla düzenlenen eğitim

semineri, yoğun ilgiyle karşılandı.

E-Hub Üsküdar Projesi’nin “Üsküdar’dan

Dünyaya Seminerleri”, yıl

boyunca devam edecek.

“Gebe Okulu” anne adaylarıyla buluştu

Sancaktepe’de

tapusuz mülk

kalmayacak

Sancaktepe Belediye Başkanı Şeyma

Döğücü; Abdurrahmangazi, Akpınar,

Osmangazi, Eyüp Sultan ve Veysel

Karani Mahallesi’nde tapularına kavuşmayı

bekleyen 93 vatandaşa, düzenlenen

törenle tapularını takdim etti.

Başkan Şeyma Döğücü, programda

yaptığı konuşmada görev süresi

boyunca belediye olarak en büyük

hedeflerinin tapu sorunundan arınmış,

gündeminde tapu problemi olmayan

bir Sancaktepe olduğunu altını

çizerek; “Vatandaşlarımız ile özelikle

Halk Günleri ve mahalle toplantılarında

bir araya geldiğimizde, tapularla

ilgili tarafımıza bildirilen sorunların

çözüm noktasında çok gayret sarfettik.

Vatandaşımızın menfaatine uygun

olacak şekilde pazarlıklar yaparak,

bugün 93 tapuyu daha hak sahiplerine

teslim ettik. İlçemizde bulunan

diğer bölgelerde de tapu ve mülkiyet

sorununu çözme hususunda çalışmalarımız

sürüyor. Amacımız, tapu sorunu

çözüme kavuşturup, gündemimizden

çıkarmaktır. Hak sahiplerine tapu

dağıtımları, önümüzdeki günlerde de

devam edecek. Sancaktepe’de tapusuz

mülk kalmayacak” şeklinde konuştu.

Ümraniye Belediyesi, bilinçli gebelik ve

annelik için “Gebe Okulu” projesini hayata

geçirdi. Gebe Okulu’na katılacak anne

adayları; eğitmenlerden gebelik süreci,

doğum süreci, bebek bakımı ve çocuk

sağlığı gibi pek çok konuda eğitim aldı.

Eğitimlerde gebelik ve doğum süreci,

gebelikte ve emzirme döneminde

beslenme, gebelik ve doğum sürecinde

faydalı egzersizler, doğum çantasının

hazırlanması ve emzirme gibi konuların

anlatıldığı eğitimin ardından sertifikalarını

alan katılımcılara, Ümraniye Belediyesi

tarafından içerisinde yeni doğan

kullanımına uygun set ve çanta verildi.

46 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


İlçelerimiz

Beykoz’da sokak hayvanlarına

“Doğal Yaşam Alanı”

Busenaz Sürmeneli

şampiyonluğa Pendik’te

hazırlanıyor

2020 Tokyo Olimpiyat Oyunları’nda boksta altın madalya kazanan

Busenaz Sürmeneli, adının verildiği Busenaz Sürmeneli Spor

Kompleksi’nde Dünya Şampiyonası’na hazırlanıyor. Antrenörü

Cahit Süme ile çalışmalarına ara vermeden devam eden Sürmeneli,

önümüzdeki mayıs ayında İstanbul’da gerçekleşecek olan

Dünya Şampiyonası’nda ter dökecek.

Başarılı sporcu Busenaz Sürmeneli’ye antrenmanında eşlik eden

Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin; “Busenaz’ı burada ağırlamaktan

memnunuz. Adını vermiş olduğumuz bu salonda kamp

yapıyor olması, bizi de mutlu ediyor. Bundan sonraki süreçte de

burada antrenman yaparak, yeni şampiyonluklar elde etmiş olacak.

Kendi salonunda kendi antrenmanını yapıyor, kendi kampını

yapıyor” dedi. Ziyaretin ardından Sürmeneli, Başkan Ahmet Cin’e

imzalı formasını hediye etti.

İstanbul’un en büyük ve modern

hayvan rehabilitasyon merkezine

sahip ilçesi Beykoz’da sokak

hayvanlarının kendi doğal ortamlarında

sağlıklı, denetimli ve huzurlu

yaşayacağı, Türkiye’nin bu fonksiyonda

ilki olacak “Doğal Yaşam

Alanı” kuruluyor. Cumhurbaşkanı

Recep Tayyip Erdoğan tarafından ziyaret edilen Beykoz Hayvan

Rehabilitasyon Merkezi, ilçedeki sahipsiz sokak hayvanlarına 11

dönümlük arazide kuaförden yoğun bakım ünitelerine, zeminden

ısıtmalı barınma alanları ve son teknolojik imkânlarla aşı, tedavi

ve bakım hizmeti veriyor.

Beykoz Belediyesi’nin Mahmutşevketpaşa’da kurduğu, 400

hayvan kapasiteli merkezin yanında ilçe sakinlerinin güvenliğini,

sokakta yaşayan kedi ve köpeklerin refahını sağlayacak “Doğal

Yaşam Alanı” hazırlanıyor. Türkiye’de ilk olacak “Doğal Yaşam

Alanı”, ilk etapta 50 dönüm, tamamlandığında ise 320 dönüm

büyüklüğünde geniş bir arazide hizmet verecek.

Ataşehir yeni sağlık merkezine kavuşuyor

Ataşehir Belediyesi, ilçe halkının ücretsiz

ve kaliteli sağlık hizmetlerine ulaşması için

bir projeye daha imza atıyor. Her yaştan

yurttaşın faydalanabileceği Tıp Merkezi’nin

yapımına Atatürk Mahallesi’nde başlandı.

“Önce Ataşehirlilerin sağlığı” diyerek yola çıkan

ve bu amaçta da pek çok yatırım yapan

Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi,

vadettiği projelerden biri olan Tıp Merkezi’nin

startını verdi. 3 bin 500 metrekare arsa

üzerinde yaklaşık 7 bin 500 metrekarelik

kapalı alana sahip olacak Tıp Merkezi’nde;

Poliklinikler, Ağız ve Diş Sağlığı, Aile

Hekimliği, Röntgen, Radyoloji, Biyokimya

ve Mikrobiyoloji Laboratuvarı yer alacak.

Modern ve konforlu bir donanıma sahip

olacak merkezde, tecrübeli hekim kadrosu

da pek çok branşta Ataşehirli yurttaşlara

hizmet verecek.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 47


Aktüel

Uzmanlar uyarıyor:

Deprem riskine karşı

kentsel dönüşüm şart!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği

Bakanı Murat Kurum; “İstanbul’un

deprem dönüşümünün sümen altı

edilmesine, rafa kaldırılmasına,

kimsenin bu sürece balta

vurmasına milletimiz adına asla

ve asla müsaade etmedik, bundan

sonra da etmeyeceğiz.”

Olası Marmara Depremi hakkında yetkililerden

sık sık uyarılar gelirken, gözler kentsel

dönüşüm alanında uzman isimlere çevrildi.

İstanbul’da çok fazla eski ve riskli yapının

bulunduğuna dikkat çeken uzmanlar,

özellikle Kadıköy ve çevresi için dikkat çekici

açıklamalarda bulundu.

“KENTSEL DÖNÜŞÜMÜ HEP BİRLİKTE

YÜRÜTMEK ZORUNDAYIZ”

Geçtiğimiz günlerde Deprem Haftası

dolayısıyla kamuoyuna açıklamalarda

bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği

Bakanı Murat Kurum; “İstanbul’un deprem

dönüşümünün sümen altı edilmesine, rafa

kaldırılmasına, kimsenin bu sürece balta

vurmasına milletimiz adına asla ve asla

müsaade etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz”

dedi ve ekledi:

“EN FAZLA KADIKÖY ETKİLENECEK”

Kadıköylü kentsel dönüşüm uzmanlarından

Nihat Şen ise dergimize şu açıklamalarda

bulundu: “Olası bir Marmara Depremi’nde

en fazla etkilenecek ilçelerden biri kuşkusuz

Kadıköy olur. Şu an hâlihazırda herhangi

bir kentsel çalışma yok, olmadı da... Sadece

Nihat Şen

Murat Kurum

“Bugün ne yazık ki topraklarımızın yüzde

66’sı deprem riski altında ve bu topraklarda

da ne yazık ki nüfusumuzun yüzde yaklaşık

71’i yaşıyor. Son 100 yıla baktığımızda, 80

binin üzerinde canımızı depremler nedeniyle

toprağa verdik. Artık biz acı türküler, ağıtlar

istemiyoruz. Çok geç olmadan, enkazlarda

yavrularımızı, sevdiklerimizi aramadan şunu

artık herkesin kavraması gerekmektedir;

Türkiye’nin deprem gerçeği altında, kentsel

dönüşümü hep birlikte yürütmek zorundayız.”

parsel bazlı binalar yenileniyor. Deprem ne

yazık ki 7 ve 7’nin üzerinde öngörülüyor.

Bu noktada sadece zeminin sağlam olması

yetmez, binanın da sağlam olması gerekir.

Sadece Kadıköy değil, tüm İstanbul’da

maalesef fazlasıyla güçsüz bina var. Bu doğal

afete karşı kentsel dönüşüm çalışmaları hızlandırılmalıydı,

fakat ne yazık ki biraz önce de

bahsettiğim gibi sadece ada bazlı dönüşüm

yapıldı. Özellikle Bağdat Caddesi’ndeki dönüşümle

birlikte cadde cazibe merkezi hâline

geldi. Ancak yaşam alanları, otoparklar azaldı

ve alt yapı sorunları oluştu. Sanat ve kongre

merkezleri de sayıca çok az. Yerel idarelerin

kentsel dönüşüme daha fazla önem vermesi

gerekiyor. Çarpık olan kentleşmeyi daha da

çarpık hâle getiriyorlar.”

48 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Sektör

İzocam’dan “A” sınıfı yalıtım çözümü:

Mineral Yün Ara Bölme Levhası

Her ihtiyaca uygun yalıtım çözümlerini uygulayıcı ile buluşturan İzocam,

usta dostu Mineral Yün Ara Bölme Levhası ile duvarlarda “A” sınıfı ısı ve

ses yalıtımı ile yangın güvenliği sağlıyor.

Sektörün ihtiyaçlarına uygun çözümleri uygulayıcılarla

buluşturan usta dostu İzocam

Mineral Yün Ara Bölme Levhası; yüksek ısı

yalıtımı özelliği, üstün ses yalıtımı gücü ve

yangın güvenliğine olan katkısı ile “A” sınıfı

yalıtım imkânı sağlıyor. Farklı kalınlıklarda

üretilebilen İzocam Mineral Yün Ara Bölme

Levhası, ara bölme duvarlarda üstün ısı ve

ses yalıtımı sunuyor.

A1 sınıfı yanmaz özelliğe sahip olan bu

ürün, olası yangınlarda zaman kazandırarak

yangın güvenliği de sağlıyor. İzocam Mineral

Yün Ara Bölme Levhası’nda kullanılan

detaylar ile “A” sınıfı yalıtım elde ediliyor.

Düşük ısı iletim katsayısı ile farklı sıcaklık

ve zamanlarda iklimlendirilen hacimler

arasında da enerji verimli ara duvarların

elde edilmesine imkân tanıyan bu ürün,

tüm binalarda enerji tasarrufu sağlıyor ve

konforu artırıyor.

Ses yalıtımı performansıyla da dikkat

çeken İzocam Mineral Yün Ara Bölme

Levhası, Binaların Gürültüye Karşı

Korunması Hakkında Yönetmelik’e göre

profesyonel bir çözüm olarak karşımıza

çıkıyor. Mayıs 2017’de yayımlanan

‘Binaların Gürültüye Karşı Korunması Hakkında

Yönetmelik’ esaslarına göre,

yeni yapılan binalarda ses yalıtımı zorunlu

hâle getirildi. Yönetmelik, farklı işlevlere

sahip binalarda duvar performansı bina

hassasiyetleri doğrultusunda A’dan F’ye

sınıflandırıyor. Bu kapsamda değerlendirilen

İzocam Mineral Yün Ara Bölme Levhası

ile yüksek performanslı ses yalıtımı elde

edilebiliyor.

HIZLA UYGULANIYOR,

ZAMANDAN TASARRUF SAĞLIYOR

İzocam Mineral Yün Ara Bölme Levhası,

esnekliği ve yumuşaklığı sayesinde hızla

uygulanabilen ve zamandan tasarruf sağlayan

bir ürün. Ürünün sahip olduğu doğal

içerik, toz yapmayan yapısı ve kolay kesimi

sayesinde uygulayıcıya rahat ve sağlıklı bir

çalışma ortamı sunuyor. Kendi başına ayakta

durabilen bu ürün, güvenli bir uygulama

imkânı da sağlıyor. İzocam Mineral Yün Ara

Bölme Levhası, herhangi bir ilave malzeme

gerektirmeden, yapılan uygulamalara hız ve

kalite kazandırıyor. Taşıma saplı ambalajı

ve hafifliği sayesinde kolay taşınabildiği için

nakliye ve depolama avantajı ile de öne

çıkıyor.

KALİTESİNİ SERTİFİKALARLA

KANITLIYOR

Sektörün ve kullanıcıların beklentilerine

en iyi şekilde yanıt verebilecek ölçüde

geliştirilen İzocam Mineral Yün Ara Bölme

Levhası, CE ve EUCEB belgelerine de sahip

olarak kalitesini uluslararası alanda kanıtlıyor.

İzocam, ülkemizdeki yasaların zorunlu

tutmamasına rağmen, geri dönüşümlü malzemelerin

kullanıldığı, insan sağlığına zarar

vermediği kanıtlanmış ürünler üretmeye

özen gösteriyor. Bu kapsamda, 13 yıldır İzocam

Taşyünü ve 12 yıldır İzocam Camyünü

ürünlerde EUCEB sertifikası için yaptıkları

sürekli yatırımlarla sektöre liderlik ediyor.

İzocam marka mineral yünler, sahip oldukları

EUCEB sertifikası ile insan sağlığına ve

doğaya zarar vermeyen ürünler olduklarını

uluslararası standartlarla kanıtlıyor. Deri ve

solunum yoluyla vücuda nüfuz eden elyafların

vücuttan çözünerek atıldığını ispatlayan

EUCEB sertifikası ile İzocam mineral

yün ürünlerin kanserojen olmadığı, doğada

da çözünebildiği için çevre dostu olduğu

bağımsız bir kurum tarafından belgelenmiş

oluyor. EUCEB sertifikası olan ürünler sürekli

test edilerek, elyafların zararsız olduğu

sertifika süresince garanti ediliyor.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 49


Duayen

Melih Aşık’ın

‘Açık Pencere’si

40 yaşında!

MUZAFFER AYHAN KARA

19 Şubat, TRT’yi ve tabii ilk yazılı basın deneyimi Yenigün’ü

de hesaba katarsak, gazetecilikte yarım yüzyılı deviren

üstat Melih Aşık’ın Açık Pencere’sinin 40. yıldönümüydü.

Üstat, o 40 yılın öyküsünü “40 yıl geçti aradan…” başlıklı

yazısıyla Milliyet’teki Açık Pencere’sinde renkli bir şekilde

anlattı. Bizim de gözümüzün önünden geçti o 40 yıl.

Aşık, Mülkiye sonrasında TRT’de çalışmaya başlamış, ancak

bir karabasan gibi ülkeye çöken 12 Mart darbesi onu

uzak diyarlara, Almanya ve İsveç’e sürüklemiştir. Üstat, o

ülkelerdeki zorluklar içindeki serüvenini de zaman zaman

köşesinde yer verdiği anılarında anlatır. 1973 sonrasında

yeniden ülkeye dönmüş ve kendisini gazetecilik yapma

dürtüsüyle Bab-ı Ali’de bulmuştur. İlk durak Günaydın’dır.

Sonrasını yukarıda başlığını çıtlattığım yazısında kendi

ağzından aktaracağım.

Fakat ondan önce bizzat tanıdığım, önceleri basın çevrelerinde

yolumuzun kesiştiği, sonra Moda’da komşu ve

giderek ahbap olduğumuz, dost olduğumuz Melih Aşık’tan

bir parça da olsa bahsetmeliyim. “Moda’nın İki Melih’i”

başlıklı bir yazımda onu anlattığımı hatırladım, şair-eczacı

Melih Ziya Sezer ile birlikte. Espri şuydu; “Melih”, malum

“güzel” demek… Yani, “Moda’nın iki güzel insanı” demek

istemiştim o yazıda.

Çelebi bir insandır Melih Aşık, beyefendidir, zarafet

abidesidir. Çok da duyarlıdır, hassastır. Büyükten küçüğe

saygı-sevgisini eksik etmez. Melih Ağabey ile Moda’da bir

araya geldiğimizde değil dakikalar, saatler su gibi akar.

Köşesinde yer verdiği konuları da iyice tetkik etmeden,

araştırmadan işlemez. Bendenizi de zaman zaman arar

ve kimi işlediği konularda uzun süre konuştuğumuz olur.

Bunu birçok güvendiği kişiyle yapar.

Melih Ağabey muhitinin, Moda’nın, Kadıköy’ün ve tabii

İstanbul’un sorunlarına da parmak basar siyaset yazılarının

yanında. Geri durmaz, yetkilileri uyarır. Halkın sesi, gözü,

kulağı olur. Son olarak Kadıköy-İzmir arası bir işbirliğimiz

oldu. Yaşadığı apartmanın görevlisinin oğlu İzmir’de üniversiteyi

kazanınca, birlikte yurt ve burs sorununu çözdük.

Çok zor oldu ama başardık. Bu da Melih Aşık’ın insan yanı...

Şimdi onun 40 yılını anlattığı o yazıya gelebiliriz:

50 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Duayen

odaklarına mesafeliydik. Tek muhatabımız

okurlardı. Tek çabamız toplumu

aydınlatmaktı. Haktan, hukuktan, ulusal

çıkarlardan, laiklikten, Cumhuriyet’ten,

demokrasiden, özgürlükten yana olmak...

İnsan hakları ve toplumsal barışa saygı

duymak... Şiarımız dün bunlardı, bugün

de bunlar...

Bir okurumuz bu köşenin adını Açık Üniversite

koymuştu. Yıllar yılı pek çok ana baba,

çocuklarına her konuda bilgilenmeleri için

bizim sütunu okumayı önerdi. O yıllarda

bizim sütunu okuyan 20 yaşında üniversite

öğrencileri, bugün artık 60 yaşında birer

dede, nine oldular!

Kırk yıl geçti aradan... İlk yıldan beri her

yıl sütunun bir kopyasını alır, yıl sonunda

ciltletir, odamızda bir köşeye üste koyarız. O

ciltler adam boyuna ulaştı. Yaklaşık 40 cildin

içinde 40 yıl vardır. Bir gün Ercan’la ciltlerin

karşısında oturup, geçen günleri konuşurken

sordum:

Açık Pencere bugün 40. yaşını tamamlıyor...

İlk köşe, Güneş Gazetesi’nin yayına

başladığı 1982 yılının 19 Şubat günü ilk

baskıda yayımlanmıştı. Güneş’te adımız

Arka Pencere idi. Milliyet’e geçerken adımızı

orada bıraktık, Açık Pencere adını aldık...

Güneş’teki 4 yıla, bu gazetede Açık Pencere

adı altında 36 yıl ekledik. Milliyet’in de en

kıdemli yazarı olduk.

Babıali’de geniş çaplı transfer yapan ilk

gazete Güneş olmuştu. Yaratıcısı ve ilk Genel

Yayın Müdürü Güneri Civaoğlu idi. Gönlü

zengin dostumuz Civaoğlu, Ankara’daki muhabirlik

günlerini unutmamış, gazetecilerin

de iyi yaşamaya hakkı olduğunu düşünmüş,

transfer ettiği gazetecilere iyi maaşlar verdiği

gibi hayli cazip transfer ücretleri ödemişti.

Bu bir devrimdi. Güneş, sonraki aylarda

bankaların kriziyle birlikte sıkıntıya girdiyse

de ilk zamanlarda mutlu gazetecilerin gazetesi

olmuştu. Zarafet her yana yansımıştı.

Her masada beyaz bir vazo vardı, her sabah

vazolara taze çiçek konuyordu.

Daha önce TRT ve Günaydın’da geçen

yıllarda edindiğimiz tecrübelerle kimi kurallar

uyguladık. Yazılar kısa cümleli, kolay

anlaşılır olacak, okuru sıkmayacak, ciddi konular

da mizah ambalajına sarılıp tatlı hâle

getirilecekti. Okur bir yazıdan sıkılırsa, onu

bırakıp bir başka yazıya geçebilecekti.

Mizah ambalajı, özellikle 12 Eylül darbesini

izleyen dönemde generallerin sansürünü

aşmakta işimize yaramıştı. Bütün güç

- Bunlar için bunca yılı harcamaya

değer miydi?

İkimiz birden aynı karara vardık:

- Değerdi...

Bu 40 yılda çizgimizden sapmadık. Ama

zaman zaman sürçü lisan etmiş, bilmeden

yanlışlar yapmışızdır. 40 yılın hatırına...

Affola...

***

Nice “Açık Pencere”li yıllar üstat, sağlıkla...

Kimse ücretinden şikâyetçi değildi. Gazetenin

hazırlık günlerinde Güneri Bey, benden

Hasan Pulur gibi bir gazeteci aramamı istemişti.

Hasan Ağabey’in Milliyet’teki “Olaylar

ve İnsanlar”ına benzer bir sütun düşünülüyordu.

O adamı bulamadık tabii... Bu arada

kendimiz bir şey yapalım dedik, bu sütunun

denemelerine başladık. O sıralarda aramıza

karikatürist Ercan Akyol ile Fahrettin Fidan

katıldı. Pek çok gazeteci arkadaşımız bize

destek oldu. En büyük desteği ise haber, fıkra,

bilgi göndererek sütuna katkıda bulunan

okurlarımız verdiler.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 51


Siyaset

CHP Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin:

Mücadeleyi sürdüreceğiz

PINAR BALTACI

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kadıköy İlçe

Başkanlığı, ilçenin gündelik sorunlarının

yanı sıra içerisinde bulunduğumuz ekonomik

sorunları da gündemine taşıyor. Tarihi

Kadıköy Çarşısı’nda gerçekleştirdikleri basın

açıklamalarıyla fatura ve kira artışlarına vurgu

yapan CHP’nin güncel çalışmalarını, CHP

Kadıköy İlçe Başkanı Ali Narin’e sorduk.

EKONOMİK SORUNLAR GÜNDEMDE

Gündemlerinde esas olarak Kadıköy’deki

yoğun nüfus artışının olduğunu ifade eden

Ali Narin; “Yoğun nüfus artışı, Kadıköylülerin

yaşam alanlarında bazı sıkıntılar yaratıyor.

Bununla alakalı bizlere çok fazla şikâyet de

geliyor. Bunun dışında en önemli konulardan

biri de zamlar, yaşanan ekonomik

istikrarsızlığın getirmiş olduğu ağır bedeller...

Her gün faturalarını ödeyemeyen insanlarla

karşılaşıyoruz, çok zor koşullarda olduklarını

söylüyorlar. Bu sorunlarla ilgili geçtiğimiz

haftalarda tüm İstanbul genelinde 39 ilçe

başkanı olarak, elektrik faturalarına gelen

zamlara karşı kamuoyuna basın açıklaması

yaptık. Bunun yanında yine CHP Kadıköy İlçe

Başkanlığı olarak Tarihi Kadıköy Çarşısı’nda

zamlar ve faturalara yansımalarıyla ilgili

açıklama gerçekleştirdik. O açıklamaya iki

Genel Başkan Yardımcımız Onursal Adıgüzel

ve Fethi Açıkel’in yanı sıra Kadıköy Belediye

Başkanı Şerdil Dara Odabaşı da katıldı” dedi.

KİRALARDAKİ YÜKSEK ARTIŞ

Türkiye’de ekonomik sorunların sadece

faturalarla sınırlı olmadığının altını çizen

Narin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Basın

metnimizde genel olarak geçinemediğimizi

de dile getirdik. İlçemizde ev kiralarını ödeyemeyen,

hatta ev bulamayan çok sayıda

vatandaşımız var. Asgari ücretin neredeyse

4 katı rakamlara kiralık evler bulunuyor.

İnsanların bu fiyatları karşılayabilme

ihtimalleri mümkün değil. Bu tablonun

değişmesi için Türkiye’de iktidar değişiminin

gerekli olduğunu belirterek, elimizden

gelen mücadeleyi veriyoruz. Bu mücadeleyi

de sonuna kadar sürdüreceğiz.”

ÖZGÜRLÜKLERİN ŞEHRİ KADIKÖY

Başkan Ali Narin, Kadıköy’de dikkat çeken

nüfus artışına dair ise şunları aktardı: “Bir

yeri yaşanabilir kılan, içindeki insanlardır.

Kadıköylüler de tıpkı böyle kentli, kent kültürünü

benimsemiş kişiler. Burada Kadıköy

ile çok geçmişten, aileden gelen bağları

olan insanlar var. Hikâyeleri, öyküleriyle

anlatacakları çok şey var Kadıköy’e ilişkin.

Bu dönemde insanlar yoğun bir şekilde

Kadıköy’e gelmeye başladı. Bunun başlıca

nedeni, Türkiye’deki yönetim modelinin

Kadıköy’deki kadar özgürlükçü bir kent

anlayışına yaklaşamamış olması. Buradaki

özgürlük alanı, özellikle gençlere çok cazip

geliyor. Bu sebeple de herkes burayı tercih

ediyor. Tabii gelirken de kendi geldikleri

yerlerin kültürleriyle geliyorlar. Bu da özellikle

çevre kirliliği konusunda yine özellikle

Moda’da sorun yaratıyor.”

52 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Seçim

Avukat Filiz Saraç,

İstanbul Barosu

Başkanlığı’na

aday!

PINAR BALTACI

Dünyanın en kalabalık baroları arasında yer

alan İstanbul Barosu, bir kadın adayın heyecanını

yaşıyor. Ekim ayında gerçekleşecek

seçimlerde aday adayı olacağını açıklayan,

Kadıköy’de uzun süre avukatlık yapan Filiz

Saraç, baronun çeşitli kademeleri arasında

da yer almış bir isim...

Türkiye Barolar Birliği (TBB)’nin önceki

dönem Yönetim Kurulu Üyesi, İstanbul

Barosu’nda ise önceki dönem Genel Sekreter

ve Başkan Yardımcılığı görevlerini üstlenen

Av. Filiz Saraç, İstanbul Barosu Başkanlığı’na

aday olmak için yola çıktı. Saraç, kurucuları

arasında olduğu ve uzun bir süredir İstanbul

Barosu’nu yöneten Önce İlke Çağdaş Avukatlar

Grubu’nun genel kurulunda İstanbul Barosu

Başkanlığı’na aday adaylığını açıkladı.

TECRÜBE VE GENÇLİĞİ BULUŞTURACAK

Seçilmesi halinde tecrübeyle gençliği buluşturmayı

hedeflediğini ifade eden Av. Filiz

Saraç, Kadıköy Life Dergisi’ne yaptığı açıklamada

şunları aktardı: “Çok uzun yıllardır

baro ile ilgiliyim. Bu da çok sayıda meslektaşımı

tanıma fırsatı verdi. Meslektaşlarımla

beraber çalışmayı, üretmeyi seviyorum.

Memleket ve meslek için beraber başarabileceğimiz

çok işler olduğuna inanıyorum.

Türkiye Barolar Birliği’nde görev yaptığım

2017-2021 döneminde de ayrı bir deneyimle

ülkemizin çok yerinde farklı kültürleri,

meslektaşlarımızı tanıma fırsatım oldu. Yurt

dışından etkinliklere gelen avukatlardan ve

yurt dışına gittiğimde de baroların işleyişini,

avukatların çalışma sistemlerini gözlemleme

imkanı buldum. Değişime ve kendimizi

yenilemek gerektiğine inanıyorum. Bunu

yaparken geçmişin tecrübesini, tüm görev

yapmış meslektaşların deneyimlerini önemsiyorum.

Uzun yıllar baroda farklı noktalarda

görev yaptım. Bunun getirdiği önemli

kazanımlar olduğuna inanıyorum.

GERİCİLİK VE BÖLÜCÜLÜĞE KARŞI

DURMAK, KIRMIZI ÇİZGİLERİMDEN!

İstanbul Barosu’nda tecrübe ve gençliği

buluşturmak hedefim. Geleceğin projelerini,

geleceği inşa edecek genç meslektaşlarımla

planlamak ve yapmak gerektiğini düşünüyorum.

Bugün bir kadın avukat olarak görev

yapabiliyor ve meslek örgütümde bir yerlere

talip olabiliyorsam, Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in

kazanımları sayesindedir. Kendimi

Cumhuriyetimize karşı borçlu hissediyorum.

Kurumsal işleyişte ve bireysel olarak duyarlı

olduğum kırmızı çizgilerim var. Aslında

bu aday adayı olduğum Önce İlke Çağdaş

Avukatlar Grubu’nun da kırmızı çizgileridir.

Gericilik ve bölücülüğe karşı durmak, bu

çizgilerdendir.”

“İSTANBUL BAROSU BAŞKANLIĞI

ONURLU BİR GÖREV”

İstanbul Barosu Başkanlığı’nın son derece

onurlu bir görev olduğunu dile getiren Av.

Saraç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Talip olduğum

başkanlık görevinden ziyade meslek

için meslektaşlarımla üreteceğimiz yeni

fikirleri düşünmek ve bunları yapacak olmak

düşüncesi beni heyecanlandırıyor. Aralık

ayında yaptığımız Önce İlke Çağdaş Avukatlar

Grubu Genel Kurulu’nda meslektaşlarımın

heyecanımı anladıklarını ve güvendiklerini

hissettim. Baro başkanlığının farklı

olması gerektiğini düşünüyorum. Bu kadar

büyük bir yapının doğru organizasyonunu

sağlamak ve her bir meslektaşı enerji ve ilgi

alanlarına göre yönlendirebilmek, meslek

ve meslektaş için hedefler koyarak beraber

yürümek gerektiğine inanıyorum. Zamanın

değiştiği ve baronun mesleğin gelişen

dünyaya göre yeniden şekillenmesi gerektiği

bir gerçek. Mesleği seçmemde etkili olan,

staj yaptığım merhum Av. İsmet Özkan’a

hukuk fakültesini seçmeden önce hukukçu

olmak istediğimi söylediğimde, ‘Hukuk her

kapıyı açan anahtardır’ demişti. Dünyada ve

ülkemizde çok şey değişti, ancak hukuk alanı

için bence bu söz değişmedi. Zaman geçtikçe

bu sözün haklılığını yaşayarak daha da

gördüm. Hukuk fakültelerinden mezun olan

hukukçuların memleketin her kademesinde

çok çeşitli görevleri üstlenebileceklerini ve

katkı sundukları her işin daha düzgün ve ciddiyetle

yapılacağını düşünüyorum. Avukatların

iş alanlarının genişletilmesine yönelik

düzenlemeler ve uygulamalar gerekiyor.”

Avukat Filiz Saraç ile gerçekleştirdiğimiz

röportaja, bir diğer Kadıköylü Avukat

İrem Toprakkaya da katıldı.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 53


Kültür Sanat

Anadolu Yakası’nın

yeni sanat merkezi G&G’den

“KARMA” SERGİSİ

Sanatın Anadolu Yakası’ndaki ayağı G&G Sanat

Merkezi, sanat çevresinin dikkatini çekmeye

devam ediyor. Ressam Güher Elçiçek

tarafından sanat merkezi olarak düzenlenip,

sanatçıların ve sanatseverlerin hizmetine

sunulan tarihi köşk, yeni bir sergiye daha

‘merhaba’ diyor.

Güher Elçiçek ve eseri

Açılışını geçtiğimiz aylarda Devrim Erbil’in

“Çeşitlemeler” temalı sergisiyle yapan

G&G Sanat Merkezi, ev sahipliğini yaptığı

üçüncü sergisini “Karma” ismiyle bir araya

topladı. Elçiçek, sergiye dair şu bilgileri

aktardı: “Çağımızın gerekliliği olan teknolojinin

sanata da sıçramasıyla daha geniş

kitlelere ve daha hızlı ulaşım imkânıyla tüm

dünyada yayılmasıyla NFT’ler oluşuyor. Gün

geçtikçe sanatın dijitalleşmesi de popülerliğini

arttırıyor. Bunun yanı sıra her zaman

yerini koruyan, mekânlarımızı süsleyen,

dokunarak hissedilebilecek sanat eserleriyle

‘Karma’ sergisini oluşturduk. Karma’yı

anlamak, aydınlanmaya giden en önemli

adımdır. Bu sergi, dört ayrı sanatçının farklı

teknikler taşıyan eserleriyle anlam kazanmayı

bekliyor.”

giz Yatağan, Nilay Özenbay, Güher Elçiçek

ve Esra Meral’dan oluşurken; “Karma” sergisinde

eseri sergilenen ve aynı zamanda

G&G Sanat Merkezi Kurucusu olan Ressam

Güher Elçiçek, çalışmasına dair şunları

ifade etti: “Doğadaki yaşam kaynakları,

kusursuz bir döngü içerisinde. Bu döngüdeki

dengeye hayran kalmamak mümkün

değil. Bence var oluşumuzdaki tüm sırlar

doğada gizlidir. İşte doğayı ve yaşamı cazip

kılan da bu kusursuz devinim. Toprakta

yetişen çiçeğin güzelliğini; bir tırtılın kozaya,

kozanın kelebeğe evrilmesini mucize

olarak görüyorum. Bütün bunları mümkün

kılan, dengede tutan güç nedir? Bu kusursuzluk

insanda farklı ufuklar açıyor. Bence

bizlere düşen de bu gücü yorumlamaktır.

Benim sanatım ise bu döngüyü kendi

yorumumla harmanlayarak, yeni bir algı

yaratmayı amaçlıyor. Bu mucizeye renk

ve form vermek, çalışmalarımın temelini

oluşturuyor.”

SERGİLER, SEMİNERLER,

WORKSHOPLAR, SÖYLEŞİLER

Yepyeni bir heyecanla sanata öncülük

ederek, Anadolu Yakası’nın iddialı sanat

merkezlerinden biri olan G&G’de sanatın

farklı dallarında etkinlikler düzenleniyor.

Merkezde yıl boyunca sergiler, seminerler,

workshoplar, söyleşiler hayata geçiriliyor.

Sanat dünyasının önde gelen ustaları

eşliğinde gerçekleştirilen kurslarla birlikte

merkezin sanata, sanatseverlere ve genç

yeteneklere kapılarının açık tutulacağı bilgisini

paylaşan Güher Elçiçek; “Bünyemizde

resim, seramik, gravür atölyeleri oluşturup,

bu alanlarda yeni sanatçıların yetişmesine

öncülük edeceğiz” dedi.

Instagram: @ggsanatmerkezi

www.ggsanatmerkezi.com

“VAR OLUŞUMUZDAKİ

TÜM SIRLAR DOĞADA GİZLİ”

23 Nisan 2022 tarihine kadar gezilebilecek

sergide eserleri yer alacak sanatçılar Cen-

Esra Meral Nilay Özenbay Cengiz Yatağan

54 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Kitap

İlker Mumcuoğlu’nun dev çalışması

“Kadıköy Sözlüğü”

yayımlandı

Ünlü bulmacacı, araştırmacı-yazar ve öykücü

İlker Mumcuoğlu’ndan İstanbul’un en

popüler ilçesi Kadıköy’e dair benzersiz bir

kült eser; “Kadıköy Sözlüğü”… Kadıköy’ün

mimarisini, kültürünü, tarihini, sanatçılarını,

ünlü-ünsüz sakinlerini, yaşanmış garip

ama gerçek olayları ve ayrıntıları merak

eden herkes için arşivlik bir çalışma örneği

olan “Kadıköy Sözlüğü”, yazar-şair Turgay

Kantürk editörlüğünde yayına hazırlandı.

Yitik Ülke Yayınları etiketiyle raflarda yerini

alan eser, bir “kent kültürü sözlüğü” olarak

alanındaki ilk kitap olma özelliğini taşıyor.

İLKER MUMCUOĞLU’NDAN

OKURLARA…

İlker Mumcuoğlu, Kadıköy Sözlüğü’nün

arka kapak yazısında okurlarına şöyle sesleniyor:

“Çocukluğum Gönen ve Laleli’de

geçti. Üniversite yıllarında Anadoluhisarı’na

taşındım. Orada evlendim, çocuğum

oldu. Oben yedi yaşına gelince, iyi bir

okulda okusun diye Fenerbahçe’ye taşındık.

Nurettin Teksan İlkokulu’na yazıldı.

Kısa bir süre sonra Moda’ya kavuşacaktık.

Fenerbahçe’deki ev yıkılacaktı. Moda’da

ilk taşındığımız ev, Moda Şifa Çıkmazı’nda

yeşillikler içinde güzel bir evdi. Karşımdaki

dairede yayıncı Ferdi Arutan oturuyor;

arka bahçemizde Hüseyin Gezer, Atatürk

heykelleri yapıyordu. Şifa Çıkmazı, ünlü Dr.

Mahmut Ata’nın evinin yanındaki merdivenlerden

denize kavuşuyordu. Çok güzel

bir sahildi burası. Aşağıdaki güzel çay

bahçesinde yaz

geceleri oturuyor,

oğlumla ve

eşimle scrabble

oynuyorduk.

Sabahları

kahvaltımızı

masada serçelerle

yapıyorduk.

Hayatımızda hep

Moda yer etmeye

başlamıştı.

Uzun sahil yürüyüşleri,

Moda

Çay Bahçeleri,

Dondurmacı Ali

Usta, Koço, Kafe

Kemal, hayatımızda

vazgeçilmez

yerlerini

alıyordu. Her

gün çay bahçelerinde

Buket Uzuner’i ya

da Şener Üşümezsoy’u görmezsek işimiz

rast gitmiyordu. Sonra Ziverbey’e, Müjdat

Gezen Sanat Merkezi’nin yan sokağındaki

bir eve taşındık. Orada da güzel günlerimiz

geçti. Her akşam üstü Fenerbahçe ve

Kalamış Parklarına ‘bir tatlı huzur’ almaya

gidiyorduk. Bafra Pidecisi dibimizdeydi,

o güzel pideleri unutamam. Daha sonra

Moda Mühürdar’da bir ev aldık. Uzun yıllar

oturduk. Oğlum burada büyüdü, kuş olup

uçtu Türkiye’den. İzel Rozental’ın dediği

gibi, Moda sevgilim olmuştu. Güzel Kadıköy’ümüzün

her yeri gibi...”

Kadıköy Sözlüğü, Kadıköy meyhanelerinden

yeni-eski barlara, magazin dünyasını

sarsan olaylardan renkli simaların bilinmeyen

yaşamlarına, bir bulmaca çözercesine

sizi Kadıköy tarihinde muhteşem bir geziye

davet ediyor.

Turgay Kantürk:

“Kadıköylü sanatçı

İsmail Taşbiçen de

kitap için çektiği

Kadıköy fotoğraflarıyla

bu çalışmaya

katkıda bulundu. İlker

Mumcuoğlu’nun

vefatının ardından

vasiyet kitap yayına

hazırlanırken, İsmail

Taşbiçen’i de sonsuzluğa

uğurladık.”

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 55


Kitap ile Sohbet

Siz hiç kitaplarla sohbet ettiniz mi?

AYŞE DURAL

İstanbul Oyuncak Müzesi’nde 13 yıldır her

salı bir etkinlik düzenleniyor: “Kitap ile

Sohbet”. Son iki yıldır pandemi nedeniyle

yüz yüze yapılamayan etkinlik, 7 Aralık

2021’de tekrar pandemi önlemleri çerçevesinde

yüz yüze başladı. Eğitmen, danışman

ve yazar Yasemin Sungur’un kurguladığı,

kitabın ve kahramanlarının başrolde olduğu

etkinliklerde, farklı tekniklerle kitap değerlendiriliyor.

Çok mu ciddiler, evet ama çok

eğleniyorlar.

Kitap okumak ciddi bir iştir. Bu işi ciddiye

almak, sonradan hayatta hiç umulmadık

kapılar açabilir. Hayal dünyasının gelişmesi

bir yana yazarlarla tanışmak, onlarla sohbet

etmek, yeni yazarlar ve şairler keşfetmek,

dünyayı onlarla konuşmak, tartışmak...İşini

bu kadar ciddiye alanlar çok da eğlenir;

nasıl olur demeyin. Girizgâhı fazla uzatmayalım…“Kitap

ile Sohbet”; eğitmen,

danışman ve yazar Yasemin Sungur’un

kurguladığı bir etkinlik. Bu sene 13. yılında.

Ancak pandemiden dolayı “kitapdaşlar”

yüzyüze gelemedi son iki yıldır. Ama onlar

yine de buluşarak, Zoom üzerinden kitap

Yasemin Sungur

okumaya devam ettiler. 7 Aralık 2021’de

de tekrar İstanbul Oyuncak Müzesi’nde bir

araya geldiler. Yasemin Sungur; “Pandemide

hiç ara vermeden Zoom toplantıları yaparak

sürdürdük. Bu sezonun ilk buluşmasında,

sanki etkinliğe ilk başladığım günkü gibi

heyecanlıydım. Sağlıkla buluştuk, bundan

böyle hem online hem yüz yüze devam

edeceğiz” diyor.

Etkinliğin ruhunu, felsefesini anlatmaya

devam edelim. 13 yıldır bu etkinliğe katılan

müdavimlerinin yanı sıra her sene katlanarak

büyüyor kitapdaşlar. Günleri de değişmiyor;

her salı İstanbul Oyuncak Müzesi’nde

buluşuyorlar ve okudukları kitabı irdeliyorlar,

konuşuyorlar.

Kitap ile Sohbet; kitabın baş konuk olduğu,

her konuğun katıldığı bir paylaşım. Her

sezon, okunacak kitaplar belirleniyor. Eylül

ayında başlayıp, haziran ayında biten her

sezonda yaklaşık 9-10 kitap okunuyor. Ve

kitaba göre bazen 2, bazen 3 hafta o kitap

ile sohbet ediliyor. Çoğu kadın olan, çok

farklı yaş ve meslek gruplarından katılımcıların

yer aldığı etkinlik, kitapdaşların kişisel

gelişimlerine katkıda bulunuyor.

“BİBLİYOTERAPİ YÖNTEMİYLE

OKUYORUZ”

Yasemin Sungur, macerayı şöyle anlatıyor:

“Sunay Akın’ın hayallerinden yola çıkıp kurduğu

İstanbul Oyuncak Müzesi’nde 13 yıldır

‘Kitap ile Sohbet’e hazırlık...

kitap ile buluşuyoruz. Seçtiğimiz yazarın

seçtiğimiz kitabını sorgulayarak, bibliyoterapi

yöntemiyle okuyarak ve üzerinde konuşarak,

kitabın derinliklerine giriyoruz. Katılımcılar,

kitabı evlerinde okuyup geliyorlar. Biz,

kitabın içindeki karakter hakkında, hayatlar

hakkında sohbet ediyoruz. Kitabın geçtiği

dönem, kitabın hangi akıma ait olduğu,

nasıl yazıldığı, yazarın biyografisi, yazarın

yaşadığı önemli şeyler ve kahramanları tek

tek inceliyoruz. Onları tanımaya çalışıyoruz

ve oradan da kendi hayatımıza bakıyoruz.

Katılımcıların doğal olarak kahramanlardan

etkilendikleri konular farklı oluyor, dolayısıyla

bize o karakter ya da karakterlerle ilgili

duygusal ilişkisini anlatıyor. Ve o arkadaşlarımızı

dinlerken, onların hayatlarındaki pek

çok kesitlere de girebiliyoruz. Bir anlamda

birbirimizin hayatlarının derinliklerine iniyoruz.

Kitap ile Sohbet dememin en önemli

nedeni bu.”

56 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Kitap ile Sohbet

KİTABIN İZİNDE SEYAHATLER

Her sene okunan kitap sayısı 12 ila 18

arasında değişkenlik gösteren etkinlikte

bunca yıldır okunan kitaplar, kitapdaşları

seyahatlere de götürüyor. Yasemin Sungur,

“İlk seyahati Orhan Bahtiyar’ın ‘Ideon’ isimli

kitabıyla Kazdağları’na yaptık. Yazarla birlikte

kitabın geçtiği yerlerde yürüdük. Daha

sonra Nazlı Eray’ın Halfeti’nin Siyah Gülü

romanının geçtiği yerlere yani Halfeti’ye,

Orhan Pamuk’un ‘Kars’ isimli romanının

izinde Kars’a gittik. Buket Uzuner’in ‘Toprak’

romanının izinde Hitit medeniyetinin

yerleşim bölgelerini kapsayan Orta Anadolu

gezisi (Tokat, Amasya, Çorum) gerçekleştirdik.

Yaşar Kemal’in İnce Memed’i ile de

yazarın yaşadığı köyüne, romanın geçtiği

dağlara gittik. İlk yurtdışı gezimizi de Gülşah

Elikbank’ın romanının izinde Romanya’ya

gerçekleştirdik” şeklinde konuşuyor.

Kitap ile Sohbet’in açtığı kapılar bu kadar

da değil. Yazar buluşmalarının, yazarla

sohbet etmenin zevki de bambaşka. Latife

Latife Tekin

Kars Gezisi

Tekin, Ayla Kutlu, İnci Aral, Füruzan, Mine

Söğüt, Hasan Saraç, Orhan Bahtiyar ilk akla

gelenler. Kitap ile Sohbet’in kardeşi “Şiir

ile Sohbet” buluşmalarında da şair Ataol

Behramoğlu ve Asuman Susam, kitapdaşlarla

buluştu. Kitap ile Sohbet herkese açık,

herkesin katılabileceği bir etkinlik. Bu sezon

pazartesi günleri 500. Yıl Türk Musevileri

Müzesi’nde Kitap ile Sohbet yapılıyor. Eh,

artık bu kadar etkinlik, yazarlarla sohbetler,

kahramanların iç dünyasına yolculuklar; siz

de bir parçası olmak için çok düşünmeyin…

2022 KİTAP LİSTESİ

Kitap ile Sohbet’te her sezon

okunacak kitaplara, Yasemin

Sungur’un hazırladığı listeden

yola çıkılarak karar veriliyor.

Edebiyatın başyapıtlarının yanı

sıra genç yazarların kitapları da

her sene listede yer alıyor. 2022

listesi ise şöyle: Nermin Yıldırım

“Dokunmadan”, Paulo Coelho

“Işığın Savaşçısının El Kitabı”,

William Shakespeare “Soneler”,

İsmail Güzelsoy “Öksüz Ağaçların

Çobanı”, Tim Parks “Kader”, Tove

Jansson “Dürüst Yalancı”, Susanno

Tamarro “Büyük Bir Aşk Hikâyesi”,

Murathan Mungan “Şairin Romanı”,

Annie Arnaux “Seneler”, Ocean

Vuong “Yeryüzünde Bir An İçin

Muhteşemiz”, Antoni Casa Ros

“Almodovar Teoremi”, Sosuke

Natsukawa “Kitapları Kurtaran

Kedi”, Andre Aciman “Adınla Çağır

Beni”, Selçuk Altun “Ayrılık Çeşmesi

Sokağı”, Federico Garcia Lorca

“Kanlı Düğün”, Paul Auster

“Şans Müziği”...

KİTAPDAŞLARLA “KİTAP İLE

SOHBET” HAKKINDA

Zeliha Dağhan / KİS

(Kitap ile Sohbet) Lideri

Kitap ile Sohbet’e 2007 yılında katıldım.

İlk yıllarıydı ve beni inanılmaz

mutlu ediyordu. Kitap ile Sohbet,

kitap ile birlikte yapılan en güzel

gelişimin örneğidir. Çünkü bir kitap

bana dostlukları, gelişimi, gezileri,

paylaşmayı, dayanışmayı, acıları birlikte

göğüslemeyi ve sevgiyi öğretti.

Okudukça devleştik ve tüm evrene

sevgimiz yansıdı.

Pınar Alpay / KİS Lideri

Kitap ile Sohbet, hayatımın anlamını

sorguladığım bir dönemde

karşıma çıktı. Haftalarca, aylarca,

yıllarca katıldım. Yeri geldi cevap/

lar ile karşılaştım, yeri geldi binlerce

yeni soru oluştu kafamda. Ama hep

iyi geldi. Kitapdaşlarla yan yana satırların

arasına dalmak, derine inip

kurguya, karakterlere farklı gözlerle

bakmak hep iyi hissettirdi. Artık

vazgeçilmezim olmuştu ve daha

fazlasını yapmak istedim. Yasemin

Hoca’mın önderliğinde liderlik

sürecine başladım. Onun tecrübelerine

saygı duyarak, onlardan

yararlanmayı seçtim. Ben kitapdaşlarıma

ekstra neler katabilirim, ona

yoğunlaştım. Bugün lideri olarak

içinde bulunduğum grubum için tek

dileğim var: Hiçbir günümüz aynı

olmasın; fikirlerimiz gelişirken, bakış

açımız değişirken, hoş görümüz

artarken hep bir olalım ve kitapdaş

kalmaya devam edelim.

Yeşim Pektok / KİS Lideri

2012 yılından bu yana Kitap ile

Sohbet üyesiyim. Geçen dokuz

yıllık süre içerisinde kendimle ilgili

en belirgin gelişimim; kitap okuma

alışkanlığımın oldukça değiştiği,

daha sorgulayan, araştıran bir okur

niteliği kazanmam. Aynı zamanda

2017 yılından bu yana İstanbul

Kitap ile Sohbet Lideri’yim. Sivil

toplum kuruluşlarında Kitap ile

Sohbetler gerçekleştiriyorum.

Bu sene aktif olarak Çağdaş

Yaşamı Destekleme Derneği ve

Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği

gençleriyle çalışıyorum. Bu

çalışmalardaki en önemli amacım,

gençlerin erkenden iyi edebiyatla

tanışıp sorgulayan, araştıran okur

olabilmeleridir.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 57


Kültür Sanat

Hazal Gençay:

Moda’nın genç ve doğal yapısı

Magnet ile örtüşüyor

PINAR BALTACI

Pandemi döneminde sanatsal faaliyetlerini

online olarak başlatan Magnet Istanbul, galerileşme

sürecinde mekânını Kadıköy olarak

seçti. Şimdilerde Moda’da etkinliklerini

sürdüren Magnet’in yaratıcısı Hazal Gençay

Sungur, dergimize verdiği röportajda “Sanatın

merkezinin yalnızca Avrupa yakası ile

sınırlandırılmasının İstanbul gibi bir şehre

haksızlık olduğunu düşünüyorum. Moda’nın

değerlerini koruyan, butik, dinamik, genç

ve doğal yapısı Magnet ile çok örtüşüyor. Bu

nedenle Moda’dayız” mesajı verdi.

Eserler: Evren Sungur

Öncelikle genel hatlarıyla “Magnet”

platformunu dinleyebilir miyiz? Ne

zaman kuruldu?

Magnet’in fikir aşaması, üniversite hazırlık

dönemime denk geliyor esasen. Tam

olarak ne okumak istediğimi biliyordum ve

bugünün tasviri kafamda belliydi. Mimar

Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Sanat

Tarihi okudum ve ikinci sınıftan itibaren

Türkiye’nin önde gelen sanat galerilerinde

çalışmaya ve yayınlarında sanat yazarlığı

yapmaya başladım. 16 yıl kültür ve sanat

sektöründe çalıştıktan sonra yola kendi

markamla devam etmek istedim. Pandemi

dönemi kapanması, Magnet’in alt yapısını

hazırlamak için oldukça uygun bir zaman

oldu benim için. O zamana kadar yaptığım

tüm işleri bir araya getirebileceğim bir

kültür & sanat platformu hazırlamaya karar

verdim. Hem benim deneyimlediğim tüm

çalışma alanlarını bir araya getirecek hem

de sanatseverlerin tüm ihtiyacına cevap

verecek bir çekim merkezi olması fikri ile

“Magnet” ismini seçtim. Aralık 2020’den

bugüne Magnet 1. yaşında!

Magnet aynı zamanda

bir müzayede evi değil mi?

Magnet temel olarak bir müzayede evi ve

sanat galerisi. Farklı medyumlarla çalışan

olgun ve genç 40’ın üzerinde sanatçıdan

oluşan bir online sanat galerimiz var. Adnan

Çoker, Şükran Moral, Murat Germen, Ahmet

Elhan, İsmet Doğan, Şakir Gökçebağ,

Ferhat Özgür, Berat Işık, Ali Cabbar, Evren

Sungur, Nazım Ünal Yılmaz, Fulya Çetin,

Erkut Terliksiz, Alican Leblebici ve Candaş

Şişman, çalıştığımız sanatçılardan bazıları.

Sanat galerisinin yanında her ay periyodik

olarak düzenlediğimiz; klasik, modern ve

çağdaş eselerden oluşan butik müzayedelerimiz

oluyor. Hoca Ali Rıza, Fahrelnissa

Zeid, Mübin Orhon, Burhan Doğançay,

Yüksel Arslan, Ömer Uluç, Sabri Berkel,

58 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Kültür Sanat

Abidin Dino, Nuri İyem, Fikret Mualla, Neşe

Erdok, Mehmet Güleryüz gibi Türkiye sanat

tarihi literatürünü oluşturan çok değerli

sanatçıların eserlerine müzayedelerimizde

yer veriyoruz. Müzayedelerimizde sanat

eserlerinin yanı sıra antika obje ve mobilyalar,

Çanakkale seramikler, koleksiyonluk

fotoğraf ve kitaplar da bulunuyor. Yine

periyodik olarak düzenlediğimiz sanat tarihi

seminerlerimiz, röportajlar, yabancı yayın

prestij kitapları içine alan online bir kitabevi

ve atölye gezileri de Magnet’in temel faaliyet

alanlarından...

Esasında adınızı çevrimiçi etkinliklerle

duyurdunuz. Bu etkinlikler sürerken

galerileşme fikri nasıl çıktı ortaya?

Magnet hayatına tam da pandeminin ortasında

online olarak başladı. Bu biraz da o

zaman içinde bulunduğumuz dönemin getirdiği

bir zorunluluktu. Her ne kadar online

başlamış olsam da zaman içinde konsinye

eserler, özellikle de müzayedelerde yer alan

eserler ve onları görmek isteyen koleksiyonerler

için bir fiziksel mekân ihtiyacı doğdu.

“Sanat herkes için her yerde” mottosu

çalışmalarınıza nasıl yansıyor?

Magnet’i kurgularken sanat izleyicisiyle

sanat profesyonellerini birçok farklı kategori

altında bir araya getirmeyi hedefledim.

Diğer platformlardan ayrı olarak, birçok

farklı seçeneğin tek bir kanaldan ulaşılabilir

olması kerterizim oldu. Video, fotoğraf,

resim ve heykel gibi farklı medyumlarla çalışan

Türkiye güncel sanatından olgun, orta

ve genç kuşak sanatçıları bir araya getiren

bir sanat galerisi; klasik, modern ve çağdaş

dönem sanat eserlerini bir araya getiren

bir müzayede evi; sanat, mimari, fotoğraf,

moda ve seyahat kategorilerinde koleksiyonluk

yabancı yayın kitapları bir araya

getiren bir kitabevi; kültür ve sanat alanında

özgün içerikler sunan röportaj serileri;

sanatı derinlemesine anlamayı ve sorgulamayı

hedefleyen sanat tarihi seminerleri...

Magnet’in online olarak yola çıkması ve tüm

bu segmentleri bir araya getirip 24 saat ulaşılabilir

kılıyor olması, tam da “Sanat herkes

için her yerde” mottosunu tanımlıyor.

Yakın zamandaki projelerinizden

bahseder misiniz?

Magnet’in artık fiziksel bir galeriye sahip

olması, bizi daha özgür kılıyor. Her ay

düzenlediğimiz müzayedelerimize devam

ederken, çağdaş sanatın özel isimlerinin

yanı sıra genç, yeni ve farklı sanatçıların

butik sergilerine ev sahipliği yapmayı arzu

ediyoruz. Sanat tarihi seminerlerimiz ve

atölye ziyaretlerimiz de mevcut projelerimiz

olarak devam ediyor.

Neden Kadıköy ve Moda?

Sanatın merkezinin yalnızca Avrupa yakası

ile sınırlandırılmasının İstanbul gibi bir şehre

haksızlık olduğunu düşünüyorum. Son

dönemde Anadolu yakasındaki mekânlar,

İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Kadıköy

Belediyesi’nin de katkılarıyla kültür ve sanat

projeleri için değerlendirilmeye başlandı.

Bu, şehrimiz için çok kıymetli bir katkı. Moda’nın

değerlerini koruyan, butik, dinamik,

genç ve doğal yapısı Magnet ile çok örtüşüyor.

Bu nedenle Moda’dayız.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 59


Sivil Toplum

Tohum topları ile

ormanlarımız yeşerecek

JCI (Uluslararası Genç Liderler ve Girişimciler Derneği) Türkiye’nin “Karbon Ayak İzini Sil, Geleceğini Yeşert”

projesi kapsamında JCI İstanbul ve JCI Kadıköy organizasyonu ile Tasarım Atölyesi Kadıköy’de düzenlenen

ücretsiz Tohum Topu Atölyesi’nde yapılan 3500 tohum topu, kuruduktan sonra Antalya’ya ulaştırıldı.

CENAY TOPRAKKAYA

JCI Türkiye’nin “Karbon Ayak İzini Sil,

Geleceğini Yeşert” projesi kapsamında JCI

İstanbul ve JCI Kadıköy işbirliği ile yürütülen

“Sürdürülebiliriz” projesinin organizasyonunu

yaptığı “Tohum Topu Atölyesi” etkinliği,

Üstün Patent sponsorluğunda Tasarım Atölyesi

Kadıköy’de gerçekleştirildi. Atölyeye vatandaşların

ilgisi hayli yüksek oldu. Katılım

sağlayanlar; toprak, kil, Kızılçam tohumu

ve su karışımıyla 3500 adet Kızılçam tohum

topu yaptı. Tohum topları kuruduktan sonra

Manavgat ormanları ile buluşmak üzere

Antalya’ya ulaştırıldı. Tohum topları, mart

ayında toprak ile buluşacak.

BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞE ZARAR VERİYOR

Sanıldığının aksine orman yangınlarının

ardından yanan bölgelere fidan dikimi

yapmak doğru bir karar değil. Bunun sebebi,

yangından hemen sonra yapılan fidan

dikiminin biyolojik çeşitliliğe zarar veriyor

oluşu. Bu sebeple, biyoçeşitlilik açısından

daha mantıklı bir tercih olan ve ayrıca hızlı

sonuç verirken, çürüme veya rüzgârla uçma

gibi olumsuz sonuç verebilecek ihtimalleri

de ortadan kaldıran tohum topu ile

yeşertme yöntemi tercih edildi. Bu yöntem,

2019’da İtalya’nın Sicilya bölgesindeki 15

hektarlık yanmış bir alanda da kullanıldı.

“BU DÜNYA HEPİMİZİN”

JCI Türkiye Toplumsal Projeler Direktörü

Özlem Arslan Kart, konu ile ilgili yaptığı

açıklamada “Karbon Ayak İzini Sil, Geleceğini

Yeşert’ projesi kapsamında Antalya

Manavgat’ta yanan bölgeleri yeşertmek

amacı ile Tohum Topu Atölyesi’ne yoğun

ilgi gösteren herkese teşekkür ederiz. Bu

dünya hepimizin ve artık çok daha fazla

taşın altına elimizi koymamız gerektiğini

düşünüyorum” dedi.

ORMANLARIMIZ NEFES ALACAK

28 Temmuz 2021’de Antalya’nın Manavgat

ilçesinde başlayan ve çevre illeri de etkileyen

orman yangınlarında 336.824 hektar

orman alanımız kül olmuştu. JCI Türkiye,

“Karbon Ayak İzini Sil, Geleceğini Yeşert”

projesi ile ilk etapta 1500 adet tohum topunu

12 Şubat 2022’de Orman Genel Müdürlüğü

ekipleriyle, JCI Antalya’nın da desteği

ile Manavgat Aksaz’da doğayla buluşturdu.

İkinci etapta gerçekleşen atölye sonrası katılımcıların

ücretsiz olarak yaptıkları tohum

topları ile ormanlarımız nefes alacak.

Özlem Arslan Kart

60 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Sektör

Yeni PEUGEOT 308,

“ 2022 Kadınlar Dünyasında Yılın Otomobili”

ödülünü kazandı

Yeni PEUGEOT 308, Dünya Kadınlar Günü’ne

denk gelen 8 Mart tarihinde açıklanan

sonuçlara göre Kadınlar Dünyasında Yılın

Otomobili Ödülü’nün (WWCOTY) kazananı

oldu. Yine aynı yarışmada “Yılın En İyi Şehirli

Otomobili” seçilen yeni 308, üst üste iki

prestijli ödülün de sahibi oldu. Dünyanın 5

kıtasındaki 40 ülkeyi temsil eden ve sadece

kadınlardan oluşan “Kadınlar Dünyasında

Yılın Otomobili” jürisinin 56 üyesinin

oylarıyla 65 yeni modeli geride bırakan yeni

PEUGEOT 308, sunduğu rakipsiz özellikleriyle

dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.

Verilen ödül, yeni PEUGEOT 308’in hem

hatchback hem de stationwagon karoserini

kapsamasıyla da ayrı bir öneme sahip.

Jüri üyeleri, PEUGEOT 308’i “Tüm ayrıntılarıyla

iyi tasarlanmış bir model ve çok çarpıcı

özelliklerle ailelerin dikkatini çekmeyi

başardı. Aynı zamanda; benzinli, dizel, şarj

edilebilir hibrit ve yakında çıkacak elektrikli

versiyonu sayesinde farklı güç-aktarma

sistemleri sunmasıyla önemli bir avantaja

sahip. Bunun yanında sadece üst gelir

grubuna hitap eden pahalı bir model değil,

çoğu ailenin ulaşabileceği bir otomobil”

olarak tanımladı. PEUGEOT CEO’su Linda

Jackson ise açıklamasında; “Yeni 308’e verilen

WWCOTY Ödülü gurur verici ve bu başarı

için PEUGEOT ekiplerini tebrik ediyorum.

Yeni 308, sahip olduğu niteliklerle aynı zamanda

Kadınlar Dünyasında Yılın Otomobili

jürisi tarafından temsil edilen ülkelerdeki

milyonlarca potansiyel kullanıcıyı büyük

oranda kapsadığı için bu ödülü kazandı.

Tüketiciler; ihtiyaçları, alışkanlıkları veya

arzuladıkları ne olursa olsun çekici, verimli,

işlevsel ve erişilebilir 308 ürün gamında

doğru aracı bulabilirler” dedi.

PEUGEOT’NUN WWCOTY’DE

İLK BÜYÜK ZAFERİ YENİ 308 İLE GELDİ

Yeni PEUGEOT 308, ödülün verildiği 2009

yılından bu yana Kadınlar Dünyasında Yılın

Otomobili Ödülü’nü kazanan ilk PEUGEOT

modeli oldu. PEUGEOT, 2017 yılında SUV

kategorisinde PEUGEOT SUV 3008, 2021

Yeni PEUGEOT

308’in optimize

edilen mimarisi,

hem hatchback hem

de stationwagon

versiyonlarında

iç mekânın

yaşanabilirliğine

katkıda bulunuyor.

yılında Şehirli Araç ve Şehirli SUV kategorilerinde

PEUGEOT 208 ve SUV 2008 ile olmak

üzere WWCOTY’de birkaç kez ödül alma

başarısını gösterdi. Ancak Fransız marka, ilk

kez büyük ödüle yeni 308 ile layık görüldü.

OYLAMADA BİRÇOK HUSUS

DİKKATE ALINIYOR

İlk kez verildiği 2009 yılından bu yana

WWCOTY, dünyada sadece kadın otomotiv

gazetecileri tarafından değerlendirilen tek

otomotiv ödülü olma özelliğine sahip. Oylama

kriterleri, herhangi bir sürücüye otomobil

seçiminde rehberlik eden kriterlerle

aynı. Oylamada güvenlik, kalite, satın alma

fiyatı, tasarım, sürüş keyfi, ekolojik ayak izi

gibi birçok husus dikkate alınıyor. Oylamada;

Yeni Zelanda, İspanya, Avusturya, Dubai,

Brezilya, Japonya, İtalya, Finlandiya, ABD,

Almanya, Portekiz, Arjantin, Meksika, Güney

Afrika, Kanada, Vietnam, İrlanda, Estonya,

İsrail, Şili, İngiltere, Yunanistan, Kolombiya,

Avustralya, Hollanda, Hindistan, Danimarka,

Kosta Rika, Rusya, Porto Riko, Çek Cumhuriyeti,

Ekvador, Fransa, Peru ve Çin gibi

ülkeler temsil ediliyor.

SINIFININ REFERANS NOKTASI

Markanın yeni logosunu taşıyan ilk

PEUGEOT olan yeni 308; tasarımı, teknolojisi

ve verimli motor çeşitliliği ile dikkat

çekiyor. Otomobil severlere benzinli, dizel,

şarj edilebilir hibrit ve çok yakında tamamen

elektrikli olmak üzere her biri verimli

farklı güç-aktarma sistemi arasında seçim

yapma özgürlüğü sunan yeni 308; mükemmellik,

çekicilik ve duyguları harekete

geçirme olmak üzere PEUGEOT değerlerini

gururla temsil ediyor. 2021’in sonundaki

tanıtımından bu yana Avrupa’da yüzde 23’ü

şarj edilebilir hibrit olmak üzere 65.000’in

üzerinde siparişle yeni 308, şimdiden en çok

satanlar listesinin zirvesinde yer alıyor.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 61


Sivil Toplum

Fenerbahçe Fotoğrafçılık Kulübü’nden

SEKİZİNCİ SERGİ

KADİR TOPRAKKAYA

Fenerbahçe Fotoğrafçılık Kulübü üyeleri,

çekmiş oldukları fotoğrafları “Sekizinci

Sergi” adı altında halka açtılar. Çalışmalarını

yaşanmakta olan pandemi nedeniyle iki yıl

boyunca ertelemek zorunda kalan kulüp

üyeleri, aradan geçen zaman dilimini oldukça

verimli değerlendirme fırsatı buldular.

Caddebostan Kültür Merkezi’nde sergilenen

fotoğraflar, ziyaretçilerin beğenisiyle

karşılandı.

Uzun yıllardır grafik ve fotoğrafçılık konusunda

eğitim veren Ahmet Tanju, sergileriyle

ilgili Kadıköy Life Dergisi’ne yaptığı

açıklamada şunları ifade etti: “Kısıtlı çalışma

koşullarında 13 katılımcının serbest çalışma

fotoğraflarından oluşan güzel bir sergi hazırladık.

Katılımcılarımız tarafından çekilen

fotoğraflar; manzara, macro, stillife, portre,

abstract, hayvan ve sokak unsurlarından

oluşuyor. Sergilenen fotoğrafların bir başka

anlamı, çeken katılımcıların meslekleri ile

olan ilişkilerine yönelik değerler taşıması.

Örneğin, aramızda olan bir peyzaj mimarının

bitki-çiçek detayları odaklı, bir mimarın

kent odaklı çekimleri yer alıyor.”

Sergiye fotoğrafları ile katılan fotoğraf

sanatçısı adayları ise şu isimlerden oluştu:

Ahmet Kıyak, Erdal Özdede, Eşref Özülkülü,

Feyza Görücü, Gülay Özelgin, Haluk Öndoğan,

İbrahim Yardımcı, Jozef Bonfil, Kamil

Saraçoğlu, Mehmet Tepe, Nur Gültopu,

Rezan Yıldırım ve Ülkü Göbelez.

FENERBAHÇE FOTOĞRAFÇILIK

KULÜBÜ HAKKINDA

Fenerbahçe Fotoğrafçılık Kulübü;

2015 yılında Kadıköy Halk Eğitimi

Merkezi, Feneryolu Halk Eğitimi

Merkezi ve Kadıköy Belediyesi

işbirliği, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat

Boyu Öğrenim Projesi kapsamında

Kadıköy Belediyesi Eğitim Merkezi,

Kadıköy Belediyesi Gençlik Merkezi,

Kadıköy Belediyesi Gönüllü Eğitim

Danışma Merkezi ile Caddebostan,

Erenköy, Fenerbahçe, Koşuyolu

ve Kriton Curi Mahalleleri Gönüllü

Evlerinde açılmış kurslarda, Fotoğraf

ve Grafik Eğitmeni Ahmet Tanju

tarafından verilmiş temel fotoğrafçılık,

dijital fotoğrafçılık, ileri dijital

fotoğrafçılık ve fotoğrafçılar için

Photoshop eğitimlerini tamamlamış

ve dönem sertifikalarını almış

kursiyerlerin katılımı ile kuruldu.

Kulüp, fotoğraf ve grafik eğitimlerini

Kadıköy Belediyesi Fenerbahçe Mahallesi

Gönüllü Evi’nde sürdürmekte...

Kulüp çalışmaları, kasım-mayıs

ayları arasında yapılmakta. Dönem

çalışmalarında usta fotoğraf sanatçı

ve eğitmenlerini davet edip, seminer

ve söyleşiler düzenlemekte.

62 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


SUV 3008

DEĞİŞİM ZAMANI

instagram.com/peugeotturkiye

twitter.com/PeugeotTurkiye

facebook.com/peugeotturkiye

PEUGEOT SUV 3008 ortalama yakıt tüketimi 4,0 L / 100 km - 5,5 L / 100 km, CO2 salınımı 104 g/km - 126 g/km arasındadır. İlanda kullanılan görsel ve donanımlar,

Türkiye ürün gamı ile farklılık gösterebilir. Detaylar peugeot.com.tr’de.

CAN

Şerifali Mah. Turgut Özal Bulvarı No: 206 Ümraniye / İSTANBUL (0216) 466 85 55 Pbx


Diş Sağlığı

Hamilelikte

diş eti iltihabı

DİŞ HEKİMİ DR. FULYA ÜÇEM

Hamilelik diş eti iltihabı, diş eti çizgisinin

altında bulunan ve hormonal değişikliklerle

modifiye edilen bakteri plağı birikimine,

diş etinin enflamatuar tepkisini ifade eder.

Hamilelik sırasında vücudun mevcut plak

bakterilerine tepkisi sıklıkla artar; bu da ağrıya,

diş etlerinin şişmesine, rahatsızlığa ve diş

ipi kullanımı sırasında artan kanamaya neden

olur. Gebelik, daha önce iltihaplı bölgelerin

şiddetini etkiler, sağlıklı diş etini değiştirmez.

Hamilelikte diş eti iltihabına bakteri plağı

neden olur ve başta progesteron olmak

üzere artan hormon düzeylerinden etkilenir.

Yapılan çalışmalarda hamilelik sırasında

yükselen bir hormon olan progesteronun

diş eti iltihabını “ağırlaştırdığı” ve kan

damarlarını etkileyerek, diş etlerinde kanamanın

artmasına neden olduğu gösterildi.

Kemik kaybına, dişlerin gevşemesine ve/

veya tamamen diş kaybına neden olabilen

periodontitis adı verilen daha ciddi bir diş eti

hastalığı biçimine ilerlemeyi durdurmak için

bir diş hekimi tarafından değerlendirilmeye

ve hamilelik diş eti iltihabının tedavisine öncelik

verilmelidir. Birçok çalışma, periodontitis

ile kalp hastalığı, diyabet, solunum yolu

hastalığı, kanser ve hatta Alzheimer hastalığı

arasında zaten bağlantı bulmuştur.

Anne ve çocuğun sağlığı, hem dişlerden

hem de diş etlerinden etkilenir. Mevcut çalışmaların

çoğu; periodontal hastalık, erken

doğum ve preeklampsi arasında bir ilişki

olduğunu göstermektedir. Çalışmalar ayrıca

maternal periodontal hastalık ve bebek

gelişiminin etkilerini değerlendirmektedir.

Gebelik diş eti iltihabı, gerekirse diş profilaksisi

ve takip tedavileriyle tedavi edilir. Dental

profil veya temizlik sırasında hastanın

artan diş eti kanaması ile başvurması

nadir değildir. Tipik olarak tedaviyi takiben

iyileşme görülür, ancak hasta bir diş hijyeni

rutini izlemeli ve sonuçlar düzelmiyorsa diş

hekimi ile takip etmelidir.

Anne adayının detaylı ağız içi muayene

ve periodontal tedavi alması önemlidir.

Mükemmel ağız hijyeni, hamilelikte diş eti

iltihabı geliştirme şansını önemli ölçüde

azaltacaktır. Dişlerinizi günde iki kez

fırçalamanızı ve günde en az bir kez diş ipi

kullanmanızı öneririm. Hastalar, tüm bakteri

plağını çıkarmaya çalışmalıdır.

64 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Sağlık

Beyin pili operasyonu ile

yaşam kalitenizi arttırın!

Medicana Ataşehir Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Doç. Dr. Atilla Yılmaz;

“Parkinson hastaları başta olmak üzere beyin pili operasyonu geçiren hastaların

yaşam kaliteleri artarak, günlük yaşamları normal seyrinde devam edebilir” dedi.

Halk arasında “beyin pili” olarak bilinen

“Derin Beyin Stimülasyonu” ameliyatı,

yeni bir teknolojik girişim olarak bilinse

de aslında ilk beyin pili ameliyatı, 1987

yılında Fransa’nın Grenoble şehrinde gerçekleştirilmiştir.

Ülkemizde titremeli felç

olarak bilinen Parkinson hastalığında,

titreme hastalığı olarak bilinen Esansiyel

Tremor hastalığında ve istemsiz kasılma

hastalığı olarak bilinen Distoni hastalığında

SGK güvencesi kapsamında başarıyla

DOÇ. DR. ATİLLA YILMAZ

uygulanmaktadır. Ülkemiz dışında Obsesif

Kompulsif Hastalık (takıntı hastalığı), Majör Depresyon

(ağır depresyon) ve Epilepsi hastalığında (Sara hastalığı)

FDA onayıyla ve güvenle kullanılmaktadır.

BEYİN PİLİ UYGULAMASINDA AMAÇ NEDİR VE

NASIL GERÇEKLEŞTİRİLİR?

Beyin pili ameliyatı, Parkinson hastalığının motor belirtilerine

yönelik olarak en sık kullanılan cerrahi yöntemdir. Bu

operasyonda, beyinde bulunan iki bölgeden birine yüksek

frekanslı elektriksel uyarım vermek amacı ile mikro elektrotlar

yerleştirilir. Bu uyarım, hastalarda eksik olan sinyali

düzenler. Milimetrenin onda biri hassasiyetinde gerçekleştirilen

bu işlem, bölgesel uyuşturma yöntemi ile yapılmaktadır.

Dolayısıyla hasta bu işlem sırasında uyanıktır, ancak

hiçbir şekilde acı hissetmez.

TİTREME, DONMA VE YÜRÜYEMEME

ŞİKÂYETLERİNİZDEN KURTULMAK MÜMKÜN

Beyin pili ameliyatının başarısındaki en önemli faktörlerden

biri, beyin ve sinir cerrahi ekibinin tecrübesi ve bilgisi

olsa da hasta seçimi de başarılı bir cerrahi açısından bir o

kadar önemlidir. Bu sayede hastalarımız, ameliyat sonra-

sında yıllardır şikâyetçi oldukları titreme, donma, hareket

edememe ve yürüyememe gibi şikâyetlerinden kurtulmaktadır.

Tecrübeli ellerde oldukça yüz güldürücü sonuçlara

sahip bu ameliyat sonrasında hastalarımızın pili aktive

edilmekte ve bir kumanda aracılığı ile elektriksel parametreler

ayarlanabilmektedir. Bu süreç boyunca hastalarımızın

düzenli kontrollere gelmesi ve ilaç düzenlemelerinin

gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

KANAMA VE ENFEKSİYON RİSKİ OLDUKÇA DÜŞÜK

Pilin ayarları gerçekleştirilirken bir yandan da mevcutta

kullandığı ilaçlarda azaltma sağlanmaktadır. Kanama ve

enfeksiyon gibi gelişebilecek komplikasyonlar, dikkatli bir

değerlendirme ve titiz bir cerrahi ile oldukça düşük seviyelere

(yüzde 1) çekilebilmektedir. Sadece MR cihazına girilirken

pilin uzaktan kumanda aracılığı ile kapatılması gerekir.

Başarılı bir beyin pili ameliyatında, Parkinson hastalarının

şikâyetlerinde yüzde 70’ten fazla düzelme sağlanmadığı

ortaya konmuştur. Titreme hastalığında bu oran yüzde

90’ların üzerine çıkabilmektedir. Birincil Distonilerde başarı

oranı yüzde 60’larda iken, ikincil Distonilerde bu başarı

oranı ne yazık ki yüzde 40’lara düşebilmektedir.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 65


Yaşamın İçinden

Kadıköy’ün anarşist köpeği bu öyküde:

“TEŞEKKÜRLER KIRÇIL”

Çocuk edebiyatının sevilen yazarı

Hafize Çınar Güner, Teşekkürler Kırçıl ile

okurlarına hayatı keşfetmenin, kucaklamanın

ve büyümenin sevincini yaşatan, duygu yüklü

bir öykü armağan ediyor.

PINAR BALTACI

İki Kadıköylü kadının üretimi “Teşekkürler

Kırçıl”, Doğan Çocuk’tan çıktı. Hafize Güner’in

kaleme aldığı, Müjde Başkale’nin ise

resimlediği çocuk kitabı, hem Kadıköy’ün

sembol sokak hayvanlarından Kırçıl’ın

hikâyesini anlatıyor hem de birbirimize

yabancılaştığımız bu modern zamanın içsel

sorgulamasını yapıyor.

Uzun yıllardır Kadıköylü olan Hafize Güner,

yine uzun yıllar sokaklarda Kadıköylülere

yoldaşlık eden köpek Kırçıl’dan esinlenerek

kaleme aldığı yeni öyküsünü şu sözlerle

anlatıyor:

“Teşekkürler Kırçıl, benim 17. çocuk kitabım.

Adına ve kapağına baktığımızda da

anlaşılacağı üzere tatlı bir köpek öyküsü...

Aynı zamanda hayvan sevgisine, hayvan

hakları sorumluluğuna ve hayvanlara zarar

vermeden beraber yaşamanın önemine,

güzelliğine de değiniyor. Bunun dışında ve

ötesinde büyük şehirde yaşamanın telaşına,

zorluklarına, kısacası yabancılaşmaya da

kitap aracılığıyla yer veriyorum. Olay, hayatın

koşuşturması içinde esasında birbirine

ihtiyaç duyan, ancak yolları sık sık kesişse

bile iletişim kurmayan bir mahallenin insanları

arasında geçiyor. Kısacası, bir mahalle

hikâyesi...”

“KİTAPLARIMDAKİ SOKAK HAVYANLARI

GERÇEK KARAKTERLER”

Kitapta konu aldığı yabancılaşma sürecini

kendisinin de yaşadığını ifade eden yazar,

sözlerini şöyle sürdürüyor: “Yakınımızdaki

insanlara yabancılaşma sorununu kendi

mahallem, sokağım ve apartmanımda yaşadığımı

hissettikten sonra, eski günleri hepimizin

ne kadar özlediğini fark ettim. Kitap

da biraz bu özleme ve sorgulamalara karşılık

ortaya çıktı. ‘Teşekkürler Kırçıl’, bir sokak

66 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Yaşamın İçinden

köpeği öyküsü... Sokak köpeğinin etrafında

birbirleriyle kaynaşıp yardımlaşarak, tatlı

bir mahalle hâline gelen insanların da hikâyesi

aynı zamanda... Benim bütün çocuk

kitaplarımda sokak köpekleri ve hayvanlar

var. Üstelik sokaklarda gördüğümüz simalar

bunlar. Mesela yine sevgili Müjde’nin çizimleriyle

yayınladığım ‘İda ile Mina’ serisinde

de ressam kedi Üzüm, gerçek bir karakter.

Sokağımın kedisiydi ve sürekli gelip camlara

patilerini sürüyordu. O zamanlar oğlumun

bakıcısı, camları kirlettiği için Üzüm’e çok

kızardı ama ben ‘Boşver, silme camları. O

çok özel bir ressam kedi, camlarımıza resim

yapıyor’ derdim. İşte, Üzüm’ün öyküsü de

böyle çıkmıştı ortaya. Yine diğer kitaplarımda

da bu şekilde hikâyeler oluştu. Geçtiğimiz

aylarda kaybettiğimiz Moda’nın sevilen

köpeği Bonbon hikâyesi de böyleydi.”

KIRÇIL, DUMAN VE

TÜM SOKAK KÖPEKLERİNE…

Hafize Güner’in anlatımından da anlaşılacağı

üzere, bazı Kadıköylülerin “Duman” ismiyle

seslendiği Kırçıl da gerçek bir karakter. Bir

dönem kimi zaman Barlar Sokağı’nda kimi

zaman Bahariye’de, Moda’da karşımıza çıkan

bu sevimli köpeği, birçoğunuz kuşkusuz

eylemlerden de hatırlayacaksınız. Kadıköy’deki

birçok eylemde en başta yürüyen

ve şu anda ne yazık ki dünyada olmayan

Kırçıl’ı şu sözlerle yaşatıyor Güner:

“Kitabımı Kırçıl, Duman ve tüm sokak köpeklerine

ithaf ettim. Kırçıl, çok anarşist bir

köpekti. Eylemlerden hatırlayanlar olacaktır.

Bunun yanında her sabah benimle vapura

yürür, yolumu paylaşırdı. Hafızalarımızda

güzel anlarla kalan Kırçıl’ın hikâyesini,

üzerine sık sık düşündüğüm yabancılaşma

kavramı ile birleştirdim. Hem Kadıköy hem

de bir sokak köpeği öyküsü oldu.”

ÇİZİMLERDE KADIKÖY ESİNTİSİ

Bu noktada, çizimlerinde Kadıköy esintilerine

yer veren çizer Müjde Başkale alıyor sözü:

“Kitapta Balıkçı Heykeli var, Galata Kulesi

görünüyor karşıda. Kadıköy’e dair ufak tefek

ipuçları bunlar. Çizdiğim iskele mesela Kadıköy-Beşiktaş

İskelesi. Ayrıca evlerin mimari

yapısıyla da Moda arasındaki benzerlikler

yakalanabilir. Direkt olarak Kadıköy’de geçtiğine

dair bir söylem olmamasına rağmen

çizimlerle Kadıköy esintisini verdim.”

“DUYGUSAL BİR BAĞ KURDUM”

Müjde Hanım, kitabı ilk okuduğunda hissettiklerine

ve yaratım sürecine dair de şunları

söylüyor: “Ben mesleki deformasyon olarak

her dinlediğim şeyi görsel olarak zihnimde

canlandırıyorum. Resim kareleri geçiyor

gözümün önünden. Hikâyeleri okuyunca da

öyle… Bu hikâyede de hem Hafize ile birbirimizi

tanıdığımız hem de aynı mahallenin çocukları

olduğumuz için kolaylıkla o dünyaya

dair bir şeyler görmeye ve üretmeye başladım.

Benim de birlikte yaşadığım bir köpek

dostum olduğu için köpeklerin dünyasını

da biliyorum. Üç yıldan fazla süredir birlikte

yaşıyoruz, aramızda inanılmaz güçlü bir bağ

var. Bunun sonucunda da kitabı okurken ve

resmederken duygusal bir bağ da kurdum.”

KİTAPTAN

“Merhaba, benim adım Leyla. Ailemle

birlikte binaların gökyüzüne uzandığı,

kalabalık bir şehirde yaşıyorum. Büyüyünce

veteriner olmak istiyorum,

çünkü hayvanları çok seviyorum. En

çok da mahallemizin köpeği Kırçıl’ı!

Onunla öyle güzel vakit geçiriyoruz

ki... Birlikte yürüyor, zıplıyor, koşuyor,

bazen de uzanıp bulutları izliyoruz.

Biliyor musunuz, aslında Kırçıl’a büyük

bir teşekkür borçluyum. Çünkü

o bizim hayatımızı değiştirdi. Hem

de inanılmaz bir şekilde! Nasıl mı?

Durun, size anlatayım.”

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 67


Hayvan Hakları

Hayvan kazalarında tedaviyi

trafik sigortası karşılar mı?

MURAT CANBULAT / ESC Hukuk Genel Müdürü

Trafik kazasında yaralanan hayvanların

tedavi masrafları sigorta şirketlerince

karşılanır mı? Cevap bulmaya çalıştığımız

soru bu...

İnternette dolaştığımızda farklı görüşler hâkim

ve bu konularda uzman arkadaşlarımız

da farklı fikirler beyan etmektedir. Bunun

birkaç sebebi var. Birincisi, Avrupa Birliği’ne

uyum yasaları çerçevesinde 2010 yılında

böyle bir yasa taslağı hazırlandı, ancak

hiçbir zaman resmiyete kavuşmadı. Bu yasa

taslağından dolayı sigorta şirketlerinin ödemek

zorunda olduğunu düşünüyorlar. Diğer

bir sebep ise sigorta genel şartlarını farklı

yorumlamalarıdır. En önemli sebep de bu

konuda bir kanun maddesinin olmamasıdır.

Türkiye’de 10 milyondan fazla sokak köpeği

ve bir o kadar da kedi, 9 milyondan fazla

ise sahipli kedi ve köpek bu coğrafyada yaşamaktadır.

2022 Ocak ayı itibariyle trafikte

25,3 milyon araç olduğu bilinmektedir. Rakamları

dikkate aldığımızda gün içerisinde

ne kadar fazla hayvan kazalarının meydana

geldiğini tahmin etmek zor değildir. İşte

böyle bir ortamda belirsizlik hâkimdir.

Sigorta şirketleri arasında uygulamada bir

fikir birliği bulunmamaktadır. Bu makaleyi

kaleme almadan önce sigorta şirketlerine,

hayvan kazalarında tedavi masraflarını

karşılayıp karşılamadıkları konusunda mail

gönderdim ve sigorta genel şartları çerçevesinde

hareket ettiklerini beyan ettiler. Bu

konuda Karayolları Trafik Kanunu, Hayvan

Koruma Kanunu ve Sigorta Genel Şartları’nı

inceleyelim.

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.

maddesinin 1. fıkrasına göre; “Bir motorlu

aracın işletilmesi, bir kimsenin ölümüne

veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara

uğramasına sebep olursa, motorlu aracın

bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı

altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen

biletle işletilmesi hâlinde, motorlu aracın

işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi,

doğan zarardan müştereken ve müteselsilen

sorumlu olurlar.”

Madde 91 – İşletenlerin, bu kanunun 85’inci

maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının

karşılanmasını sağlamak üzere

mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.

Zorunlu mali sorumluluk sigortasına

ilişkin primler peşin ödenir. Ancak, Hazine

Müsteşarlığı’nın bağlı bulunduğu Bakanlık,

primlerin taksitler hâlinde tahsil edilmesine

ilişkin düzenleme yapmaya yetkilidir.

Madde 85 içerisinde bulunan “bir şeyin zarara

uğramasına sebep olursa” ibaresinden dolayı

trafik sigortası ödemek zorundadır. Yalnız

burada önemli bir ayrıntı, kazanın oluşumunda

sürücünün kusurlu, hayvanın haklı olması

gerekmektedir. Belki ilk okuduğunuzda kulağınıza

saçma gelebilir ama trafik sigortası,

sigortalı kusurlu olduğunda devreye giriyor.

5199 sayılı Hayvan Koruma Kanunu’nun

21. maddesi; “Bir hayvana çarpan ve ona

zarar veren sürücü, onu en yakın veteriner

hekim ya da tedavi ünitesine götürmek

veya götürülmesini sağlamak zorundadır”

şeklinde düzenlenmiştir. Aynı zamanda

sokak hayvanına çarptıktan sonra, onun

yaralanmasına veya ölmesine sebebiyet

veren araç sürücüsü, olay yerini terk ettiği

takdirde 1033 TL para cezası ile cezalandırılmaktadır.

Kazaya karışan sahipli bir hayvan

ise Türk Ceza Kanunu’na göre mala zarar

verme suçundan yargılanmaktadır.

Sigorta Genel Şartları incelendiğinde,

hayvan kazalarının trafik sigorta kapsamı

dışında olduğu yönünde bir madde bulunmamaktadır.

Bütün bu kanun maddeleri

ve genel şartlar incelendiğinde, hayvan

kazaları sigorta kapsamındadır veya değildir

şeklinde kesin bir hüküm yoktur.

Bu dünyanın bizlerden daha çok diğer canlıların

yaşam alanı olduğunu unutmayalım.

İnsanlar gün geçmiyor ki diğer canlıların

yaşam alanlarını yok etmesin. Yaşam alanlarını

yok ettiğimiz diğer canlılar için pozitif

ayrımcılık yapmamız gerekirken, bizler tam

tersini yapıyoruz. Trafik kazasında bir kişi

yaralandığında kusurlu-kusursuz, sigortalı-sigortasız,

Türk vatandaşı olup olmadığına

bakılmaksızın, ücretsiz olarak devlet

hastanelerinden faydalanabiliyor. Trafik

kazasında hayvan yaralandığında bunu

söylemek neden bu kadar net değil?

Hayvanların karıştığı bütün kazalarda

yaralanan hayvanların sahipli-sahipsiz,

kusurlu-kusursuz olmasına bakılmaksızın

tedavi için yapılan masrafların trafik sigortası

tarafından karşılanmasını talep ediyoruz.

Bunun için yola çıktık ve imza kampanyası

başlattık. Dilsizin dili olmak için siz de harekete

geçin ve imza kampanyamıza destek

verin: https://chng.it/hbSH7ZSP

68 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Değerlerimiz

Zamana ve mekâna meydan okuyan dükkân;

Kale Kırtasiye

PINAR BALTACI

İstanbul’un en eski apartman mahallelerinden

Yeldeğirmeni’nin geçmiş hikâyeleri, bugünleri

yakalamaya devam ediyor. Attığınız

her adımda göz göze geleceğiniz bir tarihi

içinde barındıran Yeldeğirmeni’nin sayfalarımıza

taşınan yeni hikâyesinin konusu, eski

bir kırtasiye dükkânı...

Karakolhane Caddesi’nden girip manavları,

marketleri, berber dükkânlarını geçtikten

sonra ihtişamıyla değil ama soluk renkleriyle

camında “Yurtdışına faks çekilir, her

türlü pil ve saat pili bulunur” yazılı kâğıtların

olduğu; defterler, kitaplar ve oyuncaklarla

dolu bir dükkân... Kale Kırtasiye; zamana,

mekâna ve hayata meydan okurcasına

dururken, araladığımız kapıda Muhsin Bey

karşılıyor bizi. Sorular bizden, anılar Muhsin

Bey’den:

“ESKİ DOSTLARIMI BİR BİR KAYBETTİM”

“1970’li yıllardan bu yana mahalleliyim.

Hayatım boyunca hep ticaretle uğraştım.

40 yılı aşkın zamandır da bu kırtasiyeyi

işletiyorum. Amacım asla kâr etmek değil,

benim için insanlara hayırlı bir iş yapmak ve

fayda sağlamak daha önemli. Eskiden sokağımız

bu kadar kalabalık değildi. Hemen

karşımda eski bir lokanta, berber dükkânı

ve fotoğrafçı vardı. O eski dostlarımı bir

bir kaybedince, yerlerine yeni dükkânlar

gelmeye başladı ve her şey değişti. Eski

komşuculuk da kalmadı.”

HİKÂYE DEVAM EDECEK

Çeşit çeşit eşyaların bulunduğu dükkânının

zenginliğini ise şöyle anlatıyor Muhsin

Bey: “Dükkânda oyuncaklar, kırtasiye

Muhsin Bey, ticaret

hayatının da getirdiği

bir alışkanlıkla

her gün dükkâna

kravatıyla geliyor.

Kendisini öğretmen

sananlar olduğunu

dile getiren Muhsin

Bey; “Bu bana ticaret

hayatından miras

kalan bir alışkanlık.

Babam da böyleydi”

diyor.

çeşitleri ve büro malzemelerinin yanı sıra

fotokopi, faks olanakları da mevcut.

İşlerim pandemiden önce çok iyiydi,

ancak şimdi fazlasıyla azaldı. Beni özellikle

çok sayıda öğrenci tercih ediyor, çünkü

piyasaya göre daha uygun fiyata satış

yapıyorum. Her yer maalesef kafe olduğu

için ben ve benim gibi eski esnaf azınlıkta

kaldı. Geçtiğimiz sene de binamızın tamamı

satıldı. Yeni bina sahibi kiralarımızı

arttırınca, tam karşı dükkânımdaki terzi

komşum çıkmak zorunda kaldı. Pasajın

sonundaki marangoz da yakın zamanda

ayrılacak. O benden de eskidir burada

ama maalesef gitme durumunda kalıyor.

Ben kira artışına karşı gelerek mahkemeye

verdim. Alınan karar lehime oldu. Burada

kırtasiye dükkânımı sürdürmeye devam

edeceğim.”

KONUKLAR EKSİK OLMUYOR

Muhsin Bey’in dükkânında konuklar eksik

olmuyor. Biz oradayken dahi çok sayıda

dostu, mahalleli tanıdıkları ve dükkânı

dışarıdan merak ederek görmek isteyenler

uğradı. Muhsin Bey, bu ilgiyi şöyle anlatıyor:

“Çok sık röportaj yapmaya geliyorlar, dükkânda

fotoğraf çekiyorlar. Eskiden sokaktan

arkadaşlarım, tanıdıklarım gelip geçer ve

mutlaka selam verirlerdi. Şimdi tanımayanlar

da selam vererek, dükkânımın kapısını

aralıyorlar.”

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 69


Sivil Toplum

Kastamonulu Şehit Şerife Bacı,

Kadıköy’de anıldı

İstiklal Mücadelesi’nin kadın kahramanlarından

Kastamonulu Şerife Bacı, şehit

oluşunun 101. yılında Kastamonulular

Dayanışma Derneği (KAS-DER) Kadıköy

Şubesi’nin düzenlediği anma programıyla

anıldı. Kozyatağı Kültür Merkezi’nde

gerçekleşen etkinliğe, KAS-DER Kadıköy

Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Betül

Uğur ev sahipliği yaptı. Anma programının

sunuculuğunu ise duayen sanatçı Gülsen

Tuncer Ayça üstlendi.

Şehit Şerife Bacı’nın anma programı

nezdinde İstiklal Mücadelesi’nde büyük

rol oynayarak Ulu Önder Mustafa Kemal

Atatürk’ün yanında yer alan kadınlarımızın

da anıldığı gecede, birbirinden duygusal

anlar yaşadı. Türk sanat dünyasının duayen

isimlerinden Gülsen Tuncer Ayça’nın

şiirsel sunumuyla ve barkovizyon gösterileriyle

başlayan gecede, KAS-DER Kadıköy

Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Betül Uğur

ve KAS-DER Yönetim Kurulu Başkanı Remzi

Şen birer konuşma yaptılar. Ardından da

Yazar Mertcan Karacan ve Yazar İlknur

Bektaş, kahraman kadınlarımızı konu alan

konuşmalarıyla hem hikâyelerini anlattılar

hem de araştırmaları neticesinde edindikleri

bilgileri sundular.

DİNLETİ YAPILDI, PİYES SERGİLENDİ

Gecede sanatçılar Duygu Çelik, Ebru Çelik

ve Tuncay Kalaycı’nın yorumları eşliğinde

türkü dinletisi de yapıldı. Sonrasında

ise Seçkin Kansızoğlu’nun yazdığı, Murat

Soner Uzun’un yönettiği “Şerife Bacı”

piyesi, başarılı oyuncular Duygu Çelik, Ebru

Çelik, Elem Arslan, Tuncay Kalaycı ve Kaan

Kayra Paçaman’ın başarılı performansıyla

sahnelendi.

GECENİN FİNALİ “ÇANAKKALE

TÜRKÜSÜ” İLE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Bir Kastamonu türküsü olan “Çanakkale

Türküsü” ile de gecenin finali yapıldı. Ardından

bu özel gecenin mimarları KAS-DER

Kadıköy Şubesi Kadın Kolu Başkanı Özgün

Küçükkahraman Yazgan, Gençlik Kolu Başkanı

Tuğba Usta, Yönetim Kurulu Üyeleri Canan

Yazgan, Mehmet Usta, Sadık Ünal ve bu

özel gecenin ev sahibi Betül Uğur, destek ve

katılımlarından ötürü geceyi onurlandıran

isimlere teşekkür plaketlerini ve hediyelerini

sundular.

Kent Konseyi’nden Kadıköy Belediyesi’ne ziyaret

Yeniden Kadıköy Kent Konseyi Başkanı seçilen

Saltuk Yüceer ve Yönetim Kurulu Üyeleri,

Kadıköy Belediyesi’ne bir ziyaret gerçekleştirdi.

Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı

tarafından kabul edilen Yüceer ve çalışma

arkadaşları, yeni dönem için birlikte çalışma

dileklerini ilettiler.

YEREL DEMOKRASİNİN OLMAZSA OLMAZI

Başkan Odabaşı, ziyaret sonrası yaptığı

açıklamada, “Kadıköy Kent Konseyimizin çok

bileşenli bir yerel demokrasinin geliştirilmesinde

büyük önemi olduğuna inanıyorum. Sayın

Saltuk Yüceer ve Yönetim Kurulu Üyelerini

seçilmiş olmalarından dolayı kutluyor, bir kez

daha başarılar diliyorum” ifadelerini kullandı.

70 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Spor

Madalyon Spor Kulübü

madalyalı sporcular

yetiştiriyor

Bu sayımızda sizlere önümüzdeki yıllarda

adını sıkça duyacağımız Madalyon Spor Kulübü’nden

bahsetmek istiyoruz. 2011 yılında

Göztepe Faik Reşit Unat Ortaokulu’nda faaliyetlerine

başlayan spor kulübü, basketbol

ve voleybol branşlarında madalya alacak

sporcular yetiştirme misyonu ile kurulmuş.

BAŞMAN’LAR YÖNETİMİNDE

Başkanlığını eski basketbolcularımızdan Pınar

Başman’ın üstlendiği kulübün yönetim

kurulunda ise milli takımlarda 10 yıl görev

almış ve hâlen Kadınlar Süper Ligi’nde

antrenörlük yapan, Fenerbahçe Kadın Basketbol

Takımı’nın eski antrenörü Hasan Fırat

Okul ile erkek ligleri alt yapılar ve Türkiye

Kadınlar Basketbol Ligi’nde hâlen antrenörlük

yapan Murat Başman bulunuyor.

BASKETBOLCU VE VOLEYBOLCU

YETİŞTİRİYOR

Madalyon Spor Kulübü, kurulduğu günden

bu yana birçok alt yapıya sporcu yetiştirmiş;

Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve İstanbul

Üniversitesi kulüpleri bünyesine sporcular

katmış ve pilot takım olarak liglerde yer

almış. Kulüp, basketbolun yanı sıra voleybol

branşında da Türkiye Voleybol Ligleri’nde

iki kategoride alt yapıda yer almış. Yaz ve kış

dönemlerinde, sömestr ve yaz okul tatilinde

spor okulu düzenlemeye ve kamp yapmaya

ara vermeden devam eden Madalyon Spor

Kulübü, sportif etkinlikleri kapsamında

birçok kulüple yaz turnuvaları da organize

ediyor.

ÇOCUKLARA ÖZGÜVEN KAZANDIRMAK

Kulüp olarak öncelikli amaçlarının çocuklara

sporu sevdirmek ve sahadan mutlu

birer birey olarak ayrılmalarını sağlamak

olduğunu dile getiren Pınar Başman,

dergimize “Katıldığımız organizasyonlarda

ve maçlarda sporcu ruhunu, rekabeti ve

özgüveni çocuklara aşılamak, kamplarda ise

konfor alanlarından uzakta ve ebeveynleri

olmadan grup hâlinde hareket etmelerini,

bireysel olarak sorumluluk alabilmelerini

öğretmeye çalışıyoruz” açıklamalarında

bulundu.

İBB’den 35 okula yeni spor salonu

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), spor kültürünün gelişmesi

ve olimpizm ruhunun yaygınlaşması için inşa ettiği tesislere yenilerini

ekliyor. Öğrencilerin beden eğitimi derslerini yıl boyunca

kapalı ve konforlu alanlarda yapabilmeleri için okul bahçelerine

spor salonları inşa eden ve öğrencilere 185 modern salonda

ders yapma imkânı sunan İBB, 35’inin yapımını daha tamamladı.

Kullanıma hazır hâle getirilenlerle birlikte hizmet verilecek

okul spor salonu sayısı 220’e yükselecek.

BAKIM, ONARIM VE MALZEME DESTEĞİ İBB’DEN!

Milli Eğitim Müdürlüğü ile yapılan protokol çerçevesinde ders

saatleri dışında da kullanılabilen salonlarda İBB iştiraki Spor

İstanbul, Spor Okulları eğitimleri düzenleyecek. İBB Gençlik ve

Spor Müdürlüğü’nün bakım, onarım ve temizliğini yaptığı salonlarda,

öğrencilerin ve vatandaşların salonlarda kullandıkları

tüm spor malzemeleri de İBB tarafından karşılanacak.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 71


Spor

Fenerbahçeli ve

Galatasaraylı

futbolcular, 1921

yılında Almanya

turnesinde.

(Jale Çağatay

Arşivi)

Sporun tarihi

“ Spor Tarihi Araştırmaları Derneği” ile

gün yüzüne çıkıyor

BARIŞ EYMEN

Farklı renklere gönül vermiş üyelerden

oluşan “Spor Tarihi Araştırmaları Derneği”,

tarihin tozlu raflarında kaybolmaya yüz

tutan spor arşivlerini gün yüzüne çıkarıyor.

Kulüp adına dergimize özel açıklamalarda

bulunan Barış Kenaroğlu, özellikle tavan

aralarında, bavullarda kalmış özel arşivlerden

faydalandıklarını ifade etti.

Spor Tarihi Araştırmaları Derneği Başkanı

Tarihçi Barış Kenaroğlu.

“Spor Tarihi Araştırmaları Derneği”

nasıl kuruldu?

Bugüne kadar yaptığımız spor tarihi araştırmalarında,

farklı renklere gönül vermiş

kimseler olarak birbirimizle bilgi paylaşmaya

başladık. Fakat zaman içinde gördük ki

bu bilgilerin biraz daha kurumsal bir yapıda

muhafaza edilmesi ve gelecek nesillere

daha sistematik bir şekilde aktarılması gerekiyor.

Dolayısıyla, hem spor tarihi üzerine

çalışan insanları bir araya getirmek suretiyle

toplumu bilgilendirmek hem de bayrağı

bizden sonra gençlere devretmek için bu

derneği kurduk.

Peki, sizi bu derneği kurmaya

sevk eden sebepler nelerdi?

Öncelikle biz bu işe “Fenerbahçe Tarihi

Çalışma Organizasyonu” (FenerbahceTarihi.

org) olarak başladık. Amatörce yürüttüğümüz

tarih çalışmalarını derinleştirdikçe

altından çok farklı, çok ilginç, çok renkli

bilgiler çıkmaya başladı. Biz bu bilgileri

paylaşmaya başlayınca da böyle bir topluluk

meydana geldi. Az önce de söylediğim

gibi, her renkten bir topluluk bu... Akabinde

“Biz neden bir dernek kurma yoluna

gitmeyelim? Neden bu işi kurumsal hâle

getirmeyelim?” diye düşündük. Neticede

gönüllü olarak bir araya gelen bu insanlar,

en azından ellerindeki bilgileri ve belgeleri

daha kataloglama aşamasında bir araya

getirebilsinler istiyoruz. Türkiye’nin çeşitli

yerlerinden, özellikle hocalarımızdan, tarih

profesörlerinden, tarih doçentlerinden

destek alarak ve onların da yönlendirmesiyle

böyle bir adım attık. Öncelikle Türk

spor tarihi üzerine çok önemli araştırmaları

bulunan ve benim de doktora hocam olan

Türk spor tarihinin önemli isimlerinden Selim Sırrı Tarcan,

Saint-Joseph Lisesi’nde Darülmuallimin öğrencileriyle birlikte.

(Seyhun Binzet Arşivi)

Prof. Dr. Vahdettin Engin’e çok teşekkür

ediyorum. Kendisi bu süreç için bizi çok yüreklendirdi.

Ayrıca, 9 Eylül Üniversitesi’nden

Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı hocamız sağ

olsun, bizi çok destekledi.

Oldukça geniş bir kitleye hitap

ediyorsunuz. Bu süreç nasıl gelişti?

Bu derneği kurarken en önemli dayanak

noktamız, bize kişisel arşivlerini açan insanlar

oldu. Aile evlerinin tavan aralarında,

bavullarda kalmış fotoğrafları, mektupları ve

eski yazı evrakları incelemeye başladığımız

zaman, spor tarihiyle ilgili çok değişik bilgiler

karşımıza çıktı. Tabiri caizse mızrak çuvala

sığmamaya başlayınca, bu yeni bulguları

kurumsal bir yapı olmadan gelecek nesillere

aktarmanın mümkün olmayacağına karar

verdik. Yaklaşık üç senedir bu çalışmaları

sürdürürken bir yandan da Türkiye’nin

çeşitli üniversitelerinden öğrenci kardeş-

72 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Spor

lerimizle kurduğumuz bağlantılar oldu. Bu

kardeşlerimiz, kendi içimizde kurduğumuz

iletişim gruplarında bulduğumuz belgeleri

paylaşırken bize destek oldular. Sonra biraz

da biz onlara destek olalım dedik. Birçoğunun

lisansüstü eğitimlerini spor tarihi üzerine

almalarını temenni ediyoruz. Onlar şimdi

düşünme, bir anlamda da desteklenme

aşamasındalar. Dolayısıyla öğrencisinden

öğretim görevlisine, gönüllüsünden arşiv

sahiplerine ciddi bir sinerji meydana geldi.

Derneğinize üye kayıtları başladı mı?

Birlikte çalışmayı istediğiniz

kimseler var mı?

Henüz kuruluş işlemleri yeni tamamlandı.

Bu yüzden şimdilik sekiz kişilik bir kurucular

heyetimiz var ama yakında kapısını

çalacağımız ve devamlı irtibatta olduğumuz

kişileri zikretmeden geçmeyelim. Değerli bir

Beşiktaş tarihçisi olmasının yanında erken

dönem Türk spor tarihi için çok mühim

bulguların altına imza atan Serhan Oytun

Eroğlu… İzmir şehri spor tarihini yazarken

eşsiz bilgileri gün yüzüne çıkartan Karşıyaka

tarihçisi Bedri Cumhur Doğu… Galatasaray

üzerine çalışan ve örnek derecede güzel bir

“Galatasaray Kuruluş Tarihi” kitabı yazan,

birçok kişinin bileceği bir isim Melih Şabanoğlu…

Rize’den başarılı şehir tarihçisi Fatih

Sultan Kar... Bu isimlerin de kapısını çalıp,

bu bahsettiğimiz sinerjiyi çok daha verimli

kılmaya çalışacağız.

Türkiye’de spor tarihine dair çalışmalar

için “Yapıldı, bitti” algısının değiştiğini

görüyoruz. Bunda sizin çalışmalarınızın

da payı var. Bu konuda neler

söyleyebilirsiniz?

Türkiye’de spor tarihi, üzerinde çok spekülasyon

yapılan ve insanları ayrıştırmaya çok

müsait; özellikle bilgi-belge sahibi olmadan,

renkleri kullanarak düşmanlığın körüklendiği

bir alan. Tabii bizim tarih üzerinden bütün

toplumu bir araya getirmek gibi bir amacımız

yok. Fakat en azından doğruların ortaya

konmasını sağlamak istiyoruz. Ülkemizde ve

dünyada spor, 1980’den sonra bir ekonomik

olgu hâline geldi ama bu tarihten önce sporun

kolektif, sosyal ve politik anlamları var.

Biz biraz da bu döneme eğilmek, bu dönem

özelinde Türkiye’nin ve dünyanın tarihine

paralel giden noktalara temas etmek istiyoruz.

Türkiye’de özel arşivlerde sahiplenilmesi

gereken belgeler, özellikle eski yazıyla

basılmış spor yayınları var ve bunlar yakın

zamanda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Biz bunları bazı insanların elinde ekonomik

bir meta hâline gelmeden evvel tarihe ve

kamuya mal etmek istiyoruz. Bu anlamda

çok önemli bir destekçimiz de var. Dijital

Bilgi Derneği Başkanı, sevgili Zafer Batık…

Bu belgelerin dijital ortamda kamuoyuyla

paylaşılması için o da kendi ekibiyle beraber

bir çalışma sürdürüyor.

Belgelere genellikle referans yolu ile

ulaşıyorsunuz. Bize biraz bu süreçleri

anlatır mısınız?

Çok temel bir prensibimiz var: Bize arşivlerini

açanlardan hiçbir orijinal belgeyi

almıyoruz, kabul etmiyoruz. Yalnızca “Bize

dijitale çevirmemiz ve okumamız için bir

zaman verin lütfen” diyoruz. Arşiv sahiplerine

bu şekilde yaklaşmamız bize önemli

bir referans oluyor, çünkü eskiden bunun

acısı çok çekilmiş. Birçok şey alınmış ve

geri teslim edilmemiş. Bu yolu izlediğimiz

üç sene boyunca spor tarihinde yeri olan

birçok insanın özel arşivlerinin kopyaları

geçti elimize. Bunları eğer onlar izin verirse

internet ortamında yayınlıyoruz. Mesela

yakın zamanda rahmetli Ali Muhiddin Hacı

Bekir’in torunu, saygıdeğer Nazlı İmre

hanımefendiyle bağlantıya geçtik. Sağ

olsun, bize birçok evrakın kopyasını yolladı.

Bunları okumak mutluluğuna eriştik.

Deniz sporlarının başkenti Kadıköy’den bir görünüm.

(Seyhun Binzet Arşivi)

“SporTarDer” Twitter hesabımız gün geçtikçe

büyüyor. Yine Twitter’da “FBTarihiOrg”

hesabı da orijinal belge-bilgi-fotoğraf yayınına

devam ediyor. Kurumsallaşarak, bütün

bu belge-bilgiyi büyük bir dijital kütüphane

şekline getirmeyi amaçlıyoruz. Bu en büyük

ve önemli hedefimiz, çünkü “spor” özelinde

emsali yok. Daha önceki çalışmalarımız sayesinde

yurt dışındaki üniversitelerden bize

ulaşan akademisyenler oldu. Elimizdeki bilgi-belge

ve fotoğraflarla kısa bir süre önce

Macaristan Büyükelçiliği’ne bağlı olarak

çalışan Macar Kültür Merkezi’nin “Türkiye’deki

Macar Spor Adamları” sergisine

ciddi katkılarda bulunduk. Yine geçenlerde

Slavia Prag takımı Türkiye’ye geldiğinde

“Suna ve İnan Kıraç Vakfı” arşivinden çıkan

birbirinden güzel fotoğraflara eklediğimiz

yeni bilgiler, çeşitli mecralarda yayınlandı.

Geldiğiniz noktada “Harf Devrimi”

öncesindeki kaynaklara erişimin de

önemi büyük. Bu konuda neler

söylemek istersiniz?

Eski yazı okuyabilen birçok arkadaşımız var,

özellikle öğrenci kardeşlerimiz. Onlar bize

matbu yazılarda yardım ediyorlar. Ekibimizde

ben de dahil olmak üzere, el yazısı

okuyabilen insanlar da var. Çok sıkıştığımız

noktalarda hocalarımıza başvuruyoruz.

Onlar bizi daha da uzman büyüklerimize

yönlendiriyorlar. Sağ olsunlar, kahrımızı

çekiyorlar. Neticede tarih, bilgi ve belgeyle

yazılır. Biz de bilgisiz ve belgesiz hiçbir şeyi

ortaya koymuyoruz. Bu anlamda uzman bir

ekibimiz var diyebiliriz. Günün sonunda; “İnsanların

ve kurumların spor tarihine bakış

açısı, yaptığımız işlerle iyi yönde değişti ve

gelişti” dersek, abartmış olmayız.

1960 yılında Türkiye Şampiyonu olan

Fenerbahçe Kadın Voleybol Takımı.

(Ayten Salih Arşivi)

Kadıköy Kuşdili’nde bulunan İttihad ve Spor Kulübü’nde

yapılacak Mektepler İdman Bayramı’na davet

edilen devlet idaresindeki şahısların isimleri. (T.C.

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Arşivi)

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 73


Advertorial

İstanbul’un kalbinde yepyeni bir

DOĞTAŞ!

Doğtaş Çiftehavuzlar mağazası açıldı. Kadıköy’ün en işlek caddelerinden

Cemil Topuzlu’da konumlanan yepyeni konseptli Doğtaş mağazası,

3 kata yayılmış 900 metrekarelik alanda müşterisiyle buluşuyor.

74 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Advertorial

Doğtaş, yaşam alanlarına değer katan mobilya ve aksesuar

koleksiyonunu müşterileriyle buluşturduğu Çiftehavuzlar

mağazasının kapılarını açtı. Doğtaş, Cemil Topuzlu Caddesi’nde

yer alan yepyeni mağazasında, standart konseptinin

dışında yenilikçi mimari anlayışıyla da dikkat çekiyor.

TARZ VE UYUMUN BİRLİKTELİĞİ

Tarz ve uyumun birlikteliğini evlere taşıyan Doğtaş, koleksiyonuna

eklediği hybrid tasarımlardan relax mekanizmalı

koltuklara, yüzde 100 pet şişelerden üretilen recycle ürünlerden

yepyeni aksesuar koleksiyonuna ve genç odalarına

uzanan geniş ürün yelpazesini yeni mağazada bir araya

getiriyor.

‘Tarz ve Uyumun Birlikteliği’ konseptimizi, her geçen yıl

yeni gelen ürünlerle ve ürün yelpazemize kattığımız değer

yaratan tasarımlarla genişletiyoruz. Doğtaş, bir mobilya

markası olmanın yanı sıra yaşam tarzı sunan bir marka.

Yeni mağazamız da bunun önemli bir parçası” şeklinde

konuştu.

ERİM TAMER: EKLEKTİK ÜRÜN

KOMBİNASYONUYLA FARK YARATIYOR

Doğtaş Çiftehavuzlar mağazasının açılışıyla ilgili konuşan

Doğtaş Genel Müdür Yardımcısı Erim Tamer, şehrin tam kalbi

olan Çiftehavuzlar lokasyonunun Doğtaş için önemine

dikkat çekerek, mağazanın standart Doğtaş konseptinin

ötesinde mimari anlayışıyla ve eklektik ürün kombinasyonuyla

da müşterileri nezdinde fark yaratacağına inandıklarına

işaret etti. Tamer; “2019 yılının sonunda başladığımız

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 75


KIŞ BAHÇESİ İÇİN

BİZİ ARAMADAN KARAR

VERMEYİN!

DETAYLI BİLGİ İÇİN

Ücretsiz keşif ve

porojelendirme

51 Yıllık Deneyim

7Şerifali Mah. Çetin Cad. Yunus Sokak, No: 17/B Ümraniye/İstanbul

f kadikoyaluminyum

d m i www.kadikoyaluminyum.com info@kadikoyaluminyum.com

kadikoyaluminyum



Life

Her hafta bir mahalle,

bir mahalleli;

SOLi

YAZI: PINAR BALTACI

FOTOĞRAFLAR: DENİZ SABUNCU

Seyahat ve kültür yayını Soli; her hafta

bir mahallenin esnaflarının, binalarının,

sokaklarının, insanlarının hikâyesini

anlatıyor. Yolu sık sık Kadıköy’e de düşen

Soli’nin arşivinde sadece Türkiye’den değil,

yurt dışından da çok sayıda mahalle dikkat

çekiyor.

Kendilerini “sınırların olmadığı dünya hayalinden

beslenen bir topluluk ve seyahat

yayınıdır. Her hafta bir mahallenin esnaflarının,

apartmanlarının, sokaklarının, insanlarının

hikâyesini anlatır” sözleriyle tanıtan

Soli’nin içerikleri, sizleri farklı yazarlarının

kaleminden çıkan yazılarla renkli birer

yolculuğa çıkartıyor.

“KADIKÖY EVDİR YA, YAŞAYANA!”

Sık sık yollarını Kadıköy mahallerinden geçiren

yazarların en uğrak güzergâhları ise Fenerbahçe,

Suadiye, Moda ve Yeldeğirmeni…

Hep sokaklarından geçip, alelacele yolları

arşınladığımız mahallerimiz, bu anlatıcılarla

birlikte müdavimi olduğumuz mekânlara

bambaşka bir bakış açısı kazanmamızı

sağlıyor. Kadıköylü olma hâlini ise kaleme

aldıkları bir yazıda şöyle anlatıyorlar:

“21 mahalle, 17 semttir ama sanki hepsi

birlikte koca bir mahalledir ya Kadıköy.

Ondandır neresinde yaşarsa yaşasın, vardır

öyle bir Kadıköylülük hâli insanda. Sanki

dünyanın en uzun ve en renkli sokağında

birlikte yaşarsın diğer Kadıköylülerle. Kadıköy

evdir ya, yaşayana! Vapurdan ayağını

basıp iskeleye indiğin an başlar güven. Sahil

şeridi boyunca Bostancı’ya kadar devam

eder burnunda denizin kokusu. Kadıköylü

kucaklar, öteki demez. Kimisi vegandır,

kimisi doymaz etsiz. Kimi geçim derdinden

yakınır, kimi deniz sefasındadır, tasasız.

O sırada sahilde biri piknik derdinde, öteki

koşuda, esnemede... Bisiklet mi motor mu

araba mı tabana kuvvet mi? Hepsi…”

Soli içeriklerini takip etmek için mail

adresinizle kayıt yaptırmanız yeterli. Üstelik

takip etmek için özel bir uğraşa gerek yok,

çünkü Soli düzenli olarak tüm yazıları mail

adresinize gönderiyor. Kadıköy’ün mahallelerinden

dünyaya uzanacağınız bu güzel

yolculukta, keyifli vakitler…

78 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Life Magazin

Müzisyen Çağan Şengül:

Müzik beni evimde

hissettiren tek şey!

PINAR BALTACI

“Mesafe”, “Bir Deli Hasret” ve “Kırlangıç”

şarkılarıyla dijital mecrada adından sıkça

söz ettiren müzisyen Çağan Şengül, yeni

çıkacak albümünün heyecanını yaşıyor. Bu

yeni çalışmasında sürpriz düetler olacağını

müjdeleyen başarılı isim, okuyucularımız

için müzik yolculuğuna dair detaylar da

paylaştı.

Öncelikle müzik hayatınızın nasıl

başladığını anlatır mısınız?

Müzik sizin için ne ifade ediyor?

Çocukluğumdan beri şarkılarla büyüdüm

diyebilirim. Çok sıkı bir müzik dinleyicisiydim.

Rap müzik sayesinde bir şeyler yazabileceğime

inancım oluştu. Daha sonra bana

hediye edilen bir gitar ile işin tüm rengi

değişti ve işte buradayız. Müzik beni evimde

hissettiren tek şey... Kendimi ait olmadığım

şeyleri ararken buluyordum hep, fakat bir

şarkıyı bitirdiğimde ve size kavuşturduğumda

yaşadığım aidiyeti anlatamam.

Kendi müziğinizi ve tarzınızı

nasıl anlatırsınız?

Her insanın yürüdüğü yollardan geçmiş

şarkılar… Alternatif, slow pop olabilir ama

yine de içinde kendime ait bir dil ve anlatım

biçimi olduğunu düşünüyorum.

Dijital ortamda çokça dinlenen

müzisyenlerdensiniz. Bunu

neye bağlıyorsunuz? Nedir farklı

olmanın sırrı?

Konunun buralara geleceğini hiç düşünmüyor

ve beklemiyordum açıkçası. Dolayısıyla,

uyguladığım “sır” olacak bir tarifi yok bence.

Haykıracak bir meselen varsa içinde, mutlaka

duyan çıkıyor.

Yakın dönemde sürpriz projeleriniz

var mı?

Albüm hazırlıyorum, o yüzden biraz

heyecanlıyım. Sürpriz düetler de olacak albümün

içinde. 2022 ile ilgili ciddi düşünüyorum.

En beğendiğim şarkılarımı çıkarmaya

yeni başlıyorum.

Son olarak Kadıköy’ü konuşmak

istiyorum. Kadıköy’de en çok neler

yapmaktan hoşlanıyorsunuz?

Bir Kadıköylü olarak söylüyorum ki hâlâ doyamadım.

Moda tarafında sevdiğim bir-iki

tane mekân var, boş zamanlarımın çoğunu

orada geçiriyorum. Bir de hava güzelse

tadından yenmiyor Kadıköy!

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 79


Life Magazin

Orta Asya’dan Yeldeğirmeni’ne

bir uzun sohbet

PINAR BALTACI

Bugünlerde 8. yüzyıl Orta Asya-Eski Türkler

dönemini anlatan “Destan” dizisiyle

adından söz ettiren usta oyuncu Şahin

Ergüney, uzun bir süredir Kadıköy Yeldeğirmeni

sakini... Soğuk bir Kadıköy gününde

Yeldeğirmeni’nin eski binaları arasındaki bir

kafede dizisinin detaylarını konuşarak, hem

tarihi gezintiye çıktık hem de her dokusuyla

geçmişe dokunan Yeldeğirmeni’ni kendine

has keşifleriyle Şahin Ergüney’den dinledik.

Keyifli okumalar...

Şimdilerde ATV’de yayınlanan “Destan”

dizisinde Kün Ata karakterine hayat

veriyorsunuz. Diziyi ve karakterinizi

anlatır mısınız?

Destan, 8. yüzyıl İslamiyet öncesi Türkleri

anlatan bir dizi. Ayrıca bu dönem, Türklerin

tarihinde en az bilinen dönemlerden biri.

Biz sürekli hareket hâlinde ve göç eden

bir topluluk olduğumuz için doğal olarak

günümüze belge maalesef çok az ulaşmış.

O döneme dair elimizde Orhun, Kültegin,

Bilge Kağan ve Tonyukuk Kitabeleri kalmış.

Biz asıl bilgileri o dönemin Çin yıllıklarından

öğreniyoruz. Destan, konusunu tarihten

alan bir dizi film ama belgesel değil, kurmaca

bir dizi... Tarihte gerçekleşmiş şeyleri

belgeler ışığında, senaristlerin hayalinde

canlandırdığı hâliyle ve tabii seyircinin de

ilgisini çekecek şekilde çekip, gerçekleştiriyoruz.

“Destan” dizisinde Kün Ata karakterini canlandırıyorum.

Kün Ata, bir anlamda şifacı

ya da “Ak Şaman” diyebileceğimiz bir Kam,

yani Göktürklerin bilge adamı... Şaman

ya da Kamlar, hayatla derin bağları olan,

geçmiş-gelecekle bağlantılar kurabilen ve

yaşam bağı güçlü, bir anlamda farklı bir

dünya görüşünün temsilcisi olan insanlardır.

Ben de bu doğrultuda dizide aynı

zamanda kendine özgü yöntemleri olan bir

şifacıyı oynuyorum.

80 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Life Magazin

Peki, ne gibi tepkiler alıyorsunuz? Seyirci

sevdi mi Destan’ı?

Benim için reytinglerden önce sokaktaki

insanın tepkisi çok önemli... Mekânlar, kostümler

ve oyunculuklar açısından çok güzel

dönüşler alıyorum. Zira, konu ve hikâye için

de öyle… Bizim seyircimiz dizilerle içli dışlı,

dizi seyretmek yaşamlarındaki önemli unsurların

başında geliyor. Ben yine de daha

çok kitap okunan bir toplum olabilmeyi

isterdim. Rahat bir koltukta oturarak televizyon

seyretmek, kitap okumaya nazaran

daha kolay geliyor. Gerek görsel gerekse

senaryo anlamında beğenileri oluşmuş bir

seyirci var karşımızda. Bunu sadece belli bir

kültür düzeyinin üstündeki kişiler için değil,

ortalama bir seyirci için de söyleyebilirim.

Tarihi dizilerle birlikte tarihi konuları merak

eden bir seyirci kitlesi oluştu. Neredeyse

birebir inşa edilen kaleler, obalar, mekânlar

çok önemli. İçine girdiğinizde mekân, sizi tarihin

derinliklerine götürüyor. Tarihi dizilerin

şöyle bir özelliği daha var; eğer bildiğiniz

ve sizi ilgilendiren bir tarihse, dizi sizi çok

çabuk içine alabiliyor. Ancak eski Türklerin

yaşayışı gibi fazla bilinmeyen dönemleri

anlatıyorsanız; kostüm, dekor ve hikâyenin

anlatış şekli çok daha önemli oluyor.

Seyirci, bu yönleriyle de Destan’ı sevmeye

başladı sanırım. Bu durum, dizinin izlenme

oranlarına net bir şekilde yansıyor.

İzlerken bizleri dahi büyüleyen

atmosferi siz birebir yaşıyorsunuz.

Hislerinizi nasıl anlatırsınız?

Ben bu diziden önce “Kuruluş Osman”

dizisinde Umur Bey’i oynadım. Her ikisi de

sanat yaşamımda önemli yerde olacak. Bir

kere her iki dizide de tarih var, atlar var. Kostümlerden

mekânlara kadar her ayrıntıya

dikkat edilmiş. Çekimler, Karadeniz sahiline

yakın yemyeşil bir vadinin ortasında, çok

özel mekânlarda yapılıyor. Bir Giresunlu

olarak, Karadeniz’in havasını solumak beni

ayrıca mutlu ediyor. Sette herkes sorumluluğun

bilincinde... Kostümler ve aksesuarlar

olabildiğince gerçek ve estetik. Her ayrıntı

için ayrı ayrı özeniliyor. Eğer atmosfere,

kostüme, oyunculuğa ve senaryoya özen

göstermezseniz, seyirci de sizi ciddiye

almaz ve yaptığınız işe inanmaz. “Destan”

dizisinde kurganlar dediğimiz eski Türk

mezarlarında insan suretinin var olduğu çok

ilginç heykeller var. Bu heykeller bile birebir

oluşturuldu.

Gelelim Yeldeğirmeni’ne... Sizi uzun

yıllardır burada alıkoyan Kadıköy

tutkusunu dinleyebilir miyiz?

Kadıköy’e yerleşmeden önce, kısa bir süre

Cihangir ve Üsküdar Libadiye taraflarında

yaşadım. Sonra biraz da tesadüf eseri

Yeldeğirmeni’ne geldim. Kadıköy, her zaman

benim yaşamak istediğim bir yerdi. O

sebeple iyi ki o güzel tesadüf gerçekleşmiş

diyorum. Yeldeğirmeni, modern bir yaşam

içinde size mahalle kültürünü sunabilen

ilginç bir yer. Evimin arkasında cami,

yanında kilise, biraz alt tarafta havra var.

Huzurlu bir mahalle burası…

Yeldeğirmeni, geçmişte birçok değirmenin

olduğu bir yermiş. Biz ne yazık ki geçmişin

değerlerini bugüne ve yarına taşımakta

biraz zorlanan bir toplumuz. Bölgenin adı

Yeldeğirmeni ama bir tane dahi değirmeni

muhafaza edememişiz. Tarih, apartmanların

altında kaybolmuş ne yazık ki… Bunu

muhafaza edebilseydik, aidiyet duygusunu

bugünlere taşıyabilseydik, tarihi açıdan

çok daha önemli bir bölge olacaktı. Ancak

her şeye rağmen yine de özel bir mahalle

burası. Evimden çıkınca hemen aynı sokaktaki

bir kafede kahvemi içip, kitap okuyup,

insanlarla sohbet edebiliyorum. Ben burada

yaşamaktan dolayı büyük keyif alıyorum ve

kendimi her geçen gün aidiyet duygusuyla

donanmış bir Kadıköylü gibi hissediyorum.

“Eski Türkler, yaşamın gücüne çok

inanıyor. Özellikle Orta Asya’daki

Türklerde su, ateş ve toprak çok

çok önemli ve asla kirletilemez,

çünkü kutsal. Sonra Hıdırellez zamanında

üzerine çaputlar bağladığımız

hayat ağacı da kültürümüz

açısından çok önemli. Ağaçlar

bir anlamda hayatın kaynağı ve

yaşamı simgeliyor. Ruhumuzun

güzelliğini tanrıya ulaştıran kutsal

bir semboldür aynı zamanda.

Onun için de geçmişteki Türkler

yaşama, doğaya ve suya çok değer

veriyorlar. Su, saflığın ve temizliğin

simgesi olarak görülüyor. Onun

için nehirleri kirletmiyorlar, çünkü

kirlettikleri zaman günah işleyeceklerini

ve cezalandıracaklarını

düşünüyorlar. Şimdiki derelerimizin,

nehirlerimizin durumuna

baktığımız zaman da nereden

nereye geldiğimizi görüyoruz.”

“Benim dizideki karakterim Kün

Ata, ayinlerinde ateşi kullanıyor.

Zaten ateş arındırma yönüyle

Şaman ayinlerinde mutlaka bulunuyor.

O ayinlerde ateş vasıtasıyla

deniyor ki, biz hayat içinde şu an

varız ve yaşam bize emanet olarak

verildi. Bedenimiz, ağaçlar, toprak,

sular da bize emanet edildi ve

hepsinin bir ruhu vardır. Şamanlar

mesela bir taşın bile ruhu

olduğunu düşünürler. Bizim insan

olarak öncelikle kendimizi tanıyıp,

kendimize saygı duymamız gerekiyor.

Kendisine saygı duyan insan,

karşısındaki insana saygı duyar;

onu dinler, anlar, sever hatta aynı

duyguları paylaşır. Kendine saygı

duymayan bir insanın, karşısındaki

insana saygı duyması mümkün

değildir. Ben, mutluluk ve barışın

da bu şekilde geleceğini düşünüyorum.”

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 81


Life Magazin

Gülçin Hatıhan:

Oyunculuk

özen ve emek

istiyor

Bir döneme damga vurmuş diziler “Kaygısızlar” ve “Çılgın

Bediş” ile tanıdığımız Gülçin Hatıhan, bugünlerde “Mahkum”

dizisiyle ekranlarda… Aynı zamanda oyuncu koçluğu yapan

ve yeni projelerin hazırlığı içerisinde olan Hatıhan’ın hayatında,

oyunculuk baş köşede duruyor.

Gülçin Hanım, öncelikle bugünlerde neler yapıyorsunuz?

Günleriniz nasıl geçiyor?

Bugünlerde tam olarak sırası ile yönetmenlik,

oyunculuk, kedi köpek bakıcılığı, ev temizliği, film/

dizi izleme, okuyabildiğim kadar kitap okuma var

programımda. Ben evvel ezel kendini meşgul

tutmayı seven bir insanım. O yüzden devinim

hiç durmuyor. Mutlaka bir telaş, bir koşturmaca

oluyor günlük yaşamımda. Plan yapmayı

seviyorum, en azından kısa vadeli... Mesela

yarın neler yapmam gerektiğini bilirsem,

uyanma saatimden başlayarak tasarladığım

akışa uyum sağlamaya çalışarak geçiyor

gün. Planlamazsam sıkıntı büyük...

Oyunculuk hayatınızın neresinde

duruyor? Bize mesleğinizi ve sizde

yarattığı hisleri nasıl anlatırsınız?

Hayatımın baş köşelerinden birinde

duruyor. Birçok mesleğim olduğu

söylenebilir ama yaşamımın genel

hatlarını oyunculuk tayin ediyor.

Mesela projeye göre şehir değiştiriyorum.

Diğer iş programlamalarımı,

oyunculuğu öncelikli tutarak

yapıyorum. Benim mesleğim,

gerçekten hakkı ile yapılmaya

gayret edildiğinde dünyanın en

zor işlerinden biri. Dolayısı ile çok

özen ve emek istiyor. Hiç bitmeyen

bir okul gibi, bir türlü mezun

hissedemiyorsunuz kendinizi. Şikâyet

gibi algılanmasın, elbette her mesleğin

kendine göre zorlukları var ama

benim gibi işini çok severek yapabilen

mutlu azınlıktansanız, anlayacağınız üzere

o zorluklar bile bir yarışa, meydan okumaya

82 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Life Magazin

dönüşüyor. Ben ve içimdeki onlarca oynadığım

ve oynayacağım karakter, mutlu mesut

geçinip gidiyoruz.

Sizi birçok okurumuz kuşkusuz hâlâ

Kaygısızlar’dan hatırlayacaktır.

Günümüzde dahi hatırlanan ve sevilen o

projeyi nasıl anlatırsınız?

Ölene kadar boynumda bir altın madalya

gibi taşıyacağım Kaygısızlar’ı. Aslında

başlarken başka bir rol için anlaşmıştık ama

bir şekilde Zeynep bana kaldı. İşte bazen

evren sihirli değneğini bir oynatıverir ya, o

anlardan biri oldu. İlk sete gittiğim gün, dün

gibi aklımda. Tüm çocukluğum bu insanları

seyrederek geçmiş ve ben onlarla aynı

odadayım. Birlikte oyun oynuyoruz... Ne çok

şey öğrendim, hem mesleğe hem hayata

dair. Ne müthiş insanlar tanıdım. Şanslı bir

insanım velhasıl kelam.

Geçmişten devam edelim mi? Elbette

Çılgın Bediş’i soracağım. Bugünlerden

o zamanlara baktığınızda bize neler

söylersiniz?

Hem daha naif hem de daha cesurmuşuz

sanki. Hayatı yaşınıza göre algılıyorsunuz.

20’lerimdeyim, 90’lar İstanbul... Aşırı eğleniyoruz

Bediş ekibiyle. O zamanlar diziler ortalama

45 dakika. Hayalleri vardı ya Bediş’in

hatırlarsınız, her hafta kılıktan kılığa giriyoruz.

Türkiye’de ilk dizi karavanını bizim yapımcımız

getirmişti sete mesela, çok sevgili Ayhan

Aybek. O yıllar hep bir tebessüm yüzümde.

“Kariyerimde dönüm noktası” dediğiniz

bir projenizden bahseder misiniz?

Bir tek dönüm noktam yok galiba. Daha

bugün konuşuyorduk arkadaşlarla; “olan

iş, hayırlı iştir” felsefem vardır benim. Çok

zorlamam işleri, olması kadar olmaması da

hayrınıza olabiliyor bazen. Kaderci bir noktadan

söylemiyorum bunu. Evrenin hepimiz

için hesapları, sürprizleri var. Akışa bırakmak

da kafa sağlığı açısından önemli… İşte

bu bağlamda, içinde bulunduğum her iş

kendi çapında bir dönüm noktası gibi oldu

zaten bana. İnce eleyip sık dokudum, var

olduğum tüm işleri planladım gibi bir şey

asla söyleyemem, ancak bir şekilde hepsi

de güzel güzel ilmekler attı kariyerimde.

Peki, sizin en sevdiğiniz rolünüz

hangisiydi?

Bu da çok zor soru. Zeyneplerle Handan

kapışır sanki.

Bugünlerde “Mahkum” dizisinde kilit

rollerden birine hayat veriyorsunuz. Kısa

sürede çok sevilen bu diziyi ve rolünüzü

anlatır mısınız?

Senaryoyu ilk okuduğumda nefesim sıkıştı.

Hızına, akışkanlığına, karakterlerin bu denli

detaylandırılmış olmasına hayran kaldım.

Sonrasında seyrettiğim bölümlerde de

oyunculuklar ve dizinin anlatım dili, rengi

beni çok etkiledi. Hani oluyor ya bazen, sizin

beğendiğiniz işler seyircide karşılığını bulamıyor

bir türlü ve reyting canavarına yenik

düşüyor. Mahkum’u seyircinin de bu denli

benimseyip, ilgi göstermesi de harikulade

oldu. Ömrü uzun olur umarım. Benim karakterime

gelince; Nazan çok gizemli, kadın

kadın, eğlenceli ve korumacı bir tip. Sakladığı

sırlar var. Bu sırların gün yüzüne çıkması

dengeleri bozabilir. Bakalım önümüzdeki

bölümler nelere gebe...

Aynı zamanda oyuncu koçluğu da

yapıyorsunuz. Bu bağlamda, yola yeni

başlayanlara ve başlayacaklara neler

önerirsiniz?

Yol uzun ve meşakkatli... Gençlerde hele

rakip de çok. Bu kulvarda öne çıkabilmek

için gerçekten dört başı mamur olmak

gerekiyor. Hem yetenekli hem eğitimli, hem

kültürlü hem fiziksel olarak karakteristik,

hem de çooook şanslı olmalısınız. Her geçen

sene bu şans faktöründeki çooook’a bir

‘o’ daha ekleniyor. Her şeye rağmen seviyorsanız

ve bu yolda ilerlemek istiyorsanız, ne

olur kendinizi geliştirmekten vazgeçmeyin.

Yeni parçalar çalışın, filmlerde ve oyunlarda

gördüğünüz sahneleri yazın, kendiniz oynayın.

Bol bol okuyun. Bu pandemi sadece

bir konuda işe yaradı; dünyanın önemli tiyatroları,

oyunlarını internete koydu. Lütfen

ne bulursanız seyredin. “Ne yani, şu filanca

benden iyi mi oynuyor yani?” yanılsamasına

sakın kapılmayın. O ekranda, siz evinizin

koltuğundaysanız, seyrettiğiniz insanın

hikâyesi de eminim epey ilgi çekicidir. Dışarıdan

göründüğü kadar parlak değil bu işler,

cefasını çekmeye de hazırlayın kendinizi.

Başa dönelim; “Kendinizi diğer akranlarınızın

önüne çıkartabilmek için çok çalışmak

şart” derdim. Zaten hemen her gün demeye

de devam ediyorum.

Yeni projelerinizden bahseder misiniz?

Kendi yazdığım bir uzun metraj filmi çekiyorum

bugünlerde. Filmin ismi “Son İki”... Seçmelerde

hep son ikiye kalan bir oyuncunun

hikâyesi… Sevgili Ufuk Karakavak oynuyor

filmde. Başka oyuncular da var ama Ufuk

hariç herkes amorstan. Yeni projelerime

çokça yönetmenlik dahil. “Son İki” biter

bitmez de yeni filme başlayacağım. O da

iki kişilik bir hikâye. Böyle teker teker artıra

artıra gidiyorum.

Son olarak sizden Kadıköy’ü dinlemek

isteriz…

Bizim okul Ziverbey’deydi. Çorbacısı,

kitapçısı, çay bahçesi, kardeş okulun deniz

kokulu koridorları, kankanın tam Kadıköy

Meydanı’ndaki evi, daha o zamanlar Barlar

Sokağı yok ama Moda’da dondurmacı sabit.

Hayatımın değişik noktalarında iki kere

Moda’da yaşadım. Şahane anılarım var Kadıköy’e

dair. Dörde beşe bölsem İstanbul’u,

biri Kadıköy’dür mesela benim için.

Teşekkürler…

Ben teşekkür ederim. Ne güzel sorular hazırlamışsınız.

Tüm okurlarınıza da sevgiler,

selamlar...

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 83


Advertorial

Bir ömür boyu mutluluğun adresi:

ELITE WORLD HOTELS

Konfor, şıklık ve misafirperverliği bir arada sunan Elite

World Hotels; havuz başı, kır düğünü ve balo salonu konseptleri

ile çiftlerin hayallerini gerçekleştiriyor. Ayrıca sade

bir törenle “evet” demek isteyen çiftlere de muhteşem bir

nikâh atmosferi sunuyor.

Türkiye’nin yerel otel zinciri Elite World Hotels; sosyal

mesafeli, güvenli balo salonları, havuz başı ve kır düğünü

konseptleri ile çiftlere günlerce konuşulacak düğün organizasyonu

hizmeti veriyor. Özellikle estetik ve modern dış

mimariden çarpıcı iç mekân tasarımlarına kadar her şeyin

özel olarak hayata geçirildiği Elite World Europe Hotel ve

Elite World Asia Hotel, benzersiz konseptleri ile unutulmaz

düğünlere ev sahipliği yapıyor.

DÜĞÜN ÇİFTLERİNE ÖZEL SÜRPRİZLER

Balo salonlarının ihtişamı ve konforunun yanı sıra nikâh

seremonisi, özel asistan hizmeti, Executive Chef’lerin ellerinden

çıkan lezzetli menüler, düğün çiftlerine sunulan özel

sürprizler de ayrıcalıklar arasında yer alıyor. Ayrıca düğün

merasimini Elite World Hotels’te gerçekleştiren çiftler, Elite

World Marmaris veya Elite World Sapanca Hotel’te iki gece

ücretsiz konaklayabiliyor. Bu arada ilk evlilik yıl dönümlerinde

de Elite World Hotels’in misafiri olurken, müsaitlik

durumuna göre balayı odalarında kalabiliyorlar.

DOĞA İLE İÇ İÇE DÜĞÜNÜN ADRESİ;

ELITE WORLD SAPANCA

Düğün merasimini doğa ile iç içe bir ortamda gerçekleştirmek

isteyenler, Elite World Sapanca Convention &

Wellness Resort’un görkemli geniş salonları ve havuz başı

alanlarında yıllarca unutulmayacak bir düğün organize

edebilirler. Kır düğünü yapmak isteyenler ise Elite World

Sapanca’nın Green Garden alanında “evet” diyebilir. Ayrıca

düğün yerine nikâh tercih edenler de yine doğanın kalbinde

yer alan Elite World Sapanca’da hem misafirlerine shem

de ailelerine unutulmayacak, duygu dolu anlar yaşatabilir.

Detaylı bilgi için; (0212) 237 17 00

84 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Gürsel Tekin

üçüncü kez

“Evet” dedi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin ağır toplarından

İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin,

üçüncü evliliğini kendisinden 26 yaş küçük

haber spikeri Mehtap Özkan ile yaptı. Siyasi

alandaki başarı performansını aşk hayatında

pek gösteremeyen Tekin için dostları,

“Galiba bu kez aradığı aşkı buldu” yorumunda

bulundular.

NİKÂHI EKREM İMAMOĞLU KIYDI

Geçtiğimiz yıl üçüncü çocuğunun annesi,

ikinci eşi Nihan Tekin ile anlaşmalı olarak

boşanan Gürsel Tekin ile Mehtap Özkan’ın

nikâh töreni, Çırağan Sarayı’nda özel bir

davet ile gerçekleşti. Nikâhı İstanbul Büyükşehir

Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu

kıyarken; çiftin nikâh şahitliklerini ise Cumhuriyet

Halk Partisi Grup Başkanvekili Engin

Altay ile CHP Adana Milletvekili Ali Demirçalı

ve Mehtap Özkan’ın ablası Neslihan Özkan

yaptı.

SİYASİ HAYATI KADIKÖY’DE BAŞLADI

Bugün 58 yaşında olan Gürsel Tekin, ilk

evliliğini iki çocuğunun annesi Ayşe Tekin

ile yaptı. Siyasi hayatındaki yükselişinin ilk

adımlarını Kadıköy’de atan Tekin, 2004-

2009 döneminde Kadıköy Belediye Başkan

Yardımcılığı görevinde bulundu. Sonraki

dönemlerde de Kadıköy’den milletvekili

adayı olan Gürsel Tekin, üç dönemdir de bu

görevini sürdürmekte. Tekin, bir dönem CHP

İstanbul İl Başkanlığı ve İstanbul Büyükşehir

Belediye Başkanı Aday Adayı da olmuştu.

MEHTAP ÖZKAN KİMDİR?

Gürsel Tekin’in üçüncü eşi olarak siyaset

dünyasında da adından söz ettirecek olan

Mehtap Özkan’a gelince; 1990 Ankara

doğumlu olan Özkan, Başkent Üniversitesi

Radyo ve Televizyon Bölümü’nden mezun

oldu. Ardından, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde

diksiyon ve oyunculuk dersleri aldı.

HALK TV’DE ÇALIŞTI

Medya sektöründeki kariyerine Kanal B

kanalında staja başlayarak adımını attı.

Stajını tamamladıktan sonra 2014 yılında

TV 8’de çalışmaya başladı. Burada sunucu

olarak görev yaptı ve bir dönem de radyo

programında yer aldı. TV 8’den ayrıldıktan

sonra Beyaz TV’ye geçiş yaptı. Beyaz

TV’de muhabir olarak görev almanın

yanı sıra hava durumu programlarının da

sunumunda yer aldı. Bir süre Beyaz TV’de

çalıştıktan sonra oradan ayrılıp, Halk TV’de

çalışmaya başladı. Halk TV’de hafta sonu

haber ve gece bültenlerinin sunuculuğunu

üstlendi.

HABERTÜRK HABER SPİKERİ

Mehtap Özkan, yaklaşık iki yıl boyunca Halk

TV’de çalıştıktan sonra başarılı performansı

ile dikkatleri üzerine çekerek, 2019

yılında Habertürk kanalına transfer oldu.

Günümüzde hala Habertürk kanalındaki

görevine devam eden Özkan, burada haber

bültenlerini sunarak, spikerlik kariyerini

sürdürmekte.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 85


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Buse Ulufi & Çağrı Çığman:

Mayısta düğünümüz var

Çağrı Çığman ile Buse Ulufi’nin yıldırım aşkı, ömür boyu sürecek

mutluluk ile taçlanıyor. Geçtiğimiz yıl yaşamakta olduğumuz

pandemi şartları ile birlikte umutsuzluğun en ağır olduğu günlerde

tanışan ikili, bu tanışmanın birinci yılında nişan yüzüklerini

takıp, mutluluk yolunda ilk adımlarını attılar. Şimdilerde ise 22

Mayıs tarihinde kıyılacak nikâhları ile bu birlikteliği ömür boyu

sürecek mutlulukla taçlandırmayı bekliyorlar.

Buse Ulufi & Çağrı Çığman çifti, nişan yüzüklerinin takılmasının

ardından iki tarafın aile yakınları ve yakın arkadaşlarından

oluşan bir gruba verdikleri yemek daveti ile bu mutluluğu

kutladılar. Davete katılanlar arasında Lara Hızarcı, Merih

Hızarcı, Nergis Gezen, Uğur Gezen, Sema Büyükkızıldağ,

Duru Büyükkızıldağ, Tuna Büyükkızıldağ, Cemre Çığman,

İrfan, Çığman, Buse Ulufi, Çağrı Çığman, Ahmet Fuat Çığman,

Gülay Aziz ve Tuncay Çığman yer aldı.

Ulaş Yılmaz ve Cansu Kiremitçi’den “EVET”

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Dijital

Medya Sorumlusu Ulaş Yılmaz, gönlünü

kaptırdığı Cansu Kiremitçi ile dünyaevine

girdi. Çiftin nikâhını İstanbul Büyükşehir

Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kıyarken,

nikâhın tanıklık görevini İBB Sözcüsü

Murat Ongun ve CHP İstanbul Milletvekili

Gürsel Tekin yaptılar.

86 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Yüksel Güven, Güler Güven, Gülşah Güven, Müzeyyen Canca, Meral Güven,

Reyhan Menteşeoğlu, Sumejja Güven, Melisa Şimşek, Oğuzhan Güven,

Ahmet Şakir Güven, Alper Güven ve Gökhan Güven.

Şimşek Ailesi gelin veriyor

Sinan San, Yaman San, Eymen Demirören, Esin

Demirören, Bengü Arslan, Melisa Şimşek, Oğuzhan

Güven, Metin Akgün, Gonca Akgün.

Ahmet Şimşek Holding Kurucusu Ahmet Şimşek ve Yasemin

Kumral Şimşek çiftinin torunları Melisa yuvadan uçuyor.

Altay ve Fulya Şimşek çiftinin Melisa Şimşek, Yeditepe

Üniversitesi’nde iç mimarlık eğitimi aldığı sırada tanıştığı

AŞ-SAN Yemek ve Catering firmasının sahibi Ahmet Güven’in

oğlu Oğuzhan Güven ile hayatını birleştirme kararı

aldı. İki tarafın ailelerinden de onay alındıktan sonra önce

kız isteme, ardından nişan töreni gerçekleştirildi.

Büyük Kulüp’te düzenlenen nişan töreninde Melisa ve

Oğuzhan ikilisinin mutluluklarına tanık olan davetliler;

“Birbirlerine çok yakıştılar, mutlulukları daim olsun”

dileklerinde bulundular. Davetliler arasında Esin & Eymen

Demirören ve ailesi, Akgün Ailesi başta olmak üzere sanat

ve iş çevrelerinden katılımın olduğu dikkatleri çekti.

Ömer Atay Şimşek, Sumejja Güven, Melisa Şimşek, Oğuzhan Güven, Gökhan Güven.

Melisa & Oğuzhan ikilisinin nişan yüzüklerini takma görevini,

dedeleri Ahmet Şimşek üstlendi.

Melisa Şimşek, Oğuzhan Şimşek, Ömer Atay Şimşek, Ayşe Sesel.

Altay Şimşek, Mehmet Şakir Güven, Oğuzhan Güven, Melisa Şimşek,

Meral Güven, Fulya Şimşek, Ömer Atay Şimşek.

Yasemin Kumral Şimşek, Ahmet Şimşek, Oğuzhan Güven, Melisa Şimşek.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 87


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Sargın’lara

“ Ela Bebek”

geliyor

Bundan 4 yıl kadar önce hayatlarını birleştirme kararı

alarak evlenen Çisem & Oykun Sargın çiftinin beklenen

bebek haberi nihayet geldi. İkili, geçtiğimiz ay bir kız

bebekleri olacağını, isim olarak da “Ela” adını vereceklerini

açıkladılar.

Ela Bebek için bir de baby shower partisi düzenlendi.

Suadiye’nin Fransız konseptli ünlü butik pasta ve etkinlik

mekânı La Reine’de gerçekleşen davet, son derece

renkli bir buluşma olarak fotoğraf karelerine yansıdı.

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ’NDE TANIŞTILAR

Şimdilerde ünlü bir e-ticaret firmasında kategori yöneticisi

olarak çalışan Çisem Sargın ile yine ünlü bir Alman

endüstriyel ekipman tedarikçisi Eagle Burgmann’da çalışan

Oykun Sargın’ın tanışma hikâyeleri, Kocaeli Üniversitesi’ndeki

öğrencilik yıllarına dayanıyor. 22 Eylül 2018 tarihinde

evlenen Çisem & Oykun Sargın çifti için dostları, evliliklerinin

5. yılını Ela Bebek ile birlikte karşılayacak olmalarının

ayrı bir mutluluk kaynağı olduğuna vurgu yapıyorlar.

Kadıköy Life Ailesi olarak bizler de Çisem & Oykun Sargın

çiftini kutluyor, Ela Bebek ile birlikte sağlık ve mutluluk

dolu nice yıllar dileklerimizi paylaşıyoruz.

88 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Nostaljik Esintiler Korosu’ndan

nostaljik konser

Bundan beş yıl önce Türk pop müziğinin duayen isimlerinden

İskender Doğan’ın oluşturduğu “Nostaljik Esintiler Müzik

Topluluğu”, başarılı performanslarını sürdürüyor. Çoğunluğunu

Kadıköylülerin oluşturduğu koro, Mustafa Saffet Kültür

Merkezi’nde yedinci konserlerini verdi.

UNUTULMAZ ESERLERLE ZAMANDA YOLCULUK

Son derece iyi hazırlanmış bir sahne dekorasyonu önünde

yaklaşık 400 kişinin izlediği konserde, müzik yelpazesinin

her boyutundan unutulmaz eserler seslendirildi. Konukları

bugünün heyecanıyla birleştirerek bir anlamda zaman yolculuğu

da yaşatan gecede, bir hayli heyecanlı olan koristlerin

performansları izlenmeye değerdi.

Konsere sanat

çevrelerinden yoğun

katılım oldu. Kadıköy

Kültür Sanat Derneği

Başkanı Nesibe

Müsevitoğlu, Türk

Sanat Müziği Sanatçısı

Murat Seçkin, Nihal

Arda, Özlem Aydın ve

Ebru Çelik bu isimler

arasındaydı.

Kadıköy’ün gönüllüleri kahvaltıda buluştu

Kadıköy Belediyesi Gönüllü Eğitim ve Dayanışma Merkezi’ne bağlı tüm gönüllü

evlerinin başkanları, düzenledikleri kahvaltıda bir araya geldi. Fenerbahçe

Mahallesi Gönüllü Evi’nin ev sahipliği yaptığı buluşmada, yeni seçilen üyeler de

birbirleriyle tanışma fırsatı buldu.

Geride bıraktığımız 2020 ve 2021 yılı faaliyetleri ile ilgili bilgi alışverişinde bulunan

üyeler, 2022 yılı için yapılacak olan çalışmalar hakkında öneriler de paylaştı.

Buluşmanın sonunda Fenerbahçe Gönüllü Evi Başkanı Nilgün Akdağ ve yönetim

kurulu üyelerine, emekleri ve misafirperverlikleri için teşekkür edildi.

Kadıköy Belediyesi Meclis Üyesi ve Gönüllü Evleri Yönetim Kurulu

Başkanı Dr. Süleyman Şahin, Gönüllü Evleri Yönetim Kurulu Üyeleri

Ümit Ağan, Nurhan Sözer, Mine Eray, Özlem Sönmez, Kadıköy

Belediyesi Gönüllü Eğitim ve Dayanışma Merkezi Sorumlusu Engin

Baran, Fenerbahçe Mahallesi Muhtarı Tuba Aldeniz, Göztepe Gönüllü

Evi Başkanı Şenay Erduran, Fikirtepe Gönüllü Evi Başkanı Binnur

Güneri, Erenköy Gönüllü Evi Başkanı Necla Yılmaz Karaman, Suadiye

Gönüllü Evi Başkanı Suat Ağan, Sahrayıcedid Gönüllü Evi Başkanı

Yakut Hankuşu, Zühtüpaşa Gönüllü Evi Başkanı Yıldan Seğmen,

Caddebostan Gönüllü Evi Başkanı Cansu Hondar, Bostancı Gönüllü

Evi Başkanı Şehime Terim, Merdivenköy Gönüllü Evi Başkanı Sevim

Satılmış, Fenerbahçe Gönüllü Evi Başkanı Nilgün Akdağ Pamuk ve

Yönetim Kurulu Üyeleri…

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 89


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Moda Deniz Kulübü’nün ‘Ressam Sofraları’nda

Tamara de Lempicka’nın anlatılmamış hikâyesi

Moda Deniz Kulübü’nün gastro-kültürel etkinlikleri kapsamında

bir sanat markası hâline gelen “Hülya Botasun ile

Ressam Sofraları”, bu defa Polonyalı ünlü ressam Tamara

de Lempicka’yı ağırladı. Hülya Botasun, 16 Mayıs 1898 tarihinde

Maria Górska adıyla Varşova’da zengin bir Polonyalı

anne ve Rus tüccar bir babanın kızı olarak doğan Tamara

de Lempicka’nın fırtınalı hayatını, Dünya Kadınlar Günü

nedeniyle tercih ettiğini açıkladı.

“MUCİZELER YOKTUR, SADECE YAPTIKLARIN VARDIR”

Sunumu boyunca sanatçının ürettiği eserlerin büyük bölümü

hakkında ayrıntılı bilgi veren Hülya Botasun, gecenin

sonunda Tamara de Lempicka’nın anlatılmamış hikâyesi

ve hayatta kalma sanatını anlatan “Mucizeler Yoktur, Sadece

Yaptıkların Vardır” adlı kısa filmin gösterimine yer verdi.

Bir yandan sanatçının yaşamı boyunca ürettiği eserlerin

ekrana yansıtıldığı, bir yandan da hayatındaki kırılma

noktalarından yola çıkarak hikâyesinin anlatıldığı sunum,

konuklar tarafından büyük beğeniyle karşılandı. Şef Feyyaz

Doğan’ın karşılama kokteyli ve tadım menüsü ile başlayan

gece, sanatçının sevdiği yemeklerden oluşan menü ile devam

etti. Karşılama kokteyli ve yemeğe, Doluca markasının

şarapları eşlik etti.

Etkinliğe katılanlar arasında, sanata karşı son derece duyarlı olan Arzu & Osman

Nizamoğlu çifti de vardı. Lions ve Kadın Adayları Destekleme Derneği gibi sivil toplum

örgütlerinde sosyal sorumluluk görevlerine aktif katılım gösteren Arzu Nizamoğlu;

“Kulübümüzün bu tür etkinlerini büyük takdirle karşılıyoruz. Değerli sanatçımız Hülya

Botasun’a teşekkürlerimi iletiyorum” ifadelerini kullandı. Nizamoğlu çiftine gecede

eşlik eden ise yakın dostları Aysun & Murat Gökçen çifti idi.

Begüm Albayrak,

Hülya Botasun ve

Banu Akyıldız…

Gecenin sonunda sahneye davet edilen Hülya Botasun’a

katkılarından dolayı teşekkür edilerek, Darülaceze Vakfı’na

yapılan bağışın teşekkür belgesi takdim edildi. Ardından da

Şef Feyyaz Doğan ile birlikte mutfak ve salon ekibi sahneye

çağrılarak, alkışlarla teşekkür edildi.

90 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Deniz Yalçın, Mehmet Yalçın, Hülya Botasun, Sibel Kutman,

Ayhan Alpakın, Osman Serim, Monic Serim, Canan Toprakkaya

ve Kadir Toprakkaya.

Yıllar önce Moda Deniz Kulübü’nde açtığı “Nar Tanesi” başlıklı

sergi ile büyük ses getiren Reyhan Göksel, bu kez Ressam

Sofraları’na konuk olarak katıldı. Göksel, Hülya Botasun’a

böylesine özel bir etkinliğe öncülük ettiği için teşekkürlerini iletti.

Uzun zamandır

görünmüyordu

İran kökenli eski dostumuz

Mahmut Naibi’ye İran Lokantası’nda

rastladık. Yanında

ise ünlü Estetik ve Plastik

Cerrah Op. Dr. İbrahim Oskui

vardı. Naibi, “Uzun zamandır

görünmüyorsunuz?”

şeklindeki sorumuza, son

zamanlarda birçok Kadıköylüden sıkça duymakta olduğumuz gibi

“Bodrum’da yaşıyorum” yanıtını verdi.

Nazım Alpman:

7. sınıfa terfi

ettim

Şimdilerde 70’inci yaşını

karşılayan kıymetli dostlarımızdan

Nazım Alpman, usta

gazeteci sıfatı ile bu fotoğrafın

resim altını da kendisi

yazdı: “Eğer Ezgim

1 Mart akşamı sürpriz yapıp

da aile arasında hızlı bir

organizasyon yapmasaydı,

benim 7. sınıfa geçmeye hiç

niyetim yoktu. Ama yaptı.

Üzerinde 70 yazan pastayı alıp gelmeseydi... Gelmekle kalmadı; Yiğit’i,

Elâ’yı, Melis’i ve Kerem’i de örgütleyip, bayağı şenlikli bir akşam

yemeği düzenledi. Eh, artık ilan-ı yaşımızı arzedebiliriz: Yaş 70 ama iş

bitmemiş!”

“Aile, en büyük servet”

Bağdat Caddesi’nin ünlü diş hekimlerinden Dr. Fulya Üçem’e Büyük

Kulüp’te rastladık. Dikkatli bakışlarımız sonrasında beklediğimiz “Aile

gibisi yok, en büyük servetim ailem” yanıtını aldık. Fulya Üçem, Atilla

Üçem, Nihat Üçem ve Hatice Üçem.

Mutlu Çiçek, Hülya Botasun, Mehmet Yalçın ve Selin Bozkurt.

Diğdem Köylü, Işıl Fırat Akgüner,Sevinç Kuyaş, Hülya Botasun,

Şeyda Haksal,Ümit Kincal ve Şeyda Dündar Ege.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 91


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Marshall Global Logistics,

5. yılını tüm çalışanlarıyla kutladı

Kadıköy merkezli kuruluşlarımızdan Marshall Global

Logistics, kuruluşunun 5. yılını kutladı. Baltalimanı’ndaki

Portaxe’de gerçekleşen kutlamada, tüm Marshall Global

Logistics çalışanları bir araya gelerek doyasıya eğlendiler.

Gecede bir konuşma yapan Marshall Global Logistics

CEO’su Lütfü Erman Özcan, geride bıraktıkları 5 yıllık

zaman diliminde Türkiye’de 5, yurt dışında 2 olmak üzere

toplam 7 ofis ile yollarına devam ettiklerini dile getirdi.

“HEP BİRLİKTE GELİŞMEMİZİ SÜRDÜRECEĞİZ”

Özcan, konuşmasında çalışanları ile birlikte kocaman

bir aile olduklarının altını çizerek; “Tüm arkadaşlarımız

şirketimizi bir aile sıcaklığı ile görüp, bugünlere gelmesini

sağladılar. Hep birlikte gelişmemizi sürdüreceğiz. 2018

Ocak ayında sektörde uzun yıllar faaliyet gösteren bir firma

ile iş birliği kararı aldık. 2020 yılında Hansa Meyer Global

Transport firmasının Türkiye’deki tek yetkili acentesi olduk.

İlk olarak Bursa ofisini açtık. 2021 yılında İzmir, Mersin,

İskenderun, Irak-Zaho ve ABD-Florida ofislerini devreye aldık.

Ağırlığımızı Türki Cumhuriyetleri, Amerika, Orta Doğu,

Uzak Doğu ülkelerine verdik” dedi.

92 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022


Av. Lerzenur Elik ile TÜKD arasındaki bu anlamlı bağışın imza törenine,

Kadıköy Life Ailesi olarak bizler de tanık olduk. Kadir Toprakkaya,

Canan Toprakkaya, Av. Lerzenur Elik, Hülya Yüksel, Şerife Özdemir ve

Leyla Gündüz.

Avukat Lerzenur Elik’ten

anlamlı bağış

Yayımladığı “Kadının Hukukta Yol Haritası” adlı kitabıyla

kadınlara hak arayışlarında yol göstermeyi amaçlayan Avukat

Lerzenur Elik, kitabının gelirini Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği’ne

(TÜKD) bağışladı. Bu konuda yapılan protokol, Büyük

Kulüp’te düzenlenen mini bir törenle imza altına alındı.

Av. Lerzenur Elik ve Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği Genel

Başkanı Hülya Yüksel tarafından imzalanan protokole göre,

“Kadının Hukukta Yol Haritası” adlı kitabın satışından elde

edilecek gelir TÜKD’ye aktarılacak.

“KADININ HUKUKTA YOL HARİTASI” KİTABI HAKKINDA

“Hakkını bildiğin kadar güçlüsün” sloganı ile yola çıkan Av.

Elik, “Kadının Hukukta Yol Haritası” kitabıyla başta kadınlar

olmak üzere toplumun her kesimine yaşamları boyunca

haklarını hukuk yoluyla bulmaları konusunda yol gösterici

olmayı hedefliyor.

“BİLEN KADIN GÜÇLÜDÜR, BİLEN KADIN ÖZGÜRDÜR”

Av. Elik, kadınların yaşadıkları sorunlar karşısında bir yol haritası

kılavuzu sunan “Kadının Hukukta Yol Haritası” kitabına

ilişkin yaptığı açıklamada şunları ifade etti: “Bilgi güçtür. Bilen

kadın güçlüdür, bilen kadın özgürdür. Haklarından haberdar

olmayan kadın, haklarını da talep edemiyor, hak ihlalleri

karşısında sesini çıkaramıyor. Ben de kitabımı hazırlarken

özellikle kadınları haklarından haberdar etmeyi amaçladım.

Kadınların özel ve iş hayatlarında yaşadıkları zorlukların

önüne geçmek istedim. Kitabımda kadınların haklarını tek

tek anlattım.”

Efsun Öztürk, Canan Toprakkaya, Lerzenur Elik, Hülya Yüksel,

Şerife Özdemir ve Leyla Gündüz.



Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

İstanbullu

içmimarlar buluştu

Geride bıraktığımız ocak ayında yapılan TMMOB İçmimarlar

Odası İstanbul Şubesi seçimlerinde “Değişimin

Mavisi Grubu” ile yarışan ve seçimleri kazanan grup,

bu zaferi kutlamak adına bir buluşma düzenledi.

Etiler’deki “Hill & Chill” adlı mekânda gerçekleşen

buluşmaya yaklaşık 100 içmimar katıldı.

Gecede bir konuşma yapan TMMOB İçmimarlar Odası

İstanbul Şubesi Başkanı Doç. Dr. Osman Arayıcı; “Şu

anda bizlerle olmayı tercih ettiğiniz için hepinize

teşekkürlerimi iletiyorum. Mesleğimiz, bir zarafet ve

asalet mesleği. Ortak gayemiz, içmimarlık mesleğinin

bir aristokrasisini oluşturmak. Bizlere güvendiniz. Vaatlerimizi

biliyorsunuz, hepsini tek tek yerine getireceğiz.

Bundan sonra da sık sık bir araya geleceğiz” dedi.

Sezer Örek, Ayşen Örek, Nazım Kılıçarslan,

Didem Kılıçarslan, Müge Saraç, Merve Kartal,

Beste İnan, Selin Parlak ve Cihan Parlak.

Eğitime daha fazla destek için

Türk Eğitim Vakfı Genel Müdürü Banu Taşkın, Türkiye

genelindeki şube müdürleri ve birim yöneticileriyle

bir tanışma yemeği düzenledi. Aynı zamanda bahar

mevsimiyle artacak faaliyetlere hızlı bir başlangıç için

hazırlık teması da taşıyan buluşma, Boğaz’ın ünlü

balık mekânı Villa Bosphorus’ta gerçekleşti.

İyi ki doğdun

Günay Hemşire

Uzun yıllardır Kadıköy’de yaşayan beş yakın arkadaş, bu

defa Günay Kendirci’nin doğum günü partisi için bir araya

geldi. Sürpriz parti, hepimizin yakından tanıdığı “Kara

Sevda” dizisinin en küçük oyuncusu Arven’nin annesi,

ünlü influencer Leyla Kuşatman’ın sıcak evinde, şahane

sunumlar eşliğinde gerçekleşti. Kendisi için düzenlenen

sürpriz partiye oldukça şaşıran Günay Hemşire, duygusal

anlar yaşadı. Leyla Kuşatman, Günay Kendirci, Elif Dutluoğlu,

Sinem Hüküm ve Benusen Sağdan.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 95



Yaşayan Kadıköy | Cemiyet

Haber Müdürümüz yaşlanıyor

Haber Müdürümüz Cenay Toprakkaya için yıllar

çift olarak geçiyor yorumunda bulunabiliriz. Buna

neden olarak da aşırı titizliğine değinmek gerekir. Her

haberin en az iki defa teyit edilmesi, her sayfanın baskı

öncesi üç defa okunması, örneklerden sadece ikisi. Bir

başka titizliği de doğum günü kutlamasının mutlaka

Kalbur’da olması… Toprakkaya, son yedi yıldır her

doğum günü için “Kalbur olursa olur, yoksa evde

kutlarım” diyor.

Oktay Ailesi’nin

aile bağları

Komşu ilçemiz Maltepe’nin önde gelen iş

insanlarından Azmi Oktay’ın ailesine sıkı sıkıya

bağlı olduğu, kendisini tanıyanlar tarafından

iyi bilinir. Çocukları da onun izinden yürüyerek,

aile bağlarını güçlü tutmayı sürdürüyor. Bu fotoğraf

karesi de onların aylık buluşmalarından

biri olarak objektiflerimize yansıdı. Azmi Oktay,

Selma Oktay, Hikmet Can Oktay, Fatma Oktay,

Tandoğan Bektaş, Ayşe Nil Bektaş.

Lezzetlerini mutlaka deneyin

Kadife Sokağı’nda

sıradışı bir mekân; “Barmy”

Kadıköy’ün birbirinden farklı mekânlarıyla ünlü Kadife Sokağı’nda

sıradışı bir mekân var. “BARMY” adlı mekân; bünyesinde

gastro bar, restaurant, Rum meyhanesi ve Japon

lokantasının yanı sıra bir de olağanüstü kahvaltı konseptini

barındırıyor. Mekânı Kadıköy’e kazandıran Yavuz Tarku’nun

mesajı ise gayet net: “Lezzetlerimizi denediğinizde kesinlikle

bize hak vereceksiniz.” BARMY’nin konukları arasında yer

alan Altuğ & Deniz çifti de “Hak verdik” diyenlerdendi.

Kurtlar Vadisi

Bodrum’a mı iniyor?

Bağdat Caddesi’nin “Emlakçılar Kralı” olarak andığı

İzak Hason, Bodrum’da ikinci şubesini açtı ve buraya

kanı iyice kaynadı. İstanbul artık onun için ikinci planda.

Bir arkadaşımız, tesadüfen “Müşkülpesent” adlı

mekânda Hason’a masasında Kurtlar Vadisi’nin starı

Necati Şaşmaz ile rastlayınca, hemen cep telefonuna

sarıldı ve görüntüyü bize “Kurtlar Vadisi Bodrum’a

iniyor” başlığı ile gönderdi.

Mart & Nisan 2022 kadikoylife.com : 97


Cemiyet | Yaşayan Kadıköy

Aturjet yönetimi

Büyük Kulüp’te toplandı

Dünya Turizm Yazarları ve Gazetecileri Federasyonu FIJET’i Türkiye’de

temsil eden Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (ATUR-

JET)’in Yönetim Kurulu Toplantısı yapıldı. İki aşamalı toplantının ilk

bölümü, öğle saatlerinde Büyük Kulüp’te düzenlendi. Aynı günün

akşamında ise İstanbul dışında olan yönetim kurulu üyelerinin de

katıldığı toplantı, bu kez Zoom üzerinden gerçekleşti. Cem Polatoğlu,

Kadir Toprakkaya, Canan Toprakkaya, Saime Oğuzhan, Coşkun Aral,

Hüseyin Kurtoğulları, Delal Atamdede ve Mustafa Üçbaş.

Saraoğlu Ailesi Kalbur’da

Kütahya’nın Gediz ilçesinde uzun yıllar belediye

başkanlığı yapan Dr. Mehmed Ali Saraoğlu, şimdilerde

yılların yorgunluğunu İstanbul’da gidermeye

çalışıyor. Her ay bir defa mutlaka Kalbur’da

ailesiyle birlikte başbaşa olmak da bunlardan

biri. Zeynep Saraoğlu, Mehtap Saraoğlu, Elif

Saraoğlu ve Mehmed Ali Saraoğlu.

Bodrum’un Limonatta’sı

artık Kalamış’ta

Bodrum’da uzun yıllardır “Limonatta Bitez” markası

altında hizmet vermekte olan mekân, İstanbul

şubesini Kalamış’ta açtı. Günün her saati kahvaltı

ile servise başlayan Limonatta, bir yandan da cafe

ve brasserie konseptiyle hizmet verecek. Mekânın

ilk konukları arasında, Kazımoğlu Ailesi de vardı.

Said Kazımoğlu, Ömer Asaf Sakar, Lale Kazımoğlu,

Yavuz Kazımoğlu, Nazım Kazımoğlu, Sabina Sakar

ve Rıfat Balamir Sakar.

Can Göktaş’ın

Kalbur randevusu

Dünyanın önde gelen lüks otel zincirleri

arasında yer alan The Ritz-Carlton’ın Kazakistan

operasyonunu emanet ettiği Can Göktaş’a,

müdavimi olduğu Kalbur’da rastladık. Türkiye’ye

ayak bastığının ilk akşamında mutlaka Kalbur’u

tercih eden Göktaş; “Bizim lezzetlerimiz tartışılmaz”

diyerek, gurur duymak gerektiğinin altını

çizdi. Pamir Akkaş, Mert Göktaş, İpek Göktaş,

Nilgün Göktaş, Can Göktaş, Hüseyin Çelik ve

Defne Göktaş.

98 : kadikoylife.com Mart & Nisan 2022



Merkez:

Acıbadem Mh. Acıbadem Cd. No:96, 34718 Kadıköy / İstanbul

Şube:

İncirliköy Mh. Soğuksu Cd. No:35, 34800 Beykoz / İstanbul



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!