KOAH Bülteni 2015 Sayı 1
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />
ISSN: 1308-6723<br />
SAYI: 1<br />
OCAK <strong>2015</strong><br />
www.solunum.org.tr<br />
• <strong>KOAH</strong>’ta Tedaviye Uyum<br />
Mukadder Çalıkoğlu<br />
• Glycopyrronium (NVA237)<br />
Mecit Süerdem<br />
• Ciddi amfizemli hastalarda<br />
akciğer volüm azaltıcı coil<br />
(sarmal) tedavisi: Çok merkezli<br />
Avrupa çalışması<br />
Gazi Gülbaş<br />
• ECLIPSE Çalışması’ndan Sonra <strong>KOAH</strong>’a Bakış<br />
Açımız Değişecek mi? Çalışma ekibinden bir<br />
klinik perspektif<br />
Deniz Aydoğan<br />
Editörler: Hakan Günen | Mukadder Çalıkoğlu<br />
<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ <strong>2015</strong> (1)
derleme<br />
<strong>KOAH</strong>’ta Tedaviye<br />
Uyum<br />
Mukadder Çalıkoğlu<br />
Mersin<br />
Üniversitesi<br />
Tıp Fakültesi<br />
Göğüs Hastalıkları<br />
Anabilim Dalı<br />
Dünya genelinde giderek artan önemli bir mortalite ve morbidite<br />
nedeni olan Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı dünyadaki<br />
ölüm nedenleri arasında 4. sırada yer almakta olup<br />
sigara içme alışkanlığının artmasına bağlı olarak 2020 yılında 3.<br />
sıraya yükselmesi beklenmektedir. Türkiye’de de dünya ülkeleri ile<br />
paralel olarak <strong>KOAH</strong> önemli bir problem haline gelmektedir.<br />
Önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olan <strong>KOAH</strong> için tam<br />
kür sağlanamasa da son yıllarda tedavide büyük ilerlemeler kaydedildi.<br />
Farmakolojik ve nonfarmakolojik tedavi yöntemleri uygun<br />
hastalarda ve doğru kullanımla hastaların semptomları, yaşam kaliteleri,<br />
solunum fonksiyonları ve alevlenmeler üzerinde son derece<br />
<strong>KOAH</strong> Çalışma Grubu Yayınıdır<br />
<strong>KOAH</strong> <strong>Bülteni</strong>, <strong>2015</strong>(1)<br />
Editörler<br />
Hakan Günen, Mukadder Çalıkoğlu<br />
İmtiyaz Sahibi: Mecit Süerdem<br />
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Hakan Günen<br />
Yayın İdare Merkezi: Şerafeddin Cad.<br />
Hekimoğlu İş Merkezi,<br />
K:2/209, Karatay, Konya<br />
Tel: (0332) 353 15 51<br />
Yayın Türü: Ulusal Süreli Yayın<br />
Yayına Hazırlayan<br />
Tomtom Mah.<br />
Camcı Fevzi Sok.<br />
No: 32 Beyoğlu,<br />
İstanbul<br />
Tel: (0212) 293 23 00<br />
Faks: (0212) 293 23 01<br />
www.probiz.com.tr<br />
Yayın tarihi: Mart <strong>2015</strong><br />
2
önemli olumlu etkiler ortaya çıkarmakta ve hastalıkla<br />
ilişkili sağlık giderlerini azaltmaktadır.<br />
Ancak tüm kronik hastalıklarda olduğu gibi KO-<br />
AH’ta da tedaviye uyum çok boyutlu ve önemli bir<br />
problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Sağlık<br />
Örgütü kronik hastalıklarda uzun süreli tedavi<br />
uyumunu %50 olarak bildirmiştir. <strong>KOAH</strong>’ta da tedavi<br />
uyumu %50 civarında olup, gerçek yaşam verileri<br />
dikkate alındığında bu rakam daha da düşük<br />
bulunmuştur (%10-40).<br />
<strong>KOAH</strong> tedavisinde kullanılan ilaçlar ve kompleks<br />
tedavi rejimleri özellikleri gereği uyumsuzluğa eğilimi<br />
artırır. Bir <strong>KOAH</strong> hastasında tedavi uyumsuzluğunun<br />
en çok karşılaşılan nedenleri sık doz gereksinimi,<br />
inhaler cihaz kullanımı, polifarmasi, uzun tedavi<br />
süreleri, ileri yaş, ek hastalıklar ve tedavileri olarak<br />
sıralanabilir. Bir <strong>KOAH</strong> hastasına reçete edilen ortalama<br />
ilaç sayısı 5-6 olarak bildirilmektedir.<br />
Tedaviye uyum konusu çok uzun yıllardır üzerinde<br />
durulan bir konu olmakla beraber son yıllarda<br />
tedavi uyumsuzluğunun getirdiği ekonomik yük nedeniyle<br />
yeniden odak noktası olmuştur. Tüm dünyada<br />
konuyla ilgili çok sayıda makale yayımlanmakta<br />
ve özellikle;<br />
• Tanımlama (Adherence, complians, concordance,<br />
compiant phenotype),<br />
• Tedaviye uyum düzeyi,<br />
• Tedaviyi uyumu etkileyen faktörler,<br />
• Uyumsuzluğun nedenleri nelerdir,<br />
• Tedavi uyumunu nasıl ölçebiliriz,<br />
• Hastalık kontrolü için uyum veya uyumsuzluğun<br />
ortalama/cut-point değeri nedir,<br />
• Uyumsuzluğun sonuçları nelerdir,<br />
• Tedavi uyumsuzluğunu nasıl aşabiliriz gibi<br />
birçok konu üzerinde tartışılmakta ve bu soruların<br />
çözümleri aranmaktadır.<br />
Şu an tedavi uyumsuzluğunun evrensel bir tanımı<br />
olmamakla beraber karşılığında en sık kullanılan<br />
“adherence” sözcüğüdür ve aslında oldukça kompleks<br />
bir konsepttir. Adherence; hastanın kendi sağlık<br />
yönetiminin bir parçası olarak tedavisinde aktif-merkezi<br />
rol alması olarak ifade edilmektedir.<br />
“Complians” ise çoğu zaman tedavi uyumu olarak<br />
kullanılsa da daha çok pasif uyumu (alışkanlık)<br />
ifade etmekte, hastanın tedavisine aktif katılımını<br />
karşılamamaktadır. Bu konuda son yıllarda İngiltere’de<br />
sık kullanılan “Concordance” ise hasta-profes-<br />
3
derleme<br />
yonel ekip arasında tartışılıp birlikte oluşturulan bir<br />
terapötik karar ilişkisini ifade etmektedir.<br />
Tedavi uyumsuzluğu kabaca aşağıdaki iki başlık<br />
altında toplansa da çok farklı ve sınıflandırılması zor<br />
şekillerde karşımıza çıkabilir.<br />
a. Kasıtsız/bilmeyerek tedaviye uymama: (bilişsel<br />
bozukluklar, yanlış anlama, beceri yetersizliği,<br />
tedaviyi rutin hale getirememe).<br />
Yeni bir reçeteye kasıtlı uyumsuzluk oranı<br />
%15 olup, primer-aktif uyumsuzluk olarak<br />
da isimlendirilebilmektedir.<br />
b. Kasıtlı/bilerek tedaviye uymama: hasta<br />
kontrolü dışındaki nedenler (pasif) ile ortaya<br />
çıkan uyumsuzluk oranı %20-50 (Sekonder<br />
uyumsuzluk) (tedavinin yararına inanmama,<br />
hekime veya tedaviye güvensizlik, kötü deneyimler,<br />
sosyal ve çevresel etkiler).<br />
<strong>KOAH</strong>’ta bu tedavi uyumsuzluğu paternlerinin hepsini<br />
görebiliriz. Özellikle 65 yaş üstü ve komorbiditeleri<br />
nedeniyle çok ilaç kullanımı söz konusu olan<br />
<strong>KOAH</strong> hastalarında en sık karşılaştığımız kasıtlı tedavi<br />
uyumsuzluğu tipi, eksik (underuse) ve uygunsuz<br />
(improper use) kullanım iken kasıtsız uyumsuzluk<br />
tipi ise unutmadır.<br />
Tedavi uyumsuzluğunun nedenleri DSÖ tarafından<br />
5 başlık altında toplanmaya çalışılmıştır.<br />
• Hasta ilişkili<br />
• Hastalık ilişkili<br />
• Tedavi ilişkili<br />
• Sağlık sistemi/profesyonel<br />
• Sosyo-ekonomik<br />
Bu ana başlıkların altını dolduran çok sayıda faktörden<br />
söz edilmekte ve her farklı hasta için farklı yeni<br />
faktörler de listeye eklenebilmektedir (tablo1).<br />
Bu başlıklar içinden bugüne kadar üzerinde en<br />
fazla durulan tedavi rejimi ile ilgili tedavi uyumsuzluğu<br />
ve nasıl aşılacağı konusu olmuştur. Çalışmalar<br />
göstermiştir ki kombinasyon tedavileri ilaçların<br />
tek tek kullanımlarına göre daha yüksek bir<br />
tedavi uyumu sağlamaktadır. Bu kanıtlara dayanarak<br />
GOLD 2014 ve GINA 2014 güncellemelerinde,<br />
İKS ve LABA kullanılması gereken hastalarda<br />
fiks doz kombinasyonu önermektedir. Yine kanıtlar<br />
ilaç uygulama sıklığı ile tedavi uyumu arasında<br />
ters bir ilişkiden söz etmektedir ki bu da günde<br />
tek doz kullanılabilecek uzun-ultra uzun etkili<br />
ilaçların kullanıma girmesiyle aşılacaktır. <strong>KOAH</strong><br />
tedavisinin temel taşları olan inhaler ilaçlarda da<br />
tedavi uyumu diğer yollarla alınan ilaçlara göre<br />
çok daha düşüktür. Günümüzde ideal bir inhaler<br />
olmamakla beraber, tedaviye uyum için doğru etken<br />
madde, uygun cihaz ve etkin kullanım vazgeçilmez<br />
şartlardır.<br />
Genel olarak çok yaşlı, sigaradan vazgeçmemiş,<br />
<strong>KOAH</strong> şiddeti hafif-orta, çoklu tedaviler alan, yalnız<br />
yaşayan, depresyonu olan, ekonomik kaynakları sınırlı,<br />
hastalığının/semptomlarının gereğince farkın-<br />
4
Tablo 1: <strong>KOAH</strong>’ta Tedavi Uyumsuzluğunun Nedenleri.<br />
• Sağlıksız yaşama yatkın karakter / fenotip?<br />
• Hastanın hastalıkla ilgili algısı-bilgisi<br />
– Semptom, şiddet, süresi vb.<br />
• Hekimle iletişimin kalitesi<br />
– Yetersiz bilgi (hastalık ve tedavi hakkında)<br />
– Tedavi ve hekime inanç<br />
– Yan etkileri<br />
– Kendi kendine yönetme becerisinin geliştirilmesi<br />
– Kültürel seviye<br />
• Sosyal çevre<br />
– Aile desteği, medeni durum<br />
• Diğer<br />
– Yaş, fiziksel-bilişsel yetersizlik, komorbiditeler<br />
• Tedavi protokolü<br />
– İlaç sayısı, kullanım sıklığı<br />
– Kullanım yolu<br />
– Polifarmasi<br />
– Hızlı ve fark edilir etki<br />
– Yan etkiler<br />
– Maliyet<br />
da olmayan, bilişsel/kültürel kısıtlılık sahibi, ilaca ya<br />
da hekime güvenmeyen hastalarda tedavi uyumsuzluğu<br />
sık olmaktadır.<br />
<strong>KOAH</strong>’lı hastanın tedavisine uyum gösterip göstermeyeceğini<br />
önceden tahmin etmek pek de kolay<br />
değildir, hatta günümüz şartlarında bu sorunun yanıtı<br />
için hastaya zaman ayırmak da pek mümkün<br />
olmamaktadır. Ancak “kullanılmayan ilaç çalışmaz”<br />
prensibinden yola çıkarak bu konunun öneminin<br />
tüm ilgililerce (hasta, sağlık çalışanı-yöneticileri, eczacı,<br />
aile vb) anlaşılması ve gereklerinin yerine getirilmesi<br />
zorunludur.<br />
Hastanın tedavi uyumu konusundaki davranış<br />
modelini objektif yollarla ölçmeye yönelik çok sayıda<br />
yöntem geliştirilmiş olup hepsinin kendine göre<br />
avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır.<br />
5
derleme<br />
Bu yöntemler arasında; biyokimyasal değerlendirme<br />
ile ilaçların veya metabolitlerinin direkt ölçümleri<br />
(pahalı, invazif ve inhaler ilaçlar için duyarlı<br />
değil), elektronik monitörizasyon araçları (doğruluğu<br />
konfirme edilemez), doz kayıt cihazları, kronologlar<br />
sayılabilir. Ancak, klinik pratikte kullanılan<br />
en kolay ve ucuz yöntem hastaya sormaktır. Bu<br />
amaçla geliştirilen basit ve kısa, 1. basamak sağlık<br />
kuruluşlarında da rahatça kullanılabilecek ve hasta<br />
muayeneye girmeden bekleme salonunda kısa sürede<br />
uygulanabilecek anketlerden birkaçı şunlardır:<br />
• Rotter JB: Social Learning and Clinical Psychology<br />
New York: Prentice Hall;1979<br />
• Morisky DE, Med Care 1986<br />
• Modifiye Morisky anketi<br />
• Barnestein-Fonseca P, BMC Pulm Med 2011<br />
<strong>KOAH</strong>’ta tedavi uyumsuzluğunun hasta, hasta yakınları,<br />
sağlık ekibi ve sağlık giderleri üzerinde yarattığı<br />
ciddi olumsuz sonuçlardan bazıları aşağıda<br />
izlenmektedir.<br />
• Semptomların kontrol edilememesi<br />
• Yaşam kalitesinde kötüleşme<br />
• Artan alevlenme ve daha fazla sağlık bakımı<br />
gereksinimi<br />
• Hastanede yatma sürelerinin uzaması<br />
• Daha bağımlı bir yaşam şekli<br />
• Aile fertlerinin yaşamı üzerine olumsuz etki<br />
• Maliyetlerin artması (%40)<br />
• Artan mortalite (TORCH: 2-3 kat)<br />
Bu konuda üzerinde durulan çözüm önerileri de “Eğitimle<br />
ilgili, tedavi rejimi ile ilgili ve sağlık sistemi-sosyal<br />
destekle ilgili” öneriler olmak üzere 4 ana başlıkta<br />
toplanmaktadır. Tıpkı tedavi uyumsuzluğunun nedenleri<br />
gibi çözüm önerileri de farklı başlıklar altında<br />
toplansa da birbirleri ile pek çok noktada örtüşmektedir.<br />
Genel olarak bahsedilen çözüm önerileri;<br />
Kişisel eğitimin yeterli olması, tedaviyi düzenleyen<br />
ve uygulayan kişilerin (doktor, hemşire, eczacı ve<br />
her türlü yardımcı sağlık personeli) hastaya ilaçları,<br />
uygulamalar ve tedavisi konusunda yeterince bilgi<br />
vermesi, zaman ayırması, basit ilaç veya tedavi tarifleri,<br />
düzenli eğitim verilmesi, bu uygulamaların<br />
aralıklarla kontrol edilerek hastaların<br />
ve/veya yakınlarının durumu yeterince<br />
anlayıp anlamadığının değerlendirilmesi,<br />
hastanın kendi kendini kontrol edebilmesine<br />
imkan tanınması (tedavi etkinliği,<br />
alevlenmeler vs.), gerektiğinde tedavi planının<br />
hasta tarafından gözden geçirilebiliyor<br />
6
olması (yazılı doküman), ilaç uygulamalarında hasta<br />
tercihlerinin dikkate alınması, hastanın alıştığı veya<br />
fayda gördüğü ilaçlarının değiştirilmemesi, mümkün<br />
olduğunca az ilaç ve günlük olarak mümkün<br />
olduğunca az uygulama imkanı olan ilaçların tercih<br />
edilmesi, inhale ilaç kullanımında ayrı ayrı inhalerler<br />
verilmesi yerine kombinasyon preparatlarının tercih<br />
edilmesi, ucuz ve yan etkisi olmayan, etkisi hızlı başlayan,<br />
hastaya güven veren ilaçların tercih edilmesi<br />
vb. olup bunlar her hasta için de değişebilmektedir.<br />
Sonuç olarak dünya sağlık örgütünün de dediği<br />
gibi “tedavi uyumunu iyileştirmeye yönelik yatırımların<br />
artırılması tedavi alanındaki diğer ilerlemelerden<br />
çok daha yararlıdır.” Dolayısıyla, gelecek<br />
çalışmalar tedavi uyumunu artıracak yöntemleri<br />
bulmaya odaklanmalıdır. Ancak bu yöntemler basitçe<br />
“söz dinleyen hasta” profili oluşturmaktan ziyade,<br />
“hasta merkezli, sağlık durumunda ölçülebilir bir<br />
iyileşme ve tedavi giderlerinde azalmayı” hedefleyen<br />
etkin ve gerçekçi yöntemler olmalıdır.<br />
<strong>KOAH</strong><br />
önlenebilir ve<br />
tedavi edilebilir<br />
bir hastalıktır.<br />
7
derleme<br />
Glycopyrronium (NVA237)<br />
Mecit Süerdem<br />
Selçuk<br />
Üniversitesi<br />
Tıp Fakültesi<br />
Göğüs Hastalıkları<br />
Anabilim Dalı<br />
Uzun etkili ß-2 agonistler (LABA) ve uzun etkili antimuskarinikler<br />
(LAMA) <strong>KOAH</strong> farmakolojik tedavisinin merkezinde<br />
yer alırlar. İlk LAMA tiotropium 2002 yılından itibaren<br />
kullanımda bulunmaktadır. Tiotropiumun etkisi yavaş başlar ve<br />
zirve etkisi 3 saat sonra ortaya çıkar. En önemli yan etkileri ağız<br />
kuruması, idrar retansiyonu ve konstipasyondur (1).<br />
Glycopyrronium (NVA237) M3 reseptörüne tiotropium veya<br />
aclidiniuma göre 4-5 kat daha fazla bağlanan, etkisi hızlı başlayan<br />
ve 24 saat devam eden yeni jenerasyon inhale kuru toz antikolinerjiklerden<br />
birisidir. Glycopyrronium 50 μg (günde tek doz) tedavisinin<br />
etkinlik ve güvenlik araştırmaları orta-şiddetli <strong>KOAH</strong> hastalarında<br />
“GLycopyrronium bromide in COPD airWays (GLOW)”<br />
Faz III Çalışmalar Programı ile tamamlandı.<br />
GLOW1 çalışmasında ilacın etkinliği ve güvenliği 26 haftalık tedavi<br />
süresi içinde test edildi (2). Bu amaçla 822 orta-şiddetli <strong>KOAH</strong><br />
hastası (552 hasta ilaç, 270 hasta plasebo kolunda) randomize edildi.<br />
Primer sonlanım noktası olan 12 haftalık tedavi sonrasında trough<br />
FEV1 değerleri sırasıyla; 1.408 ± 0.0105 L ve 1.301 ± 0.0137 L (tedavi<br />
farkı 108 ± 14.8 mL, p
Bronkodilatör sonrası IC artışının nedeni hiperinflasyonun<br />
azalması olup bu etki dispne şiddetinde<br />
azalma ve egzersiz toleransında düzelmeye neden<br />
olur. Çalışmada tüm noktalarda IC kapasitesi plasebodan<br />
anlamlı düzeyde artış gösterdi. Transition<br />
dyspnoea index (TDI) fokal skorları ve St. George’s<br />
Respiratory Questionnaire (SGRQ) total skorları çalışma<br />
sonunda önemli oranda düzelme gösterdi. Plaseboya<br />
göre tedavi farkları sırasıyla; 1.04 (p
derleme<br />
kapasiteyi artırması dispne ve egzersiz endüransında<br />
düzelme ile sonuçlandı.<br />
GLOW1-3 faz III çalışmalar günde tek doz glycopyrronium<br />
50 μg kullanımının orta-şiddetli<br />
<strong>KOAH</strong> hastalarında akciğer fonksiyonları, dispne,<br />
yaşam kalitesi, kurtarıcı ilaç kullanımı ve egzersiz toleransı<br />
üzerinde önemli olumlu etkiler gösterdiğini,<br />
plaseboya oranla alevlenme riskini azalttığını ve güvenlik<br />
profilinin kabul edilebilir olduğunu gösterdi.<br />
GLOW5 çalışmasında NVA237 ile tiotropiumun<br />
etkileri karşılaştırıldı (7). 12 haftalık paralel<br />
grup çalışmasında günde tek doz glycopyrronium<br />
50 μg (n=327) ve tiotropium 18 μg (n=330) kollarındaki<br />
hastalar özellikleri eşitlendirilerek (1:1)<br />
randomize edildi. Primer sonlanım noktası olarak<br />
tedavinin 12. haftası sonunda trough FEV1 açısından<br />
NVA237’nin tiotropiuma karşı non-inferioritesi<br />
araştırıldı (non-inferiority sınırı: –50 mL). Hastaların<br />
%96’sı çalışmayı tamamladı. NVA237 ve tiotropium<br />
kollarında ortalama trough FEV1 değerleri 12.<br />
hafta sonunda non-inferiority kriterini karşılayarak<br />
1.405 L olarak bulundu (ortalama tedavi farkı 0 mL,<br />
%95 GA: –32, 31 mL).<br />
Glycopyrronium kullanan hastalarda tedavinin<br />
ilk gününde tiotropiuma oranla çok daha hızlı bronkodilatasyon<br />
elde edildi ve 0-4 saatlerinde FEV1<br />
10
tüm noktalarda önemli oranda yüksekti (her noktada<br />
p
literatür özetleri<br />
Ciddi amfizemli hastalarda akciğer volüm azaltıcı coil<br />
(sarmal) tedavisi: Çok merkezli Avrupa çalışması<br />
Çeviren: Doç. Dr. Gazi Gülbaş<br />
İnönü Üniversitesi Göğüs Hastalıkları AD<br />
Lung volume reduction coil treatment for patients with<br />
severe emphysema: a European multicenter trial<br />
Gaëtan Deslee, Karin Klooster, Martin Hetzel, Franz Stanzel,<br />
Romain Kessler, Charles-Hugo Marquette, Christian Witt,<br />
Stefan Blaas, Wolfgang Gesierich, Felix J F Herth, Juergen<br />
Hetzel, Eva M van Rikxoort, Dirk-Jan Slebos<br />
Thorax, 2014;69:980-986.<br />
Volüm küçültücü cerrahi ve akciğer nakli halen geçerli tedavi<br />
yöntemleri olmasına rağmen, hasta seçim kriterlerinin katı<br />
olması, belirgin morbidite ve donör sayısının yetersizliği nedeniyle<br />
kullanımları çok sınırlı tedavi modaliteleridir.<br />
Bu güne kadar bronkoskopik akciğer hacim küçültmek için<br />
kullanılan tek yönlü endobronşiyal valvler (EBV) bu alanda en<br />
fazla araştırılan yöntemdir. Ancak, sadece kollateral ventilasyonu<br />
olmayan ve hedef lobun hava yolu içerisine yerleştirilen<br />
hastalarda başarılı sonuçlar elde edilebilmiş ve yetersiz deneyim<br />
ve lokal anatomi kaynaklı teknik zorluk olabilir. Ciddi<br />
amfizemli hastaların sadece %33’ünde hedef lob ile komşu lob<br />
arasında kollateral ventilasyonun olmadığı tahmin edilmektedir.<br />
Bu sebeple kollateral ventilasyondan bağımsız görev yapan<br />
alternatif bronkoskopik tedavi yöntemine ihtiyaç vardır.<br />
İlk defa 2010 yılında insanda bronkoskopi aracılığıyla yapılan<br />
nitinol (nikel titanyum alaşımı) volüm azaltıcı coil (sarmal)<br />
tedavisi rapor edildi. Ciddi amfizemli hastanın her bir akciğerine<br />
6 şekil hafızalı coil yerleştirildi. Heterojen amfizemli<br />
hastada işlemin etkisi orta düzeyde oldu, ancak komplikasyon<br />
gelişmedi. İlk denemeden sonra, hava yolu ağı üzerindeki retansiyonu<br />
artırmak için, LVR coil tedavisi amfizemin en yoğun<br />
olduğu bölge hedef alınarak her bir loba yaklaşık 10 sarmal<br />
yerleştirildi. Bu yaklaşım kullanılarak 16 üst lob hakim heterojen<br />
amfizemli hastaya uygulanan yöntemin uygunluğunu,<br />
güvenilirliğini ve solunum fonksiyon testi, egzersiz kapasitesi<br />
ve yaşam kalitesinde klinik ve istatistiksel olarak anlamlı iyileşmeyi<br />
gösteren sonuçları yayınlandı. İlginç bir şekilde, erken<br />
pilot fazda dahi, tedavi edilen hastaların 2/3’ünde St George’s<br />
Solunum anketi (SGRQ), 6 dakika yürüme testi (6 DYT), rezidüel<br />
volüm (RV), 1. saniyedeki zorlu vital kapasite (FEV 1<br />
) minimal<br />
klinik anlamlı yanıtın ötesinde cevap alındı. İki başarılı<br />
erken pilot çalışmayı takiben, yöntemin güvenilirliği, uygulanabilirliği<br />
ve etkinliğini değerlendirmek için daha geniş hasta<br />
gruplarında çok merkezli olarak bu çalışma yürütüldü.<br />
METOD<br />
Aralık 2009-Kasım 2011 tarihleri arasında Fransa, Almanya ve<br />
Hollanda’dan toplam 11 merkezde çalışma yürütüldü. Çalışma<br />
12
protokolünde takip süresi 6 ay olarak planlanmasına rağmen,<br />
Hollanda ve Fransa’daki etik kurullar 12 ay takip süresi gerektiğine<br />
karar verdiği için, bu merkezlerdeki çalışma protokolünde<br />
takip süresi 12 ay olarak modifiye edildi.<br />
HASTALAR<br />
Bilgisayarlı toraks tomografisinde üst lob veya alt lob baskın<br />
heterojen amfizem hastalar dahil edilme kriterine (Tablo 1) uygunluk<br />
açısından değerlendirildi.<br />
Akciğer Volüm Azaltıcı (AVA) Coil Tedavisi<br />
RePneu AVA coil (PneuumRx, ABD, Şekil 1) şekil verilmiş,<br />
terapötik fleksibl bronkoskopi aracılığıyla bir özel yerleştirme<br />
kateteri, kartuş ve yükleme forsepsi ile yerleştirilmek için<br />
düzleştirilmiş, nitinol kablodan oluşan implante edilebilen<br />
malzemedir. Yedi farklı boyu (70, 85, 100, 125, 150, 175 ve 200<br />
mm) mevcuttur. İşlemler genel anestezi altında ve floroskopik<br />
görüntüleme eşliğinde uygulandı. Karşı akciğerin işlemi ilk işlemden<br />
en az 1 ay sonra uygulandı.<br />
Değerlendirme ve Takip<br />
Taramada tıbbi öykü, fizik muayene, mMRC dispne skalası,<br />
SGRQ, ekokardiyografi, pre- ve post-bronkodilatör spirometri,<br />
vücut pletismografisi ile akciğer hacim ölçümü, 6 DYT, akciğer<br />
grafisi ve toraks tomografisi kullanıldı.<br />
Hastalar işlemden sonra en az bir gece tutuldular. İkinci işlemden<br />
sonra, 1., 3., 6. (tüm merkezler), 12. aylarda (sadece<br />
Fransa ve Hollanda’daki merkezlerde) takip vizitleri yapıldı.<br />
Tablo 1: Çalışmaya Dahil Edilme ve Dışlanma Kriterleri<br />
Dahil Edilme Kriterleri<br />
• >35 y<br />
• BT’de bilateral heterojen amfizem<br />
• Post-bronkodilatör FEV1%100<br />
• RV >beklenenin %175<br />
• mMRC dispne skalası >2 (0-4)<br />
• Sigarayı bırakmış olmak (çalışmaya alınmadan önceki >8 hafta)<br />
Dışlanma Kriterleri<br />
• FEV1 değişikliliği >%20 Post-bronkodilatör<br />
• TLCO (CO difüzyon kapasitesi)< beklenenin %20<br />
• Tekrarlayan belirgin klinik enfeksiyon öyküsü<br />
• Pulmoner hipertansiyon: sağ ventrikül basıncı >50 mmHg<br />
• Yürümede yetersizlik 6DYT>140 m<br />
• Önceden akciğer volüm küçültücü cerrahi, akciğer transplantasyonu veya lobektomi yapılan hastalar<br />
• Klinik olarak belirti veren bronşektazi<br />
• Akciğer volümünün 1/3’ünden daha büyük dev bül<br />
• Tomografide ciddi destrükte homojen amfizem<br />
• Antiagran veya antikoagülan tedavisi işlem öncesi kesilemeyen hastalar<br />
13
literatür özetleri<br />
Şekil 1: Yerleştirilmiş nitinol RePneu<br />
akciğer hacim küçültücü coil<br />
Primer/Sekonder Sonlanım ve Güvenlik Hedefleri<br />
Primer etkinlik sonlanım noktası, bazal değer ile karşılaştırıldığında<br />
6. ayda toplam SGRQ skorundaki iyileşme idi. Sekonder<br />
etkinlik sonlanım noktaları bazal ve 6. aydaki FVC, FEV 1<br />
,<br />
RV, RV/TLC oranları, 6 DYT ve mMRC skorlarındaki iyileşmenin<br />
karşılaştırılmasıdır. Altı aylık yanıtlılık oranı FEV 1<br />
, RV,<br />
6DYT ve SGRQ için hesaplanan minimal klinik önemli değişiklik<br />
(MKÖD) kullanılarak hesaplandı.<br />
Güvenlik hedefleri cihaz veya işlem ilişkili yan etkilerin sayısı<br />
ve tipi olarak tanımlandı.<br />
Post hoc BT Tarama Analizi<br />
Çalışmaya dahil edilmede tedavi eden doktorun toraks tomografisini<br />
değerlendirmesi esas alındıktan sonra, 12 aylık takip<br />
tomografisi ve diğer tomografileri AVA coil tedavisine yanıtı<br />
ve kör olarak kantitatif görsel 4 puan doku destrüksiyon skor<br />
skalası (görsel doku destrüksiyonu %0-25, %26-50, %51-75,<br />
>%75) kullanılarak heterojenite düzeyi değerlendirildi. Bununla<br />
birlikte her iki akciğerin alt ve üst lobundaki -950 HU<br />
altındaki destrükte doku alanlarının yüzdesi hesaplandı.<br />
Görsel değerlendirmeye göre, hastanın aynı tarafının farklı<br />
lobları arasında 1 puandan fazla fark olması halinde heterojenite<br />
olarak sınıflandırıldı. Bilgisayarlı değerlendirmede, aynı<br />
taraf akciğerin alt ve üst lobları arasında doku destrüksiyon<br />
skoru -950 HU’de %25’den fazla ise heterojenöz olarak sınıflandırıldı.<br />
SONUÇLAR<br />
Aralık 2009 ve Ekim 2011 tarihleri arasında 60 hasta alındı.<br />
115 işlem yapıldı (5 hastaya tek akciğere, diğerlerine çift akciğere<br />
uygulandı), toplamda 1125 AVA coil yerleştirildi, ortalama<br />
her bir loba 10 (5-15) coil yerleştirildi.<br />
GÜVENİLİRLİK<br />
Genel anestezi altında yapılan 115 bronkoskopi işlemi esnasında<br />
ciddi yan etki gelişmedi. Ölüm ya da solunum yetmezliği<br />
14
ildirilmedi. Ciddi olmayan yan etkilerin tamamı rutin medikal<br />
tedavi ile sekel gelişmeden düzeldi.<br />
ETKİNLİK<br />
Tüm Hastalar<br />
Bilateral tedavi edilen 60 hastanın 58’i 6. ayda, 34’ü 12. ayda<br />
değerlendirildi. Almanya’dan katılan 24 hasta 6. ayda çalışmadan<br />
çıktı. Bu veriler 1 yıllık takip sonuçları ile karşılaştırıldı.<br />
Tek Taraflı Tedavi Edilen Hastalar<br />
Beş hasta tek taraflı tedavi edildi. Tek taraflı tedavi nedenleri:<br />
2 hasta takip esnasında kayboldu. Bir hastanın ikinci akciğeri<br />
için ikinci değerlendirmede bül nedeniyle tedaviye uygun<br />
olmadığı tespit edildi. İki hasta çalışmadan ayrıldı (bir<br />
tanesi düzelmeden memnun olduğu için, diğeri ikinci işlemi<br />
istemediği için). Altı aylık takipte değerlendirilen 4 hastanın<br />
mediyan FEV 1<br />
değişikliği %4.7 (-%17.8 ile %17.0), mediyan 6<br />
DYT değişikliği + 29 m (-46 m ile +92 m) ve RV ve RV/TLC<br />
stabil kaldı.<br />
Heterojenöz–Homojenöz Hastalık<br />
On iki ay takibi olan bilateral tedavi gören 33 hasta post hoc<br />
görsel kalitatif BT skorlama yöntemiyle değerlendirildiğinde<br />
20’si heterojenöz, 13’ü homojenöz olarak sınıflandırıldı. BT<br />
yazılım analizi (dijital) kullanıldığında ise 16 hasta heterojenöz,<br />
17 hasta homojenöz olarak sınıflandırıldı. Sınıflandırma<br />
yöntemine bakılmaksızın hem heterojenöz hem de homojenöz<br />
hastaların 1 yıllık takibinde anlamlı düzelme görüldü.<br />
Üst Lob-Alt Lob Hastalığı<br />
Bu çalışmada 10 hastanın alt lobuna tedavi uygulandı. Bunların<br />
9 tanesi 6. ay sonlanımında değerlendirilebildi. FEV 1<br />
(+0.04±0.08 L (alt lob), +0.15±0.23 L (üst lob) p=0.026) dışındaki<br />
parametrelerde (RV, 6DYT ve SGRQ) istatistiksel anlamlı<br />
fark yoktu.<br />
Bu prospektif çok merkezli çalışmada ciddi amfizemli 60<br />
hastaya uygulanan AVA coil tedavisinin uzun dönem etkinliği<br />
ve güvenilirliği değerlendirildi. Sonuçlar işlemin kabul edilebilir<br />
güvenlik profiline sahip olduğunu ve FEV 1<br />
, RV, 6 DYT ve SGRQ<br />
testinin dahil olduğu fonksiyonel ve klinik parametrelerin 12<br />
aylık takibinde anlamlı iyileşme olduğunu göstermektedir.<br />
Tablo 2: Akciğer volüm azaltıcı coil tedavisinden sonraki 6. ve 12. aylardaki minimal klinik anlamlı yanıt oranları<br />
Değişkenler MKÖD 6 ay (%) 12 ay (%)<br />
FEV 1<br />
≥%12 48.0 40.6<br />
RV ≥0.35 L 64.8 57.6<br />
6 DYT ≥26 m 52.8 60.0<br />
SGRQ ≥4 puan 74.1 65.6<br />
SGRQ ≥8 puan 61.1 53.1<br />
MKÖD: minimal klinik önemli değişiklik, FEV 1<br />
:1. saniyedeki zorlu ekspiratuar volüm, RV: rezidüel volüm, 6 DYT: 6 dk yürüme testi,<br />
SGRQ: St George Solunum Anketi<br />
15
literatür özetleri<br />
Bu çalışma AVA coil tedavisinin etkinliğini değerlendiren<br />
şimdiye kadar yapılmış en geniş ve aynı zamanda daha uzun<br />
dönem çalışmadır. Mevcut tedavi yaklaşımı (her akciğere mediyan<br />
10 coil) ile yapılan ilk pilot çalışma (n=16) 6. ayda SGRQ<br />
(-14.9 puan), FEV 1<br />
(+ %14.9), RV (- %11.4), 6 DYT (+ 84 m)<br />
testlerinde anlamlı düzelme ve kabul edilebilir güvenlik profiline<br />
sahip olduğunu gösterdi.<br />
On bir merkezi kapsayan çok merkezli bu çalışmada ciddi<br />
yan etki bildirilmedi. İşlemden sonraki 30 gün içinde gelişen<br />
yan etkiler ise medikal tedavi ile sekel bırakmaksızın iyileşti.<br />
İşlem sonrası gelişen alevlenme ve pnömoni oranları endobronşiyal<br />
valf uygulaması ile karşılaştırılabilir düzeydeydi.<br />
AVA coil uygulamasına bağlı gelişen yan etkiler arasında çok<br />
hafif hemoptizi, birkaç gün içinde düzelen, hastaların yaklaşık<br />
%50’sinde tedavi gerektirmeyen balgamda renk değişikliği ve<br />
standart ağrı kesici ile veya hastaların 1/3’ünde tedavisiz düzelen<br />
geçici göğüste rahatsızlık hissi vardı.<br />
Çalışma dizaynı çelişkileri artırabilir. Her ne kadar sonuçlar<br />
MKÖD’lerden daha yüksek rapor edilse ve benzer sonuçları<br />
farklı çok merkezli çalışmalarda gösterilse de, gerçek plasebo<br />
etkisi gözlenememektedir.<br />
Hiperinflasyon, amfizemin ana özelliğidir ve dispne, egzersiz<br />
intoleransı ve günlük aktivite kaybı ile ilişkilidir. Bu çalışmada<br />
AVA coil tedavisine yanıtta ne RV ne de RV/TLC tahmin<br />
edildi. Bu dahil edilme kriteri olan RV>%175, ciddi statik hiperinflasyonu<br />
olan hastaların (ortalama RV=%249.2±53.2) tedavisinden<br />
kaynaklanmış olabilir. Fakat diğer taraftan AVA coil<br />
tedavisi sonrası RV değişikliği, anlamlı klinik ve fonksiyonel<br />
yanıt ile ilişkili idi. Bu da RV değişikliğinin tedaviye yanıtın bir<br />
göstergesi olabilir ve RV azalma ihtimali olan hastaların seçiminin<br />
daha faydalı olabileceğini göstermektedir. AVA coil tedavisinin<br />
RV azaltıcı etkisi akciğer dokusu üzerindeki mekanik<br />
dekompresyonu azaltması ile ilişkili olabilir ve bununla birlikte<br />
hava yolu direncini azaltarak elastik geri çekilme gücünde iyileşme<br />
sağlar.<br />
Klinisyenin görsel değerlendirmesinde, dahil edilme kriterlerine<br />
göre heterojenöz hasta olarak tanımlansalar da, hem dijital<br />
hem görsel post hoc BT analizine göre hastaların büyük kısmı<br />
homojenöz hasta olarak sınıflandırıldı. Bu çalışma prospektif<br />
olarak homojenöz hastaları içerecek olarak düzenlenmediği<br />
için homojenöz ve heterojenöz hastaların karşılaştırılması istem<br />
dışıdır ve bu bulgu kafa karıştırıcı olarak düşünülebilir. Bu<br />
sonuçlar AVA coil tedavisinin daha az dile getirilen homojenöz<br />
ile heterojenöz hastalıkta faydalı olduğunu göstermiştir. Bu çalışmada<br />
homojenöz hastalıkta AVA coil tedavisinin faydasının<br />
gösterilmesi, AVA coil tedavisinin sadece heterojenöz amfizemli<br />
hastalarda yanıt alınacağı düşüncesine meydan okumaktadır.<br />
Coil tedavisinin etki mekanizmasını ortaya koymak ve hatta<br />
homojenöz amfizemli cerrahi ve bronkoskopik volüm azaltıcı<br />
diğer tedavi yöntemlerinin uygulanamadığı geniş hasta kitlesinde<br />
AVA coil tedavisinin etkinliğinin gösterilmesi için daha<br />
fazla çalışmaya ihtiyaç var.<br />
Sonuçta bu çalışma hem homojenöz hem de heterojenöz<br />
amfizemli hastalarda işlemin etkinliğine ve güvenilirliğine çok<br />
merkezli kanıt sağlar. İşlemin etkinliğini göstermek için yürütülen<br />
uzun dönem randomize çalışmalar mevcuttur. AVA coil<br />
tedavisine daha iyi yanıt belirlemede etkili faktörleri daha iyi<br />
anlayabilmek için ilave çalışmalara ihtiyaç vardır.<br />
16
ECLIPSE Çalışması’ndan Sonra <strong>KOAH</strong>’a Bakış Açımız<br />
Değişecek mi? Çalışma ekibinden bir klinik perspektif<br />
Çeviren: Uzm. Dr. Deniz Aydoğan<br />
Sincan Devlet Hastanesi Göğüs Hastalıkları Kliniği<br />
Should we view COPD Differently after ECLIPSE?<br />
A Clinical Perspective from the study team<br />
Jorgen Vestbo, Alvar Agusti, Emiel FM Wouters, Per<br />
Bakke, Peter MA Calverley, Bartolome Celli, Harvey<br />
Coxson, Courtney Crim, Lisa D Edwards, Nicholas<br />
Locantore, David A Lomas, William MacNee, Bruce<br />
Miller, Stephen I Rennard, Edwin K Silverman, Julie C<br />
Yates, and Ruth Tal-Singer, on behalf of the ECLIPSE<br />
study investigators*.<br />
Am J Respir Crit Care Med, 2014 May 1;189(9):1022-30<br />
GENEL BAKIŞ<br />
ECLIPSE çalışmasında, 3 yıl boyunca izlenen <strong>KOAH</strong> hastalarının<br />
klinik ve biyobelirteç değişikliklerinin değerlendirmesi<br />
sonucunda, <strong>KOAH</strong>’ın heterojen bir hastalık olduğu görüldü.<br />
ECLIPSE çalışması, FEV1 düşüşü, progressif amfizem, egzersiz<br />
kapasitesi ve mortalite parametrelerini kullanarak hastalık<br />
progresyonunun ve sık alevlenmenin değişken seyrini<br />
tanımlamaktadır.<br />
GİRİŞ<br />
<strong>KOAH</strong> hastalığının bilinen tarihi ve klinik seyri hakkındaki<br />
mevcut bilgilerimiz, Fletcher ve arkadaşlarının uzun yıllar<br />
üzerinde çalıştıkları dönüm noktası çalışmaları, akciğer sağlığı<br />
çalışması, TORCH ve UPLIFT gibi anlamlı sonuçları olan çalışmalar<br />
sayesinde elde edildi. <strong>KOAH</strong>’ta heterojenite ve <strong>KOAH</strong><br />
fenotiplerini açıklamak için yapılan birçok çalışma bize veriler<br />
sunmaya devam ediyor. Aslında <strong>KOAH</strong>’ı fenotiplerine ayırmak<br />
yeni bir tartışma konusu değil. Ancak <strong>KOAH</strong>’ın hastalık olarak<br />
değil de sendrom olarak değerlendirilmesi biyobelirteçlerin fenotip<br />
ayrımında, hastalık aktivitesi ve progresyon ölçümünde<br />
ihtiyaç haline gelmesi; konuya ilginin artmasına neden oldu.<br />
Aynı zamanda spirometri sonucuna göre tanımlanan<br />
obstrüktif akciğer hastalığı değişti. Önemli klinik faktörlerin<br />
eklenmesi ile tanım ve tedavi bütünsel bir görünüm kazandı.<br />
ECLIPSE çalışmasının 4 önemli hedefi var:<br />
1. GOLD evre 2-4 <strong>KOAH</strong> hastalarında hastalığın klinik fenotiplerini<br />
belirlemek,<br />
2. <strong>KOAH</strong> fenotiplerinde 3 yıllık gözlem süresinde hastalık<br />
progresyonunu gösteren parametreleri saptamak,<br />
3. <strong>KOAH</strong> fenotipleri ile ilişkili olan biyobelirteçleri belirlemek<br />
üzere çalışma yapmak,<br />
4. Klinik <strong>KOAH</strong> fenotipleri ve hastalık progresyonunun göstergeleri<br />
ile ilişkili olan yeni genetik faktörleri ve/veya biyobelirteçleri<br />
belirlemek.<br />
17
literatür özetleri<br />
ECLIPSE çalışma analizleri bugüne kadar yayınlanmış orijinal<br />
çalışmaların %50’sinden fazlasının sonuçlarını kapsamaktadır.<br />
Bu büyük bilimsel çıkış, <strong>KOAH</strong> ile ilgilenen akademi, endüstri<br />
ve devlet kurumlarında klinisyen, araştırmacı, sağlık bilimcilere<br />
referans kaynak olacaktır. Bu inceleme yazısı, ECLIPSE çalışmasındaki<br />
klinik sonuçlara ve bu sonuçların mevcut <strong>KOAH</strong><br />
tanımına etkilerine dikkat çekmektedir.<br />
ECLIPSE ÇALIŞMASI<br />
<strong>KOAH</strong> tanısı olan, en az 10 paket/yıl sigara öyküsü, postbronkodilatatör<br />
1. saniyedeki zorlu ekspiratuar volümün zorlu vital<br />
kapasiteye oranı (FEV 1<br />
/FVC) < 0.70 , FEV 1<br />
%70, FEV 1<br />
>%90)<br />
olan 582 kontrol grubu çalışmaya alındı. Tüm çalışma hastalarının<br />
çalışma başlarken ve sonrasında 3, 6, 12, 18, 24, 30 ve 36.<br />
aydaki vizitlerde bütün parametreleri değerlendirildi. Düşük<br />
doz BT taraması 1. ve 3. yıllarda; çok sayıda anket, 6 dakika<br />
yürüme testi, spirometri, kan ve idrar örnekleri ile vücut dağılım<br />
oranı, yağsız kitle bakıldı. Ek olarak %43 <strong>KOAH</strong> hastasına<br />
pletismografi ölçümü, indükte balgam bakıldı.<br />
<strong>KOAH</strong> HETEROJENİTESİ<br />
Kılavuzlar, <strong>KOAH</strong> hastalığını genel semptomları ve daha spesifik<br />
FEV 1<br />
eşik değeri ile tanımlamaktaydı. Bu tür bir yaklaşım<br />
<strong>KOAH</strong>’ı tam anlamı ile açıklayıcı olmadığı için BODE, ADO,<br />
DOSE indeksleri gibi mortalite ve/veya alevlenmeleri büyük<br />
ölçüde önceden tahmin etmemizi sağlayan indekslerin gelişimini<br />
ihtiyaç haline getirdi.<br />
ECLIPSE çalışmasına kadar stabil <strong>KOAH</strong>’ta heterojenite değerlendirmesi<br />
kapsamlı yapılmamıştı. Bu çalışma ile semptomlar,<br />
sağlık durumu, egzersiz kapasitesi ile FEV 1<br />
arasında zayıf<br />
ilişki olduğu belirlendi. En önemlisi, yapılan çalışmalarda hava<br />
akımı kısıtlılığının şiddeti ne olursa olsun tüm seviyelerde heterojenite<br />
mevcuttur.<br />
Sık Alevlenme Olan ve Olmayan Fenotipler<br />
Alevlenmeler <strong>KOAH</strong> hastasının hayatının bir parçasıdır. Bazı<br />
hastalar çok sık atak geçirirken bazıları çok nadir alevlenme<br />
geçirir. ECLIPSE çalışmasında yılda 2 veya daha fazla alevlenme<br />
tedavisi alan hastalar ‘sık alevlenme öyküsü’ olarak<br />
tanımlandı. Düşük FEV 1<br />
değeri ve reflü/mide yanması olan<br />
hastalarda sık alevlenme riskinin 2 kat fazla olduğu gösterildi.<br />
Plazma fibrinojen ve serum SP-D gibi birçok biyobelirteçler,<br />
tek değişkenli model çalışmalarda sık alevlenme ile ilişkili bulundu.<br />
Toplam beyaz küre sayısı ile alevlenme riski arasında<br />
zayıf ilişki bulundu.<br />
Analizler sonucu bulunan alevlenme geçirme ihtimali olmayan<br />
hasta alt grubu; 1. ve 2. yılda hiç alevlenme geçirmemiş;<br />
3. yılda %75 alevlenme geçirmeme ihtimali olan gruptur. EC-<br />
LIPSE verilerine göre sık alevlenme geçiren hasta grubu gerçek<br />
<strong>KOAH</strong> fenotipidir ve yapılacak spesifik tedaviler sık alevlenmeleri<br />
azaltmaya yönelik olmalıdır.<br />
FEV 1<br />
Düşüklüğü<br />
Fletcher ve arkadaşlarının 1977’de yaptıkları çalışmadan beri<br />
<strong>KOAH</strong>, sürekli sigara içen kişilerde ve duyarlı kişilerde sigaranın<br />
zararlı etkileri nedeniyle oluşan FEV 1<br />
hızlı düşüşü ile tanımlanırdı.<br />
Buna karşılık sıklıkla klinisyenler yaptıkları çalışmalarda<br />
yıllarca izledikleri hastalarda akciğer fonksiyon kaybı<br />
gözlemlemediler. ECLIPSE çalışmasında <strong>KOAH</strong> hastalarında<br />
yapılan analiz sonucu FEV 1<br />
düşüşü beklenenden daha az ve<br />
çok değişken saptandı (ortalama 33 ml/yıl). Düzenli tedavi alan<br />
<strong>KOAH</strong> hastalarında FEV 1<br />
düşüşü olup olmadığı tartışılabilse de<br />
ECLIPSE çalışmasında sadece tedavi altındaki <strong>KOAH</strong> hastaları<br />
dahil olduğu için tedavi almayanlardaki FEV 1<br />
düşüşü ile karşılaştırılamadı.<br />
Ancak tedavi almayan hastalarda daha fazla düşüş<br />
beklenir.<br />
Sigara içen, BT tanımlı amfizemi olan, bronkodilatatör<br />
reversibilitesi olması ile FEV 1<br />
düşüşü arasında anlamlı ilişki<br />
18
ulunurken (21±3.8 ml/yıl, 13±4.2 ml/yıl, 17±4.2 ml/yıl) sık<br />
alevlenme geçirmek ile FEV 1<br />
arasındaki ilişki daha zayıf bulunmuştur.<br />
(2 ml/yıl/alevlenme)<br />
Düşük seviyelerdeki club cell salgı proteini (clara hücre proteini<br />
olarak da bilinir) hem düşük FEV 1<br />
düzeyi, hem de FEV 1<br />
hızlı düşüşü arasında anlamlı bir ilişki bulundu. Diğer biyobelirteçler<br />
ile ilişkilendirme yapılamadı. Bu bulgular, hastalar<br />
için iyi haber olmakla birlikte hastalık aktivitesini ölçmek için<br />
biyobelirteçlere ihtiyaç olduğu da vurgulanmaktadır.<br />
Alevlenmeler ve FEV 1<br />
düşüşü arasındaki ilişki East London<br />
Study ile benzer; TORCH çalışmasına göre zayıf bulundu.<br />
<strong>KOAH</strong> Hastalarında Zamanla Olan BT Tarama<br />
Değişiklikleri<br />
BT taraması amfizem tanısı için kullanılan non-invaziv bir yöntemdir.<br />
Amfizem hastalığı tanısı ve seri BT taramalarla birlikte<br />
amfizem progresyonu değerlendirilebilir. Akciğer dansite değişiklikleri<br />
alfa-1 antitripsin eksikliği tedavi çalışmalarında, sonucu<br />
izlemde kullanılmasına rağmen, <strong>KOAH</strong> tanılı hastalarda 2. ve<br />
3. basamak merkezlerde yapılmış yeterli çalışma yoktur.<br />
ECLIPSE çalışmasında 3 yıl boyunca analiz edilen akciğer dansiteleri;<br />
1. Değişiklikler değerlendirilebilir,<br />
2. Değişiklikler sigara ve cinsiyet bağımlıdır (kadınlar daha<br />
hızlı kaybedilir),<br />
3. Hastaların akciğer dansiteleri birbirleri arasında değişkenlik<br />
göstermektedir.<br />
TESRA ve ECLIPSE çalışma analizleri bize SRAGE (soluble receptor<br />
for advanced glycation endproducts) amfizem gelişimi<br />
için bir biyobelirteç olarak kullanılabileceğini gösterdi.<br />
<strong>KOAH</strong>'ta Bronkodilatör Reversibilite ve İmpuls<br />
Ossilometri<br />
Yıllardır <strong>KOAH</strong> tanımlamasında bronkodilatör sonrası reversibilite<br />
rol oynamazdı. Önceki çalışmalarda reversibilitenin küçük<br />
prediktif değere sahip olduğu gösterildi. ISOLDE (inhaler<br />
steroids in obstructive lung disease) çalışmasında görüldü ki<br />
reversibilitenin büyük oranda değişkenlik göstermesi, reversibilitenin<br />
değerinin belirsiz olmasına neden oldu. ECLIPSE<br />
çalışmasında 1831 bronkodilatör sonrası reversibilitesi saptanan<br />
hasta kontrol grubu ile karşılaştırıldı. 285 sigara içen, 228<br />
içmeyen kontrol grubu ile karşılaştırıldığında anlamlı fark bulunamadı.<br />
Reversibilite ile sık alevlenme ilişkili bulunmasına<br />
karşılık; fenotip tanımında gerekli şartları yerine getirmek gerektiği<br />
için kullanımı oldukça zor.<br />
İmpuls ossilometri ile tüm hastalara bakıldı. ECLIPSE çalışmasında<br />
bu ölçümün klinik yararlılığı belirgin değildi.<br />
Sistemik İnflamasyon<br />
<strong>KOAH</strong> ile ilişkili birçok biyobelirteç bu çalışmada değerlendirildi.<br />
Birçok sistemik inflamasyon göstergesi biyobelirteç olsa<br />
da, pnömoprotein gibi akciğere spesifik biyobelirteçler daha<br />
değerlidir. Bunlardan biri surfaktan protein D (SP-D) alveolar<br />
lümen içine salgılanır; alveolar epiteldeki inflamasyon ve<br />
alveolar yıkım sonucu periferik kanda düzeyi artar. ECLIPSE<br />
çalışmasında, SP-D’nin <strong>KOAH</strong> hastalarında arttığı ve bunun<br />
alevlenme riskiyle ilişkili olduğu saptandı.<br />
Club cell sekretuar protein (CC16), epitel onarımında rol<br />
oynar ve <strong>KOAH</strong>’ta azalır; hava akım kısıtlılığı ile de zayıf ilişkilidir.<br />
Potansiyel olarak en önemli bulgu düşük seviyedeki<br />
CC16, hızlı FEV1 düşüşü ile ilişkili bulundu.<br />
Sistemik inflamasyonun <strong>KOAH</strong>’taki yeri henüz tanımlanamamıştır.<br />
CRP yükselmesi, fibrinojen ve diğer biyobelirteçler<br />
ile benzer şekilde kas güçsüzlüğü, kardiyovasküler hastalıklar<br />
ve osteoporoz kötü prognoz belirtisidir.<br />
Total beyaz küre, CRP, fibrinojen, TNF-alfa, IL-6, IL-8 ve<br />
birkaç biyobelirteç tüm hastalarda ve kontrol grubunda kontrollerde<br />
de tekrarlanarak bakıldı. Analizler sonucu tüm <strong>KOAH</strong><br />
hastalarında sistemik inflamasyon belirteçleri yüksek bulundu.<br />
Ancak 3 hastada sistemik inflamasyon gösterilemedi.<br />
TNF-alfa ve IL-8’in <strong>KOAH</strong> belirteci değil sigara içenlerin<br />
belirteci olduğu saptandı. Çeşitli biyobelirteçlerin birlikte kul-<br />
19
literatür özetleri<br />
lanımı daha yararlı olabilir. ECLIPSE çalışmasında sistemik<br />
inflamasyon tanımlandı. Önemli olan <strong>KOAH</strong> hastaları ve<br />
kontrol grubunda sistemik inflamasyon tanımı farklıdır.<br />
Sonuç olarak; <strong>KOAH</strong> hastalarının %16’sında persistan sistemik<br />
inflamasyon saptandı (3 yıllık izlemde tüm nedenlere<br />
bağlı mortalitede 6 kat artış izlendi).<br />
Büyük epidemiyolojik çalışmalarda, sistemik inflamasyonu<br />
göstermekte birden çok parametre, özellikle 3 biyobelirtecin<br />
(CRP, fibrinojen ve beyaz küre sayısı) birlikteliği kullanılabilir.<br />
<strong>KOAH</strong> hastalığının tanımında biyobelirteçlere ihtiyaç duyulmaktadır.<br />
Bu nedenle 2010 yılında <strong>KOAH</strong> biyobelirteç yeterlilik<br />
konsorsiyumu (CBQC) kuruldu. Fibrinojen hastaneye<br />
yatış sıklığı ve mortalite belirteci olarak FDA onayı almıştır.<br />
Fonksiyonel <strong>KOAH</strong> Sonuçları<br />
<strong>KOAH</strong> tanımlamasında FEV 1<br />
, semptomlar ve alevlenme oranları<br />
<strong>KOAH</strong> tanısında kullanılır. Bu hastalarda egzersiz kapasitesi,<br />
prognostik değere sahip ve BODE indeksinin önemli<br />
bir parametresi olarak bilinir. ECLIPSE çalışmasında 6 dakika<br />
yürüme testi (6 DYT) ve takip vizitlerinde egzersiz toleransını<br />
değerlendirmek için kullanıldı. Ağır solunum yetmezliği, BT<br />
ile derecelendirilmiş amfizem, 6 DYT yaparken oksijen ihtiyacı<br />
olması, depresyon ve dispne 350 metreden az yürüme ile<br />
ilişkili bulunmuştur. 6 DYT, hafif solunum yetmezliğinde 1.6<br />
metre/yıl, ağır solunum yetmezliğinde 9.8 metre/yıl, çok ağır<br />
hava yolu darlığında 8.5 metre/yıl azalır.<br />
Üç yıllık takiplerde en iyi mortalite prediktif değerin 334<br />
metre olduğu görüldü. En iyi hastaneye yatış prediktif değeri<br />
357 metre idi.<br />
<strong>KOAH</strong>’ta Komorbiditeler<br />
ECLIPSE çalışmasında <strong>KOAH</strong> tanılı hastalarda osteoporoz,<br />
anksiyete / panik atak, kalp krizi, kalp yetmezliği sigara içenlerde<br />
içmeyenlere göre daha yüksek prevalansa sahiptir. Kalp<br />
yetmezliği, iskemik kalp hastalığı, herhangi bir kalp hastalığı,<br />
diyabet, <strong>KOAH</strong> ile birlikte görüldüğünde mortaliteyi artırırlar.<br />
<strong>KOAH</strong> ve kardiyovasküler hastalık birlikteliği daha çok dispne<br />
ve daha kötü yaşam kalitesine sebep olmaktadır.<br />
Özellikle depresyon <strong>KOAH</strong> hastalarında ortak komorbidite;<br />
klinik gidiş ve prognozla ilişkilidir. ECLIPSE çalışmasında %26<br />
<strong>KOAH</strong> hastasında depresyonla uyumlu semptomlar saptandı.<br />
Hiç sigara içmeyenlere göre 3 kat, sağlıklı sigara içenlere göre<br />
3 kat fazla bulundu. Biyolojik ve psikolojik değerler ile zayıf<br />
ilişkili bulunduğunda depresyon; kilo alımı, <strong>KOAH</strong> St.George<br />
solunum anketinde yükseklik, genç yaş, kadın cinsiyet, kardiyovasküler<br />
hastalık, uzun süreli sigara içimi ile ilişkili bulundu.<br />
SONUÇ<br />
Peki, bugüne kadar ECLIPSE çalışmasının temel etkileri neler<br />
olmuştur? Bu çalışma hastalığın ilerleme hızındaki değişkenliği<br />
de kapsayan <strong>KOAH</strong> heterojenitesinin daha iyi anlaşılmasını<br />
sağlamıştır. Hasta altgruplarının sık alevlenme geçiren ve<br />
geçirmeyen,persistan sistemik inflamasyon olan ve olmayan<br />
hasta grubu gibi alt grupların karakterizasyonunun geliştirilmesine<br />
yardımcı olmuştur.<br />
Son olarak ECLIPSE, akciğer fonksiyonu düşüşü, mortalite<br />
ve alevlenme ile ilişkili biyomarkerlar için ilginç ilk görüşleri<br />
ortaya koydu. ECLIPSE sonuç olarak, <strong>KOAH</strong>’ta deneklerin<br />
daha iyi seçilmesiyle geliştirilmiş klinik çalışmalara tasarım<br />
olacaktır. İyi alevlenme öyküsü verebilen, hastalık progresyonunu<br />
gösteren bulgulardan amfızem ve fibrinojen gibi biyomarkerlardan<br />
yararlanılarak yapılabilir.<br />
<strong>KOAH</strong>’ta kişiselleştirilmiş tıp uzak bir hedef olabilir, ancak,<br />
ECLIPSE verileri ileride yapılacak klinik çalışmalar ve hasta<br />
yönetimi ile <strong>KOAH</strong> hastalarını farklı alt gruplara ayırmanın ve<br />
bunları geliştirmenin mümkün olabileceğini bize düşündürüyor.<br />
20
<strong>KOAH</strong> BÜLTENİ<br />
www.solunum.org.tr