Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Yedinci Bahar
“Merhaba” Helen,
Prusa, 7. Bahar
Denize bakan / kıyıları
Rüzgarlı Phemeia’dan…
Hatırlıyorum da, sana bu sözcüğü her söyleyişimde gizemli dudaklarında eşsiz bir kıvrım
belirir ve gülümseyerek; “Her merhaba deyişini saklı bir davet olarak algılıyorum
nedense, gülüşüm ondan…” derdin. Bilmem yedi yıl sonra gelen bu merhabaya da
gülümseyebilecek misin, yoksa nerede ve nasıl yaşadığımı özlemekten gülmeyi unutmuş
mudur şimdiki gözlerin?
Ah güzelim, okuduğum kitapların bir gün beni yoldan çıkarıp serseri bir rüzgârın önüne
sinsice atacağını daha önce sezinleseydim, o şiirleri-öyküleri yüreğime bezemek yerine
sadece her sabah sana merhaba der ve dudaklarında beliren eşsiz kıvrımın ardından
gelen gülümseyişini izlerdim doya doya; mutluluğum için bu yeterdi. Oysa…
Oysa nasıl da severek okurdum bana yeni hayatlar, yeni düşler ve bambaşka düşünüş
biçimleri kazandıran o kitapları büyük bir hazla! Aslında o şair ve yazarların
Nietzsche’nin sözünü ettiği, “Kendi zincirlerini kıramadıkları için başkalarını ateşe
iteleyen özgürlük savaşçıları” olduklarını anladığımda çok geçti, ateşin içindeydim. Bu
ateşte yanmam, kül olmam ve küllerimden yeni bir adam yaratmam gerekiyordu. Sen
bana bir gün şöyle demiştin çünkü: “Eğer mutsuzsan beni bırak… / Okuduğun, bildiğin
her şeyi unut ve at / Yeniden doğmak istiyorsan küllerinden / kendini yak! / Yeni insanlar
tanı, yeni kitaplar oku; / yeni bir milat yarat kendine / yeni bir hayat…” Ah, Helen!
Simyacı’yı hatırlar mısın? Ya da dur, onu bırak, 85 yaşında yazdığı pişmanlık şiiri ile yeni
bir şans daha dilenen o zavallı Latin şairi? Hatırladın mı, ne çok okurdum onun dizelerini
sana: “Yeniden yaşama şansım olsaydı eğer / Pabuçlarımı fırlatıp atardım / Ve sonbahar
bitene kadar yürürdüm çıplak ayaklarla / Bilinmeyen yollar keşfeder, güneşin tadına
varırdım.”