You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
HÜSNÜ KANBER<br />
Slovenya’nın 1991 yılında bağımsızlık kararı almasının<br />
ardından 1992 yılında bağımsızlık kararı alan Bosna<br />
Hersek, uygar Avrupa’nın gözü önünde hafızalardan<br />
hiçbir zaman silinemeyecek bir vahşete maruz kaldı.<br />
Bosna-Hersek’te, 1992-1995 tarihleri arasındaki işgal<br />
döneminde 250 bin kişi öldü, 150 bine yakın kişi yaralandı,<br />
40 bin kadına tecavüz edildi ve 1.5 milyon insan<br />
topraklarından göç etmek zorunda kaldı. (Gündüz,<br />
2012) Bosna-Hersek’in işgali esnasında en dehşetli<br />
katliamlardan birisi de, içerisinde kadın ve çocuklarında<br />
olduğu 8372 kişinin, 11 Temmuz 1995 tarihinde<br />
Srebrenitsa’da katledildiği soykırımdı. Srebrenitsa<br />
Katliamı esnasında katliamın sorumlularından biri olan<br />
dönemin Sırp Ordusu Başkomutanı Ratko Mladiç, 11<br />
Temmuz 1995 tarihinde şu açıklamayı yapmıştı : ‘’11<br />
Temmuz 1995’de, bugün, Sırplar için kutsal bir günün<br />
yıl dönümünü kutlamadan önce Sırp Srebrenitsa’dayız.<br />
Bu kenti Sırp milletine armağan ediyoruz. Türklere<br />
(Osmanlı’ya) karşı gerçekleştirdiğimiz ayaklanmanın<br />
anısına Müslümanlardan intikam alma zamanı gelmiştir<br />
‘’.<br />
Avrupa’nın ve dünyanın gözü önünde Bosna’nın<br />
karşı karşıya kaldığı bu soykırım Türkiye’de de birbirinden<br />
farklı ideolojilere sahip kişiler tarafından da<br />
hissedilmişti. 8.Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal<br />
vefatından 2 ay evvel Şubat 1993’te Taksim’de yaptığı<br />
mitingde yaptığı kullandığı ifadeler Türkiye’nin<br />
dış politikadaki atacağı adımları gösteren önemli bir<br />
belgeydi. Merhum Cumhurbaşkanı Özal mitingde<br />
şu ifadeleri kullanmıştır: Türkiye ve Türk milleti, Bosna-Hersek’in<br />
ikinci bir Endülüs trajedisinin yaşanmasına<br />
asla izin vermeyecektir. Bundan kimsenin şüphesi<br />
olmasın. Tarihin yüz seneden sonra getirip önümüze<br />
bıraktığı bu yadigara sahip çıkmak bizim için insani,<br />
tarihi, milli ve dini bir borçtur. Bir namus borcudur. Bu<br />
borcu ödeyeceğiz.<br />
Evet, bu mesele bizim için hem mesuliyet ve vebaldir,<br />
hem de büyük bir şanstır. Türkiye ne bu vebalden<br />
kaçabilir, ne de bu şerefi reddedebilir. Çünkü biz<br />
Türkiyeyiz, çünkü bugün Bosna-Hersek Türkiye’nin<br />
ta kendisidir. Ve bugün bütün bir Türkiye boydan<br />
boya Bosna-Hersek olmuştur. (Çandar, t.y.) Turgut<br />
Özal’ın yanı sıra 1992’yi 1993’e bağlayan günlerde<br />
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve beraberindeki<br />
bir heyet savaşın yaşandığı Bosna’ya gitmişti. Milliyet<br />
Gazetesi’nin haberine göre, Bosna-Hersek’in ikinci<br />
büyük kenti Tuzla’da yılbaşı gecesini geçiren Baykal,<br />
kuşatma altındaki bu kentte cepheye giderek savaşı<br />
izledi. Bosnalı Müslüman askerlere moral veren<br />
Baykal, Sırpların vahşi tecavüzüne uğrayan kadın ve<br />
genç kızlara da Türkiye’deki Boşnak genç kızlardan<br />
toplanarak götürülen namus ve iffetin simgesi sayılan<br />
yaşmaklar taktı. Bunun yanında, savaşın yaşandığı o<br />
dönemde Başbakan Tansu Çiller, Pakistan Başbakanı<br />
merhume Benazir Butto ile bombardıman altındaki<br />
Saraybosna’yı ziyaret etmişti. Amerikan New York<br />
Times Gazetesi 3 Şubat 1994 tarihli haberinde bu<br />
ziyareti ‘‘İslami Liderler Bosna Hükümeti’ni Desteklemek<br />
İçin Saraybosna’yı Ziyaret Etti’’ başlıklı haber ile<br />
duyurdu. Tansu Çiller ayrıca 2000 yılında rahmetli<br />
Aliya İzzetbegoviç’in davetlisi olarak gittiği Bosna<br />
Hersek’te Boşnak halkına seslenirken konuşmasında<br />
“ Boşnak milletine sıkılan kurşun, aslında bizim ortak<br />
tarihimize sıkılmıştır. İnsanlığa sıkılmıştır. Yüzyıl önce<br />
yüreğimiz yana yana bu toprakları terk ederken ve<br />
sizleri kaderlerinizle baş başa bırakırken, koyun koyuna<br />
yatan şehitlerin kemiklerini sızlatmıştık. Şimdi<br />
onlar mezarlarında rahat uyuyabilirler. Çünkü Hilalin<br />
askerleri, barışı korumak için Bosna’ya geri döndüler<br />
“ ifadesini kullanmıştı. 2003 yılında Bosna’nın efsane<br />
lideri rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in vefatından çok<br />
kısa bir süre önce, zamanın başbakanı Recep Tayyip<br />
Erdoğan, Aliya İzzetbegoviç’i tedavi gördüğü hastanede<br />
ziyaret etmişti. Rahmetli Aliya, o ziyaret esnasında<br />
Erdoğan’a vasiyet olarak şunları söylemişti: Dualarımız<br />
sizinle. Bu topraklar Osmanlı bakiyesidir. Bosna’mı koruyun,<br />
Bosna’ma sahip çıkın. O size emanet. Merhum<br />
Aliya’nın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a<br />
bu vasiyeti, hiç şüphesiz geçmişten bir miras olarak<br />
gelen ortak kültürümüzün, geleneğimizin, tarihimizin<br />
ve inancımızın en önemli göstergelerinden birisidir.<br />
Kuzey İrlanda’da Osmanlı için dua eden Yasser Abi’nin<br />
duası,merhum Aliya’nın vasiyetindeki dualarımız sizinle<br />
şeklindeki ifadesi, 15 Temmuz karanlığını yaşadığımız<br />
o gecede bizim için tek yürek olan ümmetin<br />
duası bizim gönül coğrafyamızın enginliğini ve buna<br />
bağlı olarak bizim sorumluluklarımızı bize göstermektedir.<br />
Bugün birçok sıkıntıların yaşandığı, gözyaşlarının<br />
aktığı ve zulümlerin yaşandığı gönül coğrafyamızın<br />
kaderi hiç şüphe olmasın ki bizim kaderimizdir.<br />
Bugün Suriyeli muhacir kardeşlerimize ensar olabilme<br />
gayretidir bizim gayretimiz. Şam’ın, Bağdat’ın,<br />
Kahire’nin, Kudüs’ün, Saraybosna’nın, Semerkand’ın,<br />
Doğu Türkistan’ın, Myammar’ın, Bişkek’in, Bingazi’nin,<br />
İslamabad’ın, İstanbul’un ve daha nice yerlerin birbirine<br />
tam manasıylagönül bağıyla bağlandığı günleredir<br />
özlemimiz.<br />
Tıpkı geçmişte olduğu gibi bugün de sorumluluklarımızın<br />
dairesi çok geniştir. 1 Mart 1992’de bağımsızlığını<br />
elde eden ve akabinde 3 yıldan fazla zulme<br />
maruz kalan kardeş Bosna-Hersek halkının bağımsızlığının<br />
25.yılını yürekten kutluyorum. Elindeki kısıtlı imkanlarla<br />
İslam Bayrağı’nı düşürmeyen efsane komutan<br />
ve lider Aliya İzzetbegoviç’i ve bu savaş esnasında<br />
şehit düşen ve Bosna’nın bağımsızlığı için mücadele<br />
edip ahirete irtihal edenleri saygı ve rahmetle yad<br />
ediyorum. Unutulmasın ki ‘‘Evlatlarım! Evlatlarım! Bak<br />
Mladiç çocuklarıma ne yapmış’’ diye ağlayan annenin<br />
acısı bizim acımızdır ve birçok acıdan sonra istikbalini<br />
kazanan Bosna’nın istikbali de yine bizim<br />
istikbalimizdir<br />
<strong>kusva</strong>.org<br />
20