29.12.2012 Views

ROPÖRTAJ MİLAN (Mıli) AŞİRETİ VE KURMANCİ ... - Zazaki.de

ROPÖRTAJ MİLAN (Mıli) AŞİRETİ VE KURMANCİ ... - Zazaki.de

ROPÖRTAJ MİLAN (Mıli) AŞİRETİ VE KURMANCİ ... - Zazaki.de

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>ROPÖRTAJ</strong><br />

<strong>MİLAN</strong> (<strong>Mıli</strong>) <strong>AŞİRETİ</strong> <strong>VE</strong> <strong>KURMANCİ</strong> DİLİNİN DÊSIM´DE YAYILMASI ÜZERİNE<br />

Bu ropörtaj 23 Agustos 2008 yılında Gazik´te yapıldı.<br />

Konuşmaya katılanlar: Kenan Anlaş, Hasan Sönmez, Mehmet Karer, Hakkı Çimen<br />

M. K. Kendinizi tanıtır mısınız?<br />

K. A.: Kenan Anlaş, Pertek´in Çakırbahçe (Coravan) Köyün<strong>de</strong>nim. Pertek´in Milan (Şavak)<br />

aşiretin<strong>de</strong>nim. Aşiretimiz, Urfa´nın Viranşehir Bölgesin<strong>de</strong>n, o dönemin Osmanlı politikası<br />

sonucu çıkarılarak buraya (Dêsim) yerleştiriliyor. Osmanlı orada güçlü bir aşiret bırakmak<br />

istemiyor. O dönem<strong>de</strong> orada, dışarıdan gelen veya yerleşik aşiretler bizim aşiretimiz üzerin<strong>de</strong><br />

baskı kurmak istiyor. Aşitretin başında o zamanlar Milili İbrahim Paşa var. Ben tarih<br />

kitaplarından ve araştırmalarımdan öğrendiğim kadarıyla <strong>Mıli</strong>li İbrahim Paşa, 1800´lü yıllarda<br />

bizim aşiretimize ve bölgeye hüküm etmiş.<br />

O dönem<strong>de</strong> başımızda bulunan Milili İbrahim Paşa, bölge<strong>de</strong>ki Yezidileri orada yerleşik Kürt<br />

aşiretilerine karşı kışkırtıyor. Yani bir kargaşa yaratıyor. Birbirine vurdurtuyor. Osmanlı bu<br />

kargaşayı durdurmak için oraya bir askeri birlik gön<strong>de</strong>remiyor, müdahale etmiyor. Osmanlı,<br />

„Kargaşayı bitirin!“ diye bizim aşirete yetki veriyor. Bu şekil<strong>de</strong> bizim aşiret, hem Yezidileri ve<br />

hem <strong>de</strong> diğer Kürtleri kırıyor. Bizim aşiret silahlı. Yerleşik diğer aşiretler kırılıp büyük kayıba<br />

uğrayınca, bölge<strong>de</strong> en önemli güç olarak bizim aşiretimiz kalıyor. Osmanlı bundan da tedirgin<br />

oluyor. Bölge<strong>de</strong> güçlü bir aşiretin kalmasını istemiyor. Bu ne<strong>de</strong>nle 1000 haneyi ayırıyor.<br />

Bunları Erzurum, Erzincan, Harput ve Dersim (Dêsim) yerleştiriyor. Osmanlı, Dêsim´<strong>de</strong> Pertek<br />

ve Hozat´ın bazı bölgelerini bizim aşirete tahsis ediyor. Bizim aşiret bu şekil<strong>de</strong> Pertek ve<br />

Hozat arasındaki bölgeye yerleşiyor. Yaşlılarımız bir kolumuzun Erzincan´da olduğunu<br />

biliyordu. Erzincan´a yerleştirilen Milan Aşireti köylüleriyle, ilişkimiz, yani köken bağımız<br />

kuruldu.<br />

H. Ç.: Pertek´le Hozat arasındaki Milan Aşireti köylerinin adlarını söyleyebilir misin?<br />

K. A.: Zeve, Sultan Hıdır. Bu köyler <strong>de</strong> hayvancılıkla geçiniyorlar. Bizim aşiretin arazisin<strong>de</strong>n<br />

geçmek zorundalar. Bu ne<strong>de</strong>nle bize bağımlılar. Bir üstümüz<strong>de</strong> yerleşik bir Türk köyü var.<br />

Selçuklu Dönemin<strong>de</strong> buraya yerleşen, kalesi olan bir Türk köyü. Bu köy <strong>de</strong> bizim tarafımızdan<br />

sıkıştırılıyor. Çünkü bizim arazimiz bu köyün çevresini fırdolayı kapatıyor. O köy <strong>de</strong> dışarı<br />

çıkmak için bizim arazimiz<strong>de</strong>n geçmek zorunda. Bizim aşirete bağımlı.<br />

H. Ç.: Bu köy Sarı Saltıklı mı?<br />

K. A.: Hayır, Sağman Türk köyü. Kendilerini Sarı Saltıklı görmüyor. Türkçe konuşuyorlar.<br />

İslami Sunni geleneklerini eskisi gibi sürdürüyorlar. Camileri var. Kesinlikle bu konularda taviz


vermemişler. „Biz, Türkler Anatoliya´ya yerleştikleri zaman buraya yerleşen en eski<br />

Türkler<strong>de</strong>niz.“ diyorlar. Sağman Türk köyü <strong>de</strong>, coğrafi şartlar gereği şehre ulaşmak işin bizim<br />

arazimiz<strong>de</strong>n geçmek zorunda kaldığından, bizim aşirete bağımlı. Bu ne<strong>de</strong>nledir ki bizimle<br />

kirvelik kurumuna girmek zorunda kalmış. Gene bir üstümüz<strong>de</strong> birkaç tane daha <strong>de</strong><strong>de</strong>lik<br />

yapan ocak sahibi köy var. Ostan diyorlar. Şimdi onlar <strong>de</strong><strong>de</strong>lik (ocakza<strong>de</strong>) sıfatını<br />

kaybetmişler. Kendilerini Pilvenk Aşiretine bağlamaya çalışıyorlar. Aslında bunlar başka bir<br />

aşiret. Bizim aşiretin arazisi, bu aşiretin <strong>de</strong> etrafını çevirmis durumda. Bu aşiretin Dêsim´<strong>de</strong>ki<br />

diğer ocakza<strong>de</strong>lerle, yani <strong>de</strong><strong>de</strong> ve pirlerlerle ilişkisini bizim aşiret kontrol ediyor. Ostanlilar<br />

diğer bölgelere geçmek istreken bizim arazimiz<strong>de</strong>n geçmek zorunda kalıyor. Bazı köylerin pir<br />

ve <strong>de</strong><strong>de</strong> takımıyla ilişkisini biz kesiyoruz. İlişkileri bozuyoruz. Bu şekil<strong>de</strong> Pertek Bölgesin<strong>de</strong>ki<br />

sosyal düzeni bizim asiret kendi lehine bozuyor. Ama zamanla karşılıklı etkileşme sonunda biz<br />

alevileşmişiz. Bölgeyi kontrol ettiğimiz için, bu bölgeye kendi dilimizi (Kurmanci) yaymışız.<br />

Bizim aşiretin ilk yerleştiği yer Hozat bölgesi. İlk kurulan köy Roşek köyü. Ardıç ağaçları<br />

getirilerek orada evler yapılmış. Pertek´teki Pilvenkliler İç Dêsim´<strong>de</strong>n geliyorlar. Buranın<br />

yerleşik halkındandır. Zazadırlar. Yukarı Pilvenk Zazaca, ama Pertek´teki Pilvenkliler<br />

Kurmanci konuşuyorlar. Bugün Pertek´teki Pilvenklilerin Kurmanci konuşmasının ne<strong>de</strong>ni<br />

bizim aşiretle ilişkiye geçmeleri sonucu olmuş. Yani biz onları asimile etmişiz.<br />

H. Ç.: Pertek´in Kuzeydoğusundaki Yukarı Pilvenk Zazaca konuşuyor. Ancak sizin aşiretin<br />

sınırlarına yakın olan Aşağı Pilvenk Kurmanci konuşuyor. Yani günümüz<strong>de</strong> Pertek´te Kurmanci<br />

konuşan Pilvenklilerin dili önceleri Zazaca mıymış?<br />

K. A.: Evet Zazaca´ymış. Bizim etkimiz<strong>de</strong> kalarak Zazaca´yı bırakıp Kurmanci konuşmaya<br />

başlamışlar. Evet bizim aşirete komşu olan Aşağı Pilvenk, yani Pertek´teki Pilvenkliler<br />

tamamen Kurmanci konuşuyor. Bu Zazalar asimile olup Kurmanci konuşuyorlar.<br />

H. Ç.: Sizin aşiret alevileşme<strong>de</strong>n önce hangi inanca tabiiymiş?<br />

K. A.: Biz<strong>de</strong> caminin kalıntısı var. De<strong>de</strong>lerimiz<strong>de</strong>n biri Hacca gidip gelmiş. Camiyi onarmış.<br />

Evet, kesinlikle camiye gidiyormuş <strong>de</strong><strong>de</strong>lerimiz. Pertek´teki Sunni yaşlılar anlatıyor, diyorlar<br />

ki; „ Sizin Coravan´dan eski<strong>de</strong>n 40 atlı her zaman Cuma Namazına gelip gi<strong>de</strong>rdi.“ Babamlar<br />

bile bayramlarda Cuma namazına gidip geliyorlarmış. Belki sürekli gitmemişler ama 1960´lara<br />

kadar arada sırada camiye gitmişler. Son nesil terk etmiş. Sorduğumuzda, „İşte, yoksulluktan<br />

gidip gelemiyorduk.“ diyorlarsa da bence Alevi Kültürünün etkisi gi<strong>de</strong>rek ağır basmış ve<br />

alevilesmişler.<br />

Sunnilikten Aleviliğe geçiş üzerine yaşlılar diyor ki; „Dersim´<strong>de</strong>n <strong>de</strong>rvişin biri gelip<br />

Coravanlıları „Haq Yolu“na geçirmek istemiş. Bir toplantı yapmışlar. Bu toplantıya köylüler<br />

önce katılmamış. Sonra <strong>de</strong>rviş diyor ki, „Gelin, keramet gösterecem!“ Derviş asasıyla, bizim<br />

köyün üstün<strong>de</strong>ki Abdal Baba Dağı´ndan bir geyik çağırmış. Geyik sürüyü bırakıp köyün içine<br />

gelmiş. Geyiği kestirmiş. Etini pişirtmiş. Kafasını, ayaklarını, <strong>de</strong>risini bir kenara koydurtmuş.<br />

Köylüler yemeği (geyik etiyle yapılan) yedikten sonra pir, hayvanın kafasını ayaklarını<br />

postunu ve kemiklerini bir araya toplayıp asasıyla dokunmuş. Geyik tekrardan canlanmış. Pir<br />

(<strong>de</strong>rviş) geyiğe; „Haydi, git!“ <strong>de</strong>yince geyik dağa gitmiş. Bizimkiler, pirin bu kerametini


gördükten sonra alevileşmişler. Pirin keramet gösterdigi yerin (ev) etrafını çevirmişler. Bugün<br />

o yer kutsal kabul ediliyor. Bir zamanlar bu ev<strong>de</strong> iba<strong>de</strong>t edilmiş. Sonra köylünün biri keramet<br />

gösterilen evin taşlarını götürüp kendine yaptığı evin duvarlarında kullanmış. O evin<br />

duvarında görmek mümkün. Çok düzgün (iyi yonutulmuş) taşlar. Bu kutsal yerin hemen biraz<br />

yukarısında yıkılan caminin harabesi var.<br />

H. Ç.: Dervişin (pir) keramet gösterdiği yerin adı ne?<br />

K. A.: „Pagü Mal“ diyorlar. Yani „yıkık ev“ anlamına geliyor. Ondan sonra köy alevileşiyor.<br />

Dönüyor. Bu süreç içerisin<strong>de</strong> örnğin Ovacık Yeşilyazı´da Hacolar var. Bizim köy<strong>de</strong>n gitmişler.<br />

Elazığ´da ve köylerin<strong>de</strong> bizim köy<strong>de</strong>n gitme köylülerimiz var. Bunların hepsi Kurmanci<br />

konuşuyor. Aleviliğe dönme var. Zazaca´ya ya Zazalığa dönme olayı yok. Milanlılar<br />

milliyetçidirler. Dışarıya göç etmiş olan Milanlılar, Coravan´da oturmamalarına rağmen,<br />

bugün kendilerini „Coravanlı“ diye tanıtıyorlar.<br />

H. Ç.: Bazı Zaza aşiretleri, dil bakımından asimile oluyor. Örenğin Xıran, Hizol, Aşağı Pilvenk.<br />

Ticaret, asimilasiyon işinin bir ayağı. Diğer bir ayağı da kültür. Mesela Kurmanci müzigi,<br />

özellikle 1938 Zaza Soykırımı´ndan sonraki Zaza Müziğine göre çok daha ritimli ve neşeli.<br />

Milan aşiretine komşu olan Zaza aşiretleri bu kültür<strong>de</strong>n <strong>de</strong> etkilenmişlerdir. Ancak bugün<br />

Xıran, Hizol ve Pilvenk Aşiretleri ve hatta bugün Karakoçan ve diger bölgeler<strong>de</strong> Kurmanci<br />

konuşan Alevilerin tümü, biz alevi Zazalar gibi; „Biz Horosan´dan gelmişiz.“ diyorlar. Kültürel<br />

olarak, ruh hali olarak Alevi Zazalardan hiç bir farkları yok. Sence alevileşen Milan Aşiretinin<br />

“ruh hali“ ile Dêsim´<strong>de</strong> Kurmanci konuşan diğer Alevilerin ruh hali arasında bir fark yok mu?<br />

K. A.: Fark var. Çemişgezek ile Pertek arasında kalan köyler var. Barat <strong>de</strong>diğimiz köyler.<br />

Bunlar da bizimle bölgeye gelen Sunni Kürtler. Bu Kürtler hiç <strong>de</strong>ğişmemiş, asimile olmamış.<br />

Yani alevileşmemiş. Bugün <strong>de</strong> Sunni ve Kurmanci konuşuyorlar. Dêsim bölgesin<strong>de</strong><br />

Çemişgezek, Pertek ve Mazgirt´in bir kesimin<strong>de</strong> Kurmanci konuşuluyor. Diğer bölgeler zaten<br />

Zaza ve Zazaca konuşuyor. Bu nehir kıyısındaki Kurmanclar zamanla hem ekonomik ve hem<br />

<strong>de</strong> politik bir üstünlük oluşturmuş. Milan Aşireti bir yandan tarım ve hayvancılık yaparak<br />

ekonomik üstünlük kazanmış. Diğer yandan da İç Dersim´<strong>de</strong>ki aşiretler arası kavgalara<br />

girmemiş. Çünkü arazisi bu tür kavgalara uygun <strong>de</strong>ğil. Eğer Zazalarla kavgaya başlasaydı,<br />

zaten kaybe<strong>de</strong>rdi. Bu şekil<strong>de</strong> yıpranmamış ve zamanla hem psikolojik ve hem <strong>de</strong> politik<br />

üstünlük kazanmış.<br />

H. Ç.: Devletle ilişkisi nasıl?<br />

K. A.: Milan Aşireti Dêsim´e zaten silahlı gelmiş. Devletle arası çok iyi. Zaten öte<strong>de</strong>nberi<br />

<strong>de</strong>vletin bu aşirete verdiği bir <strong>de</strong>stek var. Dêsim´in en iyi arazisini <strong>de</strong>vlet bu aşirete vermiş.<br />

Bu şekil<strong>de</strong> <strong>de</strong>vletin <strong>de</strong> <strong>de</strong>steğiyle psikolojik ve zamanla ekonomik ve politik bir üstünlük<br />

saglamış kendisine.<br />

H. Ç.: Milan Aşireti´nin mutlaka kendi için<strong>de</strong> sürtüşmesi, problemi olmuştur, vardır. Dışarıya<br />

karşı (geri kalan Dêsim´ê karşı) bu iç problemlerini birbirlerine karşı malzeme yapıyor mu<br />

aşiret?


K. A.: Asla. Dışarıya karşı aşiret her zaman birlikte hareket etmiştir. Bir vucut olmuştur. Milan<br />

aşiretinin mıntıkası dışında, Milanlı kavgaya, tartışmaya, sürtüşmeye girmez. Ama biri gelip<br />

Milanlı´nın arazisi için<strong>de</strong> bir taşı kaldırsa, tüm Milanlılar birlik oluşturarak kendilerini<br />

savunurlar. Çünkü <strong>de</strong>vletle bu konuda bir anlaşmaları var. Devletin verdiği hakkı kullanır.<br />

Etrafı farklı dil ve kültürler tarafından sarılmış. Onlara karşı kendisini (kimliğini H.Ç.)<br />

kaybetmemek için dışarıya karşı her zaman tek vucut davranmış. Şu anda köy<strong>de</strong> birçok kişi<br />

bibiriyle konuşmuyor. Ama bir yayla için para toplama sözkonusu olunca, herkes üstüne<br />

düşeni yapıyor. Köy adına birşeyler yapılacağı zaman köyün hepsi kenetleniyor. 1999´da<br />

bizim köye yol geldiğin<strong>de</strong> jandarma yüzbaşısının yaptığı bir açıklama var: „Dêsim´<strong>de</strong> birbirini<br />

karakola gidip şikayet etmeyen, gammazlamayan tek köy burasıdır. Ama bu gidişle bir yıl<br />

sonra burası da karışır “ <strong>de</strong>mişti. Hakikatten ondan sonra bizim köy <strong>de</strong> karıştı.<br />

H. Ç.: Önceleri Zaza olan ve Zazaca konuşan ancak günümüz<strong>de</strong> Kurmanci konuşan Xıran ve<br />

Hizol Aşiretleriyle sizin aşiret arasındak ilişki nasıl?<br />

K. A.: Çevre köyler sürekli arazi yüzün<strong>de</strong>n Mazgirt´e (Sancak) mahkemeye gidip gelmişler.<br />

Elimiz<strong>de</strong> mesela 4. Mehmet´in emriyle verilen belgeler var. Elimiz<strong>de</strong>ki belgelerin hemen<br />

hepsi Arapça yazıyla yazılmiış ve çoğu yıpranmış durumda. Bu belgeler bugünkü yazıya<br />

çevrilirse birçok gerçek çıkar ortaya. Arkadaşla köye gidince (Mehmet Karer´le K. A. köye<br />

gi<strong>de</strong>ceklerdi, Mehmet´i göstererek) tüm belgeleri kendisine gösterebilirim. Mahkemenin<br />

kadılarını kendi tarafına çekebilmek için mahkemeye gidip gelirken, Mazgirt´teki ileri<br />

gelenlerle, nüfuz sahibi olanlarla ilişkiler kurulmuş ve bu ilişkiler hep sıcak tutulmuş. Çünkü<br />

işi, köy<strong>de</strong> kavgayla <strong>de</strong>ğil, Mazgirt´teki mahkeme<strong>de</strong> çözmek vardı.<br />

M. K.: Bu sözünü ettiğin belgeler Latin harfleriyle Türkçê´ye çevrilmiş mi?<br />

K. A.: 4. Mehmet dönemin<strong>de</strong> verilen belgelerin çoğu tercüme edilmiş. 1938´<strong>de</strong> bu belgeler<br />

bir daha çevrilmiş. Ama Yavuz S. Selim dönemin<strong>de</strong> verilen bir belge var. Bu belgeyi bazı<br />

köylüler çerçeveleyerek evlerine asmışlar. Bu belge çevrilmemiş.<br />

H. Ç.: Daha önceleri Zaza olan ve Zazaca konuşan ve ancak günümüz<strong>de</strong> Kurmanci (Kırdaşki)<br />

konuşan Xıran ve Hizol Aşiretleriyle Milan Aşireti arasındaki ticari ilişkileri ir<strong>de</strong>leyebilir misin?<br />

K. A.: Şavak Kültürü bizimle birlikte Dêsim´e gelmiş. Sürü sahibi olmanın verdiği kültür.<br />

Hayvan üretimini temel alan kültür bu. Bu kültür aşiret yapısına damgasını vurmuş. İç<br />

Dêsim´<strong>de</strong> Çemişgezek Baran Bölgesi ve bizim bölge Dêsim´<strong>de</strong>ki hayvan üretimini bir monopol<br />

gibi kendi elin<strong>de</strong> tutmuş. İç Dêsim üzerin<strong>de</strong> göreceli bir ekonomik üstünlük oluşturmuş. Bunu<br />

yaparken kendi arazisi, hayvanlarını otlatmaya yetmemiş. Bu ne<strong>de</strong>nle dağ köylerin<strong>de</strong> (İç<br />

Dêsim) otlak ve yayla aramış. Bizim köyler 1960´tan sonra İç Dêsim´in yaylalarına çıkmaya<br />

baslamışlar. Ama Baranlar daha önceleri Erzincan ve Erzurum yaylalarını bile kullanmışlar.<br />

İkinci bir ekonomik faktör, örneğin bizim köy eski<strong>de</strong>n pamuk ve mercimek üretiyormuş.<br />

Pamuk o dönem<strong>de</strong> buğdaydan, gılgıldan (darı), arpadan daha önemliymiş. Bizim oraların<br />

arazisi, Dêsim´in diğer bölgelerine göre tarıma daha elverişlidir. Buğdayın yanısıra pamuk,<br />

mercimek, gılgıl, arpa üretip pazara sürmüşler.


H. Ç.: Pazar ner<strong>de</strong>ymiş?<br />

K. A.: Pertek, Mazgirt, Hozat, Çemişgezek´te pazara götürmüşler.<br />

H. Ç.: Milan Aşiretinin sanat ve zanaat becerileri hakkında neler söyleyebilirsin? Özellikle<br />

zanaat (<strong>de</strong>mircilik, karasaban yapma v.b.) yapanlar, bu işi para getiren ticari bir faktöre<br />

dönüştürebilmişler mi?<br />

K. A.: Ben Coravan´nın anlamnı araştırdım. Anlamı, su kenarı, suyun etrafı. Bazı kaynaklarda<br />

su kanalı kazıcısının yeri ve yurdu anlamına geliyor. “Cor“ su kanalı kazıcısı, su bulan, suyu<br />

kanallarla kazarak aktaran anlamına geliyor. Bizim köyün, çevre köylere bu zanaatını para<br />

karşılığında götürmesi temelin<strong>de</strong> bir ticari ilişki geliştimiş olması mümkündür. Çünkü bu<br />

köyün adinda su kazıcısı veya kanal yapıcısı zanaati anlamı var.<br />

Bir <strong>de</strong> bizim köy<strong>de</strong> otlardan ilaç yapma geleneği var. Bu ilaç yapma geleneği 1960´lara kadar<br />

etkin bir şekil<strong>de</strong> sürmüş. Köy<strong>de</strong>ki bir aileye gelip yaralarını sardırtan, bitkisel merhem veya<br />

ilaç temin e<strong>de</strong>n birçok insanın gelip gittiği biliniyor. Otlardan ilaç yaparak gebelik, doğum<br />

yaptırma, çıban veya yaraları iyileştirebilen “kırsal tıp bilimi“ yapılmış. Bunun da sağlık<br />

sektörün<strong>de</strong> ticari bir rol oynamış olduğunu söylememiz mümkündür.<br />

H. Ç.: İç Dêsim´<strong>de</strong> kısa bir süre önceye kadar özellikle katır en önemli taşıma ve ulaştırma<br />

aracı olarak kullanılıyordu. Ben Nazımiye, Pülümür, Ovacık, Tunceli merkez köylerin<strong>de</strong> katır<br />

üreten bir aile tanımıyorum. Şavaklılar koyunun yanısıra katır da üretmişler mi? Katır ve katır<br />

üretimi, Zazalarla Şavaklılar arsında nasıl ticari bir ilişki geliştirmiş? Bu ticaretin Zazaca Dili ve<br />

Kültürü üzerin<strong>de</strong> nasıl bir etkisi olmuş sence?<br />

K. A.: Katır üretimi Şavaklıların (Milan) ayrılmaz bir parçasıdır. Katır, bizim bölge<strong>de</strong> her ailenin<br />

vazgeçilmez bir parçasıdır. Katır üretimi biraz karmaşıktır. Katırın babası eşek, anası attir.<br />

Bizim köylüler erkek eşekle dişi atı (kısrak) çifleştirerek katır üretiyorlar. 1994´te vefat e<strong>de</strong>n<br />

bir köylümüz erkek eşek, beygir ve katırı iğdiş ediyordu. Ondan sonra bu işi yapan çaplı bir<br />

usta kalmadı.<br />

H. Ç.: Pekiy, „Biz alevi Zazalar, Dêsim´<strong>de</strong> katırı hep Şavaklılardan satın almışız.“ diyebilir<br />

miyiz?<br />

K. A.: Diyebiliriz. Biz<strong>de</strong> at da var. Ama katırsız bir yaşam mümkün <strong>de</strong>ğildir. Olabilir ki, katır<br />

bizimle birlikte Dêsim´e gelmiş ve burada yayılmıştır.<br />

H. Ç.: Koyun ticareti, peynir ve yün ticareti hakkında neler söyleyebilirsin?<br />

K. A.: Biz Tunceli´nin birçok yaylasına gittik. Gittiğimiz bölgeler<strong>de</strong> çok az koyun vardı. Geçen<br />

sene ki sayıma göre sa<strong>de</strong>ce bizim köy<strong>de</strong> 10.000 koyun vardı.<br />

H. Ç.: Yani biz (Alevi Zaza) sizin bölge<strong>de</strong>n koyun ve dolayısıyla peynir ve yün <strong>de</strong> satın almışız<br />

diyebiliriz. Öyle mi?


K. A.: Evet öyle. Koyun da bizim yaşamımızın, kültürümüzün ayrılmaz bir parçasıdır. İç Dêsim<br />

hem koyun, hem <strong>de</strong> peynir ve diğer ürünleri biz<strong>de</strong>n satın almıştır.<br />

H. Ç.: Katır, koyun, peynir, yün, tahıl, ilaç, zanaat ticareti esnasında, Milanlılar (Şavaklılar)<br />

Kurmanci konuşmuştur. Bomosurlular (Seymomudu), Xıran ve Hizol köyleri zamanla İç<br />

Dêsim´le Şavaklılar arasında aracı olmaya da başlamış. Bu şekil<strong>de</strong> Kurmanci, bölge<strong>de</strong> ticaret<br />

dili olmuş diyebilir miyiz? Örneğin eski<strong>de</strong>n Zazaca konuşup, ama günümüz<strong>de</strong> Kurmanci<br />

konuşan bazı Bomosurlu, Xıran, Hizol Alevileri var. Bunların Zazaca´yı terke<strong>de</strong>rek Kurmanci<br />

konuşmaları, yani dil bakımından asimile olmaları bu ticaret sonucu olmuş diyebilir miyiz?<br />

K. A.: Kesinlikle. Yalnız ticaret <strong>de</strong>ğil. De<strong>de</strong> talip ilişkisi ve iba<strong>de</strong>t <strong>de</strong> önemli bir rol oynamıştır.<br />

Bize gelip gi<strong>de</strong>n Alevi Zaza <strong>de</strong><strong>de</strong>ler zamanla Kurmanci (Kırdaşki) öğrenmişler. Bizim köye<br />

gelen <strong>de</strong><strong>de</strong>ler (pir) Kurmanci konuşuyor. Zamanla iba<strong>de</strong>ti <strong>de</strong> Zazaca <strong>de</strong>ğil, Kurmanci yapmaya<br />

başlamışlar. Bizim köy<strong>de</strong> hiç Zazaca bir cem bağlanmamış. De<strong>de</strong>liğin kültürü, <strong>de</strong><strong>de</strong>lere verilen<br />

çıralıx, Hacı Bektaş´tan Osmanli Yenicerilerinin kazan kaldirmasına kadar gidiyor.<br />

H. Ç.: Bizim rayverler Seymomudu´dan (Pamuklu) geliyorlar. Bomosurlu . Zazaca ve Kırdaşki<br />

(Kurmanci) konuşuyorlar. Bavalarımız da Pülümür ´ün Tosniye köyün<strong>de</strong>n geliyorlar. Hem<br />

rayver ve hem <strong>de</strong> bavalaraımız Bomosurlu. Tosniye´<strong>de</strong>n gelenler sa<strong>de</strong>ce Zazaca konuşuyorlar.<br />

Oysa Pamuklu´dan (Seymomudu) gelen rayverlerimiz hem Zazaca ve hem <strong>de</strong> Kırdaşki<br />

konuşuyorlar. Biz katırlarımızı Rayver Uşen´<strong>de</strong>n satın alırdık. Ama onlar katır üretmiyordu.<br />

Pir Uşen´e bir <strong>de</strong>fasında şöyle sormuştum: „Siz bu katırları nere<strong>de</strong>n getirip bize<br />

satıyorsunuz?“ O da, „Xıran´dan“ <strong>de</strong>mişti. Xıran ve Hizol köyleri, Şavaklılarla Nazımiye bölgesi<br />

arsında aracı mı?<br />

M. K.: Mazgirt tarafındaki Bomosurlular sa<strong>de</strong>ce Kırdaşki konuşuyorlar.<br />

K. A.: Bizim köyler<strong>de</strong> hiç Zazaca cem bağlanmamış, gülbank verilmemiş. Xıran ve Hizol köyleri,<br />

bizim bölgeyi Tunceli´ne açan aracı bölgelerdir. Evet, Mazgirt Bölgesin<strong>de</strong>ki Bomosurlu<br />

<strong>de</strong><strong>de</strong>ler, Xıran ve Hizol köyleri, Kurmanci dilinin yayılmasında önemli rol oynamış, aracı<br />

olmuşlardır. Mazgirt´in Xıran, Hizol bölgesi bize coğrafi olarak yakın. Mazgirt yaylalarına<br />

eski<strong>de</strong>n gidip gelmiş bizim aşiret. Bizimle ilişkileri eski<strong>de</strong>n başlamış. Dolayısıyla bugün Zazaca<br />

konuşan İç Dêsim ile ilişkilerimiz<strong>de</strong> aracı ve bazen <strong>de</strong> arabulucu olmuşlar. Bizim<br />

ürettiklerimizi Xıran ve Hizollular merkezi Dêsim´<strong>de</strong> pazarlayıp satmışlar. Biz doğrudan<br />

merkezi Dêsim´e gitmemişiz. Dolayısıyla Xıran ve Hizollular bizimle ticaret yaparken Kurmanci<br />

Dili <strong>de</strong> bu şekil<strong>de</strong> Mazgirt Bölgesin<strong>de</strong> yayılmış.<br />

H. Ç.: İç Dêsimlilerin (Alevi Zaza) 30 sene önceye kadar Şavaklılara karşı belli bir antipatileri<br />

vardı. Ama Xıranlılara karşı hiç bir antipatileri yoktu. Biliyoruz ki önyargılar yüzyıllarca sürüp<br />

gi<strong>de</strong>bilir. Alevi Zazaların, Kurmanc Milanlılara karşı antipatilerini, Milanlıların geçmişte<br />

Kurmanc ve Sunni olmalarında arayabilir miyiz. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?<br />

K.A.: Evet. Bunun da şüphesiz büyük etkisi vardır. Bölge<strong>de</strong> alevileşen ve alevileşmeyen Milan<br />

Kültürü var. Aleviliğe dönmeyip Sunni kalan Milan (Şavak) köyleri var. Bu şekil<strong>de</strong> Sunni


Kurmanclar, Alevi Zazalara karşı ve Alevi Zazalar da kürtlüğün<strong>de</strong> (Kurmanc) ve sunniliğin<strong>de</strong><br />

direnenlere karşı hep mesafeli davranmışlardır.<br />

H. Ç.: Pülümür´ün Hacılı Köyü Pirsultanlı. Sa<strong>de</strong>ce Türkçe konuşan Hacılılar hiç Zazaca<br />

konuşmaz. Ancak onlar da alevi Türk. Dêsim alevi Zazaları bunlara da mesafeli durur. Onlarla<br />

da ortak bir ruh halimiz yok.<br />

K. A.: Pertek´te <strong>de</strong> bunu görmek mümkün. Pertek´teki Pilvenkliler<strong>de</strong> <strong>de</strong> bu ruh halini görmek<br />

mümkün.Pilvenkliler bizimle aynı ruh yapısına sahip <strong>de</strong>ğiller. Bunların hepsi siyasete <strong>de</strong><br />

yansıyor. Fikir ayrılığı var. Tunceli merkez<strong>de</strong> solculuk ağır basarken, Pertek´in Kurmancları<br />

kendilerini Kürt siyasetine yakın görüyor.<br />

H. Ç.: Kurmeş Köyü, Kurmeş <strong>de</strong>rneği var. Kurmeşlilerin Milanlılarla bir bağlantısı var mı?<br />

K. A.: Kurmeşlilerin Milan (Şavak) aşiretiyle ilişkisi yoktur. Kökenleri İran. Kurmeşliler <strong>de</strong><br />

İran´dan gelen Kürtlerdir. Milan Aşiretin<strong>de</strong>n daha milliyetçilerdir. „Önce Kurmeş sonra<br />

Pertek, sonra Tunceli!“ diyorlar. Dışarıya son <strong>de</strong>rece kapalıdırlar.<br />

H. Ç.: Kurmeşliler, Alevi ve Kurmanci mı konuşuyorlar? Kurmeşlilerin geçmişi Sunni mi?<br />

K. A.: Evet, Alevi ve Kurmanci konuşuyorlar. Geçmişleri Sunni mi, bilmiyorum. Ama<br />

Kurmeşlilerin „Gelin Alayı“ <strong>de</strong>dikleri bir taş efsaneleri var. O efsane<strong>de</strong> namazdan da<br />

bahsediliyor. Efsane<strong>de</strong>, gelin yüzünü şeye(?) çevirerek, duaya namaza durmuş. Tanrıya, „Beni<br />

burada taş yap!“ diye yalvarmış. Efsaneye göre gelin orada taş olmuş. Asağı Kurmeş´in<br />

<strong>de</strong><strong>de</strong>leri Ağuçanlıdır. Aşağı Kurmeş ve Yukarı Kurmeş olmak üzere iki köydür. Yukarı Kurmeş<br />

biraz daha farklıdır. Bu iki köyün kültürü biribirin<strong>de</strong>n farklılıklar gösteriyor. Kendi aralarında<br />

çelişkileri var. Yukarı Kurmeş Zaza kesime yakın. Hozat Zaza kültürüne yakın. Zazalarla<br />

ilişkileri daha fazla. Belki <strong>de</strong> kökenleri Zaza´dır, zamanla mecburiyetten Kurmanci<br />

öğrenmişlerdir. Çünkü Zazalarla karşılıklı birbirlerine sempati duyuyorlar. Aşağı Kurmeş,<br />

Yukarı Kurmeş´i aşağılıyor, küçük görüyor.<br />

H. Ç.: Sizce Desim´<strong>de</strong>ki Kurmanc (Kürt) kökenlilerin nüfusu ne kadardır?<br />

K. A.: Şu anda Dersim´<strong>de</strong> „Kürt olmak“ moda olmuş. Biz Dersim Kurmancları birbirimizi biliriz.<br />

Her kes, her kesi tanır. Dêrsim´<strong>de</strong> kafa sayımız 4000 insanı geçmez.<br />

H.Ç.: Xıran ve Hizollular bu sayıya dahil mi?<br />

K. A.: Hayır, bu sayıya Mazgirt (Xıran ve Hizol) dahil <strong>de</strong>ğildir. Çünkü onlar Zaza kökenlidir.<br />

H. Ç.: Benim sorularım şimdilik bu kadar. Teşekkür e<strong>de</strong>rim. Mehmet Bey, senin sormak<br />

istediğin birşey var mı?<br />

M. K.: Hayır, teşekkür e<strong>de</strong>rim.<br />

K. A.: Ben <strong>de</strong> size teşekkür e<strong>de</strong>rim.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!