You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ÜSTAT RASİM ÖZDENÖRENLE’LE HASBİHAL<br />
AİŞE CAN - MERVE MAHİTAPOĞLU<br />
MERYEM SENA ÖZTÜRK<br />
diyelim ki yola çıkmışım, şurada herhangi bir şey<br />
dikkatini çekince oraya yönelir sizi unutur bir<br />
süre <strong>son</strong>ra arkamızdan yetişir bu defada o hızını<br />
kesmez o hızla devam eder giderdi. Dalgınlık değil<br />
bu başka bir şey. Dalgın olan Alâeddin’di, benim<br />
ikizim. O fiilen dalgındı doğuştan dalgın birisiydi.<br />
Yani oralara dalarsak onun dalgınlıklarıyla ilgili…<br />
Efsane çapında dalgınlıkları var onunki dalgınlıktı,<br />
Cahit’in ki vurdumduymazlık bir bakıma…<br />
Biz: O, kendi dünyasında gibiydi yani öyle<br />
diyebilir miyiz? Hani,sizlerle beraber bulunuyor<br />
aslında ama …<br />
Üstat: E bulunuyor da… Mesela ‘’ Cahit niye<br />
dergilere yazı göndermiyorsun yahut şiirini?’’<br />
Onun yerine şiirlerini ben aldım, ben Türk sanatı<br />
dergisine gönderdim. O dergide tükenmiş. Bende<br />
bu ikisinin tam tersine, kaç kişi yola çıktıksa sayarım.<br />
Kaç kişiyiz diyelim şuanda hepimiz dışarıya<br />
çıktık hep beraber yürüyerek bir yere gidiyoruz, 5<br />
kişiyiz bir de ben 6. Önde olanlara arkada kalanlar<br />
kızar biraz yavaş olun arkada kalanlar var! Arkadakileri<br />
uyarırım, biraz adımlarınızı hızlı atın… Menzile<br />
ulaşıncaya kadar onları güderim ben. Ama<br />
onlar farkına varmaz bunun. Çünkü hiç birinin<br />
umurunda değil. Benim bu dikkat ettiğim şey hiçbirinin<br />
umuruna gelmez, umurunda değil! Bir tek<br />
ben umursarım bunu. 3 kişi 5 kişi onların hepsinin<br />
sorumluluğunu, yani bana verilmiş bir sorumluluk<br />
değil bu; kimsenin bana resmen, hukuken yada<br />
ahlaken verdiği bir sorumluluk değil! Ben, kendim<br />
rahat edemem sağıma soluma dikkat etmeksizin<br />
yürüyemem veya etrafımdaki adamlar, mesela<br />
Alaaddinle ikiz olduğumuz için çocukluğumuzun<br />
bütün o dönemleri de beraber geçmiştir, Alâeddin<br />
yoldan giderken diyelim ki birileri top oynuyor<br />
ve top ayağına geldi, o topu süre süre gider beni<br />
unutur o top nereye giderse onun arkasından<br />
koşar gider, birisine rastlar Alâeddin nereye gidiyorsun?<br />
Alâeddin şaşırır bir yere mi gidiyorum<br />
bir yere gitmiyorum, bir yere gitmiyorsan hadi<br />
şuraya gidelim der onun arkasına takılır oraya gider.<br />
Onunla beraberken bir başkası Alâeddin hadi<br />
gel seninle sinemaya gidelim der onun arkasına<br />
takılır. Onunla sinemaya gider. Yolda bir başkasına<br />
rastlasa ya sinemada ne yapacaksın hadi top<br />
oynamaya gidelim dese onunla topa gider.<br />
Topa giderken bir başkası hadi tiyatroya gidelim<br />
der oraya; birisi okula gidelim der… Yani o saat<br />
okul saatimi o saatte okulda ne işimiz var demez<br />
olur gidelim bize gidelim der onun arkasına takılır<br />
gider… Öyle enteresan bir adamdı o da. Bense<br />
şey yapmam yani o topa bile ayağımı vurmam!<br />
Ben sadece eğer top tehlikeye girecekse ayağımla<br />
tutmadığım takdirde oradan duvardan aşağıya<br />
düşecekse yahut düşmeyecekse onu kollarım<br />
top tehlikeye girmesin diye ayağımla tutar bir<br />
tekme falanda atmam. Topu sahiplerine bırakır<br />
etrafa da hep dikkat ederim. Cahit’le bir gün şu<br />
masada çalışıyoruz, Mavera dergisini çıkarttığımız<br />
dönemlerde . Belli bir saatte de büroda olmamız<br />
gerekiyor.Vakit yaklaşınca buradan ayrıldık ama<br />
sohbetimiz bitmedi bu sokağın adı Dede Efendi<br />
Sokak o zaman gene buradayız bunun aşağıya<br />
doğru uzantısı Yüksel Caddesine çıkar üst geçidi<br />
geçtikten <strong>son</strong>ra Yüksel Caddesine çıkıyoruz ben<br />
kaldığımız yerden devam ettim anlatmaya, Yüksel<br />
Caddesini de Ziya Gökalp Caddesi kesiyor o<br />
caddede arabaların trafiğinin kesilmesini bekledik.<br />
Beklerken Cahit’in elini tuttum dedim ‘’Cahit hiç<br />
sesini çıkarmıyorsun deminden beri ‘’ Maverayla<br />
ilgili işte şu sayıda şunu yapalım bu sayıda bunu<br />
yapalım diye projeleri anlatıyorum daha önce şey<br />
yapıyordu olur mu olur ha hı gibi sesler çıkarıyordu<br />
bir süre <strong>son</strong>ra sesi de çıkmıyor. Dedim’’ Sesini<br />
çıkartmıyorsun’’ elinden tuttum baktım yabancı<br />
birisi dedim ya arkadaş kusura bakma yanımda bir<br />
arkadaş vardı dedi ki senin o arkadaşın iki sokak<br />
önce seni bıraktı gitti o arada dedi ben yanından<br />
geçiyordum bana takıldın, daha doğrusu kendisi<br />
bana takılmış. Sen dedi bir şey anlatıyordun<br />
anlatmaya devam ettin bende dikkat etmemişim<br />
demek yanımda sadece siluetini görüyorum onla<br />
beraber uzun uzadıya anlatmışız dedim; ya niye<br />
söylemedin dedi ki öyle iştahla anlatıyordun ki kıyamadım.<br />
Neyse adamla helalleştik gittik. Adam<br />
yanımdan ayrılıyor, Cahit… Ama haber vermeye<br />
üşeniyor ve yahut ihtiyaç hissetmiyor. Böyle bir<br />
enteresan arkadaş topluluğu… Ali de enteresan bir<br />
arkadaştı . O da hiçbir şeyi beğenmezdi mesela<br />
yazdığım hikayelerin hiçbirini beğenmezdi mutlaka<br />
bir kusur bulurdu. hiç kusurumu bulmadığı bir<br />
şeyi hatırlamam. Bense onun en ufak bir kusurunu<br />
dahi bulamazdım, hikayeleri mükemmel gelirdi<br />
beğenmesem bile Ali çok güzel olmuş ,iyi olmuş<br />
falan derdim. O, beğense bile mutlaka bir kusur<br />
bulurdu. Şurası böyle olsa daha iyi olur falan kabilinden<br />
bazılarını dikkate alırdım bazılarını almaya<br />
değmezdi. Mesela ilk yazdığım öyküde 8 - 10 yaşlarında<br />
soğuktan üşümüş bir çocuğun hikayesini<br />
anlatıyordum .Ali dedi ki ‘’Bu hikayenin <strong>son</strong>unda<br />
çocuk ölse daha etkili olur bu hikaye’’ bende<br />
dedim ki bu hikayenin kurgusu bu çocuğu öldürmeye<br />
götürmüyor bizi ,onu yapabilmemiz için<br />
bu kurguyu değiştirmem lazım eğer bu çocuğun<br />
illa hikayenin <strong>son</strong>unda ölmesi gerekiyorsa olayları<br />
ona göre tanzim etmemiz lazım dedim ve ikinci<br />
hikaye olarak da öyle bir hikaye yazdım. Bu neyi<br />
gösteriyor ; bizim bir başka özelliğimizi ortaya<br />
koyuyor! Ya, teorisini bilmeden bile ki teori falan<br />
bildiğimiz yok… lise 1 öğrencisi ne teorisi bilecek<br />
okullarda öğrettikleri öğrendiğimiz ortaokulda işte<br />
lise birinci sınıfta zaten henüz ortaokul bilgisiyle<br />
oraya gelmişiz okuma birikimimiz fena değildi,<br />
Ömer Seyfettin’i hatmetmişim onun dışında bir<br />
sürü başka hikayeler, romanlar, düzyazılar okumuşuz<br />
onların hepsi bize belli bir fikir veriyor. Nitekim<br />
benden başka da bu işin teorisine merak salan<br />
kimse olmadı aramızda. Ne Cahit sardı, ne Alâeddin’in<br />
merakı vardı ama Alâeddin’de kökende<br />
felsefeci olduğu için bu işlere ilgisi vardı. Fakat her<br />
şeye rağmen diğer arkadaşlara göre Alâeddin’in<br />
eleştirileri vardı Cemal Süreyya’nın Üvercinka * ilk<br />
yayınlanan şiir kitabı, onun hakkındaki ilk yazıyı da<br />
Alâeddin yazdı Üvercinka değişik güzel veya değişik<br />
yeni başlıklı bir yazıydı. Diğer arkadaşların öyle<br />
teorik merakları yoktu. Cahit hudayinabitti… Mesela<br />
edebiyat öğretmeni Mustafa Ata tanır Cahit’i<br />
3 sene lise <strong>son</strong>da edebiyat dersinden sınıfta bıraktı<br />
.O da bize ziyarete geldiğinde hocam dedim ‘’Ya<br />
Cahit gibi bir adam 3 sene yani Allahtan korkmadın<br />
3 sene bu adamı edebiyat dersinde süründürdün’’<br />
dedi ki’’E öyle diyorsun ama boş kağıt<br />
verirdi!’’ bende dedim ki hocam boş kağıt verse<br />
bile ya sen dolduraydın yahut kendisini çağırıp ne<br />
doldurulması lazım geliyorsa Cahit şuraya şunları<br />
yaz dersin olur biterdi bu iş, yok dedi o kadarını<br />
da yapamazdık yapmamış yani Cahit’in de böyle<br />
bir teorik merakı yoktu. kafasızlığından mı haşa ilgi<br />
duymuyor fakülte bitirme tezi… Rilke üzerine bir<br />
arkadaş onun şiirlerini Rilke’ye benzetmiş ondan<br />
<strong>son</strong>ra Rilke’ye ilgi duyuyor kendisi ile yapılan bir<br />
mülakatta da en çok hangi şairi okudunuz en çok<br />
hangisinden etkilendiniz diye sorduklarında en<br />
çok diyor Rilke’yi okudum <strong>son</strong>ra onun arkasından<br />
en çok derken diyor dördü beşi geçmez okuduğum<br />
şiir ama bitirme tezi de Rilke üzerine o tez<br />
şimdi yayımlandı yanılmıyorsam beyan yayınlarından<br />
çıktı .<br />
Bir gün, Cahit’i üzgün bir şekilde gördüm…<br />
Ne oldu Cahit hayırdır dedim tezim dedi , reddedilmiş<br />
peki gerekçesi ne? bilimsel bulmadılar<br />
bilimsel görmediler tezimi bunda benim bilimsel<br />
yapacak bir şeyim yok ki ben Rilke hakkında kendim<br />
ne düşündümse onu yazdım sağdan soldan<br />
kitap fln kurcalamadım… Cahit dedim işin kolayı<br />
var -Alman filolojisinde okuyor Cahit- sizin nasıl<br />
olsa fakülte yahut bölüm kütüphanesinde Rilke ile<br />
ilgili tonlarca kitap var onları al eline iki satırda üç<br />
satırda bir o kitaplardan birine atıfta bulun sayfasını<br />
kitabın künyesini yaz sayfası da şudur de hoca<br />
gitsin kendisi bulsun araştırsın o kadar tahammülü<br />
13<br />
14